Özgür Yılmaz - Academia.edu (original) (raw)
Videos by Özgür Yılmaz
Laborans’ın Notlar isimli Podcast serisinin ilk bölümü olan Veri Sömürgeciliği bölümüne konuk ola... more Laborans’ın Notlar isimli Podcast serisinin ilk bölümü olan Veri Sömürgeciliği bölümüne konuk olarak katıldım.
2 views
Papers by Özgür Yılmaz
İmgelem, 2024
This paper explores the intricate relationship between culture and social movements in post-apart... more This paper explores the intricate relationship between culture and social movements in post-apartheid South Africa through a critical phenomenological approach. This method focuses on the lived experiences and societal impacts of these movements, revealing how cultural symbols, narratives, religious frameworks, sports, media, and identity have shaped and sustained the struggles for justice and equality. The analysis begins by defining social movements and culture, emphasizing their interplay within the South African context. Using a phenomenological approach developed by Husserl and expanded by Heidegger, Merleau-Ponty, and Sartre, this study undertakes steps such as phenomenological reduction, description, essence identification, and structural analysis. These steps are further enriched by combining critical theory with phenomenology, highlighting social, historical, and political dimensions. This approach allows for an in-depth understanding of how culture, encompassing cognitive, emotional, and moral components, influences the formation, strategies, and sustainability of social movements. Key findings argue that cultural elements have served as sources of resistance, empowerment, and solidarity, playing an essential role in shaping collective identities and actions. This research provides a comprehensive analysis of the dynamic interplay between culture and social movements in South Africa, underscoring the importance of cultural resources in driving social change.
Abant Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Öz: Çalışmada, FC Barcelona'nın Katalan kimliği ve bağımsızlık hareketi arasındaki ilişki Aşağıda... more Öz: Çalışmada, FC Barcelona'nın Katalan kimliği ve bağımsızlık hareketi arasındaki ilişki Aşağıdan Tarih yaklaşımıyla karşılaştırmalı tarihsel analiz yoluyla incelenmektedir. Kulüp, 29 Kasım 1899'da Joan Gamper tarafından kuruldu ve hızla Katalan kimliğinin önemli bir sembolü haline geldi. Başlangıcından itibaren Katalan milliyetçiliği ve bağımsız hareketiyle iç içe olan FC Barcelona bölgenin sosyo-politik dinamiklerini etkilemiş ve yansıtmıştır. Özellikle Franco rejimi döneminde, Katalan kültürünün baskı altına alındığı süreçte, Barcelona Katalan kimliğinin korunmasında ve yeniden canlanmasında kritik rol oynamıştır. Makale ayrıca, 2010 sonrası dönemde Katalonya'daki bağımsızlık hareketinin güçlenmesiyle birlikte FC Barcelona'nın bağımsızlık yanlısı duruşunu ve bu duruşun sembolik ve pratik desteklerini ele almaktadır. Karşılaştırmalı tarihsel analiz, FC Barcelona'nın sportif başarıları ve kültürel önemi üzerinden Katalan kimliğinin inşasına ve güçlendirilmesine nasıl katkı sağladığını detaylandırmaktadır. FC Barcelona'nın Katalan kimliği ve bağımsızlık mücadelesindeki rolünü derinlemesine anlaşılması hedeflenmektedir. Sonuç olarak çalışmada Katalan özgürlük hareketinin, kimlik aidiyeti için önemli bir spor dalı olan futbol ve Barcelona futbol kulübünün tarihi ile eş zamanlı olarak okunabileceği görülmektedir.
Africania, 2024
This study offers an in-depth look at the complex social history of Africa using the perspective ... more This study offers an in-depth look at the complex social history of Africa using the perspective of "history from below". This approach foregrounds the stories and experiences of marginalized groups that are often overlooked in traditional elitecentered narratives. African socialism, as a distinctive form of socialism based on pre-colonial social values and Pan-African ideals, provides a compelling case study to illustrate the value of this perspective. The study uses the methodology of comparative historical analysis based on a range of primary and secondary sources, and the term "Africa" refers to the countries of Sub-Saharan Africa. The work questions the Eurocentric narratives that have long dominated African historiography. By centering the voices of marginalized groups, it reveals the complexity and diversity of Sub-Saharan African societies that are often obscured by colonial and post-colonial perspectives. The study reveals the social dynamics that have shaped Africa's history by examining the interplay between power relations, cultural practices, and economic structures. It also highlights the diversity of African socialism and the influence of local contexts. It shows the role of women and marginalized groups in shaping African socialism. The study questions interpretations that view African socialism as simply an imitation of European models and shows how this ideology was shaped by local traditions, cultural values and political contexts. As a result, the study offers a multidimensional and rich understanding of African socialism and the social history of Africa using "history from below" and comparative historical analysis. These findings provide valuable insights into current debates about development, social justice, and the role of government in Africa.
Birikim Dergisi, Jun 2024
Birikim Güncel, 2023
Siber savaşlar, deep fake, yakınsama kültürü ve iptal kültürü… Toplum, siyaset ve kültürel alanda... more Siber savaşlar, deep fake, yakınsama kültürü ve iptal kültürü… Toplum, siyaset ve kültürel alandaki tartışmalar dijitalleşmeden giderek daha fazla etkileniyor. Platformlar ise gündelik yaşantımızın her yerindeler. Sosyalleştiğimiz, iletişime geçtiğimiz, çalıştığımız, eğlendiğimiz, alışveriş yaptığımız her an platformlardan yararlanıyoruz. Ancak platformların hakimiyeti tekel şirketlerin elinde. Peki bu durum, platform sosyalizmi ile tersine çevrilebilir mi? Bu soruyu yanıtlamak için öncelikle platform sosyalizminin çevrimdışı yaşamla olan ilişkisine göz atmak gerekir. Platformlar (ya da teknoloji) çevrimdışı toplumsal hayattan özerk bir yapıda mı seyrediyor?
Bölge Çalışmaları Dergisi, 2023
The Cuban Revolution and its historical process are at the centre of Latin American studies in so... more The Cuban Revolution and its historical process are at the centre of Latin American studies in social sciences in Türkiye. This article examines the Cuban 26th of July Movement in the context of Latin American social movements. The study is analysed in three parts. First, the structure of Latin America is examined, followed by the history of colonialism and social opposition. In this section, the 26th of July Movement and Cuba are read from the perspective of 'Latin America'. This section is the section in which the social movements literature is examined and the distinction between old and new social movements is examined. The social movement in Cuba is handled around the concept of social movements. The study argues that the Cuban Revolution is an example that transcends the distinction between old and new social movements. Again, in the same section, social movements in Latin America are examined based on the necessity of reading similar examples to understand the Cuban Revolution and the 26th of July Movement. Here, on the other hand, it is underlined that movements in Latin America were influenced by and influenced the Cuban Revolution. The second part of the study deals with the Cuban Revolution and its subject, the 26th of July Movement, in a historical continuity. Here, it is emphasized that it is necessary to examine the 26th of July Movement with a process-oriented perspective, not a leaderoriented perspective. Otherwise, the historical process will be denied, and it will be moved away from being scientific. In the conclusion part of the study, the Cuban Revolution in international relations and the results of this revolution are examined. In the study, the populist, modernizing and anti-imperialist character of the Cuban Revolution is emphasized before its socialist character. As a method in the study, it is based on literature review and document analysis from qualitative research methods.
ViraVerita E-Dergi: Disiplinlerarası Karşılaşmalar, 2023
Afrika’da ulusal kurtuluş mücadeleleri İkinci Dünya Savaşı’nın ardından -özellikle 1960’lı yıllar... more Afrika’da ulusal kurtuluş mücadeleleri İkinci Dünya Savaşı’nın ardından -özellikle 1960’lı yıllarla birlikte- yoğunlaşmıştır. Bu ulusal kurtuluş mücadelelerini anlamak açısından küresel, bölgesel ve yerel şartlara bakmak gerekmektedir. Küresel bağlamda Soğuk Savaş’ın etkisiyle birlikte Afrika’daki sömürgeciliğe maruz kalan halklar SSCB ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin etkisiyle önemli bir destek bulmuştur. Bölgesel bağlamda ise sömürgeciliğe karşı ortak bir fikriyat oluşmuş, bu ortaklık yer yer pratiğe dönüşmüştür. Yerel düzlemde ise uzun süredir sömürgeciliğe karşı mücadele eden toplumsal hareketlerin iktidarı ele geçirmeye başladıkları bir konjonktür oluşmaya başlamıştır. Çalışmada üç farklı sömürge devleti tarafından sömürülen üç ülke incelenmiştir: Kenya (İngiltere tarafından), Burkina Faso (Fransa tarafından) ve Yeşil Burun Adaları (Portekiz tarafından). Bu seçimin gerekçesi üç farklı dilin konuşulduğu bu ülkelerde devrim ve ulus-inşasının nasıl seyirler izlediğini bulgulamaktır. Her üç ülkede iktidarın farklı şekillerde devralınışı, iktidar pratikleri ve iktidardan ayrılma süreçleri farklı stratejiler göstermektedir. Ancak üç harekette de ortak olan kimi özellikler bulunmaktadır. Devrimci milliyetçilikle desteklenen bir Afrika sosyalizmi ideolojisi, popülist stratejinin kullanılışı ve birleşik bir Afrika tahayyülü. Karşılaştırmalı tarihsel analiz yönteminin kullanıldığı çalışmada ilk olarak devrimler tarihi incelenirken ikinci kısımda ise elde edilen bulgular analiz edilmektedir.
