Özden Yalçınkaya Alkar | Ankara Yildirim Beyazit University (original) (raw)
Papers by Özden Yalçınkaya Alkar
Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, Jun 30, 2022
Fibromiyalji, yaygın vücut ağrısı ile ağrının lokalize olduğu duyarlı noktaların varlığı ile tanı... more Fibromiyalji, yaygın vücut ağrısı ile ağrının lokalize olduğu duyarlı noktaların varlığı ile tanımlanan, kişinin günlük yaşam aktivitelerini kısıtlayan ve yaşam kalitesini düşüren bir kas iskelet sistemi ağrı sendromudur. Fibromiyaljinin etiyolojisi belirsizdir, ancak hastalığın ortaya çıkması ve ilerleyişi hakkında çok sayıda hipotez vardır. Bunlar arasından biyopsikososyal model, fibromiyaljinin gelişiminde biyolojik, psikolojik ve sosyal mekanizmaların bir arada rol oynadığı bütüncül bir çerçeve sunmaktadır. Hastalığın etiyolojisi henüz anlaşılamadığından, tedavisine yönelik etkili yöntemler bulunamamıştır, bu nedenle müdahale yöntemleri fibromiyaljinin olumsuz etkilerini azaltmayı, psikolojik ve fizyolojik fonksiyonelliği artırmayı hedeflemektedir. Bu makalede fibromiyalji hastalarında psikolojik müdahale alanları ve yöntemlerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Literatür incelendiğinde, ağrı ile ilişkili inançlar ve kaçınma davranışları, öz-yeterlilik, fiziksel aktivite, uyku kalitesi, öz-şefkat, duygusal beceriler, baş etme stratejileri, kişilik, eşlik eden psikopatolojiler gibi faktörlerin hastalığın gelişimini, ağrı şiddetini ve hastaların tedaviye uyumunu etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Bu bağlamda, Bilişsel-Davranışçı Terapi (BDT), fiziksel aktivite ve uyku hijyeni takibi, Kabul ve Kararlılık Terapisi (KKT), şefkat odaklı terapiler, farkındalık temelli terapiler, duygu ifadesi ve düzenlenmesine yönelik teknikler, biyogeribildirim gibi yöntemlerin tedavi planlarında yer alabilecek etkili yöntemler olduğu, ancak hastalığı değerlendirme sürecinde psikososyal etmenler göz önünde bulundurularak bireyselleştirilmiş tedavi planları oluşturulmasının elzem olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna ek olarak, biyopsikososyal model çerçevesinde fibromiyaljinin tedavi süreçlerinde çok disiplinli çalışmanın önemi tartışılmıştır. Anahtar sözcükler: Çok disiplinli tedavi, fibromiyalji, kronik ağrı, psikolojik müdahale Fibromyalgia is a musculoskeletal pain syndrome characterized with the presence of sensitive points and widespread chronic pain and restricts one's daily life activities and decreases the quality of life. The etiology of fibromyalgia is unclear, but there are numerous hypotheses regarding the emergence and progression of the disease. Among these, the biopsychosocial model offers a holistic framework in which biological, psychological and social mechanisms play a role in the development of fibromyalgia. Since the etiology of the disease is not yet understood, effective methods for its treatment have not been found, thus, interventions aim to reduce the effect of fibromyalgia and increase psychological and physiological functionality. This article aims to examine the psychological intervention areas and methods for fibromyalgia patients. In the literature, it is concluded that pain avoidance beliefs and behaviors, self-efficacy, physical activity, sleep quality, self-compassion, emotional skills, coping strategies, personality, comorbid psychopathology are the factors related with the emergence of the disease, severity of pain, and adherence to treatment in fibromyalgia patients. In this context, Cognitive-Behavioral Therapy (CBT), physical exercises, sleep management Acceptance and Commitment Therapy (ACT), compassion focused psychotherapies, mindfulness based psychotherapies, emotion expression and emotion regulation techniques, and biofeedback are recommended as effective methods which can be included in the treatment plans of fibromyalgia patients. Moreover, considering the psychosocial factors in the assessment processes was essential to establish individualized treatment plans. In addition, the importance of multidisciplinary approaches in the treatment processes of fibromyalgia has been discussed within the framework of the biopsychosocial model.
Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, Jun 30, 2022
Bireylerin hayatlarını birçok açıdan etkilediği bilinen ve işlevsellikte bozulmalara neden olan k... more Bireylerin hayatlarını birçok açıdan etkilediği bilinen ve işlevsellikte bozulmalara neden olan kişilik bozukluklarının özelliklerinin iyi bilinmesi ve tedavi yolları hakkında bilgi sahibi olunması önemlidir. Bu yazıda C kümesi kişilik bozukları olarak kategorilendirilen çekingen, bağımlı ve obsesif kompulsif kişilik bozukluğu ile bu bozukluklarda bilişsel davranışçı terapi'nin (BDT) etkililiği hakkında yapılan çalışmaların incelenmesi amaçlanmıştır. İlk olarak kişilik bozukluklarının tanımlanması ve DSM'deki sınıflandırmanın yıllara göre değişimi açıklanmıştır. Daha sonra çalışma için C kümesi bozukluklarının ve BDT'nin seçilme nedenine değinilip C kümesi bozukluklarının ortak özellikleri gözden geçirilmiştir. Devamında bu üç bozukluk ayrı ayrı ele alınmıştır. Bozukluklar hem tanı kriterleri ve genel özellikleri hem de BDT ile ilgili yapılan çalışmalar çerçevesinde incelenmiştir. Son olarak yazının tartışma ve sonuç kısmında ise tarama sonucunda elde edilen bulgulardan bahsedilmiş ve alanyazındaki eksikliklerin giderilmesi, ayrıca yeni bakış açıları kazanılması için yapılabilecekler tartışılmıştır. Anahtar sözcükler: C kümesi kişilik bozuklukları, BDT ve kişilik bozuklukları, çekingen kişilik bozukluğu, bağımlı kişilik bozukluğu, obsesif kompulsif kişilik bozukluğu It is important to have knowledge about characteristics and treatment methods of personality disorders which affect people in many aspects and cause impairments in functionality. In this article, it is aimed to investigate Cluster C personality disorders (which includes avoidant, dependent and obsessive-compulsive personality disorder) and studies conducted about the effectiveness of cognitive behavioral therapy (CBT) in these disorders. Firstly, the definition of personality disorders and evolution of their classification in DSM over the years were explained. Later the reason of choosing Cluster C disorders and CBT for this article was mentioned. Then common characteristics of Cluster C personality disorders was reviewed. Afterwards these three disorders were discussed separately within the frame of their diagnosis criteria, their characteristics and researches conducted about CBT. Finally, in the discussion and conclusion section, findings obtained from these studies and suggestions for both making up the deficiency in the literature and gaining new perspectives were discussed.
Türkiye Klinikleri Psikiyatri Hemşireliği - Özel Konular, 2018
Bu çalışma birinci yazarın yüksek lisans tezinin bir kısmıdır.
