AYNUR TÜREYEN - Academia.edu (original) (raw)
Papers by AYNUR TÜREYEN
Addisonian crisis, also known as adrenal crisis or acute adrenal insufficiency, occurs in patient... more Addisonian crisis, also known as adrenal crisis or acute adrenal insufficiency, occurs in patients who have hypotension and shock, who have not been diagnosed before, or whose compliance with treatment is impaired despite being diagnosed, or who have encountered stress. Adrenal crisis is a serious clinical condition that starts silently, progresses rapidly and insidiously, however, can result in death by causing serious consequences, and requires urgent and effective care management. Therefore, there is need to have knowledge and awareness regarding adrenal crisis in the team working in the emergency department, especially in internal medicine, endocrine and emergency nurses. The main purpose of this study, which is planned with these thoughts; to increase the knowledge and awareness of nurses working in internal medicine clinics, especially nurses working in emergency department and endocrine clinics, regarding the adrenal crisis, to create resources for effective nursing management planning while giving care to adrenal crisis cases, and to contribute to the literature on the adrenal crisis.
DergiPark (Istanbul University), Dec 9, 2022
ÖZET Yoğun bakım üniteleri, yoğun ve devamlı bakım gerektiren ileri düzey bağımlı hastaların teda... more ÖZET Yoğun bakım üniteleri, yoğun ve devamlı bakım gerektiren ileri düzey bağımlı hastaların tedaviye alındığı birimlerdir. Birçok uyaranın olduğu bu birimlerde, deliryum vakaları sıklıkla yaşanmaktadır. Deliryumun yönetilmesi; hastanın bulunduğu çevreye, kişilere ve tedavi yönetimine uyumunun arttırılması ile mümkündür. Deliryumda uyumlu davranışların kazandırılması doğru yönetilen bir hemşirelik bakımı ile gerçekleşmektedir. Bu bağlamda özellikle kuram ve modellerin kullanımı, hemşirelik yönetiminde bir rehber niteliği taşımaktadır. Deliryumda hasta uyumunun arttırılmasını sağlamak amacıyla kullanılacak modellerden biri de Roy Adaptasyon Modeli'dir (RAM). Hemşireler bakımda RAM kullanarak, hastanın uyumu arttırır, baş etme mekanizmalarını harekete geçirir ve hastanın uyumlu davranış kazanmasına yardımcı olur. Bu bilgiler ışığında çevreye uyumda sorun yaşayan ve deliryum tablosu oluşan bir yoğun bakım hastasının hemşirelik bakımı, Roy Adaptasyon Modeli'nde yer alan uyum alanları doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.
DergiPark (Istanbul University), Jun 27, 2022
ÖZ Konstipasyon; uygun olmayan beslenme şekli, yetersiz fiziksel egzersiz, ruhsal problemler, kro... more ÖZ Konstipasyon; uygun olmayan beslenme şekli, yetersiz fiziksel egzersiz, ruhsal problemler, kronik hastalıklar ve kullanılan bazı ilaçlara bağlı olarak gelişebilen, kolonik motilitede azalma ile karakterize bir durumdur. Bireyler konstipasyon şikayetini gidermek için farmakolojik ajanlardan ziyade, alternatif çözümlere daha fazla yönelmektedir. Lifli gıda tüketimi, alt abdomene masaj yapılması, kahvaltı öncesi ılık su içilmesi ya da diyareye sebep olabilecek bazı bitkisel çayların ve takviyelerin kullanılmasının yanı sıra, peristaltizmi arttırdığı düşüncesi ile defekasyon öncesi sigara içmeyi çözüm olarak gören bireylerin sayısı oldukça fazladır. Sigarada bulunan nikotinin, nikotinik reseptörlere bağlanması ile parasempatomimetik sistemi stimüle ederek bağırsak peristaltizmini ve tonusu arttırdığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Ancak sigaranın; peptik ülser, pulmoner ve gastrointestinal kanserler, safra kesesi hastalıkları, pankreatit ve kolon polipleri gibi birçok sistemi etkileyen zararlı etkilerinin göz ardı edilerek, bağırsak boşaltımını kolaylaştırıcı etkisinin olduğu düşüncesi ile konstipasyon sürecini yönetmede kullanılması, ciddi sağlık sorunlarına sebep olacaktır. Sigara ve konstipasyon arasındaki ilişkiyi inceleyen çok az sayıda çalışma bulunmaktadır ve bu çalışmalarda intravenöz, sublingual ve transdermal formlarda verilen nikotin ile konstipasyon arasında pozitif korelasyon saptandığı gibi, negatif korelasyonun tespit edildiği raporlar da bulunmaktadır. Bu doğrultuda hemşirelerin; özellikle bireyin sigara konusundaki bilgilerini, tutum ve davranışlarını, alışkanlıklarını ayrıntılı incelemesi ve varsa sigara-konstipasyon ilişkisi konusundaki yanlış inanışlarını düzeltmesi, sigaranın olumsuz etkilerini/zararlarını anlatması, doğru bilgilendirme ve danışmanlık yapması önerilmektedir.
