Cengiz Cetin | Ankara University (original) (raw)
Papers by Cengiz Cetin
Pamukkale üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü dergisi, 2015
Isparta, Pisidya Bölgesi'nin batı, kuzey ve güneyinde yer alan komşu kültürlerle iletişimini sağl... more Isparta, Pisidya Bölgesi'nin batı, kuzey ve güneyinde yer alan komşu kültürlerle iletişimini sağlayabilecek önemli bir konuma sahiptir. Isparta'da Mehmet Özsait'in 1970'li yılların ortasından bu yana büyük bir titizlikle sürdürdüğü yüzey araştırmaları ile Harmanören Nekropolü ve Pisidya Antiokheia'sında yürütülenler dışında sistematik arkeolojik kazının bulunmaması bölge kültür tarihi hakkındaki bilgilerimizin sınırlı kalmasına yol açmıştır. Bu nedenle tüm Pisidya'da geçerli olduğu gibi Isparta'da da bilimsel arkeolojik kazı ve yüzey araştırma sayısını ivedilikle artırmak gereklidir. Bunun yanı sıra Isparta Müzesi gibi bölge kentlerinde bulunan müzelerin envanterinde yer alan kazı ve yüzey araştırması yanı sıra diğer yollarla edinilmiş eserlerin incelenmesi ve yayınlanarak bilim dünyasına tanıtılması da büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı Isparta Müzesi'nden bir grup bronz eseri incelemek, tarihlendirmek ve tanıtarak kentin kültür tarihine yönelik yapılacak araştırmalara bir nebze de olsa katkıda bulunmaktır. Çalışmamızda incelenen Isparta Müzesi'ne ait 10 parça metal eser M.Ö. 8. yüzyıldan Bizans Çağı'na kadar değişen dönemlere tarihlendirilmiş olması Isparta'nın yalnızca Demir Çağ buluntuları açısından değil Klasik Çağ buluntuları için de büyük potansiyele sahip olduğunu göstermektedir.
Ce volume a été composé et imprimé par Zero Prodiiksiyon Ltd. As/anyatag' sok. 35/2. 80060 Cihang... more Ce volume a été composé et imprimé par Zero Prodiiksiyon Ltd. As/anyatag' sok. 35/2. 80060 Cihangir-jstanbu//Turquie. La publication a pu en être réalisée grAce au concours financier du Ministère des Aff aires Étrangères et de Packani Humanities Instituee. © 2005, Institut Français d'Études Anatoliennes Georges-Dumézil Nuru Ziya sok. 22, 34433 Beyoglu-istanbul/Turquie. Secrétaire aux publicati ons: Aksel Tibet La loi du Il mars 1957 n'autorisant. aux termes des alinéas 2 et 3 de l'article 41, d'une part, que les "copies ou reproductions strictement réservées à l'usage privée du copiste et non destinées à une utilisation collective" et, d'autre part, que les analyses et les courtes citations dans un but d'exemple el d'illuslTation, "toute représentation ou reproduction intégrale, ou partieUe. faite sans le consentement de l'auteur ou des ses ayants droit ou ayants cause, est illicite" (alinéa 1" de l'article 40). Cette représentation ou reproduction, par quelque procédé que ce soit, constituerait donc une contrefaçon sanctionnée par les articles 425 et suivants du Code Pénal.
İDİL, 2021
There are sculptures and monuments in the public areas, the gardens of public and private buildin... more There are sculptures and monuments in the public areas, the gardens of public and private buildings and private residences in the cities that we live in. These works of art face severe pressure due to rays of the sun, heat, humidity, gases that can easily transform into acids after interacting with water (such as CO2, SO2, NOx), solid particles carried over by birds and wind and human activities. Thus, they can be damaged due to these different pressure sources. Preventive conservation is a good solution for conservation the works of art. However, the deteriorations that occur in outdoor sculptures due to environmental impacts may be so intense that they preventive conservation applications may not be sufficient. In such cases, it is necessary to apply active conservation methods. Therefore, the conservation of outdoor works of art may be possible only by applying active and preventive conservation in coordination as part of the long-range maintenance plan. Information will be provided in our study on long-range maintenance planning that should be carried out for conserving outdoor sculptures, stages of preventive conservation, fundamental preventive conservation suggestions and primary active conservation methods. In addition, discussions will also be carried out regarding who should apply the preventive and active conservation methods in order to ensure that the works carried out for the conservation of the works of art are successful.
Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, 2023
birimi kullanımına tahsis edilmiş Dekanlık Binası üzerine yapılmış bir incelemedir. Söz konusu ya... more birimi kullanımına tahsis edilmiş Dekanlık Binası üzerine yapılmış bir incelemedir. Söz konusu yapı, mimari üslubu ve mimari yapısı, tarihçesi, korunma durumu, geçmişte yapılmış koruma ve onarım uygulamaları ve yapının korunmasına ilişkin öneriler gibi başlıklar altında incelenerek tartışılmıştır. Yapılan literatür taramasında yapı ile ilgili herhangi bir akademik çalışmaya rastlanamamıştır. Bu nedenle çalışma, yapının kullanım aşamalarına ait fotoğraf ve kayıtların incelenmesi, gözlem ve makro inceleme yöntemleri ile elde edilen veriler üzerine kurulmuştur.
Kultur varliklarini koruma ve onarim alaninin bir bilim dalina donusme surecinin temeli Ronesans ... more Kultur varliklarini koruma ve onarim alaninin bir bilim dalina donusme surecinin temeli Ronesans Donemi ile 18-19. yuzyildaki gelismeler sonucunda atilmistir. Bu surec I. ve ozellikle II. Dunya Savaslari sonrasi hizlanmis ve 1970’li yillarda buyuk olcude tamamlanmistir. Osmanli Donemi’nde, kultur varliklarini koruma ve onarim bilincinin ilk isaretlerinin gorulmesi ve bu bilincin yasal duzenlemelerde yer almasi 18. yuzyilin ikinci yarisindan itibaren gerceklesir. Cumhuriyet Donemi’nin ilk yillarinda kurucu lider Ataturk’un kultur varliklarinin korunmasina ozel bir ilgi gosterdigi anlasilmaktadir. Ancak bu ilginin Ataturk sonrasi kusaklar tarafindan yeterince gelistirilemedigi, Osmanli Devleti’nin yikilma sureci icinde 1906’da duzenlenen Asar-i Atika Nizamnamesi’nin ancak 67 yil sonra 1973’te yururlukten kaldirilabilmis olmasindan anlasilmaktadir. Profesyoneller tarafindan uygulanmasi gereken kultur varliklarini koruma ve onarim mesleginin becerikli muze personeli tarafindan yapilan b...
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2008
... Burada da gelin su birikintisi üzerinden atlayarak arınmakta, ardından elindeki suyu yere dök... more ... Burada da gelin su birikintisi üzerinden atlayarak arınmakta, ardından elindeki suyu yere dökerek sahip olduğu bereket gücünü toprağa ve köy halkına aktarmaktadır. ... AND, M. (1962). Dionysos ve Anadolu Köylüsü, İstanbul: Elif Yayınları AND, M. (1985). ... ÖKSE, A. Tuba. (2006). ...
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2006
Page 1. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 46, 1 (2006) 189-210 ANADOLU&... more Page 1. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 46, 1 (2006) 189-210 ANADOLU'DA BEREKET KÜLTÜ VE ANADOLU TÜRK KÖYLÜSÜ SEYİRLİK OYUNLARINA YANSIMALARI Cengiz Çetin * Özet M.Ö. ... Page 2. Cengiz Çetin 190 ...
