Gamze Gürler | Ege University (original) (raw)
Conference Presentations by Gamze Gürler
2. Uluslararası Ege Sosyal Bilimler Lisansüstü Öğrenci Kongresi, 2023
Health tourism refers to traveling across national borders to seek medical treatment or health se... more Health tourism refers to traveling across national borders to seek medical treatment or health services. It is now becoming a more prevalent sector in developing countries including Turkey, India, Singapore, and South Korea. It has gained popularity in recent years due to cost savings, access to advanced treatments, and the availability of specialized medical facilities and expertise. It is apparent that individuals from developed countries seek more frequently private medical treatments in developing countries, which are costly or have long waiting times in their own countries. According to TUIK data, Turkey is becoming a more attractive destination for health travelers. Furthermore, a movie about hair transplantation in Istanbul, called Por Los Pelos, with the inscription "Turkish Hairlines" on the poster, was released in Spanish cinemas in 2022.
Although many studies mainly focus on its positive effects on the economic well-being of developing countries, health tourism can also be seen as an extension of the exploitative relations between developed and developing countries and as a result of neoliberal political economy. Actually, there is a connection between increasing inflation, decreasing purchasing power, and growing demand for health tourism. As a result of neoliberalism entering the health sector, the reduction of public health policies and insurance, the marketization and commercialization of health, and the attraction of rising exchange rates for Western patients are among the reasons for the increase in health tourism in Turkey. However, it should be noted that health tourism also involves various challenges and risks, including potential language barriers, cultural differences, legal and ethical concerns, continuity of care, and quality assurance. For instance, poor understanding of the consent form creates ethical problems such as exploiting vulnerable patients and affecting the local health system. Accordingly, through representative examples, we aimed to discuss the factors that make health tourism possible and the results it creates.
Türk Sosyal Bilimler Derneği 17. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi, 2023
Toplumsal eşitsizliklerin en görünür olduğu alanlardan biri sağlıktır ve sağlığın piyasalaşması b... more Toplumsal eşitsizliklerin en görünür olduğu alanlardan biri sağlıktır ve sağlığın piyasalaşması bu eşitsizlikleri beslemektedir. Bir yandan neoliberal ekonomi-politiğin ilkeleriyle hareket etmeye zorlanan hekimler mesleklerine yabancılaşırken, diğer yandan hastalar sağlık piyasasının verimlilik ve kârlılık hedefleri altında ezilmektedir. Şimdiki durumda, hekimin performansı en kısa sürede maksimum hizmet vermeye indirgendiğinden dolayı kamusal sağlık hizmetlerinin kalitesinde düşüş yaşanmakta ve toplumsal eşitsizlikler artmaktadır. Tedaviden ziyade semptom gidermeye yönelen sağlık sisteminin verimsizliğinin yanı sıra, yurttaşlar için ulaşılabilirliği de zaman içerisinde azalmaktadır. Koronavirüs pandemisinin de etkisiyle hasta vatandaşlar için sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan eşitsizlik derinleşmekte ve dar gelirli vatandaşlar için çember iyice daralmaktadır. Sağlık hizmetlerinde ve kamu sağlığında yaşanan bu krizin toplumsal alanda yaşanan diğer krizlerle ilişkili olduğu son derece açıktır. Bu noktalardan hareketle bu çalışmada, yurttaşların sağlık hizmetlerine ulaşımda yaşadıkları güncel sorunları Temmuz 2022’de Twitter’dan elde edilen veriler aracılığıyla ortaya koymayı ve bu sorunların yarattığı toplumsal eşitsizlikleri ele almayı amaçladık. Türkiye’deki sağlık hizmetlerindeki güncel krizin temel boyutları arasında yer alan randevu sorunu, ilaca erişim sorunu ve ekipman yetersizliği sorununa odaklandık.
