Göksel Baş | Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi / Social Sciences University of Ankara (original) (raw)

Papers by Göksel Baş

Research paper thumbnail of Dijital Beşerî Bilimler ve Geçmişin Haritalandırılması

Toplumsal Tarih Dergisi (Nisan 2023), Apr 2023

Coğrafi bilginin temsil edilmesi ve işlenmesine yarayan bu araçlar halihazırda Osmanlı araştırmal... more Coğrafi bilginin temsil edilmesi ve işlenmesine
yarayan bu araçlar halihazırda Osmanlı araştırmalarında
kullanılmaya başlanmış olsa da ortaya çıkan
nüvelerin ne kadar Osmanlı arşiv materyali bilgisi
gerektirdiği göz ardı edilmektedir. Demek istediğim,
Osmanlı arşivinde mahfuz binlerce vesikanın içeriğini,
kullanım amacını ve en önemlisi bu vesikaları
okuyup yorumlama becerisini edinmeden bu araçların
sağlamış olduğu analiz ve nihayetinde kartografik
gösterimin, yavan ve arşivin anlatısından uzak
olacağıdır. Haritalandırılan tarihin görsel cazibesi
“keşfedilmemiş” bir tarih yazım alanı açmış gibi bir
imge yaratsa da iyi ve güvenilir tarihçiliğin yolu hala
tozlu arşiv belgelerinin önümüze serdiği dünyayı
keşfetmekten geçiyor.

Research paper thumbnail of Ottoman serhad organization in the Balkans (1450s to early 1500s)

This thesis analyses the Ottoman frontier organization in the Balkans from the second half of the... more This thesis analyses the Ottoman frontier organization in the Balkans from the second half of the fifteenth century to the early sixteenth centuries. Based mainly on the archival documents, Ottoman chronicles, and the secondary sources this thesis first shows that the Ottomans already had an established and comprehensive frontier policy, long before the conquest of the Hungarian Kingdom and the subsequent establishment of a new serhad against the Habsburg Empire. Then, it gives specific attention to the participation of Christian military groups (Voynuks, Martoloses, and Vlachs) and local subjects in the Ottoman defense organization in exchange for the reduction or exemption from certain taxes. Also, it deals with the hierarchical organization in the fortresses, the composition of the garrison troops and their services. Lastly, it concentrates on the Ottoman financing methods for the garrison troops and tries to reveal the cost of the Ottoman network of fortresses.

Research paper thumbnail of "The Formation of the Ottoman Frontier Organization in the Balkans in the Second Half of the Fifteenth Century: Fortress Network, Military Personnel, Finance and Expenses", Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, 33, 2018 (2019), ss.151-181.

The Formation of the Ottoman Frontier Organization in the Balkans in the Second Half of the Fifte... more The Formation of the Ottoman Frontier Organization in the Balkans in
the Second Half of the Fifteenth Century: Fortress Network, Military
Personnel, Finance and Expenses

The aim of this article is to elucidate the formation, transformation, operation and the financial aspect of the Ottoman fortress network in the fifteenth-century Balkans. This is a subject of Ottoman military history, or more specifically, of Ottoman frontier history and it still harbours inadequate studies. Recent historiography on the Ottoman military history have focused generally on the period starting with the annexation of Hungary and extending to later years. However, the present study shows that Ottoman frontier practices had already been in use for a long time and well-established prior to the annexation of Hungary. Also, it devotes attention to the frontier, which the Ottomans established against the Venetians in the Peloponnese and Albania. To integrate studies of fifteenth-century Ottoman frontier history with those of the sixteenth and the seventeenth will undoubtedly occasion a more comprehensive view of the same subject.

Bu makalenin amacı genel itibariyle Osmanlı askeri tarihi, özelde ise Osmanlı serhad tarihi bağlamında tarihçiliğimizde henüz eksik çalışmalar barındıran 15. yüzyıl Osmanlı Balkanlarında kale savunma ağlarının ortaya çıkışı, dönüşümü, işleyişi ve tüm bu sistemin mali
külfetini aydınlatmaya çalışmaktır. Türkiye ve dünyadaki Osmanlı askeri tarih çalışmaları genel itibarıyla Osmanlıların Macaristan’ı ilhakı ile başlayan süreç ve sonrasına odaklanmıştır. Hâlbuki bu çalışma Osmanlı serhad pratiklerinin Macaristan’ın ilhakından çok daha evvel işler vaziyette olduğunu göstermekle birlikte karşılaştırmalı olarak Osmanlıların Mora’da ve Arnavutluk’ta Venediklilere karşı kurmuş oldukları serhadde de değinecektir. 15. yüzyıl Osmanlı serhad çalışmalarını 16. ve 17. yüzyıldaki mevcut literatüre eklemlemek şüphesiz ki Osmanlı serhad araştırmalarına daha bütüncül bir gözle bakmamıza olanak sağlayacaktır.

Research paper thumbnail of Seyh Bedrettin Borkluce Mustafa Kronoloji Denemesi

Uluslararası Börklüce Mustafa Sempozyumu (2-5 Haziran 2016) Bildiriler

Research paper thumbnail of OTTOMAN SERHAD ORGANIZATION IN THE BALKANS 1450s to Early 1500s

OTTOMAN SERHAD ORGANIZATION IN THE BALKANS (the 1450s to Early 1500s) This thesis analyses the Ot... more OTTOMAN SERHAD ORGANIZATION IN THE BALKANS (the 1450s to Early 1500s) This thesis analyses the Ottoman frontier organization in the Balkans from the second half of the fifteenth century to the early sixteenth centuries. Based mainly on the archival documents, Ottoman chronicles, and the secondary sources this thesis first shows that the Ottomans already had an established and comprehensive frontier policy, long before the conquest of the Hungarian Kingdom and the subsequent establishment of a new serhad against the Habsburg Empire. Then, it gives specific attention to the participation of Christian military groups (Voynuks, Martoloses, and Vlachs) and local subjects in the Ottoman defense organization in exchange for the reduction or exemption from certain taxes. Also, it deals with the hierarchical organization in the fortresses, the composition of the garrison troops and their services. Lastly, it concentrates on the Ottoman financing methods for the garrison troops and tries to reveal the cost of the Ottoman network of fortresses.

