TUĞBA METİN AÇER | Abant Izzet Baysal University, Bolu, Turkey (original) (raw)

Papers by TUĞBA METİN AÇER

Research paper thumbnail of Kadın Parlamenter Oranlarının Ülkelerin Sosyal Kurumlar ve Cinsiyet Endeksi (SIGI)’ndeki Yerine Etkisi

İstanbul Üniversitesi Kadın Araştırmaları Dergisi / Istanbul University Journal of Women’s Studies

Bu çalişmanin amaci, ülkelerin parlamentolarindaki kadin parlamenter oraninin, ülkelerin Sosyal K... more Bu çalişmanin amaci, ülkelerin parlamentolarindaki kadin parlamenter oraninin, ülkelerin Sosyal Kurumlar ve Cinsiyet Endeksi (SIGI) siralamasi üzerindeki etkisini incelemektir. Bu çalişmada bağimsiz değişken olarak ele alinan kadin parlamenter oraninin Sosyal Kurumlar ve Cinsiyet Endeksi ve bu endeksin alt boyutlari olan Aile İçinde Ayrimcilik Endeksi; Kisitli Fiziksel Bütünlük Endeksi; Üretken ve Finansal Kaynaklara Kisitli Erişim Endeksi; Kisitlanmiş Sivil Özgürlükler Endeksi üzerindeki etkisini incelemek amaciyla beş farkli regresyon modeli kurulmuştur. Elde edilen sonuçlara göre Kadin Parlamenter Orani ile diğer değişkenler arasindaki korelasyon katsayilari istatistiksel olarak anlamli ve negatif yönlüdür. Bununla birlikte ülkelerin parlamentolarindaki kadin parlamenter oraninin Sosyal Kurumlar ve Cinsiyet Endeksi ile bu endeksin alt boyutlari olan Aile İçinde Ayrimcilik; Kisitli Fiziksel Bütünlük; Üretken ve Finansal Kaynaklara Kisitli Erişim ve Kisitlanmiş Sivil Özgürlükler değişkenlerini istatistiksel olarak anlamli şekilde negatif yönlü olarak etkilediği görülmüştür.

Research paper thumbnail of Etno-Di̇nsel Bi̇r Topluluğun Sinirlarini Beli̇rleyen “Kadin-Erkek Eşi̇tli̇ği̇” Söylemi̇ Ve Prati̇kteki̇ Çeli̇şki̇ler: Alevi̇ Kadinlar Üzeri̇ne Ni̇tel Bi̇r Çalişma

In Turkey, Alevism which define itself as heterodox belief system positioning to the traditional ... more In Turkey, Alevism which define itself as heterodox belief system positioning to the traditional Sunni Islam (Orthodox), has many discourses and ethno-religious communities that draw their own groups boundary to teach about the social life of the practice. The attitude towards the maintenance of tradition and the motivation to establish group boundaries constitute the basis for defining Alevism as an ethno-religious community. Ethno-religious communities emphasize their differences to separate themselves from others and maintain group beloning. The perspective of a society, religious or ethnic group to women is accepted as a measure of how civilized it is. The discourse of equality between men and women in the belief in Alevism is an important constituent of the Alevi community that seperates them from the others and constructs the cultural boundaries of the society. In this study, it is examined how the discourse of gender equality between women and men, which is the boundary prote...

Research paper thumbnail of "Other" and "othering" in the intersectionality of inequalities: Alevi women's experiences in private and public spaces

This journal and its contents may be used for research, teaching, and private study purposes. Any... more This journal and its contents may be used for research, teaching, and private study purposes. Any substantial or systematic reproduction, redistribution , reselling , loan or sub-licensing, systematic supply, or distribution in any form to anyone is expressly forbidden. Authors share joint copyright with the JIWS. ©2022 Journal of International Women's Studies. "Other" and "othering" in the intersectionality of inequalities: Alevi women's experiences in private and public spaces

Research paper thumbnail of Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler

Research paper thumbnail of Vurgulanmış Dişilliğin Madun Dişillikleri Olarak Mülteci Kadınlar: Suriyeli Mülteci Kadınlara Yönelik Tutumlar

