ibrahim Zateri | Cukurova University (original) (raw)

Uploads

Papers by ibrahim Zateri

Research paper thumbnail of Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Ağların Şiddeti Çoğaltan Etkisi / Gender And The Increasing Impact Of Violence With Social Networks

Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020

ÖZET: Çalışma, sosyal ağlarda sıradan bireylerin paylaşımlarının içeriği üzerinden, toplu... more ÖZET: Çalışma, sosyal ağlarda sıradan bireylerin paylaşımlarının içeriği üzerinden, toplumsal bir sorun olan şiddeti çevrim içi alanda betimlemeyi ve çarpan etkisi üzerinde durmayı amaçlamaktadır. Araştırmada sosyal ağlarda yaygınlaşan “potansiyel şiddet üretme makinesi” isimli video kapsamında, toplumsal cinsiyete bakış çerçevesinde kadına şiddetin gerçeklik boyutu üzerinde durulmuştur. Çalışma nitel bir çözümleme olarak desenlenmiştir. İçerik analizi yöntemi ile videoya yapılan yorumlar ele alınarak değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir. Videoya yapılan yorumların kadına şiddet içeriğini yeniden ürettiği ve çok boyutlu iktidar ilişkisi kurguladığı görülmüştür. Çalışmada sosyal medyanın sanal olduğu ön kabulü eleştirilerek, şiddet dilinin çoğaltılmasında önemli ip uçları sunduğu bulgulanmıştır. Sosyal ağlarda şiddetin kurgusal olmadığı, münferit olmasından çıkarılarak toplumsal bir sorun olarak ele alınmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Aynı zamanda çalışmada gerçeklikle kurgusal temsil arasında duran sosyal ağlarda şiddetin, sanal olmadığı bizzat deneyim haline geldiği ve çoğalabildiğine dikkat çekilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Şiddet, Toplumsal Cinsiyet, Sosyal Ağlar, İçerik Analizi

ABSTRACT: The study aims to discuss and describe the spread of violence that is a social problem through the content of the sharing of ordinary individuals in social networks. It is emphasized to gender that violence against women in the media is not symbolic but perceived as reality while working under the name of "potential violence producing machine" which is becoming widespread in social networks. The study was designed as a qualitative analysis. While the interpretations of video were being discussed through content analysis, the evaluation of violence over gender was realized. It has been seen that the comments made about video regenerate the content of violence and regulate the relation of power. In the study, it is detected that important points are given in the reproduction of the violence language of the crucial points created by criticizing the preliminary assumption that social media is virtual in the study. It is emphasized that violence in the social networks is not fictional; it should be taken as a social problem by not perceiving it as individuality. At the same time, it is emphasized that the violence in the social network that is between reality and symbolic representation, is not virtual, it becomes an experience itself and it can increase.
Keywords: Violence, Gender, Social Networks, Content Analysis

Research paper thumbnail of Çevrimiçi Okur Yorumlarının Yarattığı Alanın Kamusal/İletişim Alanı Olarak İncelenmesi / Online Reader Comments In Public Space/Communication Field To Be Examined

Marmara Üniversitesi Öneri Dergisi, 2017

ÖZET: Etkileşimli çevrimiçi ortamlar iletişim biçimlerinde yenilik ve değişikliklere nede... more ÖZET: Etkileşimli çevrimiçi ortamlar iletişim biçimlerinde yenilik ve değişikliklere neden olmuştur. Bu çalışma çevrimiçi haberlere yapılan okur yorumlarındaki paylaşım ve etkileşime odaklanmıştır. İleti- nin yaratıldığı çevrimiçi ortamlarda yorumu yapan kaynağın iletişim sürecini başlattığı kabul edilmiş- tir. Çalışmada Hürriyet çevrimiçi haber sitesindeki 7 Haziran 2015 genel seçim sonrası, iki siyasi parti liderinin yaptığı açıklamalara ilişkin iki haber örneklem olarak belirlenmiştir. Bu haberler ve haberlere yapılan toplam 1117 okur yorumu analiz edilerek bulgular yorumlanmıştır. Çalışma hem niceliksel, hem de niteliksel bir araştırma olarak modellenmiştir. Bu kapsamda haber metinleri söylem analizi, okur yorumları ise içerik analizi ile çözümlenmiştir. Veri analizi sürecinde yorumların çok boyutlu ko- nulara değindiği ve 34 alt başlıkta toplandığı bulgusu elde edilmiştir. Yorumların ulaşılabilirlik ve sü- zülmesi gibi sınırlılıklarından kurtulduğu düzeyde, demokrasiye katkı sunacak biçimde bir kamusal alan olma potansiyeli taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan bu araştırma ile okur yorumlarının, ka- musal alan olabilmesi yanında bir iletişim alanı olarak da dikkate alınmasına ilişkin farkındalık yara- tılarak literatüre katkı sunulması hedeflenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kamusal Alan, Okur Yorumları, İçerik Analizi, Demokrasi, Söylem

ABSTRACT: Interactive online environments have caused innovation and change in communication types. This study was focused on entries in reader comments made for online news. The source that made the first comment in the online environments in which the entry was created, was assumed as the ini- tiator of the communication process. In the study, the sample was determined as two news in Hurriyet online news website which were about the explanations made by two political party leaders after gen- eral elections in June 7th, 2015. Findings were interpreted by analyzing this news and totally 1117 com- ments made for the news. In this context, news texts were resolved by discourse analysis and reader comments were commented by content analysis. In process of data analysis it was observed that com- ments touched upon subjects with multiple dimensions and were compiled under 34 sub headlines. It was concluded that comments have the potential of becoming public sphere so as to provide contribu- tion to democracy as far as they are free from their limitations such as accessibility and filtration. The aim of this research is to raise awareness so that the reader comments will be taken into consideration as communication field as well as being public sphere.
Keywords: Public Sphere, Reader Comments, Content Analysis, Democracy, Discourse

Research paper thumbnail of Kamu Spotu Örnekleminde Medyada Kadına Şiddetin Alımlanması / Reception of Violence against Woman on the Sample of Public Service Announcements

Türkiye’de ve Dünyada Kadın Araştırmaları, 1. Uluslararası Çukurova Kadın Çalışmaları Kongresi / Research On Woman In Turkey And The World, The 1st International Çukurova Women’s Studies Congress, 2015

ÖZET: Bu çalışma, medyada sunulan mesajlardan kamu spotları bağlamında kadın ve şiddet mesaj... more ÖZET: Bu çalışma, medyada sunulan mesajlardan kamu spotları bağlamında kadın ve şiddet mesajının içeriğinin incelenmesinden çok, televizyon ve çevrim içi araçlardaki iletilerin nasıl alımlandığını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Feminist teorinin ve feminist araştırmacıların medya merkezli çalışmaları arasında alımlama çalışmaları önemli bir yere sahiptir. Hall (2005) “dolaşım ve alımlama, televizyonda ‘üretim süreci’ anlarıdır ve belli sayıda yapılanan ve dolayımlanan ‘geribesleme’ yoluyla, kendisi de üretim sürecine yeniden dahil edilir” der. Çalışmada, yöntem olarak Stuart Hall’ın kuramı ile uyumlu biçimde medya içeriğinin izleyiciler üzerinde bir alımlama çalışması gerçekleştirilmektedir. Alımlama analizi izleyiciyi homojen bir bütün olmaktan çok, birçok deneyimin bir araya gelişiyle oluşan bir farklılıklar zemini olarak kabul eder. İzleyiciyi temel alarak yapılan bu araştırmada amaçlı örneklem yöntemi ile kadını şiddetin temel öznesi olarak konumlandırması nedeniyle “8 Mart ve 8 Kadın” (2013) kamu spotu seçilmiştir. Bu çalışmada kadına yapılan şiddetin gerçek dünyada değil, kurgusal dünyada yüz yüze bırakıldığında izler kitlede oluşturduğu anlam ve medya üzerinden şiddetin yaygınlaştırılması incelenmiştir. Çalışmada veriler, iki ayrı odak grup çalışması aracılığıyla toplanmıştır. Her gruba kamu spotu izletilerek çalışmanın amacı kapsamında sorular yöneltilmiştir. Çalışmanın sonunda izler kitle tarafından kamu spotundaki şiddet temasının yarattığı anlamlara ulaşılmıştır. İki farklı homojen gruptan oluşan odak grupların aynı mesaja ilişkin alternatif okuma yapabildikleri gözlemlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Kadın, şiddet, alımlama analizi, kamu spotu

ABSTRACT: This study aims to reveal how messages in the television and online devices are perceived rather than investigating the content of messages regarding women and violence in the sense of Public Service Announcements (PSA) among many others in the media. Of all the media-based studies by feminist theory and feminist researchers, reception studies hold a prominent place. Hall (2005) states that “circulation and reception are moments of production process in television, and they are reintroduced into the production process through a number of structured and mediated feedback.” In this study, how the audience perceives the content of media has been examined via a method in accordance with Stuart Hall’s theory. Reception analysis considers the audience as a compilation of differences formed by plenty of experiences rather than regarding it as a homogenous whole. For this audience-based study, purposeful sampling was employed to select ‘8 March & 8 Women’ (2013) as the PSA to be examined due to the fact that it places women as the main object of violence. This research studies the meaning that violence against women—not in the real world, but in the fictional one—creates in the minds of viewers, and the dissemination of violence through use of media. Data collection has been realized with two separate focus group study. Each group was supposed to answer several questions in accordance with the aim of this study after watching the PSA. At the end of the research, meanings created in the minds of viewers by the theme of violence in the PSA were determined. Consisting two different homogenous groups, focus groups were identified to attribute different meanings to the same message.
Keywords: Woman, violence, reception analysis, PSA (public service announcement)

