Erhan Şimşek | Ankara Yildirim Beyazit University (original) (raw)
Papers by Erhan Şimşek
Sağlık ve Hemşirelik Yönetimi Dergisi
İnsan gücü, üretim miktarı üzerine doğrudan etkisi olmasından dolayı hizmet sektörü başta olmak ü... more İnsan gücü, üretim miktarı üzerine doğrudan etkisi olmasından dolayı hizmet sektörü başta olmak üzere bütün kurumlarda en önemli kaynak olmaktadır. Sağlık insan gücü açısından Türkiye'deki rakamlarda kısmen iyileşme sağlamasına karşın, 2019 yılı verilerine göre Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (Organisation for Economic Cooperation and Development-OECD) ortalamasının gerisinde bulunmaktadır. Bu bağlamda, sağlıkta kısıtlı kaynak olarak değerlendirilebilecek olan insan gücü kaynaklarının verimli kullanımını sağlayacak; atama, denetleme ve değerlendirme araçlarına gereksinim duyulmaktadır. Çalışan verimliliğinin artırılabilmesi için yeterli ve gerekli iş gücünün gerçekçi olarak belirlenmiş olması gerekmektedir. Yeterli ve gerekli iş gücünün belirlenmesi; nüfusun büyümesi ve yaşlanmasına, iş gücünün verimliliğine ve çalışanlara verilen görev ve rollerle ilişkili olmaktadır. Aynı zamanda iş gücünün verimliliği; işin tasarımından, işin yoğunluğundan, teknolojik girdilerden ve uzman personel çeşitliliğinden etkilenmektedir. Bu nedenlerle, sağlık kurum ve kuruluşlarının personel politikaları yakından izlenmeli ve gelecekte doğabilecek krizlere hazırlıklı olunmalı ve gereken önlemler alınmalıdır. Bu kapsamda, Türkiye'de sağlık personellerinin atama ve yer değiştirme işlemlerine yeni bir bakışın sunulduğu bu çalışmada, personel dağılımının daha dengeli gerçekleştirerek ve gerek iş yükünü gerekse süre kaybını azaltarak, sağlıkta iş gücü kullanımı konusunda yol gösterici olunması amaçlanmaktadır.
Medical Research Reports
Amaç: Bu çalışmamızda 55 yaş altında COVID-19 sebebiyle ölen kişileri yaş, cinsiyet, aşılanma dur... more Amaç: Bu çalışmamızda 55 yaş altında COVID-19 sebebiyle ölen kişileri yaş, cinsiyet, aşılanma durumuna göre değerlendirmeyi amaçladık. Yöntem: Sağlık Bakanlığı’nın uygulamaları olan Halk Sağlığı Yönetim Sistemi (HSYS), Aşı Takip Sistemi (ATS) ve E-NABIZ uygulamalarından 55 yaş altı vefat eden kişilerin bilgileri derlenmiştir. SPSS-21 programı kullanılarak hesaplamalar yapılmıştır. Ki kare testi ve frekanslar hesaplanmıştır. Bulgular: Çalışmada ölümlerin en çok 40-49 ve 50-55 yaş aralığında olduğu (%76), ölümlerin %87,8’ini aşı olmayanlarda görüldüğü, ölümlerin kronik hastalığı olanlarda daha fazla görüldüğü (%75,9), kronik hastalığı olan aşılılarda ölümlerin daha az görüldüğü bulunmuştur. Sonuç: Aşılanmanın son derece önemli ve koruyucu olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu sebeple COVID-19’a bağlı ölümlerin azaltılması için aşılanma oranlarının hızla artırılması gerekmektedir. Özellikle kronik hastalığı olan ileri yaştaki bireylerde bu çok daha önemlidir.
Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi
Amaç: Bu çalışma, Türkiye’de yüz yüze eğitimin sürdürüldüğü iki dönemde uygulanan COVID-19 yöneti... more Amaç: Bu çalışma, Türkiye’de yüz yüze eğitimin sürdürüldüğü iki dönemde uygulanan COVID-19 yönetim algoritmalarını ve sonuçlarını karşılaştırarak, çocukların salgında pozitiflik durumunun belirlenmesi ve algoritmaların değerlendirilmesi amacı ile yapılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışma, tanımlayıcı türde yapılmıştır. Yüz yüze eğitimin başladığı dönemler olan 21 Eylül-16 Kasım 2020 tarih aralığı ile 6-20 Eylül 2021 tarih aralığında Kayseri ilinde eğitim görmekte olan 6-18 yaş aralığındaki çocukların PCR test sayıları ve sonuçları değerlendirilmiştir. Her iki dönemde uygulanan COVID-19 yönetim algoritmaları bu sonuçlar üzerinden ele alınarak, COVID-19 pandemisindeki etkileri ve sonuçları karşılaştırılmıştır. Bulgular: Bu çalışmada 2020 yılında 21 Eylül-16 Kasım arasında saptanan 32558 vakanın 2544’ü (%7,8’i) öğrenci iken, 2021 yılında 6-20 Eylül arası saptanan 14176 vakanın 3020’si (%21.3’ü) öğrencidir. 2021 yılında tüm vakalar içindeki öğrenci yüzdesi 2020 yılına göre yüksek olup ar...
