Esra Bengü AVANER | Hacettepe University (original) (raw)

Uploads

Papers by Esra Bengü AVANER

Research paper thumbnail of Yazılım Teknolojileri ve Sağlık Yönetimi:HIMSS ya da Dijital Hastane Hizmetleri Üzerine Bir Değerlendirme

YASAMA DERGİSİ, Jun 1, 2018

Günümüzde şifa arama sürecinin en temel destekçisi sağlık teknolojileridir. Bu alandaki gelişmele... more Günümüzde şifa arama sürecinin en temel destekçisi sağlık teknolojileridir. Bu alandaki gelişmeler insan sağlığının doğrudan etkileyicileri haline gelmiştir. Her iyinin kusurları da olmakla birlikte tıbbi cihaz ve teknoloji üretiminin yerli ve milli olması ya da olmaması bakımından ülke kaynaklarının iktisadi olduğu kadar etkin ve verimli değerlendirilmesi ile bağımlılık riski, duyarlı aktörlerin daim temel düşünme problematiği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yön akılda kalmak üzere donanımsal anlamda görüntüleme ve laboratuvar cihazlarının, robotik cerrahinin, sağlık sektöründe kullanılan birçok ürünün insan sağlığına katkısı daha çok göz önünde tutulmaktadır. Ne var ki bu yazı, yazılım teknolojileri ile sağlık verisinin işlenmesi ve ihtiyaç duyan kişilerin sağlık hizmetine doğru ve zamanında erişiminin cezbedici kolaylığını Türkiye örneği üzerinden ele almak istemektedir. Dünyada yaygın kabul gören HIMSS Emram (dijital hastane) standartlarının Türk kamu hastanelerinde de uygulanarak kâğıtsız hastane modeline geçiş amacı, bu noktada sağlık teknolojilerinin sağlık hizmetleri yönetimi bakımından ileri bir aşamayı oluşturmaktadır. Böylece tedavi, laboratuvar, görüntüleme, hemşirelik, faturalama, eczacılık vb. hizmetleri de dâhil olmak üzere bir hastanın hastaneye girişinden itibaren tüm işlemlerinde kâğıt kullanımının ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. Yazı, sağlık hizmetlerinin yönetiminde ülkemiz örneğinde yazılımsal güncel ve son teknolojik gelişmelerin HIMSS örneğinde çözümlemesini amaçlamaktadır.

Research paper thumbnail of Turing Testi Işığında Düşüncenin Multidisipliner İncelemesi III

Türkiye Biyoetik Dergisi, 2019

Etrafımızı kuşatan her şeye karşı olan duyarlılığımız, dünyayı anlama ve değiştirme serüvenimiz i... more Etrafımızı kuşatan her şeye karşı olan duyarlılığımız, dünyayı anlama ve değiştirme serüvenimiz için önemli bir avantajdır. Şeylerin uzaysal, zamansal ve nedensel karakteristiklerini kavrama ve onların bilgisini bu karakteristiklere uygun entegre edebilme becerimizi; düşünsel eşsizliğimizin temel faktörü olarak saymak mümkündür. Önceki iki yazıda, ilk olarak bu becerinin neyi temsil ettiğini anlamaya daha sonra ise eşsizlik arayışı bağlamında insan beyninin kökenlerine inmeye çalıştık. Eşsizlik arayışını, insanın düşünceyi anlama yolundaki entelektüel faaliyetlerinin en temel motivasyon kaynağı olarak nitelendirdik. Ancak günümüze yaklaştıkça, bazı taşlar yerine oturunca bu motivasyondaki değişimleri gözlemlemek kaçınılmaz oldu. Zira tarihin hiçbir noktasında insan, kendi eşsizliğine eşdeğer bir şey üretmek için bu kadar çaba sarf etmemiştir. İlk defa insan dışında bir varlık için "Düşünebilir mi?" sorusunun cevabı, biyolojik sınırlılıklardan ziyade bilimsel çabaya bağlıdır. Söz konusu makineler olduğunda bu kez işin mutfağında biz yer alıyoruz. Bu yazı dizisinin son parçası da işte düşünen makineler mutfağını konu ediniyor. Önce, bu yazıya ismini veren Turing Testi›nden bahsedeceğiz. Bu testin mekanizmasından, gelişim sürecinden, hatalı yanlarından ve düzeltme girişimlerinden söz edeceğiz. Turing Testi yüzyıllardan beri biriken bilimsel mirasın bir sonucudur. Bundan sonra da bilimsel çalışmaları yönlendirecek en kritik yaklaşım biçimlerinden biri olduğunu anlatmak bu yazının amaçlarındandır. Son olarak, başardıklarımıza paralel şekilde yapay zekanın başardıklarını ele alıp değerlendireceğiz. Bunları göz önüne alarak düşünme eyleminin makineler için bir insan maskesi olup olamayacağı hakkında akıl yürüteceğiz.

