Fahri Öz | Ankara University (original) (raw)
Papers by Fahri Öz
Doğu Batı Sayı 101: Klasik Dünya Şiiri. Ankara, 2022. pp. 281-296
Doğu Batı Sayı 101: Klasik Dünya Şiiri. Ankara, 2022. Pp. 263-280.
Le Centre pour la Communication Scientifique Directe - HAL - Diderot, 2015
F Öz - Lire et relire Dylan Thomas: N° 2-2015, 2016 - Editions L'Harmattan
"And Never Know the Joy"
Feminist thinkers have always been interested in the way the female body is "talked about, classi... more Feminist thinkers have always been interested in the way the female body is "talked about, classified, disciplined, invaded, destroyed, altered, decorated, pleasured, ... and more". 1 And the Victorian age appears to be a time in which the female body was severely disciplined, partly due to an unprecedented proliferation of discourses on sex in medicine, law, and religion. As the works of William Acton and W.R. Greg demonstrate, women were denied jouisance and were confined within domesticity, marriage and motherhood. 2 However, women were banned not only from sexual pleasure but also from textual pleasure-the pleasure of authoring texts. The literary canon, which operated throughout the publishing industry, anthologies and critics, belittled women's writings-especially poetry-by demeaning their creations as feminine, domestic, and insignificant. Under such circumstances, one cannot expect a female Victorian poet to give vent to pent-up aspirations and desires, especially to sexual ones. This essay endeavours to demonstrate the way Christina Rossetti deals with sexual matters through metaphors and symbols based on flowers and fruit in her two long narrative poems, "Goblin Market" (1862) and "The Prince's Progress" (1866). 3
IAFOR Journal of Literature & Librarianship
This paper analyzes Walt Whitman's American Civil War poems in his collection Drum-Taps in compar... more This paper analyzes Walt Whitman's American Civil War poems in his collection Drum-Taps in comparison with the poetry written by British soldier-poets of WWI. These poems present Whitman as a problematic model for future generations of war poets since he hardly ever questions the meaninglessness of bloodshed in the battlefield, a trait which is almost a defining characteristic of WWI poetry, anti-war poems that question and criticize bloodshed rather than celebrating it. Whitman the poet encourages people to take part in the war without making it clear what one is supposed to fight for or against. His poems divest individuals of their personality and turn them into parts of the war machine. The poems in Drum-Taps depend heavily on the use of visual images that suggest distance, while his British successors opt for a variety of images that imply proximity. Whitman's poetry suggests lack of involvement since he was not a soldier-poet, which to some extent renders him a questionable role model for future poets. Therefore, though some of his elegiac pieces may serve as models for future poets, Whitman's legacy as a war poet on the whole poses a problem for his British antecedents with its artistic, ethical and political implications.
Gaziantep University Journal of Social Sciences
Dylan Thomas's poetry is replete with the images of life and death and their cyclicality and rebi... more Dylan Thomas's poetry is replete with the images of life and death and their cyclicality and rebirth. Such images include stars that stand for human beings' potential to reach godly heights on the one hand, and the grass that symbolizes their mortality on the other. Such images appear most prominently in his elegies "After the Funeral", "And death shall have no dominion", "Do not go gentle into that good night" and "Fern Hill", which harbours pastoral elements. The images in these poems can be treated as a strong sign of his interest in paganism. The analysis of such images can provide us with clues about the elucidation of Thomas's marginal yet indispensible place within English poetry since these images attest to the fact that he was not only influenced by English Romantic poets like John Keats but also Nineteenth-century American poets like
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2012
Narrative and story-telling are important human concepts encapsulating such issues as cognition, ... more Narrative and story-telling are important human concepts encapsulating such issues as cognition, meaning, tradition and identity. Characters in Samuel Beckett's Endgame, which is assumed to be antagonistic to story-telling, problematise the act of story-telling by attempting to create or retell stories, despite their obvious failures and difficulties and objections they come across. Being trapped within the uneventful present, they tell stories, anecdotes, jokes, and fill in the void with dialogues. This paper examines story-telling in the play within the context of time, power, and identity.