Research paper thumbnail of 17. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda Kriz ve Dönüşüm: ''İktisadi Kriz ve Değişimler''

31 Mayıs -2 Haziran 2012 tarihleri arasında İstanbul Şehir Üniversitesi'nde düzenlenen "17. Yüzyı... more 31 Mayıs -2 Haziran 2012 tarihleri arasında İstanbul Şehir Üniversitesi'nde düzenlenen "17. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu: Kriz ve Dönüşüm" başlıklı çalıştayın ardından yapılan değerlendirme toplantısında belli temalar ve kaynaklara odaklanan periyodik seminerlerin gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştı. Bu karardan hareketle, 7-9 Şubat 2013 tarihleri arasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde "17. Yüzyıl Krizi" eksenli, "İktisadi Kriz ve Değişimler" temasına odaklanan bir çalıştay düzenledi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Tarih Bölümü ve Tarih Vakfı'nın ortaklaşa düzenlediği ve "17. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda Kriz ve Dönüşüm" eksenli çalıştay serisinin üçüncüsü olan bu çalıştay, sunumları kadar tartışmalarıyla da verimli bir toplantı oldu. Çalıştay ODTÜ Tarih Bölümü Bölüm Başkanı Seçil Karal Akgün'ün hoş geldiniz konuşması ile başladı. Rahatsızlığı nedeniyle çalıştaya katılamayan Halil İnalcık'ın (Bilkent Üniversitesi) açılış konuşmasını Oktay Özel (Bilkent Üniversitesi) sundu. Halil İnalcık, 17. yüzyıl hakkında akılda tutulması gereken üç noktanın olduğunu belirtti ki aslında her üç nokta da global ölçekte yaşanan değişimlerle ilgilidir. Birincisi, dünya ticaret yollarındaki değişim, Atlantik'e kayış ve bunun Osmanlı İmparatorluğu'nun genel olarak ekonomisi üzerindeki etkileridir. İkincisi İran ipek ticaretinin dünya pazarlarına giriş yollarındaki değişme ve Osmanlıyı bypass ederek doğrudan pazarlara ulaşmasıyla ilgili gelişim ve dönüşümlerin uluslararası ticaret bağlamında Osmanlı ekonomisi üzerinde yarattığı önemli olumsuz etkidir. Akılda tutulması gereken üçüncü nokta ise enflasyondur. İnalcık'a göre, bu üç önemli değişimin Osmanlı ekonomisi ve iktisat tarihi üzerindeki karma etkisi düşündüğümüzden daha fazla ve derindir. Aslında 17. yüzyılda toplumsal alanda karşımıza çıkan bir takım 2 huzursuzluk, isyan ve sorunların hepsinin, bu üçlünün bir şekilde ortak sonucu olduğunu düşünen İnalcık, bu nedenle bu üç noktanın üzerine kafa yorulması gerektiğini belirtti. Oktay Özel'in Halil İnalcık adına yaptığı açılış konuşmasından sonra oturum başkanlığını Mehmet Genç'in (Şehir Üniversitesi) yaptığı, "Tarım Ekonomisi: 16. Yüzyılın Mirası" başlıklı I. Oturum başladı. Oturum başkanı Mehmet Genç'in konuya dönük bir giriş yaparak, 17. yüzyılın Osmanlı tarihinin en karmaşık, en problemli ve kriz diye nitelendirilen yüzyılı olduğunu; bu nedenle, 17. yüzyılın imparatorluğun dönemselleştirmesi içerisinde "durgunluk" ya da "duraklama" dönemi olarak adlandırılmasının yüzyılı tanıdıkça ironik geldiğini belirtti. Mehmet Genç, 17. Yüzyılın zannedildiği gibi sakin, durgun bir yüzyıl olmadığını belirterek bu yüzyılda tahta çıkan on padişahın altısının tahttan indirildiğini, ikisinin de öldürüldüğünü; buna ek olarak, bir valide sultanın öldürülmesinin ve imparatorluğun tarihi boyunca gerçekleşen üç şeyhülislam katlinin de bu yüzyılda gerçekleştiğini belirtti. 17. yüzyılın çok değişik manzaralarının olduğuna dikkat çeken Genç, Halil İnalcık'ın işaret ettiği ticaret yollarının değişimi noktasından hareketle sırasıyla, uluslararası ticaret, ticaret yollarının değişmesi, askeri değişim ve yeniçerilerin başka mesleklere ve iltizam sektörüne girişi gibi konulara değindi. Dönüşüm kavramından emin olmamakla beraber 17. yüzyılda ciddi bir kriz olduğunu ifade eden Genç, en önemli değişmenin, bu yüzyılda uzmanlaşmış bir bürokrasi olarak teşekkül eden Osmanlı bürokrasisinin yerleşmesi olduğunu belirtti. Mehmet Genç'in 17. yüzyıla ilişkin genel girişinin ardından oturum Mehmet Öz (Hacettepe Üniversitesi) "Köylü Ekonomisi (16. Yüzyılın Mirası)" başlıklı tebliğiyle hem 17. yüzyılın karakterine dair analizlerde bulundu hem de köylü ekonomisi bağlamında kriz öncesi durumun bir panoramasını çizdi. Konuşmasına 17. yüzyıl bir kriz miydi; değişim miydi; 3 dönüşüm müydü ve Osmanlı bunu nasıl değerlendiriyordu sorularıyla başlayan Öz, 16. yüzyıldan başlayarak yazılan siyasetname, nasihatname ve ıslahat layihası türü eserlerde bu konuyla ilgili zengin bir terminoloji olduğunu ifade etti. Öz, bu konuyla ilgili en çok rastlanan tabirin "nizam-ı âleme ihtilâl ve reaya ve berayaya infial gelmesi" olduğunu belirterek, Osmanlılarda bu konuya dair bir farkındalık, üzerinde araştırma ve düşünme çabası olduğunu vurguladı. Mehmet Öz, konuşmasının kalan kısmında köylü ekonomisini ele aldı ve Osmanlı toplum tasavvurunda köylünün yeri nedir sorusundan hareketle köylünün toplumun her kesiminin menfaatinin hâsıl olduğu zümre olarak başat rolünü vurguladı. Daire-i adliye kavramı üzerinden Osmanlı sosyo-politik düşüncesinde köylüye ve onun yaptığı üretime atfedilen önemin çok açık olduğunu belirtti. Buna göre, köylü sağlıklı bir şekilde üretim yapmaz ve köylüye adil davranılmazsa düzen, mülk ve devlet ayakta duramazdı. 