Devran Şanlı | Bartın University (original) (raw)
Papers by Devran Şanlı
Istanbul Journal of Economics / İstanbul İktisat Dergisi, 2021
Mevduat sigortasi, bankanin iflasi sonucu dogabilecek hak kayiplarina karsi tasarruf sahiplerinin... more Mevduat sigortasi, bankanin iflasi sonucu dogabilecek hak kayiplarina karsi tasarruf sahiplerinin mevduatlarinin bir kisminin veya tamaminin ozel sektor veya devlet guvencesi altina alinmasidir. Mevduat sigorta sistemi modern anlamda ilk kez 1929 Buyuk Buhran’ dan sonra ABD’de ortaya cikmis ve buradan diger ulkelere yayilmak suretiyle cok farkli sekillerde uygulanmistir. Ulkemizde ise 1933 yilinda uygulanmaya baslanmis gunumuze kadar muhtelif sekillerde varligini devam ettirmistir. Bankacilik ve finans sistemi acisindan bakildiginda mevduat sigorta sistemi cesitli avantajlari ve dezavantajlari bunyesinde barindirir. Mevduat sigorta sisteminin ustlendigi fonksiyonlar finansal piyasalardaki rekabet uzerine oldukca etkilidir. Calismada mevduat sigorta sisteminin farkli ulke uygulamalari incelenmis, sistemin bankacilik sektorundeki rekabet uzerine etkileri tartisilmistir. Anahtar Kelimeler : Mevduat Sigortasi, Finansal Kriz, Rekabet, Ahlaki Risk .
Icsel buyume modelleri literaturunde beseri sermaye degiskeni ekonomik buyumenin temel kaynagi ol... more Icsel buyume modelleri literaturunde beseri sermaye degiskeni ekonomik buyumenin temel kaynagi olarak gosterilmekte ve bu durum bircok ampirik calisma ile desteklenmektedir. Yapilan calismalarda beseri sermaye degiskeni ele alinirken miktar ve kalite olarak modele dahil edilmis, kalite yonu ise genellikle ortalama egitim yili olarak olculmustur. Bu calismanin yapilmasindaki amac ise beseri sermaye kalitesini daha kapsamli bir bicimde hesaplama cabasindan ibarettir. Bu cerceve icerisinde 1976-2013 yillarini ve 80 ulkeyi kapsayan panel veri seti ve bu veri setinden iki farkli endeks olusturulmustur. Beseri sermaye kalitesi ile ilintili oldugu dusunulen on farkli degisken secilmistir ve degiskenleri birimlerinden bagimsiz hale getirebilmek amaciyla her degisken standardize edilmistir. Daha saglikli sonuclar alabilmek icin veri setine petrol zengini ulkeler dahil edilmemistir. Bu endekslerden ilki temel bilesenler analizi metoduyla digeri ise agirlikli aritmetik ortalama metoduyla hesap...
The current research is an empirical investigation of the long-run and causal relation between en... more The current research is an empirical investigation of the long-run and causal relation between energy consumption and export sophistication. It employs the panel cointegration analysis and cointegration regression using FMOLS and DOLS, for 31 OECD countries covering time span 1990–2016. The results show that there is strong bi-directional causality between variables. The energy consumption elasticities of high technology exports are comparatively high than medium and low tech export. The magnitude of the elasticity demonstrates that a 1% boost in energy consumption is expected to result in 0.81% growth in high technology export share. Moreover, any boost in a share of real investment is expected to have a powerful impact on high and medium tech export growth. It states that energy investment policies are expected to spur share of high technology exports in OECD countries. This paper is a pioneering study to investigated the relationship between energy consumption and export at the t...
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2019
Çalışmada nitelik uyarlanmış beşeri sermayenin işgücü başına düşen gelir düzeyi üzerindeki etkile... more Çalışmada nitelik uyarlanmış beşeri sermayenin işgücü başına düşen gelir düzeyi üzerindeki etkileri uzun dönemde analiz edilmektedir. Kullanılan yöntem yatay kesit bağımlılığı ve heterojenlik koşullarını dikkate alan CCEMG ve AMG tahmincileridir. Çalışma 80 ülkeyi ve 1976-2013 dönemini kapsamaktadır. Sağlıklı sonuçlar alabilmek için petrol zengini ülkeler veri setine dahil edilmemiştir. Her iki yöntemden elde edilen katsayılara göre uzun dönemde nitelik uyarlanmış beşeri sermaye işgücü başına düşen gelir üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir. Karşılaştırmalı sonuçlara göre nitelik uyarlaması yapılmadan beşeri sermayenin gelir üzerindeki etkisini ölçmeye çalışmak, değişkenin gerçek etki gücünden abartılı değerler elde edilmesine yol açmaktadır.