Sosyal Bilimler Akademi Dergisi, 2023
Çalışma öncelikli olarak beşeri bilimlerin dijitalleşme ve toplum arasındaki ilişkiye artan ilgis... more Çalışma öncelikli olarak beşeri bilimlerin dijitalleşme ve toplum arasındaki ilişkiye artan ilgisi sonucu ortaya çıkan "dijital beşeri bilimler" olgusuna değinmiştir. Dijitalleşmenin, sosyolojinin ilgi alanlarını ve ilgilendiği konuları dijital alana kaydırmasıyla birlikte bir alt disiplin olarak "dijital sosyoloji"den bahsedilebilir hale gelmiştir. Dijital sınıf çalışmaları ise genellikle dijital emek tartışmaları üzerine bina edilmektedir. Ancak çalışmada dijital sosyoloji ve dijital sınıf çalışmalarının birçok ortak ilgi alanına sahip olduğu fikri önerilmektedir. Çalışmanın temel amacı dijital beşeri bilimlerin bir alt disiplini olarak dijital sosyolojisi olgusunu tanımlamak, dijital sosyoloji ile dijital sınıf çalışmaları arasında bir diyalog oluşturmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için yöntemsel olarak ikincil kaynak verilerini temel alan süreç analizi kullanılmaktadır. Bu inceleme sürecinde incelenecek kavramlar olarak neoliberal yorgunluk, irade güvencesizliği, kaçırma korkusu, absenteizm, presentizm, işsiz büyüme, Kaizen, siber hedonizm, dijital nomadizm, siber Balkanlaşma ve iş birliği yapmama olguları belirlenmiştir.
Praksis Güncel, 2023
Popülizmin özellikle sağ kanadı 2010’lu yıllardan itibaren dünya siyasetine damga vurmuştur. Kimi... more Popülizmin özellikle sağ kanadı 2010’lu yıllardan itibaren dünya siyasetine damga vurmuştur. Kimi sol popülist denemeler olsa da bugün artık popülizm dendiğinde herkesin aklına sağ popülistler gelmektedir: Trump, Orban, Erdoğan, Modi… Dolayısıyla bugün popülizm dendiğinde sağ popülizmin anlaşılması doğaldır -tersi de geçerlidir. Bu yazıda da geleneği bozmadan devam edelim. Popülizmin birçok özelliği vardır. Manici ikilileştirmeyi kullanmak, halk adına konuştuğunu ileri süren karizmatik bir lider figürü etrafında kümelenmek, mevcut kurumların geçerliliğini yitirdiğini ileri sürmek, göçmen karşıtlığı yapmak ve medya kullanımında anaakım siyasi güçlerden farklı pratikler sergilemek. Bu yazıda bu sonuncu özelliğe odaklanacağız. Medyadan kasıt gerek geleneksel medya gerekse de sosyal medya araçları olacak. Bu yazıda tartışmak istediğimiz asıl mesele ise popülistlerin performanslarının yalnızca siyasetin biçimine ilişkin bir değerlendirmeden ziyade siyasetin varoluşuna ilişkin kimi değişim ve dönüşümler yaratıp yaratmadığı konusudur. İddiam, bugün yaşanan dönemin -hakikat sonrası- siyasetin varoluşuna ilişkin dinamikleri dönüşüme uğrattığı yönündedir.
TJSS, 2023
Recently, it is thought that social movements have been negatively affected by the developments i... more Recently, it is thought that social movements have been negatively affected by the developments in artificial intelligence and surveillance technologies. In the study, social movements are evaluated from a critical position, different from the mainstream. This critical approach is not subject-oriented but focused on social developments and processes. It is argued that artificial intelligence and surveillance technologies have a determining, dominating and monotonizing effect in the qualitative change and transformation processes that social movements have entered. It is thought that company monopolies in related fields are supportive of this change and transformation. It is claimed that social control practices are intensifying because of this transformation process that social movements have entered. Thus, it is argued that the participants of social movements are made passive. The work is divided into two parts. The first part focuses on the discussion of the conceptual framework, and the second part focuses on the analysis process. As a method, it was considered proper to subject the selected news texts to content analysis in the light of the determined keywords.
AJIT-e: Academic Journal of Information Technology, 2023
Surveillance is one of the areas where digitalization is discussed intensely today. The phenomeno... more Surveillance is one of the areas where digitalization is discussed intensely today. The phenomenon that can be called digital surveillance is generally discussed in the context of privacy, display, and access to personal information and around concepts such as synopticon, banopticon, and omnipticon. The relationship of digital surveillance with political economy and social movements is often neglected. When examined within the framework of the big data concept, it is seen that the individuals subjected to digital surveillance are categorized. Especially with the pandemic and the focusing of the states on surveillance technologies, the organizational opportunities of social movements are getting harder. The credit system in China is one of the most extreme examples of surveillance technologies. Investments in the metaverse universe add a dystopian fiction to the difficulties mentioned about social movements. In the study, it is thought that the effect of digital surveillance on social movements has structural consequences. In this context, three hypotheses are put forward in the study. The first of these is that digital surveillance changes the space of social movements: Social movements are moving into digital space. Another hypothesis related to the first is that the social movements that took place in the digital medium faded and created an illusion in people. The new repertoire of protests such as hacktivism and slacktivism are thought to strengthen this argument. A third hypothesis is the phenomenon of (digital) populism, which has been on the rise due to the transformation of social movements, and the changes brought about by (digital) populism regarding the form of politics. The aim of the study is to reveal the effects of big data on social movements. Literature review will be used as a method in the study. The research finds that big data and artificial intelligence applications have a restrictive effect on social movements.
Simetrik İletişim Araştırmaları Dergisi, 2023
Uzun Devrim kavramı Raymond Williams'ın önerdiği bir kavramdır. Uzun Devrim nedir? Uzun Devrim, M... more Uzun Devrim kavramı Raymond Williams'ın önerdiği bir kavramdır. Uzun Devrim nedir? Uzun Devrim, Marksist devrim anlayışıyla ne gibi benzerlikler ve farklılıklar barındırmaktadır? Uzun Devrim bugün sosyal bilimlere neler katabilir? Bu sorulardan hareketle Uzun Devrim olgusuyla toplumsal hareketler literatürü bir diyaloğa sokulmaktadır. Toplumsal hareketler ve Uzun Devrim kavramlarının kültür meselesinde ortaklaştığı düşünülmektedir. Çalışmanın temel amacı toplumsal hareketlerin yarattığı ve kültürel değişim/ dönüşüm sürecini Uzun Devrim kavramı bağlamında incelemektir. Bu inceleme Zapatistalar ve Kara Panterler örnekleri üzerinden gerçekleştirilmektedir. Çalışmanın bu şekilde hem toplumsal hareketler literatürüne hem de kültürel çalışmalar alanına katkı yapacağı düşünülmektedir. Çalışma giriş ve sonuç bölümleri haricinde iki ana bölüme ayrılmaktad ır. İlk bölümde toplumsal hareketler ve Uzun Devrim kavramları incelenmiştir. İkinci bölümde ise Zapatista ve Kara Panter örnekleri incelenmiştir. Çalışmada ikincil kaynaklara/çoklu veri kaynaklarına dayalı nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Bu bağlamda metne dayalı dokümanlar ve görsel veri kaynakları temel alınmıştır.
Journal of Human and Social Sciences (JOHASS), 2023
The study examines the phenomenon of individualization of labour, which has increased with the co... more The study examines the phenomenon of individualization of labour, which has increased with the concept of digital capitalism. The principal argument of the study is that the individualization of labour has increased with digital capitalism; this phenomenon can be examined with the increase of remote working. First, the importance of digital capitalism to capitalism is questioned. Is digital capitalism the occurrence of capitalism in digital spaces? Is digital capitalism a new era of capitalism? Although the individualization of labour is a concept emphasized by Manuel Castells, it needs to be examined in depth. Is isolation meant by the individualization of labour, or is the emphasis on the processes of non-unionization? With the answers to these questions, the phenomenon of individualization of labour is examined through the example of remote work. Remote work is concentrated in the service area, which can be expressed as the sector where digital capitalism is experiencing. In this sense, remote work is a useful example to understand both digital capitalism and the phenomenon of individualization of labour.
4. Boyut Journal of Media and Cultural Studies - 4. Boyut Medya ve Kültürel Çalışmalar Dergisi, 2022
What it is and what it isn't: Introducing… Cultural Studies Çeviren: Özgür Yılmaz 1 *Toby Miller,... more What it is and what it isn't: Introducing… Cultural Studies Çeviren: Özgür Yılmaz 1 *Toby Miller, "What it is and what it isn't: Introducing…Cultural Studies", p. 1-19., Blackwell Publishing Press. Bu eser, yazarından yazılı izin alınarak tercüme edilmiş ve yeniden yayımlanmıştır.