Kultur varliklarini koruma ve onarim alaninin bir bilim dalina donusme surecinin temeli Ronesans ... more Kultur varliklarini koruma ve onarim alaninin bir bilim dalina donusme surecinin temeli Ronesans Donemi ile 18-19. yuzyildaki gelismeler sonucunda atilmistir. Bu surec I. ve ozellikle II. Dunya Savaslari sonrasi hizlanmis ve 1970’li yillarda buyuk olcude tamamlanmistir. Osmanli Donemi’nde, kultur varliklarini koruma ve onarim bilincinin ilk isaretlerinin gorulmesi ve bu bilincin yasal duzenlemelerde yer almasi 18. yuzyilin ikinci yarisindan itibaren gerceklesir. Cumhuriyet Donemi’nin ilk yillarinda kurucu lider Ataturk’un kultur varliklarinin korunmasina ozel bir ilgi gosterdigi anlasilmaktadir. Ancak bu ilginin Ataturk sonrasi kusaklar tarafindan yeterince gelistirilemedigi, Osmanli Devleti’nin yikilma sureci icinde 1906’da duzenlenen Asar-i Atika Nizamnamesi’nin ancak 67 yil sonra 1973’te yururlukten kaldirilabilmis olmasindan anlasilmaktadir. Profesyoneller tarafindan uygulanmasi gereken kultur varliklarini koruma ve onarim mesleginin becerikli muze personeli tarafindan yapilan b...
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2007
Studies in Conservation, 2010
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, 2015
Journal of Ankara University Faculty of Fine Arts, 2019
The period of transformation of the field of conservation and restoration of cultural properties ... more The period of transformation of the field of conservation and restoration of cultural properties into a branch of science is based on the Renaissance Period and 18-19th centuries that was taken as a result of the developments. This process accelerated after the 1st and especially 2nd World Wars and 1970's was largely completed in the year. In the Ottoman period, the first signs of the conservation and restoration of the cultural properties are seen, and this consciousness takes place in the legal regimes from the second half of the 18th century. It is understood that in the first years of the Republican Period, the founder leader Atatürk showed a special interest in the conservation of cultural properties. However, this interest can not be sufficiently developed by the later generations of Atatürk. It can be understood that the Ottoman Empire was abolished in 1973 only after 67 years of the Asar-ı Atika Nizamnamesi which was organized in 1906 during the demolition period.
The establishment of the conservation and restoration of cultural properties profession should be applied by professionals to be seen as a job well done by skilled museum staff tradition in European countries in the 1970s recent finding that in Turkey, but in 2012, restoration and conservation of laboratories could end up with.
Founded in 1989, Başkent Vocational School in the development of Object Conservation Programme conservation cultural properties have an important place in this area in Turkey. The vocational school education program in question has set an example for the programs of higher education institutions that speak this area today. There are great similarities between this associate degree program and the programs for which the undergraduate study is currently carried out in terms of course names and contents. With the start of education in the Department of Conservation and Restoration of Cultural Properties of the Fine Arts Faculty of Ankara University in 2016, the mission of the Başkent Vocational School of Object Conservation Programme in the field of conservation and restoration of cultural properties was completed and the vocational school of the programme was entered closure prosses.
However, the need for intermediate staff in the field of protection and repair of cultural assets still continues. For this reason, associate degree programs with active conservation in their curriculum should maintain their assets by updating their training courses to include a substantial amount of preventive conservation theoretical knowledge and practice. On the other hand, the bachelor’s degree program in educational programs that prepare graduate education and promote a quality, student information, lets you choose the field to develop in line with the skills and trends is important.
Preventive conservation is indispensable part of cultural properties conservation and restoration. The success of preventive conservation depends not only on the active conservation but also on the coordinated implementation of all the individuals who are in contact with the cultural properties. Therefore professions to individuals in contact with cultural properties needed, particularly in preventive conservation education to be given archaeologists and art historians for the success of conservation and restoration of cultural heritage is of great importance. Başkent Vocational School, which the museum staff and the first and only conservation program aimed at art historians and archaeologists in Turkey.
Kültür varlıklarını koruma ve onarım alanının bir bilim dalına dönüşme sürecinin temeli Rönesans Dönemi ile 18-19. yüzyıldaki gelişmeler sonucunda atılmıştır. Bu süreç I. ve özellikle II. Dünya Savaşları sonrası hızlanmış ve 1970’li yıllarda büyük ölçüde tamamlanmıştır. Osmanlı Dönemi’nde, kültür varlıklarını koruma ve onarım bilincinin ilk işaretlerinin görülmesi ve bu bilincin yasal düzenlemelerde yer alması 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gerçekleşir. Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında kurucu lider Atatürk’ün kültür varlıklarının korunmasına özel bir ilgi gösterdiği anlaşılmaktadır. Ancak bu ilginin Atatürk sonrası kuşaklar tarafından yeterince geliştirilemediği, Osmanlı Devleti’nin yıkılma süreci içinde 1906’da düzenlenen Asar-ı Atika Nizamnamesi’nin ancak 67 yıl sonra 1973’de yürürlükten kaldırılabilmiş olmasından anlaşılmaktadır.
Profesyoneller tarafından uygulanması gereken kültür varlıklarını koruma ve onarım mesleğinin becerikli müze personeli tarafından yapılan bir iş olarak görülmesi geleneği Avrupa ülkelerinde 1970’li yıllarda son bulurken Türkiye’de ancak 2012 yılında restorasyon ve konservasyon bölge laboratuvarlarının kurulması ile sona erebilmiştir.
1989 yılında kurulan Başkent Meslek Yüksekokulu Eser Koruma Programı’nın Türkiye’de kültür varlıklarını koruma ve onarım alanının gelişiminde önemli bir yeri vardır. Söz konusu yüksekokulun eğitim programı, bugün bu alanda söz sahibi yükseköğretim kurumlarının programlarına örnek oluşturmuştur. Bu ön lisans programı ile lisans eğitiminin sürdürüldüğü programlar arasında ders isimleri ve içerikleri açısından büyük oranda benzerlikler bulunmaktadır. 2016 yılında Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü’nde eğitime başlanması ile Başkent Meslek Yüksekokulu Eser Koruma Programının kültür varlıklarını koruma ve onarım alanında üstlendiği misyon tamamlanmış ve yüksekokulun bu programı kapanma sürecine girmiştir.
Ancak kültür varlıklarını koruma ve onarım alanında ara eleman ihtiyacı sürmektedir. Bu nedenle müfredatlarında etkin koruma yer alan ön lisans programlarının eğitimlerini büyük ölçüde önleyici koruma teorik bilgi ve uygulamalarına yer verecek şekilde güncelleyerek varlıklarını sürdürmeleri gerekmektedir. Öte yandan lisans programlarının da eğitim programlarını lisans üstü eğitime hazırlayan ve teşvik eden bir nitelikte, öğrenciye bilgi, beceri ve eğilimi doğrultusunda alan seçme imkanı tanıyacak şekilde geliştirmeleri önemlidir.
Önleyici koruma, kültür varlıklarını koruma ve onarım yöntemlerinin vaz geçilmez parçasıdır. Önleyici korumanın başarısı, etkin korumanın aksine yalnızca profesyoneller tarafından değil, meslekleri gereği kültür varlıkları ile temasta bulunan tüm bireyler tarafından eşgüdüm içinde uygulanmasına bağlıdır. Bu nedenle meslekleri gereği kültür varlıkları ile temasta bulunan bireylere, özellikle arkeolog ve sanat tarihçilere önleyici koruma eğitiminin verilmesi kültür varlıklarını koruma ve onarımının başarısı açısından büyük öneme sahiptir. Başkent Meslek Yüksekokulu, Türkiye’de müze personeli ve arkeologlarla sanat tarihçileri hedefleyen ilk ve tek önleyici koruma programını yapan ve uygulayan kurumdur.
