Ünal Çelik | Gaziosmanpasa University (original) (raw)
Tokat Gaziosmanpaşa University (Turkey)
Institute of Social Sciences, Department of history
History research areas; 19. century military history
Address: Turkey
less
Uploads
Papers by Ünal Çelik
Millî Mücadelede Cephe Gerisi ve İstiklâl Yolu Gençlik Sempozyumu, 2020
19. yüzyılda teknolojinin gelişmesi ile birlikte modern silahların üretilmesi, üretilen silahlara... more 19. yüzyılda teknolojinin gelişmesi ile birlikte modern silahların üretilmesi, üretilen silahlara pazar bulunması konusu çok sayıda devleti ve ticari sektörü yakından ilgilendiren bir konu olmuştur. Silah pazarının büyümesinde ve silah ticaretinde devletler kadar tüccarlar ve kaçakçılar da rol oynamaya başlamıştır. Silah pazarının büyümesi aynı zamanda ticaretin kontrolünü zorlaştıran bir etken olmuştur. Böylece silah ticareti ile birlikte silah kaçakçılığı problemi de ortaya çıkmıştır.
Osmanlı Devleti silah pazarının büyümesi ve kaçaklığın artması ile birlikte sınırları içerisinde olan silah kaçakçılığı hareketlerini yakından takip etmeye başlamıştır. Tebliğimizde Mondros Mütarekesi’nden sonra Anadolu’da meydana gelen silah kaçakçılığı ele alınmıştır. Osmanlı Hükûmeti’nin gösterdiği otorite boşluğundan yararlanarak Anadolu’da gerek işgal kuvvetleri gerekse gayrimüslim çeteleri asayişi bozmaya yönelik önemli faaliyetler içerisinde bulunmuşlardır. Bu teşebbüsün başat safhasını silah kaçakçılığı ve silah ticareti oluşturmuştur.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nin (Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi) muhtelif fonlarında yer alan arşiv malzemesinin temel kaynak olarak kullanılacağı çalışmamızda, harp sonunda düzeni sağlamada zorlanan Osmanlı Hükûmeti’nin yüz yüze olduğu temel asayiş problemlerinin başında gelen silah kaçakçılığı ele alınacaktır. Toplumun huzur ve güvenliğinin temini noktasında valilere silah kaçakçılığı ve ticaretine müsamaha gösterilmemesi konusunda sürekli emirnameler göndermesi, Osmanlı Hükûmeti’nin silah kaçakçılığına karşı hem merkezi hem de yerel idareciler aracılığıyla aktif bir mücadele verdiğini göstermektedir. Osmanlı’nın sağlamaya çalıştığı huzur ve asayişi baltalamayı planlayan İngilizlerin ve Yunanlıların çetelere destek faaliyetleri de tespit etmiş olduğumuz yeni belge ve bilgiler ışığında ortaya konulacaktır. Bu yönüyle çalışmamızın daha önce bu konuda yapılmış olanlara katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.
Kömen Yayınları, 2018
Osmanlı Devleti 15. yüzyılda Avrupa’da siyasi, askeri ve ekonomik üstünlüğü ele geçirerek dünya s... more Osmanlı Devleti 15. yüzyılda Avrupa’da siyasi, askeri ve ekonomik üstünlüğü ele geçirerek dünya siyasetine yön veren bir devlet konumuna gelmişti. Ancak 16. yüzyılda Batı karşısında aldığı ağır mağlubiyetler, başta askerî sistemi olmak üzere diğer müesseselerinde bir çözülmeye neden olmuştur. Bu bozulmanın nedenlerinin tespiti ve ortadan kaldırılması için yapılması gerekenler konusunda devrin ilim ve idare adamları tarafından “Siyasetnâme” denilen eserler kaleme alınmaya başlanmıştır. Bu eserler bozulmanın çözümü olarak, ilk etapta problemleri devletin kendi şartları içerisinde çözmeyi ve bilhassa Kanun-ı Kadim’e dönmeyi önermişlerdir.
Lale Devri’nde Siyasetnâme tarzında eser veren şahsiyetlerden biri de İbrahim Müteferrika olmuştur. Bildirimizde İbrahim Müteferrika’nın “Usûlü’l-Hikem Fî Nizâmi’l-Ümem” adlı bu eserinde işaret edilen Osmanlı askerî sisteminin aksayan yönleri ve bu aksaklıkları gidermek için önerilen çözüm yöntemleri değerlendirilecektir. İbrahim Müteferrika’yı diğer Siyasetnâme yazarlarından ayıran özellik, devletin aksayan yönlerini düzeltmek için Kanun-ı Kadim’e dönmek yerine “Batı’yı model alıp kendi kimliğimize uygun hale getirerek uygulamayı” önermesidir. İbrahim Müteferrika’nın bu özelliğinin kendisinden sonra gelen devlet adamlarının ıslahat konusundaki düşünce yapısını derinden etkilediği şüphesizdir.
