Pınar Çelik Önal | Bilkent University (original) (raw)
Papers by Pınar Çelik Önal
KAREFAD/ ÇAKÜ Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2022
Klasik Türk Edebiyatında hastalıklar ve tedavi yöntemleri sıklıkla şiirlere konu edilmiştir. Hast... more Klasik Türk Edebiyatında hastalıklar ve tedavi yöntemleri sıklıkla şiirlere konu edilmiştir. Hastalıklar çok çeşitlidir, tedavi yöntemi olarak ise kimi zaman hekimlere danışılmış ve tıbbın imkânlarından yararlanılmış, kimi zaman da bâtıl inançlar kullanılmıştır. Üç Arûs ve Üç Dâmât mesnevisi "realist bir aşk mesnevisi" olması sebebiyle halkın yaşayış biçimi, âdetleri ve gelenekleri açısından oldukça zengindir. Bu nedenle bu çalışmada Üç Arûs ve Üç Dâmât mesnevisindeki hastalıklar ve bunlara uygulanan tedavi yöntemleri incelenecek ve bu hastalıkların eserin kurgusuna etkisi ortaya konacaktır. Bir veba salgınıyla başlayan mesnevide tüm çocuklarını vebadan kaybeden bir çift yeniden çocuk sahibi olmak ister. Elli altı yaşındaki kadın, yaşı gereği gebe kalmak için çeşitli tedavi yöntemlerine başvurur, sonunda isteğine ulaşır ve bir oğlu olur. Mesnevinin asıl konusu Gûyâ adı verilen bu kahraman ve çevresindekilerin aşk maceralarıdır. Mesnevide, hastalıkların kahramanların hayatında önemli bir yer tuttuğu ve hikâyenin kurgusunda dönüm noktası olarak şair tarafından özellikle kullanıldığı görülür. Baş ağrısı, Gûyâ'nın babasının ölümüne neden olan hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkar. Hastalık, tabipler tarafından çeşitli yöntemlerle değerlendirilir, hastaya "safrâ-yı germ" tanısı konulur ve hastayı iyileştirmek için ilaçlı tedaviler uygulanır. Aşk ve keder, Klasik Türk Edebiyatında kahramanların yakalandıkları en "büyük" ve tedavisi en zor olan hastalıktır. Üç Arûs ve Üç Dâmât mesnevisinde de aşkın kahramanlarda ortaya çıkardığı hastalık hâlini tedavi etmek için çeşitli yöntemlere başvurulur. Sarhoşluk ve nazar kahramanlarda hastalığa neden olan diğer unsurlardır ve bunlara da çeşitli tedaviler uygulanır. Sarhoşluğun sabahları yaşanılan olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için kahve, nazara karşı da üzerlik otu yakmak çözüm olarak kullanılır. Hastalıklar ve tedavi yöntemleri eserde önemli bir yer tutmanın yanında, şairin olayların kırılma noktalarında ve büyük değişimler öncesi başvurduğu bir konu olarak da ön plana çıkar.
TÜBAR, 2021
René Girard’ın “üçgen arzu modeli” olarak bilinen kuramı anlatılara “metin merkezli” bir bakış a... more René Girard’ın “üçgen arzu modeli” olarak bilinen kuramı anlatılara
“metin merkezli” bir bakış açısı sunmaktadır. Bu kuram, anlatılardaki
kahramanlar ve onların aralarındaki aşk ilişkilerini anlamak ve yorumlamak için modern edebiyat çalışmalarında kullanılmaktadır. Girard’ın
önerdiği rakip tipi klasik Türk edebiyatındaki “rakip” tipine oldukça benzemektedir. Özellikle iki kahramanlı aşk mesnevilerinde bu rakip tipiyle
sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu sebeple bahsi geçen metinleri bu kuramla
yeniden yorumlamak mümkündür. Husrev u Şîrîn, iki kahramanlı aşk
mesnevilerinin en bilinenlerindendir. Fars edebiyatında Nizâmî tarafından kaleme alınan mesnevi Husrev’in ve Şîrîn’in ana kahraman olduğu,
Ferhâd’ın ise dolayımlayıcı (rakip) tipiyle yan rolde yer aldığı bir
hikâyeye sahiptir. Çağatay edebiyatı şairi Ali Şîr Nevâî tarafından ise
Ferhâd u Şîrîn mesnevisi olarak yazılmıştır. Nevâî, Husrev’i ana kahraman olarak görmek istemez, “gerçek ve ideal âşık” tipi için uygun özelliklere Ferhâd’ın sahip olduğunu düşünür. Bu sebeple Husrev u Şîrîn
mesnevilerinin hikâye çizgisini takip etmez, mesnevisinin ana kahramanı
olarak Ferhâd’ı seçer ve eserinin adını da Ferhâd u Şîrîn koyar. Bu çalışmada René Girard’ın “üçgen arzu modeli”nden faydalanılarak Nizâmî ve Nevâî’nin ana kahraman tercihleri sorgulanacak; Husrev’in, Ferhâd’ın ve
Şîrîn’in hikâyelerdeki rolleri ve üçgenin köşelerindeki konumları tespit
edilecektir. Aslında Nevâî’nin bu hikâyede Ferhâd’ın ana kahraman olmasından çok Husrev’in “kötü” bir tipe dönüşmesine önem verdiği ortaya konacaktır.
