Tuğba Evrim Maden | Other (original) (raw)

Uploads

Papers by Tuğba Evrim Maden

Research paper thumbnail of The Turkish Perspective on the Euphrates and Tigris River Basin

ISPI Dossier - MENA’s Fertile Crescent in the Time of Dry Geopolitics, 2020

Research paper thumbnail of THREAT TO THE WORLD HYDROLOGICAL CRIME AND ECOLOGICAL GENOCIDE

Research paper thumbnail of AZERBAYCAN’DA SU KITLIĞI VE ERMENİSTAN İLE SARSANG REZERVUARI SORUNU

Ermeni Araştırmaları , 2015

Su dünyada yaşam döngüsünün temel yapıtaşı olan elementtir. Kıt bir kaynak haline gelmeye başlaya... more Su dünyada yaşam döngüsünün temel yapıtaşı olan elementtir. Kıt bir
kaynak haline gelmeye başlayan su kaynakları, enerji ve gıda üretiminde
önemli bir rol oynamaktadır. Bu özelliği ile su, fosil kaynaklar kadar önemli
bir hale gelmiştir. Su, savaşlarda veya devletlerin ikili ilişkilerinde bir
önşart, tehdit veya silah olarak kullanılmaktadır. Azerbaycan’da bir su
sıkıntısı yaşanmaktadır. Bu sıkıntının önümüzdeki yıllarda da artmasından
ve ülkenin sosyal ve ekonomik yapısını etkilemesinden endişe edilmektedir.
Karabağ, Ermenistan ve Azerbaycan arasında uzun yıllardır varolan bir
sorundur. Karabağ sorununun bilinmeyen bir yönü ise sınırları içerisinde
yer alan Sarsang Rezervuarıdır. Ermenistan, işgal altında tuttuğu Sarsang
rezervuarını Azerbaycan’a karşı bir silah olarak kullanmaktadır. Bu
çalışmada suyun politik boyutu ve Azerbaycan’da su kaynaklarının genel
durumu değerlendirilirken, Ermenistan’ın Sarsang rezervuarını bir tehdit
aracı olarak kullanma süreci ele alınacaktır.

Research paper thumbnail of Yemen’de Yaşanan Su Yokluğu ve İç Savaşa Etkisi

Gerek çevresel güvenlik literatüründe, gerekse yakın zamanda yayımlanan Dünya Ekonomik Forumu’nun... more Gerek çevresel güvenlik literatüründe, gerekse yakın zamanda yayımlanan Dünya Ekonomik Forumu’nun yayımladığı 10. Küresel Risk raporunda da belirtildiği gibi su kaynaklarının azalması ve bozulması gerek topluluklar arasında ülke içinde gerekse ülkeler arasında çatışmalara ve huzursuzluklara neden olacaktır. Emsal durumlara gerek Ortadoğu’da ülkelerin dış politikasında su kaynaklarının aldığı rolde, gerek Arap baharı sürecide kıtlığın tetikleyici rolü ile şahit olduk. En son olarak son 10 yıldır yaşadığı su kıtlığı ile Yemen örneği ile karşı karşıya durumdayız.

İç savaş yaşayan ve bölünme tehlikesiyle karşı karşıya olan Yemen’de su yokluğu da bu sürecin oluşumunda katkısıyla birlikte önemli bir sorundur. Ülkede gün geçtikçe artan su yokluğu ülkenin sosyal, ekonomik ve politik istikrarsızlığını daha da tetiklemiştir.

2009 tarihli Carnegie Endowment for International Peace raporuna göre Sana dünyada su ikmali sağlayamayan ilk başkent olarak kayıtlara geçmiştir. Sana’da şebekeden 9 günde 1 gün su verilebilmektedir. Yemen aslında çevresinde yer alan Körfez ülkelerine göre su potansiyeli açısından şanslı bir ülkeydi. Fakat nüfus artışı, kontrolsüzce kaçak kuyuların açılması, yolsuzluk, suyun israf edilmesi ve en önemlisi su kaynakları yönetimi yokluğu günümüzde yaşanan su sorununun temellerini oluşturmuştur. İklim değişiminin de yağış rejimleri üzerindeki olumsuz etkisi inkar edilemez fakat Yemen’de yaşanan su sorunu hidrolojik olmaktan ziyade yönetim kaynaklı bir sorundur. Yarı kurak - kurak iklim kuşağında yer alan Yemen’de yağışlar muson tropik bölgeler arası kavuşma ve Kızıldeniz kavuşma zonlarına bağlı olarak Mart – Eylül ayları arasında gerçekleşmektedir. FAO rakamlarına göre Yemen’de yıllık ortalama yağış değeri 167 mm’dir. Dağlık bölgelerde yağış miktarı 600-800 mm arasında değişmektedir. Komşu bölgelerle kıyaslanınca bir şans olarak gözüken bu miktar yağmur sularının etkin değerlendirilmesi ile su bütçesine büyük katkıda bulunabilir. Dünya Bankası rakamlarına göre 1980’li yıllarda Yemen’de kişi başına düşen yenilenebilir su miktarı yılda 245 mm’dir. Şu anda Yemen’de kişi başına düşen yenilenebilir su miktarı yılda 86 metreküptür, bu rakam Yemen’de mutlak su kıtlığı olduğunu ifade etmektedir. Yemen su ihtiyacını sadece yenilenebilir su kaynaklarından sağlamamaktadır ayrıca derin kuyular açarak yenilenemeyen su kaynaklarını yoğun bir biçimde kullanmaktadır. Arab Environment: Future Challenges raporuna göre Yemen’de yüzey sularının miktarı 2250 milyon metreküptür, yeraltısuyu beslenimi 1400 milyon metreküptür, yeraltısuyu kullanımı ise 2200 milyon metreküptür. Bu hesaba göre yeraltısularında her yıl en az 800 milyon metreküp bütçe açığı oluşmaktadır. Geleneksel olmayan su kaynakları ile yılda 9 milyon metreküp su desalinasyondan, 52 milyon metreküp su ise drenajdan dönen ve atık suların arıtılması ile elde edilmektedir. Yoğun kullanım nedeniyle yüzey sularında gözle görülür bir sığlaşma yaşanırken, yer altı sularında durum daha vahim bir almıştır. 1970’lerde su tablası 30 metre iken, günümüzde bu rakam 1200 metrenin üzerindedir.

Su temini ülkede etnik çatışmaların bir nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle göçebe gruplar arasında bir sorun olan su meselesi, Kuzey vilayeti Al-Jawf’ta 30 yıldır iki grup arasında bir kan davası haline gelmiştir.

Suyun yüzde 90’ı Ortadoğu’nun genelinde de gözlendiği gibi tarımda kullanılmaktadır. suyun etkin olarak kullanılmadığı Yemen’de tarımda kullanılan suyun yüzde %50’si “khat” üretiminde kullanılmaktadır. Nüfusun yarısından fazlasının açlık çektiği ülke su kaynaklarının yüzde 45’i gıda olarak tüketilmeyen narkotik bir otun üretimi için heba edilmektedir. Ayrıca, sanitasyon olmaması su kaynaklı hastalıkların yayılmasına ve ölümlere neden olmaktadır.

Çözüm Çabaları

Yemen’de yaşanan su krizine ilişkin olarak Dünya Bankası, GİZ, UNDP, JICA gibi örgütler ve özel sektör çeşitli projeler ile çözüm yaratmaya çalışmış fakat istenilen sonuca ulaşılamamıştır.
Öncelikle, iç savaşın yaşandığı ülkede politik istikrar ve devamında su yönetimine ilişkin kurumların inşa edilmesi gerekmektedir. Su yönetimi ve kullanımının bu kurumun kontrolü altında gerçekleşmesi gerekmektedir.