The social crisis caused by the mass migration movement from Syria to Turkey in the last 10 years... more The social crisis caused by the mass migration movement from Syria to Turkey in the last 10 years has deepened gradually with the illegal and uncontrolled influx of Afghan and Pakistani immigrants since 2021. This crisis has created a moral panic among Turkish citizens toward immigrants, eventually leading to their "monsterization". In this context, we aim to discuss discriminatory discourses reflected on social media which foster the monsterization process of immigrants. We obtained our data by focusing on the tweets with the hashtag “mülteciistemiyorum” (#Idonotwantrefugees) on Twitter. Our study shows that representation patterns of immigrants on social media have been built on three main discursive categories: "pervert", "diseased" and "uncivilized". To have a deeper understanding of what it means to be a minority in a country, our study calls us to pay close attention to the capacity of social media to create others as monsters.
Ulusal Toplum ve Değişme Kongresi Tam Metin Bildiriler, 2021
2019 yılında Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan Covid-19 salgını sadece insan sağlığını ... more 2019 yılında Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan Covid-19 salgını
sadece insan sağlığını değil, bireyin toplumsal yaşamını da etkisi altına almış ve dönüştürmüştür. Covid-19 salgın döneminde bireyin dönüşen pratiklerinden bir tanesi de sosyalizasyon süreci olmuştur. Özellikle salgın döneminde uygulanan kısıtlamalarla birlikte, tek başına yaşayan bireyin sosyalleşme pratiklerinin devamlılığı birey için yeni stratejiler üretilmesi gereken bir engel haline gelmiştir. Bu çalışma, Covid-19 salgınının tek başına yaşayan bireyin sosyalizasyon pratikleri üzerindeki etkisi ve tek başına yaşayan bireyin salgın döneminde sosyalleşme pratiklerini devam ettirebilmek için geliştirdiği stratejiler sosyalleşme ve tek başına yaşama kavramları üzerinden ele alınmıştır. Nitel araştırmanın gereklerine uygun olarak en az 1 yıldır tek başına yaşayan, Antalya kentinde ikamet eden 20 kişiye kartopu tekniğiyle ulaşarak yarı yapılandırılmış soru formu aracılığıyla derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen veriler ışığında, tek başına yaşayan bireyin salgının getirdiği toplumsal risklerden kendini azade hissederek sosyal alışkanlıklarını sürdürebilmek adına stratejiler ürettiği sonucuna varılmıştır. Bu eksende de aile bireylerinden ayrı olan ve ev arkadaşı tercih etmeyen bireyin sosyalleşme adına salgının gerektirdiği mecburiyetleri (kısıtlamalar, sosyal mesafe vs.) aşmayı göze aldığı, sosyalleşme pratiklerini sekteye uğratmamak adına esnek stratejiler üretebildiği sonucuna varılmıştır.
Antalya Kitabı, Antalya’da Doğa ve Medeniyet, 2020
Papers by Gamze Gürler
Journal of Economy Culture and Society, 2022
This research reveals the relationship between social actors’ cultural capital, ecological predis... more This research reveals the relationship between social actors’ cultural
capital, ecological predispositions, and food consumption practices.To achieve this, a qualitative analysis was carried out on the Antalya Food Community. Alternative food
communities, which are part of ecological movements, address collective demands and social problems related
to the production, distribution, and consumption of food. Participation in these communities requires certain
kinds of cultural capital. Food consumption strategies are closely related to ecological habitus. Ecological
habitus is a concept that points to the practice of how to live better in a particular place; the concept was
developed under the influence of Bourdieu (1998). Alternative food communities are said to attract middleclass individuals who have a common ecological habitus. Information from in-depth interviews and participant
observations are used to explain the main motivations of the members, the ecological habitus that makes the
community possible, the relation networks they produce, and the various strategies and practices developed by
these members. The fact that individuals develop ecological interests besides food after joining the community
shows that these communities can be seen as “learning places” (Haluza-Delay, 2008). Thus, alternative food
communities go beyond being a place for food exchange due to their ecological activities.
