Prof. Dr. Murat Volkan Dülger (original) (raw)

Unpublished Papers by Prof. Dr. Murat Volkan Dülger

Research paper thumbnail of KVK Kanunu’nda Özel Nitelikli Kişisel Verilerin İşlenmesi ve Yurt Dışına Veri Aktarımı Kapsamında Yapılan Değişikliklere İlişkin Değerlendirmeler

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun (“Kanun”) yürürlüğe girmesi ve veri sorumlular... more 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun (“Kanun”) yürürlüğe girmesi ve veri sorumluları tarafından uyum çalışmalarının yapılmasıyla birlikte uygulamada birtakım sorunlar belirmişti ve oldukça uzun bir süredir bu sorunları giderecek nitelikte mevzuat değişikliği beklenmekteydi. Söz konusu mevzuat değişikliğini içeren 7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, (“7499 sayılı Kanun”) 02.03.2024 tarihinde kabul edilmiş olup 12.03.2024 tarihinde de Resmî Gazete’de yayınlanmıştır. 6698 sayılı Kanun değişikliğine ilişkin maddelerin yürürlük tarihi ise 01.06.2024 olarak düzenlenmiştir. Bu noktada belirtilmesi gereken önemli bir husus ise KVKK mevcut m. 9/1 fıkrasının değiştirilen haliyle birlikte 01.09.2024 tarihine kadar yürürlükte kalacağıdır.
Kanun değişiklikleri beklendiği üzere özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi ve yurt dışına veri aktarımına ilişkin Kanun’un 6. ve 9. maddelerinde yoğunlaşmış olmakla birlikte diğer bazı maddelerde de etkili olmuştur. Bu değişiklikler ileride her madde bakımından detaylı bir şekilde incelenecektir. Ancak burada açıklığa kavuşturulmak istenen temel husus, nihayet uygulamadaki sorunların giderilip giderilmediğidir. Zira uygulamada Kanun’a uyum çalışmaları bazı açılardan deyim yerindeyse tıkanmış durumdadır. Veri sorumluları bir yandan Kanun’un belirlediği düzenlemelere tamamen uymak isteğindeyken diğer taraftan bunu yapmaları halinde ticari faaliyetlerine ne şekilde devam edecekleri noktasında çıkmazdadırlar. Aynı şekilde bu alanda çalışan hukukçular da süreçleri Kanun’a tamamen uygun bir şekilde tasarlamakta ve müvekkillerine tavsiyelerde bulunmakta zorlanmaktadırlar.
7499 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler, uygulamadaki sorunlara ışık tutabilecek ve hem veri sorumlularının hem de uygulamacıların yollarını bulabilmelerini sağlayacak mı? Yapılan değişiklikleri tek tek inceleyerek bu soruyu yanıtlamaya çalışalım.

Research paper thumbnail of Anayasa Mahkemesi'nin Basit Yargılama Usulü Hükümlerine İlişkin Kararının Değerlendirilmesi

Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (“CMK”) “Basit yargılama usu... more Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (“CMK”) “Basit yargılama usulü” başlıklı 251. maddesi ile “Basit yargılama usulünde itiraz” başlıklı 252. maddesine ilişkin 22.06.2023 tarihli, 2020/79 E. ve 2023/113 K. sayılı iptal kararı (“Karar”) 11.10.2023 tarihli ve 32336 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı.
Bu Karar ile CMK’nın 251. maddesi aynen korunmuş olup; CMK’nın 252. maddesinin 2. fıkrasının ilk cümlesi ise iptal edilmiş ve bu sebeple uygulama imkânı kalmayan aynı maddenin 2. fıkrasının ikinci, üçüncü eve dördüncü cümleleri ile 3, 4, 5 ve 6 numaralı fıkralarının da iptal edilmesi gerektiğine karar verilmiştir.
İptal kararı, iptalden doğacak hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal edecek nitelikte olacağı öngörüldüğünden Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz (9) ay içerisinde yürürlüğe girecektir. Öyleyse iptal hükümleri 12.07.2024 tarihi itibariyle uygulama alanı bulacaktır.
Her şeyden önce belirtmelidir ki, basit yargılama usulü, her ne kadar ilk getirildiği dönem ağır işleyen ceza adalet sisteminin iş yükünün azaltılması adına bir çözüm yöntemi olarak görülse de; özellikle uygulamaya girmesinden bir süre sonra çeşitli problemleri de beraberinde getirmiş olması nedeniyle uygulamada sorunlara yol açmıştır. Elbette bu durum, basit yargılama usulünün pek çok açıdan gerçekten ceza adalet sisteminde alternatif bir çözüm yöntemi olduğu gerçeğini değiştirmez. Ancak başlangıçta düşünüldüğü boyutta olumlu etkileri olmadığı veya bu olumlu etkilerin yanında birtakım olumsuzlukları da getirdiği inkâr edilemez. Tam da bu nedenle kararın değerlendirilmesinden önce bu kuruma ilişkin hükümlerin, bir Anayasa Mahkemesi kararına konu edilmiş ve tartışılma imkânı bulmuş olmasının sevindirici olduğunu belirtmek gerekir. Zira ancak bu takdirde en doğru düzenlemeye ulaşılabileceği unutulmamalıdır.
Bu yazıda basit yargılama usulü özet olarak açıklandıktan sonra söz konusu Karar, uygulamada yaşanan sorunlarla birlikte değerlendirilmeye çalışılacaktır.

Research paper thumbnail of Anayasa Mahkemesinin HAGB'nin İptali Kararına İlişkin Değerlendirmeler: HAGB Dönemi Kapandı Mı?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (“HAGB”) olarak nitelendirilen kararın verilmesini sağlaya... more Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (“HAGB”) olarak nitelendirilen kararın verilmesini sağlayan uygulama, ceza muhakemesi sistemimize Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (“CMK”) 2006 tarihinde sonradan yapılan bir değişiklikle girmiş ve o tarihten bugüne kadar çoğunlukla eksik ve hatalı değerlendirmelere konu olarak uygulanmıştır. Ne var ki, yaklaşık on yedi (17) senedir kesintisiz bir şekilde uygulanan HAGB hükmü, Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, 01.06.2023 tarihli ve E. 2022/120, K. 2023/107 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve iptal kararının Resmi Gazetede yayınlanmasından bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
Aşağıda kısaca bu iptal kararının nedenlerinden bahsetmek ve kısa bir okuma ile AYM’nin hem gerekçesi hem de sonuçları bakımından bu son derece önemli kararının öne çıkan başlıklarına değinmek istiyoruz.

Research paper thumbnail of Sosyal Ağ Sağlayıcıların İnternet Haber Sitelerinin ve Şebekeler Üstü Hizmet Sağlayıcıların Hukuki Rejimi ve Eleştirisi

İnternetin, internet haber sitelerinin ve sosyal medya mecralarının hayatımızın vazgeçilmez bir p... more İnternetin, internet haber sitelerinin ve sosyal medya mecralarının hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğu yadsınamayacak bir gerçektir. İfade özgürlüğünün, bu mecralarda klasik medya araçlarına göre çok daha bağımsız ve özgürce kullanıldığı, herkes tarafından her türlü düşüncenin özgürce ifade edildiği de bir gerçektir. Bu gerçekliğin iktidar sahiplerini çok rahatsız ettiği ise herkes tarafından bilinen bir başka gerçektir.
İşte bu makalenin konusu tam da bu gerçeklikleri incelemektir. Kısacası bu makalede son iki yıldan beri ülkemizin internet iletişimi ve internette yer olan aktörlerin hukuki rejimine yönelik mevzuat yapımı ve değişikliği süreci hem normatif düzenlemeler bakımından hem bireylere ve topluma etkisi bakımından inceleyerek bununla ne yapılmak istendiğini açıklamaya çalışacağız. Bu incelemeyi yaparken bir yandan normatif düzenlemeleri ele alırken bir yandan da ifade özgürlüğü bakış açısıyla bunların eleştirisini yapacağız.
Makalenin konusu hakkında bir fikir vermesi için konuların başlıklarını kısaca belirtebiliriz:
Sosyal ağ sağlayıcı kavramı, hukukumuza 29.07.2020 tarihli ve 7253 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 1. maddesi ile 5651 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (s) bendiyle girmiştir. Bu madde uyarınca söz konusu platformlar/mecralar “sosyal ağ sağlayıcı” olarak tanımlanmıştır. 7253 sayılı Kanun’un 6. maddesi ile getirilen Ek Madde 4 ve aynı Kanun’un 7. maddesi ile getirilen Geçici Madde 5 ile sosyal ağ sağlayıcılara ilişkin detaylı düzenlemelere yer verilerek bu alandaki belirsizlikler giderilmeye çalışılmıştır. Ancak bu düzenlemeler, aynı zamanda temel hak ve özgürlüklere birer müdahale oluşturmakta ve internetin özgürlükçü felsefesi ile örtüşmemektedir.
Kamuoyunda “Dezenformasyon Yasası” olarak bilinen 13.10.2022 tarihli ve 7418 sayılı “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile hem Basın Kanunu’nda hem de 5651 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler internet iletişiminin önüne örülen duvarın daha da yükseğe taşındığını göstermektedir. 7418 sayılı Kanun ile 5651 sayılı Kanun’un çeşitli maddelerinde yapılan değişiklik ve eklemeler ise özgürlükçü felsefe namına hiçbir şey bırakmamıştır. Dolayısıyla bu düzenleme başta Anayasa olmak üzere tarafı olduğumuz temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelere, bunlar içinde de özellikle AİHS’ye ve AİHM’nin içtihatlarına aykırıdır.
Her türlü muhalif sesi yok etmeye yönelik bu değişikliklerin özellikle de çok önemli bir seçim arifesinde yapılması oldukça anlamlı ve dikkat çekicidir. Maalesef 5651 sayılı Kanun’un seyir defteri bize ülkemizde demokratik hak ve özgürlüklerin gün geçtikçe nasıl sistematik olarak adım adım yok edildiğini göstermektedir. Bu nedenle bu Kanun’un hikayesi ve anlamı iyi bilinmelidir. Korkumuz bu alanda çalışan çoğunluk akademisyenlerin eleştirilerine rağmen bu Kanun’un değiştirilmeden anti-demokratik internet rejiminin uygulanmaya devam edilmesidir.
7418 sayılı Kanun’un 36 ve devam eden maddeleriyle 05.11.2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun bazı maddelerinde ekleme ve değişiklik yapılarak “şebekeler üstü hizmet” ve “şebekeler üstü hizmet sağlayıcı” şeklinde iki yeni kavram yaratılmıştır. Aslında burada bahsedilenler günlük dile anlık mesajlaşma uygulamaları olarak geçen “Whatsapp”, “Signal”, Telegram”, “FaceTime” vb. uygulamalardır. 7418 sayılı Kanun ile 5809 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler ile bu uygulamalar da kanuni düzenlenme altına alınmaya çalışılmaktadır.
Kanun koyucu 13.10.2022 tarihli ve 7418 sayılı “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile “internet haber sitelerini” Basın Kanunu’na tabi kılmış ve bu siteleri adı geçen Kanun içinde düzenlemiştir.
7253 ve 7418 sayılı Kanunlar ile getirilen düzenlemeler ile sosyal ağ sağlayıcılar, internet haber siteleri ve anlık iletişim sağlayıcıların ipi BTK başkanının eline verilmiştir. Böylelikle kanunu değiştirenler tarafından amaçlanan başarılmış, tüm internet siyasi iktidarın istediği gibi denetleyebileceği, gerektiğinde fişini çekebileceği bir ortam haline getirilmiştir. Öte yandan bu doğrultuda 5651 sayılı Kanun da tam bir “internet sansür kanunu” haline dönüştürülmüştür.
İşte bu makalede söz konusu kanun değişikleri bağlamında başlıkta vermiş olduğumuz internet süjelerinin hukuki düzenlemesini ve bu düzenleme aracılığıyla ifade özgürlüğünün nasıl yok edildiğini ve muhalif seslerin nasıl kısılmaya çalışıldığını anlatmaya çalışacağız.

Research paper thumbnail of Artificial Intelligence Technology and the Reality of the "AI Judge / Attorney": Is Our Profession Done?

The last point of today technology is artificial intelligence (AI). Nowadays, it is spoken in sci... more The last point of today technology is artificial intelligence (AI). Nowadays, it is spoken in scientific circles that artificial intelligences will be able to participate in mathematical competitions, perform surgical operations, even do AI research themselves in ninety years, and that these beings will be like us a hundred years from now. Can these claims be true, and can AI really dominate the world one day? Or are these possibilities too utopian, as some people think? However, if the point reached today was mentioned years ago, wouldn’t the technology we live and use right now be just as incredible? In order to answer all these questions logically, it is necessary to clarify what AI is, how it has developed, how we got to where we are today, and what might happen in the future?
In this essay, I talk about what artificial intelligence is and where it was born? I will talk about the scenarios about the future of artificial intelligence technology, especially its effects on the field of law. Of course, the tip of the article touches us as well. As it is true for many people reading this article, the only job I know of is practice law as a lawyer and teaching law; I mean, I make my living from professional legal services and teaching as a professor in school of law. Therefore, in the light of these developments and discussions, I ask: are we losing our profession and livelihood?

Research paper thumbnail of Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 18 Temmuz 2022 Tarihinde Yayınlanan Karar Özetlerine İlişkin Değerlendirmelerimiz

Kişisel Verileri Koruma Kurulu ("Kurul") tarafından 18 Temmuz 2022 tarihinde on iki (12) yeni kar... more Kişisel Verileri Koruma Kurulu ("Kurul") tarafından 18 Temmuz 2022 tarihinde on iki (12) yeni karar özeti yayınlandı. Karar özetlerinin veri sorumluları tarafından dikkat edilmesi gereken kanaatler içermesi sebebiyle bu kararların 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ("6698 sayılı Kanun") ile konuyla ilgili diğer yasal düzenlemeler doğrultusunda kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesinin faydalı olacağı düşüncesindeyiz.

Research paper thumbnail of Kişisel Verileri Koruma Kurulu’ndan Avukatların İcra Takip Dosyalarına Vekaletname Olmaksızın Erişebilmesine İlişkin Çok Önemli Bir Karar

Kararın Konusu: Karar, avukatların diledikleri icra takip dosyasını incelemek suretiyle kişisel v... more Kararın Konusu: Karar, avukatların diledikleri icra takip dosyasını incelemek suretiyle kişisel verilere yetkisiz kişilerce erişilmekte olması konulu ihbarlar üzerine Kişisel Verileri Koruma Kurulunun ("Kurul") başlattığı resen incelemeye ilişkindir. İhbarlarda alacaklı vekili avukatların, icra tevzi bürolarına başvuruda bulunup borçluların alacaklı olduğu icra takip dosyalarına ait bilgilerin elde edilmesinin haksız olduğu iddia edilmiştir.

Research paper thumbnail of On Vaccination of Covid-19 and Protection of Personal Data: Can Vaccination Information Be Processed by Employers?

With the Covid-19 epidemic that has taken the whole world under its influence, we are talking abo... more With the Covid-19 epidemic that has taken the whole world under its influence, we are talking about the problems brought by vaccination when we say PCR test result information, drugs used, contact information, PCR test result information of family relatives. Before that, we discussed the nature of the information referred to on various platforms as personal data, and by whom and under what exceptions. In fact, there was no doubt that this information was a special category of personal data under health data; The problem was how this data could be processed. Now, the same problems have come to the fore with vaccination and it has been started to be discussed by whom and under what conditions the "information whether a person has been vaccinated" can be processed.
Can anyone really ask if a person has been vaccinated and be forced to give this information? How will the balance be established between the public benefit of the information that the person has been vaccinated and the right to protection of personal data, which is interfered with by being forced to give this information?
Undoubtedly, these questions intensify in the employer-employee relationship. Therefore, in this article, I mainly preferred to discuss how vaccination information will be processed between the worker and the employer. Here, we will try to gather questions about vaccination and vaccination information in the workplace under one roof: So much so that the society, which has changed into a new order with the Covid-19 epidemic, wants to return to its former state with vaccination and needs information about whether or not vaccination is done.

Research paper thumbnail of Covid-19 Aşılanması ve Kişisel Verilerin Korunması Üzerine: İşverenler Tarafından Aşılanma Bilgisi İşlenebilir Mi?

Tüm dünyayı etkisi altına almış olan Covid-19 salgını ile birlikte PCR test sonuç bilgisi, kullan... more Tüm dünyayı etkisi altına almış olan Covid-19 salgını ile birlikte PCR test sonuç bilgisi, kullanılan ilaçlar, temaslı olma bilgisi, aile yakınına ait PCR test sonuç bilgisi derken nihayet aşılamanın getirdiği sorunları konuşuyoruz. Bundan önce çeşitli platformlarda anılan bilgilerin kişisel veri olma niteliği ile bunların kim tarafından hangi istisnalar kapsamında işlenebileceğini tartıştık. Esasen bu bilgilerin sağlık verisi altında özel nitelikli kişisel veri olduğu noktasında herhangi bir şüphe yoktu; problem bu verilerin nasıl işlenebileceğiydi. Şimdi de aynı sorunlar aşılanma ile birlikte gündeme gelmiş ve bir kişinin “aşı olup olmadığı bilgisi”nin kimler tarafından hangi şartlar altında işlenebileceği tartışılmaya başlanmıştır.
Gerçekten bir kişinin aşı olup olmadığını herkes sorabilir ve ilgili kişi bu bilgisini vermeye zorlanabilir mi? Kişinin aşı olduğu bilgisinin kamuoyuna sağlayacağı yarar ile bu bilgiyi vermeye zorlanmasıyla müdahale edilen kişisel verilerin korunması hakkı arasındaki denge nasıl kurulacak?
Şüphesiz bu sorular işveren-işçi ilişkisinde yoğunluk göstermektedir. Bu nedenle bu yazıda esas olarak işçi-işveren arasında aşılama bilgisinin nasıl işleneceğini tartışmayı tercih ettim. Burada aşılamaya ve iş yerlerinde aşılama bilgisine ilişkin olan soruları bir çatı altında toplamaya çalışacağız: Öyle ki Covid-19 salgını ile birlikte yeni bir düzene geçen toplum, aşılama ile birlikte eski haline dönmek istemekte ve bunun için aşı olup olunmadığı bilgisine ihtiyaç duymaktadır.

Research paper thumbnail of On A New and Complex Regulation Directly Relating to Banks: What Does the Regulation on Sharing of Secret Information Bring?

To determine the scope, form, procedures and principles regarding the sharing and transfer of inf... more To determine the scope, form, procedures and principles regarding the sharing and transfer of information in the nature of bank secrets and customer secrets the “Regulation on Sharing of Confidential Information” (“Regulation”) was published in the Official Gazette dated 4 June 2021 and numbered 31501 to enter into force on 1 January 2022. First of all, what does this mean? Accordingly, everyone within the scope of the Regulation must comply with the provisions of this Regulation as of January 1, 2022! I will explain below who needs to be compatible with what.
On the other hand, in terms of the close relationship of the issue with the personal data protection legislation, it is extremely important and necessary to consider it together with the data protection legislation in order to determine what obligations the Regulation imposes on whom.
Before that, it is useful to remind a change made a short time ago in order to better understand the Regulation. Because, with the 10th article of the “Law on the Amendment of the Banking Law and Certain Laws” numbered 7222, which was published in the Official Gazette dated February 25, 2020 and numbered 31060, some amendments were made to the Banking Law numbered 5411. However, these changes have been the subject of criticism, especially for their lack of clarity. It is pleasing that the subject has been handled with a Regulation this time, in that it includes more detailed explanations on personal data processing activities carried out in the banking sector. However, it should be noted that the Regulation brings about many new question marks.
Finally, it should be noted that the Regulation was published by the Banking Regulation and Supervision Agency (“BDDK”), and the BDDK is the body responsible for executing the provisions. I will mention some confusions in this respect later on.
In this article, I will try to explain who should do what as a result of the said Regulation. Where it is not clear what to do, I will state my own opinion and suggestion.

Research paper thumbnail of Bankaları Doğrudan İlgilendiren Yeni ve Karmaşık Bir Düzenleme Üzerine: Sır Niteliğindeki Bilgilerin Paylaşılması Hakkında Yönetmelik Neler Getiriyor?

