Serkan Çınar | Celal Bayar University (original) (raw)
Papers by Serkan Çınar
İzmir İktisat Dergisi, 2024
Özet Üretimin ve ticaretin ülkeler arasında bölüşülmesi ve bu bölüşümden daha yüksek pay almak is... more Özet Üretimin ve ticaretin ülkeler arasında bölüşülmesi ve bu bölüşümden daha yüksek pay almak isteyenler ülkelerin karşılaştırmalı üstünlüklere dayanacak şekilde uzmanlaşmaya gitmeleri küresel ekonomide büyük önem arz etmektedir. Küresel üretimin, ülkelerin uzmanlık derecelerine göre farklı ülkelerde gerçekleştirilmesi durumu, küresel değer zincirleri terimi ile açıklanmaktadır. Küresel değer zincirlerinin ülke ekonomilerinde yarattığı avantaj ve dezavantajların akademik çalışmalarla incelenmesi uluslararası ticaret yazını açısından değer taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı, sekiz gelişmekte olan ülkede geriye ve ileriye dönük küresel değer zincirlerine katılımın belirleyicileri ile olan ilişkilerini panel veri analizi ile test etmektir. Elde edilen bulgular, sekiz ülkenin Dünya Bankası tarafından belirtilen dört farklı aşamadan birinci ve ikinci aşamayı (hammadde temini ve sınırlı imalat işlemleri) tamamlayarak ileri düzeyde imalat işlemlerine geçiş yaptığını göstermektedir. Bu ülkelerin iyi eğitimli işgücü, teknolojik gelişme, doğrudan yabancı yatırımlar ve politik istikrarı geliştirmek koşuluyla ileri düzeyde uzmanlaşma düzeyine erişebileceği düşünülmektedir.
Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Jun 30, 2015
Literature on the relationship between energy consumption and economic growth is based on two dif... more Literature on the relationship between energy consumption and economic growth is based on two different approaches that are supply-side and demand-side. The impact of renewable and non-renewable energy consumption on economic growth is investigated with traditional production function on supply-side approach. The relationship between renewable energy consumption, economic growth, CO 2 and energy prices is analyzed on demand-side approach. In this study, the impact of renewable resources on economic growth, which is the alternative of non-renewable resources that are insufficient and emit high-level CO 2 , have been examined and the variables that determines the consumption of renewable resources are inquired. For that reason, it has been created two different models as supply-side and demand –side. In the econometric analysis based on a Cobb-Douglas production function have been investigated the effects of renewable and non-renewable resources on economic growth from 1990 to 2013. Additionally, the determinants of the renewable energy resources are analyzed on demand-side approach.
Sustainability
In this study, the effects of financial and economic development on energy consumption and CO2 em... more In this study, the effects of financial and economic development on energy consumption and CO2 emissions are analyzed using multiple structural breaks, second-generation panel unit root tests, the Westerlund Cointegration Test, and PMG and MG estimators. Unlike classical studies, financial development is included, in the analysis, as an indicator of the accumulated capital as a result of industrial production that has been realized for many years. We conducted a panel data analysis on 13 developing countries for which we could obtain uninterrupted data in the Morgan Stanley Developing Countries index. We found significant relationships between economic growth, energy usage, and CO2 emissions. Financial development and carbon emissions are cointegrated in the long-term, and financial development is found to accelerate environmental pollution. Therefore, energy economists should consider the effect of financial development on energy use and carbon emissions in future studies. Policy-m...
Sanayi Devrimi’nden bu yana; gelişmiş ülkelerin küresel çevre kirliliğindeki payının yüksek olduğ... more Sanayi Devrimi’nden bu yana; gelişmiş ülkelerin küresel çevre kirliliğindeki payının yüksek olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte; çevre koruma unsurlarının önemi ortaya çıktıktan sonra, gelişmiş ülkeler dış ticaret ve yatırım yoluyla kirli endüstrilerini gelişmekte olan ülkelere taşıma eğilimine girmişlerdir. Dolayısıyla; günümüzde hızla sanayileşen gelişmekte olan ülkelerin kirlilikteki payı önemli ölçüde artmaktadır. Bu çalışmada Kirlilik Sığınağı Hipotezi ve Çevresel Kuznets Eğrisi (ÇKE) birlikte incelenmiştir. İnceleme sonucunda ÇKE’ye göre; kişi başına gelir ile CO2 emisyonu arasındaki ilişki gelişmiş ülkelerde ters-U; gelişmekte olan ülkelerde ise U şeklinde çıkmıştır. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde, kirlilik yaratan sektörlerin ihracattaki payı arttıkça CO2 salımının arttığı da bulgular arasındadır.It has-been a very well known fact that developing countries have had a higher share in creating environmental pollution since the Industrial Revolution. Besides this fact, in ...
