Gökçe Manavgat - Ege University (original) (raw)

Papers by Gökçe Manavgat

Türkiye’nin sağlık çıktıları açısından gerek OECD ülkeleri ortalamasının oldukça gerisinde kalmas... more Türkiye’nin sağlık çıktıları açısından gerek OECD ülkeleri ortalamasının oldukça gerisinde kalması; gerekse de bölgesel düzeyde belirgin farklılıklar göstermesi, sağlık düzeyinin muhtemel belirleyicilerinin tespitini gerektirmektedir. Bu doğrultuda çalışmada, 2008-2014 döneminde ve 81 il düzeyinde, sağlık hizmetlerinin dışsallık özelliği de dikkate alınarak sağlık düzeyinin olası belirleyicileri Mekânsal Panel Veri yöntemiyle analiz edilmiştir. Tahmin edilen Mekânsal Gecikmeli Sabit Etkiler Panel Modeli’nin bulguları, iller arasında sağlık düzeyi açısından pozitif yönlü yayılma etkisinin varlığını kanıtlamaktadır. Ayrıca, sağlık düzeyinin en önemli belirleyicilerinin gelir düzeyi ve sosyal sağlık güvencesi olduğu; bununla birlikte, eğitim düzeyi, kentleşme oranı ve sağlık hizmetlerine erişim kolaylığı gibi unsurların da sağlık düzeyi üzerinde iyileşme sağladığı elde edilen bulgular arasındadır. Fakat illerin teknoloji düzeyleri ve sağlık sektörüne yönelik düzenlenen teşvikler ile sağlık düzeyi arasında istatistiksel açıdan anlamlı herhangi bir bulguya ulaşılamamıştır. Elde edilen sonuçlar, sağlık düzeyindeki farklılıkların giderilmesi noktasında, iller arasındaki gelişmişlik farklılıklarının azaltılması, sosyal güvence kapsamındaki nüfusun genişletilmesi ve sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması gibi politikalara ihtiyaç duyulduğunu gösterdiği gibi sağlık sektörüne yönelik teşvik politikalarının etkinliğinin de sorgulanmasını gerektirmektedir.

döneminde Türkiye'nin en fazla ticaret yaptığı toplam 25 ülke ile rekabet gücünün belirleyenleri ... more döneminde Türkiye'nin en fazla ticaret yaptığı toplam 25 ülke ile rekabet gücünün belirleyenleri incelenmiştir. İlk olarak imalat sanayi ürün grupları ihracatında öne çıkan sektörlerin dış piyasa talebiyle uyumlu mal üretebilme gücü ve ürün çeşitliği yönündeki durumu tespit edilmiştir. Daha sonra Türk imalat sanayi ISIC Rev.3 alt sektörleri için fiyat ve fiyat dışı rekabet faktörlerinin düşük, orta düşük ve orta yüksek, yüksek teknoloji düzeylerinde toplam 25 ülkedeki ihracat piyasa payına etkileri panel veri yöntemiyle analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, Türk imalat sanayinin ihracat piyasa payı rekabetinin belirleyenleri farklı teknoloji düzeylerine göre değişmekle birlikte, fiyat faktörlerinin rekabet gücü sağlamada etkili olduğu gözlenmiştir. Ancak rekabet gücü elde etmede ticaret ortağı ülkelerin talep yapısına uyum göstermede yetersiz kaldığı ve piyasa payını olumsuz etkilediği saptanmıştır. Anahtar Sözcükler: Uluslararası rekabet, Türkiye ihracat performansı, Türk imalat sanayi, panel veri analizi.

Linder hipotezi, uluslararası ticaretin büyük ölçüde kişi başına gelir düzeyleri yakın, benzer ta... more Linder hipotezi, uluslararası ticaretin büyük ölçüde kişi başına gelir düzeyleri yakın, benzer talep yapılarına sahip olan ülkeler arasında gerçekleştiğini ileri sürmektedir. Bu nedenle, bu alanda yapılan ampirik çalışmalarda Linder değişkeni, dış ticaret yapan ülkelerin kişi başına düşen gelirleri arasındaki farkla temsil edilmektedir. Bu gelir farkı azaldıkça ülkelerin ticaret yoğunluğunun artması Linder hipotezini desteklemektedir Bu çalışmada, 1995-2012 döneminde Türkiye'nin önemli ticari partneri olan 30 ülkeyle karşılıklı ticaretinde Linder hipotezinin geçerliliği sınanmıştır. Ayrıca, kişi başına gelir düzeylerine göre bu ülkelerin sınıflandırılması, Dünya Bankası'nın sınıflandırması dikkate alınarak yapılmış ve sadece Türkiye'yle aynı gelir grubunda (Üst Orta Gelirli Ülkeler-16 ülke) yer alan ülkelerle dış ticaretinde Linder Hipotezi tekrar test edilmiştir. Türkiye ve dış ticaret ortağı ülkeler arasındaki ticaretinin test edilmesinde "Toplam Linder Talep Etkisini" gösteren çekim modeli (gravity type model) ve panel veri analizi kullanılmıştır. Her iki analizin sonuçları Linder değişkeninin Türkiye'nin ithalat yoğunluğu üzerinde belirgin bir etkisi olduğunu ortaya koyarken, ihracat yönüyle hipotezi desteklememektedir Anahtar kelimeler: Linder hipotezi, Türkiye dış ticareti, çekim modeli, panel veri analizi.