Yağışların gerçekleştiği dönemlerde yağmur hasadı yapılabilmesi için gerekli mekanizmların kurulması gerekmektedir.

Yeraltısularının kullanımının denetlenmesi ve açılan kuyuların kontrol altına alınması gerekmektedir. Fakat bürokratlar tarafından hala daha derin kuyuların açılması, su sorununun çözümü için en pratik yol olarak sunulmaktadır. Ayrıca, ülkede kullanılan yeraltısuyu %99 oranında kaçak kuyulardan elde edilmektedir.

Khat üretiminin azaltılması da önemli bir konudur. Ama kırsal kesimde çiftçilerin geçim kaynağı khat üretimidir. Ayrıca, khat üretimi aşiret liderleri, politikacılar ve askerler tarafından yönetilmektedir. 1970 ve 2000 yılları arasında Khat üretimi 8000 hektardan – 103 bin hektara ulaşmıştır.

Su kaçağına neden olan su dağıtım şebekesinin tamir edilmesi ve yenilenmesi gerekmektedir.

Suyun en yoğun harcandığı tarım sektöründe, modern sulama tekniklerinin kullanılması sağlanmalıdır. Keza gelişmiş sulama sistemleri sadece sulanan alanların yüzde 4’ünde kullanılmaktadır.

Atık suyun tekrar arıtılıp kullanılması teşvik edilmelidir.

Akifer beslenmesi alternatif bir çözüm olarak sunulmalıdır.

Desalinasyon kapasitesi arttırılması ancak Yemen'in fakir bir ülke olması nedeniyle dışarıdan sağlanacak bir destek ile uygulanabilir.

Research paper thumbnail of İran; Fırat ve Dicle Havzasının Saklı Kıyıdaşı

Ortadoğu’nun önemli havzalarından, Fırat-Dicle havzası sularının son 50 yıllık faydalanma geçmişi... more Ortadoğu’nun önemli havzalarından, Fırat-Dicle havzası sularının son 50 yıllık faydalanma geçmişini gözden geçirdiğimiz zaman aktör olarak karşımıza Türkiye, Suriye ve Irak çıkmaktadır. Teknik olarak kıyıdaş ülke sınırları içinden katkılar göz önüne alındığında ortalama değerler ile Fırat nehrine Türkiye yüzde 90, Suriye yüzde 10 oranında katkıda bulunduğu gözlenir. Dicle nehrine ise Türkiye yüzde 40, Irak yüzde 50 ve İran’da yüzde 10 civarında katkı yapmaktadır. İran’ın, özellikle Dicle nehrinin önemli bir kolu olan Diyala’ya ve Şatt'ül-Arab nehrine Karun nehrinden yaptığı su katkısı göz ardı edilecek gibi değildir. İran’ın söz konusu kollar üzerinde geliştirdiği su transferi projeleri özellikle Irak’ta sulama alanında kullanılan su kaynaklarını olumsuz etkilemektedir.

Fırat ve Dicle nehirlerinin, Irak, Suriye ve Türkiye ilişkilerinde önemli bir belirleyici etken olma süreci 1960’lara, Türkiye ve Suriye’nin Keban ve Tabqa barajlarını yapmaya başlama dönemlerine dayanmaktadır. Yaklaşık 50 yılı aşan bir sınıraşan su tarihine sahip dönem içerisinde gerek müzakereler gerekse teknik toplantılarda İran yer almamıştır. Son dönemlerde yapılan bilimsel çalışmalarda İran’da yer almaya başlamıştır. Ama bu çalışmalarda da İran kıyıdaş kimliğini net bir biçimde ortaya koymamaktadır.

Havzada üst kıyıdaş konumunda olan İran son 10 yıldır ülke genelinde su kaynakları açısından büyük sorun yaşamaktadır. Gerek iklim değişimi, gerekse su kaynaklarının yanlış yönetimi İran’ı bu krize sürüklemiştir. 1970’lerden itibaren merkez vilayetlerin su sorununun çözmek için diğer havzalardan su transferi projeleri gerçekleştiren İran, son dönemlerde kaynak olarak kullandığı donor havzalarda da su sorunu yaşanmaya başlaması ile birlikte, bir kısır döngü içine girmeye başlamıştır. Özellikle Irak’a akan nehirleri üzerinde de yaptığı su transferi projeleri, hem kendi ülkesinde söz konusu havzalarda bulunan vilayetlerde hem de Irak’ta endişeler yaratmaktadır.

İran ve Irak’ın 1200 km’lik sınırı boyunca çok sayıda nehir ve suyolu kesişmektedir. Sınır boyunca 42’den fazla suyolu iki ülkenin sınırlarını aşmaktadır.

Irak ve İran’ın kıyıdaş olduğu ve Dicle nehrinin önemli kollarından biri olan nehri ise Diyala nehridir. Diyala nehri yaklaşık 31.896 km2 büyüklüğünde bir havzaya sahiptir. Havzanın yüzde 75’i Irak toprakları içerisinde yer almaktadır. İran’da doğup Diyala’ya katılan sular sırasıyla; Beara, Towels, Serwan (Diyala nehrinin en onemli koludur) ve Zegmen sularıdır. Bu sular Irak toprakları içerisinde Diyala nehri üzerinde 1962 yılında inşa edilmiş olan 3000 milyon metreküp kapasiteye sahip Derbandikan barajı için önemli kaynaklardır. Ayrıca, Abassan (Hawassan), Karatu ve Derendek suları da diğer önemli sulardır.

Diyala nehrinin en önemli kolu Al-Wand nehridir. Al-Wand nehrinin İran içerisinde iki onemli kolu Dara ve Said Sadek sularıdır. Al-Wand nehri İran’ın Dolahu Dağlarından doğmaktadır ve Dicle nehrine yılda 5,74 milyar metreküp katkı sağlamaktadır. Toplam uzunluğu 152 km olan nehrin 89 kilometresi İran sınırları içerisinde yer alırken, 63 kilometresi Irak sınırları içerisindedir. Al Wand nehri özellikle kurak dönemlerde İran ve Irak arasında sorun yaratmaktadır. Özellikle yaz dönemlerinde İran’ın nehir sularını derive etmesi nedeniyle ortaya çıkan bu gerilimin daha da tırmanması İranlı yetkililerin, Al-Wand nehrinden daha fazla su bırakacağı sözünü vermesi üzerine söz konusu sorun o dönemlerde çözülmüştür.

Dicle nehrinin önemli kaynaklarından biri olan Küçük Zap nehri, İran’da doğmaktadır. 21.475 km2 büyüklüğünde olan havzasının yüzde 74’ü Irak toprakları içerisinde yer almaktadır. Küçük Zap nehrinin kolları sırasıyla; Banowsota, Zarawa, Bani, Fazlaje, Kokasor, Wazna,Khairy Nerzenk, Leo, Tshezan, Janbera, KhaleelAbad, Kula’dır. Irak dokümanlarına göre toplam debisi 7,5 milyar metreküp olan Küçük Zap nehri, Irak’ta 2,85 milyar metreküp debiye sahiptir.

Dicle nehrini besleyen kolların önemli bir bölümü daha önce de bahsettiğimiz gibi İran’da doğmaktadır. İran, söz konusu bu kollar üzerine özellikle Sirwan ve Karun nehirleri üzerinde baraj inşa etmeye ve su transferi projelerine devam etmektedir. Irak’ın yanlış su kaynakları yönetimi ve yaşadığı kurak dönemler nedeniyle su sıkıntısı çektiği aşikardır. Buna ek olarak İran’ın membada gerçekleştirdiği su projeleri Irak’ta endişe yaratmaktadır. Özellikle yaz aylarında Irak’ın su kesintisi ve yarattığı etkilerle ilgili sıkıntıları sıkça medyada yer almaktadır. Aynı zamanda, Irak söz konusu projelerin su miktarı ve kalitesini olumsuz yönde etkileyeceği endişesini de taşımaktadır.