International Journal of Global Warming, 2016
The aim of this study is to determine the effects of renewable and non-renewable energy resources... more The aim of this study is to determine the effects of renewable and non-renewable energy resources on economic growth in non-renewable natural resource poor and rich countries. For this purpose, a Cobb-Douglas production function is used by adding the energy source as an element of production from 1990 to 2012. In the models, the cointegration between resources and economic growth is tested by a panel cointegration technique. For long-term coefficient estimation, the panel autoregressive distributed lag (ARDL) test that is based on Pesaran et al. (1999) is used. According to the results of the pooled mean group (PMG), long-term and short-term results are consistent. Renewable resources have a relatively higher positive effect on economic growth in non-renewable natural resource rich countries. Moreover, these positive effects are higher in lower and upper middle-income countries (LMIC and UMIC) than in high-income countries (HIC). Our findings suggest LMIC and UMIC countries-especially in the group of non-renewable natural resource rich countries-value and consider the use of renewable energy resources for energy production decisions in their economic growth policies.
Gelismekte olan ulkelerde, ozellikle son 30 yildir, uluslararasi sermaye akimlarindaki dalgalanma... more Gelismekte olan ulkelerde, ozellikle son 30 yildir, uluslararasi sermaye akimlarindaki dalgalanmalarin dissal krizlere neden oldugu pek cok olay yasanmistir. Gerceklesen dis kaynakli mali krizler sonucunda, ekonomistler, ekonomik reformlarin optimal hizi ve sirasi konusunda daha sik tartismaya baslamistir. Bu tartismalar ozellikle, sermaye kontrollerinin uygulanmasina ve odemeler bilancosundaki sermaye hesabinin acikligina iliskindir. Calismanin ekonometrik analizinde, 1985-2011 yillari arasinda sermaye girisleri uzerinde kontroller uygulayan 7 ulke ve sermaye cikislari uzerinde kontroller uygulayan 3 ulke olmak uzere iki ayri panel seti icin uzun donem modeli tahmin edilmektedir. Uygulamada, panel veri setlerindeki yatay kesit bagimliligi, 2. Nesil birim kok testleri, yatay kesit bagimliligi ve yapisal kirilmalari dikkate alan esbutunlesme testi ve uzun donem katsayilarini tahminlemek icin Panel ARDL tahmincisi olarak, MG (Mean Group) ve PMG (Pooled Mean Group) tahmimcileri kullani...
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Aug 28, 2015
Anadolu University Journal of Social Sciences, 2012
Bu çalışmada, 1975-2008 döneminde OECD ülkeleri için GSYİH ve cari işlemler dengesi panel veriler... more Bu çalışmada, 1975-2008 döneminde OECD ülkeleri için GSYİH ve cari işlemler dengesi panel verileriyle birim kök testleri, eşbütünleşme testleri ve uzun dönem katsayıları araştırılmıştır. Araştırmada yatay kesit ba- ğımlılığı LM testleriyle sınanmış ve sonucunda 1. nesil birim kök testleri olan Levin-Lin ve Chu (LLC), Breitung, Im-Pesaran ve Shin (IPS), Fisher ADF, Fisher PP ve Hadri tahmincileri ile 2. nesil birim kök testleri olan SURADF (Seemingly Unrelated Regression Augmented Dickey-Fuller), CADF (Cross-Sectionally Augmented Dickey-Fuller) ve CIPS tahmincileri kullanılmıştır. Eşbütünleşmenin sınanması için ise Pedroni, Kao, Johansen-Fisher ve Westerlund eşbütünleşme testleri ve uzun dönem katsayılarının tahmini için DOLS tahmincilerinden PMGE (Pooled Mean Group Estimation) ve MGE (Mean Group Estimation) kullanılmıştır. Ekonometrik uygulamaların sonucunda, büyüme ile cari işlemler dengesi arasında eşbütünleşme ilişkisine ve istatistiki olarak anlamlı -0,2 ve -0,4 arasında deği- şen uzun dönem katsayılarına ulaşılmıştır.
İşletme ve iktisat çalışmaları dergisi, Oct 27, 2021
One of the key factors for achieving sustainable economic growth is the creation of an economic s... more One of the key factors for achieving sustainable economic growth is the creation of an economic structure that can develop patents and innovative products. Research and development (R&D) investments in green energy technologies and patents are the basis of the sustainable economic growth process. In this study, we examine the relationship between investments in green energy technologies and patents, energy prices, and environmental policies for Brazil, Russia, India, China, South Africa, and Turkey during the 1995-2018 period. To do so, we applied a long-term coefficient analysis considering cross-sectional dependency tests, second-generation unit root analyses, and a cointegration test considering structural breaks and crosssectional dependency by creating a demand-side equation based on panel data analysis. According to the findings, the number of green patents is affected positively in the long term by the stringency of environmental policies, government support for R&D expenses, electricity prices, and total patent registrations. Conversely, government support of fossil fuel consumption and increases in environmental taxes and electricity consumption reduce the number of green technology patents.
