Taner Taşmurat | Gazi University (original) (raw)
Papers by Taner Taşmurat
Türkiye Verimlilik Dergisi, 2022
Türkiye Verimlilik Dergisi, 2021
Türkiye Verimlilik Dergisi, 2021
Türkiye Verimlilik Dergisi, 2021
Türkiye Verimlilik Dergisi, 2020
International Turkish Culture and Art Symposium, 2020
Etkin iletişim; doğrudan insanla ilgili pek çok mesleğin başarısında olduğu gibi, tıp mesleğinin... more Etkin iletişim; doğrudan insanla ilgili pek çok mesleğin başarısında
olduğu gibi, tıp mesleğinin başarısı için de yaşamsal öneme sahiptir. Tıp
alanındaki hekim merkezli iletişim çalışmalarında taraflar dikkate
alındığında genelde üç tür iletişimden bahsedilebilir. Bunlardan ilki
hekimin hastalığı tanımak için hastayla girdiği muayeneyi içeren
iletişimdir. İkincisi hasta bedenine yönelik işlem yapma ve yapılacak
işleme ilişkin hüküm verme yetkisinin paylaşımını organize etmeye
yönelik profesyoneller arası iletişimdir. Son olarak hastayla iletişim
kurmakta zorlanıldığında ya da ciddi durumlarda, iş birliği için hasta
yakınıyla hastanın durumu ve tedavi sürecine ilişkin bilgilerin paylaşıldığı
iletişimdir. Bu çalışmada söz konusu iletişim türleri arasından ilk ikisine
göre daha az üzerinde durulan, hekimin hastayla ilgili hasta ve hasta
yakınını bilgilendirme süreci, inceleme konusu yapılacaktır. Hasta
yakınını bilgilendirme prosedürüne en fazla gereksinim duyulan yer
hastanedir. Çünkü hastane; hem hasta hem de hasta yakınlarıyla doğrudan
iletişim kurmanın zorunluğu olduğu bir mekandır. Bu durumda hem hasta
ile hem de hasta yakınıyla sağlıklı bir iletişim kurarak iş birliği yapmak
tedavi açısından önemlidir. Hastanın tedavi süresinde aile desteği
gerektirdiği için, hasta yakınlarının bilgilendirilmeleri hastalığın prognozu
açısından özel bir önem taşımaktadır.
Bu çalışmada öncelikle tedavi sürecinin farklı evre ve
kategorilerinde yer alan hekim ve hasta/hasta yakını arasındaki iletişimin
doğası, bilimsel literatürde yer alan haliyle sağlık iletişimi çerçevesinde
derlenecek ve tartışılacaktır. Hekimlerin özellikle hasta yakınlarıyla kurdukları iletişimi etkileyen faktörleri, bu iletişimin işleyişini, bu iletişim
sürecindeki gerilimleri, engelleyici unsurları, iletişimin tıkandığı
durumları ve başarısızlık durumunda yol açtığı sorunları anlamak, tıbbi
alandaki iletişim kaynaklı davranışsal eksiklik, yanlış bilgilendirilme,
kullanılan dilin anlaşılmaması, empati eksikliği, şiddet vb. pek çok
sorunun çözümüne ilişkin ipuçlarına ulaşmamızı sağlayacaktır
Bu çalışma, kişilerarası iletişim çerçevesinde sağlık iletişiminin en
mikro taraflarını oluşturan hekim ve hasta-hasta yakını arasındaki
etkileşimi ve iletişim sürecini, bilimsel literatürde geçen tüm yaklaşımları
ve tartışmaları derleyen bir kaynak; aynı zamanda ilerideki hekim-hasta
iletişimi çalışmalarının daha sağlıklı yapılabilmesi adına kılavuz
olabilmesi adına literatüre dayalı bir şekilde yapılmıştır.
Selçuk İletişim, 2020
ÖZET Dijitalleşme dünyayı hızla dönüştürmektedir. İletişim, bu dönüşümden en yüksek payı alan sa... more ÖZET
Dijitalleşme dünyayı hızla dönüştürmektedir. İletişim, bu dönüşümden en yüksek payı alan sahalardan birisidir. Bu çalışmada da iletişim sahasında, Türkiye'deki üniversitelerin bünyesinde yayımlanan akademik dergilerin dijitalleşmeden ne ölçüde etkilendiği belirlenmeye çalışılmıştır. Dijital teknolojideki gelişmelerin akademik yayımların daha kolay, hızlı, şeffaf, yaygın ve ucuz üretilebilmesine olanak sağladığı, bunun makale sayılarında artışa neden olacağı düşünülmüştür. Ayrıca iletişim sahasında yayımlanan makalelerin dijitalleşmeyle ortaya çıkan yeni medya konusuna duyarsız kalınamayacağı ve yayın içeriklerinde daha fazla yeni medyaya ilişkin konuların yer alacağı varsayılmıştır. Yine dijitalleşmenin mekân ve zaman sınırlaması olmaksızın akademisyenler ve kurumlar arası işbirliğini artırmış olduğu düşünülmüştür. Bu varsayımları test etmek amacıyla çalışmada; üniversite bünyesinde yayımlanan iletişim dergilerindeki yayımların yıllar içerisindeki seyri incelenmiştir. Öncelikle araştırmada; dijitalleşmenin akademik dergi yayıncılığına etkileri ortaya konulmuş, daha sonra iletişim fakülteleri tarafından çıkartılan tüm dergiler hakkında nicel bazı değerlendirmeler yapılmıştır. Ardından köklü 4 iletişim fakültesi tarafından yayımlanan dergilerin son on yıllık sayılarındaki toplam 1081 makale taranmıştır. Makale sayılarının yıllar içerisindeki değişimi, makalelerde işlenen konuların yıllar içerisindeki yönelimleri, makale yazarlarının işbirliği oranlarındaki değişimi gibi veriler değerlendirilmiştir. Çalışma sonucu e-dergiye geçişle paralel şekilde dergilerdeki makale sayılarının artış gösterdiği, yine bu makalelerde "yeni medya" konusunun giderek artan biçimde ele alındığı görülmüştür. Dergiler kurum dışı yazarlara daha fazla yer vermeye başlamışlardır. Ayrıca çok yazarlı makale sayısında da yıllar içerisinde artış görüldüğü, ancak bu nicel artış ve işbirliklerinin, teknolojik gelişmelerin yanında devlet tarafından yürürlüğe sokulan akademik teşvik yasası ile de ilişkilendirilebileceği şeklinde değerlendirilmiştir..
