Fahri özteke | Batman University (original) (raw)
Papers by Fahri özteke
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi, Oct 11, 2023
Dünya üzerindeki her şehrin özgün bir kuruluş ve kalkınma hikâyesi vardır. Batman, bu konuda kend... more Dünya üzerindeki her şehrin özgün bir kuruluş ve kalkınma hikâyesi vardır. Batman, bu konuda kendine has koşullar içinde “mucize” bir dönüşüme tanıklık etmiştir. Esasen Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir şehrin, hayli kısa sayılabilecek bir zaman diliminde böylesine hızlı büyümesinin temelinde yatan gerçek sebep Cumhuriyet’in kuruluş kotlarında gizlidir. Zira tarım ve hayvancılıkta olduğu gibi enerjide de kendi kendine yeterlilik ilkesinin hayata geçirilmesi Batman şehrini meydana getirdi. Batman, Raman dağından fışkıran nimetler üzerine kuruldu. Şehir inşa edilirken bir tarafta milli imkânlar devreye sokuldu, diğer taraftan dış dünya ile iletişime geçilerek yabancı uzmanlardan faydalanıldı. Türkiye’nin en önemli petrol üretim merkezinin gelişmesinde, ülke demir ağlarla örülürken yeni ulaşım olanaklarının sağlanması ve demografik yapıdaki hareketlilik son derece önemli rol oynadı. Devlet kontrolündeki liberalizm ile evrensel sanayi olgusuna entegrasyon çabaları Batman’ı köy olmaktan çıkartıp şehir yaptı. Bu çalışmada, Batman’ın 1940’lardan 21.yüzyıla geçirdiği modernleşme yolculuğu adım adım irdelendi. Arşiv kaynakları, süreli yayınlar ve orijinal eserlerden yararlanılarak bozkırda yükselen bir şehrin ilerleme süreci sosyoekonomik perspektifte kritize edildi. article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software./ Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi.
Millî Mücadele Döneminde Diyarbakır ve Çevresinde Din Adamlarının Faaliyetleri , 2023
Dünyanın ilk büyük uygarlıklarının inşa edildiği Güneydoğu Anadolu bölgesinde, eskiçağlardan ber... more Dünyanın ilk büyük uygarlıklarının inşa edildiği Güneydoğu Anadolu bölgesinde,
eskiçağlardan beri inançlar ve din adamları kitleler üzerinde büyük etkiler bıraktı.
Türk’ün son büyük bağımsızlık mücadelesi sırasında da bu sosyolojik gerçek bir kez daha
kendini gösterdi. Çoğu din adamı, Millî Mücadele döneminde bölge halkına Mustafa
Kemal Atatürk ve millî birliklere destek olmaları çağrısında bulundu. Amasya, Erzurum
ve Sivas’ta Türk vatanının bölünmez bütünlüğüne yönelik yapılan vurgu Diyarbakır
yöresinde millî şuura sahip din adamları tarafından seslendirildi. Müftüler, imam ve
hatipler, vaizler ve tarikat şeyhleri bir taraftan halkı cepheye mobilize ederken diğer
taraftan ayrılıkçı eylemlere karşı insanları uyardı. Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük
Taarruz öncesinde Diyarbakırlıların, Türk ordusuna yaptığı lojistik yardımlarda din
adamlarının söylemleri bir hayli etkili oldu. Bu çalışmada arşiv belgeleri, süreli yayınlar
ve orijinal kaynaklar ışığında spesifik olarak Millî Mücadele’ye arka çıkan Diyarbakırlı
manevi önderlerin çabaları göz önüne serildi. O kişilerin önemli bir bölümü, Anadolu
fetvasına imzalarını atarak tüm tehditleri hiçe saydı. Diyarbakır Müftüsü, Lice Müftüsü,
Silvan Müftüsü ve Ergani Müftüsünün yanı sıra onlarca din adamı, işgal edilmeyen
topraklarda ikamet etmelerine rağmen millî birlik ve beraberliğin pekişmesine katkı
sağladı. Diyarbakır yöresindeki cami, mescit ve dergâhlar din adamları tarafından
vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla kullanıldı. Bütün bu gayretler ülke genelinde
kardeşlik atmosferinin oluşmasında itici bir güç olarak öne çıktı.
Tarihî, Coğrafi ve Sosyokültürel Yönleriyle KULP, 2024
Tarihî, Coğrafi ve Sosyokültürel Yönleriyle KULP
Turkish historiography, which began with the inscriptions planted on the skirts of the Altai Moun... more Turkish historiography, which began with the inscriptions planted on the skirts of the Altai Mountains, grew up in the shadow of Arabs and Persians after the acceptance of Islam. In the Ottoman State XVII. foundation of the historiographership and our history began to gain an institutional identity. Despite the fact that the dominant element was the Turks, it was not possible to talk about a national understanding of history during the Ottoman period. In our contemporaryization history, the time of breaking II. During the Second Constitutional Period, our historiography began to acquire a more domestic and more scientific identity. Although it is considered late compared to the Western countries, the scientific institutionalization of Turkish historiography with a national understanding took place in the period of Ataturk. The Turkish Historical Society established by Atatürk has managed to become a roofing structure representing our historiography with a history of more than 1200 years. Although it seems unfounded as contradictory movements and opposition to the Turkish Historical Society, A. Zeki Velidi Togan XX. It is one of the few names that have made the most of the century's advancement of our history
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi, Jun 30, 2021
Social sciences studies journal (sssjournal), 2021
Asosjournal, 2017
Özet Eğitimci, bilim insanı, yazar, düşünür ve Türkiye Cumhuriyeti'nin II. Diyanet İşleri... more Özet Eğitimci, bilim insanı, yazar, düşünür ve Türkiye Cumhuriyeti'nin II. Diyanet İşleri Başkanı Şerafettin Yaltkaya, Türk çağdaşlaşmasının en hassas dönemlerinde yaşamıştır. İslamcı, kültür milliyetçisi ve çağdaşlaşma yanlısı fikirleriyle dikkat çekmiştir. İki yüze yakın makale, kitap ve çevirisi olan Yaltkaya gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cenaze namazını kaldırmıştır. Arapça'da Türkçe'ye yaptığı tercümeler, Diyanet İşleri Başkanlığı Dönemi'nde kaleme aldığı Türkçe hutbe kitapları ve ana dilde ibadete yeşil ışık yakmasıyla dil devriminin doğrudan destekçisi olmuştur. Dil devriminin hayata geçirilmesi sırasında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile koordineli çalışmalar yapmıştır. Yaltkaya dil devriminin tabana yayılması için camilerden de faydalanmıştır. Anahtar kelimeler: Yaltkaya, diyanet, dil devrimi, Cumhuriyet. Abstract Educator, scientist, writer, thinker and the Republic of Turkey II. The Director of Religious Affairs Şerafettin Yaltkaya lives in the most sensitive periods of Turkish modernization. Islamist, cultural nationalist and pro-modernist. Two hundred articles, books and translations of Yaltkaya veteran Mustafa Kemal Atatürk's funeral prayer have been removed. The translations he made in Turkish in Arabic have been a direct supporter of the language revolution with the green light of the Turkish sermon books and the main dilde prayer books that he received in the Presidency of Religious Affairs. During the passage of the language revolution, he worked in coordination with the Minister of National Education Hasan Ali Yücel. The Yaltaqaya also benefited from the mosques to spread the language revolution.
History studies, Aug 20, 2021
History Studies www.historystudies.net 1370 1370 13 / 4 Savaşları'nda Tokyo'daki yükseköğretim ge... more History Studies www.historystudies.net 1370 1370 13 / 4 Savaşları'nda Tokyo'daki yükseköğretim gençliğiyle kurulan diyalogda başat rol oynadı. Böylece Darülfünun bir nevi sıradan bir eğitim kurumu olmanın ötesine geçtiğini gösterdi. O dönemde, Uzakdoğu'nun küçük deviyle kurulan ilişkiler Cumhuriyet Türkiye'sine olumlu şekilde yansıdı.