Journal of Sex & Marital Therapy, May 9, 2023
Muhakeme dergisi, Jun 3, 2021
Ayna klinik psikoloji dergis.i, Feb 28, 2022
Bu çalışma ile COVID-19 pandemi sürecine ilişkin stresörleri, bireylerin bu stresörlere maruziyet... more Bu çalışma ile COVID-19 pandemi sürecine ilişkin stresörleri, bireylerin bu stresörlere maruziyetlerini ve stresörlere ait stres düzeylerini değerlendirmek amacıyla Park ve arkadaşları (2020) tarafından geliştirilen COVID-19 Stresörlerine Maruziyet ve Stres Tepkisi Ölçeğinin (CSÖ) Türkçe uyarlama ve geçerlik-güvenirlik çalışmasının yapılması amaçlanmıştır. Ölçek, COVID-19 pandemi sürecine ilişkin 23 stresör maddesinden ve enfekte olma, aktiviteler ve kaynaklarla ilişkili stres alanları olmak üzere üç alt faktörden oluşmaktadır. Bu çalışmanın örneklemini yaşları 19-60 aralığında değişen 154 katılımcı oluşturmaktadır. Ölçeğin geçerlik analizleri için açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri kullanılmıştır. Aynı zamanda ölçüt bağlantılı geçerlik analizi için COVID-19 Pandemisi Toplum Ölçeği alt boyutları (pandemi duyarlılığı, pandemiden korunma ve pandemide sosyal güven) ve COVID-19'a ilişkin risk algısı değişkeni kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucu, orijinalinde üç alt faktör ve 23 maddeden oluşan CSÖ Türkçe formunda 20 madde ve enfekte olma, aktiviteler ve finansal ve finansal olmayan kaynaklar ile ilişkili stresörler olmak üzere üç faktörlü bir yapı elde edilmiştir. Ölçek, COVID-19 Pandemisi Toplum Ölçeği pandemi duyarlılığı ve pandemiden korunma alt boyutlarıyla pozitif korelasyon göstermiştir ve bulgular ölçeğin geçerliğini destekler niteliktedir. Ölçeğin güvenirlik analizi için iç tutarlılık katsayısı, madde-toplam korelasyon değerleri, test yarılama yoluyla elde edilen güvenirlik katsayısı ve test-tekrar test güvenirlik katsayısı hesaplanmıştır. Bulgular, söz konusu uyarlanan ölçeğin geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı olduğunu göstermektedir. Ölçeğin Türkçe formu, COVID-19 pandemi sürecine ilişkin stresörleri ele alarak Türkiye'de bireylerin ölçekte yer alan her bir stresöre ait maruziyetlerini ve stres düzeylerini değerlendirmede özgün bir katkı sağlayacaktır.
Klinik psikoloji dergisi, 2021
Klinik psikoloji dergisi, 2020
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Dec 31, 2021
Journal of Cognitive-Behavioral Psychotherapy and Research, 2021
Türkiye Klinikleri COVID - 19, 2020
International Migration
Turkey is the country with the highest Syrian refugee population hosted in the world. Social acce... more Turkey is the country with the highest Syrian refugee population hosted in the world. Social acceptance of immigrants by the local community is as important as the social cohesion of immigrants regarding the social integration process. The aim of the current study was to examine the role of social contact, intercultural sensitivity, intergroup anxiety, gender, age, education, abroad experience and city on attitudes of Turkish local society towards Syrians. In this regard, data were collected from 207 local community members living in Ankara and Adana provinces of Turkey. According to the analysis, qualitative social contact, intercultural sensitivity and intergroup anxiety predicted the attitudes of the local community towards Syrians. In addition, intergroup anxiety had a mediating role between qualitative social contact, intercultural sensitivity and attitudes towards Syrians. When close social contact and intercultural sensitivity of Turkish local society increase, intergroup anxiety decreases and it increases positive attitudes towards Syrians. Lastly, while there was no gender difference in attitude towards Syrians, females were higher in intercultural sensitivity than males.
Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi, 2012
Klinik Psikoloji Dergisi, 2019
Journal of Cognitive Behavioral Psychotherapy and Research, 2012
Kriz Dergisi, 2007
Amaç: Bu araflt›rman›n amac› evlilik doyum düzeyi ile anne taraf›ndan alg›lanan do¤um zorluk dere... more Amaç: Bu araflt›rman›n amac› evlilik doyum düzeyi ile anne taraf›ndan alg›lanan do¤um zorluk derecesinin, erken dönem do¤um sonras› depresif duygu durumu üzerindeki etkisini incelemektir. Yöntem: Araflt›rmaya 151 do¤um sonras› dönemde olan kad›n kat›lm›flt›r. Veri toplama araçlar› olarak, Edinburgh Postnatal Depresyon Ölçe¤i (EPDÖ) ve do¤umla ilgili sorular kullan›lm›flt›r. Bulgular: Çocuk say›s› kontrol edilerek yürütülen kovaryans analizi sonuçlar›na göre, alg›lanan do¤um zorluk derecesi ve evlilik doyumunun erken dönem postnatal semptomlar üzerinde temel etkisi oldu¤u bulunmufltur. Sonuç: Do¤umlar›n› zor olarak alg›layan ve/veya evlilik problemleri olan gruptaki kad›nlar›n erken do¤um sonras› dönemde risk grubu oluflturduk-lar›n›n alt› çizilmifltir.
