Enise Kocaman | Istanbul Bilgi University (original) (raw)

Uploads

Book Reviews by Enise Kocaman

Research paper thumbnail of Popüler Kültür ve Orhan Gencebay Arabeski-kitap özeti

Halkın alanı olduğu söylenen popüler kültür, aynı zamanda hâkim sınıfların at oynattığı, egemenli... more Halkın alanı olduğu söylenen popüler kültür, aynı zamanda hâkim sınıfların at oynattığı, egemenliklerini pekiştirmek için üzerinden mücadele verdiği ve kazanmak istedikleri bir alan olarak ortaya çıkmaktadır. Halkın büyük çoğunluğu kültürel olarak arabeske yöneliyorsa bu anlamaya çalışılması gereken bir konu olmaktadır. Bu, halk sevdiği için arabeskin mükemmel olduğundan ya da birçok kişi tarafından benimsendiği için 'katlanılacak' diye değil arabeskle hem boyun eğişin hem de direnmenin ortaya çıkması, birlikte mücadele eylemi içerisinde bu direnen yanların sahiplenerek mücadeleye katılması ve dönüştürülmesi gerektiği içindir. Diyaloğu ve dönüştürmeyi önemsiyorsak arabesk bir kültürü paylaşsak da paylaşmasak da kendi içinde neyi barındırıp neyi barındırmadığını, arabeskin dilini anlamak zorundayız.(s. 7-12) Meral Özbek' in " Pop Kültür ve Orhan Gencebay Arabeski " adını taşıyan kitabı da bu kültürü anlamaya çalışmak üzerine ortaya çıkıyor. Şarkıların ticari mekanizmalarla kotarıldığı bir piyasada, şarkılar değerlendirilirken kullanılan kelimeler o şarkıları dinleyen arabesk sevenlere de atfedildi ve onlar için " kaderci ve yanlış bilinçli kitleler! " ve ya " şekilsiz bir bütünlük olarak kitleler! " nitelendirilmesi yapıldı. Aslında arabeski anlamak için öncelikle şarkılara değil onları dinleyen insanlar akla gelmeli. Bu insanların oluşturdukları yaşam tarzının yarattığı kendine özgün " dil " akla gelmelidir. Özbek doktora tezinde, ne kendini tam olarak kapitalist kültürle özdeşleştirmiş ne de ondan kopabilmiş, teslim olmak ve karşı koymak arasında sürekli gerilim içinde duran, eski ve yeni tarzlara ait çelişkili öğelerle harmanlanmış, kültürel iktidar ilişkileri ve mücadelesi çerçevesinde sürekli değişen kültürel bir alan olan arabeski ve ziyadesiyle Orhan Gencebay arabeskini değerlendirir.(s.13) Müzik Ansiklopedisi'nde arabesk, " çevreye uyumsuzluğun " , " yabancılaşmanın müziği " olarak tanımlanıyor. Sadece bir müzik olmayan arabesk, kente göçüp oraya uyum sağlayamamış, kentsel yaşantıya katılamamış olan kırdan gelen nüfusun kültürüdür. Kentte ki sıkıntıları, bunalımı ve uyum kuramama durumunu dile getirmek, bunu haykırmak gereksinimini sağlayan bir " yığın kültürü " dür.(s.15)Türkiye' de modernleşmenin hızla arttığı bir dönemde bu kültürün ortaya çıkışını hazırlayan etmenlerin bir arada incelenmesi gerekirken bir müzik ansiklopedisinde böyle tanımlanması sorunlu bir bakış açısı yaratmaktadır. Bir müzik kültürünü müzik alanından koparıp yalnızca şarkı sözlerini ele alıp, bu sözleri de bütünüyle değil seçmeci bir biçimde kırsaldan kente göçen nüfusun kimlik bunalımı ve çevreye uyumsuzluğu gibi tüketicinin varsayılan niteliklerine göre yorumlamak sosyolojik analizi indirgemek demektir. Bu mantıkla duruma yaklaştığımızda modern hayata geçiş tamamlandığında bunalım son bulacak ve arabesk kültür de son bulacaktır. Özbek, burada birkaç soru sorarak durumu derinleştirmeye çalışır. Burada üzerinde durduğu konular; Arabesk müziğin kitlesi yalnızca kırsaldan kente göçenler midir? Bir müzik türüne " yozlaşmış " demek bir olguyu anlamak adına bilimsel bir değer ifade eder mi? Müzik türüne bakmak için yalnızca sözlerine bakmak yeterli midir? Ve Arabesk müzik gerçekten " çevreye uyumsuzluğun " müziği midir? Daha sonra da bu soruları cevaplamaya çalışır. Arabesk kültürü " kültürel ürün " olarak nitelendirirken onun değişik konumlardaki birey ve gruplar tarafından değişik şekillerde algılanabileceğinden bahsetmektedir. Arabesk, ilk başlarda Arap Müzik'ini taklit ettiği için olumsuz bir kavram olarak kullanılıyordu. 1983 yılları sonrasında seçim sonuçlarını belirleyen gecekondu mahalleleri CHP yerine ANAP'a oy vermeleriyle birlikte artık bu kültüre sağcılık da eklemlendi. TRT' de arabeskin yayınlanması yasak olmasına rağmen siyasal partiler seçim kampanyalarında arabesk müziği kullanarak bu kültürle dolaysız bir ilişki içerisine girdiler. Buradan da sınıfla kültür arasındaki ilişkinin bir yansıma ilişkisi değil bir eklemlenme ilişkisi olduğu ortaya çıkmaktadır.(s. 17-28)