Protection and3rd International Mediterranean Art Symposium Survival of Cultural Heritage 24-25 April 2018 Full Text Book, 2018
Outdoor Sculptures are as sensitive as archaeological objects to atmospheric effects and wrong tr... more Outdoor Sculptures are as sensitive as archaeological objects to atmospheric effects and wrong treatments. The age of the outdoor sculptures in city squares and in the gardens of public and private buildings does not make them resistant to the relevant deterioration factors. It is possible to protect them from these effects by applying well-planned conservation methods. In general, preventive conservation methods may be a good option to protect such art works. Preventive conservation methods can be successful only if they are applied immediately after the objects production phase and continuously. Otherwise, preventive and interventive conservation methods will need to be applied together. The application of preventive conservation for the outdoor sculptures is a more vital issue than application for the objects exhibited in indoor areas because objects in the open air are exposed to deterioration factors that arise due to environmental conditions more intensely and for a longer time compared to objects in indoor areas. Moreover, the environmental conditions of objects in the open air are very variable and more difficult to keep under control. For this reason, preventive conservation methods can be insufficient alone for the conservation of such objects. In this case, it is inevitable to apply interventive conservation methods even on a limited scale. For this reason, the conservation of the outdoor sculptures is possible by applying and combining preventive and interventive conservation methods in an accurate and continuous way. Another important point that affects the success of conservation applied to the outdoor sculptures is by whom the application is performed. Interventive conservation methods applied by incompetent people may cause serious damage to objects instead of conserving them. This leads to the diversification of the operations to be done for the conservation of the sculptures, an increase in the level of difficulty, an extension of time and an increase in cost. In this report, the methods to be followed in the conservation of the works of art and who the implementer of these methods is will be discussed within the context of outdoor sculptures through the example of conservation of the Atatürk monument located in front of Ankara University, Sıhhiye Medical Campus Morphology building.
Açık havada sergilenen heykeller, atmosferik etkiler ve hatalı muameleye karşı arkeolojik eserler kadar hassastır. Şehir meydanlarında, kamu ve özel kişilere ait binaların bahçelerinde sergilenen heykellerin yaşları, onları çevresel etkenlere karşı dayanıklı kılmaz. Onları bu etkilere karşı korumak, iyi planlanmış koruma-onarım yöntemlerini uygulamakla mümkündür. Önleyici koruma yöntemleri söz konusu eserlerin korunması için iyi bir seçenek olabilir. Ancak önleyici koruma, eserin üretim aşamasından hemen sonra ve sürekli bir şekilde uygulanması halinde başarılı olabilir. Aksi halde önleyici ve etkin koruma yöntemlerine birlikte başvurmak gerekir. Açık havada sergilenen heykellere önleyici korumanın uygulanması, kapalı alanlarda sergilenen ya da muhafaza edilen heykeller için olandan daha büyük öneme sahiptir. Zira açık havada bulunan heykeller, çevresel koşullara bağlı olarak ortaya çıkan bozucu etkenlere kapalı alanda olan eserlere göre daha yoğun ve daha uzun süre maruz kalırlar. Ayrıca açık havada çevresel koşullar çok değişken ve zor kontrol edilebilirdir. Hatta bu nedenle açık havada sergilenen heykellerin korunması için önleyici koruma önlemleri kimi zaman tek başına yetersiz kalabilir. Bu durumda sınırlı ölçüde de olsa etkin koruma yöntemlerine başvurmak kaçınılmazdır. Bu nedenle açık havada sergilenen heykellerin korunması, önleyici ve etkin koruma yöntemlerinin doğru ve sürekli bir şekilde kombine edilerek uygulanması ile mümkündür. Açık havada sergilenen heykellere uygulanan koruma işlemlerinin başarısını etkileyen diğer önemli nokta uygulamanın kim tarafından yapıldığıdır. Ehil olmayan eller tarafından uygulanan etkin koruma yöntemleri eserleri korumak yerine ciddi zararlara neden olabilir. Bu durum eserin korunması için yapılacak işlemlerin çeşitlenmesine, zorluk derecesinin yükselmesine, süresinin uzamasına ve maliyetinin artmasına neden olur. Bu bildiride Ankara Üniversitesi, Sıhhiye Tıp Yerleşkesi Morfoloji Binası önünde yer alan Atatürk Anıtında uygulanan konservasyon çalışmaları örneği üzerinden açık havada sergilenen heykeltıraşlık eserleri özelinde sanat eserlerinin korunmasında izlenecek yöntemler ve bu yöntemlerin uygulayıcısının kim olması gerektiği tartışılacaktır.
International Symposium on Culture, Art and Society 19-20 October 2018 Van Turkey Full Text Book, 2018
150 scientific excavations, 59 museum excavations and 180 rescue excavations were carried out by ... more 150 scientific excavations, 59 museum excavations and 180 rescue excavations were carried out by the Turkish Ministry of Culture and Tourism, General Directorate of Cultural Properties and Museums, according to the statistics of the year 2017, 118 of which were conducted by Turkish scientists and 32 by foreign scientists. In the Article 6 titled "Handling and Conservation" of the Archaeological Heritage Conservation and Management Regulation, announced by ICOMOS in 1990, if the necessary handling and management could not be achieved,it is emphasized that archaeological heritage should not be excavated after excavation and should not be left open after the excavation. In the field of archaeological excavation protection is applied under three main headings as approach and method, effective, preventive and first aid interventions. This paper will be shaped around three main objectives. The first aim of the report is to explain the conservation in the excavation area with three examples of the Sagalassos, Klazomenai and Letoon excavations. In the field of archaeological excavation these three types of conservation must be applied by blending according to necessity. The success of conservation in the excavation area depends on the correct planning as well as the fact that this mixture can be carried out in coordination. Conservation in the archeological excavation planning is an important part of planning in the excavation area and is the first step of conservation in the excavation area. The second purpose of this report is to discuss the basic steps of conservation planning in the field of excavation. The third factor that determines the success level of protection in the excavation area is the application of the three conservation approaches by occupationally qualified personel. The third purpose of the report is to determine the qualifications required of professional staff to carry out protection in the field of excavation.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü 2017 yılı istatistik verilerine göre 118’i Türk bilim insanları, 32’si yabancı bilim insanları tarafından yürütülen olmak üzere 150 bilimsel kazı, 59 müze kazısı, 180 kurtarma kazısı yapılmıştır. ICOMOS tarafından 1990 yılında ilan edilen Arkeolojik Mirasın Korunması ve Yönetimi Tüzüğü’nün “Bakım ve Koruma” başlıklı 6. Maddesinde arkeolojik kazıdan sonra gerekli bakım ve yönetim sağlanamayacaksa, arkeolojik mirasın kazılarak ortaya çıkarılmaması ve çıkarıldıktan sonra her türlü etkene açık bırakılmaması gerekliliği vurgulanmaktadır. Arkeolojik kazı alanında koruma etkin, önleyici ve ilk yardım müdahaleleri olmak üzere yaklaşım ve yöntem olarak üç temel başlık altında uygulanır. Bu bildiri üç temel amaç etrafında şekillendirilecektir. Bildirinin birinci amacı kazı alanında korumanın söz konusu üç türünü Sagalassos, Klazomenai ve Letoon kazılarından örneklerle açıklamaktır. Arkeolojik kazı alanında korumanın bu üç türü ihtiyaca göre birbiri ile harmanlanarak uygulanmalıdır. Kazı alanında korumanın başarısı bu karışımın eşgüdüm içinde yapılabilmesi kadar, doğru planlamaya da bağlıdır. Arkeolojik kazı alanında koruma planlaması, kazı alanında planlamanın önemli bir parçası ve kazı alanında korumanın ilk aşamasıdır. Bu bildirinin ikinci amacı kazı alanında koruma planlamasının temel ögelerini tartışarak belirlemektir. Kazı alanında korumanın başarı düzeyini belirleyen üçüncü etken ise, söz konusu üç koruma yaklaşımının mesleki yeterliğe sahip elemanlar tarafından uygulanmasıdır. Bildirinin üçüncü amacı ise, kazı alanında koruma uygulamalarını yapacak meslek elemanlarının sahip olmaları gereken yeterlikleri tespit etmektir.