Banka sırrı ve müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerin paylaşım ve aktarımına ilişkin kapsam, şeki... more Banka sırrı ve müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerin paylaşım ve aktarımına ilişkin kapsam, şekil, usul ve esasları belirlemek üzere 4 Haziran 2021 tarihli ve 31501 sayılı Resmi Gazete'de 1 Ocak 2022 tarihinde yürürlüğe girmek üzere "Sır Niteliğindeki Bilgilerin Paylaşılması Hakkında Yönetmelik" ("Yönetmelik") yayımlanmıştır. Her şeyden önce bu ne anlama gelmektedir? Buna göre Yönetmelik kapsamına giren herkes 1 Ocak 2022 tarihi itibariyle bu Yönetmelik hükümlerine uygun hale gelmek zorundadır! Kimlerin, nelere uyumlu hale gelmesi gerektiğini ise aşağıda açıklayacağım.Bundan önce Yönetmelik’in daha iyi anlaşılması adına kısa bir süre önce yapılan bir değişikliği de hatırlatmakta fayda var. Zira 25 Şubat 2020 tarihli ve 31060 sayılı Resmi Gazete’de yayımı tarihinde yürürlüğe girmek üzere yayımlanan 7222 sayılı “Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 10. maddesi ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda bazı değişiklikler öngörmüştü. Ne var ki bu değişiklikler özellikle açık ve net olmaması nedeniyle eleştirilere konu olmuştu. Konunun bu kez bir Yönetmelik ile ele alınmış olması, bankacılık sektöründe gerçekleştirilen kişisel veri işleme faaliyetlerine ilişkin daha detaylı açıklamalara yer vermesi bakımından sevindiricidir. Ancak Yönetmelik’in bununla birlikte birçok yeni soru işaretini de beraberinde getirdiği belirtilmelidir.
Son olarak Yönetmelik’in Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (“BDDK”) tarafından yayımlandığını belirterek hükümleri yürütme görevli organın da BDDK olduğunu belirtmek gerekir. Zira ileride bu açıdan da bazı karışıklıklara değineceğim.

Research paper thumbnail of Sigorta Şirketinin Açık Rızayı Hizmet Şartına Bağlaması Geçerli Midir?

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda açık rızaya ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Sa... more Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda açık rızaya ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Sadece açık rızanın (genel ifadelerle) tanımının yapılması ile yetinilmiştir. Bu da yanlış uygulamalara neden olmuş; bu yanlışlıklar ise Kurul'un kararları ve Kurum'un rehberleriyle düzeltilmeye çalışılmıştır. Açık rıza konusundaki Kurul kararlarından şüphesiz en önemlilerinden biri, bir market zinciri hakkındaki "sadakat kart kararı"dır. Söz konusu kararda Kurul açık rızanın hizmet şartına bağlanamayacağını ifade etmiştir. Bu çalışmanın konusunu ise bir sigorta şirketinin-yine-açık rızayı hizmet şartına bağladığına ilişkin Kurul kararı oluşturmaktadır. Öncelikle açık rıza ve açık rızanın özgür iradeye dayanması konusundan (ve kısaca sadakat kart kararından) bahsedildikten sonra sigorta şirketi hakkındaki kararın değerlendirilmesi yapılacaktır.

Research paper thumbnail of GDPR ve KVKK Bakımından Çocukların Kişisel Verilerinin Korunması ve Konuya İlişkin Kurul Kararının Değerlendirilmesi

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda çocukların kişisel verilerine ilişkin özel bir... more 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda çocukların kişisel verilerine ilişkin özel bir düzenleme mevcut değildir. Bu durum uygulamada belirsizliğe ve dolayısıyla da problemlere neden olmaktadır. En sık karşımıza çıkan problemlerden biri ise, veri ilgilisinin çocuk olması halinde aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmesi ve açık rıza alınması gereken durumlarda açık rızanın kimden ve nasıl alınacağıdır. Kişisel Verilerin Korunması Kurulu on sekiz yaşını doldurmamış bir kişinin (çocuğun) babasının, çocuğunun kişisel verilerini imha talebi hakkında bir karar verdi. Ama ne yazık ki karar uygulamadaki problemleri çözmekten uzak, kendi içerisinde belirsizlikleri olan bir karardan öteye geçemedi. Oysaki Kurul'dan beklentimiz konuya ışık tutacak daha somut kararlar vermesiydi. Bu yazımızda önce kişisel verilerin korunması hakkının niteliğine değindikten sonra GDPR'a göre çocukların kişisel verilerinin korunması ile Kurul'un söz konusu kararına değinip son olarak da uygulamadaki problemlerden ve bizim çözüm önerilerimizden bahsedeceğiz.

Research paper thumbnail of Hukuka Aykırı Deliller ve İspat: Yargıtay’ın 2020 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi

Giriş Ceza muhakemesi hukukunun temel amacı, maddi gerçeğe ulaşmaktır. Maddi gerçeğe ulaşmak içi... more Giriş Ceza muhakemesi hukukunun temel amacı, maddi gerçeğe ulaşmaktır. Maddi gerçeğe ulaşmak için ispat faaliyetinin gerçekleştirilmesi gerekirken, bu faaliyet ispat araçları ile yürütülebilir. İspatın nasıl sağlanacağı ve ispat araçlarının bir maddi vakıayı tespit etmeye uygun olup olmadığı ceza muhakemesinin temel sorunlarından birini oluşturur. Bu sorunlar, ispat hukukuna ilişkin kurallar ile çözülmeye çalışılmaktadır. İspat hukukunun temel ilkesi ise bu faaliyetin, insan onuruna ve adil yargılanma hakkına uyularak yürütülmesi gerekliliğidir. Ceza muhakemesinde suçlunun mahkûm edilmesi kadar masumun korunması da amaçlanır. Dolayısıyla maddi gerçeğe "ne pahasına olursa olsun" ulaşılması gerektiği gibi bir anlayış kabul edilemez, aksine "ne pahasına olursa olsun" hukuka uyulmalıdır.

Research paper thumbnail of WhatsApp Güvenlik Değişikliği Ne Anlama Geliyor? Verilemiz Paylaşılacak Mı?

4 Ocak 2021 sabahı uyanıp cep telefonlarımızı elimize aldığımızda "WhatsApp" tarafından telefonla... more 4 Ocak 2021 sabahı uyanıp cep telefonlarımızı elimize aldığımızda "WhatsApp" tarafından telefonlarımızda sözleşme değişikliğine gidileceğine ilişkin bir uyarı ile karşılaştık. Sözleşmedeki "Gizlilik İlkesi" gereğince onay vermemiz halinde verilerimizin Facebook ve bağlı şirketleri ile paylaşılacağı, onay vermememiz halinde ise bu uygulamayı belirtilen tarihten sonra kullanamayacağımızı öğrendik. Ülkesinin ordusunun kozmik odasına girilmesiyle bu kadar ilgilenmeyen ve tedirgin olmayan insanlarımız, ne kadar derin sırlar saklıyorlarsa bu değişiklikten çok tedirgin oldular ve her yerde bu konuyu konuşmaya başladılar. Sonuçta WhatsApp'ın veri paylaşıma ilişkin sözleşme değişikliği bir anda ülkemizin gündeminin baş köşesine oturuverdi. WhatsApp'ın yapmaya çalıştığı (ya da daha doğru bir deyişle dayattığı) sözleşme değişikliği nedeniyle haklı olarak korkuya kapılan ve çekinen pek çok kullanıcı bir anda Telegram, Signal veya BİP gibi mesajlaşma platformlarına geçiş yapmaya başladı. Tabi bir yandan hepimizin aklında ardı arkası kesilmeyen sorular oluştu; zira bu süreçte WhatsApp uygulaması iş yaşamımızdan özel yaşamımıza kadar hayatımızın her alanına çoktan girmişti. Bu değişiklik öylesine önemsendi ki ülkemizde, Twitter üzerinden "WhatsApp Siliyoruz" hashtagi ile uygulamaya karşı boykotlar ve toplu eleştiriler başladı. Aslında bu bir bakımdan oldukça iyi bir gelişme oldu. Böylelikle toplumun büyük bir çoğunluğu son derece önemli olan kişisel veri güvenliği konusunda farkındalık edindi, hatta aydınlanma yaşadı. Bunu da bu sürecin önemli bir yanı ve kazanımı olarak dikkate almalıyız. İşte bu yazımda kullanıcıların verilerin paylaşılması noktasında bu derece radikal bir farkındalık yaşamasına neden olan mobil uygulamaları, bunların kişisel verilerin güvenliğe yaklaşımlarını ve konunun hukuki boyutunu değerlendirmeye çalışacağım.

Research paper thumbnail of Ticari Elektronik İleti ve İleti Yönetim Sistemi

Dijitalleşen dünyamıza 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu düz... more Dijitalleşen dünyamıza 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu düzenlemeleri yeterli görülmeyerek 05.11.2014 tarihli ve 29166 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6563 sayılı “Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun”, 01.05.2015 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un kabulü ile beraber mevzuatımıza yeni terimler girmiştir, bunlardan biri de Ticari Elektronik İleti’dir. Mevzuatımızda meydana gelen bu güncelliğin detaylarını düzenlemek ve 6563 sayılı Kanun’un uygulanmasını göstermek için 15.07.2015 tarihli, 29417 sayılı Resmi Gazete’de “Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik” yayımlanmıştır. 6563 sayılı Kanun ticari elektronik iletiyi “Telefon, çağrı merkezleri, faks, otomatik arama makineleri, akıllı ses kaydedici sistemler, elektronik posta, kısa mesaj hizmeti gibi vasıtalar kullanılarak elektronik ortamda gerçekleştirilen ve ticari amaçlarla gönderilen veri, ses ve görüntü içerikli ileti” olarak tanımlamıştır. Kanuni tanım dikkate alındığında herhangi bir veri akışını ticari ileti olarak değerlendirebilmek için bakılması gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Veri akışını ticari elektronik ileti olarak kabul edebilmek için öncelikle veri akışının sağlandığı ortam tespit edilmelidir. E posta, telefon, kısa mesaj gibi kullanılan vasıta fark etmeksizin veri akışının elektronik ortamda sağlanması gerekmektedir. Elektronik ortamda sağlanan veri akışının ulaşmak istediği nihai amaç bir diğer önemli noktadır. Elektronik ortamda sağlanan bu veri akışıyla elde edilmek istenen nihai amaç işletmelerin mal ve hizmetlerini tanıtmak, pazarlamak, işletmesini tanıtmak ya da kutlama ve temenni gibi içeriklerle tanınırlığını artırmak gibi ticari nitelikte olmalıdır.

Research paper thumbnail of Hukuk Devletinde Kişilerden Kahin Olması Beklenebilir Mi? Anayasa Mahkemesi’nin “E.Ü. Başvurusu” Kararının Eleştirisi

Hukukun uygulanmasıyla görevli olan yargı makamları, biraz daha ileri giderek henüz yürürlüğe gir... more Hukukun uygulanmasıyla görevli olan yargı makamları, biraz daha ileri giderek henüz yürürlüğe girmemiş olan hukuki düzenlemelerin uygulanmasını da isteyebilir mi? Bir gün yürürlüğe girecek olan herhangi bir yasal düzenlemeye uygun davranmayanlar hakkında ihlal kararı verebilirler mi? Söz konusu düzenlemenin yürürlükte olmadığı bir anda meydana gelen bir fiil dolayısıyla bu fiili gerçekleştiren kişiler, kurumlar veya kuruluşlar yaptırıma tabi tutulabilir mi? O günkü koşullar altında söz konusu düzenleme ile getirilen yükümlülüğü olmayan bir kişiden gerçekten buna uygun davranması beklenebilir mi? Anayasa Mahkemesi, tüm bu soruların cevabının "Evet" olduğunu ifade ettiği bir karar verdi. Peki ama hukuk fakültesinin daha ilk sınıfında "Hukuka Giriş Dersi" kapsamında öğretilen ilke ve kurallara ne oldu? Anayasa Mahkemesi, (Mahkeme) 14 Ekim 2020 tarihli ve 31274 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "E.Ü. Başvurusu" 1 kararıyla (Karar) işverenin henüz yürürlüğe girmemiş olan bir yasal düzenlemeyi uygulaması gerektiğine hükmederek hukukun en temel ilke ve kuralları bakımından ciddi bir biçimde tartışılması gereken bir karar vermiştir. İşverenin iş yerinde gerçekleşen bir tartışma sonrasında bozulan düzen ve aksayan işler karşısında düzeni sağlamak amacıyla çalışanların kullandığı kurumsal e-postaları, iş ile ilgili yaşanan bir tartışma kapsamında 2015 yılında incelemesi, Anayasa Mahkemesi'ne göre 7 Nisan 2016 yılında yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (Kanun) ile getirilen yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi anlamına gelmektedir. Burada sorulması gereken kilit soru şudur: Gerçekten işveren daha sonra kendisine böyle bir yükümlülük getirileceğini tahmin edebilir miydi? Ya da daha doğru ve kapsayıcı bir ifadeyle, bir hukuk devletinde kişilerden kâhin olması beklenebilir mi? İşte bu yazıda Anayasa Mahkemesi tarafından verilen söz konusu kararı hukukun genel ilke ve kuralları ile başta Kanun olmak üzere ulusal ve uluslararası anlamda kişisel verilerin korunması mevzuatı kapsamında inceleyerek işverenlerin çalışanların e-postalarını incelemesinin kapsam ve sınırları sorununa ilişkin tespitlerde bulunacağım.

Research paper thumbnail of Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 108 Sayılı Sözleşme Hakkındaki Kararı ve Yurt Dışına Veri Aktarımı Sorunu

Kişisel verilerin Türkiye'den yabancı bir ülkeye aktarılması gün geçtikçe daha büyük bir sorun ha... more Kişisel verilerin Türkiye'den yabancı bir ülkeye aktarılması gün geçtikçe daha büyük bir sorun haline gelmektedir. Öyle ki, mevcut durumda yurt dışına 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (Kanun) çerçevesinde hukuka uygun bir veri aktarımı neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Zira Kişisel Verileri Koruma Kurulu (Kurul) tarafından yayımlanan kararlarda da açıklandığı gibi mevcut düzenlemeler kapsamında kişisel verilerin yabancı bir ülkeye aktarılması için tek yöntem ilgili kişilerin açık rızalarının alınmasıdır. Ancak bu yöntemin ne kadar uygulanabilir olduğu büyük bir soru işaretidir. Nitekim Kurul da bu konuda yol gösterici herhangi bir açıklama yapmamakta yalnızca yapılması gerekenin açık rıza almak olduğunu söylemektedir. Bununla birlikte, mevcut yöntemlerin uygulanamaz olması ve konunun bir sorun haline dönüşmesi nedeniyle, başkaca çözüm yolları aranmaktadır. Kurul tarafından konuya ilişkin olarak son yayımlanan ve bu yazının da konusu olan karar ise Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi (108 sayılı Sözleşme) çerçevesindeki çözüm arayışları anlamını yitirmiştir. Peki Kurul ne yapmaya çalışmaktadır? İşte bu yazımızda yurt dışına veri aktarımı sorunu ile konuyla ilgili son yayımlanan karar çerçevesinde Kurul'un ne yapmaya çalıştığını tartışarak veri sorumluları için başkaca çözüm yolları aramaya çalışacağız. Kişisel verilerin Türkiye'den yabancı bir ülkeye aktarılması bir kişisel veri işleme faaliyetidir. Bu aktarım kişisel verilerin doğrudan yabancı bir ülkeye iletilmesi / gönderilmesi / aktarılması şeklinde olabileceği gibi kişisel verilerin yabancı ülkede bulunan sunucularda saklanması da bir aktarım faaliyeti olarak kabul edilmektedir. Bunun anlamı nedir? Buna göre sunucuları yurt dışında bulunan her uygulama, program, yazılım, sistem aracılığıyla gerçekleştirilen kişisel veri işleme süreçlerinde aynı zamanda kişisel veriler yurt dışına aktarılmaktadır. 1. Yurt Dışına Veri Aktarımı Bir Sorun Mudur? Kişisel verilerin aktarılması kavramının kapsamına bakıldığında özellikle uluslararası şirketlerin veya yabancı ülkelerle yoğun bir şekilde ticari faaliyette bulunan şirketlerin hemen her süreçte aynı zamanda kişisel veri aktarımı faaliyeti de gerçekleştirdiği görülür. Bunun yalnızca belirtilen nitelikteki şirketlerle sınırlı olmadığına da dikkat edilmelidir. Türk şirketi olmakla birlikte sunucularını yabancı bir ülkede tutan veya sunucuları yabancı bir ülkede bulunan bir program kullanan her şirket yine yurt dışına aktarım faaliyetinde bulunmaktadır.

Research paper thumbnail of İleti Yönetim Sistemi'ne (İYS) Başvuru Süreci ve Süreler

Ticari elektronik ileti gönderilmesi sürecine ilişkin yeni düzenlemeler getiren “Ticari İletişim ... more Ticari elektronik ileti gönderilmesi sürecine ilişkin yeni düzenlemeler getiren “Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” (“Değişiklik Yönetmeliği”) 4 Ocak 2020 tarihli ve 30998 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Söz konusu Değişiklik Yönetmeliği esas olarak İleti Yönetim Sistemi’ni (“İYS”) hayata geçirerek aslında elektronik ticaret mevzuatı bakımından yeni bir dönem başlatmıştı.
Buna göre ticari elektronik ileti göndermek isteyen hizmet sağlayıcılarının 1 Haziran 2020 tarihine kadar İYS’e kayıt olması ve daha önce aldıkları onayları da İYS’e aktarması gerekmekteydi. İYS ile birlikte hangi yükümlülüklerin getirildiği ve kimlerin bu yükümlülükleri tabi olduğu gibi İYS’ye ilişkin bütün esasları daha detaylı bir yazıda ele alacak olmakla birlikte burada yalnızca son yapılan ertelemeye istinaden İYS’ye başvuru sürelerine değinmek istiyorum.

Research paper thumbnail of Sosyal Medya Yasası Meclis'ten  Geçti: Peki, Şimdi?

Kamuoyunda "Sansür Yasası" olarak bilinen, sosyal medyaya yönelik düzenlemeler getiren ve 5651 sa... more Kamuoyunda "Sansür Yasası" olarak bilinen, sosyal medyaya yönelik düzenlemeler getiren ve 5651 sayılı İnternet Yasası'nda 1 değişiklikler yapan 7253 sayılı Kanun 2 , Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce (TBMM) 29.07.2020 tarihinde kabul edildi. Bu kısa yazımızda; değişikliklerin neler getirdiğini açıklamaya, neden değişikliklerin oldukça sakıncalı olduğu, örnek alındığı belirtilen Almanya'daki düzenlemeden ne gibi "olumsuz yönde" farklılıklar içerdiği ve Anayasa'ya aykırı olup olmadığı değerlendirmeye çalışacağız. Temel olarak sosyal medya üzerinde etkiler doğuracak yasal düzenlemeler, önemli bir süredir konuşulmaktadır. Bu amaçla ilk olarak; 7244 sayılı Torba Yasa Tasarısı'nda benzer yöndeki değişikliklere ilişkin teklif sunulmuş, bu teklif kamuoyunda "Whatsapp Yasası" olarak anılmış ve büyük ölçüde tepki toplamış, teklif sonrasında tasarıdan çıkarılmıştır. Devamında kamuoyuna "Sosyal Medya Etik Kuralları" adı altında on iki kural açıklanmıştır. 21.07.2020 tarihinde ise yeni bir tasarı TBMM Başkanlığı'na sunulmuş ve TBMM Adalet Komisyonu tarafından 24.07.2020 tarihinde kabul edilerek Meclis gündemine gelmiştir. Teklif, Meclis tarafından kabul edilerek 29.07.2020 tarihinde yasalaşmıştır. Kanun uyarınca, İnternet Yasası'nda değişiklikler yapılarak; sosyal ağ sağlayıcı kavramı getirilerek tanımlanmakta, Türkiye'den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurtdışı merkezli sosyal ağ sağlayıcılara Türkiye'de temsilcilik açma yükümlülüğü getirilmekte, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcılarına ilk aşamada on milyon Türk Lirası, devamında otuz milyon Türk Lirası, reklam yasağı, internet bant genişliğinin yüzde doksana varan oranda daraltılması şeklinde yaptırımlar düzenlenmektedir. Kanunun temel gerekçesinde, "sosyal ağ sağlayıcılarının geniş çaplı kullanıcı sayıları ile kullanıcı verilerinden elde ettikleri milyarlarca dolar gelire rağmen, kişilerin haklarının korunması noktasında ihtiyaç duyulan önleyici ve koruyucu mekanizmaları geliştirmedikleri ya da etkin kullanmadıkları veyahut devletlerin haklı taleplerine direnç gösterdikleri (…) temel hak

Research paper thumbnail of KVK Kanunu’nda Özel Nitelikli Kişisel Verilerin İşlenmesi ve Yurt Dışına Veri Aktarımı Kapsamında Yapılan Değişikliklere İlişkin Değerlendirmeler

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun (“Kanun”) yürürlüğe girmesi ve veri sorumlular... more 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun (“Kanun”) yürürlüğe girmesi ve veri sorumluları tarafından uyum çalışmalarının yapılmasıyla birlikte uygulamada birtakım sorunlar belirmişti ve oldukça uzun bir süredir bu sorunları giderecek nitelikte mevzuat değişikliği beklenmekteydi. Söz konusu mevzuat değişikliğini içeren 7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, (“7499 sayılı Kanun”) 02.03.2024 tarihinde kabul edilmiş olup 12.03.2024 tarihinde de Resmî Gazete’de yayınlanmıştır. 6698 sayılı Kanun değişikliğine ilişkin maddelerin yürürlük tarihi ise 01.06.2024 olarak düzenlenmiştir. Bu noktada belirtilmesi gereken önemli bir husus ise KVKK mevcut m. 9/1 fıkrasının değiştirilen haliyle birlikte 01.09.2024 tarihine kadar yürürlükte kalacağıdır.
Kanun değişiklikleri beklendiği üzere özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi ve yurt dışına veri aktarımına ilişkin Kanun’un 6. ve 9. maddelerinde yoğunlaşmış olmakla birlikte diğer bazı maddelerde de etkili olmuştur. Bu değişiklikler ileride her madde bakımından detaylı bir şekilde incelenecektir. Ancak burada açıklığa kavuşturulmak istenen temel husus, nihayet uygulamadaki sorunların giderilip giderilmediğidir. Zira uygulamada Kanun’a uyum çalışmaları bazı açılardan deyim yerindeyse tıkanmış durumdadır. Veri sorumluları bir yandan Kanun’un belirlediği düzenlemelere tamamen uymak isteğindeyken diğer taraftan bunu yapmaları halinde ticari faaliyetlerine ne şekilde devam edecekleri noktasında çıkmazdadırlar. Aynı şekilde bu alanda çalışan hukukçular da süreçleri Kanun’a tamamen uygun bir şekilde tasarlamakta ve müvekkillerine tavsiyelerde bulunmakta zorlanmaktadırlar.
7499 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler, uygulamadaki sorunlara ışık tutabilecek ve hem veri sorumlularının hem de uygulamacıların yollarını bulabilmelerini sağlayacak mı? Yapılan değişiklikleri tek tek inceleyerek bu soruyu yanıtlamaya çalışalım.

