Cagatay Gürses | Istanbul 29 Mayis University (original) (raw)
Uploads
Papers by Cagatay Gürses
Bu yazıda da Gnostizm’in nasıl ortaya çıktığı ve ortaya çıktığındaki dönemde Hristiyanlığın nasıl... more Bu yazıda da Gnostizm’in nasıl ortaya çıktığı ve ortaya çıktığındaki dönemde Hristiyanlığın nasıl bir konumu olduğundan bahsettikten sonra en önemli Gnostiklerden olan Basilide, Marcion ve Valentinus gnostisizmi hakkında bilgi vereceğim. Gnostizm’in sonraki dönemlere ve günümüze nasıl bir etkisi olduğundan bahsederek Budizm ile Gnostizm arasındaki benzerliklere dikkat çekeceğim.
Bu yazıda Her insan bir başka insana açık olmayan bir biçimde kendine erişime sahip midir ? Şu an... more Bu yazıda Her insan bir başka insana açık olmayan bir biçimde kendine erişime sahip midir ? Şu anda karnımın acıktığını fark ettim böylece bu durumun farkındalığından kendimin farkındalığına erişebilir miyim ? Gibi sorulara cevap arayacak ve verilen cevapların zihin felsefesi açısından ne kadar sorun çözücü olduklarını irdeleyeceğim. Zihin tartışmalarının yüzyılları aşan geçmişinde Descartes, Nagel, Frank Jackson, Dannett, Russell gibi filozoflar tarafından nasıl algılandığını ortaya koyarak yukarıda sözünü ettiğim sorulara cevap arayacağım.
Konu: Özgür olmadan mutlu olunur mu ? Tanım = özgürlük nedir ? J.S. Mill : Herkes aynı hak ve özg... more Konu: Özgür olmadan mutlu olunur mu ? Tanım = özgürlük nedir ? J.S. Mill : Herkes aynı hak ve özgürlüklere sahipse ve devlet özel özel yaşama, düşünce, din ve basın a müdahale etmiyorsa bunlar özgürlükğün olması için yeterlidir. Immanuel Kant = özgürlük bir ide " dir. Karl Jaspers = varoluş özgürlüktür. Bağımsızlık, itaatsizlik Platon = Aşırı özgürlük, gerek devlette ve gerekse bireylerde köleliğe dönüşür Özgürlük türleri : Toplumsal özgürlük, düşünce özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü vs. Rousseau : doğal özgürlük, negatif özgürlük, ahlaksal ve politik özgürlükler.
Drafts by Cagatay Gürses
Chomsky'nin dil ve zihin kitabının altıncı bölümü olan Dilbilim ve felsefe başlıklı bölümünü irde... more Chomsky'nin dil ve zihin kitabının altıncı bölümü olan Dilbilim ve felsefe başlıklı bölümünü irdeleyeceğim. Bu kitabın ilk altı bölümü 1960'ların sonlarında üniversitelerde büyük dinleyici kitlesine yapılmış konuşmalara dayanıyor, bunun için nispeten akademik bir dile sahip. Son bölümse 2004 yılında genel bir dinleyici kitlesi karşısında yapılmış bir konuşmaya dayanıyor. Noam Chomsky tarafından formüle edilen teoriye göre her cümlenin derin yapı ve yüzey yapı olmak üzere iki katmanı vardır. Derin yapı cümlenin anlambilimsel temelini oluşturur. yüzey yapı ise özellikle cümlenin en son söylenmiş veya yazılmış halini temsil eder. Cümlenin anlamına vakıf olan konuşur veya yazar dilbilimsel olarak derin yapı tarafında iken, dinleyici veya okuyucu yüzey yapı tarafındadır zira dinleyici veya okuyucu cümleye maruz kalan taraftır.1 Dilbilgisel çözümlemelerde derin ve yüzey yapılar büyük önem taşır. Kürşatı'ı ders çalışırken gördüm cümlesi kimin ders çalıştığını kesin olarak göstermez. Bu cümle yüzey yapıyı gösterir. Kimin ders çalıştığını anlamak için derin yapıya bakmak gerekir. Derin yapıyı ise sadece bu cümleyi söyleyen kişi bilebilir. Aslında bu cümle iki cümleden oluşmaktadır.
Modern kültürün sanat yapıtlarını ve sanatçıları kültür endüstrisinin birer parçası haline getirm... more Modern kültürün sanat yapıtlarını ve sanatçıları kültür endüstrisinin birer parçası haline getirmesi sanatın bugün hâlâ sanat olup olmadığı sorusunu sormamıza neden olur. Günümüzde sanat ile gündelik yaşam arasındaki sınırların, çoğaltıla bilirlik, yineleme ve tüketim yüzünden giderek ortadan kalkması bizi sanat yapıtının ne olduğu ya da onun özü hakkında geçmişteki tartışmalara geri dönmeye sevk eder. Bu bağlamda, Hegel'in hipotezinde olduğu gibi sanatın görevini tamamlamış ve hakikatin kendini göstermesi olarak geçmişe ait olduğunu mu düşünmeliyiz? Gelgelelim sanat, tarihte hiç olmadığı kadar görünür, estetik hiç olmadığı kadar yaşamlarımızı ve şehirlerimizi sarıp sarmalamış durumda öyle ki sanat yapıtları hâlâ dünyaya başka türlü bakmamızı sağlar. Bu durumda ölen ve geçmişte kalan sanat değil, sanat ve felsefe arasında belli bir ilişki türüdür. Şu hâlde felsefenin sanatla kurduğu özel ilişkiyi nasıl yeniden düşünebiliriz?1
Bu yazıda da Gnostizm’in nasıl ortaya çıktığı ve ortaya çıktığındaki dönemde Hristiyanlığın nasıl... more Bu yazıda da Gnostizm’in nasıl ortaya çıktığı ve ortaya çıktığındaki dönemde Hristiyanlığın nasıl bir konumu olduğundan bahsettikten sonra en önemli Gnostiklerden olan Basilide, Marcion ve Valentinus gnostisizmi hakkında bilgi vereceğim. Gnostizm’in sonraki dönemlere ve günümüze nasıl bir etkisi olduğundan bahsederek Budizm ile Gnostizm arasındaki benzerliklere dikkat çekeceğim.
