Fatih Mehmet Berk | Necmettin Erbakan (original) (raw)
Papers by Fatih Mehmet Berk
Uluslararasi Kibris Universitesi Fen-Edebiyat Fakultesi
Folklor ve Edebiyat, 2023
Toplumların kadim kültürlerine ait nesneler, geleneklerinin inşa edilmesinde etkin rol oynar. Bu ... more Toplumların kadim kültürlerine ait nesneler, geleneklerinin inşa edilmesinde etkin rol oynar. Bu kadim materyaller kültür inşa etmede ve gelenekleri icat etmede hazır bekleyen araçlar olarak toplumların geçmişinde yer alır. Anadolu bu kadim materyallerle doludur. Anadolu tarihinin zengin mirası sadece Anadolu Uygarlıkları’nın sermayesi olmakla kalmayıp dünya üzerinde pek çok ulusun, devletin ve siyasi hareketin beslendiği damar olmuştur. İnsanoğlu “sosyal ve politik bir hayvan” olmasının yanı sıra “simgeleştiren bir hayvandır”. Bu özelliği aracılığıyla inşa edilen uygarlıkların sembollerle donatılmasına neden olmuştur. Her bir devletin inancını, düşüncesini ve geleneklerini anlatan sembolleri vardır. İnsanın simgeleştirme vasfı politik alanlarda da ortaya çıkmış ve MÖ I. Bin Anadolu Uygarlıkları’ndan biri olan Frigya Uygarlığı’na ait olan “Frig Şapkası” “özgürlük ve bağımsızlık” anlamı kazanarak sadece Anadolu’da değil tüm dünyada özgürlüğün ve bağımsızlığın sembolü haline dönüşmüştür. Anadolu tarihinin tarihin diğer alanlarında olduğu gibi Eski Çağ Tarihi alanında da zengin bir kültüre sahip olması ve doğu ve batı medeniyetleri arasında geçiş noktasında olması bu topraklar üzerinde “icat edilmiş geleneklerin” tüm dünyaya yayılmasını sağlamıştır. Çalışmanın amacı kadim bir nesne olan Anadolu kökenli Frig Şapkası’nın “özgürlük ve bağımsızlık” temalı vasfının evrensel bir karaktere sahip olduğunu araştırmaktır. Anadolu kökenli Frig Şapkası tarih boyunca pek çok toplumun birleştirici ruhu olmuş, özgürlük teması altında mitinglerde, isyanlarda ve gösterilerde şapka sembolü etrafında toplanan insanlar yeni oluşumların temelini atmışlardır. Yeni kurulan pek çok devletin arma, bayrak, flama, pul ve sikkesinde kurulan devletin özgürlük ve bağımsızlık teması Frig Bayrağı ile sembolize edilmiştir. Bu çalışmada, nitel/tarihsel bir yaklaşımla kaynak taraması yöntemi kullanılarak Frig Şapkası üzerine yazılmış kaynaklar analiz edilmiş ve Anadolu kökenli bir kültürel değerin evrensel boyutu analiz edilmiştir.
Greklerin Ötekisi İskitler/ Scythians: The Other of the Greesk, 2022
Tarih yazımında Greklerin kendine özgü bir yeri vardır. Hatta bir kısım tarihçi tarafından Grekle... more Tarih yazımında Greklerin kendine özgü bir yeri vardır. Hatta bir kısım tarihçi tarafından Grekler "tarihin mucidi", Grek tarihçi Herodotos ise "tarihin babası" olarak tanımlanır. Grekler özellikle Pers-Yunan savaşlarından sonra kazanmış oldukları öz güvenle Grekçe konuşmayan toplumları "barbar" olarak tanımlayarak muhtemelen tarih yazımında ilk "ötekileştirme" hareketini başlatmışlardır. Türk tarihinin kadim toplumlarından İskitler ise MÖ 8. yüzyıl ile 4. yüzyıl arası tarih sahnesinde görülmüşlerdir. Grek tarih yazımının başladığı dönemde İskitler Greklerin komşusu durumundadır. Pers, Asur ve Çin kaynaklarına ilave olarak sözünü ettiğimiz bu yakınlıktan dolayı pek çok Grek yazar ve tarihçi İskit toplumu hakkında detaylı bilgi vermiştir. Çalışmamızda tarih yazımında "objektif" olamama durumundan hareketle "barbar ve öteki" kavramları bağlamında Grek tarih yazımı analiz edilmiş ve sonrasında Grek yazar ve tarihçilerin eserlerinde geçen "ötekileştirilmiş" İskitlerin portresi çizilmeye çalışılmıştır. Grek tarih yazımında İskitlerin de en az Persler kadar ötekileştirildiği görülmüştür.
Procedia - Social and Behavioral Sciences, 2016
Anadolu’nun Eski Çağlarında İnanç Olgusu ve Yönetim Anlayışı , 2021
FAITH PHENOMENON OF THE NEOLITHIC PERIOD: A CASE STUDY OF ÇATALHÖYÜK The prehistoric period kno... more FAITH PHENOMENON OF THE NEOLITHIC PERIOD: A CASE STUDY OF ÇATALHÖYÜK
The prehistoric period knowns as the period in which human beings completed their biological evolution, but in this period human beings also developed their consciousness, mental and spirituel construction. As a result of mental development observed in this period, problems that he could not solve with logical propositions, his anxieties and fears impelled him to question about the universe where he lived. This transformation of human mind converted human beings into meaning- seeking creautures. By contrast with the other beings, human beings converted into a spirituel being that requires moral needs. The desire of humans to believe in transcendent powers and search for meaning in prehistoric time began with the Paleolithic Period and then this passion turned a new page with the developments in the Neolithic Period. The Agricultural revolution observed in this period sparked off a spiritual awakening for human beings. The germination of the seeds after planting on soil and converting into nutrition made people feel the presence of a sacred power. Just as the sky created the Sky god phenomenon, the soil and agriculture created the Mother Goddess phenomenon. The soil acquired a feminine gender by the Neolithic period. Çatalhöyük is a distinguished settlement of the Neolithic Period in world history and understanding this unique settlement is important to analyze the faith phenomenon of the Neolithic. The wall paintings, bull heads called as bucranium, figurines, burial customs and rituals in Çatalhöyük are significant for understanding the faith phenomenon of the Neolithic Era. Çatalhöyük is a benchmark for the emergence of civilization in the context of economy and trade. But this Neolithic settlement known as economic features has also a great variety of faith structures based on the studies carried out by scholars.