Nephrology Dialysis Transplantation, 2018
IVIG group than control group (P¼0.010). Proteinuria at diagnosis of CAMR was significantly highe... more IVIG group than control group (P¼0.010). Proteinuria at diagnosis of CAMR was significantly higher in rituximab and IVIG group compared with control group (2.5 g/day vs. 0.7 g/day, P¼0.045). Especially, the proportion of high proteinuria (>1.0 g/day) was higher in rituximab and IVIG group compared with control group (84.6% vs. 47.4%). However, the proportion of graft failure was lower in rituximab and IVIG group compared with control group (38.5% vs. 63.2%). Chronic change (ct þ ci score) in the pathologic findings were significantly higher in the graft failure group (P¼0.019). The proportion of high proteinuria was higher in the graft failure group (P¼0.057). Changes in allograft function until 3 months after treatment were less in rituximab and IVIG group compared with control group. In Kaplan-Meier analysis, death-censored graft survival rate was higher in the rituximab and IVIG group up to 3 years, but there was no difference between the rituximab and IVIG and control groups. Death-censored graft survival rate was higher in the low proteinuria group than high proteinuria group. In multivariate analysis, high proteinuria (>1.0 g/day) and poor allograft function at diagnosis of CAMR were independent risk factors for graft failure in KTRs diagnosed to CAMR. CONCLUSIONS: KTRs with severe chronic change, low allograft function, and high proteinuria at diagnosis of CAMR showed the higher proportion of graft failure. However, the rate of graft failure was lower and the change of allograft function was less in rituximab and IVIG group. Therefore, rituximab and IVIG may be effective in KTRs without risk factors such as high proteinuria, low allograft function, and severe chronic change at diagnosis of CAMR.
Iranian journal of public health, Jun 15, 2021
Background: Considering the gap between organ donors and receivers, it can be assumed that family... more Background: Considering the gap between organ donors and receivers, it can be assumed that family physicians may play an important role in organ donation. Thus, we aimed to investigate the family physicians' approaches to organ donation in Turkey. Methods: In this cross-sectional study, an online survey was sent to all family physicians working in Family Health Centers in Turkey Between Jul-Sep 2018. The survey questioned the knowledge, approaches, and opinions about organ donation issues, besides the socio-demographic characteristics. Results: Most physicians stated that they had given information to their patients on this subject at least occasionally (59.19%, n=998). Among participants, the most common reason for refusing consent for organ donation was the fear of commercial abuse (19.66%, n=244). Most participants (52.61%, n=887) stated that they had been positively affected by the media about organ donation. Some physicians were uncertain about the reliability of the brain death diagnosis (18.39%, n=310). A minor group stated that organ donation might be religiously inappropriate (10.50%, n=177). Conclusion: Although most of the family physicians had a positive manner about organ donation, there was still some wrong knowledge of the participants about legal and medical aspects of organ donation, as well as some other concerns like organ trafficking and reliability of brain death diagnoses, whereas religious concerns were not significant.
Turkish Journal of Family Medicine and Primary Care
Aim: Many metabolic, physiological, and social factors play a role in the formation of infections... more Aim: Many metabolic, physiological, and social factors play a role in the formation of infections. The results of the studies investigating the association between toilet type and urinary tract infection (UTI) are contradictory. This study aims to investigate the relationship between UTI and toilet habits and toilet type used. Methods: A cross-sectional study, including 344 participants between the ages of 18-60, was conducted. Sociodemographic information, toilet preferences, toilet habits, diagnosed chronic diseases, and histories of UTI were questioned with a structured questionnaire. Results: Front-to-back wiping, use of urinals in public places, and use of toilet paper were associated with a history of UTI in some genders. No significant relationship was observed between the parameters of general toilet preference, type of toilet preferred at home, and the frequency of water closet use, and UTI history in both genders. Conclusion: The toilet preference and some toileting habits...
