Sevil BÜLBÜL | Ankara Hacı Bayram Veli University (original) (raw)
Papers by Sevil BÜLBÜL
Karadeniz Araştırmaları, 2013
Karadeniz Araştırmaları Dergisi, 2013
Dünya uygarlıklarının gelişim süreci, tarımın başlangıcı sayılan buğday, arpa ve patatesinde aral... more Dünya uygarlıklarının gelişim süreci, tarımın başlangıcı sayılan buğday, arpa ve patatesinde aralarında bulunduğu birçok bitki türünün yetiştirilmesi ile bağlantılıdır. Bu bitkiler arasında en fazla tüketilen buğday dünyanın çeşitli bölgelerinde yetiştirilir. 11. yüzyılın ikinci yarısından itibaren medeniyetlerin beşiği olan Anadolu'da yerleşmeye başlayan Türkler, varlığını yitirmeyen buğday bitkisini yetiştirmeyi sürdürmüşlerdir. Türkler'in kültür tarihlerinde buğdayın sadece bir tarım ürünü olarak değil aynı zamanda sanatlarının bir unsuru haline geldiği bilinmektedir. Özellikle Türk Evleri'nde halı, kilim, seramik ve ahşap süslemelerinde buğday bitkisi bir motif olarak yerini almıştır. Çoğu zaman çeşitli bitkisel motiflerin arasında bulunarak varlığını sürdüren şekli, farklı teknikler ve malzemelerden elde edilen sanat eserlerinde ihtişamını gözler önüne sermektedir. Türk sanat eserleri yanında mutfak kültüründe de kendine önemli yer edinen buğday, başta ekmek üretiminin ana malzemesi olmasına rağmen makarna, bisküvi, kek ve kurabiye gibi hazır gıdaların üretimi ile mantı, çörek, baklava, börek, katmer, pide, lavaş, yufka ve simit gibi geleneksel yiyeceklerin yapımında kullanılır. Ayrıca önceleri sofralarda pişmiş buğday yer alırken sonrasında kazanlarda kaynatılmış ve kurutulduktan sonra öğütülerek bulgur haline getirilmiş şekli yerini almıştır. Buğdaydan elde edilen bulgur ise birçok yörede yemeklerin ve salataların ana malzemesidir. Anadolu mutfağında içli köfteden çiğ köfteye, sulu pilavdan analı-kızlıya kadar pek çok yemeğin içinde yer alan bulgur, Türk mutfağı yanında birçok ülke mutfaklarında çeşitli yemeklerde ve farklı usullerde kullanılır. Buğday, Türk halk sağlığı ve beslenme kültüründeki öneminin yanı sıra ekonomik, toplumsal, kültürel, tarihi ve arkeolojik bir değer taşımaktadır. Bu çalışmada; buğday bitkisinin halk kültüründe özellikle süsleme sanatında yer alan çeşitli motif özellikleri ile mutfak kültüründeki önemi ve kullanımı hakkında bilgi verilmiştir.
Özet Osmanlı Dönemi'nde Makedonya'da çok sayıda han ve kervansaray yapısı inşa edilmiştir. Bunu O... more Özet Osmanlı Dönemi'nde Makedonya'da çok sayıda han ve kervansaray yapısı inşa edilmiştir. Bunu Osmanlı arşiv kayıtları dışında çok sayıda seyahatnamelerden de öğrenmekteyiz. Ancak bu yapıların büyük bir kısmı çeşitli nedenlerden dolayı günümüze kadar gelememiştir. Makedonya'da günümüze kadar gelebilen üç han ve bir kervansaray bulunmaktadır. Bu yapıların üçü Üsküp şehrindedir. Bunların arasında Kurşunlu Han yapısı hem anıtsal gösterişliliği açısından hem de iyi korunmuş olması açısından önemli bir mimari eserdir. Çalışmamızda birçok vakfiye ve seyahatnameden hareket edilerek Makedonya'da Osmanlı Han ve Kervansarayların sayısı ve bulundukları şehirler tespit edilmiştir. Ayrıca çalışmamızda, bu yapıların arasında aslına en yakın biçimiyle korunmuş olan Kurşunlu Han yapısı incelenmiştir. Amacımız Osmanlı mimarisinin değerli bir örneği olan bu yapının ve gitgide yok olmaya mahkûm eserlerimizin bir kez daha önemlerine dikkat çekmektir. Abstract Numerous Inns and caravanserais were built in the Ottoman period in Macedonia.This fact is prooved with many travel books and archive records.However many of this buildings were ruined and that is why they were unable been protected until today.There is three inns and one caravanserais in Macedonia which were protected from Ottoman Period.Three of this buildings are located in Skopje.Among them Kurshunlu Inn is important one as a very good protected monumental building.