Conference Presentations by ibrahim Zateri

Research paper thumbnail of Sinemada Distopya ve Göçmenlik İlişkisi: “Daha” (Saylak, 2017) Filmi Üzerine Bir İnceleme / The Relationship Of Dystopia And Migration In Cinema: An Examination About The Film “Daha” (Saylak, 2017)

3. Uluslararası Sinema ve Gençlik Kongresi / 3. International Cinema And Youth Congress, 2021

ÖZET: Distopya kavramı, sanat alanlarında öncelikle edebiyat ile ortaya çıkar ve akabinde sinemad... more ÖZET: Distopya kavramı, sanat alanlarında öncelikle edebiyat ile ortaya çıkar ve akabinde sinemada edebiyat uyarlamaları ile kendine yer bulur. Bunun ötesinde, sinema ve distopya bağıntısı edebiyattan ayrı olarak da kendi çizgisini oluşturmuştur. Sinema, insana dair birçok ilişkili konuyu işleyebilme özgürlüğüne sahip bir sanat alanıdır. İçsel yada dışsal göçlerin getirdiği insanlık hareketliliklerinde bireyler, yaşadıkları süreçlerle distopik bir evrene sürüklenebilmektedir. Bu gibi durumlarda bireylerin ütopik-distopik durumları sinemanın ilgi odağı olabilmektedir. Zira sinema, toplumsal yaşamdaki insanların duygu, düşünce ve bunlarla ilişkili yansımalarını kendinde barındırır. Distopyanın sinemada yer alma unsuru, toplumsal yaşamda var olan sorunlara gerekli çözümlerin bulunamaması ve bir çıkışsızlık ortamının oluşması ile şekillenmektedir. Temelde de bu karanlık-karamsar ortamın geleceğe taşınması distopyayı oluşturmaktadır.
Çalışmanın temel amacı, sinemada distopya kavramının göçmenlik ekseninde nasıl ele alındığını ortaya koymaktır. Çalışma kapsamında, örneklem olarak seçilen “Daha” (Saylak, 2017) filminde, distopik bir durum olarak göçmenlerin ele alındığını vurgulamak gerekmektedir. Bu nedenle “Daha” (Saylak, 2017) filmindeki distopik özelliklerin göçmenlik ekseninde filme nasıl yansıdığı araştırılmaktadır. Filmdeki göçmenlik durumları; mekansızlık, karanlık ve felaket atmosferlerinin filme hakim olarak geleceğe taşınması sorunu ile söz konusu olabilmektedir. Çalışmada, Onur Saylak’ın örneklemi seçilen filmine yansıyan distopya ve göçmenlik olgusu değerlendirilirken filmin anlatı yapısındaki olay örgüsü ile filmin mizanseni nitel bir araştırma modeli ekseninde incelenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Distopya, Göçmenlik, Sinemada Distopya, Daha (Saylak, 2017) Filmi.

ABSTRACT: The concept of dystopia, in the fields of art, firstly emerges with literature and then in cinema, finds its place with literary adaptations. Further to that, the relation between cinema and dystopia has formed its own line apart from literature. Cinema is a field of art that has the freedom to handle many related human subjects. In the human movements brought about by internal or external migrations, individuals can be dragged a dystopian universe with the processes that they life. In such cases, the utopian-dystopic situations of individuals can be the focus of cinema. For cinema contains the feelings, thoughts and related to reflections of people in social life. The element of dystopian in the cinema is shaped by the inability to find the necessary solutions to the problems existing in social life and the formation of an environment of deadlock. Fundamentally, carrying this dark-pessimistic environment to the future constitutes dystopian.
The main purpose of the study is to reveal how the concept of dystopia in cinema is handled on the axis of migration. With the scope of the study, it should be emphasized that in the film "Daha" (Saylak, 2017) chosen as a sample, migrants are handled as a dystopian situation. For this reason, it is investigated how the dystopian features in the movie "Daha" (Saylak, 2017) are reflected in the film on the axis of migration. Migration situations in the film; There may be a problem with the problem of conveying the atmosphere of lack of space, darkness and disaster to the future by dominating the film. In the study, while evaluating the phenomenon of dystopian and migration reflected in Onur Saylak's film, the sample of which was selected, the plot in the narrative structure of the film and scene the film are examined in the axis of a qualitative research model.
Keywords: Dystopia, Migration, Dystopia In Cinema, The Film “Daha” (Saylak, 2017).

Research paper thumbnail of Etnografik Veri İçeren Filmlerde İçerik Analizi: Sandıktan Çıkan Kültür / A Content Analysis Of The Films Containing Ethnographic Data: The Culture That Coming Out Of The Coffer

Uluslararası Sinema ve Gençlik Kongresi / International Cinema And Youth Congress (ICAY), 2019

ÖZET: Jan Assman (2001) belleğin daima bireye ait olduğunu, ancak belirleyenin toplum olduğunu if... more ÖZET: Jan Assman (2001) belleğin daima bireye ait olduğunu, ancak belirleyenin toplum olduğunu ifade eder. Tanımlanması zor ve karmaşık birçok inanç, uygulama ve kuralları içinde barındıran kültür, bir yönüyle somut bir yönüyle somut olmayan değer ve eserleriyle toplulukların birikimidir, belleğidir. Üst üste konulan bu kültür birikimi ışığında binlerce yıllık bilgiler, deneyimler yeni kuşaklara öğretilmekte, aktarılmaktadır. Kuşaklar arası aktarım, gündelik yaşamın sürdürülmesini sağlamakta, kültürleme ve kültürlenmeyle bireyler kendi toplumsal yaşam koşullarını öğrenmektedir. Böylelikle toplum ortak bir dil, bellek ve buna bağlı olarak da bir düzen oluşturmaktadır. Her birey kendi kimlik ifadesini, kendi varlığını bu ortak bellek içinde yaşatmaktadır.

Çukurova Üniversitesi, İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü öğrencileri tarafından hazırlanmış olan etnografik veri içeren kısa videolar/filmler bu bildirinin konusunu oluşturmaktadır. Konu, kırk (40) etnografik veri içeren film arasından seçilmiş olan sekiz (8) örnek filmin; kültür, bellek ve kimlik bağlamlarında yorumlanmasıyla ele alınmıştır.

Öğrencilerin/genç yönetmenlerin aile tarihleri, kültürel özellikleri, aile içi iletişim biçimleri ve geçmiş ile kurulan bağ, “aile yadigârı” olarak belirtilen birbirinden farklı nesneler, etnografik veri içeren filmler aracılığıyla ele alınmıştır. Bu kapsamda öğrenciler; ailelerine ait bir maddi kültür ürününü seçerek (etnografik eser/nesne), bu aile yadigârının yaşamlarında yer alış biçimini, tarihsel ve kültürel geçmişini, kendisi için anlamını ve kuşaklar arası aktarımın izlerini filmleştirmişlerdir. Bu etnografik veri içeren filmler öğrencilerin kendine dönüş, içe bakış hikâyelerinden oluşmaktadır.

Gençlik, kronolojik ve kültürel tanımlarla belirlenmiş bir yaşam kesitidir. Bu dönem akran kültürü etkisinde, kendilik bilinci oluşturma dönemdir. Bu dönemde aile bağımsız bir kimlik oluşturmanın karşısında bir engel olarak görülür. Genç yönetmenler, bu bakış açısını bir maddi kültür ürünü üzerinden sorgulamaktadır. Aile, kültür, kimlik ve bellek bağlamında ele alınan bu görüş bir yanılgı mıdır? Ya da aile her zaman geçmişten gelen birikimlerin geleceğe aktarıldığı; kültür, kimlik ve belleğin oluştuğu bir kurum mudur? Çalışma kapsamında etnografik veri içeren filmlerin kültür, kimlik ve bellek bağlamında içerik analizleri yapılarak bu soruların yanıtları aranmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Etnografi, Etnografik Veri İçeren Film, Kültür, Kimlik, Bellek, İçerik Analizi

ABSTRACT: Jan Assman (2001) states that memory always belongs to the individual, but it is society that determines it. The culture, which contains many beliefs, practices and rules that are complicated and difficult to define, is the accumulation of communities, their memories, with their intangible or tangible value and works. In the light of this accumulation of culture, thousands of years of knowledge and experiences are taught to new generations. Intergenerational transference ensures the continuity of daily life, and through culturing and cultivation, individuals learn their own social life conditions. In this way, the society forms a common language, memory and an order accordingly. Each individual has his own identity, his own existence in this common memory.

Short videos / films containing ethnographic data prepared by the students of Çukurova University, Faculty of Communication, Radio, Television and Cinema Department constitute the subject of this paper. The subject is dealt with eight (8) sample films selected from fourty (40) films containing ethnographic data; in the context of culture, memory and identity.

The family history of the students/young directors, their cultural characteristics, the forms of communication in the family and the connection with the past, different objects mentioned as “family heirloom” are discussed through films containing ethnographic data. In this context, students; by selecting a material culture product belongs to their families (ethnographic artifact /object), filmed the place of this family heirloom in their lives, the meaning of it for her/him and historical and cultural history and traces of intergenerational transmission. Films containing ethnographic data consist of the students' self-return and introvert stories.

