Turan Güler | Muş Alparslan Üniversitesi (original) (raw)
Papers by Turan Güler
Istanbul University - DergiPark, May 15, 2018
Necip Fazil Kisakurek is a unique personality who has deeply affected the Republican era of Turki... more Necip Fazil Kisakurek is a unique personality who has deeply affected the Republican era of Turkish literature both as a man of thought and action and a strong litterateur. In the works that he has written up in various kinds such as poetry, drama, novel, and story the subjects of religion, mysticism, history and philosophy take a wide place. He has also a struggle by means of his works reflecting and consisting of his thoughts as well as his literary works. He has affected his era and the intellectuals coming after his era. Necip Fazil, who has put Islam and mystic thought to the center of his ideas since his thirties, has written almost all of his works with the aim of arising a youth living in the direction of this. The fact of mysticism in the works of Necip Fazil living with such a sense of objective when handled in that respect is an indispensable subject of investigation. This study not having an aim except for being just an addition to the studies made on this subject and ab...
Öz 1922 yılında Diyarbakır'da dünyaya gelen Orhan Asena edebiyata şiir ile başlasa da son... more Öz 1922 yılında Diyarbakır'da dünyaya gelen Orhan Asena edebiyata şiir ile başlasa da sonraki yıllarda kendisini tamamen tiyatroya adamıştır. Çok sayıda oyun yazan Orhan Asena'nın tiyatroları halen çeşitli tiyatrolarda sahnelenmektedir. Sosyal kültürel hayattaki değişimden kadın sorununa iktidar tutkusundan başkaldırıya, Karagöz oyunlarından çocuk oyunlarına kadar birçok farklı konuda tiyatro yazan Orhan Asena insanı erdemleri ve zayıflıkları ile bir bütün olarak görür. Yazar kendisine büyük bir ün kazandıran Tanrılar ve İnsanlar (Gılgameş) eseri ile birlikte insanın iktidar arzusunu ve mücadelesini işleyen bir dizi tiyatro kaleme alır. Mitolojiden ve tarihin en eski destanının kahramanından hareket ederek insanın güç ve iktidar ilişkisini anlatmaya çalışır. Bu çalışmadaki amacımız Tanrılar ve İnsanlar (Gılgameş) tiyatrosundan hareketle yazarın ana temalarından biri olan insanın güç ve iktidar tutkusunu ele alış biçimini ortaya koymaktır. Abstract Orhan Asena who was born in 1922 in Diyarbakır dedicated himself totally to theatre although he began his literary career as a poet. As a playwriter he has written many plays and his works are represented in a number theatres. The writer who has written about many topics including changes in the sociocultural life, the woman question, the passion for power, rebellion, Karagoz plays, plays for children, etc. sees the mankind as a whole with his virtues weak sides. He has written a series of plays which deal with the passion of mankind for power and his struggle to gain it in his work named Tanrılar ve İnsanlar (Gılgameş) which has brought him a great fame. He tries to understand the relation between man and power through getting use of mythology and the hero of the oldest epic of the history. Our aim in this assertion is to * Bu Makale Dicle Üniversitesi'nde 02-05/11/2016 tarihlerinde düzenlenen Uluslararası Diyarbakır Sempozyumu'nda sunulan aynı isimli bildiriden geliştirilmiştir.
The subject of Sufi in Turkish poetry has been discussed since the first times as a problem of th... more The subject of Sufi in Turkish poetry has been discussed since the first times as a problem of the presence of poetry. Sufism has been a nurturing and maturing source for Turkish poets since the spreading of Islam among Turkish people until today. During Classic Literature period, poems were generally written for the disseminating and understanding of mystical teaching. The poets generally prefer to express their ideas through generally-accepted metaphorical statements. This situation leaves its place to images in the modern poetry. One of the poets who benefits from Sufism and who express his thoughts through images is Mehmet Ozger. In this study, mystical elements which are found in Mehmet Ozger’s first poem book Muhtasar Cinnet Risalesi (published by Yedi Iklim Publications) will be discussed. Mehmet Ozger will be evaluated as a young poet who begins his poetry journey with a first book. Within this framework, besides the existence of mystical thought and its reflection in poetry...
Modern Turk edebiyatinin baslangici olarak kabul edilen Tanzimat yillarindan bugune Turk siirinin... more Modern Turk edebiyatinin baslangici olarak kabul edilen Tanzimat yillarindan bugune Turk siirinin en tartismali konularindan biri gelenek kavramidir. Tartismanin merkezinde ise gelenegin reddedilmesi ya da gelenegin temelluk edilmesi meselesi bulunmaktadir. Bu tartisma Osmanli devletinde batililasma sureci ile birlikte edebiyat disi alanlarda baslayip edebiyata gecmis bir tartismadir. Batililasma ile birlikte Turk edebiyatinda ilk defa gorulen edebi turlerin yani sira siirde de geleneksel siirde kullanilan form, dil, uslup, muhteva gibi unsurlara batidan alinan yeni dil, uslup, sekil, muhteva gibi unsurlar eklenir. Bu durum siirde gelenegi surdurme ya da reddetme arasinda devam eder. Gunumuz sairlerinden olan Akif Inan’in siiri de bu baglamda ele alinmis ve siirlerindeki gelenege ait sekil, uslup, dil, muhteva gibi unsurlar tespit edilmeye calisilmistir. Bunun icin ilk olarak gelenek konusunda genel ve kisa bir giris yapilmis, ardindan Akif Inan’in gelenek hakkindaki gorusleri ve si...
Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
Usûl-i Tenkīt ÖZ Tanzimat öncesi Türk edebiyatında çok nadir ve sistemsiz şekilde kullanılan nokt... more Usûl-i Tenkīt ÖZ Tanzimat öncesi Türk edebiyatında çok nadir ve sistemsiz şekilde kullanılan noktalama işaretleri yaziyâ ses ve anlam katma noktasında önemli bir görev üstlenir. Noktalama işaretleri Avrupa'da yaygınlaştıktan çok sonra Şinasi'nin Şair Evlenmesi (1860) adlı oyununda kullandığı birkaç işaret ile edebiyatımıza girmiştir. Noktalama işaretlerinin kullanımı yaygınlaştıkça bunlara dair teorik bilgi vermek için de metinler yazılmıştır. Bu metinlerin başında ise Şemsettin Sami'nin Usûl-i Tenkīt ve Tertip (1886) adlı eseri gelmektedir. Bunun haricinde Hakkı Baha (Pars)'ın da 1327'de yayımladığı Usûl-i Tenkīt adlı eserinde noktalama işaretlerinin kullanımı hakkında bilgi verilmektedir. Yapılan araştırmalar sonucunda hem noktalama işaretlerinin kullanımı hem de noktalama işaretlerinin ele alınmasıyla ilgili çalışmalarda Hakkı Baha'nın bu eserine değinilmediği görülmüştür. Makalemizde Hakkı Baha'nın adı geçen eseri incelenmiş ve metin Latinize edilmiştir. Bu yolla da noktalama işaretlerinin tarihçesiyle ilgili literatüre kaynak sağlanmıştır.
Journal of Turkish Research Institute, 2019
Yazarlarin eserlerinde biyografilerinden istifade etmeleri yaygin bir durumdur. Muhteris, Ertesi ... more Yazarlarin eserlerinde biyografilerinden istifade etmeleri yaygin bir durumdur. Muhteris, Ertesi Dunya, Yerlere Goklere, Seni Ne Ihtiyarlatti?, Melek Kayitlari, Behcet Bey Neden Gulumsedi? adi ile yayinlanmis alti oyku kitabi bulunan akademisyen yazar Abdullah Harmanci da oykulerinde bu turden biyografik unsurlari siklikla kullanir. Ailede baslayan, lise ve universite yillarinda geliserek devam eden dusunce insasi surecinin yani sira ogretmenlik ve akademisyenlik gibi mesleki tecrubeleri de oykulerinde yer alir. Ayrica iyi bir dergi ve oyku yazari olan Abdullah Harmanci varlik ve mana yolculugunu yayinladigi oykulerde okura yansitmistir. Bu calismada oyku kitaplarinda yazarin bu yolculugunu dogrudan yansitan oykuleri, aydin problemi baglaminda degerlendirilmistir. Bundan dolayi oyku karakterleri olarak aydin sinifi olusturan ogretmen, akademisyen, yazar gibi kimlikler on plana cikarilmistir. Toplumsal boyutla ele alindiginda bu kisilerin ayni zamanda birer aydin kimlige sahip olduklari goz ardi edilmemelidir. Bu acidan giris bolumunde aydin kavrami uzerinde durulmus, otobiyografik unsurlarin golgesinde gelisen aydin kimligi hakkinda genel bir degerlendirme yapilmistir. Calismanin ana inceleme bolumunde ise bu oykulerde gecen ogretmen, akademisyen ve yazarlar cesitli yonleri ile ele alinmistir. Bu kisilerden hareketle yazarin toplumun aydin sinifi hakkindaki dusunceleri ortaya konulmaya calisilmistir.
the Journal of Academic Social Sciences, 2019
Peyami Safa'nın hem Objektif Serisi'nde çıkan düşünce kitaplarında hem de edebi eserlerinde üzeri... more Peyami Safa'nın hem Objektif Serisi'nde çıkan düşünce kitaplarında hem de edebi eserlerinde üzerinde en fazla durduğu meselelerin başında gençlik ve gençlik sorunları yer alır. Kırk yılı aşkın kalem hayatında insanı, dünyayı, ülkeyi ilgilendiren hemen her meselede yazdığı eserlerinde gençlik sorunları önemli bir yekûnu oluşturmaktadır. Bu yazımızda öncelikle Peyami Safa'nın idealizmden ne anladığı üzerinde durulacak. Ardından bu ideali yaşamasını öngördüğü gençliğin içinde bulunduğu durum onun gözüyle ele alınacak, son olarak gençlik ve idealizm arasında kurulması gereken köprüye ilişkin dile getirdiği düşünce ve tavsiyeleri ifade edilecektir. Bunun için yazımızın merkezine Peyami Safa'nın Objektif Serisi'nde çıkan ve Türkiye'deki eğitim, üniversite ve gençlik sorunlarına odaklanan "Eğitim, Gençlik, Üniversite" başlıklı eseri alınacaktır. Bu eserin yanı sıra yine Objektif Serisi'nde yayınlanan "20. Asır Avrupa ve Biz", "Türk İnkılabına Bakışlar" gibi eserleri ve Peyami Safa imzasıyla yayınladığı romanları da yeri geldikçe değerlendirmeye tabi tutulacaktır.