Keywords: Ecology, habitus, ecological habitus, cultural capital, alternative food communities
Ankara Üniversitesi İLEF Dergisi, 2020
Öz Ofansif mizah, uzlaşılmış sosyal kabullerin sınırlarında bulunan, toplumsal eşitsizlikleri ye... more Öz
Ofansif mizah, uzlaşılmış sosyal kabullerin sınırlarında bulunan, toplumsal eşitsizlikleri yeniden üreten ya da onları yıkmayı hedefleyen bir türdür. Bu mizah türü, yirminci yüzyılın ortalarında mizah yapma biçimi olarak yaygınlaşan stand-up gösterilerinde de sıklıkla kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı; çoğu zaman belirli bir derecede ideolojik yönü olan ofansif mizahın, stereotipleri ve toplumsal eşitsizlikleri nasıl yeniden ürettiğini ya da onları nasıl yıktığını ortaya koymak ve ofansif mizah ile politik doğruculuk arasındaki ilişkiyi tartışmaktır. Bu amaç doğrultusunda, üç stand-up gösterisi oluşturulan tematik kodlarla ve eleştirel söy-lem analizi aracılığıyla incelenmiştir. Toplumsal eşitsizliklerin üretiminde ya da yıkımında, esprinin hedef al-dığı kişi/grupların toplumsal konumunun ve ofansif mizah yapmaya yönelik motivasyonların önemli rolleri olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca politik doğruculuğun ofansif mizaha karşı tutumunun, iletişim olanaklarını kısıtladığına vurgu yapılarak bir eleştiri de getirilmiştir.
Abstract
Offensive humor is a type of humor that is located on the boundaries of conventional social norms and aims to reproduce or destroy social inequalities. This type of humor is frequently used in stand-up shows, which became a popular form of comedy in the mid-twentieth century. The aim of this study is to demonstrate how offensive humor, which generally has ideological undertones, reproduces or destroys stereotypes and social inequalities, and to discuss the relationship between offensive humor and
political correctness. To this end, the study examines three stand-up shows through generated thematic codes and critical discourse analysis. It underlines the important role of the social position of the people or groups targeted in stand-up jokes and of the motivations for offensive humor in the production or destruction of social inequalities. It also offers a criticism of how the attitude that political correctness adopts toward offensive humor restricts opportunities for communication.
Keywords: Humor, offensive humor, political correctness, social inequalities, critical discourse analysis
Sosyoloji Dergisi, 2018
Öz Postmodernitede benlik ile refleksif bir ilişkisi olan beden, kişisel gelişimin ve benlik sunu... more Öz
Postmodernitede benlik ile refleksif bir ilişkisi olan beden, kişisel
gelişimin ve benlik sunumunun önemli bir parçasıdır. Günümüzde beden
parçalanmakta, her parçası estetize edilmektedir. Güzel bedenler, postmodern
kültürün akışkan doğasına uygun olarak tüketime teşvik edecek ve değişime
açık biçimde inşa edilmektedir. Bireyler, güzelliği elde etmek adına gün geçtikçe
farklı yaş grupları arasında ve cinsiyet ayırt etmeksizin yaygın hale gelmeye
başlayan estetik cerrahiye başvurabilmektedir. Estetik cerrahi, yalnızca bir
güzellik pratiği olmakla kalmayıp, bir beden politikası, bireylerin benliği ve
bedeni arasında kurduğu bir köprü ve öteki olma durumu ile başa çıkma
mekanizmasıdır. Estetik cerrahi, hem metalaşmaya hem de bireyselleşmeye
katkıda bulunması bakımından son derece ikircikli bir konuma sahiptir. Estetik
cerrahinin yükselişinde bedenin dinsel boyunduruklardan özgürleşmesi;
teknolojik gelişmeler ile acısız müdahalelerin vadedilmesi; medyada sunulan
imajlar; küreselleşme ile güzellik ideallerinin tüm dünyaya yayılması;
müdahalelerin ekonomik açıdan daha uygun hale gelmesi gibi faktörler de etkili
olmuştur. Bu araştırmada, estetik cerrahi müdahale görmüş bireylerle
gerçekleştirilen derinlemesine görüşmeler ile güzelliğin inşasında estetik
cerrahinin rolünün ve ona atfedilen anlamlarının anlaşılması amaçlanmıştır.