Research paper thumbnail of Turing Testi Işığında Düşüncenin Multidisipliner İncelemesi II /Eşsizlik Arayışı: Beynin Kökenleri Hakkında

Aristoteles canlıların temel zihinsel güçlerini şu şekilde sıralar: beslenme, duyusal işlevler il... more Aristoteles canlıların temel zihinsel güçlerini şu şekilde sıralar: beslenme, duyusal işlevler ile arzu, hareket, hayal ve düşünme gücü. Bitkiler gibi canlıların bazıları bunlardan neredeyse hiçbiri olmadan yaşar, insanlar gibi küçük bir kısmıysa bu özelliklerin hepsine sahiptir (1). Tüm bu zihinsel güçlerin içerisinde söz konusu taksonomi olunca düşünme gücünün hemen diğerlerinden ayırt edildiği bir gerçektir. Zira önceki yazımızın başında okuyucuya sunduğumuz varsayımsal diyalogda "Sence, seni dünyadaki diğer tüm varlıklardan eşsiz kılan niteliğin nedir?" sorusunun çok büyük bir olasılıkla "Düşünüyorum." karşılığını bulacağını vurgulamıştık. Bu cevabın niteliği hakkında yaptığımız incelemeden sonra belki de beklenmedik bir şey yaparak sorunun muhatabını değiştirmek istiyorum. Neden sürekli bu soruyu soruyoruz? Motivasyonu eşsizlik arayışı olan bu sorgulamanın doğası da, cevabı olan "düşünmek" kadar kritiktir. Çünkü bu arayışı anlama çabası, insanlığın bugünkü konumuna gelmek için ortaya koyduğu tüm başarı ve başarısızlıklarını da gözler önüne serer. Bu sorgulamayı tek bir cevaba indirgeyebilmek için yapılan çalışmalar, tüm insanlığın birikimsel bir ürünü olarak gelişen bilimin itici gücünün "kendini tanı" mottosu olduğunu görebilmeye de imkân tanır. Bu uğurda tasarlanan dünya görüşünün geçmişimizi şekillendirişi kadar, geleceğimize yapacağı müdahalelerin de farkına varmak elzemdir. Bu bağlamda öncelikle düşüncenin biyolojik temellerini anlamak ve daha sonra nefes alan her canlıyı -hatta makineleri bile-hedef alarak ortaya koyduğumuz binbir türlü eşsizlik ölçütünü değerlendirmek yerinde olacaktır.

Research paper thumbnail of Turing Testi Işığında Düşüncenin Multidisipliner İncelemesi /Düşüncenin Kökenleri Hakkında