Research paper thumbnail of Anayasa Mahkemesi'nin Basit Yargılama Usulü Hükümlerine İlişkin Kararının Değerlendirilmesi

Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (“CMK”) “Basit yargılama usu... more Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (“CMK”) “Basit yargılama usulü” başlıklı 251. maddesi ile “Basit yargılama usulünde itiraz” başlıklı 252. maddesine ilişkin 22.06.2023 tarihli, 2020/79 E. ve 2023/113 K. sayılı iptal kararı (“Karar”) 11.10.2023 tarihli ve 32336 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandı.
Bu Karar ile CMK’nın 251. maddesi aynen korunmuş olup; CMK’nın 252. maddesinin 2. fıkrasının ilk cümlesi ise iptal edilmiş ve bu sebeple uygulama imkânı kalmayan aynı maddenin 2. fıkrasının ikinci, üçüncü eve dördüncü cümleleri ile 3, 4, 5 ve 6 numaralı fıkralarının da iptal edilmesi gerektiğine karar verilmiştir.
İptal kararı, iptalden doğacak hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal edecek nitelikte olacağı öngörüldüğünden Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz (9) ay içerisinde yürürlüğe girecektir. Öyleyse iptal hükümleri 12.07.2024 tarihi itibariyle uygulama alanı bulacaktır.
Her şeyden önce belirtmelidir ki, basit yargılama usulü, her ne kadar ilk getirildiği dönem ağır işleyen ceza adalet sisteminin iş yükünün azaltılması adına bir çözüm yöntemi olarak görülse de; özellikle uygulamaya girmesinden bir süre sonra çeşitli problemleri de beraberinde getirmiş olması nedeniyle uygulamada sorunlara yol açmıştır. Elbette bu durum, basit yargılama usulünün pek çok açıdan gerçekten ceza adalet sisteminde alternatif bir çözüm yöntemi olduğu gerçeğini değiştirmez. Ancak başlangıçta düşünüldüğü boyutta olumlu etkileri olmadığı veya bu olumlu etkilerin yanında birtakım olumsuzlukları da getirdiği inkâr edilemez. Tam da bu nedenle kararın değerlendirilmesinden önce bu kuruma ilişkin hükümlerin, bir Anayasa Mahkemesi kararına konu edilmiş ve tartışılma imkânı bulmuş olmasının sevindirici olduğunu belirtmek gerekir. Zira ancak bu takdirde en doğru düzenlemeye ulaşılabileceği unutulmamalıdır.
Bu yazıda basit yargılama usulü özet olarak açıklandıktan sonra söz konusu Karar, uygulamada yaşanan sorunlarla birlikte değerlendirilmeye çalışılacaktır.

Research paper thumbnail of Anayasa Mahkemesinin HAGB'nin İptali Kararına İlişkin Değerlendirmeler: HAGB Dönemi Kapandı Mı?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (“HAGB”) olarak nitelendirilen kararın verilmesini sağlaya... more Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (“HAGB”) olarak nitelendirilen kararın verilmesini sağlayan uygulama, ceza muhakemesi sistemimize Ceza Muhakemesi Kanunu’nda (“CMK”) 2006 tarihinde sonradan yapılan bir değişiklikle girmiş ve o tarihten bugüne kadar çoğunlukla eksik ve hatalı değerlendirmelere konu olarak uygulanmıştır. Ne var ki, yaklaşık on yedi (17) senedir kesintisiz bir şekilde uygulanan HAGB hükmü, Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) 01.08.2023 tarihli ve 32266 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, 01.06.2023 tarihli ve E. 2022/120, K. 2023/107 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve iptal kararının Resmi Gazetede yayınlanmasından bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
Aşağıda kısaca bu iptal kararının nedenlerinden bahsetmek ve kısa bir okuma ile AYM’nin hem gerekçesi hem de sonuçları bakımından bu son derece önemli kararının öne çıkan başlıklarına değinmek istiyoruz.

Research paper thumbnail of Sosyal Ağ Sağlayıcıların İnternet Haber Sitelerinin ve Şebekeler Üstü Hizmet Sağlayıcıların Hukuki Rejimi ve Eleştirisi

İnternetin, internet haber sitelerinin ve sosyal medya mecralarının hayatımızın vazgeçilmez bir p... more İnternetin, internet haber sitelerinin ve sosyal medya mecralarının hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğu yadsınamayacak bir gerçektir. İfade özgürlüğünün, bu mecralarda klasik medya araçlarına göre çok daha bağımsız ve özgürce kullanıldığı, herkes tarafından her türlü düşüncenin özgürce ifade edildiği de bir gerçektir. Bu gerçekliğin iktidar sahiplerini çok rahatsız ettiği ise herkes tarafından bilinen bir başka gerçektir.
İşte bu makalenin konusu tam da bu gerçeklikleri incelemektir. Kısacası bu makalede son iki yıldan beri ülkemizin internet iletişimi ve internette yer olan aktörlerin hukuki rejimine yönelik mevzuat yapımı ve değişikliği süreci hem normatif düzenlemeler bakımından hem bireylere ve topluma etkisi bakımından inceleyerek bununla ne yapılmak istendiğini açıklamaya çalışacağız. Bu incelemeyi yaparken bir yandan normatif düzenlemeleri ele alırken bir yandan da ifade özgürlüğü bakış açısıyla bunların eleştirisini yapacağız.
Makalenin konusu hakkında bir fikir vermesi için konuların başlıklarını kısaca belirtebiliriz:
Sosyal ağ sağlayıcı kavramı, hukukumuza 29.07.2020 tarihli ve 7253 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 1. maddesi ile 5651 sayılı Kanun’un 2. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (s) bendiyle girmiştir. Bu madde uyarınca söz konusu platformlar/mecralar “sosyal ağ sağlayıcı” olarak tanımlanmıştır. 7253 sayılı Kanun’un 6. maddesi ile getirilen Ek Madde 4 ve aynı Kanun’un 7. maddesi ile getirilen Geçici Madde 5 ile sosyal ağ sağlayıcılara ilişkin detaylı düzenlemelere yer verilerek bu alandaki belirsizlikler giderilmeye çalışılmıştır. Ancak bu düzenlemeler, aynı zamanda temel hak ve özgürlüklere birer müdahale oluşturmakta ve internetin özgürlükçü felsefesi ile örtüşmemektedir.
Kamuoyunda “Dezenformasyon Yasası” olarak bilinen 13.10.2022 tarihli ve 7418 sayılı “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile hem Basın Kanunu’nda hem de 5651 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler internet iletişiminin önüne örülen duvarın daha da yükseğe taşındığını göstermektedir. 7418 sayılı Kanun ile 5651 sayılı Kanun’un çeşitli maddelerinde yapılan değişiklik ve eklemeler ise özgürlükçü felsefe namına hiçbir şey bırakmamıştır. Dolayısıyla bu düzenleme başta Anayasa olmak üzere tarafı olduğumuz temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelere, bunlar içinde de özellikle AİHS’ye ve AİHM’nin içtihatlarına aykırıdır.
Her türlü muhalif sesi yok etmeye yönelik bu değişikliklerin özellikle de çok önemli bir seçim arifesinde yapılması oldukça anlamlı ve dikkat çekicidir. Maalesef 5651 sayılı Kanun’un seyir defteri bize ülkemizde demokratik hak ve özgürlüklerin gün geçtikçe nasıl sistematik olarak adım adım yok edildiğini göstermektedir. Bu nedenle bu Kanun’un hikayesi ve anlamı iyi bilinmelidir. Korkumuz bu alanda çalışan çoğunluk akademisyenlerin eleştirilerine rağmen bu Kanun’un değiştirilmeden anti-demokratik internet rejiminin uygulanmaya devam edilmesidir.
7418 sayılı Kanun’un 36 ve devam eden maddeleriyle 05.11.2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun bazı maddelerinde ekleme ve değişiklik yapılarak “şebekeler üstü hizmet” ve “şebekeler üstü hizmet sağlayıcı” şeklinde iki yeni kavram yaratılmıştır. Aslında burada bahsedilenler günlük dile anlık mesajlaşma uygulamaları olarak geçen “Whatsapp”, “Signal”, Telegram”, “FaceTime” vb. uygulamalardır. 7418 sayılı Kanun ile 5809 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler ile bu uygulamalar da kanuni düzenlenme altına alınmaya çalışılmaktadır.
Kanun koyucu 13.10.2022 tarihli ve 7418 sayılı “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile “internet haber sitelerini” Basın Kanunu’na tabi kılmış ve bu siteleri adı geçen Kanun içinde düzenlemiştir.
7253 ve 7418 sayılı Kanunlar ile getirilen düzenlemeler ile sosyal ağ sağlayıcılar, internet haber siteleri ve anlık iletişim sağlayıcıların ipi BTK başkanının eline verilmiştir. Böylelikle kanunu değiştirenler tarafından amaçlanan başarılmış, tüm internet siyasi iktidarın istediği gibi denetleyebileceği, gerektiğinde fişini çekebileceği bir ortam haline getirilmiştir. Öte yandan bu doğrultuda 5651 sayılı Kanun da tam bir “internet sansür kanunu” haline dönüştürülmüştür.
İşte bu makalede söz konusu kanun değişikleri bağlamında başlıkta vermiş olduğumuz internet süjelerinin hukuki düzenlemesini ve bu düzenleme aracılığıyla ifade özgürlüğünün nasıl yok edildiğini ve muhalif seslerin nasıl kısılmaya çalışıldığını anlatmaya çalışacağız.

Research paper thumbnail of Artificial Intelligence Technology and the Reality of the "AI Judge / Attorney": Is Our Profession Done?

The last point of today technology is artificial intelligence (AI). Nowadays, it is spoken in sci... more The last point of today technology is artificial intelligence (AI). Nowadays, it is spoken in scientific circles that artificial intelligences will be able to participate in mathematical competitions, perform surgical operations, even do AI research themselves in ninety years, and that these beings will be like us a hundred years from now. Can these claims be true, and can AI really dominate the world one day? Or are these possibilities too utopian, as some people think? However, if the point reached today was mentioned years ago, wouldn’t the technology we live and use right now be just as incredible? In order to answer all these questions logically, it is necessary to clarify what AI is, how it has developed, how we got to where we are today, and what might happen in the future?
In this essay, I talk about what artificial intelligence is and where it was born? I will talk about the scenarios about the future of artificial intelligence technology, especially its effects on the field of law. Of course, the tip of the article touches us as well. As it is true for many people reading this article, the only job I know of is practice law as a lawyer and teaching law; I mean, I make my living from professional legal services and teaching as a professor in school of law. Therefore, in the light of these developments and discussions, I ask: are we losing our profession and livelihood?

Research paper thumbnail of Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 18 Temmuz 2022 Tarihinde Yayınlanan Karar Özetlerine İlişkin Değerlendirmelerimiz

Kişisel Verileri Koruma Kurulu ("Kurul") tarafından 18 Temmuz 2022 tarihinde on iki (12) yeni kar... more Kişisel Verileri Koruma Kurulu ("Kurul") tarafından 18 Temmuz 2022 tarihinde on iki (12) yeni karar özeti yayınlandı. Karar özetlerinin veri sorumluları tarafından dikkat edilmesi gereken kanaatler içermesi sebebiyle bu kararların 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu ("6698 sayılı Kanun") ile konuyla ilgili diğer yasal düzenlemeler doğrultusunda kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesinin faydalı olacağı düşüncesindeyiz.

Research paper thumbnail of Kişisel Verileri Koruma Kurulu’ndan Avukatların İcra Takip Dosyalarına Vekaletname Olmaksızın Erişebilmesine İlişkin Çok Önemli Bir Karar

Kararın Konusu: Karar, avukatların diledikleri icra takip dosyasını incelemek suretiyle kişisel v... more Kararın Konusu: Karar, avukatların diledikleri icra takip dosyasını incelemek suretiyle kişisel verilere yetkisiz kişilerce erişilmekte olması konulu ihbarlar üzerine Kişisel Verileri Koruma Kurulunun ("Kurul") başlattığı resen incelemeye ilişkindir. İhbarlarda alacaklı vekili avukatların, icra tevzi bürolarına başvuruda bulunup borçluların alacaklı olduğu icra takip dosyalarına ait bilgilerin elde edilmesinin haksız olduğu iddia edilmiştir.

Research paper thumbnail of On Vaccination of Covid-19 and Protection of Personal Data: Can Vaccination Information Be Processed by Employers?

With the Covid-19 epidemic that has taken the whole world under its influence, we are talking abo... more With the Covid-19 epidemic that has taken the whole world under its influence, we are talking about the problems brought by vaccination when we say PCR test result information, drugs used, contact information, PCR test result information of family relatives. Before that, we discussed the nature of the information referred to on various platforms as personal data, and by whom and under what exceptions. In fact, there was no doubt that this information was a special category of personal data under health data; The problem was how this data could be processed. Now, the same problems have come to the fore with vaccination and it has been started to be discussed by whom and under what conditions the "information whether a person has been vaccinated" can be processed.
Can anyone really ask if a person has been vaccinated and be forced to give this information? How will the balance be established between the public benefit of the information that the person has been vaccinated and the right to protection of personal data, which is interfered with by being forced to give this information?
Undoubtedly, these questions intensify in the employer-employee relationship. Therefore, in this article, I mainly preferred to discuss how vaccination information will be processed between the worker and the employer. Here, we will try to gather questions about vaccination and vaccination information in the workplace under one roof: So much so that the society, which has changed into a new order with the Covid-19 epidemic, wants to return to its former state with vaccination and needs information about whether or not vaccination is done.

Research paper thumbnail of Covid-19 Aşılanması ve Kişisel Verilerin Korunması Üzerine: İşverenler Tarafından Aşılanma Bilgisi İşlenebilir Mi?

Tüm dünyayı etkisi altına almış olan Covid-19 salgını ile birlikte PCR test sonuç bilgisi, kullan... more Tüm dünyayı etkisi altına almış olan Covid-19 salgını ile birlikte PCR test sonuç bilgisi, kullanılan ilaçlar, temaslı olma bilgisi, aile yakınına ait PCR test sonuç bilgisi derken nihayet aşılamanın getirdiği sorunları konuşuyoruz. Bundan önce çeşitli platformlarda anılan bilgilerin kişisel veri olma niteliği ile bunların kim tarafından hangi istisnalar kapsamında işlenebileceğini tartıştık. Esasen bu bilgilerin sağlık verisi altında özel nitelikli kişisel veri olduğu noktasında herhangi bir şüphe yoktu; problem bu verilerin nasıl işlenebileceğiydi. Şimdi de aynı sorunlar aşılanma ile birlikte gündeme gelmiş ve bir kişinin “aşı olup olmadığı bilgisi”nin kimler tarafından hangi şartlar altında işlenebileceği tartışılmaya başlanmıştır.
Gerçekten bir kişinin aşı olup olmadığını herkes sorabilir ve ilgili kişi bu bilgisini vermeye zorlanabilir mi? Kişinin aşı olduğu bilgisinin kamuoyuna sağlayacağı yarar ile bu bilgiyi vermeye zorlanmasıyla müdahale edilen kişisel verilerin korunması hakkı arasındaki denge nasıl kurulacak?
Şüphesiz bu sorular işveren-işçi ilişkisinde yoğunluk göstermektedir. Bu nedenle bu yazıda esas olarak işçi-işveren arasında aşılama bilgisinin nasıl işleneceğini tartışmayı tercih ettim. Burada aşılamaya ve iş yerlerinde aşılama bilgisine ilişkin olan soruları bir çatı altında toplamaya çalışacağız: Öyle ki Covid-19 salgını ile birlikte yeni bir düzene geçen toplum, aşılama ile birlikte eski haline dönmek istemekte ve bunun için aşı olup olunmadığı bilgisine ihtiyaç duymaktadır.

Research paper thumbnail of On A New and Complex Regulation Directly Relating to Banks: What Does the Regulation on Sharing of Secret Information Bring?

To determine the scope, form, procedures and principles regarding the sharing and transfer of inf... more To determine the scope, form, procedures and principles regarding the sharing and transfer of information in the nature of bank secrets and customer secrets the “Regulation on Sharing of Confidential Information” (“Regulation”) was published in the Official Gazette dated 4 June 2021 and numbered 31501 to enter into force on 1 January 2022. First of all, what does this mean? Accordingly, everyone within the scope of the Regulation must comply with the provisions of this Regulation as of January 1, 2022! I will explain below who needs to be compatible with what.
On the other hand, in terms of the close relationship of the issue with the personal data protection legislation, it is extremely important and necessary to consider it together with the data protection legislation in order to determine what obligations the Regulation imposes on whom.
Before that, it is useful to remind a change made a short time ago in order to better understand the Regulation. Because, with the 10th article of the “Law on the Amendment of the Banking Law and Certain Laws” numbered 7222, which was published in the Official Gazette dated February 25, 2020 and numbered 31060, some amendments were made to the Banking Law numbered 5411. However, these changes have been the subject of criticism, especially for their lack of clarity. It is pleasing that the subject has been handled with a Regulation this time, in that it includes more detailed explanations on personal data processing activities carried out in the banking sector. However, it should be noted that the Regulation brings about many new question marks.
Finally, it should be noted that the Regulation was published by the Banking Regulation and Supervision Agency (“BDDK”), and the BDDK is the body responsible for executing the provisions. I will mention some confusions in this respect later on.
In this article, I will try to explain who should do what as a result of the said Regulation. Where it is not clear what to do, I will state my own opinion and suggestion.

Research paper thumbnail of Bankaları Doğrudan İlgilendiren Yeni ve Karmaşık Bir Düzenleme Üzerine: Sır Niteliğindeki Bilgilerin Paylaşılması Hakkında Yönetmelik Neler Getiriyor?