Hemşirelik bilimi dergisi, Jan 31, 2019
Hemşirelik bakımını planlamada modeller yol göstericidir. Bakımın kalitesini ve etkinliğini artır... more Hemşirelik bakımını planlamada modeller yol göstericidir. Bakımın kalitesini ve etkinliğini artırır. Bugüne kadar hemşirelik alanında yayımlanan ve uygulanabilirliği kanıtlanan modellerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Hemşirelik kuramcısı Dorothy Johnson'ın geliştirdiği Davranışsal Sistem Modeli bireyin hem biyolojik hemde davranışsal sistem olmak üzere iki sisteme sahip olduğunu öne sürmektedir. Davranışsal sistem kendi içinde yedi alt sistemi içermektedir, bunlar; başarı, bağlılık (yakın ilişki), savunma (koruyucu), bağımlılık, boşaltım, besin ve cinsellik alt sistemidir. Bireyi bir bütün olarak ele alınması ve davranışsal sistemde dengenin sağlanması hemşirenin sorumluluğundadır. Bu modele göre; hemşirelik bakımı kişinin davranış değişikliklerine odaklanır ve böylece girişimlerin etkisini değerlendirmek kolaylaşır. Bu çalışmada KOAH tanısı ile yatışı yapılan bir hastanın bakımı Dorothy Johnson'ın Davranışsal Sistem Modeli esas alınarak planlanmıştır. Modelle ilgili sınırlı sayıda çalışma olduğundan dolayı farklı alanda yapılan çalışmalarla modelin desteklenmesi önerilmektedir.
Türkiye Klinikleri İç Hastalıkları Hemşireliği - Özel Konular, 2019
Journal of Wound Care, Jul 2, 2020
Objective: The aim of this study was to investigate the effect of allicin on wound healing in an ... more Objective: The aim of this study was to investigate the effect of allicin on wound healing in an experimental diabetes model. Method: In this randomised controlled study, 50 Wistar albino rats (25 females, 25 males) each weighing 200–300g were used. To develop the diabetes model, 30 rats were induced with 50mg/kg streptozotocin (STZ); 20 rats were not induced in order to compare diabetic and nondiabetic rats. The diabetic rats were divided into three groups, according to dressing material used (allicin, physiological serum and control, where no dressing was used), and the nondiabetic rats were divided into two groups (allicin and control, where no dressing was used). The wound area was calculated and recorded on days 0, 7, 14 and 21. In addition, biopsies were taken from the wound area on days 0, 7, 14 and 21 and used for microscopic examination. Day 0 was used as a reference to calculate wound healing percentage. Results: On days 7 and 14, there were statistically significant differences between groups. Wound surface areas were smaller in the allicin group than in other groups on days 7 and 14. There were no statistically significant differences between the groups on day 21. In addition, it was determined that neutrophil, mononuclear cell, intraepithelial oedema and dermal oedema density were lower and fibroblast, angiogenesis and collagen density were higher in the allicin groups on days 7 and 14. Conclusion: In this study, allicin was found to be potentially effective on wound healing. Future research should be conducted in order to clarify how it affects wound healing.
Türkiye klinikleri hemşirelik bilimleri dergisi, 2023
Hemşirelik teorileri tarafından yönlendirilen araştırma ve kanıta dayalı iyi uygulamalar, sağlık ... more Hemşirelik teorileri tarafından yönlendirilen araştırma ve kanıta dayalı iyi uygulamalar, sağlık hizmetlerinin kalitesini iyileştirmeyi ve hemşirelik bilimini ilerletmeyi hedeflemektedir. 1 Hemşirelik teorilerinin uygulamada kullanılması, hemşireliği iş odaklı bir meslek olmaktan kurtarır ve tıbbi uygulamalardan hemşirelik uygulamalarına odaklanmayı sağlarken hemşirelere, bakımın kişiye özel ve günlük olarak düzenlenmesi ve daha kaliteli bakım sunulması konusunda yardımcı olurlar. 2,3 Bu modellerden biri olan ve Faye Glenn Abdellah tarafından gelişti-rilen "21 Hemşirelik Sorunu Modeli" kronik hastalıkların kullanımı için oldukça uygun bir bakım modelidir. 3 Hemşirelik kuramcılarından Faye Glenn Abdellah'ın kuramı; hastaların çok yönlü değerlendirilmesine ve hasta bireylerin kendini gerçekleştirmesine fırsat sağlar. Yalın ve anlaşılır bir niteliğe sahip olan Abdullah'ın kuramının kavramsal çerçevesi problem çözmeye odaklandığı için hem sağlığı koruma kapsamında hem de hemşirelik bakım uygulamaları kapsamında rahatlıkla kullanılabilmektedir. 3
Türkiye klinikleri İç hastalıkları dergisi, 2019
Humanistic perspective, Oct 31, 2022
Demans küresel olarak yaşlanan nüfus ve yaşam beklentisinin artması ile giderek sıklığı artan bir... more Demans küresel olarak yaşlanan nüfus ve yaşam beklentisinin artması ile giderek sıklığı artan bir hastalıktır. Demansı olan bireylere yönelik tedavi, bakım, müdahale ve destek için; kültürü de içine alan holistik bakım sağlanması gerekmektedir. Bireyin içinde bulunduğu sosyokültürel faktörlerin grup ve bireysel davranışı etkileyen sembolleri, inançları ve gelenekleri içeren geniş bir kültür kavramsallaştırmasını kapsaması gerekmektedir. Bundan dolayı, demansı olan bir bireyin kişiliğini desteklerken de bu unsurları anlamak çok önemlidir. Hasta J.E.'nin inancı olan Budizm, dünyada fazla sayıda üyesi olan inanışlardan birisidir. Kültürlerarası hemşirelik bakım anlayışına göre; hemşirenin uygulayacağı bakım girişimlerini bakım verdiği hastanın inanışına ve kültürüne uygun olarak uyarlaması gerekmektedir. Bu bağlamda incelenen bu olguda da hemşirelerin Budist hastaya bakım verirken, hastanın temel amacının vücudun hastalık nedeniyle bozulan yin/yang dengesini geri getirmek olduğunu anlamaları gerekmektedir. Yapılan incelemede, ulusal ve uluslararası literatürde demansı olan Budist bireylerde Leininger'ın Gündoğumu Modeli'ni kullanan herhangi bir araştırmaya rastlanmamıştır. Bu olgu sunumu, Leininger'ın Gündoğumu Modeli'ni demansı olan Budist bir kadın hastanın kültürel değerlendirilmesinin kullanımına örnek olarak yapılmıştır.