Anlamlı ötekilerin (özellikle akranların) müdahale görme kararına etkileri ve
müdahaleye yönelik motivasyonların temelinde normallik ve topluma uyma
arzusunun bulunması, bu çalışmada değinilen konular arasındadır.
Anahtar Kelimeler: Postmodernite, Beden, Güzellik, Kozmetik, Estetik
cerrahi
Sosyoloji Dergisi, 2017
Öz Batı dünyası, Aydınlanma’dan itibaren kendisini “aklın” öncülüğünde yeniden inşa etmiş ve önce... more Öz
Batı dünyası, Aydınlanma’dan itibaren kendisini “aklın” öncülüğünde
yeniden inşa etmiş ve önceden dinsel söylemlerin hâkimiyeti altındaki alanları
bilimsel olarak incelemeye başlamıştır. Psikoloji ve psikiyatri bilimlerinin
kökenleri Aydınlanma'ya dayanmaktadır. Bu bilimlerin ortaya çıkışı ancak akla
yapılan vurgu sayesinde mümkün olmuştur. Aklın karşısında yer alan deliliğin
mistik konumu moderniteyle birlikte değişmiş ve akıl hastaları giderek bir yük
olarak görülmeye başlanmıştır. Psikiyatri, bilimsel söylemler ile akıl hastaları
üzerinde sosyal kontrol sağlamış, onları kurumlara kapatmıştır ve
ötekileştirmiştir. Bu çalışmada amaç, Ege Üniversitesi’nin farklı fakültelerinde
öğrenim görmekte olan 25 kişiyle gerçekleştirilen yarı-yapılandırılmış
görüşmeler yoluyla psikiyatrik söylemlerin bireylerin akıl sağlığı ve hastalığı
hakkındaki fikirlerini nasıl etkilediğini anlamaktır. Araştırma bulguları,
katılımcıların psikiyatrinin otoritesini onayladıklarını ve psikiyatriyi nesnel bir
bilim olarak gördüklerini, akıl hastalıklarını psikiyatrik söylemler temelinde
anormal davranışlarla özdeşleştirdiklerini göstermektedir. Katılımcıların çoğu
akıl hastalarının ötekileştirildiğinin farkında olmasına rağmen, psikiyatrinin
söylemlerine benzer açıklamalarıyla etiketleme sürecine katkıda bulunmaktadır.
Akıl hastalıkları katılımcılar için diğer bedensel hastalıklardan daha korkutucu
olmaktadır.
Anahtar kelimeler: Delilik, Psikiyatri, Medikalizasyon, Etiketleme
Abstract
Since the Enlightenment, the Western world has reconstructed itself
under the guidance of “reason” and has started to examine the areas which
were previously under the domination of religious discourse scientifically. The
origins of psychology and psychiatry are rooted in the Enlightenment. The
emergence of these sciences have only been possible because of the emphasis
on reason. Mystic position of madness, which takes its place in opposition to
reason, has been changed with modernity and mental patients have begun to
be seen as a burden. Psychiatry has gained social control over mental patients
with scientific discourses, has closed them into institutions and has alienated
them. In this study, the aim is to understand how psychiatric discourses
influence individuals' ideas about mental health and illness through semistructured interviews with 25 people who are enrolled at different faculties in
Ege University. Research findings indicate that participants approve psychiatric
authority and see psychiatry as an objective science, they identify mental
illnesses with abnormal behaviors on the basis of psychiatric discourse.
Although the majority of participants are aware of that mental patients are
alienated, they contribute the labelling process with their similar explanation to
psychiatric discourses. Mental illnesses are more frightening than other physical
illnesses for participants.
