ibrahim EROL | Istanbul Gelisim Universitesi (original) (raw)

Papers by ibrahim EROL

Research paper thumbnail of MODERNİST KENT TABİAT İLİSKİSİNİN TOPLUMSAL DAVRANIŞLARI BELİRLEME STRATEJİSİ OLARAK İNCELENMESİ BENZERLİKLER VE FARKLAR

International Journal of Social and Humanities Sciences (IJSHS), 2021

Cities faced with a spatial stratification due to economic reasons and environmental problems tha... more Cities faced with a spatial stratification due to economic reasons and environmental problems that threaten public health, especially in the beginning of the 20th century, with the effect of industrialization. In this process, rural areas which are far from industrial areas have become settlements that can benefit from the opportunities of nature but insufficient in terms of infrastructure and service compared to the city. Many pioneers in various disciplines have developed projects, proposals and utopias about solutions to these problems. In order to solve the problems in the cities, Ebenezer Howard put forward the idea of 'garden city' as a city-rural synthesis where the advantages of rural and urban life can be lived together. Frank Lloyd Wright and Le Corbusier have also developed their projects in which the relationship between the city and nature is at the forefront. Although the designs and proposals of Howard, Wright and Le Corbusier intersect in terms of the city-nature relationship, they have radical differences in terms of physical, sociological, cultural and political. This situation may be due to the ideological thoughts of the modernist pioneers or the way they interpret the city. In all three projects, there are many details in order to meet the physical, social, economic and cultural needs of the city. Considering the lifestyles that are desired to be created in cities, it can be said that each of them uses the city-nature relationship to implement their own ideas and ideologies. As it can be understood from the examined projects of Howard, Wright and Le Corbusier, urban planning can be used as a means of controlling the behavioral reflexes of the society, as well as being a physical landscaping element. In this sense, for Modernism, the city can become an expression of its power to shape social relations and create organizational behavior.

Research paper thumbnail of LEED Sertifikalı Ofis Binalarının Enerji ve Atmosfer Kriteri Açısından Değerlendirilmesi: Maslak Bölgesi Örneği  (Evaluation of LEED Certified Office Buildings in Terms of Energy and Atmosphere Criteria: The Case of Maslak Region)

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, 2021

Dünyadaki enerji tüketiminin %50'si ve fosil yakıt tüketiminin %40'ı yapı yaşam döngüsü süreçleri... more Dünyadaki enerji tüketiminin %50'si ve fosil yakıt tüketiminin %40'ı yapı yaşam döngüsü süreçlerinde ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda bu süreçler, sera gazı etkisi oluşturan maddelerin salınımının %50'sini ve toplam hava kirliliğinin %24'ünü oluşturmaktadır. Bu anlamda, yapıların enerji ve atmosfer ile olan ilişkileri, tüm canlılar için hayati bir önem taşımaktadır. Dünyada birçok disiplin, çevresel sorunların azaltılması konusunda çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmaların bir neticesi olarak ortaya çıkan sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir mimarlık kavramı, yapı sektörünün çevresel etkilerinin tartışılmasına olanak sağlamıştır. Bu kapsamda, mimari ürünlerin sürdürülebilirlik düzeylerinin ölçülmesini hedefleyen çeşitli sertifikalandırma sistemleri geliştirilmiştir. Bu sistemlerden biri olan ve ülkemizde de yaygın olarak kullanılan LEED yeşil bina sertifikalandırma sistemi, puanlama sisteminde Enerji ve Atmosfer kriterine büyük bir pay ayırmıştır. Çalışmanın amacı Maslak'taki LEED sertifikalı ofis yapılarının Enerji ve Atmosfer kriteri bakımından sahip oldukları güçlü ve zayıf yönleri ortaya koyarak durum analizi yapmak ve iyileştirici-geliştirici önerilerde bulunmaktır. Bu kapsamda Alsar Maslak No:1, Orjin Maslak, Maslak Link Plaza, Olive Plaza ve Uniq İstanbul projeleri ‘Enerji Performansının Optimize Edilmesi’, ‘Yerinde Yenilenebilir Enerji Kullanımı’, ‘Gelişmiş Yapılandırma’, ‘Gelişmiş Soğutma Yönetimi’, ‘Ölçüm ve Onaylama (Temel Bina-Kiracı Alt Ölçümü)’ ve ‘Yeşil Güç’ açısından değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgularda Enerji ve Atmosfer kriteri açısından Orjin Maslak Binasının en yüksek puanı (18/37), Olive Plaza’nın ise en düşük puanı (8/37) aldığı görülmüştür. Diğer üç bina 37 üzerinden 16 puan alarak aynı performansı sergilemişlerdir. Tüm bina ortalamaları üzerinden ele alındığında ise ‘Gelişmiş Soğutma Yönetimi’ ve ‘Ölçüm ve Onaylama (Temel Bina - Kiracı Alt Ölçümü)’ kredilerinde %80 ile en başarılı olunduğu, daha sonra %60 ile ‘Gelişmiş Yapılandırma’ kredisinin yerine getirildiği görülmüştür. ‘Enerji Performansının Optimize Edilmesi (%34)’ ve ‘Yeşil Güç (%20)’ kredilerinde istenilen performansın elde edilemediği ‘Yerinde Yenilenebilir Enerji’ kriterinin ise hiç kullanılmadığı ortaya konmuştur.

Research paper thumbnail of Türkiye'de Z Kuşağı'nın Konut Algısı Üzerinden Geleceğin Konutlarına İlişkin Önermeler

Online Journal of Art and Design, 2021

ÖZET Günümüzde birçok disiplini etkisi altına alan hızlı değişim, dünyada olduğu gibi Türkiye'de... more ÖZET
Günümüzde birçok disiplini etkisi altına alan hızlı değişim, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kendisini göstermektedir. Özellikle küreselleşmenin etkisi ile birlikte Mimarlık da zaman zaman değişim ve dönüşüm geçirmekte, bireylerin ve toplumların zihinsel ve psiko-sosyal farklılaşmalarının etkisi altında kalmaktadır. Mimarlık da özellikle küreselleşmenin etkisi ile birlikte zaman zaman değişim ve dönüşüm geçirmekte, bireylerin ve toplumların zihinsel ve psiko-sosyal farklılaşmalarının etkisi altında kalmaktadır. Bu farklılaşmalar, geleceğin konutlarında farklı biçimlere evrilme yönelimleri ortaya çıkarabilecektir. Dolayısı ile geleceğin konutlarının potansiyel kullanıcıları olan Z Kuşağı'nın hayata bakış açısı, yorumlama kabiliyeti ve kültürel değerlere bağlılığı gibi etkenler, psiko-sosyal gereksinimlerinde değişim gösterebilmektedir. Bu nedenle, Z Kuşağı'nın çevreyi algılama biçimi, geleceğin konutlarında biçimsel ve işlevsel değişimlerin ortaya çıkmasında rol oynabilecektir. Çalışma kapsamında, bir yaşam alanı olan konutlara, Z Kuşağı'nın perspektifinden yaklaşarak, bu kuşağın mekansal algıları sorgulanmış ve gelecekte yaşamlarını sürdürecekleri konutlardaki olası beklentileri araştırılmıştır. Çalışmada konut kültürü, kuşak kavramı ve Z Kuşağı kavramsal olarak incelendikten sonra 18-22 yaş aralığında belirlenen 75 katılımcı ile bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların konut algısı; aidiyet, mahremiyet, esneklik ve estetik kavramları üzerinden değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler ışığında, Türkiye'de, Z Kuşağı'nın tercihleri doğrultusunda şekillenebilecek olan geleceğin konutlarına ilişkin önermeler geliştirilmiştir.

ABSTRACT
Today, the rapid change which influence many discipline areas shows in the World as well as in Turkey itself. Architecture, especially with the effect of globalization, is undergoing change and transformation from time to time and it is under the influence of mental and psycho-social differentiation of individuals and societies. Architecture is also undergoing change and transformation from time to time, especially with the effect of globalization and it is under the influence of mental and psycho-social differentiation of individuals and societies. These differentiations may reveal tendencies to evolve into different forms in the dwellings of the future. Therefore, factors such as the perspective on life of Z generation, who is the potential users of the houses of the future their interpretation ability and commitment to cultural values, may change in its psycho-social needs. For this reason, Generation Z's perception of the environment may play a role in the emergence of formal and functional changes in the dwellings of the future. Within the

Research paper thumbnail of Çok Katlı Yapılarda Betonarme Döşeme Sistemleri / İstanbul Örneği (Concrete Flooring Systems in Multi-Storey Structures / Istanbul Example)