Klinik Psikoloji Dergisi, 2020
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
Bu araştırmanın amacı temizlikte kullanılan kimyasalların zararlarına ilişkin verilen bir psikoeğ... more Bu araştırmanın amacı temizlikte kullanılan kimyasalların zararlarına ilişkin verilen bir psikoeğitimin kimyasalları kullanma biçimi ve sıklığı, kimyasalları kullanma miktarını azaltmaya yönelik niyete ilişkin değişim aşaması ve özyeterlik algısı üzerindeki etkisinin boylamsal olarak incelenmesidir. Yöntem olarak zayıf deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmaya 44 kadın gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcılara evlerde kullanılan kimyasal temizlik maddelerinin çevreye ve insan sağlığına zararlarını anlatan bir psikoeğitim verilmiş ve katılımcıların psikoeğitim öncesi, hemen sonrası ve 3 ay sonrası bulundukları değişim aşamaları ve özyeterlikleri değerlendirilmiştir. Aynı zamanda psikoeğitim öncesinde kimyasal temizlik malzemelerini kullanma sıklıkları, kimyasallara ilişkin düşünceleri ile kullanma biçimleri değerlendirilmiş ve bu değerlendirme 3 ay sonra tekrarlanmıştır. Katılımcıların özyeterlik algılarındaki değişim Friedman, temizlik maddelerinin kullanım sıklığındaki değişim ise...
Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, Jun 30, 2022
Fibromiyalji, yaygın vücut ağrısı ile ağrının lokalize olduğu duyarlı noktaların varlığı ile tanı... more Fibromiyalji, yaygın vücut ağrısı ile ağrının lokalize olduğu duyarlı noktaların varlığı ile tanımlanan, kişinin günlük yaşam aktivitelerini kısıtlayan ve yaşam kalitesini düşüren bir kas iskelet sistemi ağrı sendromudur. Fibromiyaljinin etiyolojisi belirsizdir, ancak hastalığın ortaya çıkması ve ilerleyişi hakkında çok sayıda hipotez vardır. Bunlar arasından biyopsikososyal model, fibromiyaljinin gelişiminde biyolojik, psikolojik ve sosyal mekanizmaların bir arada rol oynadığı bütüncül bir çerçeve sunmaktadır. Hastalığın etiyolojisi henüz anlaşılamadığından, tedavisine yönelik etkili yöntemler bulunamamıştır, bu nedenle müdahale yöntemleri fibromiyaljinin olumsuz etkilerini azaltmayı, psikolojik ve fizyolojik fonksiyonelliği artırmayı hedeflemektedir. Bu makalede fibromiyalji hastalarında psikolojik müdahale alanları ve yöntemlerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Literatür incelendiğinde, ağrı ile ilişkili inançlar ve kaçınma davranışları, öz-yeterlilik, fiziksel aktivite, uyku kalitesi, öz-şefkat, duygusal beceriler, baş etme stratejileri, kişilik, eşlik eden psikopatolojiler gibi faktörlerin hastalığın gelişimini, ağrı şiddetini ve hastaların tedaviye uyumunu etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Bu bağlamda, Bilişsel-Davranışçı Terapi (BDT), fiziksel aktivite ve uyku hijyeni takibi, Kabul ve Kararlılık Terapisi (KKT), şefkat odaklı terapiler, farkındalık temelli terapiler, duygu ifadesi ve düzenlenmesine yönelik teknikler, biyogeribildirim gibi yöntemlerin tedavi planlarında yer alabilecek etkili yöntemler olduğu, ancak hastalığı değerlendirme sürecinde psikososyal etmenler göz önünde bulundurularak bireyselleştirilmiş tedavi planları oluşturulmasının elzem olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna ek olarak, biyopsikososyal model çerçevesinde fibromiyaljinin tedavi süreçlerinde çok disiplinli çalışmanın önemi tartışılmıştır. Anahtar sözcükler: Çok disiplinli tedavi, fibromiyalji, kronik ağrı, psikolojik müdahale Fibromyalgia is a musculoskeletal pain syndrome characterized with the presence of sensitive points and widespread chronic pain and restricts one's daily life activities and decreases the quality of life. The etiology of fibromyalgia is unclear, but there are numerous hypotheses regarding the emergence and progression of the disease. Among these, the biopsychosocial model offers a holistic framework in which biological, psychological and social mechanisms play a role in the development of fibromyalgia. Since the