Yeni bir yaz›nsal tür olan çok k›sa öykü 1980'li ve 90'l› y›llarda ortaya ç›km›flt›r ve di¤er yaz... more Yeni bir yaz›nsal tür olan çok k›sa öykü 1980'li ve 90'l› y›llarda ortaya ç›km›flt›r ve di¤er yaz›nsal türler aras›nda kendine bir yer edinmeye çal›flmaktad›r. Bu tür daha çok ABD kökenlidir ve dünyan›n di¤er ülkelerinde özellikle de Avrupa'da yayg›nlaflmaya bafllam›flt›r. Farkl› adlarla an›lan çok k›sa öykü her ne kadar k›sa öykünün bir çeflidi say›labilse de kendine özgü anlat›m özellikleri sayesinde yeni bir tür olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bu makalenin amac› çok k›sa öyküyü k›sa öyküden ve roman gibi di¤er anlat› türlerinden ay›rt etmek, bu türün belli bafll› özelliklerini ortaya koymak ve ba¤›ms›z bir tür olarak yaflama flans› olup olmad›¤›n› sorgulamakt›r. Bu amaçla William O'Rourke'un roman ve hikâyeyi karfl›laflt›r›rken kulland›¤› üç e¤retilemeden yola ç›k›lm›fl, bu e¤retilemeler çok-k›sa öyküye uyarlanm›flt›r. Birinci e¤retileme omurgal› omurgas›z organizmalar, ikincisi görelilik kuram›ndaki zaman ve uzam kavramlar›, üçüncüsü ise ekonomideki makro ve mikro biçimler üzerine kuruludur. Birinci e¤retilemeden hareketle çok-k›sa öykünün uzunluk, betimleme, karakter ve karmafl›k olay örgüsünden yoksun oldu¤u için omurgal›-omurgas›z canl›lardan ziyade amip ve algler gibi daha basit canl›lara benzedi¤i söylenebilir. ‹kinci e¤retileme ise bu türde zaman›n ve uzam›n olabildi¤ince az ayr›nt›y› bar›nd›racak flekilde daralt›lm›fl oldu¤unu akla getirmektedir. Son e¤retilemeden hareketle ise çok-k›sa öykünün bir toplumu ya da bir aileyi de¤il, olabildi¤ince az say›da kifliyi ele ald›¤› söylenebilir. Bu karfl›laflt›rmalara ek olarak çok-k›sa öykünün özellikleri saptanmaya çal›fl›lm›flt›r. Bu özellikler k›sal›k, fliirsel bir dil kullan›m›, sürpriz ögesi, dilde seçmecilik, deneysellik, ça¤r›fl›msall›k, görsellik ve okurun artan ifllevi olarak s›ralanabilir. Kuflkusuz s›ralanan bu özellikler nihai ve kesin olmaktan uzakt›r; çünkü bu tür deneyselli¤e aç›kt›r. Bu nedenle çok k›sa öykünün bir tan›m›na ulaflmak ya da belli ölçütlere sahip metinleri örnek olarak sunmak güçlükler bar›nd›rmaktad›r. Ancak k›sal›¤›n ve olabildi¤ince az veriyle okuru metnin al›mlanmas›nda etkin bir özne k›lman›n bu türün vazgeçilmez ölçütlerinden oldu¤u ileri sürülebilir. Amerika ve Avrupa'n›n yan› s›ra ülkemizde de tan›nmaya bafllayan çok k›sa öykünün bir yaz›nsal tür olarak gelecekte ne denli yayg›nlaflaca¤› ya da kurumsallaflaca¤›n› kestirmek güç gözükmektedir. Sonuç olarak her tür
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2004
On dokuzuncu yüzyılda yaşamış olan İngiliz kadın şair Elizabeth Barrett Browning'in Aurora Leigh ... more On dokuzuncu yüzyılda yaşamış olan İngiliz kadın şair Elizabeth Barrett Browning'in Aurora Leigh adlı uzun anlatı şiiri lirik ve romana özgü nitelikleri bir araya getiren önemli bir feminen metindir. Bu özellikler ona akışkan ve çoğulcu bir nitelik kazandırmıştır. Aurora Leigh destan, romans, Bildungsroman, ars poetica, gezi gibi var olan türleri bir araya getiren, yazınsal tür olarak dar bir tanımlamayı reddeden melez sayılabilecek bir yapıttır. Metin içinde değişik sesler (gerek yazılı ve sözlü, gerekse gündelik ve yazınsal) birbirleriyle sürekli bir etkileşim halindedir. Şairin kişisel duygularını dile getirdiği lirik bölümler olay örgüsü, karakter, diyalog ve sosyo-politik göndermeler gibi roman türüne ait tekniklerin kullanıldığı anlatısal bölümlerle içiçe geçmiştir. Elizabeth Barrett Browning'in lirik ve romanesk ögeleri bir arada kullanması onu Viktorya Döneminde yaşamış şairlerden farklı kılar. Browning'in kadın sorununu ve kadın şairin konumunu yapıtının ana eksenine oturtması ise onu İngiliz şiirinde bir dönüm noktası yapmıştır.
Çankaya University Journal of Humanities and Social Sciences, 2014
Bloodaxe Books, established in 1978, injected new spirit into British poetry by printing works by... more Bloodaxe Books, established in 1978, injected new spirit into British poetry by printing works by young and so far neglected authors. It has since acted also as an agent supporting women poets from Britain and Ireland, other English-speaking countries as well as European countries. With a similar mission in mind, The Bloodaxe Book of 20th Century Poetry presents an anthology garnered from England, Ireland, Northern Ireland, Wales and Scotland.