Her yönden farklılıkları göz ardı edilerek rastgele seçilen bir insana, " Sence, seni dünyadaki d... more Her yönden farklılıkları göz ardı edilerek rastgele seçilen bir insana, " Sence, seni dünyadaki diğer tüm varlıklardan eşsiz kılan niteliğin nedir? " sorusunu yöneltirsek; bu kişinin gerek eğitiminin ve içinde bulunduğu kültürel yapının ona kazandırdığı, gerek bilinç kökenli içgüdüsel eğilimle öncelikle " Düşünüyorum. " cevabını vereceği tecrübeyle sabittir. Ancak, bu nitelik adına derinleşme yoluna girmemiş, gündelik telaşlar sebebiyle düşünmeyi merak konusu edinmemiş bazı insanların; bu öğretilmiş ya da ezberletilmiş ama anlaşılmamış etkinliği tanıma amacıyla gerekli çabayı göstermediğini gözlemlemekteyim. Etrafta bulunan bilgi kirliliğinin, düşünce konusunu klişeleşmiş bir konu gibi göstermesinin payı büyüktür. Bunun yanında " uzmanlaşma " modası içerisinde boğulmuş olanlar da çoğunlukla madalyonun öbür yüzüne bakış atmakla ilgilenmemektedir. İşte tam bu noktada, düşünmek adına biriken materyali masaya yatırmakta fayda vardır. Ancak bu şekilde kendimizden geriye doğru bir adım çekilerek, kendimizi seyredebilir ve bu sayede refleksiyon yapabiliriz. Yeni çalışmalar sayesinde bilgi birikimimizin dikkate değer ölçüde artmasının insanlığın geleceği adına ümit verici bir gelişme olması ile birlikte; açığa çıkarılanların, beynin karanlık yüzü yanında çok az olduğunun da bilincindeyim. Ancak bu bilgisizliğimiz bizi bir umutsuzluk hali içerisine sokmamalı. Bilakis bu durumun, " Bulunacak yeni bir şey kalmadı ki. " yorumlarına bariz bir antitez oluşturduğunu düşünmek daha doğru olacaktır. Her şeye rağmen geleceğin ihtimallerinde kaybolmak ya da yutucu belirsizlik karşısında seçim felciyle yüzleşmek de işten değil. Ütopya ve distopyaların eskiden olduğu gibi edebi ve felsefi akıl yürütmelerden sıyrılıp gündelik hayatımızın ta kendisi olduğu şu çağda geleceğe doğru nasıl sürüklendiğimizin de ayırdına varmak gerekir. Ne geçmişe ne de geleceğe dönük dogmatizmin kimseye yararı yoktur. İşte bu çalışmanın amacı düşünceyi anlamayı kendini gerçekleştirme yolu olarak seçen insanoğlunun geçirdiği süreci, ulaştığı noktayı anlatmak ve bundan sonra nereye gideceğini farklı görüşlerden yaklaşımlar ışığında anlamaya çalışmaktır. Önce kendimize bakacak; düşünce konusunda nasıl bir öz farkındalık sürecinden geçtiğimizi ve otonoetik (kendini bilen) bilinç seviyesine hem felsefi hem biyolojik olarak eriştiğimizi inceleyeceğiz. Daha sonra bir rakip mi yoksa yoldaş mı yarattığımızı halen anlayamadığımız diğer bilgi işlem makinelerini Alan Turing'in düşüncelerini kullanarak irdeleyecek, en son geleceğe uzanarak yapay zekanın olası geleceği ve etik çıkmazlarından söz edeceğiz.

Research paper thumbnail of Yazılım Teknolojileri ve Sağlık Yönetimi: HIMSS ya da Dijital Hastane Hizmetleri Üzerine Bir Değerlendirme

Günümüzde şifa arama sürecinin en temel destekçisi sağlık teknolojileridir. Bu alandaki gelişmele... more Günümüzde şifa arama sürecinin en temel destekçisi sağlık teknolojileridir. Bu alandaki gelişmeler insan sağlığının doğrudan etkileyicileri haline gelmiştir. Her iyinin kusurları da olmakla birlikte tıbbi cihaz ve teknoloji üretiminin yerli ve milli olması ya da olmaması bakımından ülke kaynaklarının iktisadi olduğu kadar etkin ve verimli değerlendirilmesi ile bağımlılık riski, duyarlı aktörlerin daim temel düşünme problematiği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yön akılda kalmak üzere donanımsal anlamda görüntüleme ve laboratuvar cihazlarının, robotik cerrahinin, sağlık sektöründe kullanılan birçok ürünün insan sağlığına katkısı daha çok göz önünde tutulmaktadır. Ne var ki bu yazı, yazılım teknolojileri ile sağlık verisinin işlenmesi ve ihtiyaç duyan kişilerin sağlık hizmetine doğru ve zamanında erişiminin cezbedici kolaylığını Türkiye örneği üzerinden ele almak istemektedir. Dünyada yaygın kabul gören HIMSS Emram (dijital hastane) standartlarının Türk kamu hastanelerinde de uygulanarak kâğıtsız hastane modeline geçiş amacı, bu noktada sağlık teknolojilerinin sağlık hizmetleri yönetimi bakımından ileri bir aşamayı oluşturmaktadır. Böylece tedavi, laboratuvar, görüntüleme, hemşirelik, faturalama, eczacılık vb. hizmetleri de dâhil olmak üzere bir hastanın hastaneye girişinden itibaren tüm işlemlerinde kâğıt kullanımının ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. Yazı, sağlık hizmetlerinin yönetiminde ülkemiz örneğinde yazılımsal güncel ve son teknolojik gelişmelerin HIMSS örneğinde çözümlemesini amaçlamaktadır.