Journal of Turkish Studies, 2012
Yunus Emre, XIII.-XIV. Yüzyıllarda yaşayan, Türk-İslam düşünce tarihinin önemli isimlerinden biri... more Yunus Emre, XIII.-XIV. Yüzyıllarda yaşayan, Türk-İslam düşünce tarihinin önemli isimlerinden biridir. Şiirleri aracılığı ile yayılma imkânı bulan düşüncelerinin etkisi günümüze kadar farklı alanlarda sürmüş olan Yunus Emre, bu defa bir tiyatro oyunu içinde ele alınmıştır. Edebi türler içinde tiyatroya büyük bir önem veren Necip Fazıl Kısakürek, Yunus Emre adlı oyununda Yunus Emre"ye oyunun başkişisi olarak yer vermiştir. Bu çalışmada Necip Fazıl Kısakürek"in Yunus Emre adlı tiyatrosu, oyunun kimlik çözümlemesi, konusu, olay dizisi, kişilik çözümlemesi, mekân ve dekor çözümlemeleri gibi yapısal unsurları bakımından incelenecektir. Eserde Türk-İslam tarihi içinde önemli bir yere sahip olan Yunus Emre"nin menkıbelere dayalı hayatı tablolaştırılmıştır. Bu tablo içinde bir yandan Yunus Emre"nin Anadolu"ya gelmesi ile başlayan serüveni anlatılırken diğer yandan şiirleri aracılığı ile Yunus Emre"nin yaşadığı tasavvufi yolculuk anlatılır. Oyunda, Yunus Emre devrinde Anadolu"da vuku bulan bazı sosyal ve siyasal olaylara da göndermeler yapılır. Anadolu"daki Moğol saldırıları ve hakimiyeti, Selçuklu Devleti"nin son durumu, Beylikler arasındaki iç çekişmeler, halkın çaresizliği, bu karmaşa içinde tarikatların üstlendikleri çeşitli roller gibi meselelere oyunda yer verilmiştir. İncelememizde yapısal unsurların yanı sıra, bu gibi tematik hususlara da temas edilmiştir. Bu şekilde Yunus Emre"nin çok fonksiyonlu kimliği ortaya konmaya çalışılmıştır. Son olarak yazar için önemli bir husus olan "Büyük Cihad" yani nefis terbiyesi gibi oyunun asıl tez konusuna dikkat çekilmiştir.
Journal of Turkish Research Institute, 2017
Tarihten Romana Malazgirt, 2020
Kayıp Ülkenin İzinde Ketebe Yayınları, 2020
ANEMON DERGİSİ, 2020
Punctuation marks, which were used very rarely and without system in Turkish literature before Ta... more Punctuation marks, which were used very rarely and without system in Turkish literature before Tanzimat, play an important role in adding sound and meaning to the text. They entered our literature long after it became widespread in Europe, and its past in our history is not longer than one hundred years. As the usage increased , texts were written to give theoretical information about them. Şemsettin Sami's work Usul-i Tenkit and Tertip (1886) is a prominent one among the leading texts. In addition, in Usul-i Tenkit, which is a work by Hakkı Baha (Pars) published in 1327, information on the use of punctuation marks is given. In researches, it was seen that Hakkı Baha was not mentioned in studies on both the use of punctuation marks and those related to the handling of punctuation marks. In this context, this work of Hakkı Baha was examined in our article and the text was Latinized and hence a source was provided for the literature on the history of punctuation.
II. Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı BilgiŞöleni, 2019
Milli Edebiyat ile başlayan ve Cumhuriyet sonrasında Memleket Edebiyatı ile devam eden süreçte sa... more Milli Edebiyat ile başlayan ve Cumhuriyet sonrasında Memleket Edebiyatı ile devam eden süreçte sanatçılar eserlerinde Anadolu’yu ve Anadolu insanını sıklıkla ele almıştır. Anadolu’nun sosyal, kültürel, tarihi özellikleri farklı bakış açılarıyla günümüzde de birçok sanatçı tarafından ele alınmakta ve işlenmektedir. Anadolu, tıpkı Nil nehrinin Mısır’ı beslediği gibi kesintisiz bir kaynak olarak resim, şiir, hikaye, mimari gibi çeşitli sanat dallarında sanatçıları beslemeye devam etmektedir.
Anadolu’dan beslenen sanatçılardan biri olan Ahmet Muhip Dıranas şiirlerinde dağ, deniz, ova, vadi, bulut, ağaç gibi tabiat unsurlarını sıklıkla ele alır. Dıranas şüphesiz sembolizmin de etkisiyle şiirlerinde bunları farklı imajlar yaratacak şekilde kullanır. İmge dünyası çok geniş olan şair, ressamlığının da etkisiyle bu dünyayı güçlü gözlem gücüne dayanarak Anadolu’da şekillendirir. Bu yönüyle hemen her şiiri kaynak itibariyle Anadolu’ya bağlanabilir. Ancak bu ilişki diğer memleketçi şairlerin şiirleri gibi doğrudan tema ile ilgili değil, daha çok imaj ve imge dünyası ile ilgilidir.
Bu çalışmada, Dıranas’ın şiirlerindeki halk hikayesi etkileri, Anadolu coğrafyasının ve tabiatının şairdeki yansımaları, Anadolu şehirleri ve insanının varlığı ortaya konmaya çalışılacaktır. Buradan hareketle şairin şiirlerinde Anadolu’ya bir ideoloji olarak yer vermediği için ‘Anadolucu Şair’ değil, daha çok bir “Anadolu Şairi” olduğu gerçeği ortaya konulacaktır
Dedekorkut Dergisi, 2017
Öz 1922 yılında Diyarbakır'da dünyaya gelen Orhan Asena edebiyata şiir ile başlasa da sonraki yıl... more Öz 1922 yılında Diyarbakır'da dünyaya gelen Orhan Asena edebiyata şiir ile başlasa da sonraki yıllarda kendisini tamamen tiyatroya adamıştır. Çok sayıda oyun yazan Orhan Asena'nın tiyatroları halen çeşitli tiyatrolarda sahnelenmektedir. Sosyal kültürel hayattaki değişimden kadın sorununa iktidar tutkusundan başkaldırıya, Karagöz oyunlarından çocuk oyunlarına kadar birçok farklı konuda tiyatro yazan Orhan Asena insanı erdemleri ve zayıflıkları ile bir bütün olarak görür. Yazar kendisine büyük bir ün kazandıran Tanrılar ve İnsanlar (Gılgameş) eseri ile birlikte insanın iktidar arzusunu ve mücadelesini işleyen bir dizi tiyatro kaleme alır. Mitolojiden ve tarihin en eski destanının kahramanından hareket ederek insanın güç ve iktidar ilişkisini anlatmaya çalışır. Bu çalışmadaki amacımız Tanrılar ve İnsanlar (Gılgameş) tiyatrosundan hareketle yazarın ana temalarından biri olan insanın güç ve iktidar tutkusunu ele alış biçimini ortaya koymaktır. Abstract Orhan Asena who was born in 1922 in Diyarbakır dedicated himself totally to theatre although he began his literary career as a poet. As a playwriter he has written many plays and his works are represented in a number theatres. The writer who has written about many topics including changes in the sociocultural life, the woman question, the passion for power, rebellion, Karagoz plays, plays for children, etc. sees the mankind as a whole with his virtues weak sides. He has written a series of plays which deal with the passion of mankind for power and his struggle to gain it in his work named Tanrılar ve İnsanlar (Gılgameş) which has brought him a great fame. He tries to understand the relation between man and power through getting use of mythology and the hero of the oldest epic of the history. Our aim in this assertion is to * Bu Makale Dicle Üniversitesi'nde 02-05/11/2016 tarihlerinde düzenlenen Uluslararası Diyarbakır Sempozyumu'nda sunulan aynı isimli bildiriden geliştirilmiştir.