EJOSAT, 2019

Öz: Bireylerin çeşitli fonksiyonel davranışlarını mekânsal olarak karşılayan şehirlerin, arazi de... more Öz: Bireylerin çeşitli fonksiyonel davranışlarını mekânsal olarak karşılayan şehirlerin, arazi değerleri yüksektir. Arazinin verimli kullanımına katkı sağlayan çok katlı yapılar, bina izdüşümünün azaltılarak daha fazla yeşil alan kazanılabilmesine imkan sağlamaktadır. Günümüzde oldukça yaygınlaşan karma yapı kullanımları, çok katlı yapılar sayesinde daha avantajlı hale gelebilmektedir. Çok katlı yapıların prestij unsuru olarak görülmesi ile konut ve ticari alan ortak kullanımı adeta altın çağını yaşamaktadır. Bu durumun gelişmesinde destekleyici unsur olan fonksiyonel ihtiyaçlar, aslında yapım yöntemlerindeki gelişmeler sayesinde gerçekleşebilmiştir. Yüksek yapıların inşa edilebilmesinde, betonun işlevselliğinin ve mukavemetinin arttırılması, kalıp sistemlerinin geliştirilmesi ve diğer teknolojik gelişmeler önemli rol oynamaktadır. Çok katlı yapılar, taşıyıcı sistemler ve döşeme sistemleri ile diğer yapılardan ayrılmaktadır. Bu noktada, çerçeve sistemler, çekirdek sistemler, kirişsiz döşemeli sistemler, perde duvarlı sistemler, kafes duvarlı çerçeve ve perde duvarlı çerçeve sistemler, mega kolon ve mega çekirdek sistemler, yatay perdeli çerçeve sistemler, tüp sistemler ve karma sistemler çok katlı yapılarda kullanılan taşıyıcı sistemler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sistemler, kirişli, kirişsiz, nervürlü, kaset, ön germeli veya ard germeli döşeme sistemleri ile entegre edilerek yapılarda ihtiyaç duyulan alanların sağlıklı bir biçimde oluşturulabilmesine imkan sağlamaktadır. İstanbul'da yer alan yirmi beş adet çok katlı yapı seçilerek, bu yapıların taşıyıcı sistemleri karşılaştırılmıştır. Taşıyıcı sistemleri ve betonarme döşeme sistemleri incelenen bu örnekler, gelecekte yapılması planlanan çok katlı yapılar için bir kaynak oluşturabilecektir. Buna göre, İstanbul'da araştırma için belirlenmiş olan yirmi beş adet çok katlı yapının birçoğunda taşıyıcı sistem olarak çekirdek ve çerçeve tüp / kolon sistemlerin kullanıldığı görülmüştür. Söz konusu yapıların döşeme sistemleri incelendiğinde ise kaset ve iki doğrultuda çalışan kirişli döşeme sistemlerinin ağırlıkla kullanıldığı görülmüştür.

Abstract: The cities, which meet various functional behaviors of individuals spatially, have high land values. Multi-storey buildings that contribute to the efficient use of the land allow for more green space by reducing building footprint. Today, the use of mixed structures, which are quite common, can become more advantageous thanks to the multi-storey structures. The common use of residential and commercial spaces is almost living its golden age after The multi-storey buildings are seen as prestige element. Functional needs, which support the development of this situation, have in fact been realized thanks to improvements in construction methods. Increasing the functionality and strength of concrete, development of formwork systems and other technological developments play an important role in the construction of high structures. Multi-storey buildings are separated from other structures by their load bearing structural systems and flooring systems. At this point, frame systems, core systems, beamless flooring systems, curtain wall systems, lattice wall frame and curtain wall frame systems, mega column and mega core systems, horizontal curtain frame systems, tube systems and mixed systems are seen as load bearing structural systems used in multi-storey structures. These systems can be integrated with beamed, beamless, ribbed, cassette, pre-tensioned or post-tensioned flooring systems, enabling the areas required in the structures to be formed in a healthy way. Twenty-five multi-storey buildings in Istanbul were selected and their

Research paper thumbnail of Sürdürülebilir Yerel Planlamada Coğrafi Bilgi Sistemi

International Journal Of Social and Humanities Sciences, 2018

Coğrafya, geçmişten günümüze, bireylerin günlük yaşantısı üzerinde önemli bir role sahip olmuştur... more Coğrafya, geçmişten günümüze, bireylerin günlük yaşantısı üzerinde önemli bir role sahip olmuştur. Bu çalışmada, konumsal verilerin analiz edilmesi sonucunda, elde edilebilecek bilgilerin, coğrafi bilgi sisteminde kullanılabilmesi sayesinde, sistemin, sürdürülebilir yerel planlama bağlamında, topluma ve kente kazandırabilecekleri incelenmiştir. Çalışmada, coğrafi bilgi sisteminin bileşenlerinden yola çıkılarak, günümüz teknolojisi sayesinde gelişen kullanım alanlarına ışık tutulmuştur. Sistemin, Washington DC/USA’de kullanılan uygulamaları incelenmiş ve çeşitli kullanım alanlarından örnekler verilmiştir. Coğrafi bilgi sistemlerinin, yerel yönetimler tarafından verilebilecek sosyal, kamusal ve teknik hizmetlerde sağlayabileceği avantajlara değinilmiştir. Klasik yöntem ve teknikler yerine, konumsal veriler kullanılarak geliştirilen coğrafi bilgi sisteminin, kaynakların korunması, çevre duyarlılığı, verimli arazi kullanımı, ulaşım, kentsel planlama faaliyetleri gibi uygulama alanlarına açıklık getirilmiştir.

Research paper thumbnail of MÜZE KAVRAMININ GÜNÜMÜZ METRO MÜZELERİ KAPSAMINDA İNCELENMESİ VE UYGULAMA ÖRNEKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Yüksek Lisans Tezi

Ulaşım ilk çağlardan itibaren, bireylerin mekân keşfetme, sınırlarını bilme, yer değiştirme ve ta... more Ulaşım ilk çağlardan itibaren, bireylerin mekân keşfetme, sınırlarını bilme, yer değiştirme ve taşıma gibi birçok ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Toplumların yaşam şekilleri, bulundukları coğrafyalar ve içinde bulundukları durumlar, ulaşımın çeşitli alanlarda geliştirilmesine olanak sağlamıştır. Günümüzde birçok çeşidi bulunan ulaşım sistemleri, bir kültür haline gelmiştir. Kalabalık şehirlerde ortaya çıkan trafik ve altyapı sorunları, bireylerin günlük hayatını olumsuz etkilemektedir. Buna çözüm olarak geliştirilen raylı ulaşım sistemleri ve metrolar, şehir içi ulaşımı için güvenilir, hızlı ve konforlu bir alternatif olmaktadır. Metro sistemleri, birçok disiplin bir araya getirilerek ve ileri teknoloji kullanılarak inşa edilmektedir. Bireylerin şehir içi ulaşım sistemleri içerisinde sıklıkla tercih ettiği metro sistemleri, metro yapıları içerisinde konumlandırılacak müzelerde birçok disipline ait detaylı bilgiler ve çeşitli sergileme teknikleri ile anlatılabilecektir.
Günümüzde tarih, bilim ve sanat alanında birçok müzeler bulunmaktadır. Koleksiyonlarına, sergi alanlarına ve bağlı bulundukları kurum ve kuruluşlara göre çeşitlere ayrılan müzeler, toplumdaki kültür faaliyetlerinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Müze çeşitleri, genel müzeler, arkeoloji müzeleri, doğa tarihi müzeleri, jeoloji müzeleri gibi belirli isimler altında tanımlanabilmektedir. Bazı müzeler, birkaç müze ile aynı ortak özelliklere sahip olarak, bu müze türlerinin kesişiminde yer alabilmektedir. Metro müzeleri, birkaç müze türünün öne çıkan özelliklerini ve sergileme tekniklerini kullanabilmektedir. Bu tezin konusu, müze kavramının günümüz metro müzeleri kapsamında incelenmesi ve örneklerinin değerlendirilmesidir.
Yedi bölümden oluşan tezin ilk bölümünde; tezin amacı, literatür taraması ve hipotezi belirlenmiş ve tez konusu ile ilgili genel bilgilere yer verilmiştir.
İkinci bölümde; eğitim ve bilişsel gelişim konuları ele alınarak, eğitim ve müze kavramı üzerinde durulmuştur. Bu bölümde, müze kavramının Türkiye ve dünyadaki gelişim süreçleri de değerlendirilmiştir.
Üçüncü bölümde; şehir içi ulaşım sistemleri ve tarihsel gelişimi, toplu taşıma kültürü ve raylı sistemler hakkında bilgiler verilmiştir. Metro sistemlerinin tarihçesi ve şehir içi ulaşım sistemleri içerisindeki yeri değerlendirilmiştir.
Dördüncü bölümde; metro sistemleri ve mekân özelliklerine değinilmiştir. Metro sistemlerini oluşturan hat, istasyon yapıları ve istasyon mekanlarının her birinin mekânsal özellikleri ve yapım yöntemleri ile ilgili bilgilere yer verilmiştir.
Beşinci bölümde; genel olarak müze türlerinden bahsedildikten sonra, metro müzelerinin gelişim süreci, mimarisi, mekanları, işlevleri ve müzeyi oluşturabilecek unsurların tamamına değinilmiştir. Metro müzesi mekanlarının sirkülasyon ilişkileri ve malzeme seçimleri değerlendirilmiştir.
Altıncı bölümde; dünyada az sayıda örneği bulunan metro müzeleri, popülerlik durumlarına bağlı olarak filtrelenmiş ve değerlendirmeye alınacak beş metro müzesi belirlenmiştir. Belirlenen metro müzeleri, biçim, işlev, yapı ve anlam bakımından ele alınarak değerlendirilmiştir.
Tezin son bölümü olan yedinci bölümde; incelenen konular ve mekanlar ile ilgili sonuç ve değerlendirmeler anlatılmıştır.