16. yüzyıldaki köylü ekonomisi ve toplumu bağlamında sırasıyla, çift-hane sistemi, çift biriminin giderek parçalanması, nim-çift sayısının ya da toprağın ortaklaşa kullanımının artışı ve marjinal topraklar ya da ormandan toprak kazanma faaliyetinin artışı gibi konulara değindi. Mehmet Genç'in yaptığı değişim-dönüşüm vurgusundan hareketle, 17. yüzyılda ciddi bir değişim olduğu kanaatinde olduğunu belirten Öz, dönüşüm tabirinin bazen özensizce kullanıldığını belirtti. Öz'e göre, 17. Yüzyılda ne kadar köklü bir dönüşüm olduğunun iyi şekilde incelemek ve irdelemek gereklidir. İmparatorluğun bütün yüzyıllarında değişimin olduğunu vurgulayan Öz, Osmanlı'nın 14. yüzyılı ile 15. yüzyılının da birbirine çok fazla benzemediğini, 16. yüzyılda da çok değişik istikamette gelişmelerin vuku bulduğunu, kısacası değişmenin bütün yüzyıllar için geçerli bir olgu olduğunu ifade etti. Sonuç olarak, 16. yüzyıldaki köylü toplumunun ana karakterini 17. yüzyılda da devam ettirdiğini ifade eden Öz, köylü ekonomisinin 17. yüzyılda bir takım değişikliklere uğradığını 4 ve bu bağlamda Celali isyanları, nüfus artışı, tımarın mirî mukataalara dönüşmesi gibi olguların 17. yüzyıl köylü ekonomisini nasıl etkilediğinin üzerinde düşünülmesi gereken konular olduğunu vurgulayarak tebliğini bitirdi. İkinci konuşmacı Eugenia Kermeli (Bilkent Üniversitesi), "Miri Arazinin Hukuksal Değişimi (16. ve 17. Asırlar)" başlıklı bir tebliğ sundu. Gerek hukukta gerek toprak sistemindeki değişimlerin diğer toplumsal değişimlere göre daha az çarpıcı ve daha kademeli olarak gerçekleşen türden olduklarını belirten Kermeli, bu konular üzerinde yoğunlaşan birisi için değişimin tam olarak nerede ve nasıl yaşandığını göstermenin zor olduğunu ifade etti. Osmanlı hukukunun, Hanefi yorumunun sadece bir tekrarı olarak görüldüğü için hukuk teorisi konusunda çok az sayıda çalışma yapıldığını ifade eden Kermeli, Osmanlı hukukunun orijinal tarafları görülse dahi bunların da padişahın kudretine meşruiyet kazandırmaya yönelik çabalar olarak ele alındığını ifade etti. Tebliğine Kemalpaşazade ve Ebu's-suud'un mal, mülk, transfer ve toprağı işleme konularını rasyonelleştirme çabalarını analiz ederek başlayan Kermeli, mirî arazinin oluşumunu ve bunun hukuki anlamda meşrulaştırılma sürecini anlattı. Konuşmasının devamında icare (kira) kavramını ele alan Kermeli, çiftçi ve devlet ya da toprağın tasarrufunu elinde bulunduran kişi arasındaki ilişkiyi fetva ve kanunnameler üzerinden analiz etti. Kermeli'ye göre, icare kavramı, 17. yüzyılda tapuyu yavaş yavaş bir metaya dönüştürmüştür. Konuşmasının kalan kısmında Girit'teki arazi rejimini 1651 ve 1669 Kanunnameleri çerçevesinde, Osmanlı Devletinin arazi mülkiyetine yönelik değişen yaklaşımı bağlamında ele aldı. Buna göre, 1651 Kanunnamesi ile Girit'teki arazinin çoğunluğunun mülk arazi olarak verilmesi öngörülmüş ve 1669 Kanunnamesi ile de tüm arazi mülk arazi olarak verilerek kanun (örfî) vergiler de kaldırılmıştı. Bir başka deyişle, önceden miri ve mülk arazi rejimiyle vergilendirilen ve üzerinde zeytin yetiştirilen bu bölge, örfi vergilerden de muaf olarak mülk arazilere dönüşmüştür. Buna paralel bir gelişmeyi, aynı yıllarda Basra arazisi için de tespit 5 etmiştir. Basra Kanunnamesi, hurma üretimi yapılan Basra arazisini de aynı şekilde mülk arazi olarak tanımlamıştır. Girit arazisinin geçirmiş olduğu bu dönüşümün literatürde Kadızadeliler'in artan etkisi ya da Köprülü ailesinin faaliyetleriyle açıklandığını belirten Kermeli'ye göre, bu gelişme aslında Osmanlı Devleti'nin üretime bakış açısıyla ilişkilidir; devlet, araziden ne şekilde daha fazla vergi alabilecek ise ona göre bir düzenlemeye gidiyordu. Sonuç olarak, 17. Yüzyılın sonunda Osmanlı Devleti'nin arazi istismali konusunda yeni yollar keşfettiğini ve ticari mahsullerin yetiştirildiği belirli alanlarda klasik arazi sahipliğinin kavramları üzerinden yeni tanımlamalara gittiğini iddia etti. Oturumu tartışma bölümü takip etti. Bu bölümde söz alan Oktay Özel, Eugenia Kermeli'ye tebliğinde ele aldığı Girit ve Basra'nın zeytin ve hurma gibi meyve üretimi yapılan yerler olduğunu ifade ederek, arazi rejimindeki böylesi bir dönüşümün hububat üretimi yapılan bölgelerde de gerçekleşip gerçekleşmediğini sorarak bunun araştırılmaya değer bir konu olduğunu ifade etti. Mehmet Öz de aynı noktadan hareketle Oktay Özel'i destekledi. Kermeli, toprak rejiminde imparatorluk genelinde gerçekleşen dönüşümün olduğunu iddia etmediğini belirterek, asıl dikkat çekmek istediği noktanın Osmanlı Devleti'nin arazi üzerindeki rejimi belirlerken üretilen meta ve alacağı vergiye odaklanan bakış açısı olduğunu ifade etti. Özgür Kolçak ise bahsi geçen bölgelerin yeni ele geçen yerler olduğundan hareketle, zaten imparatorluk genelinde de facto olarak var olan uygulamaların kanunnamelerle kavramsallaştırılmış olabileceği ihtimali üzerinde durdu. Kermeli, pratikte buna fazla ihtimal vermediğini çünkü Midilli yeni alınmadığı halde Midilli için yeni bir kanunname yazıldığını ifade etti. İKİNCİ OTURUM: TARIM EKONOMİSİ: 17. YÜZYILDAN FRAGMANLAR Oktay Özel'in başkanlığındaki ikinci oturum, Oktay Özel'in "Nüfus Hareketleri ve İsyanların İktisadi ve Mali Etkileri" başlıklı tebliği ile başladı. 17. Yüzyıl nüfus hareketlerine Görebildiği kadarıyla, 17....