Research paper thumbnail of Yazılım Teknolojileri ve Sağlık Yönetimi:HIMSS ya da Dijital Hastane Hizmetleri Üzerine Bir Değerlendirme

YASAMA DERGİSİ, Jun 1, 2018

Günümüzde şifa arama sürecinin en temel destekçisi sağlık teknolojileridir. Bu alandaki gelişmele... more Günümüzde şifa arama sürecinin en temel destekçisi sağlık teknolojileridir. Bu alandaki gelişmeler insan sağlığının doğrudan etkileyicileri haline gelmiştir. Her iyinin kusurları da olmakla birlikte tıbbi cihaz ve teknoloji üretiminin yerli ve milli olması ya da olmaması bakımından ülke kaynaklarının iktisadi olduğu kadar etkin ve verimli değerlendirilmesi ile bağımlılık riski, duyarlı aktörlerin daim temel düşünme problematiği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yön akılda kalmak üzere donanımsal anlamda görüntüleme ve laboratuvar cihazlarının, robotik cerrahinin, sağlık sektöründe kullanılan birçok ürünün insan sağlığına katkısı daha çok göz önünde tutulmaktadır. Ne var ki bu yazı, yazılım teknolojileri ile sağlık verisinin işlenmesi ve ihtiyaç duyan kişilerin sağlık hizmetine doğru ve zamanında erişiminin cezbedici kolaylığını Türkiye örneği üzerinden ele almak istemektedir. Dünyada yaygın kabul gören HIMSS Emram (dijital hastane) standartlarının Türk kamu hastanelerinde de uygulanarak kâğıtsız hastane modeline geçiş amacı, bu noktada sağlık teknolojilerinin sağlık hizmetleri yönetimi bakımından ileri bir aşamayı oluşturmaktadır. Böylece tedavi, laboratuvar, görüntüleme, hemşirelik, faturalama, eczacılık vb. hizmetleri de dâhil olmak üzere bir hastanın hastaneye girişinden itibaren tüm işlemlerinde kâğıt kullanımının ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. Yazı, sağlık hizmetlerinin yönetiminde ülkemiz örneğinde yazılımsal güncel ve son teknolojik gelişmelerin HIMSS örneğinde çözümlemesini amaçlamaktadır.

Research paper thumbnail of Turing Testi Işığında Düşüncenin Multidisipliner İncelemesi III

Türkiye Biyoetik Dergisi, 2019

Etrafımızı kuşatan her şeye karşı olan duyarlılığımız, dünyayı anlama ve değiştirme serüvenimiz i... more Etrafımızı kuşatan her şeye karşı olan duyarlılığımız, dünyayı anlama ve değiştirme serüvenimiz için önemli bir avantajdır. Şeylerin uzaysal, zamansal ve nedensel karakteristiklerini kavrama ve onların bilgisini bu karakteristiklere uygun entegre edebilme becerimizi; düşünsel eşsizliğimizin temel faktörü olarak saymak mümkündür. Önceki iki yazıda, ilk olarak bu becerinin neyi temsil ettiğini anlamaya daha sonra ise eşsizlik arayışı bağlamında insan beyninin kökenlerine inmeye çalıştık. Eşsizlik arayışını, insanın düşünceyi anlama yolundaki entelektüel faaliyetlerinin en temel motivasyon kaynağı olarak nitelendirdik. Ancak günümüze yaklaştıkça, bazı taşlar yerine oturunca bu motivasyondaki değişimleri gözlemlemek kaçınılmaz oldu. Zira tarihin hiçbir noktasında insan, kendi eşsizliğine eşdeğer bir şey üretmek için bu kadar çaba sarf etmemiştir. İlk defa insan dışında bir varlık için "Düşünebilir mi?" sorusunun cevabı, biyolojik sınırlılıklardan ziyade bilimsel çabaya bağlıdır. Söz konusu makineler olduğunda bu kez işin mutfağında biz yer alıyoruz. Bu yazı dizisinin son parçası da işte düşünen makineler mutfağını konu ediniyor. Önce, bu yazıya ismini veren Turing Testi›nden bahsedeceğiz. Bu testin mekanizmasından, gelişim sürecinden, hatalı yanlarından ve düzeltme girişimlerinden söz edeceğiz. Turing Testi yüzyıllardan beri biriken bilimsel mirasın bir sonucudur. Bundan sonra da bilimsel çalışmaları yönlendirecek en kritik yaklaşım biçimlerinden biri olduğunu anlatmak bu yazının amaçlarındandır. Son olarak, başardıklarımıza paralel şekilde yapay zekanın başardıklarını ele alıp değerlendireceğiz. Bunları göz önüne alarak düşünme eyleminin makineler için bir insan maskesi olup olamayacağı hakkında akıl yürüteceğiz.

