Şener Şükrü Yiğitler | Bitlis Eren University (original) (raw)
Papers by Şener Şükrü Yiğitler
Dicle üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü dergisi, Feb 27, 2024
Cumhuriyet'in 100. Yılında Uluslararası Tarih, Kültür, Dil ve Sanat Bağlamında Bitlis Sempozyumu, 2023
En eski çağlardan bu yana ticaret yollarının kesişme noktasındaki konumu sayesinde yabancı gezgin... more En eski çağlardan bu yana ticaret yollarının kesişme noktasındaki konumu sayesinde yabancı gezginlerinin uğrak yerlerinden biri olan Bitlis, sahip olduğu doğal, tarihi ve kültürel zenginliklerle ziyaretçilerini büyülemiş; özellikle 18. ve 19. yy. İngiliz ve Ermeni edebiyatlarında siyasi, tarihi ve
demografik önemine atıfla pek çok gezi kitabında kayıtlara geçmiştir. Bununla beraber, Bitlis’in Türk gezi edebiyatında hak ettiği ilgiyi gördüğünü iddia etmek zordur. 1655 1656 yıllarında Bitlis ve çevresini ayrıntılı biçimde gezen ve ünlü Seyahatname’sinde anlatan Evliya Çelebi’nin ardından uzun bir ilgisizlik söz konusudur. Cumhuriyetin ilanından sonra, yurdun dört bir yanına ulaşma, yeni rejimin değerlerini, ilkelerini taşıma gayretiyle bu havaliye ilk ziyareti gerçekleştirenler arasında doğu illerindeki etnografya çalışmalarıyla tanınmış bir Cumhuriyet aydını olan Kadri Kemal Kop vardır. Çocuklar için kaleme aldığı Uçakla Ankara’dan Van Gölüne (1945) adlı kitabında ağırlıklı olarak Van ve Van Gölü’nden söz eden Kop, bu kitabın devamı niteliğindeki Doğu İllerinde Geziler’le (1945) ülkenin doğusunu özellikle küçük okurlara tanıtmayı amaçlar. Bundan birkaç yıl sonra, rejimin resmi yayın organı niteliğindeki Cumhuriyet gazetesinin Diyarbakır’dan başlayarak Ağrı’ya kadar uzanacak bir röportaj dizisi yazmak üzere Güneydoğu ve Doğu Anadolu illerine gönderdiği Yaşar Kemal’i bu bölgede görürüz. Doğu Anadolu’yla ilgili “Doğuda İnanılmaz Şeyler Gördüm”, “Mağara İnsanları” gibi çarpıcı başlıklar taşıyan Yaşar Kemal’in gezi-röportaj türündeki yazıları ortaya koyduğu memleket gerçekleriyle Türk aydınları üzerinde büyük bir şok etkisi yaratır. Aradan geçen yıllar bölgede görece bir iyileşme sağlar ve Bitlis ve çevresini anlatan gezgin-yazarların sonuncusu Abdullah Tekin’in 1980 tarihli Van Gölü-Güzelim Yaşam kitabı bölgenin doğal güzelliklerini pastoral-pitoresk bir üslupla ortaya koyar.
Bu bildiride, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’si, Kadri Kemal Kop’un çocuk gezi edebiyatı kitapları Uçakla Ankara’dan Van’a ve Doğu İllerinde Geziler, Yaşar Kemal’in bölgeyi
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi-Cumhuriyet Özel Sayısı, 2023
Erken Cumhuriyet döneminin önemli yazarlarından Şükûfe Nihal Başar, aynı zamanda, Darülfünûn’dan ... more Erken Cumhuriyet döneminin önemli yazarlarından Şükûfe Nihal Başar, aynı zamanda, Darülfünûn’dan mezun olan ilk kadın coğrafyacıdır. Gezi türündeki Finlandiya ve Domaniç Dağlarının Yolcusu kitaplarının yazarı, mesleki nedenler dışında coğrafyaya özel bir ilgi gösterir; Anadolu coğrafyasına milli romantik bir duyuşla kaleme aldığı roman, şiir ve gazete yazılarında yer verir. Anadolculuk akımının etkilerini belirgin biçimde taşıyan toplumcu gerçekçi eserlerinde Birinci Dünya Savaşı’ndan Milli Mücadele’ye, ulusal bilinçlenmeden Anadolu’nun vatanlaşmasına kadar farklı konuları ele alır. Eserlerinde resmi söylemin argümanlarını yeniden üreten Cumhuriyet aydınlarının romantik bir iyimserlikle mistifiye ettikleri köy yaşantısı, seyahatin yeni yerler keşfetme deneyimi yaşattığı, vatanseverliği ve yaratıcılığı artırdığı inancıyla Anadolu’yu en uzak köşelerine kadar bizzat gezen Şükûfe Nihal’in eserlerinde gerçekçi bir biçimde ele alınır. Birinci Dünya Savaşı sonunda köyleri, şehirleri yerle bir edilen Anadolu’nun yeniden vatan haline gelişini anlattığı Çölde Sabah Oluyor!’da (1951) Cumhuriyet öncesi ve sonrasını objektif bir yaklaşımla karşılaştırmaya çalışır. İdealist ve çalışkan bir devlet memuru olan Adnan Hocagil’in başından geçen maceralarla köy kalkınması düşüncesini işlerken, hikâyenin arka planında yüzyıllar boyunca yeterince tanınmamış, Türk aydını için ‘terra incognita’ bir çöl olarak kalmış Anadolu’yu yurt sevgisi ve ortak yaşama arzusu çerçevesinde keşfeder.
Türkbilig, 2023
Van Gölü ve çevresi yüksek dağlar üzerinde büyük bir gölden meydana gelen özgül bir ekosistem ve ... more Van Gölü ve çevresi yüksek dağlar üzerinde büyük bir gölden meydana gelen özgül bir ekosistem ve en eski çağlardan bu yana farklı toplumların iç içe yaşadığı yeryüzünün önemli medeniyet havzalarından biridir. Pre-modern dünyanın yerli ve yabancı seyahatnamelerinde kayda değer bir durak olarak işaretlenen Van Gölü ve çevresi, Yenileşme dönemi Türk gezi edebiyatına da konu olmaya devam etmiştir. Bu çalışmada Kadri Kemal Kop, Yaşar Kemal ve Abdullah Tekin’in eserleri betimsel içerik analizi yöntemiyle incelenmiş; bugün Türkiye’nin önemli turizmkültür merkezlerinden biri olan Van Gölü havzasıyla ilgili söz konusu eserlerde anlatılan doğal güzellikler, tarihi olaylar, gelenek ve görenekler, efsaneler, halk inanışları tespit edilmiştir.