Youth is a life cross-section defined by chronological and cultural definitions. This period is the period of self-awareness construction, under the influence of peer culture. In this period, the family is seen as an obstacle to create an independent identity. Young directors question this point of view through a material culture product. Is this point of view a misconception in the context of family, culture, identity and memory? Or is the family a foundation, in which accumulations coming from the past are transferred to the future; where culture, identity and memory are formed? Within the scope of the study, the content analysis of the films containing ethnographic data is done in the context of culture, identity and the answers to these questions are sought.
Keywords: Ethnography, Ethnographic Data Film, Culture, Identity, Memory, Content Analysis

Research paper thumbnail of Televizyon Dizilerinin Şiddet Kategorisi Bağlamında İncelenmesi / Investigation Of Television Series Within The Context Of Violence Category

16. International Symposium Communication in the Millennium, 2018

ÖZET: Geleneksel yaklaşımlarda şiddet eylemlerinin niteliği ve bağlamına bakılmaksızın telev... more ÖZET: Geleneksel yaklaşımlarda şiddet eylemlerinin niteliği ve bağlamına bakılmaksızın televizyon şiddetini sanal şiddet olarak görür ve homojen bir olgu olarak ele alır. Oysa kurgusal şiddetin biçim ve yapısını incelemek yoğunluk derecesi, rahatsızlık etme düzeyini ne tip mesajların kullanıldığını ortaya koymak gereklidir. Nitekim bir çizgi dizideki şiddet içeriği ile haberdeki ya da dizilerdeki şiddet içeriği birbirinden farklıdır. Şiddeti uygulayan ile şiddete maruz kalanların (veya her ikisi de aynı anda söz konusu olabilir) örüntüleri ve izledikleri yollar, televizyon drama dünyasında yer alan farklı insan grupları için tehlike ve fırsatların diferansiyel aritmetiğini sağlar (Gerbner ve Gross, 2014: 360-361). Yargısal olarak, şiddet içeriği olduğu için yayından kaldırılması konusunda RTÜK başvurusu yapılan “Siyah Beyaz Aşk” dizisi çalışmanın örneklemini oluşturmuştur.
Çalışmada şiddet tasvirlerinin miktar (saymaca), yoğunluk (şiddetin ağırlığı) ve çekicilik (cazip bir unsur olarak kullanılması) bakımından farklılıkları temel alınarak içerik analizi yöntemi ile geliştirilen kodlama şeması kullanılmıştır. Bu şema geliştirilirken Mustonen ve Pulkkinen (1997)’in kullandığı kodlama biçimi temel alınarak dizideki unsurlara göre yeni başlıklar eklenmiş veya var olan sınıflandırmalar çıkartılarak kodlama şeması uyarlanmıştır. Programdaki şiddet miktarı fiziksel ya da sözel olduğuna bakılmaksızın saymaca yoluna gidilmiştir. Bir bölümde toplam 46 adet şiddet eylemine rastlanmıştır. Şiddetin jenerik dahil toplam 144 dakikalık dizide görülme sıklığı ise ortalama 3,13 dakika olmuştur. Bir başka ifade ile dizi izleyicileri ortalama 3 dakikada bir şiddet eylemi izlemişlerdir. Şiddetin yoğunluğu alt sınıflandırmasındaki fiziksel şiddetin % 50 oranında dizi içinde yer aldığı bulgulanmıştır. Şiddet biçimlerinden sözel şiddet ise ortalama %40 oranında yer alırken, %10 oranında ise sözsüz saldırganlık biçimi tespit edilmiştir.
Çalışmada televizyon dizilerindeki şiddet içeriğinin şiddetin sunumundaki miktar, yoğunluk ve çekiciliğin değiştiğini bulgulanması bakımından ilginç verilere ulaşılmıştır. Çalışmada, kodlama ile elde edilen şiddet bağlamları kurgusal yapımların tasviri niteliğindedir. Bu yapılar televizyon şiddetinin etkili ya da etkisizliği üzerine tartışmadan çok, izleyicilerin olası zararlı etkilerine karşı bilinçlendirmeyi sağlayacağı öngörüsü ile ele alınmıştır. Genel olarak toplumda yaşanan şiddet olaylarına, dar anlamda ise medyada şiddet çalışmalarına yol gösterici bir modele ihtiyaç vardır. Bu çalışma medyada şiddeti tasvir ederken, şiddetin ortaya çıkma biçimlerini değerlendirmiştir. Sonuç olarak çalışma, şiddete ilişkin medya içeriklerini değerlendirme kapasitesini arttırmayı amaçlamıştır.
Anahtar Kelimeler: Şiddet, Televizyon Dizileri, İçerik Analizi

ABSTRACT: In traditional approaches, regardless of the nature and context of violent acts, television violence is viewed as virtual violence and treated as a homogeneous phenomenon. However, in examining the form and structure of fictional violence, it is necessary to show what kind of messages are used and the intensity level as well as discomfort level. As a matter of fact, the content of violence in a cartoon series is different from the content of violence in the news or series. The patterns of the ones applying violence and exposed to violence (or both at the same time) and the paths they follow provide differential arithmetic of the dangers and opportunities for different groups of people in the world of television drama (Gerbner and Gross, 2014: 360-361). The sample of study was "Black and White Love" legal RTSC application of which was made for its removal from broadcasting due to its violence content.
The coding scheme developed by the content analysis method is used based on the differences in the amount of violence depictions (counting), intensity (severity of violence) and attractiveness (being used as an attractive element) in the study. When this scheme was developed, new titles were added according to the elements in the sequence based on the coding format used by Mustonen and Pulkkinen (1997), or coding schemes were adapted by extracting existing classifications. Regardless of whether the amount of violence in the program is physical or verbal, it was counted. A total of 46 acts of violence were found in one section. The incidence of violence in the total 144 minutes including generics was 3.13 minutes. In other words, the series audience followed a violent action in averagely every 3 minutes. It was found that physical violence in the subdivision of severity of violence was included in the series at a ratio of 50%. Verbal violence was found to be at a ratio of 40% in average and nonverbal aggression pattern ratio was detected to be at a ratio of 10%.
In the study, the content of the violence in the television series was found to be interesting in terms of detecting the amount, intensity and attractiveness of the presentation of violence. In the study, the contexts of violence obtained by coding were in the nature of fictional productions. These constructs were dealt with in anticipation of the awareness of possible harmful effects of the spectators, rather than discussing the effectiveness or ineffectiveness of television violence. In general, there is a need for a model to guide the acts of violence in the society and in the narrow sense the violence related studies in the media. While this study portrays violence in the media, it assesses the ways in which violence occurs. As a result, the study aimed to increase the capacity of assessing media content for violence.
Keywords: Violence, Television Serial, Content Analysis

Research paper thumbnail of Online Reader Comments In Public Space Communication Field To Be Examined

12. European Conference on Social and Behavioral Sciences (International Association of Social Science Research - IASSR), 2017

ABSTRACT: "With the advent of Web 2.0 technology, a new media area has taken part in the communic... more ABSTRACT: "With the advent of Web 2.0 technology, a new media area has taken part in the communication processes. The interaction that this area has brought has caused new communication environments to develop. As in the traditional media, without being restricted to opinion leaders and professionals the message has started being structured directly by its receivers. As for the content and the discourses created in the discussion areas have made the search of the new media area an obligatory area.
This study has aimed to study the content and the discourses of the readers’ comments made to the on- line news, thereby accepting them a communication area of new media. Within the context of source- message-receiver, the reader comments containing a communication structure has also been assessed with the property of being public sphere. In the study, after the results of general elections held on June 7 2015, the on-line news issued with the disclosures of Ahmet Davutoğlu, the leader of Justice and Development Party and Kemal Kılıçdaroğlu, the leader of Republican People’s Party and the content in the comments made to the news focused on the structure and theme. The study uses a research model utilizing qualitative and quantitative methods including content analysis and critical discourse analysis. In the research, the discussion that new media messages and regarding the area that is called public sphere/communication space the on-line comments of the readers who are the receivers of these messages have created has been enabling the on-line readers’ comments to be reached the interpretive result as being a significant area."
Keywords: Public sphere, reader comments, content analysis, democracy, discourse.