Keywords: Madness, Psychiatry, Medicalization, Labelling
Mülk Sahi̇pli̇ği̇ni̇n Başlangici
2. Uluslararası Ege Sosyal Bilimler Lisansüstü Öğrenci Kongresi, 2023
Health tourism refers to traveling across national borders to seek medical treatment or health se... more Health tourism refers to traveling across national borders to seek medical treatment or health services. It is now becoming a more prevalent sector in developing countries including Turkey, India, Singapore, and South Korea. It has gained popularity in recent years due to cost savings, access to advanced treatments, and the availability of specialized medical facilities and expertise. It is apparent that individuals from developed countries seek more frequently private medical treatments in developing countries, which are costly or have long waiting times in their own countries. According to TUIK data, Turkey is becoming a more attractive destination for health travelers. Furthermore, a movie about hair transplantation in Istanbul, called Por Los Pelos, with the inscription "Turkish Hairlines" on the poster, was released in Spanish cinemas in 2022.
Although many studies mainly focus on its positive effects on the economic well-being of developing countries, health tourism can also be seen as an extension of the exploitative relations between developed and developing countries and as a result of neoliberal political economy. Actually, there is a connection between increasing inflation, decreasing purchasing power, and growing demand for health tourism. As a result of neoliberalism entering the health sector, the reduction of public health policies and insurance, the marketization and commercialization of health, and the attraction of rising exchange rates for Western patients are among the reasons for the increase in health tourism in Turkey. However, it should be noted that health tourism also involves various challenges and risks, including potential language barriers, cultural differences, legal and ethical concerns, continuity of care, and quality assurance. For instance, poor understanding of the consent form creates ethical problems such as exploiting vulnerable patients and affecting the local health system. Accordingly, through representative examples, we aimed to discuss the factors that make health tourism possible and the results it creates.
Türk Sosyal Bilimler Derneği 17. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi, 2023
Toplumsal eşitsizliklerin en görünür olduğu alanlardan biri sağlıktır ve sağlığın piyasalaşması b... more Toplumsal eşitsizliklerin en görünür olduğu alanlardan biri sağlıktır ve sağlığın piyasalaşması bu eşitsizlikleri beslemektedir. Bir yandan neoliberal ekonomi-politiğin ilkeleriyle hareket etmeye zorlanan hekimler mesleklerine yabancılaşırken, diğer yandan hastalar sağlık piyasasının verimlilik ve kârlılık hedefleri altında ezilmektedir. Şimdiki durumda, hekimin performansı en kısa sürede maksimum hizmet vermeye indirgendiğinden dolayı kamusal sağlık hizmetlerinin kalitesinde düşüş yaşanmakta ve toplumsal eşitsizlikler artmaktadır. Tedaviden ziyade semptom gidermeye yönelen sağlık sisteminin verimsizliğinin yanı sıra, yurttaşlar için ulaşılabilirliği de zaman içerisinde azalmaktadır. Koronavirüs pandemisinin de etkisiyle hasta vatandaşlar için sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan eşitsizlik derinleşmekte ve dar gelirli vatandaşlar için çember iyice daralmaktadır. Sağlık hizmetlerinde ve kamu sağlığında yaşanan bu krizin toplumsal alanda yaşanan diğer krizlerle ilişkili olduğu son derece açıktır. Bu noktalardan hareketle bu çalışmada, yurttaşların sağlık hizmetlerine ulaşımda yaşadıkları güncel sorunları Temmuz 2022’de Twitter’dan elde edilen veriler aracılığıyla ortaya koymayı ve bu sorunların yarattığı toplumsal eşitsizlikleri ele almayı amaçladık. Türkiye’deki sağlık hizmetlerindeki güncel krizin temel boyutları arasında yer alan randevu sorunu, ilaca erişim sorunu ve ekipman yetersizliği sorununa odaklandık.