İLK ÇAĞ'DAN VİYANA KONGRESİNE DİPLOMASİ, 2021
Bu kitap, iki ana başlık altında 10 bölümden oluşuyor. Konularında uzman, farklı disiplinlerden a... more Bu kitap, iki ana başlık altında 10 bölümden oluşuyor. Konularında uzman, farklı disiplinlerden akademisyenlerin hazırladığı çalışmaların ilk yedisinde, İlk Çağ'da ve Orta Çağ'da diplomasinin gelişimi açıklanıyor. Son üç yazıda ise, diplomasinin kurumsallaşmasıyla birlikte modern diplomasinin ortaya çıkışı anlatılıyor. Tüm bölümler birbirinden bağımsız birer makale olarak kaleme alınmış olmakla birlikte, çalışmaların toplamı Modern Çağ öncesi diplomasinin gelişimini ortaya koyuyor. Fatih Mehmet Berk, çalışmasında Eski Yakın Doğu diplomasi tarihini ayrıntılı bir şekilde ele alıyor. Murat Turgut, Asur Ticaret Kolonileri döneminden Geç Hitit Krallıkları döneminin sonuna kadarki periyotta Eski Anadolu'da diplomasiyi açıklıyor. Oğuz Yarlıgaş, iki farklı makaleyle çalışmada yer alıyor. Birinci yazısında Eski Yunan diplomasisini, ikinci yazısında ise Roma dünyasında diplomasi ilkelerinin meydana çıkışını inceliyor. Oktay Berber, XIII. Yüzyıla kadar Türk ve Çin diplomasisinin kurumsal yapılarındaki benzerlikleri ve farklılıkları gösteriyor. Cüneyt Güneş, Orta Çağ Avrupası diplomasisinin IV. yüzyıldan XII. yüzyıla kadar geçen dönemini gözler önüne seriyor. Birsel Küçüksipahioğlu, Bizans İmparatorluğu'nda siyaset ve diplomasiyi çalışmasının merkezine oturtuyor. Gökhan Erdem ve Atay Akdevelioğlu, Erken Modern Dönemde Avrupa'da diplomasinin gelişimini ele alıyor. Uğur Kurtaran 1648 Westphalia Antlaşması'ndan Fransız İhtilali'ne kadar geçen süredeki diplomatik gelişmeleri ortaya koyuyor. Mehmet Alaaddin Yalçınkaya ise Fransız İhtilali'nden 1815 Viyana Kongresi'ne kadar geçen periyottaki diplomatik olaylar çerçevesinde yeni dünya düzeninin ortaya çıkışını açıklıyor. Ahmet Dönmez, Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümünde öğretim üyesi.
Uluslararasi Kibris Universitesi Fen-Edebiyat Fakultesi
Anadolu, sadece Selcuklu ve Osmanli Imparatorlugundan kalan Islami degerlere evsahipligi yapmakla... more Anadolu, sadece Selcuklu ve Osmanli Imparatorlugundan kalan Islami degerlere evsahipligi yapmakla kalmayip, ayni zamanda tarih oncesi caglardan baslayarak Hitit, Phryg, Hellenistik Donem, Roma, Bizans vb. bir cok kulturel degeri bagrinda barindirmistir. Tek tanrili dinlere ait pek cok tarihi eser, bu imtiyazli ulkenin kulturel birikimine deger katmistir. Cunku Anadolu, bu dinlerin serpilip, boy attigi yer olmus, dinlerin dogduklari yere yakin olmanin sagladigi jeopolitik deger Anadolu’yu farkli kilmaya yetmistir. Anadolu, Hristiyanligin ilk cikis yillari acisindan oldukca onemlidir. Bu topraklar, ilk Hristiyan topluluklara evsahipligi yapmistir. Hristiyanlar icin onemli bir figur olan Aziz Paul Tarsus’ta dogmus ve Anadolu’nun bir cok noktasini misyonerlik faaliyetleri dogrultusunda gezmistir. Ulkemiz bu inanc turizmi potansiyeli ve deniz –gunes- kum ucgenini potansiyeline ilaveten alternatif turizmin bir parcasi olan Doga turizmi acisindan da olaganustu zenginliklere sahiptir. B...
Bir bolgenin tarihi, kulturel ve jeopolitik yapisinin temel taslari, o bolgenin yeryuzun... more Bir bolgenin tarihi, kulturel ve jeopolitik yapisinin temel taslari, o bolgenin yeryuzunde sahip oldugu konumla yakindan ilgilidir. Anadolu, sahip oldugu essiz konumu itibariyle sadece Selcuklu ve Osmanli Imparatorlugundan kalan Islami degerlere ev sahipligi yap‐ makla kalmayip, ayni zamanda tarih oncesi caglardan baslayarak Hitit, Phryg, Hellenistik Donem, Roma, Bizans vb. bircok kulturel degeri bagrinda barindirmistir. Catalhoyuk, Anadolu’nun zengin kulturel miraslarindan birisidir ve Neolitik Donem’e (M.O. 9000‐ 5500) tarihlenir. Avci toplayiciliktan yerlesik hayata gecilen Neolitik Donem’de insanlik ta‐ rihi adina pek cok ilkler ortaya cikmistir: Tarim ve hayvancilik, ilk sehir ve sehir planlamaci‐ ligi, arti urun, mesleklerin olusumu, mimari, ekonomi ve ticaret, din ve sanata ait izler medeniyet tarihine yeni bir sayfa acilmasina neden olmustur. Ve bundan dolayi da Catal‐ hoyuk icerdigi zengin arkeolojik materyaller ile medeniye...
Orta Dogu, bircok medeniyetin kurulmasina besiklik etmis, tek tanrili dinler bu bolgede ortaya ci... more Orta Dogu, bircok medeniyetin kurulmasina besiklik etmis, tek tanrili dinler bu bolgede ortaya cikmistir. Gecmisten gunumuze kadim medeniyetlere ev sahipligi yapan bu bolge, her zaman dunyanin ilgi odagi haline gelmistir. Gunumuzde adini sikca duydugumuz Suriye, diger kulturel zenginliklerinin yani sira Erken Donem Hristiyanlik tarihi acisindan oldukca onemli bir ulkedir. Suriye ve sehirleri Erken Donem Hristiyanlik tarihinin merkezleri olmuslardir. Aziz Paul, Şam’daki Isa yanlisi ayrilikcilari tutuklamak icin Kudus’ten Şam’a dogru yola cikmis ve Aziz Paul’un Isa hakkindaki goruslerinin degismesine neden olacak din degistirme (vizyon) hadisesi bu yol uzerinde gerceklesmistir. Şam vizyonu sadece Aziz Paul icin bir donum noktasi olmakla kalmayip, Hristiyanlik tarihi acisindan da bir donum noktasi olmustur. Kendisini “Yabancilarin Havarisi” olarak adlandiran Aziz Paul, Hristiyanligin dogdugu topraklardan ziyade Kucuk Asya, Yunanistan ve Roma’da yayilmasina onculuk etmis ve Hristiyanlig...
Yurume becerisini gelistiren insanoglu ulasim menzilini surekli artirarak mobilize bir varliga do... more Yurume becerisini gelistiren insanoglu ulasim menzilini surekli artirarak mobilize bir varliga donusmus ve bu sayede kulturel, ekonomik ve sosyal degisim yayilmis ve farkli toplumlar tarafindan gelistirilen ve paylasilan bir medeniyet birikimi ortaya cikmistir. Insanoglu, gocmenlerin torunlaridir. Goc fenomeni, insanlik tarihinin ayrilmaz bir parcasidir. Goc, tarihi sekillendiren temel unsurlardan birisi olarak tarihte yerini almistir. Tarih, goc ile baslamis ve goc ile ic ice olma gelenegini surdurmeye devam etmektedir. Tarimin, ticaretin, dinlerin vb. onlarca tarihsel dinamigin yayiliminda goc tetikleyici bir unsur olmustur. Goc, evrenselligin yolunu acmistir. Calismamizda pek cok farkli disiplin konusu tarafindan arastirilan goc konusunu tarihsel perspektif baglaminda tarih oncesi donemde yer alan iki temel goc hareketini incelemeye calistik. Ilk olarak 2 ile 1.5 milyon yil once Afrika cikisli “Buyuk Goc” hareketini ve devaminda 100.000 yil once Homo sapiens tarafindan kuzey bolg...