Research paper thumbnail of LÜBNAN’DA YAŞANAN SU SORUNUNDA İKLİM DEĞİŞİMİ VE GÖÇMENLERİN ROLÜ

Research paper thumbnail of Arap Baharı ve  Gıda Güvenliği

Research paper thumbnail of Suriyeli Göçmenler  ve Kamplarda  Yaşanan Su Sorunu

Research paper thumbnail of “SUSUZ VE ÇARESİZ: ORTADOĞU’DA SU  SORUNUNA ÇÖZÜM ARAYIŞLARI” KONFERANSI  - 14-18 Mayıs 2014

Research paper thumbnail of Ortadoğu'da Su Güvenliği

Research paper thumbnail of İran'da Urmiye Gölü Sorunu

Drying up of the Lake Urmia which is located in northwestern Iran and is the third largest saltwa... more Drying up of the Lake Urmia which is located in northwestern Iran and is the third largest saltwater lake on earth frequently comes to the forefront in water-related news since 2011. Especially the impact of the Lake's shrinkage on Azeri population in the region in social and economic terms added also a political dimension to the existing environmental problem. The total area of the Lake Urmia located in northwestern Iran ranged between 4750-6100 km2 before the shrinkage. The fact that annual precipitation remained below the average for many years and also the excessive use of waters feeding the Lake led to its shrinkage by a third. In the region with the example of Aral Sea, the current situation of the Lake Urmia causes concern about the future of the Lake.

Research paper thumbnail of İklim Değişiminin Arap Baharında "Tehdit Tetikleyici" Rolü ve Suriye

Research paper thumbnail of Sınıraşan Su Havzalarında İşbirliği Sorunu

There is a bilateral pressure on water resources resulting from both human activities and changes... more There is a bilateral pressure on water resources resulting from both human activities and changes caused by nature. As a result of decline in water resources, today and in the future, countries will have difficulty in meeting the water demand of people in their regions and also in utilizing water resources due to insufficiency of water. The fact that water is a fundamental source of life and shortages lead to social tension, rivalry and conflict. Unilateral misuse of this exhaustible resource has been a driving force to create a joint management of resources. In this study, the utilization of transboundary waters in cooperation was assessed within the framework of theories of international relations.

Research paper thumbnail of Kriz Dönemlerinde Su Politikaları: Türkiye-Suriye

In the regions, where surface waters are limited, as the Middle East; the use of water which is e... more In the regions, where surface waters are limited, as the Middle East; the use of water which is especially used by more than a country also shapes the inter-state relations. Water resources, one of the most important issues in the relations among the states, might lead to conflicts and also it might become a weapon or a target that could be used in case of a conflict-crisis-war from time to time; and it might be one of the first targets to be attacked in order to weaken the other side during this process. As it is well known, the Arab Spring, emerging in the Middle East at the beginning of 2011, has influenced Syria as the neighbor country of Turkey since March. The events, which have taken place in Syria, have negatively affected the positive relations between the two countries that had been going on for the last 10 years. While Turkey indicated that she could implement economic sanctions on Syria, Minister of Foreign Affairs of the Republic of Turkey Ahmet Davutoğlu stated that any restriction related to water would not be made on the transboundary waters, which are important both for Syria and Iraq, and which originate from Turkey and flow into Syria and Iraq.

Research paper thumbnail of Delhi Policy Group – Barış ve Çatışma Programı, “Afganistan’da Barış ve İstikrar: Komşularının Katkısı” Bölgesel Konferansı

Research paper thumbnail of Havzalararası Su Transferinde Büyük Adım:  KKTC İçme Suyu Temin Projesi

The idea of water transfer through a pipeline from Turkey occurs as a certain way of solution in ... more The idea of water transfer through a pipeline from Turkey occurs as a certain way of solution in order to solve the problem of water shortage in TRNC. The project which aims to transfer water about 75 millions of cubic metres per year has come to agenda again. The foundation of the Alakopru Dam, which will be built on the Dragon river, is the important milestone of the project of "TRNC Domestic Water Supply" on 7 March 2011. By this project, which will be achieved for the first time in the world, 2,83 cubic metres of water is planned to flow from the pipeline per second. The difference between the current amount of water and the amount of needed water will be made up by this project in TRNC and therefore, overpumping of the groundwater will be decreased. The most important thing is the TRNC, which has one of the lowest domestic water quality in the world, will have access to clean domestic water. This project, which will be an important international experience in terms of water transfer, will be an example to other countries who has problems of water shortage.

Research paper thumbnail of Türkiye-Suriye ilişkilerinde su

The development of the relations between Turkey and Syria are defined by the turning points such ... more The development of the relations between Turkey and Syria are defined by the turning points such as; the Hatay issue, the cold war period, the Adana Agreement signed in 1998, Hafez Assad's death in 2000 and Bashar Assad's taking over the power, the 2003 Invasion of Iraq by the U.S., and the ongoing civil commotions taking place in Syria since March. The transboundary waters have occupied an important place in the Turkey-Syria relations, from past to present. The water resources, to which Turkey and Syria are riparians, are directly related to the changing balances in the Middle East as well as in the Turkey-Syria relations, and they take form accordingly.

Research paper thumbnail of ORSAM Su Araştırmaları Programı Rapor 5 : TÜRKİYE-SURİYE İLİŞKİLERİ: SINIRAŞAN SULARDA ÖRNEK İŞBİRLİĞİ OLARAK ASİ DOSTLUK BARAJI (TR)

Research paper thumbnail of İran'da Su Kaynakları Yönetimi

In Iran, besides the unequal distribution of water resources across the whole country, the expans... more In Iran, besides the unequal distribution of water resources across the whole country, the expansion of cities as a result of immigration, agricultural and industrial developments lead to problems in demands for both domestic water and other usages of water. In addition to this, in Iran, the amount of water per capita differs by basins as a result of the unequal distribution of precipitation and population density. Recently, the problems related to water resources Iran has been going through have attained a level affecting both Iran's domestic policy and her relations with the neighboring countries.

Research paper thumbnail of Global Warming and Environmental Security

balwois.com

In traditional sense, the notion of "security" is defined as political and military threats direc... more In traditional sense, the notion of "security" is defined as political and military threats directed against the national sovereignty. The boundary of this notion is widened after 1990s as environmental issues and their global and transboundary aspects became a threat to the security of nations. In Millennium Project, the environmental security as defined as "the relative public safety from environmental dangers caused by natural or human process due to ignorance, accident, mismanagement, or design; originating within or across national borders".

