Abdullah Cüneyt Küsmez - Academia.edu (original) (raw)
Uploads
Papers by Abdullah Cüneyt Küsmez
Korkut Ata Türkiyat uluslararası Türk dili ve edebiyatı araştırmaları dergisi, Sep 25, 2023
Millî Mücadele, Birinci Dünya Harbi sonrası işgal ve ilhaka uğramış Türk milletinin yok edilmek i... more Millî Mücadele, Birinci Dünya Harbi sonrası işgal ve ilhaka uğramış Türk milletinin yok edilmek istenmesine karşı, belirlediği yaşama azim ve iradesine ait düşüncesinin, millet ve ordu ile birlikte harekete geçtiği ve bu birlikteliğin sonucunda zaferle çıktığı bir süreçtir. Türk İnkılâbı ise Millî Mücadele'den aldığı aynı esaslar doğrultusunda oluşturduğu bilinçle, Türk Devleti'nin varlığını sürdürmesi ve geleceğini hazırlaması için tarihinin kendisine vermiş olduğu kültürel değerler ölçüsünde gerekli olan sosyal, ekonomik ve siyasî değişiklikleri yaparak gelişime açık olmasıdır. Bir bakıma, Millî Mücadele, Türk İnkılâbının düşünce temellerinin atıldığı ve harekete geçirildiği başlangıç safhası olarak da görülebilir. Karşı duruş niteliğindeki düşünce ve hareket birlikteliği ile anlam kazanan ve bu özelliğini Millî Mücadele'de oluşturan Türk İnkılâbı, bu kez duruştan oluşa geçerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gelişmesi yönünde anlam kazanmıştır. İşte Türk İnkılâbının temellerinin atıldığı Millî Mücadele döneminde, milletin iradesinin ifade edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kurulması ve bu iradeyi planlı bir harekete geçiren ordunun başarısı ile sonuçlanan Türk İstiklâl Harbi; diğer bir ifade ile Hâkimiyet-i Milliye ve Harekât-ı Milliye, temel iki değer olmuştur.
Bu bildirinin amacı Kütahya-Eskişehir muharebeleri sonrası askerî yönden meydana gelen olumsuz du... more Bu bildirinin amacı Kütahya-Eskişehir muharebeleri sonrası askerî yönden meydana gelen olumsuz durumun yarattığı siyasî ortamın, ordu üzerindeki etkisini ortaya koyarak, bu etkinin giderilmesi için alınan tedbirler arasındaki ordunun Sakarya nehrinin doğusuna çekilmesi kararının bir hareket değil "bir harekât olarak" kısa bir süre içerisinde ve bir bütünlük halinde nasıl uygulandığını belirtmek ve çekilme harekâtı sonrası savunma mevzilerinde tertiplenen ordunun, Sakarya Meydan Muharebesi'ndeki 22 gün boyunca bütünlüğünün bozulmadan yaptığı savunma harekâtındaki başarısının, dünya harp tarihinde ilk kez uygulanan "gruplar halinde kullanma" ve "oynak savunma" yöntemini açıklamaktır. Bu çalışmada, açıklayıcı ve temel niteliklere ağırlık veren bir yöntemle, Türk İstiklâl Harbi'nin 1921 yılının Nisan-Eylül dönemini kapsayacak şekilde konu ile ilgili arşivler, eser ve makaleler ile dönemin askerî talimnameleri taranarak Türk Ordusu'nda meydana gelen gelişmeler ışığında alınan ve uygulanan kararların; birden fazla seçenek arasında en doğru ve geçerli olanının kabulünün o anda nasıl yapıldığının ve tarihi süreçte nasıl bir sonuca ulaştığının, dönemin askerî doktrinel esaslarına göre incelenmesi yapılacaktır. Türk İstiklâl Harbi'nin anlatım ve yazımında Kütahya-Eskişehir muharebeleri sonrası Türk Ordusu'nun Sakarya nehri doğusuna çekilmesi, harp içerisinde bir manevra hatta taktik bir zorunluluk olarak ifade edilerek ayrı bir harekât şekli olduğu gözardı edilir. Bu durumdan yola çıkarak geri çekilmenin başlı başına bir harekât olduğu, ayrı bir sevk-idare yeteneği gerektirdiği ve sonrasında icra edilen savunma harekâtında ise "birliklerin gruplar hâlinde kullanımı" ile o dönem "müteharrik savunma" olarak adlandırılan oynak savunma tarzının, savunmada ilk kez uygulanan bir harekât şekli olduğu ortaya konulacaktır.
