Halime Ünal | Ankara Yildirim Beyazit University (original) (raw)
Papers by Halime Ünal
İDEALKENT
Dezavantajlı mahallelerde yaşanan sorunları çözmek için sıklıkla başvurulan kentsel dönüşüm proje... more Dezavantajlı mahallelerde yaşanan sorunları çözmek için sıklıkla başvurulan kentsel dönüşüm projelerinin en önemli faydasının suç oranlarını düşürmek olduğu iddia edilmektedir. Bu iddia nicel ve nitel araştırmaların odağı olmuştur. Fakat Sosyal Düzensizlik, Kırık Camlar ve Rutin Aktivite Teorilerinde temellenen araştırmaların sonuçları bu ilişki hakkında net bir resim çizmekten uzaktır. Nicel araştırmaların bulguları kentsel dönüşüm ve suç ilişkisinin zaman ve mekân bileşenlerinden bağımsız olarak kavranamayacağına işaret etmektedir. Bu ilişki zamana göre eğrisel bir örüntü göstermektedir. Kentsel dönüşümün suç oranları üzerindeki etkisini karmaşık hale getiren diğer bir unsur ise suçun mekânsal kaymasıdır. Yapısal faktörlere odaklanan nicel araştırmaların yanı sıra, kentsel dönüşümün mahalledeki sosyal ilişki ağlarını nasıl yeniden inşa ettiğine odaklanan nitel çalışmalar ise mikro düzeyde bu ilişkiyi anlamakta yardımcı olmaktadır. Kentsel dönüşümün başarısı yeni bir topluluk yarat...
Sosyoloji araştırmaları dergisi, Apr 1, 2010
Researchers have long examined the extent to which parents and peers influence delinquent behavio... more Researchers have long examined the extent to which parents and peers influence delinquent behavior of youth. However, only few studies have paid attention to the connection between parents and peers. Because peers have the strong influence on youth's delinquent behavior, it is important to explain how the relationship with parents has the effect on youth's relationship with peers and delinquent behaviors. In this present study, it is argued that attachment to parents and parental supervision will act as a protective factor against the influence of delinquent peers and reduce the delinquent involvement of youth. In order to test this argument, the data were collected from 3742 high school students in Izmir and Tobit regression models were used to analyze the data. The results have shown that attachment to parents and supervision were negatively associated with having a more delinquent peers. Additionally, although delinquent peers were positively associated with youth's involvement in delinquency, attachment to parents and supervision were negatively associated with youth's involvement in delinquency. These results show the importance of parenting in the explanation of delinquency among youth.
Ozet: Aile ici siddet ve cinsel saldiri suclari haric, magdurluk oranlari dusuk olan kadinlar bir... more Ozet: Aile ici siddet ve cinsel saldiri suclari haric, magdurluk oranlari dusuk olan kadinlar bir sucun magduru olmakta oldukca yuksek duzeylerde korkmaktadirlar. Bu durum suc korkusu paradoksu olarak tanimlanmaktadir. Kadinlarin narin ve kirilgan oldugu ile ilgili soylemler, onlarin korkmalarina sebep olmaktadir. Kadinlarin korkularinin yuksekliginin nedeni olarak, magdur olma olasiliklari en yuksek olan cinsel saldiriya ugrama korkusunun oldugu vurgulanir. Suc korkusu kadinlarin gundelik hayatlarini kontrol altina alarak toplumsal cinsiyet esitsizliginin tekrar yaratilmasina katki saglamaktadir. Bu calismanin temel amaci Ankara’nin bes merkez ilcesinde 517 kadindan tarama yontemi ile elde edilen verileri inceleyerek, kadinlarin yasadiklari suc magdurluklarina ve suc korkularina isik tutmaya calismaktir. Oncelikli olarak, kadinlar guvenli bir toplumda yasamadigimizi dusunmektedirler. Ikinci olarak, en az bir kere bircok sucun magduru olmuslardir ve en az polise bildirdikleri suc is...
Sosyoloji Dergisi, Mar 1, 2004
İdealkent, 2022
Dezavantajlı mahallelerde yaşanan sorunları çözmek için sıklıkla başvurulan kentsel dönüşüm proj... more Dezavantajlı mahallelerde yaşanan sorunları çözmek için sıklıkla başvurulan kentsel dönüşüm
projelerinin en önemli faydasının suç oranlarını düşürmek olduğu iddia edilmektedir. Bu iddia
nicel ve nitel araştırmaların odağı olmuştur. Fakat Sosyal Düzensizlik, Kırık Camlar ve Rutin
Aktivite Teorilerinde temellenen araştırmaların sonuçları bu ilişki hakkında net bir resim
çizmekten uzaktır. Nicel araştırmaların bulguları kentsel dönüşüm ve suç ilişkisinin zaman ve
mekân bileşenlerinden bağımsız olarak kavranamayacağına işaret etmektedir. Bu ilişki zamana
göre eğrisel bir örüntü göstermektedir. Kentsel dönüşümün suç oranları üzerindeki etkisini
karmaşık hale getiren diğer bir unsur ise suçun mekânsal kaymasıdır. Yapısal faktörlere
odaklanan nicel araştırmaların yanı sıra, kentsel dönüşümün mahalledeki sosyal ilişki ağlarını
nasıl yeniden inşa ettiğine odaklanan nitel çalışmalar ise mikro düzeyde bu ilişkiyi anlamakta
yardımcı olmaktadır. Kentsel dönüşümün başarısı yeni bir topluluk yaratmakta yatmaktadır.
Fakat kentsel dönüşüm çoğu zaman var olan sosyal ağları tahrip etmekte ve yeni bir topluluk
yaratma noktasında başarısız olmaktadır. Aynı mekânı paylaşan fakat paralel hayatlar yaşayan
toplulukların oluşmasına neden olabilmektedir. Bu durum mahalle sakinlerini suça karşı
savunmasız bırakabilmektedir. Bununla birlikte, mahalledeki kriminal ağları tahrip etmeyi
hedefleyen kentsel dönüşüm suç oranlarını düşürmek yerine yükseltme ihtimaline sahiptir.
Journal of Crime and Justice, 2022
To provide an insight into the salience of criminal networks in the initiation and continuation o... more To provide an insight into the salience of criminal networks in the initiation and continuation of drug dealing, this study gathers data through in-depth interviews with twelve street-level cannabis dealers in socioeconomically disadvantaged neighborhood in Adana, Turkey. The findings indicate that the presence of relatives or close friends in criminal networks in the neighborhood has paved the way for the interviewees to be involved in various drug-related activities from an early age. Due to the neighborhood structure, they have a limited ability to accumulate social capital. However, they access the illegal opportunities offered by criminal networks more easily. Being embedded in criminal networks allow them to gain knowledge, skills, and attitudes necessary for drug dealing. The cannabis market in question is highly vertically organized and socially bonded. Dealers need permission to sell, and they follow informal codes to sustain their business. Trust, solidarity, and loyalty are the most important codes of the market and must be followed to stay in and alive.