Yeni bir yaz›nsal tür olan çok k›sa öykü 1980'li ve 90'l› y›llarda ortaya ç›km›flt›r ve di¤er yaz... more Yeni bir yaz›nsal tür olan çok k›sa öykü 1980'li ve 90'l› y›llarda ortaya ç›km›flt›r ve di¤er yaz›nsal türler aras›nda kendine bir yer edinmeye çal›flmaktad›r. Bu tür daha çok ABD kökenlidir ve dünyan›n di¤er ülkelerinde özellikle de Avrupa'da yayg›nlaflmaya bafllam›flt›r. Farkl› adlarla an›lan çok k›sa öykü her ne kadar k›sa öykünün bir çeflidi say›labilse de kendine özgü anlat›m özellikleri sayesinde yeni bir tür olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bu makalenin amac› çok k›sa öyküyü k›sa öyküden ve roman gibi di¤er anlat› türlerinden ay›rt etmek, bu türün belli bafll› özelliklerini ortaya koymak ve ba¤›ms›z bir tür olarak yaflama flans› olup olmad›¤›n› sorgulamakt›r. Bu amaçla William O'Rourke'un roman ve hikâyeyi karfl›laflt›r›rken kulland›¤› üç e¤retilemeden yola ç›k›lm›fl, bu e¤retilemeler çok-k›sa öyküye uyarlanm›flt›r. Birinci e¤retileme omurgal› omurgas›z organizmalar, ikincisi görelilik kuram›ndaki zaman ve uzam kavramlar›, üçüncüsü ise ekonomideki makro ve mikro biçimler üzerine kuruludur. Birinci e¤retilemeden hareketle çok-k›sa öykünün uzunluk, betimleme, karakter ve karmafl›k olay örgüsünden yoksun oldu¤u için omurgal›-omurgas›z canl›lardan ziyade amip ve algler gibi daha basit canl›lara benzedi¤i söylenebilir. ‹kinci e¤retileme ise bu türde zaman›n ve uzam›n olabildi¤ince az ayr›nt›y› bar›nd›racak flekilde daralt›lm›fl oldu¤unu akla getirmektedir. Son e¤retilemeden hareketle ise çok-k›sa öykünün bir toplumu ya da bir aileyi de¤il, olabildi¤ince az say›da kifliyi ele ald›¤› söylenebilir. Bu karfl›laflt›rmalara ek olarak çok-k›sa öykünün özellikleri saptanmaya çal›fl›lm›flt›r. Bu özellikler k›sal›k, fliirsel bir dil kullan›m›, sürpriz ögesi, dilde seçmecilik, deneysellik, ça¤r›fl›msall›k, görsellik ve okurun artan ifllevi olarak s›ralanabilir. Kuflkusuz s›ralanan bu özellikler nihai ve kesin olmaktan uzakt›r; çünkü bu tür deneyselli¤e aç›kt›r. Bu nedenle çok k›sa öykünün bir tan›m›na ulaflmak ya da belli ölçütlere sahip metinleri örnek olarak sunmak güçlükler bar›nd›rmaktad›r. Ancak k›sal›¤›n ve olabildi¤ince az veriyle okuru metnin al›mlanmas›nda etkin bir özne k›lman›n bu türün vazgeçilmez ölçütlerinden oldu¤u ileri sürülebilir. Amerika ve Avrupa'n›n yan› s›ra ülkemizde de tan›nmaya bafllayan çok k›sa öykünün bir yaz›nsal tür olarak gelecekte ne denli yayg›nlaflaca¤› ya da kurumsallaflaca¤›n› kestirmek güç gözükmektedir. Sonuç olarak her tür
Narrative and story-telling are important human concepts encapsulating such issues as cognition, ... more Narrative and story-telling are important human concepts encapsulating such issues as cognition, meaning, tradition and identity. Characters in Samuel Beckett’s Endgame, which is assumed to be antagonistic to story-telling, problematise the act of story-telling by attempting to create or retell stories, despite their obvious failures and difficulties and objections they come across. Being trapped within the uneventful present, they tell stories, anecdotes, jokes, and fill in the void with dialogues. This paper examines story-telling in the play within the context of time, power, and identity.