İstanbul Kent Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 2021
Çalışmada son dönemde birbirlerinin yerini ikame ederek kullanılan sağ popülizm ve faşizm kavraml... more Çalışmada son dönemde birbirlerinin yerini ikame ederek kullanılan sağ popülizm ve faşizm kavramları incelenecektir. Bu noktada kavramsal bir karmaşa yaşandığı düşünülmektedir. Son dönem iktidara gelen yahut güç kazanan sağ hareketleri tanımlama noktasında kullanılan bu iki kavramın aynı türden olup olmadığını anlamak söz konusu kavramsal karmaşanın önüne geçme noktasında kolaylaştırıcı olacaktır. Dolayısıyla çalışmada öncelikle popülist stratejinin ne olduğu ve söz konusu kavrama yaklaşımlar incelenecek, bunun ardından ise sağ popülizmin popülizmle benzerlik ve farklılıklar incelenecektir. Sağ popülizmin ne olduğu anlaşıldıktan sonra faşizm kavramına benzer bir literatür taraması yöntemiyle yaklaşılacaktır. İki kavrama dair yaklaşımların altı çizildikten sonra bu iki kavram birbirleriyle karşılaştırılacak ve bu karşılaştırmanın sonucunda kavramsal bir netleşme sağlanacaktır. Bu noktada belirtilmesi gereken ise asıl karmaşaya yol açan kavramın popülizm olması gerekçesiyle bu kavrama daha fazla yer ayrılmış olmasıdır. Faşizm ise geniş külliyatına rağmen üzerinde görece anlaşmaya varılmış bir kavramdır.
Eğitim Bilim Toplum, 2022
1970’li yıllarda meydana gelen küreselleşme ve neoliberalizm, ekonomi, toplum ve siyaset alanları... more 1970’li yıllarda meydana gelen küreselleşme ve neoliberalizm, ekonomi, toplum ve siyaset alanlarında köklü dönüşümlere ön ayak olmuştur. Fordist üretim biçiminden postfordizme geçişte görüleceği üzere bu dönemde yeni emek biçimleri ortaya çıkmıştır. Postfordizm aynı zamanda esnek üretim adı verilen güvencesizliğin artışıyla da bilinmektedir. Guy Standing bu dönüşüm süreçlerinden hareketle güvencesizlik belirlenimli bir kavram önermektedir: Prekarya. Prekarya kavramı işçi sınıfından farklı bir kategorizasyon olarak ondan daha aşağıda yer almakta olan bir toplumsallığı işaret etmektedir. Prekarya tam olarak sınıf şeklinde tanımlanamamakla birlikte sınıfsal özellikler de taşımaktadır. Dolayısıyla Marksizm’in “kendi için sınıf olmak” ifadesiyle düşünülürse prekaryanın sınıf olma yolunda ilerlediği söylenebilir. Çalışmada prekarya kavramının teorik çerçevesi, onu etkileyen kavramlar, günümüzde prekaryanın hangi tabakalardan oluştuğu ve kavrama yönelik eleştiriler incelenecektir.
Bu inceleme aynı zamanda prekaryanın güvencesiz varoluşuna dikkat çekmektedir. Güvencesiz varoluşla kastedilen yalnızca emek süreçlerini değil aynı zamanda toplumsal dönüşümleri de kapsamaya imkân verecek bir olgudur. Böylelikle görülecektir ki bugün artış halinde olan intihar vakaları ve sosyal medya bağımlılığı gibi faktörler, popülizm fenomeninin yükselişte oluşu prekaryanın güvencesiz varoluşuyla ilintilidir.
Laborans’ın Notlar isimli Podcast serisinin ilk bölümü olan Veri Sömürgeciliği bölümüne konuk ola... more Laborans’ın Notlar isimli Podcast serisinin ilk bölümü olan Veri Sömürgeciliği bölümüne konuk olarak katıldım.
2 views
İmgelem, 2024
This paper explores the intricate relationship between culture and social movements in post-apart... more This paper explores the intricate relationship between culture and social movements in post-apartheid South Africa through a critical phenomenological approach. This method focuses on the lived experiences and societal impacts of these movements, revealing how cultural symbols, narratives, religious frameworks, sports, media, and identity have shaped and sustained the struggles for justice and equality. The analysis begins by defining social movements and culture, emphasizing their interplay within the South African context. Using a phenomenological approach developed by Husserl and expanded by Heidegger, Merleau-Ponty, and Sartre, this study undertakes steps such as phenomenological reduction, description, essence identification, and structural analysis. These steps are further enriched by combining critical theory with phenomenology, highlighting social, historical, and political dimensions. This approach allows for an in-depth understanding of how culture, encompassing cognitive, emotional, and moral components, influences the formation, strategies, and sustainability of social movements. Key findings argue that cultural elements have served as sources of resistance, empowerment, and solidarity, playing an essential role in shaping collective identities and actions. This research provides a comprehensive analysis of the dynamic interplay between culture and social movements in South Africa, underscoring the importance of cultural resources in driving social change.
Abant Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Öz: Çalışmada, FC Barcelona'nın Katalan kimliği ve bağımsızlık hareketi arasındaki ilişki Aşağıda... more Öz: Çalışmada, FC Barcelona'nın Katalan kimliği ve bağımsızlık hareketi arasındaki ilişki Aşağıdan Tarih yaklaşımıyla karşılaştırmalı tarihsel analiz yoluyla incelenmektedir. Kulüp, 29 Kasım 1899'da Joan Gamper tarafından kuruldu ve hızla Katalan kimliğinin önemli bir sembolü haline geldi. Başlangıcından itibaren Katalan milliyetçiliği ve bağımsız hareketiyle iç içe olan FC Barcelona bölgenin sosyo-politik dinamiklerini etkilemiş ve yansıtmıştır. Özellikle Franco rejimi döneminde, Katalan kültürünün baskı altına alındığı süreçte, Barcelona Katalan kimliğinin korunmasında ve yeniden canlanmasında kritik rol oynamıştır. Makale ayrıca, 2010 sonrası dönemde Katalonya'daki bağımsızlık hareketinin güçlenmesiyle birlikte FC Barcelona'nın bağımsızlık yanlısı duruşunu ve bu duruşun sembolik ve pratik desteklerini ele almaktadır. Karşılaştırmalı tarihsel analiz, FC Barcelona'nın sportif başarıları ve kültürel önemi üzerinden Katalan kimliğinin inşasına ve güçlendirilmesine nasıl katkı sağladığını detaylandırmaktadır. FC Barcelona'nın Katalan kimliği ve bağımsızlık mücadelesindeki rolünü derinlemesine anlaşılması hedeflenmektedir. Sonuç olarak çalışmada Katalan özgürlük hareketinin, kimlik aidiyeti için önemli bir spor dalı olan futbol ve Barcelona futbol kulübünün tarihi ile eş zamanlı olarak okunabileceği görülmektedir.
Africania, 2024
This study offers an in-depth look at the complex social history of Africa using the perspective ... more This study offers an in-depth look at the complex social history of Africa using the perspective of "history from below". This approach foregrounds the stories and experiences of marginalized groups that are often overlooked in traditional elitecentered narratives. African socialism, as a distinctive form of socialism based on pre-colonial social values and Pan-African ideals, provides a compelling case study to illustrate the value of this perspective. The study uses the methodology of comparative historical analysis based on a range of primary and secondary sources, and the term "Africa" refers to the countries of Sub-Saharan Africa. The work questions the Eurocentric narratives that have long dominated African historiography. By centering the voices of marginalized groups, it reveals the complexity and diversity of Sub-Saharan African societies that are often obscured by colonial and post-colonial perspectives. The study reveals the social dynamics that have shaped Africa's history by examining the interplay between power relations, cultural practices, and economic structures. It also highlights the diversity of African socialism and the influence of local contexts. It shows the role of women and marginalized groups in shaping African socialism. The study questions interpretations that view African socialism as simply an imitation of European models and shows how this ideology was shaped by local traditions, cultural values and political contexts. As a result, the study offers a multidimensional and rich understanding of African socialism and the social history of Africa using "history from below" and comparative historical analysis. These findings provide valuable insights into current debates about development, social justice, and the role of government in Africa.
Birikim Dergisi, Jun 2024
Birikim Güncel, 2023
Siber savaşlar, deep fake, yakınsama kültürü ve iptal kültürü… Toplum, siyaset ve kültürel alanda... more Siber savaşlar, deep fake, yakınsama kültürü ve iptal kültürü… Toplum, siyaset ve kültürel alandaki tartışmalar dijitalleşmeden giderek daha fazla etkileniyor. Platformlar ise gündelik yaşantımızın her yerindeler. Sosyalleştiğimiz, iletişime geçtiğimiz, çalıştığımız, eğlendiğimiz, alışveriş yaptığımız her an platformlardan yararlanıyoruz. Ancak platformların hakimiyeti tekel şirketlerin elinde. Peki bu durum, platform sosyalizmi ile tersine çevrilebilir mi? Bu soruyu yanıtlamak için öncelikle platform sosyalizminin çevrimdışı yaşamla olan ilişkisine göz atmak gerekir. Platformlar (ya da teknoloji) çevrimdışı toplumsal hayattan özerk bir yapıda mı seyrediyor?
