Sevilay Cinar | Gazi University (original) (raw)
Uploads
Journal by Sevilay Cinar
New World Sciences Academy, 2013
The âşık tradition, which spans many hundreds of years in Anatolia, yet has its roots in even old... more The âşık tradition, which spans many hundreds of years in Anatolia, yet has its roots in even older traditions of ancient Turkic peoples, is a multifaceted folk tradition: it has distinctive literary and musical characteristics, as well as proscribed conditions of learning and performance. Representatives of the tradition, known as âşıklar, are folk poets who perform their works accompanied by the Turkish saz (bağlama), a long necked instrument of the lute family. The âşık's role itself is multifarious: âşıklar may perform at times a spiritual function within a community or that of passing on collective values, they may perform as forceful social critics, or as entertainers. This paper is about the âşık tradition of Turkey and specifically examines the role of women within this tradition in the contemporary society. It attempts to more fully understand the existence of female âşıklar, significant primary sources contributing to the formation and continuity of âşık art who have rarely been recognized even as individual artists and have never been considered in a study in a collective manner. In fundamental ways, female âşıklar stand at a telling social and cultural contradiction between their identities as women and their identities as âşıklar.
Keywords: Âşık, Female Âşık, Gender, Performance, Tradition
TÜRKİYE'DE ÂŞIK MÜZİĞİ GELENEĞİ VE ÇAĞDAŞ KADIN ÂŞIKLAR
ÖZET Halk edebiyatı, halk müziği ürünlerinin hem üreticisi hem taşıyıcısı hem de güncelleyicisi olan âşıklar, halk kültürü içerisinde önemli bir yer tutan ve kendine özgü kuralları olan âşıklık geleneğinin aslî temsilcileridirler. Haklarında yeterli çalışma yapılamamış ve büyük ölçüde ihmale uğramış olan kadın âşıklar da bu çok yönlü halk geleneği içerisinde edebî ve müzikal katkılarıyla âşık sanatı içerisinde varolmuşlardır. Bu çalışma içerisinde Türkiye'de âşık sanatının terminolojisine dönük bazı bilgilere yer verilmekle birlikte, özellikle çağdaş toplumda bu gelenek içerisindeki kadının rolü incelenmektedir. Âşık sanatının oluşumu ve sürekliliğine katkıda bulunan kadın âşıkların kimliği, sanatsal verilerinin yanı sıra toplumsal cinsiyet sorunsalı bağlamında yapılan kimi çalışmalarla karşılaştırılarak değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Âşık, Kadın Âşık, Toplumsal Cinsiyet, İcrâ, Gelenek
New World Sciences Academy, 2013
ABSTRACT The rituals performed by village population such as pray for rain in times of drought an... more ABSTRACT
The rituals performed by village population such as pray for rain in times of drought and pray for blessings in times of famine; everyday problems such as bride and mother-in-law, husband and wife conflict; preparations in times of the wedding-feast; significant periods of human life which are focused on natural cycle with seasonal periods such as summer-winter and life-cycle such as birth-death are the main topics of the village theatrical plays, in other words, the output points.As of the subject, as emphasized in just like definition of folk music; seen that it is an integral element that the music also accompanies these plays, within theatrical games varying terms of local features reflecting the public's joys, fears, habits, traditions and even within the play.In this context, looked for answers within our study; to the questions such as what are the elements consisting the music factor in theatrical village plays? Is the improvisation in theatrical village plays seen in the music performances in-play? Are the words, which accompany the tunes functional in the expression of play? and to other questions.
Keywords: Play, Music, Musical Instrument, Performance, Function
KÖY SEYİRLİK OYUNLARINDA MÜZİK: "KEZBAN ANA" VE "SAYA GEZME" OYUNLARI ÖRNEKLEMİNDE
ÖZET
Köy halkının kurak zamanlarında yağmur duası, kıtlık zamanlarında bereket duası gibi gerçekleştirdikleri ritüelleri; gelin- kaynana, karı-koca geçimsizliği gibi günlük sorunları; düğün-bayram zamanlarındaki hazırlıkları; doğum-ölüm gibi yaşam döngüsünü, yaz-kış gibi mevsimsel periyotlarla doğa döngüsünü işledikleri insan yaşamının önemli dönümleri, köy seyirlik oyunlarının başlıca konuları, bir diğer ifadeyle çıkış noktalarıdır. Konusu itibariyle, tıpkı halk müziği tanımında da vurgulandığı gibi; halkın sevinçlerini, endişelerini, alışkanlıklarını, geleneklerini yansıtan, yöresel özellikler açısından çeşitlilik gösteren seyirlik oyunlar içerisinde, müziğin de bu oyunlara eşlik ettiği, hatta oyun içerisinde bütünleyici bir öğe olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, çalışmamız içerisinde; köy seyirlik oyunlarında müzik unsurunu oluşturan öğeler nelerdir? Köy seyirlik oyunlarında görülen doğaçlama, oyun içindeki müzik icrâsında da görülür mü? Ezgilere eşlik eden sözler oyun anlatımında işlevsel midir? vd. sorulara cevaplar aranacaktır.
Anahtar Kelimeler: Oyun, Müzik, Çalgı, İcrâ, İşlev
Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
Özet Yalın haliyle bir alanla ilgili kullanılan terimlerin tümü olarak tanımlanan terim bilimi (... more Özet
Yalın haliyle bir alanla ilgili kullanılan terimlerin tümü olarak tanımlanan terim bilimi (terminoloji), nitelikli ve anlaşılır çalışmaların oluşumu ve devamlılığı amacıyla tartışılması gereken bir sahadır. Halk ağzının belkemiğini oluşturduğu Türk Halk Müziği (THM) terminolojisi de pek tabii ki bu amaç doğrultusunda ama maalesef cevaplanması gereken soruların ihmalleri nedeniyle ayrıca tartışılmayı bekleyen bir sahadır. Soruların cevaplanması için de durum tespiti yapmak yani THM terminolojisinin nasıl ve hangi süreçte biçimlendiğini, ilgili süreçte kimlerin rol aldığını saptamak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kültür-sanat politikalarının yeni şekillenmeye başladığı bir dönemde, yaşamında ve dolayısıyla THM tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak niteleyebileceğimiz Muzaffer Sarısözen'in (1899-1963), kullanmış olduğu terminoloji, pek tabii ki derlemeci ve arşivci kimliğiyle Türk halk müziği repertuvarına, hoca kimliğiyle öğrencilerine, şef kimliğiyle sanatçılara, araştırmacı kimliğiyle müzik bilimi dünyasına, yapımcı-yayıncı kimliğiyle radyo (TRT) ve dolayısıyla dinleyicilerine sağladığı katkılar bağlamında önem arz etmektedir. Bu noktada, Sarısözen'in titizliği ve hassasiyetiyle bütünleşen çalışmalarında kullandığı terminolojiden hareketle, Coğrafi farklılıktan ortaya çıkan çeşitliliği yazı diline nasıl aktarmıştır? Bu çeşitliliği karşılayacak dili nasıl kullanmıştır? Yeni terimler üretme yoluna gitmiş midir? Dolayısıyla, THM terminolojisinin biçimleniş sürecinde Sarısözen'in rolü nedir? sorularına yanıt ararken, Sarısözen'in kullanmış olduğu terminoloji üzerinden bugün kullanmakta 1 Bildiri olarak sunulmuş olan bu konu, konferans sunumundan farklı olacak şekilde ve büyük ölçüde revize edilerek genişletilmiş ve yeniden yazılmıştır.
