Selin Karaibrahimoğlu | Giresun University (original) (raw)
Papers by Selin Karaibrahimoğlu
DergiPark (Istanbul University), Apr 1, 2018
The presence of 'coast' or 'sea' gives the city its own character, while it enric... more The presence of 'coast' or 'sea' gives the city its own character, while it enriches the urban space in terms of functionality and also differentiates its conceptual dimensions. From a functional point of view, coasts are evaluated as a part of city that hosts different fields such as social and cultural activities, entertainment, recreation, trade, accommodation, etc. (Incedayı, 2006); and from a conceptual perspective, coast is defined as a space bordered by water and land components or the interface between these two components (Timmerman and White 1997). Therefore, the 'coastal cities', which have unique identity to the coast with a unique urban identity and culture, have unique problems. These problems are the concepts that explain the functional and conceptual value of the coast as well as the interrelated concepts in itself, such as the focal point of coast, components that generate coastal cities, loosing the coast, presence of human on the coast and the interventions on coastal cities. Particularly, the transport decisions as a result of bad plans and similar interventions on the coast "loose the coast" and cause the "loss of unique values for coastal cities". Recently, the 'Black Sea Coastal Road' where man-made interventions and their results have been clearly monitored has been the topic of much debate in this context. This led to the loss of the coastal city identity of all Black Sea cities (except for Ordu). The cities that had existence with the coast have moved far away from the coast because of the coastal road and this had a negative impact on urban life in terms of coast and city integration, and the life was transformed into a different concept. The coastal morphology, which is the main determinant of the urban and spatial structure, has been distorted and a new coastal morphology has been established with the filling areas (Usta, 2016) For these reasons, it has been determined that the study of Giresun and Ordu cities, which are located in close proximity to each other but where the coastal road passes through different axes according to the shore, is discussed in the context of the shore-specific 'functional' and 'conceptual' parameters. These parameters will be evaluated through comparative analysis tables including headlines such as 'order, movement, transportation, nature, topography, focus, perception, culture, identity' for both cities. In this way, it is aimed to discuss the results of urban unplanned interventions in the context of 'city and urban'.
TÜBA-KED Türkiye Bilimler Akademisi Kültür Envanteri Dergisi, 2023
Bu çalışma Erken Cumhuriyet Dönemi posta pullarında yer alan kente, kent mekânına ve mimariye ili... more Bu çalışma Erken Cumhuriyet Dönemi posta pullarında yer alan kente, kent mekânına ve mimariye ilişkin figürleri,
dönemin ideolojik arka planı ve modernizm algısı üzerinden irdelemeyi, figürlerin ardındaki sembolik anlamları
açığa çıkarmayı amaçlamaktadır. Posta pulları bir ödenti belgesi olmasının yanı sıra kendi ülkelerinin ideolojisinin,
kültürünün, milli geleneklerinin propagandasını yapma ve aynı zamanda da devletin çağdaş simgelerinden biri olma
işlevleri ile tasarlanırlar. Bu nedenle tarihsel sembollerden kültürel eserlere, milli kimlik unsurlarından, mimari
eserlere çok çeşitli unsurlar pullara konu edilebilmektedir. Dolayısıyla Cumhuriyetin ilanı ve sonrasında yaşanan
kökten, kapsamlı ve bütüncül değişim dönemini de pullar üzerinden takip etmek, ideolojik arka planını ve devletin
kendini anlatma çabasını pullarda kullanılan görsel temsiller üzerinden okuyabilmek mümkündür. Devlet yönetimi
tarafından reformların köktenci ve bütüncül bir içerikle gerçekleştirilmesi kadar, reformların sonucunda ortaya çıkan
mekânsal ve toplumsal değişimin kendi halkına ve dünyaya tanıtılmasının da aynı derecede önemsendiği ancak
sınırlı kitle iletişim araçları, ekonomik sıkıntılar ve ulaşım zorlukları nedeniyle tanıtım faaliyetlerinin oldukça kısıtlı
bir içerikle sürdürüldüğü Erken Cumhuriyet döneminde; metin ve görüntünün bir arada kullanıldığı, maliyeti düşük
ancak etki alanı büyük bir iletişim aracı olan posta pulları Cumhuriyet’in başardıklarını sunmanın ve anlatmanın en
etkili araçlarından biri olarak kabul edilmiştir. Bu kapsamla çalışmada Türk Pulları ve Antiyeleri Kataloğu veri olarak
kullanılmıştır.Erken Cumhuriyet dönemi olarak tanımlanan 1923-50 aralığında basılan, kent mekânını konu eden pullar analiz
edilerek üzerlerinde yer alan kente ilişkin figürlerin görsel biçimlenişlerinin ifade ettiği düz ve yan anlamlar belirlenmiş,
böylece devletin ürettiği mekânlar üzerinden dönemin koşulları bağlamında kendi imajını nasıl tariflediğine ilişkin
bir okuma denemesi yapılabilmiştir. Sonuç olarak ise posta pullarında kent mekânının olduğundan çok daha güçlü
bir ifade ile sunulduğu ve devlet ideolojisinin öngördüğü idealin simgesi haline geldiği belirlenmiştir.
MİMARİST DERGİSİ, 2022
ÖZ Bu çalışma biçimsel ve toplumsal değişkenler bağlamında 2000’li yılların Türkiye mimarlığını e... more ÖZ
Bu çalışma biçimsel ve toplumsal değişkenler bağlamında 2000’li yılların Türkiye mimarlığını eğilim açısından irdelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada Ulusal Mimarlık Sergisi Katalogları veri olarak kullanılmaktadır. Bu amaçla 2000-2010 aralığında gerçekleştirilen beş Ulusal Mimarlık Sergisi Kataloğu mimari form açısından analiz edilmiştir. Dönemsel özellikleri nedeniyle önemli bir dönüşümün başladığı 2000-2010 aralığı çalışmanın zamansal odağı, bu yıllar arasında gerçekleştirilen Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri katalogları çalışmanın veri kompleksidir. Her katalogda çok fazla sayıda yapı yer alması nedeniyle veri kompleksinin sınırlandırılması gereği oluşmuş, makale kapsamında yapı dalı ödül adayı ve ödül alan projeler incelenmiştir. Bu kapsamla yapılar formlarını oluşturan biçimlenme yaklaşımları ile tanımlanmış, bunların dönemin toplumsal ve kültürel arka planını anlatan olaylarla ilişkilendirildiği bir kavramsal harita hazırlanmıştır. Daha sonra bu kavramsal harita üzerinden ilişkisellik durumu yapılar bağlamında tartışılmış, böylece çalışmaya konu edilen dönemin mimari eğilim olarak tanımlanabilecek özellikleri ile ilişkili bir okuma denemesi yapılabilmiştir.
ABSTRACT
Article about the National Architecture Exhibition Catalogs and social variables in the context of the 2000s Turkey aims to analyze the trends in terms of architecture. The temporal focus of the study is the beginning of an important transformation due to the periodic features between 2000-2010, and the National Architecture Exhibition Catalogs is the data complex. The focus of the study is on projects that are awarded and nominated in the category of construction in the catalogs. Architectural forms evolve as a social and cultural reflection of society. In this context, the buildings in the catalogs are defined by the shaping approaches that compose their forms and are associated with events that describe the social and cultural environment of the period. With such a reading supported by sample structures; coinciding with social and the spatial, and making an effort to show the tangible and significant relationship between the two; it was possible to make a general assessment on the tendencies of Turkey Architecture in 2000-2010.
Key words: National Architecture Exhibition, social structure, architectural form, architectural tendency
PLANLAMA DERGİSİ, 2022
ÖZ Bu çalışmanın amacı; 2003-2019 arasında Türkiye’de fiziki planlamanın kapsamını Planlama Dergi... more ÖZ
Bu çalışmanın amacı; 2003-2019 arasında Türkiye’de fiziki planlamanın kapsamını Planlama Dergisi üzerinden analiz etmek ve değerlendirmektir. Çalışmanın çıkış noktası; toplumsal yapıdaki değişim ve dönüşümle etkileşimli bir süreç içeren planlamanın gündeme getirildiği, tartışıldığı ortamlar üzerinden takip edilebileceği kabulüdür. Bu kabulle çalışma, uygulamalara ilişkin konuların yanı sıra planlamanın kavramsal içeriğinin, değişen anlamlarının hem akademik bakışla akademisyenler, hem de uygulayıcı gözüyle plancılar tarafından tartışıldığı bir ortam sunan Planlama Dergisi’nde yer alan makalelere odaklanmıştır. Şehir Plancıları Odası tarafından yayınlanan dergi, planlama alanına ilişkin dergiler arasında gerek sürekliliği, gerek kapsamı, gerekse bir meslek odası yayını olmasının kazandırdığı çok yönlü bakış açısı ve özgür tartışma ortamı ile öne çıkmaktadır. Çalışma kapsamında 1986’da yayın hayatına başlayan derginin düzenli, sürekli olarak yayınlanmaya başladığı 2003-2019 yılları arasında basılan 53 sayıda yer alan 519 makale incelenmiştir. Çalışmada öncelikle Türkiye’de 2003 sonrası planlamanın genel seyrine değinilerek ülkenin planlama gündemine yön veren unsurlar literatüre katkı sağlayan temel referanslarla ele alınmıştır. Çalışmanın özgün tarafını oluşturan planlamanın 2003 sonrası kapsamının Planlama Dergisi üzerinden irdelendiği bölümde ise öncelikle dergide yer alan makaleler içerik analizi yöntemiyle incelenmiş, makalelerin odaklandığı konular kronolojik düzende sıralanmıştır. Daha sonra bu konular ülkede planlamanın genel seyrini tanımlayan olaylarla paralel düzlemde çakıştırılarak okunmuş, ülkenin toplumsal yapısında meydana gelen değişim/dönüşüm bağlamında tartışılmıştır. Sonuç olarak ise Planlama Dergisi’nde yer alan, ülke gündemini etkileyen ya da ülke gündeminden etkilenen konuların; akademik yaklaşımları da arkasına alarak sadece mekânsal sorunların çözümünde değil, toplumla ilgili pek çok sorunun çözümünde etkin rol oynayabileceği ve aynı zamanda derginin ülke planlama gündemini takip eden bir arşiv olarak da irdelenebileceği belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: fiziki planlama, Türkiye’de planlama, Planlama Dergisi, 2003-2019
ABSTARCT
THE SCOPE OF PHYSICAL PLANNING BETWEEN 2003-2019 IN TURKEY: AN EVALUATION THROUGH THE JOURNAL OF PLANNIG
Abstract
The purpose of the study was to analyze and evaluate the scope of physical planning in Turkey between 2003-2019 through the Journal of Planning. The starting point of the study was the acceptance that planning, which includes an interactive process with the change and transformation in the social structure, can be followed through the settings where it is brought up and discussed. With this acceptance, the study focused on the articles in Journal of Planning, which provided a setting where the conceptual content and changing meanings of planning, and the subjects regarding applications, were discussed by academicians, who provided an academic viewpoint, and planners, who provided a viewpoint of implementers. The 519 articles in 53 issues published 2003-2019, when the journal started to be published regularly and continuously, were examined in the scope of the study. Firstly, the general course of planning in Turkey after 2003, that guided the country’s planning agenda were also discussed with basic references. In the section where the scope of the planning after 2003, was examined through the Journal of Planning Then, these issues were read on a parallel plane overlapping with the events that defined the general course of planning in the country, and were discussed in the context of the change in the social structure of the country. As a result of the evaluations, it was determined, the issues in the journal can play active roles not only in solving spatial problems, but also in solving many problems regarding the society itself.
Keywords: Physical planning, planning in Turkey, Journal of Planning, 2003-2019
PLANLAMA DERGİSİ, 2021
Özünde insan için tasarlanan mekân, özellikle de kentsel kamusal mekân devingen bir yapıya sahipt... more Özünde insan için tasarlanan mekân, özellikle de kentsel kamusal
mekân devingen bir yapıya sahiptir, zaman içinde dönüşür. Mimari
mekân tek bir birey için tasarlanırken kentsel mekân toplumun
ortak beklentilerini karşılamak üzere tasarlanır ve bu süreçte
toplumsal tercihler belirleyici olur. Tercihleri etkileyen en önemli
değişkenlerden biri ise kuşaklardır. Bu kapsamla çalışmanın amacı
içinde bulunduğumuz dönemde bir arada yaşayan, toplumu oluşturan X, Y ve Z kuşaklarının kentsel kamusal mekândan beklentilerinin ve bu beklentilerin ne ölçüde ve ne yönde değiştiğinin
ya da değişmediğinin, bu değişimin nedenlerinin karşılaştırmalı
bir bakış açısıyla belirlenmesidir. Çalışma kuşakların kamusal
mekândan beklentilerinde ve mekânı kullanım şekillerinde farklılıklar olduğu hipotezinin sınanması üzerine kurgulanmıştır. Alan
çalışması Giresun’da gerçekleştirilmiş ve X, Y ve Z kuşaklarının
her birini temsil eden, 30’ar kişi ile toplam 90 anket yapılmıştır.