Research paper thumbnail of Social Media as a Resource for Violence

12. European Conference on Social and Behavioral Sciences (International Association of Social Science Research - IASSR), 2017

ABSTRACT: This study is about the fact of violence to women is carried to cyber world by means of... more ABSTRACT: This study is about the fact of violence to women is carried to cyber world by means of social media. The instrumentalism of violence takes place in spirals inside all of competence structures of the society. In new media field, the content that belongs to traditional media also provides the contents that are produced by people's cultural experiences and knowledge to be become widespread in the manner far production processes and proficiency. The main goals of this study are to imaginer the violence social media and integrating its own reality inside its own naturalness in publishing and drawing attention to create this with a fictional language. The goal of the study is questioning theoretically the consumer of media and the construction of violence produce violence to women speculatively legitimately. A video named as “machine creating potential violence” which is shared on social media to be examined for this purpose. The studies consist of two sections. Firstly, verbal and visual content of the video solved. In the second almost two thousand comments that are made on this video is examined within content analysis method which is used media solutions. The study that is figured as a qualitative study, data obtained within content analysis method is approached critically. Especially comments on the video are violent conspicuously and these are produced for criticizing the violence.
Keywords: violence, media, women, content analysis

Thesis Chapters by ibrahim Zateri

Research paper thumbnail of Sinemada Travma: Onur Ünlü Sineması Örneği / Trauma in Cinema: The Example of Onur Ünlü Cinema

Zateri, İ. (2023). Sinemada Travma: Onur Ünlü Sineması Örneği. Doktora Tezi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi., 2023

ÖZET: Sinemaya ilişkin filmlere bakıldığında, travma olgusunun birçok filmde yer edindiği söylene... more ÖZET: Sinemaya ilişkin filmlere bakıldığında, travma olgusunun birçok filmde yer edindiği söylenebilir. Toplumu ilgilendiren travmalardan bahsedilebileceği gibi toplumun üyesi olarak bireyleri ilgilendiren travmalardan da söz etmek mümkündür. Psikanalitik açıdan anlaşılmaya çalışılan travmatik durumların çözümlenmesi ile bireylerin içinde bulundukları süreçler anlamlandırılabilmektedir. İnsan yaşamına dair birçok olguda olduğu gibi travmatik durumlara sahip kişilerin de sinemada yer bulması bu vesileyle aşikardır. Psikanalitik kuram, insanların deneyimlerini anlamlandırmalarına olanak tanıyan bir bilim dalı olarak var olmanın yanı sıra filmlerin anlaşılmasına da katkıda bulunur. Filmlerde yer edinen karakterler ile film anlatı yapılarındaki anlatılmak istenenler birbirini destekleyebilmektedir. Böylece, travmatik durumların yer edindiği filmler göz önüne alındığında anlatı yapısındaki hedef, dikkati karakterler aracılığıyla filmin iletisine çekmeye yönelik olabilmektedir. Film anlatı yapısı içerisinde yer alan karakterlerin devinimleri ile filmsel süreçler şekillenebilmektedir. Bu nedenle karakterler, filmlerin biçem öğeleri ile de desteklenmektedir. Onur Ünlü filmlerinde özellikle odaklanılan travmatik durumların varlığından söz etmek mümkündür. Bu vesileyle çalışmanın örneklem filmleri, Onur Ünlü sinemasından seçilmektedir. Amaçlı örneklem olarak seçilen Ünlü’nün filmleri, travmatik durumların özellikle komedi türü ve mizah ekseninde verilmesiyle dikkat çekmektedir. Ayrıca Ünlü'nün filmlerinde, travma durumlarına yönelik sinemanın teknik kodlarının aktif olarak ilişkilendirildiği, zamansal düzende geri dönüş (flashback) vb. yöntemlerin kullanıldığı da belirtilebilir. Bu çalışmanın amacı, Onur Ünlü'nün komedi türü ve mizah ile ilişkilendirilebilen örneklem filmleri özelinde sinemada travma durumlarını incelemektir. Araştırmada, filmlerdeki travmatik durumların çözümlenmesi ise anlatı yapısında karakterler ve film biçemi öğeleri ekseninde gerçekleştirilmektedir. Film karakterleri, yaşadıkları çeşitli travmatik durumlara karşı savunma mekanizmaları geliştirerek mücadele etmektedir. Böylelikle, çalışma kapsamında oluşturulan Sinemada Karakterler/Özneler İçin Ego Savunma Mekanizmaları Değerlendirme Soru Tablosu ile film karakterlerinin savunma mekanizmaları açığa çıkarılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Psikanalitik kuram, Travma, Ego savunma mekanizmaları, Sinemada komedi türü ve mizah, Sinemada anlatı ve biçem, Onur Ünlü sineması.

ABSTRACT: When looking at motion picture films about cinema, it can be said that trauma phenomenon has taken place in many movies. It is possible to mention that traumas concern society as well as individuals as members of society. With the analysis of traumatic situations, which are tried to be understood from a psychoanalytic perspective, the processes of individuals can be made sense of. It is obvious on this occasion that people with traumatic situations also find a place in films, as is the case with many facts about human life. Psychoanalytic theory not only exists as a science that allows people to make sense of their experiences, but also contributes to the understanding of movie. The characters that take place in the films and the things that are wanted to be told in the film narrative structures can support each other. Thus, considering the films in which traumatic situations take place, the goal in the narrative structure may be to draw attention to the message of the film through the characters. Filmic processes can be shaped by the movements of the characters in the narrative structure of the film. Therefore, the characters are also supported by the style elements of the films. It is possible to talk about the existence of traumatic situations, which are especially focused on in Onur Ünlü's films. Hereby, the sample films of the study are selected from Onur Ünlü cinema. The films of Ünlü, which are selected through purposeful sampling, draw attention with traumatic situations, especially in the axis of comedy genre and humor. It can also be stated that in Ünlü's films, the technical codes of the cinema for trauma situations are actively associated, and methods such as flashback in the temporal order are used. The aim of this study is to examine the trauma situations in cinema through Onur Ünlü's sample films that can be associated with comedy genre and humor. In the research, the analysis of the traumatic situations in the films is carried out on the axis of the characters and elements of film style in the narrative structure. Film characters struggle against various traumatic situations by developing defense mechanisms. Thus, the defense mechanisms of the film characters are revealed with the Evaluation Question Table of Ego Defense Mechanisms for the Characters/Subjects in the Cinema created within the scope of the study.

Keywords: Psychoanalytic theory, Trauma, Ego defense mechanisms, Comedy genre and humor in cinema, Narrative and style in cinema, Onur Ünlü’s cinema.

Research paper thumbnail of Türk Sinemasında Aile İçi İletişim: Nuri Bilge Ceylan Sineması Örneği / Intra-Family Communication in the Turkish Cinema: The Sample of Nuri Bilge Ceylan Cinema

ÖZET: Türk sinemasına ilişkin filmlere bakıldığında, aileyi konu alan filmlerin dikkat çekici... more ÖZET: Türk sinemasına ilişkin filmlere bakıldığında, aileyi konu alan filmlerin dikkat çekici miktarda olduğunu söylemek mümkündür. Toplumsal bir kurum olan aile, yapısal olarak geniş veya çekirdek aile gibi sınıflandırmaların yanı sıra, aile içi ilişki boyutları açısından da şekillenmektedir. Bu durum filmlerde aile olgusunun işlenişini de etkilemektedir. Her toplumsal kurumda olduğu gibi aile içinde de üyeler birbirleriyle iletişim kurarken iletişim sürecinin aksaması nedeniyle sorun yaşayabilmektedir. Bu nedenle, filmlere aile içi iletişim bağlamında bakıldığında, iletişim ilişkilerinin bir iletişim sorunsalı özelinde de ele alınabileceği düşünülebilir. Türk sinemasının önemli temsilcilerinden Nuri Bilge Ceylan'ın filmlerine bakıldığında, aile olgusunun sorunlu birer ilişkiler sistemi olarak yer edindiği görülmektedir. Bu çalışmada, Nuri Bilge Ceylan'ın “Kasaba” (1997) ve “Üç Maymun” (2008) filmleri, aile kurumunun yapısal özellikleriyle birlikte, kişilerarası iletişim bağlamında ve aile iletişim modelleri çerçevesinde incelenmektedir. Bu araştırmanın temel amacı, belirlenen örneklem ile günümüz koşullarında Türk sineması filmlerinde ailedeki vurgulanan iletişim sorunsalını incelemek ve kavramsal bir çerçevede yorumlamaktır. Söz konusu filmlerde, ailedeki iletişim sorunlarının nasıl şekillendiği üzerinde durulmakta, ardından iletişimin bir engel sorunu haline gelme sürecine ilişkin bir çözümleme yapılmaktadır. Çözümlemede, aile içi bireyler arasındaki ilişkiyi ifade eden ve iletişimin boyutlarından olan kişilerarası iletişim ile sözlü ve sözsüz iletişimden faydalanılmıştır. Aile iletişim modelleri bağlamında göz önünde bulundurulan filmler, Türk sinemasında aile içi iletişim engelleri kodlarının çözümlenmesini mümkün kılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Türk Sineması, Nuri Bilge Ceylan, Aile, Kişilerarası İletişim, Aile İletişim Modelleri.

ABSTRACT: When we look at the movies related to the Turkish cinema, it is possible to say that the family phenomenon has taken place in the movies remarkably. The family as a social institution has been shaped with regard to the aspects of intra-family relations besides the classifications such as structurally large or nuclear family. This situation also affects the process of family phenomenon in the movies. As in every social institution, while family members communicate with each other, they are likely to have troubles because of the fact that communication process fails. Therefore, it can be considered that communication relations may be dealt with a communication problematic when the movies are viewed in the scope of intra family communication. The family phenomenon in Nuri Bilge Ceylan’s movies, one of the outstanding representatives of Turkish cinema, gains a seat as a problematic system of relations. In this study, Nuri Bilge Ceylan’s films, “The Small Town” (1997) and “Three Monkeys” (2008) have been examined in the context of interpersonal communication and in terms of family communication patterns along with the structural peculiarities of the family institution. The main objective of this research is to examine the communication issue of the family in the movies of Turkish cinema with a determined paradigm under today’s conditions and to interpret in a conceptual framework. In the aforementioned movies, how the communication issues have been shaped is emphasized and then an analysis has been conducted as to how the communication has been converted into an obstacle process. In the analysis, what has been utilized is the interpersonal communication which is composed of the definition of the relations between the members of intra family and the dimensions of communication, and verbal or nonverbal communication. The movies that are considered in terms of family communication models have enabled the codes of intra family communication obstacles to be analyzed in the Turkish cinema.
Keywords: Turkish Cinema, Nuri Bilge Ceylan, Family, Interpersonal Communication, Family Communication Patterns.