TRANSNATIONAL PRESS LONDON, 2021
This study by focusing on the Syrian refugee men living in Ankara’s lower-class neighborhoods aim... more This study by focusing on the Syrian refugee men living in Ankara’s lower-class neighborhoods aims to draw an image of the impacts of the crucial conditions such as the war, the forced migration and the poverty on their masculinities. In this context, this study intends to answer the following questions: What are the forms of masculinities in crises and how are they perceived by Syrian men? How new masculinities are mediated through the conditions of forced migration and urban poverty in the case of Syrian refugee men in some neighborhoods in Ankara? This fieldwork uses qualitative research methods such as in-depth interviews with Syrian refugee men in Ankara.
Key Words: Masculinities, Crisis, Forced Migration, Urban Poverty, Syrian War
Sociology of Crime, Law and …, 2006
The gender gap in delinquency is a central fact of criminology. However, despite increasing atten... more The gender gap in delinquency is a central fact of criminology. However, despite increasing attention to the role of gender, the development of theories to explain gender differences in offending still lags far behind theories of other important issues in criminology. To be sure, research on ...
Temel Kavramlar Suçun Sosyolojisi Cezanın Felsefesi , 2013
Akdeniz Kadın Çalışmaları ve Toplumsal Cinsiyet Dergisi, 2020
Öz: Kürtaj hakkındaki çalışmaların çoğunluğu kadının bedeni veya çocuğun yaşam hakkına odaklanırk... more Öz: Kürtaj hakkındaki çalışmaların çoğunluğu kadının bedeni veya çocuğun yaşam hakkına odaklanırken kadınların deneyimleri ikinci plana atılmıştır. Bu çalışma ise inanç, ahlak, annelik tanımıyla ilişkili olan ve genellikle norm ihlali olarak kabul edilen kürtajın kadınlar tarafından nasıl deneyimlendiğine ve anlamlandırıldığına ışık tutmayı amaçlamaktadır. Bu noktada kürtaj operasyonunu zorunlu bir tıbbi müdahale olmaksızın geçirmiş kadınlar ile Kasım 2018-Mart 2019 tarihleri arasında derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Kartopu örneklemesiyle katılımcılara ulaşılmaya çalışıldığı gibi çeşitli üniversitelerin sosyal medya hesaplarına duyurular yapılarak da görüşmecilere ulaşılmaya çalışılmıştır. İlk olarak yakın çevredeki kadınlar aracılığı ile katılımcılara ulaşılmaya çalışılmıştır. Dokuz görüşmenin beşi İzmir'de, ikisi Ankara'da ve birer görüşme de Samsun ve Balıkesir'de gerçekleştirilmiştir. Görüşmecilerin beşine yakın ilişki ağları ile ve üçüne ise diğer ağlar ile ulaşılırken bir görüşmeciye sosyal medya aracılığı ile ulaşılmıştır. Görüşmecilerden 7 tanesi operasyon sırasında evliyken 2 tanesi bekârdır. Ulaşılmasında zorluk yaşanan katılımcı grubu bekâr kadınlar olmuştur. Görüşmecilerin yaş aralıkları 21-51 olmakla birlikte, operasyon geçirme yaşı 17-30 aralığında değişmektedir. Dokuz görüşmecinin altısının kürtaj öncesinde annelik deneyimi yaşamış olmaları kadınların deneyimlerini anlamlandırmada oldukça önemli olduğu görülmüştür. Kadınların kürtaj kararı almasında evlilik deneyimleri, maddi olanakları, önceki hamilelik deneyimleri ve kürtajın ulaşılabilirliği önemli bir yere sahiptir. Kadınların kürtaj kararlarını meşrulaştırırken yaptıkları en önemli vurgu çocuğa(lara) karşı duydukları sorumluluktur. Kürtaj yasal olsa bile kadınlar kürtaja ulaşmakta engellerle karşılaşmaktadır. Abstract: While most studies on abortion focused on the argument about the woman's body or the child's right to life, the experiences of women were not taken into account. This study aims to shed light on how abortion, which is related to religion, morality and definition of motherhood and considered as a violation of norms is experienced and perceived by women. We conducted 9 semi-structured in-depth interviews between November, 2018 and March, 2019 with women who had induced abortion. In order to reach the Sosyolog, Ege Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü, merve.yildirim.
Mediterranean Journal of Humanities, 2018
Öz: Bu makale neo-liberal politikaların iş gücü yapısı ve niteliğinde yarattığı dönüşümler üzerin... more Öz: Bu makale neo-liberal politikaların iş gücü yapısı ve niteliğinde yarattığı dönüşümler üzerinden kadın barmenlerin müşterileri tarafından maruz bırakıldıkları cinsel taciz deneyimlerine odaklanmaktadır. Çünkü bu süreçte işin değişen doğası, ağırlıklı olarak hizmetler sektöründe olmakla birlikte tüm sektörlerde kadın çalışanları cinsel tacize karşı savunmasız bırakmaktadır. Artık çalışanların sadece işlerini yapabilecek bilgi ve beceriye sahip olmaları yetmemekte ürünün değerini artırmak için emek sürecine öznellikleri ile de dahil olmaları gerekmektedir. Bundan dolayı iş tanımında olduğu gibi, iş yerinde neyin cinsel taciz olduğu hakkındaki sınırlar da muğlak bir hal almaktadır. Özellikle gece ekonomisi içinde yer alan müşteriler ile yoğun etkileşimi gerekli kılan işlerde cinsellik pasif bir şekilde mekâna girmekte ve çalışanın emeğinin bir uzantısı haline gelmektedir. Ayrıca, gece hayatının kültürel atmosferi istenmeyen cinsel ilgiyi normal-leştirerek cinsel tacizi görünmez kılmaktadır. Bu makalenin amacı kadın barmenlerin müşterileri tarafından cinsel tacize maruz bırakılma deneyimlerine ve nasıl tepki verdiklerine ışık tutmaktır. Bu amaca ulaşmak için bir anlatı çalışması tasarlanmıştır. Ankara'da barda çalışan veya çalışmış olan 7 kadın barmen ile derin-lemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Bulgular katılımcıların işlerini yaparken sıklıkla cinsel tacize maruz kaldıklarını ortaya çıkarmıştır. Kadın barmenlerin çeşitli stratejiler geliştirerek (örneğin, barı fiziksel bir sınır olarak kullanarak, görmezden gelerek, durumu kişiselleştirmemeye çalışarak, hayalî nişanlılar yaratarak ve giyimlerini kısıtlayarak) cinsel tacize karşı bir kalkan oluşturmaya çabaladıkları tespit edilmiştir. Abstract: This article explores the experiences of female bartenders of sexual harassment perpetrated by customers in the context of the new economy. The changing nature of work leaves the workers vulnerable to sexual harassment in the services sectors where women predominantly work. Employees should not only have the knowledge and skills to do their jobs but also have to be involved in the labor process with their subjectivity to increase the value of work. Therefore, the boundaries become ambiguous about what constitutes sexual harassment in the workplace. Particularly, in work that require intensive interaction with customers in the night time economy, sexuality enters the space passively and becomes an extension of the worker's labor. Moreover, the cultural atmosphere of nightlife normalizes unwanted sexual interest and makes sexual harrasment invisible. The aim of this article is to shed light on the ways female bartenders respond to sexual harassment perpetrated by customers. To achieve this goal, we designed a narrative study. Interviews were conducted with 7 female bartenders, currently or recently working in a bar in Ankara. The findings show participants were frequently exposed during their work to sexual harassment. It has been found that women bartenders are trying to form a shield against sexual harassment through developing various strategies (for example, by using the bar as a physical boundary, trying to depersonalize the situation, creating imaginary engagements and restricting clothing).