Research paper thumbnail of The Turkish Perspective on the Euphrates and Tigris River Basin

ISPI Dossier - MENA’s Fertile Crescent in the Time of Dry Geopolitics, 2020

Research paper thumbnail of THREAT TO THE WORLD HYDROLOGICAL CRIME AND ECOLOGICAL GENOCIDE

Research paper thumbnail of AZERBAYCAN’DA SU KITLIĞI VE ERMENİSTAN İLE SARSANG REZERVUARI SORUNU

Ermeni Araştırmaları , 2015

Su dünyada yaşam döngüsünün temel yapıtaşı olan elementtir. Kıt bir kaynak haline gelmeye başlaya... more Su dünyada yaşam döngüsünün temel yapıtaşı olan elementtir. Kıt bir
kaynak haline gelmeye başlayan su kaynakları, enerji ve gıda üretiminde
önemli bir rol oynamaktadır. Bu özelliği ile su, fosil kaynaklar kadar önemli
bir hale gelmiştir. Su, savaşlarda veya devletlerin ikili ilişkilerinde bir
önşart, tehdit veya silah olarak kullanılmaktadır. Azerbaycan’da bir su
sıkıntısı yaşanmaktadır. Bu sıkıntının önümüzdeki yıllarda da artmasından
ve ülkenin sosyal ve ekonomik yapısını etkilemesinden endişe edilmektedir.
Karabağ, Ermenistan ve Azerbaycan arasında uzun yıllardır varolan bir
sorundur. Karabağ sorununun bilinmeyen bir yönü ise sınırları içerisinde
yer alan Sarsang Rezervuarıdır. Ermenistan, işgal altında tuttuğu Sarsang
rezervuarını Azerbaycan’a karşı bir silah olarak kullanmaktadır. Bu
çalışmada suyun politik boyutu ve Azerbaycan’da su kaynaklarının genel
durumu değerlendirilirken, Ermenistan’ın Sarsang rezervuarını bir tehdit
aracı olarak kullanma süreci ele alınacaktır.

Research paper thumbnail of Yemen’de Yaşanan Su Yokluğu ve İç Savaşa Etkisi

Gerek çevresel güvenlik literatüründe, gerekse yakın zamanda yayımlanan Dünya Ekonomik Forumu’nun... more Gerek çevresel güvenlik literatüründe, gerekse yakın zamanda yayımlanan Dünya Ekonomik Forumu’nun yayımladığı 10. Küresel Risk raporunda da belirtildiği gibi su kaynaklarının azalması ve bozulması gerek topluluklar arasında ülke içinde gerekse ülkeler arasında çatışmalara ve huzursuzluklara neden olacaktır. Emsal durumlara gerek Ortadoğu’da ülkelerin dış politikasında su kaynaklarının aldığı rolde, gerek Arap baharı sürecide kıtlığın tetikleyici rolü ile şahit olduk. En son olarak son 10 yıldır yaşadığı su kıtlığı ile Yemen örneği ile karşı karşıya durumdayız.

İç savaş yaşayan ve bölünme tehlikesiyle karşı karşıya olan Yemen’de su yokluğu da bu sürecin oluşumunda katkısıyla birlikte önemli bir sorundur. Ülkede gün geçtikçe artan su yokluğu ülkenin sosyal, ekonomik ve politik istikrarsızlığını daha da tetiklemiştir.

2009 tarihli Carnegie Endowment for International Peace raporuna göre Sana dünyada su ikmali sağlayamayan ilk başkent olarak kayıtlara geçmiştir. Sana’da şebekeden 9 günde 1 gün su verilebilmektedir. Yemen aslında çevresinde yer alan Körfez ülkelerine göre su potansiyeli açısından şanslı bir ülkeydi. Fakat nüfus artışı, kontrolsüzce kaçak kuyuların açılması, yolsuzluk, suyun israf edilmesi ve en önemlisi su kaynakları yönetimi yokluğu günümüzde yaşanan su sorununun temellerini oluşturmuştur. İklim değişiminin de yağış rejimleri üzerindeki olumsuz etkisi inkar edilemez fakat Yemen’de yaşanan su sorunu hidrolojik olmaktan ziyade yönetim kaynaklı bir sorundur. Yarı kurak - kurak iklim kuşağında yer alan Yemen’de yağışlar muson tropik bölgeler arası kavuşma ve Kızıldeniz kavuşma zonlarına bağlı olarak Mart – Eylül ayları arasında gerçekleşmektedir. FAO rakamlarına göre Yemen’de yıllık ortalama yağış değeri 167 mm’dir. Dağlık bölgelerde yağış miktarı 600-800 mm arasında değişmektedir. Komşu bölgelerle kıyaslanınca bir şans olarak gözüken bu miktar yağmur sularının etkin değerlendirilmesi ile su bütçesine büyük katkıda bulunabilir. Dünya Bankası rakamlarına göre 1980’li yıllarda Yemen’de kişi başına düşen yenilenebilir su miktarı yılda 245 mm’dir. Şu anda Yemen’de kişi başına düşen yenilenebilir su miktarı yılda 86 metreküptür, bu rakam Yemen’de mutlak su kıtlığı olduğunu ifade etmektedir. Yemen su ihtiyacını sadece yenilenebilir su kaynaklarından sağlamamaktadır ayrıca derin kuyular açarak yenilenemeyen su kaynaklarını yoğun bir biçimde kullanmaktadır. Arab Environment: Future Challenges raporuna göre Yemen’de yüzey sularının miktarı 2250 milyon metreküptür, yeraltısuyu beslenimi 1400 milyon metreküptür, yeraltısuyu kullanımı ise 2200 milyon metreküptür. Bu hesaba göre yeraltısularında her yıl en az 800 milyon metreküp bütçe açığı oluşmaktadır. Geleneksel olmayan su kaynakları ile yılda 9 milyon metreküp su desalinasyondan, 52 milyon metreküp su ise drenajdan dönen ve atık suların arıtılması ile elde edilmektedir. Yoğun kullanım nedeniyle yüzey sularında gözle görülür bir sığlaşma yaşanırken, yer altı sularında durum daha vahim bir almıştır. 1970’lerde su tablası 30 metre iken, günümüzde bu rakam 1200 metrenin üzerindedir.

Su temini ülkede etnik çatışmaların bir nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle göçebe gruplar arasında bir sorun olan su meselesi, Kuzey vilayeti Al-Jawf’ta 30 yıldır iki grup arasında bir kan davası haline gelmiştir.

Suyun yüzde 90’ı Ortadoğu’nun genelinde de gözlendiği gibi tarımda kullanılmaktadır. suyun etkin olarak kullanılmadığı Yemen’de tarımda kullanılan suyun yüzde %50’si “khat” üretiminde kullanılmaktadır. Nüfusun yarısından fazlasının açlık çektiği ülke su kaynaklarının yüzde 45’i gıda olarak tüketilmeyen narkotik bir otun üretimi için heba edilmektedir. Ayrıca, sanitasyon olmaması su kaynaklı hastalıkların yayılmasına ve ölümlere neden olmaktadır.

Çözüm Çabaları

Yemen’de yaşanan su krizine ilişkin olarak Dünya Bankası, GİZ, UNDP, JICA gibi örgütler ve özel sektör çeşitli projeler ile çözüm yaratmaya çalışmış fakat istenilen sonuca ulaşılamamıştır.
Öncelikle, iç savaşın yaşandığı ülkede politik istikrar ve devamında su yönetimine ilişkin kurumların inşa edilmesi gerekmektedir. Su yönetimi ve kullanımının bu kurumun kontrolü altında gerçekleşmesi gerekmektedir.

Yağışların gerçekleştiği dönemlerde yağmur hasadı yapılabilmesi için gerekli mekanizmların kurulması gerekmektedir.

Yeraltısularının kullanımının denetlenmesi ve açılan kuyuların kontrol altına alınması gerekmektedir. Fakat bürokratlar tarafından hala daha derin kuyuların açılması, su sorununun çözümü için en pratik yol olarak sunulmaktadır. Ayrıca, ülkede kullanılan yeraltısuyu %99 oranında kaçak kuyulardan elde edilmektedir.

Khat üretiminin azaltılması da önemli bir konudur. Ama kırsal kesimde çiftçilerin geçim kaynağı khat üretimidir. Ayrıca, khat üretimi aşiret liderleri, politikacılar ve askerler tarafından yönetilmektedir. 1970 ve 2000 yılları arasında Khat üretimi 8000 hektardan – 103 bin hektara ulaşmıştır.