Anket sonucu elde edilen veriler karşılaştırılarak, kuşakların tercihleri belirlenmiş, nedensellikleri çözümlenmiştir. Böylece kentsel kamusal mekâna yönelik tasarım kararlarını etkileyecek yeni
bakış açıları ve öneriler oluşturmaya yönelik bir tartışma ortamı
yaratılmıştır
Sanat ve Tasarım Dergisi, 2021
Cumhuriyet modernleşmesi, modern ve ulusal bir devlet sisteminin temsili olarak; Anadolu’nun sahi... more Cumhuriyet modernleşmesi, modern ve ulusal bir devlet sisteminin temsili olarak; Anadolu’nun sahip olduğu içsel bileşenlerin, toplumsal yapının, topoğra k özelliklerin ve en önemlisi zamansal bileşenlerin belirlediği yeniden inşa sürecinin ideolojik temelini oluşturur. Bu kapsamda merkezin ardından sınırlı bir içerikle ve ardıl zamanlarda periferi kentlerinde; farklı anlamlarla varlık bulan, yerellikleri ile harmanladıkları kendi modern oluşlarını ortaya koyan bu uygulamalar, Cumhuriyet ideolojisinin evrimini anlatırken modern mimarlık ve planlama tarihinin de tanıklığını yapmışlardır. Bugün, Anadolu’nun periferisine bakarak merkezi anlamak ya da zamansal ardıllıkları bağlamında tersine bir okuma gerçekleştirmek mümkündür. Bu nedenlerle çalışmanın amacı; homojen, ölçülebilir, genellenebilir kabuller içeren merkez odaklı mimarlık yazımının dışında; çelişkileri, karmaşıklıkları, bilinmezleri ile periferideki yerel odaklı modernleşme deneyimini açığa çıkarmak ve modern mimarlık tarihine katkı sağlamaktır. Anadolu’nun periferisindeki Giresun çalışmanın odağına yerleştirilmiş, 1930- 1980 aralığında inşa edilmiş kamu yapıları ve kentsel düzenlemeler Cumhuriyet modernleşmesinin uygulamaları olarak merkez-periferi paradigması ekseninde değerlendirilmiştir. Bu kapsamla kentte halen varlığını sürdüren yapılara odaklanan çalışmada yapılar; modernleşme sürecini tanımlayan olguların yereldeki temsili üzerinden “ideoloji”, “ideal” ve “kalkınma” olarak belirlenen üç kavramla ilişkili gruplanmış, her grubun benzeşen ya da farklılaşan yönleri dönemsel gelişmeler bağlamında irdelenmiştir. Böylece, merkezin periferiye müdahalesi ve periferi kentlerde izlenen modernleşmenin yerel açılımları; Giresun odağında tartışılabilmiş, kendine modern mimarlık tarihi araştırmalarında yer bulamayan bir kent ve yapıları literatüre kazandırılmıştır.
İDEALKENT, 2020
Bu çalışmanın amacı; Cumhuriyet ideolojisinin periferide konumlanmış bir kent olarak Gire-sun ken... more Bu çalışmanın amacı; Cumhuriyet ideolojisinin periferide konumlanmış bir kent olarak Gire-sun kent mekanındaki izlerini aramaktır. Kente ve mimariye özgü her düşünme eylemi ve uy-gulama; merkez eksenli ideolojik yaklaşımların yanı sıra kentlerin kültürleri, coğrafyaları ya da yerel aktörlerinden beslenmektedir. Giresun da, Anadolu kentlerinin genelinde gözlenen ideo-loji eksenli modernleşme sürecini yerel ölçekteki gelişmeler doğrultusunda yaşamış bir kenttir. Kentteki modernleşme çabaları ve uygulamaları bir taraftan merkezin öngörüleri ve ideolojisi ile biçimlenirken diğer taraftan merkezden bağımsız bir deneyim ve duyarlılıkla uygulamaya konulmuş; kente özgü kültürel, ekonomik ya da coğrafi koşullar bağlamında gerçekleşmiştir. Bu bakışla, Cumhuriyet ideolojisinin mimari ve kültürel faaliyetler üzerinden periferide yaygın-laştırılmaya çalışıldığı, imar hareketlerinin ivmelendiği 1930-1940 aralığı çalışmanın zaman-sal odağıdır. Cumhuriyet ideolojisi, Giresun kentine ve mimariye ilişkin somut semboller ve toplumsal dönüşümü ivmelendiren kültürel faaliyetler ile paralel bir biçimde okunmaya çalışıl-mıştır. Anadolu'nun en eski yerel gazetelerinden Yeşilgiresun Gazetesi çalışmanın odağına yerleştirilmiş, Cumhuriyet ideolojisinin kentteki izleri göstergebilimsel çözümleme yöntemi kullanılarak mekana ve kültüre ilişkin haberler üzerinden anlamlandırılmaya çalışılmıştır.
ICONARP International Journal of Architecture and Planning, 2020
Purpose The purpose of the study is to discuss the Government houses erected in the latter Ottoma... more Purpose The purpose of the study is to discuss the Government houses erected in the latter Ottoman period, and the administrative centers erected in time by other public buildings located around over the changes they made to the urban space and in particular over the Giresun province periodical as a necessity and symbol of administrative modernization. Design/Methodology/Approach Giresun's modernization experience on the periphery was conducted by a periodic reading. The Late Ottoman Period is defined as the 'First Steps of Modernization (the end of the 19th century)'; the first years of the Republic as the 'Fundamental Modernization (the early 20th century)'; today is defined as 'New Searches / Tendencies in Modernization (late 20th-21st century)'. The method of the study was determined by the collection of verbal, written, and visual data Type the design/methodology/approach of the paper here. Findings Buildings that were built, demolished, or changed their function in each period in the context of their own historical conditions, are part of the city's modernization process. Accordingly, the administrative center, which was erected during the Ottoman period, continued its functional and symbolic meaning for many years, but has recently started to lose this feature and its structural quality and meaning. Research Limitations/Implications Giresun is placed in the center of the study as a township in the Trabzon province in the late Ottoman period, and as a small port city in the Republican Age. The study focuses on the period from the late period of the Ottoman period to the present. Originality/Value Today, the building, which has begun to lose its effect, despite its urban, architectural, and symbolic value, should be evaluated in a way that respects the public interest and should continue to preserve its rightful value as an important part of the urban memory. This study is unique with contribution to studies related to a city that has not been placed in many urban, architectural, and historical studies and with its potential to increase sensitivity to periodical buildings in the city as one of the parts that complement the city's culture and identity.
Megaron YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ E-DERGİSİ, 2020
Mimarlık; mekân tasarlamanın ötesinde, fiziksel, toplumsal ve kültürel çevreden, insandan ve ihti... more Mimarlık; mekân tasarlamanın ötesinde, fiziksel, toplumsal ve kültürel çevreden, insandan ve ihtiyaçlarından etkilenen, böylece farklıla-şan çok yönlü bir alandır. Dolayısıyla mimarlık, toplumsal alandaki her türlü gelişim, değişim ve dönüşümle sıkı bağ kuran, aynı zamanda değiştirme ve dönüştürme gücüne sahip somut bir üretim alanıdır. Bu nedenle bir toplumdaki mimari üretimi anlamak için öncelikle toplumsal yapının dinamiklerini çözümlemek gerekir. Bu kapsamla çalışmanın amacı Türkiye'de güncel mimarinin gelişimini, toplumsal yapının değişen-dönüşen dinamikleri ve bu dinamiklerin mimariye kazandırdığı yeni boyutlar üzerinden okumayı ve değerlendirmeyi olanaklı kılan bir yöntem önerisinin geliştirilmesi ve böylece mimarinin dönemsel olarak temsil ettiklerinin belirlenebilmesidir. Bu dönem-sel değerlendirmeler Türkiye mimarlığını temsil etme niyeti taşıyan ve mimarinin kamusallaşmasını sağlayan, aynı zamanda Türkiye mi-marlığına kaynaklık eden bir arşiv niteliği taşıyan "Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Kataloğu" üzerinden gerçekleştirilmiştir. Öte yandan değerlendirilen toplumsal yapı verileri nitel karaktere sahip sosyal bilimlerle ilişkili verilerdir. Dolayısıyla önerilen yöntem daha çok sosyal araştırmalarda kullanılan nitel araştırma yöntemleri üzerine kurgulanmıştır. Genel anlamda sistemlilik esasına dayanan yöntem; birbirini takip eden, verilerin toplanması, gruplanması, azaltılması, çakıştırılması ve tartışılmasını içeren, geri dönüşlere olanak sağlayan, gruplama-tanımlama, özetleme-kodlama, çakıştırma-ilişkilendirme ve değerlendirme olarak tanımlanan dört aşamadan oluşmaktadır. Çalışmada bu aşamalar akış şeması üzerinde tanımlanmış, her aşama detaylandırılmış ve tek bir dönem kataloğu üzerinde örneklenerek açıklanmıştır. Anahtar sözcükler: Toplumsal yapı; Türkiye mimarlığı; Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Kataloğu. ÖZ Beyond designing space, architecture is a versatile field which is influenced from physical, social and cultural environment, from people and their needs. Therefore, architecture is a tangible production field which has tight bonds with every kind of development, change and transformation in the society and at the same time has the power of changing and transforming. So in order to understand the architectural production in a society, first of all we need to analyse dynamics of social structure. In this scope, the aim of this study is to propose a method suggestion which enables evaluation of development of current architecture, changing-transforming dynamics of social structure and analyse them through new dimensions introduced to architecture and to determine the representations of architecture periodically. These periodical evaluations were carried out through "Catalogue of National Architecture Exhibition and Prizes" which has the aim of representing Turkish architecture and enable nationalization of architecture. The reason is that the event serves as a resource of Turkish architecture and has the archive attribute. On the other hand, these social structure data are related with social sciences and have qualitative characteristics. Therefore the method proposed was mostly arranged on qualitative research methods used in social researches. The method which is basically based on systematic is composed of four stages defined as grouping-defining, summary-coding, superposition and evaluation which includes gathering, grouping, decreasing, superposing and discussing subsequent data. In the study these stages were defined on flow chart, every stage was detailed and explained on each period catalogue with examples.
IJAUS, 2018
Ideology is accepted in many studies as a notion, which tallies one-to-one with politics. That’s ... more Ideology is accepted in many studies as a notion, which tallies one-to-one with politics. That’s because politics
points out a situation that is instrumentalised by the ideology for the implementation. The governing power
implements its own ideological structure with political decisions. And the objectivation of these political
decisions in the public area, its transmission to the society and the individual is performed through
architecture.
Tanyeli (2015) explains the relation between architecture, politics and ideology as follows; ”The habitual
historiographic approach is that first definitions are brought forward on the ideological and political platform
and architecture establishes spaces based on these”. Considering the fact that the general fiction of
architecture is built on the space; then is the space, particularly the public space, a stage, where the political
ideologies of the government are presented. The government applies on this stage the architectural style it has
created and supports this style with laws.
In this context, when we examine the Turkish political history attract the 2000s the attention as a period,
where the efficiency of political ideologies were felt intensively. That’s because the 2000s point on a period,
where the modernist republican ideology was intensively criticized and a relative break from the republican
ideology was experienced by time. This period has a more differentiated appearance compared with previous
period in political, economic and socio-cultural aspects. These differences are lead by the policies applied since
more than ten years by a political party, which describes itself as conservative democrat but is associated by
some researchers with the idea of Political Islam and has an Islamic and conservative approach. And the
attention attracting feature of the policies in question is that it prefers a historicist and able to be defined as
Neo-Ottoman approach instead of the modernist republican ideology. These preferences, able to be seen
intensively in the social and cultural area, can also clearly be seen in the architectural character of the public
spaces.