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 2017
Emre Kongar’ın tek romanı olan Hocaefendi’nin Sandukası postmodern yazım tekniklerinin kullanıldı... more Emre Kongar’ın tek romanı olan Hocaefendi’nin Sandukası postmodern yazım tekniklerinin kullanıldığı postmodern tarihsel bir romandır. Eserde Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra başlayıp Sultan’ın ölümüne kadar geçen dönemde yaşanmış iktidarı ele geçirmek için gerçekleştirilen eylemler anlatılır. Bu eylemler arasında özellikle medreselerin yapısını bozmak, hür düşünceyi engellemek gelir. Yazar bu eylemleri aynı zamanda kendi çağının sosyal ve siyasal olaylarına göndermeler yapmak için kullanır. Bu yönüyle müstakil bir tarih kitabı ya da edebi bir eser olan roman yazmaktan ziyade tarihi ve romanı bir araç olarak kullanıp kendi düşüncesini tarihi roman formatında okuyucusu ile paylaşır. Yazar, bu tür iktidarı ele geçirmeye dönük eylemlerin yanı sıra diğer tarihsel olaylara, ilgili dönemdeki düşünce akımlarına ve Hurufilik gibi anlayışlara yer verir. Tarih ile romanın, gerçek ile kurmacının birbiri içine girdiği bu türden metinlerde anlam örtük bir hale gelir. Çalışmamızda tarih yazımı ve tarihsel roman kavramları üzerinden hareketle gerçek ile kurmaca arasındaki ilişki ele alınacaktır. Bu kapsamda postmodern tarihsel roman olarak değerlendirilen Hocaefendi’nin Sandukası romanı gerçek ile kurmacanın harmanlandığı örnek bir anlatı olarak değerlendirilecektir.
Istanbul University - DergiPark, May 15, 2018
Necip Fazil Kisakurek is a unique personality who has deeply affected the Republican era of Turki... more Necip Fazil Kisakurek is a unique personality who has deeply affected the Republican era of Turkish literature both as a man of thought and action and a strong litterateur. In the works that he has written up in various kinds such as poetry, drama, novel, and story the subjects of religion, mysticism, history and philosophy take a wide place. He has also a struggle by means of his works reflecting and consisting of his thoughts as well as his literary works. He has affected his era and the intellectuals coming after his era. Necip Fazil, who has put Islam and mystic thought to the center of his ideas since his thirties, has written almost all of his works with the aim of arising a youth living in the direction of this. The fact of mysticism in the works of Necip Fazil living with such a sense of objective when handled in that respect is an indispensable subject of investigation. This study not having an aim except for being just an addition to the studies made on this subject and ab...
Öz 1922 yılında Diyarbakır'da dünyaya gelen Orhan Asena edebiyata şiir ile başlasa da son... more Öz 1922 yılında Diyarbakır'da dünyaya gelen Orhan Asena edebiyata şiir ile başlasa da sonraki yıllarda kendisini tamamen tiyatroya adamıştır. Çok sayıda oyun yazan Orhan Asena'nın tiyatroları halen çeşitli tiyatrolarda sahnelenmektedir. Sosyal kültürel hayattaki değişimden kadın sorununa iktidar tutkusundan başkaldırıya, Karagöz oyunlarından çocuk oyunlarına kadar birçok farklı konuda tiyatro yazan Orhan Asena insanı erdemleri ve zayıflıkları ile bir bütün olarak görür. Yazar kendisine büyük bir ün kazandıran Tanrılar ve İnsanlar (Gılgameş) eseri ile birlikte insanın iktidar arzusunu ve mücadelesini işleyen bir dizi tiyatro kaleme alır. Mitolojiden ve tarihin en eski destanının kahramanından hareket ederek insanın güç ve iktidar ilişkisini anlatmaya çalışır. Bu çalışmadaki amacımız Tanrılar ve İnsanlar (Gılgameş) tiyatrosundan hareketle yazarın ana temalarından biri olan insanın güç ve iktidar tutkusunu ele alış biçimini ortaya koymaktır. Abstract Orhan Asena who was born in 1922 in Diyarbakır dedicated himself totally to theatre although he began his literary career as a poet. As a playwriter he has written many plays and his works are represented in a number theatres. The writer who has written about many topics including changes in the sociocultural life, the woman question, the passion for power, rebellion, Karagoz plays, plays for children, etc. sees the mankind as a whole with his virtues weak sides. He has written a series of plays which deal with the passion of mankind for power and his struggle to gain it in his work named Tanrılar ve İnsanlar (Gılgameş) which has brought him a great fame. He tries to understand the relation between man and power through getting use of mythology and the hero of the oldest epic of the history. Our aim in this assertion is to * Bu Makale Dicle Üniversitesi'nde 02-05/11/2016 tarihlerinde düzenlenen Uluslararası Diyarbakır Sempozyumu'nda sunulan aynı isimli bildiriden geliştirilmiştir.