Su kaçağına neden olan su dağıtım şebekesinin tamir edilmesi ve yenilenmesi gerekmektedir.

Suyun en yoğun harcandığı tarım sektöründe, modern sulama tekniklerinin kullanılması sağlanmalıdır. Keza gelişmiş sulama sistemleri sadece sulanan alanların yüzde 4’ünde kullanılmaktadır.

Atık suyun tekrar arıtılıp kullanılması teşvik edilmelidir.

Akifer beslenmesi alternatif bir çözüm olarak sunulmalıdır.

Desalinasyon kapasitesi arttırılması ancak Yemen'in fakir bir ülke olması nedeniyle dışarıdan sağlanacak bir destek ile uygulanabilir.

Research paper thumbnail of İran; Fırat ve Dicle Havzasının Saklı Kıyıdaşı

Ortadoğu’nun önemli havzalarından, Fırat-Dicle havzası sularının son 50 yıllık faydalanma geçmişi... more Ortadoğu’nun önemli havzalarından, Fırat-Dicle havzası sularının son 50 yıllık faydalanma geçmişini gözden geçirdiğimiz zaman aktör olarak karşımıza Türkiye, Suriye ve Irak çıkmaktadır. Teknik olarak kıyıdaş ülke sınırları içinden katkılar göz önüne alındığında ortalama değerler ile Fırat nehrine Türkiye yüzde 90, Suriye yüzde 10 oranında katkıda bulunduğu gözlenir. Dicle nehrine ise Türkiye yüzde 40, Irak yüzde 50 ve İran’da yüzde 10 civarında katkı yapmaktadır. İran’ın, özellikle Dicle nehrinin önemli bir kolu olan Diyala’ya ve Şatt'ül-Arab nehrine Karun nehrinden yaptığı su katkısı göz ardı edilecek gibi değildir. İran’ın söz konusu kollar üzerinde geliştirdiği su transferi projeleri özellikle Irak’ta sulama alanında kullanılan su kaynaklarını olumsuz etkilemektedir.

Fırat ve Dicle nehirlerinin, Irak, Suriye ve Türkiye ilişkilerinde önemli bir belirleyici etken olma süreci 1960’lara, Türkiye ve Suriye’nin Keban ve Tabqa barajlarını yapmaya başlama dönemlerine dayanmaktadır. Yaklaşık 50 yılı aşan bir sınıraşan su tarihine sahip dönem içerisinde gerek müzakereler gerekse teknik toplantılarda İran yer almamıştır. Son dönemlerde yapılan bilimsel çalışmalarda İran’da yer almaya başlamıştır. Ama bu çalışmalarda da İran kıyıdaş kimliğini net bir biçimde ortaya koymamaktadır.

Havzada üst kıyıdaş konumunda olan İran son 10 yıldır ülke genelinde su kaynakları açısından büyük sorun yaşamaktadır. Gerek iklim değişimi, gerekse su kaynaklarının yanlış yönetimi İran’ı bu krize sürüklemiştir. 1970’lerden itibaren merkez vilayetlerin su sorununun çözmek için diğer havzalardan su transferi projeleri gerçekleştiren İran, son dönemlerde kaynak olarak kullandığı donor havzalarda da su sorunu yaşanmaya başlaması ile birlikte, bir kısır döngü içine girmeye başlamıştır. Özellikle Irak’a akan nehirleri üzerinde de yaptığı su transferi projeleri, hem kendi ülkesinde söz konusu havzalarda bulunan vilayetlerde hem de Irak’ta endişeler yaratmaktadır.

İran ve Irak’ın 1200 km’lik sınırı boyunca çok sayıda nehir ve suyolu kesişmektedir. Sınır boyunca 42’den fazla suyolu iki ülkenin sınırlarını aşmaktadır.

Irak ve İran’ın kıyıdaş olduğu ve Dicle nehrinin önemli kollarından biri olan nehri ise Diyala nehridir. Diyala nehri yaklaşık 31.896 km2 büyüklüğünde bir havzaya sahiptir. Havzanın yüzde 75’i Irak toprakları içerisinde yer almaktadır. İran’da doğup Diyala’ya katılan sular sırasıyla; Beara, Towels, Serwan (Diyala nehrinin en onemli koludur) ve Zegmen sularıdır. Bu sular Irak toprakları içerisinde Diyala nehri üzerinde 1962 yılında inşa edilmiş olan 3000 milyon metreküp kapasiteye sahip Derbandikan barajı için önemli kaynaklardır. Ayrıca, Abassan (Hawassan), Karatu ve Derendek suları da diğer önemli sulardır.

Diyala nehrinin en önemli kolu Al-Wand nehridir. Al-Wand nehrinin İran içerisinde iki onemli kolu Dara ve Said Sadek sularıdır. Al-Wand nehri İran’ın Dolahu Dağlarından doğmaktadır ve Dicle nehrine yılda 5,74 milyar metreküp katkı sağlamaktadır. Toplam uzunluğu 152 km olan nehrin 89 kilometresi İran sınırları içerisinde yer alırken, 63 kilometresi Irak sınırları içerisindedir. Al Wand nehri özellikle kurak dönemlerde İran ve Irak arasında sorun yaratmaktadır. Özellikle yaz dönemlerinde İran’ın nehir sularını derive etmesi nedeniyle ortaya çıkan bu gerilimin daha da tırmanması İranlı yetkililerin, Al-Wand nehrinden daha fazla su bırakacağı sözünü vermesi üzerine söz konusu sorun o dönemlerde çözülmüştür.

Dicle nehrinin önemli kaynaklarından biri olan Küçük Zap nehri, İran’da doğmaktadır. 21.475 km2 büyüklüğünde olan havzasının yüzde 74’ü Irak toprakları içerisinde yer almaktadır. Küçük Zap nehrinin kolları sırasıyla; Banowsota, Zarawa, Bani, Fazlaje, Kokasor, Wazna,Khairy Nerzenk, Leo, Tshezan, Janbera, KhaleelAbad, Kula’dır. Irak dokümanlarına göre toplam debisi 7,5 milyar metreküp olan Küçük Zap nehri, Irak’ta 2,85 milyar metreküp debiye sahiptir.

Dicle nehrini besleyen kolların önemli bir bölümü daha önce de bahsettiğimiz gibi İran’da doğmaktadır. İran, söz konusu bu kollar üzerine özellikle Sirwan ve Karun nehirleri üzerinde baraj inşa etmeye ve su transferi projelerine devam etmektedir. Irak’ın yanlış su kaynakları yönetimi ve yaşadığı kurak dönemler nedeniyle su sıkıntısı çektiği aşikardır. Buna ek olarak İran’ın membada gerçekleştirdiği su projeleri Irak’ta endişe yaratmaktadır. Özellikle yaz aylarında Irak’ın su kesintisi ve yarattığı etkilerle ilgili sıkıntıları sıkça medyada yer almaktadır. Aynı zamanda, Irak söz konusu projelerin su miktarı ve kalitesini olumsuz yönde etkileyeceği endişesini de taşımaktadır.