Conference Presentations by Göksel Baş

Research paper thumbnail of Balkanlar’da Osmanlı Serhad Kalelerinin Finansmanı (1450-1520), (CIEPO-23, Comité International des Études Pré-Ottomanes et Ottomanes, Sofia, Bulgaria, 11-15 September 2018).

Bu sunum, onbeşinci yüzyılın ikinci yarısından onaltıncı yüzyılın başlarına kadar olan dönemde (1... more Bu sunum, onbeşinci yüzyılın ikinci yarısından onaltıncı yüzyılın başlarına kadar olan dönemde (1450-1520) Balkanlar’da Osmanlı serhad kalelerinin finasmanı meselesini incelemektedir. Büyük oranda onbeşinci yüzyıla ait mukataa, yoklama ve tahrir defterlerine dayanan bu çalışmada; ilk olarak Osmanlılar’ın Macaristan’ı fethi sonrası Habsburglar’a karşı oluşturulan serhadden çok daha evvel işleyen ve bütüncül bir kale finansman organizasyonuna sahip olduğunu göstermektedir. Sunumda çeşitli yıllara ait veriler gösterilerek serhaddeki askeri personel sayısındaki değişim, savunmanın mali külfeti ve bu külfetin Osmanlı merkezi bütçesindeki yeri gösterilmeye çalışılacaktır. Bununla beraber, Osmanlıların sınır kalelerindeki garnizon kuvvetlerini finanse etme metotları ve yıllar içerisindeki değişim gösterilecektir. Aynı zamanda sunum haritalar ve tablolar ile desteklenecektir. Askeri Tarih bağlamında Osmanlı serhad çalışmaları 16. ve 17. yüzyıllarda Osmanlı-Habsburg çatışması üzerine yoğunlaşmış durumdadır. Bu çalışma, Macar Krallığı’nın ilhakından ve Habsburg İmparatorluğu ile paylaşılacak yeni bir serhaddin kurulmasından çok daha öncesinde var olan Osmanlı sınır kalelerinin ve kale personelinin finasmanı meselesine ışık tutmaktadır. Halihazırda var olan Osmanlı sınır çalışmalarında kronolojik olarak öncül sayılabilecek bu çalışma onbeşinci yüzyıl ve sonrası Osmanlı serhad politikalrına bütüncül bir şekilde bakmamızı da kolaylaştıracaktır.

Research paper thumbnail of Ottoman Frontier Organization in the Eastern Balkans (the 1450s – 1530s): Network of Fortresses and its Cost, the Composition of the Garrison Troops and Other Military Components, (Ottoman Archaeology in Romania: challenges, realities and perspectives, Bucharest, Romania, 20-21 October 2017).

This presentation analyses the Ottoman frontier organization in the Eastern section of the Balkan... more This presentation analyses the Ottoman frontier organization in the Eastern section of the Balkans (From Ram to Akkerman) from the second half of the fifteenth to the early sixteenth centuries. Based mainly on the archival documents, Ottoman chronicles, and the secondary sources this presentation first shows that the Ottomans already had an established and comprehensive frontier policy, long before the conquest of the Hungarian Kingdom and the subsequent establishment of a new serhād against the Hapsburg Empire. Then, it gives specific attention to the participation of Christian military groups (Voynuks, Martoloses, and Vlachs) and local subjects in the Ottoman defense organization in exchange for the reduction or exemption from certain taxes. Also, it deals with the hierarchical organization in the fortresses, the composition of the garrison troops and their services. Lastly, it concentrates on the Ottoman financing methods for the garrison troops and tries to reveal the cost of the Ottoman network of fortresses.

Research paper thumbnail of Ottoman Documentary Sources on Voynuk Organization in the Balkans in the Second Half of the Fifteenth Century, (14th International Congress of Ottoman Social and Economic History (ICOSEH),  Sofia, Bulgaria,  24-28 July, 2017).

The subject of this paper is the voynuk organization in the Ottoman Balkans in the second half of... more The subject of this paper is the voynuk organization in the Ottoman Balkans in the second half of the fifteenth century. It is a well-known fact that the Ottoman archival materials available are not sufficient to reveal the situation in the Peninsula concerning the new socio-economic and military order established by the Ottoman conquerors. Historians dealing with voynuks assert that they were auxiliary forces which provided transportation and horses for Ottoman army during the military campaigns, yet in times of peace they attended to the Istabl-ı Âmire (sultanic stables). One may find the assertion that before their transformation into royal stable-men some groups of them guarded the Ottoman borders in Bulgaria and Macedonia serving the Ottoman state as combat warriors. Besides, there is an exotic allegation with romantic-nationalist connotation, which qualifies the voynuks as “heroic fighters” against the “Ottoman occupation and feudal regime”. At any rate, the questions concerning social and military importance of the voynuk organization within the Ottoman state regime, still remain as a research problem. First and foremost it is necessary, if possible, to reveal the location of the voynuk groups in the fifteenth century Balkans, their settlements, numbers, military obligations, and services.
With this paper we will try to draw the scholars’ attention over some insufficiently explored or unknown until now Ottoman archival sources from the fifteenth century on the voynuk organization. These will help to define their military and social significance as well as their importance for the Ottoman state. Eventually researchers will have the opportunity to specify their place in the historical process.

Books by Göksel Baş

Research paper thumbnail of EARLY OTTOMAN MILITARY AND ADMINISTRATIVE ORDER IN THE BALKANS A MUSTER ROLL OF THE VOYNUK CORPS (DEFTER-İ ESÂMÎ-İ VOYNUGÂN) IN THE WESTERN BALKANS FROM 1487 Text and Index EVGENI RADUSHEV GÖKSEL BAŞ 21 st -Century Studies in Humanities

EARLY OTTOMAN MILITARY AND ADMINISTRATIVE ORDER IN THE BALKANS A MUSTER ROLL OF THE VOYNUK CORPS (DEFTER-İ ESÂMÎ-İ VOYNUGÂN) IN THE WESTERN BALKANS FROM 1487, 2020

The voynuk military organization was established as the Ottomans advanced into the Balkans. Histo... more The voynuk military organization was established as the Ottomans
advanced into the Balkans. Historical tradition dates them to the
reign of Murad I (1362–1389). The Ottoman survey register published
in this book reveals the exact number of voynuks in a strategically
important region for the Ottoman offensive in the Western Balkans.
It will help researchers consolidate their knowledge concerning the
early military and administrative order in Ottoman Rumelia.

Research paper thumbnail of Evgeni Radushev & Göksel Baş, EARLY OTTOMAN MILITARY AND ADMINISTRATIVE ORDER IN THE BALKANS: A MUSTER ROLL OF THE VOYNUK CORPS (DEFTER-İ ESÂMÎ-İ VOYNUGÂN) IN THE WESTERN BALKANS FROM 1487

Budapest: Hungarian Academy of Sciences: Reserch Centre for the Humanities, 2020

The voynuk military organization was established as the Ottomans advanced into the Balkans. Histo... more The voynuk military organization was established as the Ottomans
advanced into the Balkans. Historical tradition dates them to the
reign of Murad I (1362–1389). The Ottoman survey register published
in this book reveals the exact number of voynuks in a strategically
important region for the Ottoman offensive in the Western Balkans.
It will help researchers consolidate their knowledge concerning the
early military and administrative order in Ottoman Rumelia.