Degisen sartlar, teknolojinin hizla ilerlemesi Yabanci dil egitiminin onemini son yillarda daha d... more Degisen sartlar, teknolojinin hizla ilerlemesi Yabanci dil egitiminin onemini son yillarda daha da artirmistir Yeterli ilgi ve alakaya ragmen, Turkiye’de yabanci dil egitiminde yeterli basari elde edilemedigi asikârdir. Bu basarisizlikta pay, egitimcinin donanim eksikliginden, ogrencinin motivasyonuna, siniflarin yogunlugundan, arac gerec yetersizligine kadar uzanabilir. Bu eksikliklerden birisi de, ogretmen ve ogrenci arasindaki iletisim eksikligidir. Biz bu calismamizda, egitimde iletisim nedir, sozsuz iletisim ve beden dilinin dil ogretiminde onemi ve yabanci dil ogretim tekniklerinde kullanim alani uzerinde durmaya calistik. Daha etkin bir dil ogrenimi icin iletisimden kaynaklanan eksiklikler nelerdir, nasil giderilir, sinif ici iletisim ve sinif yonetiminde iletisimin rolu uzerinde durmaya calistik.
İnsanın Kimlik İnşasında Maddi Bir Varlık Olarak Boncuk, 2021
Öz İnsanoğlu, yeryüzünde önceden var olan maddelerin yanı sıra sanat ve zanaat becerisi ile ürett... more Öz İnsanoğlu, yeryüzünde önceden var olan maddelerin yanı sıra sanat ve zanaat becerisi ile ürettiği maddeler aracılığıyla kültür ve medeniyet inşa etmiştir. Boncuk, tarih öncesi dönemin insan ve maddeler arasındaki ilişkisine ışık tutan hacmi küçük fakat etkisi derin bir objedir. İlk izleri MÖ 100.000-75.000'lere kadar uzanan boncuk, genel anlamda insanlık tarihinin kültürel gelişimini, sosyal, ekonomik ve zihinsel alanlarını yorumlamada önemli bir unsurdur. Çalışmanın amacı maddenin insanın kimlik inşasındaki rolünü boncuk üzerinden yorumlamaktır. Çalışmada evvela tarih öncesi döneme ait din, dil, gelenek, statü, cinsiyet, ekonomi, ticaret, sanat, teknoloji ve sosyalleşme alanlarında boncuğun rolü ortaya konulmuştur. Daha sonra insan hayatını farklı alanlardan kuşatan boncuğun insanın kimlik inşa sürecindeki etkisi ele alınmıştır. Boncuk, insan kimliği üzerinde etkisi olan en kadim nesnelerden biri olduğu gibi en eski Geliş tarihi (Received): 24.07.2020-Kabul tarihi (Accepted): 22.04.
Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi, 2017
Abstract The basic elements of the historical, cultural and geopolitical structure of a region ar... more Abstract
The basic elements of the historical, cultural and geopolitical structure of a region are closely related with the geographical position of that region. Geography is the destiny of a country and it determines the geopolitical power of a nation. The geopolitical position of the states appears as a determinant factor in their historical role. Asia Minor is a unique land from which many civilizations emerged and confronted with each other. Phrygia, as one of the most important kingdoms of the first half of the 1st millennium B.C. was located in west-central Anatolia. By means of its geopolitical position, Phrygia created an important role for the civilization movement from the
East to the West and left a lasting mark on this era. Phrygia, as a pioneer kingdom, led to the transition of the light in the East to the West. The art, mind and mythology of the East transferred to the West through the agency of Phrygia. The richness of Asia Minor has not only been a source of living for the residents of Asia Minor but it has also been a colonial target for the occupying forces. Roman Empire became one of the colonial powers that exploited the natural resources of Asia Minor. Marble is one the natural resource that was obtained from Asia Minor by the Roman Empire. Marble is one of the precious stones that has been preferred in many different points of
life and used as a construction item to show off by the upper-class. In this context, Phrygia, with its rich source of marble, was an indispensable region for the decoration of Rome. The Phrygian marble, called “pavonazetto” or “Synnadic” was brought from around the Docimeion and Synnada regions in Phrygia and embedded in Roman monuments. In our study we would like to state the Phrygian marble, as the natural resources of Asia Minor that was identified as one of the richest countries of the Ancient world and its transportation to Rome.
Key Words: Phrygia, Marble, Rome, Pavonazetto
Pandemi Sürecinde Sosyoekonomik Değişim ve Dönüşümler, 2020
PANDEMICS THROUGHOUT THE COURSE OF HISTORY Abstract: Diseases and the story of humanity have be... more PANDEMICS THROUGHOUT THE COURSE OF HISTORY
Abstract: Diseases and the story of humanity have been intertwined since the dawn of history. The conversion of illnesses into epidemic phase began in the Neolithic Period (10.000-5500 BC) where mankind began to experiment farming, domesticating animals and settled life. Following the domestication of animals, humans and animals began live together. This case led to the transmission of parasites from animals to humans and then the first epidemic began to emerge. In the following phases of culture and civilization, people began to live in cities and trade and migration movements began to increase. In this phase, mutual interactions among the humans had increased. Then epidemic characteristics of diseases converted into the pandemic process in which the diseases spread to multiple countries and several continents. In our study we began from the Neolithic Period in which the epidemics began. Then chronologically we stated about the Plague of Athens, the Antonine Plague, the Plague of Justinian, the Plague of Amwas, Black Death, Plague in the Ottoman World and Spanish Flu (1918). We mentioned that it was inadequate if we only state the diseases in the medical history and therefore we also underlined the importance of telling about the epidemics in the context of social historiography covering economic, politic, religious and cultural impacts. In historical process, while epidemic diseases have caused the eradication of some states, they have paved the way for some states. Epidemics are at least as effective and wide as wars as determining factors in social life.
Key Words: History, Disease, Epidemic, Pandemic
OANNES - Uluslararası Eskiçağ Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2020
Yürüme becerisini geliştiren insanoğlu ulaşım menzi-lini sürekli artırarak mobilize bir varlığa d... more Yürüme becerisini geliştiren insanoğlu ulaşım menzi-lini sürekli artırarak mobilize bir varlığa dönüşmüş ve bu sayede kültürel, ekonomik ve sosyal değişim yayılmış ve farklı toplumlar tarafından geliştirilen ve paylaşılan bir me-deniyet birikimi ortaya çıkmıştır. İnsanoğlu, göçmenlerin torunlarıdır. Göç fenomeni, insanlık tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır. Göç, tarihi şekillendiren temel unsurlardan birisi olarak tarihte yerini almıştır. Tarih, göç ile başlamış ve göç ile iç içe olma geleneğini sürdürmeye devam etmektedir. Tarımın, ticaretin, dinlerin vb. onlarca tarihsel dinamiğin yayılımında göç tetikleyici bir unsur olmuştur. Göç, evren-selliğin yolunu açmıştır.
Çalışmamızda pek çok farklı disiplin konusu tarafın-dan araştırılan göç konusunu tarihsel perspektif bağlamın-da tarih öncesi dönemde yer alan iki temel göç hareketini incelemeye çalıştık. İlk olarak 2 ile 1.5 milyon yıl önce Afrika çıkışlı “Büyük Göç” hareketini ve devamında 100.000 yıl önce Homo sapiens tarafından kuzey bölgelere kadar uza-nan göç hareketini inceledik. İncelediğimiz ikinci safha ise MÖ. 12.000’lerde Holosen Çağ’da yaşanan iklimsel değişik-likler sonucu oluşan bir dönemi kapsar. Bu dönem yerleşik, hayat, tarım ve hayvancılık gibi pek çok yeni adımın Mezo-potamya’da atıldığı bir dönemdir. Bu göç hareketi “Neolitik Göç” olarak tanımlanmış ve Mezopotamya’da temeli atılan yenilikler batıya taşınmıştır.