Nosyon: Uluslararası Toplum ve Kültür Çalışmaları Dergisi, 2019
Siyasal iletişim, demokratik siyasal sistemlerin içerisindeki medya ve siyasi aktörler ile seçmen... more Siyasal iletişim, demokratik siyasal sistemlerin içerisindeki medya ve siyasi aktörler ile seçmenler arasındaki ilişkiyi inceleyen disiplindir. Bu anlamda siyasal iletişim sürecinin ilk ayağı siyasi aktörler, mesajlarını ulaştırmak istedikleri hedef kitleye yönelik bir takım siyasi mesaj stratejileri belirlerler. Stratejilerin belirlenmesinde kullanılan belli başlı teknikler, özellikle siyasi aktörlerin ulaşmak istediği seçmen tipine göre şekillenmektedir. Seçmenlerin bu mesajların kodunu çözmeleri ve algılamaları sonrasında oy vermeleri yoluyla (geri besleme) siyasal iletişim süreci tamamlanmaktadır. Bu çalışmada; siyasal iletişimde kullanılan siyasi mesaj stratejilerinin güncel bir tartışması yapılmıştır. Bu anlamda, siyasal iletişim ve siyasi mesaj stratejileri ile ilgili temel kavramlar ve fikirler üzerinde durulmaktadır. Aynı zamanda çalışmanın alanyazındaki söz konusu kavramlar ve fikirler ile ilgili bir değerlendirme olması hedeflenmiştir. Ele alınan kavramların ve fikirlerin sonucunda, siyasal iletişim faaliyetlerinin sadece seçim dönemlerinde ortaya çıkan bir etkinlikler bütünü olmadığı, dolayısıyla siyasi mesaj stratejilerinin siyasi aktörler tarafından sürekli ve dinamik bir şekilde üretildiği görülmüştür.
Harsiyât, 2018
Gazetelerin toplumların yaşamındaki önemi geçmişten günümüze sürmektedir. Liberal yaklaşıma göre ... more Gazetelerin toplumların yaşamındaki önemi geçmişten günümüze sürmektedir. Liberal yaklaşıma göre yayımladığı haberlerle toplumu haberdar eden ve bilgilendiren gazetelerin; bireylerin ne hakkında düşünecekleri, siyasi, ekonomik tutum ve davranışlarından kültürel yaşamlarına varıncaya kadar etkileri çeşitli olabilmektedir. Gazetelerin toplumlar üzerindeki siyasi etkileri yaygın bir düşünceyi, ideolojiyi veya bir siyasi partiyi destekleme yönünde olabileceği gibi muhalefet etme yönünde de olabilir. Bu çalışma, erken Cumhuriyet döneminde yayın hayatına başlayan ve daha sonra kapatılan Yarın Gazetesi üzerinden, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarındaki muhalefetin boyutlarını ve iktidar eleştirisinin sınırlarını ortaya koyarak, basın iktidar ilişkisini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmada Cumhuriyet öncesi ve Milli Mücadele sonrası Türkiye’de basın faaliyetleri incelenmiştir. Erken Cumhuriyet dönemi basın faaliyetleri bu çalışmanın odaklandığı kısım olmuştur. Çalışmada amaçlı örneklem yoluyla, nitel betimleyici yöntem benimsenip, elde edilen veriler betimsel analiz yöntemi ile çözümlenmiştir.