Sağlık ve hemşirelik yönetimi dergisi, 2022
Bu çalışma, Kayseri ilinde bulunan bir kamu hastanesinin evde sağlık hizmetleri birimindeki "Epid... more Bu çalışma, Kayseri ilinde bulunan bir kamu hastanesinin evde sağlık hizmetleri birimindeki "Epidermolizis Bülloza" hastalarına yönelik yapılan sağlık hizmetine ait gelir ve gider kalemlerinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Çalışmaya ait veriler, ilgili hastanenin kurumsal bilgi yönetim sistemi, mutemetlik, ilgili depo, satın alma, faturalandırma ve evde sağlık hizmetleri birimi ile yapılan görüşmelerden elde edilmiştir. Çalışmada, ilgili başlıklara yönelik verilen sağlık hizmetine ait giderler faaliyet tabanlı maliyet analizi yöntemi ile belirlenmiştir. Bulgular: Çalışma kapsamında, maliyetlerin çok yüksek olduğu, özellikle işçilik giderlerinin oldukça fazla olduğu ve bu maliyetlere karşın ilgili hizmetlerin sonucunda, gelirlerin oldukça düşük olduğu saptanmıştır. Yapılan sağlık hizmeti çerçevesince Sağlık Uygulama Tebliği'ndeki fiyatların giderleri karşılamadığı ve giderlerin önemli derecede fazla olduğu bulunmuştur. Sonuç: Çalışmada, ilgili kamu hastanesinin giderlerinin gelirlerine göre yüksek olduğu ve bu bağlamda giderleri azaltmaya ve gelirlerini arttırmaya yönelik çok yönlü önerilerde bulunulmuştur.
Ankara Medical Journal, 2023
Quinary Prevention; It is a set of policies, conditions, actions and measures aimed at reducing t... more Quinary Prevention; It is a set of policies, conditions, actions and measures aimed at reducing the risks associated with disseminating inappropriate health-related information and minimizing the impact of such misinformation on the progression or development of diseases. Quinary Prevention is under the multi-layered responsibility of health professionals, professional organizations and legislators. Legislators should prepare laws/regulations to prevent and deter the spread of health-related misinformation. Health service providers should assume the primary responsibility of Quinary Prevention, constantly update themselves in the discipline they choose, disseminate correct information and increase health literacy, inform the public through professional organizations or sites where relevant experts are the controllers, and report those who share false information to the necessary authorities. The public should not blindly believe every information conveyed through social media and should consult a healthcare professional. In social media, the impact of which is increasing day by day, the legal infrastructure should be prepared for an accurate information presentation by taking the necessary precautions, and health service providers, who are experts in their work, should contribute to the health literacy of the public by providing information on these platforms. Family physicians, who provide preventive and curative health services together, must know the protection steps within the scope of preventive medicine and update themselves in this regard. In this context, 'Quinary Prevention', the newest preventive care steps, was mentioned to guide health service providers, especially family physicians.
Ankara Medical Journal, 2019
Uyuz hastalığı; kaşıntılı döküntülerle seyreden, insandan insana bulaşmanın olduğu, sıklıkla topl... more Uyuz hastalığı; kaşıntılı döküntülerle seyreden, insandan insana bulaşmanın olduğu, sıklıkla toplu yaşam alanlarında ve daha çok kış aylarında yaygın görülen parazitik bir hastalıktır. Uyuz ilkçağlardan beri bilinmektedir. Bonomo, etkeni ilk defa 1687 yılında saptamıştır. Uyuz etkeni olan Sarcoptes scabiei var. hominis artropod sınıfından bir akardır. Sarkopt ve skabies terimleri Yunancada sarx (et), coptein (kesen) scabere (kaşınmak) kelimelerinden türemiştir. Tüm etnik ve sosyoekonomik gruplar dahil olmak üzere tüm dünyada görülür. Dünya çapında yıllık yaklaşık 300 milyon olgu olduğu tahmin edilmektedir. 1-2 Üçüncü dünya ülkeleri, tropikal ve subtropikal ülkelerde endemiktir. Kışın daha yaygın olarak görülmekle birlikte bahar aylarında da sıklığı artar, bunun nedeni kışın kalabalık ortamlarda daha uzun süre bulunma ve soğuk ortamda akarın daha uzun yaşayabilmesidir. Bazı kırsal ve yoksul topluluklarda görülme sıklığı %10'a ulaşır ve vakaların %60'ı çocuktur. Endemik olduğu Abstract Scabies is an itchy skin disease caused by Sarcoptes scabiei var. hominis, an obligate human parasite. Scabies, one of the most pruritic dermatoses worldwide, is a clinical condition characterized by polymorphic rash and superinfections, as well as intense irritation, especially at night. It is estimated that there are about 300 million cases worldwide annually. There may be diagnostic difficulties due to the complexity in detecting the agent and the atypical clinical presentation. In our case, a 3 years 9 months old female patient was admitted to our outpatient clinic with a complaint of severe itching and rash all day in her body for 2 months. The patient, whose medical history was taken and examined, was diagnosed with scabies and treated. By this case report, we aimed to draw attention to the common but frequently overlooked scabies disease.