Konya Ticaret Tarihi KTO Konya Kitabı XVI,
Anadolu’nun Eski Çağlarında İktisadi ve Zirai Hayat, (Editör: L.G. Gökçek, E. Yıldırım, O.Pekşen), Değişim Yayıncılık, Sakarya., 2018
ÖZET İnsan hareketinin temel modu yürümektir. İnsanoğlu yeryüzüne adım attığı andan itibar... more ÖZET
İnsan hareketinin temel modu yürümektir. İnsanoğlu yeryüzüne adım attığı andan itibaren insan ile yürümek bir arada olmuştur. Anlam arayan bir varlığın, yani insanın, yürüme yeteneği yolun inşasını gerekli kılmıştır. İnsan tarafından inşa edilen yollar aracılığıyla kültür ve medeniyetin temelleri atılmıştır. Yolun gelişimi, ekonomi ve ticari hareketi tetiklemiştir. Çalışmamızda Eski Çağ Anadolu tarihinin iki yerleşim yeri Çatalhöyük ve Troya incelenecektir. Çatalhöyük Neolitik Dönem’in karakteristiği olan ekonomik ve ticari boyutu içerisinde obsidyen ticareti üzerinden incelenirken, Troya kenti ise Tunç Çağı Dönemi’nde oluşan geniş ölçekli ticaretin perspektifinde Troya kentinin jeopolitik konumundan elde ettiği ticari merkez özelliği kapsamında incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Yol, Medeniyet, Ticaret, Çatalhöyük, Troya
ROAD AND CIVILIZATION RELATION WITHIN THE CONTEXT OF CONTRIBUTIONS TO COMMERCIAL LIFE: SAMPLES OF ANCIENT HISTORY OF ANATOLIA
Walking has been the primary mode of human locomotion. Since the human being stepped on the earth, walking and human have co-existed. The ability of the walking of the meaning seeking creature, that is mankind, requires the construction of the roads. The roots of culture and civilization were established by the roads constructed by the mankind. The development of the roads stimulated the economy and the trade movement. In our study, Çatalhöyük and Troia, two settlements of the history of Ancient Anatolia will be examined. Çatalhöyük will be analyzed within the economic and commercial aspects of the Neolitihic Age on the basis of obsidian trade. The city of Troy will be explored within the perspective of the large scale trade of the Bronze Age considering the hub of trade feature based on the geopolitical position of Troia.
Key Words: Road, Civilization, Trade, Çatalhöyük, Troia
ÖZNE DERGİSİ-30.KİTAP. UYGARLIK MEDENİYET TASAVVURLARI, 2019
MEDENİYET VE DİN İLİŞKİSİ: İLK ÇAĞ’DAN ÖRNEKLER Fatih Mehmet Berk ÖZET Medeniyetin kurucu uns... more MEDENİYET VE DİN İLİŞKİSİ: İLK ÇAĞ’DAN ÖRNEKLER
Fatih Mehmet Berk
ÖZET
Medeniyetin kurucu unsuru olarak “bildiğini bilen insan- homo sapiens sapiens” medeniyetin temellerini atarken sahip olduğu bilinç yapısı ile düşünerek ve inanarak yol almıştır. Medeniyet ve dinin birlikteliği tarih öncesi dönemde de kendini göstermiştir. Tarih öncesi dönemin dönüm noktalarından olan Neolitik Dönem’de medeniyet yolunda pek çok önemli adım atılmıştır. Medeniyet yolunda atılan bu büyük atılımlardan dolayı bu döneme “Neolitik Devrim” adı verilmiştir. Çalışmamızda Neolitik Dönem’in dünya tarihinde iki büyük kültürel değeri olan Çatalhöyük ve Göbeklitepe üzerinden yola çıkarak medeniyetin ilk adımlarında dinin fonksiyonunu irdelemeye çalışacağız.
Anahtar Kelimeler: Medeniyet, Din, Neolitik, Çatalhöyük, Göbeklitepe
CIVILIZATION AND RELIGION RELATIONSHIP: THE SAMPLES OF EARLY AGE
ABSTRACT
Homo sapiens sapiens- the man who knows that he knows, as the founder of the civilization, moved on by means of thinking and believing while he was laying the foundations of civilization with the help of consciousness feature. The coexistence of civilization and religion also existed in the prehistoric period. Many noteworthy steps were taken in the Neolithic Period, on of the milestones of the prehistoric period. This period called as “Neolithic Revolution” because of its great achievements. In our study, we would like to analyze the role of religion in the first steps of civilization movement within the context of Çatalhöyük and Göbeklitepe, as the two leading cultural asset of the Neolithic Period.
Key Words: Civilization, Religion, Neolithic, Çatalhöyük, Göbeklitepe.
Uluslararasi Kibris Universitesi Fen-Edebiyat Fakultesi
Folklor ve Edebiyat, 2023
Toplumların kadim kültürlerine ait nesneler, geleneklerinin inşa edilmesinde etkin rol oynar. Bu ... more Toplumların kadim kültürlerine ait nesneler, geleneklerinin inşa edilmesinde etkin rol oynar. Bu kadim materyaller kültür inşa etmede ve gelenekleri icat etmede hazır bekleyen araçlar olarak toplumların geçmişinde yer alır. Anadolu bu kadim materyallerle doludur. Anadolu tarihinin zengin mirası sadece Anadolu Uygarlıkları’nın sermayesi olmakla kalmayıp dünya üzerinde pek çok ulusun, devletin ve siyasi hareketin beslendiği damar olmuştur. İnsanoğlu “sosyal ve politik bir hayvan” olmasının yanı sıra “simgeleştiren bir hayvandır”. Bu özelliği aracılığıyla inşa edilen uygarlıkların sembollerle donatılmasına neden olmuştur. Her bir devletin inancını, düşüncesini ve geleneklerini anlatan sembolleri vardır. İnsanın simgeleştirme vasfı politik alanlarda da ortaya çıkmış ve MÖ I. Bin Anadolu Uygarlıkları’ndan biri olan Frigya Uygarlığı’na ait olan “Frig Şapkası” “özgürlük ve bağımsızlık” anlamı kazanarak sadece Anadolu’da değil tüm dünyada özgürlüğün ve bağımsızlığın sembolü haline dönüşmüştür. Anadolu tarihinin tarihin diğer alanlarında olduğu gibi Eski Çağ Tarihi alanında da zengin bir kültüre sahip olması ve doğu ve batı medeniyetleri arasında geçiş noktasında olması bu topraklar üzerinde “icat edilmiş geleneklerin” tüm dünyaya yayılmasını sağlamıştır. Çalışmanın amacı kadim bir nesne olan Anadolu kökenli Frig Şapkası’nın “özgürlük ve bağımsızlık” temalı vasfının evrensel bir karaktere sahip olduğunu araştırmaktır. Anadolu kökenli Frig Şapkası tarih boyunca pek çok toplumun birleştirici ruhu olmuş, özgürlük teması altında mitinglerde, isyanlarda ve gösterilerde şapka sembolü etrafında toplanan insanlar yeni oluşumların temelini atmışlardır. Yeni kurulan pek çok devletin arma, bayrak, flama, pul ve sikkesinde kurulan devletin özgürlük ve bağımsızlık teması Frig Bayrağı ile sembolize edilmiştir. Bu çalışmada, nitel/tarihsel bir yaklaşımla kaynak taraması yöntemi kullanılarak Frig Şapkası üzerine yazılmış kaynaklar analiz edilmiş ve Anadolu kökenli bir kültürel değerin evrensel boyutu analiz edilmiştir.