Sosyal bilimler enstitüsü dergisi, Jun 30, 2022
Hasan Ali Toptaş çağdaş Türk edebiyatının kendi anlatı dünyasını, dilini ve tarzını kurmuş, özgün... more Hasan Ali Toptaş çağdaş Türk edebiyatının kendi anlatı dünyasını, dilini ve tarzını kurmuş, özgün yazarlarından biridir. Diğer bilim dallarının tartışma konularına edebiyatta alan açmasıyla bilinen bir yazar olarak Toptaş, Uykuların Doğusu’nda (2005) ‘döngüsel zaman’ izleğini hem içerik hem biçim bakımından anlatısının bütününe yerleştirir. Anlatı boyunca farklı zamanlar arasında bir sarmal oluşturan yazar, metnin başlangıcıyla sonu arasında bir köprü kurarak içerikte kurguladığı sonsuz dönüş hareketini anlatının genel yapısına da kazandırır. Böylece roman farklı zamanlarda geçen birbirinin benzeri olaylarla okura içerikte bir tekrar duygusu yaşatırken genel yapısıyla da zamanın dairesel hareketine uyar. Zaman kavramını kurgulayışı bakımından Türk edebiyatında bir ilk sayılması gereken Uykuların Doğusu romanında zaman ve genel yapının incelendiği bu makalede, anlatıda kullanılan bütün ögelerin sonsuz bir dönüş hareketine uygun olarak kurgulanması tartışılmıştır. Toptaş’ın kullandığı...
NOSYON: Uluslararası Toplum ve Kültür Çalışmaları Dergisi, Dec 31, 2020
Düşünceleriyle Türkiye’de muhafazakâr geleneği derinden etkilemiş bir fikir adamı olarak Nurettin... more Düşünceleriyle Türkiye’de muhafazakâr geleneği derinden etkilemiş bir fikir adamı olarak Nurettin Topçu’nun yayımlanmış edebi eserleri birkaç şiir, öykülerinden oluşan Taşralı ve tek romanı Reha’dır. Bu kısıtlı edebi verimi nedeniyle olduğu kadar bir entelektüel ve filozof olarak Türk siyasi düşünce tarihindeki büyük etkisi nedeniyle Topçu birçokları tarafından bir edebiyatçı olarak görülmez. Topçu’nun gençlik yıllarında başlayıp doktora eğitiminden sonra on yılda tamamladığı (1926-1936) Reha onun vasiyeti gereği ancak 1999’da yayımlanır. Onun edebiyatçılığına yönelik yapılan incelemelerin büyük kısmı öykülerini odağa alır ve bu incelemelerin ortak şekilde vardığı öykücülüğüne yönelik olumsuz yargı Topçu’nun edebiyatçılığının objektif ve bütüncül biçimde değerlendirmesine engel olur. Aile içi yasak bir aşkın anlatıldığı Reha özellikle başkahramanın intihara meyilli, melankolik psikolojisini olayların geçtiği yerlerin doğa tasvirleriyle özdeşleştirmedeki başarısı, bütün bunların yaşandığı fonda ülke gerçeklerini çarpıcı örneklerle sunması ve yazarının edebi yetkinliğini, dile hâkimiyetini sergileyen bir ilk roman olması açısından dikkat çeken bir eserdir. Topçu’nun gazete yazılarında ve makalelerinde işlediği kavram ve düşüncelerin hammaddeleri “Anadolu romantizmi” ve “İslami spiritüalizm” şeklinde Reha’da görülür. Bu bakımdan Reha, yazarının henüz gençlik yıllarında sahip olduğu düşüncelerin ilerleyen yıllardaki evrimini vermesi açısından da önemli bir eserdir. Bu çalışmanın konusu, bir fikir adamının kaleminden çıkan Reha romanının Türk roman tarihi bakımından önemi, edebi değeri ve Topçu’nun düşünce dünyasından taşıdığı izlerdir.
Istanbul University - DergiPark, Dec 13, 2021
Journal of Bitlis Eren University Humanities and Social Sciences, Jan 26, 2021
SÖYLEM Filoloji Dergisi, 2020
Cumhuriyet’in ilaninin ardindan, yonetici kadrolar ulusal bir dil ve tarih anlayisi uretmeye gayr... more Cumhuriyet’in ilaninin ardindan, yonetici kadrolar ulusal bir dil ve tarih anlayisi uretmeye gayret ettikleri kadar, sinirlari cok taze cekilmis topraklarin da ulusal bilince sahip, modern sakinleri tarafindan “vatan” olarak benimsenmesine ozen gosteriyorlardi. Bu amacla yeni rejimin ilk yillarinda cografya kongreleri duzenlenmis, ders mufredatlari millilestirilmis; bir yandan imparatorluk bakiyesinin haritalari cikartilirken diger yandan saha calismalari yurutulmustur. Bu makalede incelenen Cumhuriyet rejiminin ilk yetismis burokratlarindan Hayrettin Ziya Taluy da (1905-1945) kucuk okurlar icin kaleme aldigi bes romandan olusan “Kucuk Bir Gezginin Seruvenleri” serisinde Cumhuriyet’in tasarladigi “vatan imgesi”ni ve “ideal cocuk” pedagojisini birlikte islemistir. Bu makale, Hayrettin Ziya Taluy’un “Kucuk Bir Gezgin'in Seruvenleri” serisinde Anadolu’nun dogal bir cevre olarak degil, harita uzerinde “mahdut” bir vatan olarak temsil edilmesini ve bunun resmi ideolojiden yansimalar...
Dil ve Edebiyat Araştırmaları/Journal of Language and Literature Studies, 2018
Hasan Ali Toptas cagdas Turk edebiyatinin kendi anlati dunyasini, dilini ve tarzini kurmus, ozgun... more Hasan Ali Toptas cagdas Turk edebiyatinin kendi anlati dunyasini, dilini ve tarzini kurmus, ozgun yazarlarindan biridir. Diger bilim dallarinin tartisma konularina edebiyatta alan acmasiyla bilinen bir yazar olarak Toptas, Uykularin Dogusu’nda (2005) ‘dongusel zaman’ izlegini hem icerik hem bicim bakimindan anlatisinin butunune yerlestirir. Anlati boyunca farkli zamanlar arasinda bir sarmal olusturan yazar, metnin baslangiciyla sonu arasinda bir kopru kurarak icerikte kurguladigi sonsuz donus hareketini anlatinin genel yapisina da kazandirir. Boylece roman farkli zamanlarda gecen birbirinin benzeri olaylarla okura icerikte bir tekrar duygusu yasatirken genel yapisiyla da zamanin dairesel hareketine uyar. Zaman kavramini kurgulayisi bakimindan Turk edebiyatinda bir ilk sayilmasi gereken Uykularin Dogusu romaninda zaman ve genel yapinin incelendigi bu makalede, anlatida kullanilan butun ogelerin sonsuz bir donus hareketine uygun olarak kurgulanmasi tartisilmistir. Toptas’in kullandigi...