III. SAĞLIK İLETİŞİMİ SEMPOZYUMU, 2017
Bu çalışmada, Türk halk kültürünün bir parçası olan türkülerde hekimliğin nasıl temsil edildiği, ... more Bu çalışmada, Türk halk kültürünün bir parçası olan türkülerde hekimliğin nasıl temsil edildiği, üretildiği ve tüketildiği, kültürel atmosfer ve yaşanılan dönemin ruhu göz önünde bulundurularak analiz edilecektir. Analizde Frankfurt Okulu’nun temellerini attığı ve Hall tarafından farklı bir perspektifle geliştirilen, daha çok toplumlarda anlamların ortaya çıkışı ve dolaşımı ile ilgilenen Kültürel Çalışmalar yaklaşımı esas alınacaktır. Toplumların anlamlandırma ve temsil pratikleri aracılığıyla kültürü anlamaya çalışan Kültürel Çalışmalarda önemli yer tutan temsil ve popüler kültür kavramları incelememiz açısından da ana kavramlar olacaktır. Anlam ve dili kültürle ilişkilendiren Temsil, bir şeyin dil aracılığı ile genellenmesi ve hafızada o şeyi çağrıştıracak portreleme, zihnimizde var olan bir imaja gönderme yaparak benzerlerini anlamamızı sağlayacaktır. Popüler Kültür kavramı ise Hall’e göre halk tarafından bilinçli oluşturulan bir direnme alanıdır. Tıpkı ideoloji gibi kültür de, kültürel çalışmalar içerisinde, görece güce sahip olanlar ile olmayanlar arasındaki anlamlandırma pratiği içerisinde sürekli ve dinamik bir mücadele alanı olarak görülür. Bu anlamda yapacağımız analizde, popüler kültür ürünü olarak halkın türkülere konu ettiği hekimliğin nasıl temsil edildiği, nasıl anlamlandırıldığı ve halkın gözünde nasıl konumlandığı çözümlenmeye çalışılmıştır. Bir iletişim aracı olarak ele alabileceğimiz türkülerin sözleri ve konuları içerisinde sıkça yer alan mesajlar, hekim ve hekimliğin toplumsal kültürümüzde nasıl algılandığı ve konumlandığına ilişkin ipuçları sunması açısından önem taşımaktadır. Betimsel içerik analizine tabi tutulan türküler, hekim, doktor ve tabip kelimelerinin yer aldığı ve halen yaygın olarak kullanılanlar arasından amaçlı örneklem yoluyla belirlenmiştir. Analiz sonucunda hekimler genel olarak kişinin maddi olmayan sorunlarının büyüklüğünü ifade etmede bir araç olarak kullanıldığı görülmüştür. Çünkü bu anlamda doktorların insanların manevi yönlerindeki sıkıntılarına herhangi bir tedavi uygulayamayacağı kanaatine sahip olunduğu görülmüştür. Doktor halk kültüründe sahip olduğu deva kabiliyeti nedeniyle çok yüksek bir itibara sahip olarak resmedilmiş ancak bu konumlandırmanın tersi bir biçimde mesafeli bir hitap söylemi içerisinde yer almıştır. Bu ikircikli bakış toplumsal kültürde muhtaç olunan ama her zaman çare olamayan şeklinde temkinli bir biçimde karşılığını bulmaktadır.
Conference Presentations by Taner Taşmurat
II. INTERNATIONAL DMITRI YAVORONITSKI EUROPEAN CONGRESS ON SOCIAL SCIENCES, 2018
Medya ve siyaset ilişkisi içerisinde siyasal iletişim, genellikle siyasi aktörlerin mesajlarının ... more Medya ve siyaset ilişkisi içerisinde siyasal iletişim, genellikle siyasi aktörlerin mesajlarının hedef kitleye iletildiği bir ikna süreci olarak değerlendirilmektedir. Bu iletişim sürecinde siyasal aktörler, hedef kitle tarafından algılanıp farklı şekillerde konumlandırılırlar. Özellikle bu konumlandırma, siyasi liderler söz konusu olduğunda daha fazla dikkat çekmektedir. Demokratik siyasal sistemlerde iktidar olmak isteyen siyasi aktörlerin seçmenleri ikna etmeye çalıştığı bu süreçte, siyasi liderler hedef kitlenin gözünde önemli rol oynamaktadır. Türk siyasi tarihinde ise akıllarda yer edinmiş birçok siyasi lider, seçmen tarafından farklı şekillerde konumlandırılmıştır. Seçmen tarafından sürekli takip edilen ve yakın ilişki içinde olan siyasi liderlerin vefatları, büyük bir haber değeri oluşturmaktadır ve yine medya yoluyla seçmene ulaştırılmaktadır. Bu haberlerde genellikle yazılı basın; durumun vefat olmasından ve ayrıca söz konusu siyasi liderlerin sevenlerinin hassasiyetini gözeterek daha ılımlı bir dil kullanımı gösterdiği söylenebilir. Bu haberlerde siyasi liderlerin ölümüne ilişkin haber verirken, siyasi liderler hakkında olumsuz ifadelerden kaçınılır. Ancak siyasi liderlerin ölümünden sonra, ölümlerinin nasıl olduğuna ilişkin yapılan tartışmaların, medya tarafından tetiklendiğini söyleyen bir görüş de bulunmaktadır. Türk siyasi tarihinde bir yer edinmiş olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünün nasıl olduğuna ilişkin tartışmalar günümüzde devam etmektedir. Bu çalışmada Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünün cinayet ya da kaza olduğu yönündeki tartışmaların, yazılı basının haber metinleriyle ilişkili olabileceği düşünülmüştür. Çalışma, siyasal iletişim ile siyasi liderlerin arasındaki ilişkiyi ortaya koyarak, bu perspektif ile Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefat haberlerinin yazılı basındaki sunumunu konu edinmektedir. Bu anlamda incelemede; Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatından sonraki yazılı basının manşet haberleri içerik analizine tabi tutulmuştur. İçerik analizine tabi tutulan manşet haberler, 26 Mart 2009 tarihinde tirajı yüksek üç gazetenin yayınladığı haberler ile sınırlandırılmıştır. İçerik analizi sonucunda siyasal iletişim sürecinde kanal görevini gören yazılı basının, haberlerinde duruma ilişkin bilginin muğlak olduğu bu vefat olayında şüpheli bir yaklaşım içinde bulunduğu görülmüştür. Bu şüpheci yaklaşımın, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüne ilişkin hala günümüzde devam eden tartışmaların ana kaynağı olabileceği düşünülebilir.