The social crisis caused by the mass migration movement from Syria to Turkey in the last 10 years... more The social crisis caused by the mass migration movement from Syria to Turkey in the last 10 years has deepened gradually with the illegal and uncontrolled influx of Afghan and Pakistani immigrants since 2021. This crisis has created a moral panic among Turkish citizens toward immigrants, eventually leading to their "monsterization". In this context, we aim to discuss discriminatory discourses reflected on social media which foster the monsterization process of immigrants. We obtained our data by focusing on the tweets with the hashtag “mülteciistemiyorum” (#Idonotwantrefugees) on Twitter. Our study shows that representation patterns of immigrants on social media have been built on three main discursive categories: "pervert", "diseased" and "uncivilized". To have a deeper understanding of what it means to be a minority in a country, our study calls us to pay close attention to the capacity of social media to create others as monsters.
Ulusal Toplum ve Değişme Kongresi Tam Metin Bildiriler, 2021
2019 yılında Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan Covid-19 salgını sadece insan sağlığını ... more 2019 yılında Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan Covid-19 salgını
sadece insan sağlığını değil, bireyin toplumsal yaşamını da etkisi altına almış ve dönüştürmüştür. Covid-19 salgın döneminde bireyin dönüşen pratiklerinden bir tanesi de sosyalizasyon süreci olmuştur. Özellikle salgın döneminde uygulanan kısıtlamalarla birlikte, tek başına yaşayan bireyin sosyalleşme pratiklerinin devamlılığı birey için yeni stratejiler üretilmesi gereken bir engel haline gelmiştir. Bu çalışma, Covid-19 salgınının tek başına yaşayan bireyin sosyalizasyon pratikleri üzerindeki etkisi ve tek başına yaşayan bireyin salgın döneminde sosyalleşme pratiklerini devam ettirebilmek için geliştirdiği stratejiler sosyalleşme ve tek başına yaşama kavramları üzerinden ele alınmıştır. Nitel araştırmanın gereklerine uygun olarak en az 1 yıldır tek başına yaşayan, Antalya kentinde ikamet eden 20 kişiye kartopu tekniğiyle ulaşarak yarı yapılandırılmış soru formu aracılığıyla derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen veriler ışığında, tek başına yaşayan bireyin salgının getirdiği toplumsal risklerden kendini azade hissederek sosyal alışkanlıklarını sürdürebilmek adına stratejiler ürettiği sonucuna varılmıştır. Bu eksende de aile bireylerinden ayrı olan ve ev arkadaşı tercih etmeyen bireyin sosyalleşme adına salgının gerektirdiği mecburiyetleri (kısıtlamalar, sosyal mesafe vs.) aşmayı göze aldığı, sosyalleşme pratiklerini sekteye uğratmamak adına esnek stratejiler üretebildiği sonucuna varılmıştır.
Antalya Kitabı, Antalya’da Doğa ve Medeniyet, 2020
Journal of Economy Culture and Society, 2022
This research reveals the relationship between social actors’ cultural capital, ecological predis... more This research reveals the relationship between social actors’ cultural
capital, ecological predispositions, and food consumption practices.To achieve this, a qualitative analysis was carried out on the Antalya Food Community. Alternative food
communities, which are part of ecological movements, address collective demands and social problems related
to the production, distribution, and consumption of food. Participation in these communities requires certain
kinds of cultural capital. Food consumption strategies are closely related to ecological habitus. Ecological
habitus is a concept that points to the practice of how to live better in a particular place; the concept was
developed under the influence of Bourdieu (1998). Alternative food communities are said to attract middleclass individuals who have a common ecological habitus. Information from in-depth interviews and participant
observations are used to explain the main motivations of the members, the ecological habitus that makes the
community possible, the relation networks they produce, and the various strategies and practices developed by
these members. The fact that individuals develop ecological interests besides food after joining the community
shows that these communities can be seen as “learning places” (Haluza-Delay, 2008). Thus, alternative food
communities go beyond being a place for food exchange due to their ecological activities.