Bu yazıda Her insan bir başka insana açık olmayan bir biçimde kendine erişime sahip midir ? Şu an... more Bu yazıda Her insan bir başka insana açık olmayan bir biçimde kendine erişime sahip midir ? Şu anda karnımın acıktığını fark ettim böylece bu durumun farkındalığından kendimin farkındalığına erişebilir miyim ? Gibi sorulara cevap arayacak ve verilen cevapların zihin felsefesi açısından ne kadar sorun çözücü olduklarını irdeleyeceğim. Zihin tartışmalarının yüzyılları aşan geçmişinde Descartes, Nagel, Frank Jackson, Dannett, Russell gibi filozoflar tarafından nasıl algılandığını ortaya koyarak yukarıda sözünü ettiğim sorulara cevap arayacağım.
Konu: Özgür olmadan mutlu olunur mu ? Tanım = özgürlük nedir ? J.S. Mill : Herkes aynı hak ve özg... more Konu: Özgür olmadan mutlu olunur mu ? Tanım = özgürlük nedir ? J.S. Mill : Herkes aynı hak ve özgürlüklere sahipse ve devlet özel özel yaşama, düşünce, din ve basın a müdahale etmiyorsa bunlar özgürlükğün olması için yeterlidir. Immanuel Kant = özgürlük bir ide " dir. Karl Jaspers = varoluş özgürlüktür. Bağımsızlık, itaatsizlik Platon = Aşırı özgürlük, gerek devlette ve gerekse bireylerde köleliğe dönüşür Özgürlük türleri : Toplumsal özgürlük, düşünce özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü vs. Rousseau : doğal özgürlük, negatif özgürlük, ahlaksal ve politik özgürlükler.
Chomsky'nin dil ve zihin kitabının altıncı bölümü olan Dilbilim ve felsefe başlıklı bölümünü irde... more Chomsky'nin dil ve zihin kitabının altıncı bölümü olan Dilbilim ve felsefe başlıklı bölümünü irdeleyeceğim. Bu kitabın ilk altı bölümü 1960'ların sonlarında üniversitelerde büyük dinleyici kitlesine yapılmış konuşmalara dayanıyor, bunun için nispeten akademik bir dile sahip. Son bölümse 2004 yılında genel bir dinleyici kitlesi karşısında yapılmış bir konuşmaya dayanıyor. Noam Chomsky tarafından formüle edilen teoriye göre her cümlenin derin yapı ve yüzey yapı olmak üzere iki katmanı vardır. Derin yapı cümlenin anlambilimsel temelini oluşturur. yüzey yapı ise özellikle cümlenin en son söylenmiş veya yazılmış halini temsil eder. Cümlenin anlamına vakıf olan konuşur veya yazar dilbilimsel olarak derin yapı tarafında iken, dinleyici veya okuyucu yüzey yapı tarafındadır zira dinleyici veya okuyucu cümleye maruz kalan taraftır.1 Dilbilgisel çözümlemelerde derin ve yüzey yapılar büyük önem taşır. Kürşatı'ı ders çalışırken gördüm cümlesi kimin ders çalıştığını kesin olarak göstermez. Bu cümle yüzey yapıyı gösterir. Kimin ders çalıştığını anlamak için derin yapıya bakmak gerekir. Derin yapıyı ise sadece bu cümleyi söyleyen kişi bilebilir. Aslında bu cümle iki cümleden oluşmaktadır.
Modern kültürün sanat yapıtlarını ve sanatçıları kültür endüstrisinin birer parçası haline getirm... more Modern kültürün sanat yapıtlarını ve sanatçıları kültür endüstrisinin birer parçası haline getirmesi sanatın bugün hâlâ sanat olup olmadığı sorusunu sormamıza neden olur. Günümüzde sanat ile gündelik yaşam arasındaki sınırların, çoğaltıla bilirlik, yineleme ve tüketim yüzünden giderek ortadan kalkması bizi sanat yapıtının ne olduğu ya da onun özü hakkında geçmişteki tartışmalara geri dönmeye sevk eder. Bu bağlamda, Hegel'in hipotezinde olduğu gibi sanatın görevini tamamlamış ve hakikatin kendini göstermesi olarak geçmişe ait olduğunu mu düşünmeliyiz? Gelgelelim sanat, tarihte hiç olmadığı kadar görünür, estetik hiç olmadığı kadar yaşamlarımızı ve şehirlerimizi sarıp sarmalamış durumda öyle ki sanat yapıtları hâlâ dünyaya başka türlü bakmamızı sağlar. Bu durumda ölen ve geçmişte kalan sanat değil, sanat ve felsefe arasında belli bir ilişki türüdür. Şu hâlde felsefenin sanatla kurduğu özel ilişkiyi nasıl yeniden düşünebiliriz?1