Research paper thumbnail of BİR ULAŞIM KÜLTÜRÜ METRO MÜZESİ

Conference Presentations by ibrahim EROL

Research paper thumbnail of A Sustainable Material / Polli Brick

2nd International Symposium on Multidisciplinary Studies and Innovative Technologies, 2018

The idea of sustainability is being explored and discussed by many disciplines from economic, env... more The idea of sustainability is being explored and discussed by many disciplines from economic, environmental and social perspectives. Today, the discipline of architecture discusses the impact it has on sustainable development and is in search of sustainable design. The materials can be obtained by various raw material inputs and energy consumption. Raw material discovery and energy need is an important problem that is expected to be solved by all disciplines. In this study, Polli Brick which is obtained by using recycled plastics raw material and supporting sustainable building design idea was investigated. The design, production, application methods and usage areas of Polli Brick, which is a lightweight, durable, economical and composite building material with low carbon footprint, were examined.

Research paper thumbnail of Sürdürülebilir Tasarımda Yapı Bilgi Modellemesi (BIM)

International Congress on Engineering and Architecture, 2018

Özet Mimarlık, mühendislik ve inşaat sektöründe çalışan birçok uzman teknoloj... more Özet

Mimarlık, mühendislik ve inşaat sektöründe çalışan birçok uzman teknolojinin imkânlarından yüksek oranda yararlanmak istemektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak binaları ve alt yapıyı daha verimli bir şekilde kullanan bir sisteme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyaç Yapı Bilgi Modelleme Sistemi (Building Information Modeling – BIM) ile karşılanabilir. BIM ile planlama, tasarlama, inşa ve yönetim aşamaları için fikir ve araçlar sağlanabilir. Paydaşlar arası eş zamanlı çalışmayı mümkün kılan bu sistem akıllı, üç boyutlu model tabanlı bir süreç olarak tanımlanabilmektedir.

BIM ile yürütülen bir projede; görselleştirme, koordinasyon, prefabrikasyon, planlama, düşük hata toleransı ve iş birliği gibi pek çok kolaylık sağlanabilmektedir. Bunun yanı sıra, iklimsel veri, meteorolojik veri, bina enerji sarfiyatı, güneşlenme /gölgelenme, termal ışınım, rüzgar ve hava akımı gibi analizler yapılarak projenin tasarım aşamasında doğru kararlar alınabilmesi sağlanabilmektedir. Bu sayede, yapım süreci içerisinde oluşabilecek olumsuz durumlar önceden engellenebilmektedir.

Bu sistem, yapının planlama aşamasından başlanarak, konsept tasarım, katı kütle modellemesi, uygulama ve as-built projeleri başta olmak üzere, yapının işletmeye alınmasına kadar olan tüm yapı yaşam döngüsü aşamalarında etkili ve verimli bir biçimde kullanılabilmektedir.

Yapı Bilgi Modelleme Sistemi mimari, statik, mekanik, elektrik/elektronik gibi farklı disiplinleri aynı parametrik model üzerinde bir araya getirebilmekte ve disiplinler arasında etkili bir koordinasyon sağlayabilmektedir. Bu sayede, geleneksel yöntemlerden farklı olarak, planlama aşamasından başlanarak zaman ve kaynakların verimli kullanımı sağlanabilmekte, muhtemel hataların önüne geçilerek gecikmeler ve ekonomik kayıplar ortadan kaldırılabilmekte, sağlıklı planlama ve organizasyon yapılabilmektedir. Bu sistemin kullanımı, yapılaşma faaliyeti özelinde, sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir mimari tasarım fikrini desteklemektedir.

Research paper thumbnail of Raylı Sistem İstasyonlarının Sürdürülebilirlik Kapsamında Geri Dönüşümü

Dicle Üniversitesi I. Uluslararası Mimarlık Sempozyumu, 2018

ÖZET Sanayi Devrimi, toplumun hayat şartlarını ve alışkanlıklarını birdenbire ve köklü bir şekild... more ÖZET
Sanayi Devrimi, toplumun hayat şartlarını ve alışkanlıklarını birdenbire ve köklü bir şekilde değiştirmiştir. Bunun sonucunda, kırsaldan şehre göç ile başlayan hareketlilik, şehirdeki nüfusun hızla artmasına ve plansız kentleşmenin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Sanayileşmenin ve teknolojinin artmasıyla kimlik değiştiren şehirler, zamanla yer altında ve yer üzerinde hizmet alan/hizmet veren yapılarla donatılmıştır. Yer üzerinde, toplumların barınma ihtiyacını karşılayacak konutlar ve üretimi sağlayacak sanayi yapıları ile şekillenirken, yer altında ise trafik sorununu önlemek ve ulaşımı sağlayacak metrolar inşa edilmiştir. İlk olarak Dünya’daki metro inşa etme fikri 1850 yılında Londra’da Charles Pearson tarafından ortaya konulmuş ve 1860’lı yıllarda ilk test sürüşlerine başlanmıştır. Bunun yanı sıra ülkemizde, Dünya’nın ikinci, Türkiye’nin ilk metrosu olan Karaköy – Beyoğlu metrosu 1875 tarihinde hizmete girmiştir. Zamanla teknoloji ve mühendislikde ki gelişmelere bağlı olarak metro ulaşımı yaygınlaşmış ve toplumların ulaşım kültürü haline gelmiştir.
Sanayileşen ve hızla büyüyerek kimlik değiştiren şehirler, zamanla metropol kentler olarak adlandırılmaya başlamıştır. Metropol sayılarının çoğalması ve nüfusun hızla artması, yeraltı ve yer üzerindeki mevcut yapıları kapsayan çeşitli sorunlarla karşılaşılmasına yol açmıştır. Metropol kentlerdeki hava kirliliğinin artması ve toplumun sosyal hayatı için vazgeçilmez olan yeşil alanları çoğaltmak isteği, şehrin âtıl vaziyette kalmış ve kullanılmayan mekanlarını tekrardan kullanıma dönüştürme projelerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Bu çalışma kapsamında hızla ve plansız gelişen metropollerin neden olduğu sorunların üzerinde durulup, sürdürülebilir kentlere nasıl evirildikleri incelenmiştir. Şehirlerde atıl kalmış ve dönüştürülerek yeniden hayata katılmış mekanlarından olan metro/tramvay istasyonlarının dönüşümünü gösteren örnekler incelenerek, sürdürülebilir kentsel mekanlar üzerinde araştırma yapılmıştır. Bu araştırmanın sonucunda; sürdürülebilir dönüşüm projeleri kapsamında ülkemizde dönüştürülen mekanlar incelenip, ortaya çıkan sonuçlar değerlendirilip, önerilerde bulunulması hedeflenmiştir.

ABSTRACT
The Industrial Revolution has suddenly and profoundly changed the living conditions and habits of the society. As a result, rural-to-urban migration has led to rapid population growth and unplanned urbanization. Increasingly industrialized and technologically changing cities have become the centers of the countries and the world. Cities that change their identities with the increase of industrialization and technology are equipped with structures that serve and provide underground and over the ground. Over the ground, the buildings that will meet the needs of the communities' housing needs and the industrial structures that will provide the production, while underground the subways have been constructed to prevent traffic problems and to provide transportation. First, the idea of building a subway on world was put forward by Charles Pearson in London in 1850, and the first test runs began in the 1860s. In addition, Turkey's first subway, but the world's second Karakoy / Beyoglu subway was put into service on 1875. Over time, metro transportation has become widespread due to the technological and engineering developments and has become a culture of transportation for the societies.
Cities that are industrialized and rapidly changing their identity have started to be called metropolitan cities over time. The proliferation of metropolitan numbers and the rapid increase in population have led to a number of problems, including underground and existing structures on the ground. The increase in air pollution in metropolitan cities and the desire to increase the green spaces that are indispensable for the social life of the society have led to the emergence of projects to transform the city's disused and unused spaces.
Within the scope of this study, the problems caused by rapidly and unplanned metropolises were examined and how they were integrated into sustainable cities.
Samples showing the transformation of subway / tram stations that have remained idle in cities and have been transformed and rejoined have been examined and researched on sustainable urban spaces. As a result of this research; it is aimed to examine the transformed places in our country within the scope of sustainable transformation projects and to evaluate the results and make suggestions.