Banka sırrı ve müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerin paylaşım ve aktarımına ilişkin kapsam, şeki... more Banka sırrı ve müşteri sırrı niteliğindeki bilgilerin paylaşım ve aktarımına ilişkin kapsam, şekil, usul ve esasları belirlemek üzere 4 Haziran 2021 tarihli ve 31501 sayılı Resmi Gazete'de 1 Ocak 2022 tarihinde yürürlüğe girmek üzere "Sır Niteliğindeki Bilgilerin Paylaşılması Hakkında Yönetmelik" ("Yönetmelik") yayımlanmıştır. Her şeyden önce bu ne anlama gelmektedir? Buna göre Yönetmelik kapsamına giren herkes 1 Ocak 2022 tarihi itibariyle bu Yönetmelik hükümlerine uygun hale gelmek zorundadır! Kimlerin, nelere uyumlu hale gelmesi gerektiğini ise aşağıda açıklayacağım.Bundan önce Yönetmelik’in daha iyi anlaşılması adına kısa bir süre önce yapılan bir değişikliği de hatırlatmakta fayda var. Zira 25 Şubat 2020 tarihli ve 31060 sayılı Resmi Gazete’de yayımı tarihinde yürürlüğe girmek üzere yayımlanan 7222 sayılı “Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 10. maddesi ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nda bazı değişiklikler öngörmüştü. Ne var ki bu değişiklikler özellikle açık ve net olmaması nedeniyle eleştirilere konu olmuştu. Konunun bu kez bir Yönetmelik ile ele alınmış olması, bankacılık sektöründe gerçekleştirilen kişisel veri işleme faaliyetlerine ilişkin daha detaylı açıklamalara yer vermesi bakımından sevindiricidir. Ancak Yönetmelik’in bununla birlikte birçok yeni soru işaretini de beraberinde getirdiği belirtilmelidir.
Son olarak Yönetmelik’in Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (“BDDK”) tarafından yayımlandığını belirterek hükümleri yürütme görevli organın da BDDK olduğunu belirtmek gerekir. Zira ileride bu açıdan da bazı karışıklıklara değineceğim.

Research paper thumbnail of Sigorta Şirketinin Açık Rızayı Hizmet Şartına Bağlaması Geçerli Midir?

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda açık rızaya ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Sa... more Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda açık rızaya ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Sadece açık rızanın (genel ifadelerle) tanımının yapılması ile yetinilmiştir. Bu da yanlış uygulamalara neden olmuş; bu yanlışlıklar ise Kurul'un kararları ve Kurum'un rehberleriyle düzeltilmeye çalışılmıştır. Açık rıza konusundaki Kurul kararlarından şüphesiz en önemlilerinden biri, bir market zinciri hakkındaki "sadakat kart kararı"dır. Söz konusu kararda Kurul açık rızanın hizmet şartına bağlanamayacağını ifade etmiştir. Bu çalışmanın konusunu ise bir sigorta şirketinin-yine-açık rızayı hizmet şartına bağladığına ilişkin Kurul kararı oluşturmaktadır. Öncelikle açık rıza ve açık rızanın özgür iradeye dayanması konusundan (ve kısaca sadakat kart kararından) bahsedildikten sonra sigorta şirketi hakkındaki kararın değerlendirilmesi yapılacaktır.

Research paper thumbnail of GDPR ve KVKK Bakımından Çocukların Kişisel Verilerinin Korunması ve Konuya İlişkin Kurul Kararının Değerlendirilmesi

6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda çocukların kişisel verilerine ilişkin özel bir... more 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda çocukların kişisel verilerine ilişkin özel bir düzenleme mevcut değildir. Bu durum uygulamada belirsizliğe ve dolayısıyla da problemlere neden olmaktadır. En sık karşımıza çıkan problemlerden biri ise, veri ilgilisinin çocuk olması halinde aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmesi ve açık rıza alınması gereken durumlarda açık rızanın kimden ve nasıl alınacağıdır. Kişisel Verilerin Korunması Kurulu on sekiz yaşını doldurmamış bir kişinin (çocuğun) babasının, çocuğunun kişisel verilerini imha talebi hakkında bir karar verdi. Ama ne yazık ki karar uygulamadaki problemleri çözmekten uzak, kendi içerisinde belirsizlikleri olan bir karardan öteye geçemedi. Oysaki Kurul'dan beklentimiz konuya ışık tutacak daha somut kararlar vermesiydi. Bu yazımızda önce kişisel verilerin korunması hakkının niteliğine değindikten sonra GDPR'a göre çocukların kişisel verilerinin korunması ile Kurul'un söz konusu kararına değinip son olarak da uygulamadaki problemlerden ve bizim çözüm önerilerimizden bahsedeceğiz.

Research paper thumbnail of Hukuka Aykırı Deliller ve İspat: Yargıtay’ın 2020 Yılı Kararlarının Değerlendirilmesi

Giriş Ceza muhakemesi hukukunun temel amacı, maddi gerçeğe ulaşmaktır. Maddi gerçeğe ulaşmak içi... more Giriş Ceza muhakemesi hukukunun temel amacı, maddi gerçeğe ulaşmaktır. Maddi gerçeğe ulaşmak için ispat faaliyetinin gerçekleştirilmesi gerekirken, bu faaliyet ispat araçları ile yürütülebilir. İspatın nasıl sağlanacağı ve ispat araçlarının bir maddi vakıayı tespit etmeye uygun olup olmadığı ceza muhakemesinin temel sorunlarından birini oluşturur. Bu sorunlar, ispat hukukuna ilişkin kurallar ile çözülmeye çalışılmaktadır. İspat hukukunun temel ilkesi ise bu faaliyetin, insan onuruna ve adil yargılanma hakkına uyularak yürütülmesi gerekliliğidir. Ceza muhakemesinde suçlunun mahkûm edilmesi kadar masumun korunması da amaçlanır. Dolayısıyla maddi gerçeğe "ne pahasına olursa olsun" ulaşılması gerektiği gibi bir anlayış kabul edilemez, aksine "ne pahasına olursa olsun" hukuka uyulmalıdır.

Research paper thumbnail of WhatsApp Güvenlik Değişikliği Ne Anlama Geliyor? Verilemiz Paylaşılacak Mı?

4 Ocak 2021 sabahı uyanıp cep telefonlarımızı elimize aldığımızda "WhatsApp" tarafından telefonla... more 4 Ocak 2021 sabahı uyanıp cep telefonlarımızı elimize aldığımızda "WhatsApp" tarafından telefonlarımızda sözleşme değişikliğine gidileceğine ilişkin bir uyarı ile karşılaştık. Sözleşmedeki "Gizlilik İlkesi" gereğince onay vermemiz halinde verilerimizin Facebook ve bağlı şirketleri ile paylaşılacağı, onay vermememiz halinde ise bu uygulamayı belirtilen tarihten sonra kullanamayacağımızı öğrendik. Ülkesinin ordusunun kozmik odasına girilmesiyle bu kadar ilgilenmeyen ve tedirgin olmayan insanlarımız, ne kadar derin sırlar saklıyorlarsa bu değişiklikten çok tedirgin oldular ve her yerde bu konuyu konuşmaya başladılar. Sonuçta WhatsApp'ın veri paylaşıma ilişkin sözleşme değişikliği bir anda ülkemizin gündeminin baş köşesine oturuverdi. WhatsApp'ın yapmaya çalıştığı (ya da daha doğru bir deyişle dayattığı) sözleşme değişikliği nedeniyle haklı olarak korkuya kapılan ve çekinen pek çok kullanıcı bir anda Telegram, Signal veya BİP gibi mesajlaşma platformlarına geçiş yapmaya başladı. Tabi bir yandan hepimizin aklında ardı arkası kesilmeyen sorular oluştu; zira bu süreçte WhatsApp uygulaması iş yaşamımızdan özel yaşamımıza kadar hayatımızın her alanına çoktan girmişti. Bu değişiklik öylesine önemsendi ki ülkemizde, Twitter üzerinden "WhatsApp Siliyoruz" hashtagi ile uygulamaya karşı boykotlar ve toplu eleştiriler başladı. Aslında bu bir bakımdan oldukça iyi bir gelişme oldu. Böylelikle toplumun büyük bir çoğunluğu son derece önemli olan kişisel veri güvenliği konusunda farkındalık edindi, hatta aydınlanma yaşadı. Bunu da bu sürecin önemli bir yanı ve kazanımı olarak dikkate almalıyız. İşte bu yazımda kullanıcıların verilerin paylaşılması noktasında bu derece radikal bir farkındalık yaşamasına neden olan mobil uygulamaları, bunların kişisel verilerin güvenliğe yaklaşımlarını ve konunun hukuki boyutunu değerlendirmeye çalışacağım.

Research paper thumbnail of Ticari Elektronik İleti ve İleti Yönetim Sistemi

Dijitalleşen dünyamıza 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu düz... more Dijitalleşen dünyamıza 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu düzenlemeleri yeterli görülmeyerek 05.11.2014 tarihli ve 29166 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6563 sayılı “Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun”, 01.05.2015 tarihinde yürürlüğe konulmuştur. 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un kabulü ile beraber mevzuatımıza yeni terimler girmiştir, bunlardan biri de Ticari Elektronik İleti’dir. Mevzuatımızda meydana gelen bu güncelliğin detaylarını düzenlemek ve 6563 sayılı Kanun’un uygulanmasını göstermek için 15.07.2015 tarihli, 29417 sayılı Resmi Gazete’de “Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik” yayımlanmıştır. 6563 sayılı Kanun ticari elektronik iletiyi “Telefon, çağrı merkezleri, faks, otomatik arama makineleri, akıllı ses kaydedici sistemler, elektronik posta, kısa mesaj hizmeti gibi vasıtalar kullanılarak elektronik ortamda gerçekleştirilen ve ticari amaçlarla gönderilen veri, ses ve görüntü içerikli ileti” olarak tanımlamıştır. Kanuni tanım dikkate alındığında herhangi bir veri akışını ticari ileti olarak değerlendirebilmek için bakılması gereken bazı hususlar bulunmaktadır. Veri akışını ticari elektronik ileti olarak kabul edebilmek için öncelikle veri akışının sağlandığı ortam tespit edilmelidir. E posta, telefon, kısa mesaj gibi kullanılan vasıta fark etmeksizin veri akışının elektronik ortamda sağlanması gerekmektedir. Elektronik ortamda sağlanan veri akışının ulaşmak istediği nihai amaç bir diğer önemli noktadır. Elektronik ortamda sağlanan bu veri akışıyla elde edilmek istenen nihai amaç işletmelerin mal ve hizmetlerini tanıtmak, pazarlamak, işletmesini tanıtmak ya da kutlama ve temenni gibi içeriklerle tanınırlığını artırmak gibi ticari nitelikte olmalıdır.

Research paper thumbnail of Hukuk Devletinde Kişilerden Kahin Olması Beklenebilir Mi? Anayasa Mahkemesi’nin “E.Ü. Başvurusu” Kararının Eleştirisi

Hukukun uygulanmasıyla görevli olan yargı makamları, biraz daha ileri giderek henüz yürürlüğe gir... more Hukukun uygulanmasıyla görevli olan yargı makamları, biraz daha ileri giderek henüz yürürlüğe girmemiş olan hukuki düzenlemelerin uygulanmasını da isteyebilir mi? Bir gün yürürlüğe girecek olan herhangi bir yasal düzenlemeye uygun davranmayanlar hakkında ihlal kararı verebilirler mi? Söz konusu düzenlemenin yürürlükte olmadığı bir anda meydana gelen bir fiil dolayısıyla bu fiili gerçekleştiren kişiler, kurumlar veya kuruluşlar yaptırıma tabi tutulabilir mi? O günkü koşullar altında söz konusu düzenleme ile getirilen yükümlülüğü olmayan bir kişiden gerçekten buna uygun davranması beklenebilir mi? Anayasa Mahkemesi, tüm bu soruların cevabının "Evet" olduğunu ifade ettiği bir karar verdi. Peki ama hukuk fakültesinin daha ilk sınıfında "Hukuka Giriş Dersi" kapsamında öğretilen ilke ve kurallara ne oldu? Anayasa Mahkemesi, (Mahkeme) 14 Ekim 2020 tarihli ve 31274 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "E.Ü. Başvurusu" 1 kararıyla (Karar) işverenin henüz yürürlüğe girmemiş olan bir yasal düzenlemeyi uygulaması gerektiğine hükmederek hukukun en temel ilke ve kuralları bakımından ciddi bir biçimde tartışılması gereken bir karar vermiştir. İşverenin iş yerinde gerçekleşen bir tartışma sonrasında bozulan düzen ve aksayan işler karşısında düzeni sağlamak amacıyla çalışanların kullandığı kurumsal e-postaları, iş ile ilgili yaşanan bir tartışma kapsamında 2015 yılında incelemesi, Anayasa Mahkemesi'ne göre 7 Nisan 2016 yılında yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (Kanun) ile getirilen yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi anlamına gelmektedir. Burada sorulması gereken kilit soru şudur: Gerçekten işveren daha sonra kendisine böyle bir yükümlülük getirileceğini tahmin edebilir miydi? Ya da daha doğru ve kapsayıcı bir ifadeyle, bir hukuk devletinde kişilerden kâhin olması beklenebilir mi? İşte bu yazıda Anayasa Mahkemesi tarafından verilen söz konusu kararı hukukun genel ilke ve kuralları ile başta Kanun olmak üzere ulusal ve uluslararası anlamda kişisel verilerin korunması mevzuatı kapsamında inceleyerek işverenlerin çalışanların e-postalarını incelemesinin kapsam ve sınırları sorununa ilişkin tespitlerde bulunacağım.

Research paper thumbnail of Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 108 Sayılı Sözleşme Hakkındaki Kararı ve Yurt Dışına Veri Aktarımı Sorunu

Kişisel verilerin Türkiye'den yabancı bir ülkeye aktarılması gün geçtikçe daha büyük bir sorun ha... more Kişisel verilerin Türkiye'den yabancı bir ülkeye aktarılması gün geçtikçe daha büyük bir sorun haline gelmektedir. Öyle ki, mevcut durumda yurt dışına 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (Kanun) çerçevesinde hukuka uygun bir veri aktarımı neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Zira Kişisel Verileri Koruma Kurulu (Kurul) tarafından yayımlanan kararlarda da açıklandığı gibi mevcut düzenlemeler kapsamında kişisel verilerin yabancı bir ülkeye aktarılması için tek yöntem ilgili kişilerin açık rızalarının alınmasıdır. Ancak bu yöntemin ne kadar uygulanabilir olduğu büyük bir soru işaretidir. Nitekim Kurul da bu konuda yol gösterici herhangi bir açıklama yapmamakta yalnızca yapılması gerekenin açık rıza almak olduğunu söylemektedir. Bununla birlikte, mevcut yöntemlerin uygulanamaz olması ve konunun bir sorun haline dönüşmesi nedeniyle, başkaca çözüm yolları aranmaktadır. Kurul tarafından konuya ilişkin olarak son yayımlanan ve bu yazının da konusu olan karar ise Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi (108 sayılı Sözleşme) çerçevesindeki çözüm arayışları anlamını yitirmiştir. Peki Kurul ne yapmaya çalışmaktadır? İşte bu yazımızda yurt dışına veri aktarımı sorunu ile konuyla ilgili son yayımlanan karar çerçevesinde Kurul'un ne yapmaya çalıştığını tartışarak veri sorumluları için başkaca çözüm yolları aramaya çalışacağız. Kişisel verilerin Türkiye'den yabancı bir ülkeye aktarılması bir kişisel veri işleme faaliyetidir. Bu aktarım kişisel verilerin doğrudan yabancı bir ülkeye iletilmesi / gönderilmesi / aktarılması şeklinde olabileceği gibi kişisel verilerin yabancı ülkede bulunan sunucularda saklanması da bir aktarım faaliyeti olarak kabul edilmektedir. Bunun anlamı nedir? Buna göre sunucuları yurt dışında bulunan her uygulama, program, yazılım, sistem aracılığıyla gerçekleştirilen kişisel veri işleme süreçlerinde aynı zamanda kişisel veriler yurt dışına aktarılmaktadır. 1. Yurt Dışına Veri Aktarımı Bir Sorun Mudur? Kişisel verilerin aktarılması kavramının kapsamına bakıldığında özellikle uluslararası şirketlerin veya yabancı ülkelerle yoğun bir şekilde ticari faaliyette bulunan şirketlerin hemen her süreçte aynı zamanda kişisel veri aktarımı faaliyeti de gerçekleştirdiği görülür. Bunun yalnızca belirtilen nitelikteki şirketlerle sınırlı olmadığına da dikkat edilmelidir. Türk şirketi olmakla birlikte sunucularını yabancı bir ülkede tutan veya sunucuları yabancı bir ülkede bulunan bir program kullanan her şirket yine yurt dışına aktarım faaliyetinde bulunmaktadır.

Research paper thumbnail of İleti Yönetim Sistemi'ne (İYS) Başvuru Süreci ve Süreler

Ticari elektronik ileti gönderilmesi sürecine ilişkin yeni düzenlemeler getiren “Ticari İletişim ... more Ticari elektronik ileti gönderilmesi sürecine ilişkin yeni düzenlemeler getiren “Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” (“Değişiklik Yönetmeliği”) 4 Ocak 2020 tarihli ve 30998 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Söz konusu Değişiklik Yönetmeliği esas olarak İleti Yönetim Sistemi’ni (“İYS”) hayata geçirerek aslında elektronik ticaret mevzuatı bakımından yeni bir dönem başlatmıştı.
Buna göre ticari elektronik ileti göndermek isteyen hizmet sağlayıcılarının 1 Haziran 2020 tarihine kadar İYS’e kayıt olması ve daha önce aldıkları onayları da İYS’e aktarması gerekmekteydi. İYS ile birlikte hangi yükümlülüklerin getirildiği ve kimlerin bu yükümlülükleri tabi olduğu gibi İYS’ye ilişkin bütün esasları daha detaylı bir yazıda ele alacak olmakla birlikte burada yalnızca son yapılan ertelemeye istinaden İYS’ye başvuru sürelerine değinmek istiyorum.

Research paper thumbnail of Sosyal Medya Yasası Meclis'ten  Geçti: Peki, Şimdi?

Kamuoyunda "Sansür Yasası" olarak bilinen, sosyal medyaya yönelik düzenlemeler getiren ve 5651 sa... more Kamuoyunda "Sansür Yasası" olarak bilinen, sosyal medyaya yönelik düzenlemeler getiren ve 5651 sayılı İnternet Yasası'nda 1 değişiklikler yapan 7253 sayılı Kanun 2 , Türkiye Büyük Millet Meclisi'nce (TBMM) 29.07.2020 tarihinde kabul edildi. Bu kısa yazımızda; değişikliklerin neler getirdiğini açıklamaya, neden değişikliklerin oldukça sakıncalı olduğu, örnek alındığı belirtilen Almanya'daki düzenlemeden ne gibi "olumsuz yönde" farklılıklar içerdiği ve Anayasa'ya aykırı olup olmadığı değerlendirmeye çalışacağız. Temel olarak sosyal medya üzerinde etkiler doğuracak yasal düzenlemeler, önemli bir süredir konuşulmaktadır. Bu amaçla ilk olarak; 7244 sayılı Torba Yasa Tasarısı'nda benzer yöndeki değişikliklere ilişkin teklif sunulmuş, bu teklif kamuoyunda "Whatsapp Yasası" olarak anılmış ve büyük ölçüde tepki toplamış, teklif sonrasında tasarıdan çıkarılmıştır. Devamında kamuoyuna "Sosyal Medya Etik Kuralları" adı altında on iki kural açıklanmıştır. 21.07.2020 tarihinde ise yeni bir tasarı TBMM Başkanlığı'na sunulmuş ve TBMM Adalet Komisyonu tarafından 24.07.2020 tarihinde kabul edilerek Meclis gündemine gelmiştir. Teklif, Meclis tarafından kabul edilerek 29.07.2020 tarihinde yasalaşmıştır. Kanun uyarınca, İnternet Yasası'nda değişiklikler yapılarak; sosyal ağ sağlayıcı kavramı getirilerek tanımlanmakta, Türkiye'den günlük erişimi bir milyondan fazla olan yurtdışı merkezli sosyal ağ sağlayıcılara Türkiye'de temsilcilik açma yükümlülüğü getirilmekte, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcılarına ilk aşamada on milyon Türk Lirası, devamında otuz milyon Türk Lirası, reklam yasağı, internet bant genişliğinin yüzde doksana varan oranda daraltılması şeklinde yaptırımlar düzenlenmektedir. Kanunun temel gerekçesinde, "sosyal ağ sağlayıcılarının geniş çaplı kullanıcı sayıları ile kullanıcı verilerinden elde ettikleri milyarlarca dolar gelire rağmen, kişilerin haklarının korunması noktasında ihtiyaç duyulan önleyici ve koruyucu mekanizmaları geliştirmedikleri ya da etkin kullanmadıkları veyahut devletlerin haklı taleplerine direnç gösterdikleri (…) temel hak

Research paper thumbnail of The Use of Crypto Assets in Money Laundering and the Measures to Be Taken Against It

Istanbul Aydın University Faculty of Law Journal, Vol. 10, No. 1, 2024, pp. 41-94,, 2024

With the advancement of technology day by day, there are many positive and negative developments ... more With the advancement of technology day by day, there are many positive and negative developments in the field of law as in many other fields. In the field of criminal law, sometimes new types of offences occur, and sometimes the way in which existing types of offences are committed changes. In recent years, with the inclusion of crypto assets in our lives, the crime of money laundering by using crypto assets is frequently on the agenda. In this study, it is explained whether crypto assets are used for laundering the proceeds of crime, the methods by which crypto assets are used to commit crimes, what are the risks arising for this reason and what kind of measures should be taken against this. Finally, the legal arrangements made in Türkiye are included Key Words: crypto asset, crypto money, money laundering, proceeds of crime, laundering of proceeds of crime, blockchain, distributed ledger technology.