Research paper thumbnail of Dijital Beşerî Bilimler ve Geçmişin Haritalandırılması

Toplumsal Tarih Dergisi (Nisan 2023), Apr 2023

Coğrafi bilginin temsil edilmesi ve işlenmesine yarayan bu araçlar halihazırda Osmanlı araştırmal... more Coğrafi bilginin temsil edilmesi ve işlenmesine
yarayan bu araçlar halihazırda Osmanlı araştırmalarında
kullanılmaya başlanmış olsa da ortaya çıkan
nüvelerin ne kadar Osmanlı arşiv materyali bilgisi
gerektirdiği göz ardı edilmektedir. Demek istediğim,
Osmanlı arşivinde mahfuz binlerce vesikanın içeriğini,
kullanım amacını ve en önemlisi bu vesikaları
okuyup yorumlama becerisini edinmeden bu araçların
sağlamış olduğu analiz ve nihayetinde kartografik
gösterimin, yavan ve arşivin anlatısından uzak
olacağıdır. Haritalandırılan tarihin görsel cazibesi
“keşfedilmemiş” bir tarih yazım alanı açmış gibi bir
imge yaratsa da iyi ve güvenilir tarihçiliğin yolu hala
tozlu arşiv belgelerinin önümüze serdiği dünyayı
keşfetmekten geçiyor.

Research paper thumbnail of Ottoman serhad organization in the Balkans (1450s to early 1500s)

This thesis analyses the Ottoman frontier organization in the Balkans from the second half of the... more This thesis analyses the Ottoman frontier organization in the Balkans from the second half of the fifteenth century to the early sixteenth centuries. Based mainly on the archival documents, Ottoman chronicles, and the secondary sources this thesis first shows that the Ottomans already had an established and comprehensive frontier policy, long before the conquest of the Hungarian Kingdom and the subsequent establishment of a new serhad against the Habsburg Empire. Then, it gives specific attention to the participation of Christian military groups (Voynuks, Martoloses, and Vlachs) and local subjects in the Ottoman defense organization in exchange for the reduction or exemption from certain taxes. Also, it deals with the hierarchical organization in the fortresses, the composition of the garrison troops and their services. Lastly, it concentrates on the Ottoman financing methods for the garrison troops and tries to reveal the cost of the Ottoman network of fortresses.

Research paper thumbnail of "The Formation of the Ottoman Frontier Organization in the Balkans in the Second Half of the Fifteenth Century: Fortress Network, Military Personnel, Finance and Expenses", Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, 33, 2018 (2019), ss.151-181.

The Formation of the Ottoman Frontier Organization in the Balkans in the Second Half of the Fifte... more The Formation of the Ottoman Frontier Organization in the Balkans in
the Second Half of the Fifteenth Century: Fortress Network, Military
Personnel, Finance and Expenses

The aim of this article is to elucidate the formation, transformation, operation and the financial aspect of the Ottoman fortress network in the fifteenth-century Balkans. This is a subject of Ottoman military history, or more specifically, of Ottoman frontier history and it still harbours inadequate studies. Recent historiography on the Ottoman military history have focused generally on the period starting with the annexation of Hungary and extending to later years. However, the present study shows that Ottoman frontier practices had already been in use for a long time and well-established prior to the annexation of Hungary. Also, it devotes attention to the frontier, which the Ottomans established against the Venetians in the Peloponnese and Albania. To integrate studies of fifteenth-century Ottoman frontier history with those of the sixteenth and the seventeenth will undoubtedly occasion a more comprehensive view of the same subject.

Bu makalenin amacı genel itibariyle Osmanlı askeri tarihi, özelde ise Osmanlı serhad tarihi bağlamında tarihçiliğimizde henüz eksik çalışmalar barındıran 15. yüzyıl Osmanlı Balkanlarında kale savunma ağlarının ortaya çıkışı, dönüşümü, işleyişi ve tüm bu sistemin mali
külfetini aydınlatmaya çalışmaktır. Türkiye ve dünyadaki Osmanlı askeri tarih çalışmaları genel itibarıyla Osmanlıların Macaristan’ı ilhakı ile başlayan süreç ve sonrasına odaklanmıştır. Hâlbuki bu çalışma Osmanlı serhad pratiklerinin Macaristan’ın ilhakından çok daha evvel işler vaziyette olduğunu göstermekle birlikte karşılaştırmalı olarak Osmanlıların Mora’da ve Arnavutluk’ta Venediklilere karşı kurmuş oldukları serhadde de değinecektir. 15. yüzyıl Osmanlı serhad çalışmalarını 16. ve 17. yüzyıldaki mevcut literatüre eklemlemek şüphesiz ki Osmanlı serhad araştırmalarına daha bütüncül bir gözle bakmamıza olanak sağlayacaktır.

Research paper thumbnail of Seyh Bedrettin Borkluce Mustafa Kronoloji Denemesi

Uluslararası Börklüce Mustafa Sempozyumu (2-5 Haziran 2016) Bildiriler

Research paper thumbnail of OTTOMAN SERHAD ORGANIZATION IN THE BALKANS 1450s to Early 1500s

OTTOMAN SERHAD ORGANIZATION IN THE BALKANS (the 1450s to Early 1500s) This thesis analyses the Ot... more OTTOMAN SERHAD ORGANIZATION IN THE BALKANS (the 1450s to Early 1500s) This thesis analyses the Ottoman frontier organization in the Balkans from the second half of the fifteenth century to the early sixteenth centuries. Based mainly on the archival documents, Ottoman chronicles, and the secondary sources this thesis first shows that the Ottomans already had an established and comprehensive frontier policy, long before the conquest of the Hungarian Kingdom and the subsequent establishment of a new serhad against the Habsburg Empire. Then, it gives specific attention to the participation of Christian military groups (Voynuks, Martoloses, and Vlachs) and local subjects in the Ottoman defense organization in exchange for the reduction or exemption from certain taxes. Also, it deals with the hierarchical organization in the fortresses, the composition of the garrison troops and their services. Lastly, it concentrates on the Ottoman financing methods for the garrison troops and tries to reveal the cost of the Ottoman network of fortresses.