Türk Mûsikîsi Atlası, 2019
Özet Çoğunlukla bir kaybın-ayrılığın (ölüm, gurbet) ardından dile getirilen, metninde ölen ya da... more Özet
Çoğunlukla bir kaybın-ayrılığın (ölüm, gurbet) ardından dile getirilen, metninde ölen ya da giden kişinin ölüm-gidiş sebebini, söz konusu kişinin iyiliklerini, meziyetlerini, dış görünüşünü, vd. unsurları konu edinen; ezgisinde ise-her ne kadar yöreye göre değişen icra biçimleri olsa da-bu ayrılığı haykırışlarla, hıçkırıklarla vurgulayan; acıyı duyurmak ve paylaşmak için oluşan duyguların, lirik bir tarzda melodik olarak ifade edildiği bir türdür Ağıt. Meydana gelişi itibariyle ferdî olsa da anonim karakterde gelişir, yaygınlaşır. Ağıt söylemenin gelenekselleşmiş olduğu Anadolu'da, çoğunlukla kadın çevrelerinde irtical yoluyla gelişen bu türün temsilcileri de; ölenin-gidenin annesi, kız kardeşi, nişanlısı, karısı, kızı ya da ağıtçılığı iş edinmiş kadınlar olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Sözlü kültür ürünlerinin yaşatılmasında önemli kimliklere sahip olan bu kadınlar, yazılı kaynaklarda ve çalışma sahamızda; yaşadıkları kültür ortamının müzik belleğinden (kalıp ezgi-kalıp söz) beslenerek törensel bir anı, hem ses hem de bedenleriyle yürütmekte olan ağıtçı kimlikleriyle karşımıza çıkarlar. Bu noktada, kadınların derin bilgilerine, içgüdüsel hayatlarına yol aldıkları ağıt kültürü içerisinde; Hem anlatı hem gösteri niteliği taşıyan bu tür, kadınların kendilerini özgürce ifade ettikleri bir alan mıdır? ya da Onlara verilen bu görevi yerine getirmek zorunda kaldıkları ataerkil yapının sonucu olan zorunlu bir saha mıdır? soruları toplumsal cinsiyet ilişkilerini sorgulamamıza zemin hazırlarken; Ortak kullanılan kalıp söz ve ezgilerin, tekrarlanan motiflerin özellikleri nelerdir? Üslûplarındaki yalınlık ya da mübalağa derecesi nedir? soruları da kadınların müzik kimliklerinin ağıt kültüründeki inşasını sorgulamamızı gerekli kılar. Dolayısıyla, Anadolu'nun geleneksel ağıt söyleme kültürü içerisinde, kadının varoluşu ve bu varoluş sürecinin müzik kimliği ile ilişkisi üzerine odaklanan çalışmamızda; toplumsal cinsiyet ilişkilerinde önemli bilgiler de edinebileceğimiz ağıt örneklerinden hareketle, ağıt söyleyen kadınların bedensel devinimleri, söz unsurunu kullanma biçimleri ve bütün bu öğelerin müzik birlikteliğini takip edeceğiz. Toplumsal cinsiyet bağlamında perspektifini genişletmekte, verilerini ise etnografik yaklaşımla sunmakta olan çalışmamız içerisinde; genelinde Anadolu ağıt kültürünü, özelinde bu kültür içerisinde kadınların müzik kimliklerine yaptıkları etkiyi inceleyeceğiz.
Books by Sevilay Cinar
Kalan Müzik, 2010
SUNUŞ Kadın âşıkların icrâlarının yer aldığı bu albüm, 16. yüzyıldan itibaren yazılı kaynaklara ... more SUNUŞ
Kadın âşıkların icrâlarının yer aldığı bu albüm, 16. yüzyıldan itibaren yazılı kaynaklara aktarılan, halk kültüründen beslenerek başlı başına bir gelenek oluşturan, kendi içerisinde birtakım kurallara sahip halk kültürü ürünü olan âşık geleneği/âşık sanatı içerisinde, bu oluşuma ve devam etmesine katkıda bulunan ve halen hayatta olan “kadın âşıkların” gelenek içinde taşıdıkları vasıflarından yola çıkılarak, müzikal üretimlerini ortaya koymak ve bu gelenek içinde kadın âşıklarında varolduğunu haberdar etmek amacıyla gerçekleştirilmiştir.
“Yirminci Yüzyılın İkinci Yarısında Türkiye’de Kadın Âşıklar” isimli doktora tezimden yola çıkarak hazırlanan çalışmada, öncelikli olarak müzikal ürünler yer aldığından, araştırmanın yapıldığı tarih aralığı da yirminci yüzyılın ikinci yarısı ile sınırlandırılmıştir. Bu durumda çalışma materyallerinin ağırlığını da, yaşamakta olan kadın âşıkların, sanatçı kimlikleri, yaşam biçimleri, halk sanatı adına ortaya koydukları sözlü+müzikal ürünler ve bu ürünlerin geleneksel ve çağdaş sunuş yöntemleri oluşturmaktadır.
Âşık sanatı içerisinde öncelikle saz çalabilme vasıfları göz önüne alınarak çalışmamıza dahil edilen kadın âşıklar, Türkiye genelinde (Adana, Ankara, Çankırı, Çorum, İstanbul, Eskişehir), yöre farkı gözetilmeden tespit edilmişlerdir. Bununla birlikte tespit edilen kadın âşıkların, yaşadıkları yörelerdeki yaşam biçimlerini gözlemlemek üzere, 2001-2008 yılları arasında alan çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
Karşılaştırma, görüşme ve –yapay ve doğal ortamlarında– gözlem yöntemleri kullanarak, bilgi edindiğimiz yaşayan sekiz kadın âşığın, [İlkin Manya (Sarıcakız), Şahturna Ağdaşan (Şahturna), Durşen Mert (Nurşah Bacı), Filiz Yurdakul (Sinem Bacı), Sürmelican Kaya (Sürmelican), Ayten Çınar (Gülçınar), Arzu Yiğit (Arzu Bacı) ve Kevser Ezgili (Ezgili Kevser)1] icrâlarının yanı sıra âşık sanatı içerisindeki yaşamlarından da bahsedilmiştir.
Stüdyo ortamında gerçekleştirilen çalışma sürecinde ise, bağlama ve vokal icraların sadece eser sahipleri tarafından icrâ edilmiş olmasına, bağlama haricinde başka hiçbir enstrümanın ve ayrıca hiçbir vokalin eşlik etmemesine öncelikli olarak dikkat edilmiştir.
Bu noktada ayrıca belirtilmeliyiz ki, söz konusu çalışmamızı hayata geçirebilmek için bir zaman belirlemek durumunda olduğumuzdan, bu süre içerisinde, yaşayan ancak sekiz kadın âşığı sizlerle buluşturabilsek de, Kalan Müziğin katkılarıyla sunduğumuz bu çalışma ileride yapacağımız buluşma ve çalışmaların küçük bir başlangıcıdır.
Son olarak, kadın âşıkların öykülerini-eserlerini sizlerle paylaşmadan önce, âşıklık geleneğini bugünlere ulaştırmış aslî temsilcileri, saygı ve sevgiyle anıyor, büyük özveriyle çalışmamızda yer alan kadın âşıklara ve emeği geçen değerli çalışanlara teşekkürlerimi sunuyorum.
Sevilay Çınar
Bizim Dijital-ISBN 978-605-86092-1-1, 2019
ÖNSÖZ Konservatuvarda öğrencilik yıllarımda, kadın kaynak kişiler neredeler? Sorusuyla çıktığım, ... more ÖNSÖZ
Konservatuvarda öğrencilik yıllarımda, kadın kaynak kişiler neredeler? Sorusuyla çıktığım, ‘nasıl?’ ve ‘neden?’lerle izini sürdüğüm bu yolda aldığım yanıtlar, kadın konusunun çalışılmasını gerekli kılan başlıca yürütücüler olmuştur. Konuyla ilgili tezimden alıntıladığım ve her fırsatta dile getirdiğim; Şerife Soykan, Fatma Oflaz gibi köyünden hiç uzaklaşmamış ve her ne kadar bir dünyayı şiirlerine sığdırmış olsa da köyünün dışına sesini duyuramamış; Ayşe Berk, Dudu Karabıyık gibi aile büyüklerinden etkilenerek sanatını icrâ etmiş ama ailesine durumunu kabul ettirememiş; Vasfiye T. Hanım gibi yarı göçebe çevrede üretkenliğini kanıtlamış ama ürettiklerini paylaşacak sanat ortamı bulamamış; Döne Sultan, Güllühan Hanım gibi âşık meclislerinde yeteneğini sergilemiş ama yeni fırsatlar yakalayamamış kadınların, bu sahada merak uyandırmamış tarihini anlatmam için geçerli sebepler olduğunu keşfetmiş olmak ve de Cook’un genel olarak aktarılan biçimiyle müzik tarihinde kadının yokluğu hemen göze çarpar. Bunun nedeni, kadınların müzikte etkinlik göstermemesi değil, tarihin aktarılma biçimidir tespitini bir yönüyle görmüş olmak, bu alanda çalışmamın gerekliliği adına önemli göstergelerdi benim için.
Önceki çalışmalarımda ağırlıklı olarak geleneğin yaşayan temsilcileriyle çalışmak pek tabii önemli bir deneyimdi ancak geçmişle bağ kurmaya çalışırken, geleneği bir başka sahada temsil eden ‘Yurttan Sesler’in kadın sesleri, bir yönüyle yurdun kadın seslerinin temsilcileri olmaları noktasında da merak uyandırmıştı. Buradan hareketle ve itiraf etmeliyim ki ilgili dönemin kadın seslerinin birçoğunu tanımıyor olmanın mahcubiyetiyle ancak, farkındalık olmadan hatırlamak mümkün değildir bilinciyle, çalışmamın gerekliliğine karar verdim.