Research paper thumbnail of Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Ağların Şiddeti Çoğaltan Etkisi / Gender And The Increasing Impact Of Violence With Social Networks

Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020

ÖZET: Çalışma, sosyal ağlarda sıradan bireylerin paylaşımlarının içeriği üzerinden, toplu... more ÖZET: Çalışma, sosyal ağlarda sıradan bireylerin paylaşımlarının içeriği üzerinden, toplumsal bir sorun olan şiddeti çevrim içi alanda betimlemeyi ve çarpan etkisi üzerinde durmayı amaçlamaktadır. Araştırmada sosyal ağlarda yaygınlaşan “potansiyel şiddet üretme makinesi” isimli video kapsamında, toplumsal cinsiyete bakış çerçevesinde kadına şiddetin gerçeklik boyutu üzerinde durulmuştur. Çalışma nitel bir çözümleme olarak desenlenmiştir. İçerik analizi yöntemi ile videoya yapılan yorumlar ele alınarak değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir. Videoya yapılan yorumların kadına şiddet içeriğini yeniden ürettiği ve çok boyutlu iktidar ilişkisi kurguladığı görülmüştür. Çalışmada sosyal medyanın sanal olduğu ön kabulü eleştirilerek, şiddet dilinin çoğaltılmasında önemli ip uçları sunduğu bulgulanmıştır. Sosyal ağlarda şiddetin kurgusal olmadığı, münferit olmasından çıkarılarak toplumsal bir sorun olarak ele alınmasının gerekliliği vurgulanmıştır. Aynı zamanda çalışmada gerçeklikle kurgusal temsil arasında duran sosyal ağlarda şiddetin, sanal olmadığı bizzat deneyim haline geldiği ve çoğalabildiğine dikkat çekilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Şiddet, Toplumsal Cinsiyet, Sosyal Ağlar, İçerik Analizi

ABSTRACT: The study aims to discuss and describe the spread of violence that is a social problem through the content of the sharing of ordinary individuals in social networks. It is emphasized to gender that violence against women in the media is not symbolic but perceived as reality while working under the name of "potential violence producing machine" which is becoming widespread in social networks. The study was designed as a qualitative analysis. While the interpretations of video were being discussed through content analysis, the evaluation of violence over gender was realized. It has been seen that the comments made about video regenerate the content of violence and regulate the relation of power. In the study, it is detected that important points are given in the reproduction of the violence language of the crucial points created by criticizing the preliminary assumption that social media is virtual in the study. It is emphasized that violence in the social networks is not fictional; it should be taken as a social problem by not perceiving it as individuality. At the same time, it is emphasized that the violence in the social network that is between reality and symbolic representation, is not virtual, it becomes an experience itself and it can increase.
Keywords: Violence, Gender, Social Networks, Content Analysis

Research paper thumbnail of Çevrimiçi Okur Yorumlarının Yarattığı Alanın Kamusal/İletişim Alanı Olarak İncelenmesi / Online Reader Comments In Public Space/Communication Field To Be Examined

Marmara Üniversitesi Öneri Dergisi, 2017

ÖZET: Etkileşimli çevrimiçi ortamlar iletişim biçimlerinde yenilik ve değişikliklere nede... more ÖZET: Etkileşimli çevrimiçi ortamlar iletişim biçimlerinde yenilik ve değişikliklere neden olmuştur. Bu çalışma çevrimiçi haberlere yapılan okur yorumlarındaki paylaşım ve etkileşime odaklanmıştır. İleti- nin yaratıldığı çevrimiçi ortamlarda yorumu yapan kaynağın iletişim sürecini başlattığı kabul edilmiş- tir. Çalışmada Hürriyet çevrimiçi haber sitesindeki 7 Haziran 2015 genel seçim sonrası, iki siyasi parti liderinin yaptığı açıklamalara ilişkin iki haber örneklem olarak belirlenmiştir. Bu haberler ve haberlere yapılan toplam 1117 okur yorumu analiz edilerek bulgular yorumlanmıştır. Çalışma hem niceliksel, hem de niteliksel bir araştırma olarak modellenmiştir. Bu kapsamda haber metinleri söylem analizi, okur yorumları ise içerik analizi ile çözümlenmiştir. Veri analizi sürecinde yorumların çok boyutlu ko- nulara değindiği ve 34 alt başlıkta toplandığı bulgusu elde edilmiştir. Yorumların ulaşılabilirlik ve sü- zülmesi gibi sınırlılıklarından kurtulduğu düzeyde, demokrasiye katkı sunacak biçimde bir kamusal alan olma potansiyeli taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan bu araştırma ile okur yorumlarının, ka- musal alan olabilmesi yanında bir iletişim alanı olarak da dikkate alınmasına ilişkin farkındalık yara- tılarak literatüre katkı sunulması hedeflenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kamusal Alan, Okur Yorumları, İçerik Analizi, Demokrasi, Söylem

ABSTRACT: Interactive online environments have caused innovation and change in communication types. This study was focused on entries in reader comments made for online news. The source that made the first comment in the online environments in which the entry was created, was assumed as the ini- tiator of the communication process. In the study, the sample was determined as two news in Hurriyet online news website which were about the explanations made by two political party leaders after gen- eral elections in June 7th, 2015. Findings were interpreted by analyzing this news and totally 1117 com- ments made for the news. In this context, news texts were resolved by discourse analysis and reader comments were commented by content analysis. In process of data analysis it was observed that com- ments touched upon subjects with multiple dimensions and were compiled under 34 sub headlines. It was concluded that comments have the potential of becoming public sphere so as to provide contribu- tion to democracy as far as they are free from their limitations such as accessibility and filtration. The aim of this research is to raise awareness so that the reader comments will be taken into consideration as communication field as well as being public sphere.
Keywords: Public Sphere, Reader Comments, Content Analysis, Democracy, Discourse

Research paper thumbnail of Kamu Spotu Örnekleminde Medyada Kadına Şiddetin Alımlanması / Reception of Violence against Woman on the Sample of Public Service Announcements

Türkiye’de ve Dünyada Kadın Araştırmaları, 1. Uluslararası Çukurova Kadın Çalışmaları Kongresi / Research On Woman In Turkey And The World, The 1st International Çukurova Women’s Studies Congress, 2015

ÖZET: Bu çalışma, medyada sunulan mesajlardan kamu spotları bağlamında kadın ve şiddet mesaj... more ÖZET: Bu çalışma, medyada sunulan mesajlardan kamu spotları bağlamında kadın ve şiddet mesajının içeriğinin incelenmesinden çok, televizyon ve çevrim içi araçlardaki iletilerin nasıl alımlandığını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Feminist teorinin ve feminist araştırmacıların medya merkezli çalışmaları arasında alımlama çalışmaları önemli bir yere sahiptir. Hall (2005) “dolaşım ve alımlama, televizyonda ‘üretim süreci’ anlarıdır ve belli sayıda yapılanan ve dolayımlanan ‘geribesleme’ yoluyla, kendisi de üretim sürecine yeniden dahil edilir” der. Çalışmada, yöntem olarak Stuart Hall’ın kuramı ile uyumlu biçimde medya içeriğinin izleyiciler üzerinde bir alımlama çalışması gerçekleştirilmektedir. Alımlama analizi izleyiciyi homojen bir bütün olmaktan çok, birçok deneyimin bir araya gelişiyle oluşan bir farklılıklar zemini olarak kabul eder. İzleyiciyi temel alarak yapılan bu araştırmada amaçlı örneklem yöntemi ile kadını şiddetin temel öznesi olarak konumlandırması nedeniyle “8 Mart ve 8 Kadın” (2013) kamu spotu seçilmiştir. Bu çalışmada kadına yapılan şiddetin gerçek dünyada değil, kurgusal dünyada yüz yüze bırakıldığında izler kitlede oluşturduğu anlam ve medya üzerinden şiddetin yaygınlaştırılması incelenmiştir. Çalışmada veriler, iki ayrı odak grup çalışması aracılığıyla toplanmıştır. Her gruba kamu spotu izletilerek çalışmanın amacı kapsamında sorular yöneltilmiştir. Çalışmanın sonunda izler kitle tarafından kamu spotundaki şiddet temasının yarattığı anlamlara ulaşılmıştır. İki farklı homojen gruptan oluşan odak grupların aynı mesaja ilişkin alternatif okuma yapabildikleri gözlemlenmiştir.
Anahtar kelimeler: Kadın, şiddet, alımlama analizi, kamu spotu

ABSTRACT: This study aims to reveal how messages in the television and online devices are perceived rather than investigating the content of messages regarding women and violence in the sense of Public Service Announcements (PSA) among many others in the media. Of all the media-based studies by feminist theory and feminist researchers, reception studies hold a prominent place. Hall (2005) states that “circulation and reception are moments of production process in television, and they are reintroduced into the production process through a number of structured and mediated feedback.” In this study, how the audience perceives the content of media has been examined via a method in accordance with Stuart Hall’s theory. Reception analysis considers the audience as a compilation of differences formed by plenty of experiences rather than regarding it as a homogenous whole. For this audience-based study, purposeful sampling was employed to select ‘8 March & 8 Women’ (2013) as the PSA to be examined due to the fact that it places women as the main object of violence. This research studies the meaning that violence against women—not in the real world, but in the fictional one—creates in the minds of viewers, and the dissemination of violence through use of media. Data collection has been realized with two separate focus group study. Each group was supposed to answer several questions in accordance with the aim of this study after watching the PSA. At the end of the research, meanings created in the minds of viewers by the theme of violence in the PSA were determined. Consisting two different homogenous groups, focus groups were identified to attribute different meanings to the same message.
Keywords: Woman, violence, reception analysis, PSA (public service announcement)