Drafts by Enise Kocaman

Research paper thumbnail of Sedat Hakkı Eldem’i Yaratmak

Türkiye modern mimarlık tarihinin şüphesiz en çok konuşulan isimlerinden biri Sedat Hakkı Eldem o... more Türkiye modern mimarlık tarihinin şüphesiz en çok konuşulan isimlerinden biri Sedat Hakkı Eldem
olmuştur. Avrupa’da onunla aynı zaman diliminde yaşayan birçok mimarın adı öne çıkarken bizim
sürekli Sedat Hakkı Eldem üzerinden bir okuma yapmamız/ yapmak zorunda kalmamız ilgi çekicidir.
Konuyu bu bağlam üzerinden ele alıp, onun adının neden bir “marka” haline geldiğini mercek altına
yatırdığımızda ilk olarak karşımıza çıkan şey, Eldem’in çocukluk yıllarından 1930’a dek yaptığı tekil
çizimlerin, yazı ve eskiz defterlerinin, yolculuk notlarının birçoğunun kendi tarafından saklanmış
olmasıdır.

Çizdiği, yazıya döktüğü her şeyi arşivleme alışkanlığı onu ömrü boyunca tüm not defterini yanında
taşıyan Leonardo Da Vinci, kendi yapılarının kitabını yazan Palladio ve önemsiz yolculuklarının
faturalarını bile itina ile saklayan Le Corbusier ile kıyaslamaya olanak verecektir. Uğur Tanyeli’ ye göre
o,” Türkiye’de deyim yerindeyse- kendi varlığının ve öneminin bilincine varan ilk mimar”dır.
Ortaçağdan modern dünyaya kadar sanatçı, adsız bir ustadır. 15. yüzyıldan modernite dünyasına
kadar süre gelen zaman aralığında, sanatçı artık kendi bireysel varlığının bilincine herkesten önce
değer vermeyi öğrenmiş, ortaya koyduğu en küçük bir ürünü bile korumaya ve onu gelecek kuşaklara
iletmeye çalışan bir kişiliğe doğru evirilmiştir.

Research paper thumbnail of Harikzedegan Katevleri: Geçmişten Günümüze Süren Yolculuk (1919-1921

Thesis Chapters by Enise Kocaman

Research paper thumbnail of TÜRKİYE’DE DOMESTİK KÜLTÜRÜN DEĞİŞİMİ: YEDİGÜN DERGİSİ ÜZERİNDEN BİR İNCELEME (1933-1940)