Yurttan Kadın Sesler kitabı, ‘kadın müziği’ temel konulu çalışmalarımın bir diğer önemli aşamasıdır. Yazılı ve sözlü tarih verileriyle ortaya koyulan bu çalışmada amaç; müzik tarihimizin önemli bir döneminde, ilgili sürecin merkezinde, ‘Yurttan Sesler’de başladıkları sanat kariyerlerinde; Türk halk müziği repertuvarını derlemeci, notist, korist, solist rolleriyle ulusa sunmuş kadın sanatkârların, müzikle olan ilişkilerine ve müzik kimliği ilişkilerine dair veriler sunarken; -akademik yaşamımda ilke edindiğim ve hayata geçirmeyi planladığım birçok çalışmamda da olduğu ve olacağı üzere- müzik tarihimizin sazıyla-sesiyle-sözüyle varolmuş kadın temsilcilerini görünür kılmak ve kadınların sanat yaşamlarında, sanatsal çalışmalarında farkındalık yaratmaktır ve pek tabii farkındalığı yaratarak hatırlamayı mümkün kılmaktır.
***
Bu göstergeler ve amaçlar doğrultusunda, konuya derinleşebilme ihtiyacından, odak daraltma gereğiyle ‘Yurttan Sesler’in ilk dönemi, bir diğer ifade ile de Muzaffer Sarısözen’in bulunduğu zaman (1940-1963) ve mekânıyla (Ankara Radyosu) sınırlandırılan çalışma, üç bölümde ele alınmıştır. Giriş niteliğindeki İkincil Sözlü Kültür ve Araçları üst başlıklı birinci bölümde; kitle iletişim tarihinde olduğu kadar, müzik tarihimizde de kilit rol oynayan, ‘iktidarın sesi’, ‘modern Türkiye’nin sesi’, ‘Cumhuriyet kültürünün sesi’ vd. rollerle karşımıza çıkan ‘radyo’nun, yaşamımıza girme sürecine değinilmiş; küreselleşmenin en önemli aşamalarının içerisinde yer alan ya da bir diğer ifadeyle küreselleşmenin önemli bir ayağı olan kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle halk kültürünün nasıl işlendiği ve bu süreç içerisindeki, icra biçimi-icra ortamı-icra araçları’ndan örnekler; radyo tavrı olgusu, gazinolar ve ses kayıt cihazları-plaklar özelinde değerlendirilmiştir.
Yurttan Sesler üst başlıklı ikinci bölümde; meşruiyet kazanan yerelin inşası; ‘Yurttan Sesler’in temsil süreci, temsilcileri, idarecisi özelinde ki özellikle Muzaffer Sarısözen’in çok yönlü rollerine de vurgu yapılarak değerlendirilmiştir. İlgili bölümün sonunda ise, Türk halk müziği geleneğinde, çoklu rolleriyle karşımıza çıkan kadın kimliklerine, Türk halk müziği verilerinin aktarılmasından hareketle; kitle iletişim araçlarından seslenen kadın kimliği ve yazılı kayıt imkânı olmayan kültür ortamında yer alan kadın kimlikleri üzerinden, ortak belleğe ve kimliklenme sürecine vurgu yapılmıştır.
Çalışmamızın sanatkâr temsilcilerini, kişisel görüşme verilerini ve görsel dataları içeren Yurttan Kadın Sesler üst başlıklı üçüncü ve son bölümde; sınırlandırdığımız zaman ve mekân içerisinde ve dolayısıyla çalışmamızın ağırlık merkezinde yer alan kadınların, [Muazzez Türüng, Muzaffer (Akgün) Kıvılcım, Sabahat (Tarabuş) Karakulakoğlu, Nezahat (Çınar) Bayram, Hacer Buluş, Neriman (Altındağ) Tüfekçi, Azize Tözem, Necla (Çınar) Erol, Saniye Can, Aliye (Doğançay) Akkılıç, Nevin Akol, Yıldız (Baybol) Ayhan] sanat yaşamlarına dair bilgiler, sosyal yaşamlarından anekdotlar ve görsel veriler sunulmuştur.
Çalışmada kullandığımız kaynaklar her ne kadar çeşitlilik gösterse de Uygur Kocabaşoğlu’nun Şirket Telsizinden Devlet Radyosuna: TRT Öncesi Dönemde Radyonun Tarihsel Gelişimi ve Türk Siyasal Hayatı İçindeki Yeri kitabı, faydalanılan kaynakların başında gelmiştir ki özellikle müzik yayınları kapsamında okunmuş olan bu kitaptan alıntılar da ağırlıklı olarak bu yönde yapılmış; ayrıca, ilgili tablolardan kesitler alınmıştır. Anthony Giddens’in Modernliğin Sonuçları kitabı ilgili dönemin okunmasında ve yorumlanmasında; Jan Assmann’ın Kültürel Bellek kitabı ise ikinci bölümün detaylandırılmasında birincil rol oynamışlardır. Çalışma süreci içerisinde yayınlanan, alanındaki tek kapsamlı çalışma olarak karşımıza çıkan Eray Alpyıldız’ın Yurttan Sesler kitabı, ‘Yurttan Sesler’in tarihsel sürecindeki olaylar dizinini etraflıca görmemi sağlarken; yine alanındaki tek kapsamlı çalışma olarak karşımıza çıkan Süleyman Şenel’in Muzaffer Sarısözen kitabı, ilgili döneme ışık tuttuğu ve bir arada sunduğu belgeleriyle, çalışmama zaman kazandırmıştır. Dönemin radyo dergilerinden; Radyo Haftası, Radyo Postası ve Radyo Alemi, kadınlara ait yazılı kaynakların neredeyse hiç olmadığı kültür ortamında, kadınların özellikle sosyal yaşamından kesitler sunarak, kadın sanatkârları birçok yönüyle tanımamı-tanıtmamı sağlamıştır. Yapımcılığını Osman Gökmen’in üstlendiği Hey Gidi Günler belgeseli ise, kısa süreli de olsa birincil ağızdan bilgilere ulaşmamı sağlamıştır.
Bu noktada dile getirmeyi görev bilirim ki Türk halk müziğine ömürlerini adamış yurdun kadın seslerinin haklarında yeterli çalışma olmamasıyla birlikte, ulaşılabilecek kaynakların da erişim yetersizliği; arşivlerimizin, belgelerimizin ulaşılabilirlik durumundaki sorunu ortaya koymaktadır.
Papers by Sevilay Cinar
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This a... more Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees and confirmed to include no plagiarism.
Türk Kültürü ve HACI BEKTAŞ VELİ Araştırma Dergisi, 2020
Sözlü kültür ürünlerinin üretilmesinde, aktarılmasında, temsilinde; sazlar, sözler, icracılar kad... more Sözlü kültür ürünlerinin üretilmesinde, aktarılmasında, temsilinde; sazlar, sözler, icracılar kadar temsil edildikleri kültür ortamlarının da önemli rolü vardır. Bulunduğu coğrafyanın, sosyal atmosferin izlerini taşıyan bu ortamlar, müziğin karakterinin de önemli belirleyicisi olurlar ki Alevi ve Bektaşi kültürü içerisindeki kadınların, yetiştikleri sosyo-müzikal ortam (Cem evi, muhabbet ortamı) ve bu ortam içerisinde müzikle kurdukları ilişki de, Alevi ve Bektaşi kadınların müzik kimliklerinin (âşık, zâkir) tanımlanması açısından önem arz eder. Çalışma,-toplumsal cinsiyet 1 perspektifinin, Alevi ve Bektaşi kültürü içerisinde kadın kimliğinin müzik rolünü incelemekte yararlı olduğu düşüncesiyle-cinsiyet rolleri üzerine yorumlayıcı bir anlayış ve etnografik bir yaklaşımla gerçekleştirilmiştir. Bu yaklaşım içerisinde, saha çalışmasındaki işitsel veriler ve yayınlanmış müzik verileri kapsamında; bu kültür içerisinde söz-müzik üreten, sözlü kültür ürünlerini temsil eden kadınların deneyimleri temel alınmıştır. Bu doğrultuda, "Kadınların yetiştikleri kültür ortamları ve bulundukları icrâ ortamları, müzik kimliklerini belirleyen önemli bir ölçüt olarak görülebilir mi?", "Yetiştikleri kültür ortamlarında ele aldıkları konular-müzikli aktarımlar, kadınlara özgü müzik kimliğini sorgulamaya zemin hazırlar mı?" Soruları, çalışmanın çıkış noktasını oluşturan sorular olmakla birlikte, yanıtları da sonucun önemli tespitleri arasında yer almıştır. Araştırmanın kapsamı; kadınların yetiştikleri kültür ortamının [mekânın (ritüel ortamı, muhabbet ortamı)], kadınların sanat temsilleri üzerindeki etkilerine ilişkindir. Araştırmanın ana hatlarını oluşturan sorular; kadınların yer aldığı icra ortamının (mekân), mekân teorisi ve toplumsal cinsiyet kodlaması ile yakından ilişkili olduğu varsayımına dayanmaktadır.