Balıkesir sağlık bilimleri dergisi, Jun 7, 2021
Cinsel kimlik bozukluğu kapsamı içinde kullanılan transseksüel terimi; kendilerine atanan cinsiye... more Cinsel kimlik bozukluğu kapsamı içinde kullanılan transseksüel terimi; kendilerine atanan cinsiyetle uyuşmayan başka bir cinsiyet kimliğine sahip bireyleri tanımlamak için kullanılan bir şemsiye terimdir. Kısaca trans olarak tanımlanan bireylerin bakımında ve cinsiyet farklılıklarında hemşirelerin önemli sorumlulukları bulunmaktadır. Çünkü hemşireler, sağlığı geliştirmek ve hastalıkları önlemek için faaliyetler yürütmenin yanı sıra, ayaktan tedavi ve hastane hizmetlerinde genellikle ilk karşılaşmadan son görüşmeye kadar önemli bir referanstır. İnsanların cinsel çeşitliliğine, cinsiyetine ve diğer özelliklerine saygı göstererek bakım sunan hemşireler, trans bireylerin sağlık hizmetine kolaylıkla erişimini de sağlamaktadır. Hemşirelikte bakım modeli kullanımı, insanı tüm boyutlarıyla ele almayı ve tanımayı, insanda problem yaratan durumların anlaşılmasını/ortaya çıkartılmasını, hemşirelik hizmetinin belli bir mantıkla ve sistemli bir şekilde sunulmasını, mesleki bakış açısının ve mesleki iletişimin geliştirilmesini sağlamaktadır. Bakım modellerinden birisi olan Neuman Sistemler Modeli, bireylerin iyilik haline veya sağlığına zarar veren stresörler üzerine odaklanan bütüncül perspektifi olan hemşirelik modelidir. Neuman'ın modeli, stresi azaltıcı/giderici özel hemşirelik girişimleri ile bireylerin sağlık yönünden güçlendirilmesine yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla, hemşirelerin hedefi hasta/sağlıklı kişiler için en uygun sağlık düzeyini sağlamak ya da sağlığın korunmasına yönelik, birincil, ikincil veya üçüncül önleme müdahalelerinin kullanımı yoluyla streslerini azaltmaktır. Bu çalışma, 32 yaşında cinsel kimlik bozukluğu olan bir kadın hastanın bakımında Neuman Sistemler Modeli'nin kullanımına örnek olarak yapılmıştır.
Primary Care Diabetes, Dec 1, 2021
BACKGROUND The purpose of this study is to examine the effect of education based on learning moda... more BACKGROUND The purpose of this study is to examine the effect of education based on learning modality in diabetic individuals who are incompatible with treatment, on treatment compliance and metabolic goals. METHODS This study is a randomized controlled trial. Among the individuals who applied to the outpatient clinic and were eligible for inclusion in the study, the odd numbers were assigned to the intervention group (n:30), and the even numbers to the control group (n:30). The practice group of 30 people and the control group were divided into 3 groups. Three groups in the intervention group was given according to the learning modality. The auditory group in the post-training practice group; calling by phone, to the visual group; by Short Messaging Servis, to the tactile group; reminder alerts were made by phone + Short Messaging Servise. Standard training was given to the control group. RESULT It was observed that the total scale score of the intervention group decreased significantly after the training, while the total scale score of the control group increased significantly after the training. As a result of the diabetes education given based on learning modality, significant decreases were observed in A1C, fasting blood glucose, post-prandial blood glucose, body mass index, high-density lipoprotein and blood pressure values of the intervention group compared to the control group. CONCLUSION Study findings show that the diabetes education given to the intervention group according to their learning modality positively affects the diabetes management and treatment compliance of the individuals.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri ve Araştırmaları dergisi, Aug 19, 2021
Günümüzde sağlık bakımı, hastaların bakımda bağımsız olmalarını ve öz yönetimlerini sağlayabilmel... more Günümüzde sağlık bakımı, hastaların bakımda bağımsız olmalarını ve öz yönetimlerini sağlayabilmelerini amaçlamaktadır. Bu noktada hemşirenin eğitimci rolü önem kazanmakta ve hasta eğitim sürecinin bireyin ihtiyaçları ve özellikleri doğrultusunda yürütülmesi gerekmektedir. Bu nedenle hasta eğitiminin planlanması ve uygulanmasında hemşirelik model ve teorilerini kullanmak; sistematik şekilde eğitim verilmesini sağlayarak eğitimin kalitesini arttıracaktır. Hemşirelik kuramlarından Hildegard E. Peplau'nun Kişilerarası İlişkiler Kuramı, bireyi eğitimin tüm aşamalarına dahil etmekte, bireyin benliğine saygı duyarak bağımsızlığını ve sağlıklı davranış yapısını teşvik etmektedir. Bu nedenle kuram, yetişkin eğitimi (androgoji) ilkeleriyle birçok açıdan örtüşmektedir. Derleme türünde olan bu makale, Peplau kuramına dayalı yetişkin bir hastanın eğitimine odaklanmakta ve bundan sonra yapılacak olan hasta eğitimlerinin planlanması ve uygulanmasında yol gösterici olmayı amaçlamaktadır.