Yüksek Lisans Tezi, 2022

Türkiye’de domestik kültür değişimi araştırmaları genellikle Cumhuriyet devriminin orijin olarak ... more Türkiye’de domestik kültür değişimi araştırmaları genellikle Cumhuriyet devriminin orijin olarak kabul edildiği bir alanı işaret ediyor. Bu tezde, domestik kültürdeki bu keskin kırılma olarak tahayyül edilen değişimin izini sürebilmek için orijin kabul edilen Cumhuriyet devrimi öncesi ve sonrasından biraz uzaklaşarak bu anlatının geçerliliği ve gerçekliği sorunsallaştırıldı. Domestik kültürdeki değişiminin dönüm noktaları olarak dünyada da önemli gelişmelerin yaşandığı 18. yüzyıl, Tanzimat, geç 19. yüzyıl gibi yüzyıl dilimlerinin incelenmesi dönemin Osmanlı belgeleri üzerinden yapılan araştırmalar sonucunda kaleme alınmış doktora tezleri ve Türkçe alfabe ile yazılmış metinlerin okunması ışığında gerçekleştirildi. Türkiye’de barınma kültürünü etkisi altına alan ve genel geçer söylemde kendine çok fazla yer bulamamış, ailenin oluşumu, kadının aile içerisindeki rolü, gelişen teknolojinin ev hayatını dönüştürmesinin incelenmesi, kırılmanın iddia edildiği gibi devrimle ilişkili olup olmadığını kavramakta etkin bir rol oynadı. 20. yüzyılın başında sayıları hızla artan resimli dergilerin en önemlilerinden biri olan Yedigün dergisinin yayın hayatına başladığı 1933 yılından 1940 yılına kadar yayımladığı haftalık dergiler merkeze alınarak yeni oluşan ya da oluşturulmaya çalışılan domestik kültürün resimli bir dergi üzerinden topluma nasıl aktarıldığı incelendi. Değişimin kodları, haftalık yayımlanan ve yaşamın içerisindeki birçok meseleyi gündemine alan bu dergilerde, ev iç mekânını konu eden metinlerin, kullanılan anlatım dilinin ve bunları desteklemek için seçilen fotoğraf karelerinin alanlarına göre tasnif edilmesi ve yorumlanması üzerinden değerlendirildi.

Domestic culture change studies in Turkey generally point to an area where the Republican revolution is accepted as the origin. In this thesis, the validity and reality of this narrative has been problematized by moving away from the pre-revolutionary and post-republican revolution, which is considered to be the origin, in order to trace the change that is imagined as this sharp break in domestic culture. The examination of centuries such as the 18th century, Tanzimat, late 19th century, where important developments were experienced in the world as the turning points of the change in domestic culture, was carried out in the light of doctoral theses written as a result of the researches made on the Ottoman documents of the period and the reading of the texts written in the Turkish alphabet. The formation of the family, the role of women in the family, the transformation of the domestic life through the developing technology, played an active role in understanding whether the break is related to the revolution as claimed. By focusing on the weekly publications from 1933 to 1940 of Yedigün, one of the most important illustrated magazines at the beginning of the 20th century, how the newly formed or artificially created domestic culture was introduced to the society through an illustrated magazine. The codes of change were evaluated through the classification and interpretation of the texts about the interior of the home, the language of expression used, and the photographic frames selected to support them, in these weekly magazines that focus on many issues in life.

Research paper thumbnail of Popüler Kültür ve Orhan Gencebay Arabeski-kitap özeti