ÖZET Bölgeler arası gelişmişlik farklılıkları, zaman içinde oluşan ayrışmalar ekonomik yaşamdan s... more ÖZET Bölgeler arası gelişmişlik farklılıkları, zaman içinde oluşan ayrışmalar ekonomik yaşamdan sosyal yaşama birçok alanda önce bölge ekonomilerinde daha sonra ise ulusal ekonomi üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Ancak zaman içinde, belli dönemlerde yerel ekonomilerde oluşturulabilecek kalkınma kutbunun yaygınlaşması bölge ekonomileri arasındaki gelişmişlik farkının azalmasına katkı sağlayamayabilmektedir. Belli bir yöreye yönelik çekim etkisi genele yayılarak, süreçle bölge entegrasyonu sağlayarak, hakim olan olumsuz sosyal ve ekonomik yapının iyileşmesine olanak verebilmektedir. Bu çalışmada, bölge gelişmişlik farklılıklarına yönelik oluşturulabilecek doğru kalkınma kutbunun sağlayacağı etkin katkının önemine vurgu yapılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda çalışmamızda, . Bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmada yerel tarım ekonomisi kapsamında, yörelerin kendine has tatların dünyada hızla yayılan "Slow Food" anlayışıyla zaten var olan ancak yeterli değeri kazanamamış kaynakların ekonomik dönüşümünü güçlendirecek yeni bir alternatif sağlamayabilceğine dikkat çekmek ve Türkiye'de tek olan "Earth Market' in İzmir -Foça yöresindeki var olan tarımın, bölge ekonomisine alternatif katkılar yaratacağı, bu yönlüyle de yerel kalkınma da sağlayacağını belirtmek bu doğrultuda etkileşimi Türkiye'nin değer yörelerine de yaygınlaştırlabilmesi sonucunda yerel ekonomiler için önemli katlı verebileceğine vurgu yapmaktır. ABSTRACT Regional differences in developmental levels have a negative impact primarily on local economies as well as national economy in terms of both social and economical life. However, expanding pole development on local economies in certain periods of time may not contribute to reducing the development gap between different regions' economies over time. Distributing the gravitational influence of a particular region across other regions and integrating these regions in process of time may enable improving recovery of the dominant negative social and economical structure.