etiology of the disease is not yet understood, effective methods for its treatment have not been found, thus, interventions aim to reduce the effect of fibromyalgia and increase psychological and physiological functionality. This article aims to examine the psychological intervention areas and methods for fibromyalgia patients. In the literature, it is concluded that pain avoidance beliefs and behaviors, self-efficacy, physical activity, sleep quality, self-compassion, emotional skills, coping strategies, personality, comorbid psychopathology are the factors related with the emergence of the disease, severity of pain, and adherence to treatment in fibromyalgia patients. In this context, Cognitive-Behavioral Therapy (CBT), physical exercises, sleep management Acceptance and Commitment Therapy (ACT), compassion focused psychotherapies, mindfulness based psychotherapies, emotion expression and emotion regulation techniques, and biofeedback are recommended as effective methods which can be included in the treatment plans of fibromyalgia patients. Moreover, considering the psychosocial factors in the assessment processes was essential to establish individualized treatment plans. In addition, the importance of multidisciplinary approaches in the treatment processes of fibromyalgia has been discussed within the framework of the biopsychosocial model.
Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, Jun 30, 2022
Bireylerin hayatlarını birçok açıdan etkilediği bilinen ve işlevsellikte bozulmalara neden olan k... more Bireylerin hayatlarını birçok açıdan etkilediği bilinen ve işlevsellikte bozulmalara neden olan kişilik bozukluklarının özelliklerinin iyi bilinmesi ve tedavi yolları hakkında bilgi sahibi olunması önemlidir. Bu yazıda C kümesi kişilik bozukları olarak kategorilendirilen çekingen, bağımlı ve obsesif kompulsif kişilik bozukluğu ile bu bozukluklarda bilişsel davranışçı terapi'nin (BDT) etkililiği hakkında yapılan çalışmaların incelenmesi amaçlanmıştır. İlk olarak kişilik bozukluklarının tanımlanması ve DSM'deki sınıflandırmanın yıllara göre değişimi açıklanmıştır. Daha sonra çalışma için C kümesi bozukluklarının ve BDT'nin seçilme nedenine değinilip C kümesi bozukluklarının ortak özellikleri gözden geçirilmiştir. Devamında bu üç bozukluk ayrı ayrı ele alınmıştır. Bozukluklar hem tanı kriterleri ve genel özellikleri hem de BDT ile ilgili yapılan çalışmalar çerçevesinde incelenmiştir. Son olarak yazının tartışma ve sonuç kısmında ise tarama sonucunda elde edilen bulgulardan bahsedilmiş ve alanyazındaki eksikliklerin giderilmesi, ayrıca yeni bakış açıları kazanılması için yapılabilecekler tartışılmıştır. Anahtar sözcükler: C kümesi kişilik bozuklukları, BDT ve kişilik bozuklukları, çekingen kişilik bozukluğu, bağımlı kişilik bozukluğu, obsesif kompulsif kişilik bozukluğu It is important to have knowledge about characteristics and treatment methods of personality disorders which affect people in many aspects and cause impairments in functionality. In this article, it is aimed to investigate Cluster C personality disorders (which includes avoidant, dependent and obsessive-compulsive personality disorder) and studies conducted about the effectiveness of cognitive behavioral therapy (CBT) in these disorders. Firstly, the definition of personality disorders and evolution of their classification in DSM over the years were explained. Later the reason of choosing Cluster C disorders and CBT for this article was mentioned. Then common characteristics of Cluster C personality disorders was reviewed. Afterwards these three disorders were discussed separately within the frame of their diagnosis criteria, their characteristics and researches conducted about CBT. Finally, in the discussion and conclusion section, findings obtained from these studies and suggestions for both making up the deficiency in the literature and gaining new perspectives were discussed.