Öz Osmanlı Devleti'nin Balkanları ele geçirme ve yerleşme stratejisinde imar faaliyet-lerinin öne... more Öz Osmanlı Devleti'nin Balkanları ele geçirme ve yerleşme stratejisinde imar faaliyet-lerinin önemli yeri bulunmaktadır. Öncesinde akıncı hareketlerinin gerçekleştiği bi-linmekte ise de bu toprakların yavaşça Osmanlı'ya dâhil olması XIV. Yüzyılın ikinci yarısından sonra başladığı bilinir. Bu tarihten itibaren yapılan imar ve iskân sayesinde oluşturulan yeni görünümlü şehirlerde yepyeni bir toplum kültürü de söz konusudur. Bu toplum kültürünün içinde kadına verilen değer ve gösterilen saygı dikkat çekmektedir. İlk kurulduğu dönemlerden itibaren bütün imparatorluk süresi boyunca çok sayıda önemli mimari eserin bir kadının onuruna yapıldığı veya ka-dınlar tarafından yaptırıldığı görülmektedir. Bu çalışmada, Makedonya'da Osmanlı Dönemi'nde kadınlar tarafından yaptırılan bazı mimari eserlerin özellikleri hakkın-da bilgi verilmektedir. Bu mimari eserlerin bir kısmı ayakta iken, diğer bir kısmı ise harabe veya yıkılarak günümüze kadar korunamamıştır. Üsküp Hatuncuklar Camii ve Kalkandelen Alaca Camii sözü edilen mimari yapılarının sadece iki örne-ğidir.
Balkanlarda İslamiyet'in yayılmasında Bektaşiliğin önemli payı vardır. Geçmişte bu tarikata ait ç... more Balkanlarda İslamiyet'in yayılmasında Bektaşiliğin önemli payı vardır. Geçmişte bu tarikata ait çok sayıda yapılar inşa edilmiştir. Dolayısıyla, Balkanlarda Bektaşilik tarikatına ait çok sa-yıda külliye, tekke ve zaviye yapıları vardır. Bunlardan biri bu çalışmamızın konusu olan Kal-kandelen Şehri'ndeki Harabati Baba – Sersem Ali Baba Bektaşi Külliyesi'dir. Külliye geçmişte sahip olduğu kültür ve sosyal özelliği ile Balkanlar'da Türk-İslam Sanatı'nın yeşermesi ve bu sanatın sürdürülebilirliği yönüyle de önemlidir. Külliye yapıları gerek kuruluş amacı gerekse sahip olduğu farklı süsleme türleri açısından Türk Sanatı Tarihi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Sahip olduğu bölgesel özelliklerle de özellikle külliye yapılarındaki süslemeler açı-sından dikkate değer alınması gereken yapılardan biridir. Bu külliye içerisindeki süslemelerin 18. yüzyıl Türk Sanatı'nın Balkanlardaki gelişim çizgisini yansıttığı görülür. Bu çalışmanın amacı, külliye içerisindeki yapıları, mimari ve süsleme açısından tanıtmak, süslemeler arasın-da bazı ilginç örnekleri göstermek ve bu yapıların bugünkü durumunu aktarmaktır. Bunun yanı sıra amacımız ülkemizin sınırları dışında kalan bu mimari değerimizin önemine dikkat çekmektir. Abstract In spreading Islam in the Balkans Bektashism has an important role. A lot of buildings of this sect were built in the past. There are a large number of big and small lodges belonging to Bektashi sect which has an important role in spreading Islam in the Balkans. One of them is Harabati Baba–Sersem Ali Baba Bektashi Complex in Kalkandelen city, which is the subject of our study. Cultural and social features of this complex in the past have been important for the growth and sustainability of Turkish and Islamic Art in the Balkans. This big lodge has a great role in the history of Turkish art both for its purpose to be built and its different decoration styles. With the regional properties they have, the decoration of the structure of lodges reflects the development line of Turkish art in the Balkans in the eighteenth century. The aim of this study is to introduce the structures in the lodge in the terms of both decoration and architecture, to point out some interesting examples from the decorations and to describe
Books by Sevil BÜLBÜL
Karadeniz Araştırmaları, 2013
Karadeniz Araştırmaları Dergisi, 2013