Bu çalışmada, İstanbul'un en muhafazakâr ve yoksul ilçelerinden biri olan Esenler'de yaşayan kadı... more Bu çalışmada, İstanbul'un en muhafazakâr ve yoksul ilçelerinden biri olan Esenler'de yaşayan kadınların komşuluk ettikleri Suriyeli mülteci kadınlara yönelik tutumları analiz edilmiştir. Konu, Connell'ın "Toplumsal Cinsiyet Hiyerarşisi" kuramındaki, hegemonyacı erilliğin bir tamamlayıcısı olan "vurgulanmış dişillik"in, diğer "madun dişillik"e yönelik eleştirel tutumu bağlamında ele alınmıştır. Makalenin argümanı ise, vurgulanmış dişillik ile, madun dişillik arasındaki farklılıklar, "Toplumsal Cinsiyet Hiyerarşisi" kavramsallaştırmasında ortaya koyulduğu kadar zıt ve birbirini dışlar nitelikte olmak durumunda değildir. Bir başka deyişle, madun her zaman heteroseksüel hegemonyacı sistemi temelden tehdit edici nitelikleri taşımaz ve bu cinsiyet rejimi altında daha gri alanları doldurabilir. Nitekim bu araştırmada, kadınların Müslümanlığı, kendi vurgulanmış dişiliklerini kurmada önemli bir unsur gördükleri tespit edilmiştir. Dahası, madun dişillik olarak onlar gibi Müslüman olan Suriyeli kadınları, Müslüman olmayan değil de, yeterince ve layıkıyla Müslüman olmayan olarak tanımlamaktadırlar. Bunu da, namuslu olmak, iyi bir eş olmak, ev içi rolleri layıkıyla yerine getirmek ve vatanına yeterince sahip çıkmak üzerinden ortaya koymuşlardır. Nitel araştırma yöntemi kullanılarak 47 kadın ile yapılan derinlemesine görüşmelerden elde edilen bulgular, dişilliğini Müslümanlık üzerinden tanımlayan kadınların, yine kendi gibi Müslüman, ama yoksul ve mülteci Suriyeli kadınları iffet, namus, kadınlık rolleri vb. bakımından toplumsal hiyerarşide nasıl daha altta konumlandırdıklarına işaret etmektedir.

Research paper thumbnail of HAKKÂRİLİ KÜRT MÜSLÜMAN KADINLARIN ÖTEKİ İNŞASI – ÇOCUKLARIM KİMİNLE EVLENSİN VE KOMŞUM KİMLERDEN OLSUN?

Tuğba METİN & Pınar ENNELİ 62 sonucu toplanan nicel verilere dayanmaktadır. Çalışmanın bulguları ... more Tuğba METİN & Pınar ENNELİ 62 sonucu toplanan nicel verilere dayanmaktadır. Çalışmanın bulguları heterojen toplumlarda da ötekileştirmenin olabileceği ve bu ötekileştirme sürecinin temasta olunmasa dahi farklı etnik ve dini kimlikler üzerinden yapılabileceğini göstermektedir.

Research paper thumbnail of ETNO-DİNSEL BİR TOPLULUĞUN SINIRLARINI BELİRLEYEN “KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ” SÖYLEMİ VE PRATİKTEKİ ÇELİŞKİLER: ALEVİ KADINLAR ÜZERİNE NİTEL BİR ÇALIŞMA

Türkiye’de kendini Sünni İslami (Ortodoks) gelenek karşında konumlandıran heteredoks bir inanç si... more Türkiye’de kendini Sünni İslami (Ortodoks) gelenek karşında konumlandıran
heteredoks bir inanç sistemi olarak tanımlanan Alevilik, dinsel kural ve
pratiklerden toplumsal yaşama ilişkin birçok söylem ve öğretiye kadar kendi
grup sınırlarını çizen etno-dinsel bir topluluktur. Geleneğin sürdürülmesine
yönelik tutum ve grup sınırlarının kurulmasına yönelik motivasyon, Alevililiğin
etno-dinsel bir topluluk olarak tanımlanmasının bir zeminini oluşturmaktadır.
Etno-dinsel topluluklar, kendilerini diğerlerinden ayırmak ve grup aidiyetini
sürdürmek adına “farklılık”lara vurgu yaparlar. Bir toplumun, dini ya da etnik
grubun kadına bakış açısı ne kadar medeni olduğunun ölçütü olarak kabul
edilmektedir. Alevilik inancında da “kadın-erkek eşitliği” söylemi Alevi
toplumunun kültürel sınırlarını inşa eden ve “öteki”lerden ayıran önemli bir
yapıtaşıdır. Bu çalışmada da Alevi toplumu açısından “biz” ve “öteki” arasında
sınır koruyucu işlevi olan “kadın-erkek eşitliği” söyleminin pratikte kadınların
yaşadığı deneyimler ile ne derece örtüştüğü incelenmiştir. Veriler 15 Alevi
kadın ile derinlemesine görüşme yöntemiyle toplanmıştır. Elde edilen bulgular
eşitlik söyleminin kadınların toplumsal cinsiyet kimliklerinin inşasında temel
yapıtaşı olduğu, ancak ataerkil toplumsal yapıda bu eşitlik söyleminin özde tam
anlamıyla sağlanamadığını göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Alevi Kadın, Etno-Dinsel Topluluk,Toplumsal Cinsiyet.