Medicine Science | International Medical Journal, 2021
The prevalence of malnutrition in the elderly with COVID-19 is high. Maintaining daily life activ... more The prevalence of malnutrition in the elderly with COVID-19 is high. Maintaining daily life activities despite restrictions during the pandemic is also important for all individuals, not least those who are older. This study was carried out to determine the nutritional status and independence in daily life activities of the elderly during the pandemic period. This was a cross-sectionaldescriptive study. Data were collected from a city center where West of Turkey and from 155 elderly people. The study data were collected from individuals who were determined using the snowball sampling method through phone calls with a personal information form, the Mini Nutritional Assessment Scale, and the Katz Activities of Daily Living Index. The study found that 60% of individuals aged 65 or older had malnutrition. The majority of the participants performed daily life activities independently. A moderate positive relationship was found between nutritional deficiencies and independence in daily life activities of the elderly. During the pandemic period, the nutrition and physical activity of the elderly are affected. The results suggest that nutrition and physical activity status of the elderly should be evaluated. National-level initiatives should be organized to meet the needs of the elderly during the pandemic.
Acta Medica Nicomedia
Konstipasyon; uygun olmayan beslenme şekli, yetersiz fiziksel egzersiz, ruhsal problemler, kronik... more Konstipasyon; uygun olmayan beslenme şekli, yetersiz fiziksel egzersiz, ruhsal problemler, kronik hastalıklar ve kullanılan bazı ilaçlara bağlı olarak gelişebilen, kolonik motilitede azalma ile karakterize bir durumdur. Bireyler konstipasyon şikayetini gidermek için farmakolojik ajanlardan ziyade, alternatif çözümlere daha fazla yönelmektedir. Lifli gıda tüketimi, alt abdomene masaj yapılması, kahvaltı öncesi ılık su içilmesi ya da diyareye sebep olabilecek bazı bitkisel çayların ve takviyelerin kullanılmasının yanı sıra, peristaltizmi arttırdığı düşüncesi ile defekasyon öncesi sigara içmeyi çözüm olarak gören bireylerin sayısı oldukça fazladır. Sigarada bulunan nikotinin, nikotinik reseptörlere bağlanması ile parasempatomimetik sistemi stimüle ederek bağırsak peristaltizmini ve tonusu arttırdığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Ancak sigaranın; peptik ülser, pulmoner ve gastrointestinal kanserler, safra kesesi hastalıkları, pankreatit ve kolon polipleri gibi birçok sistemi etkileye...
Current Perspectives on Health Sciences
İnsan vücudunun sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için sıvı ve elektrolit dengesi önemlidir. Bu ... more İnsan vücudunun sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için sıvı ve elektrolit dengesi önemlidir. Bu denge birçok hastalık, tedavi yöntemi ya da çevresel faktörlere bağlı olarak bozulabilmektedir. Enteral beslenme yöntemi de sıvı ve elektrolit dengesinin bozulabilmesine neden olan risk faktörlerinden biridir. Enteral beslenme yönteminde musluk suyu, şişe suyu ve filtrelenmiş su gibi farklı sular mevcuttur. Musluk suyu, düşük maliyeti ve kolay erişilebilirliği nedeniyle yaygın olarak kullanılmaktadır. Literatürde enteral beslenmede musluk suyunun kullanımı hakkında kanıt eksiklikleri bulunmaktadır. Bu amaçla, enteral beslemede musluk suyunun kullanımı ile ilgili literatür derlemesi yapılmıştır. Bu derlemenin sonucunda, musluk suyunun enteral beslenmede ilaç uygulamaları ve sıvı desteğinde sıklıkla uygulandığı belirlenmiştir. Ancak, musluk sularının içeriğindeki bakteri, virüs, kimyasal ve diğer kirleticilerin kalitesi, kullanıldığı bölgeye ve ülkeye göre değişebilir. Bu nedenle, bazı dur...