Research paper thumbnail of Sinemada Distopya ve Göçmenlik İlişkisi: “Daha” (Saylak, 2017) Filmi Üzerine Bir İnceleme / The Relationship Of Dystopia And Migration In Cinema: An Examination About The Film “Daha” (Saylak, 2017)

3. Uluslararası Sinema ve Gençlik Kongresi / 3. International Cinema And Youth Congress, 2021

ÖZET: Distopya kavramı, sanat alanlarında öncelikle edebiyat ile ortaya çıkar ve akabinde sinemad... more ÖZET: Distopya kavramı, sanat alanlarında öncelikle edebiyat ile ortaya çıkar ve akabinde sinemada edebiyat uyarlamaları ile kendine yer bulur. Bunun ötesinde, sinema ve distopya bağıntısı edebiyattan ayrı olarak da kendi çizgisini oluşturmuştur. Sinema, insana dair birçok ilişkili konuyu işleyebilme özgürlüğüne sahip bir sanat alanıdır. İçsel yada dışsal göçlerin getirdiği insanlık hareketliliklerinde bireyler, yaşadıkları süreçlerle distopik bir evrene sürüklenebilmektedir. Bu gibi durumlarda bireylerin ütopik-distopik durumları sinemanın ilgi odağı olabilmektedir. Zira sinema, toplumsal yaşamdaki insanların duygu, düşünce ve bunlarla ilişkili yansımalarını kendinde barındırır. Distopyanın sinemada yer alma unsuru, toplumsal yaşamda var olan sorunlara gerekli çözümlerin bulunamaması ve bir çıkışsızlık ortamının oluşması ile şekillenmektedir. Temelde de bu karanlık-karamsar ortamın geleceğe taşınması distopyayı oluşturmaktadır.
Çalışmanın temel amacı, sinemada distopya kavramının göçmenlik ekseninde nasıl ele alındığını ortaya koymaktır. Çalışma kapsamında, örneklem olarak seçilen “Daha” (Saylak, 2017) filminde, distopik bir durum olarak göçmenlerin ele alındığını vurgulamak gerekmektedir. Bu nedenle “Daha” (Saylak, 2017) filmindeki distopik özelliklerin göçmenlik ekseninde filme nasıl yansıdığı araştırılmaktadır. Filmdeki göçmenlik durumları; mekansızlık, karanlık ve felaket atmosferlerinin filme hakim olarak geleceğe taşınması sorunu ile söz konusu olabilmektedir. Çalışmada, Onur Saylak’ın örneklemi seçilen filmine yansıyan distopya ve göçmenlik olgusu değerlendirilirken filmin anlatı yapısındaki olay örgüsü ile filmin mizanseni nitel bir araştırma modeli ekseninde incelenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Distopya, Göçmenlik, Sinemada Distopya, Daha (Saylak, 2017) Filmi.

ABSTRACT: The concept of dystopia, in the fields of art, firstly emerges with literature and then in cinema, finds its place with literary adaptations. Further to that, the relation between cinema and dystopia has formed its own line apart from literature. Cinema is a field of art that has the freedom to handle many related human subjects. In the human movements brought about by internal or external migrations, individuals can be dragged a dystopian universe with the processes that they life. In such cases, the utopian-dystopic situations of individuals can be the focus of cinema. For cinema contains the feelings, thoughts and related to reflections of people in social life. The element of dystopian in the cinema is shaped by the inability to find the necessary solutions to the problems existing in social life and the formation of an environment of deadlock. Fundamentally, carrying this dark-pessimistic environment to the future constitutes dystopian.
The main purpose of the study is to reveal how the concept of dystopia in cinema is handled on the axis of migration. With the scope of the study, it should be emphasized that in the film "Daha" (Saylak, 2017) chosen as a sample, migrants are handled as a dystopian situation. For this reason, it is investigated how the dystopian features in the movie "Daha" (Saylak, 2017) are reflected in the film on the axis of migration. Migration situations in the film; There may be a problem with the problem of conveying the atmosphere of lack of space, darkness and disaster to the future by dominating the film. In the study, while evaluating the phenomenon of dystopian and migration reflected in Onur Saylak's film, the sample of which was selected, the plot in the narrative structure of the film and scene the film are examined in the axis of a qualitative research model.
Keywords: Dystopia, Migration, Dystopia In Cinema, The Film “Daha” (Saylak, 2017).

Research paper thumbnail of Etnografik Veri İçeren Filmlerde İçerik Analizi: Sandıktan Çıkan Kültür / A Content Analysis Of The Films Containing Ethnographic Data: The Culture That Coming Out Of The Coffer

Uluslararası Sinema ve Gençlik Kongresi / International Cinema And Youth Congress (ICAY), 2019

ÖZET: Jan Assman (2001) belleğin daima bireye ait olduğunu, ancak belirleyenin toplum olduğunu if... more ÖZET: Jan Assman (2001) belleğin daima bireye ait olduğunu, ancak belirleyenin toplum olduğunu ifade eder. Tanımlanması zor ve karmaşık birçok inanç, uygulama ve kuralları içinde barındıran kültür, bir yönüyle somut bir yönüyle somut olmayan değer ve eserleriyle toplulukların birikimidir, belleğidir. Üst üste konulan bu kültür birikimi ışığında binlerce yıllık bilgiler, deneyimler yeni kuşaklara öğretilmekte, aktarılmaktadır. Kuşaklar arası aktarım, gündelik yaşamın sürdürülmesini sağlamakta, kültürleme ve kültürlenmeyle bireyler kendi toplumsal yaşam koşullarını öğrenmektedir. Böylelikle toplum ortak bir dil, bellek ve buna bağlı olarak da bir düzen oluşturmaktadır. Her birey kendi kimlik ifadesini, kendi varlığını bu ortak bellek içinde yaşatmaktadır.

Çukurova Üniversitesi, İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü öğrencileri tarafından hazırlanmış olan etnografik veri içeren kısa videolar/filmler bu bildirinin konusunu oluşturmaktadır. Konu, kırk (40) etnografik veri içeren film arasından seçilmiş olan sekiz (8) örnek filmin; kültür, bellek ve kimlik bağlamlarında yorumlanmasıyla ele alınmıştır.

Öğrencilerin/genç yönetmenlerin aile tarihleri, kültürel özellikleri, aile içi iletişim biçimleri ve geçmiş ile kurulan bağ, “aile yadigârı” olarak belirtilen birbirinden farklı nesneler, etnografik veri içeren filmler aracılığıyla ele alınmıştır. Bu kapsamda öğrenciler; ailelerine ait bir maddi kültür ürününü seçerek (etnografik eser/nesne), bu aile yadigârının yaşamlarında yer alış biçimini, tarihsel ve kültürel geçmişini, kendisi için anlamını ve kuşaklar arası aktarımın izlerini filmleştirmişlerdir. Bu etnografik veri içeren filmler öğrencilerin kendine dönüş, içe bakış hikâyelerinden oluşmaktadır.

Gençlik, kronolojik ve kültürel tanımlarla belirlenmiş bir yaşam kesitidir. Bu dönem akran kültürü etkisinde, kendilik bilinci oluşturma dönemdir. Bu dönemde aile bağımsız bir kimlik oluşturmanın karşısında bir engel olarak görülür. Genç yönetmenler, bu bakış açısını bir maddi kültür ürünü üzerinden sorgulamaktadır. Aile, kültür, kimlik ve bellek bağlamında ele alınan bu görüş bir yanılgı mıdır? Ya da aile her zaman geçmişten gelen birikimlerin geleceğe aktarıldığı; kültür, kimlik ve belleğin oluştuğu bir kurum mudur? Çalışma kapsamında etnografik veri içeren filmlerin kültür, kimlik ve bellek bağlamında içerik analizleri yapılarak bu soruların yanıtları aranmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Etnografi, Etnografik Veri İçeren Film, Kültür, Kimlik, Bellek, İçerik Analizi

ABSTRACT: Jan Assman (2001) states that memory always belongs to the individual, but it is society that determines it. The culture, which contains many beliefs, practices and rules that are complicated and difficult to define, is the accumulation of communities, their memories, with their intangible or tangible value and works. In the light of this accumulation of culture, thousands of years of knowledge and experiences are taught to new generations. Intergenerational transference ensures the continuity of daily life, and through culturing and cultivation, individuals learn their own social life conditions. In this way, the society forms a common language, memory and an order accordingly. Each individual has his own identity, his own existence in this common memory.

Short videos / films containing ethnographic data prepared by the students of Çukurova University, Faculty of Communication, Radio, Television and Cinema Department constitute the subject of this paper. The subject is dealt with eight (8) sample films selected from fourty (40) films containing ethnographic data; in the context of culture, memory and identity.

The family history of the students/young directors, their cultural characteristics, the forms of communication in the family and the connection with the past, different objects mentioned as “family heirloom” are discussed through films containing ethnographic data. In this context, students; by selecting a material culture product belongs to their families (ethnographic artifact /object), filmed the place of this family heirloom in their lives, the meaning of it for her/him and historical and cultural history and traces of intergenerational transmission. Films containing ethnographic data consist of the students' self-return and introvert stories.