Anadolu Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, Apr 1, 2021
Son yıllarda Millî Mücadele (1918-1923) üzerine yapılmış çalışmalarda belirgin bir artış olsa da ... more Son yıllarda Millî Mücadele (1918-1923) üzerine yapılmış çalışmalarda belirgin bir artış olsa da böylesi kritik bir savaşta, sağlık hizmetlerinin hangi koşullarda yürütüldüğüyle ilgili araştırmaların henüz yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu çalışmada milli güçler, Batı Anadolu’daki işgaller ve İnönü Muharebeleri sırasında düşman kuvvetleriyle çarpışırken nasıl bir sağlık organizasyonu meydana getirildiği ele alınmıştır. Söz konusu organizasyonda, Hilal-i Ahmer Cemiyetinin konumu somut verilere dayandırılarak irdelenmiştir. Bugün Türk Kızılayı olarak bilinen cemiyetin, uluslararası savaş hukuku ve insani ölçütleri referans kabul ederek hem Türkler hem de Yunanlılara ulaştırdığı hizmetler hakkında bilgi verilmiştir. Sağlıkla birlikte başka alanlarda da önemli işlevler yerine getirdiği orijinal kaynaklar bazında göz önüne serilmiştir. Türk tarafındaki bu gelişmelere karşılık, Yunan Salib-i Ahmer Cemiyetinin nasıl bir pozisyon takındığı kritize edilmiştir. Bu kapsamda cemiyetin bazı zamanlar tıbbi misyonerlik çalışmaları yürüttüğü bazı zamanlar da taraflar arasındaki gerilimi tırmandıracak etkinliklerde bulunduğu belirtilmiştir. Bizans ve Pontus Rum İmparatorluklarını yeniden kurma düşüncesine hizmet edip açtığı hastaneleri silah deposuna çeviren Salib-i Ahmerin, Anadolu’daki görünümünün bir sağlık kuruluşu olmaktan çok daha öteye geçtiği tezi desteklenmiştir. Siyasi ve askeri olaylardaki rollerinin yanı sıra her iki cemiyetin oluşturduğu sosyolojik imgenin değerlendirilmesi yapılmıştır.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Dünya üzerindeki her şehrin özgün bir kuruluş ve kalkınma hikâyesi vardır. Batman, bu konuda kend... more Dünya üzerindeki her şehrin özgün bir kuruluş ve kalkınma hikâyesi vardır. Batman, bu konuda kendine has koşullar içinde “mucize” bir dönüşüme tanıklık etmiştir. Esasen Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir şehrin, hayli kısa sayılabilecek bir zaman diliminde böylesine hızlı büyümesinin temelinde yatan gerçek sebep Cumhuriyet’in kuruluş kotlarında gizlidir. Zira tarım ve hayvancılıkta olduğu gibi enerjide de kendi kendine yeterlilik ilkesinin hayata geçirilmesi Batman şehrini meydana getirdi. Batman, Raman dağından fışkıran nimetler üzerine kuruldu. Şehir inşa edilirken bir tarafta milli imkânlar devreye sokuldu, diğer taraftan dış dünya ile iletişime geçilerek yabancı uzmanlardan faydalanıldı. Türkiye’nin en önemli petrol üretim merkezinin gelişmesinde, ülke demir ağlarla örülürken yeni ulaşım olanaklarının sağlanması ve demografik yapıdaki hareketlilik son derece önemli rol oynadı. Devlet kontrolündeki liberalizm ile evrensel sanayi olgusuna entegrasyon çabaları Batman’ı köy olmakta...
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2023
Dünya üzerindeki her şehrin özgün bir kuruluş ve kalkınma hikâyesi vardır. Batman, bu konuda kend... more Dünya üzerindeki her şehrin özgün bir kuruluş ve kalkınma hikâyesi vardır. Batman, bu konuda kendine has koşullar içinde “mucize” bir dönüşüme tanıklık etmiştir. Esasen Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir şehrin, hayli kısa sayılabilecek bir zaman diliminde böylesine hızlı büyümesinin temelinde yatan gerçek sebep Cumhuriyet’in kuruluş kotlarında gizlidir. Zira tarım ve hayvancılıkta olduğu gibi enerjide de kendi kendine yeterlilik ilkesinin hayata geçirilmesi Batman şehrini meydana getirdi. Batman, Raman dağından fışkıran nimetler üzerine kuruldu. Şehir inşa edilirken bir tarafta milli imkânlar devreye sokuldu, diğer taraftan dış dünya ile iletişime geçilerek yabancı uzmanlardan faydalanıldı. Türkiye’nin en önemli petrol üretim merkezinin gelişmesinde, ülke demir ağlarla örülürken yeni ulaşım olanaklarının sağlanması ve demografik yapıdaki hareketlilik son derece önemli rol oynadı. Devlet kontrolündeki liberalizm ile evrensel sanayi olgusuna entegrasyon çabaları Batman’ı köy olmaktan çıkartıp şehir yaptı. Bu çalışmada, Batman’ın 1940’lardan 21.yüzyıla geçirdiği modernleşme yolculuğu adım adım irdelendi. Arşiv kaynakları, süreli yayınlar ve orijinal eserlerden yararlanılarak bozkırda yükselen bir şehrin ilerleme süreci sosyoekonomik perspektifte kritize edildi. article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software./ Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi.
7th INTERNATIONAL NEW YORK CONFERENCE ON EVOLVING TRENDS IN INTERDISCIPLINARY RESEARCH & PRACTICES, 2022
Institutions, public fountains, mosques and masjids related to sects have not only shaped religio... more Institutions, public fountains, mosques and masjids related to sects have not only shaped religious life in the Islamic geography for centuries. They played an important role in the development of arts, crafts, science and social life. They became the center of many cultural events. However, as of the 17th century, an assimilation process began in the Turkish-Islamic society as well as in the rest. Especially madrasahs, dervish lodges, mausoleums and zawiyas became used for other purposes. In some foundation institutions, post fight and economic concerns took precedence over moral values. Many mosques and masjids were abandoned to their fate. In the face of this sad picture that emerged, people with political power or power made some savings. In fact, when you go before, II. It is understood that since the reign of Mehmet, some religious institutions began to fall into ruin under the name of endowment. During the time of the Committee of Union and Progress, which was a subcontractor of modern values, this issue was seriously dealt with and important legal regulations were made. When the defense of the homeland went beyond everything during the World War I and the National Struggle Period, the people living in religious institutions and the revolutionaries of the future met on a common ground. But after the proclamation of the Republic, the ranks became clear. The implementation of the principle of secularism and threats to this principle enabled different practices to come into play. In the times of Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü and Adnan Menderes, governments tried to find solutions by taking into account the sensitivities of the people on the one hand and the economic and financial conditions on the other. These places were put up for sale together with their lands, and they were even used as accommodation for soldiers. II. The harsh conditions brought about by World War II brought a different popularity to the issue. This critical issue, which somehow occupied the agenda in the 100-year period after the Second Constitutional Monarchy, still has aspects that await solution
Geçmişten Günümüze Uluslararası Ergani Sempozyumu, 2022
Cumhuriyet devrimlerinin temellerinde Rasyonalizm ve Pozitivizmin izleri mevcuttu. Bu paradigmala... more Cumhuriyet devrimlerinin temellerinde Rasyonalizm ve Pozitivizmin izleri mevcuttu. Bu paradigmalarla, gerçekleştirilen eylemler yüz yıllardır gelenek ve inançlarına bağlı biçimde yaşamış Türk toplumunda tarihte eşi görülmemiş bir dönüşüme yol açtı. Diyarbakır ve Elazığ’ın kesişme noktasında bulunan Ergani’de bahse konu dönüşümden nasibini aldı. Özelikle madencilik ekseni çevresinde atılan adımlar yörenin dokusunu önemli ölçüde değiştirdi. Ekonomik canlılık, Ergani halkının yaşamında yeni bir rota çizilmesini sağladı. Yörede Cumhuriyet şehirlerini çağrıştırır bir restorasyon süreci başladı. Bu çalışmada, Ergani’de gözle görülür bir şekilde yaşanan ekonomik farklılaşma arşiv kaynaklarına bağlı kalınarak ortaya kondu. Bir madenin sıradan bir yer altı zenginliği olmaktan ziyade, bölge halkının kaderini nasıl etkilediği açıklandı. Uzun süredir Ergani’de ikamet eden vatandaşların yaşananlar karşısında verdiği refleksler göz önüne serildi. Aşiretler, din adamları, memurlar ve diğer nüfuzlu kimselerin devrimler karşısında takındığı pozisyona dikkat çekildi. Genel anlamda Tek parti dönemi Ergani’sinde gerçekleşenler irdelendi. Mustafa Kemal Atatürk ve diğer devlet büyüklerinin Ergani’ye olan bakış açısı analiz edildi. Kronolojik sıralamaya göre tasnifi yapılan arşiv belgelerine ek olarak süreli yayınlardan, zabıt ceridelerinden ve orijinal kaynaklardan da faydalanıldı.