Bu çalışmada Çanakkale Savaşı'na katılan İttifâk ve İtilâf Devletleri'nin silahlı kuvvetlerinin s... more Bu çalışmada Çanakkale Savaşı'na katılan İttifâk ve İtilâf Devletleri'nin silahlı kuvvetlerinin savaş öncesi ve esnasındaki halet-i ruhiyeleri değerlendirilecektir. Çanakkale Savaşı 3 Kasım 1914'te başlamış ve 9 Ocak 1916'ya kadar sürmüştür. Sonuçlarının etkisi düşünüldüğünde Türk ve Dünya tarihinde askerî, sosyal, siyasal ve iktisâdî yönleriyle büyük etkileri görülmüştür. Çalışmamızda ise bunlara eklenmesi gerektiğini düşündüğümüz sosyal ve psikolojik boyutu vurgulamak istiyoruz. Çünkü bu savaş sıradan bir savaş değildi. Zira bu savaşta kahramanlık hikâyeleri, büyük acılar ve dramların yaşandığı bir gerçekti. Bir savaşta ölümlerin olması doğal bir sonuç olarak değerlendirilir ancak Çanakkale Savaşı'nın üç boyutlu olduğu unutulmamalıdır. Bu üç boyut: 1) ölüme tanıklık eden askerlerin ruh hali, 2) öldürme psikolojisi ve 3) cesetlerle yaşama psikolojisini ifade eder. Çanakkale Zaferi'nin kazanılmasındaki en önemli faktör askerlerin üzerindeki moral motivasyon desteğidir. Zira savaşan askerler üzerindeki manevi, milli ve bireysel motivasyon desteği savaşın kaderini değiştirmiştir. Sonuç olarak, Çanakkale Savaşı'nda insanlık için nasıl bir felaket yaşandığı ve savaşın muharip askerlerin hayatına ve halet-i ruhiyesine nasıl tesir ettiği bu çalışmada değerlendirilecektir.
Millî Mücadelede Cephe Gerisi ve İstiklâl Yolu Gençlik Sempozyumu, 2020
19. yüzyılda teknolojinin gelişmesi ile birlikte modern silahların üretilmesi, üretilen silahlara... more 19. yüzyılda teknolojinin gelişmesi ile birlikte modern silahların üretilmesi, üretilen silahlara pazar bulunması konusu çok sayıda devleti ve ticari sektörü yakından ilgilendiren bir konu olmuştur. Silah pazarının büyümesinde ve silah ticaretinde devletler kadar tüccarlar ve kaçakçılar da rol oynamaya başlamıştır. Silah pazarının büyümesi aynı zamanda ticaretin kontrolünü zorlaştıran bir etken olmuştur. Böylece silah ticareti ile birlikte silah kaçakçılığı problemi de ortaya çıkmıştır.
Osmanlı Devleti silah pazarının büyümesi ve kaçaklığın artması ile birlikte sınırları içerisinde olan silah kaçakçılığı hareketlerini yakından takip etmeye başlamıştır. Tebliğimizde Mondros Mütarekesi’nden sonra Anadolu’da meydana gelen silah kaçakçılığı ele alınmıştır. Osmanlı Hükûmeti’nin gösterdiği otorite boşluğundan yararlanarak Anadolu’da gerek işgal kuvvetleri gerekse gayrimüslim çeteleri asayişi bozmaya yönelik önemli faaliyetler içerisinde bulunmuşlardır. Bu teşebbüsün başat safhasını silah kaçakçılığı ve silah ticareti oluşturmuştur.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nin (Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi) muhtelif fonlarında yer alan arşiv malzemesinin temel kaynak olarak kullanılacağı çalışmamızda, harp sonunda düzeni sağlamada zorlanan Osmanlı Hükûmeti’nin yüz yüze olduğu temel asayiş problemlerinin başında gelen silah kaçakçılığı ele alınacaktır. Toplumun huzur ve güvenliğinin temini noktasında valilere silah kaçakçılığı ve ticaretine müsamaha gösterilmemesi konusunda sürekli emirnameler göndermesi, Osmanlı Hükûmeti’nin silah kaçakçılığına karşı hem merkezi hem de yerel idareciler aracılığıyla aktif bir mücadele verdiğini göstermektedir. Osmanlı’nın sağlamaya çalıştığı huzur ve asayişi baltalamayı planlayan İngilizlerin ve Yunanlıların çetelere destek faaliyetleri de tespit etmiş olduğumuz yeni belge ve bilgiler ışığında ortaya konulacaktır. Bu yönüyle çalışmamızın daha önce bu konuda yapılmış olanlara katkı sağlayacağı kanaatindeyiz.