The policies in question are being intensively observed particularly in Ankara, which is the urban, public space
of the republican ideology. Ankara is a republic city; it is planned according to the policies of the modern
republican ideology. It attracts the attention with its urban-public spaces, where the reflections of the political
IJAUS 3,3 – 3,4
48
ideologies of every period on architecture are intensively and primarily observed. While this trend was
followed from the planning of the whole city to the design of public buildings with the modernist ideology
during the first years of the republic, the construction of the first commercial skyscraper building, the Emek
Building (1950), representing a Turkey with changing expectations and world-view with the transition to the
multi-party period can be shown as a sample for this situation.
Therefore, the study aims to examine the urban-public space architecture as an object of the political ideology
specific to Ankara. It will be dealt with the evolutional process Ankara experienced from the modernist
republican ideology until present and what changes the ideologies dominating the last period caused on the
architecture of the public space.
The study in question includes a two-dimensional assessment of the change of the urban-public space. The first
of these is the examination of the architectural attitude dominating the public buildings of the last period, and
the second is the assessment of the background of the destruction of modernist building, of which the most
were constructed during the first years of the republic. (It will not dealt here with the central and local
administration dimension of the implementations. That’s because the same conception is dominating the
process in question.) It will be tried as a result of the conducted assessments to determine the changes to the
architectural features of the urban-public spaces and policies in Ankara and evaluations regarding the future of
the city in social, cultural, economic and political terms will be made.
Keywords: Ideology, politics, architecture, Turkey, public buildings, with 2000
İDEALKENT, 2018
Bu makale, Osmanlı’nın son dönemindeki batılılaşma reformlarının ve Cumhuriyet döneminde ideoloji... more Bu makale, Osmanlı’nın son dönemindeki batılılaşma reformlarının ve Cumhuriyet döneminde ideolojik olarak benimsenen modernizm idealinin kentlerdeki mekansal değişime etkisini, tarımsal bir ürün üzerinden okunmasını amaçlamaktadır. Bu eksende Osmanlı’dan Cumhuriyet’e sosyal, kültürel, ekonomik gelişiminin büyük bir bölümünü tarımsal bir ürün olarak fındığa dayandıran Giresun ve fındığın kent mekanına yansımaları çalışmanın konusu olarak belirlenmiştir. Fındığın üretilmesini, işlenmesini, endüstrileşmesini ve kent mekanına yansımasını kapsayan süreç; Os- manlı’nın son dönemindeki sanayileşme (1842-1923), Erken Cumhuriyet dönemindeki koopera- tifleşme ve kurumsallaşma (1923-1950), 1950 sonrası liberal ekonomi politikaları, fabrikalar ve sanayi yerleşkeleri ile kalkınma (1950-1980) olmak üzere üç dönem üzerine kurgulanmıştır. Ken- tin geleneksel dokusundan modern bir kent dokusuna evrildiği yaklaşık yüz yıllık süreçte; önce tokmak ve değirmenin kullanıldığı iç hanelerin, motorla ve elektrikle çalışan fındık fabrikalarına dönüşmesi; Fiskobirlik, Fındık Araştırma, Fındık Borsası gibi fındığın gelişimi için birer itici güce sahip kurumların kurulması; son olarak da bu kurumların mimari yapıları ve bir 20.yy. sanayi yerleşkesi olarak tanımlanabilecek Fiskobirlik Entegre Tesislerinin kent mekanına eklenmesi kro- nolojik bir düzende tartışılmıştır.
Artium, 2019
Yılda iki kez yayınlanan hakemli bir dergidir. Artium (2147-6683) Şubat ve Ağustos aylarında olma... more Yılda iki kez yayınlanan hakemli bir dergidir. Artium (2147-6683) Şubat ve Ağustos aylarında olmak üzere yılda iki kez yayınlanan, kör hakemlik yöntemi ile gözden geçirilen uluslararası akademik bir dergidir. Artium, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi tarafından yayınlanmaktadır. Açık erişimli olan Artium dergisi, bilginin serbest dolaşımı ve yaygınlaştırılmasına katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Derginin temel hedefi teorik, araştırma ve uygulama odaklı çalışmaları desteklemek, araştırmalarda kaliteyi arttırmak ve ulusal ve uluslararası akademik araştırmaların karşılıklı paylaşımını teşvik etmektir. Artium, mimarlık, planlama, tasarım ve sanat alanlarındaki özgün araştırmalar üzerinde odaklanmaktadır. Bununla birlikte mimarlık ve planlama alanlarındaki uygulama çalışmalarının da yayınlanmasını teşvik etmektedir.
Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2019
INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL AND HUMANITIES SCIENCES, 2017
Özet Göç, nedenleriyle sonuçlarıyla Anadolu'da her dönem toplumsal yapıyı şekillendiren en önemli... more Özet Göç, nedenleriyle sonuçlarıyla Anadolu'da her dönem toplumsal yapıyı şekillendiren en önemli etkenlerden biri olmuştur. Kimi zaman savaş, kimi zaman bulaşıcı hastalıklar, kimi zaman ekonomik ya da politik nedenlerle gerçekleştirilen göç, nedeni ne olursa olsun hem göç edeni, hem de göç edilen yerdeki yerli halkı başta sosyolojik ve ekonomik olmak üzere her açıdan etkilemiştir. Bu bağlamda Kurtuluş savaşı sonrası Lozan'da imzalanan sözleşme ile Yunanistan ile Türkiye arasında gerçekleştirilen karşılıklı göç (mübadele), Cumhuriyet döneminde gerçekleşmiş en kapsamlı göç hareketlerinden biri olarak tarihte yerini almıştır. Bu sözleşmeye göre, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan Rum halk ile Yunanistan sınırı içerisinde yaşayan Türk halk arasında zorunlu bir nüfus mübadelesi gerçekleştirilmiş, yüz binlerce kişi bu zorunlu göç sonucu doğdukları toprakları bırakıp "mübadil" olarak yabancısı oldukları topraklarda yaşamaya başlamışlardır. Mübadiller hem yeni vatanlarına uyum sağlamaya çalışmış, hem de sahip oldukları kültürü yaşatmaya çabalamışlar; bu süreçte de yerli halk ile sürekli bir etkileşim içerisinde olmuşlardır. Bu durum toplumsal yapıyı şekillendirmiş, daha net bir ifadeyle dönüştürmüştür. Bu dönüşümün yansımaları ekonomik, sosyal, politik ve özellikle kültürel alanda izlenmekle beraber, kentte yeni mekansal çözümlemeleri de beraberinde getirmiştir. Farklı fonksiyonlar kentte yer almaya başlamış, yeni yönelimler ve öncelikler az ya da çok kent gelişimini etkilemiştir. Mübadele sonrası kentsel mekanda meydana gelen bu değişim/dönüşüm ve yönelimler cumhuriyet döneminde Anadolu'da kentsel mekanın şekillenmesinde rol oynamış faktörlerden biridir. Bu nedenle kentte yaşanan değişim/dönüşüm ve yönelimlerin irdelenmesi çalışmanın konusunu oluşturmuştur. Çalışma alanı olarak Giresun/Bulancak ilçesi seçilmiştir. Çünkü Giresun ve ilçesi Bulancak, geçmişte Karadeniz'de Rum nüfusunun yaşadığı, mübadele sonrası ise mübadillerin iskan edildiği yerleşimlerdendir. Çalışma, belirlenen örneklem alanda mübadele sonrası kent merkezi kentsel mekanında meydana gelen değişimlerin/dönüşümlerin kentsel mekanı oluşturan bileşenler bağlamında değerlendirilmesini hedeflemektedir.
ULUSLARARASI HAKEMLİ TASARIM VE MİMARLIK DERGİSİ, 2019
Conference Presentations by Selin Karaibrahimoğlu
ARCHIST 2013 POLITICS IN THE HISTORY OF ARCHITECTURE AS CAUSE AND CONSEQUENCE PROCEEDING BOOK, 2013
Mimarlık insan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir disiplin olmasının yanı sıra politik, ekono... more Mimarlık insan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir disiplin olmasının yanı sıra politik, ekonomik ve sosyokültürel ortamın dinamiklerini yansıtan somut bir yapıdır. Mimarinin etkileşim içinde olduğu bu yapılardan politik yapı diğer etkenlerden farklılaşmaktadır. Bunun nedeni ülkemizde politik yapının hem ekonomik, hem de sosyo kültürel yapıyı şekillendiren bir güce sahip olmasıdır. Dolayısıyla Türkiye’de politik yapının her zaman mimari ile iç içe olduğunu söylemek doğru bir saptama olacaktır.
Bu bağlamda Türkiye mimarlığı ele alındığında ülkenin çalkantılı politik yapısına bağlı olarak değişen kendine has dinamiklere sahip bir yapı olduğu dikkat çekmektedir. Örneğin cumhuriyetin ilk yıllarında ideolojik olarak kabul edilen modern toplum kavramı mimaride forma bürünerek empoze edilmeye çalışılmıştır. Bu nedenle Atatürk Osmanlı geçmişine sıkı sıkı bağlı olan İstanbul yerine yeniden inşa edilebilecek bir taşra şehri olan Ankara’yı başkent ilan etmiştir. 1. Ulusal Mimarlık Akımı bu düşüncelerle oluşturulmuştur. 1930’lar ise modernizmin kendi kültürümüzle ilişkili olması gereğinin hissedildiği bir dönem olarak dikkat çeker.2. Ulusal Mimarlık Akımı bu düşüncelerle Anadolu mimarisinin yeniden yorumlanması fikrine bağlı olarak oluşturulmuştur. 1950’ler ise çok partili döneme geçişin yaşandığı, yapılan seçimlerde DP’nin ezici çoğunlukla tek başına iktidar olduğu bir dönemdir. Bu dönemde ülke kapitalist düzene katılmış, yönünü ABD’ye dönmüştür. Bu durum beraberinde köyden kente göçü getirmiştir. Bu yapı mimaride uluslararası uslubun yaygınlaşması, özel sektörün söz sahibi olmaya başlaması şeklinde kendini göstermiştir. 1960’lar ise darbe sonrası göreceli liberal bir anayasanın hazırlandığı, eğilimlerin, fikirlerin çeşitlendiği, daha liberal, uluslararasıcı ve çoğulcu bir kültür ortamının oluştuğu bir dönem olarak dikkat çeker. Yine bir askeri darbe ile başlayan 80’li yıllar ise küreselleşmenin yoğun olarak hissedildiği, muhafazakarlığın tırmanışa geçtiği bir dönem olarak karşımıza çıkar. Bu durumun mimariye yansıması kimlik söylemine yatkın bir yapı olan postmodernizmin yükselişi ve Osmanlı/İslam bileşenini vurgulayan yapıların tasarlanmaya başlanması şeklinde olmuştur. 90’larda ise ülkede siyasal islamın yükselişi devam etmiş, mimarideki yansıması daha da yoğun olarak görülmeye başlamıştır. Verilen bu örneklerden de anlaşılacağı gibi Türkiye mimarlık tarihini Türkiye Politik tarihinden bağımsız olarak ele alınması mümkün değildir.
Çalışmanın konusunu oluşturan 2000’li yıllar ise ülkenin politik, ekonomik ve sosyokültürel açıdan önceki dönemlere görece daha farklı bir profile sahip olduğu bir dönem olarak dikkat çekmektedir. Bu farklılıkların başında ilk defa siyasal İslam fikri ile ortaya çıkmış, İslami ve muhafazakar kimlikli bir partinin tek başına iktidara gelmesi sayılabilir. Bu partinin 10 yılı aşkın bir süredir iktidardaki yerini koruyor olması da dönemin bir diğer dikkat çekici ve baskın özelliğidir. Bu anlamda bu dönemde siyasal iktidar ülkenin toplumsal yapısını oluşturan her alanda etkin bir role sahip olmuştur. Bu bağlamda 2000’li yıllarda politik alandaki bu baskın yapının mimari alandaki etkileri incelemeye değer görülmüş, çalışmanın konusu olarak belirlenmiştir.
ABSTRACT
it would be appropriate to specify that the actions of the architect and architecture are closely monitored and guided by those who have the energy throughout the history of architecture. For this reason, architectural spaces are aging, but unchanging witnesses in the period to which they belong. (Tekeli, 2011). The elected politician acts with the logic of the property owner, finds power in himselfto make aesthetic judgments about the architectural structure, therefore, the characteristics of identity of the target makers come to the fore. Within the scope of this declaration, in terms of the characteristics of identity of target makers in Turkey, the question of how the political context post-2000 affect the architectural environment will be tried to answered over the architectural spaces and events.