"ASKERİ, SİYASİ VE EKONOMİK YÖNLERİYLE BÜYÜK ZAFER`İN 100. YILI" ULUSLARARASI SEMPOZYUMU 8 HAZİRAN - 10 HAZİRAN 2022 BATMAN, 2022
Sakarya nehri mıntıkası bugün olduğu gibi Millî Mücadelede yıllarında da başta tahıl olmak üzere ... more Sakarya nehri mıntıkası bugün olduğu gibi Millî Mücadelede yıllarında da başta tahıl olmak üzere Anadolu’da çoğu tarım ürününün temin edildiği kritik yerlerden biri idi. Söz konusu bölgede yer alan Sivrihisar, Sakarya Muharebesi ile Büyük Taarruz’dan önce siyasi, sosyoekonomik ve askeri açılardan adeta bir üs konumundaydı. Tüm köy ve kasabaları Yunan birlikleri tarafından harabeye çevrilmiş ilçede Müftü Mehmet Ali Niyazi, halkı ulusal birliklere destek sağlaması hususunda mobilize edenlerin en başında geldi. Lojistik olarak Türk ordusuna arka çıkarken doğrudan sahaya indi. Sivrihisar Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kurulması için yoğun mesai harcadı. Ankara fetvasını onaylayarak kimi çevrelerde Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına karşı duyulan şüphelerin ortadan kalmasında etkili oldu. Sivrihisar Hilâl-i Ahmer İane Hey’etine alan açtı. Bu çalışmada, bir din görevlisinin tüm olanaksızlıklara rağmen vatan savunmasında neler yapabileceği ortaya konuldu. O günkü atmosferi nesnel bir biçimde betimlerken Cumhurbaşkanlığı Cumhuriyet Arşivi, Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivi, Kızılay Arşivi, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt ve Denetleme Başkanlığı Arşivi, süreli yayınlar ve orijinal kaynaklardan faydalanıldı.
Türk Fikir Hayatının Gelişmesinde Mehmet Şerafettin Yaltkaya’nın (1879- 1947) Rolü ve Nesnel Yaklaşımları, 2021
Tanzimat sonrası Türk aydınına en çok yakışan sıfat müstağrip. edebiyatımız bir gölge-edebiyat; d... more Tanzimat sonrası Türk aydınına en çok yakışan sıfat müstağrip. edebiyatımız bir gölge-edebiyat; düşüncemiz bir gölge-düşünce. Üç edebi nevi itibardadır: Taklit, intihal, tercüme… CEMIL MERIÇ MILLÎ MECMÛA
the Journal of Academic Social Sciences, 2017
Özet Eğitimci, bilim insanı, yazar, düşünür ve Türkiye Cumhuriyeti'nin II. Diyanet İşleri... more Özet Eğitimci, bilim insanı, yazar, düşünür ve Türkiye Cumhuriyeti'nin II. Diyanet İşleri Başkanı Şerafettin Yaltkaya, Türk çağdaşlaşmasının en hassas dönemlerinde yaşamıştır. İslamcı, kültür milliyetçisi ve çağdaşlaşma yanlısı fikirleriyle dikkat çekmiştir. İki yüze yakın makale, kitap ve çevirisi olan Yaltkaya gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cenaze namazını kaldırmıştır. Arapça'da Türkçe'ye yaptığı tercümeler, Diyanet İşleri Başkanlığı Dönemi'nde kaleme aldığı Türkçe hutbe kitapları ve ana dilde ibadete yeşil ışık yakmasıyla dil devriminin doğrudan destekçisi olmuştur. Dil devriminin hayata geçirilmesi sırasında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile koordineli çalışmalar yapmıştır. Yaltkaya dil devriminin tabana yayılması için camilerden de faydalanmıştır. Anahtar kelimeler: Yaltkaya, diyanet, dil devrimi, Cumhuriyet. Abstract Educator, scientist, writer, thinker and the Republic of Turkey II. The Director of Religious Affairs Şerafettin Yaltkaya lives in the most sensitive periods of Turkish modernization. Islamist, cultural nationalist and pro-modernist. Two hundred articles, books and translations of Yaltkaya veteran Mustafa Kemal Atatürk's funeral prayer have been removed. The translations he made in Turkish in Arabic have been a direct supporter of the language revolution with the green light of the Turkish sermon books and the main dilde prayer books that he received in the Presidency of Religious Affairs. During the passage of the language revolution, he worked in coordination with the Minister of National Education Hasan Ali Yücel. The Yaltaqaya also benefited from the mosques to spread the language revolution.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi, Oct 11, 2023
Dünya üzerindeki her şehrin özgün bir kuruluş ve kalkınma hikâyesi vardır. Batman, bu konuda kend... more Dünya üzerindeki her şehrin özgün bir kuruluş ve kalkınma hikâyesi vardır. Batman, bu konuda kendine has koşullar içinde “mucize” bir dönüşüme tanıklık etmiştir. Esasen Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir şehrin, hayli kısa sayılabilecek bir zaman diliminde böylesine hızlı büyümesinin temelinde yatan gerçek sebep Cumhuriyet’in kuruluş kotlarında gizlidir. Zira tarım ve hayvancılıkta olduğu gibi enerjide de kendi kendine yeterlilik ilkesinin hayata geçirilmesi Batman şehrini meydana getirdi. Batman, Raman dağından fışkıran nimetler üzerine kuruldu. Şehir inşa edilirken bir tarafta milli imkânlar devreye sokuldu, diğer taraftan dış dünya ile iletişime geçilerek yabancı uzmanlardan faydalanıldı. Türkiye’nin en önemli petrol üretim merkezinin gelişmesinde, ülke demir ağlarla örülürken yeni ulaşım olanaklarının sağlanması ve demografik yapıdaki hareketlilik son derece önemli rol oynadı. Devlet kontrolündeki liberalizm ile evrensel sanayi olgusuna entegrasyon çabaları Batman’ı köy olmaktan çıkartıp şehir yaptı. Bu çalışmada, Batman’ın 1940’lardan 21.yüzyıla geçirdiği modernleşme yolculuğu adım adım irdelendi. Arşiv kaynakları, süreli yayınlar ve orijinal eserlerden yararlanılarak bozkırda yükselen bir şehrin ilerleme süreci sosyoekonomik perspektifte kritize edildi. article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software./ Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi.
Millî Mücadele Döneminde Diyarbakır ve Çevresinde Din Adamlarının Faaliyetleri , 2023
Dünyanın ilk büyük uygarlıklarının inşa edildiği Güneydoğu Anadolu bölgesinde, eskiçağlardan ber... more Dünyanın ilk büyük uygarlıklarının inşa edildiği Güneydoğu Anadolu bölgesinde,
eskiçağlardan beri inançlar ve din adamları kitleler üzerinde büyük etkiler bıraktı.