Research paper thumbnail of "BİZ" VE "ÖTEKİ"NİN SINIRINDA "BİZ" KALABİLMEK: AMERİKA'DA YAŞAYAN TÜRK GÖÇMENLER ÖRNEĞİ

Toplumsal değişim sürecinin (iletişim ve ulaşım olanaklarının artması, savaşlar ya da zorunlu ned... more Toplumsal değişim sürecinin (iletişim ve ulaşım olanaklarının artması, savaşlar ya da zorunlu nedenler, eğitim, iş vd.) bir sonucu olarak özellikle 21. yüzyılda ivme kazanan göç olgusu, toplumsal entegrasyon ve uyum ile ilgili tartışmalara da yeni boyutlar kazandırmaktadır. Temelde coğrafi bir yer değişikliği olan göçün anlamı göçmen birey için “sınır” değişikliğinin çok daha fazlasını ifade etmektedir.
Göçmenler bir yandan yaşadıkları toplumla bütünleşme ve uyum sorunları ile karşılaşırken diğer yandan kendi kültürel, etnik ve dini geleneklerini muhafaza etme kaygısı taşımaktadırlar. Bu çalışmada Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Türk göçmen ailelerin, çocuklarının yetişmesiyle ilgili tutumları sosyal sınırlarının korunması bağlamında ele alınmıştır. Araştırmanın kuramsal çerçevesini etnisite kuramları arasında “sınır” kavramının önemini ele alan Fredric Barth’ın etkileşimsel yaklaşımı oluşturmaktadır. Bu bağlamda göçmen ailelerin, çocuklarının kültür, örf, adet ve dini geleneklerini öğrenmesi ve sonraki kuşaklara aktarabilmesi, “yabancı”larla evlenmesi, aile bağlılığı gibi grubun sosyal sınırlarını belirleyen dinamiklere yönelik tutumları analiz edilmiştir.
Bu çalışmada nicel araştırma yönteminin anket tekniği ile 2018 Temmuz-Ağustos aylarında 293 kişiden elde edilen veriler analiz edilmiştir. Bulgular genel olarak değerlendirildiğinde; göçmenlerin “biz” ve “öteki”nin kesiştiği noktada hem grup sınırlarının korunmasına yönelik “biz” olarak kalmaya çabaladıkları hem de göç ettikleri ülkeye ait hissetme yani “öteki” gibi olmaya çalıştıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar kelimeler: Amerika, uluslararası göç, göçmen, etnik grup, sosyal sınır.

Research paper thumbnail of Kamusal Alanın Yeni Yüzü Ekşi Sözlük Üzerinden Toplumsal Cinsiyet, İktidar ve Beden Analizi

İletişim teknolojilerinin gelişmesi toplumsal yaşamın bütün alanlarını köklü bir dönüşüm ile karş... more İletişim teknolojilerinin gelişmesi toplumsal yaşamın bütün alanlarını köklü bir dönüşüm ile
karşı karşıya getirmiştir. Geleneksel sözlük anlayışı da bu değişim ve dönüşüme ayak uydurmuş,
e-sözlük anlayışı oldukça popülerlik kazanmıştır. Hatta önemli sosyal konuların, olayların,
problemlerin bireyler tarafından fikirlerin sunulduğu ve tartışıldığı önemli bir platform haline
gelmiştir. İletişim teknolojilerinin ve tüketim endüstrisinin getirdiği dönüşümlerden olan
diğer alan ise “beden” ve “toplumsal cinsiyet”tir. Çağdaş kapitalist toplumlarda beden, tüketim
endüstrisi tarafından şekillenen önemli bir tüketim alanıdır. Bu çalışmanın temel amacı; tüketim
endüstrisinin dayattığı idealize edilen beden algısı üzerinden dayatılan hegemonik söylemlerin
medya araçlarıyla nasıl yeniden üretildiğinin incelenmesidir. Öte yandan ideal beden algısının
erkek ve kadına atfettiği rollerin ve yarattığı baskıların ortaya çıkarılması da bir diğer amaçtır.
Günümüzde “yeni kamusal”lık olarak adlandırılan Ekşi Sözlük’te beden ile ilgili yapılan yorumlar
araştırmanın kapsamını belirlemektedir. Ekşi Sözlük’te toplumsal cinsiyete ilişkin beden
algısının izlenebileceği 6 başlık tespit edilmiş, iki tanesi ise amaçlı örneklem tekniği kullanılarak
seçilmiştir. Bu çalışmada Ekşi Sözlük’te her ikisi de 2013 yılında açılan “Türk erkeği vücudu” ve
“Türk kızı vücudu” başlıklarının altındaki Mart 2019’a kadar olan tartışma ve yorumlar analiz
edilmiştir. “Türk erkeği vücudu” başlığı altına yapılan 240, “Türk kızı vücudu” başlığı altına yapılan
1080 yorum, eleştirel söylem analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. Eleştirel söylem analizi,
dilde örtülü bir biçimde bulunan, ancak toplumdaki güç ve hiyerarşi ilişkilerini yeniden üreten
söylemleri analiz etmede önemli bir yaklaşım biçimi olması açısından bu çalışmaya analitik bir
perspektif sağlamıştır. Çalışmanın veri analiz aşamasında Nvivo 8 isimli nitel veri analiz programı
kullanılarak yorumlar üç aşamada kodlanmış ve kategorilendirilmiştir. Yapılan nitel veri analizi
sürecinin sonunda ise 5 tema ortaya çıkarılarak yorumlanmıştır. Sonuç olarak; hegemonik
erkeklik ideal beden algısı üzerinden toplumda bir iktidar konumu olan sınıfsal değişkenler
üzerinden yeniden üretilmektedir. Eril iktidarın yarattığı söylemler, kadın bedenini geleneksellik
ile ilişkilendirerek küçümsemekte ve tahakkümünü yine hem beden hem de geleneksel toplumsal
cinsiyet rolleri üzerinden yeniden kurmaktadır. Toplumsal cinsiyet ve sınıfın kesişimselliğinde
ortaya çıkan eril tahakkümün, beden üzerinden farklı “kadın”lık ve “erkek”likleri hegemonik
toplumsal cinsiyet rejimi içersinde hiyerarşik bir düzende konumlandırdığı söylenebilir. Bu
çalışma kapsamında ideoloji, güç/iktidar üzerinden temellenen eleştirel söylem analizi yöntemi,
toplumsal cinsiyete ve bedene ilişkin söylemlerin örtük biçimde sınıfsal eşitsizlikleri de dilde
barındırdığını ortaya çıkarmıştır.
Anahtar Kelimeler: Toplumsal Cinsiyet , Beden, İktidar.