Cingeneler dunyanin degisik bolgelerinde daginik halde yasayan ve cogu durumda birlikte yasadikla... more Cingeneler dunyanin degisik bolgelerinde daginik halde yasayan ve cogu durumda birlikte yasadiklari toplumlardan ayrisan etnik bir gruptur. Bu ayrisma Cingenelerin inanclari ve yasam tarzlarindan dogan tercihlerin sonucu olabildigi gibi, bugun pek cok ulkede oldugu gibi cogunluk durumundaki diger topluluklarin Cingenelerle aralarina koyduklari sosyal sinirlarin bir tezahurudur. Basta Balkanlar olmak uzere, butun dunyada yogun bicimde yasadiklari bolgelerde Cingenelere yonelik toplumsal esitsizlik ve ayrimcilik uygulamalarinin zaman zaman tirmandigi, Cingenelerin yasadiklari toplumlarda ikinci sinif vatandas muamelesine maruz kaldiklari gorulmektedir. Tarihsellesmis ve koklesmis toplumsal onyargilarin sonucu olarak degerlendirilebilecek olumsuz bir bakisin neden oldugu bu toplumsal hiyerarsi, Cingenelerin yasadiklari toplumlarin adeta hafizasina kazinmistir. Atasozlerinden, deyimlere, fikralardan sarki sozlerine kadar nufuz etmis bu negatif imajin, hayatin ayrilmaz bir parcasi olan e...
Gypsies are one of the most studied ethnic groups in Turkey. Gypsies who frequently become subjec... more Gypsies are one of the most studied ethnic groups in Turkey. Gypsies who frequently become subject material of sociologic and anthropologic researches are also important part of social diversity and literature. Gypsies are mostly shown in a life which is reigned by an alienated and empowered sub-culture, in line with the data gained from sociologic studies. Literary studies about Gypsies, with the influence of popular culture and romantic point of view, focused on adult main characters who are represented as people engaged in love affairs and entertainment, and thus ignored child characters. However, children, who are one of the main research materials of subaltern studies with women, turn out to be a group even more victimized than adults, in the context of Gypsies who are already overwhelmed by social discrimination. Total disdain of the society, together with the inferiority complex taught by the uneducated adults, makes aforementioned victimization even deeper for the Gypsy chil...
Savaslar edebiyatin onemli bir malzemesidir. Turk edebiyatinda cogu tarihi roman turu kategorisin... more Savaslar edebiyatin onemli bir malzemesidir. Turk edebiyatinda cogu tarihi roman turu kategorisinde degerlendirilen savas romanlari genis bir okur kitlesine hitap edegelmistir. Buna ragmen, imparatorluk gecmisinden dolayi Turk tarihinde onemli bir yer tutan savaslarin, Turk edebiyatina edebi bir malzeme olarak toplumsal hafizadaki yeri ve onemine denk gelen bir yogunlukta girdigini soylemek mumkun degildir. Ancak Teselya Savasi bunun onemli bir istisnasidir. Osmanli Devleti icin travmatik sonuclar doguran 93 Harbi’nden sonra elde edilen ilk askeri basari Teselya Savasi’dir ve Osmanli entelijansiyasinin ozel ilgisiyle karsilanmistir. 313 Harbi, Teselya ve Domeke Muharebeleri olarak da bilinen 1897 Turk-Yunan Savasi, bu anlamda, Turk edebiyatinda ayricalikli bir yere sahiptir. Servet-i Funun edebiyatcilari dâhil olmak uzere, donemin pek cok yazar ve sairi bu savasla ilgili siirler, hikâyeler ve yazilar kaleme almislardir. Donemin Turk edebiyatinin dort onemli ismi olan Ahmet Mithat Ef...
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, 2020
Turkish Studies - Language and Literature, 2020
The Journal of Academic Social Science Studies, 2014
Dicle üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü dergisi, Feb 27, 2024
Cumhuriyet'in 100. Yılında Uluslararası Tarih, Kültür, Dil ve Sanat Bağlamında Bitlis Sempozyumu, 2023
En eski çağlardan bu yana ticaret yollarının kesişme noktasındaki konumu sayesinde yabancı gezgin... more En eski çağlardan bu yana ticaret yollarının kesişme noktasındaki konumu sayesinde yabancı gezginlerinin uğrak yerlerinden biri olan Bitlis, sahip olduğu doğal, tarihi ve kültürel zenginliklerle ziyaretçilerini büyülemiş; özellikle 18. ve 19. yy. İngiliz ve Ermeni edebiyatlarında siyasi, tarihi ve
demografik önemine atıfla pek çok gezi kitabında kayıtlara geçmiştir. Bununla beraber, Bitlis’in Türk gezi edebiyatında hak ettiği ilgiyi gördüğünü iddia etmek zordur. 1655 1656 yıllarında Bitlis ve çevresini ayrıntılı biçimde gezen ve ünlü Seyahatname’sinde anlatan Evliya Çelebi’nin ardından uzun bir ilgisizlik söz konusudur. Cumhuriyetin ilanından sonra, yurdun dört bir yanına ulaşma, yeni rejimin değerlerini, ilkelerini taşıma gayretiyle bu havaliye ilk ziyareti gerçekleştirenler arasında doğu illerindeki etnografya çalışmalarıyla tanınmış bir Cumhuriyet aydını olan Kadri Kemal Kop vardır. Çocuklar için kaleme aldığı Uçakla Ankara’dan Van Gölüne (1945) adlı kitabında ağırlıklı olarak Van ve Van Gölü’nden söz eden Kop, bu kitabın devamı niteliğindeki Doğu İllerinde Geziler’le (1945) ülkenin doğusunu özellikle küçük okurlara tanıtmayı amaçlar. Bundan birkaç yıl sonra, rejimin resmi yayın organı niteliğindeki Cumhuriyet gazetesinin Diyarbakır’dan başlayarak Ağrı’ya kadar uzanacak bir röportaj dizisi yazmak üzere Güneydoğu ve Doğu Anadolu illerine gönderdiği Yaşar Kemal’i bu bölgede görürüz. Doğu Anadolu’yla ilgili “Doğuda İnanılmaz Şeyler Gördüm”, “Mağara İnsanları” gibi çarpıcı başlıklar taşıyan Yaşar Kemal’in gezi-röportaj türündeki yazıları ortaya koyduğu memleket gerçekleriyle Türk aydınları üzerinde büyük bir şok etkisi yaratır. Aradan geçen yıllar bölgede görece bir iyileşme sağlar ve Bitlis ve çevresini anlatan gezgin-yazarların sonuncusu Abdullah Tekin’in 1980 tarihli Van Gölü-Güzelim Yaşam kitabı bölgenin doğal güzelliklerini pastoral-pitoresk bir üslupla ortaya koyar.