The Turkish Journal of Pediatrics, 2022
Background. With the onset of the COVID-19 pandemic, discussions regarding the prevalence of COVI... more Background. With the onset of the COVID-19 pandemic, discussions regarding the prevalence of COVID-19 in children and the association of this with education have started. This study aimed to determine the prevalence of COVID-19 infection in asymptomatic school children within a limited period while face-to-face education continued. Methods. This is a descriptive and retrospective study. Screening was carried out in the schools in the three major districts of the metropolitan municipality when face-to-face education was practiced. COVID-19 RT-PCR swab samples were collected from 4,658 students from 46 schools at preschool, primary, secondary, and high school levels by using the stratified sampling method. Screening results were retrospectively analyzed by the researchers. Results. The mean age of the children included in the study was 10.6±3.2 (5-17). Only 46 students' COVID-19 RT-PCR results were positive; the positivity rate was higher in male students than in female students (p>0.05); the students living in the third region had a higher positivity rate than the other students, there was a statistical difference between them (p<0.001); there were no positive cases in 26 (56.7%) schools, and the spreader rate of the school children was 0.98%. Conclusions. We determined in the study that the prevalence of COVID-19 infection was not high in asymptomatic school children in the period when schools were open. This may play a role in directing the education and training during the pandemic.
Ankara Medical Journal, 2021
Son yıllarda gerek dünyada gerekse ülkemizde aşı karşıtlığı hızla yayılmaktadır. Aile Hekimleri b... more Son yıllarda gerek dünyada gerekse ülkemizde aşı karşıtlığı hızla yayılmaktadır. Aile Hekimleri başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının aşı karşıtlığı konusunda bilgi sahibi olması gerekmektedir. Çalışmamızın amacı Aile Hekimliği kliniklerindeki asistan doktorların bu konudaki görüş, tutum ve davranışlarının değerlendirilmesidir. Materyal ve Metot: Kesitsel tipteki çalışma 15.06.2019-15.11.2019 tarihleri arasında yürütülmüş olup Ankara'da bulunan tüm Aile Hekimliği kliniklerine ulaşılmıştır. 311 hekim çalışma grubunu oluşturmuştur. Katılımcılara veri toplama aracı olarak sosyodemografik-mesleki özelliklerinin, bağışıklama ve aşılar hakkındaki bilgilerinin ve aşı karşıtlığı ile ilgili görüş, tutum ve davranışlarının sorgulandığı anket formu uygulanmıştır. Tüm hesaplamalarda p<0,05 değeri istatistiksel anlamlılık olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Aşı karşıtlığıyla karşılaşanların oranı %59,5 (n=185) olarak saptanmıştır. Sözleşmeli Aile Hekimliği Uzmanlığı (SAHU) eğitimine tabi asistanların, 3 yıl ve üzeri asistanlık yapanların, birinci basamak tecrübesi olanlar daha fazla aşı karşıtlığı vakası yaşamışlardır. Bu katılımcıların %85,4'ü (n=158) kişileri ikna etmeye çalıştığını, %12,4'ü (n=23) kişilerin fikrine saygı duyduğunu belirtmiştir. Katılımcıların %94,9'u (n=295) aşı reddi fikrine, %82'si (n=255) aşı tereddütü fikrine karşıdır. %0,3 (n=1) katılımcı aşı reddi fikrini desteklemektedir. Katılımcıların %23,2'si (n=72) aşı karşıtlığı ile ilgili eğitim almış olup bunların %59,7'si (n=43) aldığı eğitimi yeterli bulmaktadır. Sonuç: Aşı tereddüdünü destekleyen veya bu konuda kararsız olan katılımcıların oranı azımsanmayacak seviyededir. Asistanların aşı karşıtlığı konusunda eğitimlerinin yetersiz olduğu görülmektedir. Aşı karşıtlığı ile mücadelenin daha etkin ve başarılı olması için eğitimler planlanmalı, gerekli hukuki düzenlemeler yapılmalı, sağlık okuryazarlığı artırılmalıdır.
Ankara Medical Journal, 2021
Öz Amaç: Aile Hekimliği müfredatı, temeli ve hakemli dergileri olan bir akademik disiplindir. Bil... more Öz Amaç: Aile Hekimliği müfredatı, temeli ve hakemli dergileri olan bir akademik disiplindir. Bilimsel dergilerin içeriklerinin takibi ve değerlendirilmesi, sürekli artan yayın sayısı göz önünde bulundurulduğunda zor hale gelmektedir. Bu sebeple akademik verilerin takibinde yardımcı olmak amacıyla 'Birinci Basamak Sağlık Hizmeti'(PHC) ile ilgili bilimsel dergileri değerlendirdik.