Bir edebiyat gelenegi bilinciyle dile getirilen duygularin, muzikal ifade ile butunluk kazanmasid... more Bir edebiyat gelenegi bilinciyle dile getirilen duygularin, muzikal ifade ile butunluk kazanmasidir Âsik Muzigi. Bu muzik kulturu icerisinde; sozsel ifade, bir edebiyat gelenegi bilincini gerektirdigi gibi, muzikal ifade de gelismis bir muzik bellegi gerektirir. Muzik bellegi ise âsiklarin icinde bulunduklari cesitli kultur ortamlarinda yer alan ezgi kaliplarindan, âsiklarin birikim ve yetenekleri dogrultusundaki muzik zevklerinden olusur ve yine âsiklarin yasam kosullari, icra ortamlari dogrultusunda zenginlesir. Bu hususta âsiklar, icinde bulunduklari ve temas halinde olduklari kultur ortamlarinin muzik kaliplarina sadik kalirlarken, bu kaliplara paralel olarak kendi stillerini yaratirlar. Hem edebi hem muzik kimligi ile âsiklarin tasiyici ve yaratici iki buyuk vasfini, sanatci kimliginde barindiran Baris Manco’nun muzigine bakildiginda; Manco’nun bir edebiyat gelenegi bilincine vâkif oldugu, muzikal ifadelerinde bulundugu kultur ortamlarindan beslendigi gibi, yorelerin kulturel d...
Journal of International Social Research, 2019
The environment of performance has a role as important in production, transfer and representation... more The environment of performance has a role as important in production, transfer and representation of oral cultural products as instruments, lyrics and performers. These environments, bearing the traces of their geography and social atmosphere, are so special that they become important determinants of the character of the dances that take place within them. The traditional musical gathering is one of the important performance environments of Turkish Folk music. In addition to it being an important determinant of oral cultural products in a wide area of our country, it also aims to put social rules into practice in a field of socialization. Stories are told, theatrical games are exhibited and folk dances are performed along with regional melodies in traditional musical gatherings referred to as "conversations", "meetings" as well as specific names that vary from place to place such as Ferfene, Yâren, Kürsübaşı, Sıra Gecesi, Barana etc. Traditional musical gatherings, which have occurred up through the present day and originated from Ahî Community (13th century) as it has been determined from sources, are male-dominant conversations. Women have no role in these gatherings. But, through the study of written sources and our field work, it has been determined that there are conversation environments, performance environments for which women gathered. In these gatherings, women appearing in the roles of instrument player, singer, actress, and dancer represent their region and reveal oral cultural products that are specific to women and local dances that are specific to the female body. At this point, we will answer the following questions with the support of visual and aural data that we obtained from field recordings; how do women representatives create a performance environment for themselves for musical gatherings? Do the performance environments they create fit with the traditional musical conversations of Turkish folk music? Do works sung by female representatives and the folk dances they perform in traditional musical conversations reflect their regions' traditional styles and forms? In addition, are there examples that reveal a women's style in these data? etc. In addition to written sources, we will answer the questions by supporting them with the visual and auditory data obtained from the records of the Ankara Club Association (Ankara Kulübü Derneği). While examining local music and describing forms of local dances of 21st century women representatives, we will try to identify women's status in their society and we will evaluate their representation of their form of art in their social environment by in terms of a cause and effect relationship. The scope of the research is related to the impact of the space (meetings with music, chatting environment) on women's execution of art. Questions that constitute the essentials of the research, are based on the assumption that the place of execution (space), where women are present, is closely related to the space theory and social gender coding. As the music is a means of body language in the study, it also appears as the executive of the environment where social gender roles are exhibited; and the women who perform exist as representatives of the tradititon in the performance area of the study.
The Journal of Social Sciences, 2019
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2016
Âşıkların yetiştikleri kültür ortamı kadar, bulundukları icrâ ortamları da müzikal kimliklerinin ... more Âşıkların yetiştikleri kültür ortamı kadar, bulundukları icrâ ortamları da müzikal kimliklerinin oluşumunda büyük bir rol oynamakta, hatta onlara yeni bir kimlik kazandırmaktadır. Bu çalışmada kadın âşıkların yetiştikleri kültür ortamları ve bulundukları icâ ortamları, müzik kimliklerini belirleyen önemli bir ölçüt olarak görülmüştür. Kadın âşıkların ele aldıkları konular, kadın dillerine özgü müzikal aktarımlar, kadınlara özgü müzikal kimliği sorgulamaya zemin hazırlamıştır. Kadın âşıkların müzikle kurdukları ilişki, yetiştikleri sosyo-müzikal ortam içerisinde konumlanmaları, müzikal kimliklerini oluşturmaları açısından önem arz etmiştir. Amaç, kadın âşıkların icrâ ortamlarının icrâlarına etkilerini ve icrâ örneklerindeki kadına özgü ifadeleri belirlemek ve bu veriler üzerinden kadın âşıkların müzikal kimliğini tanımlamaktır.
Kadın âşıkların âşık sanatı içerisinde toplumsal rolleriyle konumlanma problemleri Özet Özet Âşık... more Kadın âşıkların âşık sanatı içerisinde toplumsal rolleriyle konumlanma problemleri Özet Özet Âşıklar, içinde bulundukları toplumun dünya görüşünü, sanat zevkini, yaşam düzenini ve beraberinde de geleneklerini yansıtan, yaşatan ve gelecek nesillere aktarılmasında köprü görevi gören halk sanatçılarıdırlar. Bir yönüyle, halk edebiyatı-halk müziği ürünlerinin hem üreticisi hem taşıyıcısı hem de güncelleyicisi olan âşıklar, bu yönüyle de halk kültürü içerisinde önemli bir yer tutan ve kendine özgü kuralları olan âşıklık geleneğinin, asli temsilcileri olarak günümüze kadar ulaşmayı başarabilmişlerdir. Ancak, ülkemizde âşık sanatına dönük çalışmalara Tanzimat sonrasında ve yoğun olarak da 20. yy'ın ilk çeyreğini takip eden süreçte başlanabilmiş, kadın âşıklar üzerine yapılan çalışmalar ise, daha çok yirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren ilgi çekici bir konu olarak algılanabilmiştir. Kısacası, haklarında yeterli çalışmaların yapılmadığı kadın âşıklar, büyük ölçüde bu dönemde ihmale uğramışlardır. İhmalin nedenleri irdelendiğinde, ortaya çıkan pek çok sorunun cevabı olarak, kadın âşıkların toplumsal rollerinin neden olduğu problemler karşımıza çıkmaktadır. Kadınların toplum içi yaşam biçimlerinden ve sorumluluklarından kaynaklanan bu problemler, onların sanat hayatını da çarpıcı şekilde etkilemiş, hatta adeta engellemiştir. Bu çerçevede, çalışmanın amacı, âşık sanatı (âşıklık geleneği) içerisinde yer alan günümüz kadın temsilcilerinin sanatçı kimliklerini, geleneği temsil biçimlerini irdelemek ve beraberinde bahsi geçen temsilcilerin ürettiklerinden örnekler vererek, bulundukları konumun durumunu, neden-sonuç ilişkilerini sorgulayarak değerlendirmektir. Müzikoloji-etnomüzikoloji araştırma teknikleri kullanılarak hazırlanan bu çalışmada, tarihsel veriler, alan çalışması verileri ve müzikal analiz yöntemleri kullanılmış; söz konusu veriler ve yöntemler ayrıca "toplumsal cinsiyet" teorisi bağlamında da değerlendirilmiştir.
İTÜDERGİSİ/b, 2009
Âşıklar, içinde bulundukları toplumun dünya görüşünü, sanat zevkini, yaşam düzenini ve berabe-rin... more Âşıklar, içinde bulundukları toplumun dünya görüşünü, sanat zevkini, yaşam düzenini ve berabe-rinde de geleneklerini yansıtan, yaşatan ve gelecek nesillere aktarılmasında köprü görevi gören halk sanatçılarıdırlar. Bir yönüyle, halk edebiyatı - halk müziği ürünlerinin hem ...