Books by TUĞBA METİN AÇER

Research paper thumbnail of ORHAN KEMAL'İN EL KIZI ROMANINDAKİ BİR AİLENİN TOPLUMSAL CİNSİYET  REJİMİNİN ANALİZİ: ÖZEL ALANIN "ÖTEKİ"LERİ

EDEBİYATTA KADIN VE EVLİLİK, 2021

Özet Toplumsal cinsiyet ilişkilerinin örgütlendiği kurumlardan biri olan aile, “kadınlık” ve “erk... more Özet
Toplumsal cinsiyet ilişkilerinin örgütlendiği kurumlardan biri olan aile, “kadınlık” ve “erkeklik” rollerini belirleyerek özel alanda ve kamusal alandaki sosyal ilişkilere yön verir. Evlilik yoluyla aileye dahil olan ve aileyle kan bağı olmayan kadınlar, ataerkil normların şekillendirdiği yeni bir toplumsal düzenin parçası haline gelirler. Türkiye’de sıklıkla, kullanılan “El kızı” deyimi bu toplumsal bağlamın bir yansımasını göstermektedir.
Connell (2007)’ın Toplumsal Cinsiyet Rejimi Kuramı, erkekler ve kadınlar, kadınlıklar ve erkeklikler arasındaki güç eşitsizliği vasıtasıyla yapılandırılmış ilişkiler ağında odaklanan bir yaklaşımdır. Kuramın merkezinde; toplumsal cinsiyet farkının nasıl korunduğu ve kurumsallaştırıldığı, erkekliği ve kadınlığı simgesel olarak betimleyen sınırları yönetmede iktidarın işleyiş biçimi bulunmaktadır. Bu çalışmada, edebiyatta toplumcu gerçekçilik akımının öncü isimlerinden biri olan Orhan Kemal’in El Kızı romanında konu edinilen bir ailenin toplumsal cinsiyet rejimi incelenmiştir. Toplumsal Cinsiyet Rejimi yaklaşımı perspektifinde, evlilik kurumu içerisinde bir ailenin Hegemonik (Vurgulanmış) Kadınlık ve İkincil Kadınlık temsilleri analiz edilmiştir. Bu doğrultuda, özel alanda toplumsal cinsiyet rejiminin hiyerarşik bir yapılanma içerisinden ortaya çıkardığı “öteki”ler ortaya konulmuştur.
Çalışmanın temel iddiası bağlamında özgün yanı; genellikle kamusal alan üzerinden tartışılan ötekileştirilme olgusunun, özel alanda da olabileceğidir. Evlilik kurumu içerisinde toplumsal cinsiyete dayalı iktidar ilişkileri bağlamında ataerkil yapının yeniden üretimine odaklanılarak, toplumsal sınıf ve cinsiyetin kesişimselliği ortaya konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Ataerki, Evlilik, Kadın, Toplumsal Cinsiyet Rejimi, Öteki

Research paper thumbnail of Başörtülü Yoksul Kadınların Ötekileri

Başörtülü Yoksul Kadınların Ötekileri, 2021

Conference Presentations by TUĞBA METİN AÇER

Research paper thumbnail of Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddete Ekofeminizm Perspektifinden Bakmak Looking at Social Gender-Based Violence From The Perspective of Ecofeminism