Research paper thumbnail of Kripto Varlıkların Suç Gelirlerinin Aklanmasında Kullanılması ve Alınması Gereken Önlemler

İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2024

Teknolojinin her geçen gün kaydetmekte olduğu ilerleme, diğer pek çok alanda olduğu gibi hukuk al... more Teknolojinin her geçen gün kaydetmekte olduğu ilerleme, diğer pek çok
alanda olduğu gibi hukuk alanında da hem olumlu hem de olumsuz
pek çok gelişmeyi ortaya çıkarmaktadır. Ceza hukuku alanında da kimi
zaman yeni suç tipleri meydana gelirken kimi zaman da zaten var olan
suç tiplerinde çeşitli düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bu düzenleme
ihtiyacı çoğunlukla suçun işleniş şeklinde kendini göstermektedir. Zira
teknolojik gelişme neticesinde çoğunlukla bir suçun işlenebilmesi için yeni
yöntemler ortaya çıkmaktadır. Bunun son yıllardaki en yaygın örneği ise suç
gelirlerini aklama suçunun hayatımıza bir anda dahil olan kripto varlıklar
kullanılması suretiyle işlenmesidir. Bu çalışmamızda kripto varlıkların
suç gelirlerinin aklanmasında kullanılıp kullanılmadığı, kripto varlıkların
hangi yöntemlerle suç işlemekte kullanıldığı, bu nedenle ortaya çıkan
risklerin neler olduğu ve bu durum karşısında ne tür önlemler alınması
gerektiği açıklanmıştır. Son olarak ülkemizde yapılan hukuki düzenlemelere
yer verilmiştir.
With the advancement of technology day by day, there are many positive and of criminal law, sometimes new types of offences occur, and sometimes the way in which existing types of offences are committed changes. In recent years, with the inclusion of crypto assets in our lives, the crime of money laundering by using crypto assets is frequently on the agenda. In this study, it is explained whether crypto assets are used for laundering the proceeds of crime, the methods by which crypto assets are used to commit crimes, what are the risks arising for this reason and what kind of measures should be taken against this. Finally, the legal arrangements made in our country are included.

Research paper thumbnail of Unutulma Hakkı

Prof. Dr. Yadigar İzmirli'ye Armağan, 2024

Teknolojinin her geçen gün ilerlemesiyle birlikte toplumlar da evrimleşmeye devam etmektedir. Bu ... more Teknolojinin her geçen gün ilerlemesiyle birlikte toplumlar da evrimleşmeye devam etmektedir. Bu evrim sürecinde internet, içerdiği sosyal paylaşım siteleri ile günlük yaşantımızın vazgeçilmez bir parçası konumundadır. Çevrimiçi paylaşımın ulaştığı boyut ve çok sayıda veriye erişilmesine ve verilerin saklanmasına olanak sağlayan bilişim teknolojilerinin gelişimi, kişilerin başkaları tarafından bilinmesini istemedikleri verilerinin silinmesi ve yayılmasının önlemesi talebini ya da diğer bir deyişle “unutulma hakkı”nı ortaya çıkarmıştır. Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın 2014 yılında verdiği Google kararı ile gündeme gelen unutulma hakkı, ulusal ve uluslararası nitelikte güncel birçok düzenlemeye ve mahkeme kararına konu olmuştur. Unutulma hakkı 25 Mayıs 2018 tarihinde yürürlüğe girmiş olan Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü ile ilk kez “silme hakkı” adıyla bir hak olarak yasal statüye kavuşmuştur. Unutulma hakkı, Türkiye’de henüz yasal bir düzenlemede yer bulamamışsa da Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından konuyla ilgili birtakım adımların atıldığı görülmektedir. Bu çalışmayla gelinen aşamada unutulma hakkının bir bütün olarak çerçevesinin çizilmesi amaçlanmaktadır.

With the advancement of technology day by day, societies continue to evolve. In this evolution process, the internet is an indispensable part of our daily lives with its social networking sites. The size of online sharing and the development of information technologies that allow access to and storage of a large number of data have led to the demand for the deletion and prevention of the dissemination of data that individuals do not want to be known by others, or in other words, the “right to be forgotten”. The right to be forgotten, which came to the agenda with the Google decision of the Court of Justice of the European Union in 2014, has been the subject of many current national and international regulations and court decisions. The right to be forgotten has gained legal status as a right under the name of "right to erasure" for the first time with the European Union General Data Protection Regulation, which entered into force on 25 May 2018. Although the right to be forgotten has not yet found a place in a legal regulation in Turkey, it is seen that some steps have been taken by the Personal Data Protection Board. This study aims to draw the framework of the right to be forgotten as a whole at the current stage.

Research paper thumbnail of Prevention of Discrimination in the Practices of Predictive Policing

Algorithmic Discrimination and Ethical Perspective of Artificial Intelligence, 2023

Artificial Intelligence (AI)—driven regulations become increasingly prevalent in the field of law... more Artificial Intelligence (AI)—driven regulations become increasingly prevalent in the field of law. In this context, the predictive policing practices used in detecting and preventing the potential criminality emerge. In the practices of predictive policing, basically, the data on the crimes committed in the past (such as the setting of the crimes—place and time, perpetrator and victim) are analyzed by algorithms, and a risk assessment regarding the commission of a new crime is conducted. Within the framework of the conducted risk assessment, the police take the necessary precautions to prevent the criminality. The use of AI in the practices of predictive policing creates an impression that risk assessment and its results are independent of human bias. On the contrary, AI algorithms involve the biases of the people who design the algorithms. In addition, the data analyzed by algorithms are not free from the biases of societies and class inequalities, either. Therefore, the practices of predictive policing are also likely to reflect discriminatory thoughts and practices of both individuals and societies. To prevent this situation, the practices of predictive policing should be critically examined, and possible solutions should be discussed. In this study, the side of predictive policing practices which is prone to discrimination will be examined, and the steps that can be taken to protect minorities and vulnerable groups in society will be discussed.

Research paper thumbnail of Normatif Düzenleme Açısından Israrlı Takip Suçu (TCK m. 123/A)

İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2022

Kadına karşı şiddetin önceki adımı olarak kabul edilen ısrarlı takip eylemleri özellikle sosyal m... more Kadına karşı şiddetin önceki adımı olarak kabul edilen ısrarlı takip eylemleri özellikle sosyal medya mecralarının ve bilişim sistemlerinin kullanılmanın yaygınlaşması nedeniyle artmıştır. Kamuoyuna yansıyan birçok kadına yönelik şiddet olayının öncesinde ya bilişim sistemleriyle ya da fiziksel olarak ısrarlı takip eylemlerinin gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu tür eylemlerin cezalandırılması günümüz toplumunda bir ihtiyaç haline gelmiştir. İşte bu tür eylemlerin cezasız kalmaması ve toplumsal bir ihtiyacın karşılanması adına 12.05.2022 tarihli ve 7406 sayılı Kanun'un 8. maddesiyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'na ("TCK") "Israrlı takip" başlıklı 123/A maddesi eklenmiştir. Bu makalenin konusunu ısrarlı takip suçu oluşturmaktadır. Bu düzenlemeye duyulan ihtiyaç, uluslararası alandaki benzer düzenlemeler, suçun unsurları ile normatif bakımından incelemesi ve nihayetinde özellikle toplumsal ihtiyaca ne oranda cevap vereceği bakımından olumlu ve olumsuz yönleri bu makale ile detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Ancak kadına karşı şiddet başlı başına multidisipliner çalışmaların konusu oluşturacak kapsam ve derinlikte olduğu için bu makalede yalnızca TCK'nin 123/A maddesindeki normatif düzenleme suçun unsurlarına ayrılarak incelenecektir.

Research paper thumbnail of Sexual Crimes Committed Through The Internet

If sexual offenses to take into account are only the types of crimes that are prescribed in crimi... more If sexual offenses to take into account are only the types of crimes that are prescribed in criminal codes, the concept of sexual offenses would be perceived no more than sexual harassment, molestation, simple sexual assault and qualified sexual assault. However, the concept of sexual offenses is broader than and beyond these in terms of the effects. Especially after the informatics revolution with the internet becoming an indispensable part of our lives and with the transfer of all kinds of personal data including our private lives to social media, the frequency and the impact area of these offenses are increased unforeseeably.

Research paper thumbnail of Kişisel Sağlık Verilerinin Boşanma Davasında Delil Olarak Kullanılması

H Artı, 2022

Anayasa Mahkemesi’nin 2019/20473 başvuru numaralı ve 03.02.2022 tarihli “H. Ö. Başvurusu” kararı ... more Anayasa Mahkemesi’nin 2019/20473 başvuru numaralı ve 03.02.2022 tarihli “H. Ö. Başvurusu” kararı (“Karar”) 18 Mart 2022 tarihli ve 31782 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Karar, kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirilmesine ilişkin olarak yapılan şikayetin etkin bir şekilde yürütülmemesi neticesinde Anayasa’nın 20. maddesi ile korunan özel hayata saygı hakkı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Anayasa Mahkemesi tarafından başvurucu H. Ö.’nün (“Başvurucu”) iddialarının kabul edilebilir olduğuna ve Anayasa’nın 20. maddesinin ihlal edildiğine oybirliğiyle karar verilmiştir.
Bu yazımızda Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararını kısaca değerlendirerek bir dava kapsamında kişisel verilerin elde edilmesi durumunda dikkat edilmesi gereken noktalara değineceğiz.

Research paper thumbnail of Scherms II Kararı ve Sonuçları

Hukuk ve Fazlası, 2020

Kişisel verilerin korunması alanında merakla beklenen gelişmelerden biri Schrems II davasında ver... more Kişisel verilerin korunması alanında merakla beklenen gelişmelerden biri Schrems II davasında verilecek karardı. Avrupa Adalet Divanı, resmi Twitter hesabı üzerinden C-311/18 - Facebook İrlanda ve Schrems kararının 16 Temmuz’da açıklanacağını duyurmuştu. Söz konusu karar belirtilen tarihte açıklandı ve kişisel verilerin ülkeler arasında aktarımı konusundaki tartışmalar yeniden alevlendi.
Schrems II olarak adlandırılan bu karar, Özellikle standart sözleşme hükümlerinin Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (General Data Protection Regulation – “GDPR”) uyarınca geri ekleştirilecek olan veri aktarımı için geçerli bir yöntem olup olmadığı noktasında büyük önem arz etmektedir. İşte bir yandan Avrupa Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri arasında bulunan Mahremiyet Kalkanı Kararı ile sağlanan koruma düzeyinin de yeterliliği ve geçerliliği sorgulanmaktadır. Bu incelemeler GDPR ve Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı (“Şart”) hükümleri doğrultusunda yapılmıştır.

Research paper thumbnail of GDPR ve KVKK Ekseninde Bağlayıcı Şirket Kuralları

Hukuk ve Fazlası, 2021

Avrupa Birliği’nin veri korumasına ilişkin düzenlemesine göre, farklı ülkelerde yer alan grup ş... more Avrupa Birliği’nin veri korumasına ilişkin düzenlemesine göre, farklı ülkelerde yer alan grup şirketleri kendi aralarında veri paylaşımı yaparken aynı anda birden fazla ülkenin kişisel verilerin korunması mevzuatındaki yükümlülüklerin yerine getirilmesi gerekiyordu. Çok uluslu şirketler iş süreçleri içerisinde düzenli olarak veri paylaşımı yaptıklarından dolayı yükümlülükleri yerine getirmiş olmanın daha kolay yollarını aramaya başladılar. Buldukları çözüm ise veri paylaşımı yaptıkları tüm ülkelerdeki yükümlülükleri içerisine alacak neredeyse dünya çapında bir veri gizliliği politikası oluşturmaktı. Politikalarını oluşturan şirketler için her şeyin istedikleri gibi gitmesine bir adım daha vardı ki o da Veri Koruma Otoriteleri’ne (DPO) hazırlamış oldukları politikaları kabul ettirmekti. Bunun için de veri koruma otoritelerine baskı yapmaya başladılar. Baskıların sonuç vermesi ile birlikte görünürde yeterli önlemleri içeren şirket gizlilik politikaları çerçevesinde (ama aslında yeterli önlemler alınmaksızın) kişisel veriler paylaşılmaya başlandı. Bu durumun önüne geçmek amacıyla da “Bağlayıcı Kurumsal Kurallar” (Binding Corporate Rules) oluşturuldu. Günümüzde Avrupa Ekonomik Alanı’ndaki neredeyse her şirketin kişisel verilerin korunmasına ilişkin politikası olmasına rağmen birçok veri koruma otoritesi tarafından şirketlerin bilişim sistemlerinin tam bir koruma için yetersiz olduğu belirtilmektedir. Bu tespiti başka kelimelerle ifade etmemiz gerekirse şirketler kişisel verileri koruduklarını taahhüt etmelerine rağmen aslında kişisel verileri fiilen korumamakta ya da koruyamamaktadırlar. Böylece GDPR’ın hükümlerinin ihlali sonucunda şirketlere cirolarının belirli bir yüzdesi üzerinden (Türkiye’de kesilen idari para cezalarından çok daha fazla) ceza kesilmesinin yeterli olmadığını, veri koruma otoritelerin imkanlarının kişisel verilerin korunması mevzuatına uyum için şirketleri zorlamak bakımından tek başına yetersiz kaldığını söylememiz mümkündür.

Research paper thumbnail of Ceza Hukukunda Objektif İsnadiyet

Ceza Hukuku Dergisi, 2020

Bu çalışma ile objektif isnadiyet öğretisi açıklanmaya çalışılmıştır. Objektif isnadi-yet öğretis... more Bu çalışma ile objektif isnadiyet öğretisi açıklanmaya çalışılmıştır. Objektif isnadi-yet öğretisi; neticenin failin bir eseri olarak görülüp görülemeyeceğini incelemekte, normatif bir değerlendirme ile sorumluluğu tespit etmeye çalışmaktadır. Objektif isnadiyete ilişkin bir karara varılması için öncelikle eylemin nedensel olup olmadığı araştırılır. Neticeye yol açan hareketi belirlemek yani nedenselliği ortaya koymak için şart teorisi (conditio sine qua non) seçildiğinde, neticeyi oluşturan eşdeğer nitelikte pek çok şart belirlenmektedir. Bu şartların ve ceza sorumluluğunun sınırlandırılması da objektif isnadiyet öğretisi uyarınca gerçekleştirilir. Çalışmada öncelikle objektif isnadiyetin çerçevesi çizilerek, isnadı sağlayan kriterlerin açık-laması yapılmıştır. Devamında, bu kriterlerin objektif isnadiyeti nasıl gerçekleştirdikleri ve kaldırdıkları ele alınmış; her bir kriter bazında pek çok ihtimal ve örnek değerlendirilmiştir. Son olarak, objektif isnadiyetin kaldırılmasının hukuki sonuçları konu edilmiş olup, objektif isnadiyetin bulunmamasının neden tipikliği kaldırdığı açıklanmaya çalışılmıştır.
Makalenin tamamı için bkz: https://www.jurix.com.tr/dergi/ceza-hukuku-dergisi

Research paper thumbnail of Belgede Sahtecilik Suçlarının Konusu Olarak Elektronik Belge

Belgede Sahtecilik ve Vergi Suçları Sempozyumu, 2020

Toplumsal hayatta çok hızlı bir şekilde yer eden elektronik belgelerin hukuki niteliği uzun zaman... more Toplumsal hayatta çok hızlı bir şekilde yer eden elektronik belgelerin hukuki niteliği uzun zamandır kanun koyucu, yargı içtihatları ve doktrin tarafından ele alınmış ve alınmaktadır. Nitekim mevzuatımızda çeşitli kanunlarda elektronik belgelerin hukuki durumu ve niteliği düzenlenmiştir. Ancak elektronik belgelerin sahtecilik suçlarının konusu olup olmayacağı konusunda açık bir hüküm yoktur. TCK m. 204-212 hükümlerinde düzenlenen belge kavramının elektronik belgeleri de kapsayacağı yönünde mevzuatta açık bir hüküm yer almamakta, ancak bu yoruma engel teşkil edecek bir hüküm de bulunmamaktadır. Gerek belge kavramının sözel (gramatikal yorumu), gerek kanun koyucunun hazırlık çalışmalarındaki iradesi elektronik belgelerin de belgede sahtecilik suçları bağlamında belge olarak kabulünün mümkün olduğunu göstermektedir. Hukuk sistemimizdeki diğer kanunlarda elektronik belgeyle ilgili düzenlemeler, mantık kuralları ve sosyolojik gerçekler ise elektronik belgelerin sahtecilik suçlarının konusu olabilmesini kaçınılmaz bir biçimde zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle, yazılılık, içerik ve düzenleyeni belli olma unsurlarını taşıyan bir elektronik belge, belgede sahtecilik suçlarına konu olabilir.

Research paper thumbnail of Ceza Hukukunda Hata ve Hataya Bağlanan Sonuçlar

Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, 2021

Bu çalışma ile ceza hukukundaki en tartışmalı konulardan biri olan "hata" açıklanmaya çalışılmışt... more Bu çalışma ile ceza hukukundaki en tartışmalı konulardan biri olan "hata" açıklanmaya çalışılmıştır. Hataya dair inceleme yapılırken bilhassa ceza kanunlarının hata olarak ne kastettiği ve hangi türden hataya anlam ve sonuç yüklediği dikkate alınmıştır. Bununla bağlantılı olarak da suç teorisi içerisinde hangi hataya hangi sonucun bağlandığı irdelenmiştir. Hata, suç teorisi içerisinde kastı kaldıran hata olarak tipiklikte ve kusurluluğu etkileyen hata olarak kusurluluk içerisinde etkiye sahiptir. Bu iki hata türü birbirinden ayrılmıştır. Keza, failin davranışını gerçekleştirdiği anda suçun maddi unsurlarının tamamına yönelik kastının bulunması gerekir. Bunlardan birinde hataya düşülmesi failin kastının varlığı için gereken şartı sağlamayacağından kastı etkilenecek, dolayısıyla suçun tipikliği oluşmayacaktır. Suçun nitelikli hallerinde ve hukuka uygunluk nedeninin maddi koşullarında düşülen hatada da aynı şekilde hukuki değil fiili bir hata söz konusu olmaktadır ve kastı kaldıran hata altında ele alınmıştır. Kusurluluğu etkileyen hallerde hataya düşülmesi ise eğer hata söz konusu olmasaydı suçun tipikliğinin oluşumunu etkilemeyecek ve yalnızca failin kınanabilirliğini etkileyecektir. Dolayısıyla failin bu hatasının kınanabilirliğini etkileyeceği kabul edilmiş ve inceleme bu başlık altında yapılmıştır. Hatanın bu önemli ayrımı sonrasında, sıklıkla hata altında gündeme gelen hedefte sapma ile şahısta hata arasındaki farklar da incelenmiştir.
With this article, one of the most controversial issues in criminal law "error" is tried to be explained. While examining of the error, it was taken into account especially what error means in criminal law and which type of error has the meaning and result in criminal law. At the same time, it was explained, in crime theory which error is connected to which results. The error has an effect in the crime theory, which the error that removes the intend and the error that affects the fault. These two types of errors are separated. Likewise, as soon as the perpetrator acts, he must have intent on all the definition elements of the crime. Error in one of these will affect the intent of the perpetrator, because the condition for the existence of the intent is not met. So, the crime will not be suitable for the definition of crime (in German, Tatbestand). The error made in the qualitative elements of the crime and the material conditions of the reason for legality criterias are also a de facto, not legal, errors, and is addressed under the error that effect the intent. Error in cases affecting the fault would not affect the formation of the typicality of the crime and it would only affect the culpability of the perpetrator. Consequently, it was accepted that this error affects the condemnability of the perpetrator and the examination was made under this heading. After this important distinction of the error, the differences between the deviation in the target, which often comes under the error, and the error in the person were also examined.