New World Sciences Academy, 2013
The âşık tradition, which spans many hundreds of years in Anatolia, yet has its roots in even old... more The âşık tradition, which spans many hundreds of years in Anatolia, yet has its roots in even older traditions of ancient Turkic peoples, is a multifaceted folk tradition: it has distinctive literary and musical characteristics, as well as proscribed conditions of learning and performance. Representatives of the tradition, known as âşıklar, are folk poets who perform their works accompanied by the Turkish saz (bağlama), a long necked instrument of the lute family. The âşık's role itself is multifarious: âşıklar may perform at times a spiritual function within a community or that of passing on collective values, they may perform as forceful social critics, or as entertainers. This paper is about the âşık tradition of Turkey and specifically examines the role of women within this tradition in the contemporary society. It attempts to more fully understand the existence of female âşıklar, significant primary sources contributing to the formation and continuity of âşık art who have rarely been recognized even as individual artists and have never been considered in a study in a collective manner. In fundamental ways, female âşıklar stand at a telling social and cultural contradiction between their identities as women and their identities as âşıklar.
Keywords: Âşık, Female Âşık, Gender, Performance, Tradition
TÜRKİYE'DE ÂŞIK MÜZİĞİ GELENEĞİ VE ÇAĞDAŞ KADIN ÂŞIKLAR
ÖZET Halk edebiyatı, halk müziği ürünlerinin hem üreticisi hem taşıyıcısı hem de güncelleyicisi olan âşıklar, halk kültürü içerisinde önemli bir yer tutan ve kendine özgü kuralları olan âşıklık geleneğinin aslî temsilcileridirler. Haklarında yeterli çalışma yapılamamış ve büyük ölçüde ihmale uğramış olan kadın âşıklar da bu çok yönlü halk geleneği içerisinde edebî ve müzikal katkılarıyla âşık sanatı içerisinde varolmuşlardır. Bu çalışma içerisinde Türkiye'de âşık sanatının terminolojisine dönük bazı bilgilere yer verilmekle birlikte, özellikle çağdaş toplumda bu gelenek içerisindeki kadının rolü incelenmektedir. Âşık sanatının oluşumu ve sürekliliğine katkıda bulunan kadın âşıkların kimliği, sanatsal verilerinin yanı sıra toplumsal cinsiyet sorunsalı bağlamında yapılan kimi çalışmalarla karşılaştırılarak değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Âşık, Kadın Âşık, Toplumsal Cinsiyet, İcrâ, Gelenek
New World Sciences Academy, 2013
ABSTRACT The rituals performed by village population such as pray for rain in times of drought an... more ABSTRACT
The rituals performed by village population such as pray for rain in times of drought and pray for blessings in times of famine; everyday problems such as bride and mother-in-law, husband and wife conflict; preparations in times of the wedding-feast; significant periods of human life which are focused on natural cycle with seasonal periods such as summer-winter and life-cycle such as birth-death are the main topics of the village theatrical plays, in other words, the output points.As of the subject, as emphasized in just like definition of folk music; seen that it is an integral element that the music also accompanies these plays, within theatrical games varying terms of local features reflecting the public's joys, fears, habits, traditions and even within the play.In this context, looked for answers within our study; to the questions such as what are the elements consisting the music factor in theatrical village plays? Is the improvisation in theatrical village plays seen in the music performances in-play? Are the words, which accompany the tunes functional in the expression of play? and to other questions.
Keywords: Play, Music, Musical Instrument, Performance, Function
KÖY SEYİRLİK OYUNLARINDA MÜZİK: "KEZBAN ANA" VE "SAYA GEZME" OYUNLARI ÖRNEKLEMİNDE
ÖZET
Köy halkının kurak zamanlarında yağmur duası, kıtlık zamanlarında bereket duası gibi gerçekleştirdikleri ritüelleri; gelin- kaynana, karı-koca geçimsizliği gibi günlük sorunları; düğün-bayram zamanlarındaki hazırlıkları; doğum-ölüm gibi yaşam döngüsünü, yaz-kış gibi mevsimsel periyotlarla doğa döngüsünü işledikleri insan yaşamının önemli dönümleri, köy seyirlik oyunlarının başlıca konuları, bir diğer ifadeyle çıkış noktalarıdır. Konusu itibariyle, tıpkı halk müziği tanımında da vurgulandığı gibi; halkın sevinçlerini, endişelerini, alışkanlıklarını, geleneklerini yansıtan, yöresel özellikler açısından çeşitlilik gösteren seyirlik oyunlar içerisinde, müziğin de bu oyunlara eşlik ettiği, hatta oyun içerisinde bütünleyici bir öğe olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, çalışmamız içerisinde; köy seyirlik oyunlarında müzik unsurunu oluşturan öğeler nelerdir? Köy seyirlik oyunlarında görülen doğaçlama, oyun içindeki müzik icrâsında da görülür mü? Ezgilere eşlik eden sözler oyun anlatımında işlevsel midir? vd. sorulara cevaplar aranacaktır.
Anahtar Kelimeler: Oyun, Müzik, Çalgı, İcrâ, İşlev
Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
Özet Yalın haliyle bir alanla ilgili kullanılan terimlerin tümü olarak tanımlanan terim bilimi (... more Özet
Yalın haliyle bir alanla ilgili kullanılan terimlerin tümü olarak tanımlanan terim bilimi (terminoloji), nitelikli ve anlaşılır çalışmaların oluşumu ve devamlılığı amacıyla tartışılması gereken bir sahadır. Halk ağzının belkemiğini oluşturduğu Türk Halk Müziği (THM) terminolojisi de pek tabii ki bu amaç doğrultusunda ama maalesef cevaplanması gereken soruların ihmalleri nedeniyle ayrıca tartışılmayı bekleyen bir sahadır. Soruların cevaplanması için de durum tespiti yapmak yani THM terminolojisinin nasıl ve hangi süreçte biçimlendiğini, ilgili süreçte kimlerin rol aldığını saptamak gerekir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kültür-sanat politikalarının yeni şekillenmeye başladığı bir dönemde, yaşamında ve dolayısıyla THM tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak niteleyebileceğimiz Muzaffer Sarısözen'in (1899-1963), kullanmış olduğu terminoloji, pek tabii ki derlemeci ve arşivci kimliğiyle Türk halk müziği repertuvarına, hoca kimliğiyle öğrencilerine, şef kimliğiyle sanatçılara, araştırmacı kimliğiyle müzik bilimi dünyasına, yapımcı-yayıncı kimliğiyle radyo (TRT) ve dolayısıyla dinleyicilerine sağladığı katkılar bağlamında önem arz etmektedir. Bu noktada, Sarısözen'in titizliği ve hassasiyetiyle bütünleşen çalışmalarında kullandığı terminolojiden hareketle, Coğrafi farklılıktan ortaya çıkan çeşitliliği yazı diline nasıl aktarmıştır? Bu çeşitliliği karşılayacak dili nasıl kullanmıştır? Yeni terimler üretme yoluna gitmiş midir? Dolayısıyla, THM terminolojisinin biçimleniş sürecinde Sarısözen'in rolü nedir? sorularına yanıt ararken, Sarısözen'in kullanmış olduğu terminoloji üzerinden bugün kullanmakta 1 Bildiri olarak sunulmuş olan bu konu, konferans sunumundan farklı olacak şekilde ve büyük ölçüde revize edilerek genişletilmiş ve yeniden yazılmıştır.