Sağlık ve Hemşirelik Yönetimi Dergisi
İnsan gücü, üretim miktarı üzerine doğrudan etkisi olmasından dolayı hizmet sektörü başta olmak ü... more İnsan gücü, üretim miktarı üzerine doğrudan etkisi olmasından dolayı hizmet sektörü başta olmak üzere bütün kurumlarda en önemli kaynak olmaktadır. Sağlık insan gücü açısından Türkiye'deki rakamlarda kısmen iyileşme sağlamasına karşın, 2019 yılı verilerine göre Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (Organisation for Economic Cooperation and Development-OECD) ortalamasının gerisinde bulunmaktadır. Bu bağlamda, sağlıkta kısıtlı kaynak olarak değerlendirilebilecek olan insan gücü kaynaklarının verimli kullanımını sağlayacak; atama, denetleme ve değerlendirme araçlarına gereksinim duyulmaktadır. Çalışan verimliliğinin artırılabilmesi için yeterli ve gerekli iş gücünün gerçekçi olarak belirlenmiş olması gerekmektedir. Yeterli ve gerekli iş gücünün belirlenmesi; nüfusun büyümesi ve yaşlanmasına, iş gücünün verimliliğine ve çalışanlara verilen görev ve rollerle ilişkili olmaktadır. Aynı zamanda iş gücünün verimliliği; işin tasarımından, işin yoğunluğundan, teknolojik girdilerden ve uzman personel çeşitliliğinden etkilenmektedir. Bu nedenlerle, sağlık kurum ve kuruluşlarının personel politikaları yakından izlenmeli ve gelecekte doğabilecek krizlere hazırlıklı olunmalı ve gereken önlemler alınmalıdır. Bu kapsamda, Türkiye'de sağlık personellerinin atama ve yer değiştirme işlemlerine yeni bir bakışın sunulduğu bu çalışmada, personel dağılımının daha dengeli gerçekleştirerek ve gerek iş yükünü gerekse süre kaybını azaltarak, sağlıkta iş gücü kullanımı konusunda yol gösterici olunması amaçlanmaktadır.
Medical Research Reports
Amaç: Bu çalışmamızda 55 yaş altında COVID-19 sebebiyle ölen kişileri yaş, cinsiyet, aşılanma dur... more Amaç: Bu çalışmamızda 55 yaş altında COVID-19 sebebiyle ölen kişileri yaş, cinsiyet, aşılanma durumuna göre değerlendirmeyi amaçladık. Yöntem: Sağlık Bakanlığı’nın uygulamaları olan Halk Sağlığı Yönetim Sistemi (HSYS), Aşı Takip Sistemi (ATS) ve E-NABIZ uygulamalarından 55 yaş altı vefat eden kişilerin bilgileri derlenmiştir. SPSS-21 programı kullanılarak hesaplamalar yapılmıştır. Ki kare testi ve frekanslar hesaplanmıştır. Bulgular: Çalışmada ölümlerin en çok 40-49 ve 50-55 yaş aralığında olduğu (%76), ölümlerin %87,8’ini aşı olmayanlarda görüldüğü, ölümlerin kronik hastalığı olanlarda daha fazla görüldüğü (%75,9), kronik hastalığı olan aşılılarda ölümlerin daha az görüldüğü bulunmuştur. Sonuç: Aşılanmanın son derece önemli ve koruyucu olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Bu sebeple COVID-19’a bağlı ölümlerin azaltılması için aşılanma oranlarının hızla artırılması gerekmektedir. Özellikle kronik hastalığı olan ileri yaştaki bireylerde bu çok daha önemlidir.
Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi
Amaç: Bu çalışma, Türkiye’de yüz yüze eğitimin sürdürüldüğü iki dönemde uygulanan COVID-19 yöneti... more Amaç: Bu çalışma, Türkiye’de yüz yüze eğitimin sürdürüldüğü iki dönemde uygulanan COVID-19 yönetim algoritmalarını ve sonuçlarını karşılaştırarak, çocukların salgında pozitiflik durumunun belirlenmesi ve algoritmaların değerlendirilmesi amacı ile yapılmıştır. Gereç ve Yöntemler: Çalışma, tanımlayıcı türde yapılmıştır. Yüz yüze eğitimin başladığı dönemler olan 21 Eylül-16 Kasım 2020 tarih aralığı ile 6-20 Eylül 2021 tarih aralığında Kayseri ilinde eğitim görmekte olan 6-18 yaş aralığındaki çocukların PCR test sayıları ve sonuçları değerlendirilmiştir. Her iki dönemde uygulanan COVID-19 yönetim algoritmaları bu sonuçlar üzerinden ele alınarak, COVID-19 pandemisindeki etkileri ve sonuçları karşılaştırılmıştır. Bulgular: Bu çalışmada 2020 yılında 21 Eylül-16 Kasım arasında saptanan 32558 vakanın 2544’ü (%7,8’i) öğrenci iken, 2021 yılında 6-20 Eylül arası saptanan 14176 vakanın 3020’si (%21.3’ü) öğrencidir. 2021 yılında tüm vakalar içindeki öğrenci yüzdesi 2020 yılına göre yüksek olup ar...