II. INTERNATIONAL DMITRI YAVORONITSKI EUROPEAN CONGRESS ON SOCIAL SCIENCES, 2018
Bu çalışmada Türkiye’de 2015-2017 yılları arasında silsile şeklinde gerçekleştirilen terör saldır... more Bu çalışmada Türkiye’de 2015-2017 yılları arasında silsile şeklinde gerçekleştirilen terör saldırıları sonrası, yayın yasaklarının haber içeriğine ne şekilde etki ettiği analiz edilecektir. Analizde; tarihsel açıdan çok eski dönemlere kadar götürülebilecek terör kavramı ile birlikte, ortaya çıktığı dönemden bu yana aslında denetim aracı olan ancak yanlış anlaşılmaya müsait bir kavram olan sansür kavramının ekseninde yayın yasakları ve aynı zamanda medya ve terör ilişkisi araştırmanın temel kavramlarını oluşturacaktır. Örnekleriyle açıklanan bu inceleme; tarih sahnesindeki gelişiminde, taşıdığı siyasi emellerini kitle iletişim araçları ile elde etmeye çalışan terörizmin, son dönemlerde yaşanan terör saldırılarını anlamamızı sağlayacaktır. Türkiye’de yaşanan terör olayları örneğiyle yapılan bu çalışmada, sansür mekanizmasının ne şekilde işlediği ve yayın yasaklarıyla nelerin amaçlandığı da açıklanmaya çalışılacaktır. Bu anlamda yapacağımız inceleme, terör saldırılarının akabinde getirilen yayın yasaklarının, son dönemdeki kişilerin haber ve bilgi edinme hakkına yönelik bir engel teşkil ettiği tartışmaları ekseninde bir açıklama getirebileceği varsayılmış olup, dönem içerisindeki haberler incelenerek ne şekilde sunulduğuyla ilgilenecektir.
Şiddeti de bir iletişim biçimi olarak sayacak olursak, terörizmin taşıdığı mesajları ve bunu engellemek isteyen yürütme ve yargı organların getirdiği yayın yasaklarını, terör saldırıları sonrasındaki haberlerin içeriği incelenerek açığa çıkarılması önem taşımaktadır. 19-20 Ağustos 1987 (Milan Mezrası Katliamı), 9 Temmuz 1998 (Mısır Çarşısı Katliamı) ve 13 Mart 2016 (Güvenpark Saldırısı) tarihlerindeki terör olaylarında yayınlanan ve amaçlı örneklem yoluyla seçilen Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin terör haberleri, tema analizine tabi tutulmuştur. İncelemede, terör olayının büyüklüğü ile yayın yasaklarının uygulanma zeminin değiştiği ve yayınlanan haberlerde, getirilen yayın yasakları çerçevesince –basın kanunu vb. gibi kanunlarda da belirtildiği üzere- asıl amacın terör örgütlerinin vermek istediği mesajlarına engel olmak olduğu görülmüştür. Çünkü terör olaylarında saldırıya maruz kalan hedefler çoğunlukla devlet kurumları ve vatandaşlar olmuştur. Bu yüzden yayın yasaklarının, toplumu sindirme, korkutma ve yıldırma istekleri olan ve mesajlarını bu yollarla iletmek isteyen terör örgütlerine karşı, halkın terörize edilmemesine yönelik tedbir olduğu tespit edilmiştir.
Books by Taner Taşmurat
Cinius Yayınları, 2018
Türkiye uzun yıllar boyunca farklı terör örgütleri tarafından pek çok saldırıya maruz kalmış ve t... more Türkiye uzun yıllar boyunca farklı terör örgütleri tarafından pek çok saldırıya maruz kalmış ve terörizmle yoğun bir mücadele sürdürmüştür. Toplum bu terör eylemleri hakkındaki bilgiyi büyük ölçüde kitle iletişim araçlarından edinmektedir. Kitle iletişim araçlarına bakıldığında terörün kamunun gündeminde önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Özellikle son yıllarda bu terör saldırıları en çok tartışılan konuların başında gelmektedir. Bugün tartışılan konulardan birisi de teknolojinin gelişimiyle paralel şekilde gelişen bilgi edinmedeki hızın beraberinde getirdiği terörün toplumdaki etkisini artırma riskidir. Bu risk gerekçesi ile terör eylemlerinin ardından medyadaki yayınlara yasal sınırlamalar konulmaya başlanmıştır. Bu da tartışmaların yönünü terör olayları sonrası uygulanan yayın yasaklarına ve basın özgürlüğüne çevirmiştir. Yayın yasaklarının medyanın en temel işlevi olan haber ve bilgi vermeye olumsuz etkisi olduğu yönündeki görüş ile yayın yasaklarının terörizmin amaçlarına hizmet etmemesi için getirilen tedbirler olduğunu belirten görüş arasındaki tartışma, bu çalışmanın sorunsalının temelini oluşturmaktadır. Bu anlamda yayın yasaklarının terör haberlerine ne şekilde etki ettiği; üç farklı dönemde gerçekleştirilmiş terör saldırılarının iki ulusal gazete üzerinden verilen haberleri, nitel betimleyici yöntem içerisinde yer alan niceliksel ve niteliksel içerik analizine tabi tutularak belirlenmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda söz konusu dönemlerdeki tirajı yüksek olan iki ulusal ölçekli gazetenin (Hürriyet ve Milliyet) üç terör olayına ilişkin (7 Ağustos 1982 Ankara Esenboğa Saldırısı, 13 Mart 1999 İstanbul Mavi Çarşı Saldırısı, 10 Ekim 2015 Ankara Garı Saldırısı) yayınladığı haberler çözümlenmiş ve karşılaştırmalı analiz ile yayın yasakları öncesi ve sonrası değişim belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma sonucunda yayın yasaklarının terör haberlerinin içeriğinde olumlu ve olumsuz bir takım değişimlere sebep olduğu görülmüştür.