Ekonomik Teori ve Analiz Dergisi, 2016
İçsel büyüme modelleri literatüründe beşeri sermaye değişkeni ekonomik büyümenin temel kaynağı ol... more İçsel büyüme modelleri literatüründe beşeri sermaye değişkeni ekonomik büyümenin temel kaynağı olarak gösterilmekte ve bu durum birçok ampirik çalışma ile desteklenmektedir. Yapılan çalışmalarda beşeri sermaye değişkeni ele alınırken miktar ve kalite olarak modele dahil edilmiş, kalite yönü ise genellikle ortalama eğitim yılı olarak ölçülmüştür. Bu çalışmanın yapılmasındaki amaç ise beşeri sermaye kalitesini daha kapsamlı bir biçimde hesaplama çabasından ibarettir. Bu çerçeve içerisinde 1976-2013 yıllarını ve 80 ülkeyi kapsayan panel veri seti ve bu veri setinden iki farklı endeks oluşturulmuştur. Beşeri sermaye kalitesi ile ilintili olduğu düşünülen on farklı değişken seçilmiştir ve değişkenleri birimlerinden bağımsız hale getirebilmek amacıyla her değişken standardize edilmiştir. Daha sağlıklı sonuçlar alabilmek için veri setine petrol zengini ülkeler dahil edilmemiştir. Bu endekslerden ilki temel bileşenler analizi metoduyla diğeri ise ağırlıklı aritmetik ortalama metoduyla hesaplanmıştır. Endekslerden elde edilen bulgular birbirini destekler niteliktedir. Gözlemlenen en net sonuç söz konusu dönemde Güney Kore, Hong Kong, Singapur, Çin, Tayland, Malezya, Meksika gibi ülkelerde beşeri sermaye kalitesinde ciddi artışlar söz konusudur. Örneğin 1976 yılında Güney Kore endekste 22. sırada yer alırken, 2013 yılında 1. sıraya, Singapur 23. Sıradan 12. sıraya Çin ise 71. sıradan 29. sıraya yükselmektedir. Gelişmiş ülke sıralamalarına baktığımızda söz konusu ülkelerin daima ilk 20 arasında yer aldığı kendi aralarında küçük değişiklikler haricinde büyük bir sıçrama veya düşmenin söz konusu olmadığı görülmektedir.
Ekonomik Teori ve Analiz Dergisi, 2018
İktisat literatüründe işsizliğin uzun dönem eğilimlerini açıklayan iki önemli görüş bulunmaktadır... more İktisat literatüründe işsizliğin uzun dönem eğilimlerini açıklayan iki önemli görüş bulunmaktadır. Bunlardan ilki "doğal oran hipotezi" diğeri ise "histeri hipotezi" olarak bilinmektedir. Doğal oran hipotezine göre uzun dönemde işsizlik, doğal oranına ulaşacak ve bu oran üzerinde enflasyon ile işsizlik arasındaki değiş-tokuş ilişkisi sona erecektir. Kısa dönemde ise söz konusu değiş tokuş ilişkisi geçerli olacaktır. Histeri hipotezi yaklaşımı ise şokların işgücü piyasasındaki katılıklar nedeniyle işsizlik düzeyi üzerinde kalıcı etkilere sahip olduğunu ileri sürmektedir. İktisadi bir şoktan sonra işsizlik oranı eski seviyesinin çok üzerinde bir patikaya oturacaktır. Bu görüşe göre uzun süre yüksek işsizlik yaşanması doğal işsizlik oranının eski seviyesine dönmesine engel olacaktır. Bu çalışmada OECD ve Türkiye ekonomisi için 1980-2016 yılları arasında işsizlik oranına karşılık gelen enflasyon oranları arasındaki doğrusal ilişkiden hareketle doğal işsizlik oranı ekonometrik olarak hesaplanmaya çalışılmıştır. Elde edilen katsayılar istatiksel olarak anlamlı ve iktisat teorisiyle uyumlu işaretlere sahiptir. Söz konusu dönemde Türkiye ekonomisi için doğal işsizlik oranı %9.14 seviyesinde hesaplanmıştır. OECD ülkeleri için ise İşsizlik oranı %1 puan artığında enflasyon oranı söz konusu dönem için ortalama olarak %0.9 puan azalmıştır. Doğal işsizlik oranı ise OECD ülkeleri için %6.12 olarak hesaplanmıştır. Bu sonuçlar aynı zamanda söz konusu ülkeler için enflasyon ile işsizlik arasındaki ödünleşmeyi gösteren Philips Eğrisi' nin katsayılarını göstermektedir.