Türk’ün son büyük bağımsızlık mücadelesi sırasında da bu sosyolojik gerçek bir kez daha
kendini gösterdi. Çoğu din adamı, Millî Mücadele döneminde bölge halkına Mustafa
Kemal Atatürk ve millî birliklere destek olmaları çağrısında bulundu. Amasya, Erzurum
ve Sivas’ta Türk vatanının bölünmez bütünlüğüne yönelik yapılan vurgu Diyarbakır
yöresinde millî şuura sahip din adamları tarafından seslendirildi. Müftüler, imam ve
hatipler, vaizler ve tarikat şeyhleri bir taraftan halkı cepheye mobilize ederken diğer
taraftan ayrılıkçı eylemlere karşı insanları uyardı. Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük
Taarruz öncesinde Diyarbakırlıların, Türk ordusuna yaptığı lojistik yardımlarda din
adamlarının söylemleri bir hayli etkili oldu. Bu çalışmada arşiv belgeleri, süreli yayınlar
ve orijinal kaynaklar ışığında spesifik olarak Millî Mücadele’ye arka çıkan Diyarbakırlı
manevi önderlerin çabaları göz önüne serildi. O kişilerin önemli bir bölümü, Anadolu
fetvasına imzalarını atarak tüm tehditleri hiçe saydı. Diyarbakır Müftüsü, Lice Müftüsü,
Silvan Müftüsü ve Ergani Müftüsünün yanı sıra onlarca din adamı, işgal edilmeyen
topraklarda ikamet etmelerine rağmen millî birlik ve beraberliğin pekişmesine katkı
sağladı. Diyarbakır yöresindeki cami, mescit ve dergâhlar din adamları tarafından
vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla kullanıldı. Bütün bu gayretler ülke genelinde
kardeşlik atmosferinin oluşmasında itici bir güç olarak öne çıktı.
Tarihî, Coğrafi ve Sosyokültürel Yönleriyle KULP, 2024
Tarihî, Coğrafi ve Sosyokültürel Yönleriyle KULP
Turkish historiography, which began with the inscriptions planted on the skirts of the Altai Moun... more Turkish historiography, which began with the inscriptions planted on the skirts of the Altai Mountains, grew up in the shadow of Arabs and Persians after the acceptance of Islam. In the Ottoman State XVII. foundation of the historiographership and our history began to gain an institutional identity. Despite the fact that the dominant element was the Turks, it was not possible to talk about a national understanding of history during the Ottoman period. In our contemporaryization history, the time of breaking II. During the Second Constitutional Period, our historiography began to acquire a more domestic and more scientific identity. Although it is considered late compared to the Western countries, the scientific institutionalization of Turkish historiography with a national understanding took place in the period of Ataturk. The Turkish Historical Society established by Atatürk has managed to become a roofing structure representing our historiography with a history of more than 1200 years. Although it seems unfounded as contradictory movements and opposition to the Turkish Historical Society, A. Zeki Velidi Togan XX. It is one of the few names that have made the most of the century's advancement of our history
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi, Jun 30, 2021
Social sciences studies journal (sssjournal), 2021
Asosjournal, 2017
Özet Eğitimci, bilim insanı, yazar, düşünür ve Türkiye Cumhuriyeti'nin II. Diyanet İşleri... more Özet Eğitimci, bilim insanı, yazar, düşünür ve Türkiye Cumhuriyeti'nin II. Diyanet İşleri Başkanı Şerafettin Yaltkaya, Türk çağdaşlaşmasının en hassas dönemlerinde yaşamıştır. İslamcı, kültür milliyetçisi ve çağdaşlaşma yanlısı fikirleriyle dikkat çekmiştir. İki yüze yakın makale, kitap ve çevirisi olan Yaltkaya gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cenaze namazını kaldırmıştır. Arapça'da Türkçe'ye yaptığı tercümeler, Diyanet İşleri Başkanlığı Dönemi'nde kaleme aldığı Türkçe hutbe kitapları ve ana dilde ibadete yeşil ışık yakmasıyla dil devriminin doğrudan destekçisi olmuştur. Dil devriminin hayata geçirilmesi sırasında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile koordineli çalışmalar yapmıştır. Yaltkaya dil devriminin tabana yayılması için camilerden de faydalanmıştır. Anahtar kelimeler: Yaltkaya, diyanet, dil devrimi, Cumhuriyet. Abstract Educator, scientist, writer, thinker and the Republic of Turkey II. The Director of Religious Affairs Şerafettin Yaltkaya lives in the most sensitive periods of Turkish modernization. Islamist, cultural nationalist and pro-modernist. Two hundred articles, books and translations of Yaltkaya veteran Mustafa Kemal Atatürk's funeral prayer have been removed. The translations he made in Turkish in Arabic have been a direct supporter of the language revolution with the green light of the Turkish sermon books and the main dilde prayer books that he received in the Presidency of Religious Affairs. During the passage of the language revolution, he worked in coordination with the Minister of National Education Hasan Ali Yücel. The Yaltaqaya also benefited from the mosques to spread the language revolution.
History studies, Aug 20, 2021
History Studies www.historystudies.net 1370 1370 13 / 4 Savaşları'nda Tokyo'daki yükseköğretim ge... more History Studies www.historystudies.net 1370 1370 13 / 4 Savaşları'nda Tokyo'daki yükseköğretim gençliğiyle kurulan diyalogda başat rol oynadı. Böylece Darülfünun bir nevi sıradan bir eğitim kurumu olmanın ötesine geçtiğini gösterdi. O dönemde, Uzakdoğu'nun küçük deviyle kurulan ilişkiler Cumhuriyet Türkiye'sine olumlu şekilde yansıdı.
Anadolu Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, Apr 1, 2021
Son yıllarda Millî Mücadele (1918-1923) üzerine yapılmış çalışmalarda belirgin bir artış olsa da ... more Son yıllarda Millî Mücadele (1918-1923) üzerine yapılmış çalışmalarda belirgin bir artış olsa da böylesi kritik bir savaşta, sağlık hizmetlerinin hangi koşullarda yürütüldüğüyle ilgili araştırmaların henüz yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu çalışmada milli güçler, Batı Anadolu’daki işgaller ve İnönü Muharebeleri sırasında düşman kuvvetleriyle çarpışırken nasıl bir sağlık organizasyonu meydana getirildiği ele alınmıştır. Söz konusu organizasyonda, Hilal-i Ahmer Cemiyetinin konumu somut verilere dayandırılarak irdelenmiştir. Bugün Türk Kızılayı olarak bilinen cemiyetin, uluslararası savaş hukuku ve insani ölçütleri referans kabul ederek hem Türkler hem de Yunanlılara ulaştırdığı hizmetler hakkında bilgi verilmiştir. Sağlıkla birlikte başka alanlarda da önemli işlevler yerine getirdiği orijinal kaynaklar bazında göz önüne serilmiştir. Türk tarafındaki bu gelişmelere karşılık, Yunan Salib-i Ahmer Cemiyetinin nasıl bir pozisyon takındığı kritize edilmiştir. Bu kapsamda cemiyetin bazı zamanlar tıbbi misyonerlik çalışmaları yürüttüğü bazı zamanlar da taraflar arasındaki gerilimi tırmandıracak etkinliklerde bulunduğu belirtilmiştir. Bizans ve Pontus Rum İmparatorluklarını yeniden kurma düşüncesine hizmet edip açtığı hastaneleri silah deposuna çeviren Salib-i Ahmerin, Anadolu’daki görünümünün bir sağlık kuruluşu olmaktan çok daha öteye geçtiği tezi desteklenmiştir. Siyasi ve askeri olaylardaki rollerinin yanı sıra her iki cemiyetin oluşturduğu sosyolojik imgenin değerlendirilmesi yapılmıştır.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Dünya üzerindeki her şehrin özgün bir kuruluş ve kalkınma hikâyesi vardır. Batman, bu konuda kend... more Dünya üzerindeki her şehrin özgün bir kuruluş ve kalkınma hikâyesi vardır. Batman, bu konuda kendine has koşullar içinde “mucize” bir dönüşüme tanıklık etmiştir. Esasen Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir şehrin, hayli kısa sayılabilecek bir zaman diliminde böylesine hızlı büyümesinin temelinde yatan gerçek sebep Cumhuriyet’in kuruluş kotlarında gizlidir. Zira tarım ve hayvancılıkta olduğu gibi enerjide de kendi kendine yeterlilik ilkesinin hayata geçirilmesi Batman şehrini meydana getirdi. Batman, Raman dağından fışkıran nimetler üzerine kuruldu. Şehir inşa edilirken bir tarafta milli imkânlar devreye sokuldu, diğer taraftan dış dünya ile iletişime geçilerek yabancı uzmanlardan faydalanıldı. Türkiye’nin en önemli petrol üretim merkezinin gelişmesinde, ülke demir ağlarla örülürken yeni ulaşım olanaklarının sağlanması ve demografik yapıdaki hareketlilik son derece önemli rol oynadı. Devlet kontrolündeki liberalizm ile evrensel sanayi olgusuna entegrasyon çabaları Batman’ı köy olmakta...