Research paper thumbnail of Mimari Tasarımda Endüstriyel Ahşap Yapı Elemanları

II. ULUSLARARASI MULTIDISIPLINER AKADEMIK ÇALISMALAR SEMPOZYUMU, 2018

Özet Ahşap, günümüzde sadece masif olarak kullanımı ile değil, çeşitli endüstriyel işlemlerden ge... more Özet
Ahşap, günümüzde sadece masif olarak kullanımı ile değil, çeşitli endüstriyel işlemlerden geçirilerek kendisinden yeni malzemeler elde edilebilmesi açısından da yapı üretimi için önemli bir ham maddedir. Çeşitli yöntemler kullanılarak dilimlenen ve öğütülen ham madde, yapıştırıcı kimyasallar yardımı ile genel olarak endüstriyel ahşap adı verilen, masif ahşaptan farklı yenilikçi malzemelere dönüştürülmektedir. Bu malzemeler sayesinde yapılaşma faaliyeti ahşap ve çok katlı olabilmekte, bununla birlikte geniş açıklıklı ahşap yapıların tasarımı ve üretimi mümkün kılınabilmektedir. Bu bağlamda endüstriyel ahşap kullanımı, masif ahşapla karşılaştırıldığında tasarımcılar ve üreticiler için avantajlar taşımaktadır. Bu çalışma kapsamında ahşap yapı elemanlarının özellikleri, boyutsal, mukavemet, kesit kalınlığı, görsel nitelik, devamlılık başlıkları altında değerlendirilmiştir. Masif ahşapta karşılaşılan çeşitli deformasyonlar ve problemler, endüstriyel ahşapta bulunmamaktadır. Endüstriyel ahşap yapı elemanları mimari tasarımda, tasarımcının form beklentilerine masif ahşaba oranla daha iyi cevap verebilmektedir. Boyutsal yapısı, hafifliği ve kolay şekil verilebilirliği sayesinde ahşabın, yapı ve yapı elemanı tasarımında önemli bir role sahip olduğu görülebilmektedir.

Abstract
Today, Wood is not only a massive material, it is an important raw material for the construction of buildings in order to obtain new materials from itself by being subjected to various industrial processes. The raw material, which is sliced and grind using various methods, is transformed into innovative materials other than solid wood, generally called industrial wood, with the help of adhesive chemicals. With these materials, the construction activity can be wood and multi-storey. However, the design and production of large-span wooden structures can be made possible. In this context, the use of industrial wood has advantages for designers and manufacturers compared to solid wood. The properties of the wooden structural elements are evaluated under the headings of dimensional, strength, section thickness, visual quality and continuity. Various deformations and problems encountered in solid wood are not found in industrial wood. In the architectural design, industrial wooden structural elements can better respond to the designer's form expectations compared to solid wood. With its dimensional structure, lightness and easy shapeability, it can be seen that wood has an important role in building and building element design.

Research paper thumbnail of Organik Mimarlık

Dicle Üniversitesi I. Uluslararası Mimarlık Sempozyumu, 2018

ÖZET - Barınma, süregelen zaman kavramı içerisinde, bireyin varlığını sürdürebilmesi için her zam... more ÖZET - Barınma, süregelen zaman kavramı içerisinde, bireyin varlığını sürdürebilmesi için her zaman biyolojik ve fizyolojik bir ihtiyaç olmuştur. Temel bir ihtiyaç ile başlayan insan yapımı mekânlaştırma faaliyetleri, zamanla, bireylerin gruplar halinde bir araya gelerek yaşadıkları bir çevre oluşmasına yol açmıştır. Birçok sanat alanı, mimarlık çatısı altında toplanmıştır. Fakat zamanla bilgilerin matbaa kullanılarak kayıt altına alınması, mimarlığın rolünün ikinci plana atılmasına sebep olmuştur. Bununla birlikte, sanat alanındaki etkisi kadar, bilim alanında da etkili olan mimarlık, gelişen makine ve malzeme imkânları çerçevesinde gelişmeye devam etmiştir. Rönesans hareketinin devamında gerçekleşen sanayi devrimi, makinelerin mimarlık alanına da girmesini sağlamış ve yapı üretiminden malzeme üretimine varıncaya kadar geniş bir etki alanı oluşturmasına yol açmıştır. Bu etki alanı özellikle malzeme üretiminde çeşitli tartışmaları beraberinde getirmiş, malzemenin ruhunu ortaya çıkaran ustalar yerine makinelerin kullanılması tercih edilmiştir. Frank Lloyd Wright ise doğadan ilham almış, organik olarak anılan mimarisini, iç ve dış mekânların bütünleştirilmesi temelinde ilkeleştirmiştir. Frank Lloyd Wright’ın organik mimari ilkeleri, yapıyı oluşturan bileşenlerin bir bütün oluşturacak şekilde bir araya getirilmesini ve bütüncül bir yaklaşım ile ele alınarak değerlendirilmesini savunmuştur. Gerçekte, yazar, eğitimci ve tasarımcı olan Wright, günümüzde daha çok yenilikçi mimari bakış açısı ve organik mimarisi ile tartışılmaktadır. Wright, tasarımlarında her ne kadar teknolojik gelişmeleri kullansa da, tasarım fikrinin temeline mimarı olduğu yapıyı koymakta, yapıyı, çağının teknolojik gelişmeleri ile donatarak ve üreterek vücuda getirmektedir. Bu durum, Wright’ın eserleri üzerinden tartışılsa dahi, tartışma aslında Wright’ın geliştirdiği söylem üzerinedir. Wright, çalışmalarını organik mimari ilkeleriyle hayata geçirirken, yarattığı biçim ve kitlelerin yanı sıra bazı söylemleri de ortaya çıkarmıştır. Bu söylemler, çağımızda birçok alanda ve anlamda yaşanan gelişmeler ve doğan yeni kavramlara rağmen, mimarlık disiplininin olması gerektiği çizgiyi sorgulayabilmemiz için günümüze ışık tutmaktadır.

ABSTRACT - Shelter has always been a biological and physiological need for the survival of the individual. The human-made specialization activities, which started with a basic need, eventually led to the formation of an environment in which the individuals lived together in groups. Many art disciplines are gathered under the framework of architecture. However, the registration of information using a printing press over time has led to architecture to become secondary of importance. Nevertheless, architecture, which is as influential in the field of art as it is in the field of science, has continued to develop within the framework of developing machinery and materials possibilities. The industrial revolution that took place in the renaissance movement has also allowed the machines to enter the architectural field and has created a wide range of influence from the building production to the production of the molding. This domain has brought with it various discussions especially in the production of materials, and it is preferred to use machines instead of masters who reveal the spirit of the material. Frank Lloyd Wright, on the other hand, has adopt as a principle to integrate interior and exterior spaces on his architectural style that named as organic architecture and get inspired from natüre. Frank Lloyd Wright's organic architectural principles have argued that the constituent components of the building should be put together to constitute a whole and evaluated with a holistic approach. Wright is a writer, educator and designer in reality, but he is now being debated with his innovative architectural outlook and organic architecture. Wright, although using technological developments in his designs, puts the building that he designs on the center on his design idea and he creates his buildings by equipping them with the technological developments of his era. Even if this situation is argued over Wright's works, the discussion is actually about the discourse developed by Wright. While carrying on his works with his organic architectural principles, Wright has revealed some discourses as well as forms and masses he has created. Today, these rhetoric sheds light on how we can question the situation of architectural discipline, despite the many developments and new concepts that have emerged today in many fields and meanings.

Research paper thumbnail of Camın Bükülmesi ve Cam Mobilya

3rd International Symposium on Multidisciplinary Studies and Innovative Technologies, 2019

Özet – Camı, malzemesi yapısı itibari ile tarif etmek oldukça güçtür. Yapısı katı olarak nitelend... more Özet – Camı, malzemesi yapısı itibari ile tarif etmek oldukça güçtür. Yapısı katı olarak nitelendirildiği gibi katı ile sıvı arasında özgün hal olarak da tanımlanabilmektedir. Cam objeler var olmakla olmamak arasında iç mekân içinde yerine almaktadır. Birçok heykel sanatçısının ilham kaynağını oluşturduğu gibi yansıttığı ve kırdığı ışık hüzmeleri ile farklı algılar yaratılabilmektedir. Cam, bu farklı yapısı ile günlük hayattaki kullanımında elmas kadar parlak, gökkuşağı kadar renkli, örümcek ağı kadar hafif, metrelerce büyüklükte bir ayna kadar ağır olabildiği gibi bir yumurta kadar kırılgan ya da çelik kadar sert olabilmektedir. Cam bilim ve uygarlığın gelişiminde büyük rol oynamıştır. Laboratuvardaki deney tüplerinden, teleskoptaki veya mikroskoptaki lenslere kadar bilim yolculuğunda önemli bir yere sahiptir. Gerek tek başına gerekse diğer malzemelerle kullanılabilmesi değişik niteliklerde ve farklı biçimlerde üretilebilmesi cama çok yönlülük ve değerli olma özelliği kazandırmaktadır. Bu çalışmada; camın yapısı ve özellikleri, biçimlendirme yöntemleri, camın mobilya ve mekân ile ilişkisi, hangi tip camların büküm işleminde kullanılabileceği, bükülerek biçimlendirilmiş cam mobilyaların yapım yöntemi konuları anlatılmış ve cam mobilyanın mekân içindeki etkileri örnekler ile sunulmuştur.

Abstract – It is very difficult to describe the glass material by its structure. Its structure can be defined as solid, or it can be defined as the specific state between solid and liquid. Glass objects take place in the interior space between being present or not. Different perceptions can be created with the beams of light reflected and refracted by many sculpture artists. With this different structure, glass can be as bright as diamond, colored as rainbow, light as spider web, as heavy as a mirror of many meters, or as brittle as an egg or as hard as steel. It has played a major role in the development of science and civilization. From test tubes in the laboratory to lenses on a telescope or microscope, it has an important place in science travel. Whether it can be used alone or with other materials, it can be produced in different qualities and in different forms, giving the glass versatility and valuable feature. In this study; The structure and properties of glass, forming methods, the relationship between glass furniture and space, which type of glass can be used in the bending process, the method of construction of bent shaped glass furniture issues are explained and the effects of glass furniture in the space are presented with examples.