Greklerin Ötekisi İskitler/ Scythians: The Other of the Greesk, 2022
Tarih yazımında Greklerin kendine özgü bir yeri vardır. Hatta bir kısım tarihçi tarafından Grekle... more Tarih yazımında Greklerin kendine özgü bir yeri vardır. Hatta bir kısım tarihçi tarafından Grekler "tarihin mucidi", Grek tarihçi Herodotos ise "tarihin babası" olarak tanımlanır. Grekler özellikle Pers-Yunan savaşlarından sonra kazanmış oldukları öz güvenle Grekçe konuşmayan toplumları "barbar" olarak tanımlayarak muhtemelen tarih yazımında ilk "ötekileştirme" hareketini başlatmışlardır. Türk tarihinin kadim toplumlarından İskitler ise MÖ 8. yüzyıl ile 4. yüzyıl arası tarih sahnesinde görülmüşlerdir. Grek tarih yazımının başladığı dönemde İskitler Greklerin komşusu durumundadır. Pers, Asur ve Çin kaynaklarına ilave olarak sözünü ettiğimiz bu yakınlıktan dolayı pek çok Grek yazar ve tarihçi İskit toplumu hakkında detaylı bilgi vermiştir. Çalışmamızda tarih yazımında "objektif" olamama durumundan hareketle "barbar ve öteki" kavramları bağlamında Grek tarih yazımı analiz edilmiş ve sonrasında Grek yazar ve tarihçilerin eserlerinde geçen "ötekileştirilmiş" İskitlerin portresi çizilmeye çalışılmıştır. Grek tarih yazımında İskitlerin de en az Persler kadar ötekileştirildiği görülmüştür.
Procedia - Social and Behavioral Sciences, 2016
Anadolu’nun Eski Çağlarında İnanç Olgusu ve Yönetim Anlayışı , 2021
FAITH PHENOMENON OF THE NEOLITHIC PERIOD: A CASE STUDY OF ÇATALHÖYÜK The prehistoric period kno... more FAITH PHENOMENON OF THE NEOLITHIC PERIOD: A CASE STUDY OF ÇATALHÖYÜK
The prehistoric period knowns as the period in which human beings completed their biological evolution, but in this period human beings also developed their consciousness, mental and spirituel construction. As a result of mental development observed in this period, problems that he could not solve with logical propositions, his anxieties and fears impelled him to question about the universe where he lived. This transformation of human mind converted human beings into meaning- seeking creautures. By contrast with the other beings, human beings converted into a spirituel being that requires moral needs. The desire of humans to believe in transcendent powers and search for meaning in prehistoric time began with the Paleolithic Period and then this passion turned a new page with the developments in the Neolithic Period. The Agricultural revolution observed in this period sparked off a spiritual awakening for human beings. The germination of the seeds after planting on soil and converting into nutrition made people feel the presence of a sacred power. Just as the sky created the Sky god phenomenon, the soil and agriculture created the Mother Goddess phenomenon. The soil acquired a feminine gender by the Neolithic period. Çatalhöyük is a distinguished settlement of the Neolithic Period in world history and understanding this unique settlement is important to analyze the faith phenomenon of the Neolithic. The wall paintings, bull heads called as bucranium, figurines, burial customs and rituals in Çatalhöyük are significant for understanding the faith phenomenon of the Neolithic Era. Çatalhöyük is a benchmark for the emergence of civilization in the context of economy and trade. But this Neolithic settlement known as economic features has also a great variety of faith structures based on the studies carried out by scholars.
İLK ÇAĞ'DAN VİYANA KONGRESİNE DİPLOMASİ, 2021
Bu kitap, iki ana başlık altında 10 bölümden oluşuyor. Konularında uzman, farklı disiplinlerden a... more Bu kitap, iki ana başlık altında 10 bölümden oluşuyor. Konularında uzman, farklı disiplinlerden akademisyenlerin hazırladığı çalışmaların ilk yedisinde, İlk Çağ'da ve Orta Çağ'da diplomasinin gelişimi açıklanıyor. Son üç yazıda ise, diplomasinin kurumsallaşmasıyla birlikte modern diplomasinin ortaya çıkışı anlatılıyor. Tüm bölümler birbirinden bağımsız birer makale olarak kaleme alınmış olmakla birlikte, çalışmaların toplamı Modern Çağ öncesi diplomasinin gelişimini ortaya koyuyor. Fatih Mehmet Berk, çalışmasında Eski Yakın Doğu diplomasi tarihini ayrıntılı bir şekilde ele alıyor. Murat Turgut, Asur Ticaret Kolonileri döneminden Geç Hitit Krallıkları döneminin sonuna kadarki periyotta Eski Anadolu'da diplomasiyi açıklıyor. Oğuz Yarlıgaş, iki farklı makaleyle çalışmada yer alıyor. Birinci yazısında Eski Yunan diplomasisini, ikinci yazısında ise Roma dünyasında diplomasi ilkelerinin meydana çıkışını inceliyor. Oktay Berber, XIII. Yüzyıla kadar Türk ve Çin diplomasisinin kurumsal yapılarındaki benzerlikleri ve farklılıkları gösteriyor. Cüneyt Güneş, Orta Çağ Avrupası diplomasisinin IV. yüzyıldan XII. yüzyıla kadar geçen dönemini gözler önüne seriyor. Birsel Küçüksipahioğlu, Bizans İmparatorluğu'nda siyaset ve diplomasiyi çalışmasının merkezine oturtuyor. Gökhan Erdem ve Atay Akdevelioğlu, Erken Modern Dönemde Avrupa'da diplomasinin gelişimini ele alıyor. Uğur Kurtaran 1648 Westphalia Antlaşması'ndan Fransız İhtilali'ne kadar geçen süredeki diplomatik gelişmeleri ortaya koyuyor. Mehmet Alaaddin Yalçınkaya ise Fransız İhtilali'nden 1815 Viyana Kongresi'ne kadar geçen periyottaki diplomatik olaylar çerçevesinde yeni dünya düzeninin ortaya çıkışını açıklıyor. Ahmet Dönmez, Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümünde öğretim üyesi.
Uluslararasi Kibris Universitesi Fen-Edebiyat Fakultesi
Anadolu, sadece Selcuklu ve Osmanli Imparatorlugundan kalan Islami degerlere evsahipligi yapmakla... more Anadolu, sadece Selcuklu ve Osmanli Imparatorlugundan kalan Islami degerlere evsahipligi yapmakla kalmayip, ayni zamanda tarih oncesi caglardan baslayarak Hitit, Phryg, Hellenistik Donem, Roma, Bizans vb. bir cok kulturel degeri bagrinda barindirmistir. Tek tanrili dinlere ait pek cok tarihi eser, bu imtiyazli ulkenin kulturel birikimine deger katmistir. Cunku Anadolu, bu dinlerin serpilip, boy attigi yer olmus, dinlerin dogduklari yere yakin olmanin sagladigi jeopolitik deger Anadolu’yu farkli kilmaya yetmistir. Anadolu, Hristiyanligin ilk cikis yillari acisindan oldukca onemlidir. Bu topraklar, ilk Hristiyan topluluklara evsahipligi yapmistir. Hristiyanlar icin onemli bir figur olan Aziz Paul Tarsus’ta dogmus ve Anadolu’nun bir cok noktasini misyonerlik faaliyetleri dogrultusunda gezmistir. Ulkemiz bu inanc turizmi potansiyeli ve deniz –gunes- kum ucgenini potansiyeline ilaveten alternatif turizmin bir parcasi olan Doga turizmi acisindan da olaganustu zenginliklere sahiptir. B...