Istanbul Journal of Economics / İstanbul İktisat Dergisi, 2021
Mevduat sigortasi, bankanin iflasi sonucu dogabilecek hak kayiplarina karsi tasarruf sahiplerinin... more Mevduat sigortasi, bankanin iflasi sonucu dogabilecek hak kayiplarina karsi tasarruf sahiplerinin mevduatlarinin bir kisminin veya tamaminin ozel sektor veya devlet guvencesi altina alinmasidir. Mevduat sigorta sistemi modern anlamda ilk kez 1929 Buyuk Buhran’ dan sonra ABD’de ortaya cikmis ve buradan diger ulkelere yayilmak suretiyle cok farkli sekillerde uygulanmistir. Ulkemizde ise 1933 yilinda uygulanmaya baslanmis gunumuze kadar muhtelif sekillerde varligini devam ettirmistir. Bankacilik ve finans sistemi acisindan bakildiginda mevduat sigorta sistemi cesitli avantajlari ve dezavantajlari bunyesinde barindirir. Mevduat sigorta sisteminin ustlendigi fonksiyonlar finansal piyasalardaki rekabet uzerine oldukca etkilidir. Calismada mevduat sigorta sisteminin farkli ulke uygulamalari incelenmis, sistemin bankacilik sektorundeki rekabet uzerine etkileri tartisilmistir. Anahtar Kelimeler : Mevduat Sigortasi, Finansal Kriz, Rekabet, Ahlaki Risk .
Icsel buyume modelleri literaturunde beseri sermaye degiskeni ekonomik buyumenin temel kaynagi ol... more Icsel buyume modelleri literaturunde beseri sermaye degiskeni ekonomik buyumenin temel kaynagi olarak gosterilmekte ve bu durum bircok ampirik calisma ile desteklenmektedir. Yapilan calismalarda beseri sermaye degiskeni ele alinirken miktar ve kalite olarak modele dahil edilmis, kalite yonu ise genellikle ortalama egitim yili olarak olculmustur. Bu calismanin yapilmasindaki amac ise beseri sermaye kalitesini daha kapsamli bir bicimde hesaplama cabasindan ibarettir. Bu cerceve icerisinde 1976-2013 yillarini ve 80 ulkeyi kapsayan panel veri seti ve bu veri setinden iki farkli endeks olusturulmustur. Beseri sermaye kalitesi ile ilintili oldugu dusunulen on farkli degisken secilmistir ve degiskenleri birimlerinden bagimsiz hale getirebilmek amaciyla her degisken standardize edilmistir. Daha saglikli sonuclar alabilmek icin veri setine petrol zengini ulkeler dahil edilmemistir. Bu endekslerden ilki temel bilesenler analizi metoduyla digeri ise agirlikli aritmetik ortalama metoduyla hesap...
The current research is an empirical investigation of the long-run and causal relation between en... more The current research is an empirical investigation of the long-run and causal relation between energy consumption and export sophistication. It employs the panel cointegration analysis and cointegration regression using FMOLS and DOLS, for 31 OECD countries covering time span 1990–2016. The results show that there is strong bi-directional causality between variables. The energy consumption elasticities of high technology exports are comparatively high than medium and low tech export. The magnitude of the elasticity demonstrates that a 1% boost in energy consumption is expected to result in 0.81% growth in high technology export share. Moreover, any boost in a share of real investment is expected to have a powerful impact on high and medium tech export growth. It states that energy investment policies are expected to spur share of high technology exports in OECD countries. This paper is a pioneering study to investigated the relationship between energy consumption and export at the t...
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2019
Çalışmada nitelik uyarlanmış beşeri sermayenin işgücü başına düşen gelir düzeyi üzerindeki etkile... more Çalışmada nitelik uyarlanmış beşeri sermayenin işgücü başına düşen gelir düzeyi üzerindeki etkileri uzun dönemde analiz edilmektedir. Kullanılan yöntem yatay kesit bağımlılığı ve heterojenlik koşullarını dikkate alan CCEMG ve AMG tahmincileridir. Çalışma 80 ülkeyi ve 1976-2013 dönemini kapsamaktadır. Sağlıklı sonuçlar alabilmek için petrol zengini ülkeler veri setine dahil edilmemiştir. Her iki yöntemden elde edilen katsayılara göre uzun dönemde nitelik uyarlanmış beşeri sermaye işgücü başına düşen gelir üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir. Karşılaştırmalı sonuçlara göre nitelik uyarlaması yapılmadan beşeri sermayenin gelir üzerindeki etkisini ölçmeye çalışmak, değişkenin gerçek etki gücünden abartılı değerler elde edilmesine yol açmaktadır.