Youth is a life cross-section defined by chronological and cultural definitions. This period is the period of self-awareness construction, under the influence of peer culture. In this period, the family is seen as an obstacle to create an independent identity. Young directors question this point of view through a material culture product. Is this point of view a misconception in the context of family, culture, identity and memory? Or is the family a foundation, in which accumulations coming from the past are transferred to the future; where culture, identity and memory are formed? Within the scope of the study, the content analysis of the films containing ethnographic data is done in the context of culture, identity and the answers to these questions are sought.
Keywords: Ethnography, Ethnographic Data Film, Culture, Identity, Memory, Content Analysis

Research paper thumbnail of Televizyon Dizilerinin Şiddet Kategorisi Bağlamında İncelenmesi / Investigation Of Television Series Within The Context Of Violence Category

16. International Symposium Communication in the Millennium, 2018

ÖZET: Geleneksel yaklaşımlarda şiddet eylemlerinin niteliği ve bağlamına bakılmaksızın telev... more ÖZET: Geleneksel yaklaşımlarda şiddet eylemlerinin niteliği ve bağlamına bakılmaksızın televizyon şiddetini sanal şiddet olarak görür ve homojen bir olgu olarak ele alır. Oysa kurgusal şiddetin biçim ve yapısını incelemek yoğunluk derecesi, rahatsızlık etme düzeyini ne tip mesajların kullanıldığını ortaya koymak gereklidir. Nitekim bir çizgi dizideki şiddet içeriği ile haberdeki ya da dizilerdeki şiddet içeriği birbirinden farklıdır. Şiddeti uygulayan ile şiddete maruz kalanların (veya her ikisi de aynı anda söz konusu olabilir) örüntüleri ve izledikleri yollar, televizyon drama dünyasında yer alan farklı insan grupları için tehlike ve fırsatların diferansiyel aritmetiğini sağlar (Gerbner ve Gross, 2014: 360-361). Yargısal olarak, şiddet içeriği olduğu için yayından kaldırılması konusunda RTÜK başvurusu yapılan “Siyah Beyaz Aşk” dizisi çalışmanın örneklemini oluşturmuştur.
Çalışmada şiddet tasvirlerinin miktar (saymaca), yoğunluk (şiddetin ağırlığı) ve çekicilik (cazip bir unsur olarak kullanılması) bakımından farklılıkları temel alınarak içerik analizi yöntemi ile geliştirilen kodlama şeması kullanılmıştır. Bu şema geliştirilirken Mustonen ve Pulkkinen (1997)’in kullandığı kodlama biçimi temel alınarak dizideki unsurlara göre yeni başlıklar eklenmiş veya var olan sınıflandırmalar çıkartılarak kodlama şeması uyarlanmıştır. Programdaki şiddet miktarı fiziksel ya da sözel olduğuna bakılmaksızın saymaca yoluna gidilmiştir. Bir bölümde toplam 46 adet şiddet eylemine rastlanmıştır. Şiddetin jenerik dahil toplam 144 dakikalık dizide görülme sıklığı ise ortalama 3,13 dakika olmuştur. Bir başka ifade ile dizi izleyicileri ortalama 3 dakikada bir şiddet eylemi izlemişlerdir. Şiddetin yoğunluğu alt sınıflandırmasındaki fiziksel şiddetin % 50 oranında dizi içinde yer aldığı bulgulanmıştır. Şiddet biçimlerinden sözel şiddet ise ortalama %40 oranında yer alırken, %10 oranında ise sözsüz saldırganlık biçimi tespit edilmiştir.
Çalışmada televizyon dizilerindeki şiddet içeriğinin şiddetin sunumundaki miktar, yoğunluk ve çekiciliğin değiştiğini bulgulanması bakımından ilginç verilere ulaşılmıştır. Çalışmada, kodlama ile elde edilen şiddet bağlamları kurgusal yapımların tasviri niteliğindedir. Bu yapılar televizyon şiddetinin etkili ya da etkisizliği üzerine tartışmadan çok, izleyicilerin olası zararlı etkilerine karşı bilinçlendirmeyi sağlayacağı öngörüsü ile ele alınmıştır. Genel olarak toplumda yaşanan şiddet olaylarına, dar anlamda ise medyada şiddet çalışmalarına yol gösterici bir modele ihtiyaç vardır. Bu çalışma medyada şiddeti tasvir ederken, şiddetin ortaya çıkma biçimlerini değerlendirmiştir. Sonuç olarak çalışma, şiddete ilişkin medya içeriklerini değerlendirme kapasitesini arttırmayı amaçlamıştır.
Anahtar Kelimeler: Şiddet, Televizyon Dizileri, İçerik Analizi

ABSTRACT: In traditional approaches, regardless of the nature and context of violent acts, television violence is viewed as virtual violence and treated as a homogeneous phenomenon. However, in examining the form and structure of fictional violence, it is necessary to show what kind of messages are used and the intensity level as well as discomfort level. As a matter of fact, the content of violence in a cartoon series is different from the content of violence in the news or series. The patterns of the ones applying violence and exposed to violence (or both at the same time) and the paths they follow provide differential arithmetic of the dangers and opportunities for different groups of people in the world of television drama (Gerbner and Gross, 2014: 360-361). The sample of study was "Black and White Love" legal RTSC application of which was made for its removal from broadcasting due to its violence content.
The coding scheme developed by the content analysis method is used based on the differences in the amount of violence depictions (counting), intensity (severity of violence) and attractiveness (being used as an attractive element) in the study. When this scheme was developed, new titles were added according to the elements in the sequence based on the coding format used by Mustonen and Pulkkinen (1997), or coding schemes were adapted by extracting existing classifications. Regardless of whether the amount of violence in the program is physical or verbal, it was counted. A total of 46 acts of violence were found in one section. The incidence of violence in the total 144 minutes including generics was 3.13 minutes. In other words, the series audience followed a violent action in averagely every 3 minutes. It was found that physical violence in the subdivision of severity of violence was included in the series at a ratio of 50%. Verbal violence was found to be at a ratio of 40% in average and nonverbal aggression pattern ratio was detected to be at a ratio of 10%.
In the study, the content of the violence in the television series was found to be interesting in terms of detecting the amount, intensity and attractiveness of the presentation of violence. In the study, the contexts of violence obtained by coding were in the nature of fictional productions. These constructs were dealt with in anticipation of the awareness of possible harmful effects of the spectators, rather than discussing the effectiveness or ineffectiveness of television violence. In general, there is a need for a model to guide the acts of violence in the society and in the narrow sense the violence related studies in the media. While this study portrays violence in the media, it assesses the ways in which violence occurs. As a result, the study aimed to increase the capacity of assessing media content for violence.
Keywords: Violence, Television Serial, Content Analysis

Research paper thumbnail of Online Reader Comments In Public Space Communication Field To Be Examined

12. European Conference on Social and Behavioral Sciences (International Association of Social Science Research - IASSR), 2017

ABSTRACT: "With the advent of Web 2.0 technology, a new media area has taken part in the communic... more ABSTRACT: "With the advent of Web 2.0 technology, a new media area has taken part in the communication processes. The interaction that this area has brought has caused new communication environments to develop. As in the traditional media, without being restricted to opinion leaders and professionals the message has started being structured directly by its receivers. As for the content and the discourses created in the discussion areas have made the search of the new media area an obligatory area.
This study has aimed to study the content and the discourses of the readers’ comments made to the on- line news, thereby accepting them a communication area of new media. Within the context of source- message-receiver, the reader comments containing a communication structure has also been assessed with the property of being public sphere. In the study, after the results of general elections held on June 7 2015, the on-line news issued with the disclosures of Ahmet Davutoğlu, the leader of Justice and Development Party and Kemal Kılıçdaroğlu, the leader of Republican People’s Party and the content in the comments made to the news focused on the structure and theme. The study uses a research model utilizing qualitative and quantitative methods including content analysis and critical discourse analysis. In the research, the discussion that new media messages and regarding the area that is called public sphere/communication space the on-line comments of the readers who are the receivers of these messages have created has been enabling the on-line readers’ comments to be reached the interpretive result as being a significant area."
Keywords: Public sphere, reader comments, content analysis, democracy, discourse.