Türkiye'de Yoksulluk Çalışmaları
Toplum ve Demokrasi , 2017
Özet: Aile içi şiddet ve cinsel saldırı suçları hariç, mağdurluk oranları düşük olan kadınlar bir... more Özet: Aile içi şiddet ve cinsel saldırı suçları hariç, mağdurluk oranları düşük olan kadınlar bir suçun mağduru olmakta oldukça yüksek düzeylerde korkmaktadırlar. Bu durum suç korkusu paradoksu olarak tanımlanmaktadır. Kadınların narin ve kırılgan olduğu ile ilgili söylemler, onların korkmalarına sebep olmaktadır. Kadınların korkularının yüksekliğinin nedeni olarak, mağdur olma olasılıkları en yüksek olan cinsel saldırıya uğrama korkusunun olduğu vurgulanır. Suç korkusu kadınların gündelik hayatlarını kontrol altına alarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin tekrar yaratılmasına katkı sağlamaktadır. Bu çalışmanın temel amacı Ankara'nın beş merkez ilçesinde 517 kadından tarama yöntemi ile elde edilen verileri inceleyerek, kadınların yaşadıkları suç mağdurluklarına ve suç korkularına ışık tutmaya çalışmaktır. Öncelikli olarak, kadınlar güvenli bir toplumda yaşamadığımızı düşünmektedirler. İkinci olarak, en az bir kere birçok suçun mağduru olmuşlardır ve en az polise bildirdikleri suç ise cinsel saldırı suçudur. Üçüncü olarak, evde fiziksel saldırıya uğrama suçu haricinde kadınların yarısından fazlası diğer suçların mağduru olmaktan korkmaktadırlar. Son olarak, kadınlar suçtan korunmak için sakınma stratejileri kullanıp kamusal alandaki tehlikeli olduklarını düşündükleri yerlerden uzak durarak, gündelik hayatlarını tekrar düzenlemektedirler. Abstract: Although, except for domestic violence and sexual assault, victimization rates of women are low, women are highly afraid of being a victim of crime. This contradictory situation is defined as fear of crime paradox. The discourse about women being fragile and vulnerable leads their fear. Women may be more fearful of crime due to sexual assault as a master offense which they are more likely to be a victim. Fear of crime contributes to the continuation of gender inequality by controlling the daily lives of women. This study aims to shed light on victimization of women and their fear by examining the data collected from 517 females in five central provinces of Ankara. First of all, women think that we are not living in a safe society. Secondly, women are the victim of a crime at least one time and are less likely to report the sexual assault to the police. Thirdly, most of the time, half of the women are afraid of being a victim of crimes. Finally, women use remedial strategies to protect themselves from crime and these strategies restrict women's behavior in the public sphere. 1 Bu proje TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir (Proje No: 113K070). 2 Bu çalışmanın bir kısmı IARSP Berlin, 2017 konferansında bildiri olarak sunulmuştur.
SDÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi , 2017
ÖZET Çoğu zaman bireysel korku ile özdeşleştirilen suç korkusu bireyin kendine yakın hissettiği k... more ÖZET Çoğu zaman bireysel korku ile özdeşleştirilen suç korkusu bireyin kendine yakın hissettiği kişilerin suçun mağduru olmasını da kapsamaktadır. Çalışmaların çoğunluğu bireyin suçtan mağduriyet korkusuna odaklanırken pek az çalışma diğerleri için duyulan korkuya odaklanmaktadır. Bu çalışmanın amacı ülkemiz bağlamında diğerleri için duyulan suçtan mağduriyet korkusunu açıklamaya çalışmaktır. Araştırma kapsamında Ankara ilinin merkezinde yer alan ilçelerinde anket tekniği ile toplanan 1242 katılımcının verileri analiz edilmektedir. Betimsel analizler erkeklerin hem çocuklar hem de eşleri için korkarken, kadınların daha çok çocukların mağdur olmasından korktuklarını göstermektedir. Bekâr olan bireyler evli bireylere göre daha çok anne-babaları ve kardeşlerinin mağdur olmasından korkmaktadırlar. Ebeveynler ağırlıklı olarak çocuklarının mağdur olmasından kaygı duymaktadırlar. Araştırmanın bulguları uluslararası literatürdeki çalışmalar ile benzerlik göstermektedir. ABSTRACT Fear of crime is, mainly, associated with individual fear but it has also embodied fear of crime for others. Although, most of the research has focused on the individual fear of crime, very few studies has taken the fear of crime for others as the subject of their study. Therefore, the aim of this research is to investigate the fear of crime for others in Turkish context. This present study is based on the data which is collected from randomly selected 1242 participant in Ankara using the questionnaire technique. Descriptive analysis shows that men are more afraid of both children and spouses while women are more concerned that their children would be the victim of crime. Married people and parents are more concerned than single persons that children will be the victim of crime. The findings of this present study are similar to those of the previous research done in other countries. Giriş Uzun yıllardır birçok çalışmanın odak noktasını oluşturan suç korkusunun doğası, nedenleri ve sonuçları tartışılmaya devam edilmektedir. 1960'lı yıllardan itibaren suç korkusu kavramının içeriğini tanımlamakla ilgili girişimlerde bulunulmuştur (Garofalo,
Ankara ve Muğla'da kent güvenliği algılaması ile ilgili yapılan saha araştırma sonuçlarını ve ana... more Ankara ve Muğla'da kent güvenliği algılaması ile ilgili yapılan saha araştırma sonuçlarını ve analizini kapsamaktadır.