Research paper thumbnail of LÜBNAN’DA YAŞANAN SU SORUNUNDA İKLİM DEĞİŞİMİ VE GÖÇMENLERİN ROLÜ

Research paper thumbnail of Arap Baharı ve  Gıda Güvenliği

Research paper thumbnail of Suriyeli Göçmenler  ve Kamplarda  Yaşanan Su Sorunu

Research paper thumbnail of “SUSUZ VE ÇARESİZ: ORTADOĞU’DA SU  SORUNUNA ÇÖZÜM ARAYIŞLARI” KONFERANSI  - 14-18 Mayıs 2014

Research paper thumbnail of Ortadoğu'da Su Güvenliği

Research paper thumbnail of İran'da Urmiye Gölü Sorunu

Drying up of the Lake Urmia which is located in northwestern Iran and is the third largest saltwa... more Drying up of the Lake Urmia which is located in northwestern Iran and is the third largest saltwater lake on earth frequently comes to the forefront in water-related news since 2011. Especially the impact of the Lake's shrinkage on Azeri population in the region in social and economic terms added also a political dimension to the existing environmental problem. The total area of the Lake Urmia located in northwestern Iran ranged between 4750-6100 km2 before the shrinkage. The fact that annual precipitation remained below the average for many years and also the excessive use of waters feeding the Lake led to its shrinkage by a third. In the region with the example of Aral Sea, the current situation of the Lake Urmia causes concern about the future of the Lake.

Research paper thumbnail of İklim Değişiminin Arap Baharında "Tehdit Tetikleyici" Rolü ve Suriye

Research paper thumbnail of Sınıraşan Su Havzalarında İşbirliği Sorunu

There is a bilateral pressure on water resources resulting from both human activities and changes... more There is a bilateral pressure on water resources resulting from both human activities and changes caused by nature. As a result of decline in water resources, today and in the future, countries will have difficulty in meeting the water demand of people in their regions and also in utilizing water resources due to insufficiency of water. The fact that water is a fundamental source of life and shortages lead to social tension, rivalry and conflict. Unilateral misuse of this exhaustible resource has been a driving force to create a joint management of resources. In this study, the utilization of transboundary waters in cooperation was assessed within the framework of theories of international relations.

Research paper thumbnail of Kriz Dönemlerinde Su Politikaları: Türkiye-Suriye

In the regions, where surface waters are limited, as the Middle East; the use of water which is e... more In the regions, where surface waters are limited, as the Middle East; the use of water which is especially used by more than a country also shapes the inter-state relations. Water resources, one of the most important issues in the relations among the states, might lead to conflicts and also it might become a weapon or a target that could be used in case of a conflict-crisis-war from time to time; and it might be one of the first targets to be attacked in order to weaken the other side during this process. As it is well known, the Arab Spring, emerging in the Middle East at the beginning of 2011, has influenced Syria as the neighbor country of Turkey since March. The events, which have taken place in Syria, have negatively affected the positive relations between the two countries that had been going on for the last 10 years. While Turkey indicated that she could implement economic sanctions on Syria, Minister of Foreign Affairs of the Republic of Turkey Ahmet Davutoğlu stated that any restriction related to water would not be made on the transboundary waters, which are important both for Syria and Iraq, and which originate from Turkey and flow into Syria and Iraq.

Research paper thumbnail of Delhi Policy Group – Barış ve Çatışma Programı, “Afganistan’da Barış ve İstikrar: Komşularının Katkısı” Bölgesel Konferansı

Research paper thumbnail of Havzalararası Su Transferinde Büyük Adım:  KKTC İçme Suyu Temin Projesi

The idea of water transfer through a pipeline from Turkey occurs as a certain way of solution in ... more The idea of water transfer through a pipeline from Turkey occurs as a certain way of solution in order to solve the problem of water shortage in TRNC. The project which aims to transfer water about 75 millions of cubic metres per year has come to agenda again. The foundation of the Alakopru Dam, which will be built on the Dragon river, is the important milestone of the project of "TRNC Domestic Water Supply" on 7 March 2011. By this project, which will be achieved for the first time in the world, 2,83 cubic metres of water is planned to flow from the pipeline per second. The difference between the current amount of water and the amount of needed water will be made up by this project in TRNC and therefore, overpumping of the groundwater will be decreased. The most important thing is the TRNC, which has one of the lowest domestic water quality in the world, will have access to clean domestic water. This project, which will be an important international experience in terms of water transfer, will be an example to other countries who has problems of water shortage.

Research paper thumbnail of Türkiye-Suriye ilişkilerinde su

The development of the relations between Turkey and Syria are defined by the turning points such ... more The development of the relations between Turkey and Syria are defined by the turning points such as; the Hatay issue, the cold war period, the Adana Agreement signed in 1998, Hafez Assad's death in 2000 and Bashar Assad's taking over the power, the 2003 Invasion of Iraq by the U.S., and the ongoing civil commotions taking place in Syria since March. The transboundary waters have occupied an important place in the Turkey-Syria relations, from past to present. The water resources, to which Turkey and Syria are riparians, are directly related to the changing balances in the Middle East as well as in the Turkey-Syria relations, and they take form accordingly.

Research paper thumbnail of ORSAM Su Araştırmaları Programı Rapor 5 : TÜRKİYE-SURİYE İLİŞKİLERİ: SINIRAŞAN SULARDA ÖRNEK İŞBİRLİĞİ OLARAK ASİ DOSTLUK BARAJI (TR)

Research paper thumbnail of İran'da Su Kaynakları Yönetimi

In Iran, besides the unequal distribution of water resources across the whole country, the expans... more In Iran, besides the unequal distribution of water resources across the whole country, the expansion of cities as a result of immigration, agricultural and industrial developments lead to problems in demands for both domestic water and other usages of water. In addition to this, in Iran, the amount of water per capita differs by basins as a result of the unequal distribution of precipitation and population density. Recently, the problems related to water resources Iran has been going through have attained a level affecting both Iran's domestic policy and her relations with the neighboring countries.

Research paper thumbnail of Global Warming and Environmental Security

balwois.com

In traditional sense, the notion of "security" is defined as political and military threats direc... more In traditional sense, the notion of "security" is defined as political and military threats directed against the national sovereignty. The boundary of this notion is widened after 1990s as environmental issues and their global and transboundary aspects became a threat to the security of nations. In Millennium Project, the environmental security as defined as "the relative public safety from environmental dangers caused by natural or human process due to ignorance, accident, mismanagement, or design; originating within or across national borders".

