Hande Özvan | Ankara University (original) (raw)

Papers by Hande Özvan

Research paper thumbnail of Comparison of Various Methods on Aesthetic Visual Quality Assessment

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tarım Bilimleri Dergisi, Mar 29, 2019

Peyzajın görsel estetik kalitesi, günümüz koşullarında korunmaya değer bir kaynak olarak görülmek... more Peyzajın görsel estetik kalitesi, günümüz koşullarında korunmaya değer bir kaynak olarak görülmektedir. İnsan ve çevre ilişkisinden oluşan peyzaj insanların algısı ile ifade edilir. Ancak bu sadece görsel algıdan ya da çevremizi nasıl gördüğümüzden ibaret değildir; ayrıca duyduğumuz, kokusunu aldığımız, çevrenin bize hissettirdikleri, bize çağrıştırdığı duygular ve anılar da peyzaj algısını oluştururlar. Çoğunlukla peyzaj algısı ile çevre tercihleri arasındaki ilişkiye odaklanan görsel kalite analizi çalışmalarında, belli bir değerlendirme standardı bulunmamaktadır. Bu nedenle, görsel kaliteyi belirlemeye yönelik daha önce yapılmış çalışmalarda birbirinden farklı analiz ve değerlendirme yöntemlerinin kullanılmış olduğu belirlenmiştir. İnsan zihninde algının gelişim sürecinde, görsel deneyimlerin baskın olması nedeniyle, kalitesi ölçümlenmek istenen alanların fotoğrafları üzerinden çeşitli değerlendirme yöntemleri geliştirilmiştir. Yapılan çalışmaların bir bölümü, kullanıcıların demografik özellikleri ve çevre tercihleri arasındaki ilişki üzerine yoğunlaşırken; bazı çalışmalarda ise yalnızca peyzaj karakter alanları ve görsel kaliteyi etkileyen estetik kuramlar arasındaki ilişki incelenmiştir. Her iki yöntemin birlikte kullanıldığı çalışmalarda ise peyzajın potansiyel kalitesi; algıyı etkileyen parametreler ve estetik kuramları ele almanın yanı sıra, kullanıcıların bakış açısı da bütünleştirilerek ele alınmıştır. Bu derlemede, peyzajın görsel kalitesini etkileyen parametreler, çevre tercihlerinin şekillenmesinde etkili olan unsurlar ve görsel kalite değerlendirmesinde kullanılan yöntemler karşılaştırılmış ve ileriye yönelik planlama ve tasarım çalışmaları için önerilere yer verilmiştir.

Research paper thumbnail of Mapping potential erosion risk in Bendimahi sub-basin using CORINE and ICONA models

Harran tarım ve gıda bilimleri dergisi, Sep 23, 2022

This work is licensed under a Creative Commons Attribution-Non Commercial 4.0 International Licen... more This work is licensed under a Creative Commons Attribution-Non Commercial 4.0 International License. ÖZ Erozyon, günümüzde ülkemizin maruz kaldığı en önemli çevresel risklerden birisidir. Bulunduğumuz coğrafyadaki topografik çeşitlilik, toprak çeşitliliği, yağış rejimindeki değişiklikler, çeşitli erozyon risk derecelerinin oluşmasına neden olmaktadır. Bu çalışmada, ülkemizdeki birkaç kapalı havzadan birisi olan Van Gölü Havzası içerisinde yer alan Bendimahi alt havzasındaki erozyon riski, iki farklı risk değerlendirme yöntemi kullanılarak belirlenmiş ve yöntemlerin birbirleriyle karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, erozyon risk derecelendirilmesinde en çok kullanılan tekniklerden olan Institute for the Conservation of the Nature (ICONA) ve The Coordination of Information on the Environment (CORINE) risk değerlendirme sistemleri kullanılmıştır. Bu çerçevede, kullanılan tekniğe göre toprak özellikleri, yağış, bitki kapalılığı, eğim, kuraklık ve litojik yapı gibi erozyona doğrudan etki eden veriler kullanılmıştır. Sonuçlar saha çalışmalarından elde edilen yüksek düzeyde erozyona maruz kalmış 18 alanla doğrulanmıştır. Buna göre; ICONA ve CORINE risk derecelendirme tekniklerinin doğruluk oranları %50 olarak saptanmıştır. Ancak çapraz doğrulama yapıldığında bu oran %33 olmuştur. Dolayısıyla, her ne kadar iki yöntemin doğrulukları aynı olsa da birbirleriyle uyumlarının sınırlı düzeyde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, ICONA modelinin daha az girdi verisiyle aynı doğrulukta sonuç üretebilmesinden dolayı küçük havzalar için daha verimli bir yöntem olduğu belirlenmiştir.

Research paper thumbnail of Alansal Değişimin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Teknikleri Kullanılarak Belirlenmesi: Karataş Gölü ve Çevresi Örneği

PEYZAJ - Eğitim, Bilim, Kültür ve Sanat Dergisi , 2023

Continuous monitoring of wetlands, which are one of the most important ecosystems facing many hum... more Continuous monitoring of wetlands, which are one of the most important ecosystems facing many human and natural threats, and making effective and sustainable management decisions are very important for protecting them. Today, continuous and controlled spatial change monitoring studies have become widespread with Remote Sensing methods providing cost and time effective solutions. In this study, the land changes in the years 2020, 2021 and 2022 in and around the Lake Karataş in Burdur Province of Turkey, which is one of the Internationally Important Wetlands, were monitored using Landsat-8 OLI/TIRS satellite images. The surface area and boundary of the lake were determined with the NDWI (Normalized Difference Water Index) and MNDWI (Modified Normalized Difference Water Index) algorithms produced from satellite images; Vegetation density around the lake was determined by the NDVI (Normalized Difference Vegetation Index) and the SAVI (Soil Adjusted Vegetation Index) analyzes. According to the index results, no significant difference was found between NDWI and MNDWI in the determination of the areal boundary of water bodies and the change of surface areas. In the change of vegetation density around the lake, both indices gave similar results in the same years, except for the NDVI and SAVI values for 2022. It was concluded that both indices will inevitably yield similar results in a short period of three consecutive years unless there are natural and/or human extremes such as fire, flood, or drought. While the MNDWI values were higher than the NDWI values in 2020 and 2021 for the water surface area, the situation was the opposite in 2022.