The subject of Sufi in Turkish poetry has been discussed since the first times as a problem of th... more The subject of Sufi in Turkish poetry has been discussed since the first times as a problem of the presence of poetry. Sufism has been a nurturing and maturing source for Turkish poets since the spreading of Islam among Turkish people until today. During Classic Literature period, poems were generally written for the disseminating and understanding of mystical teaching. The poets generally prefer to express their ideas through generally-accepted metaphorical statements. This situation leaves its place to images in the modern poetry. One of the poets who benefits from Sufism and who express his thoughts through images is Mehmet Ozger. In this study, mystical elements which are found in Mehmet Ozger’s first poem book Muhtasar Cinnet Risalesi (published by Yedi Iklim Publications) will be discussed. Mehmet Ozger will be evaluated as a young poet who begins his poetry journey with a first book. Within this framework, besides the existence of mystical thought and its reflection in poetry...
Modern Turk edebiyatinin baslangici olarak kabul edilen Tanzimat yillarindan bugune Turk siirinin... more Modern Turk edebiyatinin baslangici olarak kabul edilen Tanzimat yillarindan bugune Turk siirinin en tartismali konularindan biri gelenek kavramidir. Tartismanin merkezinde ise gelenegin reddedilmesi ya da gelenegin temelluk edilmesi meselesi bulunmaktadir. Bu tartisma Osmanli devletinde batililasma sureci ile birlikte edebiyat disi alanlarda baslayip edebiyata gecmis bir tartismadir. Batililasma ile birlikte Turk edebiyatinda ilk defa gorulen edebi turlerin yani sira siirde de geleneksel siirde kullanilan form, dil, uslup, muhteva gibi unsurlara batidan alinan yeni dil, uslup, sekil, muhteva gibi unsurlar eklenir. Bu durum siirde gelenegi surdurme ya da reddetme arasinda devam eder. Gunumuz sairlerinden olan Akif Inan’in siiri de bu baglamda ele alinmis ve siirlerindeki gelenege ait sekil, uslup, dil, muhteva gibi unsurlar tespit edilmeye calisilmistir. Bunun icin ilk olarak gelenek konusunda genel ve kisa bir giris yapilmis, ardindan Akif Inan’in gelenek hakkindaki gorusleri ve si...
Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
Usûl-i Tenkīt ÖZ Tanzimat öncesi Türk edebiyatında çok nadir ve sistemsiz şekilde kullanılan nokt... more Usûl-i Tenkīt ÖZ Tanzimat öncesi Türk edebiyatında çok nadir ve sistemsiz şekilde kullanılan noktalama işaretleri yaziyâ ses ve anlam katma noktasında önemli bir görev üstlenir. Noktalama işaretleri Avrupa'da yaygınlaştıktan çok sonra Şinasi'nin Şair Evlenmesi (1860) adlı oyununda kullandığı birkaç işaret ile edebiyatımıza girmiştir. Noktalama işaretlerinin kullanımı yaygınlaştıkça bunlara dair teorik bilgi vermek için de metinler yazılmıştır. Bu metinlerin başında ise Şemsettin Sami'nin Usûl-i Tenkīt ve Tertip (1886) adlı eseri gelmektedir. Bunun haricinde Hakkı Baha (Pars)'ın da 1327'de yayımladığı Usûl-i Tenkīt adlı eserinde noktalama işaretlerinin kullanımı hakkında bilgi verilmektedir. Yapılan araştırmalar sonucunda hem noktalama işaretlerinin kullanımı hem de noktalama işaretlerinin ele alınmasıyla ilgili çalışmalarda Hakkı Baha'nın bu eserine değinilmediği görülmüştür. Makalemizde Hakkı Baha'nın adı geçen eseri incelenmiş ve metin Latinize edilmiştir. Bu yolla da noktalama işaretlerinin tarihçesiyle ilgili literatüre kaynak sağlanmıştır.
Journal of Turkish Research Institute, 2019
Yazarlarin eserlerinde biyografilerinden istifade etmeleri yaygin bir durumdur. Muhteris, Ertesi ... more Yazarlarin eserlerinde biyografilerinden istifade etmeleri yaygin bir durumdur. Muhteris, Ertesi Dunya, Yerlere Goklere, Seni Ne Ihtiyarlatti?, Melek Kayitlari, Behcet Bey Neden Gulumsedi? adi ile yayinlanmis alti oyku kitabi bulunan akademisyen yazar Abdullah Harmanci da oykulerinde bu turden biyografik unsurlari siklikla kullanir. Ailede baslayan, lise ve universite yillarinda geliserek devam eden dusunce insasi surecinin yani sira ogretmenlik ve akademisyenlik gibi mesleki tecrubeleri de oykulerinde yer alir. Ayrica iyi bir dergi ve oyku yazari olan Abdullah Harmanci varlik ve mana yolculugunu yayinladigi oykulerde okura yansitmistir. Bu calismada oyku kitaplarinda yazarin bu yolculugunu dogrudan yansitan oykuleri, aydin problemi baglaminda degerlendirilmistir. Bundan dolayi oyku karakterleri olarak aydin sinifi olusturan ogretmen, akademisyen, yazar gibi kimlikler on plana cikarilmistir. Toplumsal boyutla ele alindiginda bu kisilerin ayni zamanda birer aydin kimlige sahip olduklari goz ardi edilmemelidir. Bu acidan giris bolumunde aydin kavrami uzerinde durulmus, otobiyografik unsurlarin golgesinde gelisen aydin kimligi hakkinda genel bir degerlendirme yapilmistir. Calismanin ana inceleme bolumunde ise bu oykulerde gecen ogretmen, akademisyen ve yazarlar cesitli yonleri ile ele alinmistir. Bu kisilerden hareketle yazarin toplumun aydin sinifi hakkindaki dusunceleri ortaya konulmaya calisilmistir.