Research paper thumbnail of Irak su kaynakları yonetimi

Irak'ta Su Kaynakları ve Yönetimi , 2012

Tarihçe Türkiye'de eksikliği hissedilmeye başlayan Ortadoğu araştırmaları konusunda kamuoyunun ve... more Tarihçe Türkiye'de eksikliği hissedilmeye başlayan Ortadoğu araştırmaları konusunda kamuoyunun ve dış politika çevrelerinin ihtiyaçlarına yanıt verebilmek amacıyla, 1 Ocak 2009 tarihinde Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) kurulmuştur. Kısa sürede yapılanan kurum, çalışmalarını Ortadoğu özelinde yoğunlaştırmıştır. Ortadoğu'ya Bakış Ortadoğu'nun iç içe geçmiş birçok sorunu barındırdığı bir gerçektir. Ancak, ne Ortadoğu ne de halkları, olumsuzluklarla özdeşleştirilmiş bir imaja mahkum edilmemelidir. Ortadoğu ülkeleri, halklarından aldıkları güçle ve iç dinamiklerini seferber ederek barışçıl bir kalkınma seferberliği başlatacak potansiyele sahiptir. Bölge halklarının bir arada yaşama iradesine, devletlerin egemenlik halklarına, bireylerin temel hak ve hürriyetlerine saygı, gerek ülkeler arasında gerek ulusal ölçekte kalıcı barışın ve huzurun temin edilmesinin ön şartıdır. Ortadoğu'daki sorunların kavranmasında adil ve gerçekçi çözümler üzerinde durulması, uzlaşmacı inisiyatifleri cesaretlendirecektir Sözkonusu çerçevede, Türkiye, yakın çevresinde bölgesel istikrar ve refahın kök salması için yapıcı katkılarını sürdürmelidir. Cepheleşen eksenlere dâhil olmadan, taraflar arasında diyalogun tesisini kolaylaştırmaya devam etmesi, tutarlı ve uzlaştırıcı politikalarıyla sağladığı uluslararası desteği en etkili biçimde değerlendirebilmesi bölge devletlerinin ve halklarının ortak menfaatidir. Bir Düşünce Kuruluşu Olarak ORSAM'ın Çalışmaları ORSAM, Ortadoğu algalımasına uygun olarak, uluslararası politika konularının daha sağlıklı kavranması ve uygun pozisyonların alınabilmesi amacıyla, kamuoyunu ve karar alma mekanizmalarına aydınlatıcı bilgiler sunar. Farklı hareket seçenekleri içeren fikirler üretir. Etkin çözüm önerileri oluşturabilmek için farklı disiplinlerden gelen, alanında yetkin araştırmacıların ve entelektüellerin nitelikli çalışmalarını teşvik eder. ORSAM; bölgesel gelişmeleri ve trendleri titizlikle irdeleyerek ilgililere ulaştırabilen güçlü bir yayım kapasitesine sahiptir. ORSAM, web sitesiyle, aylık Ortadoğu Analiz ve altı aylık Ortadoğu Etütleri dergileriyle, analizleriyle, raporlarıyla ve kitaplarıyla, ulusal ve uluslararası ölçekte Ortadoğu literatürünün gelişimini desteklemektedir. Bölge ülkelerinden devlet adamlarının, bürokratların, akademisyenlerin, stratejistlerin, gazetecilerin, işadamlarının ve STK temsilcilerinin Türkiye'de konuk edilmesini kolaylaştırarak bilgi ve düşüncelerin gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamaktadır. www.orsam.org.tr ORSAM Su Araştırmaları Programı Program Hakkında Su, sadece insanlar için değil ekosistemi oluşturan tüm bitki ve hayvanlar için yeri doldurulamaz, değerli, yaşamın devamlılığını sağlayan en önemli elementlerden biridir. Yeraltı ve yüzey sularından; tarım, taşıma, madencilik, endüstriden içme suyuna kadar, ekonomik amaçlar da dâhil olmak üzere pek çok alanda istifade edilmektedir. Ancak su kaynakları üzerinde, gerek insan faaliyetleri gerek doğanın yarattığı değişimler nedeniyle çift yönlü bir baskı vardır. Özellikle su sıkıntısı olan bölgelerde aşırı nüfus artışı, kırsal kesimden şehirlere doğru artan göç ve bunun sonucunda oluşan nüfus değişimleri, gıda güvenliği, sosyo-ekonomik refahın artması, tarımsal, evsel ve sanayi kaynaklı kirlilik, küresel iklim değişikliği sonucu yağış rejimlerinin değişmesi, hidrolojik döngünün tüm elemanlarını etkilemektedir. Bunun sonucunda su kaynakları gün geçtikçe hem miktar hem de kalite açışından değişime uğramaktadır. Suyun arzı ile tüketim talebi arasındaki uçurum her geçen gün büyümektedir. Su kaynaklarının yönetimine ilişkin sorunlar yaşanırken, çevre sorunlarının da su kaynakları üzerindeki etkisi her geçen gün artmaktadır. Türkiye ve yakın çevresi, ama bilhassa Ortadoğu, söz konusu sorunların en fazla hissedildiği bölgelerdendir. Diğer taraftan, su kaynağı potansiyelinin yüzde 40'tan fazlası sınıraşan su havzalarında yer alan Türkiye'nin, özellikle Fırat-Dicle Havzaları kıyıdaşı olan komşularıyla ilişkileri büyük önem arz etmektedir. Gerek Türkiye'nin gerek bölge ülkelerinin, bölgesel istikrar ve refahın artışı ile komşuluk ilişkilerinin derinleştirilmesi yönünde harcadığı çabaların hedefine ulaşmasında, su kaynaklarının kullanımı konusunda bilgiye dayalı, iyi niyetli ve aktif bir işbirliği içinde olunması tüm taraflar için elzemdir. Ek olarak, Türkiye'nin, Avrupa Birliği adaylığı sürecinde AB Su Çerçeve Direktifi'ni kendi ulusal mevzuatı ile uyumlaştırma gündemi, önümüzdeki dönemde su politikalarının yeni bir içerik kazanmasını beraberinde getirecektir. Bu etkenler doğrultusunda, dünyadaki ve Türkiye'nin yakın çevresindeki su gündemine ilişkin güncel gelişmelerin ve su politikalarıyla ilgili trendlerin izlenmesi, elde edilen verilerin analiz edilmesiyle ortaya çıkan aydınlatıcı bulguların kamuoyuna ve karar alıcılara sunulması amacıyla ORSAM bünyesinde 1 Ocak 2011'de "ORSAM Su Araştırmaları Programı" kurulmuştur. Ortadoğu'da, gerek iklimsel şartlar gerek kaynakların verimsiz kullanımı nedeniyle hidrolojik su bütçesindeki sıkıntıların ve buna bağlı olarak da politik, ekonomik ve toplumsal sorunların büyük artış göstermesi nedeniyle, ORSAM Su Araştırmaları Programı çalışmalarında Ortadoğu bağlantılı konulara öncelik verilmiştir. ORSAM Su Araştırmaları Programı, su politikaları konusunda farklı hareket seçenekleri içeren fikirler üretmeyi, etkin çözüm önerileri oluşturabilmek için farklı disiplinlerden gelen, alanında yetkin araştırmacıların ve entelektüellerin nitelikli çalışmalarını teşvik edip çeşitlendirmeyi, Türkiye'deki su çalışmaları literatürünün gelişiminin desteklenmesini amaç edinmiştir. ORSAM Su Araştırmaları Programı bu kapsamda, bölge ülkelerinde su çalışmalarıyla ilgili olan akademisyenler, sivil toplum örgütü temsilcileri, bürokratlar, devlet adamları, stratejistler, gazeteciler ve işadamlarının Türkiye'de konuk edilmesini kolaylaştırarak, bilgi ve düşüncelerinin gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamayı da hedeflemektedir. www.orsam.org.tr/tr/SuKaynaklari/ ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ 4 ORSAM SU ARAŞTIRMALARI PROGRAMI Rapor No: 15, Mayıs 2012

Research paper thumbnail of SURİYE’YE KOMŞU ÜLKELERDE SURİYELİ MÜLTECİLERİN DURUMU: BULGULAR, SONUÇLAR VE ÖNERİLER

Research paper thumbnail of THE SITUATION OF SYRIAN REFUGEES IN THE NEIGHBORING COUNTRIES: FINDINGS, CONCLUSIONS AND RECOMMENDATIONS (in Arabic)