Research paper thumbnail of Kripto Para Suçları: Kripto Para Birimlerinin Hukuki Boyutu ve Türk Ceza Kanunu Bakımından Değerlendirilmesi

Prof. Dr. Mehmet Emin Artuk'a Armağan, 2020

Kripto para birimleri ve en bilinen örneği Bitcoin, Blok-zincir teknolojisinin (Blokchain) ilk ü... more Kripto para birimleri ve en bilinen örneği Bitcoin, Blok-zincir teknolojisinin (Blokchain) ilk ürünü olarak kabul edilmekte ve geleneksel ticarete ve günümüzde kabul gören para kavramına radikal değişikler vadetmektedir. Kripto paranın bu etkisi karşısında hükümetlerin birbirinden farklı tutumlar izlediği görülmektedir. Gelişmiş ülkeler, kripto paraları bir malvarlığı değeri olarak kabul etmekte ve vergilendirmekte iken, kimi ülkelerin de kullanımını yasaklama yoluna gittiği bilinmektedir. Konuda yapılan yasaklama ve vergilendirme çalışmalarına karşılık, henüz ulusal ve uluslararası alanda kripto paraları düzenleyen hukuki bir araç bulunmamaktadır. Çalışmamızda ilk olarak para ve kripto para kavramları incelenmiş, sonrasında ise bu alandaki ulusal ve uluslararası gelişmelere yer verilmiştir. Çalışmamızın ikinci ve son bölümünde ise kripto paralar Türk Ceza Kanunu’ndaki hükümler bakımından değerlendirilmiş ve özellikle kripto paraların, hırsızlık suçunun konusunu oluşturup oluşturmayacağı sorunu üzerinde durulmuştur.

Crypto currencies and its most well-known example, Bitcoin, are considered to be the first layer of the Blokchain technology and offer radical changes to traditional trade and to the notion of currency today. It is seen that governments follow different attitudes towards this effect of crypto currencies. While the developed countries accept and tax the crypto currency as an asset, some countries try to ban the use of it. In spite of the prohibition and taxation activities on the subject, there is not yet a legal instrument regulating crypto currencies at national and international level. In this study, firstly the concepts of currencies and crypto currency are examined and then national and international developments in this field are discussed. In the second part of our study, crypto currencies are evaluated in terms of the provisions of the Turkish Penal Code and especially the question of whether the crypto currency would constitute the subject of theft crime is emphasized.

Research paper thumbnail of Kolluk Teşkilatında ve Ceza Yargılamalarında Kişisel Verilerin Korunması: “Unutulan” Direktifin Kapsamlı ve Karşılaştırmalı Analizi

Ceza Hukuku Dergisi, 2020

Avrupa Birliği Veri Koruma Reformu, 27 Nisan 2016 tarihinde kabul edilen iki düzenleme ile gerçek... more Avrupa Birliği Veri Koruma Reformu, 27 Nisan 2016 tarihinde kabul edilen iki düzenleme ile gerçekleşti. Bu düzenlemelerden ilki, dünya çapında büyük etki yaratmış; birçok çalışmaya, işleme, görüşe ve karara konu olmuş ve büyük bir ilgiyle karşılanmıştır. İkinci düzenleme ise kendine çok fazla tartışma ve çalışma alanı bulamamış, gösterilen ilgiyi "akran"ına kaptırmış ve ilk düzenlemenin gölge-sinde kalmıştır. Bu düzenlemelerden ilki, henüz ismi dahi söylenmeden hemen akla gelmektedir: Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü. Ancak ikinci düzenleme tabir-i caizse unutulmuştur: 2016/680 sayılı Direktif. Makalemizin odak noktasında yer alan bu "unutulan" düzenleme, kolluk ve cezai yargılama alanında kişisel verilerin korunmasını düzenler. Bu çalışmayla hedeflenen, Direktifin kapsamlı ve karşılaştırmalı analizinin okuyucuya sunularak, düzenlediği önemli konuların açığa kavuşturulmasıdır. Makalenin tamamı için bkz: https://www.jurix.com.tr/article/20625'dir

Research paper thumbnail of Sağlık Hukukunda Kişisel Verilerin Korunması ve Hasta Mahremiyeti

Hasta Mahremiyeti, 2020

Kişisel veri, sınırları tam çizilemeyen bir kavramdır. Uluslararası ve ulusal düzenlemelerde, "be... more Kişisel veri, sınırları tam çizilemeyen bir kavramdır. Uluslararası ve ulusal düzenlemelerde, "belirli ya da belirlenebilir nitelikteki bir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilginin" kişisel veri olduğu kabul edilir. Başka bir deyişle bir kişiyi be-lirlemeye yarayan aklımıza gelebilecek her türlü bilgi, o kişinin kişisel verisidir 1. İnsanın, insan olarak evrendeki yerini alması ve toplumdaki konumu, insana bağlı bazı değerleri kişisel veri haline getirmektedir. Bununla birlikte özellikle geçtiğimiz yüzyılda bilim ve teknolojideki gelişmeler ve bunun topluma ve top-lumsal hayatı oluşturan bileşenlere yansıması pek çok bilgiyi kişisel veri haline getirmiştir. Bu verilerin birçoğu kişisel veri kategorisini oluştururken bazıları "özel nitelikli" kişisel veri olarak kabul edilmiştir. Bazı verilerin özel nitelikli kişisel veri olarak kabul edilip bu şekilde daha etkin bir koruma altına alınmış olması bu verilerin kişinin temel hak ve özgürlükleri ile daha yakın bir ilişkide bulunmasından kaynaklanır. Zira söz konusu verilerin kötüye kullanılma ihtimalinde veri ilgilisi üzerinde doğabilecek zararların ve mağduriyetlerin daha büyük olacağı endişesiyle böyle bir ayırıma gidilmiştir.

Research paper thumbnail of Algoritmik Karar Verme ve Veri Koruması

Yapay zeka uygulamaları günlük hayatımızda ve iş süreçlerimizde ye almaya başlayan bir teknoloji ... more Yapay zeka uygulamaları günlük hayatımızda ve iş süreçlerimizde ye almaya başlayan bir teknoloji haline gelmiştir. Veriden beslenmesi dolayısıyla veri koruması ve yapay zeka zorunlu bir ilişki içerisindedir. Yapay zeka uygulamalarındaki artış göz önünde bulundurulduğunda kişisel veri içeren veri kümeleri değerli bir kaynak haline gelmiştir. Algoritmik karar sistemleri de yapay zeka teknolojisinin uygulama alanlarından biridir. Sağlık, eğitim, reklamcılık ve farklı pek çok sektörde kullanılmaya başlanmıştır. Çeşitli iş kollarında süreçlerin hızlandırılması ve hata oranının en aza indirilmesi amacıyla tercih edilmektedir. Hem özel sektör hem de kamu paydaşları algoritmik karar sistemleri sayesinde iş geliştirme, verimlilik ve üretkenlik bakımından olumlu bir dönüşüm içerisindedir. Ancak bu dönüşümün barındırdığı riskler de tespit edilmelidir. Özellikle kişisel verilerin korunması ve güvenliği bakımından alınması gereken önlemler, algoritmik karar verme sistemlerinin tasarım aşamasında değerlendirilmelidir.

Research paper thumbnail of Organ Ticareti ve Organ Nakli Turizmi İle Mücadelede İstanbul Deklarasyonu'nun Rolü

III. Uluslararası Tıp Hukuku Kongresi Bildirileri Kitabı, 2019

Bu çalışmada, organ ticareti ve organ nakli hakkında çıkarılmış olan en önemli belgelerden biri o... more Bu çalışmada, organ ticareti ve organ nakli hakkında çıkarılmış olan en önemli belgelerden biri olan "İstanbul Deklerasyonu'nun" 2018 yılında revize edilen hali karşılaştırmalı olarak incelenmektedir.

Research paper thumbnail of Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü Bağlamında Kişisel Verilerin Korunması

Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2019

Bireylerin temel hak ve hürriyetlerini ilgilendirilen kişisel veriler hakkında zaman içinde farkı... more Bireylerin temel hak ve hürriyetlerini ilgilendirilen kişisel veriler hakkında zaman içinde farkındalık oluşmuş ve bu çerçevede ulusal ve ulusüstü düzenlemeler yapılmıştır. Bu çerçevede kabul edilmiş en geniş kapsamlı ve en güncel düzenleme 2016/679 sayılı Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğüdür (Tüzük ya da GDPR). 95/46/EC sayılı Direktif bilişim teknolojilerinin günümüzdeki kadar gelişmiş olmadığı bir dönemde kabul edilmiş olup, amaçlarından biri olan AB ülkelerinde kişisel verilerin korunması hukukunda yeknesaklığı da sağlayamamıştır. Bu durum, AB veri koruma normlarının yeniden düzenlenmesi gereğini ortaya çıkarmıştır ve bu ihtiyaçtan hareketle Mayıs 2016'da Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü kabul edilmiştir. İlk bakışta Tüzüğün genelinde fark edilebilen ve onu önceki düzenlemelerden ayıran en önemli farklılık, Tüzüğün AB'de kişisel verilerin korunması hukukunun yeknesaklaştırılması amacıyla oldukça ayrıntılı ve etkili bir sistem kurma çabasıdır. Tüzük, bu hedeften yola çıkarak hem tamamen yeni düzenlemelere yer vermiş, hem de daha önceden var olan düzenlemeleri daha somut ve detaylı olarak düzenlemiştir. Bu doğrultuda öncelikle Tüzüğün bölgesel kapsamı artırılmış ve belirli hallerde Tüzüğün AB dışındaki ülkelere de uygulanabilir olduğu öngörülmüştür. Kişisel verilerin korunması hukukunun gelişiminin ve ilgili düzenlemelerin analiz edilmesi ve Tüzüğün kabul edilmesinin arka planının anlaşılması, ayrıca Tüzüğün detaylıca incelenmesi amacıyla makale iki ana bölüme ayrılmıştır. Bu doğrultuda, 1. Bölüm'de kişisel verilerin korunması hakkının yer aldığı başlıca uluslararası düzenlemelere yer verilecektir. 2. Bölüm'de ise Tüzüğün kapsamı, getirdiği yenilikler, düzenlediği ilkeler, haklar ve yükümlülükler ile kurduğu sistem incelenecektir.

Research paper thumbnail of Legal Reflections on 24/7 Point of Contact and Preservation Requests Workshop Report

In order to increase awareness of the national stakeholders on the National 24/7 Point of Contact... more In order to increase awareness of the national stakeholders on the National 24/7 Point of Contact and create intellectual resources for future harmonisation of the Turkish law with the Convention; judges, prosecutors, officials of the Ministry of Justice, access providers and hosting service providers, as well as representatives of academia have been invited to the workshop “Legal Refections on 24/7 Point of Contact and Preservation Requests” that was held in Istanbul on 15-16 April 2019. The meeting was partially funded by the Joint Project of the European Union and the Council of Europe on targeting crime proceeds on the Internet in South Eastern Europe and Turkey - iPROCEEDS.2 Before the event, 18 questions and scenarios were disseminated to participants who had to refect and compile answers. These were prepared based on the vast experience of the National 24/7 Point of Contact and at the same time, refect the current developments related to combatting cybercrime discussed worldwide. The unoffcial Turkish translation of the Convention’s Explanatory Report has been sent to participants.

Research paper thumbnail of Avrupa Konseyi Budapeşte Sözleşmesi Kapsamında Saklama Talebi ve Türkiye Uygulamaları Çalıştay Raporu

Gerek Ulusal Temas Noktası’nın yurt içindeki paydaşlara tanıtımını yapmak gerekse ilerleyen zaman... more Gerek Ulusal Temas Noktası’nın yurt içindeki paydaşlara tanıtımını yapmak gerekse ilerleyen zamanlarda yapılacak Sözleşme’nin Türk hukukuna daha kapsamlı uyumlaştırılması çalışmalarına fkri kaynak yaratmak adına; hakimler, savcılar, adalet bakanlığı yetkilileri, erişim ve yer sağlayıcıları ile akademisyenler, İstanbul’da 15-16 Nisan 2019 tarihlerinde düzenlenen “Budapeşte Sözleşmesi Kapsamında Saklama Talebi ve Türkiye Uygulamaları” isimli çalıştaya davet edilmişlerdir. Katılımcılara etkinlikten önce, Ulusal Temas Noktası yetkililerinin derin tecrübeleri ışığında hazırlanan ve siber suçlarla mücadelede dünyada tartışma konusu olan güncel gelişmeleri de yansıtan 18 adet soru ve senaryo ile Sözleşme’nin açıklayıcı notlarının gayrı resmî Türkçe çevirisi e-posta yoluyla gönderilmiştir. Avrupa Konseyi IPROCEEDS projesi2 tarafından da kısmen fonlanan çalıştayın ilk gününde Fransa, Letonya ve Romanya Ulusal Temas Noktalarının sunumları gerçekleştirilmiştir. Yabancı Ulusal Temas Noktalarına gönderilen sorular ve senaryolar ise daha genel nitelikte olup sadeceTürk hukukunu ilgilendiren kısımlar kendilerine iletilmemiştir. Etkinliğin geri kalan bölümünde ise katılımcılar 5 grup halinde moderatör tarafından kendilerine verilen süre çerçevesinde tartışma gerçekleştirmişlerdir. Daha sonra grupların görüşleri ve karşıt görüşleri ifade edilmiştir. Elektronik ortamda kayıt altına alınan bu konuşmalar, okuyucuyu uzun bir metinle sıkmamak ve tüm fkirleri yansıtabilmek arasında ince bir denge gözetilmek suretiyle anonimleştirilerek derlenmiştir. Yabancı Ulusal Temas Noktalarının cevapları da uygun yerlerde özetlenerek ilgili cevapların altına eklenmiştir. Belirtmek gerekir ki, Budapeşte Sözleşmesi ve açıklayıcı notları ile katılımcıların hukuki yorumları arasında çelişkiler olması durumunda, Budapeşte Sözleşmesi ve açıklayıcı notları esas alınmalıdır.

Research paper thumbnail of Suç Gelirlerinin Aklanmasına İlişkin Suçlar ve Yaptırımlar (Kara Paranın Aklanması Suçu)

Güncellenmiş 2. Baskı, , 2025

Son yıllarda bir yandan kripto varlıkların ortaya çıkması ve kullanımının artmasıyla bunların kar... more Son yıllarda bir yandan kripto varlıkların ortaya çıkması ve kullanımının artmasıyla bunların kara para aklamada kullanıldıkları söylencesinin yayılması, diğer yandan Türkiye'nin FATF tarafından aklama suçuyla yeterince mücadele etmediği gerekçesiyle gri listeye alınması ve bu iki nedene bağlı olarak da suç gelirlerinin aklanması suçuna ilişkin soruşturma ve davaların hızla artması ve kamu oyunun gündemini işgal etmesi nedeniyle kitabın güncellenme ihtiyacı doğmuştur.
"Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerlerinin Aklanması Suçu (TCK m. 282/1)", "Aklanmış Malvarlığı Değerlerinin Satın Alması ve Kabul Edilmesi Suçu (TCK m. 282/2)", "5549 Sayılı Kanun'da Yer Alan Aklamayla İlgili Suçlar ve Kabahatler", "Kripto Varlıkların Suç Gelirlerinin Aklanmasında Kullanılması", "Uluslararası ve Ulusal Ceza Hukuklarında Aklama Suçu", "Suç Gelirlerinin Aklanmasının Uluslararası Boyutu", "Suç Gelirlerinin Aklanmasıyla Mücadelede Önleyici Tedbirler" gibi önemli konu başlıklarına yer verilen kitap yeni baskısında; kaynakça ve hem ulusal üstü hem uluslararası hem de ulusal mevzuatta meydana gelen tüm değişik¬likler bakımından güncellenmiştir.
In recent years, the emergence and increasing use of crypto-assets, coupled with the widespread belief that they are utilized for money laundering, and Turkey's placement on the FATF grey list due to insufficient efforts to combat money laundering, have highlighted the need for an updated edition of this book. This necessity also arises from the rapid increase in investigations and prosecutions related to the crime of laundering proceeds of crime, as well as the topic’s prominence in public discourse.

The new edition of the book addresses significant topics such as "The Crime of Laundering Property Values Derived from Criminal Offenses (Article 282/1 of the Turkish Penal Code)," "The Crime of Purchasing or Accepting Laundered Property Values (Article 282/2 of the Turkish Penal Code)," "Crimes and Administrative Offenses Related to Money Laundering under Law No. 5549," "The Use of Crypto-Assets in Laundering Proceeds of Crime," "Money Laundering in International and National Criminal Law," "The International Dimension of Money Laundering," and "Preventive Measures in the Fight Against Money Laundering." The latest edition has been updated to include a comprehensive bibliography and incorporate all changes in supranational, international, and domestic legislation.

Research paper thumbnail of Ceza Muhakemesi Hukuku, Güncellenmiş 2. Baskı, 2024.

Güncellenmiş 2. Baskı, 2024.

Research paper thumbnail of Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Mevzuatı, Güncellenmiş 7. Baskı, 2024.

Güncellenmiş 7. Baskı, 2024.

Research paper thumbnail of Ceza Hukuku Genel Hükümler Pratik Kitabı, Güncellenmiş 5. Baskı, 2024.

Güncellenmiş 5. Baskı, 2024.

Research paper thumbnail of Ceza Muhakemesi Hukuku Pratik Kitabı, Güncellenmiş 5. Baskı, 2024.

Güncellenmiş 5. Baskı, 2024.

Research paper thumbnail of Ceza Hukuku Özel Hükümler Pratik Kitabı, Güncellenmiş 5. Baskı, 2024.

Güncellenmiş 5. Baskı, 2024

Research paper thumbnail of Ceza Muhakemesi Hukuku

1. Baskı, 2023

Ceza muhakemesi hukukunun en önemli özelliği, insan hakları kavramıyla olan yakın ilişkisidir. Bi... more Ceza muhakemesi hukukunun en önemli özelliği, insan hakları kavramıyla olan yakın ilişkisidir. Bir toplumda insan hakları bilinci ne kadar gelişmişse, ceza muhakemesi kuralları da o kadar yüksek standartlarda belirlenir ve uygulanır. Bu nedenledir ki ceza muhakemesinin insan hakları ideali ile bunun pozitif hukuka yansıması olan temel hak ve özgürlüklerden bağımsız bir şekilde ele alınması imkansız olup, hemen her kural bu bakış açısıyla değerlendirilmelidir.
Kitap kaleme alınırken de temel olarak bu hedeflenerek; bir yandan öğrencilere derslerinde yardımcı olacak temel bir ders kitabı olması sağlanmış, diğer yandan da ceza muhakemesinin insan haklarıyla olan ilişkisi ortaya konulmuş, bu amaçla da ceza muhakemesi hukuku kurallarının özünün anlaşılması için uygulamadaki sorunlar ele alınmıştır.

Research paper thumbnail of Ceza Muhakemesi Hukuku Pratik Kitabı, Güncellenmiş 4. Baskı, 2023.

Güncellenmiş 4. Baskı, 2023.

Research paper thumbnail of Ceza Hukuku Özel Hükümler Pratik Kitabı, Güncellenmiş 4. Baskı, 2023.

Güncellenmiş 4. Baskı, 2023.

Research paper thumbnail of Ceza Hukuku Genel Hükümler Pratik Kitabı, Güncellenmiş 4. Baskı, 2023.

Güncellenmiş 4. Baskı, 2023.

Research paper thumbnail of Ceza Hukuku Genel Hükümler, Güncellenmiş 2. Baskı, 2023.

Güncellenmiş 2. Baskı, 2023.

Research paper thumbnail of Ceza ve Ceza Hukuku Mevzuatı, Güncellenmiş 6. Baskı, 2023.

Research paper thumbnail of Ceza Hukuku Özel Hükümler Pratik Kitabı 3. Baskı

Ceza Hukuku Özel Hükümler Pratik Kitabı 3. Baskı, 2022

Research paper thumbnail of Ceza Hukuku Genel Hükümler Pratik Kitabı 3. Baskı

Ceza Hukuku Genel Hükümler Pratik Kitabı 3. Baskı, 2022

Research paper thumbnail of Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku (9. Bası)

Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku , 2022

"Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku" lisans seviyesindeki hukuk öğrencilerinden akademis... more "Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku" lisans seviyesindeki hukuk öğrencilerinden akademisyenlere kadar her seviyedeki okuyucuya hitap etmesi hedeflenen çok yönlü bir kitaptır. Bilişim hukuku alanına yeni ilgi duyan hukukçular ve fakültelerinde bilişim hukuku dersi alan öğrenciler için temel bir bilgi kaynağı olması amacıyla hazırlanan kitapta yer alan konular, tüm açılardan incelenip açıklanmıştır. Bu yönüyle kitap, bir genel bilgi/ders kitabı niteliğindedir.