Çalışmanın amacı, son yıllarda özellikle gelişmekte olan ülkelerde istikrarsız bir süreç izleyen ... more Çalışmanın amacı, son yıllarda özellikle gelişmekte olan ülkelerde istikrarsız bir süreç izleyen mali politikaların sürdürülebilirliğinin araştırılmasıdır. Mali sürdürebilirlik kavramı, geleneksel olarak, dış borçların sürdürülebilirliği yardımıyla değerlendirilmiştir. Borçlanmanın olmadığı durumlarda ise, giderler ve kaynaklar arasındaki ilişki bu kavramın açıklanmasında kullanılmıştır. Çalışmada dış borç stoğunun durağanlık karakteri üzerinde durulacaktır. Ekonometrik analizde, her iki panel veri setine CD testlerinin uygulanması sonucunda, yatay kesit bağımlılığının varlığı kabul edildiğinden 2. nesil birim kök testlerinden SURADF (Seemingly Unrelated Regression Augmented Dickey-Fuller), MADF (Multivariate Augmented Dickey-Fuller), CADF (Cross-Sectionally Augmented Dickey-Fuller) ve CIPS (Cross-Sectionally Im-Pesaran-Shin) tahmincileri kullanılmıştır. Çalışmada uygulanan ekonometrik analizler sonucunda, 1980-2010 döneminde sekiz gelişmekte olan Brezilya, Çin, Şili, Hindistan, Meksika, Rusya, Güney Afrika, Türkiye nin mali politikalarının sürdürülemez olduğu sonucuna ulaşılmıştır.The purpose of this study, to investigate the sustainability of fiscal policy followed an unstable process in recent years, especially in developing countries. Traditionally the concept of fiscal sustainability was evaluated with the help of external debt sustainability. In the absence of borrowing, however, this concept was used to explain the relationship between costs and resources. In this study we investigate the stationary characteristic of foreign borrowing. According to our econometrics results we found that fiscal policies are unsustainable of eight developing countries - Brazil, China, Chile, India, Mexico, Russia, South Africa and Turkey- between 1980-2010 period. We found cross-section dependancy from our analysis. So the second generation unit root test was being studied. These test are SURADF (Seemingly Unrelated Regression Augmented Dickey-Fuller), MADF (Multivariate Augmented Dickey-Fuller), CADF (Cross-Sectionally Augmented Dickey-Fuller) ve CIPS (Cross-Sectionally Im-Pesaran-Shin)
Uludağ Üniversitesi, 2011
International Journal of Economics and Financial Issues, 2015
The purpose of this paper is to contribute to research probing the underlying role human capital ... more The purpose of this paper is to contribute to research probing the underlying role human capital plays on economic growth in 1985-2011 for 17 developed and developing countries. Firstly, we examined the determinants of human capabilities and formulated a new human capital index (comparative human capability index). Secondly, we analyzed the relationship between human capital and economic growth using the endogenous growth model. Results of the panel cointegration tests support a long-run positive relationship between human capital and economic growth in both developed and developing countries, however, our results show that human capital is more effective in developed countries than in developing countries.
Cari islemler acigi veren ulkelerde, yuksek reel faiz politikasi uygulayarak dis finansmanin ulus... more Cari islemler acigi veren ulkelerde, yuksek reel faiz politikasi uygulayarak dis finansmanin uluslararasi likiditeyi ulkeye cekerek saglanmasi istedigi firmalarin yurtdisindan daha dusuk maliyetli borclanmasini artirmaktadir. Ayrica, kuresel kriz donemlerinde uluslararasi konvertibilitesi yuksek olan guclu ulke paralarinin ekonomik islemlerde kullanilma orani da yukselmektedir. Borc dolarizasyonuna neden olan bu ve benzeri sureclerin, ozellikle yerel kuru istikrarsiz olan gelismekte olan ulkelerde kirilganliklar yaratmaktadir. Borc dolarizasyonu yuksek olan firmalarda, olusan bu kirilganliklar firma finansal yeterliligi ve gelecegi acisindan belirsizlikler olusturmaktadir. Bu calismada, 1996-2014 arasinda Turkiye’deki reel sektorun borc dolarizasyonunun bilanco degeri uzerinden yatirimlara olan etkisi incelenmektedir. Ozellikle gelismekte olan ulke ekonomilerinde reel sektorun yabanci para cinsinden borclanmasi bilanco degerleri uzerinde risk yaratmaktadir. Yerli para biriminin dege...
İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2016
Journal of Yaşar University, 2014
Ey International Congress on Economics I October 24 25 2013 Ankara Turkey, 2013
Para politikasi uygulamalarinda, para talebinin belirleyicileri ve kararliligi buyuk bir onem arz... more Para politikasi uygulamalarinda, para talebinin belirleyicileri ve kararliligi buyuk bir onem arz etmektedir. Para talebinin belirleyicileri ve kararliligi, istikrarli bir para politikasini olusturmak icin gerekli olan para talebi fonksiyonun tahmin edilebilmesini saglamaktadir. Makroekonomi teorisi uyarinca, herhangi bir ulkede para talebinin, ekonomik aktivitelerin olculmesine yarayan gelir ve firsat maliyetinin olculmesine yarayan faiz olmak uzere iki temel belirleyicisi bulunmaktadir. Mundell (1963) ise, oncu olarak, para talebini etkileyen bir diger faktor olarak doviz kurunu da fonksiyona dahil etmistir. Para talebinin, hem gelismis hem de gelismekte olan ulkelerde istikrarli olup olmadigini test eden bircok calisma bulunmaktadir. Bu calismalarin bircogu, para talebi fonksiyonunda yer alan degiskenler arasinda esbutunlesme iliskisini aramis ve olasi iliskinin uzun donemli kararli bir iliskinin isareti oldugunu ifade etmislerdir. Fakat Bahmani (2008) tarafindan da belirtildigi gibi esbutunlesme iliskisinin varligi para talebi fonksiyonunun kararliligini gostermemektir. Istikrarliligin testi icin Brown vd. (1975) tarafindan yazina kazandirilan CUSUM veya CUSUMSQ gibi kararlilik testlerini de yapmak gerekmektedir. Calismanin amaci, gelismekte olan ulkelerde uzun donemli para talebini etkileyen makro ekonomik degiskenlerin belirlenmesi ve istikrarli bir para politikasi icin gerekli olan para talebi kararliliginin tahminlenmesidir. Bu amacla, Bahmani (2008), Bahmani ve Kutan (2010), Bahmani-Oskooee, Kutan ve Xi (2013) calismalarina dayanan para talebi fonksiyonu panel veri analizleri kullanilarak incelenmektedir. Calismanin ekonometrik analiz kisminda, yatay kesit bagimliligi icin CD testleri, esbutunlesme varligini arastirmak icin Westerlund (2005) testi, uzun donem katsayilarina tahminlemek icin Panel ARDL modeline dayanan Pesaran (1999)’un PMG (Pooled Mean Group) ve MG (Mean Group) testleri ve son olarak para talebi fonksiyonunun kararliligi test etmek icin CUSUM ve CUSUMSQ testleri uygulanmaktadir. Calismada yapilan ekonometrik analizler sonucunda, modele dahil edilen panel ulkelerinde gelir ve doviz kurunun uzun donemli para talebinin onemli birer belirleyicisi oldugu ve para talebi fonksiyonun kararli oldugu sonucuna ulasilmaktadir.
the Journal of Academic Social Sciences, 2015
Post Keynesyenler, makro iktisadın kuramsal olarak bizzat iktisadi belirsizlik içinde var olduğun... more Post Keynesyenler, makro iktisadın kuramsal olarak bizzat iktisadi belirsizlik içinde var olduğunu ve para arzının da içsel (endojen) olarak belirlendiğini savunmaktadırlar. Post Keynesyenlere göre, monetaristlerin tersine, piyasa odaklı üretim ekonomisinde para arzı içsel olarak belirlenmektedir. Bu çalışmanın amacı, G7 olarak tanımlanan gelişmiş ülke ekonomileri kapsamında para arzı denkleminin tahmin edilmesi ve para arzının içsel olup olmadığının belirlenmesidir. Bu bağlamda, analize konu olan 7 ülkeden oluşturulan panel veri seti yardımıyla, 1980-2013 dönemine ait yıllık verileri kullanılarak ampirik bir model oluşturulmuştur. Ekonometrik analizde, öncelikle, CD testleriyle değişkenlerin yatay kesit bağımlılığı araştırılmış, ardından serilerdeki birim kökün varlığı 1. ve 2. nesil durağanlık testleriyle incelenmiştir. Westurlund ECM eşbütünleşme testi ile seriler arasındaki eşbütünleşik ilişkinin varlığı ispatlandıktan sonra, panel ARDL yöntemi ile uzun dönem regresyon katsayıları tahmin edilmiştir. Elde edilen ampirik bulgulara göre, gelişmiş ülkeler için Post Keynesyen kuramcılar tarafından savunulduğu gibi para arzının endojen olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Abant Izzet Baysal University Graduate School of Social Sciences, 2013
Direct foreign investments are the driving force behind economic growth and development. And inte... more Direct foreign investments are the driving force behind economic growth and development. And international investment in developing countries to benefit from these investments due to the nature and environment, while the domestic policies of both the receiving countries depends on investments. Foreign direct investment in a globalizing world is becoming an important factor in reducing world poverty. Therefore, the direct investment to countries on a global scale within the framework of common rules to determine the conditions are inevitable, because of economic development for developing countries, * Yrd. Doc. Dr., Celal Bayar Universitesi, IIBF, Iktisat Bolumu, e-posta:
Iktisadi Ve Idari Bilimler Dergisi, 2011
İzmir İktisat Dergisi, 2024