Nephrology Dialysis Transplantation, 2018
IVIG group than control group (P¼0.010). Proteinuria at diagnosis of CAMR was significantly highe... more IVIG group than control group (P¼0.010). Proteinuria at diagnosis of CAMR was significantly higher in rituximab and IVIG group compared with control group (2.5 g/day vs. 0.7 g/day, P¼0.045). Especially, the proportion of high proteinuria (>1.0 g/day) was higher in rituximab and IVIG group compared with control group (84.6% vs. 47.4%). However, the proportion of graft failure was lower in rituximab and IVIG group compared with control group (38.5% vs. 63.2%). Chronic change (ct þ ci score) in the pathologic findings were significantly higher in the graft failure group (P¼0.019). The proportion of high proteinuria was higher in the graft failure group (P¼0.057). Changes in allograft function until 3 months after treatment were less in rituximab and IVIG group compared with control group. In Kaplan-Meier analysis, death-censored graft survival rate was higher in the rituximab and IVIG group up to 3 years, but there was no difference between the rituximab and IVIG and control groups. Death-censored graft survival rate was higher in the low proteinuria group than high proteinuria group. In multivariate analysis, high proteinuria (>1.0 g/day) and poor allograft function at diagnosis of CAMR were independent risk factors for graft failure in KTRs diagnosed to CAMR. CONCLUSIONS: KTRs with severe chronic change, low allograft function, and high proteinuria at diagnosis of CAMR showed the higher proportion of graft failure. However, the rate of graft failure was lower and the change of allograft function was less in rituximab and IVIG group. Therefore, rituximab and IVIG may be effective in KTRs without risk factors such as high proteinuria, low allograft function, and severe chronic change at diagnosis of CAMR.
Iranian journal of public health, Jun 15, 2021
Background: Considering the gap between organ donors and receivers, it can be assumed that family... more Background: Considering the gap between organ donors and receivers, it can be assumed that family physicians may play an important role in organ donation. Thus, we aimed to investigate the family physicians' approaches to organ donation in Turkey. Methods: In this cross-sectional study, an online survey was sent to all family physicians working in Family Health Centers in Turkey Between Jul-Sep 2018. The survey questioned the knowledge, approaches, and opinions about organ donation issues, besides the socio-demographic characteristics. Results: Most physicians stated that they had given information to their patients on this subject at least occasionally (59.19%, n=998). Among participants, the most common reason for refusing consent for organ donation was the fear of commercial abuse (19.66%, n=244). Most participants (52.61%, n=887) stated that they had been positively affected by the media about organ donation. Some physicians were uncertain about the reliability of the brain death diagnosis (18.39%, n=310). A minor group stated that organ donation might be religiously inappropriate (10.50%, n=177). Conclusion: Although most of the family physicians had a positive manner about organ donation, there was still some wrong knowledge of the participants about legal and medical aspects of organ donation, as well as some other concerns like organ trafficking and reliability of brain death diagnoses, whereas religious concerns were not significant.
Turkish Journal of Family Medicine and Primary Care
Aim: Many metabolic, physiological, and social factors play a role in the formation of infections... more Aim: Many metabolic, physiological, and social factors play a role in the formation of infections. The results of the studies investigating the association between toilet type and urinary tract infection (UTI) are contradictory. This study aims to investigate the relationship between UTI and toilet habits and toilet type used. Methods: A cross-sectional study, including 344 participants between the ages of 18-60, was conducted. Sociodemographic information, toilet preferences, toilet habits, diagnosed chronic diseases, and histories of UTI were questioned with a structured questionnaire. Results: Front-to-back wiping, use of urinals in public places, and use of toilet paper were associated with a history of UTI in some genders. No significant relationship was observed between the parameters of general toilet preference, type of toilet preferred at home, and the frequency of water closet use, and UTI history in both genders. Conclusion: The toilet preference and some toileting habits...