Bu bildiride, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’si, Kadri Kemal Kop’un çocuk gezi edebiyatı kitapları Uçakla Ankara’dan Van’a ve Doğu İllerinde Geziler, Yaşar Kemal’in bölgeyi
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi-Cumhuriyet Özel Sayısı, 2023
Erken Cumhuriyet döneminin önemli yazarlarından Şükûfe Nihal Başar, aynı zamanda, Darülfünûn’dan ... more Erken Cumhuriyet döneminin önemli yazarlarından Şükûfe Nihal Başar, aynı zamanda, Darülfünûn’dan mezun olan ilk kadın coğrafyacıdır. Gezi türündeki Finlandiya ve Domaniç Dağlarının Yolcusu kitaplarının yazarı, mesleki nedenler dışında coğrafyaya özel bir ilgi gösterir; Anadolu coğrafyasına milli romantik bir duyuşla kaleme aldığı roman, şiir ve gazete yazılarında yer verir. Anadolculuk akımının etkilerini belirgin biçimde taşıyan toplumcu gerçekçi eserlerinde Birinci Dünya Savaşı’ndan Milli Mücadele’ye, ulusal bilinçlenmeden Anadolu’nun vatanlaşmasına kadar farklı konuları ele alır. Eserlerinde resmi söylemin argümanlarını yeniden üreten Cumhuriyet aydınlarının romantik bir iyimserlikle mistifiye ettikleri köy yaşantısı, seyahatin yeni yerler keşfetme deneyimi yaşattığı, vatanseverliği ve yaratıcılığı artırdığı inancıyla Anadolu’yu en uzak köşelerine kadar bizzat gezen Şükûfe Nihal’in eserlerinde gerçekçi bir biçimde ele alınır. Birinci Dünya Savaşı sonunda köyleri, şehirleri yerle bir edilen Anadolu’nun yeniden vatan haline gelişini anlattığı Çölde Sabah Oluyor!’da (1951) Cumhuriyet öncesi ve sonrasını objektif bir yaklaşımla karşılaştırmaya çalışır. İdealist ve çalışkan bir devlet memuru olan Adnan Hocagil’in başından geçen maceralarla köy kalkınması düşüncesini işlerken, hikâyenin arka planında yüzyıllar boyunca yeterince tanınmamış, Türk aydını için ‘terra incognita’ bir çöl olarak kalmış Anadolu’yu yurt sevgisi ve ortak yaşama arzusu çerçevesinde keşfeder.
Türkbilig, 2023
Van Gölü ve çevresi yüksek dağlar üzerinde büyük bir gölden meydana gelen özgül bir ekosistem ve ... more Van Gölü ve çevresi yüksek dağlar üzerinde büyük bir gölden meydana gelen özgül bir ekosistem ve en eski çağlardan bu yana farklı toplumların iç içe yaşadığı yeryüzünün önemli medeniyet havzalarından biridir. Pre-modern dünyanın yerli ve yabancı seyahatnamelerinde kayda değer bir durak olarak işaretlenen Van Gölü ve çevresi, Yenileşme dönemi Türk gezi edebiyatına da konu olmaya devam etmiştir. Bu çalışmada Kadri Kemal Kop, Yaşar Kemal ve Abdullah Tekin’in eserleri betimsel içerik analizi yöntemiyle incelenmiş; bugün Türkiye’nin önemli turizmkültür merkezlerinden biri olan Van Gölü havzasıyla ilgili söz konusu eserlerde anlatılan doğal güzellikler, tarihi olaylar, gelenek ve görenekler, efsaneler, halk inanışları tespit edilmiştir.
Sosyal bilimler enstitüsü dergisi, Jun 30, 2022
Hasan Ali Toptaş çağdaş Türk edebiyatının kendi anlatı dünyasını, dilini ve tarzını kurmuş, özgün... more Hasan Ali Toptaş çağdaş Türk edebiyatının kendi anlatı dünyasını, dilini ve tarzını kurmuş, özgün yazarlarından biridir. Diğer bilim dallarının tartışma konularına edebiyatta alan açmasıyla bilinen bir yazar olarak Toptaş, Uykuların Doğusu’nda (2005) ‘döngüsel zaman’ izleğini hem içerik hem biçim bakımından anlatısının bütününe yerleştirir. Anlatı boyunca farklı zamanlar arasında bir sarmal oluşturan yazar, metnin başlangıcıyla sonu arasında bir köprü kurarak içerikte kurguladığı sonsuz dönüş hareketini anlatının genel yapısına da kazandırır. Böylece roman farklı zamanlarda geçen birbirinin benzeri olaylarla okura içerikte bir tekrar duygusu yaşatırken genel yapısıyla da zamanın dairesel hareketine uyar. Zaman kavramını kurgulayışı bakımından Türk edebiyatında bir ilk sayılması gereken Uykuların Doğusu romanında zaman ve genel yapının incelendiği bu makalede, anlatıda kullanılan bütün ögelerin sonsuz bir dönüş hareketine uygun olarak kurgulanması tartışılmıştır. Toptaş’ın kullandığı...
NOSYON: Uluslararası Toplum ve Kültür Çalışmaları Dergisi, Dec 31, 2020
Düşünceleriyle Türkiye’de muhafazakâr geleneği derinden etkilemiş bir fikir adamı olarak Nurettin... more Düşünceleriyle Türkiye’de muhafazakâr geleneği derinden etkilemiş bir fikir adamı olarak Nurettin Topçu’nun yayımlanmış edebi eserleri birkaç şiir, öykülerinden oluşan Taşralı ve tek romanı Reha’dır. Bu kısıtlı edebi verimi nedeniyle olduğu kadar bir entelektüel ve filozof olarak Türk siyasi düşünce tarihindeki büyük etkisi nedeniyle Topçu birçokları tarafından bir edebiyatçı olarak görülmez. Topçu’nun gençlik yıllarında başlayıp doktora eğitiminden sonra on yılda tamamladığı (1926-1936) Reha onun vasiyeti gereği ancak 1999’da yayımlanır. Onun edebiyatçılığına yönelik yapılan incelemelerin büyük kısmı öykülerini odağa alır ve bu incelemelerin ortak şekilde vardığı öykücülüğüne yönelik olumsuz yargı Topçu’nun edebiyatçılığının objektif ve bütüncül biçimde değerlendirmesine engel olur. Aile içi yasak bir aşkın anlatıldığı Reha özellikle başkahramanın intihara meyilli, melankolik psikolojisini olayların geçtiği yerlerin doğa tasvirleriyle özdeşleştirmedeki başarısı, bütün bunların yaşandığı fonda ülke gerçeklerini çarpıcı örneklerle sunması ve yazarının edebi yetkinliğini, dile hâkimiyetini sergileyen bir ilk roman olması açısından dikkat çeken bir eserdir. Topçu’nun gazete yazılarında ve makalelerinde işlediği kavram ve düşüncelerin hammaddeleri “Anadolu romantizmi” ve “İslami spiritüalizm” şeklinde Reha’da görülür. Bu bakımdan Reha, yazarının henüz gençlik yıllarında sahip olduğu düşüncelerin ilerleyen yıllardaki evrimini vermesi açısından da önemli bir eserdir. Bu çalışmanın konusu, bir fikir adamının kaleminden çıkan Reha romanının Türk roman tarihi bakımından önemi, edebi değeri ve Topçu’nun düşünce dünyasından taşıdığı izlerdir.