Samsat'tan Acemhöyük'e Eski Uygarlıkların İzinde Aliye Öztan'a Armağan, 2017
Kısa süreli de olsa Acemhöyük'te kendisi ile çalışma şansı bulduğum, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakült... more Kısa süreli de olsa Acemhöyük'te kendisi ile çalışma şansı bulduğum, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nden Değerli Hocam Prof. Dr. Aliye Öztan'ı arkeolojik sorunlar kadar toplumsal sorunlara karşı sergilediği dik duruşu nedeni ile rol model edindiğimi ifade etmekten onur duyarım. İhtiyacım olduğunda yol göstericilik vasfını hiçbir zaman esirgemeyen Sevgili Hocam'a hayatının ikinci baharında sağlık ve mutlu bir yaşam diliyorum. Klazomenai Antik Kenti, Hamdi Balaban Tarlası Sektörü, J-K 26 plan karesinde 2009-2011 kazı sezonlarında bir savunma sistemine ait temel kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Yer yer 1.55 m. yüksekliğe sahip bu taş temel, tesviye edilerek hazırlanmış ana kaya üzerine oturtulmuştur. Kuzey – güney doğrultuda, M.Ö. 7. yüzyıl sur duvarı ile aynı aksta yer alan söz konusu temel, yerel adı Urla Taşı olan kireçtaşından kesilmiş geniş ve yassı blokların yanı sıra kısmen şekillendirilmiş andezit ve mikaşist gibi farklı türde taşlarla toprak harç kullanılarak örülmüştür. Duvarın ön ve arka yüzünde iri ve geniş taşlar kullanılırken iç tarafı daha küçük ve amorf taşlarla doldurulmuştur. En geniş kısmı 2 m. olan taş örgü yükseldikçe daraltılarak duvar yüzeyine dıştan içe doğru eğim verilmiştir. Böylece taş temelin, üzerinde yükselecek kerpiç duvarın yükünü ana kaya yüzeyine yayarak aktarması sağlanmıştır. 5.60 m. lik kısmı açığa çıkarılmış sur duvarının batısına yaklaşık 6.70 m. derinliğe ve kuzey-güney yönünde 8.30 m. uzunluğa sahip kabaca at nalı biçiminde bir kule eklenmiştir (Çizim 1). Kuzeyi Geç Arkaik Dönem yapılaşma etkinliği nedeni ile tahrip edilmiş olan bu kulenin iç kısmı kerpiçle dolgulanarak desteklenmiştir. 1 Sur duvarının doğu ucu ise bu alanda yaşanan Geç Roma Dönemi etkinliği sırasında örülen duvarla (140 No'lu duvar) tahrip olmuştur. 2 Alanda yürütülen kazılar sırasında ele geçen seramik buluntular Troya II sonları ve Troya III dönemi özellikleri gösterir. Bu nedenle söz konusu savunma sistemi Erken Tunç II sonlarına tarihlenmiştir. 3 J-K 26 plan karesinde bulunan bu sur duvarı ve kulesi Urla'da Limantepe mevkiinde iç sur ile çevrelenmiş bir yukarı kent, Hamdi Balaban Tarlası mevkiinde ise dış surla çevrelenmiş bir aşağı kent olabileceğini gösteriyor olması nedeni ile Tunç Çağı şehir planlaması açısından büyük öneme sahiptir. 4 Erken Tunç Çağı sur duvarı hem toprak altında kaldığı süreç boyunca hem de arkeolojik kazılarla gün ışığına çıkarıldığı andan günümüze kadar çevresel etkenler sonucunda bozulmaya uğramıştır (Resim 1). Söz konusu duvarın bulunduğu alanın bir bölümü çelik ayaklar üzerinde yükselen çatı ile örtülerek yağmur ve rüzgâr gibi çevresel etkenlere karşı koruma altına alınmıştır. Ancak duvarın yaklaşık yarısı koruyucu çatının dışında kalarak söz konusu çevresel etkilere maruz kalmaktadır. Kış aylarında yoğun yağış alan kazı alanındaki açma çukurları su ile dolmaktadır. Bu nedenle surun hem çatı ile örtülmüş bölümü hem de çatı dışında kalan bölümü bulunduğu çukurda biriken sudan olumsuz etkilenmektedir. Yaz aylarında ise bu alan gölgede 45-50 santigrat dereceyi bulan ısıya maruz kalmaktadır. Klazomenai Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Ersoy ile yapılan görüşmede sur duvarının gerek çatı ile korunan gerekse üstü açık bölümünün koruma ve onarım çalışmalarının yapılmasına karar verilmiştir. Bu makalenin amacı Klazomenai Antik Kenti Hamdi Balaban Tarlası Sektöründe yer alan Erken Tunç Çağ II sur duvarında gerçekleştirilen koruma-onarım çalışmalarını tanıtarak, sonuçlarını bilim dünyası ile paylaşmaktır. Çalışmalar derz harcı seçimi ve sur duvarı koruma-onarım işlemleri olmak üzere iki ana başlık altında incelenebilir.
Studies in Conservation, Jan 1, 2010
This paper aims to present the preventive conservation programme thatwas put into practice in the... more This paper aims to present the preventive conservation programme thatwas put into practice in the museums of Northern Cyprus between 2005–
2007. A lack of local conservators and a vast amount of archaeological and
ethnographic collections in the museums, coupled to continuing rescue
excavations that increase the number of untreated objects in storage, havestimulated the Department of Antiquities to take a valuable and important
step to ensure the protection of their collections. An assesment of the problems and the formulation of solutions has highlighted the need for amulti-phased preventive conservation project, including seminars, work-shops, an education programme, condition surveys and rehabilitation of storage areas, all of which have been carried out under the supervision of the conservation programme of Ankara University, Turkey. A preventiveconservation approach introduced to the museums of Northern Cyprus,and the current results of the project will be discussed and presented inrelation to ‘before and after’ cases from the Girne Museum (Kyrenia)
23. Uluslar arası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, 17. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, (28 Mayıs-01 Haziran 2001, Ankara) Ankara., 2002
Pamukkale üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü dergisi, 2015
Isparta, Pisidya Bölgesi'nin batı, kuzey ve güneyinde yer alan komşu kültürlerle iletişimini sağl... more Isparta, Pisidya Bölgesi'nin batı, kuzey ve güneyinde yer alan komşu kültürlerle iletişimini sağlayabilecek önemli bir konuma sahiptir. Isparta'da Mehmet Özsait'in 1970'li yılların ortasından bu yana büyük bir titizlikle sürdürdüğü yüzey araştırmaları ile Harmanören Nekropolü ve Pisidya Antiokheia'sında yürütülenler dışında sistematik arkeolojik kazının bulunmaması bölge kültür tarihi hakkındaki bilgilerimizin sınırlı kalmasına yol açmıştır. Bu nedenle tüm Pisidya'da geçerli olduğu gibi Isparta'da da bilimsel arkeolojik kazı ve yüzey araştırma sayısını ivedilikle artırmak gereklidir. Bunun yanı sıra Isparta Müzesi gibi bölge kentlerinde bulunan müzelerin envanterinde yer alan kazı ve yüzey araştırması yanı sıra diğer yollarla edinilmiş eserlerin incelenmesi ve yayınlanarak bilim dünyasına tanıtılması da büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı Isparta Müzesi'nden bir grup bronz eseri incelemek, tarihlendirmek ve tanıtarak kentin kültür tarihine yönelik yapılacak araştırmalara bir nebze de olsa katkıda bulunmaktır. Çalışmamızda incelenen Isparta Müzesi'ne ait 10 parça metal eser M.Ö. 8. yüzyıldan Bizans Çağı'na kadar değişen dönemlere tarihlendirilmiş olması Isparta'nın yalnızca Demir Çağ buluntuları açısından değil Klasik Çağ buluntuları için de büyük potansiyele sahip olduğunu göstermektedir.
