Halil İbrahim Aydın | Zonguldak Bülent Ecevit University (original) (raw)
Uploads
Makaleler by Halil İbrahim Aydın
Black, K. A., & Schutte, E. D. (2006). Recollections of being loved: Implications of childhood ex... more Black, K. A., & Schutte, E. D. (2006). Recollections of being loved: Implications of childhood experiences with parents for young adults' romantic relationships.
Kur'an, hem üslubu hem de muhtevâsı itibarıyla mu´ciz bir yapıda vahiy edilmiştir. Bu yapı tilâve... more Kur'an, hem üslubu hem de muhtevâsı itibarıyla mu´ciz bir yapıda vahiy edilmiştir. Bu yapı tilâvet secdesi ile ilgili âyetlerde de kendini göstermektedir. Secde âyetlerinin lafızsal boyutu (üslubu) ve bu üsluba bağlı olarak ortaya çıkan muhtevâsı, ifade zenginliği açısından önem arz etmektedir. Zira secde âyetleri yalnızca secde etmeyi emreden, tavsiye eden veya secde etmeye teşvik eden bir üslup ve muhtevâya sahip değildir. Bu âyetlerin secde etmenin ötesinde ifade ettiği (şirk koşmamak, Al-lah'a kulluk etmek, yüklenilen misyonu yerine getirmek gibi) başka muhtevâları da vardır. Çalışma-da secde âyetlerinde kullanılan lafızsal üslup ve bu üslubun manaya katkıları incelenmiştir. Kur'an'da okunduğu vakit tilâvet secdesi yapılması gereken âyetler mevcuttur. Tefsir, fıkıh ve hadis ilimlerinin konusu olan ve hadis kaynaklarında kendileri için hususî bölümlerin açıldığı bu âyetler, çeşitli üslup ve muhtevâya sahiptirler. Bu üslup ve muhtevâlarından dolayı rivâyetler farklı şekilde yorumlanarak secde âyetlerinin sayısı değişebilmiştir. Ayrıca secde etmenin icabı veya istihbâbı, secde etmenin zaman-mekân cihetiyle durumları fıkıh eserlerinde genişçe ele alınmıştır. Yine fıkıh ilminde yoğunlukla üzerinde durulduğundan dolayı bunlar ibadet maksatlı âyetler olarak algılanmaktadır. Lakin ilgili âyetler, tefsir ilmi açısından incelendiğinde sağlam bir inanç oluşturmaya yö-nelik indirilmiş iman içerikli âyetler oldukları anlaşılmaktadır. Lakin bu âyetlerdeki secde lafızları ile ilgili hususi bir çalışma yapılmadığı dikkati çekmektedir. Bu sebeple "Secde âyetleri" olarak te-lakki edilen bu pasajların üslûp ve muhtevâ açısından incelenmesi ve âyetlerdeki secde lafızlarının ifade ettiği anlamın ortaya konulması önem arz etmektedir. Bundan dolayı çalışmada tefsir ilmi açısından tilâvet secdesi âyetleri üslup ve muhtevâları yönünden ele alınarak hem içerdikleri ifade zenginliği hem de secde emriyle ifade edilen anlamın alanı ortaya konulmuştur.