4.Uluslararası Sanat ve Tasarım Eğitimi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2021
ÖZET 2019’un son döneminde Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan koranavirüs (COVİT-19 virüsü), hızl... more ÖZET
2019’un son döneminde Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan koranavirüs (COVİT-19 virüsü), hızla
yayılarak dünyanın tamamını etkisi altına aldı. Ülkeler arasındaki kolay ve hızlı ulaşım bağlantıları ve
kentleşme dinamikleri, hastalığın yüksek bulaş oranı hasta sayılarının yanı sıra ölüm sayılarının da hızla
artmasına neden oldu. Tüm insanlığın sağlığını tehdit eden bu durum, Dünya Sağlık Örgütü’nün küresel
ölçekli pandemi ilanını gerekli kıldı. Hastalığın yayılımını durdurmanın en etkili yollarından birinin
insanlar arası teması minimize etmek olduğunun belirlenmesi üzerine, toplumsal yaşamı etkileyen bir
dizi koruma önlemi alındı. Yerel ölçekte farklılıklar gösterse de bu önlemlerin ortak noktası dışarı
çıkma kısıtlamaları ve sosyal mesafenin korunması yönündeki uygulamalar oldu. Şüphesiz ekonomiden
eğitime, sosyal yaşamdan yönetime pek çok alanda etkisi hissedilen toplumsal bir dönüşümün
gerçekleştiği bu süreçte, kent mekânı pek çok tartışmanın baş aktörü konumuna gelmiştir. Özellikle
kentlinin fiziksel varlık gösterirken sosyalleştiği, kendini kentin bir parçası olarak hissettiği kentsel
kamusal mekân yalnızlaşmaya, kentli ile fiziksel bağını koparmaya başlamıştır. İçinde fiziksel olarak
varlık gösterirken dâhi kentlinin yeniden inşa ettiği, semboller ve anılar aracılığı ile yeni anlamlar ürettiği
bir algı ortamı olarak kentsel kamusal mekânın böylesi bir süreçten etkilenmemesi beklenemezdi.
Halen devam eden sürecin ne zaman biteceği, etkilerinin ne kadar süreceği belirsiz olsa da, bu geçici
durumun kentsel kamusal mekânın anlamı ile ilgili yeni yaklaşımlara zemin hazırladığı açıktır. Ancak
bu etkiyi bir anlam yitirilişi olarak değil, yeni anlamlarla yeniden üretmek olarak kavramak ve değerlendirmek;
değişen davranış biçimlerinin sonucu oluştuğunun bilincinde olmak ona göre yeni tasarım
kararları almak gelecekte kentlerin yaşatılabilmesinin bir gereğidir.
Bu bakışla çalışmanın amacı pandemi sürecinde fiziksel ve işlevsel olarak farklılaşmaya başlayan kentsel
kamusal mekânının anlamsal ve duyumsal değişiminin tartışılmasıdır. Değişen toplumsal dinamikler,
insan algısı ve mekânın değişen anlamı üzerine kurgulanan çalışmada anket çalışması gerçekleştirilmiştir.
Salgının kısıtlılıkları nedeniyle çevrimiçi gerçekleştirilen ankette; kişilerin pandemi sonrası kamusal
mekâna yükledikleri anlamları, mekâna yönelik yeni beklentilerini, yeni kentsel eşiklerin kavranma
düzeyini ve mekânsal imgelere yaklaşımlarını açığa çıkarmayı amaçlayan önermelere yer verilmiştir.Ankette yanıtlayanların görüş ve duygularını ölçmek için sıklıkla kullanılan 3’lü likert tipi önermeler
hazırlanmıştır. Çalışma kapsamında cinsiyet ve yaş dağılımı açısından dengeli dağılım gösteren 100 kişi
anketi cevaplandırmıştır. Anket sonucu elde edilen veriler kentsel kamusal mekânın fiziksel bileşenleri
ile ilişkilendirilerek değerlendirilmiş ve çözümlenmiştir. Böylece pandemi sonrasında kentsel kamusal
mekâna yönelik tasarım kararlarını etkileyecek öneriler geliştirilebilmiştir.
Anahtar Kelimeler: pandemi, kentsel kamusal mekân, mekânın anlam, kent
ABSTRACT
Coronavirus (COVID-19 virus), which appeared in Wuhan, China in late 2019, spread rapidly, and
affected the entire world. The easy and fast infection routes and urbanization dynamics among countries,
and the high infection rates of the disease caused that the number of patients and deaths increased
rapidly, and threatened the health of all humanity, requiring that the World Health Organization
declared it a global pandemic. When it was determined that one of the most effective ways to stop
the spread of this disease was to minimize human contact, a number of protection measures that
affected social life were taken, which differed on a local scale. The thing these measures had in common
were the restrictions on going out and practices for maintaining social distancing. No doubt,
in this process, which involved a social transformation with effects on many areas from economy to
education, from social life to management, the urban sphere became the main factor in many discussions.
Especially the urban public sphere, where the urban resident socialized while showing physical
existence and feeling as part of the city, started to become lonely and to break its physical connection
with the urban resident. It would be not possible to expect that urban public sphere was not affected
by such a process as a perception medium in which the urban resident rebuilt and reproduced new
meanings through symbols and memories while physically living in it. Although it is not clear when
this ongoing process will end and how long its effects will last, it is clear that this temporary condition
will prepare the ground for new approaches on the meaning of urban public sphere. However, it is a
requirement to evaluate this effect not as a loss of a meaning, but to comprehend and evaluate it as
a reproduction with new meanings, being aware of the fact that it occurs as a result of the changing
behavioral patterns, and making new design decisions accordingly to make cities live in the future.
With this viewpoint, the purpose of the study was to discuss the semantic and sensory changes in
urban public sphere, which began to differentiate physically and functionally in the pandemic process.
A survey was carried out in the present study, which was based on changing social dynamics, human
perception, and changing meaning of the sphere. In this survey, which was conducted online because
of the limitations of the pandemic, propositions aimed to determine the meanings that people
associated public sphere with after the pandemic, their new expectations regarding the urban sphere,
the comprehension level of the new urban thresholds, and their approach to spatial images. The
propositions were prepared according to the 3-Point Likert-type, which is often used to measure the
opinions and emotions of respondents. A total of 100 people with a balanced distribution in terms
of gender and age answered the survey in the scope of the study. The data obtained as a result of
the survey were evaluated and analyzed by associating the data with the physical components of the
urban public sphere. In this way, recommendations were developed to affect the design decisions for
urban public sphere after the pandemic.
Keywords: pandemic, urban public sphere, meaning of space, urban
CULTURAL STUDIES ‘20, 2020
The aim of this study is to discuss Fiskobirlik Entegre and Aksu-Seka settlements built in Giresu... more The aim of this study is to discuss Fiskobirlik Entegre and Aksu-Seka settlements built in Giresun, a small Anatolian city, as a utopia of modernization. It is a question of the study whether it is possible to read these settlements built in Anatolia as a utopia in the extension of the modernization efforts of the Republic which is itself a utopian thought, or how it can be read as a utopia overlapped with the prevailing ideology. Utopias have been described as non-existing and impossible dreams on one hand, and on the other hand it has been accepted as a revolution against the existing order throughout history and its relation with ideology has been strengthened. When social order is disrupted and existing methods or laws do not work, ideology tends to develop utopian solutions and proposals. From this point of view, the forecast of the study is that Fiskobirlik Entegre and Aksu Seka settlements were designed similar to the ideal and social order that shapes the other industrial settlements built in different cities of Anatolia during the Republican period, where the modern is experienced and thus offers a living order that can be accepted as a prototype of the modernization utopia. These settlements were accepted as witnesses of the modernization and ideology of the republic and utopian traces in the search for modernity were sought.
Bildiriler Kitabı, 2019
VI. YILDIZ ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ
IV. Uluslararası Kent Araştırmaları Kongresi , 2019
Aksu-Seka Kağıt Fabrikası, Seka’nın planlı dönemdeki yatırım hamlelerinin üçüncüsü olarak, ülkeni... more Aksu-Seka Kağıt Fabrikası, Seka’nın planlı dönemdeki yatırım hamlelerinin üçüncüsü olarak, ülkenin gazete kağıdı ihtiyacını karşılamak üzere Giresun’da (1967) kurulmuştur. Zamanla kentin ekonomik gelişiminin yanı sıra mekansal gelişimini de etkileyerek kent belleğinde önemli bir yere sahip olmuştur. Diğer taraftan yakın tarihte (2005) yıkılışı, merkezi otoritenin kent mekanına, mimariye, koruma kanunlarına ve endüstri yapılarının korunmasına bakışını özetleyen bir örnektir. Ancak Aksu-Seka Kağıt Fabrikası’nın yitirilişinin ardından kuruma ilişkin arşiv belgelerine ulaşılamaması ya da ulaşılanların yetersiz olması kaybın sadece fiziksel değil aynı zamanda tarihsel bir boyutu olduğunun da göstergesidir. Bu nedenle “sözlü tarih araştırması” çalışmanın yöntemi olarak belirlenmiştir. Kollektif bellek ve kaydına katkı sağlayan çalışmalarda sıklıkla izlenen sözlü tarih yöntemi aracılığıyla, Aksu-Seka Fabrikası’nın tarihi, kültürel değeri, kentsel bağlamdaki yeri ve önemi tartışılmış; zamansal ve mekansal izleri mekanı deneyimleyenlerin sözlü anlatıları üzerinden değerlendirilmiştir. Kişisel tanıklık ve sözlü bilginin veri olarak değerlendirildiği çalışmada, bir endüstri yerleşkesi olarak AksuSeka’nın geçmişinin günümüz üzerinden yeniden okunması ile sahip olduğu dönemsel anlam ve sunduğu modern yaşam, kent hafızası üzerinden takip edilebilmiştir. Bu eksende farklı zaman dilimlerinde fabrikada çalışmış ya da çeşitli şekillerde fabrikayı deneyimleme olanağına sahip olmuş farklı meslek gruplarından kişilerle sözlü tarih görüşmeleri yapılmıştır. Görüşme yapılan kişilerden, deneyimledikleri bir mekan ya da duydukları, okudukları bir fabrika yapısı olarak Aksu-Seka’yı dönemsel koşulları ve kentin toplumsal gelişimi bağlamında ‘hatırladıkları’ üzerinden anlatmaları istenmiştir. Böylece ‘Sekalı’ların bireysel belleğinde kayıtlı gizil bilginin bir bütün olarak analizi yapılmış, kentin kolektif belleğinde yer eden bir endüstri yerleşkesinin geçirdiği süreç; mekansal, toplumsal ya da ekonomik parametreler üzerinden değerlendirmiştir.
DergiPark (Istanbul University), Apr 1, 2018
The presence of 'coast' or 'sea' gives the city its own character, while it enric... more The presence of 'coast' or 'sea' gives the city its own character, while it enriches the urban space in terms of functionality and also differentiates its conceptual dimensions. From a functional point of view, coasts are evaluated as a part of city that hosts different fields such as social and cultural activities, entertainment, recreation, trade, accommodation, etc. (Incedayı, 2006); and from a conceptual perspective, coast is defined as a space bordered by water and land components or the interface between these two components (Timmerman and White 1997). Therefore, the 'coastal cities', which have unique identity to the coast with a unique urban identity and culture, have unique problems. These problems are the concepts that explain the functional and conceptual value of the coast as well as the interrelated concepts in itself, such as the focal point of coast, components that generate coastal cities, loosing the coast, presence of human on the coast and the interventions on coastal cities. Particularly, the transport decisions as a result of bad plans and similar interventions on the coast "loose the coast" and cause the "loss of unique values for coastal cities". Recently, the 'Black Sea Coastal Road' where man-made interventions and their results have been clearly monitored has been the topic of much debate in this context. This led to the loss of the coastal city identity of all Black Sea cities (except for Ordu). The cities that had existence with the coast have moved far away from the coast because of the coastal road and this had a negative impact on urban life in terms of coast and city integration, and the life was transformed into a different concept. The coastal morphology, which is the main determinant of the urban and spatial structure, has been distorted and a new coastal morphology has been established with the filling areas (Usta, 2016) For these reasons, it has been determined that the study of Giresun and Ordu cities, which are located in close proximity to each other but where the coastal road passes through different axes according to the shore, is discussed in the context of the shore-specific 'functional' and 'conceptual' parameters. These parameters will be evaluated through comparative analysis tables including headlines such as 'order, movement, transportation, nature, topography, focus, perception, culture, identity' for both cities. In this way, it is aimed to discuss the results of urban unplanned interventions in the context of 'city and urban'.