Ce volume a été composé et imprimé par Zero Prodiiksiyon Ltd. As/anyatag' sok. 35/2. 80060 Cihang... more Ce volume a été composé et imprimé par Zero Prodiiksiyon Ltd. As/anyatag' sok. 35/2. 80060 Cihangir-jstanbu//Turquie. La publication a pu en être réalisée grAce au concours financier du Ministère des Aff aires Étrangères et de Packani Humanities Instituee. © 2005, Institut Français d'Études Anatoliennes Georges-Dumézil Nuru Ziya sok. 22, 34433 Beyoglu-istanbul/Turquie. Secrétaire aux publicati ons: Aksel Tibet La loi du Il mars 1957 n'autorisant. aux termes des alinéas 2 et 3 de l'article 41, d'une part, que les "copies ou reproductions strictement réservées à l'usage privée du copiste et non destinées à une utilisation collective" et, d'autre part, que les analyses et les courtes citations dans un but d'exemple el d'illuslTation, "toute représentation ou reproduction intégrale, ou partieUe. faite sans le consentement de l'auteur ou des ses ayants droit ou ayants cause, est illicite" (alinéa 1" de l'article 40). Cette représentation ou reproduction, par quelque procédé que ce soit, constituerait donc une contrefaçon sanctionnée par les articles 425 et suivants du Code Pénal.
İDİL, 2021
There are sculptures and monuments in the public areas, the gardens of public and private buildin... more There are sculptures and monuments in the public areas, the gardens of public and private buildings and private residences in the cities that we live in. These works of art face severe pressure due to rays of the sun, heat, humidity, gases that can easily transform into acids after interacting with water (such as CO2, SO2, NOx), solid particles carried over by birds and wind and human activities. Thus, they can be damaged due to these different pressure sources. Preventive conservation is a good solution for conservation the works of art. However, the deteriorations that occur in outdoor sculptures due to environmental impacts may be so intense that they preventive conservation applications may not be sufficient. In such cases, it is necessary to apply active conservation methods. Therefore, the conservation of outdoor works of art may be possible only by applying active and preventive conservation in coordination as part of the long-range maintenance plan. Information will be provided in our study on long-range maintenance planning that should be carried out for conserving outdoor sculptures, stages of preventive conservation, fundamental preventive conservation suggestions and primary active conservation methods. In addition, discussions will also be carried out regarding who should apply the preventive and active conservation methods in order to ensure that the works carried out for the conservation of the works of art are successful.
Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, 2023
birimi kullanımına tahsis edilmiş Dekanlık Binası üzerine yapılmış bir incelemedir. Söz konusu ya... more birimi kullanımına tahsis edilmiş Dekanlık Binası üzerine yapılmış bir incelemedir. Söz konusu yapı, mimari üslubu ve mimari yapısı, tarihçesi, korunma durumu, geçmişte yapılmış koruma ve onarım uygulamaları ve yapının korunmasına ilişkin öneriler gibi başlıklar altında incelenerek tartışılmıştır. Yapılan literatür taramasında yapı ile ilgili herhangi bir akademik çalışmaya rastlanamamıştır. Bu nedenle çalışma, yapının kullanım aşamalarına ait fotoğraf ve kayıtların incelenmesi, gözlem ve makro inceleme yöntemleri ile elde edilen veriler üzerine kurulmuştur.
Kultur varliklarini koruma ve onarim alaninin bir bilim dalina donusme surecinin temeli Ronesans ... more Kultur varliklarini koruma ve onarim alaninin bir bilim dalina donusme surecinin temeli Ronesans Donemi ile 18-19. yuzyildaki gelismeler sonucunda atilmistir. Bu surec I. ve ozellikle II. Dunya Savaslari sonrasi hizlanmis ve 1970’li yillarda buyuk olcude tamamlanmistir. Osmanli Donemi’nde, kultur varliklarini koruma ve onarim bilincinin ilk isaretlerinin gorulmesi ve bu bilincin yasal duzenlemelerde yer almasi 18. yuzyilin ikinci yarisindan itibaren gerceklesir. Cumhuriyet Donemi’nin ilk yillarinda kurucu lider Ataturk’un kultur varliklarinin korunmasina ozel bir ilgi gosterdigi anlasilmaktadir. Ancak bu ilginin Ataturk sonrasi kusaklar tarafindan yeterince gelistirilemedigi, Osmanli Devleti’nin yikilma sureci icinde 1906’da duzenlenen Asar-i Atika Nizamnamesi’nin ancak 67 yil sonra 1973’te yururlukten kaldirilabilmis olmasindan anlasilmaktadir. Profesyoneller tarafindan uygulanmasi gereken kultur varliklarini koruma ve onarim mesleginin becerikli muze personeli tarafindan yapilan b...
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2008
... Burada da gelin su birikintisi üzerinden atlayarak arınmakta, ardından elindeki suyu yere dök... more ... Burada da gelin su birikintisi üzerinden atlayarak arınmakta, ardından elindeki suyu yere dökerek sahip olduğu bereket gücünü toprağa ve köy halkına aktarmaktadır. ... AND, M. (1962). Dionysos ve Anadolu Köylüsü, İstanbul: Elif Yayınları AND, M. (1985). ... ÖKSE, A. Tuba. (2006). ...
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2006
Page 1. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 46, 1 (2006) 189-210 ANADOLU&... more Page 1. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 46, 1 (2006) 189-210 ANADOLU'DA BEREKET KÜLTÜ VE ANADOLU TÜRK KÖYLÜSÜ SEYİRLİK OYUNLARINA YANSIMALARI Cengiz Çetin * Özet M.Ö. ... Page 2. Cengiz Çetin 190 ...
Kultur varliklarini koruma ve onarim alaninin bir bilim dalina donusme surecinin temeli Ronesans ... more Kultur varliklarini koruma ve onarim alaninin bir bilim dalina donusme surecinin temeli Ronesans Donemi ile 18-19. yuzyildaki gelismeler sonucunda atilmistir. Bu surec I. ve ozellikle II. Dunya Savaslari sonrasi hizlanmis ve 1970’li yillarda buyuk olcude tamamlanmistir. Osmanli Donemi’nde, kultur varliklarini koruma ve onarim bilincinin ilk isaretlerinin gorulmesi ve bu bilincin yasal duzenlemelerde yer almasi 18. yuzyilin ikinci yarisindan itibaren gerceklesir. Cumhuriyet Donemi’nin ilk yillarinda kurucu lider Ataturk’un kultur varliklarinin korunmasina ozel bir ilgi gosterdigi anlasilmaktadir. Ancak bu ilginin Ataturk sonrasi kusaklar tarafindan yeterince gelistirilemedigi, Osmanli Devleti’nin yikilma sureci icinde 1906’da duzenlenen Asar-i Atika Nizamnamesi’nin ancak 67 yil sonra 1973’te yururlukten kaldirilabilmis olmasindan anlasilmaktadir. Profesyoneller tarafindan uygulanmasi gereken kultur varliklarini koruma ve onarim mesleginin becerikli muze personeli tarafindan yapilan b...