Bölge Çalışmaları Dergisi, 2023
The Cuban Revolution and its historical process are at the centre of Latin American studies in so... more The Cuban Revolution and its historical process are at the centre of Latin American studies in social sciences in Türkiye. This article examines the Cuban 26th of July Movement in the context of Latin American social movements. The study is analysed in three parts. First, the structure of Latin America is examined, followed by the history of colonialism and social opposition. In this section, the 26th of July Movement and Cuba are read from the perspective of 'Latin America'. This section is the section in which the social movements literature is examined and the distinction between old and new social movements is examined. The social movement in Cuba is handled around the concept of social movements. The study argues that the Cuban Revolution is an example that transcends the distinction between old and new social movements. Again, in the same section, social movements in Latin America are examined based on the necessity of reading similar examples to understand the Cuban Revolution and the 26th of July Movement. Here, on the other hand, it is underlined that movements in Latin America were influenced by and influenced the Cuban Revolution. The second part of the study deals with the Cuban Revolution and its subject, the 26th of July Movement, in a historical continuity. Here, it is emphasized that it is necessary to examine the 26th of July Movement with a process-oriented perspective, not a leaderoriented perspective. Otherwise, the historical process will be denied, and it will be moved away from being scientific. In the conclusion part of the study, the Cuban Revolution in international relations and the results of this revolution are examined. In the study, the populist, modernizing and anti-imperialist character of the Cuban Revolution is emphasized before its socialist character. As a method in the study, it is based on literature review and document analysis from qualitative research methods.
ViraVerita E-Dergi: Disiplinlerarası Karşılaşmalar, 2023
Afrika’da ulusal kurtuluş mücadeleleri İkinci Dünya Savaşı’nın ardından -özellikle 1960’lı yıllar... more Afrika’da ulusal kurtuluş mücadeleleri İkinci Dünya Savaşı’nın ardından -özellikle 1960’lı yıllarla birlikte- yoğunlaşmıştır. Bu ulusal kurtuluş mücadelelerini anlamak açısından küresel, bölgesel ve yerel şartlara bakmak gerekmektedir. Küresel bağlamda Soğuk Savaş’ın etkisiyle birlikte Afrika’daki sömürgeciliğe maruz kalan halklar SSCB ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin etkisiyle önemli bir destek bulmuştur. Bölgesel bağlamda ise sömürgeciliğe karşı ortak bir fikriyat oluşmuş, bu ortaklık yer yer pratiğe dönüşmüştür. Yerel düzlemde ise uzun süredir sömürgeciliğe karşı mücadele eden toplumsal hareketlerin iktidarı ele geçirmeye başladıkları bir konjonktür oluşmaya başlamıştır. Çalışmada üç farklı sömürge devleti tarafından sömürülen üç ülke incelenmiştir: Kenya (İngiltere tarafından), Burkina Faso (Fransa tarafından) ve Yeşil Burun Adaları (Portekiz tarafından). Bu seçimin gerekçesi üç farklı dilin konuşulduğu bu ülkelerde devrim ve ulus-inşasının nasıl seyirler izlediğini bulgulamaktır. Her üç ülkede iktidarın farklı şekillerde devralınışı, iktidar pratikleri ve iktidardan ayrılma süreçleri farklı stratejiler göstermektedir. Ancak üç harekette de ortak olan kimi özellikler bulunmaktadır. Devrimci milliyetçilikle desteklenen bir Afrika sosyalizmi ideolojisi, popülist stratejinin kullanılışı ve birleşik bir Afrika tahayyülü. Karşılaştırmalı tarihsel analiz yönteminin kullanıldığı çalışmada ilk olarak devrimler tarihi incelenirken ikinci kısımda ise elde edilen bulgular analiz edilmektedir.
Sosyal Bilimler Akademi Dergisi, 2023
Çalışma öncelikli olarak beşeri bilimlerin dijitalleşme ve toplum arasındaki ilişkiye artan ilgis... more Çalışma öncelikli olarak beşeri bilimlerin dijitalleşme ve toplum arasındaki ilişkiye artan ilgisi sonucu ortaya çıkan "dijital beşeri bilimler" olgusuna değinmiştir. Dijitalleşmenin, sosyolojinin ilgi alanlarını ve ilgilendiği konuları dijital alana kaydırmasıyla birlikte bir alt disiplin olarak "dijital sosyoloji"den bahsedilebilir hale gelmiştir. Dijital sınıf çalışmaları ise genellikle dijital emek tartışmaları üzerine bina edilmektedir. Ancak çalışmada dijital sosyoloji ve dijital sınıf çalışmalarının birçok ortak ilgi alanına sahip olduğu fikri önerilmektedir. Çalışmanın temel amacı dijital beşeri bilimlerin bir alt disiplini olarak dijital sosyolojisi olgusunu tanımlamak, dijital sosyoloji ile dijital sınıf çalışmaları arasında bir diyalog oluşturmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için yöntemsel olarak ikincil kaynak verilerini temel alan süreç analizi kullanılmaktadır. Bu inceleme sürecinde incelenecek kavramlar olarak neoliberal yorgunluk, irade güvencesizliği, kaçırma korkusu, absenteizm, presentizm, işsiz büyüme, Kaizen, siber hedonizm, dijital nomadizm, siber Balkanlaşma ve iş birliği yapmama olguları belirlenmiştir.
Praksis Güncel, 2023
Popülizmin özellikle sağ kanadı 2010’lu yıllardan itibaren dünya siyasetine damga vurmuştur. Kimi... more Popülizmin özellikle sağ kanadı 2010’lu yıllardan itibaren dünya siyasetine damga vurmuştur. Kimi sol popülist denemeler olsa da bugün artık popülizm dendiğinde herkesin aklına sağ popülistler gelmektedir: Trump, Orban, Erdoğan, Modi… Dolayısıyla bugün popülizm dendiğinde sağ popülizmin anlaşılması doğaldır -tersi de geçerlidir. Bu yazıda da geleneği bozmadan devam edelim. Popülizmin birçok özelliği vardır. Manici ikilileştirmeyi kullanmak, halk adına konuştuğunu ileri süren karizmatik bir lider figürü etrafında kümelenmek, mevcut kurumların geçerliliğini yitirdiğini ileri sürmek, göçmen karşıtlığı yapmak ve medya kullanımında anaakım siyasi güçlerden farklı pratikler sergilemek. Bu yazıda bu sonuncu özelliğe odaklanacağız. Medyadan kasıt gerek geleneksel medya gerekse de sosyal medya araçları olacak. Bu yazıda tartışmak istediğimiz asıl mesele ise popülistlerin performanslarının yalnızca siyasetin biçimine ilişkin bir değerlendirmeden ziyade siyasetin varoluşuna ilişkin kimi değişim ve dönüşümler yaratıp yaratmadığı konusudur. İddiam, bugün yaşanan dönemin -hakikat sonrası- siyasetin varoluşuna ilişkin dinamikleri dönüşüme uğrattığı yönündedir.
TJSS, 2023
Recently, it is thought that social movements have been negatively affected by the developments i... more Recently, it is thought that social movements have been negatively affected by the developments in artificial intelligence and surveillance technologies. In the study, social movements are evaluated from a critical position, different from the mainstream. This critical approach is not subject-oriented but focused on social developments and processes. It is argued that artificial intelligence and surveillance technologies have a determining, dominating and monotonizing effect in the qualitative change and transformation processes that social movements have entered. It is thought that company monopolies in related fields are supportive of this change and transformation. It is claimed that social control practices are intensifying because of this transformation process that social movements have entered. Thus, it is argued that the participants of social movements are made passive. The work is divided into two parts. The first part focuses on the discussion of the conceptual framework, and the second part focuses on the analysis process. As a method, it was considered proper to subject the selected news texts to content analysis in the light of the determined keywords.
AJIT-e: Academic Journal of Information Technology, 2023
Surveillance is one of the areas where digitalization is discussed intensely today. The phenomeno... more Surveillance is one of the areas where digitalization is discussed intensely today. The phenomenon that can be called digital surveillance is generally discussed in the context of privacy, display, and access to personal information and around concepts such as synopticon, banopticon, and omnipticon. The relationship of digital surveillance with political economy and social movements is often neglected. When examined within the framework of the big data concept, it is seen that the individuals subjected to digital surveillance are categorized. Especially with the pandemic and the focusing of the states on surveillance technologies, the organizational opportunities of social movements are getting harder. The credit system in China is one of the most extreme examples of surveillance technologies. Investments in the metaverse universe add a dystopian fiction to the difficulties mentioned about social movements. In the study, it is thought that the effect of digital surveillance on social movements has structural consequences. In this context, three hypotheses are put forward in the study. The first of these is that digital surveillance changes the space of social movements: Social movements are moving into digital space. Another hypothesis related to the first is that the social movements that took place in the digital medium faded and created an illusion in people. The new repertoire of protests such as hacktivism and slacktivism are thought to strengthen this argument. A third hypothesis is the phenomenon of (digital) populism, which has been on the rise due to the transformation of social movements, and the changes brought about by (digital) populism regarding the form of politics. The aim of the study is to reveal the effects of big data on social movements. Literature review will be used as a method in the study. The research finds that big data and artificial intelligence applications have a restrictive effect on social movements.