Istanbul University - DergiPark, Dec 13, 2021
Journal of Bitlis Eren University Humanities and Social Sciences, Jan 26, 2021
SÖYLEM Filoloji Dergisi, 2020
Cumhuriyet’in ilaninin ardindan, yonetici kadrolar ulusal bir dil ve tarih anlayisi uretmeye gayr... more Cumhuriyet’in ilaninin ardindan, yonetici kadrolar ulusal bir dil ve tarih anlayisi uretmeye gayret ettikleri kadar, sinirlari cok taze cekilmis topraklarin da ulusal bilince sahip, modern sakinleri tarafindan “vatan” olarak benimsenmesine ozen gosteriyorlardi. Bu amacla yeni rejimin ilk yillarinda cografya kongreleri duzenlenmis, ders mufredatlari millilestirilmis; bir yandan imparatorluk bakiyesinin haritalari cikartilirken diger yandan saha calismalari yurutulmustur. Bu makalede incelenen Cumhuriyet rejiminin ilk yetismis burokratlarindan Hayrettin Ziya Taluy da (1905-1945) kucuk okurlar icin kaleme aldigi bes romandan olusan “Kucuk Bir Gezginin Seruvenleri” serisinde Cumhuriyet’in tasarladigi “vatan imgesi”ni ve “ideal cocuk” pedagojisini birlikte islemistir. Bu makale, Hayrettin Ziya Taluy’un “Kucuk Bir Gezgin'in Seruvenleri” serisinde Anadolu’nun dogal bir cevre olarak degil, harita uzerinde “mahdut” bir vatan olarak temsil edilmesini ve bunun resmi ideolojiden yansimalar...
Dil ve Edebiyat Araştırmaları/Journal of Language and Literature Studies, 2018
Hasan Ali Toptas cagdas Turk edebiyatinin kendi anlati dunyasini, dilini ve tarzini kurmus, ozgun... more Hasan Ali Toptas cagdas Turk edebiyatinin kendi anlati dunyasini, dilini ve tarzini kurmus, ozgun yazarlarindan biridir. Diger bilim dallarinin tartisma konularina edebiyatta alan acmasiyla bilinen bir yazar olarak Toptas, Uykularin Dogusu’nda (2005) ‘dongusel zaman’ izlegini hem icerik hem bicim bakimindan anlatisinin butunune yerlestirir. Anlati boyunca farkli zamanlar arasinda bir sarmal olusturan yazar, metnin baslangiciyla sonu arasinda bir kopru kurarak icerikte kurguladigi sonsuz donus hareketini anlatinin genel yapisina da kazandirir. Boylece roman farkli zamanlarda gecen birbirinin benzeri olaylarla okura icerikte bir tekrar duygusu yasatirken genel yapisiyla da zamanin dairesel hareketine uyar. Zaman kavramini kurgulayisi bakimindan Turk edebiyatinda bir ilk sayilmasi gereken Uykularin Dogusu romaninda zaman ve genel yapinin incelendigi bu makalede, anlatida kullanilan butun ogelerin sonsuz bir donus hareketine uygun olarak kurgulanmasi tartisilmistir. Toptas’in kullandigi...
Cingeneler dunyanin degisik bolgelerinde daginik halde yasayan ve cogu durumda birlikte yasadikla... more Cingeneler dunyanin degisik bolgelerinde daginik halde yasayan ve cogu durumda birlikte yasadiklari toplumlardan ayrisan etnik bir gruptur. Bu ayrisma Cingenelerin inanclari ve yasam tarzlarindan dogan tercihlerin sonucu olabildigi gibi, bugun pek cok ulkede oldugu gibi cogunluk durumundaki diger topluluklarin Cingenelerle aralarina koyduklari sosyal sinirlarin bir tezahurudur. Basta Balkanlar olmak uzere, butun dunyada yogun bicimde yasadiklari bolgelerde Cingenelere yonelik toplumsal esitsizlik ve ayrimcilik uygulamalarinin zaman zaman tirmandigi, Cingenelerin yasadiklari toplumlarda ikinci sinif vatandas muamelesine maruz kaldiklari gorulmektedir. Tarihsellesmis ve koklesmis toplumsal onyargilarin sonucu olarak degerlendirilebilecek olumsuz bir bakisin neden oldugu bu toplumsal hiyerarsi, Cingenelerin yasadiklari toplumlarin adeta hafizasina kazinmistir. Atasozlerinden, deyimlere, fikralardan sarki sozlerine kadar nufuz etmis bu negatif imajin, hayatin ayrilmaz bir parcasi olan e...
Gypsies are one of the most studied ethnic groups in Turkey. Gypsies who frequently become subjec... more Gypsies are one of the most studied ethnic groups in Turkey. Gypsies who frequently become subject material of sociologic and anthropologic researches are also important part of social diversity and literature. Gypsies are mostly shown in a life which is reigned by an alienated and empowered sub-culture, in line with the data gained from sociologic studies. Literary studies about Gypsies, with the influence of popular culture and romantic point of view, focused on adult main characters who are represented as people engaged in love affairs and entertainment, and thus ignored child characters. However, children, who are one of the main research materials of subaltern studies with women, turn out to be a group even more victimized than adults, in the context of Gypsies who are already overwhelmed by social discrimination. Total disdain of the society, together with the inferiority complex taught by the uneducated adults, makes aforementioned victimization even deeper for the Gypsy chil...
Savaslar edebiyatin onemli bir malzemesidir. Turk edebiyatinda cogu tarihi roman turu kategorisin... more Savaslar edebiyatin onemli bir malzemesidir. Turk edebiyatinda cogu tarihi roman turu kategorisinde degerlendirilen savas romanlari genis bir okur kitlesine hitap edegelmistir. Buna ragmen, imparatorluk gecmisinden dolayi Turk tarihinde onemli bir yer tutan savaslarin, Turk edebiyatina edebi bir malzeme olarak toplumsal hafizadaki yeri ve onemine denk gelen bir yogunlukta girdigini soylemek mumkun degildir. Ancak Teselya Savasi bunun onemli bir istisnasidir. Osmanli Devleti icin travmatik sonuclar doguran 93 Harbi’nden sonra elde edilen ilk askeri basari Teselya Savasi’dir ve Osmanli entelijansiyasinin ozel ilgisiyle karsilanmistir. 313 Harbi, Teselya ve Domeke Muharebeleri olarak da bilinen 1897 Turk-Yunan Savasi, bu anlamda, Turk edebiyatinda ayricalikli bir yere sahiptir. Servet-i Funun edebiyatcilari dâhil olmak uzere, donemin pek cok yazar ve sairi bu savasla ilgili siirler, hikâyeler ve yazilar kaleme almislardir. Donemin Turk edebiyatinin dort onemli ismi olan Ahmet Mithat Ef...