Halkın alanı olduğu söylenen popüler kültür, aynı zamanda hâkim sınıfların at oynattığı, egemenli... more Halkın alanı olduğu söylenen popüler kültür, aynı zamanda hâkim sınıfların at oynattığı, egemenliklerini pekiştirmek için üzerinden mücadele verdiği ve kazanmak istedikleri bir alan olarak ortaya çıkmaktadır. Halkın büyük çoğunluğu kültürel olarak arabeske yöneliyorsa bu anlamaya çalışılması gereken bir konu olmaktadır. Bu, halk sevdiği için arabeskin mükemmel olduğundan ya da birçok kişi tarafından benimsendiği için 'katlanılacak' diye değil arabeskle hem boyun eğişin hem de direnmenin ortaya çıkması, birlikte mücadele eylemi içerisinde bu direnen yanların sahiplenerek mücadeleye katılması ve dönüştürülmesi gerektiği içindir. Diyaloğu ve dönüştürmeyi önemsiyorsak arabesk bir kültürü paylaşsak da paylaşmasak da kendi içinde neyi barındırıp neyi barındırmadığını, arabeskin dilini anlamak zorundayız.(s. 7-12) Meral Özbek' in " Pop Kültür ve Orhan Gencebay Arabeski " adını taşıyan kitabı da bu kültürü anlamaya çalışmak üzerine ortaya çıkıyor. Şarkıların ticari mekanizmalarla kotarıldığı bir piyasada, şarkılar değerlendirilirken kullanılan kelimeler o şarkıları dinleyen arabesk sevenlere de atfedildi ve onlar için " kaderci ve yanlış bilinçli kitleler! " ve ya " şekilsiz bir bütünlük olarak kitleler! " nitelendirilmesi yapıldı. Aslında arabeski anlamak için öncelikle şarkılara değil onları dinleyen insanlar akla gelmeli. Bu insanların oluşturdukları yaşam tarzının yarattığı kendine özgün " dil " akla gelmelidir. Özbek doktora tezinde, ne kendini tam olarak kapitalist kültürle özdeşleştirmiş ne de ondan kopabilmiş, teslim olmak ve karşı koymak arasında sürekli gerilim içinde duran, eski ve yeni tarzlara ait çelişkili öğelerle harmanlanmış, kültürel iktidar ilişkileri ve mücadelesi çerçevesinde sürekli değişen kültürel bir alan olan arabeski ve ziyadesiyle Orhan Gencebay arabeskini değerlendirir.(s.13) Müzik Ansiklopedisi'nde arabesk, " çevreye uyumsuzluğun " , " yabancılaşmanın müziği " olarak tanımlanıyor. Sadece bir müzik olmayan arabesk, kente göçüp oraya uyum sağlayamamış, kentsel yaşantıya katılamamış olan kırdan gelen nüfusun kültürüdür. Kentte ki sıkıntıları, bunalımı ve uyum kuramama durumunu dile getirmek, bunu haykırmak gereksinimini sağlayan bir " yığın kültürü " dür.(s.15)Türkiye' de modernleşmenin hızla arttığı bir dönemde bu kültürün ortaya çıkışını hazırlayan etmenlerin bir arada incelenmesi gerekirken bir müzik ansiklopedisinde böyle tanımlanması sorunlu bir bakış açısı yaratmaktadır. Bir müzik kültürünü müzik alanından koparıp yalnızca şarkı sözlerini ele alıp, bu sözleri de bütünüyle değil seçmeci bir biçimde kırsaldan kente göçen nüfusun kimlik bunalımı ve çevreye uyumsuzluğu gibi tüketicinin varsayılan niteliklerine göre yorumlamak sosyolojik analizi indirgemek demektir. Bu mantıkla duruma yaklaştığımızda modern hayata geçiş tamamlandığında bunalım son bulacak ve arabesk kültür de son bulacaktır. Özbek, burada birkaç soru sorarak durumu derinleştirmeye çalışır. Burada üzerinde durduğu konular; Arabesk müziğin kitlesi yalnızca kırsaldan kente göçenler midir? Bir müzik türüne " yozlaşmış " demek bir olguyu anlamak adına bilimsel bir değer ifade eder mi? Müzik türüne bakmak için yalnızca sözlerine bakmak yeterli midir? Ve Arabesk müzik gerçekten " çevreye uyumsuzluğun " müziği midir? Daha sonra da bu soruları cevaplamaya çalışır. Arabesk kültürü " kültürel ürün " olarak nitelendirirken onun değişik konumlardaki birey ve gruplar tarafından değişik şekillerde algılanabileceğinden bahsetmektedir. Arabesk, ilk başlarda Arap Müzik'ini taklit ettiği için olumsuz bir kavram olarak kullanılıyordu. 1983 yılları sonrasında seçim sonuçlarını belirleyen gecekondu mahalleleri CHP yerine ANAP'a oy vermeleriyle birlikte artık bu kültüre sağcılık da eklemlendi. TRT' de arabeskin yayınlanması yasak olmasına rağmen siyasal partiler seçim kampanyalarında arabesk müziği kullanarak bu kültürle dolaysız bir ilişki içerisine girdiler. Buradan da sınıfla kültür arasındaki ilişkinin bir yansıma ilişkisi değil bir eklemlenme ilişkisi olduğu ortaya çıkmaktadır.(s. 17-28)

Research paper thumbnail of Sedat Hakkı Eldem’i Yaratmak

Türkiye modern mimarlık tarihinin şüphesiz en çok konuşulan isimlerinden biri Sedat Hakkı Eldem o... more Türkiye modern mimarlık tarihinin şüphesiz en çok konuşulan isimlerinden biri Sedat Hakkı Eldem
olmuştur. Avrupa’da onunla aynı zaman diliminde yaşayan birçok mimarın adı öne çıkarken bizim
sürekli Sedat Hakkı Eldem üzerinden bir okuma yapmamız/ yapmak zorunda kalmamız ilgi çekicidir.
Konuyu bu bağlam üzerinden ele alıp, onun adının neden bir “marka” haline geldiğini mercek altına
yatırdığımızda ilk olarak karşımıza çıkan şey, Eldem’in çocukluk yıllarından 1930’a dek yaptığı tekil
çizimlerin, yazı ve eskiz defterlerinin, yolculuk notlarının birçoğunun kendi tarafından saklanmış
olmasıdır.