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2023
Dünya üzerindeki her şehrin özgün bir kuruluş ve kalkınma hikâyesi vardır. Batman, bu konuda kend... more Dünya üzerindeki her şehrin özgün bir kuruluş ve kalkınma hikâyesi vardır. Batman, bu konuda kendine has koşullar içinde “mucize” bir dönüşüme tanıklık etmiştir. Esasen Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bir şehrin, hayli kısa sayılabilecek bir zaman diliminde böylesine hızlı büyümesinin temelinde yatan gerçek sebep Cumhuriyet’in kuruluş kotlarında gizlidir. Zira tarım ve hayvancılıkta olduğu gibi enerjide de kendi kendine yeterlilik ilkesinin hayata geçirilmesi Batman şehrini meydana getirdi. Batman, Raman dağından fışkıran nimetler üzerine kuruldu. Şehir inşa edilirken bir tarafta milli imkânlar devreye sokuldu, diğer taraftan dış dünya ile iletişime geçilerek yabancı uzmanlardan faydalanıldı. Türkiye’nin en önemli petrol üretim merkezinin gelişmesinde, ülke demir ağlarla örülürken yeni ulaşım olanaklarının sağlanması ve demografik yapıdaki hareketlilik son derece önemli rol oynadı. Devlet kontrolündeki liberalizm ile evrensel sanayi olgusuna entegrasyon çabaları Batman’ı köy olmaktan çıkartıp şehir yaptı. Bu çalışmada, Batman’ın 1940’lardan 21.yüzyıla geçirdiği modernleşme yolculuğu adım adım irdelendi. Arşiv kaynakları, süreli yayınlar ve orijinal eserlerden yararlanılarak bozkırda yükselen bir şehrin ilerleme süreci sosyoekonomik perspektifte kritize edildi. article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software./ Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi.
7th INTERNATIONAL NEW YORK CONFERENCE ON EVOLVING TRENDS IN INTERDISCIPLINARY RESEARCH & PRACTICES, 2022
Institutions, public fountains, mosques and masjids related to sects have not only shaped religio... more Institutions, public fountains, mosques and masjids related to sects have not only shaped religious life in the Islamic geography for centuries. They played an important role in the development of arts, crafts, science and social life. They became the center of many cultural events. However, as of the 17th century, an assimilation process began in the Turkish-Islamic society as well as in the rest. Especially madrasahs, dervish lodges, mausoleums and zawiyas became used for other purposes. In some foundation institutions, post fight and economic concerns took precedence over moral values. Many mosques and masjids were abandoned to their fate. In the face of this sad picture that emerged, people with political power or power made some savings. In fact, when you go before, II. It is understood that since the reign of Mehmet, some religious institutions began to fall into ruin under the name of endowment. During the time of the Committee of Union and Progress, which was a subcontractor of modern values, this issue was seriously dealt with and important legal regulations were made. When the defense of the homeland went beyond everything during the World War I and the National Struggle Period, the people living in religious institutions and the revolutionaries of the future met on a common ground. But after the proclamation of the Republic, the ranks became clear. The implementation of the principle of secularism and threats to this principle enabled different practices to come into play. In the times of Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü and Adnan Menderes, governments tried to find solutions by taking into account the sensitivities of the people on the one hand and the economic and financial conditions on the other. These places were put up for sale together with their lands, and they were even used as accommodation for soldiers. II. The harsh conditions brought about by World War II brought a different popularity to the issue. This critical issue, which somehow occupied the agenda in the 100-year period after the Second Constitutional Monarchy, still has aspects that await solution
Geçmişten Günümüze Uluslararası Ergani Sempozyumu, 2022
Cumhuriyet devrimlerinin temellerinde Rasyonalizm ve Pozitivizmin izleri mevcuttu. Bu paradigmala... more Cumhuriyet devrimlerinin temellerinde Rasyonalizm ve Pozitivizmin izleri mevcuttu. Bu paradigmalarla, gerçekleştirilen eylemler yüz yıllardır gelenek ve inançlarına bağlı biçimde yaşamış Türk toplumunda tarihte eşi görülmemiş bir dönüşüme yol açtı. Diyarbakır ve Elazığ’ın kesişme noktasında bulunan Ergani’de bahse konu dönüşümden nasibini aldı. Özelikle madencilik ekseni çevresinde atılan adımlar yörenin dokusunu önemli ölçüde değiştirdi. Ekonomik canlılık, Ergani halkının yaşamında yeni bir rota çizilmesini sağladı. Yörede Cumhuriyet şehirlerini çağrıştırır bir restorasyon süreci başladı. Bu çalışmada, Ergani’de gözle görülür bir şekilde yaşanan ekonomik farklılaşma arşiv kaynaklarına bağlı kalınarak ortaya kondu. Bir madenin sıradan bir yer altı zenginliği olmaktan ziyade, bölge halkının kaderini nasıl etkilediği açıklandı. Uzun süredir Ergani’de ikamet eden vatandaşların yaşananlar karşısında verdiği refleksler göz önüne serildi. Aşiretler, din adamları, memurlar ve diğer nüfuzlu kimselerin devrimler karşısında takındığı pozisyona dikkat çekildi. Genel anlamda Tek parti dönemi Ergani’sinde gerçekleşenler irdelendi. Mustafa Kemal Atatürk ve diğer devlet büyüklerinin Ergani’ye olan bakış açısı analiz edildi. Kronolojik sıralamaya göre tasnifi yapılan arşiv belgelerine ek olarak süreli yayınlardan, zabıt ceridelerinden ve orijinal kaynaklardan da faydalanıldı.
"ASKERİ, SİYASİ VE EKONOMİK YÖNLERİYLE BÜYÜK ZAFER`İN 100. YILI" ULUSLARARASI SEMPOZYUMU 8 HAZİRAN - 10 HAZİRAN 2022 BATMAN, 2022
Sakarya nehri mıntıkası bugün olduğu gibi Millî Mücadelede yıllarında da başta tahıl olmak üzere ... more Sakarya nehri mıntıkası bugün olduğu gibi Millî Mücadelede yıllarında da başta tahıl olmak üzere Anadolu’da çoğu tarım ürününün temin edildiği kritik yerlerden biri idi. Söz konusu bölgede yer alan Sivrihisar, Sakarya Muharebesi ile Büyük Taarruz’dan önce siyasi, sosyoekonomik ve askeri açılardan adeta bir üs konumundaydı. Tüm köy ve kasabaları Yunan birlikleri tarafından harabeye çevrilmiş ilçede Müftü Mehmet Ali Niyazi, halkı ulusal birliklere destek sağlaması hususunda mobilize edenlerin en başında geldi. Lojistik olarak Türk ordusuna arka çıkarken doğrudan sahaya indi. Sivrihisar Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kurulması için yoğun mesai harcadı. Ankara fetvasını onaylayarak kimi çevrelerde Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına karşı duyulan şüphelerin ortadan kalmasında etkili oldu. Sivrihisar Hilâl-i Ahmer İane Hey’etine alan açtı. Bu çalışmada, bir din görevlisinin tüm olanaksızlıklara rağmen vatan savunmasında neler yapabileceği ortaya konuldu. O günkü atmosferi nesnel bir biçimde betimlerken Cumhurbaşkanlığı Cumhuriyet Arşivi, Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivi, Kızılay Arşivi, Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt ve Denetleme Başkanlığı Arşivi, süreli yayınlar ve orijinal kaynaklardan faydalanıldı.