Simetrik İletişim Araştırmaları Dergisi, 2023
Uzun Devrim kavramı Raymond Williams'ın önerdiği bir kavramdır. Uzun Devrim nedir? Uzun Devrim, M... more Uzun Devrim kavramı Raymond Williams'ın önerdiği bir kavramdır. Uzun Devrim nedir? Uzun Devrim, Marksist devrim anlayışıyla ne gibi benzerlikler ve farklılıklar barındırmaktadır? Uzun Devrim bugün sosyal bilimlere neler katabilir? Bu sorulardan hareketle Uzun Devrim olgusuyla toplumsal hareketler literatürü bir diyaloğa sokulmaktadır. Toplumsal hareketler ve Uzun Devrim kavramlarının kültür meselesinde ortaklaştığı düşünülmektedir. Çalışmanın temel amacı toplumsal hareketlerin yarattığı ve kültürel değişim/ dönüşüm sürecini Uzun Devrim kavramı bağlamında incelemektir. Bu inceleme Zapatistalar ve Kara Panterler örnekleri üzerinden gerçekleştirilmektedir. Çalışmanın bu şekilde hem toplumsal hareketler literatürüne hem de kültürel çalışmalar alanına katkı yapacağı düşünülmektedir. Çalışma giriş ve sonuç bölümleri haricinde iki ana bölüme ayrılmaktad ır. İlk bölümde toplumsal hareketler ve Uzun Devrim kavramları incelenmiştir. İkinci bölümde ise Zapatista ve Kara Panter örnekleri incelenmiştir. Çalışmada ikincil kaynaklara/çoklu veri kaynaklarına dayalı nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Bu bağlamda metne dayalı dokümanlar ve görsel veri kaynakları temel alınmıştır.
Journal of Human and Social Sciences (JOHASS), 2023
The study examines the phenomenon of individualization of labour, which has increased with the co... more The study examines the phenomenon of individualization of labour, which has increased with the concept of digital capitalism. The principal argument of the study is that the individualization of labour has increased with digital capitalism; this phenomenon can be examined with the increase of remote working. First, the importance of digital capitalism to capitalism is questioned. Is digital capitalism the occurrence of capitalism in digital spaces? Is digital capitalism a new era of capitalism? Although the individualization of labour is a concept emphasized by Manuel Castells, it needs to be examined in depth. Is isolation meant by the individualization of labour, or is the emphasis on the processes of non-unionization? With the answers to these questions, the phenomenon of individualization of labour is examined through the example of remote work. Remote work is concentrated in the service area, which can be expressed as the sector where digital capitalism is experiencing. In this sense, remote work is a useful example to understand both digital capitalism and the phenomenon of individualization of labour.
4. Boyut Journal of Media and Cultural Studies - 4. Boyut Medya ve Kültürel Çalışmalar Dergisi, 2022
What it is and what it isn't: Introducing… Cultural Studies Çeviren: Özgür Yılmaz 1 *Toby Miller,... more What it is and what it isn't: Introducing… Cultural Studies Çeviren: Özgür Yılmaz 1 *Toby Miller, "What it is and what it isn't: Introducing…Cultural Studies", p. 1-19., Blackwell Publishing Press. Bu eser, yazarından yazılı izin alınarak tercüme edilmiş ve yeniden yayımlanmıştır.
İstanbul Kent Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 2021
Çalışmada son dönemde birbirlerinin yerini ikame ederek kullanılan sağ popülizm ve faşizm kavraml... more Çalışmada son dönemde birbirlerinin yerini ikame ederek kullanılan sağ popülizm ve faşizm kavramları incelenecektir. Bu noktada kavramsal bir karmaşa yaşandığı düşünülmektedir. Son dönem iktidara gelen yahut güç kazanan sağ hareketleri tanımlama noktasında kullanılan bu iki kavramın aynı türden olup olmadığını anlamak söz konusu kavramsal karmaşanın önüne geçme noktasında kolaylaştırıcı olacaktır. Dolayısıyla çalışmada öncelikle popülist stratejinin ne olduğu ve söz konusu kavrama yaklaşımlar incelenecek, bunun ardından ise sağ popülizmin popülizmle benzerlik ve farklılıklar incelenecektir. Sağ popülizmin ne olduğu anlaşıldıktan sonra faşizm kavramına benzer bir literatür taraması yöntemiyle yaklaşılacaktır. İki kavrama dair yaklaşımların altı çizildikten sonra bu iki kavram birbirleriyle karşılaştırılacak ve bu karşılaştırmanın sonucunda kavramsal bir netleşme sağlanacaktır. Bu noktada belirtilmesi gereken ise asıl karmaşaya yol açan kavramın popülizm olması gerekçesiyle bu kavrama daha fazla yer ayrılmış olmasıdır. Faşizm ise geniş külliyatına rağmen üzerinde görece anlaşmaya varılmış bir kavramdır.
Eğitim Bilim Toplum, 2022
1970’li yıllarda meydana gelen küreselleşme ve neoliberalizm, ekonomi, toplum ve siyaset alanları... more 1970’li yıllarda meydana gelen küreselleşme ve neoliberalizm, ekonomi, toplum ve siyaset alanlarında köklü dönüşümlere ön ayak olmuştur. Fordist üretim biçiminden postfordizme geçişte görüleceği üzere bu dönemde yeni emek biçimleri ortaya çıkmıştır. Postfordizm aynı zamanda esnek üretim adı verilen güvencesizliğin artışıyla da bilinmektedir. Guy Standing bu dönüşüm süreçlerinden hareketle güvencesizlik belirlenimli bir kavram önermektedir: Prekarya. Prekarya kavramı işçi sınıfından farklı bir kategorizasyon olarak ondan daha aşağıda yer almakta olan bir toplumsallığı işaret etmektedir. Prekarya tam olarak sınıf şeklinde tanımlanamamakla birlikte sınıfsal özellikler de taşımaktadır. Dolayısıyla Marksizm’in “kendi için sınıf olmak” ifadesiyle düşünülürse prekaryanın sınıf olma yolunda ilerlediği söylenebilir. Çalışmada prekarya kavramının teorik çerçevesi, onu etkileyen kavramlar, günümüzde prekaryanın hangi tabakalardan oluştuğu ve kavrama yönelik eleştiriler incelenecektir.
Bu inceleme aynı zamanda prekaryanın güvencesiz varoluşuna dikkat çekmektedir. Güvencesiz varoluşla kastedilen yalnızca emek süreçlerini değil aynı zamanda toplumsal dönüşümleri de kapsamaya imkân verecek bir olgudur. Böylelikle görülecektir ki bugün artış halinde olan intihar vakaları ve sosyal medya bağımlılığı gibi faktörler, popülizm fenomeninin yükselişte oluşu prekaryanın güvencesiz varoluşuyla ilintilidir.
Kurgu , 2022
Çalışma, Netflix dijital platformunda 2020 yılında gösterime girmiş olan Kıyamet Yakındır isiml... more Çalışma, Netflix dijital platformunda 2020 yılında gösterime girmiş olan Kıyamet Yakındır isimli filmin dekonstrüksiyon yöntemiyle incelenmesine dayanmaktadır. Dünyanın sonunun geldiğine ilişkin bir temaya sahip olan Kıyamet Yakındır filminin konusu hayatta kalma eğitimi almak için bir araya gelen bir grubun yaşadıklarını temel almaktadır. Bu gruba eğitim veren lider, grup içerisinde yaşanan bölünmelerin belirleyicisi konumundadır. Filmin görünen mesajında iyi-kötü ikilemi yer alsa da alt metinde muhafazakâr-güçlü bir lider figürünün varlığı ve dünyanın sonunun gelişinin ardından yeniden kuruluşu sürecine verilen referanslar faşist ideolojiyi akla getirmektedir. Faşist ideolojinin milliyetçi, muhafazakâr özelliklerinin yanında en bilinen özellikleri güçlü bir lider figürü etrafında kümelenme ve geçmişin güçlü dönemlerinin gelecekte yeniden inşasına dayanan palingenetik mit kullanımlarıdır. Dolayısıyla çalışmanın amacı bahsedilen filmde görünür olan mesajlardan ziyade görünür olmayanlara odaklanarak faşist ideolojideki öteki inşasına temel referans olan palingenetik mit kullanımını araştırmaktır. Bu araştırma sürecinde dekonstrüksiyon yöntemi kullanılacaktır. Yapılacak literatür taramasında ise faşist ideolojinin geniş bir külliyata sahip olmasından ötürü kapsam palingenetik kavramı ile kısıtlanacaktır. Aynı zamanda son dönem medyada dünyanın yok oluşu üzerine kurulan metinlerin, dünyada yükselişte olan sağ ideoloji ile ilintisi araştırılacaktır. Böylelikle çalışmada, faşist ideolojinin yok oluşla birlike gerçekleşecek yeniden kuruluşa atfettiği halk inşası sürecinde geçmişin başarıları ve bu başarıların gerçekleştiricilerinin öteki’yi belirleyen etkenler olduğu ortaya konacaktır. Anahtar Sözcükler: Kıyamet Yakındır, faşizm, palingenetik, dekonstrüksiyon
Kültür ve İletişim, 2022
Üniversitesi Medya ve İletişim Çalışmaları bölümünün başkanlığını yapmaktadır. Çalışma alanları "... more Üniversitesi Medya ve İletişim Çalışmaları bölümünün başkanlığını yapmaktadır. Çalışma alanları "eleştirel dijital sosyal medya çalışmaları, internet ve toplum, medya ve iletişimin ekonomi politiği, enformasyon toplumu teorisi, toplumsal teori ve eleştirel teori"dir (About Me, 2020). Fuchs; lisans ve yüksek lisans öğrenimini Viyana
Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Theodor W. Adorno’nun “Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri ve Geçmişin İşlenmesi Ne Demektir?” başlığ... more Theodor W. Adorno’nun “Yeni Sağ Radikalizmin Veçheleri ve Geçmişin İşlenmesi Ne Demektir?” başlığıyla Türkçe’ye çevrilen eseri Metis Yayınları tarafından 2020 yılında basıldı. Kitap 2020’de Türkçe’ye kazandırılmış olmasına rağmen, dünyanın içinde bulunduğu pandemi koşullarında yeterli ilgiyi görmedi. Oysa Adorno’nun 1950’lerin sonunda söyledikleri, 2020’li yıllara projeksiyon tutacak nitelikte…
Çalışma çağdaş kapitalizmde yaşanan eşitsizlik olgusunu incelemektedir. Çağdaş kapitalizmdeki dij... more Çalışma çağdaş kapitalizmde yaşanan eşitsizlik olgusunu incelemektedir.