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, 2020
Turkish Studies - Language and Literature, 2020
The Journal of Academic Social Science Studies, 2014
Uluslararası Tarih, Kültür, Dil ve Sanat Bağlamında Bitlis Sempozyumu SEMPOZYUM TAM METİN BİLDİRİLER KİTABI EDİTÖR, 2023
Öykü türündeki ilk eseri Van Gölü Ekspresi’yle 2011 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü’ne değer görülen ... more Öykü türündeki ilk eseri Van Gölü Ekspresi’yle 2011 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü’ne değer görülen M. Özgür Mutlu, Karton Ev (2016), Dünyanın Çivisi (2018), Dönme Dolap Düşleri (2021) adlı öykü kitaplarının ardından 2023 Mart ayı içinde yayımlanan Güzel Seferlerin Süvarisi’yle roman türünü denedi. Romancılığı konusunda söz söylemek için henüz erken olsa da öykülerinde başvurduğu yapısal/kurgusal denemeleriyle dikkat çeken sanatçının Türk öykücülüğü önünde yeni imkânlar açtığını iddia etmek mümkün görünür. Varlık Yayınları tarafından yayımlanan Van Gölü Ekspresi (2011) kitabında da bir trenin birbirine bağlı kompartımanları gibi düşünülen farklı öykülerin bir bütün oluşturacak şekilde birbirlerine bağlandıkları ve bu bağlayıcı unsur trenin bütün öykülerde bir imgeye dönüştüğü görülür. Türk edebiyatında önemli bir imge/simge değeri olan tren, Türk romanı için özellikle sosyal değişime işaret ederken, modern şiirde ‘milli şefin beyaz treni’ne, türkülerde eve duyulan özleme, ağıtlarda gidip gelmeyen sevgiliye, öykülerde ise penceresinden içeri dünyaların dolduğu ve penceresinden dışarı dünyaların izlendiği bir hayal âlemine denk düşer. M. Özgür Mutlu’nun öykülerinde tren, bir imge şeklinde bütün öykülerin içinden geçerek onları birbirine bağlarken, ülkeyi bir uçtan bir uca kat eden hikâyeler anlatarak okurunu yer yer gerçeküstü yer yer içe doğru bir gezintiye çıkarır. Bu bildiride, Van Gölü Ekspresi adlı kitaptaki öyküleri tren imgesi etrafında toplayan ortak yapı incelenmiştir.
VII. ULUSLARARASI ÇOCUK VE GENÇLİK EDEBİYATI SEMPOZYUMU BİLDİRİ KİTABI, 2020
Çocuklar edebiyatın sıklıkla yer verdiği karakterlerdir. Çocuk ve yetişkin edebiyatlarında başkah... more Çocuklar edebiyatın sıklıkla yer verdiği karakterlerdir. Çocuk ve yetişkin
edebiyatlarında başkahraman veya yan kahraman olarak okur karşısına çıkan çocuklar edebiyat tarihinin renkli karakterleri arasında yer alırlar. Çocuk karakterlerin belli başlı zorluklar karşısındaki zihinsel ve fiziksel potansiyellerinin sınandığı, ahlaki değişimlerinin veya psikolojik gelişimlerinin anlatıldığı hikâyeler, çoğunlukla en beğenilen roman kahramanlarına da sahip eserlerdir. İster çocuk edebiyatının sevecen, nahif, fantastik dünyası olsun ister yetişkin edebiyatının acımasız ve sert dünyası olsun, çocuk karakterler temsil ettikleri saflık ve umutla okurların beğenisini kazanırlar. Ancak anlatılan hikâyeler ne kadar benzer olsa da çocuk ve yetişkin edebiyatlarının çocukları ele alış biçimlerinde dikkat çekici bir farklılıktan söz edilebilir. Yetişkin edebiyatının yaşamın gerçeklerinin ortasında sergilediği çocuklarla çocuk edebiyatının görece daha hayalî/izole bir kurgusallık içinde temsil ettiği çocukların gerçekliği arasında belirgin bir fark dikkati çeker. Çocuk edebiyatında çocukların çoğunlukla iyi örnek, mutlu ve sevecen tipler olarak çizilmesindeki problematiğin tasalanmış bir ideal çocuk gelişimi, kurgusal/yaşamsal gerçeklik ve aşırı korumacılık gibi konularla ilgisi olduğu açıktır.
Bu yazıda, çocuk ve yetişkin edebiyatından seçilen örneklerle çocuk karakterlerin temsil edilişi arasındaki farklar, yaşam gerçekliği, karakter gelişimi ve aşırı korumacılık bağlamında ele alınacaktır.
Uluslararası Bitlis Tarihi ve İdris-İ Bitlisi Sempozyumu, 2018
15. ve 16. yy.’larda, yeni ticaret yolları ve sahaları bulmak için başlatılan coğrafi keşifler tü... more 15. ve 16. yy.’larda, yeni ticaret yolları ve sahaları bulmak için başlatılan coğrafi keşifler tümüyle tamamlanıp 19. yy.’a gelindiğinde, Avrupalıların dünya üzerinde ayak basmadığı toprak parçası hemen neredeyse kalmamıştır. Ancak Avrupalı araştırmacılar ve seyyahların coğrafi bakımdan yanı başlarındaki Asya ve özellikle Orta Doğu’yu “yeniden keşfi”, ironik biçimde, 19. yy. sonu ve 20. yy. başına denk gelen nispeten geç bir döneme ertelenmiştir. Avrupa’da oryantalizm çalışmalarının da zirvesine işaret eden bu tarihler, Osmanlı Devleti’nin çöküş yıllarında arkeolog, subay, diplomat, seyyah, din adamı gibi unvanlarla Avrupa’dan kalabalık bir asker-aydın-okuryazar kadrosunun başta Orta Doğu olmak üzere, Osmanlı topraklarında yoğun bir siyasal-entelektüel faaliyet içine girdiği döneme tekabül etmektedir. Eserlerinde bu durumu dolaylı ifadelerle itiraf eden Batılı seyyahlar, özellikle Bitlis-Van hattında gerçekleştirdikleri gezilerde bölge ekonomisi, arazi özellikleri, yeraltı ve yerüstü kaynakları, nüfusun sosyo-politik durumu, dağılımı ve yapısı, kültürel yaşantı, azınlıklar ve dinî inançlar gibi pek çok konuda ayrıntılı kayıtlar tutmuşlardır. Tutulan kayıtlar nüfus rakamları, haritalar, çizimler, istatistikler ve fotoğraflarla desteklenmiştir.
Bu çalışmada, bugün Türkiye’nin doğusunda ve özellikle de Bitlis ve Van Gölü çevresinde geziler düzenlemiş bazısı asker, diplomat veya yalnızca araştırmacı olan seyyahların kayıtları incelenmiştir. 1836’da Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da araştırmalar yapmış Yarbay J. Shiel, 1865’te aynı bölgeleri incelemiş J. G. Taylor, 1890’da Doğu Anadolu, Irak ve İran’a yolculuk etmiş Isabella L. Bird ve1896’da ağırlıklı olarak Bağdat ve çevresi hakkında kayıtlar tutmuş Henry Finnis Blosse Lynch adlı dört seyyahın yazıları ele alınmıştır.