Bir bolgenin tarihi, kulturel ve jeopolitik yapisinin temel taslari, o bolgenin yeryuzun... more Bir bolgenin tarihi, kulturel ve jeopolitik yapisinin temel taslari, o bolgenin yeryuzunde sahip oldugu konumla yakindan ilgilidir. Anadolu, sahip oldugu essiz konumu itibariyle sadece Selcuklu ve Osmanli Imparatorlugundan kalan Islami degerlere ev sahipligi yap‐ makla kalmayip, ayni zamanda tarih oncesi caglardan baslayarak Hitit, Phryg, Hellenistik Donem, Roma, Bizans vb. bircok kulturel degeri bagrinda barindirmistir. Catalhoyuk, Anadolu’nun zengin kulturel miraslarindan birisidir ve Neolitik Donem’e (M.O. 9000‐ 5500) tarihlenir. Avci toplayiciliktan yerlesik hayata gecilen Neolitik Donem’de insanlik ta‐ rihi adina pek cok ilkler ortaya cikmistir: Tarim ve hayvancilik, ilk sehir ve sehir planlamaci‐ ligi, arti urun, mesleklerin olusumu, mimari, ekonomi ve ticaret, din ve sanata ait izler medeniyet tarihine yeni bir sayfa acilmasina neden olmustur. Ve bundan dolayi da Catal‐ hoyuk icerdigi zengin arkeolojik materyaller ile medeniye...
Orta Dogu, bircok medeniyetin kurulmasina besiklik etmis, tek tanrili dinler bu bolgede ortaya ci... more Orta Dogu, bircok medeniyetin kurulmasina besiklik etmis, tek tanrili dinler bu bolgede ortaya cikmistir. Gecmisten gunumuze kadim medeniyetlere ev sahipligi yapan bu bolge, her zaman dunyanin ilgi odagi haline gelmistir. Gunumuzde adini sikca duydugumuz Suriye, diger kulturel zenginliklerinin yani sira Erken Donem Hristiyanlik tarihi acisindan oldukca onemli bir ulkedir. Suriye ve sehirleri Erken Donem Hristiyanlik tarihinin merkezleri olmuslardir. Aziz Paul, Şam’daki Isa yanlisi ayrilikcilari tutuklamak icin Kudus’ten Şam’a dogru yola cikmis ve Aziz Paul’un Isa hakkindaki goruslerinin degismesine neden olacak din degistirme (vizyon) hadisesi bu yol uzerinde gerceklesmistir. Şam vizyonu sadece Aziz Paul icin bir donum noktasi olmakla kalmayip, Hristiyanlik tarihi acisindan da bir donum noktasi olmustur. Kendisini “Yabancilarin Havarisi” olarak adlandiran Aziz Paul, Hristiyanligin dogdugu topraklardan ziyade Kucuk Asya, Yunanistan ve Roma’da yayilmasina onculuk etmis ve Hristiyanlig...
Yurume becerisini gelistiren insanoglu ulasim menzilini surekli artirarak mobilize bir varliga do... more Yurume becerisini gelistiren insanoglu ulasim menzilini surekli artirarak mobilize bir varliga donusmus ve bu sayede kulturel, ekonomik ve sosyal degisim yayilmis ve farkli toplumlar tarafindan gelistirilen ve paylasilan bir medeniyet birikimi ortaya cikmistir. Insanoglu, gocmenlerin torunlaridir. Goc fenomeni, insanlik tarihinin ayrilmaz bir parcasidir. Goc, tarihi sekillendiren temel unsurlardan birisi olarak tarihte yerini almistir. Tarih, goc ile baslamis ve goc ile ic ice olma gelenegini surdurmeye devam etmektedir. Tarimin, ticaretin, dinlerin vb. onlarca tarihsel dinamigin yayiliminda goc tetikleyici bir unsur olmustur. Goc, evrenselligin yolunu acmistir. Calismamizda pek cok farkli disiplin konusu tarafindan arastirilan goc konusunu tarihsel perspektif baglaminda tarih oncesi donemde yer alan iki temel goc hareketini incelemeye calistik. Ilk olarak 2 ile 1.5 milyon yil once Afrika cikisli “Buyuk Goc” hareketini ve devaminda 100.000 yil once Homo sapiens tarafindan kuzey bolg...
Degisen sartlar, teknolojinin hizla ilerlemesi Yabanci dil egitiminin onemini son yillarda daha d... more Degisen sartlar, teknolojinin hizla ilerlemesi Yabanci dil egitiminin onemini son yillarda daha da artirmistir Yeterli ilgi ve alakaya ragmen, Turkiye’de yabanci dil egitiminde yeterli basari elde edilemedigi asikârdir. Bu basarisizlikta pay, egitimcinin donanim eksikliginden, ogrencinin motivasyonuna, siniflarin yogunlugundan, arac gerec yetersizligine kadar uzanabilir. Bu eksikliklerden birisi de, ogretmen ve ogrenci arasindaki iletisim eksikligidir. Biz bu calismamizda, egitimde iletisim nedir, sozsuz iletisim ve beden dilinin dil ogretiminde onemi ve yabanci dil ogretim tekniklerinde kullanim alani uzerinde durmaya calistik. Daha etkin bir dil ogrenimi icin iletisimden kaynaklanan eksiklikler nelerdir, nasil giderilir, sinif ici iletisim ve sinif yonetiminde iletisimin rolu uzerinde durmaya calistik.
İnsanın Kimlik İnşasında Maddi Bir Varlık Olarak Boncuk, 2021
Öz İnsanoğlu, yeryüzünde önceden var olan maddelerin yanı sıra sanat ve zanaat becerisi ile ürett... more Öz İnsanoğlu, yeryüzünde önceden var olan maddelerin yanı sıra sanat ve zanaat becerisi ile ürettiği maddeler aracılığıyla kültür ve medeniyet inşa etmiştir. Boncuk, tarih öncesi dönemin insan ve maddeler arasındaki ilişkisine ışık tutan hacmi küçük fakat etkisi derin bir objedir. İlk izleri MÖ 100.000-75.000'lere kadar uzanan boncuk, genel anlamda insanlık tarihinin kültürel gelişimini, sosyal, ekonomik ve zihinsel alanlarını yorumlamada önemli bir unsurdur. Çalışmanın amacı maddenin insanın kimlik inşasındaki rolünü boncuk üzerinden yorumlamaktır. Çalışmada evvela tarih öncesi döneme ait din, dil, gelenek, statü, cinsiyet, ekonomi, ticaret, sanat, teknoloji ve sosyalleşme alanlarında boncuğun rolü ortaya konulmuştur. Daha sonra insan hayatını farklı alanlardan kuşatan boncuğun insanın kimlik inşa sürecindeki etkisi ele alınmıştır. Boncuk, insan kimliği üzerinde etkisi olan en kadim nesnelerden biri olduğu gibi en eski Geliş tarihi (Received): 24.07.2020-Kabul tarihi (Accepted): 22.04.
Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi, 2017
Abstract The basic elements of the historical, cultural and geopolitical structure of a region ar... more Abstract
The basic elements of the historical, cultural and geopolitical structure of a region are closely related with the geographical position of that region. Geography is the destiny of a country and it determines the geopolitical power of a nation. The geopolitical position of the states appears as a determinant factor in their historical role. Asia Minor is a unique land from which many civilizations emerged and confronted with each other. Phrygia, as one of the most important kingdoms of the first half of the 1st millennium B.C. was located in west-central Anatolia. By means of its geopolitical position, Phrygia created an important role for the civilization movement from the
East to the West and left a lasting mark on this era. Phrygia, as a pioneer kingdom, led to the transition of the light in the East to the West. The art, mind and mythology of the East transferred to the West through the agency of Phrygia. The richness of Asia Minor has not only been a source of living for the residents of Asia Minor but it has also been a colonial target for the occupying forces. Roman Empire became one of the colonial powers that exploited the natural resources of Asia Minor. Marble is one the natural resource that was obtained from Asia Minor by the Roman Empire. Marble is one of the precious stones that has been preferred in many different points of
life and used as a construction item to show off by the upper-class. In this context, Phrygia, with its rich source of marble, was an indispensable region for the decoration of Rome. The Phrygian marble, called “pavonazetto” or “Synnadic” was brought from around the Docimeion and Synnada regions in Phrygia and embedded in Roman monuments. In our study we would like to state the Phrygian marble, as the natural resources of Asia Minor that was identified as one of the richest countries of the Ancient world and its transportation to Rome.