Türk Fikir Hayatının Gelişmesinde Mehmet Şerafettin Yaltkaya’nın (1879- 1947) Rolü ve Nesnel Yaklaşımları, 2021
Tanzimat sonrası Türk aydınına en çok yakışan sıfat müstağrip. edebiyatımız bir gölge-edebiyat; d... more Tanzimat sonrası Türk aydınına en çok yakışan sıfat müstağrip. edebiyatımız bir gölge-edebiyat; düşüncemiz bir gölge-düşünce. Üç edebi nevi itibardadır: Taklit, intihal, tercüme… CEMIL MERIÇ MILLÎ MECMÛA
the Journal of Academic Social Sciences, 2017
Özet Eğitimci, bilim insanı, yazar, düşünür ve Türkiye Cumhuriyeti'nin II. Diyanet İşleri... more Özet Eğitimci, bilim insanı, yazar, düşünür ve Türkiye Cumhuriyeti'nin II. Diyanet İşleri Başkanı Şerafettin Yaltkaya, Türk çağdaşlaşmasının en hassas dönemlerinde yaşamıştır. İslamcı, kültür milliyetçisi ve çağdaşlaşma yanlısı fikirleriyle dikkat çekmiştir. İki yüze yakın makale, kitap ve çevirisi olan Yaltkaya gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün cenaze namazını kaldırmıştır. Arapça'da Türkçe'ye yaptığı tercümeler, Diyanet İşleri Başkanlığı Dönemi'nde kaleme aldığı Türkçe hutbe kitapları ve ana dilde ibadete yeşil ışık yakmasıyla dil devriminin doğrudan destekçisi olmuştur. Dil devriminin hayata geçirilmesi sırasında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile koordineli çalışmalar yapmıştır. Yaltkaya dil devriminin tabana yayılması için camilerden de faydalanmıştır. Anahtar kelimeler: Yaltkaya, diyanet, dil devrimi, Cumhuriyet. Abstract Educator, scientist, writer, thinker and the Republic of Turkey II. The Director of Religious Affairs Şerafettin Yaltkaya lives in the most sensitive periods of Turkish modernization. Islamist, cultural nationalist and pro-modernist. Two hundred articles, books and translations of Yaltkaya veteran Mustafa Kemal Atatürk's funeral prayer have been removed. The translations he made in Turkish in Arabic have been a direct supporter of the language revolution with the green light of the Turkish sermon books and the main dilde prayer books that he received in the Presidency of Religious Affairs. During the passage of the language revolution, he worked in coordination with the Minister of National Education Hasan Ali Yücel. The Yaltaqaya also benefited from the mosques to spread the language revolution.
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
Son yıllarda Milli Mücadele (1918-1923) üzerine yapılmış çalışmalarda belirgin bir artış olsa da ... more Son yıllarda Milli Mücadele (1918-1923) üzerine yapılmış çalışmalarda belirgin bir artış olsa da böylesi kritik bir savaşta, sağlık hizmetlerinin hangi koşullarda yürütüldüğüyle ilgili araştırmaların henüz yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu çalışmada milli güçler, Batı Anadolu’daki işgaller ve İnönü Muharebeleri sırasında düşman kuvvetleriyle çarpışırken nasıl bir sağlık organizasyonu meydana getirildiği ele alınmıştır. Söz konusu organizasyonda, Hilal-i Ahmer Cemiyetinin konumu somut verilere dayandırılarak irdelenmiştir. Bugün Türk Kızılayı olarak bilinen cemiyetin, uluslararası savaş hukuku ve insani ölçütleri referans kabul ederek hem Türkler hem de Yunanlılara ulaştırdığı hizmetler hakkında bilgi verilmiştir. Sağlıkla birlikte başka alanlarda da önemli işlevler yerine getirdiği orijinal kaynaklar bazında göz önüne serilmiştir. Türk tarafındaki bu gelişmelere karşılık, Yunan Salib-i Ahmer Cemiyetinin nasıl bir pozisyon takındığı kritize edilmiştir. Bu kapsamda cemiyetin bazı zamanlar misyonerlik çalışmaları yürüttüğü bazı zamanlar da taraflar arasındaki gerilimi tırmandıracak etkinliklerde bulunduğu belirtilmiştir. Bizans ve Pontus Rum İmparatorluklarını yeniden kurma düşüncesine hizmet eden Salib-i Ahmerin, Anadolu’daki görünümünün bir sağlık kuruluşu olmaktan öteye geçtiği tezi desteklenmiştir. Siyasi ve askeri olaylardaki rollerinin yanı sıra her iki cemiyetin oluşturduğu sosyolojik imgenin değerlendirilmesi yapılmıştır.
100. Yılında Milli Mücadele ve Atatürk, 2019
Anadolu ile Mezopotamya topraklarını birbirine bağlayan Silvan’da Milli Mücadele hareketine deste... more Anadolu ile Mezopotamya topraklarını birbirine bağlayan Silvan’da Milli Mücadele hareketine destek olunmasına önderlik eden belli başlı kişiler şunlardı: Belediye Başkanı Ahmet Hilmi Bey, Müftü Abdurrahman Efendi, halkın sözüne itibar ettiği ümeradanSadık Bey, tarikat üyelerinden Hasan Efendi, Yakup Efendi, Salih Efendi, Hüseyin Efendi ile meşayihten Şemsettin Efendi, Mehmet Efendi ve Hulusi Efendi. İzmir’in işgalinin ardından Silvan’ın ileri gelenleri 17 Mayıs 1919 günü İtilaf devletlerinin temsilcileri ve Sadaret makamına protesto telgrafı çekti.
INTERNATIONAL 6th BURSA SCIENTIFIC RESEARCH CONGRESS
Jeo-felsefe ilintili bir kuram olarak Anadoluculuk (Memleketçilik, Türkiyecilik), üzerinde yaşan... more Jeo-felsefe ilintili bir kuram olarak Anadoluculuk (Memleketçilik, Türkiyecilik), üzerinde
yaşanılan coğrafyayı “vatanlaştırırken geliştirme” temel prensibi çerçevesinde geçen yüzyıl
başlarında ortaya çıktı. Vatan aidiyeti, Anadolu-Türk kültürü, ortak tarih algısı, memleket
ilimciliği ve köylüyü refaha kavuşturmayı mitolaştıran düşünce “milli iktisat” politikaları
kapsamında gelişmeyi öncelikli amaç olarak benimsedi. Buradan hareketle, Anadoluculuğun
temsilcileri kalkınmanın evvela kırsaldan/köylerden başlatılması gerektiği savını ortaya attılar.