Lisansüstü eğitim alan ve bu alanda bilimsel çalışma/araştırma yapan okuyucular için kitaptaki konular, öğretideki farklı görüşler ve karşılaştırmalı hukuku içerecek şekilde derinlemesine incelenmiştir. Kitap, bu özelliğinin yanı sıra güncel ve geniş kaynakçası ile okuyuculara yol gösterici niteliktedir. Uygulamada karşılaşılan sorunlara yanıtlar getiren ve içerisinde yer alan çok sayıda güncel yargı kararı ile kitap, uygulayıcı okuyucular için de başvuru kaynağı özelliği taşımaktadır.

İlk hazırlık sürecinden bu yana yirmi yıla yakın zaman geçmesine rağmen, her basıda güncellenerek yenilenmesi neticesinde kitap, hızla gelişen bilişim alanında karşılaşılabilecek hukuki sorunları en güncel haliyle okuyucuya aktaran dinamik bir bilgi kaynağı kimliği kazanmıştır.

Bu yönleri ile kitap, bilişim hukukuna ve özellikle bilişim suçları ile internet iletişim hukukuna ilgi duyan her seviyedeki okuyucuya yeterli ve doyurucu bilgiyi sağlayabilecek niteliktedir.

Research paper thumbnail of Ceza Hukuku Genel Hükümler

Hukuk Akademisi, 2021

[ YENİ ] CEZA HUKUKU GENEL HÜKÜMLER * Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER [ÖNSÖZDEN] "Ceza Hukuku Ge... more [ YENİ ]

CEZA HUKUKU GENEL HÜKÜMLER

* Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER

[ÖNSÖZDEN] "Ceza Hukuku Genel Hükümler kitabı yazmak sanılanın aksine bir sürü bilgiyi belli bir sıra dahilinde aktarmak ve açıklamaktan ibaret değil. Yazılan her bir bilgi ceza hukukunu algılayışınıza ve kavrayışınıza ilişkin bir bütünün parçası olmak zorunda olduğu için, her bir bilgi kırıntısının çok iyi kurgulanarak ve bütünün içindeki yeri ve anlamı dikkatlice belirlenerek yazılması gerekiyor. Bu nedenle de ciddi bir zamanı, emeği ve ekip çalışmasını gerektiriyor. Zira her adımda işlediğiniz bilginin yeri, anlamı ve işlevi hakkında karşılıklı tartışma ortamı olmaksızın, bütüncül bir sistem oluşturma çabasında ilerlemeniz mümkün değil."

★ Yayınlayan: Hukuk Akademisi
★ Sayfa Sayısı: 1273
★ Boyutu: 17cm x 24cm
★ Stoklara Giriş Tarihi: 27 Aralık 2020

Detaylı Bilgi ve %20 İndirimli Ön Sipariş İmkanından Yararlanmak için;
https://www.hukukakademisi.com.tr/products/ceza-hukuku-genel-hukumler
Hukuk Akademisi
“Deneyimi Geleceğe Taşıyoruz”

Research paper thumbnail of Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku (8. Bası)

Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku, 2020

Kitabın 7. baskısı dokuz ayda tükendi. Açıkçası bu kadar kısa süre içinde tükeneceğini beklemiyor... more Kitabın 7. baskısı dokuz ayda tükendi. Açıkçası bu kadar kısa süre içinde tükeneceğini beklemiyordum. Bu esnada diğer kitap ve makale çalışmalarıma ağırlık verdiğim için hemen güncellenmiş bir baskı hazırlayamadım. Ancak kitap artık bir çok fakültede ders kitabı olarak okutulduğu, uygulamacı ve akademisyen meslektaşlarımdan da talep olduğu için çalışma arkadaşlarımın da yardımıyla kitabı kısıtlı bir zamanda mümkün olduğu kadarıyla güncellemeye çalıştık.
Kitabın bu baskısında 25.07.2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanunun 16. maddesiyle CMK’nın 134. maddesinde yapılan değişiklikler ilgili bölüme aktarılmıştır. Benzer şekilde 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 36. maddesiyle 5651 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler de bu baskıya işlenmiştir. Ayrıca diğer kanun ve yönetmeliklerdeki değişikliklerin tümü güncellenmeye çalışılmıştır.
Bununla birlikte, suç genel teorisine ilişkin bazı konularda görüş değişikliklerimiz olmuş ve bu görüşlerimiz kitabın ilgili kısımlarına güncellenerek yansıtılmıştır.
Bunların yanı sıra bu kitabın kapsamı içinde yer alan “özellikle yeni tarihli” AİHM, AYM, Yargıtay ve BAM kararları kitabın ilgili bölümlerine işlenmiştir. Ayrıca erişebildiğimiz yeni tarihli Türkçe, İngilizce ve Almanca kaynaklar da mümkün olduğunda değerlendirilmiş ve atıf yapılmak suretiyle kaynakçaya eklenmiştir.
Bu baskının zenginleşmesi için değerli görüşlerini, güncel kararları ve eserlerini paylaşan değerli arkadaşlarım Ankara BAM 8. CD. Başkanı Sayın Adem Galip Dinçtürk, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Sayın Ahmet Gül, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Sayın Dr. Sacit Yılmaz ve Ankara Cumhuriyet Savcısı Sayın Mahmut Kaan Yüksel beyefedilere içten teşekkür ederim.
Ayrıca kitabın tamamının okuyup hataları düzelten, kararları ve güncel kaynakları işleyen çalışkan, akıllık ve yetenekli asistanım Sayın Merve Bakdur’a da emekleri için çok teşekkür ederim.
Bu vesileyle bir kez daha her zamanki titiz ve kusursuz çalışmaları için tüm Seçkin Yayıncılık ailesine teşekkürlerimi sunarım.
Çalışmamın başta hukukçular ve hukuk öğrencileri olmak üzere tüm meslektaşlarıma ve ilgilenenlere faydalı olmasını ve ülkemiz bilişim hukuku edebiyatına katkı sağlamasını dilerim.

Research paper thumbnail of Kişisel Verilerin Korunması Hukuku (3. Bası)

Kişisel Verilerin Korunması Hukuku, 2020

Kitabın ikinci baskısı beş ay gibi çok kısa bir süre içinde tükendi. Kitaba ilgi gösteren tüm oku... more Kitabın ikinci baskısı beş ay gibi çok kısa bir süre içinde tükendi. Kitaba ilgi gösteren tüm okurlara çok teşekkür ederim. Bu nedenle üçüncü baskıyı öngördüğümden çok daha kısa bir zaman içinde hazırlamak durumunda kaldım.
“Her şerde bir hayır vardır” sözünü hatırlatacak şekilde, tüm dünyada ve ülkemizde Covid-19 virüsü nedeniyle yaşanan pandemi sürecinde karantina ilan edilmesi nedeniyle ortaya çıkan durum, kitabı baştan sona yenilemek için gerekli olan zaman aralığını bir fırsat olarak önüme sundu. Ben de bunu değerlendirerek tüm kitabı elden geçirdim.
Bu vesileyle, bu süreçte hayatını kaybeden tüm insanlara rahmet ve yakınlarına sabır, hasta olan veya hastalığı atlatmış olanlara da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Özellikle, bizler için kendilerini riske atan tüm sağlık çalışanlarına da çok teşekkür ediyorum.
Kitabın bu baskısında yer alan yenilikler şöyle:
• Mahremiyet kavramını detaylı bir şekilde anlatan yeni bir bölüm eklendi,
• Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun yayınlamış olduğu tüm kararlar ve duyurular ilgili yerlere işlendi,
• Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin TCK m. 135-138. maddeleriyle ilgili vermiş olduğu özellikle 2018-2020 tarihli tüm kararlar gözden geçirildi ve önemli olanları ilgili bölümlere işlendi,
• Müşterek veri sorumlusu ve veri sorumlusu ile veri işleyen arasındaki ilişki GDPR karşılaştırmalı olarak detaylı biçimde işlendi,
• Bağlayıcı Şirket Kuralları ve uygulamaya etkisi açıklandı,
• Çocukların verdiği açık rızanın geçerliliği sorunu işlendi,
• Yurt dışına veri aktarım sorunu detaylı şekilde incelendi,
• Elektronik Ticaret Kanunu ile KVKK arasındaki ilişki detaylı şekilde işlendi,
• Çerez politikası konusu açıklandı,
• EDBP’nın yeni kararları ve rehberleri ile ICO’nun rehberleri ilgili bölümlere işlendi,
• Okurlara ve uygulamacılara kolaylık olması için kitabın en sonuna tüm Kurul kararlarının yer aldığı detaylı bir tablo eklendi,
• Aynı mantıkla yurt dışına veri aktarımında bulunanlar için nelere dikkat edilmesi ve yapılması gerekenlere ilişkin bir tablo hazırlanarak kitabın sonuna eklendi.
Yukarıda belirttiklerim yalnızca öne çıkan değişiklik ve eklemeler, bunun dışında da tüm kitap satır satır okunarak, okurlara mümkün olduğunca en düzgün, güncel ve hatasız bir kitap hazırlanmaya çalışıldı.

Research paper thumbnail of Bilişim, Kişisel Verilerin Korunması ve İnternet İletişimi Mevzuatı (6. Bası)

https://www.seckin.com.tr/kitap/342559155 • Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi ve Sözleşmeyi Açı... more https://www.seckin.com.tr/kitap/342559155
• Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi ve Sözleşmeyi Açıklayıcı Metin
• Avrupa Suç Sorunları Komitesi (CDPC) Nihai Faaliyet Raporu
• Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesi (1981)
• Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunması Sözleşmesine Ek Denetleyici Makamlar ve Sınıraşan Veri Akışına İlişkin Protokol
• Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü (GDPR)
• Kişisel Verilerin İşlenmesi ve Bu Tür Verilerin Serbest Dolaşımına Dair Bireylerin Korunması Hakkında Avrupa Konseyi ve AP Direktifi
• TCK(Gerekçeli) – CMK – PVSK - FSEK (İlgili Maddeler)
• Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (Gerekçeli)
• İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun (Gerekçeli)
• Elektronik Haberleşme Kanunu - Basın Kanunu - Cezai Konularda Uluslararası İşbirliği Kanunu
• Elektronik İmza Kanunu (Gerekçeli)
• Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu (Gerekçeli)
• Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
• Erişim Sağlayıcıları Birliği Tüzüğü
• Ceza Muhakemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmelik
• Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetin Sağlanması Hakkında Yönetmelik
• İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine Dair Yönetmelik
• Ticari İletişim Ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik
• Veri Sorumlusuna Başvuru Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ
• Aydınlatma Yükümlülüğünün Yerine Getirilmesinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ
• Bilgi Sistemleri Yönetmeliği Tebliği
Ve Bilişim, Kişisel Verilerin Korunması ve İnternet İletişimi ile ilgili diğer bütün uluslararası düzenleme, kanun, tüzük, yönetmelik ve genelgeyi içermektedir.

Research paper thumbnail of Kişisel Verilerin Korunması Hukuku (2. Bası)

Elinizde bulunan bu kitap dağıtıma girdikten dokuz ay gibi kısa bir süre içinde tükendi. Açıkça... more Elinizde bulunan bu kitap dağıtıma girdikten dokuz ay gibi kısa bir süre içinde tükendi. Açıkçası kitabın bu kadar kısa sürede tükenmesini ve yeni bir baskı yapılmasını planlamıyorduk. Kitabın baskısının kısa sürede tükenme durumu, her ne kadar bir tıpkı basım yapmayı gündeme getirse de, tıpkı basım yaparak işin kolayına kaçmak istemedim. Zira kitaba son noktayı koyduğum günden bu yana Kişisel Verilerin Korunması alanında birçok gelişme oldu. Bu gelişme ve değişmeler hem mevzuat hem çeşitli organların verdiği kararlar nedeniyle oldu. Ayrıca bireysel olarak içinde yer aldığım uyum projelerinden edindiğim deneyimlerim ve yeni okuduğum kaynaklardan edindiğim bilgiler kitabı baştan sona güncelleme konusunda bana motivasyon kaynağı oldu. Bunun yanı sıra çeşitli vesilelerle bir araya geldiğimiz hukukçu meslektaşlarımızın kitap hakkındaki eleştirileri de güncelleme ve geliştirme açısından yol gösterici oldu.
Bu baskıda yer verdiğim değişiklik ve güncellemeler özetle şu başlıklar altında toplanabilir:
• Her şeyden önce, bu baskıda kitabın sistematiğini yeniden oluşturdum. Daha kullanışlı, daha anlaşılır ve daha okuyucu dostu bir sistem oluşturmaya çalıştım.
• Önceki baskıda yer alan yazım hataları ve terminoloji sapmalarını düzelttim.
• Konulara ilişkin çok sayıda özgün veya veri koruma otoritelerinin görüşlerine dayanan örneklere yer verdim.
• Konulara ilişkin güncel Kurul kararlarını ilgili bölümlere işledim. Ayrıca ABAD, AYM ve Yargıtay içtihatlarını da ilgili bölümlerde işledim.
• Kişisel verilerin korunması hukukunda konular ve kavramlar birbirleriyle
ilişkili ve iç içedir. Bu nedenle konuların mutlak ve keskin hatlarla ayrılması
mümkün değildir. Buna karşın konunun belirli bir metot çerçevesinde ele
alınması için konuları bölümlere ve a lt başlıklara ayırmaya çalıştım.
Kitap okunurken şu hususa dikkat edilmesi gerekir: Kavramlar ve konular birbirleriyle ilişkileri nedeniyle birden fazla başlık altında yer bulmakta. Bu nedenle bir bölümde konu ele alınırken mümkün olduğunca diğer ilgili bölümlere atıf yaptım. Özellikle terminoloji ve temel ilkelerin ele alındığı İkinci Bölüm ve kişisel verilerin korunmasında uyulacak esasların ele alındığı Dördüncü Bölüm konuları birbiriyle pek çok açıdan ilintilidir. Konuyu bir bütün olarak kavramak isteyen okuyucuların ilgili tüm bölümlere bakmasını tavsiye ederim.
Böylelikle daha anlaşılır, daha okuyucu dostu, bol örnekli, teori ve uygulama dengesini koruyan ve her ikisine de ışık tutmaya çalışan, yazarı olarak benim de okurken keyif aldığım bir kitap oluşturmaya çalıştım. Umarım ilk baskıya göre bir adım daha öne geçmeyi başarabilmişimdir.

Research paper thumbnail of Bağlayıcı Kurumsal Kurallar (Binding Corporate Rules)

28 Ocak 2020 tarihinde İstanbul Barosu Kişisel Verilerin Korunması Komisyonu tarafından düzenlene... more 28 Ocak 2020 tarihinde İstanbul Barosu Kişisel Verilerin Korunması Komisyonu tarafından düzenlenen "Veri Koruma Günü Sempozyumu"nda yapmış olduğum "Bağlayıcı Kurumsal Kurallar" başlıklı konuşmamın sunumuna buradan ulaşabilirsiniz. Tebliğimin makale hali, daha sonra yayınlanacaktır.

Research paper thumbnail of Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) Uyum Çalışması

Yaklaşık üç yılı aşkın bir süredir, KVKK uyum projeleri yürütüyoruz. Hali hazırda elliden fazla p... more Yaklaşık üç yılı aşkın bir süredir, KVKK uyum projeleri yürütüyoruz. Hali hazırda elliden fazla projede yer aldık ve yer almaya da devam ediyoruz. Özellikle VERBİS'e kayıt yükümlülüğü için getirilen sürenin sürenin sonuna yaklaştıkça, meslektaşlarımızdan uyum sürecinin nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin çok sayıda soru alıyoruz. Özellikle Anadolu'da bu konudaki bilgi biriminin yeterli düzeyde olmadığını gözlemliyoruz.
İşte bu eksikliğe bir nebze yanıt olması amacıyla uyum projelerini birlikte yürüttüğümüz değerli meslektaşlarım Av. Yavuz Selim Dicle ve Av. Sezen Yankı Esen ile birlikte hazırlamış olduğumuz bu sunumu değerli meslektaşlarımızın ve konuyla ilgilenenlerin ilgisine sunuyoruz.
Sevgi ve bilginin paylaştıkça artacağı düşüncesinden hareketle bilgiyi saklamadan paylaşmak gerektiğini düşünüyoruz.
Umarız, konunun ilgilerine bir nebze faydası olur.

Research paper thumbnail of Belgede Sahtecilik Suçlarının Konusu Olarak Elektronik Belgeler

Toplumsal hayatta çok hızlı bir şekilde yer eden elektronik belgelerin hukuki niteliği uzun zaman... more Toplumsal hayatta çok hızlı bir şekilde yer eden elektronik belgelerin hukuki niteliği uzun zamandır kanun koyucu, yargı içtihatları ve doktrin tarafından ele alınmış ve alınmaktadır. Nitekim mevzuatımızda çeşitli kanunlarda elektronik belgelerin hukuki durumu ve niteliği düzenlenmiştir. Ancak elektronik belgelerin sahtecilik suçlarının konusu olup olmayacağı konusunda açık bir hüküm yoktur. TCK m. 204-212 hükümlerinde düzenlenen belge kavramının elektronik belgeleri de kapsayacağı yönünde mevzuatta açık bir hüküm yer almamakta, ancak bu yoruma engel teşkil edecek bir hüküm de bulunmamaktadır. Gerek belge kavramının sözel (gramatikal yorumu), gerek kanun koyucunun hazırlık çalışmalarındaki iradesi elektronik belgelerin de belgede sahtecilik suçları bağlamında belge olarak kabulünün mümkün olduğunu göstermektedir. Hukuk sistemimizdeki diğer kanunlarda elektronik belgeyle ilgili düzenlemeler, mantık kuralları ve sosyolojik gerçekler ise elektronik belgelerin sahtecilik suçlarının konusu olabilmesini kaçınılmaz bir biçimde zorunlu kılmaktadır. Bu nedenle, yazılılık, içerik ve düzenleyeni belli olma unsurlarını taşıyan bir elektronik belge, belgede sahtecilik suçlarına konu olabilir.

Research paper thumbnail of How to Combat Organ Trafficking and Transplant Tourism ? In the Light of Declaration of Istanbul

In 2008, medical experts around the world gathered in Istanbul to define the standards on organ t... more In 2008, medical experts around the world gathered in Istanbul to define the standards on organ transplantation and preventing organ trafficking under the leadership of the Transplantation Society and The International Society of Nephorology. At the end of meeting, they agreed on a bunch of principles which is called as Declaration of Istanbul on Organ Trafficking and Transplant Tourism to advise countries to take steps by preparing legislation which can lead to encourage states to transplant from deceased and living organism. Although the Declaration is not binding document from legal aspect, it is prominent for standardization on transplantation.

by means of the threat or use of force or other forms of coercion, of abduction, of fraud, of deception, of the abuse of power or of a position of vulnerability, or of the giving to, or the receiving by, a third party of payments or benefits to achieve the transfer of control over the potential donor, for the purpose of exploitation by the removal of organs for transplantationaccepts that as organ trafficking by being compatible with article 4/b of Council of Europe Convention against Trafficking in Human Organs.

Research paper thumbnail of Kripto Para Suçları

Research paper thumbnail of Fighting Against Cybercrime Organisations

Palestenian & Turkish Joint Conference On «Digital Evidences within the Context of the Requiremen... more Palestenian & Turkish Joint Conference On «Digital Evidences within the Context of the Requirements of Investigation and Human Rights» 11-13 April 2019 in Ramallah

Research paper thumbnail of General Data Protection Regulation - Sunum.pdf

7 Şubat 2019 tarihinde, Kişisel Verileri Koruma Kurumu tarafından düzenlenen "II. Kişisel Veriler... more 7 Şubat 2019 tarihinde, Kişisel Verileri Koruma Kurumu tarafından düzenlenen "II. Kişisel Verileri Koruma Sempozyumu"nda sunmuş olduğum GDPR sunumunu içermektedir.

Research paper thumbnail of KVKK Getirdikleri ve Yapılması Gerekenler Sunumu.pdf

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten bu güne kadar ülkemizde bu alan... more Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten bu güne kadar ülkemizde bu alanda yaşananlar ve yapılması gerekenlerin anlatıldığı kısa bir sunum.

