Halil İbrahim Yücel | Tokat Gaziosmanpaşa Üniversity (original) (raw)

Uploads

Papers by Halil İbrahim Yücel

Research paper thumbnail of Sinemadan Şiire Modern Bir Koşuklaştırma Örneği: Sezai Karakoç’un “Lili” Şiirinin Metinlerarasılık/Göstergelerarasılık Bağlamında İncelenmesi

Turkish Studies-Language and Literature, 2022

Intertextuality is a theory based on the relations that a text establishes with previous texts. T... more Intertextuality is a theory based on the relations that a text establishes with previous texts. These relations can occur as referring to previous texts, transforming a text in terms of form and content, or compiling parts from different texts to form a new one. The relationship between verbal and non-verbal arts is expressed by the term intersemiotics. The versification is done by formal transformation of the text. This technique means rewriting a prose by using verses. Not only literary texts, but also many different genres can be transformed in this way. Cinema and literature are one of the important examples on relations between different genres. Throughout history, many novels, stories, theater scripts and, rarely, poems have been the source of cinema. On the other hand, it is not common for cinema to be a source of poetry. Sezai Karakoç is one of the leading figures of "The Second New" poetry movement. He became prominent with his poet identity, even if he also produced works in the field of story, play and prose. "Lili", included in the book Gün Doğmadan, in which the poet collects all his poems, is one of the examples between relations of poetry and cinema. The movie, which is the source of this poem written in 1954, is 1953's You'll Fall in Love with Lili, which was translated into Turkish as Karnaval Kızı. In this study, it will be discussed why Sezai Karakoç might have written the poem "Lili" by being looked his views on cinema, and it will be tried to examine how the transformation from a movie to a poem within the framework of intertextuality/intersemiotics.

Research paper thumbnail of Avrupa Türk Edebiyatı’nda Büyülü Gerçekçi Bir Roman: Hayat Bir Kervansaray

KORKUT ATA TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2022

Büyülü gerçekçilik 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dünya edebiyatında popüler bir hareket... more Büyülü gerçekçilik 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dünya edebiyatında popüler bir hareket olarak öne çıkmaya başlamıştır. Kavram, edebiyat bağlamında, rasyonel dünya ile geleneksel olanı modern/postmodern metinlerde bir araya getirir. Bu tarz metinlerde odaklanılan konu, genellikle, ele alınan dönemin/toplumun durumu ve sorunlarıdır. Gerçekçi bir anlatımla kurgulanan metinlerin içerisine, toplumun kültür ve inançlarından beslenen kimi doğaüstü unsurlar eklemlenir fakat bu ne karakterlerin ne de okurun durumu sorgulayacağı şekilde yapılır. Emine Sevgi Özdamar, Almanya'ya göç ettikten sonra yaşamını burada sürdüren ve eserlerini Almanca veren bir yazardır. İki kültüre de eserlerinde yer veren Özdamar, ağırlıklı olarak Türkiye ve Türk insanının sorunları ve yaşayışı üzerinden hareket ederek sanat üslubunu da bu kültüre göre şekillendirir. Hayat Bir Kervansaray (1992) romanı da Almanca yazılmasına karşın Türk kültürel ifadelerine uygun bir şekilde kurgulanmıştır. Eserde 1950'li yıllar ve 60'ların başındaki Türkiye'nin sosyal, ekonomik ve politik durumu aktarılır. Demokrat Parti dönemindeki gelişmeler, Amerikan yanlısı politikalar, insanlardaki yozlaşma ve halkın durumu, onu gerçekçi bir roman çizgisinde algılamamızı sağlarken Özdamar bu anlatımın içerisine bazı doğaüstü ögeler eklemiştir. Bunlar, romanın gerçekçi aktarımını bozmayacak şekilde, Türk inanç ve kültürüne uygun olarak konumlandırılmıştır. Bu çalışmada, Hayat Bir Kervansaray adlı eserde yer alan gerçek ve doğaüstü unsurlar incelenerek eserin büyülü gerçekçilik dairesinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorgulanacak ve bu unsurların romana katkıları tartışılacaktır.