Research paper thumbnail of Bendimahi Alt Havzası Potansiyel Erozyon Riskinin CORINE ve ICONA Modelleri Kullanılarak Haritalanması

Harran Tarım ve Gıda Bilimleri Dergisi, 2022

Erozyon, günümüzde ülkemizin maruz kaldığı en önemli çevresel risklerden birisidir. Bulunduğumuz ... more Erozyon, günümüzde ülkemizin maruz kaldığı en önemli çevresel risklerden birisidir. Bulunduğumuz coğrafyadaki topografik çeşitlilik, toprak çeşitliliği, yağış rejimindeki değişiklikler, çeşitli erozyon risk derecelerinin oluşmasına neden olmaktadır. Bu çalışmada, ülkemizdeki birkaç kapalı havzadan birisi olan Van Gölü Havzası içerisinde yer alan Bendimahi alt havzasındaki erozyon riski, iki farklı risk değerlendirme yöntemi kullanılarak belirlenmiş ve yöntemlerin birbirleriyle karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, erozyon risk derecelendirilmesinde en çok kullanılan tekniklerden olan Institute for the Conservation of the Nature (ICONA) ve The Coordination of Information on the Environment (CORINE) risk değerlendirme sistemleri kullanılmıştır. Bu çerçevede, kullanılan tekniğe göre toprak özellikleri, yağış, bitki kapalılığı, eğim, kuraklık ve litojik yapı gibi erozyona doğrudan etki eden veriler kullanılmıştır. Sonuçlar saha çalışmalarından elde edilen yüksek düzeyde erozyona maruz kalmış 18 alanla doğrulanmıştır. Buna göre; ICONA ve CORINE risk derecelendirme tekniklerinin doğruluk oranları %50 olarak saptanmıştır. Ancak çapraz doğrulama yapıldığında bu oran %33 olmuştur. Dolayısıyla, her ne kadar iki yöntemin doğrulukları aynı olsa da birbirleriyle uyumlarının sınırlı düzeyde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, ICONA modelinin daha az girdi verisiyle aynı doğrulukta sonuç üretebilmesinden dolayı küçük havzalar için daha verimli bir yöntem olduğu belirlenmiştir.

Research paper thumbnail of Comparison of Various Methods on Visual Aesthetic Quality Assessment

Review, 2019

Öz: Peyzajın görsel estetik kalitesi, günümüz koşullarında korunmaya değer bir kaynak olarak görü... more Öz: Peyzajın görsel estetik kalitesi, günümüz koşullarında korunmaya değer bir kaynak olarak görülmektedir. İnsan ve çevre ilişkisinden oluşan peyzaj insanların algısı ile ifade edilir. Ancak bu sadece görsel algıdan ya da çevremizi nasıl gördüğümüzden ibaret değildir; ayrıca duyduğumuz, kokusunu aldığımız, çevrenin bize hissettirdikleri, bize çağrıştırdığı duygular ve anılar da peyzaj algısını oluştururlar. Çoğunlukla peyzaj algısı ile çevre tercihleri arasındaki ilişkiye odaklanan görsel kalite analizi çalışmalarında, belli bir değerlendirme standardı bulunmamaktadır. Bu nedenle, görsel kaliteyi belirlemeye yönelik daha önce yapılmış çalışmalarda birbirinden farklı analiz ve değerlendirme yöntemlerinin kullanılmış olduğu belirlenmiştir. İnsan zihninde algının gelişim sürecinde, görsel deneyimlerin baskın olması nedeniyle, kalitesi ölçümlenmek istenen alanların fotoğrafları üzerinden çeşitli değerlendirme yöntemleri geliştirilmiştir. Yapılan çalışmaların bir bölümü, kullanıcıların demografik özellikleri ve çevre tercihleri arasındaki ilişki üzerine yoğunlaşırken; bazı çalışmalarda ise yalnızca peyzaj karakter alanları ve görsel kaliteyi etkileyen estetik kuramlar arasındaki ilişki incelenmiştir. Her iki yöntemin birlikte kullanıldığı çalışmalarda ise peyzajın potansiyel kalitesi; algıyı etkileyen parametreler ve estetik kuramları ele almanın yanı sıra, kullanıcıların bakış açısı da bütünleştirilerek ele alınmıştır. Bu derlemede, peyzajın görsel kalitesini etkileyen parametreler, çevre tercihlerinin şekillenmesinde etkili olan unsurlar ve görsel kalite değerlendirmesinde kullanılan yöntemler karşılaştırılmış ve ileriye yönelik planlama ve tasarım çalışmaları için önerilere yer verilmiştir. Abstract: The visual landscape aesthetic quality is seen as a resource that is worth preserving in today's condition. Landscape which is composed of relationship between human and environment is expressed by people's perception. However this is not just about visual perception, or how we see the land, but also what we hear, smell and feel from our surroundings, and memories or associations that they evoke, are all form the landscape perception. There is not a certain evaluation standard of the visual quality analysis studies which is mostly focusing on the relationship between environmental preferences and the perception of landscape. Therefore, in previous studies it is observed that different methods were used for analysis and evaluation in order to determine the visual quality. Due to predomination of visual experiences in the process of development of perception in the human brain, various assessment methods have been developed to measure the quality through photos of the desired area. While some studies focus on the relationship between demographic characteristics and environmental preferences of users; some studies examine only the relationship between landscape character areas and aesthetic theories that affect visual quality. In studies that uses both of the methods together; the potential quality of the landscape is evaluated by considering the parameters which affect the perception and aesthetic theories as well as by integrating the perspectives of the users. In this review, the parameters that affect the visual quality of the landscape, the elements shaping environmental preferences and methods that are used for visual quality assessment will be compared and recommendations for future planning and design studies will be included. Giriş Peyzaj kavramı, Avrupa Peyzaj Sözleşmesi'nde, doğal ve kültürel unsurların etkileşimleri sonucu oluşan alanlar olarak tanımlanmaktadır ve bu alanlar insanın bakış açısıyla anlam kazanmaktadır. Peyzaj, gözlemlenebilir bir çerçeve içinde yer alan, doğal ve kültürel unsurlardan oluşan bir manzaradır. Aynı zamanda bu kavram, bizi çevreleyen materyalleri nasıl algıladığımıza ve onlarla nasıl bir ilişki kurduğumuza dair bilgileri içerir (Ak 2013). Bir başka deyişle, doğal ve kültürel süreçlerin birbirleri arasında ve yeryüzü ile karmaşık ilişkileri sonucu oluşan, doğal ve kültürel karakteristikler bağlamında tanımlanabilen, kavranabilen ya da birbirlerinden ayrıştırılabilen arazi