Ekonomik Teori ve Analiz Dergisi, 2016
İçsel büyüme modelleri literatüründe beşeri sermaye değişkeni ekonomik büyümenin temel kaynağı ol... more İçsel büyüme modelleri literatüründe beşeri sermaye değişkeni ekonomik büyümenin temel kaynağı olarak gösterilmekte ve bu durum birçok ampirik çalışma ile desteklenmektedir. Yapılan çalışmalarda beşeri sermaye değişkeni ele alınırken miktar ve kalite olarak modele dahil edilmiş, kalite yönü ise genellikle ortalama eğitim yılı olarak ölçülmüştür. Bu çalışmanın yapılmasındaki amaç ise beşeri sermaye kalitesini daha kapsamlı bir biçimde hesaplama çabasından ibarettir. Bu çerçeve içerisinde 1976-2013 yıllarını ve 80 ülkeyi kapsayan panel veri seti ve bu veri setinden iki farklı endeks oluşturulmuştur. Beşeri sermaye kalitesi ile ilintili olduğu düşünülen on farklı değişken seçilmiştir ve değişkenleri birimlerinden bağımsız hale getirebilmek amacıyla her değişken standardize edilmiştir. Daha sağlıklı sonuçlar alabilmek için veri setine petrol zengini ülkeler dahil edilmemiştir. Bu endekslerden ilki temel bileşenler analizi metoduyla diğeri ise ağırlıklı aritmetik ortalama metoduyla hesaplanmıştır. Endekslerden elde edilen bulgular birbirini destekler niteliktedir. Gözlemlenen en net sonuç söz konusu dönemde Güney Kore, Hong Kong, Singapur, Çin, Tayland, Malezya, Meksika gibi ülkelerde beşeri sermaye kalitesinde ciddi artışlar söz konusudur. Örneğin 1976 yılında Güney Kore endekste 22. sırada yer alırken, 2013 yılında 1. sıraya, Singapur 23. Sıradan 12. sıraya Çin ise 71. sıradan 29. sıraya yükselmektedir. Gelişmiş ülke sıralamalarına baktığımızda söz konusu ülkelerin daima ilk 20 arasında yer aldığı kendi aralarında küçük değişiklikler haricinde büyük bir sıçrama veya düşmenin söz konusu olmadığı görülmektedir.
Ekonomik Teori ve Analiz Dergisi, 2018
İktisat literatüründe işsizliğin uzun dönem eğilimlerini açıklayan iki önemli görüş bulunmaktadır... more İktisat literatüründe işsizliğin uzun dönem eğilimlerini açıklayan iki önemli görüş bulunmaktadır. Bunlardan ilki "doğal oran hipotezi" diğeri ise "histeri hipotezi" olarak bilinmektedir. Doğal oran hipotezine göre uzun dönemde işsizlik, doğal oranına ulaşacak ve bu oran üzerinde enflasyon ile işsizlik arasındaki değiş-tokuş ilişkisi sona erecektir. Kısa dönemde ise söz konusu değiş tokuş ilişkisi geçerli olacaktır. Histeri hipotezi yaklaşımı ise şokların işgücü piyasasındaki katılıklar nedeniyle işsizlik düzeyi üzerinde kalıcı etkilere sahip olduğunu ileri sürmektedir. İktisadi bir şoktan sonra işsizlik oranı eski seviyesinin çok üzerinde bir patikaya oturacaktır. Bu görüşe göre uzun süre yüksek işsizlik yaşanması doğal işsizlik oranının eski seviyesine dönmesine engel olacaktır. Bu çalışmada OECD ve Türkiye ekonomisi için 1980-2016 yılları arasında işsizlik oranına karşılık gelen enflasyon oranları arasındaki doğrusal ilişkiden hareketle doğal işsizlik oranı ekonometrik olarak hesaplanmaya çalışılmıştır. Elde edilen katsayılar istatiksel olarak anlamlı ve iktisat teorisiyle uyumlu işaretlere sahiptir. Söz konusu dönemde Türkiye ekonomisi için doğal işsizlik oranı %9.14 seviyesinde hesaplanmıştır. OECD ülkeleri için ise İşsizlik oranı %1 puan artığında enflasyon oranı söz konusu dönem için ortalama olarak %0.9 puan azalmıştır. Doğal işsizlik oranı ise OECD ülkeleri için %6.12 olarak hesaplanmıştır. Bu sonuçlar aynı zamanda söz konusu ülkeler için enflasyon ile işsizlik arasındaki ödünleşmeyi gösteren Philips Eğrisi' nin katsayılarını göstermektedir.