ULUSLARARASI BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NIN 100. YILI SEMPOZYUMU BİLDİRİLER KİTABI CİLT 2, 2017
Savaşlar tarihî romanlarda sık sık yer bulsa da Türk edebiyatında başından sonuna bir savaşı, çar... more Savaşlar tarihî romanlarda sık sık yer bulsa da Türk edebiyatında başından sonuna bir savaşı, çarpışmayı veya cepheyi anlatan, tarihî olmayan romanların sayısı oldukça kısıtlıdır. Birinci Dünya Savaşı’nı eserlerinin arka planı olarak kullanan Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Reşat Nuri Güntekin gibi yazarlardan farklı olarak Erken Cumhuriyet döneminin popüler tarzdaki en verimli isimlerinden biri olan Esat Mahmut Karakurt (1902-1977), Türk askerinin cephedeki mücadelesini Son Gece (1938) adlı romanında savaşın kendisini odağa alarak ilgi çekici ayrıntılarla aktarmıştır.
Birinci Dünya Savaşı’nı ele alan Cumhuriyet dönemi edebiyatçıları savaşı ortaya çıkaran nedenleri değerlendirmekten çok, sosyal ve siyasal gerçeklikten kopan vatanseverlik ve fedakârlık anlatılarına yönelmişlerdir. Cumhuriyet’in kuruluşunu ve kurumlaşmasını farklı eserlerinde aktaran Karakurt, Osmanlı İmparatorluğu’nun müttefiklerine yardım amacıyla gittiği ve ciddi kayıplar verdiği Birinci Dünya Savaşı’nın kilit cephelerinden Romanya Cephesi’nin hikâyesini anlattığı bu romanında malzemesinin edebi ve estetik niteliklerinden çok savaş fonunda işlediği ulus-devletleşme, milliyetçilik ve modernleşme konularının yeni kurulan Cumhuriyet rejimi için anlamı üzerinde yoğunlaşmıştır. Romanın tarihsel gerçekliği içinde Osmanlı-Alman ittifakı ve buna bağlı Türk ordusundaki Alman nüfuzunu öne çıkaran Karakurt, Prusya militarizminin Türk ordusu üzerindeki etkilerini de yansıtmıştır. Bu çalışmanın amacı, Romanya Cephesi’ni bir Türk yüzbaşısıyla bir Romen generalinin kızı arasındaki aşk üzerinden simgeselleştirerek anlatırken asker-sivil, ordu-millet, ulus-devlet, erkek-kadın ikilikleri hakkında bolca söz söyleyen romanın bu konulardaki milliyetçi/militarist tutumunu ortaya koymaktır.
Dünya edebiyatının en önemli savaş romanlarından Aslan Asker Şvayk (1921), Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (1929) Silahlara Veda (1929) ve Çanlar Kimin İçin Çalıyor (1940) gibi dünya barışı, milliyetçilik, militarizm, sömürgecilik, bağımsızlık, kadın-erkek ilişkileri konularıyla ilgili sözünü savaş üzerinden söyleyen romanın Türk edebiyatındaki ihmal edilegelmiş yerini tespit etmek amacıyla yapılan bu çalışmada türün önemli eserleriyle Son Gece romanı karşılaştırmalı bir yöntemle ve tarihsel gerçekler ışığında değerlendirilecektir.
Current Debates on Social Sciences 1-Human Studies, 2018
Fyodor Dostoyevski’nin tamamlanmamış öyküsü “Timsah” 1865’te, Dostoyevski ile kardeşi tarafından ... more Fyodor Dostoyevski’nin tamamlanmamış öyküsü “Timsah” 1865’te, Dostoyevski ile kardeşi tarafından 1864-65 yılları arasında çıkarılan Epoch dergisinde yayımlandı. Bu eser, Rus filozof, yazar ve eleştirmen Nikolay Çernişevski’nin sürgün edilip hapis cezası almasının bir parodisi olarak kabul edilse de Dostoyevski günlüklerinde bu görüşü kabul etmediğini kaydetmiştir.
Bundan yaklaşık yüz yıl sonra, 1960’ta, Türk tiyatrosunun en önemli isimlerinden biri olan Haldun Taner, Dostoyevski’nin “Timsah”ını aynı adlı bir radyo oyununa uyarladı. Taner bu uyarlamayı 1960 Darbesi sonrasında üniversiteden uzaklaştırılan ve 147’liler olarak bilinen öğretim görevlilerinin işten çıkarılmalarını eleştirmek için yapmıştır. Radyo oyununun varlığı bilinse de, Haldun Taner’in eşi Demet Taner oyunun elde bulunan tek ses kaydını babası bir 147’li olan Selçuk Erez ile paylaşana kadar oyunun herhangi bir kaydı bulunamamıştır. Haldun Taner, uyarlamasında Dostoyevski’nin hikâyesine tümüyle bağlı kalmamıştır; Dostoyevski’nin yarım kalan hikâyesini tamamlamak için bazı özgün ilaveler yapmıştır. Böylelikle, darbe yönetiminin bazı haksız uygulamalarını alaya alırken orijinal metnin sınırlarını dikkat çeken bir edebi yaratıcılıkla genişletmiş, anti-bürokratik mesajına anti-militarist bir boyut eklemiştir.
Bu makalede, iki metin arasındaki farklılıklar ve benzerlikler tespit edilmiş ve Haldun Taner’in, Dostoyevski’ye ait metnin imkân ve potansiyellerini geliştirerek güncel siyasete dair bir hicve dönüştürdüğü gösterilmiştir.
II. ULUSLARARASI TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI KONGRESİ, 2014
İnsan aklını yücelten 18. yüzyıl Aydınlanması, Doğu‘ya doğru hareketinde pozitivizm ve rasyonaliz... more İnsan aklını yücelten 18. yüzyıl Aydınlanması, Doğu‘ya doğru hareketinde pozitivizm ve rasyonalizmin bir tür kalkınmacılık hamlesi olarak görüldüğü Osmanlı topraklarına Tanzimat Fermanı‘yla köklerini saldığında Cumhuriyet‘in bilimsel ve idealist temellerini de müjdelemiş
oldu. Ancak yoğun bir modernleşme ve toplumsal inşa programının uygulandığı yeni Türkiye‘de 70‘li yıllara gelindiğinde aklın ve bilimin ışığında izlenecek pozitivist ve hümanist değerlerin birer birer terk edildiği, bunların yerini türlü yüzeyselliklere bıraktığı bir manzara
ortaya çıktı. Cumhuriyet‘in kurucu babalarının ellerinde büyüyen, yurdun en büyük ihtiyacı olan bir teknik eleman olarak yetişen ve eserlerini tam da bu dönemde vermeye başlayan Oğuz Atay‘ın (1934-1977) acıyla kabul etmek durumunda kaldığı bu sığ ve yozlaşmış akla karşı bir savunma mekanizması olarak oyunlara sarıldığı görülmektedir. Çocukluğu ve çocuk kalmayı çağrıĢtıran oyun, Atay‘ın Günlük‘ünde de belirttiği gibi yalnızca bir saflık ve masumiyet hali değildir. Aynı zamanda, akıldışılığın, deliliğin yüzeye çıkmasıdır. Tehlikeli Oyunlar‘da (1973) Hikmet Benol‘un her katında farklı oyunlar oynayıp farklı bir bilinçlilik sergilediği üç katlı gecekondu, Atay‘ın, Freud‘un kişilik kuramını uyguladığı bir
oyun alanı olarak şekillenir.