Research paper thumbnail of İstiklal Marşı'nın İzini Safahat'ta Sürmek

Söylem Filoloji Dergisi , 2021

Millî marşlar, onu oluşturan milletlerin şuurunu ve karakterini ortaya koyan eserlerdir. Türk mil... more Millî marşlar, onu oluşturan milletlerin şuurunu ve karakterini ortaya koyan eserlerdir. Türk milletinin karakterini ifade eden "istiklal" kelimesi de millî marşın odağında yer almış ve ona ad olmuştur. İstiklal Marşı'nı kaleme alan Mehmet Akif Ersoy, burada sömürgeci Batı'nın medeniyet anlayışı ve silah gücünün karşısına manevi bir güç olan imanı ve vatan sevgisini çıkarmıştır. Bu yönüyle Akif, yalnızca bir şair değil aynı zamanda bir aydın olarak da görülmelidir. Yaşadığı çağa tanıklık etmenin ötesinde Akif, yaşanan acıları derinden hissetmiş ve şiirlerinde zalimi lanetlemenin yanında milletini içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için çözüm önerileri sunmuştur. Şairin, İstiklal Marşı dışında en bilinen eseri, Safahat üst başlığıyla yayımlanmış olan şiirleridir. Akif'in 1911-1933 tarihleri arasında yayımlanan yedi şiir kitabı okunduğunda orada yer alan anlam ve imgelemin İstiklal Marşı'na yakın bir şekilde seyrettiği görülebilir. Bu durum bize Mehmet Akif Ersoy'un toplumu istiklale kavuşturacağına inandığı "epos"unun aslında uzun zamandır onun zihninde kurgulanmakta olduğunu göstermektedir. Yani denebilir ki Akif İstiklal Marşı'nı yazmaya, Safahat'taki şiirleriyle zaten başlamıştır. Bu çalışmadaki amacımız, İstiklal Marşı'ndaki imgelem ve anlamlar üzerinden bir Safahat okuması yapmak ve iki eser arasındaki ortaklıkları tespit etmeye çalışmaktır.

Research paper thumbnail of Post- mu Re- mi? Türk Postmodern Anlatısında Metinlerarasılık Olgusunu Semavi Dinler Özelinde Tartışmak

Modernizm ve Postmodernizm Çalışmaları Konferansı Bildiri Özetleri Kitabı

Research paper thumbnail of Memet Baydur Oyunlarında Aydın Bunalımı Intellectual Crisis in Baydur's Plays

Mediterranean Journal of Humanities, 2014

Öz: Aydın, vücut bulduğu topluma ayna görevi üstlenmesi gereken ve beslendiği toplumun problemli ... more Öz: Aydın, vücut bulduğu topluma ayna görevi üstlenmesi gereken ve beslendiği toplumun problemli yönlerini, entelektüel donanımıyla, eleştirel aklın süzgecinden geçirerek, düzeltme yolunda öncülük etmesi lazım gelen kişidir. Bu misyonu gereği o, sorumlu bulunduğu topluma karşı hassas olmak durumundadır. Ancak, tarih içerisinde muhtelif zamanlarda vuku bulan olumsuz koşullar, aydın denen varlığı bu görevinden zaman zaman uzaklaştırmıştır. Memet Baydur, 1951-2001 yılları arasında Türkiye'de ve dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşamış, kendini aydın olarak tanımlayan ve onun deyimiyle "içinden çıktığı" aydın çevresini çoğu kez ironik ve sert dille eleştiren bir yazın adamıdır. Daha ziyade tiyatro oyunları ile tanınan Baydur, deneme yazıları, çeviriler ve öykü alanlarında da eserler vermiştir. 1980 sonrası en üretken yazarların başında gelen ödüllü tiyatro sanatçısı, dönemin sert koşulları ve bunalımını, ülke içinden olduğu kadar dışarıdan da gözleme fırsatı bulmuş ve oyunlarının ana temini, darbe döneminin yarattığı aydın figürleri üzerine kurmuştur. Biz de bu doğrultuda makalemize yön vererek, yazarın tiyatro oyunlarından hareketle, 1980 darbesinin yarattığı aydın profilini irdelemeye gayret edeceğiz.