Türkiye Verimlilik Dergisi, 2022
Türkiye Verimlilik Dergisi, 2021
Türkiye Verimlilik Dergisi, 2021
Türkiye Verimlilik Dergisi, 2021
Türkiye Verimlilik Dergisi, 2020
International Turkish Culture and Art Symposium, 2020
Etkin iletişim; doğrudan insanla ilgili pek çok mesleğin başarısında olduğu gibi, tıp mesleğinin... more Etkin iletişim; doğrudan insanla ilgili pek çok mesleğin başarısında
olduğu gibi, tıp mesleğinin başarısı için de yaşamsal öneme sahiptir. Tıp
alanındaki hekim merkezli iletişim çalışmalarında taraflar dikkate
alındığında genelde üç tür iletişimden bahsedilebilir. Bunlardan ilki
hekimin hastalığı tanımak için hastayla girdiği muayeneyi içeren
iletişimdir. İkincisi hasta bedenine yönelik işlem yapma ve yapılacak
işleme ilişkin hüküm verme yetkisinin paylaşımını organize etmeye
yönelik profesyoneller arası iletişimdir. Son olarak hastayla iletişim
kurmakta zorlanıldığında ya da ciddi durumlarda, iş birliği için hasta
yakınıyla hastanın durumu ve tedavi sürecine ilişkin bilgilerin paylaşıldığı
iletişimdir. Bu çalışmada söz konusu iletişim türleri arasından ilk ikisine
göre daha az üzerinde durulan, hekimin hastayla ilgili hasta ve hasta
yakınını bilgilendirme süreci, inceleme konusu yapılacaktır. Hasta
yakınını bilgilendirme prosedürüne en fazla gereksinim duyulan yer
hastanedir. Çünkü hastane; hem hasta hem de hasta yakınlarıyla doğrudan
iletişim kurmanın zorunluğu olduğu bir mekandır. Bu durumda hem hasta
ile hem de hasta yakınıyla sağlıklı bir iletişim kurarak iş birliği yapmak
tedavi açısından önemlidir. Hastanın tedavi süresinde aile desteği
gerektirdiği için, hasta yakınlarının bilgilendirilmeleri hastalığın prognozu
açısından özel bir önem taşımaktadır.
Bu çalışmada öncelikle tedavi sürecinin farklı evre ve
kategorilerinde yer alan hekim ve hasta/hasta yakını arasındaki iletişimin
doğası, bilimsel literatürde yer alan haliyle sağlık iletişimi çerçevesinde
derlenecek ve tartışılacaktır. Hekimlerin özellikle hasta yakınlarıyla kurdukları iletişimi etkileyen faktörleri, bu iletişimin işleyişini, bu iletişim
sürecindeki gerilimleri, engelleyici unsurları, iletişimin tıkandığı
durumları ve başarısızlık durumunda yol açtığı sorunları anlamak, tıbbi
alandaki iletişim kaynaklı davranışsal eksiklik, yanlış bilgilendirilme,
kullanılan dilin anlaşılmaması, empati eksikliği, şiddet vb. pek çok
sorunun çözümüne ilişkin ipuçlarına ulaşmamızı sağlayacaktır
Bu çalışma, kişilerarası iletişim çerçevesinde sağlık iletişiminin en
mikro taraflarını oluşturan hekim ve hasta-hasta yakını arasındaki
etkileşimi ve iletişim sürecini, bilimsel literatürde geçen tüm yaklaşımları
ve tartışmaları derleyen bir kaynak; aynı zamanda ilerideki hekim-hasta
iletişimi çalışmalarının daha sağlıklı yapılabilmesi adına kılavuz
olabilmesi adına literatüre dayalı bir şekilde yapılmıştır.
Selçuk İletişim, 2020
ÖZET Dijitalleşme dünyayı hızla dönüştürmektedir. İletişim, bu dönüşümden en yüksek payı alan sa... more ÖZET
Dijitalleşme dünyayı hızla dönüştürmektedir. İletişim, bu dönüşümden en yüksek payı alan sahalardan birisidir. Bu çalışmada da iletişim sahasında, Türkiye'deki üniversitelerin bünyesinde yayımlanan akademik dergilerin dijitalleşmeden ne ölçüde etkilendiği belirlenmeye çalışılmıştır. Dijital teknolojideki gelişmelerin akademik yayımların daha kolay, hızlı, şeffaf, yaygın ve ucuz üretilebilmesine olanak sağladığı, bunun makale sayılarında artışa neden olacağı düşünülmüştür. Ayrıca iletişim sahasında yayımlanan makalelerin dijitalleşmeyle ortaya çıkan yeni medya konusuna duyarsız kalınamayacağı ve yayın içeriklerinde daha fazla yeni medyaya ilişkin konuların yer alacağı varsayılmıştır. Yine dijitalleşmenin mekân ve zaman sınırlaması olmaksızın akademisyenler ve kurumlar arası işbirliğini artırmış olduğu düşünülmüştür. Bu varsayımları test etmek amacıyla çalışmada; üniversite bünyesinde yayımlanan iletişim dergilerindeki yayımların yıllar içerisindeki seyri incelenmiştir. Öncelikle araştırmada; dijitalleşmenin akademik dergi yayıncılığına etkileri ortaya konulmuş, daha sonra iletişim fakülteleri tarafından çıkartılan tüm dergiler hakkında nicel bazı değerlendirmeler yapılmıştır. Ardından köklü 4 iletişim fakültesi tarafından yayımlanan dergilerin son on yıllık sayılarındaki toplam 1081 makale taranmıştır. Makale sayılarının yıllar içerisindeki değişimi, makalelerde işlenen konuların yıllar içerisindeki yönelimleri, makale yazarlarının işbirliği oranlarındaki değişimi gibi veriler değerlendirilmiştir. Çalışma sonucu e-dergiye geçişle paralel şekilde dergilerdeki makale sayılarının artış gösterdiği, yine bu makalelerde "yeni medya" konusunun giderek artan biçimde ele alındığı görülmüştür. Dergiler kurum dışı yazarlara daha fazla yer vermeye başlamışlardır. Ayrıca çok yazarlı makale sayısında da yıllar içerisinde artış görüldüğü, ancak bu nicel artış ve işbirliklerinin, teknolojik gelişmelerin yanında devlet tarafından yürürlüğe sokulan akademik teşvik yasası ile de ilişkilendirilebileceği şeklinde değerlendirilmiştir..