TÜBA-KED Türkiye Bilimler Akademisi Kültür Envanteri Dergisi, 2023
Bu çalışma Erken Cumhuriyet Dönemi posta pullarında yer alan kente, kent mekânına ve mimariye ili... more Bu çalışma Erken Cumhuriyet Dönemi posta pullarında yer alan kente, kent mekânına ve mimariye ilişkin figürleri,
dönemin ideolojik arka planı ve modernizm algısı üzerinden irdelemeyi, figürlerin ardındaki sembolik anlamları
açığa çıkarmayı amaçlamaktadır. Posta pulları bir ödenti belgesi olmasının yanı sıra kendi ülkelerinin ideolojisinin,
kültürünün, milli geleneklerinin propagandasını yapma ve aynı zamanda da devletin çağdaş simgelerinden biri olma
işlevleri ile tasarlanırlar. Bu nedenle tarihsel sembollerden kültürel eserlere, milli kimlik unsurlarından, mimari
eserlere çok çeşitli unsurlar pullara konu edilebilmektedir. Dolayısıyla Cumhuriyetin ilanı ve sonrasında yaşanan
kökten, kapsamlı ve bütüncül değişim dönemini de pullar üzerinden takip etmek, ideolojik arka planını ve devletin
kendini anlatma çabasını pullarda kullanılan görsel temsiller üzerinden okuyabilmek mümkündür. Devlet yönetimi
tarafından reformların köktenci ve bütüncül bir içerikle gerçekleştirilmesi kadar, reformların sonucunda ortaya çıkan
mekânsal ve toplumsal değişimin kendi halkına ve dünyaya tanıtılmasının da aynı derecede önemsendiği ancak
sınırlı kitle iletişim araçları, ekonomik sıkıntılar ve ulaşım zorlukları nedeniyle tanıtım faaliyetlerinin oldukça kısıtlı
bir içerikle sürdürüldüğü Erken Cumhuriyet döneminde; metin ve görüntünün bir arada kullanıldığı, maliyeti düşük
ancak etki alanı büyük bir iletişim aracı olan posta pulları Cumhuriyet’in başardıklarını sunmanın ve anlatmanın en
etkili araçlarından biri olarak kabul edilmiştir. Bu kapsamla çalışmada Türk Pulları ve Antiyeleri Kataloğu veri olarak
kullanılmıştır.Erken Cumhuriyet dönemi olarak tanımlanan 1923-50 aralığında basılan, kent mekânını konu eden pullar analiz
edilerek üzerlerinde yer alan kente ilişkin figürlerin görsel biçimlenişlerinin ifade ettiği düz ve yan anlamlar belirlenmiş,
böylece devletin ürettiği mekânlar üzerinden dönemin koşulları bağlamında kendi imajını nasıl tariflediğine ilişkin
bir okuma denemesi yapılabilmiştir. Sonuç olarak ise posta pullarında kent mekânının olduğundan çok daha güçlü
bir ifade ile sunulduğu ve devlet ideolojisinin öngördüğü idealin simgesi haline geldiği belirlenmiştir.
MİMARİST DERGİSİ, 2022
ÖZ Bu çalışma biçimsel ve toplumsal değişkenler bağlamında 2000’li yılların Türkiye mimarlığını e... more ÖZ
Bu çalışma biçimsel ve toplumsal değişkenler bağlamında 2000’li yılların Türkiye mimarlığını eğilim açısından irdelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmada Ulusal Mimarlık Sergisi Katalogları veri olarak kullanılmaktadır. Bu amaçla 2000-2010 aralığında gerçekleştirilen beş Ulusal Mimarlık Sergisi Kataloğu mimari form açısından analiz edilmiştir. Dönemsel özellikleri nedeniyle önemli bir dönüşümün başladığı 2000-2010 aralığı çalışmanın zamansal odağı, bu yıllar arasında gerçekleştirilen Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri katalogları çalışmanın veri kompleksidir. Her katalogda çok fazla sayıda yapı yer alması nedeniyle veri kompleksinin sınırlandırılması gereği oluşmuş, makale kapsamında yapı dalı ödül adayı ve ödül alan projeler incelenmiştir. Bu kapsamla yapılar formlarını oluşturan biçimlenme yaklaşımları ile tanımlanmış, bunların dönemin toplumsal ve kültürel arka planını anlatan olaylarla ilişkilendirildiği bir kavramsal harita hazırlanmıştır. Daha sonra bu kavramsal harita üzerinden ilişkisellik durumu yapılar bağlamında tartışılmış, böylece çalışmaya konu edilen dönemin mimari eğilim olarak tanımlanabilecek özellikleri ile ilişkili bir okuma denemesi yapılabilmiştir.
ABSTRACT
Article about the National Architecture Exhibition Catalogs and social variables in the context of the 2000s Turkey aims to analyze the trends in terms of architecture. The temporal focus of the study is the beginning of an important transformation due to the periodic features between 2000-2010, and the National Architecture Exhibition Catalogs is the data complex. The focus of the study is on projects that are awarded and nominated in the category of construction in the catalogs. Architectural forms evolve as a social and cultural reflection of society. In this context, the buildings in the catalogs are defined by the shaping approaches that compose their forms and are associated with events that describe the social and cultural environment of the period. With such a reading supported by sample structures; coinciding with social and the spatial, and making an effort to show the tangible and significant relationship between the two; it was possible to make a general assessment on the tendencies of Turkey Architecture in 2000-2010.
Key words: National Architecture Exhibition, social structure, architectural form, architectural tendency
PLANLAMA DERGİSİ, 2022
ÖZ Bu çalışmanın amacı; 2003-2019 arasında Türkiye’de fiziki planlamanın kapsamını Planlama Dergi... more ÖZ
Bu çalışmanın amacı; 2003-2019 arasında Türkiye’de fiziki planlamanın kapsamını Planlama Dergisi üzerinden analiz etmek ve değerlendirmektir. Çalışmanın çıkış noktası; toplumsal yapıdaki değişim ve dönüşümle etkileşimli bir süreç içeren planlamanın gündeme getirildiği, tartışıldığı ortamlar üzerinden takip edilebileceği kabulüdür. Bu kabulle çalışma, uygulamalara ilişkin konuların yanı sıra planlamanın kavramsal içeriğinin, değişen anlamlarının hem akademik bakışla akademisyenler, hem de uygulayıcı gözüyle plancılar tarafından tartışıldığı bir ortam sunan Planlama Dergisi’nde yer alan makalelere odaklanmıştır. Şehir Plancıları Odası tarafından yayınlanan dergi, planlama alanına ilişkin dergiler arasında gerek sürekliliği, gerek kapsamı, gerekse bir meslek odası yayını olmasının kazandırdığı çok yönlü bakış açısı ve özgür tartışma ortamı ile öne çıkmaktadır. Çalışma kapsamında 1986’da yayın hayatına başlayan derginin düzenli, sürekli olarak yayınlanmaya başladığı 2003-2019 yılları arasında basılan 53 sayıda yer alan 519 makale incelenmiştir. Çalışmada öncelikle Türkiye’de 2003 sonrası planlamanın genel seyrine değinilerek ülkenin planlama gündemine yön veren unsurlar literatüre katkı sağlayan temel referanslarla ele alınmıştır. Çalışmanın özgün tarafını oluşturan planlamanın 2003 sonrası kapsamının Planlama Dergisi üzerinden irdelendiği bölümde ise öncelikle dergide yer alan makaleler içerik analizi yöntemiyle incelenmiş, makalelerin odaklandığı konular kronolojik düzende sıralanmıştır. Daha sonra bu konular ülkede planlamanın genel seyrini tanımlayan olaylarla paralel düzlemde çakıştırılarak okunmuş, ülkenin toplumsal yapısında meydana gelen değişim/dönüşüm bağlamında tartışılmıştır. Sonuç olarak ise Planlama Dergisi’nde yer alan, ülke gündemini etkileyen ya da ülke gündeminden etkilenen konuların; akademik yaklaşımları da arkasına alarak sadece mekânsal sorunların çözümünde değil, toplumla ilgili pek çok sorunun çözümünde etkin rol oynayabileceği ve aynı zamanda derginin ülke planlama gündemini takip eden bir arşiv olarak da irdelenebileceği belirlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: fiziki planlama, Türkiye’de planlama, Planlama Dergisi, 2003-2019
ABSTARCT
THE SCOPE OF PHYSICAL PLANNING BETWEEN 2003-2019 IN TURKEY: AN EVALUATION THROUGH THE JOURNAL OF PLANNIG
Abstract
The purpose of the study was to analyze and evaluate the scope of physical planning in Turkey between 2003-2019 through the Journal of Planning. The starting point of the study was the acceptance that planning, which includes an interactive process with the change and transformation in the social structure, can be followed through the settings where it is brought up and discussed. With this acceptance, the study focused on the articles in Journal of Planning, which provided a setting where the conceptual content and changing meanings of planning, and the subjects regarding applications, were discussed by academicians, who provided an academic viewpoint, and planners, who provided a viewpoint of implementers. The 519 articles in 53 issues published 2003-2019, when the journal started to be published regularly and continuously, were examined in the scope of the study. Firstly, the general course of planning in Turkey after 2003, that guided the country’s planning agenda were also discussed with basic references. In the section where the scope of the planning after 2003, was examined through the Journal of Planning Then, these issues were read on a parallel plane overlapping with the events that defined the general course of planning in the country, and were discussed in the context of the change in the social structure of the country. As a result of the evaluations, it was determined, the issues in the journal can play active roles not only in solving spatial problems, but also in solving many problems regarding the society itself.
Keywords: Physical planning, planning in Turkey, Journal of Planning, 2003-2019
PLANLAMA DERGİSİ, 2021
Özünde insan için tasarlanan mekân, özellikle de kentsel kamusal mekân devingen bir yapıya sahipt... more Özünde insan için tasarlanan mekân, özellikle de kentsel kamusal
mekân devingen bir yapıya sahiptir, zaman içinde dönüşür. Mimari
mekân tek bir birey için tasarlanırken kentsel mekân toplumun
ortak beklentilerini karşılamak üzere tasarlanır ve bu süreçte
toplumsal tercihler belirleyici olur. Tercihleri etkileyen en önemli
değişkenlerden biri ise kuşaklardır. Bu kapsamla çalışmanın amacı
içinde bulunduğumuz dönemde bir arada yaşayan, toplumu oluşturan X, Y ve Z kuşaklarının kentsel kamusal mekândan beklentilerinin ve bu beklentilerin ne ölçüde ve ne yönde değiştiğinin
ya da değişmediğinin, bu değişimin nedenlerinin karşılaştırmalı
bir bakış açısıyla belirlenmesidir. Çalışma kuşakların kamusal
mekândan beklentilerinde ve mekânı kullanım şekillerinde farklılıklar olduğu hipotezinin sınanması üzerine kurgulanmıştır. Alan
çalışması Giresun’da gerçekleştirilmiş ve X, Y ve Z kuşaklarının
her birini temsil eden, 30’ar kişi ile toplam 90 anket yapılmıştır.