Çizdiği, yazıya döktüğü her şeyi arşivleme alışkanlığı onu ömrü boyunca tüm not defterini yanında
taşıyan Leonardo Da Vinci, kendi yapılarının kitabını yazan Palladio ve önemsiz yolculuklarının
faturalarını bile itina ile saklayan Le Corbusier ile kıyaslamaya olanak verecektir. Uğur Tanyeli’ ye göre
o,” Türkiye’de deyim yerindeyse- kendi varlığının ve öneminin bilincine varan ilk mimar”dır.
Ortaçağdan modern dünyaya kadar sanatçı, adsız bir ustadır. 15. yüzyıldan modernite dünyasına
kadar süre gelen zaman aralığında, sanatçı artık kendi bireysel varlığının bilincine herkesten önce
değer vermeyi öğrenmiş, ortaya koyduğu en küçük bir ürünü bile korumaya ve onu gelecek kuşaklara
iletmeye çalışan bir kişiliğe doğru evirilmiştir.

Research paper thumbnail of Harikzedegan Katevleri: Geçmişten Günümüze Süren Yolculuk (1919-1921

Research paper thumbnail of TÜRKİYE’DE DOMESTİK KÜLTÜRÜN DEĞİŞİMİ: YEDİGÜN DERGİSİ ÜZERİNDEN BİR İNCELEME (1933-1940)

Yüksek Lisans Tezi, 2022

Türkiye’de domestik kültür değişimi araştırmaları genellikle Cumhuriyet devriminin orijin olarak ... more Türkiye’de domestik kültür değişimi araştırmaları genellikle Cumhuriyet devriminin orijin olarak kabul edildiği bir alanı işaret ediyor. Bu tezde, domestik kültürdeki bu keskin kırılma olarak tahayyül edilen değişimin izini sürebilmek için orijin kabul edilen Cumhuriyet devrimi öncesi ve sonrasından biraz uzaklaşarak bu anlatının geçerliliği ve gerçekliği sorunsallaştırıldı. Domestik kültürdeki değişiminin dönüm noktaları olarak dünyada da önemli gelişmelerin yaşandığı 18. yüzyıl, Tanzimat, geç 19. yüzyıl gibi yüzyıl dilimlerinin incelenmesi dönemin Osmanlı belgeleri üzerinden yapılan araştırmalar sonucunda kaleme alınmış doktora tezleri ve Türkçe alfabe ile yazılmış metinlerin okunması ışığında gerçekleştirildi. Türkiye’de barınma kültürünü etkisi altına alan ve genel geçer söylemde kendine çok fazla yer bulamamış, ailenin oluşumu, kadının aile içerisindeki rolü, gelişen teknolojinin ev hayatını dönüştürmesinin incelenmesi, kırılmanın iddia edildiği gibi devrimle ilişkili olup olmadığını kavramakta etkin bir rol oynadı. 20. yüzyılın başında sayıları hızla artan resimli dergilerin en önemlilerinden biri olan Yedigün dergisinin yayın hayatına başladığı 1933 yılından 1940 yılına kadar yayımladığı haftalık dergiler merkeze alınarak yeni oluşan ya da oluşturulmaya çalışılan domestik kültürün resimli bir dergi üzerinden topluma nasıl aktarıldığı incelendi. Değişimin kodları, haftalık yayımlanan ve yaşamın içerisindeki birçok meseleyi gündemine alan bu dergilerde, ev iç mekânını konu eden metinlerin, kullanılan anlatım dilinin ve bunları desteklemek için seçilen fotoğraf karelerinin alanlarına göre tasnif edilmesi ve yorumlanması üzerinden değerlendirildi.

Domestic culture change studies in Turkey generally point to an area where the Republican revolution is accepted as the origin. In this thesis, the validity and reality of this narrative has been problematized by moving away from the pre-revolutionary and post-republican revolution, which is considered to be the origin, in order to trace the change that is imagined as this sharp break in domestic culture. The examination of centuries such as the 18th century, Tanzimat, late 19th century, where important developments were experienced in the world as the turning points of the change in domestic culture, was carried out in the light of doctoral theses written as a result of the researches made on the Ottoman documents of the period and the reading of the texts written in the Turkish alphabet. The formation of the family, the role of women in the family, the transformation of the domestic life through the developing technology, played an active role in understanding whether the break is related to the revolution as claimed. By focusing on the weekly publications from 1933 to 1940 of Yedigün, one of the most important illustrated magazines at the beginning of the 20th century, how the newly formed or artificially created domestic culture was introduced to the society through an illustrated magazine. The codes of change were evaluated through the classification and interpretation of the texts about the interior of the home, the language of expression used, and the photographic frames selected to support them, in these weekly magazines that focus on many issues in life.