Çağdaş kapitalizmdeki dijitalleşme süreçlerinin yeni bir vurguyu gerekli kıldığı
düşünülmekte ve bu bağlamda dijital kapitalizm kavramı önerilmektedir. Çalışma, son
dönemde sosyal bilimler literatüründe yoğun olarak tartışılan dijital emek kavramını
dijital kapitalizm bağlamında tartışmaktadır. Dijital emek kavramı genellikle sosyal
medya odaklı olarak ele alınmaktadır. Bu çalışmada ise dijital emek Marksist sermaye
döngüsü çerçevesinde değerlendirilmektedir. Maden çıkarımı, donanım montajı,
yazılım emeği, sosyal medya üretketimi ve e-atık geri dönüşümü şeklinde bir sermaye
döngüsüne sahip olan dijital emek Avrupa ve ABD odaklı incelenmiştir. Bu çalışmada
Sahra-altı Afrika bölgesi örneklem olarak seçilerek dijital emeğin madun bir
coğrafyada nasıl tezahür ettiği ve bölgede ne gibi eşitsizlikler yarattığı sorularına yanıt
aranmaktadır. Bu sorulara yanıt olarak gelişmiş Batı’nın hakimiyetinin dijital
kolonyalizm olarak yeniden üretildiği şeklinde bir önermede bulunulmaktadır.
Çalışmada üç farklı yöntem kullanılmaktadır. Öncelikle dijital iş platformlarının
kullanıcı sözleşmeleri doküman analizine tabi tutulmaktadır. Bunun ardından bir pilot
çalışma niteliğinde Afrikalı freelance işçilerin deneyimleri netnografik analiz
yöntemiyle incelenmektedir. Son olarak ise Angola, Nijerya ve Güney Afrika’dan
10’ar kişi olacak şekilde toplamda 30 freelance metin yazarı ile görüşülmüştür.
Çalışma beş bölüme ayrılmaktadır. İlk bölümde dijital kapitalizm ve dijital emek
olguları tartışılmakta ve bu kavramlara nasıl yaklaşılacağına ilişkin bir pozisyon
belirlenmiştir. Bu noktada “iletişimin ekonomi politiğinin Marksist eleştirisi”
yaklaşımı kullanılmaktadır. Çalışmanın ikinci bölümü ise Sahra-altı bölgesini
incelemenin kavramsal altyapısını hazırlamakta, dijitalleşme literatürü ile
postkolonyalizm tartışmaları “Sınıf Çalışmaları” bağlamında sentezlenmektedir.
Çalışmanın üçüncü bölümü dijital emeğin bölgede nasıl gerçekleştiği ve yönteme
ilişkin bilgiler verilmektedir. Çalışmanın dördüncü bölümü Afrikalı freelance metin yazarlarının çalışma sürecinde yaşadıkları deneyimleri içeren görüşmelerin
incelenmesine ayrılmaktadır. Çalışmanın beşinci bölümünde ise freelance çalışma ve
sınıf oluşumu tartışmaları ele alınmaktadır.
Bu tez YÖK 100/2000 Afrika Çalışmaları Bursu kapsamında hazırlanmıştır.
Brezilya'da 2018 yılında iktidara gelen Jair Bolsonaro'nun niteliğini inceleyen bu çalışma, 10 ba... more Brezilya'da 2018 yılında iktidara gelen Jair Bolsonaro'nun niteliğini inceleyen bu çalışma, 10 başlıktan oluşmaktadır. Bolsonaro iktidarı üzerine gerçekleşen tartışmalarda öne çıkan iki kavram sağ popülizm ve faşizmdir. Son dönem dünyanın birçok yerinde iktidara gelen ya da güç kazanan sağ özneler için de benzer bir tartışma söz konusudur. Bolsonaro iktidarının niteliği üzerinde varılacak sonucun, söz konusu sağ özneler için yapılan tartışmalar için faydalı olacağı düşünülmektedir. Bu yüzden çalışmada, öncelikle sağ popülizm ve faşizm kavramlarının nitelikleri tartışılmıştır. Bu kavramlar üzerinde varılan tanımlar üzerinden bir karşılaşmaya gidilmiştir. Bu karşılaştırmanın ardından Bolsonaro iktidarının ilk yılındaki pratikleri ve Bolsonaro iktidarının niteliği üzerine yürütülen tartışmalar incelenmiştir. Sağ popülizm ve faşizm kavramları üzerine yürütülen tartışmada, bu iki kavramın birbirlerinden farklı iki kavram olduğu görülmüştür. Sağ popülizm siyasal bir stratejiyken, faşizm siyasal bir ideolojidir. Sonuç kısmında, Bolsonaro iktidarının niteliği bu iki kavram üzerinden değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme sonucunda Bolsonaro iktidarının yaygın kanının aksine bir neofaşistleşme sürecinin başlangıcı olarak görülmemesi gerektiği ortaya konmuştur.
VII. Uluslararası Yeni Medya Konferansı: Dijital İçerik Üretiminden Tüketimine Medya ve Toplumsal Dönüşüm, 2024
Bu çalışma, dijital ağların şirketler tarafından kontrol edilmesinin Harold Innis’in perspektifi ... more Bu çalışma, dijital ağların şirketler tarafından kontrol edilmesinin Harold Innis’in perspektifi bağlamında bir “bilgi tekeli” oluşturması sorununu ele almaktadır. Innis’e göre medya, imparatorlukların bilgi ve iletişim üzerindeki kontrolünü sürdürmelerinde önemli bir rol oynamıştır. Dijital şirket tekelleri, Innis’in “zaman” ve “mekan” önyargılı medya kavramlarının bir uzantısı olarak hem kültürel hem de ekonomik tahakkümün çağdaş bir biçimini temsil etmektedir. Çalışmanın temel amacı, Innis’in medya tarihine dair görüşlerini günümüz dijital iletişim ağlarına uyarlayarak, bu ağların demokratikleşme vaatlerinin aslında birer tahakküm aracı haline geldiğini göstermektir. Dijital medya, bilgiye erişimi genişletiyormuş gibi görünse de, yerel ve bölgesel toplulukları küresel bilgi tekelinin içine çekerek kültürel ve ekonomik bağımsızlıklarını zayıflatmaktadır. Çalışma, teorik bir çerçeve oluşturarak Innis’in perspektifinin dijital kapitalizmdeki yansımalarını analiz edecektir. Innis’in medya teorisinin, günümüzde dijitalleşme, gözetim ve veri egemenliği gibi kavramlarla nasıl ilişkilendirilebileceği üzerine odaklanarak, dijital çağın bilgi tekellerinin tarihsel kökenlerini anlamamıza katkı sunmayı hedeflemektedir. Çalışmanın metodolojisi, kavramsal analiz ve literatür taramasına dayanmaktadır. Innis’in perspektifinin günümüz dijital medya tekellerine yönelik eleştirel bir bakış açısı geliştirme konusunda önemli bir katkı sunacağı düşünülmektedir.