Toplumsal Cinsiyet Temelli Şiddete Ekofeminizm Perspektifinden Bakmak, 2021

Research paper thumbnail of Kadın Parlamenter Oranlarının Ülkelerin Sosyal Kurumlar ve Cinsiyet Endeksi (SIGI)’ndeki Yerine Etkisi

İstanbul Üniversitesi Kadın Araştırmaları Dergisi / Istanbul University Journal of Women’s Studies

Bu çalişmanin amaci, ülkelerin parlamentolarindaki kadin parlamenter oraninin, ülkelerin Sosyal K... more Bu çalişmanin amaci, ülkelerin parlamentolarindaki kadin parlamenter oraninin, ülkelerin Sosyal Kurumlar ve Cinsiyet Endeksi (SIGI) siralamasi üzerindeki etkisini incelemektir. Bu çalişmada bağimsiz değişken olarak ele alinan kadin parlamenter oraninin Sosyal Kurumlar ve Cinsiyet Endeksi ve bu endeksin alt boyutlari olan Aile İçinde Ayrimcilik Endeksi; Kisitli Fiziksel Bütünlük Endeksi; Üretken ve Finansal Kaynaklara Kisitli Erişim Endeksi; Kisitlanmiş Sivil Özgürlükler Endeksi üzerindeki etkisini incelemek amaciyla beş farkli regresyon modeli kurulmuştur. Elde edilen sonuçlara göre Kadin Parlamenter Orani ile diğer değişkenler arasindaki korelasyon katsayilari istatistiksel olarak anlamli ve negatif yönlüdür. Bununla birlikte ülkelerin parlamentolarindaki kadin parlamenter oraninin Sosyal Kurumlar ve Cinsiyet Endeksi ile bu endeksin alt boyutlari olan Aile İçinde Ayrimcilik; Kisitli Fiziksel Bütünlük; Üretken ve Finansal Kaynaklara Kisitli Erişim ve Kisitlanmiş Sivil Özgürlükler değişkenlerini istatistiksel olarak anlamli şekilde negatif yönlü olarak etkilediği görülmüştür.

Research paper thumbnail of Etno-Di̇nsel Bi̇r Topluluğun Sinirlarini Beli̇rleyen “Kadin-Erkek Eşi̇tli̇ği̇” Söylemi̇ Ve Prati̇kteki̇ Çeli̇şki̇ler: Alevi̇ Kadinlar Üzeri̇ne Ni̇tel Bi̇r Çalişma

In Turkey, Alevism which define itself as heterodox belief system positioning to the traditional ... more In Turkey, Alevism which define itself as heterodox belief system positioning to the traditional Sunni Islam (Orthodox), has many discourses and ethno-religious communities that draw their own groups boundary to teach about the social life of the practice. The attitude towards the maintenance of tradition and the motivation to establish group boundaries constitute the basis for defining Alevism as an ethno-religious community. Ethno-religious communities emphasize their differences to separate themselves from others and maintain group beloning. The perspective of a society, religious or ethnic group to women is accepted as a measure of how civilized it is. The discourse of equality between men and women in the belief in Alevism is an important constituent of the Alevi community that seperates them from the others and constructs the cultural boundaries of the society. In this study, it is examined how the discourse of gender equality between women and men, which is the boundary prote...

Research paper thumbnail of "Other" and "othering" in the intersectionality of inequalities: Alevi women's experiences in private and public spaces

This journal and its contents may be used for research, teaching, and private study purposes. Any... more This journal and its contents may be used for research, teaching, and private study purposes. Any substantial or systematic reproduction, redistribution , reselling , loan or sub-licensing, systematic supply, or distribution in any form to anyone is expressly forbidden. Authors share joint copyright with the JIWS. ©2022 Journal of International Women's Studies. "Other" and "othering" in the intersectionality of inequalities: Alevi women's experiences in private and public spaces

Research paper thumbnail of Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler

Research paper thumbnail of Vurgulanmış Dişilliğin Madun Dişillikleri Olarak Mülteci Kadınlar: Suriyeli Mülteci Kadınlara Yönelik Tutumlar