Books by Hande Özvan

Research paper thumbnail of From the Problem of Environmental Justice to Climate Justice

Sustainability, Conservation and Ecology in Spatial Planning and Design, 2022

The concept of environmental justice, which was only in the discourse of indigenous and poor comm... more The concept of environmental justice, which was only in the discourse of indigenous and poor communities or marginalized groups until a short time ago, has turned into a global problem with the changing climate and is now being studied under the name of climate justice. Although it is expected that changing conditions, climate, people who hold power and wealth, wrong or incomplete policies applied, and sometimes even lack of politics, will affect all people equally in every corner of the world in the 21st century, it is clear that this is not the case. This injustice has become more visible in the right to be represented in decision-making processes, being the voice of neglected minority groups, system-based inequalities in social and economic fields, and intra- and inter-generational justice. The benefits and costs related to climate change (environmental degradation, drought, decrease in freshwater resources, health, etc.) are unevenly distributed. Climate justice, which is one of the pursuits of environmental
justice, and issues that played an important role in shaping this movement are discussed in this report. Particularly in the environmental context, it should be taken into account that there is a clear injustice between groups that cannot be treated equally and equitably. Although the concepts of climate justice and environmental justice differ in terms of their origins, their scope and goals are similar. In this respect, both approaches to justice produce solutions to ensure sustainable social justice by protecting nature, climate, and people. These two concepts have been tried to be explained in line with their principles and scopes.

Research paper thumbnail of CLIMATE CHANGE FROM THE LANDSCAPE ARCHITECTURE PERSPECTIVE

RECENT STUDIES IN PLANNING AND DESIGN, 2022

Research paper thumbnail of PARTICIPATORY APPROACH ON CAMPUS VEGETATIVE LANDSCAPE DESIGN: A CASE STUDY IN VAN, TURKEY

ENGINEERING AND ARCHITECTURE SCIENCES- Theory, Current Researches and New Trends

Conference Presentations by Hande Özvan

Research paper thumbnail of VAN GÖLÜ YÜZEY ALANININ UZAKTAN ALGILAMA YÖNTEMLERİYLE ZAMANSAL VE MEKÂNSAL ANALİZİ

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Uluslararası Avrasya İklim Değişikliği Kongresi, 2022

Book, Van Yuzuncu Yil University Press, Publication no: 85 Van, Türkiye. * Bu kitapçıkta bulunan ... more Book, Van Yuzuncu Yil University Press, Publication no: 85 Van, Türkiye. * Bu kitapçıkta bulunan özet yayınların tamamı çift kör hakemli değerlendirmeye alınmış ve kongrede sunulmuştur. Bilimsel kısımlardaki sorumlulukları ilgili yazarlara aittir. * All of the abstract publications in this book were evaluated in a double-blind peer review and presented at the congress. Responsibilities in scientific sections belong to the respective authors.

Research paper thumbnail of IARCSAS 1st International Architectural Sciences and Application Symposium

MONITORING WATER SURFACE AREA CHANGE OF ACIGÖL LAKE THROUGH NDWI AND NDVI ANALYSIS BETWEEN 1985-2021, 2021

It is a known fact that throughout history, all civilizations preferred river valleys, lowlands, ... more It is a known fact that throughout history, all civilizations preferred river valleys, lowlands, lakes and shores when choosing a place for their living spaces. Wetlands, which have an important ecological and economic resource value, are also among the most fertile ecosystems. On a global scale, wetlands are destroyed by fragmentation as a result of some decisions and misapplications taken with purely commercial concerns. This situation threatens the sustainability of vital functions in the long term. In this study, after downloading Landsat 4-5 satellite images of 1985-1997-2009 and Landsat 8 satellite images of 2021 of Acıgöl (Çardak Lake), located between Afyonkarahisar and Denizli provinces in the Lakes Region, remote sensing methods were used in computer environment. Normalized Vegetation Index (NDVI) and Normalized Water Index (NDWI) analyzes were performed. Through these analyses, the temporal and spatial changes in Acıgöl and its surroundings, which are under protection in Class B Wetland status, are expressed with quantitative data. As a result of the analysis, the 36-year total change of Acıgöl and its surroundings has been revealed in three 12-year periods. As a result of Acıgöl's NDWI index, it was calculated that the lake surface decreased from 137726.969 hectares to 21302.737 hectares in 36 years, reducing rate was approximately 85%. Therewithal, it has been observed that some of the water surface that has disappeared as a result of the NDVI index has turned into grassland and the areas that can be described as forest vegetation have disappeared by 2021.