Din, ırk ve sınıf fark etmeksizin her toplumda insanlar evlenmekte ve bu birlikteliklerini düğün ... more Din, ırk ve sınıf fark etmeksizin her toplumda insanlar evlenmekte ve bu birlikteliklerini düğün ile
taçlandırmaktadırlar. Düğünler çiftlerin aşkı ve birbirine olan bağlılıklarının sembolü olmakla beraber
toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yaratan ataerkil ve heteroseksüel ilişkileri taşıyan ritüellerdir. Geleneksel
toplumsal cinsiyet rolleri sosyalizasyon sürecinde öğrenildiği ve kurumların çoğunluğu toplumsal
cinsiyetçi mesajlar verdiği için düğün ritüellerinin bu eşitsizliği nasıl yarattığını görmek kolay değildir.
Bundan dolayı, çoğunlukla, kadınların erkeklere niçin evlenme teklif edemediğini, erkeğin niçin kızın
annesinden değil de babasından evlenmek için izin aldığını, düğünde niçin herkesin gözlerinin gelinin
üzerinde olurken erkeğin üzerinde olmadığı, neden damatlıktan değil de gelinlikten daha çok
konuştuğumuz gibi soruları sormak aklımıza gelmemektedir. Düğünler toplumsal cinsiyet ideolojisini
pekiştiren ve kadın ve erkekleri toplumsal cinsiyetlendirmiş performs sergilemekten sorumlu tutan güçlü
ritüellerdir. Kadını feminen ve erkeği maskulen özneler olarak inşa eden düğünler ataerkil baskın
toplumsal düzeni devam ettirmenin güçlü bir aracıdırlar. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı toplumsal
cinsiyetlendirilmiş bir ritüel olarak düğüne ışık tutmaya çalışmaktır
Delinquency has become an import social problem in Turkey, especially in schools. Along with this... more Delinquency has become an import social problem in Turkey, especially in schools. Along with this trend, empirical studies have started to pay attention to delinquent acts in schools. However, most of these studies have mainly focused on the nature and prevalence of the delinquent behaviors. There are limited numbers of studies that explore relationships between school related factors and delinquency among Turkish students. Thus, the main purpose of the present study is to examine how various delinquent behaviors (property delinquency , violent behavior, delinquency in in school and substance use) are related to some school related factors such as school bonds (attachment to teacher and commitment to school), discipline techniques used in schools (coerci-ve and inductive discipline) and victimization in the school. For this, a total of 3742 students from 11 high schools in İzmir were chosen through stratified cluster sampling techniques. The mean age of the sample was 16.8 and percentage of male students was 52. Self-report instruments used in previous studies were mainly adapted to measure school-related variables and various delinquent involvements. Due to the censored nature of dependent variables (delinquent involvements), Tobit regression techniques were used in analysis. The analysis revealed that commitment to school had an effect in the reduction of all kinds of delinquent acts that are assessed in this study. Results also indicated that coercive discipline techniques and victimization in schools were positively related to delinquent involvements regardless of the nature of delinquency. Overall, findings have confirmed that schools should be considered as an important social context along with family, communities or neighborhood that also affect various processes related to delinquency.
İDEALKENT
Dezavantajlı mahallelerde yaşanan sorunları çözmek için sıklıkla başvurulan kentsel dönüşüm proje... more Dezavantajlı mahallelerde yaşanan sorunları çözmek için sıklıkla başvurulan kentsel dönüşüm projelerinin en önemli faydasının suç oranlarını düşürmek olduğu iddia edilmektedir. Bu iddia nicel ve nitel araştırmaların odağı olmuştur. Fakat Sosyal Düzensizlik, Kırık Camlar ve Rutin Aktivite Teorilerinde temellenen araştırmaların sonuçları bu ilişki hakkında net bir resim çizmekten uzaktır. Nicel araştırmaların bulguları kentsel dönüşüm ve suç ilişkisinin zaman ve mekân bileşenlerinden bağımsız olarak kavranamayacağına işaret etmektedir. Bu ilişki zamana göre eğrisel bir örüntü göstermektedir. Kentsel dönüşümün suç oranları üzerindeki etkisini karmaşık hale getiren diğer bir unsur ise suçun mekânsal kaymasıdır. Yapısal faktörlere odaklanan nicel araştırmaların yanı sıra, kentsel dönüşümün mahalledeki sosyal ilişki ağlarını nasıl yeniden inşa ettiğine odaklanan nitel çalışmalar ise mikro düzeyde bu ilişkiyi anlamakta yardımcı olmaktadır. Kentsel dönüşümün başarısı yeni bir topluluk yarat...
Sosyoloji araştırmaları dergisi, Apr 1, 2010
Researchers have long examined the extent to which parents and peers influence delinquent behavio... more Researchers have long examined the extent to which parents and peers influence delinquent behavior of youth. However, only few studies have paid attention to the connection between parents and peers. Because peers have the strong influence on youth's delinquent behavior, it is important to explain how the relationship with parents has the effect on youth's relationship with peers and delinquent behaviors. In this present study, it is argued that attachment to parents and parental supervision will act as a protective factor against the influence of delinquent peers and reduce the delinquent involvement of youth. In order to test this argument, the data were collected from 3742 high school students in Izmir and Tobit regression models were used to analyze the data. The results have shown that attachment to parents and supervision were negatively associated with having a more delinquent peers. Additionally, although delinquent peers were positively associated with youth's involvement in delinquency, attachment to parents and supervision were negatively associated with youth's involvement in delinquency. These results show the importance of parenting in the explanation of delinquency among youth.
Ozet: Aile ici siddet ve cinsel saldiri suclari haric, magdurluk oranlari dusuk olan kadinlar bir... more Ozet: Aile ici siddet ve cinsel saldiri suclari haric, magdurluk oranlari dusuk olan kadinlar bir sucun magduru olmakta oldukca yuksek duzeylerde korkmaktadirlar. Bu durum suc korkusu paradoksu olarak tanimlanmaktadir. Kadinlarin narin ve kirilgan oldugu ile ilgili soylemler, onlarin korkmalarina sebep olmaktadir. Kadinlarin korkularinin yuksekliginin nedeni olarak, magdur olma olasiliklari en yuksek olan cinsel saldiriya ugrama korkusunun oldugu vurgulanir. Suc korkusu kadinlarin gundelik hayatlarini kontrol altina alarak toplumsal cinsiyet esitsizliginin tekrar yaratilmasina katki saglamaktadir. Bu calismanin temel amaci Ankara’nin bes merkez ilcesinde 517 kadindan tarama yontemi ile elde edilen verileri inceleyerek, kadinlarin yasadiklari suc magdurluklarina ve suc korkularina isik tutmaya calismaktir. Oncelikli olarak, kadinlar guvenli bir toplumda yasamadigimizi dusunmektedirler. Ikinci olarak, en az bir kere bircok sucun magduru olmuslardir ve en az polise bildirdikleri suc is...