Research paper thumbnail of Social Media as a Resource for Violence

12. European Conference on Social and Behavioral Sciences (International Association of Social Science Research - IASSR), 2017

ABSTRACT: This study is about the fact of violence to women is carried to cyber world by means of... more ABSTRACT: This study is about the fact of violence to women is carried to cyber world by means of social media. The instrumentalism of violence takes place in spirals inside all of competence structures of the society. In new media field, the content that belongs to traditional media also provides the contents that are produced by people's cultural experiences and knowledge to be become widespread in the manner far production processes and proficiency. The main goals of this study are to imaginer the violence social media and integrating its own reality inside its own naturalness in publishing and drawing attention to create this with a fictional language. The goal of the study is questioning theoretically the consumer of media and the construction of violence produce violence to women speculatively legitimately. A video named as “machine creating potential violence” which is shared on social media to be examined for this purpose. The studies consist of two sections. Firstly, verbal and visual content of the video solved. In the second almost two thousand comments that are made on this video is examined within content analysis method which is used media solutions. The study that is figured as a qualitative study, data obtained within content analysis method is approached critically. Especially comments on the video are violent conspicuously and these are produced for criticizing the violence.
Keywords: violence, media, women, content analysis

Research paper thumbnail of Sinemada Travma: Onur Ünlü Sineması Örneği / Trauma in Cinema: The Example of Onur Ünlü Cinema

Zateri, İ. (2023). Sinemada Travma: Onur Ünlü Sineması Örneği. Doktora Tezi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi., 2023

ÖZET: Sinemaya ilişkin filmlere bakıldığında, travma olgusunun birçok filmde yer edindiği söylene... more ÖZET: Sinemaya ilişkin filmlere bakıldığında, travma olgusunun birçok filmde yer edindiği söylenebilir. Toplumu ilgilendiren travmalardan bahsedilebileceği gibi toplumun üyesi olarak bireyleri ilgilendiren travmalardan da söz etmek mümkündür. Psikanalitik açıdan anlaşılmaya çalışılan travmatik durumların çözümlenmesi ile bireylerin içinde bulundukları süreçler anlamlandırılabilmektedir. İnsan yaşamına dair birçok olguda olduğu gibi travmatik durumlara sahip kişilerin de sinemada yer bulması bu vesileyle aşikardır. Psikanalitik kuram, insanların deneyimlerini anlamlandırmalarına olanak tanıyan bir bilim dalı olarak var olmanın yanı sıra filmlerin anlaşılmasına da katkıda bulunur. Filmlerde yer edinen karakterler ile film anlatı yapılarındaki anlatılmak istenenler birbirini destekleyebilmektedir. Böylece, travmatik durumların yer edindiği filmler göz önüne alındığında anlatı yapısındaki hedef, dikkati karakterler aracılığıyla filmin iletisine çekmeye yönelik olabilmektedir. Film anlatı yapısı içerisinde yer alan karakterlerin devinimleri ile filmsel süreçler şekillenebilmektedir. Bu nedenle karakterler, filmlerin biçem öğeleri ile de desteklenmektedir. Onur Ünlü filmlerinde özellikle odaklanılan travmatik durumların varlığından söz etmek mümkündür. Bu vesileyle çalışmanın örneklem filmleri, Onur Ünlü sinemasından seçilmektedir. Amaçlı örneklem olarak seçilen Ünlü’nün filmleri, travmatik durumların özellikle komedi türü ve mizah ekseninde verilmesiyle dikkat çekmektedir. Ayrıca Ünlü'nün filmlerinde, travma durumlarına yönelik sinemanın teknik kodlarının aktif olarak ilişkilendirildiği, zamansal düzende geri dönüş (flashback) vb. yöntemlerin kullanıldığı da belirtilebilir. Bu çalışmanın amacı, Onur Ünlü'nün komedi türü ve mizah ile ilişkilendirilebilen örneklem filmleri özelinde sinemada travma durumlarını incelemektir. Araştırmada, filmlerdeki travmatik durumların çözümlenmesi ise anlatı yapısında karakterler ve film biçemi öğeleri ekseninde gerçekleştirilmektedir. Film karakterleri, yaşadıkları çeşitli travmatik durumlara karşı savunma mekanizmaları geliştirerek mücadele etmektedir. Böylelikle, çalışma kapsamında oluşturulan Sinemada Karakterler/Özneler İçin Ego Savunma Mekanizmaları Değerlendirme Soru Tablosu ile film karakterlerinin savunma mekanizmaları açığa çıkarılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Psikanalitik kuram, Travma, Ego savunma mekanizmaları, Sinemada komedi türü ve mizah, Sinemada anlatı ve biçem, Onur Ünlü sineması.

ABSTRACT: When looking at motion picture films about cinema, it can be said that trauma phenomenon has taken place in many movies. It is possible to mention that traumas concern society as well as individuals as members of society. With the analysis of traumatic situations, which are tried to be understood from a psychoanalytic perspective, the processes of individuals can be made sense of. It is obvious on this occasion that people with traumatic situations also find a place in films, as is the case with many facts about human life. Psychoanalytic theory not only exists as a science that allows people to make sense of their experiences, but also contributes to the understanding of movie. The characters that take place in the films and the things that are wanted to be told in the film narrative structures can support each other. Thus, considering the films in which traumatic situations take place, the goal in the narrative structure may be to draw attention to the message of the film through the characters. Filmic processes can be shaped by the movements of the characters in the narrative structure of the film. Therefore, the characters are also supported by the style elements of the films. It is possible to talk about the existence of traumatic situations, which are especially focused on in Onur Ünlü's films. Hereby, the sample films of the study are selected from Onur Ünlü cinema. The films of Ünlü, which are selected through purposeful sampling, draw attention with traumatic situations, especially in the axis of comedy genre and humor. It can also be stated that in Ünlü's films, the technical codes of the cinema for trauma situations are actively associated, and methods such as flashback in the temporal order are used. The aim of this study is to examine the trauma situations in cinema through Onur Ünlü's sample films that can be associated with comedy genre and humor. In the research, the analysis of the traumatic situations in the films is carried out on the axis of the characters and elements of film style in the narrative structure. Film characters struggle against various traumatic situations by developing defense mechanisms. Thus, the defense mechanisms of the film characters are revealed with the Evaluation Question Table of Ego Defense Mechanisms for the Characters/Subjects in the Cinema created within the scope of the study.

Keywords: Psychoanalytic theory, Trauma, Ego defense mechanisms, Comedy genre and humor in cinema, Narrative and style in cinema, Onur Ünlü’s cinema.

Research paper thumbnail of Türk Sinemasında Aile İçi İletişim: Nuri Bilge Ceylan Sineması Örneği / Intra-Family Communication in the Turkish Cinema: The Sample of Nuri Bilge Ceylan Cinema

ÖZET: Türk sinemasına ilişkin filmlere bakıldığında, aileyi konu alan filmlerin dikkat çekici... more ÖZET: Türk sinemasına ilişkin filmlere bakıldığında, aileyi konu alan filmlerin dikkat çekici miktarda olduğunu söylemek mümkündür. Toplumsal bir kurum olan aile, yapısal olarak geniş veya çekirdek aile gibi sınıflandırmaların yanı sıra, aile içi ilişki boyutları açısından da şekillenmektedir. Bu durum filmlerde aile olgusunun işlenişini de etkilemektedir. Her toplumsal kurumda olduğu gibi aile içinde de üyeler birbirleriyle iletişim kurarken iletişim sürecinin aksaması nedeniyle sorun yaşayabilmektedir. Bu nedenle, filmlere aile içi iletişim bağlamında bakıldığında, iletişim ilişkilerinin bir iletişim sorunsalı özelinde de ele alınabileceği düşünülebilir. Türk sinemasının önemli temsilcilerinden Nuri Bilge Ceylan'ın filmlerine bakıldığında, aile olgusunun sorunlu birer ilişkiler sistemi olarak yer edindiği görülmektedir. Bu çalışmada, Nuri Bilge Ceylan'ın “Kasaba” (1997) ve “Üç Maymun” (2008) filmleri, aile kurumunun yapısal özellikleriyle birlikte, kişilerarası iletişim bağlamında ve aile iletişim modelleri çerçevesinde incelenmektedir. Bu araştırmanın temel amacı, belirlenen örneklem ile günümüz koşullarında Türk sineması filmlerinde ailedeki vurgulanan iletişim sorunsalını incelemek ve kavramsal bir çerçevede yorumlamaktır. Söz konusu filmlerde, ailedeki iletişim sorunlarının nasıl şekillendiği üzerinde durulmakta, ardından iletişimin bir engel sorunu haline gelme sürecine ilişkin bir çözümleme yapılmaktadır. Çözümlemede, aile içi bireyler arasındaki ilişkiyi ifade eden ve iletişimin boyutlarından olan kişilerarası iletişim ile sözlü ve sözsüz iletişimden faydalanılmıştır. Aile iletişim modelleri bağlamında göz önünde bulundurulan filmler, Türk sinemasında aile içi iletişim engelleri kodlarının çözümlenmesini mümkün kılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Türk Sineması, Nuri Bilge Ceylan, Aile, Kişilerarası İletişim, Aile İletişim Modelleri.

ABSTRACT: When we look at the movies related to the Turkish cinema, it is possible to say that the family phenomenon has taken place in the movies remarkably. The family as a social institution has been shaped with regard to the aspects of intra-family relations besides the classifications such as structurally large or nuclear family. This situation also affects the process of family phenomenon in the movies. As in every social institution, while family members communicate with each other, they are likely to have troubles because of the fact that communication process fails. Therefore, it can be considered that communication relations may be dealt with a communication problematic when the movies are viewed in the scope of intra family communication. The family phenomenon in Nuri Bilge Ceylan’s movies, one of the outstanding representatives of Turkish cinema, gains a seat as a problematic system of relations. In this study, Nuri Bilge Ceylan’s films, “The Small Town” (1997) and “Three Monkeys” (2008) have been examined in the context of interpersonal communication and in terms of family communication patterns along with the structural peculiarities of the family institution. The main objective of this research is to examine the communication issue of the family in the movies of Turkish cinema with a determined paradigm under today’s conditions and to interpret in a conceptual framework. In the aforementioned movies, how the communication issues have been shaped is emphasized and then an analysis has been conducted as to how the communication has been converted into an obstacle process. In the analysis, what has been utilized is the interpersonal communication which is composed of the definition of the relations between the members of intra family and the dimensions of communication, and verbal or nonverbal communication. The movies that are considered in terms of family communication models have enabled the codes of intra family communication obstacles to be analyzed in the Turkish cinema.
Keywords: Turkish Cinema, Nuri Bilge Ceylan, Family, Interpersonal Communication, Family Communication Patterns.