Research paper thumbnail of 17. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda Kriz ve Dönüşüm: ''İktisadi Kriz ve Değişimler''

31 Mayıs -2 Haziran 2012 tarihleri arasında İstanbul Şehir Üniversitesi'nde düzenlenen "17. Yüzyı... more 31 Mayıs -2 Haziran 2012 tarihleri arasında İstanbul Şehir Üniversitesi'nde düzenlenen "17. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu: Kriz ve Dönüşüm" başlıklı çalıştayın ardından yapılan değerlendirme toplantısında belli temalar ve kaynaklara odaklanan periyodik seminerlerin gerçekleştirilmesi kararlaştırılmıştı. Bu karardan hareketle, 7-9 Şubat 2013 tarihleri arasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde "17. Yüzyıl Krizi" eksenli, "İktisadi Kriz ve Değişimler" temasına odaklanan bir çalıştay düzenledi. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Tarih Bölümü ve Tarih Vakfı'nın ortaklaşa düzenlediği ve "17. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda Kriz ve Dönüşüm" eksenli çalıştay serisinin üçüncüsü olan bu çalıştay, sunumları kadar tartışmalarıyla da verimli bir toplantı oldu. Çalıştay ODTÜ Tarih Bölümü Bölüm Başkanı Seçil Karal Akgün'ün hoş geldiniz konuşması ile başladı. Rahatsızlığı nedeniyle çalıştaya katılamayan Halil İnalcık'ın (Bilkent Üniversitesi) açılış konuşmasını Oktay Özel (Bilkent Üniversitesi) sundu. Halil İnalcık, 17. yüzyıl hakkında akılda tutulması gereken üç noktanın olduğunu belirtti ki aslında her üç nokta da global ölçekte yaşanan değişimlerle ilgilidir. Birincisi, dünya ticaret yollarındaki değişim, Atlantik'e kayış ve bunun Osmanlı İmparatorluğu'nun genel olarak ekonomisi üzerindeki etkileridir. İkincisi İran ipek ticaretinin dünya pazarlarına giriş yollarındaki değişme ve Osmanlıyı bypass ederek doğrudan pazarlara ulaşmasıyla ilgili gelişim ve dönüşümlerin uluslararası ticaret bağlamında Osmanlı ekonomisi üzerinde yarattığı önemli olumsuz etkidir. Akılda tutulması gereken üçüncü nokta ise enflasyondur. İnalcık'a göre, bu üç önemli değişimin Osmanlı ekonomisi ve iktisat tarihi üzerindeki karma etkisi düşündüğümüzden daha fazla ve derindir. Aslında 17. yüzyılda toplumsal alanda karşımıza çıkan bir takım 2 huzursuzluk, isyan ve sorunların hepsinin, bu üçlünün bir şekilde ortak sonucu olduğunu düşünen İnalcık, bu nedenle bu üç noktanın üzerine kafa yorulması gerektiğini belirtti. Oktay Özel'in Halil İnalcık adına yaptığı açılış konuşmasından sonra oturum başkanlığını Mehmet Genç'in (Şehir Üniversitesi) yaptığı, "Tarım Ekonomisi: 16. Yüzyılın Mirası" başlıklı I. Oturum başladı. Oturum başkanı Mehmet Genç'in konuya dönük bir giriş yaparak, 17. yüzyılın Osmanlı tarihinin en karmaşık, en problemli ve kriz diye nitelendirilen yüzyılı olduğunu; bu nedenle, 17. yüzyılın imparatorluğun dönemselleştirmesi içerisinde "durgunluk" ya da "duraklama" dönemi olarak adlandırılmasının yüzyılı tanıdıkça ironik geldiğini belirtti. Mehmet Genç, 17. Yüzyılın zannedildiği gibi sakin, durgun bir yüzyıl olmadığını belirterek bu yüzyılda tahta çıkan on padişahın altısının tahttan indirildiğini, ikisinin de öldürüldüğünü; buna ek olarak, bir valide sultanın öldürülmesinin ve imparatorluğun tarihi boyunca gerçekleşen üç şeyhülislam katlinin de bu yüzyılda gerçekleştiğini belirtti. 17. yüzyılın çok değişik manzaralarının olduğuna dikkat çeken Genç, Halil İnalcık'ın işaret ettiği ticaret yollarının değişimi noktasından hareketle sırasıyla, uluslararası ticaret, ticaret yollarının değişmesi, askeri değişim ve yeniçerilerin başka mesleklere ve iltizam sektörüne girişi gibi konulara değindi. Dönüşüm kavramından emin olmamakla beraber 17. yüzyılda ciddi bir kriz olduğunu ifade eden Genç, en önemli değişmenin, bu yüzyılda uzmanlaşmış bir bürokrasi olarak teşekkül eden Osmanlı bürokrasisinin yerleşmesi olduğunu belirtti. Mehmet Genç'in 17. yüzyıla ilişkin genel girişinin ardından oturum Mehmet Öz (Hacettepe Üniversitesi) "Köylü Ekonomisi (16. Yüzyılın Mirası)" başlıklı tebliğiyle hem 17. yüzyılın karakterine dair analizlerde bulundu hem de köylü ekonomisi bağlamında kriz öncesi durumun bir panoramasını çizdi. Konuşmasına 17. yüzyıl bir kriz miydi; değişim miydi; 3 dönüşüm müydü ve Osmanlı bunu nasıl değerlendiriyordu sorularıyla başlayan Öz, 16. yüzyıldan başlayarak yazılan siyasetname, nasihatname ve ıslahat layihası türü eserlerde bu konuyla ilgili zengin bir terminoloji olduğunu ifade etti. Öz, bu konuyla ilgili en çok rastlanan tabirin "nizam-ı âleme ihtilâl ve reaya ve berayaya infial gelmesi" olduğunu belirterek, Osmanlılarda bu konuya dair bir farkındalık, üzerinde araştırma ve düşünme çabası olduğunu vurguladı. Mehmet Öz, konuşmasının kalan kısmında köylü ekonomisini ele aldı ve Osmanlı toplum tasavvurunda köylünün yeri nedir sorusundan hareketle köylünün toplumun her kesiminin menfaatinin hâsıl olduğu zümre olarak başat rolünü vurguladı. Daire-i adliye kavramı üzerinden Osmanlı sosyo-politik düşüncesinde köylüye ve onun yaptığı üretime atfedilen önemin çok açık olduğunu belirtti. Buna göre, köylü sağlıklı bir şekilde üretim yapmaz ve köylüye adil davranılmazsa düzen, mülk ve devlet ayakta duramazdı. 