Book Reviews by Pınar Çelik Önal
KAREFAD/ ÇAKÜ Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2022
Klasik Türk Edebiyatında hastalıklar ve tedavi yöntemleri sıklıkla şiirlere konu edilmiştir. Hast... more Klasik Türk Edebiyatında hastalıklar ve tedavi yöntemleri sıklıkla şiirlere konu edilmiştir. Hastalıklar çok çeşitlidir, tedavi yöntemi olarak ise kimi zaman hekimlere danışılmış ve tıbbın imkânlarından yararlanılmış, kimi zaman da bâtıl inançlar kullanılmıştır. Üç Arûs ve Üç Dâmât mesnevisi "realist bir aşk mesnevisi" olması sebebiyle halkın yaşayış biçimi, âdetleri ve gelenekleri açısından oldukça zengindir. Bu nedenle bu çalışmada Üç Arûs ve Üç Dâmât mesnevisindeki hastalıklar ve bunlara uygulanan tedavi yöntemleri incelenecek ve bu hastalıkların eserin kurgusuna etkisi ortaya konacaktır. Bir veba salgınıyla başlayan mesnevide tüm çocuklarını vebadan kaybeden bir çift yeniden çocuk sahibi olmak ister. Elli altı yaşındaki kadın, yaşı gereği gebe kalmak için çeşitli tedavi yöntemlerine başvurur, sonunda isteğine ulaşır ve bir oğlu olur. Mesnevinin asıl konusu Gûyâ adı verilen bu kahraman ve çevresindekilerin aşk maceralarıdır. Mesnevide, hastalıkların kahramanların hayatında önemli bir yer tuttuğu ve hikâyenin kurgusunda dönüm noktası olarak şair tarafından özellikle kullanıldığı görülür. Baş ağrısı, Gûyâ'nın babasının ölümüne neden olan hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkar. Hastalık, tabipler tarafından çeşitli yöntemlerle değerlendirilir, hastaya "safrâ-yı germ" tanısı konulur ve hastayı iyileştirmek için ilaçlı tedaviler uygulanır. Aşk ve keder, Klasik Türk Edebiyatında kahramanların yakalandıkları en "büyük" ve tedavisi en zor olan hastalıktır. Üç Arûs ve Üç Dâmât mesnevisinde de aşkın kahramanlarda ortaya çıkardığı hastalık hâlini tedavi etmek için çeşitli yöntemlere başvurulur. Sarhoşluk ve nazar kahramanlarda hastalığa neden olan diğer unsurlardır ve bunlara da çeşitli tedaviler uygulanır. Sarhoşluğun sabahları yaşanılan olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için kahve, nazara karşı da üzerlik otu yakmak çözüm olarak kullanılır. Hastalıklar ve tedavi yöntemleri eserde önemli bir yer tutmanın yanında, şairin olayların kırılma noktalarında ve büyük değişimler öncesi başvurduğu bir konu olarak da ön plana çıkar.
TÜBAR, 2021
René Girard’ın “üçgen arzu modeli” olarak bilinen kuramı anlatılara “metin merkezli” bir bakış a... more René Girard’ın “üçgen arzu modeli” olarak bilinen kuramı anlatılara
“metin merkezli” bir bakış açısı sunmaktadır. Bu kuram, anlatılardaki
kahramanlar ve onların aralarındaki aşk ilişkilerini anlamak ve yorumlamak için modern edebiyat çalışmalarında kullanılmaktadır. Girard’ın
önerdiği rakip tipi klasik Türk edebiyatındaki “rakip” tipine oldukça benzemektedir. Özellikle iki kahramanlı aşk mesnevilerinde bu rakip tipiyle
sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu sebeple bahsi geçen metinleri bu kuramla
yeniden yorumlamak mümkündür. Husrev u Şîrîn, iki kahramanlı aşk
mesnevilerinin en bilinenlerindendir. Fars edebiyatında Nizâmî tarafından kaleme alınan mesnevi Husrev’in ve Şîrîn’in ana kahraman olduğu,
Ferhâd’ın ise dolayımlayıcı (rakip) tipiyle yan rolde yer aldığı bir
hikâyeye sahiptir. Çağatay edebiyatı şairi Ali Şîr Nevâî tarafından ise
Ferhâd u Şîrîn mesnevisi olarak yazılmıştır. Nevâî, Husrev’i ana kahraman olarak görmek istemez, “gerçek ve ideal âşık” tipi için uygun özelliklere Ferhâd’ın sahip olduğunu düşünür. Bu sebeple Husrev u Şîrîn
mesnevilerinin hikâye çizgisini takip etmez, mesnevisinin ana kahramanı
olarak Ferhâd’ı seçer ve eserinin adını da Ferhâd u Şîrîn koyar. Bu çalışmada René Girard’ın “üçgen arzu modeli”nden faydalanılarak Nizâmî ve Nevâî’nin ana kahraman tercihleri sorgulanacak; Husrev’in, Ferhâd’ın ve
Şîrîn’in hikâyelerdeki rolleri ve üçgenin köşelerindeki konumları tespit
edilecektir. Aslında Nevâî’nin bu hikâyede Ferhâd’ın ana kahraman olmasından çok Husrev’in “kötü” bir tipe dönüşmesine önem verdiği ortaya konacaktır.