Türkiye Klinikleri Psikiyatri Hemşireliği - Özel Konular, 2018
Bu çalışma birinci yazarın yüksek lisans tezinin bir kısmıdır.
Journal of Sex & Marital Therapy, May 9, 2023
Muhakeme dergisi, Jun 3, 2021
Ayna klinik psikoloji dergis.i, Feb 28, 2022
Bu çalışma ile COVID-19 pandemi sürecine ilişkin stresörleri, bireylerin bu stresörlere maruziyet... more Bu çalışma ile COVID-19 pandemi sürecine ilişkin stresörleri, bireylerin bu stresörlere maruziyetlerini ve stresörlere ait stres düzeylerini değerlendirmek amacıyla Park ve arkadaşları (2020) tarafından geliştirilen COVID-19 Stresörlerine Maruziyet ve Stres Tepkisi Ölçeğinin (CSÖ) Türkçe uyarlama ve geçerlik-güvenirlik çalışmasının yapılması amaçlanmıştır. Ölçek, COVID-19 pandemi sürecine ilişkin 23 stresör maddesinden ve enfekte olma, aktiviteler ve kaynaklarla ilişkili stres alanları olmak üzere üç alt faktörden oluşmaktadır. Bu çalışmanın örneklemini yaşları 19-60 aralığında değişen 154 katılımcı oluşturmaktadır. Ölçeğin geçerlik analizleri için açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri kullanılmıştır. Aynı zamanda ölçüt bağlantılı geçerlik analizi için COVID-19 Pandemisi Toplum Ölçeği alt boyutları (pandemi duyarlılığı, pandemiden korunma ve pandemide sosyal güven) ve COVID-19'a ilişkin risk algısı değişkeni kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucu, orijinalinde üç alt faktör ve 23 maddeden oluşan CSÖ Türkçe formunda 20 madde ve enfekte olma, aktiviteler ve finansal ve finansal olmayan kaynaklar ile ilişkili stresörler olmak üzere üç faktörlü bir yapı elde edilmiştir. Ölçek, COVID-19 Pandemisi Toplum Ölçeği pandemi duyarlılığı ve pandemiden korunma alt boyutlarıyla pozitif korelasyon göstermiştir ve bulgular ölçeğin geçerliğini destekler niteliktedir. Ölçeğin güvenirlik analizi için iç tutarlılık katsayısı, madde-toplam korelasyon değerleri, test yarılama yoluyla elde edilen güvenirlik katsayısı ve test-tekrar test güvenirlik katsayısı hesaplanmıştır. Bulgular, söz konusu uyarlanan ölçeğin geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı olduğunu göstermektedir. Ölçeğin Türkçe formu, COVID-19 pandemi sürecine ilişkin stresörleri ele alarak Türkiye'de bireylerin ölçekte yer alan her bir stresöre ait maruziyetlerini ve stres düzeylerini değerlendirmede özgün bir katkı sağlayacaktır.