Yüksek Lisans Öğrencisi Samet SAPARĞALİ (Kazakistan) Отбасы құндылықтарын сақтаудағы ер адамның о... more Yüksek Lisans Öğrencisi Samet SAPARĞALİ (Kazakistan) Отбасы құндылықтарын сақтаудағы ер адамның орны (Aile Değerlerini Korumada Erkeğin Yeri) V. OTURUM (Manas Salonu) 09 Ekim Cumartesi,
"Ben insanları ve cinleri, ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım" buyurmak sûreti ile insanoğl... more "Ben insanları ve cinleri, ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım" buyurmak sûreti ile insanoğluna en büyük düstûru arz eden Allah (cc.), bu düstûra ulaşabilmeleri için onları en güzel biçimde yaratmış, bütün nimetleri hizmetine sunmuş ve onları yeryüzüne halife kılmıştır. Bu düstûru en iyi şekilde kavrayabilmesi için, insanı akıl ve irade ile donatmıştır. Aklını sâlimen kullanabilmesi için de peygamberler göndermiş ve bu peygamberler vasıtası ile onun aklını iyi ve güzel uğrunda kullanmasını telkin etmiştir. Bu da yetmemiş gönderdiği peygamberler vasıtası ile insanoğluna kitaplar indirmiş, bu kitaplarla onların doğru yolda kalmalarını, akıllarını dünya ve ahret açısından iyi ve güzel olana kullanmalarını temin etmiştir. Allah (cc.) rahmet, merhamet ve şefkatinin bir eseri olarak bunlarla da yetinmemiştir. İnsanoğlunun kendisini tanımasını kolaylaştıracak işâret, alâmet ve emâreleri âlemin her bir zerresine zerk etmiştir. Tüm bunları bir araya toplayıp Rabbini tanıması insanoğluna kalmaktadır. O'nu tanımak isteyen her bir kul, âlemdeki eşsiz ahenk ve güzelliğe derûnî bir nazarla bakmalı, kendisini hak yola, iyi ve güzel olana davet eden peygamberleri can kulağı ile dinlemeli, onların hayat tarzlarını tatbik etmeli, kendisine (insanoğluna) inzâl buyrulmuş olan Yüce Kitabını iyice anlayıp kavramaya, içselleştirmeye gayret etmelidir. Zira Kur'ân-ı Kerîm'in indirilmesinin asıl maksadı onun anlaşılıp hayatın her safhasına tatbik edilmesidir. Kur'ân'ı hayata taşımak onu iyice anlamayı gerektirmektedir. O yüce kitabı anlamak da içerisindeki tüm tebligâtı en ince ayrıntısına kadar deruhte edip tatbik etmekle mümkündür. Bu da ancak O yüce kitabın her âyetinin hatta her kelimesinin detaylı bir şekilde incelenmesini zorunlu kılar.
"Ben insanları ve cinleri, ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım" buyurmak sûreti ile insanoğl... more "Ben insanları ve cinleri, ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım" buyurmak sûreti ile insanoğluna en büyük düstûru arz eden Allah (cc.), bu düstûra ulaşabilmeleri için onları en güzel biçimde yaratmış, bütün nimetleri hizmetine sunmuş ve onları yeryüzüne halife kılmıştır. Bu düstûru en iyi şekilde kavrayabilmesi için, insanı akıl ve irade ile donatmıştır. Aklını sâlimen kullanabilmesi için de peygamberler göndermiş ve bu peygamberler vasıtası ile onun aklını iyi ve güzel uğrunda kullanmasını telkin etmiştir. Bu da yetmemiş gönderdiği peygamberler vasıtası ile insanoğluna kitaplar indirmiş, bu kitaplarla onların doğru yolda kalmalarını, akıllarını dünya ve ahret açısından iyi ve güzel olana kullanmalarını temin etmiştir. Allah (cc.) rahmet, merhamet ve şefkatinin bir eseri olarak bunlarla da yetinmemiştir. İnsanoğlunun kendisini tanımasını kolaylaştıracak işâret, alâmet ve emâreleri âlemin her bir zerresine zerk etmiştir. Tüm bunları bir araya toplayıp Rabbini tanıması insanoğluna kalmaktadır. O'nu tanımak isteyen her bir kul, âlemdeki eşsiz ahenk ve güzelliğe derûnî bir nazarla bakmalı, kendisini hak yola, iyi ve güzel olana davet eden peygamberleri can kulağı ile dinlemeli, onların hayat tarzlarını tatbik etmeli, kendisine (insanoğluna) inzâl buyrulmuş olan Yüce Kitabını iyice anlayıp kavramaya, içselleştirmeye gayret etmelidir. Zira Kur'ân-ı Kerîm'in indirilmesinin asıl maksadı onun anlaşılıp hayatın her safhasına tatbik edilmesidir. Kur'ân'ı hayata taşımak onu iyice anlamayı gerektirmektedir. O yüce kitabı anlamak da içerisindeki tüm tebligâtı en ince ayrıntısına kadar deruhte edip tatbik etmekle mümkündür. Bu da ancak O yüce kitabın her âyetinin hatta her kelimesinin detaylı bir şekilde incelenmesini zorunlu kılar.