Sosyoloji Dergisi, Mar 1, 2004
İdealkent, 2022
Dezavantajlı mahallelerde yaşanan sorunları çözmek için sıklıkla başvurulan kentsel dönüşüm proj... more Dezavantajlı mahallelerde yaşanan sorunları çözmek için sıklıkla başvurulan kentsel dönüşüm
projelerinin en önemli faydasının suç oranlarını düşürmek olduğu iddia edilmektedir. Bu iddia
nicel ve nitel araştırmaların odağı olmuştur. Fakat Sosyal Düzensizlik, Kırık Camlar ve Rutin
Aktivite Teorilerinde temellenen araştırmaların sonuçları bu ilişki hakkında net bir resim
çizmekten uzaktır. Nicel araştırmaların bulguları kentsel dönüşüm ve suç ilişkisinin zaman ve
mekân bileşenlerinden bağımsız olarak kavranamayacağına işaret etmektedir. Bu ilişki zamana
göre eğrisel bir örüntü göstermektedir. Kentsel dönüşümün suç oranları üzerindeki etkisini
karmaşık hale getiren diğer bir unsur ise suçun mekânsal kaymasıdır. Yapısal faktörlere
odaklanan nicel araştırmaların yanı sıra, kentsel dönüşümün mahalledeki sosyal ilişki ağlarını
nasıl yeniden inşa ettiğine odaklanan nitel çalışmalar ise mikro düzeyde bu ilişkiyi anlamakta
yardımcı olmaktadır. Kentsel dönüşümün başarısı yeni bir topluluk yaratmakta yatmaktadır.
Fakat kentsel dönüşüm çoğu zaman var olan sosyal ağları tahrip etmekte ve yeni bir topluluk
yaratma noktasında başarısız olmaktadır. Aynı mekânı paylaşan fakat paralel hayatlar yaşayan
toplulukların oluşmasına neden olabilmektedir. Bu durum mahalle sakinlerini suça karşı
savunmasız bırakabilmektedir. Bununla birlikte, mahalledeki kriminal ağları tahrip etmeyi
hedefleyen kentsel dönüşüm suç oranlarını düşürmek yerine yükseltme ihtimaline sahiptir.
Journal of Crime and Justice, 2022
To provide an insight into the salience of criminal networks in the initiation and continuation o... more To provide an insight into the salience of criminal networks in the initiation and continuation of drug dealing, this study gathers data through in-depth interviews with twelve street-level cannabis dealers in socioeconomically disadvantaged neighborhood in Adana, Turkey. The findings indicate that the presence of relatives or close friends in criminal networks in the neighborhood has paved the way for the interviewees to be involved in various drug-related activities from an early age. Due to the neighborhood structure, they have a limited ability to accumulate social capital. However, they access the illegal opportunities offered by criminal networks more easily. Being embedded in criminal networks allow them to gain knowledge, skills, and attitudes necessary for drug dealing. The cannabis market in question is highly vertically organized and socially bonded. Dealers need permission to sell, and they follow informal codes to sustain their business. Trust, solidarity, and loyalty are the most important codes of the market and must be followed to stay in and alive.
TRANSNATIONAL PRESS LONDON, 2021
This study by focusing on the Syrian refugee men living in Ankara’s lower-class neighborhoods aim... more This study by focusing on the Syrian refugee men living in Ankara’s lower-class neighborhoods aims to draw an image of the impacts of the crucial conditions such as the war, the forced migration and the poverty on their masculinities. In this context, this study intends to answer the following questions: What are the forms of masculinities in crises and how are they perceived by Syrian men? How new masculinities are mediated through the conditions of forced migration and urban poverty in the case of Syrian refugee men in some neighborhoods in Ankara? This fieldwork uses qualitative research methods such as in-depth interviews with Syrian refugee men in Ankara.
Key Words: Masculinities, Crisis, Forced Migration, Urban Poverty, Syrian War
Sociology of Crime, Law and …, 2006
The gender gap in delinquency is a central fact of criminology. However, despite increasing atten... more The gender gap in delinquency is a central fact of criminology. However, despite increasing attention to the role of gender, the development of theories to explain gender differences in offending still lags far behind theories of other important issues in criminology. To be sure, research on ...
Temel Kavramlar Suçun Sosyolojisi Cezanın Felsefesi , 2013
Akdeniz Kadın Çalışmaları ve Toplumsal Cinsiyet Dergisi, 2020
Öz: Kürtaj hakkındaki çalışmaların çoğunluğu kadının bedeni veya çocuğun yaşam hakkına odaklanırk... more Öz: Kürtaj hakkındaki çalışmaların çoğunluğu kadının bedeni veya çocuğun yaşam hakkına odaklanırken kadınların deneyimleri ikinci plana atılmıştır. Bu çalışma ise inanç, ahlak, annelik tanımıyla ilişkili olan ve genellikle norm ihlali olarak kabul edilen kürtajın kadınlar tarafından nasıl deneyimlendiğine ve anlamlandırıldığına ışık tutmayı amaçlamaktadır. Bu noktada kürtaj operasyonunu zorunlu bir tıbbi müdahale olmaksızın geçirmiş kadınlar ile Kasım 2018-Mart 2019 tarihleri arasında derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Kartopu örneklemesiyle katılımcılara ulaşılmaya çalışıldığı gibi çeşitli üniversitelerin sosyal medya hesaplarına duyurular yapılarak da görüşmecilere ulaşılmaya çalışılmıştır. İlk olarak yakın çevredeki kadınlar aracılığı ile katılımcılara ulaşılmaya çalışılmıştır. Dokuz görüşmenin beşi İzmir'de, ikisi Ankara'da ve birer görüşme de Samsun ve Balıkesir'de gerçekleştirilmiştir. Görüşmecilerin beşine yakın ilişki ağları ile ve üçüne ise diğer ağlar ile ulaşılırken bir görüşmeciye sosyal medya aracılığı ile ulaşılmıştır. Görüşmecilerden 7 tanesi operasyon sırasında evliyken 2 tanesi bekârdır. Ulaşılmasında zorluk yaşanan katılımcı grubu bekâr kadınlar olmuştur. Görüşmecilerin yaş aralıkları 21-51 olmakla birlikte, operasyon geçirme yaşı 17-30 aralığında değişmektedir. Dokuz görüşmecinin altısının kürtaj öncesinde annelik deneyimi yaşamış olmaları kadınların deneyimlerini anlamlandırmada oldukça önemli olduğu görülmüştür. Kadınların kürtaj kararı almasında evlilik deneyimleri, maddi olanakları, önceki hamilelik deneyimleri ve kürtajın ulaşılabilirliği önemli bir yere sahiptir. Kadınların kürtaj kararlarını meşrulaştırırken yaptıkları en önemli vurgu çocuğa(lara) karşı duydukları sorumluluktur. Kürtaj yasal olsa bile kadınlar kürtaja ulaşmakta engellerle karşılaşmaktadır. Abstract: While most studies on abortion focused on the argument about the woman's body or the child's right to life, the experiences of women were not taken into account. This study aims to shed light on how abortion, which is related to religion, morality and definition of motherhood and considered as a violation of norms is experienced and perceived by women. We conducted 9 semi-structured in-depth interviews between November, 2018 and March, 2019 with women who had induced abortion. In order to reach the Sosyolog, Ege Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü, merve.yildirim.