Thoracic Research and Practice
Addisonian crisis, also known as adrenal crisis or acute adrenal insufficiency, occurs in patient... more Addisonian crisis, also known as adrenal crisis or acute adrenal insufficiency, occurs in patients who have hypotension and shock, who have not been diagnosed before, or whose compliance with treatment is impaired despite being diagnosed, or who have encountered stress. Adrenal crisis is a serious clinical condition that starts silently, progresses rapidly and insidiously, however, can result in death by causing serious consequences, and requires urgent and effective care management. Therefore, there is need to have knowledge and awareness regarding adrenal crisis in the team working in the emergency department, especially in internal medicine, endocrine and emergency nurses. The main purpose of this study, which is planned with these thoughts; to increase the knowledge and awareness of nurses working in internal medicine clinics, especially nurses working in emergency department and endocrine clinics, regarding the adrenal crisis, to create resources for effective nursing management planning while giving care to adrenal crisis cases, and to contribute to the literature on the adrenal crisis.
DergiPark (Istanbul University), Dec 9, 2022
ÖZET Yoğun bakım üniteleri, yoğun ve devamlı bakım gerektiren ileri düzey bağımlı hastaların teda... more ÖZET Yoğun bakım üniteleri, yoğun ve devamlı bakım gerektiren ileri düzey bağımlı hastaların tedaviye alındığı birimlerdir. Birçok uyaranın olduğu bu birimlerde, deliryum vakaları sıklıkla yaşanmaktadır. Deliryumun yönetilmesi; hastanın bulunduğu çevreye, kişilere ve tedavi yönetimine uyumunun arttırılması ile mümkündür. Deliryumda uyumlu davranışların kazandırılması doğru yönetilen bir hemşirelik bakımı ile gerçekleşmektedir. Bu bağlamda özellikle kuram ve modellerin kullanımı, hemşirelik yönetiminde bir rehber niteliği taşımaktadır. Deliryumda hasta uyumunun arttırılmasını sağlamak amacıyla kullanılacak modellerden biri de Roy Adaptasyon Modeli'dir (RAM). Hemşireler bakımda RAM kullanarak, hastanın uyumu arttırır, baş etme mekanizmalarını harekete geçirir ve hastanın uyumlu davranış kazanmasına yardımcı olur. Bu bilgiler ışığında çevreye uyumda sorun yaşayan ve deliryum tablosu oluşan bir yoğun bakım hastasının hemşirelik bakımı, Roy Adaptasyon Modeli'nde yer alan uyum alanları doğrultusunda gerçekleştirilmiştir.
DergiPark (Istanbul University), Jun 27, 2022
ÖZ Konstipasyon; uygun olmayan beslenme şekli, yetersiz fiziksel egzersiz, ruhsal problemler, kro... more ÖZ Konstipasyon; uygun olmayan beslenme şekli, yetersiz fiziksel egzersiz, ruhsal problemler, kronik hastalıklar ve kullanılan bazı ilaçlara bağlı olarak gelişebilen, kolonik motilitede azalma ile karakterize bir durumdur. Bireyler konstipasyon şikayetini gidermek için farmakolojik ajanlardan ziyade, alternatif çözümlere daha fazla yönelmektedir. Lifli gıda tüketimi, alt abdomene masaj yapılması, kahvaltı öncesi ılık su içilmesi ya da diyareye sebep olabilecek bazı bitkisel çayların ve takviyelerin kullanılmasının yanı sıra, peristaltizmi arttırdığı düşüncesi ile defekasyon öncesi sigara içmeyi çözüm olarak gören bireylerin sayısı oldukça fazladır. Sigarada bulunan nikotinin, nikotinik reseptörlere bağlanması ile parasempatomimetik sistemi stimüle ederek bağırsak peristaltizmini ve tonusu arttırdığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Ancak sigaranın; peptik ülser, pulmoner ve gastrointestinal kanserler, safra kesesi hastalıkları, pankreatit ve kolon polipleri gibi birçok sistemi etkileyen zararlı etkilerinin göz ardı edilerek, bağırsak boşaltımını kolaylaştırıcı etkisinin olduğu düşüncesi ile konstipasyon sürecini yönetmede kullanılması, ciddi sağlık sorunlarına sebep olacaktır. Sigara ve konstipasyon arasındaki ilişkiyi inceleyen çok az sayıda çalışma bulunmaktadır ve bu çalışmalarda intravenöz, sublingual ve transdermal formlarda verilen nikotin ile konstipasyon arasında pozitif korelasyon saptandığı gibi, negatif korelasyonun tespit edildiği raporlar da bulunmaktadır. Bu doğrultuda hemşirelerin; özellikle bireyin sigara konusundaki bilgilerini, tutum ve davranışlarını, alışkanlıklarını ayrıntılı incelemesi ve varsa sigara-konstipasyon ilişkisi konusundaki yanlış inanışlarını düzeltmesi, sigaranın olumsuz etkilerini/zararlarını anlatması, doğru bilgilendirme ve danışmanlık yapması önerilmektedir.