Key Words: Phrygia, Marble, Rome, Pavonazetto
Pandemi Sürecinde Sosyoekonomik Değişim ve Dönüşümler, 2020
PANDEMICS THROUGHOUT THE COURSE OF HISTORY Abstract: Diseases and the story of humanity have be... more PANDEMICS THROUGHOUT THE COURSE OF HISTORY
Abstract: Diseases and the story of humanity have been intertwined since the dawn of history. The conversion of illnesses into epidemic phase began in the Neolithic Period (10.000-5500 BC) where mankind began to experiment farming, domesticating animals and settled life. Following the domestication of animals, humans and animals began live together. This case led to the transmission of parasites from animals to humans and then the first epidemic began to emerge. In the following phases of culture and civilization, people began to live in cities and trade and migration movements began to increase. In this phase, mutual interactions among the humans had increased. Then epidemic characteristics of diseases converted into the pandemic process in which the diseases spread to multiple countries and several continents. In our study we began from the Neolithic Period in which the epidemics began. Then chronologically we stated about the Plague of Athens, the Antonine Plague, the Plague of Justinian, the Plague of Amwas, Black Death, Plague in the Ottoman World and Spanish Flu (1918). We mentioned that it was inadequate if we only state the diseases in the medical history and therefore we also underlined the importance of telling about the epidemics in the context of social historiography covering economic, politic, religious and cultural impacts. In historical process, while epidemic diseases have caused the eradication of some states, they have paved the way for some states. Epidemics are at least as effective and wide as wars as determining factors in social life.
Key Words: History, Disease, Epidemic, Pandemic
OANNES - Uluslararası Eskiçağ Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2020
Yürüme becerisini geliştiren insanoğlu ulaşım menzi-lini sürekli artırarak mobilize bir varlığa d... more Yürüme becerisini geliştiren insanoğlu ulaşım menzi-lini sürekli artırarak mobilize bir varlığa dönüşmüş ve bu sayede kültürel, ekonomik ve sosyal değişim yayılmış ve farklı toplumlar tarafından geliştirilen ve paylaşılan bir me-deniyet birikimi ortaya çıkmıştır. İnsanoğlu, göçmenlerin torunlarıdır. Göç fenomeni, insanlık tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır. Göç, tarihi şekillendiren temel unsurlardan birisi olarak tarihte yerini almıştır. Tarih, göç ile başlamış ve göç ile iç içe olma geleneğini sürdürmeye devam etmektedir. Tarımın, ticaretin, dinlerin vb. onlarca tarihsel dinamiğin yayılımında göç tetikleyici bir unsur olmuştur. Göç, evren-selliğin yolunu açmıştır.
Çalışmamızda pek çok farklı disiplin konusu tarafın-dan araştırılan göç konusunu tarihsel perspektif bağlamın-da tarih öncesi dönemde yer alan iki temel göç hareketini incelemeye çalıştık. İlk olarak 2 ile 1.5 milyon yıl önce Afrika çıkışlı “Büyük Göç” hareketini ve devamında 100.000 yıl önce Homo sapiens tarafından kuzey bölgelere kadar uza-nan göç hareketini inceledik. İncelediğimiz ikinci safha ise MÖ. 12.000’lerde Holosen Çağ’da yaşanan iklimsel değişik-likler sonucu oluşan bir dönemi kapsar. Bu dönem yerleşik, hayat, tarım ve hayvancılık gibi pek çok yeni adımın Mezo-potamya’da atıldığı bir dönemdir. Bu göç hareketi “Neolitik Göç” olarak tanımlanmış ve Mezopotamya’da temeli atılan yenilikler batıya taşınmıştır.
Konya Ticaret Tarihi KTO Konya Kitabı XVI,
Anadolu’nun Eski Çağlarında İktisadi ve Zirai Hayat, (Editör: L.G. Gökçek, E. Yıldırım, O.Pekşen), Değişim Yayıncılık, Sakarya., 2018
ÖZET İnsan hareketinin temel modu yürümektir. İnsanoğlu yeryüzüne adım attığı andan itibar... more ÖZET
İnsan hareketinin temel modu yürümektir. İnsanoğlu yeryüzüne adım attığı andan itibaren insan ile yürümek bir arada olmuştur. Anlam arayan bir varlığın, yani insanın, yürüme yeteneği yolun inşasını gerekli kılmıştır. İnsan tarafından inşa edilen yollar aracılığıyla kültür ve medeniyetin temelleri atılmıştır. Yolun gelişimi, ekonomi ve ticari hareketi tetiklemiştir. Çalışmamızda Eski Çağ Anadolu tarihinin iki yerleşim yeri Çatalhöyük ve Troya incelenecektir. Çatalhöyük Neolitik Dönem’in karakteristiği olan ekonomik ve ticari boyutu içerisinde obsidyen ticareti üzerinden incelenirken, Troya kenti ise Tunç Çağı Dönemi’nde oluşan geniş ölçekli ticaretin perspektifinde Troya kentinin jeopolitik konumundan elde ettiği ticari merkez özelliği kapsamında incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Yol, Medeniyet, Ticaret, Çatalhöyük, Troya
ROAD AND CIVILIZATION RELATION WITHIN THE CONTEXT OF CONTRIBUTIONS TO COMMERCIAL LIFE: SAMPLES OF ANCIENT HISTORY OF ANATOLIA
Walking has been the primary mode of human locomotion. Since the human being stepped on the earth, walking and human have co-existed. The ability of the walking of the meaning seeking creature, that is mankind, requires the construction of the roads. The roots of culture and civilization were established by the roads constructed by the mankind. The development of the roads stimulated the economy and the trade movement. In our study, Çatalhöyük and Troia, two settlements of the history of Ancient Anatolia will be examined. Çatalhöyük will be analyzed within the economic and commercial aspects of the Neolitihic Age on the basis of obsidian trade. The city of Troy will be explored within the perspective of the large scale trade of the Bronze Age considering the hub of trade feature based on the geopolitical position of Troia.
Key Words: Road, Civilization, Trade, Çatalhöyük, Troia
ÖZNE DERGİSİ-30.KİTAP. UYGARLIK MEDENİYET TASAVVURLARI, 2019
MEDENİYET VE DİN İLİŞKİSİ: İLK ÇAĞ’DAN ÖRNEKLER Fatih Mehmet Berk ÖZET Medeniyetin kurucu uns... more MEDENİYET VE DİN İLİŞKİSİ: İLK ÇAĞ’DAN ÖRNEKLER
Fatih Mehmet Berk
ÖZET
Medeniyetin kurucu unsuru olarak “bildiğini bilen insan- homo sapiens sapiens” medeniyetin temellerini atarken sahip olduğu bilinç yapısı ile düşünerek ve inanarak yol almıştır. Medeniyet ve dinin birlikteliği tarih öncesi dönemde de kendini göstermiştir. Tarih öncesi dönemin dönüm noktalarından olan Neolitik Dönem’de medeniyet yolunda pek çok önemli adım atılmıştır. Medeniyet yolunda atılan bu büyük atılımlardan dolayı bu döneme “Neolitik Devrim” adı verilmiştir. Çalışmamızda Neolitik Dönem’in dünya tarihinde iki büyük kültürel değeri olan Çatalhöyük ve Göbeklitepe üzerinden yola çıkarak medeniyetin ilk adımlarında dinin fonksiyonunu irdelemeye çalışacağız.