Nosyon: Uluslararası Toplum ve Kültür Çalışmaları Dergisi, 2019
Siyasal iletişim, demokratik siyasal sistemlerin içerisindeki medya ve siyasi aktörler ile seçmen... more Siyasal iletişim, demokratik siyasal sistemlerin içerisindeki medya ve siyasi aktörler ile seçmenler arasındaki ilişkiyi inceleyen disiplindir. Bu anlamda siyasal iletişim sürecinin ilk ayağı siyasi aktörler, mesajlarını ulaştırmak istedikleri hedef kitleye yönelik bir takım siyasi mesaj stratejileri belirlerler. Stratejilerin belirlenmesinde kullanılan belli başlı teknikler, özellikle siyasi aktörlerin ulaşmak istediği seçmen tipine göre şekillenmektedir. Seçmenlerin bu mesajların kodunu çözmeleri ve algılamaları sonrasında oy vermeleri yoluyla (geri besleme) siyasal iletişim süreci tamamlanmaktadır. Bu çalışmada; siyasal iletişimde kullanılan siyasi mesaj stratejilerinin güncel bir tartışması yapılmıştır. Bu anlamda, siyasal iletişim ve siyasi mesaj stratejileri ile ilgili temel kavramlar ve fikirler üzerinde durulmaktadır. Aynı zamanda çalışmanın alanyazındaki söz konusu kavramlar ve fikirler ile ilgili bir değerlendirme olması hedeflenmiştir. Ele alınan kavramların ve fikirlerin sonucunda, siyasal iletişim faaliyetlerinin sadece seçim dönemlerinde ortaya çıkan bir etkinlikler bütünü olmadığı, dolayısıyla siyasi mesaj stratejilerinin siyasi aktörler tarafından sürekli ve dinamik bir şekilde üretildiği görülmüştür.
Harsiyât, 2018
Gazetelerin toplumların yaşamındaki önemi geçmişten günümüze sürmektedir. Liberal yaklaşıma göre ... more Gazetelerin toplumların yaşamındaki önemi geçmişten günümüze sürmektedir. Liberal yaklaşıma göre yayımladığı haberlerle toplumu haberdar eden ve bilgilendiren gazetelerin; bireylerin ne hakkında düşünecekleri, siyasi, ekonomik tutum ve davranışlarından kültürel yaşamlarına varıncaya kadar etkileri çeşitli olabilmektedir. Gazetelerin toplumlar üzerindeki siyasi etkileri yaygın bir düşünceyi, ideolojiyi veya bir siyasi partiyi destekleme yönünde olabileceği gibi muhalefet etme yönünde de olabilir. Bu çalışma, erken Cumhuriyet döneminde yayın hayatına başlayan ve daha sonra kapatılan Yarın Gazetesi üzerinden, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarındaki muhalefetin boyutlarını ve iktidar eleştirisinin sınırlarını ortaya koyarak, basın iktidar ilişkisini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmada Cumhuriyet öncesi ve Milli Mücadele sonrası Türkiye’de basın faaliyetleri incelenmiştir. Erken Cumhuriyet dönemi basın faaliyetleri bu çalışmanın odaklandığı kısım olmuştur. Çalışmada amaçlı örneklem yoluyla, nitel betimleyici yöntem benimsenip, elde edilen veriler betimsel analiz yöntemi ile çözümlenmiştir.