Türk Mûsikîsi Atlası, 2019
Özet Çoğunlukla bir kaybın-ayrılığın (ölüm, gurbet) ardından dile getirilen, metninde ölen ya da... more Özet
Çoğunlukla bir kaybın-ayrılığın (ölüm, gurbet) ardından dile getirilen, metninde ölen ya da giden kişinin ölüm-gidiş sebebini, söz konusu kişinin iyiliklerini, meziyetlerini, dış görünüşünü, vd. unsurları konu edinen; ezgisinde ise-her ne kadar yöreye göre değişen icra biçimleri olsa da-bu ayrılığı haykırışlarla, hıçkırıklarla vurgulayan; acıyı duyurmak ve paylaşmak için oluşan duyguların, lirik bir tarzda melodik olarak ifade edildiği bir türdür Ağıt. Meydana gelişi itibariyle ferdî olsa da anonim karakterde gelişir, yaygınlaşır. Ağıt söylemenin gelenekselleşmiş olduğu Anadolu'da, çoğunlukla kadın çevrelerinde irtical yoluyla gelişen bu türün temsilcileri de; ölenin-gidenin annesi, kız kardeşi, nişanlısı, karısı, kızı ya da ağıtçılığı iş edinmiş kadınlar olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Sözlü kültür ürünlerinin yaşatılmasında önemli kimliklere sahip olan bu kadınlar, yazılı kaynaklarda ve çalışma sahamızda; yaşadıkları kültür ortamının müzik belleğinden (kalıp ezgi-kalıp söz) beslenerek törensel bir anı, hem ses hem de bedenleriyle yürütmekte olan ağıtçı kimlikleriyle karşımıza çıkarlar. Bu noktada, kadınların derin bilgilerine, içgüdüsel hayatlarına yol aldıkları ağıt kültürü içerisinde; Hem anlatı hem gösteri niteliği taşıyan bu tür, kadınların kendilerini özgürce ifade ettikleri bir alan mıdır? ya da Onlara verilen bu görevi yerine getirmek zorunda kaldıkları ataerkil yapının sonucu olan zorunlu bir saha mıdır? soruları toplumsal cinsiyet ilişkilerini sorgulamamıza zemin hazırlarken; Ortak kullanılan kalıp söz ve ezgilerin, tekrarlanan motiflerin özellikleri nelerdir? Üslûplarındaki yalınlık ya da mübalağa derecesi nedir? soruları da kadınların müzik kimliklerinin ağıt kültüründeki inşasını sorgulamamızı gerekli kılar. Dolayısıyla, Anadolu'nun geleneksel ağıt söyleme kültürü içerisinde, kadının varoluşu ve bu varoluş sürecinin müzik kimliği ile ilişkisi üzerine odaklanan çalışmamızda; toplumsal cinsiyet ilişkilerinde önemli bilgiler de edinebileceğimiz ağıt örneklerinden hareketle, ağıt söyleyen kadınların bedensel devinimleri, söz unsurunu kullanma biçimleri ve bütün bu öğelerin müzik birlikteliğini takip edeceğiz. Toplumsal cinsiyet bağlamında perspektifini genişletmekte, verilerini ise etnografik yaklaşımla sunmakta olan çalışmamız içerisinde; genelinde Anadolu ağıt kültürünü, özelinde bu kültür içerisinde kadınların müzik kimliklerine yaptıkları etkiyi inceleyeceğiz.
Kalan Müzik, 2010
SUNUŞ Kadın âşıkların icrâlarının yer aldığı bu albüm, 16. yüzyıldan itibaren yazılı kaynaklara ... more SUNUŞ
Kadın âşıkların icrâlarının yer aldığı bu albüm, 16. yüzyıldan itibaren yazılı kaynaklara aktarılan, halk kültüründen beslenerek başlı başına bir gelenek oluşturan, kendi içerisinde birtakım kurallara sahip halk kültürü ürünü olan âşık geleneği/âşık sanatı içerisinde, bu oluşuma ve devam etmesine katkıda bulunan ve halen hayatta olan “kadın âşıkların” gelenek içinde taşıdıkları vasıflarından yola çıkılarak, müzikal üretimlerini ortaya koymak ve bu gelenek içinde kadın âşıklarında varolduğunu haberdar etmek amacıyla gerçekleştirilmiştir.
“Yirminci Yüzyılın İkinci Yarısında Türkiye’de Kadın Âşıklar” isimli doktora tezimden yola çıkarak hazırlanan çalışmada, öncelikli olarak müzikal ürünler yer aldığından, araştırmanın yapıldığı tarih aralığı da yirminci yüzyılın ikinci yarısı ile sınırlandırılmıştir. Bu durumda çalışma materyallerinin ağırlığını da, yaşamakta olan kadın âşıkların, sanatçı kimlikleri, yaşam biçimleri, halk sanatı adına ortaya koydukları sözlü+müzikal ürünler ve bu ürünlerin geleneksel ve çağdaş sunuş yöntemleri oluşturmaktadır.
Âşık sanatı içerisinde öncelikle saz çalabilme vasıfları göz önüne alınarak çalışmamıza dahil edilen kadın âşıklar, Türkiye genelinde (Adana, Ankara, Çankırı, Çorum, İstanbul, Eskişehir), yöre farkı gözetilmeden tespit edilmişlerdir. Bununla birlikte tespit edilen kadın âşıkların, yaşadıkları yörelerdeki yaşam biçimlerini gözlemlemek üzere, 2001-2008 yılları arasında alan çalışmaları gerçekleştirilmiştir.
Karşılaştırma, görüşme ve –yapay ve doğal ortamlarında– gözlem yöntemleri kullanarak, bilgi edindiğimiz yaşayan sekiz kadın âşığın, [İlkin Manya (Sarıcakız), Şahturna Ağdaşan (Şahturna), Durşen Mert (Nurşah Bacı), Filiz Yurdakul (Sinem Bacı), Sürmelican Kaya (Sürmelican), Ayten Çınar (Gülçınar), Arzu Yiğit (Arzu Bacı) ve Kevser Ezgili (Ezgili Kevser)1] icrâlarının yanı sıra âşık sanatı içerisindeki yaşamlarından da bahsedilmiştir.
Stüdyo ortamında gerçekleştirilen çalışma sürecinde ise, bağlama ve vokal icraların sadece eser sahipleri tarafından icrâ edilmiş olmasına, bağlama haricinde başka hiçbir enstrümanın ve ayrıca hiçbir vokalin eşlik etmemesine öncelikli olarak dikkat edilmiştir.
Bu noktada ayrıca belirtilmeliyiz ki, söz konusu çalışmamızı hayata geçirebilmek için bir zaman belirlemek durumunda olduğumuzdan, bu süre içerisinde, yaşayan ancak sekiz kadın âşığı sizlerle buluşturabilsek de, Kalan Müziğin katkılarıyla sunduğumuz bu çalışma ileride yapacağımız buluşma ve çalışmaların küçük bir başlangıcıdır.
Son olarak, kadın âşıkların öykülerini-eserlerini sizlerle paylaşmadan önce, âşıklık geleneğini bugünlere ulaştırmış aslî temsilcileri, saygı ve sevgiyle anıyor, büyük özveriyle çalışmamızda yer alan kadın âşıklara ve emeği geçen değerli çalışanlara teşekkürlerimi sunuyorum.
Sevilay Çınar
Bizim Dijital-ISBN 978-605-86092-1-1, 2019
ÖNSÖZ Konservatuvarda öğrencilik yıllarımda, kadın kaynak kişiler neredeler? Sorusuyla çıktığım, ... more ÖNSÖZ
Konservatuvarda öğrencilik yıllarımda, kadın kaynak kişiler neredeler? Sorusuyla çıktığım, ‘nasıl?’ ve ‘neden?’lerle izini sürdüğüm bu yolda aldığım yanıtlar, kadın konusunun çalışılmasını gerekli kılan başlıca yürütücüler olmuştur. Konuyla ilgili tezimden alıntıladığım ve her fırsatta dile getirdiğim; Şerife Soykan, Fatma Oflaz gibi köyünden hiç uzaklaşmamış ve her ne kadar bir dünyayı şiirlerine sığdırmış olsa da köyünün dışına sesini duyuramamış; Ayşe Berk, Dudu Karabıyık gibi aile büyüklerinden etkilenerek sanatını icrâ etmiş ama ailesine durumunu kabul ettirememiş; Vasfiye T. Hanım gibi yarı göçebe çevrede üretkenliğini kanıtlamış ama ürettiklerini paylaşacak sanat ortamı bulamamış; Döne Sultan, Güllühan Hanım gibi âşık meclislerinde yeteneğini sergilemiş ama yeni fırsatlar yakalayamamış kadınların, bu sahada merak uyandırmamış tarihini anlatmam için geçerli sebepler olduğunu keşfetmiş olmak ve de Cook’un genel olarak aktarılan biçimiyle müzik tarihinde kadının yokluğu hemen göze çarpar. Bunun nedeni, kadınların müzikte etkinlik göstermemesi değil, tarihin aktarılma biçimidir tespitini bir yönüyle görmüş olmak, bu alanda çalışmamın gerekliliği adına önemli göstergelerdi benim için.
Önceki çalışmalarımda ağırlıklı olarak geleneğin yaşayan temsilcileriyle çalışmak pek tabii önemli bir deneyimdi ancak geçmişle bağ kurmaya çalışırken, geleneği bir başka sahada temsil eden ‘Yurttan Sesler’in kadın sesleri, bir yönüyle yurdun kadın seslerinin temsilcileri olmaları noktasında da merak uyandırmıştı. Buradan hareketle ve itiraf etmeliyim ki ilgili dönemin kadın seslerinin birçoğunu tanımıyor olmanın mahcubiyetiyle ancak, farkındalık olmadan hatırlamak mümkün değildir bilinciyle, çalışmamın gerekliliğine karar verdim.