Research paper thumbnail of Turing Testi Işığında Düşüncenin Multidisipliner İncelemesi II /Eşsizlik Arayışı: Beynin Kökenleri Hakkında

Aristoteles canlıların temel zihinsel güçlerini şu şekilde sıralar: beslenme, duyusal işlevler il... more Aristoteles canlıların temel zihinsel güçlerini şu şekilde sıralar: beslenme, duyusal işlevler ile arzu, hareket, hayal ve düşünme gücü. Bitkiler gibi canlıların bazıları bunlardan neredeyse hiçbiri olmadan yaşar, insanlar gibi küçük bir kısmıysa bu özelliklerin hepsine sahiptir (1). Tüm bu zihinsel güçlerin içerisinde söz konusu taksonomi olunca düşünme gücünün hemen diğerlerinden ayırt edildiği bir gerçektir. Zira önceki yazımızın başında okuyucuya sunduğumuz varsayımsal diyalogda "Sence, seni dünyadaki diğer tüm varlıklardan eşsiz kılan niteliğin nedir?" sorusunun çok büyük bir olasılıkla "Düşünüyorum." karşılığını bulacağını vurgulamıştık. Bu cevabın niteliği hakkında yaptığımız incelemeden sonra belki de beklenmedik bir şey yaparak sorunun muhatabını değiştirmek istiyorum. Neden sürekli bu soruyu soruyoruz? Motivasyonu eşsizlik arayışı olan bu sorgulamanın doğası da, cevabı olan "düşünmek" kadar kritiktir. Çünkü bu arayışı anlama çabası, insanlığın bugünkü konumuna gelmek için ortaya koyduğu tüm başarı ve başarısızlıklarını da gözler önüne serer. Bu sorgulamayı tek bir cevaba indirgeyebilmek için yapılan çalışmalar, tüm insanlığın birikimsel bir ürünü olarak gelişen bilimin itici gücünün "kendini tanı" mottosu olduğunu görebilmeye de imkân tanır. Bu uğurda tasarlanan dünya görüşünün geçmişimizi şekillendirişi kadar, geleceğimize yapacağı müdahalelerin de farkına varmak elzemdir. Bu bağlamda öncelikle düşüncenin biyolojik temellerini anlamak ve daha sonra nefes alan her canlıyı -hatta makineleri bile-hedef alarak ortaya koyduğumuz binbir türlü eşsizlik ölçütünü değerlendirmek yerinde olacaktır.

Research paper thumbnail of Turing Testi Işığında Düşüncenin Multidisipliner İncelemesi /Düşüncenin Kökenleri Hakkında