Köy okullarında ders müfredatlarının ekonomik uğraşılara bağlı kalınarak düzenlemesinin
kritik önem taşıdığını dile getirdiler. Eğitim sisteminin, etik ilkeler ekseninde ekonomik
faaliyetlere entegre edilmesine büyük önem atfettiler. Dışa bağımlılıktan kurtulmak adına ziraat
ve sanayi projelerinin birlikte koordine edilmesinin uzun vadede Türkiye’yi öncü devlet
konumuna yükselteceğini her platformda savundular. Sanayileşen köyler fikri aracılığıyla “köykent” söylemini ilk defa kamuoyunun gündemine taşıdılar. Başta madenler olmak üzere doğal
kaynakların en üst verimlilikte kullanılmasının, en kötü koşullarda dahi ülkenin kendini finanse
etmesine olanak tanıyacağını dillendirdiler. Yerli imkânlar ve ahlaki ilkeleri harmanlayarak
gelişmeyi savunan Anadoluculuğu analiz eden bu çalışma, düşüncenin yayın organları tek tek
taranarak meydana getirildi. Analitik bir perspektifle düşüncenin yeni yüzyılda Türk
ekonomisine sunacağı çözüm önerileri tahlil edildi. Arşiv belgeleri ve orijinal yayınlardan da
istifade edilen çalışma ile düşünceye yeniden işlevsellik kazandırılması hedeflendi.
Araştırmalar sırasında Nurettin Topçu, Remzi Oğuz Arık, Mehmet Emin Erişirgil, Samet
Ağaoğlu, Hamid Sadi Bey, Hilmi Ziya Ülken, Nusret Kemal Köymen ve Sait Tahsin Tekeli
yazılarına en çok müracaat edilen entelektüeller oldu.
Atatürk Ansiklopedisi, 2024
Osmanlıdan Cumhuriyet’e uzanan kritik evrede tarihi anlara tanıklık eden Mehmet Şerafettin Yaltka... more Osmanlıdan Cumhuriyet’e uzanan kritik evrede tarihi anlara tanıklık eden Mehmet Şerafettin Yaltkaya, 5 Ekim 1879
günü İstanbul Koca Mustafa semtinde dünyaya gözlerini açtı. Babası yıllarca Cerrahpaşa Camiinde imam hatiplik
yapmış Hafız Mehmet Arif Bey, annesi ise Anadolu kadını tipolojisine uygun Atiyye Hanım idi. Kallıoğulları lakabıyla
tanınan sülalesi, ticari sebeplerden dolayı Niğde’nin Sineson nahiyesinden gelerek İstanbul’a yerleşti. Çocukluğunu
Ahmet Kemalettin ve Ayşe Keşfiye isimli iki kardeşi ile birlikte büyüyerek geçirdi. Türk musiki tarihinde önemli bir yer
edinen büyük kardeşi Ahmet Kemalettin (1882-1939), davudi sesiyle İstanbul ve Rumeli’de nam salmıştı.
Erken yaşlardan başlayarak hem klasik hem de modern kurumlarda eğitim gören Yaltkaya, dokuz yaşında sıbyan
mektebinde okurken hafız olmayı başardı. O yıllarda Kur’an- ı Kerim hocasının verdiği Mehmet adını dil devriminden
sonra pek kullanmadı. Devrin önde gelen âlimlerinden Manastırlı İsmail Hakkı Efendi (1846-1912) ve İsmail Saib
Sencer’den (1873-1940) dersler aldı. Odabaşı Firuzağa İlkokulu, Davut Paşa Rüştiyesi ve Darülmualliminde okudu. Bu
sayede kelâm, tasavvuf, tarih, edebiyat, folklor ve tıp tarihi gibi birbirinden farklı alanlarda kalem oynatacak derecede
uzmanlaştı. Müderris olmayı çok istese de ilk olarak 1906-1908 yılları arasında Harbiye Nezaretinde kâtiplik yaptı.
Akabinde öğretmenliğe adım atınca kısa sürede saygın bir eğitimci olarak anılmaya başlandı.
Tarihî, Coğrafi ve Sosyokültürel Yönleriyle KULP, 2024
Tarihî, Coğrafi ve Sosyokültürel Yönleriyle KULP-KİTABI
MİLLÎ MÜCADELE YILLARINDA DİYARBAKIR'DA "PSİKOLOJİK SAVAŞ" TAKTİĞİNE DAİR ÖRNEKLEMELER
Özet İnsanlık tarihi, içinden geçilen dönemin koşullarına göre farklı türden savaş biçimlerine ta... more Özet İnsanlık tarihi, içinden geçilen dönemin koşullarına göre farklı türden savaş biçimlerine tanıklık etti. Bu noktada, kökü çok eski çağlara uzanan savaş çeşitlerinden biri de psikolojik savaştır. Modern matbaanın kullanımının yaygınlaşması ile psikolojik savaş, ciddi bir propaganda aygıtına dönüştü. İkinci Dünya Savaşı ile birlikte psikolojik savaş, barış zamanında dahi kullanılan bir silah oldu. Millî Mücadele yıllarında ise çoğu zaman milli güçler, azınlıklar ve işgal kuvvetleri psikolojik savaş yöntemlerine başvurdu. Elcezire Cephesi kumandanlığıyla irtibatlı Diyarbakır'da da buna dair birçok örnek yaşandı. Diyarbakır ve yakın çevresinde İngilizler, Ermenilerle işbirliği yaparak aşiret reislerine mektuplar yazdı. Bu yolla ayrılıkçı hareketleri körüklemeyi hedeflediler. Kürdistan Teâli cemiyeti merkezli ayaklanmaların çıkmasında kamuoyunda meydana getirilen algı ve kitle psikolojisinin yanlış kanalize edilmesi etkin rol oynadı. Fransızlarda, yörede karışıklıklar çıkartarak işgalleri daha geniş alana yaymaya çalıştı. Bütün bu olup bitenler karşısında vatanseverler tarafından mitingler düzenledi. Aynı süreçte din adamları fetvalar verdi, bazı yetkililer beyannameler yayınladı, milli teşkilatlar kuruldu ve Anadolu Ajansı sansür şubesi açarak şehirde psikolojik üstünlüğü kaptırmamaya özen gösterdi. "Moral birliği" ile "milli birlik" eş güdümlü şekilde işletildi. Birinci Dünya Savaşı'nda Araplar arasında olduğu gibi Millî Mücadele'de de Güneydoğu Anadolu'da, bir kopuş sürecinin başlaması psikolojik savaş yöntemleri aracılığıyla engellendi.
Ortaaçağ'dan Cumhuriyet'e Yeni Yaklaşımlar, 2022
Sosyal ve Beşerî Bilimlerde Araştırma ve Değerlendirmeler- III, 2021
Sosyal ve Beşerî Bilimlerde Araştırma ve Değerlendirmeler- I, 2021
kitabın yayın hakkı Gece Kitaplığı'na aittir. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin almadan... more kitabın yayın hakkı Gece Kitaplığı'na aittir. Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin almadan hiçbir yolla çoğaltılamaz.