International Ege Congress on New Media and Communication , 2024
This study investigates the intersection of racism, security ideology, and digital platforms in t... more This study investigates the intersection of racism, security ideology, and digital platforms in the context of the digital age, with a particular focus on YouTube. By analyzing the content of the most-watched YouTube videos from 2024, the research aims to uncover how digital platforms contribute to the reproduction and dissemination of racist narratives. The study employs a mixed-methods approach, combining content analysis with correlation analysis, to examine the relationships between themes such as stereotyping, racism, and security ideology. Using MAXQDA Analytics Pro, over 500,000 words from video comments and transcripts were systematically analyzed, leading to the identification of key themes that were further explored through Python-based correlation analysis. The findings reveal strong positive correlations between these themes, indicating that racist and stereotypical content is often intertwined with security rhetoric. This study highlights the role of digital platforms in perpetuating global power imbalances and emphasizes the need for more ethical algorithms, stricter content moderation, and increased digital literacy to mitigate the spread of harmful ideologies. The implications of this research suggest that digital colonialism continues to marginalize certain groups, reinforcing existing inequalities in the global digital landscape.
Keywords: Racism, Security Ideology, YouTube, Digital Colonialism, Stereotyping
11. ULUSLARARASI İLETİŞİM GÜNLERİ DİJİTAL EŞİTSİZLİK & VERİ SÖMÜRGECİLİĞİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLER KİTABI, 2024
Bilgi Boşluğu kavramı, daha fazla sayıda insanın daha fazla kitle iletişim aracına ulaşabilmesini... more Bilgi Boşluğu kavramı, daha fazla sayıda insanın daha fazla kitle iletişim aracına ulaşabilmesinin toplumun tüm gruplarının sahip olduğu siyasal bilgi dağarcığını eşit hale getirmediğini, aksine farklı gruplar arasındaki bu tür bilgi boşluklarını genişlettiğini ileri sürmektedir. Yani Bilgi Boşluğu kavramına göre kitle iletişiminin yaygınlaşması ile vatandaşların eşit demokratik katılım hakkına ulaşma şansı artmamaktadır. Dijital uçurum ise bireyler, bölgeler ve ülkeler arasında teknolojilere sahip olma açısından ortaya çıkan farklılaşma olarak tanımlanmaktadır. Dijital uçurum ve Bilgi Boşluğu kavramları bir eşitsizlik olgusunu gündeme getirmektedir. Çünkü teknoloji maddi zenginliğin bir yönüdür ve servet üretimi giderek daha fazla teknoloji ve bilgiye dayalı hale gelmektedir. Kitle iletişim araçlarına erişimde başlayan eşitsizlik, akıllı telefonlara ve bilgisayarlara eşit olmayan erişim ve kullanımda da devam etmektedir. Çalışma, bu iki kavram arasındaki ilişkiyi inceleyerek eşitsizlik olgusunu anlamlandırmayı amaçlamaktadır. Disiplinler arası bir perspektife dayanarak yapılacak literatür taraması ile bu devamlılık ilişkisinin görünürlüğünün arttırılması hedeflenmektedir.
AFRICA 5th INTERNATIONAL CONFERENCE ON NEW HORIZONS IN SCIENCE, 2024
Colonization of Nigeria began with the British Empire's conquest of the region in the late 19th c... more Colonization of Nigeria began with the British Empire's conquest of the region in the late 19th
century. At the beginning of the 20th century, the British Empire established colonial rule in
the region. As a result of the independence movements that grew stronger after World War II,
the struggle for independence began in Nigeria. As a result, Nigeria gained independence in
1960 and the decolonization process was completed in the "political" field. However, the
continuity of dependency relations in the region is still a matter of debate. This study aims to
examine the country's current position in the Sub-Saharan region by taking a historical look at
the colonization and decolonization processes in Nigeria. Nigeria has recently become one of
the economically richest countries in the region and the most populous country in the region in
terms of population. However, the country is also experiencing some turmoil in the political
and social spheres. This historical research will be limited to the history of political thought.
The document analysis method is used in the study and the social history school is used as an
approach. The document analysis method considers a wide range of sources, such as letters,
diaries, official documents, newspaper articles, maps, photographs, and other archival
materials. When reviewing documents, factors such as the reliability of the sources, the author's
intention and the context of the content are considered. The social history school to be used as
an approach refers to a historiographical movement that developed at Cambridge University in
the 1960s. The social history school brings new perspectives by using critical approaches in
historiography. They particularly emphasized the impact of economic, social, and cultural
factors on history and question the traditional understanding of political history. In this context,
the study aims to read history from the eyes of the "losers" rather than the "winners" by making
use of this critical position. The study is divided into two parts, apart from the introduction and
conclusion sections. The first part examines the processes of colonization and decolonization,
and the second part examines the role of these historical processes in understanding Nigeria's
current regional position.
Keywords: Colonization, Decolonization, Nigeria, Political Thought, Social History
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi 10. Uluslarası İletişim Günleri Dijital Kapitalizm ve İletişim Sempozyumu, 2023
Çalışma, 2019 tarihli ve ABD yapımı bir dizi olan The Boys dizisine incelemeyi hedeflemektedir. B... more Çalışma, 2019 tarihli ve ABD yapımı bir dizi olan The Boys dizisine incelemeyi hedeflemektedir. Bu inceleme günümüz siyaset tartışmalarını medya çalışmaları ile bağdaştırmaktadır. The Boys dizisi bu amaç için uygun bir örnektir: Bir süper kahraman dizisi olan yapım günümüzde tartışılan birçok siyasi kavram ve tartışmaya atıfta bulunmaktadır. Faşizm, sağ popülizm, Batı merkezli düşünce anlayışı, stereotipleştirme, kapitalizim ve transhümanizm bu kavramlara örnek gösterilebilir. Bu özelliklerin yanında The Boys dizisinin geleceğe ilişkin bir söylem ürettiği ve bunun teknolojik belirlenimcilik olduğu iddiasında bulunulmaktadır. Çalışma iki ana bölüme ayrılmaktadır: ilk bölümde Siberpunk, faşizm, sağ popülizm, Avrupa merkezci düşünce anlayışı, stereotipleştirme ve biyokapitalizm kavramları incelenmektedir. Teorik çerçevenin çizilmesinin ardından The Boys dizisi, ilgili kavramlar dahilinde tartışılmaktadır. Çalışma metinsel analiz yöntemini kullanmaktadır. Bu inceleme sürecinde eleştirel siber kültür çalışmaları yaklaşımından yararlanılmaktadır.
4TH INTERNATIONAL BLACK SEA MODERN SCIENTIFIC RESEARCH CONGRESS, 2023
Recently, videos with bushcraft sports and survival content on the internet have shown a great in... more Recently, videos with bushcraft sports and survival content on the internet have shown a great increase. These videos are widespread both in Turkey and in the West. The topic of survival often predicts disaster in such videos. This discourse of disaster manifests itself, especially in the post-apocalyptic genre in cinema. The idea of disaster and the end of the world is of Western origin and stems from Christian eschatology. In the political context, it is generally constructed as the ground for a right-wing utopia. Parallel to this, these videos talk about "preparation for the end of the world". Asking a question about who the subjects are who will bring the end of the world in the related videos will allow us to make sense of othering and stereotyping practices. While asking this question, the existence of hate speech, which can be seen as the main determinant of othering and stereotyping practices, will be investigated. The narrative analysis method will be used as a method in the study.
Keywords: Apocalyptic, Bushcraft, Survival, Christian Eschatology, Hate Speech
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi 9. Uluslararası İletişim Günleri Dijital Çağda İletişim Çalışmaları Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2022
Dijital emek kavramı son yıllarda iletişim çalışmalarının merkezinde yer alsa da genellikle sosya... more Dijital emek kavramı son yıllarda iletişim çalışmalarının merkezinde yer alsa da genellikle
sosyal medya odaklı tartışılmaktadır. Dijital emek kavramının teorisyenlerinin başında gelen
Christian Fuchs’un da belirttiği gibi kavram bilgi ve iletişim teknolojilerinin üretimi için
gereken madenlerin çıkarımından, bu ürünlerin tüketimine kadar olan süreci kapsamaktadır.
Dolayısıyla dijital emek kavramını yalnızca sosyal medya odaklı tartışmak, kavramı
bütünüyle ele almayı önlemektedir. Bu çalışma, dijital emek kavramını Marksist emek
döngüsü bağlamında incelemeyi amaçlamaktadır: Ürün için gerekli olan hammaddenin
çıkarımı sürecinden tüketim anına kadar olan süreç incelenecektir. Bu inceleme süreci
için seçilen örneklem Sahraaltı Afrika bölgesi olacaktır. Sahraaltı Afrika, dünyanın en yoksul
bölgelerinin başında gelmektedir ve dijital kapitalizm süreci bu yoksulluğu arttırmıştır.
Dijital kolonyalizm kavramı, literatürde yeni bir kavram olup dijital kapitalizmin yarattığı
eşitsizlikleri gündeme getirmeyi amaçlamaktadır. Bu süreçte bağımlılık kuramından da
faydalanılacaktır. Çalışmanın yöntemi kavramsal çerçeveye ilişkin literatür taraması ve
elde edilen dokümanların analizine dayanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: dijital kapitalizm, dijital emek, dijital kolonyalizm, Afrika, eşitsizlik.