Research paper thumbnail of MODERNİST KENT TABİAT İLİSKİSİNİN TOPLUMSAL DAVRANIŞLARI BELİRLEME STRATEJİSİ OLARAK İNCELENMESİ BENZERLİKLER VE FARKLAR

International Journal of Social and Humanities Sciences (IJSHS), 2021

Cities faced with a spatial stratification due to economic reasons and environmental problems tha... more Cities faced with a spatial stratification due to economic reasons and environmental problems that threaten public health, especially in the beginning of the 20th century, with the effect of industrialization. In this process, rural areas which are far from industrial areas have become settlements that can benefit from the opportunities of nature but insufficient in terms of infrastructure and service compared to the city. Many pioneers in various disciplines have developed projects, proposals and utopias about solutions to these problems. In order to solve the problems in the cities, Ebenezer Howard put forward the idea of 'garden city' as a city-rural synthesis where the advantages of rural and urban life can be lived together. Frank Lloyd Wright and Le Corbusier have also developed their projects in which the relationship between the city and nature is at the forefront. Although the designs and proposals of Howard, Wright and Le Corbusier intersect in terms of the city-nature relationship, they have radical differences in terms of physical, sociological, cultural and political. This situation may be due to the ideological thoughts of the modernist pioneers or the way they interpret the city. In all three projects, there are many details in order to meet the physical, social, economic and cultural needs of the city. Considering the lifestyles that are desired to be created in cities, it can be said that each of them uses the city-nature relationship to implement their own ideas and ideologies. As it can be understood from the examined projects of Howard, Wright and Le Corbusier, urban planning can be used as a means of controlling the behavioral reflexes of the society, as well as being a physical landscaping element. In this sense, for Modernism, the city can become an expression of its power to shape social relations and create organizational behavior.

Research paper thumbnail of LEED Sertifikalı Ofis Binalarının Enerji ve Atmosfer Kriteri Açısından Değerlendirilmesi: Maslak Bölgesi Örneği  (Evaluation of LEED Certified Office Buildings in Terms of Energy and Atmosphere Criteria: The Case of Maslak Region)

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi, 2021

Dünyadaki enerji tüketiminin %50'si ve fosil yakıt tüketiminin %40'ı yapı yaşam döngüsü süreçleri... more Dünyadaki enerji tüketiminin %50'si ve fosil yakıt tüketiminin %40'ı yapı yaşam döngüsü süreçlerinde ortaya çıkmaktadır. Aynı zamanda bu süreçler, sera gazı etkisi oluşturan maddelerin salınımının %50'sini ve toplam hava kirliliğinin %24'ünü oluşturmaktadır. Bu anlamda, yapıların enerji ve atmosfer ile olan ilişkileri, tüm canlılar için hayati bir önem taşımaktadır. Dünyada birçok disiplin, çevresel sorunların azaltılması konusunda çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmaların bir neticesi olarak ortaya çıkan sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir mimarlık kavramı, yapı sektörünün çevresel etkilerinin tartışılmasına olanak sağlamıştır. Bu kapsamda, mimari ürünlerin sürdürülebilirlik düzeylerinin ölçülmesini hedefleyen çeşitli sertifikalandırma sistemleri geliştirilmiştir. Bu sistemlerden biri olan ve ülkemizde de yaygın olarak kullanılan LEED yeşil bina sertifikalandırma sistemi, puanlama sisteminde Enerji ve Atmosfer kriterine büyük bir pay ayırmıştır. Çalışmanın amacı Maslak'taki LEED sertifikalı ofis yapılarının Enerji ve Atmosfer kriteri bakımından sahip oldukları güçlü ve zayıf yönleri ortaya koyarak durum analizi yapmak ve iyileştirici-geliştirici önerilerde bulunmaktır. Bu kapsamda Alsar Maslak No:1, Orjin Maslak, Maslak Link Plaza, Olive Plaza ve Uniq İstanbul projeleri ‘Enerji Performansının Optimize Edilmesi’, ‘Yerinde Yenilenebilir Enerji Kullanımı’, ‘Gelişmiş Yapılandırma’, ‘Gelişmiş Soğutma Yönetimi’, ‘Ölçüm ve Onaylama (Temel Bina-Kiracı Alt Ölçümü)’ ve ‘Yeşil Güç’ açısından değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgularda Enerji ve Atmosfer kriteri açısından Orjin Maslak Binasının en yüksek puanı (18/37), Olive Plaza’nın ise en düşük puanı (8/37) aldığı görülmüştür. Diğer üç bina 37 üzerinden 16 puan alarak aynı performansı sergilemişlerdir. Tüm bina ortalamaları üzerinden ele alındığında ise ‘Gelişmiş Soğutma Yönetimi’ ve ‘Ölçüm ve Onaylama (Temel Bina - Kiracı Alt Ölçümü)’ kredilerinde %80 ile en başarılı olunduğu, daha sonra %60 ile ‘Gelişmiş Yapılandırma’ kredisinin yerine getirildiği görülmüştür. ‘Enerji Performansının Optimize Edilmesi (%34)’ ve ‘Yeşil Güç (%20)’ kredilerinde istenilen performansın elde edilemediği ‘Yerinde Yenilenebilir Enerji’ kriterinin ise hiç kullanılmadığı ortaya konmuştur.

Research paper thumbnail of Türkiye'de Z Kuşağı'nın Konut Algısı Üzerinden Geleceğin Konutlarına İlişkin Önermeler

Online Journal of Art and Design, 2021

ÖZET Günümüzde birçok disiplini etkisi altına alan hızlı değişim, dünyada olduğu gibi Türkiye'de... more ÖZET
Günümüzde birçok disiplini etkisi altına alan hızlı değişim, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kendisini göstermektedir. Özellikle küreselleşmenin etkisi ile birlikte Mimarlık da zaman zaman değişim ve dönüşüm geçirmekte, bireylerin ve toplumların zihinsel ve psiko-sosyal farklılaşmalarının etkisi altında kalmaktadır. Mimarlık da özellikle küreselleşmenin etkisi ile birlikte zaman zaman değişim ve dönüşüm geçirmekte, bireylerin ve toplumların zihinsel ve psiko-sosyal farklılaşmalarının etkisi altında kalmaktadır. Bu farklılaşmalar, geleceğin konutlarında farklı biçimlere evrilme yönelimleri ortaya çıkarabilecektir. Dolayısı ile geleceğin konutlarının potansiyel kullanıcıları olan Z Kuşağı'nın hayata bakış açısı, yorumlama kabiliyeti ve kültürel değerlere bağlılığı gibi etkenler, psiko-sosyal gereksinimlerinde değişim gösterebilmektedir. Bu nedenle, Z Kuşağı'nın çevreyi algılama biçimi, geleceğin konutlarında biçimsel ve işlevsel değişimlerin ortaya çıkmasında rol oynabilecektir. Çalışma kapsamında, bir yaşam alanı olan konutlara, Z Kuşağı'nın perspektifinden yaklaşarak, bu kuşağın mekansal algıları sorgulanmış ve gelecekte yaşamlarını sürdürecekleri konutlardaki olası beklentileri araştırılmıştır. Çalışmada konut kültürü, kuşak kavramı ve Z Kuşağı kavramsal olarak incelendikten sonra 18-22 yaş aralığında belirlenen 75 katılımcı ile bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların konut algısı; aidiyet, mahremiyet, esneklik ve estetik kavramları üzerinden değerlendirilmiştir. Elde edilen veriler ışığında, Türkiye'de, Z Kuşağı'nın tercihleri doğrultusunda şekillenebilecek olan geleceğin konutlarına ilişkin önermeler geliştirilmiştir.

ABSTRACT
Today, the rapid change which influence many discipline areas shows in the World as well as in Turkey itself. Architecture, especially with the effect of globalization, is undergoing change and transformation from time to time and it is under the influence of mental and psycho-social differentiation of individuals and societies. Architecture is also undergoing change and transformation from time to time, especially with the effect of globalization and it is under the influence of mental and psycho-social differentiation of individuals and societies. These differentiations may reveal tendencies to evolve into different forms in the dwellings of the future. Therefore, factors such as the perspective on life of Z generation, who is the potential users of the houses of the future their interpretation ability and commitment to cultural values, may change in its psycho-social needs. For this reason, Generation Z's perception of the environment may play a role in the emergence of formal and functional changes in the dwellings of the future. Within the

Research paper thumbnail of Çok Katlı Yapılarda Betonarme Döşeme Sistemleri / İstanbul Örneği (Concrete Flooring Systems in Multi-Storey Structures / Istanbul Example)