ORSAM ۲۰۱٤ ‫,ﺍﺑﺮﻳﻞ‬ ۱۸۹: ‫ﺭﻗﻢ‬ ‫ﺍﻭﺭﺳﺎﻡ‬ ‫ﺗﻘﺮﻳﺮ‬ ‫ﻭﺗﺤﻀﻴﺮ:‬ ‫ﺍﻋﺪﺍﺩ‬ ‫ﺍﻭﺭﺳﺎﻡ.‬ ، ‫ﺍﻟﻤﺸﺮﻭﻉ‬ ‫ﻣﻨﺴﻖ‬ , ... more ORSAM ۲۰۱٤ ‫,ﺍﺑﺮﻳﻞ‬ ۱۸۹: ‫ﺭﻗﻢ‬ ‫ﺍﻭﺭﺳﺎﻡ‬ ‫ﺗﻘﺮﻳﺮ‬ ‫ﻭﺗﺤﻀﻴﺮ:‬ ‫ﺍﻋﺪﺍﺩ‬ ‫ﺍﻭﺭﺳﺎﻡ.‬ ، ‫ﺍﻟﻤﺸﺮﻭﻉ‬ ‫ﻣﻨﺴﻖ‬ , ‫ﺍﻭﺭﺧﺎﻥ‬ ‫ﺍﻭﻳﺘﻮﻥ‬ ۲۰۱٤ ‫,ﺍﺑﺮﻳﻞ‬ ۱۸۹: ‫ﺭﻗﻢ‬ ‫ﺍﻭﺭﺳﺎﻡ‬ ‫ﺗﻘﺮﻳﺮ‬ ‫ﺍﻟﻮﻗﺎﺋﻊ-ﺍﻟﻨﺘﺎﺋﺞ-ﺍﻟﻤﻘﺘﺮﺣﺎﺕ‬ ‫ﺍﻟﺠﻮﺍﺭ:‬ ‫ﺩﻭﻝ‬ ‫ﻓﻲ‬ ‫ﺍﻟﺴﻮﺭﻳﻴﻦ‬ ‫ﺍﻟﻼﺟﺌﻴﻦ‬ ‫ﻭﺿﻊ‬ ORSAM ORSAM ۲۰۱٤ ‫,ﺍﺑﺮﻳﻞ‬ ۱۸۹: ‫ﺭﻗﻢ‬ ‫ﺍﻭﺭﺳﺎﻡ‬ ‫ﺗﻘﺮﻳﺮ‬ ٨ ‫ﺍﻟﻼﺟﺌﻴﻦ‬ ‫ﺗﻮﺍﺟﺪ‬ ‫ﻋﻦ‬ ‫ﺍﻟﻤﺘﺮﺗﺒﺔ‬ ‫ﺍﻟﻬﺠﺮﺍﺕ,ﺍﻟﺘﺎﺛﻴﺮﺍﺕ‬ ‫ﻭﺧﺎﺭﺟﻬﺎ,ﺍﺗﺠﺎﻩ‬ ‫ﺍﻟﻤﺤﻠﻴﻴﻦ‬ ‫ﺍﻻﻫﺎﻟﻲ‬ ‫ﺑﻴﻦ‬ ‫ﺍﻟﻌﻼﻗﺎﺕ‬ ‫ﺍﻳﻀﺎ‬ ‫ﺗﻨﺎﻭﻝ‬ ‫ﻳﺘﻢ‬ ‫ﻭﺍﺧﻴﺮﺍ‬ ‫ﺩﻭﻟﺔ‬ ‫ﻛﻞ‬ ‫ﻓﻲ‬ ‫ﺍﻟﻌﺎﻡ«‬ ‫»ﺍﻟﺘﻘﻴﻴﻢ‬ ‫ﻗﺴﻢ‬ ‫ﺑﺎﺧﺮ‬ ‫ﺍﻟﺒﺤﺚ‬ ‫ﺧﺘﻢ‬ ‫ﺗﻢ‬ ‫ﻭﻟﻘﺪ‬ ‫ﺍﻟﺴﻮﺭﻳﻴﻦ.‬ ‫ﻭﺍﻟﻼﺟﺌﻴﻦ‬ ‫ﺩﻭﻝ‬ ‫ﺍﻻﺭﺑﻊ‬ ‫ﻓﻲ‬ ‫ﻣﻘﺎﺭﻧﺘﻪ‬ ‫ﺧﻼﻝ‬ ‫ﻣﻦ‬ ‫ﺍﻟﻼﺟﺌﻴﻦ‬ ‫ﻭﺿﻊ‬ ‫ﻳﺘﻨﺎﻭﻝ‬ ‫ﻭﺍﻟﺬﻱ‬ ‫ﺍﻳﻀﺎ.‬ ‫ﺍﻟﻘﺴﻢ‬ ‫ﻫﺬﺍ‬ ‫ﻓﻲ‬ ‫ﻭﺍﻟﻤﻘﺘﺮﺣﺎﺕ‬ ‫ﺍﻟﺤﻠﻮﻝ‬ ‫ﺗﻘﺪﻳﻢ‬ ‫ﻳﺘﻢ‬ ‫ﻭﻛﺬﻟﻚ‬ ‫ﺍﻟﻮﻗﺎﺋﻊ-ﺍﻟﻨﺘﺎﺋﺞ-ﺍﻟﻤﻘﺘﺮﺣﺎﺕ‬ ‫ﺍﻟﺠﻮﺍﺭ:‬ ‫ﺩﻭﻝ‬ ‫ﻓﻲ‬ ‫ﺍﻟﺴﻮﺭﻳﻴﻦ‬ ‫ﺍﻟﻼﺟﺌﻴﻦ‬ ‫ﻭﺿﻊ‬ ORSAM ORSAM ۲۰۱٤ ‫,ﺍﺑﺮﻳﻞ‬ ۱۸۹: ‫ﺭﻗﻢ‬ ‫ﺍﻭﺭﺳﺎﻡ‬ ‫ﺗﻘﺮﻳﺮ‬

Research paper thumbnail of THE SITUATION OF SYRIAN REFUGEES IN THE NEIGHBORING COUNTRIES: FINDINGS, CONCLUSIONS AND RECOMMENDATIONS

Research paper thumbnail of Azerbaycanʼda Su Kıtlığı ve Ermenistan ile Sarsang Rezervuarı Sorunu

Ermeni Araştırmaları , 2015

Su dünyada yaşam döngüsünün temel yapıtaşı olan elementtir. Kıt bir kaynak haline gelmeye başlaya... more Su dünyada yaşam döngüsünün temel yapıtaşı olan elementtir. Kıt bir
kaynak haline gelmeye başlayan su kaynakları, enerji ve gıda üretiminde
önemli bir rol oynamaktadır. Bu özelliği ile su, fosil kaynaklar kadar önemli
bir hale gelmiştir. Su, savaşlarda veya devletlerin ikili ilişkilerinde bir
önşart, tehdit veya silah olarak kullanılmaktadır. Azerbaycan’da bir su
sıkıntısı yaşanmaktadır. Bu sıkıntının önümüzdeki yıllarda da artmasından
ve ülkenin sosyal ve ekonomik yapısını etkilemesinden endişe edilmektedir.
Karabağ, Ermenistan ve Azerbaycan arasında uzun yıllardır varolan bir
sorundur. Karabağ sorununun bilinmeyen bir yönü ise sınırları içerisinde
yer alan Sarsang Rezervuarıdır. Ermenistan, işgal altında tuttuğu Sarsang
rezervuarını Azerbaycan’a karşı bir silah olarak kullanmaktadır. Bu
çalışmada suyun politik boyutu ve Azerbaycan’da su kaynaklarının genel
durumu değerlendirilirken, Ermenistan’ın Sarsang rezervuarını bir tehdit
aracı olarak kullanma süreci ele alınacaktır.

Research paper thumbnail of An analysis of the causes of water crisis in the Euphrates-Tigris river basin

The Euphrates-Tigris river basin now faces severe water crisis that have been fueled by national ... more The Euphrates-Tigris river basin now faces severe water crisis that have been fueled by national development projects in a mainly water-scarce region. Increasing demand-induced scarcity is further complicated by a history of international tensions between the three riparian nations of Turkey, Syria and Iraq and has occurred in a changing climate. Water is a critical security issue for these nations. This essay analyses the causes of the water crises by reviewing the historical hydropolitical international relations of the region.