Ankara Dayanışma Akademisi
"Şiirsel esinin simgesi olan Pegasus, Gorgon Medusa ile deniz tanrısı Poseidon'un çocuğuydu. Doğu... more "Şiirsel esinin simgesi olan Pegasus, Gorgon Medusa ile deniz tanrısı Poseidon'un çocuğuydu. Doğumu, annesi Medusa'nın başının Perseus tarafından kesilmesiyle gerçekleşir; kanatlı at annesinin karnında bekler; o amansız kılıç Medusa'ya yaklaşır, güneşte parlar ve kellesini kusursuz, acımasız bir darbeyle uçurur. Aklın şiddetiyle/ kuvvetiyle (Perseus bazen aklın gücüyle anılır) serbest kalan esin atı o yaradan dışarı fırlar, şiir göklerine doğru ilk kez kanatlanırken toynakları annesinin kanını sıçratır etrafa." 1
Cumhuriyet Akademi, 2017
Şubat 2017'de işine son verildi. Ankara Dayanışma Akademisi'nde çeviri dersleri verdi. Barış İçin... more Şubat 2017'de işine son verildi. Ankara Dayanışma Akademisi'nde çeviri dersleri verdi. Barış İçin Akademisyenler imzacılarındandır; KESK, ÇEVBİR ve MLA üyesidir. Mustafa Yılmazer ile birlikte Hayat Kısa, Proust Uzun adlı çok kısa öyküler antolojisini hazırladı. Çevirisini yaptığı yazarlar ve şairler arasında Christina Rossetti, Saki, Jack London, William S. Burroughs ve Gertrude Stein yer almaktadır. Daha çok şiir ve şiir çevirisi üzerine çalışmalar yapmaktadır. Şu anda Walt Whitman'ın toplu şiirlerini çevirmektedir.)
Cumhuriyet GFazetesi Akademi Eki, 2017
Batı Kültür ve Edebiyatlarında Klasik Dönem, Kaya, Kışmir, Ayyıldız (Yayına Haz.). (Ankara: Ankar... more Batı Kültür ve Edebiyatlarında Klasik Dönem, Kaya, Kışmir, Ayyıldız (Yayına Haz.). (Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi, 2016). (317-328)
Doğu Batı Sayı 101: Klasik Dünya Şiiri. Ankara, 2022. pp. 281-296
Doğu Batı Sayı 101: Klasik Dünya Şiiri. Ankara, 2022. Pp. 263-280.
Le Centre pour la Communication Scientifique Directe - HAL - Diderot, 2015
F Öz - Lire et relire Dylan Thomas: N° 2-2015, 2016 - Editions L'Harmattan
"And Never Know the Joy"
Feminist thinkers have always been interested in the way the female body is "talked about, classi... more Feminist thinkers have always been interested in the way the female body is "talked about, classified, disciplined, invaded, destroyed, altered, decorated, pleasured, ... and more". 1 And the Victorian age appears to be a time in which the female body was severely disciplined, partly due to an unprecedented proliferation of discourses on sex in medicine, law, and religion. As the works of William Acton and W.R. Greg demonstrate, women were denied jouisance and were confined within domesticity, marriage and motherhood. 2 However, women were banned not only from sexual pleasure but also from textual pleasure-the pleasure of authoring texts. The literary canon, which operated throughout the publishing industry, anthologies and critics, belittled women's writings-especially poetry-by demeaning their creations as feminine, domestic, and insignificant. Under such circumstances, one cannot expect a female Victorian poet to give vent to pent-up aspirations and desires, especially to sexual ones. This essay endeavours to demonstrate the way Christina Rossetti deals with sexual matters through metaphors and symbols based on flowers and fruit in her two long narrative poems, "Goblin Market" (1862) and "The Prince's Progress" (1866). 3
IAFOR Journal of Literature & Librarianship
This paper analyzes Walt Whitman's American Civil War poems in his collection Drum-Taps in compar... more This paper analyzes Walt Whitman's American Civil War poems in his collection Drum-Taps in comparison with the poetry written by British soldier-poets of WWI. These poems present Whitman as a problematic model for future generations of war poets since he hardly ever questions the meaninglessness of bloodshed in the battlefield, a trait which is almost a defining characteristic of WWI poetry, anti-war poems that question and criticize bloodshed rather than celebrating it. Whitman the poet encourages people to take part in the war without making it clear what one is supposed to fight for or against. His poems divest individuals of their personality and turn them into parts of the war machine. The poems in Drum-Taps depend heavily on the use of visual images that suggest distance, while his British successors opt for a variety of images that imply proximity. Whitman's poetry suggests lack of involvement since he was not a soldier-poet, which to some extent renders him a questionable role model for future poets. Therefore, though some of his elegiac pieces may serve as models for future poets, Whitman's legacy as a war poet on the whole poses a problem for his British antecedents with its artistic, ethical and political implications.
Gaziantep University Journal of Social Sciences
Dylan Thomas's poetry is replete with the images of life and death and their cyclicality and rebi... more Dylan Thomas's poetry is replete with the images of life and death and their cyclicality and rebirth. Such images include stars that stand for human beings' potential to reach godly heights on the one hand, and the grass that symbolizes their mortality on the other. Such images appear most prominently in his elegies "After the Funeral", "And death shall have no dominion", "Do not go gentle into that good night" and "Fern Hill", which harbours pastoral elements. The images in these poems can be treated as a strong sign of his interest in paganism. The analysis of such images can provide us with clues about the elucidation of Thomas's marginal yet indispensible place within English poetry since these images attest to the fact that he was not only influenced by English Romantic poets like John Keats but also Nineteenth-century American poets like
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2012
Narrative and story-telling are important human concepts encapsulating such issues as cognition, ... more Narrative and story-telling are important human concepts encapsulating such issues as cognition, meaning, tradition and identity. Characters in Samuel Beckett's Endgame, which is assumed to be antagonistic to story-telling, problematise the act of story-telling by attempting to create or retell stories, despite their obvious failures and difficulties and objections they come across. Being trapped within the uneventful present, they tell stories, anecdotes, jokes, and fill in the void with dialogues. This paper examines story-telling in the play within the context of time, power, and identity.