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2007
Studies in Conservation, 2010
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, 2015
Journal of Ankara University Faculty of Fine Arts, 2019
The period of transformation of the field of conservation and restoration of cultural properties ... more The period of transformation of the field of conservation and restoration of cultural properties into a branch of science is based on the Renaissance Period and 18-19th centuries that was taken as a result of the developments. This process accelerated after the 1st and especially 2nd World Wars and 1970's was largely completed in the year. In the Ottoman period, the first signs of the conservation and restoration of the cultural properties are seen, and this consciousness takes place in the legal regimes from the second half of the 18th century. It is understood that in the first years of the Republican Period, the founder leader Atatürk showed a special interest in the conservation of cultural properties. However, this interest can not be sufficiently developed by the later generations of Atatürk. It can be understood that the Ottoman Empire was abolished in 1973 only after 67 years of the Asar-ı Atika Nizamnamesi which was organized in 1906 during the demolition period.
The establishment of the conservation and restoration of cultural properties profession should be applied by professionals to be seen as a job well done by skilled museum staff tradition in European countries in the 1970s recent finding that in Turkey, but in 2012, restoration and conservation of laboratories could end up with.
Founded in 1989, Başkent Vocational School in the development of Object Conservation Programme conservation cultural properties have an important place in this area in Turkey. The vocational school education program in question has set an example for the programs of higher education institutions that speak this area today. There are great similarities between this associate degree program and the programs for which the undergraduate study is currently carried out in terms of course names and contents. With the start of education in the Department of Conservation and Restoration of Cultural Properties of the Fine Arts Faculty of Ankara University in 2016, the mission of the Başkent Vocational School of Object Conservation Programme in the field of conservation and restoration of cultural properties was completed and the vocational school of the programme was entered closure prosses.
However, the need for intermediate staff in the field of protection and repair of cultural assets still continues. For this reason, associate degree programs with active conservation in their curriculum should maintain their assets by updating their training courses to include a substantial amount of preventive conservation theoretical knowledge and practice. On the other hand, the bachelor’s degree program in educational programs that prepare graduate education and promote a quality, student information, lets you choose the field to develop in line with the skills and trends is important.
Preventive conservation is indispensable part of cultural properties conservation and restoration. The success of preventive conservation depends not only on the active conservation but also on the coordinated implementation of all the individuals who are in contact with the cultural properties. Therefore professions to individuals in contact with cultural properties needed, particularly in preventive conservation education to be given archaeologists and art historians for the success of conservation and restoration of cultural heritage is of great importance. Başkent Vocational School, which the museum staff and the first and only conservation program aimed at art historians and archaeologists in Turkey.
Kültür varlıklarını koruma ve onarım alanının bir bilim dalına dönüşme sürecinin temeli Rönesans Dönemi ile 18-19. yüzyıldaki gelişmeler sonucunda atılmıştır. Bu süreç I. ve özellikle II. Dünya Savaşları sonrası hızlanmış ve 1970’li yıllarda büyük ölçüde tamamlanmıştır. Osmanlı Dönemi’nde, kültür varlıklarını koruma ve onarım bilincinin ilk işaretlerinin görülmesi ve bu bilincin yasal düzenlemelerde yer alması 18. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gerçekleşir. Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında kurucu lider Atatürk’ün kültür varlıklarının korunmasına özel bir ilgi gösterdiği anlaşılmaktadır. Ancak bu ilginin Atatürk sonrası kuşaklar tarafından yeterince geliştirilemediği, Osmanlı Devleti’nin yıkılma süreci içinde 1906’da düzenlenen Asar-ı Atika Nizamnamesi’nin ancak 67 yıl sonra 1973’de yürürlükten kaldırılabilmiş olmasından anlaşılmaktadır.
Profesyoneller tarafından uygulanması gereken kültür varlıklarını koruma ve onarım mesleğinin becerikli müze personeli tarafından yapılan bir iş olarak görülmesi geleneği Avrupa ülkelerinde 1970’li yıllarda son bulurken Türkiye’de ancak 2012 yılında restorasyon ve konservasyon bölge laboratuvarlarının kurulması ile sona erebilmiştir.
1989 yılında kurulan Başkent Meslek Yüksekokulu Eser Koruma Programı’nın Türkiye’de kültür varlıklarını koruma ve onarım alanının gelişiminde önemli bir yeri vardır. Söz konusu yüksekokulun eğitim programı, bugün bu alanda söz sahibi yükseköğretim kurumlarının programlarına örnek oluşturmuştur. Bu ön lisans programı ile lisans eğitiminin sürdürüldüğü programlar arasında ders isimleri ve içerikleri açısından büyük oranda benzerlikler bulunmaktadır. 2016 yılında Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü’nde eğitime başlanması ile Başkent Meslek Yüksekokulu Eser Koruma Programının kültür varlıklarını koruma ve onarım alanında üstlendiği misyon tamamlanmış ve yüksekokulun bu programı kapanma sürecine girmiştir.
Ancak kültür varlıklarını koruma ve onarım alanında ara eleman ihtiyacı sürmektedir. Bu nedenle müfredatlarında etkin koruma yer alan ön lisans programlarının eğitimlerini büyük ölçüde önleyici koruma teorik bilgi ve uygulamalarına yer verecek şekilde güncelleyerek varlıklarını sürdürmeleri gerekmektedir. Öte yandan lisans programlarının da eğitim programlarını lisans üstü eğitime hazırlayan ve teşvik eden bir nitelikte, öğrenciye bilgi, beceri ve eğilimi doğrultusunda alan seçme imkanı tanıyacak şekilde geliştirmeleri önemlidir.
Önleyici koruma, kültür varlıklarını koruma ve onarım yöntemlerinin vaz geçilmez parçasıdır. Önleyici korumanın başarısı, etkin korumanın aksine yalnızca profesyoneller tarafından değil, meslekleri gereği kültür varlıkları ile temasta bulunan tüm bireyler tarafından eşgüdüm içinde uygulanmasına bağlıdır. Bu nedenle meslekleri gereği kültür varlıkları ile temasta bulunan bireylere, özellikle arkeolog ve sanat tarihçilere önleyici koruma eğitiminin verilmesi kültür varlıklarını koruma ve onarımının başarısı açısından büyük öneme sahiptir. Başkent Meslek Yüksekokulu, Türkiye’de müze personeli ve arkeologlarla sanat tarihçileri hedefleyen ilk ve tek önleyici koruma programını yapan ve uygulayan kurumdur.