Dünya Siyasetinde Almanya-2
The purpose of this article is to establish the attitude and support of army corps that had remai... more The purpose of this article is to establish the attitude and support of army corps that had remained in Anatolia to the National Struggle that was started against the invasions commencing after the Mudros Armistice and find out how this support was formed with the leadership of Mustafa Kemal Pasha through the Representative Committee in the process of Congresses and how the strategy of the struggle was implemented based on the army corps. ABDULLAH CÜNEYT KÜSMEZ Studies, memoirs of commanders who had been on duty in the Turkish War of Independence, memoirs of Greek soldiers and works related to strategies used in the Turkish Army of the period will be made use of together with other works and article on the subject.
Öz "II. Meşrutiyetten Cumhuriyete Kürt kökenli Dr. Şükrü Mehmet (Sekban)'ın İngilizlerle olan ili... more Öz "II. Meşrutiyetten Cumhuriyete Kürt kökenli Dr. Şükrü Mehmet (Sekban)'ın İngilizlerle olan ilişkileri" adlı bu çalışmada, aslen Diyarbakırlı olan ve Osmanlı ordusunda üsteğmen cildiye doktoru olarak görev yapan Şükrü Mehmet (Sekban)'ın, İkinci Meşrutiyet döneminde başlayan ve sonrasında devam eden siyasi Kürtçülük faaliyetleri çerçevesinde İngilizlerle olan ilişkileri üzerinde durulacaktır. Çalışmamızı iki temel kaynağa dayandırdık. Bunlardan birisi, işgal döneminde İngiltere'nin İstanbul'daki temsilcisi ve İngiliz İstihbaratının önemli kişilerinden biri olan Andrew Ryan'ın, İngiliz Dışişlerine gönderdiği iki mektubudur. İkincisi de, Dr. Sekban'ın dönemin Bayındırlık Bakanı ve Diyarbakır Milletvekili olan Feyzi (Pirinççioğlu) Bey'e 1923 yılında yazmış olduğu "Kürtler Türklerden Ne İstiyorlar?" adlı mektubudur. Andrew Ryan, iki mektubunda Sekban'ın, kendisiyle ve diğer İngiliz temsilcileri ile mektuplaştığını belirterek, zor durumda kalan Sekban'a dönemin İstanbul İngiliz Elçisi olan Edward Edmonds'tan ve Irak'ta bulunan İngiliz istihbaratının Çöl Kraliçesi lakabıyla anılan Miss Gertrude Bell'den yardım istemiştir. Sekban'ın, Feyzi Bey'e gönderdiği mektubunda ise, Kendisinden yardım isteyerek Türkiye'ye dönmek istediğini ve yardım edilmesini talep etmektedir. Bu mektup, sonraki yıllarda genişletilerek, propaganda amaçlı bir kitapçık haline getirilmiştir. Kitapçıkta, öncelikle Cumhuriyet idarecilerine övgüler yapılarak, kendisinin Türk-Kürt kardeşliğine katkıda bulanabileceğinden söz edilmektedir. Aynı zamanda yeni Türkiye'nin, Kürt politikasının nasıl olması konusunda tavsiyelerde bulunulmaktadır. Ancak, tavsiye olarak sunulan teklifler, dönemin ve sonraki yıllardaki İngiltere'nin gelecek yüz yıllık Kürt politikasının bir özeti şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Sanayi devrimi ile birlikte Avrupa’da hızla artan teknolojik gelişmelerin, ordular üzerinde etkis... more Sanayi devrimi ile birlikte Avrupa’da hızla artan teknolojik gelişmelerin, ordular üzerinde etkisini göstermesi ile her harekâtın planlama ve icra esaslarına ait yeni doktrinlerin çıkmaya başladığı XIX. Yüzyıl’da, harekâtın seyrini değiştiren ve harplerin sonuçları üzerinde etkili olan “küçük harekât” veya “küçük harp” olarak adlandırılan yeni bir taktik/operatif harekât anlayışı, Osmanlı Ordusu’nda da doktrin olarak alınmış ve uygulanmıştır. Bu doğrultuda yapılan incelemede; “Harekât-ı Sagire-i Askeriye Talimnamesi” önemli bir kaynaktır. Çünkü talimnameler, doktriner esasların izah edilmesinde, öncelikle eğitim ve tatbikatlardaki örnek uygulamalarla bu esasların tek ere kadar pekiştirilmesinde ve sevk ve idarenin harekât sahasında komutanlık sanatı ile birleştirilerek geliştirilmesinde asıl müracaat kaynaklarıdır.