Keywords: Ecology, habitus, ecological habitus, cultural capital, alternative food communities
Ankara Üniversitesi İLEF Dergisi, 2020
Öz Ofansif mizah, uzlaşılmış sosyal kabullerin sınırlarında bulunan, toplumsal eşitsizlikleri ye... more Öz
Ofansif mizah, uzlaşılmış sosyal kabullerin sınırlarında bulunan, toplumsal eşitsizlikleri yeniden üreten ya da onları yıkmayı hedefleyen bir türdür. Bu mizah türü, yirminci yüzyılın ortalarında mizah yapma biçimi olarak yaygınlaşan stand-up gösterilerinde de sıklıkla kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı; çoğu zaman belirli bir derecede ideolojik yönü olan ofansif mizahın, stereotipleri ve toplumsal eşitsizlikleri nasıl yeniden ürettiğini ya da onları nasıl yıktığını ortaya koymak ve ofansif mizah ile politik doğruculuk arasındaki ilişkiyi tartışmaktır. Bu amaç doğrultusunda, üç stand-up gösterisi oluşturulan tematik kodlarla ve eleştirel söy-lem analizi aracılığıyla incelenmiştir. Toplumsal eşitsizliklerin üretiminde ya da yıkımında, esprinin hedef al-dığı kişi/grupların toplumsal konumunun ve ofansif mizah yapmaya yönelik motivasyonların önemli rolleri olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca politik doğruculuğun ofansif mizaha karşı tutumunun, iletişim olanaklarını kısıtladığına vurgu yapılarak bir eleştiri de getirilmiştir.
Abstract
Offensive humor is a type of humor that is located on the boundaries of conventional social norms and aims to reproduce or destroy social inequalities. This type of humor is frequently used in stand-up shows, which became a popular form of comedy in the mid-twentieth century. The aim of this study is to demonstrate how offensive humor, which generally has ideological undertones, reproduces or destroys stereotypes and social inequalities, and to discuss the relationship between offensive humor and
political correctness. To this end, the study examines three stand-up shows through generated thematic codes and critical discourse analysis. It underlines the important role of the social position of the people or groups targeted in stand-up jokes and of the motivations for offensive humor in the production or destruction of social inequalities. It also offers a criticism of how the attitude that political correctness adopts toward offensive humor restricts opportunities for communication.
Keywords: Humor, offensive humor, political correctness, social inequalities, critical discourse analysis
Sosyoloji Dergisi, 2018
Öz Postmodernitede benlik ile refleksif bir ilişkisi olan beden, kişisel gelişimin ve benlik sunu... more Öz
Postmodernitede benlik ile refleksif bir ilişkisi olan beden, kişisel
gelişimin ve benlik sunumunun önemli bir parçasıdır. Günümüzde beden
parçalanmakta, her parçası estetize edilmektedir. Güzel bedenler, postmodern
kültürün akışkan doğasına uygun olarak tüketime teşvik edecek ve değişime
açık biçimde inşa edilmektedir. Bireyler, güzelliği elde etmek adına gün geçtikçe
farklı yaş grupları arasında ve cinsiyet ayırt etmeksizin yaygın hale gelmeye
başlayan estetik cerrahiye başvurabilmektedir. Estetik cerrahi, yalnızca bir
güzellik pratiği olmakla kalmayıp, bir beden politikası, bireylerin benliği ve
bedeni arasında kurduğu bir köprü ve öteki olma durumu ile başa çıkma
mekanizmasıdır. Estetik cerrahi, hem metalaşmaya hem de bireyselleşmeye
katkıda bulunması bakımından son derece ikircikli bir konuma sahiptir. Estetik
cerrahinin yükselişinde bedenin dinsel boyunduruklardan özgürleşmesi;
teknolojik gelişmeler ile acısız müdahalelerin vadedilmesi; medyada sunulan
imajlar; küreselleşme ile güzellik ideallerinin tüm dünyaya yayılması;
müdahalelerin ekonomik açıdan daha uygun hale gelmesi gibi faktörler de etkili
olmuştur. Bu araştırmada, estetik cerrahi müdahale görmüş bireylerle
gerçekleştirilen derinlemesine görüşmeler ile güzelliğin inşasında estetik
cerrahinin rolünün ve ona atfedilen anlamlarının anlaşılması amaçlanmıştır.