Özet Üretimin ve ticaretin ülkeler arasında bölüşülmesi ve bu bölüşümden daha yüksek pay almak is... more Özet Üretimin ve ticaretin ülkeler arasında bölüşülmesi ve bu bölüşümden daha yüksek pay almak isteyenler ülkelerin karşılaştırmalı üstünlüklere dayanacak şekilde uzmanlaşmaya gitmeleri küresel ekonomide büyük önem arz etmektedir. Küresel üretimin, ülkelerin uzmanlık derecelerine göre farklı ülkelerde gerçekleştirilmesi durumu, küresel değer zincirleri terimi ile açıklanmaktadır. Küresel değer zincirlerinin ülke ekonomilerinde yarattığı avantaj ve dezavantajların akademik çalışmalarla incelenmesi uluslararası ticaret yazını açısından değer taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı, sekiz gelişmekte olan ülkede geriye ve ileriye dönük küresel değer zincirlerine katılımın belirleyicileri ile olan ilişkilerini panel veri analizi ile test etmektir. Elde edilen bulgular, sekiz ülkenin Dünya Bankası tarafından belirtilen dört farklı aşamadan birinci ve ikinci aşamayı (hammadde temini ve sınırlı imalat işlemleri) tamamlayarak ileri düzeyde imalat işlemlerine geçiş yaptığını göstermektedir. Bu ülkelerin iyi eğitimli işgücü, teknolojik gelişme, doğrudan yabancı yatırımlar ve politik istikrarı geliştirmek koşuluyla ileri düzeyde uzmanlaşma düzeyine erişebileceği düşünülmektedir.
Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Jun 30, 2015
Literature on the relationship between energy consumption and economic growth is based on two dif... more Literature on the relationship between energy consumption and economic growth is based on two different approaches that are supply-side and demand-side. The impact of renewable and non-renewable energy consumption on economic growth is investigated with traditional production function on supply-side approach. The relationship between renewable energy consumption, economic growth, CO 2 and energy prices is analyzed on demand-side approach. In this study, the impact of renewable resources on economic growth, which is the alternative of non-renewable resources that are insufficient and emit high-level CO 2 , have been examined and the variables that determines the consumption of renewable resources are inquired. For that reason, it has been created two different models as supply-side and demand –side. In the econometric analysis based on a Cobb-Douglas production function have been investigated the effects of renewable and non-renewable resources on economic growth from 1990 to 2013. Additionally, the determinants of the renewable energy resources are analyzed on demand-side approach.
Sustainability
In this study, the effects of financial and economic development on energy consumption and CO2 em... more In this study, the effects of financial and economic development on energy consumption and CO2 emissions are analyzed using multiple structural breaks, second-generation panel unit root tests, the Westerlund Cointegration Test, and PMG and MG estimators. Unlike classical studies, financial development is included, in the analysis, as an indicator of the accumulated capital as a result of industrial production that has been realized for many years. We conducted a panel data analysis on 13 developing countries for which we could obtain uninterrupted data in the Morgan Stanley Developing Countries index. We found significant relationships between economic growth, energy usage, and CO2 emissions. Financial development and carbon emissions are cointegrated in the long-term, and financial development is found to accelerate environmental pollution. Therefore, energy economists should consider the effect of financial development on energy use and carbon emissions in future studies. Policy-m...
Sanayi Devrimi’nden bu yana; gelişmiş ülkelerin küresel çevre kirliliğindeki payının yüksek olduğ... more Sanayi Devrimi’nden bu yana; gelişmiş ülkelerin küresel çevre kirliliğindeki payının yüksek olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte; çevre koruma unsurlarının önemi ortaya çıktıktan sonra, gelişmiş ülkeler dış ticaret ve yatırım yoluyla kirli endüstrilerini gelişmekte olan ülkelere taşıma eğilimine girmişlerdir. Dolayısıyla; günümüzde hızla sanayileşen gelişmekte olan ülkelerin kirlilikteki payı önemli ölçüde artmaktadır. Bu çalışmada Kirlilik Sığınağı Hipotezi ve Çevresel Kuznets Eğrisi (ÇKE) birlikte incelenmiştir. İnceleme sonucunda ÇKE’ye göre; kişi başına gelir ile CO2 emisyonu arasındaki ilişki gelişmiş ülkelerde ters-U; gelişmekte olan ülkelerde ise U şeklinde çıkmıştır. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde, kirlilik yaratan sektörlerin ihracattaki payı arttıkça CO2 salımının arttığı da bulgular arasındadır.It has-been a very well known fact that developing countries have had a higher share in creating environmental pollution since the Industrial Revolution. Besides this fact, in ...