Drafts by Hande Özvan

Research paper thumbnail of UZAKTAN ALGILAMA YÖNTEMLERİ KULLANILARAK NAMAK GÖLÜ YÜZEY SUYU DEĞİŞİMİNİN SU İNDEKSLERİ (AWEI, MNDWI, NDWI, WRI) ARACILIĞIYLA BELİRLENMESİ

Ecological Perspective, 2021

Lake Namak is a remnant of the Paratethys sea, which forms Lake Urmia, the Caspian Sea, and other... more Lake Namak is a remnant of the Paratethys sea, which forms Lake Urmia, the Caspian Sea, and other water bodies in Iran. Besides being a small salt lake, the lake is located 790 meters above sea level and is fed by the Qom river. However, with the effect of drought in recent years, decreasing surface water and increasing salinity have caused the lake to dry up. In this study, the spatial-temporal changes of Lake Namak between the years 2001-2021 -in three decades-Calculated using Landsat 5-TM, Landsat 7-ETM+ and Landsat 8-OLI images. In this study, Normalized Differential Water Index (NDWI), Modified Difference Water Index (MNDWI), Water Ratio Index (WRI) and Automatic Water Extraction Index (AWEI), which allows surface water extraction from Landsat data, were examined. As a result, the changes in the water surface that occurred in the 20-year period were compared spatially (km²) and it was determined that the NDWI index, which has a relatively high accuracy rate, can be used as a more useful method in determining the surface water compared to other indexes.

Teaching Documents by Hande Özvan

Research paper thumbnail of Isınan Dünyamız ve Peyzaj

Köşe Yazısı, Feb 15, 2022

Her canlı varlığın yaradılıştan gelen bir özellik olarak yüzleştiği fiziksel veya ruhsal kaynaklı... more Her canlı varlığın yaradılıştan gelen bir özellik olarak yüzleştiği fiziksel veya ruhsal kaynaklı sorunlarla baş edebilme yeteneği vardır. Dünyamızın da canlı bir organizma olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, bütün ekosistemleri barındıran, kırılgan ve hassas evimiz için de aynı özellik geçerlidir. Ancak sorunlar bir eşik değerini aştığında harici bir yardımcı kaynak olmaksızın durum çözümsüz hale gelebilir. Dünyamız için de özellikle sanayi devrimi ile birlikte başlayan durum bu şekildedir. Ormanların tahribi, yoğun kentleşme, artan sanayi ve nüfus, modern hayatın getirdiği zorunluluklar birleşerek dünyamızı baş etmekte zorlandığı bir duruma getirmiştir. Bu durum çevresel dengenin bozulması, hava, su ve toprak kirliliği, habitat parçalanması gibi birçok farklı sorunla beraber küresel ısınmayı doğurmuştur. İnsan faaliyetleri sonucu atmosferde ısıyı tutan sera gazlarının birikmesi ve ormansızlaşma tüm dünya için ortak sorun olan küresel ısınmayı tetikleyen en önemli iki nedendir. Karbondioksit, su buharı, metan, azot oksit, kloroflorokarbonlar başlıca sera gazlarıdır. Bu gazların insan kaynaklı olanları fosil yakıtlarının kullanımı, tarım, hayvancılık, ormansızlaşma ve biyokütle bozunumu, uygun olmayan atık yönetimi ve çeşitli endüstriyel faaliyetler sonucu açığa çıkmaktadır. Bütün bunlar, Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin kural koyucular için yayınladığı 6. Rapora göre, 21. yüzyılın ilk yarısında (2001-2021) ölçülen -insan kaynaklı- küresel yüzey sıcaklığının, 1850-1900 yılları arasındaki ölçümlerden 0.99 °C daha yüksek olmasına sebep olmuştur (IPCC, 2021). Bu durum, küresel sıcaklık değişiminin ivmesindeki artışı gözler önüne sermektedir. Günümüzde önemli karbon yutakları olan okyanuslar çekilmekte, permafrostlar (donmuş topraklar) ve dev buzul kütleleri erimekte, yağış rejimleri değişmekte ve bu durumun sonucu olarak da sel ve taşkınlar, toprak kayıpları, biyoçeşitlilikte azalma, can ve mal kaybı gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Harvard Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu’nun hazırladığı rapora göre (Coronavirus and Climate Change – C-CHANGE | Harvard T.H. Chan School of Public Health) gezegenimiz ısınırken karada ve denizde bulunan hayvanlar sıcaktan kurtulmak için kutuplara yöneliyor. Bu hareketlilik, daha önceden birbiri ile herhangi bir teması olmayan hayvanların diğer hayvanlarla temasa geçmesi ve patojenlerin yeni konakçılara girmesi için uygun bir ortam yaratmaktadır. Her ne kadar iklim değişikliğinin COVID-19’un yayılmasına direkt etki ettiğine dair yeterli kanıtımız olmasa da, küresel ısınmanın dünyadaki diğer türlerle olan ilişkimizi değiştirdiğini ve bunun sağlığımız ve enfeksiyon riskimiz için önemli olduğunu biliyoruz. Bu durumda rahatlıkla söyleyebiliriz ki, çeşitli insan faaliyetleri ile meydana gelen küresel ısınma, dünyamızın sahip olduğu hassas dengeyi bozarken insan sağlığı üzerinde de dolaylı yoldan etkilere sahiptir.