Hemşirelik bilimi dergisi, Jan 31, 2019
Hemşirelik bakımını planlamada modeller yol göstericidir. Bakımın kalitesini ve etkinliğini artır... more Hemşirelik bakımını planlamada modeller yol göstericidir. Bakımın kalitesini ve etkinliğini artırır. Bugüne kadar hemşirelik alanında yayımlanan ve uygulanabilirliği kanıtlanan modellerin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Hemşirelik kuramcısı Dorothy Johnson'ın geliştirdiği Davranışsal Sistem Modeli bireyin hem biyolojik hemde davranışsal sistem olmak üzere iki sisteme sahip olduğunu öne sürmektedir. Davranışsal sistem kendi içinde yedi alt sistemi içermektedir, bunlar; başarı, bağlılık (yakın ilişki), savunma (koruyucu), bağımlılık, boşaltım, besin ve cinsellik alt sistemidir. Bireyi bir bütün olarak ele alınması ve davranışsal sistemde dengenin sağlanması hemşirenin sorumluluğundadır. Bu modele göre; hemşirelik bakımı kişinin davranış değişikliklerine odaklanır ve böylece girişimlerin etkisini değerlendirmek kolaylaşır. Bu çalışmada KOAH tanısı ile yatışı yapılan bir hastanın bakımı Dorothy Johnson'ın Davranışsal Sistem Modeli esas alınarak planlanmıştır. Modelle ilgili sınırlı sayıda çalışma olduğundan dolayı farklı alanda yapılan çalışmalarla modelin desteklenmesi önerilmektedir.
Türkiye Klinikleri İç Hastalıkları Hemşireliği - Özel Konular, 2019
Journal of Wound Care, Jul 2, 2020
Objective: The aim of this study was to investigate the effect of allicin on wound healing in an ... more Objective: The aim of this study was to investigate the effect of allicin on wound healing in an experimental diabetes model. Method: In this randomised controlled study, 50 Wistar albino rats (25 females, 25 males) each weighing 200–300g were used. To develop the diabetes model, 30 rats were induced with 50mg/kg streptozotocin (STZ); 20 rats were not induced in order to compare diabetic and nondiabetic rats. The diabetic rats were divided into three groups, according to dressing material used (allicin, physiological serum and control, where no dressing was used), and the nondiabetic rats were divided into two groups (allicin and control, where no dressing was used). The wound area was calculated and recorded on days 0, 7, 14 and 21. In addition, biopsies were taken from the wound area on days 0, 7, 14 and 21 and used for microscopic examination. Day 0 was used as a reference to calculate wound healing percentage. Results: On days 7 and 14, there were statistically significant differences between groups. Wound surface areas were smaller in the allicin group than in other groups on days 7 and 14. There were no statistically significant differences between the groups on day 21. In addition, it was determined that neutrophil, mononuclear cell, intraepithelial oedema and dermal oedema density were lower and fibroblast, angiogenesis and collagen density were higher in the allicin groups on days 7 and 14. Conclusion: In this study, allicin was found to be potentially effective on wound healing. Future research should be conducted in order to clarify how it affects wound healing.
Türkiye klinikleri hemşirelik bilimleri dergisi, 2023
Hemşirelik teorileri tarafından yönlendirilen araştırma ve kanıta dayalı iyi uygulamalar, sağlık ... more Hemşirelik teorileri tarafından yönlendirilen araştırma ve kanıta dayalı iyi uygulamalar, sağlık hizmetlerinin kalitesini iyileştirmeyi ve hemşirelik bilimini ilerletmeyi hedeflemektedir. 1 Hemşirelik teorilerinin uygulamada kullanılması, hemşireliği iş odaklı bir meslek olmaktan kurtarır ve tıbbi uygulamalardan hemşirelik uygulamalarına odaklanmayı sağlarken hemşirelere, bakımın kişiye özel ve günlük olarak düzenlenmesi ve daha kaliteli bakım sunulması konusunda yardımcı olurlar. 2,3 Bu modellerden biri olan ve Faye Glenn Abdellah tarafından gelişti-rilen "21 Hemşirelik Sorunu Modeli" kronik hastalıkların kullanımı için oldukça uygun bir bakım modelidir. 3 Hemşirelik kuramcılarından Faye Glenn Abdellah'ın kuramı; hastaların çok yönlü değerlendirilmesine ve hasta bireylerin kendini gerçekleştirmesine fırsat sağlar. Yalın ve anlaşılır bir niteliğe sahip olan Abdullah'ın kuramının kavramsal çerçevesi problem çözmeye odaklandığı için hem sağlığı koruma kapsamında hem de hemşirelik bakım uygulamaları kapsamında rahatlıkla kullanılabilmektedir. 3
Türkiye klinikleri İç hastalıkları dergisi, 2019
Humanistic perspective, Oct 31, 2022
Demans küresel olarak yaşlanan nüfus ve yaşam beklentisinin artması ile giderek sıklığı artan bir... more Demans küresel olarak yaşlanan nüfus ve yaşam beklentisinin artması ile giderek sıklığı artan bir hastalıktır. Demansı olan bireylere yönelik tedavi, bakım, müdahale ve destek için; kültürü de içine alan holistik bakım sağlanması gerekmektedir. Bireyin içinde bulunduğu sosyokültürel faktörlerin grup ve bireysel davranışı etkileyen sembolleri, inançları ve gelenekleri içeren geniş bir kültür kavramsallaştırmasını kapsaması gerekmektedir. Bundan dolayı, demansı olan bir bireyin kişiliğini desteklerken de bu unsurları anlamak çok önemlidir. Hasta J.E.'nin inancı olan Budizm, dünyada fazla sayıda üyesi olan inanışlardan birisidir. Kültürlerarası hemşirelik bakım anlayışına göre; hemşirenin uygulayacağı bakım girişimlerini bakım verdiği hastanın inanışına ve kültürüne uygun olarak uyarlaması gerekmektedir. Bu bağlamda incelenen bu olguda da hemşirelerin Budist hastaya bakım verirken, hastanın temel amacının vücudun hastalık nedeniyle bozulan yin/yang dengesini geri getirmek olduğunu anlamaları gerekmektedir. Yapılan incelemede, ulusal ve uluslararası literatürde demansı olan Budist bireylerde Leininger'ın Gündoğumu Modeli'ni kullanan herhangi bir araştırmaya rastlanmamıştır. Bu olgu sunumu, Leininger'ın Gündoğumu Modeli'ni demansı olan Budist bir kadın hastanın kültürel değerlendirilmesinin kullanımına örnek olarak yapılmıştır.