“Harekât-ı Sagire-i Askeriye” talimnamesi de Osmanlı Ordusu için Avrupa’da XIX. Yüzyıl’da hâkim olan büyük birlik harekâtı anlayışı içerisinde ortaya çıkması ve ordular tarafından dikkate alınması bakımından önemli bir yer tutar.
Avrupa’da büyük birlikler harekât anlayışı içerisinde genel harekât planlamaları yapılır ve muharebelerde icra edilirken, küçük harekât (harekât-ı sagire) adı ile yeni bir harekât anlayışı ortaya çıkmış ve doktriner esasları şekillenmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti de ordu için bu yeni harekât anlayışına karşı ilgisiz kalmamıştır. Nitekim XIX. Yüzyıl sonlarına doğru Harp Okulu’ndaki bir subay öğretmen tarafından Küçük Harekâta ait bilgilerin talimname olarak 1889’da yayımlanması; öğrenme isteği ile birlikte eğitim birlikleri ve muharip birliklerde kullanılma amacını taşıdığını göstermektedir. Söz konusu talimnamenin tercüme eser veya daha önceki yıllara ait bir baskısının olduğuna yönelik herhangi bir bilgi olmamasına rağmen içeriğinde Alman Ordusu’na ait uygulamaların bulunması, bir Alman askeri talimnamesinden alıntılar yapıldığını göstermektedir.
Bir ordunun doktrinel yönünü; planladığı harekâttaki ve icra ettiği muharebedeki esas ve usûllere... more Bir ordunun doktrinel yönünü; planladığı harekâttaki ve icra ettiği muharebedeki esas ve usûllere ait seçim ve öncelikleri oluşturmaktadır. Değişmeyen bu ilkeden yola çıkarak; XX. yüzyıl başlarından itibaren gelişme gösteren Türk Ordusu’ndaki temel harekât anlayışına ait planlama ve icra esaslarının görülebileceği tek yer olan harekât sahasındaki muharebelerin doktrinel uygulamalarını ve gelişmelerini ortaya çıkarmak çalışmanın maksadı; Trablusgarp Harbi’nden Türk İstiklal Harbi’ne kadar olan safhasını incelemek çalışmanın alanı; dönemin talimnameleri ve nizamnamelerine göre incelemek ise çalışmanın yöntemi olmuştur. Dönem olarak ise 1908-1923 yılları arası esas alınmıştır.
Türk Jandarma Teşkilatında Düzenleme Çalışmaları, 2020
1928 yılında Jandarmanın teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklar bakımından yeniden düzenlenmesi ... more 1928 yılında Jandarmanın teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklar bakımından yeniden düzenlenmesi maksadıyla “mahrem” ibareli olarak çıkarılan ve “Jandarma Hakkında Rapor” adı altında 100 adet yayımlanan dokümanı tanıtmak ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk Jandarmasındaki tensikata dair çalışmaları ortaya koymaktır. Raporun, Jandarmanın yeniden düzenlenmesi ile ilgili başlatılan çalışmalar kapsamında hazırlandığı ve içeriği, teklif edilen kanun taslağı ve gerekçeleri incelendiğinde Dâhiliye Vekâleti tarafından hazırlandığı değerlendirilmekte ve jandarmaya ait temel bir kanununun hazırlık çalışmalarından biri olduğu görülmektedir. Jandarmanın tarihi gelişimini ve bu süreç içerisinde uygulamadaki aksaklıklar ve özellikle Cumhuriyetin ilanından sonra Jandarmada yapılacak düzenlemelerde bu hususlara dikkat edilmesinin istenmesi bakımından Rapor, bir bakıma Türk Jandarmasının geçirdiği dönemleri bürokratik bir bakış açısıyla ortaya koymakta ve sonuç bölümünde kanun layihası ve teklifi ile bir Jandarma Kanunu metni sunmaktadır. Nitekim hemen sonrasında yani 1930da ilk kez bir bütün olarak 1706 sayılı Jandarma Kanunu çıkarılarak yürürlüğe girmiştir.