Anahtar Kelimeler: Medeniyet, Din, Neolitik, Çatalhöyük, Göbeklitepe
CIVILIZATION AND RELIGION RELATIONSHIP: THE SAMPLES OF EARLY AGE
ABSTRACT
Homo sapiens sapiens- the man who knows that he knows, as the founder of the civilization, moved on by means of thinking and believing while he was laying the foundations of civilization with the help of consciousness feature. The coexistence of civilization and religion also existed in the prehistoric period. Many noteworthy steps were taken in the Neolithic Period, on of the milestones of the prehistoric period. This period called as “Neolithic Revolution” because of its great achievements. In our study, we would like to analyze the role of religion in the first steps of civilization movement within the context of Çatalhöyük and Göbeklitepe, as the two leading cultural asset of the Neolithic Period.
Key Words: Civilization, Religion, Neolithic, Çatalhöyük, Göbeklitepe.
İpek Yolu
Tarih Öncesinden Konya Ticaret Hayatını ele alınmaktadır. İLK ÇAĞ KONYA TİCARETİ Konya Çevresinde... more Tarih Öncesinden Konya Ticaret Hayatını ele alınmaktadır.
İLK ÇAĞ KONYA TİCARETİ
Konya Çevresinde Madencilik Öncesi Obsidyen-Doğal Cam ve Ticaret Hayatındaki Yeri
Kerim KOÇAK 23
Neolitik Çağ’da Konya’da Ticaret
Hasan BAHAR
Hatice Gül KÜÇÜKBEZCİ 33
MÖ 2. Binyıl Ticaretinde Konya’nın Yeri
Hatice Gül KÜÇÜKBEZCİ 41
Demir Çağında Konya Ve Çevresi Ticaret Hayatı
Hasan BAHAR 53
Hititler Döneminde Konya ve Çevresinde Ticarî Hayat Üzerine Kısa Bir Değerlendirme
Güngör KARAUĞUZ 69
Ticaret Yollarının Dinlerin Yayılmasına Katkısı: Hıristiyanlık ve Konya Örneği
Fatih Mehmet BERK 77
Hellenistik Dönem’de Konya’da Ticaret
Mustafa ARSLAN 91
Roma Ticaret Hayatı ve Iconıum Sikkeleri
Murat TURGUT 111
SELÇUKLULAR DÖNEMİNDE KONYA TİCARETİ
Anadolu Selçukluları Dönemi Konya Ticaret Yolları
Şükrü DURSUN
Remzi DURAN 127
Konya Darplı Anadolu Selçuklu Sikkeleri
Betül TEOMAN 147
Türkiye Selçuklu Devletinin Başkenti Konya’da Esnaf Örgütlenmesi
Yusuf KÜÇÜKDAĞ 167
Karamanoğulları Beyliği ve Konya Ekonomisi
Hüseyin KAYHAN 191
OSMANLILAR DÖNEMİNDE KONYA TİCARETİ
XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında Konya’da Kadı Sicillerinde Ticaretle İlgili Dava Zabıtları
Mustafa GÜLCAN 203
Konya’da Üretmek Ve Tüketmek: Selçuklu’dan Osmanlı’ya Konya Çarşısı
Alaattin AKÖZ 209
XVI. Yüzyılda Konya Şehrindeki Ticari Faaliyetleri Etkileyen Unsurlar
Doğan YÖRÜK 229
XVI. Yüzyılda Konya’da Ticari Faaliyetler ve Fiyat Artışları
Rahime Hülya ÖZTÜRK
Abdulkadir BULUŞ 249
Osmanlı Konya’sında, Yiyecek ve Eşya Fiyatları Üzerine Bazı Değerlendirmeler
Bayram ÜREKLİ
Hüseyin MUŞMAL 259
XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Konyalı Tüccarların Faaliyetleri Kapsamında İç Ticarete Konu Olan Emtia
Rümeysa BİLGİLİ KARS 309
8 XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Konya’ya Gelen Tüccarların Ticarî Faaliyetleri
Rümeysa BİLGİLİ KARS 323
XVIII. Yüzyılda Konya Mukataaları
Doğan YÖRÜK
Eşref TEMEL 333
Tanzimat Döneminde Konya’da Faaliyet Gösteren Bazı Yabancı Esnaflar ve Tüccarlar
Bayram ÜREKLİ
Hüseyin MUŞMAL 355
Vali Mehmet Ferid Paşa’nın Konya Ticaretinin Gelişmesine Dair Faaliyetleri
Bayram ÜREKLİ
Hüseyin MUŞMAL 367
Tarih, R. G. Collingwood’un ifadesiyle Tanrı tarafından yazılan bir oyunun sergilenmesidir. Tarih... more Tarih, R. G. Collingwood’un ifadesiyle Tanrı tarafından yazılan bir oyunun sergilenmesidir. Tarih boyunca kültür ve medeniyetleri inşa eden din, hayata anlam ve gaye katarak insanın varoluş sürecinde etkin bir rol oynamış ve tarihin ilk dönemlerinden itibaren Tanrı tarafından yazılan bu oyunu anlamaya çalışan insan “anlam arayan yaratıklara” dönüşmüştür. Gerek politeist gerek monoteist dinlerin sahne aldığı Anadolu coğrafyası, Dinler Tarihi açısından zengin bir mirasa sahiptir.
Tanrı’nın yazdığı bu oyunlardan birisi de monoteist dinlerden olan Hıristiyanlıktır. Anadolu’da Aziz Paul ve arkadaşları tarafından Kudüs doğumlu ve “Tarihsel İsa” eksenli Hıristiyanlığın yerine “İsa Mesih” merkezli yeni bir din inşa edilmiş ve Hıristiyanlık yeni bir forma bürünmüştür. Bundan dolayı da Erken Dönem Hıristiyanlık tarihinin pek çok evresi Anadolu’da gerçekleşmiş ve Yeni Ahit’te bahsedilen olayların büyük bir kısmı bu coğrafyada sahne almıştır. Hıristiyanlığın temel inanç esasları Anadolu’da düzenlenen konsillerde karara bağlanmıştır.
Sahne olarak Anadolu, oyuncular başta Tarsuslu Paul olmak üzere Anadolu kökenli azizler, Hıristiyanlığın Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olduğu IV. Yüzyıl’a kadar olan tarihsel süreç ve devamında önemli rol oynamışlardır.
Bu kitap, Anadolu üzerinde şekillenen Hıristiyanlığın Roma’nın ve Batı Uygarlığı’nın resmi dini olma sürecinde Iconium’da (Konya) öne çıkan dört Hıristiyan aziz aracılığıyla Hıristiyan Kültürü’nden bir kesit sunmaya çalışacaktır. Hıristiyanlık Tarihi açısından Iconium adıyla özdeşleşen azizler şunlardır:
-Yeni Ahit’in bir bölümü olan “Timothy’e Mektuplar I-II”ye adını veren ve Yeni Ahit’in diğer bölümlerinde de adı geçen, Aziz Paul’un öğrencisi ve arkadaşı Lystralı Timothy.
-Hıristiyanlığın ilk kadın şehidi olarak anılan Azize Thecla.
-Roma’nın pagan inancına tapmayan ve bu yüzden Roma Ordusu’ndan ayrılan M.J. Eugenius.
- Hıristiyan teolojisinin gelişmesinde katkıları olan “Kapadokya Babaları” olarak bilinen piskoposların desteği ile M.S. 374 yılında Konya’ya piskopos olarak atanan Amphilochius.