Sağlık ve hemşirelik yönetimi dergisi, 2022
Bu çalışma, Kayseri ilinde bulunan bir kamu hastanesinin evde sağlık hizmetleri birimindeki "Epid... more Bu çalışma, Kayseri ilinde bulunan bir kamu hastanesinin evde sağlık hizmetleri birimindeki "Epidermolizis Bülloza" hastalarına yönelik yapılan sağlık hizmetine ait gelir ve gider kalemlerinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Çalışmaya ait veriler, ilgili hastanenin kurumsal bilgi yönetim sistemi, mutemetlik, ilgili depo, satın alma, faturalandırma ve evde sağlık hizmetleri birimi ile yapılan görüşmelerden elde edilmiştir. Çalışmada, ilgili başlıklara yönelik verilen sağlık hizmetine ait giderler faaliyet tabanlı maliyet analizi yöntemi ile belirlenmiştir. Bulgular: Çalışma kapsamında, maliyetlerin çok yüksek olduğu, özellikle işçilik giderlerinin oldukça fazla olduğu ve bu maliyetlere karşın ilgili hizmetlerin sonucunda, gelirlerin oldukça düşük olduğu saptanmıştır. Yapılan sağlık hizmeti çerçevesince Sağlık Uygulama Tebliği'ndeki fiyatların giderleri karşılamadığı ve giderlerin önemli derecede fazla olduğu bulunmuştur. Sonuç: Çalışmada, ilgili kamu hastanesinin giderlerinin gelirlerine göre yüksek olduğu ve bu bağlamda giderleri azaltmaya ve gelirlerini arttırmaya yönelik çok yönlü önerilerde bulunulmuştur.
Ankara Medical Journal, 2023
Quinary Prevention; It is a set of policies, conditions, actions and measures aimed at reducing t... more Quinary Prevention; It is a set of policies, conditions, actions and measures aimed at reducing the risks associated with disseminating inappropriate health-related information and minimizing the impact of such misinformation on the progression or development of diseases. Quinary Prevention is under the multi-layered responsibility of health professionals, professional organizations and legislators. Legislators should prepare laws/regulations to prevent and deter the spread of health-related misinformation. Health service providers should assume the primary responsibility of Quinary Prevention, constantly update themselves in the discipline they choose, disseminate correct information and increase health literacy, inform the public through professional organizations or sites where relevant experts are the controllers, and report those who share false information to the necessary authorities. The public should not blindly believe every information conveyed through social media and should consult a healthcare professional. In social media, the impact of which is increasing day by day, the legal infrastructure should be prepared for an accurate information presentation by taking the necessary precautions, and health service providers, who are experts in their work, should contribute to the health literacy of the public by providing information on these platforms. Family physicians, who provide preventive and curative health services together, must know the protection steps within the scope of preventive medicine and update themselves in this regard. In this context, 'Quinary Prevention', the newest preventive care steps, was mentioned to guide health service providers, especially family physicians.
Ankara Medical Journal, 2019
Uyuz hastalığı; kaşıntılı döküntülerle seyreden, insandan insana bulaşmanın olduğu, sıklıkla topl... more Uyuz hastalığı; kaşıntılı döküntülerle seyreden, insandan insana bulaşmanın olduğu, sıklıkla toplu yaşam alanlarında ve daha çok kış aylarında yaygın görülen parazitik bir hastalıktır. Uyuz ilkçağlardan beri bilinmektedir. Bonomo, etkeni ilk defa 1687 yılında saptamıştır. Uyuz etkeni olan Sarcoptes scabiei var. hominis artropod sınıfından bir akardır. Sarkopt ve skabies terimleri Yunancada sarx (et), coptein (kesen) scabere (kaşınmak) kelimelerinden türemiştir. Tüm etnik ve sosyoekonomik gruplar dahil olmak üzere tüm dünyada görülür. Dünya çapında yıllık yaklaşık 300 milyon olgu olduğu tahmin edilmektedir. 1-2 Üçüncü dünya ülkeleri, tropikal ve subtropikal ülkelerde endemiktir. Kışın daha yaygın olarak görülmekle birlikte bahar aylarında da sıklığı artar, bunun nedeni kışın kalabalık ortamlarda daha uzun süre bulunma ve soğuk ortamda akarın daha uzun yaşayabilmesidir. Bazı kırsal ve yoksul topluluklarda görülme sıklığı %10'a ulaşır ve vakaların %60'ı çocuktur. Endemik olduğu Abstract Scabies is an itchy skin disease caused by Sarcoptes scabiei var. hominis, an obligate human parasite. Scabies, one of the most pruritic dermatoses worldwide, is a clinical condition characterized by polymorphic rash and superinfections, as well as intense irritation, especially at night. It is estimated that there are about 300 million cases worldwide annually. There may be diagnostic difficulties due to the complexity in detecting the agent and the atypical clinical presentation. In our case, a 3 years 9 months old female patient was admitted to our outpatient clinic with a complaint of severe itching and rash all day in her body for 2 months. The patient, whose medical history was taken and examined, was diagnosed with scabies and treated. By this case report, we aimed to draw attention to the common but frequently overlooked scabies disease.