the Journal of Academic Social Sciences, 2019
Peyami Safa'nın hem Objektif Serisi'nde çıkan düşünce kitaplarında hem de edebi eserlerinde üzeri... more Peyami Safa'nın hem Objektif Serisi'nde çıkan düşünce kitaplarında hem de edebi eserlerinde üzerinde en fazla durduğu meselelerin başında gençlik ve gençlik sorunları yer alır. Kırk yılı aşkın kalem hayatında insanı, dünyayı, ülkeyi ilgilendiren hemen her meselede yazdığı eserlerinde gençlik sorunları önemli bir yekûnu oluşturmaktadır. Bu yazımızda öncelikle Peyami Safa'nın idealizmden ne anladığı üzerinde durulacak. Ardından bu ideali yaşamasını öngördüğü gençliğin içinde bulunduğu durum onun gözüyle ele alınacak, son olarak gençlik ve idealizm arasında kurulması gereken köprüye ilişkin dile getirdiği düşünce ve tavsiyeleri ifade edilecektir. Bunun için yazımızın merkezine Peyami Safa'nın Objektif Serisi'nde çıkan ve Türkiye'deki eğitim, üniversite ve gençlik sorunlarına odaklanan "Eğitim, Gençlik, Üniversite" başlıklı eseri alınacaktır. Bu eserin yanı sıra yine Objektif Serisi'nde yayınlanan "20. Asır Avrupa ve Biz", "Türk İnkılabına Bakışlar" gibi eserleri ve Peyami Safa imzasıyla yayınladığı romanları da yeri geldikçe değerlendirmeye tabi tutulacaktır.
Journal of Turkish Studies, 2012
Yunus Emre, XIII.-XIV. Yüzyıllarda yaşayan, Türk-İslam düşünce tarihinin önemli isimlerinden biri... more Yunus Emre, XIII.-XIV. Yüzyıllarda yaşayan, Türk-İslam düşünce tarihinin önemli isimlerinden biridir. Şiirleri aracılığı ile yayılma imkânı bulan düşüncelerinin etkisi günümüze kadar farklı alanlarda sürmüş olan Yunus Emre, bu defa bir tiyatro oyunu içinde ele alınmıştır. Edebi türler içinde tiyatroya büyük bir önem veren Necip Fazıl Kısakürek, Yunus Emre adlı oyununda Yunus Emre"ye oyunun başkişisi olarak yer vermiştir. Bu çalışmada Necip Fazıl Kısakürek"in Yunus Emre adlı tiyatrosu, oyunun kimlik çözümlemesi, konusu, olay dizisi, kişilik çözümlemesi, mekân ve dekor çözümlemeleri gibi yapısal unsurları bakımından incelenecektir. Eserde Türk-İslam tarihi içinde önemli bir yere sahip olan Yunus Emre"nin menkıbelere dayalı hayatı tablolaştırılmıştır. Bu tablo içinde bir yandan Yunus Emre"nin Anadolu"ya gelmesi ile başlayan serüveni anlatılırken diğer yandan şiirleri aracılığı ile Yunus Emre"nin yaşadığı tasavvufi yolculuk anlatılır. Oyunda, Yunus Emre devrinde Anadolu"da vuku bulan bazı sosyal ve siyasal olaylara da göndermeler yapılır. Anadolu"daki Moğol saldırıları ve hakimiyeti, Selçuklu Devleti"nin son durumu, Beylikler arasındaki iç çekişmeler, halkın çaresizliği, bu karmaşa içinde tarikatların üstlendikleri çeşitli roller gibi meselelere oyunda yer verilmiştir. İncelememizde yapısal unsurların yanı sıra, bu gibi tematik hususlara da temas edilmiştir. Bu şekilde Yunus Emre"nin çok fonksiyonlu kimliği ortaya konmaya çalışılmıştır. Son olarak yazar için önemli bir husus olan "Büyük Cihad" yani nefis terbiyesi gibi oyunun asıl tez konusuna dikkat çekilmiştir.
Journal of Turkish Research Institute, 2017
Tarihten Romana Malazgirt, 2020
Kayıp Ülkenin İzinde Ketebe Yayınları, 2020
ANEMON DERGİSİ, 2020
Punctuation marks, which were used very rarely and without system in Turkish literature before Ta... more Punctuation marks, which were used very rarely and without system in Turkish literature before Tanzimat, play an important role in adding sound and meaning to the text. They entered our literature long after it became widespread in Europe, and its past in our history is not longer than one hundred years. As the usage increased , texts were written to give theoretical information about them. Şemsettin Sami's work Usul-i Tenkit and Tertip (1886) is a prominent one among the leading texts. In addition, in Usul-i Tenkit, which is a work by Hakkı Baha (Pars) published in 1327, information on the use of punctuation marks is given. In researches, it was seen that Hakkı Baha was not mentioned in studies on both the use of punctuation marks and those related to the handling of punctuation marks. In this context, this work of Hakkı Baha was examined in our article and the text was Latinized and hence a source was provided for the literature on the history of punctuation.
II. Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı BilgiŞöleni, 2019
Milli Edebiyat ile başlayan ve Cumhuriyet sonrasında Memleket Edebiyatı ile devam eden süreçte sa... more Milli Edebiyat ile başlayan ve Cumhuriyet sonrasında Memleket Edebiyatı ile devam eden süreçte sanatçılar eserlerinde Anadolu’yu ve Anadolu insanını sıklıkla ele almıştır. Anadolu’nun sosyal, kültürel, tarihi özellikleri farklı bakış açılarıyla günümüzde de birçok sanatçı tarafından ele alınmakta ve işlenmektedir. Anadolu, tıpkı Nil nehrinin Mısır’ı beslediği gibi kesintisiz bir kaynak olarak resim, şiir, hikaye, mimari gibi çeşitli sanat dallarında sanatçıları beslemeye devam etmektedir.