EJOSAT, 2019

Öz: Bireylerin çeşitli fonksiyonel davranışlarını mekânsal olarak karşılayan şehirlerin, arazi de... more Öz: Bireylerin çeşitli fonksiyonel davranışlarını mekânsal olarak karşılayan şehirlerin, arazi değerleri yüksektir. Arazinin verimli kullanımına katkı sağlayan çok katlı yapılar, bina izdüşümünün azaltılarak daha fazla yeşil alan kazanılabilmesine imkan sağlamaktadır. Günümüzde oldukça yaygınlaşan karma yapı kullanımları, çok katlı yapılar sayesinde daha avantajlı hale gelebilmektedir. Çok katlı yapıların prestij unsuru olarak görülmesi ile konut ve ticari alan ortak kullanımı adeta altın çağını yaşamaktadır. Bu durumun gelişmesinde destekleyici unsur olan fonksiyonel ihtiyaçlar, aslında yapım yöntemlerindeki gelişmeler sayesinde gerçekleşebilmiştir. Yüksek yapıların inşa edilebilmesinde, betonun işlevselliğinin ve mukavemetinin arttırılması, kalıp sistemlerinin geliştirilmesi ve diğer teknolojik gelişmeler önemli rol oynamaktadır. Çok katlı yapılar, taşıyıcı sistemler ve döşeme sistemleri ile diğer yapılardan ayrılmaktadır. Bu noktada, çerçeve sistemler, çekirdek sistemler, kirişsiz döşemeli sistemler, perde duvarlı sistemler, kafes duvarlı çerçeve ve perde duvarlı çerçeve sistemler, mega kolon ve mega çekirdek sistemler, yatay perdeli çerçeve sistemler, tüp sistemler ve karma sistemler çok katlı yapılarda kullanılan taşıyıcı sistemler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sistemler, kirişli, kirişsiz, nervürlü, kaset, ön germeli veya ard germeli döşeme sistemleri ile entegre edilerek yapılarda ihtiyaç duyulan alanların sağlıklı bir biçimde oluşturulabilmesine imkan sağlamaktadır. İstanbul'da yer alan yirmi beş adet çok katlı yapı seçilerek, bu yapıların taşıyıcı sistemleri karşılaştırılmıştır. Taşıyıcı sistemleri ve betonarme döşeme sistemleri incelenen bu örnekler, gelecekte yapılması planlanan çok katlı yapılar için bir kaynak oluşturabilecektir. Buna göre, İstanbul'da araştırma için belirlenmiş olan yirmi beş adet çok katlı yapının birçoğunda taşıyıcı sistem olarak çekirdek ve çerçeve tüp / kolon sistemlerin kullanıldığı görülmüştür. Söz konusu yapıların döşeme sistemleri incelendiğinde ise kaset ve iki doğrultuda çalışan kirişli döşeme sistemlerinin ağırlıkla kullanıldığı görülmüştür.

Abstract: The cities, which meet various functional behaviors of individuals spatially, have high land values. Multi-storey buildings that contribute to the efficient use of the land allow for more green space by reducing building footprint. Today, the use of mixed structures, which are quite common, can become more advantageous thanks to the multi-storey structures. The common use of residential and commercial spaces is almost living its golden age after The multi-storey buildings are seen as prestige element. Functional needs, which support the development of this situation, have in fact been realized thanks to improvements in construction methods. Increasing the functionality and strength of concrete, development of formwork systems and other technological developments play an important role in the construction of high structures. Multi-storey buildings are separated from other structures by their load bearing structural systems and flooring systems. At this point, frame systems, core systems, beamless flooring systems, curtain wall systems, lattice wall frame and curtain wall frame systems, mega column and mega core systems, horizontal curtain frame systems, tube systems and mixed systems are seen as load bearing structural systems used in multi-storey structures. These systems can be integrated with beamed, beamless, ribbed, cassette, pre-tensioned or post-tensioned flooring systems, enabling the areas required in the structures to be formed in a healthy way. Twenty-five multi-storey buildings in Istanbul were selected and their

Research paper thumbnail of Sürdürülebilir Yerel Planlamada Coğrafi Bilgi Sistemi

International Journal Of Social and Humanities Sciences, 2018

Coğrafya, geçmişten günümüze, bireylerin günlük yaşantısı üzerinde önemli bir role sahip olmuştur... more Coğrafya, geçmişten günümüze, bireylerin günlük yaşantısı üzerinde önemli bir role sahip olmuştur. Bu çalışmada, konumsal verilerin analiz edilmesi sonucunda, elde edilebilecek bilgilerin, coğrafi bilgi sisteminde kullanılabilmesi sayesinde, sistemin, sürdürülebilir yerel planlama bağlamında, topluma ve kente kazandırabilecekleri incelenmiştir. Çalışmada, coğrafi bilgi sisteminin bileşenlerinden yola çıkılarak, günümüz teknolojisi sayesinde gelişen kullanım alanlarına ışık tutulmuştur. Sistemin, Washington DC/USA’de kullanılan uygulamaları incelenmiş ve çeşitli kullanım alanlarından örnekler verilmiştir. Coğrafi bilgi sistemlerinin, yerel yönetimler tarafından verilebilecek sosyal, kamusal ve teknik hizmetlerde sağlayabileceği avantajlara değinilmiştir. Klasik yöntem ve teknikler yerine, konumsal veriler kullanılarak geliştirilen coğrafi bilgi sisteminin, kaynakların korunması, çevre duyarlılığı, verimli arazi kullanımı, ulaşım, kentsel planlama faaliyetleri gibi uygulama alanlarına açıklık getirilmiştir.

Research paper thumbnail of MÜZE KAVRAMININ GÜNÜMÜZ METRO MÜZELERİ KAPSAMINDA İNCELENMESİ VE UYGULAMA ÖRNEKLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Yüksek Lisans Tezi

Ulaşım ilk çağlardan itibaren, bireylerin mekân keşfetme, sınırlarını bilme, yer değiştirme ve ta... more Ulaşım ilk çağlardan itibaren, bireylerin mekân keşfetme, sınırlarını bilme, yer değiştirme ve taşıma gibi birçok ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Toplumların yaşam şekilleri, bulundukları coğrafyalar ve içinde bulundukları durumlar, ulaşımın çeşitli alanlarda geliştirilmesine olanak sağlamıştır. Günümüzde birçok çeşidi bulunan ulaşım sistemleri, bir kültür haline gelmiştir. Kalabalık şehirlerde ortaya çıkan trafik ve altyapı sorunları, bireylerin günlük hayatını olumsuz etkilemektedir. Buna çözüm olarak geliştirilen raylı ulaşım sistemleri ve metrolar, şehir içi ulaşımı için güvenilir, hızlı ve konforlu bir alternatif olmaktadır. Metro sistemleri, birçok disiplin bir araya getirilerek ve ileri teknoloji kullanılarak inşa edilmektedir. Bireylerin şehir içi ulaşım sistemleri içerisinde sıklıkla tercih ettiği metro sistemleri, metro yapıları içerisinde konumlandırılacak müzelerde birçok disipline ait detaylı bilgiler ve çeşitli sergileme teknikleri ile anlatılabilecektir.
Günümüzde tarih, bilim ve sanat alanında birçok müzeler bulunmaktadır. Koleksiyonlarına, sergi alanlarına ve bağlı bulundukları kurum ve kuruluşlara göre çeşitlere ayrılan müzeler, toplumdaki kültür faaliyetlerinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Müze çeşitleri, genel müzeler, arkeoloji müzeleri, doğa tarihi müzeleri, jeoloji müzeleri gibi belirli isimler altında tanımlanabilmektedir. Bazı müzeler, birkaç müze ile aynı ortak özelliklere sahip olarak, bu müze türlerinin kesişiminde yer alabilmektedir. Metro müzeleri, birkaç müze türünün öne çıkan özelliklerini ve sergileme tekniklerini kullanabilmektedir. Bu tezin konusu, müze kavramının günümüz metro müzeleri kapsamında incelenmesi ve örneklerinin değerlendirilmesidir.
Yedi bölümden oluşan tezin ilk bölümünde; tezin amacı, literatür taraması ve hipotezi belirlenmiş ve tez konusu ile ilgili genel bilgilere yer verilmiştir.
İkinci bölümde; eğitim ve bilişsel gelişim konuları ele alınarak, eğitim ve müze kavramı üzerinde durulmuştur. Bu bölümde, müze kavramının Türkiye ve dünyadaki gelişim süreçleri de değerlendirilmiştir.
Üçüncü bölümde; şehir içi ulaşım sistemleri ve tarihsel gelişimi, toplu taşıma kültürü ve raylı sistemler hakkında bilgiler verilmiştir. Metro sistemlerinin tarihçesi ve şehir içi ulaşım sistemleri içerisindeki yeri değerlendirilmiştir.
Dördüncü bölümde; metro sistemleri ve mekân özelliklerine değinilmiştir. Metro sistemlerini oluşturan hat, istasyon yapıları ve istasyon mekanlarının her birinin mekânsal özellikleri ve yapım yöntemleri ile ilgili bilgilere yer verilmiştir.
Beşinci bölümde; genel olarak müze türlerinden bahsedildikten sonra, metro müzelerinin gelişim süreci, mimarisi, mekanları, işlevleri ve müzeyi oluşturabilecek unsurların tamamına değinilmiştir. Metro müzesi mekanlarının sirkülasyon ilişkileri ve malzeme seçimleri değerlendirilmiştir.
Altıncı bölümde; dünyada az sayıda örneği bulunan metro müzeleri, popülerlik durumlarına bağlı olarak filtrelenmiş ve değerlendirmeye alınacak beş metro müzesi belirlenmiştir. Belirlenen metro müzeleri, biçim, işlev, yapı ve anlam bakımından ele alınarak değerlendirilmiştir.
Tezin son bölümü olan yedinci bölümde; incelenen konular ve mekanlar ile ilgili sonuç ve değerlendirmeler anlatılmıştır.