16. yüzyıldaki köylü ekonomisi ve toplumu bağlamında sırasıyla, çift-hane sistemi, çift biriminin giderek parçalanması, nim-çift sayısının ya da toprağın ortaklaşa kullanımının artışı ve marjinal topraklar ya da ormandan toprak kazanma faaliyetinin artışı gibi konulara değindi. Mehmet Genç'in yaptığı değişim-dönüşüm vurgusundan hareketle, 17. yüzyılda ciddi bir değişim olduğu kanaatinde olduğunu belirten Öz, dönüşüm tabirinin bazen özensizce kullanıldığını belirtti. Öz'e göre, 17. Yüzyılda ne kadar köklü bir dönüşüm olduğunun iyi şekilde incelemek ve irdelemek gereklidir. İmparatorluğun bütün yüzyıllarında değişimin olduğunu vurgulayan Öz, Osmanlı'nın 14. yüzyılı ile 15. yüzyılının da birbirine çok fazla benzemediğini, 16. yüzyılda da çok değişik istikamette gelişmelerin vuku bulduğunu, kısacası değişmenin bütün yüzyıllar için geçerli bir olgu olduğunu ifade etti. Sonuç olarak, 16. yüzyıldaki köylü toplumunun ana karakterini 17. yüzyılda da devam ettirdiğini ifade eden Öz, köylü ekonomisinin 17. yüzyılda bir takım değişikliklere uğradığını 4 ve bu bağlamda Celali isyanları, nüfus artışı, tımarın mirî mukataalara dönüşmesi gibi olguların 17. yüzyıl köylü ekonomisini nasıl etkilediğinin üzerinde düşünülmesi gereken konular olduğunu vurgulayarak tebliğini bitirdi. İkinci konuşmacı Eugenia Kermeli (Bilkent Üniversitesi), "Miri Arazinin Hukuksal Değişimi (16. ve 17. Asırlar)" başlıklı bir tebliğ sundu. Gerek hukukta gerek toprak sistemindeki değişimlerin diğer toplumsal değişimlere göre daha az çarpıcı ve daha kademeli olarak gerçekleşen türden olduklarını belirten Kermeli, bu konular üzerinde yoğunlaşan birisi için değişimin tam olarak nerede ve nasıl yaşandığını göstermenin zor olduğunu ifade etti. Osmanlı hukukunun, Hanefi yorumunun sadece bir tekrarı olarak görüldüğü için hukuk teorisi konusunda çok az sayıda çalışma yapıldığını ifade eden Kermeli, Osmanlı hukukunun orijinal tarafları görülse dahi bunların da padişahın kudretine meşruiyet kazandırmaya yönelik çabalar olarak ele alındığını ifade etti. Tebliğine Kemalpaşazade ve Ebu's-suud'un mal, mülk, transfer ve toprağı işleme konularını rasyonelleştirme çabalarını analiz ederek başlayan Kermeli, mirî arazinin oluşumunu ve bunun hukuki anlamda meşrulaştırılma sürecini anlattı. Konuşmasının devamında icare (kira) kavramını ele alan Kermeli, çiftçi ve devlet ya da toprağın tasarrufunu elinde bulunduran kişi arasındaki ilişkiyi fetva ve kanunnameler üzerinden analiz etti. Kermeli'ye göre, icare kavramı, 17. yüzyılda tapuyu yavaş yavaş bir metaya dönüştürmüştür. Konuşmasının kalan kısmında Girit'teki arazi rejimini 1651 ve 1669 Kanunnameleri çerçevesinde, Osmanlı Devletinin arazi mülkiyetine yönelik değişen yaklaşımı bağlamında ele aldı. Buna göre, 1651 Kanunnamesi ile Girit'teki arazinin çoğunluğunun mülk arazi olarak verilmesi öngörülmüş ve 1669 Kanunnamesi ile de tüm arazi mülk arazi olarak verilerek kanun (örfî) vergiler de kaldırılmıştı. Bir başka deyişle, önceden miri ve mülk arazi rejimiyle vergilendirilen ve üzerinde zeytin yetiştirilen bu bölge, örfi vergilerden de muaf olarak mülk arazilere dönüşmüştür. Buna paralel bir gelişmeyi, aynı yıllarda Basra arazisi için de tespit 5 etmiştir. Basra Kanunnamesi, hurma üretimi yapılan Basra arazisini de aynı şekilde mülk arazi olarak tanımlamıştır. Girit arazisinin geçirmiş olduğu bu dönüşümün literatürde Kadızadeliler'in artan etkisi ya da Köprülü ailesinin faaliyetleriyle açıklandığını belirten Kermeli'ye göre, bu gelişme aslında Osmanlı Devleti'nin üretime bakış açısıyla ilişkilidir; devlet, araziden ne şekilde daha fazla vergi alabilecek ise ona göre bir düzenlemeye gidiyordu. Sonuç olarak, 17. Yüzyılın sonunda Osmanlı Devleti'nin arazi istismali konusunda yeni yollar keşfettiğini ve ticari mahsullerin yetiştirildiği belirli alanlarda klasik arazi sahipliğinin kavramları üzerinden yeni tanımlamalara gittiğini iddia etti. Oturumu tartışma bölümü takip etti. Bu bölümde söz alan Oktay Özel, Eugenia Kermeli'ye tebliğinde ele aldığı Girit ve Basra'nın zeytin ve hurma gibi meyve üretimi yapılan yerler olduğunu ifade ederek, arazi rejimindeki böylesi bir dönüşümün hububat üretimi yapılan bölgelerde de gerçekleşip gerçekleşmediğini sorarak bunun araştırılmaya değer bir konu olduğunu ifade etti. Mehmet Öz de aynı noktadan hareketle Oktay Özel'i destekledi. Kermeli, toprak rejiminde imparatorluk genelinde gerçekleşen dönüşümün olduğunu iddia etmediğini belirterek, asıl dikkat çekmek istediği noktanın Osmanlı Devleti'nin arazi üzerindeki rejimi belirlerken üretilen meta ve alacağı vergiye odaklanan bakış açısı olduğunu ifade etti. Özgür Kolçak ise bahsi geçen bölgelerin yeni ele geçen yerler olduğundan hareketle, zaten imparatorluk genelinde de facto olarak var olan uygulamaların kanunnamelerle kavramsallaştırılmış olabileceği ihtimali üzerinde durdu. Kermeli, pratikte buna fazla ihtimal vermediğini çünkü Midilli yeni alınmadığı halde Midilli için yeni bir kanunname yazıldığını ifade etti. İKİNCİ OTURUM: TARIM EKONOMİSİ: 17. YÜZYILDAN FRAGMANLAR Oktay Özel'in başkanlığındaki ikinci oturum, Oktay Özel'in "Nüfus Hareketleri ve İsyanların İktisadi ve Mali Etkileri" başlıklı tebliği ile başladı. 17. Yüzyıl nüfus hareketlerine Görebildiği kadarıyla, 17....