Research paper thumbnail of Comparison of Various Methods on Aesthetic Visual Quality Assessment

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tarım Bilimleri Dergisi, Mar 29, 2019

Peyzajın görsel estetik kalitesi, günümüz koşullarında korunmaya değer bir kaynak olarak görülmek... more Peyzajın görsel estetik kalitesi, günümüz koşullarında korunmaya değer bir kaynak olarak görülmektedir. İnsan ve çevre ilişkisinden oluşan peyzaj insanların algısı ile ifade edilir. Ancak bu sadece görsel algıdan ya da çevremizi nasıl gördüğümüzden ibaret değildir; ayrıca duyduğumuz, kokusunu aldığımız, çevrenin bize hissettirdikleri, bize çağrıştırdığı duygular ve anılar da peyzaj algısını oluştururlar. Çoğunlukla peyzaj algısı ile çevre tercihleri arasındaki ilişkiye odaklanan görsel kalite analizi çalışmalarında, belli bir değerlendirme standardı bulunmamaktadır. Bu nedenle, görsel kaliteyi belirlemeye yönelik daha önce yapılmış çalışmalarda birbirinden farklı analiz ve değerlendirme yöntemlerinin kullanılmış olduğu belirlenmiştir. İnsan zihninde algının gelişim sürecinde, görsel deneyimlerin baskın olması nedeniyle, kalitesi ölçümlenmek istenen alanların fotoğrafları üzerinden çeşitli değerlendirme yöntemleri geliştirilmiştir. Yapılan çalışmaların bir bölümü, kullanıcıların demografik özellikleri ve çevre tercihleri arasındaki ilişki üzerine yoğunlaşırken; bazı çalışmalarda ise yalnızca peyzaj karakter alanları ve görsel kaliteyi etkileyen estetik kuramlar arasındaki ilişki incelenmiştir. Her iki yöntemin birlikte kullanıldığı çalışmalarda ise peyzajın potansiyel kalitesi; algıyı etkileyen parametreler ve estetik kuramları ele almanın yanı sıra, kullanıcıların bakış açısı da bütünleştirilerek ele alınmıştır. Bu derlemede, peyzajın görsel kalitesini etkileyen parametreler, çevre tercihlerinin şekillenmesinde etkili olan unsurlar ve görsel kalite değerlendirmesinde kullanılan yöntemler karşılaştırılmış ve ileriye yönelik planlama ve tasarım çalışmaları için önerilere yer verilmiştir.

Research paper thumbnail of Mapping potential erosion risk in Bendimahi sub-basin using CORINE and ICONA models

Harran tarım ve gıda bilimleri dergisi, Sep 23, 2022

This work is licensed under a Creative Commons Attribution-Non Commercial 4.0 International Licen... more This work is licensed under a Creative Commons Attribution-Non Commercial 4.0 International License. ÖZ Erozyon, günümüzde ülkemizin maruz kaldığı en önemli çevresel risklerden birisidir. Bulunduğumuz coğrafyadaki topografik çeşitlilik, toprak çeşitliliği, yağış rejimindeki değişiklikler, çeşitli erozyon risk derecelerinin oluşmasına neden olmaktadır. Bu çalışmada, ülkemizdeki birkaç kapalı havzadan birisi olan Van Gölü Havzası içerisinde yer alan Bendimahi alt havzasındaki erozyon riski, iki farklı risk değerlendirme yöntemi kullanılarak belirlenmiş ve yöntemlerin birbirleriyle karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, erozyon risk derecelendirilmesinde en çok kullanılan tekniklerden olan Institute for the Conservation of the Nature (ICONA) ve The Coordination of Information on the Environment (CORINE) risk değerlendirme sistemleri kullanılmıştır. Bu çerçevede, kullanılan tekniğe göre toprak özellikleri, yağış, bitki kapalılığı, eğim, kuraklık ve litojik yapı gibi erozyona doğrudan etki eden veriler kullanılmıştır. Sonuçlar saha çalışmalarından elde edilen yüksek düzeyde erozyona maruz kalmış 18 alanla doğrulanmıştır. Buna göre; ICONA ve CORINE risk derecelendirme tekniklerinin doğruluk oranları %50 olarak saptanmıştır. Ancak çapraz doğrulama yapıldığında bu oran %33 olmuştur. Dolayısıyla, her ne kadar iki yöntemin doğrulukları aynı olsa da birbirleriyle uyumlarının sınırlı düzeyde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, ICONA modelinin daha az girdi verisiyle aynı doğrulukta sonuç üretebilmesinden dolayı küçük havzalar için daha verimli bir yöntem olduğu belirlenmiştir.

Research paper thumbnail of Alansal Değişimin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Teknikleri Kullanılarak Belirlenmesi: Karataş Gölü ve Çevresi Örneği

PEYZAJ - Eğitim, Bilim, Kültür ve Sanat Dergisi , 2023

Continuous monitoring of wetlands, which are one of the most important ecosystems facing many hum... more Continuous monitoring of wetlands, which are one of the most important ecosystems facing many human and natural threats, and making effective and sustainable management decisions are very important for protecting them. Today, continuous and controlled spatial change monitoring studies have become widespread with Remote Sensing methods providing cost and time effective solutions. In this study, the land changes in the years 2020, 2021 and 2022 in and around the Lake Karataş in Burdur Province of Turkey, which is one of the Internationally Important Wetlands, were monitored using Landsat-8 OLI/TIRS satellite images. The surface area and boundary of the lake were determined with the NDWI (Normalized Difference Water Index) and MNDWI (Modified Normalized Difference Water Index) algorithms produced from satellite images; Vegetation density around the lake was determined by the NDVI (Normalized Difference Vegetation Index) and the SAVI (Soil Adjusted Vegetation Index) analyzes. According to the index results, no significant difference was found between NDWI and MNDWI in the determination of the areal boundary of water bodies and the change of surface areas. In the change of vegetation density around the lake, both indices gave similar results in the same years, except for the NDVI and SAVI values for 2022. It was concluded that both indices will inevitably yield similar results in a short period of three consecutive years unless there are natural and/or human extremes such as fire, flood, or drought. While the MNDWI values were higher than the NDWI values in 2020 and 2021 for the water surface area, the situation was the opposite in 2022.