Korkut Ata Türkiyat uluslararası Türk dili ve edebiyatı araştırmaları dergisi, Sep 25, 2023
Millî Mücadele, Birinci Dünya Harbi sonrası işgal ve ilhaka uğramış Türk milletinin yok edilmek i... more Millî Mücadele, Birinci Dünya Harbi sonrası işgal ve ilhaka uğramış Türk milletinin yok edilmek istenmesine karşı, belirlediği yaşama azim ve iradesine ait düşüncesinin, millet ve ordu ile birlikte harekete geçtiği ve bu birlikteliğin sonucunda zaferle çıktığı bir süreçtir. Türk İnkılâbı ise Millî Mücadele'den aldığı aynı esaslar doğrultusunda oluşturduğu bilinçle, Türk Devleti'nin varlığını sürdürmesi ve geleceğini hazırlaması için tarihinin kendisine vermiş olduğu kültürel değerler ölçüsünde gerekli olan sosyal, ekonomik ve siyasî değişiklikleri yaparak gelişime açık olmasıdır. Bir bakıma, Millî Mücadele, Türk İnkılâbının düşünce temellerinin atıldığı ve harekete geçirildiği başlangıç safhası olarak da görülebilir. Karşı duruş niteliğindeki düşünce ve hareket birlikteliği ile anlam kazanan ve bu özelliğini Millî Mücadele'de oluşturan Türk İnkılâbı, bu kez duruştan oluşa geçerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gelişmesi yönünde anlam kazanmıştır. İşte Türk İnkılâbının temellerinin atıldığı Millî Mücadele döneminde, milletin iradesinin ifade edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kurulması ve bu iradeyi planlı bir harekete geçiren ordunun başarısı ile sonuçlanan Türk İstiklâl Harbi; diğer bir ifade ile Hâkimiyet-i Milliye ve Harekât-ı Milliye, temel iki değer olmuştur.
Bu bildirinin amacı Kütahya-Eskişehir muharebeleri sonrası askerî yönden meydana gelen olumsuz du... more Bu bildirinin amacı Kütahya-Eskişehir muharebeleri sonrası askerî yönden meydana gelen olumsuz durumun yarattığı siyasî ortamın, ordu üzerindeki etkisini ortaya koyarak, bu etkinin giderilmesi için alınan tedbirler arasındaki ordunun Sakarya nehrinin doğusuna çekilmesi kararının bir hareket değil "bir harekât olarak" kısa bir süre içerisinde ve bir bütünlük halinde nasıl uygulandığını belirtmek ve çekilme harekâtı sonrası savunma mevzilerinde tertiplenen ordunun, Sakarya Meydan Muharebesi'ndeki 22 gün boyunca bütünlüğünün bozulmadan yaptığı savunma harekâtındaki başarısının, dünya harp tarihinde ilk kez uygulanan "gruplar halinde kullanma" ve "oynak savunma" yöntemini açıklamaktır. Bu çalışmada, açıklayıcı ve temel niteliklere ağırlık veren bir yöntemle, Türk İstiklâl Harbi'nin 1921 yılının Nisan-Eylül dönemini kapsayacak şekilde konu ile ilgili arşivler, eser ve makaleler ile dönemin askerî talimnameleri taranarak Türk Ordusu'nda meydana gelen gelişmeler ışığında alınan ve uygulanan kararların; birden fazla seçenek arasında en doğru ve geçerli olanının kabulünün o anda nasıl yapıldığının ve tarihi süreçte nasıl bir sonuca ulaştığının, dönemin askerî doktrinel esaslarına göre incelenmesi yapılacaktır. Türk İstiklâl Harbi'nin anlatım ve yazımında Kütahya-Eskişehir muharebeleri sonrası Türk Ordusu'nun Sakarya nehri doğusuna çekilmesi, harp içerisinde bir manevra hatta taktik bir zorunluluk olarak ifade edilerek ayrı bir harekât şekli olduğu gözardı edilir. Bu durumdan yola çıkarak geri çekilmenin başlı başına bir harekât olduğu, ayrı bir sevk-idare yeteneği gerektirdiği ve sonrasında icra edilen savunma harekâtında ise "birliklerin gruplar hâlinde kullanımı" ile o dönem "müteharrik savunma" olarak adlandırılan oynak savunma tarzının, savunmada ilk kez uygulanan bir harekât şekli olduğu ortaya konulacaktır.