Kömen Yayınları, 2018
Osmanlı Devleti 15. yüzyılda Avrupa’da siyasi, askeri ve ekonomik üstünlüğü ele geçirerek dünya s... more Osmanlı Devleti 15. yüzyılda Avrupa’da siyasi, askeri ve ekonomik üstünlüğü ele geçirerek dünya siyasetine yön veren bir devlet konumuna gelmişti. Ancak 16. yüzyılda Batı karşısında aldığı ağır mağlubiyetler, başta askerî sistemi olmak üzere diğer müesseselerinde bir çözülmeye neden olmuştur. Bu bozulmanın nedenlerinin tespiti ve ortadan kaldırılması için yapılması gerekenler konusunda devrin ilim ve idare adamları tarafından “Siyasetnâme” denilen eserler kaleme alınmaya başlanmıştır. Bu eserler bozulmanın çözümü olarak, ilk etapta problemleri devletin kendi şartları içerisinde çözmeyi ve bilhassa Kanun-ı Kadim’e dönmeyi önermişlerdir.
Lale Devri’nde Siyasetnâme tarzında eser veren şahsiyetlerden biri de İbrahim Müteferrika olmuştur. Bildirimizde İbrahim Müteferrika’nın “Usûlü’l-Hikem Fî Nizâmi’l-Ümem” adlı bu eserinde işaret edilen Osmanlı askerî sisteminin aksayan yönleri ve bu aksaklıkları gidermek için önerilen çözüm yöntemleri değerlendirilecektir. İbrahim Müteferrika’yı diğer Siyasetnâme yazarlarından ayıran özellik, devletin aksayan yönlerini düzeltmek için Kanun-ı Kadim’e dönmek yerine “Batı’yı model alıp kendi kimliğimize uygun hale getirerek uygulamayı” önermesidir. İbrahim Müteferrika’nın bu özelliğinin kendisinden sonra gelen devlet adamlarının ıslahat konusundaki düşünce yapısını derinden etkilediği şüphesizdir.
Bu çalışmada Çanakkale Savaşı'na katılan İttifâk ve İtilâf Devletleri'nin silahlı kuvvetlerinin s... more Bu çalışmada Çanakkale Savaşı'na katılan İttifâk ve İtilâf Devletleri'nin silahlı kuvvetlerinin savaş öncesi ve esnasındaki halet-i ruhiyeleri değerlendirilecektir. Çanakkale Savaşı 3 Kasım 1914'te başlamış ve 9 Ocak 1916'ya kadar sürmüştür. Sonuçlarının etkisi düşünüldüğünde Türk ve Dünya tarihinde askerî, sosyal, siyasal ve iktisâdî yönleriyle büyük etkileri görülmüştür. Çalışmamızda ise bunlara eklenmesi gerektiğini düşündüğümüz sosyal ve psikolojik boyutu vurgulamak istiyoruz. Çünkü bu savaş sıradan bir savaş değildi. Zira bu savaşta kahramanlık hikâyeleri, büyük acılar ve dramların yaşandığı bir gerçekti. Bir savaşta ölümlerin olması doğal bir sonuç olarak değerlendirilir ancak Çanakkale Savaşı'nın üç boyutlu olduğu unutulmamalıdır. Bu üç boyut: 1) ölüme tanıklık eden askerlerin ruh hali, 2) öldürme psikolojisi ve 3) cesetlerle yaşama psikolojisini ifade eder. Çanakkale Zaferi'nin kazanılmasındaki en önemli faktör askerlerin üzerindeki moral motivasyon desteğidir. Zira savaşan askerler üzerindeki manevi, milli ve bireysel motivasyon desteği savaşın kaderini değiştirmiştir. Sonuç olarak, Çanakkale Savaşı'nda insanlık için nasıl bir felaket yaşandığı ve savaşın muharip askerlerin hayatına ve halet-i ruhiyesine nasıl tesir ettiği bu çalışmada değerlendirilecektir.