Research paper thumbnail of Bendimahi Alt Havzası Potansiyel Erozyon Riskinin CORINE ve ICONA Modelleri Kullanılarak Haritalanması

Harran Tarım ve Gıda Bilimleri Dergisi, 2022

Erozyon, günümüzde ülkemizin maruz kaldığı en önemli çevresel risklerden birisidir. Bulunduğumuz ... more Erozyon, günümüzde ülkemizin maruz kaldığı en önemli çevresel risklerden birisidir. Bulunduğumuz coğrafyadaki topografik çeşitlilik, toprak çeşitliliği, yağış rejimindeki değişiklikler, çeşitli erozyon risk derecelerinin oluşmasına neden olmaktadır. Bu çalışmada, ülkemizdeki birkaç kapalı havzadan birisi olan Van Gölü Havzası içerisinde yer alan Bendimahi alt havzasındaki erozyon riski, iki farklı risk değerlendirme yöntemi kullanılarak belirlenmiş ve yöntemlerin birbirleriyle karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, erozyon risk derecelendirilmesinde en çok kullanılan tekniklerden olan Institute for the Conservation of the Nature (ICONA) ve The Coordination of Information on the Environment (CORINE) risk değerlendirme sistemleri kullanılmıştır. Bu çerçevede, kullanılan tekniğe göre toprak özellikleri, yağış, bitki kapalılığı, eğim, kuraklık ve litojik yapı gibi erozyona doğrudan etki eden veriler kullanılmıştır. Sonuçlar saha çalışmalarından elde edilen yüksek düzeyde erozyona maruz kalmış 18 alanla doğrulanmıştır. Buna göre; ICONA ve CORINE risk derecelendirme tekniklerinin doğruluk oranları %50 olarak saptanmıştır. Ancak çapraz doğrulama yapıldığında bu oran %33 olmuştur. Dolayısıyla, her ne kadar iki yöntemin doğrulukları aynı olsa da birbirleriyle uyumlarının sınırlı düzeyde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, ICONA modelinin daha az girdi verisiyle aynı doğrulukta sonuç üretebilmesinden dolayı küçük havzalar için daha verimli bir yöntem olduğu belirlenmiştir.

Research paper thumbnail of Comparison of Various Methods on Visual Aesthetic Quality Assessment

Review, 2019

Öz: Peyzajın görsel estetik kalitesi, günümüz koşullarında korunmaya değer bir kaynak olarak görü... more Öz: Peyzajın görsel estetik kalitesi, günümüz koşullarında korunmaya değer bir kaynak olarak görülmektedir. İnsan ve çevre ilişkisinden oluşan peyzaj insanların algısı ile ifade edilir. Ancak bu sadece görsel algıdan ya da çevremizi nasıl gördüğümüzden ibaret değildir; ayrıca duyduğumuz, kokusunu aldığımız, çevrenin bize hissettirdikleri, bize çağrıştırdığı duygular ve anılar da peyzaj algısını oluştururlar. Çoğunlukla peyzaj algısı ile çevre tercihleri arasındaki ilişkiye odaklanan görsel kalite analizi çalışmalarında, belli bir değerlendirme standardı bulunmamaktadır. Bu nedenle, görsel kaliteyi belirlemeye yönelik daha önce yapılmış çalışmalarda birbirinden farklı analiz ve değerlendirme yöntemlerinin kullanılmış olduğu belirlenmiştir. İnsan zihninde algının gelişim sürecinde, görsel deneyimlerin baskın olması nedeniyle, kalitesi ölçümlenmek istenen alanların fotoğrafları üzerinden çeşitli değerlendirme yöntemleri geliştirilmiştir. Yapılan çalışmaların bir bölümü, kullanıcıların demografik özellikleri ve çevre tercihleri arasındaki ilişki üzerine yoğunlaşırken; bazı çalışmalarda ise yalnızca peyzaj karakter alanları ve görsel kaliteyi etkileyen estetik kuramlar arasındaki ilişki incelenmiştir. Her iki yöntemin birlikte kullanıldığı çalışmalarda ise peyzajın potansiyel kalitesi; algıyı etkileyen parametreler ve estetik kuramları ele almanın yanı sıra, kullanıcıların bakış açısı da bütünleştirilerek ele alınmıştır. Bu derlemede, peyzajın görsel kalitesini etkileyen parametreler, çevre tercihlerinin şekillenmesinde etkili olan unsurlar ve görsel kalite değerlendirmesinde kullanılan yöntemler karşılaştırılmış ve ileriye yönelik planlama ve tasarım çalışmaları için önerilere yer verilmiştir. Abstract: The visual landscape aesthetic quality is seen as a resource that is worth preserving in today's condition. Landscape which is composed of relationship between human and environment is expressed by people's perception. However this is not just about visual perception, or how we see the land, but also what we hear, smell and feel from our surroundings, and memories or associations that they evoke, are all form the landscape perception. There is not a certain evaluation standard of the visual quality analysis studies which is mostly focusing on the relationship between environmental preferences and the perception of landscape. Therefore, in previous studies it is observed that different methods were used for analysis and evaluation in order to determine the visual quality. Due to predomination of visual experiences in the process of development of perception in the human brain, various assessment methods have been developed to measure the quality through photos of the desired area. While some studies focus on the relationship between demographic characteristics and environmental preferences of users; some studies examine only the relationship between landscape character areas and aesthetic theories that affect visual quality. In studies that uses both of the methods together; the potential quality of the landscape is evaluated by considering the parameters which affect the perception and aesthetic theories as well as by integrating the perspectives of the users. In this review, the parameters that affect the visual quality of the landscape, the elements shaping environmental preferences and methods that are used for visual quality assessment will be compared and recommendations for future planning and design studies will be included. Giriş Peyzaj kavramı, Avrupa Peyzaj Sözleşmesi'nde, doğal ve kültürel unsurların etkileşimleri sonucu oluşan alanlar olarak tanımlanmaktadır ve bu alanlar insanın bakış açısıyla anlam kazanmaktadır. Peyzaj, gözlemlenebilir bir çerçeve içinde yer alan, doğal ve kültürel unsurlardan oluşan bir manzaradır. Aynı zamanda bu kavram, bizi çevreleyen materyalleri nasıl algıladığımıza ve onlarla nasıl bir ilişki kurduğumuza dair bilgileri içerir (Ak 2013). Bir başka deyişle, doğal ve kültürel süreçlerin birbirleri arasında ve yeryüzü ile karmaşık ilişkileri sonucu oluşan, doğal ve kültürel karakteristikler bağlamında tanımlanabilen, kavranabilen ya da birbirlerinden ayrıştırılabilen arazi