Dünya Siyasetinde Almanya-2
The purpose of this article is to establish the attitude and support of army corps that had remai... more The purpose of this article is to establish the attitude and support of army corps that had remained in Anatolia to the National Struggle that was started against the invasions commencing after the Mudros Armistice and find out how this support was formed with the leadership of Mustafa Kemal Pasha through the Representative Committee in the process of Congresses and how the strategy of the struggle was implemented based on the army corps. ABDULLAH CÜNEYT KÜSMEZ Studies, memoirs of commanders who had been on duty in the Turkish War of Independence, memoirs of Greek soldiers and works related to strategies used in the Turkish Army of the period will be made use of together with other works and article on the subject.
Öz "II. Meşrutiyetten Cumhuriyete Kürt kökenli Dr. Şükrü Mehmet (Sekban)'ın İngilizlerle olan ili... more Öz "II. Meşrutiyetten Cumhuriyete Kürt kökenli Dr. Şükrü Mehmet (Sekban)'ın İngilizlerle olan ilişkileri" adlı bu çalışmada, aslen Diyarbakırlı olan ve Osmanlı ordusunda üsteğmen cildiye doktoru olarak görev yapan Şükrü Mehmet (Sekban)'ın, İkinci Meşrutiyet döneminde başlayan ve sonrasında devam eden siyasi Kürtçülük faaliyetleri çerçevesinde İngilizlerle olan ilişkileri üzerinde durulacaktır. Çalışmamızı iki temel kaynağa dayandırdık. Bunlardan birisi, işgal döneminde İngiltere'nin İstanbul'daki temsilcisi ve İngiliz İstihbaratının önemli kişilerinden biri olan Andrew Ryan'ın, İngiliz Dışişlerine gönderdiği iki mektubudur. İkincisi de, Dr. Sekban'ın dönemin Bayındırlık Bakanı ve Diyarbakır Milletvekili olan Feyzi (Pirinççioğlu) Bey'e 1923 yılında yazmış olduğu "Kürtler Türklerden Ne İstiyorlar?" adlı mektubudur. Andrew Ryan, iki mektubunda Sekban'ın, kendisiyle ve diğer İngiliz temsilcileri ile mektuplaştığını belirterek, zor durumda kalan Sekban'a dönemin İstanbul İngiliz Elçisi olan Edward Edmonds'tan ve Irak'ta bulunan İngiliz istihbaratının Çöl Kraliçesi lakabıyla anılan Miss Gertrude Bell'den yardım istemiştir. Sekban'ın, Feyzi Bey'e gönderdiği mektubunda ise, Kendisinden yardım isteyerek Türkiye'ye dönmek istediğini ve yardım edilmesini talep etmektedir. Bu mektup, sonraki yıllarda genişletilerek, propaganda amaçlı bir kitapçık haline getirilmiştir. Kitapçıkta, öncelikle Cumhuriyet idarecilerine övgüler yapılarak, kendisinin Türk-Kürt kardeşliğine katkıda bulanabileceğinden söz edilmektedir. Aynı zamanda yeni Türkiye'nin, Kürt politikasının nasıl olması konusunda tavsiyelerde bulunulmaktadır. Ancak, tavsiye olarak sunulan teklifler, dönemin ve sonraki yıllardaki İngiltere'nin gelecek yüz yıllık Kürt politikasının bir özeti şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Sanayi devrimi ile birlikte Avrupa’da hızla artan teknolojik gelişmelerin, ordular üzerinde etkis... more Sanayi devrimi ile birlikte Avrupa’da hızla artan teknolojik gelişmelerin, ordular üzerinde etkisini göstermesi ile her harekâtın planlama ve icra esaslarına ait yeni doktrinlerin çıkmaya başladığı XIX. Yüzyıl’da, harekâtın seyrini değiştiren ve harplerin sonuçları üzerinde etkili olan “küçük harekât” veya “küçük harp” olarak adlandırılan yeni bir taktik/operatif harekât anlayışı, Osmanlı Ordusu’nda da doktrin olarak alınmış ve uygulanmıştır. Bu doğrultuda yapılan incelemede; “Harekât-ı Sagire-i Askeriye Talimnamesi” önemli bir kaynaktır. Çünkü talimnameler, doktriner esasların izah edilmesinde, öncelikle eğitim ve tatbikatlardaki örnek uygulamalarla bu esasların tek ere kadar pekiştirilmesinde ve sevk ve idarenin harekât sahasında komutanlık sanatı ile birleştirilerek geliştirilmesinde asıl müracaat kaynaklarıdır.