Balıkesir sağlık bilimleri dergisi, Jun 7, 2021
Cinsel kimlik bozukluğu kapsamı içinde kullanılan transseksüel terimi; kendilerine atanan cinsiye... more Cinsel kimlik bozukluğu kapsamı içinde kullanılan transseksüel terimi; kendilerine atanan cinsiyetle uyuşmayan başka bir cinsiyet kimliğine sahip bireyleri tanımlamak için kullanılan bir şemsiye terimdir. Kısaca trans olarak tanımlanan bireylerin bakımında ve cinsiyet farklılıklarında hemşirelerin önemli sorumlulukları bulunmaktadır. Çünkü hemşireler, sağlığı geliştirmek ve hastalıkları önlemek için faaliyetler yürütmenin yanı sıra, ayaktan tedavi ve hastane hizmetlerinde genellikle ilk karşılaşmadan son görüşmeye kadar önemli bir referanstır. İnsanların cinsel çeşitliliğine, cinsiyetine ve diğer özelliklerine saygı göstererek bakım sunan hemşireler, trans bireylerin sağlık hizmetine kolaylıkla erişimini de sağlamaktadır. Hemşirelikte bakım modeli kullanımı, insanı tüm boyutlarıyla ele almayı ve tanımayı, insanda problem yaratan durumların anlaşılmasını/ortaya çıkartılmasını, hemşirelik hizmetinin belli bir mantıkla ve sistemli bir şekilde sunulmasını, mesleki bakış açısının ve mesleki iletişimin geliştirilmesini sağlamaktadır. Bakım modellerinden birisi olan Neuman Sistemler Modeli, bireylerin iyilik haline veya sağlığına zarar veren stresörler üzerine odaklanan bütüncül perspektifi olan hemşirelik modelidir. Neuman'ın modeli, stresi azaltıcı/giderici özel hemşirelik girişimleri ile bireylerin sağlık yönünden güçlendirilmesine yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla, hemşirelerin hedefi hasta/sağlıklı kişiler için en uygun sağlık düzeyini sağlamak ya da sağlığın korunmasına yönelik, birincil, ikincil veya üçüncül önleme müdahalelerinin kullanımı yoluyla streslerini azaltmaktır. Bu çalışma, 32 yaşında cinsel kimlik bozukluğu olan bir kadın hastanın bakımında Neuman Sistemler Modeli'nin kullanımına örnek olarak yapılmıştır.
Primary Care Diabetes, Dec 1, 2021
BACKGROUND The purpose of this study is to examine the effect of education based on learning moda... more BACKGROUND The purpose of this study is to examine the effect of education based on learning modality in diabetic individuals who are incompatible with treatment, on treatment compliance and metabolic goals. METHODS This study is a randomized controlled trial. Among the individuals who applied to the outpatient clinic and were eligible for inclusion in the study, the odd numbers were assigned to the intervention group (n:30), and the even numbers to the control group (n:30). The practice group of 30 people and the control group were divided into 3 groups. Three groups in the intervention group was given according to the learning modality. The auditory group in the post-training practice group; calling by phone, to the visual group; by Short Messaging Servis, to the tactile group; reminder alerts were made by phone + Short Messaging Servise. Standard training was given to the control group. RESULT It was observed that the total scale score of the intervention group decreased significantly after the training, while the total scale score of the control group increased significantly after the training. As a result of the diabetes education given based on learning modality, significant decreases were observed in A1C, fasting blood glucose, post-prandial blood glucose, body mass index, high-density lipoprotein and blood pressure values of the intervention group compared to the control group. CONCLUSION Study findings show that the diabetes education given to the intervention group according to their learning modality positively affects the diabetes management and treatment compliance of the individuals.
