Dilanur Demir | Fatih Sultan Mehmet Vakıf University (original) (raw)
Papers by Dilanur Demir
Klasik edebiyatımızda şairler, beyitlerine zarif hayallerini incelikle nakşedebildiği ve ritim-sa... more Klasik edebiyatımızda şairler, beyitlerine zarif hayallerini incelikle nakşedebildiği ve ritim-sadâ-ahenk bakımından bu beyitleri ziyâdeleştirebildiği ölçüde beliğ söz söylemede mâhir olarak kabul edilir. Bu bağlamda klasik türk şairlerinin sa'y ve çabaları belâgat ilmine konu olan edebî sanatların velâdetine yahut gelişmine vesîle olmuştur. Çâr-ender-çâr usûlü ile kaleme alınan şiirler de bu mûnisliğin tecellî ettiği kelâm-ı kibârlardandır.
GİRİŞ Klasik Türk edebiyatımızda her şair, şiirde anlam derinliği ve söyleyiş güzelliğine ehemmiy... more GİRİŞ Klasik Türk edebiyatımızda her şair, şiirde anlam derinliği ve söyleyiş güzelliğine ehemmiyet vermekle mükelleftir. Nitekim divan şairleri, beyitlerini ince ve zarif hayallerle bezeyip, ritim ve ahenk bakımından tesirli kılabildiği ölçüde söz söylemede muvaffak olmuş kabul edilir. Sözü ebedîleştirme iştiyakında olan klasik Türk şairlerinin lafız ve mana açısından gösterdiği gayretler edebi sanatların gelişmesine vesile olmuştur. Belâgat ilmine konu olan bu sanatlar genel olarak lafız ve mana sanatları şeklinde iki temel kola ayrılmıştır. İştikak, cinas, kalb, akis, seci', tarsi',i'âde, reddü'l acüz ale's-sadr lafzî sanatları, tenâsüb, tezat, leff ü neşr, tevriye, müşakale, mübalağa, hüsn-i ta'lil gibi sanatlar ise manaya yönelik sanatları oluşturmaktadır. Çalışmamıza konu edindiğimiz i'âde sanatı, şairlerin şiirde söyleyiş mükemmelliği yakalama, ritim ve ahenk oluşturma, hüner gösterme ve beyitler arasında anlam ilişkisi kurma niyetleriyle başvurduğu, kelime tekrarına dayalı lafzî sanatlar arasında yer almaktadır. Belâgat kaynaklarında i'âde sanatı, bir şiir içerisinde her beyitin son sözcüğünün ondan sonraki beyitin ilk sözcüğü olarak kullanılması şeklinde tarif edilmektedir.. Yinelenen ifade tek bir sözcük olabildiği gibi bir söz öbeği de olabilmektedir. İ'âde üslubunun , şiirin her beyitinde uygulanmasıyla oluşan manzûmelere gazel-i muad adı verilmektedir. Klasik Türk edebiyatında Kemal Ümmî, Nesîmî, Fuzûlî, Zâti, Bâkî ve Latîfî'nin isimleri gazel-i muad sahibi şairler arasında zikredilmektedir. Bu çalışmada öncelikle Klasik Türk şiirinde şairlerin sıkça rağbet ettiği i'âde sanatı tanıtılmaya çalışılacak ardından 16. asır Âzeri ve Türk Edebiyatı sahalarının tanınmış, öncü şairlerinden Fuzûlî'nin, Türkçe Divan'ındaki i'âde sanatı uygulamaları ve tevhid türündeki gazel-i muadı incelenerek, şairin bu sanatı şiirlerine nasıl uyguladığı, söz konusu sanatın şiire ne kazandırdığı, şairin bu sanatı kullanmaya ne gibi amaçlarla yönelmiş olabileceği hakkında çıkarımlarda bulunulacaktır.
Klasik edebiyatımızda şairler, beyitlerine zarif hayallerini incelikle nakşedebildiği ve ritim-sa... more Klasik edebiyatımızda şairler, beyitlerine zarif hayallerini incelikle nakşedebildiği ve ritim-sadâ-ahenk bakımından bu beyitleri ziyâdeleştirebildiği ölçüde beliğ söz söylemede mâhir olarak kabul edilir. Bu bağlamda klasik türk şairlerinin sa'y ve çabaları belâgat ilmine konu olan edebî sanatların velâdetine yahut gelişmine vesîle olmuştur. Çâr-ender-çâr usûlü ile kaleme alınan şiirler de bu mûnisliğin tecellî ettiği kelâm-ı kibârlardandır.
GİRİŞ Klasik Türk edebiyatımızda her şair, şiirde anlam derinliği ve söyleyiş güzelliğine ehemmiy... more GİRİŞ Klasik Türk edebiyatımızda her şair, şiirde anlam derinliği ve söyleyiş güzelliğine ehemmiyet vermekle mükelleftir. Nitekim divan şairleri, beyitlerini ince ve zarif hayallerle bezeyip, ritim ve ahenk bakımından tesirli kılabildiği ölçüde söz söylemede muvaffak olmuş kabul edilir. Sözü ebedîleştirme iştiyakında olan klasik Türk şairlerinin lafız ve mana açısından gösterdiği gayretler edebi sanatların gelişmesine vesile olmuştur. Belâgat ilmine konu olan bu sanatlar genel olarak lafız ve mana sanatları şeklinde iki temel kola ayrılmıştır. İştikak, cinas, kalb, akis, seci', tarsi',i'âde, reddü'l acüz ale's-sadr lafzî sanatları, tenâsüb, tezat, leff ü neşr, tevriye, müşakale, mübalağa, hüsn-i ta'lil gibi sanatlar ise manaya yönelik sanatları oluşturmaktadır. Çalışmamıza konu edindiğimiz i'âde sanatı, şairlerin şiirde söyleyiş mükemmelliği yakalama, ritim ve ahenk oluşturma, hüner gösterme ve beyitler arasında anlam ilişkisi kurma niyetleriyle başvurduğu, kelime tekrarına dayalı lafzî sanatlar arasında yer almaktadır. Belâgat kaynaklarında i'âde sanatı, bir şiir içerisinde her beyitin son sözcüğünün ondan sonraki beyitin ilk sözcüğü olarak kullanılması şeklinde tarif edilmektedir.. Yinelenen ifade tek bir sözcük olabildiği gibi bir söz öbeği de olabilmektedir. İ'âde üslubunun , şiirin her beyitinde uygulanmasıyla oluşan manzûmelere gazel-i muad adı verilmektedir. Klasik Türk edebiyatında Kemal Ümmî, Nesîmî, Fuzûlî, Zâti, Bâkî ve Latîfî'nin isimleri gazel-i muad sahibi şairler arasında zikredilmektedir. Bu çalışmada öncelikle Klasik Türk şiirinde şairlerin sıkça rağbet ettiği i'âde sanatı tanıtılmaya çalışılacak ardından 16. asır Âzeri ve Türk Edebiyatı sahalarının tanınmış, öncü şairlerinden Fuzûlî'nin, Türkçe Divan'ındaki i'âde sanatı uygulamaları ve tevhid türündeki gazel-i muadı incelenerek, şairin bu sanatı şiirlerine nasıl uyguladığı, söz konusu sanatın şiire ne kazandırdığı, şairin bu sanatı kullanmaya ne gibi amaçlarla yönelmiş olabileceği hakkında çıkarımlarda bulunulacaktır.