Protection and3rd International Mediterranean Art Symposium Survival of Cultural Heritage 24-25 April 2018 Full Text Book, 2018
Outdoor Sculptures are as sensitive as archaeological objects to atmospheric effects and wrong tr... more Outdoor Sculptures are as sensitive as archaeological objects to atmospheric effects and wrong treatments. The age of the outdoor sculptures in city squares and in the gardens of public and private buildings does not make them resistant to the relevant deterioration factors. It is possible to protect them from these effects by applying well-planned conservation methods. In general, preventive conservation methods may be a good option to protect such art works. Preventive conservation methods can be successful only if they are applied immediately after the objects production phase and continuously. Otherwise, preventive and interventive conservation methods will need to be applied together. The application of preventive conservation for the outdoor sculptures is a more vital issue than application for the objects exhibited in indoor areas because objects in the open air are exposed to deterioration factors that arise due to environmental conditions more intensely and for a longer time compared to objects in indoor areas. Moreover, the environmental conditions of objects in the open air are very variable and more difficult to keep under control. For this reason, preventive conservation methods can be insufficient alone for the conservation of such objects. In this case, it is inevitable to apply interventive conservation methods even on a limited scale. For this reason, the conservation of the outdoor sculptures is possible by applying and combining preventive and interventive conservation methods in an accurate and continuous way. Another important point that affects the success of conservation applied to the outdoor sculptures is by whom the application is performed. Interventive conservation methods applied by incompetent people may cause serious damage to objects instead of conserving them. This leads to the diversification of the operations to be done for the conservation of the sculptures, an increase in the level of difficulty, an extension of time and an increase in cost. In this report, the methods to be followed in the conservation of the works of art and who the implementer of these methods is will be discussed within the context of outdoor sculptures through the example of conservation of the Atatürk monument located in front of Ankara University, Sıhhiye Medical Campus Morphology building.
Açık havada sergilenen heykeller, atmosferik etkiler ve hatalı muameleye karşı arkeolojik eserler kadar hassastır. Şehir meydanlarında, kamu ve özel kişilere ait binaların bahçelerinde sergilenen heykellerin yaşları, onları çevresel etkenlere karşı dayanıklı kılmaz. Onları bu etkilere karşı korumak, iyi planlanmış koruma-onarım yöntemlerini uygulamakla mümkündür. Önleyici koruma yöntemleri söz konusu eserlerin korunması için iyi bir seçenek olabilir. Ancak önleyici koruma, eserin üretim aşamasından hemen sonra ve sürekli bir şekilde uygulanması halinde başarılı olabilir. Aksi halde önleyici ve etkin koruma yöntemlerine birlikte başvurmak gerekir. Açık havada sergilenen heykellere önleyici korumanın uygulanması, kapalı alanlarda sergilenen ya da muhafaza edilen heykeller için olandan daha büyük öneme sahiptir. Zira açık havada bulunan heykeller, çevresel koşullara bağlı olarak ortaya çıkan bozucu etkenlere kapalı alanda olan eserlere göre daha yoğun ve daha uzun süre maruz kalırlar. Ayrıca açık havada çevresel koşullar çok değişken ve zor kontrol edilebilirdir. Hatta bu nedenle açık havada sergilenen heykellerin korunması için önleyici koruma önlemleri kimi zaman tek başına yetersiz kalabilir. Bu durumda sınırlı ölçüde de olsa etkin koruma yöntemlerine başvurmak kaçınılmazdır. Bu nedenle açık havada sergilenen heykellerin korunması, önleyici ve etkin koruma yöntemlerinin doğru ve sürekli bir şekilde kombine edilerek uygulanması ile mümkündür. Açık havada sergilenen heykellere uygulanan koruma işlemlerinin başarısını etkileyen diğer önemli nokta uygulamanın kim tarafından yapıldığıdır. Ehil olmayan eller tarafından uygulanan etkin koruma yöntemleri eserleri korumak yerine ciddi zararlara neden olabilir. Bu durum eserin korunması için yapılacak işlemlerin çeşitlenmesine, zorluk derecesinin yükselmesine, süresinin uzamasına ve maliyetinin artmasına neden olur. Bu bildiride Ankara Üniversitesi, Sıhhiye Tıp Yerleşkesi Morfoloji Binası önünde yer alan Atatürk Anıtında uygulanan konservasyon çalışmaları örneği üzerinden açık havada sergilenen heykeltıraşlık eserleri özelinde sanat eserlerinin korunmasında izlenecek yöntemler ve bu yöntemlerin uygulayıcısının kim olması gerektiği tartışılacaktır.
International Symposium on Culture, Art and Society 19-20 October 2018 Van Turkey Full Text Book, 2018
150 scientific excavations, 59 museum excavations and 180 rescue excavations were carried out by ... more 150 scientific excavations, 59 museum excavations and 180 rescue excavations were carried out by the Turkish Ministry of Culture and Tourism, General Directorate of Cultural Properties and Museums, according to the statistics of the year 2017, 118 of which were conducted by Turkish scientists and 32 by foreign scientists. In the Article 6 titled "Handling and Conservation" of the Archaeological Heritage Conservation and Management Regulation, announced by ICOMOS in 1990, if the necessary handling and management could not be achieved,it is emphasized that archaeological heritage should not be excavated after excavation and should not be left open after the excavation. In the field of archaeological excavation protection is applied under three main headings as approach and method, effective, preventive and first aid interventions. This paper will be shaped around three main objectives. The first aim of the report is to explain the conservation in the excavation area with three examples of the Sagalassos, Klazomenai and Letoon excavations. In the field of archaeological excavation these three types of conservation must be applied by blending according to necessity. The success of conservation in the excavation area depends on the correct planning as well as the fact that this mixture can be carried out in coordination. Conservation in the archeological excavation planning is an important part of planning in the excavation area and is the first step of conservation in the excavation area. The second purpose of this report is to discuss the basic steps of conservation planning in the field of excavation. The third factor that determines the success level of protection in the excavation area is the application of the three conservation approaches by occupationally qualified personel. The third purpose of the report is to determine the qualifications required of professional staff to carry out protection in the field of excavation.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü 2017 yılı istatistik verilerine göre 118’i Türk bilim insanları, 32’si yabancı bilim insanları tarafından yürütülen olmak üzere 150 bilimsel kazı, 59 müze kazısı, 180 kurtarma kazısı yapılmıştır. ICOMOS tarafından 1990 yılında ilan edilen Arkeolojik Mirasın Korunması ve Yönetimi Tüzüğü’nün “Bakım ve Koruma” başlıklı 6. Maddesinde arkeolojik kazıdan sonra gerekli bakım ve yönetim sağlanamayacaksa, arkeolojik mirasın kazılarak ortaya çıkarılmaması ve çıkarıldıktan sonra her türlü etkene açık bırakılmaması gerekliliği vurgulanmaktadır. Arkeolojik kazı alanında koruma etkin, önleyici ve ilk yardım müdahaleleri olmak üzere yaklaşım ve yöntem olarak üç temel başlık altında uygulanır. Bu bildiri üç temel amaç etrafında şekillendirilecektir. Bildirinin birinci amacı kazı alanında korumanın söz konusu üç türünü Sagalassos, Klazomenai ve Letoon kazılarından örneklerle açıklamaktır. Arkeolojik kazı alanında korumanın bu üç türü ihtiyaca göre birbiri ile harmanlanarak uygulanmalıdır. Kazı alanında korumanın başarısı bu karışımın eşgüdüm içinde yapılabilmesi kadar, doğru planlamaya da bağlıdır. Arkeolojik kazı alanında koruma planlaması, kazı alanında planlamanın önemli bir parçası ve kazı alanında korumanın ilk aşamasıdır. Bu bildirinin ikinci amacı kazı alanında koruma planlamasının temel ögelerini tartışarak belirlemektir. Kazı alanında korumanın başarı düzeyini belirleyen üçüncü etken ise, söz konusu üç koruma yaklaşımının mesleki yeterliğe sahip elemanlar tarafından uygulanmasıdır. Bildirinin üçüncü amacı ise, kazı alanında koruma uygulamalarını yapacak meslek elemanlarının sahip olmaları gereken yeterlikleri tespit etmektir.