Research paper thumbnail of BİR ULAŞIM KÜLTÜRÜ METRO MÜZESİ

Research paper thumbnail of A Sustainable Material / Polli Brick

2nd International Symposium on Multidisciplinary Studies and Innovative Technologies, 2018

The idea of sustainability is being explored and discussed by many disciplines from economic, env... more The idea of sustainability is being explored and discussed by many disciplines from economic, environmental and social perspectives. Today, the discipline of architecture discusses the impact it has on sustainable development and is in search of sustainable design. The materials can be obtained by various raw material inputs and energy consumption. Raw material discovery and energy need is an important problem that is expected to be solved by all disciplines. In this study, Polli Brick which is obtained by using recycled plastics raw material and supporting sustainable building design idea was investigated. The design, production, application methods and usage areas of Polli Brick, which is a lightweight, durable, economical and composite building material with low carbon footprint, were examined.

Research paper thumbnail of Sürdürülebilir Tasarımda Yapı Bilgi Modellemesi (BIM)

International Congress on Engineering and Architecture, 2018

Özet Mimarlık, mühendislik ve inşaat sektöründe çalışan birçok uzman teknoloj... more Özet

Mimarlık, mühendislik ve inşaat sektöründe çalışan birçok uzman teknolojinin imkânlarından yüksek oranda yararlanmak istemektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanarak binaları ve alt yapıyı daha verimli bir şekilde kullanan bir sisteme ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyaç Yapı Bilgi Modelleme Sistemi (Building Information Modeling – BIM) ile karşılanabilir. BIM ile planlama, tasarlama, inşa ve yönetim aşamaları için fikir ve araçlar sağlanabilir. Paydaşlar arası eş zamanlı çalışmayı mümkün kılan bu sistem akıllı, üç boyutlu model tabanlı bir süreç olarak tanımlanabilmektedir.

BIM ile yürütülen bir projede; görselleştirme, koordinasyon, prefabrikasyon, planlama, düşük hata toleransı ve iş birliği gibi pek çok kolaylık sağlanabilmektedir. Bunun yanı sıra, iklimsel veri, meteorolojik veri, bina enerji sarfiyatı, güneşlenme /gölgelenme, termal ışınım, rüzgar ve hava akımı gibi analizler yapılarak projenin tasarım aşamasında doğru kararlar alınabilmesi sağlanabilmektedir. Bu sayede, yapım süreci içerisinde oluşabilecek olumsuz durumlar önceden engellenebilmektedir.

Bu sistem, yapının planlama aşamasından başlanarak, konsept tasarım, katı kütle modellemesi, uygulama ve as-built projeleri başta olmak üzere, yapının işletmeye alınmasına kadar olan tüm yapı yaşam döngüsü aşamalarında etkili ve verimli bir biçimde kullanılabilmektedir.

Yapı Bilgi Modelleme Sistemi mimari, statik, mekanik, elektrik/elektronik gibi farklı disiplinleri aynı parametrik model üzerinde bir araya getirebilmekte ve disiplinler arasında etkili bir koordinasyon sağlayabilmektedir. Bu sayede, geleneksel yöntemlerden farklı olarak, planlama aşamasından başlanarak zaman ve kaynakların verimli kullanımı sağlanabilmekte, muhtemel hataların önüne geçilerek gecikmeler ve ekonomik kayıplar ortadan kaldırılabilmekte, sağlıklı planlama ve organizasyon yapılabilmektedir. Bu sistemin kullanımı, yapılaşma faaliyeti özelinde, sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir mimari tasarım fikrini desteklemektedir.

Research paper thumbnail of Raylı Sistem İstasyonlarının Sürdürülebilirlik Kapsamında Geri Dönüşümü

Dicle Üniversitesi I. Uluslararası Mimarlık Sempozyumu, 2018

ÖZET Sanayi Devrimi, toplumun hayat şartlarını ve alışkanlıklarını birdenbire ve köklü bir şekild... more ÖZET
Sanayi Devrimi, toplumun hayat şartlarını ve alışkanlıklarını birdenbire ve köklü bir şekilde değiştirmiştir. Bunun sonucunda, kırsaldan şehre göç ile başlayan hareketlilik, şehirdeki nüfusun hızla artmasına ve plansız kentleşmenin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Sanayileşmenin ve teknolojinin artmasıyla kimlik değiştiren şehirler, zamanla yer altında ve yer üzerinde hizmet alan/hizmet veren yapılarla donatılmıştır. Yer üzerinde, toplumların barınma ihtiyacını karşılayacak konutlar ve üretimi sağlayacak sanayi yapıları ile şekillenirken, yer altında ise trafik sorununu önlemek ve ulaşımı sağlayacak metrolar inşa edilmiştir. İlk olarak Dünya’daki metro inşa etme fikri 1850 yılında Londra’da Charles Pearson tarafından ortaya konulmuş ve 1860’lı yıllarda ilk test sürüşlerine başlanmıştır. Bunun yanı sıra ülkemizde, Dünya’nın ikinci, Türkiye’nin ilk metrosu olan Karaköy – Beyoğlu metrosu 1875 tarihinde hizmete girmiştir. Zamanla teknoloji ve mühendislikde ki gelişmelere bağlı olarak metro ulaşımı yaygınlaşmış ve toplumların ulaşım kültürü haline gelmiştir.
Sanayileşen ve hızla büyüyerek kimlik değiştiren şehirler, zamanla metropol kentler olarak adlandırılmaya başlamıştır. Metropol sayılarının çoğalması ve nüfusun hızla artması, yeraltı ve yer üzerindeki mevcut yapıları kapsayan çeşitli sorunlarla karşılaşılmasına yol açmıştır. Metropol kentlerdeki hava kirliliğinin artması ve toplumun sosyal hayatı için vazgeçilmez olan yeşil alanları çoğaltmak isteği, şehrin âtıl vaziyette kalmış ve kullanılmayan mekanlarını tekrardan kullanıma dönüştürme projelerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
Bu çalışma kapsamında hızla ve plansız gelişen metropollerin neden olduğu sorunların üzerinde durulup, sürdürülebilir kentlere nasıl evirildikleri incelenmiştir. Şehirlerde atıl kalmış ve dönüştürülerek yeniden hayata katılmış mekanlarından olan metro/tramvay istasyonlarının dönüşümünü gösteren örnekler incelenerek, sürdürülebilir kentsel mekanlar üzerinde araştırma yapılmıştır. Bu araştırmanın sonucunda; sürdürülebilir dönüşüm projeleri kapsamında ülkemizde dönüştürülen mekanlar incelenip, ortaya çıkan sonuçlar değerlendirilip, önerilerde bulunulması hedeflenmiştir.

ABSTRACT
The Industrial Revolution has suddenly and profoundly changed the living conditions and habits of the society. As a result, rural-to-urban migration has led to rapid population growth and unplanned urbanization. Increasingly industrialized and technologically changing cities have become the centers of the countries and the world. Cities that change their identities with the increase of industrialization and technology are equipped with structures that serve and provide underground and over the ground. Over the ground, the buildings that will meet the needs of the communities' housing needs and the industrial structures that will provide the production, while underground the subways have been constructed to prevent traffic problems and to provide transportation. First, the idea of building a subway on world was put forward by Charles Pearson in London in 1850, and the first test runs began in the 1860s. In addition, Turkey's first subway, but the world's second Karakoy / Beyoglu subway was put into service on 1875. Over time, metro transportation has become widespread due to the technological and engineering developments and has become a culture of transportation for the societies.
Cities that are industrialized and rapidly changing their identity have started to be called metropolitan cities over time. The proliferation of metropolitan numbers and the rapid increase in population have led to a number of problems, including underground and existing structures on the ground. The increase in air pollution in metropolitan cities and the desire to increase the green spaces that are indispensable for the social life of the society have led to the emergence of projects to transform the city's disused and unused spaces.
Within the scope of this study, the problems caused by rapidly and unplanned metropolises were examined and how they were integrated into sustainable cities.
Samples showing the transformation of subway / tram stations that have remained idle in cities and have been transformed and rejoined have been examined and researched on sustainable urban spaces. As a result of this research; it is aimed to examine the transformed places in our country within the scope of sustainable transformation projects and to evaluate the results and make suggestions.

Research paper thumbnail of Mimari Tasarımda Endüstriyel Ahşap Yapı Elemanları

II. ULUSLARARASI MULTIDISIPLINER AKADEMIK ÇALISMALAR SEMPOZYUMU, 2018

Özet Ahşap, günümüzde sadece masif olarak kullanımı ile değil, çeşitli endüstriyel işlemlerden ge... more Özet
Ahşap, günümüzde sadece masif olarak kullanımı ile değil, çeşitli endüstriyel işlemlerden geçirilerek kendisinden yeni malzemeler elde edilebilmesi açısından da yapı üretimi için önemli bir ham maddedir. Çeşitli yöntemler kullanılarak dilimlenen ve öğütülen ham madde, yapıştırıcı kimyasallar yardımı ile genel olarak endüstriyel ahşap adı verilen, masif ahşaptan farklı yenilikçi malzemelere dönüştürülmektedir. Bu malzemeler sayesinde yapılaşma faaliyeti ahşap ve çok katlı olabilmekte, bununla birlikte geniş açıklıklı ahşap yapıların tasarımı ve üretimi mümkün kılınabilmektedir. Bu bağlamda endüstriyel ahşap kullanımı, masif ahşapla karşılaştırıldığında tasarımcılar ve üreticiler için avantajlar taşımaktadır. Bu çalışma kapsamında ahşap yapı elemanlarının özellikleri, boyutsal, mukavemet, kesit kalınlığı, görsel nitelik, devamlılık başlıkları altında değerlendirilmiştir. Masif ahşapta karşılaşılan çeşitli deformasyonlar ve problemler, endüstriyel ahşapta bulunmamaktadır. Endüstriyel ahşap yapı elemanları mimari tasarımda, tasarımcının form beklentilerine masif ahşaba oranla daha iyi cevap verebilmektedir. Boyutsal yapısı, hafifliği ve kolay şekil verilebilirliği sayesinde ahşabın, yapı ve yapı elemanı tasarımında önemli bir role sahip olduğu görülebilmektedir.