Bu çalışmada Hikmet Benol‘un Hüsamettin Tambay‘la oyunlar yazdığı, yüksek sesle okuyup tiratlar oynadığı gecekondunun her bir katının id, ego ve süperego düzeyleri olarak yorumlandığı psikanalitik bir okuma yapılacaktır. Alt katında Doğulu ve azgelişmiş sakinlerini göz önünden kaldırmaya çalışan, üst katında ise Cumhuriyet değerlerini temsil
eden emekli bir askerin baskısına direnen benliğin arada kalarak parçalanışı ve bilinçle delilik arasındaki çıkışısızlıkları incelenecektir.
Hayatı Sanatı Olarak Yaşamak-Prof. Dr. Namık Açıkgöz Armağanı, 2023
Bu yazıda, yerli ve yabancı edebiyatlardan örneklerle, çıkara dayalı meraktan saf ve katıksız sev... more Bu yazıda, yerli ve yabancı edebiyatlardan örneklerle, çıkara dayalı meraktan saf ve katıksız sevgiye bir dizi kitapseverin kitapla nesne veya özne boyutunda kurduğu ilişkiler ve bunların işleniş biçimleri ortaya konacaktır. Son bölümde ise, yazının giriş kısmında modern okurun ilk atası olarak tanımlanan Don Kişot’un temsil ettiği ‘ideal okur’ kavramı çerçevesinde Barış Bıçakçı’nın roman ve öyküleri değerlendirilmiştir.
Yaşar Kemal Kitabı, 2023
Türk edebiyatının dünyaya açılan ‘cümle kapısı’ Yaşar Kemal, ağırlıkla edebiyata adım attığı yıll... more Türk edebiyatının dünyaya açılan ‘cümle kapısı’ Yaşar Kemal, ağırlıkla edebiyata adım attığı yıllarının verimleri olan öykü türündeki eserlerini Sarı Sıcak (1952) adlı kitapta ilk defa yayımlar. Sonraki yıllarda, bu türde vermeye devam ettiği eserlerini 1975’te Bütün Hikâyeler adıyla bir araya toplayan sanatçı, bu tarihten sonra yazdığı yeni öykülerini bu tek kitabına almaz. Söz konusu dönemde çeşitli dergilerde okurla buluşan ‘Gülizarlan Ninesi’ (Kumbara, S. 1, 1978), ‘Lodosun Kokusu’ (Sanat Olayı, S. 1, 1981) ve ‘Zeytinlik’ (Adam Öykü, S. 11, 1997) adlı öykülerin üstüne dergi sayfalarının gölgesi düşer ve hem Yaşar Kemal’in sanatı hem Türk öykücülüğü için büyük önem taşıyan bu eserler edebiyatseverlerle tekrar bir araya gelme şansı bulamaz. Bu yazıda Yaşar Kemal'in dergi sayfalarında kalan üç öyküsü incelenmiştir.
CUMHURİYETİN 100. YILINDA TÜRKOLOJİ ÜZERİNE İNCELEMELER, 2023
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun en önemli romanı Yaban (1932), Anadolu köylüsü-Türk aydını arasında... more Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun en önemli romanı Yaban (1932), Anadolu köylüsü-Türk aydını arasındaki çatışma kadar Cumhuriyet entelijansiyasının her alanda hamiliğini üslenen fikir babası konumundaki Mustafa Kemal’in toplum içindeki genel imajını verir. Atatürk biyografisindeki ‘kahraman’, ‘dâhi’, ‘devlet kurucu’, ‘milliyetçi’, ‘asker’, ‘insan’ Atatürk’e uygun bir portredir bu; ancak her iki eserde ortaya konan ‘ideolojik portre’ altı yüzyıllık bir imparatorluk geleneğinden gelen toplumun inançlarına, yaşam biçime ne kadar uyar? Bizce, Ahmet Celâl’le Atatürk biyografisindeki Gazi Mustafa Kemal Atatürk arasındaki düşünsel ortaklıklar, Yaban romanını Türk aydınlanmasının halk tarafından ne ölçüde benimsendiğine/benimseneceğine dair Yakup Kadri’nin yorumlarını/öngörülerini ortaya koyan bir esere dönüştürür. Burada onun Yaban romanıyla Atatürk adlı portre çalışması arasındaki bağları ortaya koymaya çalışacağız.
Edebiyatta Jest ve Mimik, 2020
Tiyatronun metin odaklı mı bedensel hareketlerle ilgili bir anlatım sanatı mı olduğu hep tartışıl... more Tiyatronun metin odaklı mı bedensel hareketlerle ilgili bir anlatım sanatı mı olduğu hep tartışılagelmiştir. Başlangıçta anlatım aracı olan bu sanat, modernizmle birlikte metnin ağır bastığı bir görünüme kavuşmuş olsa da günümüzde üzerine onlarca teorik yaklaşımın olduğu, hakkında değişik tartışmaların yürütüldüğü ve neredeyse tüm sanatları içinde barındıran bir türe dönüşmüştür. Tiyatro yapıtlarında genellikle karakterlerin karşılıklı konuşmaları metnin kurgulanmasında olay örgüsü niteliği taşır. Özellikle modern tiyatroda sadece karşılıklı konuşmalar değil aynı zamanda parantez içi söylemler, ara sözler, duygu ve hareketleri imleyen jest ve mimikler, metin dışı sözler oyunun seyirciye doğru bir şekilde aktarılmasını sağlar.
Bu çalışmada Murathan Mungan’ın Mezopotamya Üçlemesi (Mahmud ile Yezida, Taziye ve Geyikler Lanetler) adlı oyunlarında metin dışı sözlerin oyuna katkısı üzerinde durulacaktır.
Edebiyatta Jest ve Mimik, 2020
Bu yazıda edebiyatın fotoğrafla modernizm üzerinden kurduğu ilişki, başta Orhan Pamuk’un Kara Kit... more Bu yazıda edebiyatın fotoğrafla modernizm üzerinden kurduğu ilişki, başta Orhan Pamuk’un Kara Kitap (1990) ve Gizli Yüz (1992) adlı kitapları odağında olmak üzere, bazı eserler üzerinden ele alınmıştır. Fotoğrafın edebiyata modernleştici etkisi, fotoğrafın nostaljisi, her ikisinde yüzün anlamının tartışıldığı yazıda ayrıca resim sanatıyla ve diğer diğer edebi türlerle ve sanatlarla karşılaştırmalara yer verilmiştir.
İki İstasyon Arası Tren Yazıları, 2017
Ferat Emen’in ilk kitabı Hüsniye Hanım’ın Ağzı’nda (2013) yer alan “Naim Süleymanoğlu” adlı öykün... more Ferat Emen’in ilk kitabı Hüsniye Hanım’ın Ağzı’nda (2013) yer alan “Naim Süleymanoğlu” adlı öykünün konusu, yakın tarihte aramızdan ayrılan Bulgar asıllı Türk milli haltercinin (23 Haziran 1967-18 Kasım 2017) 1980’li yılların sosyalist Bulgaristan’ında yaşadığı kurmaca bir tren yolculuğudur.