Anket sonucu elde edilen veriler karşılaştırılarak, kuşakların tercihleri belirlenmiş, nedensellikleri çözümlenmiştir. Böylece kentsel kamusal mekâna yönelik tasarım kararlarını etkileyecek yeni
bakış açıları ve öneriler oluşturmaya yönelik bir tartışma ortamı
yaratılmıştır
Sanat ve Tasarım Dergisi, 2021
Cumhuriyet modernleşmesi, modern ve ulusal bir devlet sisteminin temsili olarak; Anadolu’nun sahi... more Cumhuriyet modernleşmesi, modern ve ulusal bir devlet sisteminin temsili olarak; Anadolu’nun sahip olduğu içsel bileşenlerin, toplumsal yapının, topoğra k özelliklerin ve en önemlisi zamansal bileşenlerin belirlediği yeniden inşa sürecinin ideolojik temelini oluşturur. Bu kapsamda merkezin ardından sınırlı bir içerikle ve ardıl zamanlarda periferi kentlerinde; farklı anlamlarla varlık bulan, yerellikleri ile harmanladıkları kendi modern oluşlarını ortaya koyan bu uygulamalar, Cumhuriyet ideolojisinin evrimini anlatırken modern mimarlık ve planlama tarihinin de tanıklığını yapmışlardır. Bugün, Anadolu’nun periferisine bakarak merkezi anlamak ya da zamansal ardıllıkları bağlamında tersine bir okuma gerçekleştirmek mümkündür. Bu nedenlerle çalışmanın amacı; homojen, ölçülebilir, genellenebilir kabuller içeren merkez odaklı mimarlık yazımının dışında; çelişkileri, karmaşıklıkları, bilinmezleri ile periferideki yerel odaklı modernleşme deneyimini açığa çıkarmak ve modern mimarlık tarihine katkı sağlamaktır. Anadolu’nun periferisindeki Giresun çalışmanın odağına yerleştirilmiş, 1930- 1980 aralığında inşa edilmiş kamu yapıları ve kentsel düzenlemeler Cumhuriyet modernleşmesinin uygulamaları olarak merkez-periferi paradigması ekseninde değerlendirilmiştir. Bu kapsamla kentte halen varlığını sürdüren yapılara odaklanan çalışmada yapılar; modernleşme sürecini tanımlayan olguların yereldeki temsili üzerinden “ideoloji”, “ideal” ve “kalkınma” olarak belirlenen üç kavramla ilişkili gruplanmış, her grubun benzeşen ya da farklılaşan yönleri dönemsel gelişmeler bağlamında irdelenmiştir. Böylece, merkezin periferiye müdahalesi ve periferi kentlerde izlenen modernleşmenin yerel açılımları; Giresun odağında tartışılabilmiş, kendine modern mimarlık tarihi araştırmalarında yer bulamayan bir kent ve yapıları literatüre kazandırılmıştır.
İDEALKENT, 2020
Bu çalışmanın amacı; Cumhuriyet ideolojisinin periferide konumlanmış bir kent olarak Gire-sun ken... more Bu çalışmanın amacı; Cumhuriyet ideolojisinin periferide konumlanmış bir kent olarak Gire-sun kent mekanındaki izlerini aramaktır. Kente ve mimariye özgü her düşünme eylemi ve uy-gulama; merkez eksenli ideolojik yaklaşımların yanı sıra kentlerin kültürleri, coğrafyaları ya da yerel aktörlerinden beslenmektedir. Giresun da, Anadolu kentlerinin genelinde gözlenen ideo-loji eksenli modernleşme sürecini yerel ölçekteki gelişmeler doğrultusunda yaşamış bir kenttir. Kentteki modernleşme çabaları ve uygulamaları bir taraftan merkezin öngörüleri ve ideolojisi ile biçimlenirken diğer taraftan merkezden bağımsız bir deneyim ve duyarlılıkla uygulamaya konulmuş; kente özgü kültürel, ekonomik ya da coğrafi koşullar bağlamında gerçekleşmiştir. Bu bakışla, Cumhuriyet ideolojisinin mimari ve kültürel faaliyetler üzerinden periferide yaygın-laştırılmaya çalışıldığı, imar hareketlerinin ivmelendiği 1930-1940 aralığı çalışmanın zaman-sal odağıdır. Cumhuriyet ideolojisi, Giresun kentine ve mimariye ilişkin somut semboller ve toplumsal dönüşümü ivmelendiren kültürel faaliyetler ile paralel bir biçimde okunmaya çalışıl-mıştır. Anadolu'nun en eski yerel gazetelerinden Yeşilgiresun Gazetesi çalışmanın odağına yerleştirilmiş, Cumhuriyet ideolojisinin kentteki izleri göstergebilimsel çözümleme yöntemi kullanılarak mekana ve kültüre ilişkin haberler üzerinden anlamlandırılmaya çalışılmıştır.
ICONARP International Journal of Architecture and Planning, 2020
Purpose The purpose of the study is to discuss the Government houses erected in the latter Ottoma... more Purpose The purpose of the study is to discuss the Government houses erected in the latter Ottoman period, and the administrative centers erected in time by other public buildings located around over the changes they made to the urban space and in particular over the Giresun province periodical as a necessity and symbol of administrative modernization. Design/Methodology/Approach Giresun's modernization experience on the periphery was conducted by a periodic reading. The Late Ottoman Period is defined as the 'First Steps of Modernization (the end of the 19th century)'; the first years of the Republic as the 'Fundamental Modernization (the early 20th century)'; today is defined as 'New Searches / Tendencies in Modernization (late 20th-21st century)'. The method of the study was determined by the collection of verbal, written, and visual data Type the design/methodology/approach of the paper here. Findings Buildings that were built, demolished, or changed their function in each period in the context of their own historical conditions, are part of the city's modernization process. Accordingly, the administrative center, which was erected during the Ottoman period, continued its functional and symbolic meaning for many years, but has recently started to lose this feature and its structural quality and meaning. Research Limitations/Implications Giresun is placed in the center of the study as a township in the Trabzon province in the late Ottoman period, and as a small port city in the Republican Age. The study focuses on the period from the late period of the Ottoman period to the present. Originality/Value Today, the building, which has begun to lose its effect, despite its urban, architectural, and symbolic value, should be evaluated in a way that respects the public interest and should continue to preserve its rightful value as an important part of the urban memory. This study is unique with contribution to studies related to a city that has not been placed in many urban, architectural, and historical studies and with its potential to increase sensitivity to periodical buildings in the city as one of the parts that complement the city's culture and identity.
Megaron YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ MİMARLIK FAKÜLTESİ E-DERGİSİ, 2020
Mimarlık; mekân tasarlamanın ötesinde, fiziksel, toplumsal ve kültürel çevreden, insandan ve ihti... more Mimarlık; mekân tasarlamanın ötesinde, fiziksel, toplumsal ve kültürel çevreden, insandan ve ihtiyaçlarından etkilenen, böylece farklıla-şan çok yönlü bir alandır. Dolayısıyla mimarlık, toplumsal alandaki her türlü gelişim, değişim ve dönüşümle sıkı bağ kuran, aynı zamanda değiştirme ve dönüştürme gücüne sahip somut bir üretim alanıdır. Bu nedenle bir toplumdaki mimari üretimi anlamak için öncelikle toplumsal yapının dinamiklerini çözümlemek gerekir. Bu kapsamla çalışmanın amacı Türkiye'de güncel mimarinin gelişimini, toplumsal yapının değişen-dönüşen dinamikleri ve bu dinamiklerin mimariye kazandırdığı yeni boyutlar üzerinden okumayı ve değerlendirmeyi olanaklı kılan bir yöntem önerisinin geliştirilmesi ve böylece mimarinin dönemsel olarak temsil ettiklerinin belirlenebilmesidir. Bu dönem-sel değerlendirmeler Türkiye mimarlığını temsil etme niyeti taşıyan ve mimarinin kamusallaşmasını sağlayan, aynı zamanda Türkiye mi-marlığına kaynaklık eden bir arşiv niteliği taşıyan "Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Kataloğu" üzerinden gerçekleştirilmiştir. Öte yandan değerlendirilen toplumsal yapı verileri nitel karaktere sahip sosyal bilimlerle ilişkili verilerdir. Dolayısıyla önerilen yöntem daha çok sosyal araştırmalarda kullanılan nitel araştırma yöntemleri üzerine kurgulanmıştır. Genel anlamda sistemlilik esasına dayanan yöntem; birbirini takip eden, verilerin toplanması, gruplanması, azaltılması, çakıştırılması ve tartışılmasını içeren, geri dönüşlere olanak sağlayan, gruplama-tanımlama, özetleme-kodlama, çakıştırma-ilişkilendirme ve değerlendirme olarak tanımlanan dört aşamadan oluşmaktadır. Çalışmada bu aşamalar akış şeması üzerinde tanımlanmış, her aşama detaylandırılmış ve tek bir dönem kataloğu üzerinde örneklenerek açıklanmıştır. Anahtar sözcükler: Toplumsal yapı; Türkiye mimarlığı; Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri Kataloğu. ÖZ Beyond designing space, architecture is a versatile field which is influenced from physical, social and cultural environment, from people and their needs. Therefore, architecture is a tangible production field which has tight bonds with every kind of development, change and transformation in the society and at the same time has the power of changing and transforming. So in order to understand the architectural production in a society, first of all we need to analyse dynamics of social structure. In this scope, the aim of this study is to propose a method suggestion which enables evaluation of development of current architecture, changing-transforming dynamics of social structure and analyse them through new dimensions introduced to architecture and to determine the representations of architecture periodically. These periodical evaluations were carried out through "Catalogue of National Architecture Exhibition and Prizes" which has the aim of representing Turkish architecture and enable nationalization of architecture. The reason is that the event serves as a resource of Turkish architecture and has the archive attribute. On the other hand, these social structure data are related with social sciences and have qualitative characteristics. Therefore the method proposed was mostly arranged on qualitative research methods used in social researches. The method which is basically based on systematic is composed of four stages defined as grouping-defining, summary-coding, superposition and evaluation which includes gathering, grouping, decreasing, superposing and discussing subsequent data. In the study these stages were defined on flow chart, every stage was detailed and explained on each period catalogue with examples.
IJAUS, 2018
Ideology is accepted in many studies as a notion, which tallies one-to-one with politics. That’s ... more Ideology is accepted in many studies as a notion, which tallies one-to-one with politics. That’s because politics
points out a situation that is instrumentalised by the ideology for the implementation. The governing power
implements its own ideological structure with political decisions. And the objectivation of these political
decisions in the public area, its transmission to the society and the individual is performed through
architecture.
Tanyeli (2015) explains the relation between architecture, politics and ideology as follows; ”The habitual
historiographic approach is that first definitions are brought forward on the ideological and political platform
and architecture establishes spaces based on these”. Considering the fact that the general fiction of
architecture is built on the space; then is the space, particularly the public space, a stage, where the political
ideologies of the government are presented. The government applies on this stage the architectural style it has
created and supports this style with laws.
In this context, when we examine the Turkish political history attract the 2000s the attention as a period,
where the efficiency of political ideologies were felt intensively. That’s because the 2000s point on a period,
where the modernist republican ideology was intensively criticized and a relative break from the republican
ideology was experienced by time. This period has a more differentiated appearance compared with previous
period in political, economic and socio-cultural aspects. These differences are lead by the policies applied since
more than ten years by a political party, which describes itself as conservative democrat but is associated by
some researchers with the idea of Political Islam and has an Islamic and conservative approach. And the
attention attracting feature of the policies in question is that it prefers a historicist and able to be defined as
Neo-Ottoman approach instead of the modernist republican ideology. These preferences, able to be seen
intensively in the social and cultural area, can also clearly be seen in the architectural character of the public
spaces.
The policies in question are being intensively observed particularly in Ankara, which is the urban, public space
of the republican ideology. Ankara is a republic city; it is planned according to the policies of the modern
republican ideology. It attracts the attention with its urban-public spaces, where the reflections of the political
IJAUS 3,3 – 3,4
48
ideologies of every period on architecture are intensively and primarily observed. While this trend was
followed from the planning of the whole city to the design of public buildings with the modernist ideology
during the first years of the republic, the construction of the first commercial skyscraper building, the Emek
Building (1950), representing a Turkey with changing expectations and world-view with the transition to the
multi-party period can be shown as a sample for this situation.
Therefore, the study aims to examine the urban-public space architecture as an object of the political ideology
specific to Ankara. It will be dealt with the evolutional process Ankara experienced from the modernist
republican ideology until present and what changes the ideologies dominating the last period caused on the
architecture of the public space.
The study in question includes a two-dimensional assessment of the change of the urban-public space. The first
of these is the examination of the architectural attitude dominating the public buildings of the last period, and
the second is the assessment of the background of the destruction of modernist building, of which the most
were constructed during the first years of the republic. (It will not dealt here with the central and local
administration dimension of the implementations. That’s because the same conception is dominating the
process in question.) It will be tried as a result of the conducted assessments to determine the changes to the
architectural features of the urban-public spaces and policies in Ankara and evaluations regarding the future of
the city in social, cultural, economic and political terms will be made.