Bu çalışmada, İstanbul'un en muhafazakâr ve yoksul ilçelerinden biri olan Esenler'de yaşayan kadı... more Bu çalışmada, İstanbul'un en muhafazakâr ve yoksul ilçelerinden biri olan Esenler'de yaşayan kadınların komşuluk ettikleri Suriyeli mülteci kadınlara yönelik tutumları analiz edilmiştir. Konu, Connell'ın "Toplumsal Cinsiyet Hiyerarşisi" kuramındaki, hegemonyacı erilliğin bir tamamlayıcısı olan "vurgulanmış dişillik"in, diğer "madun dişillik"e yönelik eleştirel tutumu bağlamında ele alınmıştır. Makalenin argümanı ise, vurgulanmış dişillik ile, madun dişillik arasındaki farklılıklar, "Toplumsal Cinsiyet Hiyerarşisi" kavramsallaştırmasında ortaya koyulduğu kadar zıt ve birbirini dışlar nitelikte olmak durumunda değildir. Bir başka deyişle, madun her zaman heteroseksüel hegemonyacı sistemi temelden tehdit edici nitelikleri taşımaz ve bu cinsiyet rejimi altında daha gri alanları doldurabilir. Nitekim bu araştırmada, kadınların Müslümanlığı, kendi vurgulanmış dişiliklerini kurmada önemli bir unsur gördükleri tespit edilmiştir. Dahası, madun dişillik olarak onlar gibi Müslüman olan Suriyeli kadınları, Müslüman olmayan değil de, yeterince ve layıkıyla Müslüman olmayan olarak tanımlamaktadırlar. Bunu da, namuslu olmak, iyi bir eş olmak, ev içi rolleri layıkıyla yerine getirmek ve vatanına yeterince sahip çıkmak üzerinden ortaya koymuşlardır. Nitel araştırma yöntemi kullanılarak 47 kadın ile yapılan derinlemesine görüşmelerden elde edilen bulgular, dişilliğini Müslümanlık üzerinden tanımlayan kadınların, yine kendi gibi Müslüman, ama yoksul ve mülteci Suriyeli kadınları iffet, namus, kadınlık rolleri vb. bakımından toplumsal hiyerarşide nasıl daha altta konumlandırdıklarına işaret etmektedir.

Research paper thumbnail of HAKKÂRİLİ KÜRT MÜSLÜMAN KADINLARIN ÖTEKİ İNŞASI – ÇOCUKLARIM KİMİNLE EVLENSİN VE KOMŞUM KİMLERDEN OLSUN?

Tuğba METİN & Pınar ENNELİ 62 sonucu toplanan nicel verilere dayanmaktadır. Çalışmanın bulguları ... more Tuğba METİN & Pınar ENNELİ 62 sonucu toplanan nicel verilere dayanmaktadır. Çalışmanın bulguları heterojen toplumlarda da ötekileştirmenin olabileceği ve bu ötekileştirme sürecinin temasta olunmasa dahi farklı etnik ve dini kimlikler üzerinden yapılabileceğini göstermektedir.

Research paper thumbnail of ETNO-DİNSEL BİR TOPLULUĞUN SINIRLARINI BELİRLEYEN “KADIN-ERKEK EŞİTLİĞİ” SÖYLEMİ VE PRATİKTEKİ ÇELİŞKİLER: ALEVİ KADINLAR ÜZERİNE NİTEL BİR ÇALIŞMA

Türkiye’de kendini Sünni İslami (Ortodoks) gelenek karşında konumlandıran heteredoks bir inanç si... more Türkiye’de kendini Sünni İslami (Ortodoks) gelenek karşında konumlandıran
heteredoks bir inanç sistemi olarak tanımlanan Alevilik, dinsel kural ve
pratiklerden toplumsal yaşama ilişkin birçok söylem ve öğretiye kadar kendi
grup sınırlarını çizen etno-dinsel bir topluluktur. Geleneğin sürdürülmesine
yönelik tutum ve grup sınırlarının kurulmasına yönelik motivasyon, Alevililiğin
etno-dinsel bir topluluk olarak tanımlanmasının bir zeminini oluşturmaktadır.
Etno-dinsel topluluklar, kendilerini diğerlerinden ayırmak ve grup aidiyetini
sürdürmek adına “farklılık”lara vurgu yaparlar. Bir toplumun, dini ya da etnik
grubun kadına bakış açısı ne kadar medeni olduğunun ölçütü olarak kabul
edilmektedir. Alevilik inancında da “kadın-erkek eşitliği” söylemi Alevi
toplumunun kültürel sınırlarını inşa eden ve “öteki”lerden ayıran önemli bir
yapıtaşıdır. Bu çalışmada da Alevi toplumu açısından “biz” ve “öteki” arasında
sınır koruyucu işlevi olan “kadın-erkek eşitliği” söyleminin pratikte kadınların
yaşadığı deneyimler ile ne derece örtüştüğü incelenmiştir. Veriler 15 Alevi
kadın ile derinlemesine görüşme yöntemiyle toplanmıştır. Elde edilen bulgular
eşitlik söyleminin kadınların toplumsal cinsiyet kimliklerinin inşasında temel
yapıtaşı olduğu, ancak ataerkil toplumsal yapıda bu eşitlik söyleminin özde tam
anlamıyla sağlanamadığını göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Alevi Kadın, Etno-Dinsel Topluluk,Toplumsal Cinsiyet.