Anadolu’dan beslenen sanatçılardan biri olan Ahmet Muhip Dıranas şiirlerinde dağ, deniz, ova, vadi, bulut, ağaç gibi tabiat unsurlarını sıklıkla ele alır. Dıranas şüphesiz sembolizmin de etkisiyle şiirlerinde bunları farklı imajlar yaratacak şekilde kullanır. İmge dünyası çok geniş olan şair, ressamlığının da etkisiyle bu dünyayı güçlü gözlem gücüne dayanarak Anadolu’da şekillendirir. Bu yönüyle hemen her şiiri kaynak itibariyle Anadolu’ya bağlanabilir. Ancak bu ilişki diğer memleketçi şairlerin şiirleri gibi doğrudan tema ile ilgili değil, daha çok imaj ve imge dünyası ile ilgilidir.
Bu çalışmada, Dıranas’ın şiirlerindeki halk hikayesi etkileri, Anadolu coğrafyasının ve tabiatının şairdeki yansımaları, Anadolu şehirleri ve insanının varlığı ortaya konmaya çalışılacaktır. Buradan hareketle şairin şiirlerinde Anadolu’ya bir ideoloji olarak yer vermediği için ‘Anadolucu Şair’ değil, daha çok bir “Anadolu Şairi” olduğu gerçeği ortaya konulacaktır
Dedekorkut Dergisi, 2017
Öz 1922 yılında Diyarbakır'da dünyaya gelen Orhan Asena edebiyata şiir ile başlasa da sonraki yıl... more Öz 1922 yılında Diyarbakır'da dünyaya gelen Orhan Asena edebiyata şiir ile başlasa da sonraki yıllarda kendisini tamamen tiyatroya adamıştır. Çok sayıda oyun yazan Orhan Asena'nın tiyatroları halen çeşitli tiyatrolarda sahnelenmektedir. Sosyal kültürel hayattaki değişimden kadın sorununa iktidar tutkusundan başkaldırıya, Karagöz oyunlarından çocuk oyunlarına kadar birçok farklı konuda tiyatro yazan Orhan Asena insanı erdemleri ve zayıflıkları ile bir bütün olarak görür. Yazar kendisine büyük bir ün kazandıran Tanrılar ve İnsanlar (Gılgameş) eseri ile birlikte insanın iktidar arzusunu ve mücadelesini işleyen bir dizi tiyatro kaleme alır. Mitolojiden ve tarihin en eski destanının kahramanından hareket ederek insanın güç ve iktidar ilişkisini anlatmaya çalışır. Bu çalışmadaki amacımız Tanrılar ve İnsanlar (Gılgameş) tiyatrosundan hareketle yazarın ana temalarından biri olan insanın güç ve iktidar tutkusunu ele alış biçimini ortaya koymaktır. Abstract Orhan Asena who was born in 1922 in Diyarbakır dedicated himself totally to theatre although he began his literary career as a poet. As a playwriter he has written many plays and his works are represented in a number theatres. The writer who has written about many topics including changes in the sociocultural life, the woman question, the passion for power, rebellion, Karagoz plays, plays for children, etc. sees the mankind as a whole with his virtues weak sides. He has written a series of plays which deal with the passion of mankind for power and his struggle to gain it in his work named Tanrılar ve İnsanlar (Gılgameş) which has brought him a great fame. He tries to understand the relation between man and power through getting use of mythology and the hero of the oldest epic of the history. Our aim in this assertion is to * Bu Makale Dicle Üniversitesi'nde 02-05/11/2016 tarihlerinde düzenlenen Uluslararası Diyarbakır Sempozyumu'nda sunulan aynı isimli bildiriden geliştirilmiştir.
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 2017
Emre Kongar’ın tek romanı olan Hocaefendi’nin Sandukası postmodern yazım tekniklerinin kullanıldı... more Emre Kongar’ın tek romanı olan Hocaefendi’nin Sandukası postmodern yazım tekniklerinin kullanıldığı postmodern tarihsel bir romandır. Eserde Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra başlayıp Sultan’ın ölümüne kadar geçen dönemde yaşanmış iktidarı ele geçirmek için gerçekleştirilen eylemler anlatılır. Bu eylemler arasında özellikle medreselerin yapısını bozmak, hür düşünceyi engellemek gelir. Yazar bu eylemleri aynı zamanda kendi çağının sosyal ve siyasal olaylarına göndermeler yapmak için kullanır. Bu yönüyle müstakil bir tarih kitabı ya da edebi bir eser olan roman yazmaktan ziyade tarihi ve romanı bir araç olarak kullanıp kendi düşüncesini tarihi roman formatında okuyucusu ile paylaşır. Yazar, bu tür iktidarı ele geçirmeye dönük eylemlerin yanı sıra diğer tarihsel olaylara, ilgili dönemdeki düşünce akımlarına ve Hurufilik gibi anlayışlara yer verir. Tarih ile romanın, gerçek ile kurmacının birbiri içine girdiği bu türden metinlerde anlam örtük bir hale gelir. Çalışmamızda tarih yazımı ve tarihsel roman kavramları üzerinden hareketle gerçek ile kurmaca arasındaki ilişki ele alınacaktır. Bu kapsamda postmodern tarihsel roman olarak değerlendirilen Hocaefendi’nin Sandukası romanı gerçek ile kurmacanın harmanlandığı örnek bir anlatı olarak değerlendirilecektir.
15 TEMMUZ DARBE GİRİŞİMİ VE TÜRKİYE ULUSLARARASI SEMPOZYUM, 2017
Savaş, doğal afet, dinsel hayat, ekonomik buhran, askeri müdahale, sivil inkılaplar gibi sosyal, ... more Savaş, doğal afet, dinsel hayat, ekonomik buhran, askeri müdahale, sivil inkılaplar gibi sosyal, siyasal,
ekonomik, askeri olaylar toplumsal hafızada önemli kırılmalara ve etkilere sahiptir. Bu tür durumlar bireyi ve
toplumu derinden sarsar ve yine bireyin üretim araçlarının tamamını da bu doğrultuda etkiler. Çiftçisinden
bilim adamına, kadınından çocuğuna, sanatçısından işçisine her birey bu süreci olumlu ya da olumsuz bir şekilde
yaşar. Sanat bu türden kırılmaları kalıcı bir şekilde ele alan ve gelecek kuşaklara aktaran önemli bir araçtır. Sanat
dalları arasında da edebiyatın bu konuda önemli bir tecrübesi bulunmaktadır. Türk edebiyatı ele alındığında
Türk edebiyatının dönemlere ayrılmasında bile bu türden sosyal değişimler ölçü olarak değerlendirilmiştir.