Dünya uygarlıklarının gelişim süreci, tarımın başlangıcı sayılan buğday, arpa ve patatesinde aral... more Dünya uygarlıklarının gelişim süreci, tarımın başlangıcı sayılan buğday, arpa ve patatesinde aralarında bulunduğu birçok bitki türünün yetiştirilmesi ile bağlantılıdır. Bu bitkiler arasında en fazla tüketilen buğday dünyanın çeşitli bölgelerinde yetiştirilir. 11. yüzyılın ikinci yarısından itibaren medeniyetlerin beşiği olan Anadolu'da yerleşmeye başlayan Türkler, varlığını yitirmeyen buğday bitkisini yetiştirmeyi sürdürmüşlerdir. Türkler'in kültür tarihlerinde buğdayın sadece bir tarım ürünü olarak değil aynı zamanda sanatlarının bir unsuru haline geldiği bilinmektedir. Özellikle Türk Evleri'nde halı, kilim, seramik ve ahşap süslemelerinde buğday bitkisi bir motif olarak yerini almıştır. Çoğu zaman çeşitli bitkisel motiflerin arasında bulunarak varlığını sürdüren şekli, farklı teknikler ve malzemelerden elde edilen sanat eserlerinde ihtişamını gözler önüne sermektedir. Türk sanat eserleri yanında mutfak kültüründe de kendine önemli yer edinen buğday, başta ekmek üretiminin ana malzemesi olmasına rağmen makarna, bisküvi, kek ve kurabiye gibi hazır gıdaların üretimi ile mantı, çörek, baklava, börek, katmer, pide, lavaş, yufka ve simit gibi geleneksel yiyeceklerin yapımında kullanılır. Ayrıca önceleri sofralarda pişmiş buğday yer alırken sonrasında kazanlarda kaynatılmış ve kurutulduktan sonra öğütülerek bulgur haline getirilmiş şekli yerini almıştır. Buğdaydan elde edilen bulgur ise birçok yörede yemeklerin ve salataların ana malzemesidir. Anadolu mutfağında içli köfteden çiğ köfteye, sulu pilavdan analı-kızlıya kadar pek çok yemeğin içinde yer alan bulgur, Türk mutfağı yanında birçok ülke mutfaklarında çeşitli yemeklerde ve farklı usullerde kullanılır. Buğday, Türk halk sağlığı ve beslenme kültüründeki öneminin yanı sıra ekonomik, toplumsal, kültürel, tarihi ve arkeolojik bir değer taşımaktadır. Bu çalışmada; buğday bitkisinin halk kültüründe özellikle süsleme sanatında yer alan çeşitli motif özellikleri ile mutfak kültüründeki önemi ve kullanımı hakkında bilgi verilmiştir.
Özet Osmanlı Dönemi'nde Makedonya'da çok sayıda han ve kervansaray yapısı inşa edilmiştir. Bunu O... more Özet Osmanlı Dönemi'nde Makedonya'da çok sayıda han ve kervansaray yapısı inşa edilmiştir. Bunu Osmanlı arşiv kayıtları dışında çok sayıda seyahatnamelerden de öğrenmekteyiz. Ancak bu yapıların büyük bir kısmı çeşitli nedenlerden dolayı günümüze kadar gelememiştir. Makedonya'da günümüze kadar gelebilen üç han ve bir kervansaray bulunmaktadır. Bu yapıların üçü Üsküp şehrindedir. Bunların arasında Kurşunlu Han yapısı hem anıtsal gösterişliliği açısından hem de iyi korunmuş olması açısından önemli bir mimari eserdir. Çalışmamızda birçok vakfiye ve seyahatnameden hareket edilerek Makedonya'da Osmanlı Han ve Kervansarayların sayısı ve bulundukları şehirler tespit edilmiştir. Ayrıca çalışmamızda, bu yapıların arasında aslına en yakın biçimiyle korunmuş olan Kurşunlu Han yapısı incelenmiştir. Amacımız Osmanlı mimarisinin değerli bir örneği olan bu yapının ve gitgide yok olmaya mahkûm eserlerimizin bir kez daha önemlerine dikkat çekmektir. Abstract Numerous Inns and caravanserais were built in the Ottoman period in Macedonia.This fact is prooved with many travel books and archive records.However many of this buildings were ruined and that is why they were unable been protected until today.There is three inns and one caravanserais in Macedonia which were protected from Ottoman Period.Three of this buildings are located in Skopje.Among them Kurshunlu Inn is important one as a very good protected monumental building.