Yeni bir yaz›nsal tür olan çok k›sa öykü 1980'li ve 90'l› y›llarda ortaya ç›km›flt›r ve di¤er yaz... more Yeni bir yaz›nsal tür olan çok k›sa öykü 1980'li ve 90'l› y›llarda ortaya ç›km›flt›r ve di¤er yaz›nsal türler aras›nda kendine bir yer edinmeye çal›flmaktad›r. Bu tür daha çok ABD kökenlidir ve dünyan›n di¤er ülkelerinde özellikle de Avrupa'da yayg›nlaflmaya bafllam›flt›r. Farkl› adlarla an›lan çok k›sa öykü her ne kadar k›sa öykünün bir çeflidi say›labilse de kendine özgü anlat›m özellikleri sayesinde yeni bir tür olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bu makalenin amac› çok k›sa öyküyü k›sa öyküden ve roman gibi di¤er anlat› türlerinden ay›rt etmek, bu türün belli bafll› özelliklerini ortaya koymak ve ba¤›ms›z bir tür olarak yaflama flans› olup olmad›¤›n› sorgulamakt›r. Bu amaçla William O'Rourke'un roman ve hikâyeyi karfl›laflt›r›rken kulland›¤› üç e¤retilemeden yola ç›k›lm›fl, bu e¤retilemeler çok-k›sa öyküye uyarlanm›flt›r. Birinci e¤retileme omurgal› omurgas›z organizmalar, ikincisi görelilik kuram›ndaki zaman ve uzam kavramlar›, üçüncüsü ise ekonomideki makro ve mikro biçimler üzerine kuruludur. Birinci e¤retilemeden hareketle çok-k›sa öykünün uzunluk, betimleme, karakter ve karmafl›k olay örgüsünden yoksun oldu¤u için omurgal›-omurgas›z canl›lardan ziyade amip ve algler gibi daha basit canl›lara benzedi¤i söylenebilir. ‹kinci e¤retileme ise bu türde zaman›n ve uzam›n olabildi¤ince az ayr›nt›y› bar›nd›racak flekilde daralt›lm›fl oldu¤unu akla getirmektedir. Son e¤retilemeden hareketle ise çok-k›sa öykünün bir toplumu ya da bir aileyi de¤il, olabildi¤ince az say›da kifliyi ele ald›¤› söylenebilir. Bu karfl›laflt›rmalara ek olarak çok-k›sa öykünün özellikleri saptanmaya çal›fl›lm›flt›r. Bu özellikler k›sal›k, fliirsel bir dil kullan›m›, sürpriz ögesi, dilde seçmecilik, deneysellik, ça¤r›fl›msall›k, görsellik ve okurun artan ifllevi olarak s›ralanabilir. Kuflkusuz s›ralanan bu özellikler nihai ve kesin olmaktan uzakt›r; çünkü bu tür deneyselli¤e aç›kt›r. Bu nedenle çok k›sa öykünün bir tan›m›na ulaflmak ya da belli ölçütlere sahip metinleri örnek olarak sunmak güçlükler bar›nd›rmaktad›r. Ancak k›sal›¤›n ve olabildi¤ince az veriyle okuru metnin al›mlanmas›nda etkin bir özne k›lman›n bu türün vazgeçilmez ölçütlerinden oldu¤u ileri sürülebilir. Amerika ve Avrupa'n›n yan› s›ra ülkemizde de tan›nmaya bafllayan çok k›sa öykünün bir yaz›nsal tür olarak gelecekte ne denli yayg›nlaflaca¤› ya da kurumsallaflaca¤›n› kestirmek güç gözükmektedir. Sonuç olarak her tür
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2004
On dokuzuncu yüzyılda yaşamış olan İngiliz kadın şair Elizabeth Barrett Browning'in Aurora Leigh ... more On dokuzuncu yüzyılda yaşamış olan İngiliz kadın şair Elizabeth Barrett Browning'in Aurora Leigh adlı uzun anlatı şiiri lirik ve romana özgü nitelikleri bir araya getiren önemli bir feminen metindir. Bu özellikler ona akışkan ve çoğulcu bir nitelik kazandırmıştır. Aurora Leigh destan, romans, Bildungsroman, ars poetica, gezi gibi var olan türleri bir araya getiren, yazınsal tür olarak dar bir tanımlamayı reddeden melez sayılabilecek bir yapıttır. Metin içinde değişik sesler (gerek yazılı ve sözlü, gerekse gündelik ve yazınsal) birbirleriyle sürekli bir etkileşim halindedir. Şairin kişisel duygularını dile getirdiği lirik bölümler olay örgüsü, karakter, diyalog ve sosyo-politik göndermeler gibi roman türüne ait tekniklerin kullanıldığı anlatısal bölümlerle içiçe geçmiştir. Elizabeth Barrett Browning'in lirik ve romanesk ögeleri bir arada kullanması onu Viktorya Döneminde yaşamış şairlerden farklı kılar. Browning'in kadın sorununu ve kadın şairin konumunu yapıtının ana eksenine oturtması ise onu İngiliz şiirinde bir dönüm noktası yapmıştır.