Anlamlı ötekilerin (özellikle akranların) müdahale görme kararına etkileri ve
müdahaleye yönelik motivasyonların temelinde normallik ve topluma uyma
arzusunun bulunması, bu çalışmada değinilen konular arasındadır.
Anahtar Kelimeler: Postmodernite, Beden, Güzellik, Kozmetik, Estetik
cerrahi
Sosyoloji Dergisi, 2017
Öz Batı dünyası, Aydınlanma’dan itibaren kendisini “aklın” öncülüğünde yeniden inşa etmiş ve önce... more Öz
Batı dünyası, Aydınlanma’dan itibaren kendisini “aklın” öncülüğünde
yeniden inşa etmiş ve önceden dinsel söylemlerin hâkimiyeti altındaki alanları
bilimsel olarak incelemeye başlamıştır. Psikoloji ve psikiyatri bilimlerinin
kökenleri Aydınlanma'ya dayanmaktadır. Bu bilimlerin ortaya çıkışı ancak akla
yapılan vurgu sayesinde mümkün olmuştur. Aklın karşısında yer alan deliliğin
mistik konumu moderniteyle birlikte değişmiş ve akıl hastaları giderek bir yük
olarak görülmeye başlanmıştır. Psikiyatri, bilimsel söylemler ile akıl hastaları
üzerinde sosyal kontrol sağlamış, onları kurumlara kapatmıştır ve
ötekileştirmiştir. Bu çalışmada amaç, Ege Üniversitesi’nin farklı fakültelerinde
öğrenim görmekte olan 25 kişiyle gerçekleştirilen yarı-yapılandırılmış
görüşmeler yoluyla psikiyatrik söylemlerin bireylerin akıl sağlığı ve hastalığı
hakkındaki fikirlerini nasıl etkilediğini anlamaktır. Araştırma bulguları,
katılımcıların psikiyatrinin otoritesini onayladıklarını ve psikiyatriyi nesnel bir
bilim olarak gördüklerini, akıl hastalıklarını psikiyatrik söylemler temelinde
anormal davranışlarla özdeşleştirdiklerini göstermektedir. Katılımcıların çoğu
akıl hastalarının ötekileştirildiğinin farkında olmasına rağmen, psikiyatrinin
söylemlerine benzer açıklamalarıyla etiketleme sürecine katkıda bulunmaktadır.
Akıl hastalıkları katılımcılar için diğer bedensel hastalıklardan daha korkutucu
olmaktadır.
Anahtar kelimeler: Delilik, Psikiyatri, Medikalizasyon, Etiketleme
Abstract
Since the Enlightenment, the Western world has reconstructed itself
under the guidance of “reason” and has started to examine the areas which
were previously under the domination of religious discourse scientifically. The
origins of psychology and psychiatry are rooted in the Enlightenment. The
emergence of these sciences have only been possible because of the emphasis
on reason. Mystic position of madness, which takes its place in opposition to
reason, has been changed with modernity and mental patients have begun to
be seen as a burden. Psychiatry has gained social control over mental patients
with scientific discourses, has closed them into institutions and has alienated
them. In this study, the aim is to understand how psychiatric discourses
influence individuals' ideas about mental health and illness through semistructured interviews with 25 people who are enrolled at different faculties in
Ege University. Research findings indicate that participants approve psychiatric
authority and see psychiatry as an objective science, they identify mental
illnesses with abnormal behaviors on the basis of psychiatric discourse.
Although the majority of participants are aware of that mental patients are
alienated, they contribute the labelling process with their similar explanation to
psychiatric discourses. Mental illnesses are more frightening than other physical
illnesses for participants.
Keywords: Madness, Psychiatry, Medicalization, Labelling
Mülk Sahi̇pli̇ği̇ni̇n Başlangici