Alim Qasımov’lu Bir Düğün - hamiş | Can Başkent (original) (raw)

ALİM QASIMOV'LU BİR DÜGÜN (Hamiş)

CAN BAŞKENT

Hamiş

Alim Gasımov’un adının nasıl yazılacağı ciddi bir problemdir. Geç Latinleşmiş dillerdeki sözcüklerin Latin alfabeli diller arasında yazılışlarının aynen kalıp kalmayacağı sorusunu, Türk Dil Kurumu’na sorduğumda, 21 Mart 2011 tarihinde B.02.1.AYK.5.02.10.00-130.01-180/1406 sayılı bir yazıyla soruma yanıt aldım. Prof. Dr. Şükrü Halûk AKALIN (şapkaya dikkat) imzalı yazıda, aynen şöyle deniyor:

Yer yüzünde birçok resmi yazı dili vardır. Bu yazı dilleri kendi kurallarına göre yazılır ve okunurlar. Bu durum özel adlar için de söz konusudur. Her dilin konuşucularının da hançereleri farklıdır. Bu yüzden kişiler diğer dillerdeki özel sesleri çıkaramayabilirler. Özel sesleri çıkarabilmek için özel bir çaba gerekebilir. Ör. Arapçadaki ayın, gayın gibi seslerin çıkarılması bir Türk için zordur. Fransızcadaki geniz sesleri için de durum böyledir. Ancak kolay kolay kimse hangi dili yazıyor ve konuşuyor olursa olsun adını diğer dillerin yazım ve söyleyiş kurallarına göre değiştirmez. Adını doğru yazdırmak için kodlayabilir, söylenişini tekrarlayabilir. Adının doğru yazım ve söylenişini karşısındaki kişiye öğretebilir. Bu daha sağlıklı bir çözüm olacaktır. Zor gibi görünse de bu durum hemen bütün farklı dil kullanan insanların yaşadığı olağan bir süreçtir. Tıpkı bizim başka dillerden ad taşıyan kişilerin yazım ve söylenişlerini öğrendiğimiz gibi. Ör. Shakespeare olarak yazmayı öğrendiğimiz adı Şekspir biçiminde, Baudelaire olarak yazmayı öğrenip Bodler biçiminde söylenişini de öğrenmemiz gibi.

Bu beyanatın sorunlu olduğunu düşünüyorum. İsmin, hele hele insan isimlerinin, sentakstan ibaret olduğunu iddia etmenin ciddi bir gaflet olduğunu düşünüyorum. Zira, isimler, yazılı diller geliştirilmeden önce de vardı malum. Dahası, okuma yazma bilmeyen bir insanın ya da bir bebeğin de ismi vardır ve pekala bu ikisi de isimlerini söyleyebilir ve isimlerinin farkındadırlar - her ne kadar isimlerinin nasıl yazıldığını bilemeseler de. Öte yandan, ismin sadece manadan, semantikten ibaret olduğunu iddia etmek de, bir karşı tez olarak, mantıksız olacaktır. Dolayısıyla, Kripke’ci felsefede ‘rigid designator’ olarak kodlanan özel isimlerin ne olduğu sorusu kafaları daha da kurcalayacak anlaşılan. Konuyu uzatmadan burada noktalayalım. Dolayısıyla, bu yazıda, değindiğim bulanıklığı gidermek için Gasımov’un, batı dillerindeki en yaygın yazılışını kullandım.

Alim Qasımov'lu Bir Düğün yazısına dönüş