Mediterranean Journal of Humanities, 2018
Öz: Bu makale neo-liberal politikaların iş gücü yapısı ve niteliğinde yarattığı dönüşümler üzerin... more Öz: Bu makale neo-liberal politikaların iş gücü yapısı ve niteliğinde yarattığı dönüşümler üzerinden kadın barmenlerin müşterileri tarafından maruz bırakıldıkları cinsel taciz deneyimlerine odaklanmaktadır. Çünkü bu süreçte işin değişen doğası, ağırlıklı olarak hizmetler sektöründe olmakla birlikte tüm sektörlerde kadın çalışanları cinsel tacize karşı savunmasız bırakmaktadır. Artık çalışanların sadece işlerini yapabilecek bilgi ve beceriye sahip olmaları yetmemekte ürünün değerini artırmak için emek sürecine öznellikleri ile de dahil olmaları gerekmektedir. Bundan dolayı iş tanımında olduğu gibi, iş yerinde neyin cinsel taciz olduğu hakkındaki sınırlar da muğlak bir hal almaktadır. Özellikle gece ekonomisi içinde yer alan müşteriler ile yoğun etkileşimi gerekli kılan işlerde cinsellik pasif bir şekilde mekâna girmekte ve çalışanın emeğinin bir uzantısı haline gelmektedir. Ayrıca, gece hayatının kültürel atmosferi istenmeyen cinsel ilgiyi normal-leştirerek cinsel tacizi görünmez kılmaktadır. Bu makalenin amacı kadın barmenlerin müşterileri tarafından cinsel tacize maruz bırakılma deneyimlerine ve nasıl tepki verdiklerine ışık tutmaktır. Bu amaca ulaşmak için bir anlatı çalışması tasarlanmıştır. Ankara'da barda çalışan veya çalışmış olan 7 kadın barmen ile derin-lemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Bulgular katılımcıların işlerini yaparken sıklıkla cinsel tacize maruz kaldıklarını ortaya çıkarmıştır. Kadın barmenlerin çeşitli stratejiler geliştirerek (örneğin, barı fiziksel bir sınır olarak kullanarak, görmezden gelerek, durumu kişiselleştirmemeye çalışarak, hayalî nişanlılar yaratarak ve giyimlerini kısıtlayarak) cinsel tacize karşı bir kalkan oluşturmaya çabaladıkları tespit edilmiştir. Abstract: This article explores the experiences of female bartenders of sexual harassment perpetrated by customers in the context of the new economy. The changing nature of work leaves the workers vulnerable to sexual harassment in the services sectors where women predominantly work. Employees should not only have the knowledge and skills to do their jobs but also have to be involved in the labor process with their subjectivity to increase the value of work. Therefore, the boundaries become ambiguous about what constitutes sexual harassment in the workplace. Particularly, in work that require intensive interaction with customers in the night time economy, sexuality enters the space passively and becomes an extension of the worker's labor. Moreover, the cultural atmosphere of nightlife normalizes unwanted sexual interest and makes sexual harrasment invisible. The aim of this article is to shed light on the ways female bartenders respond to sexual harassment perpetrated by customers. To achieve this goal, we designed a narrative study. Interviews were conducted with 7 female bartenders, currently or recently working in a bar in Ankara. The findings show participants were frequently exposed during their work to sexual harassment. It has been found that women bartenders are trying to form a shield against sexual harassment through developing various strategies (for example, by using the bar as a physical boundary, trying to depersonalize the situation, creating imaginary engagements and restricting clothing).
Türkiye'de Yoksulluk Çalışmaları
Toplum ve Demokrasi , 2017
Özet: Aile içi şiddet ve cinsel saldırı suçları hariç, mağdurluk oranları düşük olan kadınlar bir... more Özet: Aile içi şiddet ve cinsel saldırı suçları hariç, mağdurluk oranları düşük olan kadınlar bir suçun mağduru olmakta oldukça yüksek düzeylerde korkmaktadırlar. Bu durum suç korkusu paradoksu olarak tanımlanmaktadır. Kadınların narin ve kırılgan olduğu ile ilgili söylemler, onların korkmalarına sebep olmaktadır. Kadınların korkularının yüksekliğinin nedeni olarak, mağdur olma olasılıkları en yüksek olan cinsel saldırıya uğrama korkusunun olduğu vurgulanır. Suç korkusu kadınların gündelik hayatlarını kontrol altına alarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin tekrar yaratılmasına katkı sağlamaktadır. Bu çalışmanın temel amacı Ankara'nın beş merkez ilçesinde 517 kadından tarama yöntemi ile elde edilen verileri inceleyerek, kadınların yaşadıkları suç mağdurluklarına ve suç korkularına ışık tutmaya çalışmaktır. Öncelikli olarak, kadınlar güvenli bir toplumda yaşamadığımızı düşünmektedirler. İkinci olarak, en az bir kere birçok suçun mağduru olmuşlardır ve en az polise bildirdikleri suç ise cinsel saldırı suçudur. Üçüncü olarak, evde fiziksel saldırıya uğrama suçu haricinde kadınların yarısından fazlası diğer suçların mağduru olmaktan korkmaktadırlar. Son olarak, kadınlar suçtan korunmak için sakınma stratejileri kullanıp kamusal alandaki tehlikeli olduklarını düşündükleri yerlerden uzak durarak, gündelik hayatlarını tekrar düzenlemektedirler. Abstract: Although, except for domestic violence and sexual assault, victimization rates of women are low, women are highly afraid of being a victim of crime. This contradictory situation is defined as fear of crime paradox. The discourse about women being fragile and vulnerable leads their fear. Women may be more fearful of crime due to sexual assault as a master offense which they are more likely to be a victim. Fear of crime contributes to the continuation of gender inequality by controlling the daily lives of women. This study aims to shed light on victimization of women and their fear by examining the data collected from 517 females in five central provinces of Ankara. First of all, women think that we are not living in a safe society. Secondly, women are the victim of a crime at least one time and are less likely to report the sexual assault to the police. Thirdly, most of the time, half of the women are afraid of being a victim of crimes. Finally, women use remedial strategies to protect themselves from crime and these strategies restrict women's behavior in the public sphere. 1 Bu proje TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir (Proje No: 113K070). 2 Bu çalışmanın bir kısmı IARSP Berlin, 2017 konferansında bildiri olarak sunulmuştur.
SDÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi , 2017
ÖZET Çoğu zaman bireysel korku ile özdeşleştirilen suç korkusu bireyin kendine yakın hissettiği k... more ÖZET Çoğu zaman bireysel korku ile özdeşleştirilen suç korkusu bireyin kendine yakın hissettiği kişilerin suçun mağduru olmasını da kapsamaktadır. Çalışmaların çoğunluğu bireyin suçtan mağduriyet korkusuna odaklanırken pek az çalışma diğerleri için duyulan korkuya odaklanmaktadır. Bu çalışmanın amacı ülkemiz bağlamında diğerleri için duyulan suçtan mağduriyet korkusunu açıklamaya çalışmaktır. Araştırma kapsamında Ankara ilinin merkezinde yer alan ilçelerinde anket tekniği ile toplanan 1242 katılımcının verileri analiz edilmektedir. Betimsel analizler erkeklerin hem çocuklar hem de eşleri için korkarken, kadınların daha çok çocukların mağdur olmasından korktuklarını göstermektedir. Bekâr olan bireyler evli bireylere göre daha çok anne-babaları ve kardeşlerinin mağdur olmasından korkmaktadırlar. Ebeveynler ağırlıklı olarak çocuklarının mağdur olmasından kaygı duymaktadırlar. Araştırmanın bulguları uluslararası literatürdeki çalışmalar ile benzerlik göstermektedir. ABSTRACT Fear of crime is, mainly, associated with individual fear but it has also embodied fear of crime for others. Although, most of the research has focused on the individual fear of crime, very few studies has taken the fear of crime for others as the subject of their study. Therefore, the aim of this research is to investigate the fear of crime for others in Turkish context. This present study is based on the data which is collected from randomly selected 1242 participant in Ankara using the questionnaire technique. Descriptive analysis shows that men are more afraid of both children and spouses while women are more concerned that their children would be the victim of crime. Married people and parents are more concerned than single persons that children will be the victim of crime. The findings of this present study are similar to those of the previous research done in other countries. Giriş Uzun yıllardır birçok çalışmanın odak noktasını oluşturan suç korkusunun doğası, nedenleri ve sonuçları tartışılmaya devam edilmektedir. 1960'lı yıllardan itibaren suç korkusu kavramının içeriğini tanımlamakla ilgili girişimlerde bulunulmuştur (Garofalo,
Ankara ve Muğla'da kent güvenliği algılaması ile ilgili yapılan saha araştırma sonuçlarını ve ana... more Ankara ve Muğla'da kent güvenliği algılaması ile ilgili yapılan saha araştırma sonuçlarını ve analizini kapsamaktadır.
Din, ırk ve sınıf fark etmeksizin her toplumda insanlar evlenmekte ve bu birlikteliklerini düğün ... more Din, ırk ve sınıf fark etmeksizin her toplumda insanlar evlenmekte ve bu birlikteliklerini düğün ile
taçlandırmaktadırlar. Düğünler çiftlerin aşkı ve birbirine olan bağlılıklarının sembolü olmakla beraber
toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yaratan ataerkil ve heteroseksüel ilişkileri taşıyan ritüellerdir. Geleneksel
toplumsal cinsiyet rolleri sosyalizasyon sürecinde öğrenildiği ve kurumların çoğunluğu toplumsal
cinsiyetçi mesajlar verdiği için düğün ritüellerinin bu eşitsizliği nasıl yarattığını görmek kolay değildir.
Bundan dolayı, çoğunlukla, kadınların erkeklere niçin evlenme teklif edemediğini, erkeğin niçin kızın
annesinden değil de babasından evlenmek için izin aldığını, düğünde niçin herkesin gözlerinin gelinin
üzerinde olurken erkeğin üzerinde olmadığı, neden damatlıktan değil de gelinlikten daha çok
konuştuğumuz gibi soruları sormak aklımıza gelmemektedir. Düğünler toplumsal cinsiyet ideolojisini
pekiştiren ve kadın ve erkekleri toplumsal cinsiyetlendirmiş performs sergilemekten sorumlu tutan güçlü
ritüellerdir. Kadını feminen ve erkeği maskulen özneler olarak inşa eden düğünler ataerkil baskın
toplumsal düzeni devam ettirmenin güçlü bir aracıdırlar. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı toplumsal
cinsiyetlendirilmiş bir ritüel olarak düğüne ışık tutmaya çalışmaktır
Delinquency has become an import social problem in Turkey, especially in schools. Along with this... more Delinquency has become an import social problem in Turkey, especially in schools. Along with this trend, empirical studies have started to pay attention to delinquent acts in schools. However, most of these studies have mainly focused on the nature and prevalence of the delinquent behaviors. There are limited numbers of studies that explore relationships between school related factors and delinquency among Turkish students. Thus, the main purpose of the present study is to examine how various delinquent behaviors (property delinquency , violent behavior, delinquency in in school and substance use) are related to some school related factors such as school bonds (attachment to teacher and commitment to school), discipline techniques used in schools (coerci-ve and inductive discipline) and victimization in the school. For this, a total of 3742 students from 11 high schools in İzmir were chosen through stratified cluster sampling techniques. The mean age of the sample was 16.8 and percentage of male students was 52. Self-report instruments used in previous studies were mainly adapted to measure school-related variables and various delinquent involvements. Due to the censored nature of dependent variables (delinquent involvements), Tobit regression techniques were used in analysis. The analysis revealed that commitment to school had an effect in the reduction of all kinds of delinquent acts that are assessed in this study. Results also indicated that coercive discipline techniques and victimization in schools were positively related to delinquent involvements regardless of the nature of delinquency. Overall, findings have confirmed that schools should be considered as an important social context along with family, communities or neighborhood that also affect various processes related to delinquency.