Black, K. A., & Schutte, E. D. (2006). Recollections of being loved: Implications of childhood ex... more Black, K. A., & Schutte, E. D. (2006). Recollections of being loved: Implications of childhood experiences with parents for young adults' romantic relationships.
Kur'an, hem üslubu hem de muhtevâsı itibarıyla mu´ciz bir yapıda vahiy edilmiştir. Bu yapı tilâve... more Kur'an, hem üslubu hem de muhtevâsı itibarıyla mu´ciz bir yapıda vahiy edilmiştir. Bu yapı tilâvet secdesi ile ilgili âyetlerde de kendini göstermektedir. Secde âyetlerinin lafızsal boyutu (üslubu) ve bu üsluba bağlı olarak ortaya çıkan muhtevâsı, ifade zenginliği açısından önem arz etmektedir. Zira secde âyetleri yalnızca secde etmeyi emreden, tavsiye eden veya secde etmeye teşvik eden bir üslup ve muhtevâya sahip değildir. Bu âyetlerin secde etmenin ötesinde ifade ettiği (şirk koşmamak, Al-lah'a kulluk etmek, yüklenilen misyonu yerine getirmek gibi) başka muhtevâları da vardır. Çalışma-da secde âyetlerinde kullanılan lafızsal üslup ve bu üslubun manaya katkıları incelenmiştir. Kur'an'da okunduğu vakit tilâvet secdesi yapılması gereken âyetler mevcuttur. Tefsir, fıkıh ve hadis ilimlerinin konusu olan ve hadis kaynaklarında kendileri için hususî bölümlerin açıldığı bu âyetler, çeşitli üslup ve muhtevâya sahiptirler. Bu üslup ve muhtevâlarından dolayı rivâyetler farklı şekilde yorumlanarak secde âyetlerinin sayısı değişebilmiştir. Ayrıca secde etmenin icabı veya istihbâbı, secde etmenin zaman-mekân cihetiyle durumları fıkıh eserlerinde genişçe ele alınmıştır. Yine fıkıh ilminde yoğunlukla üzerinde durulduğundan dolayı bunlar ibadet maksatlı âyetler olarak algılanmaktadır. Lakin ilgili âyetler, tefsir ilmi açısından incelendiğinde sağlam bir inanç oluşturmaya yö-nelik indirilmiş iman içerikli âyetler oldukları anlaşılmaktadır. Lakin bu âyetlerdeki secde lafızları ile ilgili hususi bir çalışma yapılmadığı dikkati çekmektedir. Bu sebeple "Secde âyetleri" olarak te-lakki edilen bu pasajların üslûp ve muhtevâ açısından incelenmesi ve âyetlerdeki secde lafızlarının ifade ettiği anlamın ortaya konulması önem arz etmektedir. Bundan dolayı çalışmada tefsir ilmi açısından tilâvet secdesi âyetleri üslup ve muhtevâları yönünden ele alınarak hem içerdikleri ifade zenginliği hem de secde emriyle ifade edilen anlamın alanı ortaya konulmuştur.