Keywords: Ideology, politics, architecture, Turkey, public buildings, with 2000
İDEALKENT, 2018
Bu makale, Osmanlı’nın son dönemindeki batılılaşma reformlarının ve Cumhuriyet döneminde ideoloji... more Bu makale, Osmanlı’nın son dönemindeki batılılaşma reformlarının ve Cumhuriyet döneminde ideolojik olarak benimsenen modernizm idealinin kentlerdeki mekansal değişime etkisini, tarımsal bir ürün üzerinden okunmasını amaçlamaktadır. Bu eksende Osmanlı’dan Cumhuriyet’e sosyal, kültürel, ekonomik gelişiminin büyük bir bölümünü tarımsal bir ürün olarak fındığa dayandıran Giresun ve fındığın kent mekanına yansımaları çalışmanın konusu olarak belirlenmiştir. Fındığın üretilmesini, işlenmesini, endüstrileşmesini ve kent mekanına yansımasını kapsayan süreç; Os- manlı’nın son dönemindeki sanayileşme (1842-1923), Erken Cumhuriyet dönemindeki koopera- tifleşme ve kurumsallaşma (1923-1950), 1950 sonrası liberal ekonomi politikaları, fabrikalar ve sanayi yerleşkeleri ile kalkınma (1950-1980) olmak üzere üç dönem üzerine kurgulanmıştır. Ken- tin geleneksel dokusundan modern bir kent dokusuna evrildiği yaklaşık yüz yıllık süreçte; önce tokmak ve değirmenin kullanıldığı iç hanelerin, motorla ve elektrikle çalışan fındık fabrikalarına dönüşmesi; Fiskobirlik, Fındık Araştırma, Fındık Borsası gibi fındığın gelişimi için birer itici güce sahip kurumların kurulması; son olarak da bu kurumların mimari yapıları ve bir 20.yy. sanayi yerleşkesi olarak tanımlanabilecek Fiskobirlik Entegre Tesislerinin kent mekanına eklenmesi kro- nolojik bir düzende tartışılmıştır.
Artium, 2019
Yılda iki kez yayınlanan hakemli bir dergidir. Artium (2147-6683) Şubat ve Ağustos aylarında olma... more Yılda iki kez yayınlanan hakemli bir dergidir. Artium (2147-6683) Şubat ve Ağustos aylarında olmak üzere yılda iki kez yayınlanan, kör hakemlik yöntemi ile gözden geçirilen uluslararası akademik bir dergidir. Artium, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi tarafından yayınlanmaktadır. Açık erişimli olan Artium dergisi, bilginin serbest dolaşımı ve yaygınlaştırılmasına katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Derginin temel hedefi teorik, araştırma ve uygulama odaklı çalışmaları desteklemek, araştırmalarda kaliteyi arttırmak ve ulusal ve uluslararası akademik araştırmaların karşılıklı paylaşımını teşvik etmektir. Artium, mimarlık, planlama, tasarım ve sanat alanlarındaki özgün araştırmalar üzerinde odaklanmaktadır. Bununla birlikte mimarlık ve planlama alanlarındaki uygulama çalışmalarının da yayınlanmasını teşvik etmektedir.
Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2019
INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL AND HUMANITIES SCIENCES, 2017
Özet Göç, nedenleriyle sonuçlarıyla Anadolu'da her dönem toplumsal yapıyı şekillendiren en önemli... more Özet Göç, nedenleriyle sonuçlarıyla Anadolu'da her dönem toplumsal yapıyı şekillendiren en önemli etkenlerden biri olmuştur. Kimi zaman savaş, kimi zaman bulaşıcı hastalıklar, kimi zaman ekonomik ya da politik nedenlerle gerçekleştirilen göç, nedeni ne olursa olsun hem göç edeni, hem de göç edilen yerdeki yerli halkı başta sosyolojik ve ekonomik olmak üzere her açıdan etkilemiştir. Bu bağlamda Kurtuluş savaşı sonrası Lozan'da imzalanan sözleşme ile Yunanistan ile Türkiye arasında gerçekleştirilen karşılıklı göç (mübadele), Cumhuriyet döneminde gerçekleşmiş en kapsamlı göç hareketlerinden biri olarak tarihte yerini almıştır. Bu sözleşmeye göre, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan Rum halk ile Yunanistan sınırı içerisinde yaşayan Türk halk arasında zorunlu bir nüfus mübadelesi gerçekleştirilmiş, yüz binlerce kişi bu zorunlu göç sonucu doğdukları toprakları bırakıp "mübadil" olarak yabancısı oldukları topraklarda yaşamaya başlamışlardır. Mübadiller hem yeni vatanlarına uyum sağlamaya çalışmış, hem de sahip oldukları kültürü yaşatmaya çabalamışlar; bu süreçte de yerli halk ile sürekli bir etkileşim içerisinde olmuşlardır. Bu durum toplumsal yapıyı şekillendirmiş, daha net bir ifadeyle dönüştürmüştür. Bu dönüşümün yansımaları ekonomik, sosyal, politik ve özellikle kültürel alanda izlenmekle beraber, kentte yeni mekansal çözümlemeleri de beraberinde getirmiştir. Farklı fonksiyonlar kentte yer almaya başlamış, yeni yönelimler ve öncelikler az ya da çok kent gelişimini etkilemiştir. Mübadele sonrası kentsel mekanda meydana gelen bu değişim/dönüşüm ve yönelimler cumhuriyet döneminde Anadolu'da kentsel mekanın şekillenmesinde rol oynamış faktörlerden biridir. Bu nedenle kentte yaşanan değişim/dönüşüm ve yönelimlerin irdelenmesi çalışmanın konusunu oluşturmuştur. Çalışma alanı olarak Giresun/Bulancak ilçesi seçilmiştir. Çünkü Giresun ve ilçesi Bulancak, geçmişte Karadeniz'de Rum nüfusunun yaşadığı, mübadele sonrası ise mübadillerin iskan edildiği yerleşimlerdendir. Çalışma, belirlenen örneklem alanda mübadele sonrası kent merkezi kentsel mekanında meydana gelen değişimlerin/dönüşümlerin kentsel mekanı oluşturan bileşenler bağlamında değerlendirilmesini hedeflemektedir.
ULUSLARARASI HAKEMLİ TASARIM VE MİMARLIK DERGİSİ, 2019
ARCHIST 2013 POLITICS IN THE HISTORY OF ARCHITECTURE AS CAUSE AND CONSEQUENCE PROCEEDING BOOK, 2013
Mimarlık insan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir disiplin olmasının yanı sıra politik, ekono... more Mimarlık insan ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir disiplin olmasının yanı sıra politik, ekonomik ve sosyokültürel ortamın dinamiklerini yansıtan somut bir yapıdır. Mimarinin etkileşim içinde olduğu bu yapılardan politik yapı diğer etkenlerden farklılaşmaktadır. Bunun nedeni ülkemizde politik yapının hem ekonomik, hem de sosyo kültürel yapıyı şekillendiren bir güce sahip olmasıdır. Dolayısıyla Türkiye’de politik yapının her zaman mimari ile iç içe olduğunu söylemek doğru bir saptama olacaktır.
Bu bağlamda Türkiye mimarlığı ele alındığında ülkenin çalkantılı politik yapısına bağlı olarak değişen kendine has dinamiklere sahip bir yapı olduğu dikkat çekmektedir. Örneğin cumhuriyetin ilk yıllarında ideolojik olarak kabul edilen modern toplum kavramı mimaride forma bürünerek empoze edilmeye çalışılmıştır. Bu nedenle Atatürk Osmanlı geçmişine sıkı sıkı bağlı olan İstanbul yerine yeniden inşa edilebilecek bir taşra şehri olan Ankara’yı başkent ilan etmiştir. 1. Ulusal Mimarlık Akımı bu düşüncelerle oluşturulmuştur. 1930’lar ise modernizmin kendi kültürümüzle ilişkili olması gereğinin hissedildiği bir dönem olarak dikkat çeker.2. Ulusal Mimarlık Akımı bu düşüncelerle Anadolu mimarisinin yeniden yorumlanması fikrine bağlı olarak oluşturulmuştur. 1950’ler ise çok partili döneme geçişin yaşandığı, yapılan seçimlerde DP’nin ezici çoğunlukla tek başına iktidar olduğu bir dönemdir. Bu dönemde ülke kapitalist düzene katılmış, yönünü ABD’ye dönmüştür. Bu durum beraberinde köyden kente göçü getirmiştir. Bu yapı mimaride uluslararası uslubun yaygınlaşması, özel sektörün söz sahibi olmaya başlaması şeklinde kendini göstermiştir. 1960’lar ise darbe sonrası göreceli liberal bir anayasanın hazırlandığı, eğilimlerin, fikirlerin çeşitlendiği, daha liberal, uluslararasıcı ve çoğulcu bir kültür ortamının oluştuğu bir dönem olarak dikkat çeker. Yine bir askeri darbe ile başlayan 80’li yıllar ise küreselleşmenin yoğun olarak hissedildiği, muhafazakarlığın tırmanışa geçtiği bir dönem olarak karşımıza çıkar. Bu durumun mimariye yansıması kimlik söylemine yatkın bir yapı olan postmodernizmin yükselişi ve Osmanlı/İslam bileşenini vurgulayan yapıların tasarlanmaya başlanması şeklinde olmuştur. 90’larda ise ülkede siyasal islamın yükselişi devam etmiş, mimarideki yansıması daha da yoğun olarak görülmeye başlamıştır. Verilen bu örneklerden de anlaşılacağı gibi Türkiye mimarlık tarihini Türkiye Politik tarihinden bağımsız olarak ele alınması mümkün değildir.
Çalışmanın konusunu oluşturan 2000’li yıllar ise ülkenin politik, ekonomik ve sosyokültürel açıdan önceki dönemlere görece daha farklı bir profile sahip olduğu bir dönem olarak dikkat çekmektedir. Bu farklılıkların başında ilk defa siyasal İslam fikri ile ortaya çıkmış, İslami ve muhafazakar kimlikli bir partinin tek başına iktidara gelmesi sayılabilir. Bu partinin 10 yılı aşkın bir süredir iktidardaki yerini koruyor olması da dönemin bir diğer dikkat çekici ve baskın özelliğidir. Bu anlamda bu dönemde siyasal iktidar ülkenin toplumsal yapısını oluşturan her alanda etkin bir role sahip olmuştur. Bu bağlamda 2000’li yıllarda politik alandaki bu baskın yapının mimari alandaki etkileri incelemeye değer görülmüş, çalışmanın konusu olarak belirlenmiştir.
ABSTRACT
it would be appropriate to specify that the actions of the architect and architecture are closely monitored and guided by those who have the energy throughout the history of architecture. For this reason, architectural spaces are aging, but unchanging witnesses in the period to which they belong. (Tekeli, 2011). The elected politician acts with the logic of the property owner, finds power in himselfto make aesthetic judgments about the architectural structure, therefore, the characteristics of identity of the target makers come to the fore. Within the scope of this declaration, in terms of the characteristics of identity of target makers in Turkey, the question of how the political context post-2000 affect the architectural environment will be tried to answered over the architectural spaces and events.
4.Uluslararası Sanat ve Tasarım Eğitimi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2021
ÖZET 2019’un son döneminde Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan koranavirüs (COVİT-19 virüsü), hızl... more ÖZET
2019’un son döneminde Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan koranavirüs (COVİT-19 virüsü), hızla
yayılarak dünyanın tamamını etkisi altına aldı. Ülkeler arasındaki kolay ve hızlı ulaşım bağlantıları ve
kentleşme dinamikleri, hastalığın yüksek bulaş oranı hasta sayılarının yanı sıra ölüm sayılarının da hızla
artmasına neden oldu. Tüm insanlığın sağlığını tehdit eden bu durum, Dünya Sağlık Örgütü’nün küresel
ölçekli pandemi ilanını gerekli kıldı. Hastalığın yayılımını durdurmanın en etkili yollarından birinin
insanlar arası teması minimize etmek olduğunun belirlenmesi üzerine, toplumsal yaşamı etkileyen bir
dizi koruma önlemi alındı. Yerel ölçekte farklılıklar gösterse de bu önlemlerin ortak noktası dışarı
çıkma kısıtlamaları ve sosyal mesafenin korunması yönündeki uygulamalar oldu. Şüphesiz ekonomiden
eğitime, sosyal yaşamdan yönetime pek çok alanda etkisi hissedilen toplumsal bir dönüşümün
gerçekleştiği bu süreçte, kent mekânı pek çok tartışmanın baş aktörü konumuna gelmiştir. Özellikle
kentlinin fiziksel varlık gösterirken sosyalleştiği, kendini kentin bir parçası olarak hissettiği kentsel
kamusal mekân yalnızlaşmaya, kentli ile fiziksel bağını koparmaya başlamıştır. İçinde fiziksel olarak
varlık gösterirken dâhi kentlinin yeniden inşa ettiği, semboller ve anılar aracılığı ile yeni anlamlar ürettiği
bir algı ortamı olarak kentsel kamusal mekânın böylesi bir süreçten etkilenmemesi beklenemezdi.