Samsat'tan Acemhöyük'e Eski Uygarlıkların İzinde Aliye Öztan'a Armağan, 2017
Kısa süreli de olsa Acemhöyük'te kendisi ile çalışma şansı bulduğum, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakült... more Kısa süreli de olsa Acemhöyük'te kendisi ile çalışma şansı bulduğum, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nden Değerli Hocam Prof. Dr. Aliye Öztan'ı arkeolojik sorunlar kadar toplumsal sorunlara karşı sergilediği dik duruşu nedeni ile rol model edindiğimi ifade etmekten onur duyarım. İhtiyacım olduğunda yol göstericilik vasfını hiçbir zaman esirgemeyen Sevgili Hocam'a hayatının ikinci baharında sağlık ve mutlu bir yaşam diliyorum. Klazomenai Antik Kenti, Hamdi Balaban Tarlası Sektörü, J-K 26 plan karesinde 2009-2011 kazı sezonlarında bir savunma sistemine ait temel kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Yer yer 1.55 m. yüksekliğe sahip bu taş temel, tesviye edilerek hazırlanmış ana kaya üzerine oturtulmuştur. Kuzey – güney doğrultuda, M.Ö. 7. yüzyıl sur duvarı ile aynı aksta yer alan söz konusu temel, yerel adı Urla Taşı olan kireçtaşından kesilmiş geniş ve yassı blokların yanı sıra kısmen şekillendirilmiş andezit ve mikaşist gibi farklı türde taşlarla toprak harç kullanılarak örülmüştür. Duvarın ön ve arka yüzünde iri ve geniş taşlar kullanılırken iç tarafı daha küçük ve amorf taşlarla doldurulmuştur. En geniş kısmı 2 m. olan taş örgü yükseldikçe daraltılarak duvar yüzeyine dıştan içe doğru eğim verilmiştir. Böylece taş temelin, üzerinde yükselecek kerpiç duvarın yükünü ana kaya yüzeyine yayarak aktarması sağlanmıştır. 5.60 m. lik kısmı açığa çıkarılmış sur duvarının batısına yaklaşık 6.70 m. derinliğe ve kuzey-güney yönünde 8.30 m. uzunluğa sahip kabaca at nalı biçiminde bir kule eklenmiştir (Çizim 1). Kuzeyi Geç Arkaik Dönem yapılaşma etkinliği nedeni ile tahrip edilmiş olan bu kulenin iç kısmı kerpiçle dolgulanarak desteklenmiştir. 1 Sur duvarının doğu ucu ise bu alanda yaşanan Geç Roma Dönemi etkinliği sırasında örülen duvarla (140 No'lu duvar) tahrip olmuştur. 2 Alanda yürütülen kazılar sırasında ele geçen seramik buluntular Troya II sonları ve Troya III dönemi özellikleri gösterir. Bu nedenle söz konusu savunma sistemi Erken Tunç II sonlarına tarihlenmiştir. 3 J-K 26 plan karesinde bulunan bu sur duvarı ve kulesi Urla'da Limantepe mevkiinde iç sur ile çevrelenmiş bir yukarı kent, Hamdi Balaban Tarlası mevkiinde ise dış surla çevrelenmiş bir aşağı kent olabileceğini gösteriyor olması nedeni ile Tunç Çağı şehir planlaması açısından büyük öneme sahiptir. 4 Erken Tunç Çağı sur duvarı hem toprak altında kaldığı süreç boyunca hem de arkeolojik kazılarla gün ışığına çıkarıldığı andan günümüze kadar çevresel etkenler sonucunda bozulmaya uğramıştır (Resim 1). Söz konusu duvarın bulunduğu alanın bir bölümü çelik ayaklar üzerinde yükselen çatı ile örtülerek yağmur ve rüzgâr gibi çevresel etkenlere karşı koruma altına alınmıştır. Ancak duvarın yaklaşık yarısı koruyucu çatının dışında kalarak söz konusu çevresel etkilere maruz kalmaktadır. Kış aylarında yoğun yağış alan kazı alanındaki açma çukurları su ile dolmaktadır. Bu nedenle surun hem çatı ile örtülmüş bölümü hem de çatı dışında kalan bölümü bulunduğu çukurda biriken sudan olumsuz etkilenmektedir. Yaz aylarında ise bu alan gölgede 45-50 santigrat dereceyi bulan ısıya maruz kalmaktadır. Klazomenai Kazı Başkanı Prof. Dr. Yaşar Ersoy ile yapılan görüşmede sur duvarının gerek çatı ile korunan gerekse üstü açık bölümünün koruma ve onarım çalışmalarının yapılmasına karar verilmiştir. Bu makalenin amacı Klazomenai Antik Kenti Hamdi Balaban Tarlası Sektöründe yer alan Erken Tunç Çağ II sur duvarında gerçekleştirilen koruma-onarım çalışmalarını tanıtarak, sonuçlarını bilim dünyası ile paylaşmaktır. Çalışmalar derz harcı seçimi ve sur duvarı koruma-onarım işlemleri olmak üzere iki ana başlık altında incelenebilir.
Studies in Conservation, Jan 1, 2010
This paper aims to present the preventive conservation programme thatwas put into practice in the... more This paper aims to present the preventive conservation programme thatwas put into practice in the museums of Northern Cyprus between 2005–
2007. A lack of local conservators and a vast amount of archaeological and
ethnographic collections in the museums, coupled to continuing rescue
excavations that increase the number of untreated objects in storage, havestimulated the Department of Antiquities to take a valuable and important
step to ensure the protection of their collections. An assesment of the problems and the formulation of solutions has highlighted the need for amulti-phased preventive conservation project, including seminars, work-shops, an education programme, condition surveys and rehabilitation of storage areas, all of which have been carried out under the supervision of the conservation programme of Ankara University, Turkey. A preventiveconservation approach introduced to the museums of Northern Cyprus,and the current results of the project will be discussed and presented inrelation to ‘before and after’ cases from the Girne Museum (Kyrenia)
23. Uluslar arası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, 17. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, (28 Mayıs-01 Haziran 2001, Ankara) Ankara., 2002
Proceedings of the XII Symposium on Mediterranean Archaeology, Eastern Mediterranean Universtiy, Famagusta, Nort Cyprus, 5-8 March 2008, 2009
Conservation is a wide-ranging discipline concerned with the care and preservation of cultural he... more Conservation is a wide-ranging discipline concerned with the care and preservation of cultural heritage including archaeological finds, works of art and other collectable objects, all of which may be in private collections or stored and exhibited in museums. At the core of Conservation is an understanding of the science of the materials that comprise cultural objects and the investigating how these materials react with the environment around them. As ICON describes “Diagnostic examination (of an artifact) consists of the identification, the determination of the composition and the assessment of the condition of cultural heritage; the identification, nature and extent of alterations; the evaluation of the causes of deterioration and the determination of the type and extent of treatment needed.” Conservation has two major fields of application, so called “interventive” and “preventive” conservation. Interventive conservation is about repairing damage or decay through investigation, cleaning, stabilising, restoring and recording based on the results of the diagnostic examination of the object. It consists mainly of direct action carried out on cultural heritage with the aim of stabilising condition and retarding further deterioration. Restoration is considered as a succeeding process which consists of direct action carried out on damaged or deteriorated cultural heritage with the aim of facilitating its perception, appreciation and understanding, while respecting as far as possible its aesthetic, historic and physical properties. Due to the specific scientific content of the profession, all conservation related issues should be studied, evaluated and applied by well educated and trained conservators, especially when interventive conservation is required. Otherwise, interferance with the cultural property by individuals who are incompetent and untrained to undertake conservation treatments will result in the destruction of the object