International Journal of Global Warming, 2016
The aim of this study is to determine the effects of renewable and non-renewable energy resources... more The aim of this study is to determine the effects of renewable and non-renewable energy resources on economic growth in non-renewable natural resource poor and rich countries. For this purpose, a Cobb-Douglas production function is used by adding the energy source as an element of production from 1990 to 2012. In the models, the cointegration between resources and economic growth is tested by a panel cointegration technique. For long-term coefficient estimation, the panel autoregressive distributed lag (ARDL) test that is based on Pesaran et al. (1999) is used. According to the results of the pooled mean group (PMG), long-term and short-term results are consistent. Renewable resources have a relatively higher positive effect on economic growth in non-renewable natural resource rich countries. Moreover, these positive effects are higher in lower and upper middle-income countries (LMIC and UMIC) than in high-income countries (HIC). Our findings suggest LMIC and UMIC countries-especially in the group of non-renewable natural resource rich countries-value and consider the use of renewable energy resources for energy production decisions in their economic growth policies.
Gelismekte olan ulkelerde, ozellikle son 30 yildir, uluslararasi sermaye akimlarindaki dalgalanma... more Gelismekte olan ulkelerde, ozellikle son 30 yildir, uluslararasi sermaye akimlarindaki dalgalanmalarin dissal krizlere neden oldugu pek cok olay yasanmistir. Gerceklesen dis kaynakli mali krizler sonucunda, ekonomistler, ekonomik reformlarin optimal hizi ve sirasi konusunda daha sik tartismaya baslamistir. Bu tartismalar ozellikle, sermaye kontrollerinin uygulanmasina ve odemeler bilancosundaki sermaye hesabinin acikligina iliskindir. Calismanin ekonometrik analizinde, 1985-2011 yillari arasinda sermaye girisleri uzerinde kontroller uygulayan 7 ulke ve sermaye cikislari uzerinde kontroller uygulayan 3 ulke olmak uzere iki ayri panel seti icin uzun donem modeli tahmin edilmektedir. Uygulamada, panel veri setlerindeki yatay kesit bagimliligi, 2. Nesil birim kok testleri, yatay kesit bagimliligi ve yapisal kirilmalari dikkate alan esbutunlesme testi ve uzun donem katsayilarini tahminlemek icin Panel ARDL tahmincisi olarak, MG (Mean Group) ve PMG (Pooled Mean Group) tahmimcileri kullani...
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Aug 28, 2015
Anadolu University Journal of Social Sciences, 2012
Bu çalışmada, 1975-2008 döneminde OECD ülkeleri için GSYİH ve cari işlemler dengesi panel veriler... more Bu çalışmada, 1975-2008 döneminde OECD ülkeleri için GSYİH ve cari işlemler dengesi panel verileriyle birim kök testleri, eşbütünleşme testleri ve uzun dönem katsayıları araştırılmıştır. Araştırmada yatay kesit ba- ğımlılığı LM testleriyle sınanmış ve sonucunda 1. nesil birim kök testleri olan Levin-Lin ve Chu (LLC), Breitung, Im-Pesaran ve Shin (IPS), Fisher ADF, Fisher PP ve Hadri tahmincileri ile 2. nesil birim kök testleri olan SURADF (Seemingly Unrelated Regression Augmented Dickey-Fuller), CADF (Cross-Sectionally Augmented Dickey-Fuller) ve CIPS tahmincileri kullanılmıştır. Eşbütünleşmenin sınanması için ise Pedroni, Kao, Johansen-Fisher ve Westerlund eşbütünleşme testleri ve uzun dönem katsayılarının tahmini için DOLS tahmincilerinden PMGE (Pooled Mean Group Estimation) ve MGE (Mean Group Estimation) kullanılmıştır. Ekonometrik uygulamaların sonucunda, büyüme ile cari işlemler dengesi arasında eşbütünleşme ilişkisine ve istatistiki olarak anlamlı -0,2 ve -0,4 arasında deği- şen uzun dönem katsayılarına ulaşılmıştır.
İşletme ve iktisat çalışmaları dergisi, Oct 27, 2021
One of the key factors for achieving sustainable economic growth is the creation of an economic s... more One of the key factors for achieving sustainable economic growth is the creation of an economic structure that can develop patents and innovative products. Research and development (R&D) investments in green energy technologies and patents are the basis of the sustainable economic growth process. In this study, we examine the relationship between investments in green energy technologies and patents, energy prices, and environmental policies for Brazil, Russia, India, China, South Africa, and Turkey during the 1995-2018 period. To do so, we applied a long-term coefficient analysis considering cross-sectional dependency tests, second-generation unit root analyses, and a cointegration test considering structural breaks and crosssectional dependency by creating a demand-side equation based on panel data analysis. According to the findings, the number of green patents is affected positively in the long term by the stringency of environmental policies, government support for R&D expenses, electricity prices, and total patent registrations. Conversely, government support of fossil fuel consumption and increases in environmental taxes and electricity consumption reduce the number of green technology patents.