International Conference on Global Practice of Multidisciplinary Scientific Studies Dedicated to the 100th Anniversary of "GEORGIAN TECHNICAL UNIVERSITY - GTU" PROCEEDINGS BOOK, 2022
Emeğin ev kadınılaşması dijital emek çalışmaları ile yeniden gündeme gelmiş bir kavramdır. Ev kad... more Emeğin ev kadınılaşması dijital emek çalışmaları ile yeniden gündeme gelmiş bir kavramdır. Ev kadınılaşma güvencesiz, esnek, devamlı müsait, farklı görevler arasında geçiş yapmaya hazır olmaları ve kendilerine vakit
ayırmadan uzun saatler boyunca çalışmaları beklenen dijital işçilerin emek süreçlerine vurgu yapmaktadır.
Prekaryaya mensup bu emekçiler düşük ücretle çalışmakta, tekrarlı işler yapmakta, yeni kontrol rejimleriyle
karşı karşıya kalmakta, düzensiz çalışma saatleri ve sosyal izolasyon süreçlerine maruz kalmaktadır. Sınıf
çalışmalarının konularından biri olan emeğin ev kadınılaşması yeniden üretim, clender (class-gender /
sınıfiyet) ve sanal göç kavramlarıyla ilişkilidir. Çalışma, kapitalizmin dijitalleşmesiyle birlikte yeni bir meslek
olarak ortaya çıkan sosyal medya içerik moderatörlüğünde “emeğin ev kadınılaşması” olgusunu araştırmayı
amaçlamaktadır. Bu olgunun yanında emeğin ev kadınılaşması olgusunun, kolektif bir kimlik yaratıp
yaratmadığı ve Marksist “kendi için sınıf” kavramıyla birlikte ortak talepler etrafında bir araya gelip
gelemeyeceği de araştırılacaktır. Dijital emekçilerin direniş potansiyeli Antonio Gramsci’nin rıza üretimi (ya
da Mark Fisher’ın kullandığı “büyülü gönüllülük”) çerçevesinde değerlendirilecek ve “emeğin ev
kadınılaşması”nın emekçiler üzerindeki psikopolitik etkileri incelenecektir. Çalışmadaki temel hipotez emeğin
ev kadınılaşması olgusunun bir yavaş şiddet süreci olduğudur: Emekçilerde bir boyun eğiş (subsumption)
süreci yaratarak ortaya çıkan kolektif depresyonun “direniş potansiyeli”nin önüne geçtiği düşünülmektedir.
Çalışmada ilgili kavramlara ilişkin alanyazın taramasının ardından nitel araştırma yöntemlerinden biri olan içerik analizi ve netnografi kullanılacaktır.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi 8. UIuslararası İletişim Günleri Dijital Çağda Kriz İletişimi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2021
(Ed. Yılmaz Kılıçaslan, Pınar Altıok Gürel & Emine Kılıçaslan) Artificial Intelligence and Sustainability, 2024
(Ed. Yılmaz Kılıçaslan, Pınar Altıok Gürel & Emine Kılıçaslan) Yapay Zeka ve Sürdürülebilirlik, 2024
(Ed. Meltem Bostancı) Uluslararası İlişkilerde Stratejik İletişim ve Kamu Diplomasisi , 2024
(Ed. Yasemin Giritli İnceoğlu & Savaş Çoban) Popülizm ve Medya, 2023
Dijital popülizm, dijital iletişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte ortaya çıkmıştır. Dij... more Dijital popülizm, dijital iletişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte ortaya çıkmıştır. Dijital popülizmi tanımlamak için öncelikle popülizmin ne olduğuna ilişkin bir yaklaşım geliştirilmeli- dir. Popülizm araştırılmaya başlandığından beri farklı nitelemelerle (ideoloji, strateji, söylem, siyasi tarz) incelenmiştir. Bu çalışmada popülizmin farklı ideolojilerce kullanılan bir strateji olduğu varsa- yımından hareket edilecek ve bugün hâlâ bir strateji olup olmadığı sorgulanacaktır. Bu noktada bir soru gündeme gelmektedir: Dijital popülizm, popülist stratejinin siber uzama birebir yansımış hali midir? Yahut popülist stratejiden farklı olarak dijital popülizme özgü yanlar bulunmakta mıdır? İkinci soruya verilecek yanıt toplumsal hareketlerin bugünkü repertuvarına ilişkin bir tartışmayı gerekli kılmaktadır. Bu soruyu yanıtlamak için dijital popülizm olarak adlandırılan stratejiyi kullanan sağ ve sol popülist siyasi özneler mukayeseli bir biçimde incelenecektir.
Nobel Yayınları, 2023
Siyaset Bilimi ve İletişim Çalışmaları iki bilimin doğuşundan itibaren ilişki halinde olmuştur. Z... more Siyaset Bilimi ve İletişim Çalışmaları iki bilimin doğuşundan itibaren ilişki halinde olmuştur. Zamanla bu iki bilim birbirinden ayrılmış ve yollarına ayrı disiplinler olarak devam etmiştir. Fakat 1970’li yıllar hayatın her alanında olduğu gibi sosyal bilimleri de değiştirip dönüştürmüştür. Bu dönemde başlayan yoğun dijitalleşme süreci gerek Siyaset Bilimi’ni gerek İletişim Çalışmaları’nı birbirine yakınlaştırmıştır. İki disiplinin ilgi alanına giren konular artmaya başlamış, böylelikle iki disiplinin benzer konulara yaklaşımı metodolojik ve epistemolojik olarak farklı bağlamlarda seyretmiştir. İki disiplini birbirine yakınlaştırmaya çalışan yaklaşımlar ise “Siyasal İletişim” başlığından öteye götürülememiştir. Bu kitap bu sorundan yola çıkmıştır. Siyaset Bilimi ve İletişim Çalışmaları’ni birbirine daha fazla temas ettirmenin sosyal bilimler alanında ön açıcı bir işleve sahip olduğu düşünülmektedir.
(Ed. Aslı Yapar Gönenç & Gülsün Bozkurt) İletişim ve Medya, 2022
(Ed. Şebnem Çağlar) Sosyal Medya Ekolojisi Farklı Açılardan Sosyal Medya, 2021
Dijitalleşen Dünyada Birey, Toplum, Siyaset Kongresi - Bildiri Özeti Kitapçığı, 2022
*Not: Bildiri tam metni, kongre komitesinden kaynaklı bir "aksaklık" gerekçesiyle yayınlanamadı. ... more *Not: Bildiri tam metni, kongre komitesinden kaynaklı bir "aksaklık" gerekçesiyle yayınlanamadı.
Özet:
Dijitalleşmenin günümüzde yoğun olarak tartışıldığı alanların başında gözetim gelmektedir. Dijital gözetim olarak adlandırılabilecek olgu genellikle mahremiyet, teşhir ve kişisel bilgilere erişim bağlamında ve sinoptikon, banoptikon, omniptikon gibi kavramlar etrafında ele alınmaktadır. Dijital gözetimin ekonomi politiği ve toplumsal hareketler ile olan ilişkisi genellikle ihmal edilmektedir. Büyük veri kavramı çerçevesinde incelendiğinde dijital gözetime tabi tutulan bireylerin kategorilendirildiği görülmektedir. Özellikle pandemi ile devletlerin gözetim teknolojilerine verdiği ağırlıkla birlikte toplumsal hareketlerin örgütlenme imkanları giderek güçleşmektedir. Çin’de gerçekleştirilen kredi sistemi gözetim teknolojilerinin vardığı en aşırı örneklerden biridir. Metaverse evrenine yapılan yatırımlar, toplumsal hareketler hakkında bahsedilen güçlüklere distopik bir kurgu eklemektedir.
Çalışmada dijital gözetimin toplumsal hareketler üzerindeki etkisinin yapısal sonuçları olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda çalışmada üç hipotez ileri sürülmektedir. Bunlardan ilki dijital gözetimin toplumsal hareketlerin mekanını değiştirdiği yönündedir: Toplumsal hareketler dijital uzama taşınmaktadır. Bu ilkiyle bağlantılı bir diğer hipotez ise dijital mecrada gerçekleşen toplumsal hareketlerin sönümlenerek kişiler üzerinde bir yanılsama yarattığı yönündedir. Hacktivism ve slacktivism gibi yeni eylem repertuarının bu savı güçlendirdiği düşünülmektedir. Üçüncü bir hipotez ise, toplumsal hareketlerin dönüşümüne bağlı olarak yükselişe geçen (dijital) popülizm olgusu ve (dijital) popülizmin siyasetin biçimine ilişkin getirdiği değişimlerdir. (Dijital) Popülizm literatürde genel olarak bir siyasal strateji olarak ele alınsa da bugün gelinen noktada bir ideolojiye dönüşüp dönüşmediği sorgulanması gereken bir noktadır. Bu bağlamda çalışmada örneklem olarak Türkiye’deki sol ve sosyalist siyasal öznelerin dijital medyayı kullanım pratikleri seçilmiştir. Çalışma, kavramsal çerçeveye ilişkin alanyazının taranmasının ardından nitel bir araştırma yöntemi olan netnografi yöntemi kullanılarak derinlemesine incelenecektir.