Abstract
Today, Wood is not only a massive material, it is an important raw material for the construction of buildings in order to obtain new materials from itself by being subjected to various industrial processes. The raw material, which is sliced and grind using various methods, is transformed into innovative materials other than solid wood, generally called industrial wood, with the help of adhesive chemicals. With these materials, the construction activity can be wood and multi-storey. However, the design and production of large-span wooden structures can be made possible. In this context, the use of industrial wood has advantages for designers and manufacturers compared to solid wood. The properties of the wooden structural elements are evaluated under the headings of dimensional, strength, section thickness, visual quality and continuity. Various deformations and problems encountered in solid wood are not found in industrial wood. In the architectural design, industrial wooden structural elements can better respond to the designer's form expectations compared to solid wood. With its dimensional structure, lightness and easy shapeability, it can be seen that wood has an important role in building and building element design.

Research paper thumbnail of Organik Mimarlık

Dicle Üniversitesi I. Uluslararası Mimarlık Sempozyumu, 2018

ÖZET - Barınma, süregelen zaman kavramı içerisinde, bireyin varlığını sürdürebilmesi için her zam... more ÖZET - Barınma, süregelen zaman kavramı içerisinde, bireyin varlığını sürdürebilmesi için her zaman biyolojik ve fizyolojik bir ihtiyaç olmuştur. Temel bir ihtiyaç ile başlayan insan yapımı mekânlaştırma faaliyetleri, zamanla, bireylerin gruplar halinde bir araya gelerek yaşadıkları bir çevre oluşmasına yol açmıştır. Birçok sanat alanı, mimarlık çatısı altında toplanmıştır. Fakat zamanla bilgilerin matbaa kullanılarak kayıt altına alınması, mimarlığın rolünün ikinci plana atılmasına sebep olmuştur. Bununla birlikte, sanat alanındaki etkisi kadar, bilim alanında da etkili olan mimarlık, gelişen makine ve malzeme imkânları çerçevesinde gelişmeye devam etmiştir. Rönesans hareketinin devamında gerçekleşen sanayi devrimi, makinelerin mimarlık alanına da girmesini sağlamış ve yapı üretiminden malzeme üretimine varıncaya kadar geniş bir etki alanı oluşturmasına yol açmıştır. Bu etki alanı özellikle malzeme üretiminde çeşitli tartışmaları beraberinde getirmiş, malzemenin ruhunu ortaya çıkaran ustalar yerine makinelerin kullanılması tercih edilmiştir. Frank Lloyd Wright ise doğadan ilham almış, organik olarak anılan mimarisini, iç ve dış mekânların bütünleştirilmesi temelinde ilkeleştirmiştir. Frank Lloyd Wright’ın organik mimari ilkeleri, yapıyı oluşturan bileşenlerin bir bütün oluşturacak şekilde bir araya getirilmesini ve bütüncül bir yaklaşım ile ele alınarak değerlendirilmesini savunmuştur. Gerçekte, yazar, eğitimci ve tasarımcı olan Wright, günümüzde daha çok yenilikçi mimari bakış açısı ve organik mimarisi ile tartışılmaktadır. Wright, tasarımlarında her ne kadar teknolojik gelişmeleri kullansa da, tasarım fikrinin temeline mimarı olduğu yapıyı koymakta, yapıyı, çağının teknolojik gelişmeleri ile donatarak ve üreterek vücuda getirmektedir. Bu durum, Wright’ın eserleri üzerinden tartışılsa dahi, tartışma aslında Wright’ın geliştirdiği söylem üzerinedir. Wright, çalışmalarını organik mimari ilkeleriyle hayata geçirirken, yarattığı biçim ve kitlelerin yanı sıra bazı söylemleri de ortaya çıkarmıştır. Bu söylemler, çağımızda birçok alanda ve anlamda yaşanan gelişmeler ve doğan yeni kavramlara rağmen, mimarlık disiplininin olması gerektiği çizgiyi sorgulayabilmemiz için günümüze ışık tutmaktadır.

ABSTRACT - Shelter has always been a biological and physiological need for the survival of the individual. The human-made specialization activities, which started with a basic need, eventually led to the formation of an environment in which the individuals lived together in groups. Many art disciplines are gathered under the framework of architecture. However, the registration of information using a printing press over time has led to architecture to become secondary of importance. Nevertheless, architecture, which is as influential in the field of art as it is in the field of science, has continued to develop within the framework of developing machinery and materials possibilities. The industrial revolution that took place in the renaissance movement has also allowed the machines to enter the architectural field and has created a wide range of influence from the building production to the production of the molding. This domain has brought with it various discussions especially in the production of materials, and it is preferred to use machines instead of masters who reveal the spirit of the material. Frank Lloyd Wright, on the other hand, has adopt as a principle to integrate interior and exterior spaces on his architectural style that named as organic architecture and get inspired from natüre. Frank Lloyd Wright's organic architectural principles have argued that the constituent components of the building should be put together to constitute a whole and evaluated with a holistic approach. Wright is a writer, educator and designer in reality, but he is now being debated with his innovative architectural outlook and organic architecture. Wright, although using technological developments in his designs, puts the building that he designs on the center on his design idea and he creates his buildings by equipping them with the technological developments of his era. Even if this situation is argued over Wright's works, the discussion is actually about the discourse developed by Wright. While carrying on his works with his organic architectural principles, Wright has revealed some discourses as well as forms and masses he has created. Today, these rhetoric sheds light on how we can question the situation of architectural discipline, despite the many developments and new concepts that have emerged today in many fields and meanings.

Research paper thumbnail of Camın Bükülmesi ve Cam Mobilya

3rd International Symposium on Multidisciplinary Studies and Innovative Technologies, 2019

Özet – Camı, malzemesi yapısı itibari ile tarif etmek oldukça güçtür. Yapısı katı olarak nitelend... more Özet – Camı, malzemesi yapısı itibari ile tarif etmek oldukça güçtür. Yapısı katı olarak nitelendirildiği gibi katı ile sıvı arasında özgün hal olarak da tanımlanabilmektedir. Cam objeler var olmakla olmamak arasında iç mekân içinde yerine almaktadır. Birçok heykel sanatçısının ilham kaynağını oluşturduğu gibi yansıttığı ve kırdığı ışık hüzmeleri ile farklı algılar yaratılabilmektedir. Cam, bu farklı yapısı ile günlük hayattaki kullanımında elmas kadar parlak, gökkuşağı kadar renkli, örümcek ağı kadar hafif, metrelerce büyüklükte bir ayna kadar ağır olabildiği gibi bir yumurta kadar kırılgan ya da çelik kadar sert olabilmektedir. Cam bilim ve uygarlığın gelişiminde büyük rol oynamıştır. Laboratuvardaki deney tüplerinden, teleskoptaki veya mikroskoptaki lenslere kadar bilim yolculuğunda önemli bir yere sahiptir. Gerek tek başına gerekse diğer malzemelerle kullanılabilmesi değişik niteliklerde ve farklı biçimlerde üretilebilmesi cama çok yönlülük ve değerli olma özelliği kazandırmaktadır. Bu çalışmada; camın yapısı ve özellikleri, biçimlendirme yöntemleri, camın mobilya ve mekân ile ilişkisi, hangi tip camların büküm işleminde kullanılabileceği, bükülerek biçimlendirilmiş cam mobilyaların yapım yöntemi konuları anlatılmış ve cam mobilyanın mekân içindeki etkileri örnekler ile sunulmuştur.

Abstract – It is very difficult to describe the glass material by its structure. Its structure can be defined as solid, or it can be defined as the specific state between solid and liquid. Glass objects take place in the interior space between being present or not. Different perceptions can be created with the beams of light reflected and refracted by many sculpture artists. With this different structure, glass can be as bright as diamond, colored as rainbow, light as spider web, as heavy as a mirror of many meters, or as brittle as an egg or as hard as steel. It has played a major role in the development of science and civilization. From test tubes in the laboratory to lenses on a telescope or microscope, it has an important place in science travel. Whether it can be used alone or with other materials, it can be produced in different qualities and in different forms, giving the glass versatility and valuable feature. In this study; The structure and properties of glass, forming methods, the relationship between glass furniture and space, which type of glass can be used in the bending process, the method of construction of bent shaped glass furniture issues are explained and the effects of glass furniture in the space are presented with examples.