Çalışmanın amacı, son yıllarda özellikle gelişmekte olan ülkelerde istikrarsız bir süreç izleyen ... more Çalışmanın amacı, son yıllarda özellikle gelişmekte olan ülkelerde istikrarsız bir süreç izleyen mali politikaların sürdürülebilirliğinin araştırılmasıdır. Mali sürdürebilirlik kavramı, geleneksel olarak, dış borçların sürdürülebilirliği yardımıyla değerlendirilmiştir. Borçlanmanın olmadığı durumlarda ise, giderler ve kaynaklar arasındaki ilişki bu kavramın açıklanmasında kullanılmıştır. Çalışmada dış borç stoğunun durağanlık karakteri üzerinde durulacaktır. Ekonometrik analizde, her iki panel veri setine CD testlerinin uygulanması sonucunda, yatay kesit bağımlılığının varlığı kabul edildiğinden 2. nesil birim kök testlerinden SURADF (Seemingly Unrelated Regression Augmented Dickey-Fuller), MADF (Multivariate Augmented Dickey-Fuller), CADF (Cross-Sectionally Augmented Dickey-Fuller) ve CIPS (Cross-Sectionally Im-Pesaran-Shin) tahmincileri kullanılmıştır. Çalışmada uygulanan ekonometrik analizler sonucunda, 1980-2010 döneminde sekiz gelişmekte olan Brezilya, Çin, Şili, Hindistan, Meksika, Rusya, Güney Afrika, Türkiye nin mali politikalarının sürdürülemez olduğu sonucuna ulaşılmıştır.The purpose of this study, to investigate the sustainability of fiscal policy followed an unstable process in recent years, especially in developing countries. Traditionally the concept of fiscal sustainability was evaluated with the help of external debt sustainability. In the absence of borrowing, however, this concept was used to explain the relationship between costs and resources. In this study we investigate the stationary characteristic of foreign borrowing. According to our econometrics results we found that fiscal policies are unsustainable of eight developing countries - Brazil, China, Chile, India, Mexico, Russia, South Africa and Turkey- between 1980-2010 period. We found cross-section dependancy from our analysis. So the second generation unit root test was being studied. These test are SURADF (Seemingly Unrelated Regression Augmented Dickey-Fuller), MADF (Multivariate Augmented Dickey-Fuller), CADF (Cross-Sectionally Augmented Dickey-Fuller) ve CIPS (Cross-Sectionally Im-Pesaran-Shin)
Uludağ Üniversitesi, 2011
International Journal of Economics and Financial Issues, 2015
The purpose of this paper is to contribute to research probing the underlying role human capital ... more The purpose of this paper is to contribute to research probing the underlying role human capital plays on economic growth in 1985-2011 for 17 developed and developing countries. Firstly, we examined the determinants of human capabilities and formulated a new human capital index (comparative human capability index). Secondly, we analyzed the relationship between human capital and economic growth using the endogenous growth model. Results of the panel cointegration tests support a long-run positive relationship between human capital and economic growth in both developed and developing countries, however, our results show that human capital is more effective in developed countries than in developing countries.
Cari islemler acigi veren ulkelerde, yuksek reel faiz politikasi uygulayarak dis finansmanin ulus... more Cari islemler acigi veren ulkelerde, yuksek reel faiz politikasi uygulayarak dis finansmanin uluslararasi likiditeyi ulkeye cekerek saglanmasi istedigi firmalarin yurtdisindan daha dusuk maliyetli borclanmasini artirmaktadir. Ayrica, kuresel kriz donemlerinde uluslararasi konvertibilitesi yuksek olan guclu ulke paralarinin ekonomik islemlerde kullanilma orani da yukselmektedir. Borc dolarizasyonuna neden olan bu ve benzeri sureclerin, ozellikle yerel kuru istikrarsiz olan gelismekte olan ulkelerde kirilganliklar yaratmaktadir. Borc dolarizasyonu yuksek olan firmalarda, olusan bu kirilganliklar firma finansal yeterliligi ve gelecegi acisindan belirsizlikler olusturmaktadir. Bu calismada, 1996-2014 arasinda Turkiye’deki reel sektorun borc dolarizasyonunun bilanco degeri uzerinden yatirimlara olan etkisi incelenmektedir. Ozellikle gelismekte olan ulke ekonomilerinde reel sektorun yabanci para cinsinden borclanmasi bilanco degerleri uzerinde risk yaratmaktadir. Yerli para biriminin dege...
İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2016
Journal of Yaşar University, 2014
Ey International Congress on Economics I October 24 25 2013 Ankara Turkey, 2013
Para politikasi uygulamalarinda, para talebinin belirleyicileri ve kararliligi buyuk bir onem arz... more Para politikasi uygulamalarinda, para talebinin belirleyicileri ve kararliligi buyuk bir onem arz etmektedir. Para talebinin belirleyicileri ve kararliligi, istikrarli bir para politikasini olusturmak icin gerekli olan para talebi fonksiyonun tahmin edilebilmesini saglamaktadir. Makroekonomi teorisi uyarinca, herhangi bir ulkede para talebinin, ekonomik aktivitelerin olculmesine yarayan gelir ve firsat maliyetinin olculmesine yarayan faiz olmak uzere iki temel belirleyicisi bulunmaktadir. Mundell (1963) ise, oncu olarak, para talebini etkileyen bir diger faktor olarak doviz kurunu da fonksiyona dahil etmistir. Para talebinin, hem gelismis hem de gelismekte olan ulkelerde istikrarli olup olmadigini test eden bircok calisma bulunmaktadir. Bu calismalarin bircogu, para talebi fonksiyonunda yer alan degiskenler arasinda esbutunlesme iliskisini aramis ve olasi iliskinin uzun donemli kararli bir iliskinin isareti oldugunu ifade etmislerdir. Fakat Bahmani (2008) tarafindan da belirtildigi gibi esbutunlesme iliskisinin varligi para talebi fonksiyonunun kararliligini gostermemektir. Istikrarliligin testi icin Brown vd. (1975) tarafindan yazina kazandirilan CUSUM veya CUSUMSQ gibi kararlilik testlerini de yapmak gerekmektedir. Calismanin amaci, gelismekte olan ulkelerde uzun donemli para talebini etkileyen makro ekonomik degiskenlerin belirlenmesi ve istikrarli bir para politikasi icin gerekli olan para talebi kararliliginin tahminlenmesidir. Bu amacla, Bahmani (2008), Bahmani ve Kutan (2010), Bahmani-Oskooee, Kutan ve Xi (2013) calismalarina dayanan para talebi fonksiyonu panel veri analizleri kullanilarak incelenmektedir. Calismanin ekonometrik analiz kisminda, yatay kesit bagimliligi icin CD testleri, esbutunlesme varligini arastirmak icin Westerlund (2005) testi, uzun donem katsayilarina tahminlemek icin Panel ARDL modeline dayanan Pesaran (1999)’un PMG (Pooled Mean Group) ve MG (Mean Group) testleri ve son olarak para talebi fonksiyonunun kararliligi test etmek icin CUSUM ve CUSUMSQ testleri uygulanmaktadir. Calismada yapilan ekonometrik analizler sonucunda, modele dahil edilen panel ulkelerinde gelir ve doviz kurunun uzun donemli para talebinin onemli birer belirleyicisi oldugu ve para talebi fonksiyonun kararli oldugu sonucuna ulasilmaktadir.
the Journal of Academic Social Sciences, 2015
Post Keynesyenler, makro iktisadın kuramsal olarak bizzat iktisadi belirsizlik içinde var olduğun... more Post Keynesyenler, makro iktisadın kuramsal olarak bizzat iktisadi belirsizlik içinde var olduğunu ve para arzının da içsel (endojen) olarak belirlendiğini savunmaktadırlar. Post Keynesyenlere göre, monetaristlerin tersine, piyasa odaklı üretim ekonomisinde para arzı içsel olarak belirlenmektedir. Bu çalışmanın amacı, G7 olarak tanımlanan gelişmiş ülke ekonomileri kapsamında para arzı denkleminin tahmin edilmesi ve para arzının içsel olup olmadığının belirlenmesidir. Bu bağlamda, analize konu olan 7 ülkeden oluşturulan panel veri seti yardımıyla, 1980-2013 dönemine ait yıllık verileri kullanılarak ampirik bir model oluşturulmuştur. Ekonometrik analizde, öncelikle, CD testleriyle değişkenlerin yatay kesit bağımlılığı araştırılmış, ardından serilerdeki birim kökün varlığı 1. ve 2. nesil durağanlık testleriyle incelenmiştir. Westurlund ECM eşbütünleşme testi ile seriler arasındaki eşbütünleşik ilişkinin varlığı ispatlandıktan sonra, panel ARDL yöntemi ile uzun dönem regresyon katsayıları tahmin edilmiştir. Elde edilen ampirik bulgulara göre, gelişmiş ülkeler için Post Keynesyen kuramcılar tarafından savunulduğu gibi para arzının endojen olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
Abant Izzet Baysal University Graduate School of Social Sciences, 2013
Direct foreign investments are the driving force behind economic growth and development. And inte... more Direct foreign investments are the driving force behind economic growth and development. And international investment in developing countries to benefit from these investments due to the nature and environment, while the domestic policies of both the receiving countries depends on investments. Foreign direct investment in a globalizing world is becoming an important factor in reducing world poverty. Therefore, the direct investment to countries on a global scale within the framework of common rules to determine the conditions are inevitable, because of economic development for developing countries, * Yrd. Doc. Dr., Celal Bayar Universitesi, IIBF, Iktisat Bolumu, e-posta:
Iktisadi Ve Idari Bilimler Dergisi, 2011