ÖZET Gelişen ve değişen dünyada, insanlık tarihinden bu yana en temel sorunun, yoksulluğun nasıl ... more ÖZET Gelişen ve değişen dünyada, insanlık tarihinden bu yana en temel sorunun, yoksulluğun nasıl oluyor da bu gelişime ayak uyduramayacak düzeyde farklılıklar yaratıyor olmasıdır. İşte bu yüzden yoksulluk çok yönlü ve karmaşık yapısı sebebiyle tanımlanması güç olan bir kavram olmaktadır. Temel insan ihtiyaçlarına yönelik mutlak olarak algılanan yoksulluğun yanında bazı ülkeler için yoksulluğun boyutları farklı kabul edilmektedir. Küreselleşme ile birlikte yoksulluğun olumsuz bir boyut kazanması veya nispeten olumlu bir boyuta ulaşması yönünde ortaya konulan görüşlerin varlığı, azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için faklı iken, gelişmiş ülkeler perspektifinden farklı kabul edilmektedir. Bu çalışmada, Türkiye başta olmak üzere ekonomik ve sosyal yoksulluğun boyutları diğer ülkelerle değerlendirilerek, yoksulluğun dayandırıldığı yapının neler olduğu yönünde sonuçlara varılmaya çalışılmıştır. Türkiye için yeni yoksulluk kavramının üzerinde durulmuş ve bu anlamda yoksullukla mücadele için ekonomik politika önerileri getirilmeye çalışılmıştır. Anahtar kelimeler: yoksulluk boyutu, yeni yoksulluk, yoksullukla mücadele 1 Ege Üniversitesi , İktisat Yüksek Lisans ABSTRACT The basic problem is that, how the poverty creates these differences and not able to keep with developing and changing world since humanity existence. That's why definition of poverty is hard as a concept due to the multi-faceted and complex nature of it. The concept of poverty gains a negative dimension of poverty or reaches relatively favorable with globalization. Poverty approach has different views from underdeveloped and developing countries while from the perspective of developed countries are considered as a different. In this study, mainly Turkey is evaluated in terms of economic and social dimensions of poverty with other countries and tries to reach results that were based on what is happening in the structure of poverty. Also it is focused a new concept of poverty for Turkey and in this sense have tried to give suggestions of economic policy to eradicate poverty Key words: dimension of poverty, new poverty, eradicate against poverty GİRİŞ Yoksulluk, birey için insani asgari yaşam koşullarının yokluğunu ifade eden bir kavramdır. Bu kavram, insanlık tarihinin var olduğu dönemden günümüze farklı yapılar altında süre gelmiştir ve aslında kabul etmek gerekir ki yoksulluk kimi ülkeler için hep var olan temel bir sorundur. 21. yüzyıla girdiğimiz ve insanlığın bilgi toplumu sürecini yaşadığı bir dönemde, insanların ekonomik ve sosyal politikalar vasıtasıyla refah ve mutluluk içinde yaşamaları önem taşımaktadır. Yoksulluk, yalın kelime haliyle bile korkunç bir insanlık gerçeğini yansıtmaktadır. Boyutu ne olursa olsun yoksulluğu tabana yayılmış bir toplumda, beklenen kalkınma ve değişim tam anlamıyla sağlanamaz. Bu yüzden yoksulluğu yenmek ve yoksulların refah düzeylerini arttırmak, her dönemde kamu politikalarının başlıca amacı olmuştur. Tarihsel süreçte kapsamı ve içeriği değişmekle birlikte, temelde toplam gelirin, bireyin biyolojik varlığın devamı için gerekli olan yiyecek, giyim vb. asgari düzeydeki fiziki ihtiyaçları karşılamaya yetmemesi durumu olan yoksulluk, bunun yanında gelişim sürecinde

Drafts by Gökçe Manavgat

Türkiye’nin sağlık çıktıları açısından gerek OECD ülkeleri ortalamasının oldukça gerisinde kalmas... more Türkiye’nin sağlık çıktıları açısından gerek OECD ülkeleri ortalamasının oldukça gerisinde kalması; gerekse de bölgesel düzeyde belirgin farklılıklar göstermesi, sağlık düzeyinin muhtemel belirleyicilerinin tespitini gerektirmektedir. Bu doğrultuda çalışmada, 2008-2014 döneminde ve 81 il düzeyinde, sağlık hizmetlerinin dışsallık özelliği de dikkate alınarak sağlık düzeyinin olası belirleyicileri Mekânsal Panel Veri yöntemiyle analiz edilmiştir. Tahmin edilen Mekânsal Gecikmeli Sabit Etkiler Panel Modeli’nin bulguları, iller arasında sağlık düzeyi açısından pozitif yönlü yayılma etkisinin varlığını kanıtlamaktadır. Ayrıca, sağlık düzeyinin en önemli belirleyicilerinin gelir düzeyi ve sosyal sağlık güvencesi olduğu; bununla birlikte, eğitim düzeyi, kentleşme oranı ve sağlık hizmetlerine erişim kolaylığı gibi unsurların da sağlık düzeyi üzerinde iyileşme sağladığı elde edilen bulgular arasındadır. Fakat illerin teknoloji düzeyleri ve sağlık sektörüne yönelik düzenlenen teşvikler ile sağlık düzeyi arasında istatistiksel açıdan anlamlı herhangi bir bulguya ulaşılamamıştır. Elde edilen sonuçlar, sağlık düzeyindeki farklılıkların giderilmesi noktasında, iller arasındaki gelişmişlik farklılıklarının azaltılması, sosyal güvence kapsamındaki nüfusun genişletilmesi ve sağlık hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması gibi politikalara ihtiyaç duyulduğunu gösterdiği gibi sağlık sektörüne yönelik teşvik politikalarının etkinliğinin de sorgulanmasını gerektirmektedir.