III. SAĞLIK İLETİŞİMİ SEMPOZYUMU, 2017
Bu çalışmada, Türk halk kültürünün bir parçası olan türkülerde hekimliğin nasıl temsil edildiği, ... more Bu çalışmada, Türk halk kültürünün bir parçası olan türkülerde hekimliğin nasıl temsil edildiği, üretildiği ve tüketildiği, kültürel atmosfer ve yaşanılan dönemin ruhu göz önünde bulundurularak analiz edilecektir. Analizde Frankfurt Okulu’nun temellerini attığı ve Hall tarafından farklı bir perspektifle geliştirilen, daha çok toplumlarda anlamların ortaya çıkışı ve dolaşımı ile ilgilenen Kültürel Çalışmalar yaklaşımı esas alınacaktır. Toplumların anlamlandırma ve temsil pratikleri aracılığıyla kültürü anlamaya çalışan Kültürel Çalışmalarda önemli yer tutan temsil ve popüler kültür kavramları incelememiz açısından da ana kavramlar olacaktır. Anlam ve dili kültürle ilişkilendiren Temsil, bir şeyin dil aracılığı ile genellenmesi ve hafızada o şeyi çağrıştıracak portreleme, zihnimizde var olan bir imaja gönderme yaparak benzerlerini anlamamızı sağlayacaktır. Popüler Kültür kavramı ise Hall’e göre halk tarafından bilinçli oluşturulan bir direnme alanıdır. Tıpkı ideoloji gibi kültür de, kültürel çalışmalar içerisinde, görece güce sahip olanlar ile olmayanlar arasındaki anlamlandırma pratiği içerisinde sürekli ve dinamik bir mücadele alanı olarak görülür. Bu anlamda yapacağımız analizde, popüler kültür ürünü olarak halkın türkülere konu ettiği hekimliğin nasıl temsil edildiği, nasıl anlamlandırıldığı ve halkın gözünde nasıl konumlandığı çözümlenmeye çalışılmıştır. Bir iletişim aracı olarak ele alabileceğimiz türkülerin sözleri ve konuları içerisinde sıkça yer alan mesajlar, hekim ve hekimliğin toplumsal kültürümüzde nasıl algılandığı ve konumlandığına ilişkin ipuçları sunması açısından önem taşımaktadır. Betimsel içerik analizine tabi tutulan türküler, hekim, doktor ve tabip kelimelerinin yer aldığı ve halen yaygın olarak kullanılanlar arasından amaçlı örneklem yoluyla belirlenmiştir. Analiz sonucunda hekimler genel olarak kişinin maddi olmayan sorunlarının büyüklüğünü ifade etmede bir araç olarak kullanıldığı görülmüştür. Çünkü bu anlamda doktorların insanların manevi yönlerindeki sıkıntılarına herhangi bir tedavi uygulayamayacağı kanaatine sahip olunduğu görülmüştür. Doktor halk kültüründe sahip olduğu deva kabiliyeti nedeniyle çok yüksek bir itibara sahip olarak resmedilmiş ancak bu konumlandırmanın tersi bir biçimde mesafeli bir hitap söylemi içerisinde yer almıştır. Bu ikircikli bakış toplumsal kültürde muhtaç olunan ama her zaman çare olamayan şeklinde temkinli bir biçimde karşılığını bulmaktadır.
II. INTERNATIONAL DMITRI YAVORONITSKI EUROPEAN CONGRESS ON SOCIAL SCIENCES, 2018
Medya ve siyaset ilişkisi içerisinde siyasal iletişim, genellikle siyasi aktörlerin mesajlarının ... more Medya ve siyaset ilişkisi içerisinde siyasal iletişim, genellikle siyasi aktörlerin mesajlarının hedef kitleye iletildiği bir ikna süreci olarak değerlendirilmektedir. Bu iletişim sürecinde siyasal aktörler, hedef kitle tarafından algılanıp farklı şekillerde konumlandırılırlar. Özellikle bu konumlandırma, siyasi liderler söz konusu olduğunda daha fazla dikkat çekmektedir. Demokratik siyasal sistemlerde iktidar olmak isteyen siyasi aktörlerin seçmenleri ikna etmeye çalıştığı bu süreçte, siyasi liderler hedef kitlenin gözünde önemli rol oynamaktadır. Türk siyasi tarihinde ise akıllarda yer edinmiş birçok siyasi lider, seçmen tarafından farklı şekillerde konumlandırılmıştır. Seçmen tarafından sürekli takip edilen ve yakın ilişki içinde olan siyasi liderlerin vefatları, büyük bir haber değeri oluşturmaktadır ve yine medya yoluyla seçmene ulaştırılmaktadır. Bu haberlerde genellikle yazılı basın; durumun vefat olmasından ve ayrıca söz konusu siyasi liderlerin sevenlerinin hassasiyetini gözeterek daha ılımlı bir dil kullanımı gösterdiği söylenebilir. Bu haberlerde siyasi liderlerin ölümüne ilişkin haber verirken, siyasi liderler hakkında olumsuz ifadelerden kaçınılır. Ancak siyasi liderlerin ölümünden sonra, ölümlerinin nasıl olduğuna ilişkin yapılan tartışmaların, medya tarafından tetiklendiğini söyleyen bir görüş de bulunmaktadır. Türk siyasi tarihinde bir yer edinmiş olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünün nasıl olduğuna ilişkin tartışmalar günümüzde devam etmektedir. Bu çalışmada Muhsin Yazıcıoğlu'nun ölümünün cinayet ya da kaza olduğu yönündeki tartışmaların, yazılı basının haber metinleriyle ilişkili olabileceği düşünülmüştür. Çalışma, siyasal iletişim ile siyasi liderlerin arasındaki ilişkiyi ortaya koyarak, bu perspektif ile Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefat haberlerinin yazılı basındaki sunumunu konu edinmektedir. Bu anlamda incelemede; Muhsin Yazıcıoğlu’nun vefatından sonraki yazılı basının manşet haberleri içerik analizine tabi tutulmuştur. İçerik analizine tabi tutulan manşet haberler, 26 Mart 2009 tarihinde tirajı yüksek üç gazetenin yayınladığı haberler ile sınırlandırılmıştır. İçerik analizi sonucunda siyasal iletişim sürecinde kanal görevini gören yazılı basının, haberlerinde duruma ilişkin bilginin muğlak olduğu bu vefat olayında şüpheli bir yaklaşım içinde bulunduğu görülmüştür. Bu şüpheci yaklaşımın, Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüne ilişkin hala günümüzde devam eden tartışmaların ana kaynağı olabileceği düşünülebilir.