Books by Halil İbrahim Yücel

Research paper thumbnail of Düş ile Gerçek Arasında Bir Öykü: "Abdullah Efendi'nin Rüyaları"nı Todorov'un "Tereddüt" Kavramı Üzerinden Okumak

Research paper thumbnail of ANTALYA KİTABI SELÇUKLUDAN CUMHURİYET'E SOSYAL BİLİMLERDE ANTALYA

Ernest Renan’a atfedilen ulus, hatırladıklarımız kadar unuttuklarımızla oluşur sözü, unutulmanın ... more Ernest Renan’a atfedilen ulus, hatırladıklarımız kadar unuttuklarımızla oluşur sözü, unutulmanın ve hatırlamanın siyasal, ideolojik ve kimliksel yönüne atıf yapar. Geçmişle bugünü bağlayan toplumsal bellek, unutuş ve hatırlama denkleminde bir bütünlüğü çağrıştırır. Bu anlamda şehir veya şehir kimliğinin bu bütünlük üzerine oturan toplumsal hafızaya karşılık geldiği unutulmamalıdır.
Nitekim şehir bilincinin oluşumunda tarihî ve kültürel değerlerin farkına varmak, fiziksel, kültürel ve sosyal (sürdürülebilir) dönüşümü gerçekleştirmek, aidiyet duygusuyla şehri sahiplenip korumak gibi üç temel yaklaşım öngörülmektedir. Bu açıdan bir kentin hafızasının oluşmasında onun tanınması, anlatılması, tarihinin ortaya konulması, bugününün değerlendirilmesi, geleceğine yönelik projelerin hazırlanması için bilimsel çalışmalar büyük önem taşımaktadır.
Tarihî, kültürel, dinî, sosyolojik, coğrafî, ekonomik dinamikleriyle şehri topyekûn geleceğe taşıma gayreti içerisinde, Antalya’nın fethinin 811. yılı kapsamında düzenlenen “Selçukludan Cumhuriyet’e
Sosyal Bilimlerde Antalya” alt başlıklı Uluslararası Antalya Kongresi sunumlarının geliştirilen metinlerine dayanan çalışmamız, şehrin hatırlanan ve unutturulan bütün yönlerini ele almayı hedeflemektedir.

Book Reviews by Halil İbrahim Yücel

Research paper thumbnail of Turk Romanında Kıskanclık Sendromu Kitap Tanıtımı

Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2021

Research paper thumbnail of Sinemadan Şiire Modern Bir Koşuklaştırma Örneği: Sezai Karakoç’un “Lili” Şiirinin Metinlerarasılık/Göstergelerarasılık Bağlamında İncelenmesi

Turkish Studies-Language and Literature, 2022

Intertextuality is a theory based on the relations that a text establishes with previous texts. T... more Intertextuality is a theory based on the relations that a text establishes with previous texts. These relations can occur as referring to previous texts, transforming a text in terms of form and content, or compiling parts from different texts to form a new one. The relationship between verbal and non-verbal arts is expressed by the term intersemiotics. The versification is done by formal transformation of the text. This technique means rewriting a prose by using verses. Not only literary texts, but also many different genres can be transformed in this way. Cinema and literature are one of the important examples on relations between different genres. Throughout history, many novels, stories, theater scripts and, rarely, poems have been the source of cinema. On the other hand, it is not common for cinema to be a source of poetry. Sezai Karakoç is one of the leading figures of "The Second New" poetry movement. He became prominent with his poet identity, even if he also produced works in the field of story, play and prose. "Lili", included in the book Gün Doğmadan, in which the poet collects all his poems, is one of the examples between relations of poetry and cinema. The movie, which is the source of this poem written in 1954, is 1953's You'll Fall in Love with Lili, which was translated into Turkish as Karnaval Kızı. In this study, it will be discussed why Sezai Karakoç might have written the poem "Lili" by being looked his views on cinema, and it will be tried to examine how the transformation from a movie to a poem within the framework of intertextuality/intersemiotics.