Research paper thumbnail of "BİZ" VE "ÖTEKİ"NİN SINIRINDA "BİZ" KALABİLMEK: AMERİKA'DA YAŞAYAN TÜRK GÖÇMENLER ÖRNEĞİ

Toplumsal değişim sürecinin (iletişim ve ulaşım olanaklarının artması, savaşlar ya da zorunlu ned... more Toplumsal değişim sürecinin (iletişim ve ulaşım olanaklarının artması, savaşlar ya da zorunlu nedenler, eğitim, iş vd.) bir sonucu olarak özellikle 21. yüzyılda ivme kazanan göç olgusu, toplumsal entegrasyon ve uyum ile ilgili tartışmalara da yeni boyutlar kazandırmaktadır. Temelde coğrafi bir yer değişikliği olan göçün anlamı göçmen birey için “sınır” değişikliğinin çok daha fazlasını ifade etmektedir.
Göçmenler bir yandan yaşadıkları toplumla bütünleşme ve uyum sorunları ile karşılaşırken diğer yandan kendi kültürel, etnik ve dini geleneklerini muhafaza etme kaygısı taşımaktadırlar. Bu çalışmada Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Türk göçmen ailelerin, çocuklarının yetişmesiyle ilgili tutumları sosyal sınırlarının korunması bağlamında ele alınmıştır. Araştırmanın kuramsal çerçevesini etnisite kuramları arasında “sınır” kavramının önemini ele alan Fredric Barth’ın etkileşimsel yaklaşımı oluşturmaktadır. Bu bağlamda göçmen ailelerin, çocuklarının kültür, örf, adet ve dini geleneklerini öğrenmesi ve sonraki kuşaklara aktarabilmesi, “yabancı”larla evlenmesi, aile bağlılığı gibi grubun sosyal sınırlarını belirleyen dinamiklere yönelik tutumları analiz edilmiştir.
Bu çalışmada nicel araştırma yönteminin anket tekniği ile 2018 Temmuz-Ağustos aylarında 293 kişiden elde edilen veriler analiz edilmiştir. Bulgular genel olarak değerlendirildiğinde; göçmenlerin “biz” ve “öteki”nin kesiştiği noktada hem grup sınırlarının korunmasına yönelik “biz” olarak kalmaya çabaladıkları hem de göç ettikleri ülkeye ait hissetme yani “öteki” gibi olmaya çalıştıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar kelimeler: Amerika, uluslararası göç, göçmen, etnik grup, sosyal sınır.

Research paper thumbnail of Kamusal Alanın Yeni Yüzü Ekşi Sözlük Üzerinden Toplumsal Cinsiyet, İktidar ve Beden Analizi

İletişim teknolojilerinin gelişmesi toplumsal yaşamın bütün alanlarını köklü bir dönüşüm ile karş... more İletişim teknolojilerinin gelişmesi toplumsal yaşamın bütün alanlarını köklü bir dönüşüm ile
karşı karşıya getirmiştir. Geleneksel sözlük anlayışı da bu değişim ve dönüşüme ayak uydurmuş,
e-sözlük anlayışı oldukça popülerlik kazanmıştır. Hatta önemli sosyal konuların, olayların,
problemlerin bireyler tarafından fikirlerin sunulduğu ve tartışıldığı önemli bir platform haline
gelmiştir. İletişim teknolojilerinin ve tüketim endüstrisinin getirdiği dönüşümlerden olan
diğer alan ise “beden” ve “toplumsal cinsiyet”tir. Çağdaş kapitalist toplumlarda beden, tüketim
endüstrisi tarafından şekillenen önemli bir tüketim alanıdır. Bu çalışmanın temel amacı; tüketim
endüstrisinin dayattığı idealize edilen beden algısı üzerinden dayatılan hegemonik söylemlerin
medya araçlarıyla nasıl yeniden üretildiğinin incelenmesidir. Öte yandan ideal beden algısının
erkek ve kadına atfettiği rollerin ve yarattığı baskıların ortaya çıkarılması da bir diğer amaçtır.
Günümüzde “yeni kamusal”lık olarak adlandırılan Ekşi Sözlük’te beden ile ilgili yapılan yorumlar
araştırmanın kapsamını belirlemektedir. Ekşi Sözlük’te toplumsal cinsiyete ilişkin beden
algısının izlenebileceği 6 başlık tespit edilmiş, iki tanesi ise amaçlı örneklem tekniği kullanılarak
seçilmiştir. Bu çalışmada Ekşi Sözlük’te her ikisi de 2013 yılında açılan “Türk erkeği vücudu” ve
“Türk kızı vücudu” başlıklarının altındaki Mart 2019’a kadar olan tartışma ve yorumlar analiz
edilmiştir. “Türk erkeği vücudu” başlığı altına yapılan 240, “Türk kızı vücudu” başlığı altına yapılan
1080 yorum, eleştirel söylem analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. Eleştirel söylem analizi,
dilde örtülü bir biçimde bulunan, ancak toplumdaki güç ve hiyerarşi ilişkilerini yeniden üreten
söylemleri analiz etmede önemli bir yaklaşım biçimi olması açısından bu çalışmaya analitik bir
perspektif sağlamıştır. Çalışmanın veri analiz aşamasında Nvivo 8 isimli nitel veri analiz programı
kullanılarak yorumlar üç aşamada kodlanmış ve kategorilendirilmiştir. Yapılan nitel veri analizi
sürecinin sonunda ise 5 tema ortaya çıkarılarak yorumlanmıştır. Sonuç olarak; hegemonik
erkeklik ideal beden algısı üzerinden toplumda bir iktidar konumu olan sınıfsal değişkenler
üzerinden yeniden üretilmektedir. Eril iktidarın yarattığı söylemler, kadın bedenini geleneksellik
ile ilişkilendirerek küçümsemekte ve tahakkümünü yine hem beden hem de geleneksel toplumsal
cinsiyet rolleri üzerinden yeniden kurmaktadır. Toplumsal cinsiyet ve sınıfın kesişimselliğinde
ortaya çıkan eril tahakkümün, beden üzerinden farklı “kadın”lık ve “erkek”likleri hegemonik
toplumsal cinsiyet rejimi içersinde hiyerarşik bir düzende konumlandırdığı söylenebilir. Bu
çalışma kapsamında ideoloji, güç/iktidar üzerinden temellenen eleştirel söylem analizi yöntemi,
toplumsal cinsiyete ve bedene ilişkin söylemlerin örtük biçimde sınıfsal eşitsizlikleri de dilde
barındırdığını ortaya çıkarmıştır.
Anahtar Kelimeler: Toplumsal Cinsiyet , Beden, İktidar.