Yurttan Kadın Sesler kitabı, ‘kadın müziği’ temel konulu çalışmalarımın bir diğer önemli aşamasıdır. Yazılı ve sözlü tarih verileriyle ortaya koyulan bu çalışmada amaç; müzik tarihimizin önemli bir döneminde, ilgili sürecin merkezinde, ‘Yurttan Sesler’de başladıkları sanat kariyerlerinde; Türk halk müziği repertuvarını derlemeci, notist, korist, solist rolleriyle ulusa sunmuş kadın sanatkârların, müzikle olan ilişkilerine ve müzik kimliği ilişkilerine dair veriler sunarken; -akademik yaşamımda ilke edindiğim ve hayata geçirmeyi planladığım birçok çalışmamda da olduğu ve olacağı üzere- müzik tarihimizin sazıyla-sesiyle-sözüyle varolmuş kadın temsilcilerini görünür kılmak ve kadınların sanat yaşamlarında, sanatsal çalışmalarında farkındalık yaratmaktır ve pek tabii farkındalığı yaratarak hatırlamayı mümkün kılmaktır.
***
Bu göstergeler ve amaçlar doğrultusunda, konuya derinleşebilme ihtiyacından, odak daraltma gereğiyle ‘Yurttan Sesler’in ilk dönemi, bir diğer ifade ile de Muzaffer Sarısözen’in bulunduğu zaman (1940-1963) ve mekânıyla (Ankara Radyosu) sınırlandırılan çalışma, üç bölümde ele alınmıştır. Giriş niteliğindeki İkincil Sözlü Kültür ve Araçları üst başlıklı birinci bölümde; kitle iletişim tarihinde olduğu kadar, müzik tarihimizde de kilit rol oynayan, ‘iktidarın sesi’, ‘modern Türkiye’nin sesi’, ‘Cumhuriyet kültürünün sesi’ vd. rollerle karşımıza çıkan ‘radyo’nun, yaşamımıza girme sürecine değinilmiş; küreselleşmenin en önemli aşamalarının içerisinde yer alan ya da bir diğer ifadeyle küreselleşmenin önemli bir ayağı olan kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle halk kültürünün nasıl işlendiği ve bu süreç içerisindeki, icra biçimi-icra ortamı-icra araçları’ndan örnekler; radyo tavrı olgusu, gazinolar ve ses kayıt cihazları-plaklar özelinde değerlendirilmiştir.
Yurttan Sesler üst başlıklı ikinci bölümde; meşruiyet kazanan yerelin inşası; ‘Yurttan Sesler’in temsil süreci, temsilcileri, idarecisi özelinde ki özellikle Muzaffer Sarısözen’in çok yönlü rollerine de vurgu yapılarak değerlendirilmiştir. İlgili bölümün sonunda ise, Türk halk müziği geleneğinde, çoklu rolleriyle karşımıza çıkan kadın kimliklerine, Türk halk müziği verilerinin aktarılmasından hareketle; kitle iletişim araçlarından seslenen kadın kimliği ve yazılı kayıt imkânı olmayan kültür ortamında yer alan kadın kimlikleri üzerinden, ortak belleğe ve kimliklenme sürecine vurgu yapılmıştır.
Çalışmamızın sanatkâr temsilcilerini, kişisel görüşme verilerini ve görsel dataları içeren Yurttan Kadın Sesler üst başlıklı üçüncü ve son bölümde; sınırlandırdığımız zaman ve mekân içerisinde ve dolayısıyla çalışmamızın ağırlık merkezinde yer alan kadınların, [Muazzez Türüng, Muzaffer (Akgün) Kıvılcım, Sabahat (Tarabuş) Karakulakoğlu, Nezahat (Çınar) Bayram, Hacer Buluş, Neriman (Altındağ) Tüfekçi, Azize Tözem, Necla (Çınar) Erol, Saniye Can, Aliye (Doğançay) Akkılıç, Nevin Akol, Yıldız (Baybol) Ayhan] sanat yaşamlarına dair bilgiler, sosyal yaşamlarından anekdotlar ve görsel veriler sunulmuştur.
Çalışmada kullandığımız kaynaklar her ne kadar çeşitlilik gösterse de Uygur Kocabaşoğlu’nun Şirket Telsizinden Devlet Radyosuna: TRT Öncesi Dönemde Radyonun Tarihsel Gelişimi ve Türk Siyasal Hayatı İçindeki Yeri kitabı, faydalanılan kaynakların başında gelmiştir ki özellikle müzik yayınları kapsamında okunmuş olan bu kitaptan alıntılar da ağırlıklı olarak bu yönde yapılmış; ayrıca, ilgili tablolardan kesitler alınmıştır. Anthony Giddens’in Modernliğin Sonuçları kitabı ilgili dönemin okunmasında ve yorumlanmasında; Jan Assmann’ın Kültürel Bellek kitabı ise ikinci bölümün detaylandırılmasında birincil rol oynamışlardır. Çalışma süreci içerisinde yayınlanan, alanındaki tek kapsamlı çalışma olarak karşımıza çıkan Eray Alpyıldız’ın Yurttan Sesler kitabı, ‘Yurttan Sesler’in tarihsel sürecindeki olaylar dizinini etraflıca görmemi sağlarken; yine alanındaki tek kapsamlı çalışma olarak karşımıza çıkan Süleyman Şenel’in Muzaffer Sarısözen kitabı, ilgili döneme ışık tuttuğu ve bir arada sunduğu belgeleriyle, çalışmama zaman kazandırmıştır. Dönemin radyo dergilerinden; Radyo Haftası, Radyo Postası ve Radyo Alemi, kadınlara ait yazılı kaynakların neredeyse hiç olmadığı kültür ortamında, kadınların özellikle sosyal yaşamından kesitler sunarak, kadın sanatkârları birçok yönüyle tanımamı-tanıtmamı sağlamıştır. Yapımcılığını Osman Gökmen’in üstlendiği Hey Gidi Günler belgeseli ise, kısa süreli de olsa birincil ağızdan bilgilere ulaşmamı sağlamıştır.
Bu noktada dile getirmeyi görev bilirim ki Türk halk müziğine ömürlerini adamış yurdun kadın seslerinin haklarında yeterli çalışma olmamasıyla birlikte, ulaşılabilecek kaynakların da erişim yetersizliği; arşivlerimizin, belgelerimizin ulaşılabilirlik durumundaki sorunu ortaya koymaktadır.
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This a... more Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees and confirmed to include no plagiarism.
Türk Kültürü ve HACI BEKTAŞ VELİ Araştırma Dergisi, 2020
Sözlü kültür ürünlerinin üretilmesinde, aktarılmasında, temsilinde; sazlar, sözler, icracılar kad... more Sözlü kültür ürünlerinin üretilmesinde, aktarılmasında, temsilinde; sazlar, sözler, icracılar kadar temsil edildikleri kültür ortamlarının da önemli rolü vardır. Bulunduğu coğrafyanın, sosyal atmosferin izlerini taşıyan bu ortamlar, müziğin karakterinin de önemli belirleyicisi olurlar ki Alevi ve Bektaşi kültürü içerisindeki kadınların, yetiştikleri sosyo-müzikal ortam (Cem evi, muhabbet ortamı) ve bu ortam içerisinde müzikle kurdukları ilişki de, Alevi ve Bektaşi kadınların müzik kimliklerinin (âşık, zâkir) tanımlanması açısından önem arz eder. Çalışma,-toplumsal cinsiyet 1 perspektifinin, Alevi ve Bektaşi kültürü içerisinde kadın kimliğinin müzik rolünü incelemekte yararlı olduğu düşüncesiyle-cinsiyet rolleri üzerine yorumlayıcı bir anlayış ve etnografik bir yaklaşımla gerçekleştirilmiştir. Bu yaklaşım içerisinde, saha çalışmasındaki işitsel veriler ve yayınlanmış müzik verileri kapsamında; bu kültür içerisinde söz-müzik üreten, sözlü kültür ürünlerini temsil eden kadınların deneyimleri temel alınmıştır. Bu doğrultuda, "Kadınların yetiştikleri kültür ortamları ve bulundukları icrâ ortamları, müzik kimliklerini belirleyen önemli bir ölçüt olarak görülebilir mi?", "Yetiştikleri kültür ortamlarında ele aldıkları konular-müzikli aktarımlar, kadınlara özgü müzik kimliğini sorgulamaya zemin hazırlar mı?" Soruları, çalışmanın çıkış noktasını oluşturan sorular olmakla birlikte, yanıtları da sonucun önemli tespitleri arasında yer almıştır. Araştırmanın kapsamı; kadınların yetiştikleri kültür ortamının [mekânın (ritüel ortamı, muhabbet ortamı)], kadınların sanat temsilleri üzerindeki etkilerine ilişkindir. Araştırmanın ana hatlarını oluşturan sorular; kadınların yer aldığı icra ortamının (mekân), mekân teorisi ve toplumsal cinsiyet kodlaması ile yakından ilişkili olduğu varsayımına dayanmaktadır.