Research paper thumbnail of Balkanlar’da Osmanlı Serhad Kalelerinin Finansmanı (1450-1520), (CIEPO-23, Comité International des Études Pré-Ottomanes et Ottomanes, Sofia, Bulgaria, 11-15 September 2018).

Bu sunum, onbeşinci yüzyılın ikinci yarısından onaltıncı yüzyılın başlarına kadar olan dönemde (1... more Bu sunum, onbeşinci yüzyılın ikinci yarısından onaltıncı yüzyılın başlarına kadar olan dönemde (1450-1520) Balkanlar’da Osmanlı serhad kalelerinin finasmanı meselesini incelemektedir. Büyük oranda onbeşinci yüzyıla ait mukataa, yoklama ve tahrir defterlerine dayanan bu çalışmada; ilk olarak Osmanlılar’ın Macaristan’ı fethi sonrası Habsburglar’a karşı oluşturulan serhadden çok daha evvel işleyen ve bütüncül bir kale finansman organizasyonuna sahip olduğunu göstermektedir. Sunumda çeşitli yıllara ait veriler gösterilerek serhaddeki askeri personel sayısındaki değişim, savunmanın mali külfeti ve bu külfetin Osmanlı merkezi bütçesindeki yeri gösterilmeye çalışılacaktır. Bununla beraber, Osmanlıların sınır kalelerindeki garnizon kuvvetlerini finanse etme metotları ve yıllar içerisindeki değişim gösterilecektir. Aynı zamanda sunum haritalar ve tablolar ile desteklenecektir. Askeri Tarih bağlamında Osmanlı serhad çalışmaları 16. ve 17. yüzyıllarda Osmanlı-Habsburg çatışması üzerine yoğunlaşmış durumdadır. Bu çalışma, Macar Krallığı’nın ilhakından ve Habsburg İmparatorluğu ile paylaşılacak yeni bir serhaddin kurulmasından çok daha öncesinde var olan Osmanlı sınır kalelerinin ve kale personelinin finasmanı meselesine ışık tutmaktadır. Halihazırda var olan Osmanlı sınır çalışmalarında kronolojik olarak öncül sayılabilecek bu çalışma onbeşinci yüzyıl ve sonrası Osmanlı serhad politikalrına bütüncül bir şekilde bakmamızı da kolaylaştıracaktır.

Research paper thumbnail of Ottoman Frontier Organization in the Eastern Balkans (the 1450s – 1530s): Network of Fortresses and its Cost, the Composition of the Garrison Troops and Other Military Components, (Ottoman Archaeology in Romania: challenges, realities and perspectives, Bucharest, Romania, 20-21 October 2017).

This presentation analyses the Ottoman frontier organization in the Eastern section of the Balkan... more This presentation analyses the Ottoman frontier organization in the Eastern section of the Balkans (From Ram to Akkerman) from the second half of the fifteenth to the early sixteenth centuries. Based mainly on the archival documents, Ottoman chronicles, and the secondary sources this presentation first shows that the Ottomans already had an established and comprehensive frontier policy, long before the conquest of the Hungarian Kingdom and the subsequent establishment of a new serhād against the Hapsburg Empire. Then, it gives specific attention to the participation of Christian military groups (Voynuks, Martoloses, and Vlachs) and local subjects in the Ottoman defense organization in exchange for the reduction or exemption from certain taxes. Also, it deals with the hierarchical organization in the fortresses, the composition of the garrison troops and their services. Lastly, it concentrates on the Ottoman financing methods for the garrison troops and tries to reveal the cost of the Ottoman network of fortresses.

Research paper thumbnail of Ottoman Documentary Sources on Voynuk Organization in the Balkans in the Second Half of the Fifteenth Century, (14th International Congress of Ottoman Social and Economic History (ICOSEH),  Sofia, Bulgaria,  24-28 July, 2017).

The subject of this paper is the voynuk organization in the Ottoman Balkans in the second half of... more The subject of this paper is the voynuk organization in the Ottoman Balkans in the second half of the fifteenth century. It is a well-known fact that the Ottoman archival materials available are not sufficient to reveal the situation in the Peninsula concerning the new socio-economic and military order established by the Ottoman conquerors. Historians dealing with voynuks assert that they were auxiliary forces which provided transportation and horses for Ottoman army during the military campaigns, yet in times of peace they attended to the Istabl-ı Âmire (sultanic stables). One may find the assertion that before their transformation into royal stable-men some groups of them guarded the Ottoman borders in Bulgaria and Macedonia serving the Ottoman state as combat warriors. Besides, there is an exotic allegation with romantic-nationalist connotation, which qualifies the voynuks as “heroic fighters” against the “Ottoman occupation and feudal regime”. At any rate, the questions concerning social and military importance of the voynuk organization within the Ottoman state regime, still remain as a research problem. First and foremost it is necessary, if possible, to reveal the location of the voynuk groups in the fifteenth century Balkans, their settlements, numbers, military obligations, and services.
With this paper we will try to draw the scholars’ attention over some insufficiently explored or unknown until now Ottoman archival sources from the fifteenth century on the voynuk organization. These will help to define their military and social significance as well as their importance for the Ottoman state. Eventually researchers will have the opportunity to specify their place in the historical process.

Research paper thumbnail of EARLY OTTOMAN MILITARY AND ADMINISTRATIVE ORDER IN THE BALKANS A MUSTER ROLL OF THE VOYNUK CORPS (DEFTER-İ ESÂMÎ-İ VOYNUGÂN) IN THE WESTERN BALKANS FROM 1487 Text and Index EVGENI RADUSHEV GÖKSEL BAŞ 21 st -Century Studies in Humanities

EARLY OTTOMAN MILITARY AND ADMINISTRATIVE ORDER IN THE BALKANS A MUSTER ROLL OF THE VOYNUK CORPS (DEFTER-İ ESÂMÎ-İ VOYNUGÂN) IN THE WESTERN BALKANS FROM 1487, 2020

The voynuk military organization was established as the Ottomans advanced into the Balkans. Histo... more The voynuk military organization was established as the Ottomans
advanced into the Balkans. Historical tradition dates them to the
reign of Murad I (1362–1389). The Ottoman survey register published
in this book reveals the exact number of voynuks in a strategically
important region for the Ottoman offensive in the Western Balkans.
It will help researchers consolidate their knowledge concerning the
early military and administrative order in Ottoman Rumelia.

Research paper thumbnail of Evgeni Radushev & Göksel Baş, EARLY OTTOMAN MILITARY AND ADMINISTRATIVE ORDER IN THE BALKANS: A MUSTER ROLL OF THE VOYNUK CORPS (DEFTER-İ ESÂMÎ-İ VOYNUGÂN) IN THE WESTERN BALKANS FROM 1487

Budapest: Hungarian Academy of Sciences: Reserch Centre for the Humanities, 2020

The voynuk military organization was established as the Ottomans advanced into the Balkans. Histo... more The voynuk military organization was established as the Ottomans
advanced into the Balkans. Historical tradition dates them to the
reign of Murad I (1362–1389). The Ottoman survey register published
in this book reveals the exact number of voynuks in a strategically
important region for the Ottoman offensive in the Western Balkans.
It will help researchers consolidate their knowledge concerning the
early military and administrative order in Ottoman Rumelia.