döneminde Türkiye'nin en fazla ticaret yaptığı toplam 25 ülke ile rekabet gücünün belirleyenleri ... more döneminde Türkiye'nin en fazla ticaret yaptığı toplam 25 ülke ile rekabet gücünün belirleyenleri incelenmiştir. İlk olarak imalat sanayi ürün grupları ihracatında öne çıkan sektörlerin dış piyasa talebiyle uyumlu mal üretebilme gücü ve ürün çeşitliği yönündeki durumu tespit edilmiştir. Daha sonra Türk imalat sanayi ISIC Rev.3 alt sektörleri için fiyat ve fiyat dışı rekabet faktörlerinin düşük, orta düşük ve orta yüksek, yüksek teknoloji düzeylerinde toplam 25 ülkedeki ihracat piyasa payına etkileri panel veri yöntemiyle analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre, Türk imalat sanayinin ihracat piyasa payı rekabetinin belirleyenleri farklı teknoloji düzeylerine göre değişmekle birlikte, fiyat faktörlerinin rekabet gücü sağlamada etkili olduğu gözlenmiştir. Ancak rekabet gücü elde etmede ticaret ortağı ülkelerin talep yapısına uyum göstermede yetersiz kaldığı ve piyasa payını olumsuz etkilediği saptanmıştır. Anahtar Sözcükler: Uluslararası rekabet, Türkiye ihracat performansı, Türk imalat sanayi, panel veri analizi.

Linder hipotezi, uluslararası ticaretin büyük ölçüde kişi başına gelir düzeyleri yakın, benzer ta... more Linder hipotezi, uluslararası ticaretin büyük ölçüde kişi başına gelir düzeyleri yakın, benzer talep yapılarına sahip olan ülkeler arasında gerçekleştiğini ileri sürmektedir. Bu nedenle, bu alanda yapılan ampirik çalışmalarda Linder değişkeni, dış ticaret yapan ülkelerin kişi başına düşen gelirleri arasındaki farkla temsil edilmektedir. Bu gelir farkı azaldıkça ülkelerin ticaret yoğunluğunun artması Linder hipotezini desteklemektedir Bu çalışmada, 1995-2012 döneminde Türkiye'nin önemli ticari partneri olan 30 ülkeyle karşılıklı ticaretinde Linder hipotezinin geçerliliği sınanmıştır. Ayrıca, kişi başına gelir düzeylerine göre bu ülkelerin sınıflandırılması, Dünya Bankası'nın sınıflandırması dikkate alınarak yapılmış ve sadece Türkiye'yle aynı gelir grubunda (Üst Orta Gelirli Ülkeler-16 ülke) yer alan ülkelerle dış ticaretinde Linder Hipotezi tekrar test edilmiştir. Türkiye ve dış ticaret ortağı ülkeler arasındaki ticaretinin test edilmesinde "Toplam Linder Talep Etkisini" gösteren çekim modeli (gravity type model) ve panel veri analizi kullanılmıştır. Her iki analizin sonuçları Linder değişkeninin Türkiye'nin ithalat yoğunluğu üzerinde belirgin bir etkisi olduğunu ortaya koyarken, ihracat yönüyle hipotezi desteklememektedir Anahtar kelimeler: Linder hipotezi, Türkiye dış ticareti, çekim modeli, panel veri analizi.

ÖZET Bölgeler arası gelişmişlik farklılıkları, zaman içinde oluşan ayrışmalar ekonomik yaşamdan s... more ÖZET Bölgeler arası gelişmişlik farklılıkları, zaman içinde oluşan ayrışmalar ekonomik yaşamdan sosyal yaşama birçok alanda önce bölge ekonomilerinde daha sonra ise ulusal ekonomi üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Ancak zaman içinde, belli dönemlerde yerel ekonomilerde oluşturulabilecek kalkınma kutbunun yaygınlaşması bölge ekonomileri arasındaki gelişmişlik farkının azalmasına katkı sağlayamayabilmektedir. Belli bir yöreye yönelik çekim etkisi genele yayılarak, süreçle bölge entegrasyonu sağlayarak, hakim olan olumsuz sosyal ve ekonomik yapının iyileşmesine olanak verebilmektedir. Bu çalışmada, bölge gelişmişlik farklılıklarına yönelik oluşturulabilecek doğru kalkınma kutbunun sağlayacağı etkin katkının önemine vurgu yapılmaktadır. Bu amaç doğrultusunda çalışmamızda, . Bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltmada yerel tarım ekonomisi kapsamında, yörelerin kendine has tatların dünyada hızla yayılan "Slow Food" anlayışıyla zaten var olan ancak yeterli değeri kazanamamış kaynakların ekonomik dönüşümünü güçlendirecek yeni bir alternatif sağlamayabilceğine dikkat çekmek ve Türkiye'de tek olan "Earth Market' in İzmir -Foça yöresindeki var olan tarımın, bölge ekonomisine alternatif katkılar yaratacağı, bu yönlüyle de yerel kalkınma da sağlayacağını belirtmek bu doğrultuda etkileşimi Türkiye'nin değer yörelerine de yaygınlaştırlabilmesi sonucunda yerel ekonomiler için önemli katlı verebileceğine vurgu yapmaktır. ABSTRACT Regional differences in developmental levels have a negative impact primarily on local economies as well as national economy in terms of both social and economical life. However, expanding pole development on local economies in certain periods of time may not contribute to reducing the development gap between different regions' economies over time. Distributing the gravitational influence of a particular region across other regions and integrating these regions in process of time may enable improving recovery of the dominant negative social and economical structure.