Research paper thumbnail of From the Problem of Environmental Justice to Climate Justice

Sustainability, Conservation and Ecology in Spatial Planning and Design, 2022

The concept of environmental justice, which was only in the discourse of indigenous and poor comm... more The concept of environmental justice, which was only in the discourse of indigenous and poor communities or marginalized groups until a short time ago, has turned into a global problem with the changing climate and is now being studied under the name of climate justice. Although it is expected that changing conditions, climate, people who hold power and wealth, wrong or incomplete policies applied, and sometimes even lack of politics, will affect all people equally in every corner of the world in the 21st century, it is clear that this is not the case. This injustice has become more visible in the right to be represented in decision-making processes, being the voice of neglected minority groups, system-based inequalities in social and economic fields, and intra- and inter-generational justice. The benefits and costs related to climate change (environmental degradation, drought, decrease in freshwater resources, health, etc.) are unevenly distributed. Climate justice, which is one of the pursuits of environmental
justice, and issues that played an important role in shaping this movement are discussed in this report. Particularly in the environmental context, it should be taken into account that there is a clear injustice between groups that cannot be treated equally and equitably. Although the concepts of climate justice and environmental justice differ in terms of their origins, their scope and goals are similar. In this respect, both approaches to justice produce solutions to ensure sustainable social justice by protecting nature, climate, and people. These two concepts have been tried to be explained in line with their principles and scopes.

Research paper thumbnail of CLIMATE CHANGE FROM THE LANDSCAPE ARCHITECTURE PERSPECTIVE

RECENT STUDIES IN PLANNING AND DESIGN, 2022

Research paper thumbnail of PARTICIPATORY APPROACH ON CAMPUS VEGETATIVE LANDSCAPE DESIGN: A CASE STUDY IN VAN, TURKEY

ENGINEERING AND ARCHITECTURE SCIENCES- Theory, Current Researches and New Trends

Research paper thumbnail of VAN GÖLÜ YÜZEY ALANININ UZAKTAN ALGILAMA YÖNTEMLERİYLE ZAMANSAL VE MEKÂNSAL ANALİZİ

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Uluslararası Avrasya İklim Değişikliği Kongresi, 2022

Book, Van Yuzuncu Yil University Press, Publication no: 85 Van, Türkiye. * Bu kitapçıkta bulunan ... more Book, Van Yuzuncu Yil University Press, Publication no: 85 Van, Türkiye. * Bu kitapçıkta bulunan özet yayınların tamamı çift kör hakemli değerlendirmeye alınmış ve kongrede sunulmuştur. Bilimsel kısımlardaki sorumlulukları ilgili yazarlara aittir. * All of the abstract publications in this book were evaluated in a double-blind peer review and presented at the congress. Responsibilities in scientific sections belong to the respective authors.

Research paper thumbnail of IARCSAS 1st International Architectural Sciences and Application Symposium

MONITORING WATER SURFACE AREA CHANGE OF ACIGÖL LAKE THROUGH NDWI AND NDVI ANALYSIS BETWEEN 1985-2021, 2021

It is a known fact that throughout history, all civilizations preferred river valleys, lowlands, ... more It is a known fact that throughout history, all civilizations preferred river valleys, lowlands, lakes and shores when choosing a place for their living spaces. Wetlands, which have an important ecological and economic resource value, are also among the most fertile ecosystems. On a global scale, wetlands are destroyed by fragmentation as a result of some decisions and misapplications taken with purely commercial concerns. This situation threatens the sustainability of vital functions in the long term. In this study, after downloading Landsat 4-5 satellite images of 1985-1997-2009 and Landsat 8 satellite images of 2021 of Acıgöl (Çardak Lake), located between Afyonkarahisar and Denizli provinces in the Lakes Region, remote sensing methods were used in computer environment. Normalized Vegetation Index (NDVI) and Normalized Water Index (NDWI) analyzes were performed. Through these analyses, the temporal and spatial changes in Acıgöl and its surroundings, which are under protection in Class B Wetland status, are expressed with quantitative data. As a result of the analysis, the 36-year total change of Acıgöl and its surroundings has been revealed in three 12-year periods. As a result of Acıgöl's NDWI index, it was calculated that the lake surface decreased from 137726.969 hectares to 21302.737 hectares in 36 years, reducing rate was approximately 85%. Therewithal, it has been observed that some of the water surface that has disappeared as a result of the NDVI index has turned into grassland and the areas that can be described as forest vegetation have disappeared by 2021.