Bir edebiyat gelenegi bilinciyle dile getirilen duygularin, muzikal ifade ile butunluk kazanmasid... more Bir edebiyat gelenegi bilinciyle dile getirilen duygularin, muzikal ifade ile butunluk kazanmasidir Âsik Muzigi. Bu muzik kulturu icerisinde; sozsel ifade, bir edebiyat gelenegi bilincini gerektirdigi gibi, muzikal ifade de gelismis bir muzik bellegi gerektirir. Muzik bellegi ise âsiklarin icinde bulunduklari cesitli kultur ortamlarinda yer alan ezgi kaliplarindan, âsiklarin birikim ve yetenekleri dogrultusundaki muzik zevklerinden olusur ve yine âsiklarin yasam kosullari, icra ortamlari dogrultusunda zenginlesir. Bu hususta âsiklar, icinde bulunduklari ve temas halinde olduklari kultur ortamlarinin muzik kaliplarina sadik kalirlarken, bu kaliplara paralel olarak kendi stillerini yaratirlar. Hem edebi hem muzik kimligi ile âsiklarin tasiyici ve yaratici iki buyuk vasfini, sanatci kimliginde barindiran Baris Manco’nun muzigine bakildiginda; Manco’nun bir edebiyat gelenegi bilincine vâkif oldugu, muzikal ifadelerinde bulundugu kultur ortamlarindan beslendigi gibi, yorelerin kulturel d...
Journal of International Social Research, 2019
The environment of performance has a role as important in production, transfer and representation... more The environment of performance has a role as important in production, transfer and representation of oral cultural products as instruments, lyrics and performers. These environments, bearing the traces of their geography and social atmosphere, are so special that they become important determinants of the character of the dances that take place within them. The traditional musical gathering is one of the important performance environments of Turkish Folk music. In addition to it being an important determinant of oral cultural products in a wide area of our country, it also aims to put social rules into practice in a field of socialization. Stories are told, theatrical games are exhibited and folk dances are performed along with regional melodies in traditional musical gatherings referred to as "conversations", "meetings" as well as specific names that vary from place to place such as Ferfene, Yâren, Kürsübaşı, Sıra Gecesi, Barana etc. Traditional musical gatherings, which have occurred up through the present day and originated from Ahî Community (13th century) as it has been determined from sources, are male-dominant conversations. Women have no role in these gatherings. But, through the study of written sources and our field work, it has been determined that there are conversation environments, performance environments for which women gathered. In these gatherings, women appearing in the roles of instrument player, singer, actress, and dancer represent their region and reveal oral cultural products that are specific to women and local dances that are specific to the female body. At this point, we will answer the following questions with the support of visual and aural data that we obtained from field recordings; how do women representatives create a performance environment for themselves for musical gatherings? Do the performance environments they create fit with the traditional musical conversations of Turkish folk music? Do works sung by female representatives and the folk dances they perform in traditional musical conversations reflect their regions' traditional styles and forms? In addition, are there examples that reveal a women's style in these data? etc. In addition to written sources, we will answer the questions by supporting them with the visual and auditory data obtained from the records of the Ankara Club Association (Ankara Kulübü Derneği). While examining local music and describing forms of local dances of 21st century women representatives, we will try to identify women's status in their society and we will evaluate their representation of their form of art in their social environment by in terms of a cause and effect relationship. The scope of the research is related to the impact of the space (meetings with music, chatting environment) on women's execution of art. Questions that constitute the essentials of the research, are based on the assumption that the place of execution (space), where women are present, is closely related to the space theory and social gender coding. As the music is a means of body language in the study, it also appears as the executive of the environment where social gender roles are exhibited; and the women who perform exist as representatives of the tradititon in the performance area of the study.
The Journal of Social Sciences, 2019
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2016
Âşıkların yetiştikleri kültür ortamı kadar, bulundukları icrâ ortamları da müzikal kimliklerinin ... more Âşıkların yetiştikleri kültür ortamı kadar, bulundukları icrâ ortamları da müzikal kimliklerinin oluşumunda büyük bir rol oynamakta, hatta onlara yeni bir kimlik kazandırmaktadır. Bu çalışmada kadın âşıkların yetiştikleri kültür ortamları ve bulundukları icâ ortamları, müzik kimliklerini belirleyen önemli bir ölçüt olarak görülmüştür. Kadın âşıkların ele aldıkları konular, kadın dillerine özgü müzikal aktarımlar, kadınlara özgü müzikal kimliği sorgulamaya zemin hazırlamıştır. Kadın âşıkların müzikle kurdukları ilişki, yetiştikleri sosyo-müzikal ortam içerisinde konumlanmaları, müzikal kimliklerini oluşturmaları açısından önem arz etmiştir. Amaç, kadın âşıkların icrâ ortamlarının icrâlarına etkilerini ve icrâ örneklerindeki kadına özgü ifadeleri belirlemek ve bu veriler üzerinden kadın âşıkların müzikal kimliğini tanımlamaktır.
Kadın âşıkların âşık sanatı içerisinde toplumsal rolleriyle konumlanma problemleri Özet Özet Âşık... more Kadın âşıkların âşık sanatı içerisinde toplumsal rolleriyle konumlanma problemleri Özet Özet Âşıklar, içinde bulundukları toplumun dünya görüşünü, sanat zevkini, yaşam düzenini ve beraberinde de geleneklerini yansıtan, yaşatan ve gelecek nesillere aktarılmasında köprü görevi gören halk sanatçılarıdırlar. Bir yönüyle, halk edebiyatı-halk müziği ürünlerinin hem üreticisi hem taşıyıcısı hem de güncelleyicisi olan âşıklar, bu yönüyle de halk kültürü içerisinde önemli bir yer tutan ve kendine özgü kuralları olan âşıklık geleneğinin, asli temsilcileri olarak günümüze kadar ulaşmayı başarabilmişlerdir. Ancak, ülkemizde âşık sanatına dönük çalışmalara Tanzimat sonrasında ve yoğun olarak da 20. yy'ın ilk çeyreğini takip eden süreçte başlanabilmiş, kadın âşıklar üzerine yapılan çalışmalar ise, daha çok yirminci yüzyılın son çeyreğinden itibaren ilgi çekici bir konu olarak algılanabilmiştir. Kısacası, haklarında yeterli çalışmaların yapılmadığı kadın âşıklar, büyük ölçüde bu dönemde ihmale uğramışlardır. İhmalin nedenleri irdelendiğinde, ortaya çıkan pek çok sorunun cevabı olarak, kadın âşıkların toplumsal rollerinin neden olduğu problemler karşımıza çıkmaktadır. Kadınların toplum içi yaşam biçimlerinden ve sorumluluklarından kaynaklanan bu problemler, onların sanat hayatını da çarpıcı şekilde etkilemiş, hatta adeta engellemiştir. Bu çerçevede, çalışmanın amacı, âşık sanatı (âşıklık geleneği) içerisinde yer alan günümüz kadın temsilcilerinin sanatçı kimliklerini, geleneği temsil biçimlerini irdelemek ve beraberinde bahsi geçen temsilcilerin ürettiklerinden örnekler vererek, bulundukları konumun durumunu, neden-sonuç ilişkilerini sorgulayarak değerlendirmektir. Müzikoloji-etnomüzikoloji araştırma teknikleri kullanılarak hazırlanan bu çalışmada, tarihsel veriler, alan çalışması verileri ve müzikal analiz yöntemleri kullanılmış; söz konusu veriler ve yöntemler ayrıca "toplumsal cinsiyet" teorisi bağlamında da değerlendirilmiştir.
İTÜDERGİSİ/b, 2009
Âşıklar, içinde bulundukları toplumun dünya görüşünü, sanat zevkini, yaşam düzenini ve berabe-rin... more Âşıklar, içinde bulundukları toplumun dünya görüşünü, sanat zevkini, yaşam düzenini ve berabe-rinde de geleneklerini yansıtan, yaşatan ve gelecek nesillere aktarılmasında köprü görevi gören halk sanatçılarıdırlar. Bir yönüyle, halk edebiyatı - halk müziği ürünlerinin hem ...