Her yönden farklılıkları göz ardı edilerek rastgele seçilen bir insana, " Sence, seni dünyadaki d... more Her yönden farklılıkları göz ardı edilerek rastgele seçilen bir insana, " Sence, seni dünyadaki diğer tüm varlıklardan eşsiz kılan niteliğin nedir? " sorusunu yöneltirsek; bu kişinin gerek eğitiminin ve içinde bulunduğu kültürel yapının ona kazandırdığı, gerek bilinç kökenli içgüdüsel eğilimle öncelikle " Düşünüyorum. " cevabını vereceği tecrübeyle sabittir. Ancak, bu nitelik adına derinleşme yoluna girmemiş, gündelik telaşlar sebebiyle düşünmeyi merak konusu edinmemiş bazı insanların; bu öğretilmiş ya da ezberletilmiş ama anlaşılmamış etkinliği tanıma amacıyla gerekli çabayı göstermediğini gözlemlemekteyim. Etrafta bulunan bilgi kirliliğinin, düşünce konusunu klişeleşmiş bir konu gibi göstermesinin payı büyüktür. Bunun yanında " uzmanlaşma " modası içerisinde boğulmuş olanlar da çoğunlukla madalyonun öbür yüzüne bakış atmakla ilgilenmemektedir. İşte tam bu noktada, düşünmek adına biriken materyali masaya yatırmakta fayda vardır. Ancak bu şekilde kendimizden geriye doğru bir adım çekilerek, kendimizi seyredebilir ve bu sayede refleksiyon yapabiliriz. Yeni çalışmalar sayesinde bilgi birikimimizin dikkate değer ölçüde artmasının insanlığın geleceği adına ümit verici bir gelişme olması ile birlikte; açığa çıkarılanların, beynin karanlık yüzü yanında çok az olduğunun da bilincindeyim. Ancak bu bilgisizliğimiz bizi bir umutsuzluk hali içerisine sokmamalı. Bilakis bu durumun, " Bulunacak yeni bir şey kalmadı ki. " yorumlarına bariz bir antitez oluşturduğunu düşünmek daha doğru olacaktır. Her şeye rağmen geleceğin ihtimallerinde kaybolmak ya da yutucu belirsizlik karşısında seçim felciyle yüzleşmek de işten değil. Ütopya ve distopyaların eskiden olduğu gibi edebi ve felsefi akıl yürütmelerden sıyrılıp gündelik hayatımızın ta kendisi olduğu şu çağda geleceğe doğru nasıl sürüklendiğimizin de ayırdına varmak gerekir. Ne geçmişe ne de geleceğe dönük dogmatizmin kimseye yararı yoktur. İşte bu çalışmanın amacı düşünceyi anlamayı kendini gerçekleştirme yolu olarak seçen insanoğlunun geçirdiği süreci, ulaştığı noktayı anlatmak ve bundan sonra nereye gideceğini farklı görüşlerden yaklaşımlar ışığında anlamaya çalışmaktır. Önce kendimize bakacak; düşünce konusunda nasıl bir öz farkındalık sürecinden geçtiğimizi ve otonoetik (kendini bilen) bilinç seviyesine hem felsefi hem biyolojik olarak eriştiğimizi inceleyeceğiz. Daha sonra bir rakip mi yoksa yoldaş mı yarattığımızı halen anlayamadığımız diğer bilgi işlem makinelerini Alan Turing'in düşüncelerini kullanarak irdeleyecek, en son geleceğe uzanarak yapay zekanın olası geleceği ve etik çıkmazlarından söz edeceğiz.

Research paper thumbnail of Yazılım Teknolojileri ve Sağlık Yönetimi: HIMSS ya da Dijital Hastane Hizmetleri Üzerine Bir Değerlendirme

Günümüzde şifa arama sürecinin en temel destekçisi sağlık teknolojileridir. Bu alandaki gelişmele... more Günümüzde şifa arama sürecinin en temel destekçisi sağlık teknolojileridir. Bu alandaki gelişmeler insan sağlığının doğrudan etkileyicileri haline gelmiştir. Her iyinin kusurları da olmakla birlikte tıbbi cihaz ve teknoloji üretiminin yerli ve milli olması ya da olmaması bakımından ülke kaynaklarının iktisadi olduğu kadar etkin ve verimli değerlendirilmesi ile bağımlılık riski, duyarlı aktörlerin daim temel düşünme problematiği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yön akılda kalmak üzere donanımsal anlamda görüntüleme ve laboratuvar cihazlarının, robotik cerrahinin, sağlık sektöründe kullanılan birçok ürünün insan sağlığına katkısı daha çok göz önünde tutulmaktadır. Ne var ki bu yazı, yazılım teknolojileri ile sağlık verisinin işlenmesi ve ihtiyaç duyan kişilerin sağlık hizmetine doğru ve zamanında erişiminin cezbedici kolaylığını Türkiye örneği üzerinden ele almak istemektedir. Dünyada yaygın kabul gören HIMSS Emram (dijital hastane) standartlarının Türk kamu hastanelerinde de uygulanarak kâğıtsız hastane modeline geçiş amacı, bu noktada sağlık teknolojilerinin sağlık hizmetleri yönetimi bakımından ileri bir aşamayı oluşturmaktadır. Böylece tedavi, laboratuvar, görüntüleme, hemşirelik, faturalama, eczacılık vb. hizmetleri de dâhil olmak üzere bir hastanın hastaneye girişinden itibaren tüm işlemlerinde kâğıt kullanımının ortadan kaldırılması hedeflenmektedir. Yazı, sağlık hizmetlerinin yönetiminde ülkemiz örneğinde yazılımsal güncel ve son teknolojik gelişmelerin HIMSS örneğinde çözümlemesini amaçlamaktadır.