Gençlerin sapkın davranışlarını en çok etkileyen faktörlerin başında arkadaş grubu gelmektedir. Ö... more Gençlerin sapkın davranışlarını en çok etkileyen faktörlerin başında arkadaş grubu gelmektedir. Özellikle, sapkın arkadaşlara sahip olmak ile gencin şiddet algısı ve şiddet davranışları arasında pozitif bir ilişkinin olduğu çeşitli araştırma bulguları tarafından desteklenmektedir. Araştırmalarda arkadaş grubunun etkisi ayrıntılı olarak incelenmekle beraber, bu etkiyi azaltıcı yönde rol oynayabilecek olan süreçler üzerinde pek fazla durulmamıştır. Okulla ilgili yapılan araştırmalarda okula olan bağın gençlerin şiddet davranışlarını azaltıcı yönde etkide bulunduğuna dikkat çekilmektedir. Bu olumlu etki dikkate alındığında, gençlerin zamanlarının çoğunu okul ortamında arkadaşlarıyla beraber geçirdikleri düşünüldüğünde, gencin okula olan bağları, arkadaşların etkisini azaltıcı yönde rol oynayarak gencin şiddet algısı ve şiddet davranışlarını negatif yönde etkileye bilir. Başka bir deyişle, şiddet davranışı gösteren arkadaşlara sahip olsalar bile, okula bağlılıkları yüksek olan ya da okula pozitif değer atfeden gençlerin şiddet davranışı sergileme olasılıklarının azalacağı irdelenmektedir. Bu araştırma kapsamında İzmir'in merkezindeki liselerden tabakalı örneklem tekniği ile 1958 lise öğrencisinden (1034 erkek ve 924 kız) toplanan veriler, hipotezleri test etmek için kullanılmaktadır. Oluşturulan kavramsal model, path analizi (path analyses) kullanılarak erkek ve kız öğrenciler için ayrı test edilmiştir. Bazı farklılıklar gözlense de; path analizi sonuçlarının kız ve erkekler için benzer olduğu görülmektedir. Genel olarak değerlendirildiğinde, okula olan bağlılığın öğrencilerin arkadaş seçimi ve şiddet tutumları üzerinden şiddet davranışını olumsuz yönde etkilediği bulunmuştur.
Geleceğin Şehri Sempozyum Bildirileri, 24-25 Aralık 2015 İstanbul. Esenler Belediyesi
Beck'in (2011) tanımladığı gibi güvensiz bir dünyada yaşadığımızla ilgili kaygılarımız giderek ar... more Beck'in (2011) tanımladığı gibi güvensiz bir dünyada yaşadığımızla ilgili kaygılarımız giderek artmaktadır. Ekonomik, ekolojik, teknolojik ve benzeri sorunların yarattığı güvensizlik kaygısına küresel boyutta terör eylemleri ve suçun yarattığı kaygıyı eklediğimizde dört bir taraftan kuşatıldığımız hissi giderek güçlenmektedir. Özellikle, heterojen yapısı, nüfus hareketliliği, enformal kontrolün daha az olması gibi karakteristikler ile kendisini kırsal yaşamdan ayıran kent yaşamı bize bir taraftan farklı yaşam tarzlarını ve fırsatlarını sunarken diğer yandan kalabalık içinde tehlikenin sürekli var olduğu hissini vererek insanların bu ikilem içinde gündelik aktivitelerini düzenlemelerini sağlamaktadır. Başka bir ifade ile, kent yaşamı bir taraftan bize daha fazla rahat hareket etme alanları sağlarken, diğer taraftan tanımadığımız yabancıların her an istenmeyen davranışlarının veya onlardan gelebilecek tehlikelerin hedefi olabileceğimiz düşüncesini de sürekli aklımızdan çıkarmamamız gerektiğini öğütlemektedir. İnsanlar kendilerini tehlikelere karşı korumak için site yaşamlarının içine hapsetmekte ve güvenli olarak tanımlanan mekânlarda daha fazla vakit geçirmeye çalışmaktadırlar. Fakat insanların kendilerini güvende hissetmeleri için oluşturulan kapalı devre kamera sistemi ile gözetlenen ve girişlerinde özel güvenlik görevlileri olan alış veriş merkezleri, siteler, parklar, oteller, restoranlar, eğlence merkezleri, okullar gibi yerler kendi içinde bir ikilem taşımaktadır. Bir taraftan bu güvenlik önlemleri, bizde ne kadar güvende olduğumuz hissini yaratırken diğer taraftan bu önlemler ne * Bu proje TÜBİTAK tarafından desteklenmektedir. Proje No: 113K070
Nobel Akademik Yayıncılık, 2023
“Erkek olarak çocuklarım aç kaldığı zaman ciğerim yanıyor, kalbim sıkışıyor nasıl aç kalırlar diy... more “Erkek olarak çocuklarım aç kaldığı zaman ciğerim yanıyor, kalbim sıkışıyor nasıl aç kalırlar diye, bu benim içimdeki en büyük yangın, çok zoruma gidiyor bu, tek derdim onları koruyabilmektir”
“İnsanın elinden bir şey gelemeyince bir şey yapamayınca bir eksiklik hissediyor, çünkü ailesine istediklerini sunamıyor, o an işte zayıf olduğun yer… kesinlikle bu erkeğin zayıf noktasıdır.”
Geleneksel Suriyeli erkeklik biçiminin yeniden üretim dinamiklerine karşı kronolojik olarak üçlü bir ittifak içinde olan savaş, zorunlu göç ve kentsel yoksulluk deneyimlerinin toplumsal cinsiyet ilişkileri bağlamında dönüştürücü bir etkiye sahip olduğu açıkça görülüyor. Yaşama dair her şey üzerinde katastrofik bir etkiye sahip iç savaş koşullarının ortaya çıkardığı “korku”, “çaresizlik” ve “gelecek kaygısı” kıskacında ezilen bir erkeklik hali bir taraftan, akabinde ölüm dahil risk ve çatışma dolu bir zorunlu göç sürecine mahkûm bırakılması ile “kaybedilmiş erkeklik” deneyiminin oluşması diğer taraftan patriarkal ilişkileri sekteye uğratıyorlar. Geleneksel erkeklik beklentilerini ifa etmekte ‘acizleşmiş’ Suriyeli erkeklerin zorunlu göç sonrası yerleştikleri yeni ekonomik, toplumsal, hukuksal ve siyasal yapıların madunlaştıran ve marjinalleştiren etkileri ise deneyimlenmekte olan erkeklik kaybını pekiştiriyor.
Ankara’nın merkezi bölgelerinde bir görünürlüğe sahip yoksul Suriyeli mülteciler ile gündelik hayattaki karşılaşmalar ve edinilen deneyimler ve gözlemler sonucu şekillenen bu çalışma, göç sorunsalı bağlamında sınıf, toplumsal cinsiyet ve eleştirel erkeklik yaklaşımlarının önemini vurgulayarak giderek kronikleşen göç tartışmalarına bir katkı sunuyor.