Research paper thumbnail of ORHAN KEMAL'İN EL KIZI ROMANINDAKİ BİR AİLENİN TOPLUMSAL CİNSİYET  REJİMİNİN ANALİZİ: ÖZEL ALANIN "ÖTEKİ"LERİ

EDEBİYATTA KADIN VE EVLİLİK, 2021

Özet Toplumsal cinsiyet ilişkilerinin örgütlendiği kurumlardan biri olan aile, “kadınlık” ve “erk... more Özet
Toplumsal cinsiyet ilişkilerinin örgütlendiği kurumlardan biri olan aile, “kadınlık” ve “erkeklik” rollerini belirleyerek özel alanda ve kamusal alandaki sosyal ilişkilere yön verir. Evlilik yoluyla aileye dahil olan ve aileyle kan bağı olmayan kadınlar, ataerkil normların şekillendirdiği yeni bir toplumsal düzenin parçası haline gelirler. Türkiye’de sıklıkla, kullanılan “El kızı” deyimi bu toplumsal bağlamın bir yansımasını göstermektedir.
Connell (2007)’ın Toplumsal Cinsiyet Rejimi Kuramı, erkekler ve kadınlar, kadınlıklar ve erkeklikler arasındaki güç eşitsizliği vasıtasıyla yapılandırılmış ilişkiler ağında odaklanan bir yaklaşımdır. Kuramın merkezinde; toplumsal cinsiyet farkının nasıl korunduğu ve kurumsallaştırıldığı, erkekliği ve kadınlığı simgesel olarak betimleyen sınırları yönetmede iktidarın işleyiş biçimi bulunmaktadır. Bu çalışmada, edebiyatta toplumcu gerçekçilik akımının öncü isimlerinden biri olan Orhan Kemal’in El Kızı romanında konu edinilen bir ailenin toplumsal cinsiyet rejimi incelenmiştir. Toplumsal Cinsiyet Rejimi yaklaşımı perspektifinde, evlilik kurumu içerisinde bir ailenin Hegemonik (Vurgulanmış) Kadınlık ve İkincil Kadınlık temsilleri analiz edilmiştir. Bu doğrultuda, özel alanda toplumsal cinsiyet rejiminin hiyerarşik bir yapılanma içerisinden ortaya çıkardığı “öteki”ler ortaya konulmuştur.
Çalışmanın temel iddiası bağlamında özgün yanı; genellikle kamusal alan üzerinden tartışılan ötekileştirilme olgusunun, özel alanda da olabileceğidir. Evlilik kurumu içerisinde toplumsal cinsiyete dayalı iktidar ilişkileri bağlamında ataerkil yapının yeniden üretimine odaklanılarak, toplumsal sınıf ve cinsiyetin kesişimselliği ortaya konulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Ataerki, Evlilik, Kadın, Toplumsal Cinsiyet Rejimi, Öteki

Research paper thumbnail of Başörtülü Yoksul Kadınların Ötekileri

Başörtülü Yoksul Kadınların Ötekileri, 2021