Çankaya University Journal of Humanities and Social Sciences, 2014
Bloodaxe Books, established in 1978, injected new spirit into British poetry by printing works by... more Bloodaxe Books, established in 1978, injected new spirit into British poetry by printing works by young and so far neglected authors. It has since acted also as an agent supporting women poets from Britain and Ireland, other English-speaking countries as well as European countries. With a similar mission in mind, The Bloodaxe Book of 20th Century Poetry presents an anthology garnered from England, Ireland, Northern Ireland, Wales and Scotland.
Yeni bir yaz›nsal tür olan çok k›sa öykü 1980'li ve 90'l› y›llarda ortaya ç›km›flt›r ve di¤er yaz... more Yeni bir yaz›nsal tür olan çok k›sa öykü 1980'li ve 90'l› y›llarda ortaya ç›km›flt›r ve di¤er yaz›nsal türler aras›nda kendine bir yer edinmeye çal›flmaktad›r. Bu tür daha çok ABD kökenlidir ve dünyan›n di¤er ülkelerinde özellikle de Avrupa'da yayg›nlaflmaya bafllam›flt›r. Farkl› adlarla an›lan çok k›sa öykü her ne kadar k›sa öykünün bir çeflidi say›labilse de kendine özgü anlat›m özellikleri sayesinde yeni bir tür olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Bu makalenin amac› çok k›sa öyküyü k›sa öyküden ve roman gibi di¤er anlat› türlerinden ay›rt etmek, bu türün belli bafll› özelliklerini ortaya koymak ve ba¤›ms›z bir tür olarak yaflama flans› olup olmad›¤›n› sorgulamakt›r. Bu amaçla William O'Rourke'un roman ve hikâyeyi karfl›laflt›r›rken kulland›¤› üç e¤retilemeden yola ç›k›lm›fl, bu e¤retilemeler çok-k›sa öyküye uyarlanm›flt›r. Birinci e¤retileme omurgal› omurgas›z organizmalar, ikincisi görelilik kuram›ndaki zaman ve uzam kavramlar›, üçüncüsü ise ekonomideki makro ve mikro biçimler üzerine kuruludur. Birinci e¤retilemeden hareketle çok-k›sa öykünün uzunluk, betimleme, karakter ve karmafl›k olay örgüsünden yoksun oldu¤u için omurgal›-omurgas›z canl›lardan ziyade amip ve algler gibi daha basit canl›lara benzedi¤i söylenebilir. ‹kinci e¤retileme ise bu türde zaman›n ve uzam›n olabildi¤ince az ayr›nt›y› bar›nd›racak flekilde daralt›lm›fl oldu¤unu akla getirmektedir. Son e¤retilemeden hareketle ise çok-k›sa öykünün bir toplumu ya da bir aileyi de¤il, olabildi¤ince az say›da kifliyi ele ald›¤› söylenebilir. Bu karfl›laflt›rmalara ek olarak çok-k›sa öykünün özellikleri saptanmaya çal›fl›lm›flt›r. Bu özellikler k›sal›k, fliirsel bir dil kullan›m›, sürpriz ögesi, dilde seçmecilik, deneysellik, ça¤r›fl›msall›k, görsellik ve okurun artan ifllevi olarak s›ralanabilir. Kuflkusuz s›ralanan bu özellikler nihai ve kesin olmaktan uzakt›r; çünkü bu tür deneyselli¤e aç›kt›r. Bu nedenle çok k›sa öykünün bir tan›m›na ulaflmak ya da belli ölçütlere sahip metinleri örnek olarak sunmak güçlükler bar›nd›rmaktad›r. Ancak k›sal›¤›n ve olabildi¤ince az veriyle okuru metnin al›mlanmas›nda etkin bir özne k›lman›n bu türün vazgeçilmez ölçütlerinden oldu¤u ileri sürülebilir. Amerika ve Avrupa'n›n yan› s›ra ülkemizde de tan›nmaya bafllayan çok k›sa öykünün bir yaz›nsal tür olarak gelecekte ne denli yayg›nlaflaca¤› ya da kurumsallaflaca¤›n› kestirmek güç gözükmektedir. Sonuç olarak her tür
Narrative and story-telling are important human concepts encapsulating such issues as cognition, ... more Narrative and story-telling are important human concepts encapsulating such issues as cognition, meaning, tradition and identity. Characters in Samuel Beckett’s Endgame, which is assumed to be antagonistic to story-telling, problematise the act of story-telling by attempting to create or retell stories, despite their obvious failures and difficulties and objections they come across. Being trapped within the uneventful present, they tell stories, anecdotes, jokes, and fill in the void with dialogues. This paper examines story-telling in the play within the context of time, power, and identity.