“Islamiyet öncesi, Islami devir ve Batı etkisinde gelişen Türk edebiyatı” adlandırmasında bile bu sosyal etki
gözler önüne serilebilir. Modern Türk edebiyatının dönemlere ayrılmasında da bu türden sosyal, siyasal
kırılmalar ölçü olarak kullanılmıştır. Tanzimat sonrası yaşanan gelişmeler, II. Abdulhamit’in tahta çıkışı, II.
Meşrutiyet, Cumhuriyet’in ilanı, çok partili yaşama geçiş vb. hemen her olay toplumu derinden sarsmıştır. Bu
dönemlerle ilgili araştırma yapan hemen her araştırmacının ise başvuru kaynakları arasında dönem edebiyatı,
dergi ve gazeteleri gelmektedir. Çünkü edebiyatın hayat ile iç içeliği herkesin malumudur. Aynı zamanda
gündelik yaşamın bir “ayna”sı olarak görev yapan edebiyat özellikle şiir, roman ve tiyatro aracılığı ile bu değişimi
aksettirir. Edebi türlerin neredeyse tamamı dil ve üslup özelliklerinden tutun da ele alınan konulara kadar hemen
her yönüyle bu değişimleri yaşar, yaşatır ve unutulmasın diye geleceğe bırakır. Edebiyat dergiciliği, bu edebi
türlerin başından beri yaşam alanı bulduğu mekanlar olması dolayısıyla merkezi bir konumda bulunmaktadır.
Bu bildirimizde 15 Temmuz gibi Türkiye’yi derinden sarsan, küresel ve ulusal ölçekte etkileri bulunan bir olayın
Itibar, Post Oykü, Türk Dili, Temmuz, Hece, Fayrap gibi bazı edebiyat dergilerinde nasıl göründüğü ele alınmaya
çalışılacaktır. Ayrıca bu dergilerde yer alan edebi türlerin 15 Temmuz’u nasıl gördüğü ve okuduğu üzerinden
hareketle toplumun bu olay karşısındaki tutumunun değerlendirilmesi yapılacaktır.
ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ YAYINLARI TARİH VE KÜLTÜR BAĞLAMINDA MUŞ ULUSLARARASI SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ , 2018
Sabit bir anlamı olmayıp pek çok farklı şekilde kullanılabilen kimlik kavramı; kelime anlamı olar... more Sabit bir anlamı olmayıp pek çok farklı şekilde kullanılabilen kimlik kavramı; kelime anlamı olarak
toplumsal bir varlık olarak insana özgü olan belirti, nitelik ve özelliklerle, birinin belirli bir kimse olmasını
sağlayan şartların bütünü olarak tanımlanır. Bu kimlikler arasında yer alan milli (ulus) kimlik kavramı ise bir
milletin kendine özgü düşünüş ve yaşayış biçimi, dil, töre ve gelenekleri, toplumsal değer yargıları ve kuralları
ile oluşan özellikler bütün olarak somutlaştırılır. Yapı kurma, yapı yapma, kurma gibi anlamları içeren inşa fiili
ise Arapça kökenli bir kelimedir. Kimlik ile birlikte ele alındığında toplumsal temelde ortak bir milli değer
yaratmak, milli bir çatı oluşturmak gibi anlamlarda kullanılabilir. Bu inşa sürecinde kullanılan birçok farklı
ideolojik devlet aygıtı arasında sanat ve özellikle de edebiyat ciddi bir işleve sahiptir. Bu süreçte hakim güçler
tarafından edebiyat; ideoloji oluşturma, ulusal tarih yazma, model insan oluşturma gibi çeşitli gayelerin
gerçekleştirilmesi için kullanılan en önemli araçlardan biridir. Bildirimizde öncelikle milli kimliğin inşası süreci
ve edebiyatın bu husustaki işlevine yer verildikten sonra, Malazgirt Zaferinin millik kimlik inşası sürecinde
özellikle Cumhuriyet sonrası Türk edebiyatında Yahya Kemal Beyatlı’nın çeşitli şiirleri, Behçet Kemal Çağlar’ın
“Malazgirt Destanı”, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın “Malazgirt Ululaması”, Ziya Gökalp’in “Malazgirt Muharebesi”
gibi şiir, tiyatro, roman gibi edebi türlerde nasıl ele alındığı konusu üzerinde durulacaktır.
CONTEMPORARY ISSUES IN SOCIAL SCIENCES AND HUMANITIES, 2017
Love subject which has existed in every society and culture since Adam and Eve and which is the s... more Love subject which has existed in every society and culture since Adam and Eve and which is the
source of human life is one of the most important subjects which today’s world discusses. In this study, it has
been focused on the love that exists in the Western Christian and Eastern Islamic thoughts. It has been tried to
limit this subject which is a very large and comprehensive study area. Bir Aşk Serüveni by Mustafa Miyasoğlu,
who is one of the recent Turkish Literature novelists, has been put in the centre of the study. In this novel, the
author compares Büyük Kapı (its name changed as O ve Ben in the following editions) novel by Necip Fazıl
Kısakürek, who is another important author of Turkish Literature, and Straight is the Door novel by Andre Gide.
As both novels partly explain the love understanding of their cultures, these works will be considered as
examples for the subject discussed. As a result, the aim of this study is to make a mini introduction about how
love is perceived or admitted in Western and Eastern cultures through understanding and interpretation of love
by two different authors who grew up in two different cultures.