TARİH YOLUNDA BİR ÖMÜR PROF.DR.İSMAİL ÖZÇELİK'E ARMAĞAN, 2019
İBADET DİLİNİN SADELEŞTİRİLMESİNE DİN ADAMLARININ VERDİĞİ REFLEKSLER (Tanzimat, Meşrutiyet ve Mil... more İBADET DİLİNİN SADELEŞTİRİLMESİNE DİN ADAMLARININ VERDİĞİ REFLEKSLER
(Tanzimat, Meşrutiyet ve Milli Mücadele Dönemlerinde)
Özet
İslam’ın tarihinde ana dilde ibadet sorunsalı ilk defa Hz. Ömer’in hilafet yıllarında gündeme geldi. İslamiyet’i kabullerinden kısa bir süre sonra Türkler bu konuyu hem tartışmaya hem de konuşmaya başladı. Karahanlılar, Anadolu Selçukluları, Beylikler, Akkoyunlular ve Osmanlılar zamanında meseleye ciddi şekilde eğilen din adamları ortaya çıktı. Bütün bu gelişmelerle beraber Türkçe ibadet konusunda ilk sistemli girişim 19. yüzyılın ikinci yarısında Ali Suavi ve Muallim Naci tarafından gerçekleştirildi. II. Meşrutiyet Dönemi’nde mantalite değişimiyle birlikte dinin sosyal yaşamı ilgilendiren yanlarının millileştirilmesini savunan düşünürlere din adamlarının büyük bir bölümü de destek verdi. I. Dünya Savaşı yılları ve Milli Mücadele Dönemi’nde askeri, siyasi ve ekonomik gelişmeler dinin sınırları içinde yer alan unsurların kitlelere bir takım mesajlar vermek için kullanılmasına yol açtı. Bu durumda ibadet dilinin sadeleştirilmesi daha çetrefilli bir konu haline geldi. Ana dilde ibadete dair Osmanlı-Türkiye tecrübesi Reform Avrupası’nda yaşananlardan birçok yönüyle farklılık arz etti. Bizdeki gelişmeler sadece laiklik ve çağdaşlaşma eksenli değildi. Vatan savunması, ekonominin düzlüğe çıkartılması, eğitim seviyesinin yükseltilmesi ve faydalı yurttaş yetiştirilmesi gibi temel konularla ibadet dilinin anlaşılır biçime getirilmesi arasında yakın bir ilişki kuruldu. Birbiri içine giren olaylar silsilesi sırasında din adamları toplumu harekete geçiren ve siyasi iktidarlara yol açan bir konumda oldular. Yaklaşık 150 yıl boyunca Türkçe Kur’an, Türkçe hutbe ve Türkçe namaz ana dilde ibadet konusunun üç sacayağını meydana getirdi. Türkçe Kur’an konusunda din adamlarının en dikkat çeken açmazı tam anlamıyla bir Türkçe meal ya da tefsir yazılıp yazılamayacağı idi. Türkçe hutbeye olumlu yaklaşan çoğunluğun dışında çok az bir kesim temkinli davrandı. Türkçe namaz diğer ikisinin arasına sıkışıp kaldı ve bu konuda en çağdaş kafalı din adamı dahi mesafe kat etmenin imkânsızlığını savundu.
KÜLTÜREL MİRAS VE TURİZM, 2019
Birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış Anadolu coğrafyası doğal olarak heykelcilik sanatında da zen... more Birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış Anadolu coğrafyası doğal olarak heykelcilik sanatında da zengin bir geçmişe sahiptir. Biz çalışmamızda, ana yörüngeden uzaklaşmadan Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile bağlantılı biçimde son 150 yıllık periyotta plastik sanatların nasıl bir gelişim süreci geçirdiğini irdeledik. Bölgenin yakın geçmişinde, heykelciliğin Türk Devrimi’nin başlamasıyla tekrar bir sanat dalı olarak hüsnü kabul gördüğünü il il verdiğimiz örneklerle ispata çalıştık. Türk Ocakları, Halkevleri, Köy Enstitüleri, Müzeler, Valilik ve Belediyelerin açtığı kurslar ve en sonunda üniversitelerin bölgede heykelciliğin ilerlemesine olan katkılarını göz önüne serdik. Atatürk Anıtları’nın şehir yapılanmasına olan etkileri, ideolojik iletileri aktarmadaki rolü ve kültür dönüşümündeki konumunu belirttik. Heykel üzerinden Güneydoğu Anadolu’nun sosyolojik yapısı hakkında değerlendirmelerde bulunduk.
Jeo-felsefe ilintili bir kuram olarak Anadoluculuk (Memleketçilik, Türkiyecilik), üzerinde yaşanı... more Jeo-felsefe ilintili bir kuram olarak Anadoluculuk (Memleketçilik, Türkiyecilik), üzerinde
yaşanılan coğrafyayı “vatanlaştırırken geliştirme” temel prensibi çerçevesinde geçen yüzyıl
başlarında ortaya çıktı. Vatan aidiyeti, Anadolu-Türk kültürü, ortak tarih algısı, memleket
ilimciliği ve köylüyü refaha kavuşturmayı mitolaştıran düşünce “milli iktisat” politikaları
kapsamında gelişmeyi öncelikli amaç olarak benimsedi. Buradan hareketle, Anadoluculuğun
temsilcileri kalkınmanın evvela kırsaldan/köylerden başlatılması gerektiği savını ortaya attılar.
Köy okullarında ders müfredatlarının ekonomik uğraşılara bağlı kalınarak düzenlemesinin
kritik önem taşıdığını dile getirdiler. Eğitim sisteminin, etik ilkeler ekseninde ekonomik
faaliyetlere entegre edilmesine büyük önem atfettiler. Dışa bağımlılıktan kurtulmak adına ziraat
ve sanayi projelerinin birlikte koordine edilmesinin uzun vadede Türkiye’yi öncü devlet
konumuna yükselteceğini her platformda savundular. Sanayileşen köyler fikri aracılığıyla “köykent”
söylemini ilk defa kamuoyunun gündemine taşıdılar. Başta madenler olmak üzere doğal
kaynakların en üst verimlilikte kullanılmasının, en kötü koşullarda dahi ülkenin kendini finanse
etmesine olanak tanıyacağını dillendirdiler. Yerli imkânlar ve ahlaki ilkeleri harmanlayarak
gelişmeyi savunan Anadoluculuğu analiz eden bu çalışma, düşüncenin yayın organları tek tek
taranarak meydana getirildi. Analitik bir perspektifle düşüncenin yeni yüzyılda Türk
ekonomisine sunacağı çözüm önerileri tahlil edildi. Arşiv belgeleri ve orijinal yayınlardan da
istifade edilen çalışma ile düşünceye yeniden işlevsellik kazandırılması hedeflendi.
Araştırmalar sırasında Nurettin Topçu, Remzi Oğuz Arık, Mehmet Emin Erişirgil, Samet
Ağaoğlu, Hamid Sadi Bey, Hilmi Ziya Ülken, Nusret Kemal Köymen ve Sait Tahsin Tekeli
yazılarına en çok müracaat edilen entelektüeller oldu.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ULUSLARARASI ERGANİ SEMPOZYUMU ÖZET KİTAPÇIĞI, 2023
Cumhuriyet devrimlerinin temellerinde Rasyonalizm ve Pozitivizmin izleri mevcuttu. Bu paradigmala... more Cumhuriyet devrimlerinin temellerinde Rasyonalizm ve Pozitivizmin izleri mevcuttu. Bu
paradigmalarla, gerçekleştirilen eylemler yüz yıllardır gelenek ve inançlarına bağlı
biçimde yaşamış Türk toplumunda tarihte eşi görülmemiş bir dönüşüme yol açtı.
Diyarbakır ve Elazığ’ın kesişme noktasında bulunan Ergani’de bahse konu dönüşümden
nasibini aldı. Özelikle madencilik ekseni çevresinde atılan adımlar yörenin dokusunu
önemli ölçüde değiştirdi. Ekonomik canlılık, Ergani halkının yaşamında yeni bir rota
çizilmesini sağladı. Yörede Cumhuriyet şehirlerini çağrıştırır bir restorasyon süreci
başladı. Bu çalışmada, Ergani’de gözle görülür bir şekilde yaşanan ekonomik farklılaşma
arşiv kaynaklarına bağlı kalınarak ortaya kondu. Bir madenin sıradan bir yer altı
zenginliği olmaktan ziyade, bölge halkının kaderini nasıl etkilediği açıklandı. Uzun
süredir Ergani’de ikamet eden vatandaşların yaşananlar karşısında verdiği refleksler göz
önüne serildi. Aşiretler, din adamları, memurlar ve diğer nüfuzlu kimselerin devrimler
karşısında takındığı pozisyona dikkat çekildi. Genel anlamda Tek parti dönemi
Ergani’sinde gerçekleşenler irdelendi. Mustafa Kemal Atatürk ve diğer devlet
büyüklerinin Ergani’ye olan bakış açısı analiz edildi. Kronolojik sıralamaya göre tasnifi
yapılan arşiv belgelerine ek olarak süreli yayınlardan, zabıt ceridelerinden ve orijinal
kaynaklardan da faydalanıldı.