Ankara Dayanışma Akademisi
"Şiirsel esinin simgesi olan Pegasus, Gorgon Medusa ile deniz tanrısı Poseidon'un çocuğuydu. Doğu... more "Şiirsel esinin simgesi olan Pegasus, Gorgon Medusa ile deniz tanrısı Poseidon'un çocuğuydu. Doğumu, annesi Medusa'nın başının Perseus tarafından kesilmesiyle gerçekleşir; kanatlı at annesinin karnında bekler; o amansız kılıç Medusa'ya yaklaşır, güneşte parlar ve kellesini kusursuz, acımasız bir darbeyle uçurur. Aklın şiddetiyle/ kuvvetiyle (Perseus bazen aklın gücüyle anılır) serbest kalan esin atı o yaradan dışarı fırlar, şiir göklerine doğru ilk kez kanatlanırken toynakları annesinin kanını sıçratır etrafa." 1
Cumhuriyet Akademi, 2017
Şubat 2017'de işine son verildi. Ankara Dayanışma Akademisi'nde çeviri dersleri verdi. Barış İçin... more Şubat 2017'de işine son verildi. Ankara Dayanışma Akademisi'nde çeviri dersleri verdi. Barış İçin Akademisyenler imzacılarındandır; KESK, ÇEVBİR ve MLA üyesidir. Mustafa Yılmazer ile birlikte Hayat Kısa, Proust Uzun adlı çok kısa öyküler antolojisini hazırladı. Çevirisini yaptığı yazarlar ve şairler arasında Christina Rossetti, Saki, Jack London, William S. Burroughs ve Gertrude Stein yer almaktadır. Daha çok şiir ve şiir çevirisi üzerine çalışmalar yapmaktadır. Şu anda Walt Whitman'ın toplu şiirlerini çevirmektedir.)
Cumhuriyet GFazetesi Akademi Eki, 2017
Batı Kültür ve Edebiyatlarında Klasik Dönem, Kaya, Kışmir, Ayyıldız (Yayına Haz.). (Ankara: Ankar... more Batı Kültür ve Edebiyatlarında Klasik Dönem, Kaya, Kışmir, Ayyıldız (Yayına Haz.). (Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi, 2016). (317-328)
MEŞRUTİYET ON BEŞ SANTİGRAT DERECE ÇOK BULUTLU YAĞMUR OLASILIĞI SIFIR, 2019
basma yüklü çivit mavisi bir Skoda kamyonet ilerliyor Akdeniz’de yükünden yalpalayan y a m p i r ... more basma yüklü çivit mavisi bir Skoda kamyonet ilerliyor Akdeniz’de yükünden yalpalayan y a m p i r i tekerlekleriyle pişmiş asfaltın üstünde
sürücüsü kasketini çıkarıp siliyor alnındaki terleri, teneke gibi kaportasıyla yarıyor havayı emektar araba, bir av hayvanı, gideceği yeri bilen bir tazı gibi
ne kadar çok yer zarfı savruluyor pat pat çarpan çiçekli (dallarda kuşlar) pazen topunun poplin topunun terleyen ucundan mavi tablosuna haziranın!
First Volume with an Introduction; March 2019 İlk cilt Mart 2019 ISBN 9786052957257
İddialı bir sözle başlayalım. Epeydir bir rock yıldızı olarak bilinen Nobelli şarkıcı/şarkı sözü ... more İddialı bir sözle başlayalım. Epeydir bir rock yıldızı olarak bilinen Nobelli şarkıcı/şarkı sözü yazarı Bob Dylan son birkaç albümdür kendini Amerikan Edebiyatı kurumunun aslî bir üyesi olarak konumlandıran bir şair artık. Son albümü bu konumlandırmanın en belirgin göstergelerinden biri. Söz konusu konumlanışı nereden anlıyoruz? Elbette şarkılarındaki göndermelerden ve Amerikan kanonunun geçmiş temsilcileriyle giriştiği hesaplaşmadan. Bu hesaplaşmanın en büyük taraflarından biri şarkı sözlerinde göndermeler ve alıntılar yaptığı Amerikan demos’unun ozanı Walt Whitman. (Poe ve Beat Kuşağı gibi başkaca ikincil taraflar bulunabilir elbette.) Başka şarkılarında, örneğin “All Along the Watchtower”da Eliot ve Pound’un bahsi geçer. (Dylan hem şarkılarında hem de demeçlerinde demotiktir ancak Eliot’la Pound’un yer yer kullandığı seçmeci, araçsallaştırılmış bir demotizme pabuç bırakmaz.) Dylan kanon içindeki yerini epik aracılığıyla, epik esin perisi Caliope’ye kur yaparak inşa etmeye çalışır. Özellikle son dönemlerde uzunluğu yaklaşık 10 ila 20 dakika arasında değişen şarkıları ona boy boylayan soy soylayan, Homerosvari hedeflere daha kararlı bir şekilde göz kırpan bir şair havası/kimliği veriyor.