II. INTERNATIONAL DMITRI YAVORONITSKI EUROPEAN CONGRESS ON SOCIAL SCIENCES, 2018
Bu çalışmada Türkiye’de 2015-2017 yılları arasında silsile şeklinde gerçekleştirilen terör saldır... more Bu çalışmada Türkiye’de 2015-2017 yılları arasında silsile şeklinde gerçekleştirilen terör saldırıları sonrası, yayın yasaklarının haber içeriğine ne şekilde etki ettiği analiz edilecektir. Analizde; tarihsel açıdan çok eski dönemlere kadar götürülebilecek terör kavramı ile birlikte, ortaya çıktığı dönemden bu yana aslında denetim aracı olan ancak yanlış anlaşılmaya müsait bir kavram olan sansür kavramının ekseninde yayın yasakları ve aynı zamanda medya ve terör ilişkisi araştırmanın temel kavramlarını oluşturacaktır. Örnekleriyle açıklanan bu inceleme; tarih sahnesindeki gelişiminde, taşıdığı siyasi emellerini kitle iletişim araçları ile elde etmeye çalışan terörizmin, son dönemlerde yaşanan terör saldırılarını anlamamızı sağlayacaktır. Türkiye’de yaşanan terör olayları örneğiyle yapılan bu çalışmada, sansür mekanizmasının ne şekilde işlediği ve yayın yasaklarıyla nelerin amaçlandığı da açıklanmaya çalışılacaktır. Bu anlamda yapacağımız inceleme, terör saldırılarının akabinde getirilen yayın yasaklarının, son dönemdeki kişilerin haber ve bilgi edinme hakkına yönelik bir engel teşkil ettiği tartışmaları ekseninde bir açıklama getirebileceği varsayılmış olup, dönem içerisindeki haberler incelenerek ne şekilde sunulduğuyla ilgilenecektir.
Şiddeti de bir iletişim biçimi olarak sayacak olursak, terörizmin taşıdığı mesajları ve bunu engellemek isteyen yürütme ve yargı organların getirdiği yayın yasaklarını, terör saldırıları sonrasındaki haberlerin içeriği incelenerek açığa çıkarılması önem taşımaktadır. 19-20 Ağustos 1987 (Milan Mezrası Katliamı), 9 Temmuz 1998 (Mısır Çarşısı Katliamı) ve 13 Mart 2016 (Güvenpark Saldırısı) tarihlerindeki terör olaylarında yayınlanan ve amaçlı örneklem yoluyla seçilen Hürriyet ve Milliyet gazetelerinin terör haberleri, tema analizine tabi tutulmuştur. İncelemede, terör olayının büyüklüğü ile yayın yasaklarının uygulanma zeminin değiştiği ve yayınlanan haberlerde, getirilen yayın yasakları çerçevesince –basın kanunu vb. gibi kanunlarda da belirtildiği üzere- asıl amacın terör örgütlerinin vermek istediği mesajlarına engel olmak olduğu görülmüştür. Çünkü terör olaylarında saldırıya maruz kalan hedefler çoğunlukla devlet kurumları ve vatandaşlar olmuştur. Bu yüzden yayın yasaklarının, toplumu sindirme, korkutma ve yıldırma istekleri olan ve mesajlarını bu yollarla iletmek isteyen terör örgütlerine karşı, halkın terörize edilmemesine yönelik tedbir olduğu tespit edilmiştir.
Cinius Yayınları, 2018
Türkiye uzun yıllar boyunca farklı terör örgütleri tarafından pek çok saldırıya maruz kalmış ve t... more Türkiye uzun yıllar boyunca farklı terör örgütleri tarafından pek çok saldırıya maruz kalmış ve terörizmle yoğun bir mücadele sürdürmüştür. Toplum bu terör eylemleri hakkındaki bilgiyi büyük ölçüde kitle iletişim araçlarından edinmektedir. Kitle iletişim araçlarına bakıldığında terörün kamunun gündeminde önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Özellikle son yıllarda bu terör saldırıları en çok tartışılan konuların başında gelmektedir. Bugün tartışılan konulardan birisi de teknolojinin gelişimiyle paralel şekilde gelişen bilgi edinmedeki hızın beraberinde getirdiği terörün toplumdaki etkisini artırma riskidir. Bu risk gerekçesi ile terör eylemlerinin ardından medyadaki yayınlara yasal sınırlamalar konulmaya başlanmıştır. Bu da tartışmaların yönünü terör olayları sonrası uygulanan yayın yasaklarına ve basın özgürlüğüne çevirmiştir. Yayın yasaklarının medyanın en temel işlevi olan haber ve bilgi vermeye olumsuz etkisi olduğu yönündeki görüş ile yayın yasaklarının terörizmin amaçlarına hizmet etmemesi için getirilen tedbirler olduğunu belirten görüş arasındaki tartışma, bu çalışmanın sorunsalının temelini oluşturmaktadır. Bu anlamda yayın yasaklarının terör haberlerine ne şekilde etki ettiği; üç farklı dönemde gerçekleştirilmiş terör saldırılarının iki ulusal gazete üzerinden verilen haberleri, nitel betimleyici yöntem içerisinde yer alan niceliksel ve niteliksel içerik analizine tabi tutularak belirlenmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda söz konusu dönemlerdeki tirajı yüksek olan iki ulusal ölçekli gazetenin (Hürriyet ve Milliyet) üç terör olayına ilişkin (7 Ağustos 1982 Ankara Esenboğa Saldırısı, 13 Mart 1999 İstanbul Mavi Çarşı Saldırısı, 10 Ekim 2015 Ankara Garı Saldırısı) yayınladığı haberler çözümlenmiş ve karşılaştırmalı analiz ile yayın yasakları öncesi ve sonrası değişim belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma sonucunda yayın yasaklarının terör haberlerinin içeriğinde olumlu ve olumsuz bir takım değişimlere sebep olduğu görülmüştür.