Research paper thumbnail of UZAKTAN ALGILAMA YÖNTEMLERİ KULLANILARAK NAMAK GÖLÜ YÜZEY SUYU DEĞİŞİMİNİN SU İNDEKSLERİ (AWEI, MNDWI, NDWI, WRI) ARACILIĞIYLA BELİRLENMESİ

Ecological Perspective, 2021

Lake Namak is a remnant of the Paratethys sea, which forms Lake Urmia, the Caspian Sea, and other... more Lake Namak is a remnant of the Paratethys sea, which forms Lake Urmia, the Caspian Sea, and other water bodies in Iran. Besides being a small salt lake, the lake is located 790 meters above sea level and is fed by the Qom river. However, with the effect of drought in recent years, decreasing surface water and increasing salinity have caused the lake to dry up. In this study, the spatial-temporal changes of Lake Namak between the years 2001-2021 -in three decades-Calculated using Landsat 5-TM, Landsat 7-ETM+ and Landsat 8-OLI images. In this study, Normalized Differential Water Index (NDWI), Modified Difference Water Index (MNDWI), Water Ratio Index (WRI) and Automatic Water Extraction Index (AWEI), which allows surface water extraction from Landsat data, were examined. As a result, the changes in the water surface that occurred in the 20-year period were compared spatially (km²) and it was determined that the NDWI index, which has a relatively high accuracy rate, can be used as a more useful method in determining the surface water compared to other indexes.

Research paper thumbnail of Isınan Dünyamız ve Peyzaj

Köşe Yazısı, Feb 15, 2022

Her canlı varlığın yaradılıştan gelen bir özellik olarak yüzleştiği fiziksel veya ruhsal kaynaklı... more Her canlı varlığın yaradılıştan gelen bir özellik olarak yüzleştiği fiziksel veya ruhsal kaynaklı sorunlarla baş edebilme yeteneği vardır. Dünyamızın da canlı bir organizma olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, bütün ekosistemleri barındıran, kırılgan ve hassas evimiz için de aynı özellik geçerlidir. Ancak sorunlar bir eşik değerini aştığında harici bir yardımcı kaynak olmaksızın durum çözümsüz hale gelebilir. Dünyamız için de özellikle sanayi devrimi ile birlikte başlayan durum bu şekildedir. Ormanların tahribi, yoğun kentleşme, artan sanayi ve nüfus, modern hayatın getirdiği zorunluluklar birleşerek dünyamızı baş etmekte zorlandığı bir duruma getirmiştir. Bu durum çevresel dengenin bozulması, hava, su ve toprak kirliliği, habitat parçalanması gibi birçok farklı sorunla beraber küresel ısınmayı doğurmuştur. İnsan faaliyetleri sonucu atmosferde ısıyı tutan sera gazlarının birikmesi ve ormansızlaşma tüm dünya için ortak sorun olan küresel ısınmayı tetikleyen en önemli iki nedendir. Karbondioksit, su buharı, metan, azot oksit, kloroflorokarbonlar başlıca sera gazlarıdır. Bu gazların insan kaynaklı olanları fosil yakıtlarının kullanımı, tarım, hayvancılık, ormansızlaşma ve biyokütle bozunumu, uygun olmayan atık yönetimi ve çeşitli endüstriyel faaliyetler sonucu açığa çıkmaktadır. Bütün bunlar, Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC)’nin kural koyucular için yayınladığı 6. Rapora göre, 21. yüzyılın ilk yarısında (2001-2021) ölçülen -insan kaynaklı- küresel yüzey sıcaklığının, 1850-1900 yılları arasındaki ölçümlerden 0.99 °C daha yüksek olmasına sebep olmuştur (IPCC, 2021). Bu durum, küresel sıcaklık değişiminin ivmesindeki artışı gözler önüne sermektedir. Günümüzde önemli karbon yutakları olan okyanuslar çekilmekte, permafrostlar (donmuş topraklar) ve dev buzul kütleleri erimekte, yağış rejimleri değişmekte ve bu durumun sonucu olarak da sel ve taşkınlar, toprak kayıpları, biyoçeşitlilikte azalma, can ve mal kaybı gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Harvard Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu’nun hazırladığı rapora göre (Coronavirus and Climate Change – C-CHANGE | Harvard T.H. Chan School of Public Health) gezegenimiz ısınırken karada ve denizde bulunan hayvanlar sıcaktan kurtulmak için kutuplara yöneliyor. Bu hareketlilik, daha önceden birbiri ile herhangi bir teması olmayan hayvanların diğer hayvanlarla temasa geçmesi ve patojenlerin yeni konakçılara girmesi için uygun bir ortam yaratmaktadır. Her ne kadar iklim değişikliğinin COVID-19’un yayılmasına direkt etki ettiğine dair yeterli kanıtımız olmasa da, küresel ısınmanın dünyadaki diğer türlerle olan ilişkimizi değiştirdiğini ve bunun sağlığımız ve enfeksiyon riskimiz için önemli olduğunu biliyoruz. Bu durumda rahatlıkla söyleyebiliriz ki, çeşitli insan faaliyetleri ile meydana gelen küresel ısınma, dünyamızın sahip olduğu hassas dengeyi bozarken insan sağlığı üzerinde de dolaylı yoldan etkilere sahiptir.