Halen devam eden sürecin ne zaman biteceği, etkilerinin ne kadar süreceği belirsiz olsa da, bu geçici
durumun kentsel kamusal mekânın anlamı ile ilgili yeni yaklaşımlara zemin hazırladığı açıktır. Ancak
bu etkiyi bir anlam yitirilişi olarak değil, yeni anlamlarla yeniden üretmek olarak kavramak ve değerlendirmek;
değişen davranış biçimlerinin sonucu oluştuğunun bilincinde olmak ona göre yeni tasarım
kararları almak gelecekte kentlerin yaşatılabilmesinin bir gereğidir.
Bu bakışla çalışmanın amacı pandemi sürecinde fiziksel ve işlevsel olarak farklılaşmaya başlayan kentsel
kamusal mekânının anlamsal ve duyumsal değişiminin tartışılmasıdır. Değişen toplumsal dinamikler,
insan algısı ve mekânın değişen anlamı üzerine kurgulanan çalışmada anket çalışması gerçekleştirilmiştir.
Salgının kısıtlılıkları nedeniyle çevrimiçi gerçekleştirilen ankette; kişilerin pandemi sonrası kamusal
mekâna yükledikleri anlamları, mekâna yönelik yeni beklentilerini, yeni kentsel eşiklerin kavranma
düzeyini ve mekânsal imgelere yaklaşımlarını açığa çıkarmayı amaçlayan önermelere yer verilmiştir.Ankette yanıtlayanların görüş ve duygularını ölçmek için sıklıkla kullanılan 3’lü likert tipi önermeler
hazırlanmıştır. Çalışma kapsamında cinsiyet ve yaş dağılımı açısından dengeli dağılım gösteren 100 kişi
anketi cevaplandırmıştır. Anket sonucu elde edilen veriler kentsel kamusal mekânın fiziksel bileşenleri
ile ilişkilendirilerek değerlendirilmiş ve çözümlenmiştir. Böylece pandemi sonrasında kentsel kamusal
mekâna yönelik tasarım kararlarını etkileyecek öneriler geliştirilebilmiştir.
Anahtar Kelimeler: pandemi, kentsel kamusal mekân, mekânın anlam, kent
ABSTRACT
Coronavirus (COVID-19 virus), which appeared in Wuhan, China in late 2019, spread rapidly, and
affected the entire world. The easy and fast infection routes and urbanization dynamics among countries,
and the high infection rates of the disease caused that the number of patients and deaths increased
rapidly, and threatened the health of all humanity, requiring that the World Health Organization
declared it a global pandemic. When it was determined that one of the most effective ways to stop
the spread of this disease was to minimize human contact, a number of protection measures that
affected social life were taken, which differed on a local scale. The thing these measures had in common
were the restrictions on going out and practices for maintaining social distancing. No doubt,
in this process, which involved a social transformation with effects on many areas from economy to
education, from social life to management, the urban sphere became the main factor in many discussions.
Especially the urban public sphere, where the urban resident socialized while showing physical
existence and feeling as part of the city, started to become lonely and to break its physical connection
with the urban resident. It would be not possible to expect that urban public sphere was not affected
by such a process as a perception medium in which the urban resident rebuilt and reproduced new
meanings through symbols and memories while physically living in it. Although it is not clear when
this ongoing process will end and how long its effects will last, it is clear that this temporary condition
will prepare the ground for new approaches on the meaning of urban public sphere. However, it is a
requirement to evaluate this effect not as a loss of a meaning, but to comprehend and evaluate it as
a reproduction with new meanings, being aware of the fact that it occurs as a result of the changing
behavioral patterns, and making new design decisions accordingly to make cities live in the future.
With this viewpoint, the purpose of the study was to discuss the semantic and sensory changes in
urban public sphere, which began to differentiate physically and functionally in the pandemic process.
A survey was carried out in the present study, which was based on changing social dynamics, human
perception, and changing meaning of the sphere. In this survey, which was conducted online because
of the limitations of the pandemic, propositions aimed to determine the meanings that people
associated public sphere with after the pandemic, their new expectations regarding the urban sphere,
the comprehension level of the new urban thresholds, and their approach to spatial images. The
propositions were prepared according to the 3-Point Likert-type, which is often used to measure the
opinions and emotions of respondents. A total of 100 people with a balanced distribution in terms
of gender and age answered the survey in the scope of the study. The data obtained as a result of
the survey were evaluated and analyzed by associating the data with the physical components of the
urban public sphere. In this way, recommendations were developed to affect the design decisions for
urban public sphere after the pandemic.
Keywords: pandemic, urban public sphere, meaning of space, urban
CULTURAL STUDIES ‘20, 2020
The aim of this study is to discuss Fiskobirlik Entegre and Aksu-Seka settlements built in Giresu... more The aim of this study is to discuss Fiskobirlik Entegre and Aksu-Seka settlements built in Giresun, a small Anatolian city, as a utopia of modernization. It is a question of the study whether it is possible to read these settlements built in Anatolia as a utopia in the extension of the modernization efforts of the Republic which is itself a utopian thought, or how it can be read as a utopia overlapped with the prevailing ideology. Utopias have been described as non-existing and impossible dreams on one hand, and on the other hand it has been accepted as a revolution against the existing order throughout history and its relation with ideology has been strengthened. When social order is disrupted and existing methods or laws do not work, ideology tends to develop utopian solutions and proposals. From this point of view, the forecast of the study is that Fiskobirlik Entegre and Aksu Seka settlements were designed similar to the ideal and social order that shapes the other industrial settlements built in different cities of Anatolia during the Republican period, where the modern is experienced and thus offers a living order that can be accepted as a prototype of the modernization utopia. These settlements were accepted as witnesses of the modernization and ideology of the republic and utopian traces in the search for modernity were sought.
Bildiriler Kitabı, 2019
VI. YILDIZ ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ
IV. Uluslararası Kent Araştırmaları Kongresi , 2019
Aksu-Seka Kağıt Fabrikası, Seka’nın planlı dönemdeki yatırım hamlelerinin üçüncüsü olarak, ülkeni... more Aksu-Seka Kağıt Fabrikası, Seka’nın planlı dönemdeki yatırım hamlelerinin üçüncüsü olarak, ülkenin gazete kağıdı ihtiyacını karşılamak üzere Giresun’da (1967) kurulmuştur. Zamanla kentin ekonomik gelişiminin yanı sıra mekansal gelişimini de etkileyerek kent belleğinde önemli bir yere sahip olmuştur. Diğer taraftan yakın tarihte (2005) yıkılışı, merkezi otoritenin kent mekanına, mimariye, koruma kanunlarına ve endüstri yapılarının korunmasına bakışını özetleyen bir örnektir. Ancak Aksu-Seka Kağıt Fabrikası’nın yitirilişinin ardından kuruma ilişkin arşiv belgelerine ulaşılamaması ya da ulaşılanların yetersiz olması kaybın sadece fiziksel değil aynı zamanda tarihsel bir boyutu olduğunun da göstergesidir. Bu nedenle “sözlü tarih araştırması” çalışmanın yöntemi olarak belirlenmiştir. Kollektif bellek ve kaydına katkı sağlayan çalışmalarda sıklıkla izlenen sözlü tarih yöntemi aracılığıyla, Aksu-Seka Fabrikası’nın tarihi, kültürel değeri, kentsel bağlamdaki yeri ve önemi tartışılmış; zamansal ve mekansal izleri mekanı deneyimleyenlerin sözlü anlatıları üzerinden değerlendirilmiştir. Kişisel tanıklık ve sözlü bilginin veri olarak değerlendirildiği çalışmada, bir endüstri yerleşkesi olarak AksuSeka’nın geçmişinin günümüz üzerinden yeniden okunması ile sahip olduğu dönemsel anlam ve sunduğu modern yaşam, kent hafızası üzerinden takip edilebilmiştir. Bu eksende farklı zaman dilimlerinde fabrikada çalışmış ya da çeşitli şekillerde fabrikayı deneyimleme olanağına sahip olmuş farklı meslek gruplarından kişilerle sözlü tarih görüşmeleri yapılmıştır. Görüşme yapılan kişilerden, deneyimledikleri bir mekan ya da duydukları, okudukları bir fabrika yapısı olarak Aksu-Seka’yı dönemsel koşulları ve kentin toplumsal gelişimi bağlamında ‘hatırladıkları’ üzerinden anlatmaları istenmiştir. Böylece ‘Sekalı’ların bireysel belleğinde kayıtlı gizil bilginin bir bütün olarak analizi yapılmış, kentin kolektif belleğinde yer eden bir endüstri yerleşkesinin geçirdiği süreç; mekansal, toplumsal ya da ekonomik parametreler üzerinden değerlendirmiştir.
Proceeding Book, 2019
Theme: (2g) ABSTRACT A radical change and transformation process has started in every area of the... more Theme: (2g) ABSTRACT A radical change and transformation process has started in every area of the society together with the project of modernization being the main principle of the Republican regime and many cities in Anatolia, mainly the central cities, have become the application area of the modernization project. In this period, the new functions required by the new regime have required the construction of public buildings and these buildings have been joint in the city place and changed the general establishment of the city. This transformation firstly observed in the central cities has also been observed in rural cities in the following years and the cities have witnessed the similar spatial reflections. In this process starting from the declaration of the Republic and reaching 1950s and it is possible to watch the urban development starting in many Anatolian cities in Giresun sustaining its existence as a port of exportation and a trade center in the Black Sea shores from the Ottoman to the Republican Period. Many public buildings have been constructed in the city after the city has gained a province identity together with the declaration of Republic. One of the most important ones of them that could be defined as the architecture heritage of Republic is "Giresun City Hall". Following the destruction of the Old City Hall in 1939 due to Erzincan Earthquake, it was constructed as the City Hall in 1949. Therefore; the building sustaining this function today is an important component of the historiography of the city. The building sustains its existence as one of the important symbol buildings of the city both with its position and its architectural character until now despite the transformation occurring in its surroundings in time. For these reasons; reconsideration of Giresun City Hall as an Republican Period building and the assessment of its contribution to the identity of the city within this context are the subjects of this study. Within this direction; the mentioned building has been assessed with a holistic approach and its relations with the public areas containing the streets/avenues and boulevards in its surroundings, urban functions and buildings has been examined as the elements of the urban identity analysis. The study has been conducted periodically within the scope of the sustainability of the identity, the building has been analyzed upon the visuals, plans, archive documents, written and verbal resources belonging to the conditions in different periods and today and the contribution of the building to the city place and its architectural properties have been discussed within the scope of the style characteristics of the period and the peculiar architectural character of the city.
Türkiye'de Ulus İnşası, 2021
The Paradigmatic City Transforming Cities Selected Papers Book, 2020
A radical change and transformation process have started in every area of Turkish society with th... more A radical change and transformation process have started in every area of Turkish society with the project of modernization being the main principle of the Republican regime, and many cities in Anatolia, mainly the central cities, have become the application areas of the modernization project. In this period, the new functions required by the new regime have required the construction of public buildings, and these buildings have taken their place in the city and changed the general nature of the city. This transformation first observed in the central cities has also been observed in rural cities in the following years, and the cities have witnessed the similar spatial reflections. In this process, starting from the declaration of the Republic and culminating in the 1950s it is possible to watch the urban development that started in many Anatolian cities begin in Giresun, sustaining its existence as a port of exportation and a trade center on the Black Sea shores from the Ottoman to the Republican Periods. Many public buildings were constructed in the city after it has gained its identity as a provincial capital which happened with the declaration of the Republic. One of the most important structures that could be defined as bearing the architecture heritage of the Republic is "Giresun City Hall". Following the destruction of the Old City Hall in 1939 due to the Erzincan Earthquake, this building was constructed as the City Hall in 1949. Therefore; the building sustaining this function today is an important component of the historiography of the city. The building has sustained its existence as one of the important symbolic buildings of the city both with its position and its architectural character despite the transformation that has occurred in its surroundings in time. For these reasons; reconsideration of the Giresun City Hall as Republican Period building and the assessment of its contribution to the identity of the city within this context are the subjects of this study. To this purpose, this building was assessed with a holistic approach and its relationship to the public areas containing the streets/avenues and boulevards of its surroundings; and the urban functions of the buildings was examined as the elements of the urban identity analysis. The study was conducted in terms of the different periods, and within the scope of the sustainability of the identity, the building was analyzed based on the visuals, plans, archive documents, written and verbal resources belonging to the conditions of different periods and today; and the contribution of the building to the city itself and its architectural properties was discussed within the scope of the style characteristics of the period and the peculiar architectural character of the city.