Bob Dylan Özüne mi Dönüyor?
Varlık, 2019
Gündoğdu lirik ben’ini böler, parçalar, ancak başkalarıyla ilişkileri bağlamında var olabilecek b... more Gündoğdu lirik ben’ini böler, parçalar, ancak başkalarıyla ilişkileri bağlamında var olabilecek bir unsur olarak kurgular –ben üçüncü tekil şahısla ya da üçüncü çoğul şahısla birlikte var olabilir. Tek başına, yekpare var oluşu ve dile gelişi söz konusu değildir nerdeyse.
Narrative or poetry can be regarded ostensibly as a means of coping with trauma which implies bot... more Narrative or poetry can be regarded ostensibly as a means of coping with trauma which implies both physical and psychological injury. However, trauma teems with double binds and paradoxes that make the survivor's reaction to it problematic. To begin with, trauma is something that goes beyond the confines of human language. Trauma begs to be heard, yet at the same time remains beyond understanding (Robson 13). Secondly, telling the traumatic experience harbours the risk of diluting its horror and forgetting and thus losing the possibility of bearing witness to the traumatic past. In a similar vein Caruth lays stress on the risk of trauma treatment, observing that healing may for the survivor become synonymous with betraying the victims (" Preface " 7). In the words of Robson, " Trauma defies our attempts to comprehend and to assimilate it, to 'come to terms' with it in any way " (13). Within this framework, trauma overlaps with Derrida's interpretation of writing as pharmakon, harbouring two incompatible meanings simultaneously —remedy and poison. This deconstruction of writing is highly relevant in discussion of trauma and shell-shock of the Great War since it is closely related to the notions of animate and inanimate, absence and presence, remembering and forgetting, knowing and ignorance, among others. This paper approaches poetic expression of trauma as pharmakon by means of analysing war poems by the English WWI poet Wilfred Owen. The way shell-shock cases find their expression in poetry may help us see the connection between the horrible experience and the poet's dilemma in rendering that almost untranslatable experience. The use of tropes (etymologically a transfer of words to express something tangible in less tangible terms), irony, abundance of sensory imagery and nightmarish visions in Owen's poetry attests to the pharmakon-like quality of trauma's translation into poetry.
Modern uzun şiir, ya anlatının çizgiselliğinin gücüne sığınmak durumunda ya da modernizmin yeğled... more Modern uzun şiir, ya anlatının çizgiselliğinin gücüne sığınmak durumunda ya da modernizmin yeğlediği parçalı anlatıma. Yücel Kayıran’ın Efsus’a Yolculuk’u bu iki seçeneğe de sığınmayan, kendi organik yapısını kendi başına üreten bir nehir-şiir.
Paul Rycaut (1628–1700) is one of the most important of early modern English writers about the Ot... more Paul Rycaut (1628–1700) is one of the most important of early modern English writers about the Ottoman Empire. His book, The Present State of the Ottoman Empire, appeared in 1667 and was constantly reprinted, sometimes more than once in the same year. It was also expanded as Rycaut added new information. By the time Rycaut died, the book had been translated into various European languages and had grown to twice its original length. Rycaut was the first English writer to present a detailed description of the Ottoman government, history, religious culture, social groups, and trading potential. What was unique about his work was that it was written by an Englishman who had lived in Smyrna and Istanbul for years, and who had befriended a long-time resident of the court whom, he claimed, furnished him with first-hand and inside information. Rycaut wrote from experience, which is why he was celebrated in England for his information, especially his attentiveness to England's commercial dealings with the Empire. Important as he was, Rycaut has not received enough critical attention in the scholarship about early modern Britain and the Ottoman Empire. True, he is frequently quoted and no study can afford to ignore him. But there is still a vast opportunity for examining Rycaut critically, in regard to the experience he described and the sources he used.
http://postdergi.com/kizil-rosa-rosa-luxemburgun-resimli-yasamoykusu/
http://postdergi.com/sema-kaygusuzdan-yarali-insan-oykuleri-doyma-noktasi/