ÖZET Gelişen ve değişen dünyada, insanlık tarihinden bu yana en temel sorunun, yoksulluğun nasıl ... more ÖZET Gelişen ve değişen dünyada, insanlık tarihinden bu yana en temel sorunun, yoksulluğun nasıl oluyor da bu gelişime ayak uyduramayacak düzeyde farklılıklar yaratıyor olmasıdır. İşte bu yüzden yoksulluk çok yönlü ve karmaşık yapısı sebebiyle tanımlanması güç olan bir kavram olmaktadır. Temel insan ihtiyaçlarına yönelik mutlak olarak algılanan yoksulluğun yanında bazı ülkeler için yoksulluğun boyutları farklı kabul edilmektedir. Küreselleşme ile birlikte yoksulluğun olumsuz bir boyut kazanması veya nispeten olumlu bir boyuta ulaşması yönünde ortaya konulan görüşlerin varlığı, azgelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için faklı iken, gelişmiş ülkeler perspektifinden farklı kabul edilmektedir. Bu çalışmada, Türkiye başta olmak üzere ekonomik ve sosyal yoksulluğun boyutları diğer ülkelerle değerlendirilerek, yoksulluğun dayandırıldığı yapının neler olduğu yönünde sonuçlara varılmaya çalışılmıştır. Türkiye için yeni yoksulluk kavramının üzerinde durulmuş ve bu anlamda yoksullukla mücadele için ekonomik politika önerileri getirilmeye çalışılmıştır. Anahtar kelimeler: yoksulluk boyutu, yeni yoksulluk, yoksullukla mücadele 1 Ege Üniversitesi , İktisat Yüksek Lisans ABSTRACT The basic problem is that, how the poverty creates these differences and not able to keep with developing and changing world since humanity existence. That's why definition of poverty is hard as a concept due to the multi-faceted and complex nature of it. The concept of poverty gains a negative dimension of poverty or reaches relatively favorable with globalization. Poverty approach has different views from underdeveloped and developing countries while from the perspective of developed countries are considered as a different. In this study, mainly Turkey is evaluated in terms of economic and social dimensions of poverty with other countries and tries to reach results that were based on what is happening in the structure of poverty. Also it is focused a new concept of poverty for Turkey and in this sense have tried to give suggestions of economic policy to eradicate poverty Key words: dimension of poverty, new poverty, eradicate against poverty GİRİŞ Yoksulluk, birey için insani asgari yaşam koşullarının yokluğunu ifade eden bir kavramdır. Bu kavram, insanlık tarihinin var olduğu dönemden günümüze farklı yapılar altında süre gelmiştir ve aslında kabul etmek gerekir ki yoksulluk kimi ülkeler için hep var olan temel bir sorundur. 21. yüzyıla girdiğimiz ve insanlığın bilgi toplumu sürecini yaşadığı bir dönemde, insanların ekonomik ve sosyal politikalar vasıtasıyla refah ve mutluluk içinde yaşamaları önem taşımaktadır. Yoksulluk, yalın kelime haliyle bile korkunç bir insanlık gerçeğini yansıtmaktadır. Boyutu ne olursa olsun yoksulluğu tabana yayılmış bir toplumda, beklenen kalkınma ve değişim tam anlamıyla sağlanamaz. Bu yüzden yoksulluğu yenmek ve yoksulların refah düzeylerini arttırmak, her dönemde kamu politikalarının başlıca amacı olmuştur. Tarihsel süreçte kapsamı ve içeriği değişmekle birlikte, temelde toplam gelirin, bireyin biyolojik varlığın devamı için gerekli olan yiyecek, giyim vb. asgari düzeydeki fiziki ihtiyaçları karşılamaya yetmemesi durumu olan yoksulluk, bunun yanında gelişim sürecinde