Research paper thumbnail of KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI HUKUKU VE UYUM SÜRECİ SUNUMU

Sunumda, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun getirdikleri, tanımlar, dikkat edilmesi gereken h... more Sunumda, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun getirdikleri, tanımlar, dikkat edilmesi gereken hususlar, uyum sürecinde atılması gereken adımlar, kişisel veriler korunmadığında yasalarda öngörülen suçlar ve kabahatler ile Yargıtay kararları ile KVK Kurulu kararları; ayrıca GDPR'a ilişkin kısa bir bilgilendirme yer almaktadır.

Research paper thumbnail of Kişisel Verilerin Korunmasında Avukatın Rolü

Research paper thumbnail of Doç. Dr. Murat Volkan Dülger ile Yapay Zeka ve Hukuk Üzerine Söyleşi

F'jus Hukuk Dergisi, 2019

Teknoloji ve yapay zekaya olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı? Çocukken. Hayalim hep astronot ... more Teknoloji ve yapay zekaya olan ilginiz ne zaman ve nasıl başladı? Çocukken. Hayalim hep astronot olmaktı. Bu istek beni hayatın akışında askeri liseden hukuk fakültesine kadar getirdi. Ama uzaya, uzay yolculuklarına, kozmolojiye, teorik fiziğe, teknolojiye olan merakım hep vardı. Bu merakımı, bu alanlarda sürekli okuyarak hep besledim ve geliştirdim. Zira okudukça kafanızdaki soruların yanıtları değil, soru işaretleri artmaya devam ediyor. Ben çok küçük bir çocukken bile soru soran biriydim, babam hep çok soru sorduğumu söylerdi. Hala da öyleyim. Her şeyi sorgulayan, altında yatan gerçekleri ve ilişkileri bulmaya çalışan bir kişiyim. Yapay zekaya olan ilgim de bunların bir sonucu. Bu alanlara ilgi duyuyor ve çalışıyorsanız süreç zaten bir gün bir şekilde karşınıza yapay zekayı çıkarıyor. Ama benim ciddi şekilde bu konuya ilişkin okuma ve yazma faaliyetine başlamam bir gelenek olarak hala devam eden profesörlük takdim tezi olarak bu konuyu seçmemle gerçekleşti diyebilirim. Yapay zeka her meslek dalından çalışanları etkiliyor. Hans Moravec bu durumu bir alanın yavaş yavaş su altında kalmasına benzetiyor ve su seviyesi yükseldikçe üst taraflarda bulunan kişilerin de etkileneceğini ifade ediyor. Sizce avukatlık mesleğinde ilk hangi hususlar bu durumdan etkilenecek? Etkilendi bile. Hukuk yayıncılığı bambaşka bir hale dönüştü. Artık emsal karar, mevzuat ya da yayın aramak için YZ algoritmaları kullanılıyor. Hatta yurt dışında dilekçe taslağının hazırlanması, ilgili emsal karar ve öğreti görüşlerinin işlenmesi için kullanılan YZ algoritmaları da var. Bu yazılımların kullanımı gittikçe de artacak. Yakın bir gelecekte her meslekte olduğun gibi sıradan-rutin olan işler bu yazılımlar tarafından yapılırken gerçekten insan aklının, hissinin, öngörüsünün ve adaletinin gerektiği durumlarda insan avukatlara ihtiyaç olacak. Yapay zekanın soyut hukuk normunu somut olaya uygulaması yani altlama faaliyetini gerçekleştirmesi mümkün mü? Bu YZ'den neyi anladığınıza ve YZ'nin türüne bağlı olarak değişen bir durum. Eğer günümüzde var olan yapay zeka yazılımlarından konuşuyorsak bunu yapmaları mümkün değil.

Research paper thumbnail of Yenilenen Dünya: Yapay Zekalar ve Hukuk

Law is Love, 2019

Bu söyleşide hem benimle ilgili, hem bilişim ve yapay zekayla ilgili ve hem de hukukun geneline b... more Bu söyleşide hem benimle ilgili, hem bilişim ve yapay zekayla ilgili ve hem de hukukun geneline bakışımla ilgili bilgiler bulabilirsiniz.

Research paper thumbnail of II. Uluslararası Bilişim Hukuku Yaz Okulu

Research paper thumbnail of Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'na Uyumluluk Programı

Research paper thumbnail of Yapay Zeka, Robotlar ve Ceza Sorumlulukları

Research paper thumbnail of 6698 sayılı KVKK Çerçevesinde ASM, İlaç Firmaları ve Eczanelerin Yükümlülükleri

W- Veri Koruma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Murat Volkan Dülger’in 6698 sayılı “Kişisel ... more W- Veri Koruma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Murat Volkan Dülger’in 6698 sayılı “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu bazında sağlık alanına ait görüşlerini almak için birlikteyiz.

Aile Hekimlikleri (ASM) işletim sorumluluğu Valiliklerle sözleşme imzalayan hekimlerin burada bir yükümlülük var mıdır?

V.D.-Aile hekimleri de diğer hekimlerle aynı yükümlülüklere dahildir. Yani ancak ilgili kişinin açık rızası varsa veya kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbi teşhis, tedavi ve bakım hizmetleri ile finansmanın planlanması ve yönetimi amacıyla işleniyorsa sağlık verilerini işleyebilirler. Bunlar haricinde hastalarını aydınlatma ve sır saklama yükümlülükleri mevcuttur.

Research paper thumbnail of 6698 sayılı kanunla Sağlık alanının hukuki sorumlulukları…. (I. Bölüm)

Veri Koruma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Murat Volkan Dülger’in 6698 sayılı “Kişisel Ver... more Veri Koruma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Murat Volkan Dülger’in 6698 sayılı “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu bazında sağlık alanına ait görüşlerini almak için birlikteyiz.
6698 sayılı “Kişisel Verilerin Korunması Kanunun amacı, kişisel verilerin işlenmesinde başta özel hayatın gizliliği olmak üzere kişilerin temel hak ve özgürlüklerini korumak ve kişisel verileri işleyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasları düzenlemektir.”
Kişisel veri nedir ve bu kanuna ihtiyaç duyuran gerekçeler nelerdi?

Research paper thumbnail of Yapay Zekalı Varlıkların Gelişimi Perspektifinden Hukukun Geleceği

Research paper thumbnail of Yapay Zekalı Varlıkların Gelişimi Perspektifinden Hukukun Geleceği

Yapay zekanın dünü, bugünü ve yarınını hukuk üzerinden tartışacağız. Ayrıca yapay zekanın hukuk k... more Yapay zekanın dünü, bugünü ve yarınını hukuk üzerinden tartışacağız. Ayrıca yapay zekanın hukuk kuramını ve uygulamasını nasıl etkilediği ve dönüştürdüğünü konuşacağız.

Research paper thumbnail of Avrupa ve Türk Hukukunda Kişisel Verilerin Korunmasına İlişkin Güncel Sorunlar Uluslararası Sempozyumu

Research paper thumbnail of Yapay Zeka ve Ceza Hukuku

Research paper thumbnail of The Balance between the Public Interest and the Protection of Property Rights: A Judgment by the European Court of Human Rights About Expropriation

SSRN Electronic Journal, 2015

Research paper thumbnail of Türk Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki Bilişim Alanına İlişkin Düzenlemelerin Ceza Hukukuna Yansımaları

Sanayi devriminin gerçekleştiği 19. yüzyıldan günümüze ekonomi, toplumsal yaşamın temel dinamiğin... more Sanayi devriminin gerçekleştiği 19. yüzyıldan günümüze ekonomi, toplumsal yaşamın temel dinamiğini oluşturmaktadır. Bu dinamik, 20. yüzyılda düzenlenen birçok hukuki düzenlemeyi etkilemiş ve buna ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Zamanla ekonomik yapının istikrarının ve devamının daha da önemli hale gelmesi sonucunda bu yapı temel hukuki düzenlemelerdeki özel hükümlerle ve hatta ceza yasalarında yer alan normlarla korunmaya başlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK), 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) bunlardan en önemlileridir. Bu yasalar incelendiğinde, esas itibariyle bilişim dünyasındaki gelişmeleri içerdikleri görülmektedir. Ayrıca söz konusu yasaların bilişim sektörünün günlük ve ticari yaşama yansımalarını içeren düzenlemelere sahip oldukları görülmektedir. Ekonomik ve ticari ilişkilerde sıklıkla görülen elektronik imza kullanılması, internet üzerinden şirket genel kurul toplantısının yapılması, elektronik posta ile g...

Research paper thumbnail of Biliiim Suularr, Soruuturma ve Kovuuturma YYntemleri ile nternet ve letiiim Hukuku Uygulama Rehberi (Cybercrimes, Investigations and Trials for Cybercrimes and Internet Telecommunication Law)

SSRN Electronic Journal, 2014

Turkish Abstract: Bilisim sucu kavrami esas olarak TCK’nin 10. bolumunde yer alan 243-246. maddel... more Turkish Abstract: Bilisim sucu kavrami esas olarak TCK’nin 10. bolumunde yer alan 243-246. maddeleri arasinda duzenlenmektedir. Anilan maddeler yakindan incelendiginde kanunkoyucunun bu hukumlerde bilisim sistemlerine haricten yapilan mudahaleleri (sisteme izinsiz olarak girme, buradaki verileri degistirme ya da yok etme, sistemin isleyisini engelleme veya bozma vs.) duzenleme konusu yaptigi gorulmektedir. Bilisim suclari yalnizca TCK’nin 10. bolumunde yer almamaktadir. Bu maddeler disinda bilisim sucu kavrami, bilisim sistemleri kullanilarak gerceklestirilen tum suclari da (Ornegin; bilgisayar sistemleri kullanilarak kisinin islemedigini bildigi bir suc hakkinda yetkili makamlara ihbar ve sikâyette bulunmak suretiyle iftira, yine ayni sistemler kullanilarak kisiye hakaret, kisiler arasindaki haberlesmenin gizliligini bilisim sistemleri kullanilarak ihlal, cocuklarin cinsel istismarina iliskin goruntuleri bilgisayarlarda depolamak-yaymak, TCK’nin 142/2-e maddesinde belirtilen nitelikli hirsizlik ve 158/1-f maddesinde belirtilen nitelikli dolandiricilik fiillerini de) ifade etmektedir. Zira ilgili sucun gerceklesip gerceklesmediginin tespitinde TCK’nin 243-246. maddelerinde yer alan bilisim suclarinin sorusturulmasinda uygulanan sorusturma usulleri (Ornegin, suca konu ileti veya fiilin hangi IP numarali bilgisayardan gonderildigi veya yapildiginin tespiti, daha sonra belirlenen IP numarali bilgisayarin sahibi olan suphelinin bilgisayarindan imaj alma, daha sonra bu verilerin bilirkisiler vasitasiyla incelenmesi gibi) tatbik edilecektir. Sonucta bilisim sistemi kullanilarak islenen suc (ornegin sosyal paylasim sitelerinde mustekiye edilen hakaret gibi) asli huviyetini (yani hakaret sucunu) muhafaza etmekteyse de bu durum onun bilisim sistemi kullanilarak islendigi gercegini etkilememektedir. Bunun disinda TCK’nin 243-245.maddelerinde belirtilen bilisim suclarinin sorusturulmasi sirasinda yasanan sorunlarin (kolluk ve Adli personelin bu suclar ile ilgili yeterli bilgiye ve tecrubeye sahip olmamalari gibi) aynisi, bilisim sistemleri kullanilarak gerceklestirilen diger suclarin sorusturulmasi sirasinda da yasanmaktadir.Bu gerekcelerle calismamizda TCK’nin 243-246.maddeleri arasinda duzenlenen bilisim suclari ile birlikte bu maddeler arasinda sayilmayan ancak bilisim sistemleri kullanilarak islenmesi mumkun olan diger suc tipleri de inceleme konusu yapilmistir. Aslinda pek cok klasik sucun da bilisim sistemleri araciligiyla islenmesi mumkundur. Ornegin; kasten oldurme sucuna azmettiren kisinin asli faile internet yoluyla maktulu oldurme emrini vermesi, bilgisayar sistemleri kullanarak teror orgutunun propagandasinin yapilmasi gibi. Bu durumlarda da tipki bilisim suclarinda oldugu gibi delil arastirmasi yapilacaktir.English Abstract: The term cybercrime is essentially regulated in between articles 243-246 in section 10 of the Turkish Criminal Code (TCC). When above- mentioned articles examined closely, it will be seen that legislator regulated the extramural interference of information systems ( as unauthorized entry, alteration or suppresion of computer data, damaging or hindering of the functioning of a system etc.) Cybercrimes are not involved only in section 10 of the TCC. Beyond these articles, the term cybercrime represents all of the crimes committed using information systems (as slander, insult by using the same systems, violation of confidentiality of communication by using the same systems, distribution or storing the images related to sexual abuse of children through a computer system, aggravated fraud in 158/1-f of TCC and aggravated theft in 142/2-e of TCC) Because in order to determine if the crime was committed or not, the procedures practiced in the investigation of the cybercrimes mentioned in articles 243-246 of the TCC will be practiced (For example, determining which IP numbered computer sent a message or an action related to crime, then retaining a copy of the computer of the suspect, then examining of those data by the experts). Consequently the crime committed using information systems (as insulting a complainant through social media) maintains its basic identity (as insult) It doesn’t effect the reality of was committed using information systems. Otherwise the conflicts ( law enforcement officers and judicial staff whom don’t have enough information and experience related to these crimes) occured during the investigations of the cybercrimes regulated in articles 243- 245 of TCC are also occured during the investigations of the other crimes which commited using information systems. Thus along with the cybercrimes regulated in the articles 243-246 of TCC, other types of crimes which were not clarified however it is possible to commit using information systems are examined in this work also. Indeed it is possible to commit a classical crime by using information systems. For example, abettor of intentional manslaughter gives order to the perpetrator to kill the slaughtered by using the…

Research paper thumbnail of Saallk Hukukunda Kiiisel Verilerin Korunmass ve Hasta Mahremiyeti (Protection of Personal Data in Health Law and Patient Privacy)

SSRN Electronic Journal, 2015

Turkish Abstract: Kisisel verilerin onemi, teknolojilerinin gelismesi ve internetin yayginlasmasi... more Turkish Abstract: Kisisel verilerin onemi, teknolojilerinin gelismesi ve internetin yayginlasmasiyla daha iyi anlasilmistir. Zira az sayidaki kisi ya da kurumun elinde yazili halde dosyalanmis bilgiler internetin yayginlasmasi sonucunda hukuka uygun ya da aykiri olarak ilgili ilgisiz herkesin erisimine acilmistir. Ozellikle “hassas veri” olarak nitelendirilen saglik bilgilerinin hukuka aykiri olarak ele gecirilmesi, islenmesi veya paylasilmasi ayrimcilik basta olmak uzere diger verilere gore ilgili kisi bakimindan daha ciddi zararlar ortaya cikarabilmesine neden olabilmektedir. Bununla birlikte bu bilgilerin paylasilmasi kisinin ozel hayatinin gizliligi, hastanin mahremiyet hakkini ve doktorun hastasina karsi sir saklama yukumlulugunun ihlaline yol acmaktadir. Konunun onemine ragmen ulkemizde henuz kisisel verilerin korunmasina iliskin bir Kanun bulunmamaktadir. Calismamizda kisisel verilere iliskin uluslararasi duzenlemeler ile konuya iliskin yasal mevzuat ulkemizdeki uygulamalar isiginda ele alinmistir.English Abstract: The importance of personal data appreciated with the development of the technology and the spread of the internet. As a result of the widespread use of internet, handwritten informations filed by a limited number of people was opened to everyone lawfully or unlawfully related or unrelated to personal data. Especially seizing, sharing and procesing personal health data, which called “sensitive data” through illegal methods, can cause serious damages as discrimination. However, sharing these information is a violation of right to private life, patient privacy right and the obligation of doctor - patient confidentiality. Despite the importance of this issue, Turkey does not have a code on the protection of personal data. In our study, international legislations on personal data protection and the regulations that Turkey already had, are discussed in the light of the implementation in our country.

Research paper thumbnail of Artificial Intelligence Technology and the Reality of the "AI Judge / Attorney": Is Our Profession Done?

The last point of today technology is artificial intelligence (AI). Nowadays, it is spoken in sci... more The last point of today technology is artificial intelligence (AI). Nowadays, it is spoken in scientific circles that artificial intelligences will be able to participate in mathematical competitions, perform surgical operations, even do AI research themselves in ninety years, and that these beings will be like us a hundred years from now. Can these claims be true, and can AI really dominate the world one day? Or are these possibilities too utopian, as some people think? However, if the point reached today was mentioned years ago, wouldn't the technology we live and use right now be just as incredible? In order to answer all these questions logically, it is necessary to clarify what AI is, how it has developed, how we got to where we are today, and what might happen in the future?

Research paper thumbnail of Avrupa İnsan Haklari Mahkemesi̇’Ni̇n Gäfgen Karari Bağlaminda Ceza Muhakemesi̇nde İşkence Tehdi̇di̇ İle Elde Edi̇len Deli̇lleri̇n Kullanimi Sorunu

Research paper thumbnail of Hukuka Uygunluk Nedenleri ile Mazeret Nedenleri Arasındaki Ayrımın Tarihçesi, Niteliği ve Gerekliliği Üzerine Karşılaştırmalı Bir Deneme (A Comparative Essay on the History, Characteristic and Necessity of the Seperation between Justification and Excuse)

Research paper thumbnail of Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Gäfgen Kararı Bağlamında Ceza Muhakemesinde İşkence Tehdidi ile Elde Edilen Delillerin Kullanımı Sorunu (A Problem on the Usage of the Evidence Received by Threatening with Torture in Criminal Procedure Law within the Context of the Gäfgen Judgment by European C...

Research paper thumbnail of Ceza Muhakemesinde Müdafinin Konumu ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Research paper thumbnail of Hukuka Uygunluk Nedenleri̇ İle Mazeret Nedenleri̇ Arasindaki̇ Ayrimin Tari̇hçesi̇, Ni̇teli̇ği̇ Ve Gerekli̇li̇ği̇ Üzeri̇ne Karşilaştirmali Bi̇r Deneme

Research paper thumbnail of Kültür Varlıklarının ve Sanat Eserlerinin Hukuki Açıdan Korunması Legal Protection of Cultural Property and Work of Arts

Research paper thumbnail of Suçların Birleşmesine İlişkin Tanımlar, Sorunlar ve Çözüm Önerileri (The Definitions, Problems and Solution Suggestions Related to Joinder of Offenses)

ABSTRACT Suçların birleşmesi (içtimaı) konusundaki temel ilke cezaların birleştirilmesidir; cezal... more ABSTRACT Suçların birleşmesi (içtimaı) konusundaki temel ilke cezaların birleştirilmesidir; cezaların birleşmesi kural, suçların birleşmesi ise istisnadır 1 . Bu ilke 5237 sayılı TCK'ya ilişkin TBMM Adalet Komisyonu Raporu'nda "kaç tane fi il varsa o kadar suç, kaç tane suç varsa o kadar ceza vardır" şeklinde ifade edilmiştir 2 . İstisnayı oluşturan suçların birleşmesi temel olarak iki şekilde gerçekleşmektedir: "fikri içtima" ve "zincirleme suç". Zincirleme suç TCK'nın 43. maddesinin 1. ve 3. fıkralarında, fi kri içtima ise 43. maddenin 2. ve 3. fıkraları ile 44. maddede düzenlenmiştir. Suçların birleşmesi konusu içinde ele alınan ve bu başlık altında işlenen bir diğer konu ise görünüşte içtimadır. Adı üstünde bu durumda birleşme görünüştedir, gerçekte böyle bir birleşme bulunmamaktadır. Ancak yasal düzenlemede de öğretiye paralel şekilde bu durum suçların birleşmesi bölümünde 42. maddede düzenlenmiştir. Ancak 42. maddede "bu tür suçlarda içtima hükümleri uygulanmaz" denilerek bunların suçların birleşmesi hali olmadığı açık bir biçimde ifade edilmiştir. Türk Ceza Hukuku'nda suçların birleşmesi konusunda belirtilmesi gereken ilk husus terim sorunudur. Modern suç teorisi esas alınarak hazırlanan ve bu anlamda 765 sayılı TCK'ya göre oldukça yenilikçi olan 5237 sayılı yeni TCK'da dil konusunda da yenileşmeye gidilmiştir. Bu anlamda, eski TCK'da kullanılan dile göre oldukça güncel bir Türkçe ile kaleme alınan TCK'da, bazı terimler günümüzde kullanılan Türkçe'nun Türk Ceza Kanunu Tasarasına ilişkin 3.8.2004 tarih ve Esas:1/593, Karar: 60 sayılı Raporu, TBMM, Dönem 22, Yasama Yılı 2, Sıra Sayısı 664, s.229.