Research paper thumbnail of Avrupa Türk Edebiyatı’nda Büyülü Gerçekçi Bir Roman: Hayat Bir Kervansaray

KORKUT ATA TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2022

Büyülü gerçekçilik 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dünya edebiyatında popüler bir hareket... more Büyülü gerçekçilik 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren dünya edebiyatında popüler bir hareket olarak öne çıkmaya başlamıştır. Kavram, edebiyat bağlamında, rasyonel dünya ile geleneksel olanı modern/postmodern metinlerde bir araya getirir. Bu tarz metinlerde odaklanılan konu, genellikle, ele alınan dönemin/toplumun durumu ve sorunlarıdır. Gerçekçi bir anlatımla kurgulanan metinlerin içerisine, toplumun kültür ve inançlarından beslenen kimi doğaüstü unsurlar eklemlenir fakat bu ne karakterlerin ne de okurun durumu sorgulayacağı şekilde yapılır. Emine Sevgi Özdamar, Almanya'ya göç ettikten sonra yaşamını burada sürdüren ve eserlerini Almanca veren bir yazardır. İki kültüre de eserlerinde yer veren Özdamar, ağırlıklı olarak Türkiye ve Türk insanının sorunları ve yaşayışı üzerinden hareket ederek sanat üslubunu da bu kültüre göre şekillendirir. Hayat Bir Kervansaray (1992) romanı da Almanca yazılmasına karşın Türk kültürel ifadelerine uygun bir şekilde kurgulanmıştır. Eserde 1950'li yıllar ve 60'ların başındaki Türkiye'nin sosyal, ekonomik ve politik durumu aktarılır. Demokrat Parti dönemindeki gelişmeler, Amerikan yanlısı politikalar, insanlardaki yozlaşma ve halkın durumu, onu gerçekçi bir roman çizgisinde algılamamızı sağlarken Özdamar bu anlatımın içerisine bazı doğaüstü ögeler eklemiştir. Bunlar, romanın gerçekçi aktarımını bozmayacak şekilde, Türk inanç ve kültürüne uygun olarak konumlandırılmıştır. Bu çalışmada, Hayat Bir Kervansaray adlı eserde yer alan gerçek ve doğaüstü unsurlar incelenerek eserin büyülü gerçekçilik dairesinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği sorgulanacak ve bu unsurların romana katkıları tartışılacaktır.

Research paper thumbnail of İstiklal Marşı'nın İzini Safahat'ta Sürmek

Söylem Filoloji Dergisi , 2021

Millî marşlar, onu oluşturan milletlerin şuurunu ve karakterini ortaya koyan eserlerdir. Türk mil... more Millî marşlar, onu oluşturan milletlerin şuurunu ve karakterini ortaya koyan eserlerdir. Türk milletinin karakterini ifade eden "istiklal" kelimesi de millî marşın odağında yer almış ve ona ad olmuştur. İstiklal Marşı'nı kaleme alan Mehmet Akif Ersoy, burada sömürgeci Batı'nın medeniyet anlayışı ve silah gücünün karşısına manevi bir güç olan imanı ve vatan sevgisini çıkarmıştır. Bu yönüyle Akif, yalnızca bir şair değil aynı zamanda bir aydın olarak da görülmelidir. Yaşadığı çağa tanıklık etmenin ötesinde Akif, yaşanan acıları derinden hissetmiş ve şiirlerinde zalimi lanetlemenin yanında milletini içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için çözüm önerileri sunmuştur. Şairin, İstiklal Marşı dışında en bilinen eseri, Safahat üst başlığıyla yayımlanmış olan şiirleridir. Akif'in 1911-1933 tarihleri arasında yayımlanan yedi şiir kitabı okunduğunda orada yer alan anlam ve imgelemin İstiklal Marşı'na yakın bir şekilde seyrettiği görülebilir. Bu durum bize Mehmet Akif Ersoy'un toplumu istiklale kavuşturacağına inandığı "epos"unun aslında uzun zamandır onun zihninde kurgulanmakta olduğunu göstermektedir. Yani denebilir ki Akif İstiklal Marşı'nı yazmaya, Safahat'taki şiirleriyle zaten başlamıştır. Bu çalışmadaki amacımız, İstiklal Marşı'ndaki imgelem ve anlamlar üzerinden bir Safahat okuması yapmak ve iki eser arasındaki ortaklıkları tespit etmeye çalışmaktır.