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri ve Araştırmaları dergisi, Aug 19, 2021
Günümüzde sağlık bakımı, hastaların bakımda bağımsız olmalarını ve öz yönetimlerini sağlayabilmel... more Günümüzde sağlık bakımı, hastaların bakımda bağımsız olmalarını ve öz yönetimlerini sağlayabilmelerini amaçlamaktadır. Bu noktada hemşirenin eğitimci rolü önem kazanmakta ve hasta eğitim sürecinin bireyin ihtiyaçları ve özellikleri doğrultusunda yürütülmesi gerekmektedir. Bu nedenle hasta eğitiminin planlanması ve uygulanmasında hemşirelik model ve teorilerini kullanmak; sistematik şekilde eğitim verilmesini sağlayarak eğitimin kalitesini arttıracaktır. Hemşirelik kuramlarından Hildegard E. Peplau'nun Kişilerarası İlişkiler Kuramı, bireyi eğitimin tüm aşamalarına dahil etmekte, bireyin benliğine saygı duyarak bağımsızlığını ve sağlıklı davranış yapısını teşvik etmektedir. Bu nedenle kuram, yetişkin eğitimi (androgoji) ilkeleriyle birçok açıdan örtüşmektedir. Derleme türünde olan bu makale, Peplau kuramına dayalı yetişkin bir hastanın eğitimine odaklanmakta ve bundan sonra yapılacak olan hasta eğitimlerinin planlanması ve uygulanmasında yol gösterici olmayı amaçlamaktadır.
Medicine Science | International Medical Journal, 2021
The prevalence of malnutrition in the elderly with COVID-19 is high. Maintaining daily life activ... more The prevalence of malnutrition in the elderly with COVID-19 is high. Maintaining daily life activities despite restrictions during the pandemic is also important for all individuals, not least those who are older. This study was carried out to determine the nutritional status and independence in daily life activities of the elderly during the pandemic period. This was a cross-sectionaldescriptive study. Data were collected from a city center where West of Turkey and from 155 elderly people. The study data were collected from individuals who were determined using the snowball sampling method through phone calls with a personal information form, the Mini Nutritional Assessment Scale, and the Katz Activities of Daily Living Index. The study found that 60% of individuals aged 65 or older had malnutrition. The majority of the participants performed daily life activities independently. A moderate positive relationship was found between nutritional deficiencies and independence in daily life activities of the elderly. During the pandemic period, the nutrition and physical activity of the elderly are affected. The results suggest that nutrition and physical activity status of the elderly should be evaluated. National-level initiatives should be organized to meet the needs of the elderly during the pandemic.
Acta Medica Nicomedia
Konstipasyon; uygun olmayan beslenme şekli, yetersiz fiziksel egzersiz, ruhsal problemler, kronik... more Konstipasyon; uygun olmayan beslenme şekli, yetersiz fiziksel egzersiz, ruhsal problemler, kronik hastalıklar ve kullanılan bazı ilaçlara bağlı olarak gelişebilen, kolonik motilitede azalma ile karakterize bir durumdur. Bireyler konstipasyon şikayetini gidermek için farmakolojik ajanlardan ziyade, alternatif çözümlere daha fazla yönelmektedir. Lifli gıda tüketimi, alt abdomene masaj yapılması, kahvaltı öncesi ılık su içilmesi ya da diyareye sebep olabilecek bazı bitkisel çayların ve takviyelerin kullanılmasının yanı sıra, peristaltizmi arttırdığı düşüncesi ile defekasyon öncesi sigara içmeyi çözüm olarak gören bireylerin sayısı oldukça fazladır. Sigarada bulunan nikotinin, nikotinik reseptörlere bağlanması ile parasempatomimetik sistemi stimüle ederek bağırsak peristaltizmini ve tonusu arttırdığını gösteren çalışmalar mevcuttur. Ancak sigaranın; peptik ülser, pulmoner ve gastrointestinal kanserler, safra kesesi hastalıkları, pankreatit ve kolon polipleri gibi birçok sistemi etkileye...
Current Perspectives on Health Sciences
İnsan vücudunun sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için sıvı ve elektrolit dengesi önemlidir. Bu ... more İnsan vücudunun sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için sıvı ve elektrolit dengesi önemlidir. Bu denge birçok hastalık, tedavi yöntemi ya da çevresel faktörlere bağlı olarak bozulabilmektedir. Enteral beslenme yöntemi de sıvı ve elektrolit dengesinin bozulabilmesine neden olan risk faktörlerinden biridir. Enteral beslenme yönteminde musluk suyu, şişe suyu ve filtrelenmiş su gibi farklı sular mevcuttur. Musluk suyu, düşük maliyeti ve kolay erişilebilirliği nedeniyle yaygın olarak kullanılmaktadır. Literatürde enteral beslenmede musluk suyunun kullanımı hakkında kanıt eksiklikleri bulunmaktadır. Bu amaçla, enteral beslemede musluk suyunun kullanımı ile ilgili literatür derlemesi yapılmıştır. Bu derlemenin sonucunda, musluk suyunun enteral beslenmede ilaç uygulamaları ve sıvı desteğinde sıklıkla uygulandığı belirlenmiştir. Ancak, musluk sularının içeriğindeki bakteri, virüs, kimyasal ve diğer kirleticilerin kalitesi, kullanıldığı bölgeye ve ülkeye göre değişebilir. Bu nedenle, bazı dur...
Thoracic Research and Practice