Öz Osmanlı Devleti'nin Balkanları ele geçirme ve yerleşme stratejisinde imar faaliyet-lerinin öne... more Öz Osmanlı Devleti'nin Balkanları ele geçirme ve yerleşme stratejisinde imar faaliyet-lerinin önemli yeri bulunmaktadır. Öncesinde akıncı hareketlerinin gerçekleştiği bi-linmekte ise de bu toprakların yavaşça Osmanlı'ya dâhil olması XIV. Yüzyılın ikinci yarısından sonra başladığı bilinir. Bu tarihten itibaren yapılan imar ve iskân sayesinde oluşturulan yeni görünümlü şehirlerde yepyeni bir toplum kültürü de söz konusudur. Bu toplum kültürünün içinde kadına verilen değer ve gösterilen saygı dikkat çekmektedir. İlk kurulduğu dönemlerden itibaren bütün imparatorluk süresi boyunca çok sayıda önemli mimari eserin bir kadının onuruna yapıldığı veya ka-dınlar tarafından yaptırıldığı görülmektedir. Bu çalışmada, Makedonya'da Osmanlı Dönemi'nde kadınlar tarafından yaptırılan bazı mimari eserlerin özellikleri hakkın-da bilgi verilmektedir. Bu mimari eserlerin bir kısmı ayakta iken, diğer bir kısmı ise harabe veya yıkılarak günümüze kadar korunamamıştır. Üsküp Hatuncuklar Camii ve Kalkandelen Alaca Camii sözü edilen mimari yapılarının sadece iki örne-ğidir.
Balkanlarda İslamiyet'in yayılmasında Bektaşiliğin önemli payı vardır. Geçmişte bu tarikata ait ç... more Balkanlarda İslamiyet'in yayılmasında Bektaşiliğin önemli payı vardır. Geçmişte bu tarikata ait çok sayıda yapılar inşa edilmiştir. Dolayısıyla, Balkanlarda Bektaşilik tarikatına ait çok sa-yıda külliye, tekke ve zaviye yapıları vardır. Bunlardan biri bu çalışmamızın konusu olan Kal-kandelen Şehri'ndeki Harabati Baba – Sersem Ali Baba Bektaşi Külliyesi'dir. Külliye geçmişte sahip olduğu kültür ve sosyal özelliği ile Balkanlar'da Türk-İslam Sanatı'nın yeşermesi ve bu sanatın sürdürülebilirliği yönüyle de önemlidir. Külliye yapıları gerek kuruluş amacı gerekse sahip olduğu farklı süsleme türleri açısından Türk Sanatı Tarihi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Sahip olduğu bölgesel özelliklerle de özellikle külliye yapılarındaki süslemeler açı-sından dikkate değer alınması gereken yapılardan biridir. Bu külliye içerisindeki süslemelerin 18. yüzyıl Türk Sanatı'nın Balkanlardaki gelişim çizgisini yansıttığı görülür. Bu çalışmanın amacı, külliye içerisindeki yapıları, mimari ve süsleme açısından tanıtmak, süslemeler arasın-da bazı ilginç örnekleri göstermek ve bu yapıların bugünkü durumunu aktarmaktır. Bunun yanı sıra amacımız ülkemizin sınırları dışında kalan bu mimari değerimizin önemine dikkat çekmektir. Abstract In spreading Islam in the Balkans Bektashism has an important role. A lot of buildings of this sect were built in the past. There are a large number of big and small lodges belonging to Bektashi sect which has an important role in spreading Islam in the Balkans. One of them is Harabati Baba–Sersem Ali Baba Bektashi Complex in Kalkandelen city, which is the subject of our study. Cultural and social features of this complex in the past have been important for the growth and sustainability of Turkish and Islamic Art in the Balkans. This big lodge has a great role in the history of Turkish art both for its purpose to be built and its different decoration styles. With the regional properties they have, the decoration of the structure of lodges reflects the development line of Turkish art in the Balkans in the eighteenth century. The aim of this study is to introduce the structures in the lodge in the terms of both decoration and architecture, to point out some interesting examples from the decorations and to describe