Klinik psikoloji dergisi, 2021
Klinik psikoloji dergisi, 2020
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Dec 31, 2021
Journal of Cognitive-Behavioral Psychotherapy and Research, 2021
Türkiye Klinikleri COVID - 19, 2020
International Migration
Turkey is the country with the highest Syrian refugee population hosted in the world. Social acce... more Turkey is the country with the highest Syrian refugee population hosted in the world. Social acceptance of immigrants by the local community is as important as the social cohesion of immigrants regarding the social integration process. The aim of the current study was to examine the role of social contact, intercultural sensitivity, intergroup anxiety, gender, age, education, abroad experience and city on attitudes of Turkish local society towards Syrians. In this regard, data were collected from 207 local community members living in Ankara and Adana provinces of Turkey. According to the analysis, qualitative social contact, intercultural sensitivity and intergroup anxiety predicted the attitudes of the local community towards Syrians. In addition, intergroup anxiety had a mediating role between qualitative social contact, intercultural sensitivity and attitudes towards Syrians. When close social contact and intercultural sensitivity of Turkish local society increase, intergroup anxiety decreases and it increases positive attitudes towards Syrians. Lastly, while there was no gender difference in attitude towards Syrians, females were higher in intercultural sensitivity than males.
Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi, 2012
Klinik Psikoloji Dergisi, 2019
Journal of Cognitive Behavioral Psychotherapy and Research, 2012
Kriz Dergisi, 2007
Amaç: Bu araflt›rman›n amac› evlilik doyum düzeyi ile anne taraf›ndan alg›lanan do¤um zorluk dere... more Amaç: Bu araflt›rman›n amac› evlilik doyum düzeyi ile anne taraf›ndan alg›lanan do¤um zorluk derecesinin, erken dönem do¤um sonras› depresif duygu durumu üzerindeki etkisini incelemektir. Yöntem: Araflt›rmaya 151 do¤um sonras› dönemde olan kad›n kat›lm›flt›r. Veri toplama araçlar› olarak, Edinburgh Postnatal Depresyon Ölçe¤i (EPDÖ) ve do¤umla ilgili sorular kullan›lm›flt›r. Bulgular: Çocuk say›s› kontrol edilerek yürütülen kovaryans analizi sonuçlar›na göre, alg›lanan do¤um zorluk derecesi ve evlilik doyumunun erken dönem postnatal semptomlar üzerinde temel etkisi oldu¤u bulunmufltur. Sonuç: Do¤umlar›n› zor olarak alg›layan ve/veya evlilik problemleri olan gruptaki kad›nlar›n erken do¤um sonras› dönemde risk grubu oluflturduk-lar›n›n alt› çizilmifltir.
Klinik Psikoloji Dergisi, 2020
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
Bu araştırmanın amacı temizlikte kullanılan kimyasalların zararlarına ilişkin verilen bir psikoeğ... more Bu araştırmanın amacı temizlikte kullanılan kimyasalların zararlarına ilişkin verilen bir psikoeğitimin kimyasalları kullanma biçimi ve sıklığı, kimyasalları kullanma miktarını azaltmaya yönelik niyete ilişkin değişim aşaması ve özyeterlik algısı üzerindeki etkisinin boylamsal olarak incelenmesidir. Yöntem olarak zayıf deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmaya 44 kadın gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcılara evlerde kullanılan kimyasal temizlik maddelerinin çevreye ve insan sağlığına zararlarını anlatan bir psikoeğitim verilmiş ve katılımcıların psikoeğitim öncesi, hemen sonrası ve 3 ay sonrası bulundukları değişim aşamaları ve özyeterlikleri değerlendirilmiştir. Aynı zamanda psikoeğitim öncesinde kimyasal temizlik malzemelerini kullanma sıklıkları, kimyasallara ilişkin düşünceleri ile kullanma biçimleri değerlendirilmiş ve bu değerlendirme 3 ay sonra tekrarlanmıştır. Katılımcıların özyeterlik algılarındaki değişim Friedman, temizlik maddelerinin kullanım sıklığındaki değişim ise...