Yüksek Lisans Öğrencisi Samet SAPARĞALİ (Kazakistan) Отбасы құндылықтарын сақтаудағы ер адамның о... more Yüksek Lisans Öğrencisi Samet SAPARĞALİ (Kazakistan) Отбасы құндылықтарын сақтаудағы ер адамның орны (Aile Değerlerini Korumada Erkeğin Yeri) V. OTURUM (Manas Salonu) 09 Ekim Cumartesi,
"Ben insanları ve cinleri, ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım" buyurmak sûreti ile insanoğl... more "Ben insanları ve cinleri, ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım" buyurmak sûreti ile insanoğluna en büyük düstûru arz eden Allah (cc.), bu düstûra ulaşabilmeleri için onları en güzel biçimde yaratmış, bütün nimetleri hizmetine sunmuş ve onları yeryüzüne halife kılmıştır. Bu düstûru en iyi şekilde kavrayabilmesi için, insanı akıl ve irade ile donatmıştır. Aklını sâlimen kullanabilmesi için de peygamberler göndermiş ve bu peygamberler vasıtası ile onun aklını iyi ve güzel uğrunda kullanmasını telkin etmiştir. Bu da yetmemiş gönderdiği peygamberler vasıtası ile insanoğluna kitaplar indirmiş, bu kitaplarla onların doğru yolda kalmalarını, akıllarını dünya ve ahret açısından iyi ve güzel olana kullanmalarını temin etmiştir. Allah (cc.) rahmet, merhamet ve şefkatinin bir eseri olarak bunlarla da yetinmemiştir. İnsanoğlunun kendisini tanımasını kolaylaştıracak işâret, alâmet ve emâreleri âlemin her bir zerresine zerk etmiştir. Tüm bunları bir araya toplayıp Rabbini tanıması insanoğluna kalmaktadır. O'nu tanımak isteyen her bir kul, âlemdeki eşsiz ahenk ve güzelliğe derûnî bir nazarla bakmalı, kendisini hak yola, iyi ve güzel olana davet eden peygamberleri can kulağı ile dinlemeli, onların hayat tarzlarını tatbik etmeli, kendisine (insanoğluna) inzâl buyrulmuş olan Yüce Kitabını iyice anlayıp kavramaya, içselleştirmeye gayret etmelidir. Zira Kur'ân-ı Kerîm'in indirilmesinin asıl maksadı onun anlaşılıp hayatın her safhasına tatbik edilmesidir. Kur'ân'ı hayata taşımak onu iyice anlamayı gerektirmektedir. O yüce kitabı anlamak da içerisindeki tüm tebligâtı en ince ayrıntısına kadar deruhte edip tatbik etmekle mümkündür. Bu da ancak O yüce kitabın her âyetinin hatta her kelimesinin detaylı bir şekilde incelenmesini zorunlu kılar.
"Ben insanları ve cinleri, ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım" buyurmak sûreti ile insanoğl... more "Ben insanları ve cinleri, ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım" buyurmak sûreti ile insanoğluna en büyük düstûru arz eden Allah (cc.), bu düstûra ulaşabilmeleri için onları en güzel biçimde yaratmış, bütün nimetleri hizmetine sunmuş ve onları yeryüzüne halife kılmıştır. Bu düstûru en iyi şekilde kavrayabilmesi için, insanı akıl ve irade ile donatmıştır. Aklını sâlimen kullanabilmesi için de peygamberler göndermiş ve bu peygamberler vasıtası ile onun aklını iyi ve güzel uğrunda kullanmasını telkin etmiştir. Bu da yetmemiş gönderdiği peygamberler vasıtası ile insanoğluna kitaplar indirmiş, bu kitaplarla onların doğru yolda kalmalarını, akıllarını dünya ve ahret açısından iyi ve güzel olana kullanmalarını temin etmiştir. Allah (cc.) rahmet, merhamet ve şefkatinin bir eseri olarak bunlarla da yetinmemiştir. İnsanoğlunun kendisini tanımasını kolaylaştıracak işâret, alâmet ve emâreleri âlemin her bir zerresine zerk etmiştir. Tüm bunları bir araya toplayıp Rabbini tanıması insanoğluna kalmaktadır. O'nu tanımak isteyen her bir kul, âlemdeki eşsiz ahenk ve güzelliğe derûnî bir nazarla bakmalı, kendisini hak yola, iyi ve güzel olana davet eden peygamberleri can kulağı ile dinlemeli, onların hayat tarzlarını tatbik etmeli, kendisine (insanoğluna) inzâl buyrulmuş olan Yüce Kitabını iyice anlayıp kavramaya, içselleştirmeye gayret etmelidir. Zira Kur'ân-ı Kerîm'in indirilmesinin asıl maksadı onun anlaşılıp hayatın her safhasına tatbik edilmesidir. Kur'ân'ı hayata taşımak onu iyice anlamayı gerektirmektedir. O yüce kitabı anlamak da içerisindeki tüm tebligâtı en ince ayrıntısına kadar deruhte edip tatbik etmekle mümkündür. Bu da ancak O yüce kitabın her âyetinin hatta her kelimesinin detaylı bir şekilde incelenmesini zorunlu kılar.