Research paper thumbnail of Post- mu Re- mi? Türk Postmodern Anlatısında Metinlerarasılık Olgusunu Semavi Dinler Özelinde Tartışmak

Modernizm ve Postmodernizm Çalışmaları Konferansı Bildiri Özetleri Kitabı

Research paper thumbnail of Memet Baydur Oyunlarında Aydın Bunalımı Intellectual Crisis in Baydur's Plays

Mediterranean Journal of Humanities, 2014

Öz: Aydın, vücut bulduğu topluma ayna görevi üstlenmesi gereken ve beslendiği toplumun problemli ... more Öz: Aydın, vücut bulduğu topluma ayna görevi üstlenmesi gereken ve beslendiği toplumun problemli yönlerini, entelektüel donanımıyla, eleştirel aklın süzgecinden geçirerek, düzeltme yolunda öncülük etmesi lazım gelen kişidir. Bu misyonu gereği o, sorumlu bulunduğu topluma karşı hassas olmak durumundadır. Ancak, tarih içerisinde muhtelif zamanlarda vuku bulan olumsuz koşullar, aydın denen varlığı bu görevinden zaman zaman uzaklaştırmıştır. Memet Baydur, 1951-2001 yılları arasında Türkiye'de ve dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşamış, kendini aydın olarak tanımlayan ve onun deyimiyle "içinden çıktığı" aydın çevresini çoğu kez ironik ve sert dille eleştiren bir yazın adamıdır. Daha ziyade tiyatro oyunları ile tanınan Baydur, deneme yazıları, çeviriler ve öykü alanlarında da eserler vermiştir. 1980 sonrası en üretken yazarların başında gelen ödüllü tiyatro sanatçısı, dönemin sert koşulları ve bunalımını, ülke içinden olduğu kadar dışarıdan da gözleme fırsatı bulmuş ve oyunlarının ana temini, darbe döneminin yarattığı aydın figürleri üzerine kurmuştur. Biz de bu doğrultuda makalemize yön vererek, yazarın tiyatro oyunlarından hareketle, 1980 darbesinin yarattığı aydın profilini irdelemeye gayret edeceğiz.

Research paper thumbnail of Düş ile Gerçek Arasında Bir Öykü: "Abdullah Efendi'nin Rüyaları"nı Todorov'un "Tereddüt" Kavramı Üzerinden Okumak

Research paper thumbnail of ANTALYA KİTABI SELÇUKLUDAN CUMHURİYET'E SOSYAL BİLİMLERDE ANTALYA

Ernest Renan’a atfedilen ulus, hatırladıklarımız kadar unuttuklarımızla oluşur sözü, unutulmanın ... more Ernest Renan’a atfedilen ulus, hatırladıklarımız kadar unuttuklarımızla oluşur sözü, unutulmanın ve hatırlamanın siyasal, ideolojik ve kimliksel yönüne atıf yapar. Geçmişle bugünü bağlayan toplumsal bellek, unutuş ve hatırlama denkleminde bir bütünlüğü çağrıştırır. Bu anlamda şehir veya şehir kimliğinin bu bütünlük üzerine oturan toplumsal hafızaya karşılık geldiği unutulmamalıdır.
Nitekim şehir bilincinin oluşumunda tarihî ve kültürel değerlerin farkına varmak, fiziksel, kültürel ve sosyal (sürdürülebilir) dönüşümü gerçekleştirmek, aidiyet duygusuyla şehri sahiplenip korumak gibi üç temel yaklaşım öngörülmektedir. Bu açıdan bir kentin hafızasının oluşmasında onun tanınması, anlatılması, tarihinin ortaya konulması, bugününün değerlendirilmesi, geleceğine yönelik projelerin hazırlanması için bilimsel çalışmalar büyük önem taşımaktadır.
Tarihî, kültürel, dinî, sosyolojik, coğrafî, ekonomik dinamikleriyle şehri topyekûn geleceğe taşıma gayreti içerisinde, Antalya’nın fethinin 811. yılı kapsamında düzenlenen “Selçukludan Cumhuriyet’e
Sosyal Bilimlerde Antalya” alt başlıklı Uluslararası Antalya Kongresi sunumlarının geliştirilen metinlerine dayanan çalışmamız, şehrin hatırlanan ve unutturulan bütün yönlerini ele almayı hedeflemektedir.

Research paper thumbnail of Turk Romanında Kıskanclık Sendromu Kitap Tanıtımı

Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2021