The Turkish Journal of Pediatrics, 2022
Background. With the onset of the COVID-19 pandemic, discussions regarding the prevalence of COVI... more Background. With the onset of the COVID-19 pandemic, discussions regarding the prevalence of COVID-19 in children and the association of this with education have started. This study aimed to determine the prevalence of COVID-19 infection in asymptomatic school children within a limited period while face-to-face education continued. Methods. This is a descriptive and retrospective study. Screening was carried out in the schools in the three major districts of the metropolitan municipality when face-to-face education was practiced. COVID-19 RT-PCR swab samples were collected from 4,658 students from 46 schools at preschool, primary, secondary, and high school levels by using the stratified sampling method. Screening results were retrospectively analyzed by the researchers. Results. The mean age of the children included in the study was 10.6±3.2 (5-17). Only 46 students' COVID-19 RT-PCR results were positive; the positivity rate was higher in male students than in female students (p>0.05); the students living in the third region had a higher positivity rate than the other students, there was a statistical difference between them (p<0.001); there were no positive cases in 26 (56.7%) schools, and the spreader rate of the school children was 0.98%. Conclusions. We determined in the study that the prevalence of COVID-19 infection was not high in asymptomatic school children in the period when schools were open. This may play a role in directing the education and training during the pandemic.
Ankara Medical Journal, 2021
Son yıllarda gerek dünyada gerekse ülkemizde aşı karşıtlığı hızla yayılmaktadır. Aile Hekimleri b... more Son yıllarda gerek dünyada gerekse ülkemizde aşı karşıtlığı hızla yayılmaktadır. Aile Hekimleri başta olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının aşı karşıtlığı konusunda bilgi sahibi olması gerekmektedir. Çalışmamızın amacı Aile Hekimliği kliniklerindeki asistan doktorların bu konudaki görüş, tutum ve davranışlarının değerlendirilmesidir. Materyal ve Metot: Kesitsel tipteki çalışma 15.06.2019-15.11.2019 tarihleri arasında yürütülmüş olup Ankara'da bulunan tüm Aile Hekimliği kliniklerine ulaşılmıştır. 311 hekim çalışma grubunu oluşturmuştur. Katılımcılara veri toplama aracı olarak sosyodemografik-mesleki özelliklerinin, bağışıklama ve aşılar hakkındaki bilgilerinin ve aşı karşıtlığı ile ilgili görüş, tutum ve davranışlarının sorgulandığı anket formu uygulanmıştır. Tüm hesaplamalarda p<0,05 değeri istatistiksel anlamlılık olarak kabul edilmiştir. Bulgular: Aşı karşıtlığıyla karşılaşanların oranı %59,5 (n=185) olarak saptanmıştır. Sözleşmeli Aile Hekimliği Uzmanlığı (SAHU) eğitimine tabi asistanların, 3 yıl ve üzeri asistanlık yapanların, birinci basamak tecrübesi olanlar daha fazla aşı karşıtlığı vakası yaşamışlardır. Bu katılımcıların %85,4'ü (n=158) kişileri ikna etmeye çalıştığını, %12,4'ü (n=23) kişilerin fikrine saygı duyduğunu belirtmiştir. Katılımcıların %94,9'u (n=295) aşı reddi fikrine, %82'si (n=255) aşı tereddütü fikrine karşıdır. %0,3 (n=1) katılımcı aşı reddi fikrini desteklemektedir. Katılımcıların %23,2'si (n=72) aşı karşıtlığı ile ilgili eğitim almış olup bunların %59,7'si (n=43) aldığı eğitimi yeterli bulmaktadır. Sonuç: Aşı tereddüdünü destekleyen veya bu konuda kararsız olan katılımcıların oranı azımsanmayacak seviyededir. Asistanların aşı karşıtlığı konusunda eğitimlerinin yetersiz olduğu görülmektedir. Aşı karşıtlığı ile mücadelenin daha etkin ve başarılı olması için eğitimler planlanmalı, gerekli hukuki düzenlemeler yapılmalı, sağlık okuryazarlığı artırılmalıdır.
Ankara Medical Journal, 2021
Öz Amaç: Aile Hekimliği müfredatı, temeli ve hakemli dergileri olan bir akademik disiplindir. Bil... more Öz Amaç: Aile Hekimliği müfredatı, temeli ve hakemli dergileri olan bir akademik disiplindir. Bilimsel dergilerin içeriklerinin takibi ve değerlendirilmesi, sürekli artan yayın sayısı göz önünde bulundurulduğunda zor hale gelmektedir. Bu sebeple akademik verilerin takibinde yardımcı olmak amacıyla 'Birinci Basamak Sağlık Hizmeti'(PHC) ile ilgili bilimsel dergileri değerlendirdik.