“Harekât-ı Sagire-i Askeriye” talimnamesi de Osmanlı Ordusu için Avrupa’da XIX. Yüzyıl’da hâkim olan büyük birlik harekâtı anlayışı içerisinde ortaya çıkması ve ordular tarafından dikkate alınması bakımından önemli bir yer tutar.
Avrupa’da büyük birlikler harekât anlayışı içerisinde genel harekât planlamaları yapılır ve muharebelerde icra edilirken, küçük harekât (harekât-ı sagire) adı ile yeni bir harekât anlayışı ortaya çıkmış ve doktriner esasları şekillenmeye başlamıştır. Osmanlı Devleti de ordu için bu yeni harekât anlayışına karşı ilgisiz kalmamıştır. Nitekim XIX. Yüzyıl sonlarına doğru Harp Okulu’ndaki bir subay öğretmen tarafından Küçük Harekâta ait bilgilerin talimname olarak 1889’da yayımlanması; öğrenme isteği ile birlikte eğitim birlikleri ve muharip birliklerde kullanılma amacını taşıdığını göstermektedir. Söz konusu talimnamenin tercüme eser veya daha önceki yıllara ait bir baskısının olduğuna yönelik herhangi bir bilgi olmamasına rağmen içeriğinde Alman Ordusu’na ait uygulamaların bulunması, bir Alman askeri talimnamesinden alıntılar yapıldığını göstermektedir.
Bir ordunun doktrinel yönünü; planladığı harekâttaki ve icra ettiği muharebedeki esas ve usûllere... more Bir ordunun doktrinel yönünü; planladığı harekâttaki ve icra ettiği muharebedeki esas ve usûllere ait seçim ve öncelikleri oluşturmaktadır. Değişmeyen bu ilkeden yola çıkarak; XX. yüzyıl başlarından itibaren gelişme gösteren Türk Ordusu’ndaki temel harekât anlayışına ait planlama ve icra esaslarının görülebileceği tek yer olan harekât sahasındaki muharebelerin doktrinel uygulamalarını ve gelişmelerini ortaya çıkarmak çalışmanın maksadı; Trablusgarp Harbi’nden Türk İstiklal Harbi’ne kadar olan safhasını incelemek çalışmanın alanı; dönemin talimnameleri ve nizamnamelerine göre incelemek ise çalışmanın yöntemi olmuştur. Dönem olarak ise 1908-1923 yılları arası esas alınmıştır.
Türk Jandarma Teşkilatında Düzenleme Çalışmaları, 2020
1928 yılında Jandarmanın teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklar bakımından yeniden düzenlenmesi ... more 1928 yılında Jandarmanın teşkilat, görev, yetki ve sorumluluklar bakımından yeniden düzenlenmesi maksadıyla “mahrem” ibareli olarak çıkarılan ve “Jandarma Hakkında Rapor” adı altında 100 adet yayımlanan dokümanı tanıtmak ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk Jandarmasındaki tensikata dair çalışmaları ortaya koymaktır. Raporun, Jandarmanın yeniden düzenlenmesi ile ilgili başlatılan çalışmalar kapsamında hazırlandığı ve içeriği, teklif edilen kanun taslağı ve gerekçeleri incelendiğinde Dâhiliye Vekâleti tarafından hazırlandığı değerlendirilmekte ve jandarmaya ait temel bir kanununun hazırlık çalışmalarından biri olduğu görülmektedir. Jandarmanın tarihi gelişimini ve bu süreç içerisinde uygulamadaki aksaklıklar ve özellikle Cumhuriyetin ilanından sonra Jandarmada yapılacak düzenlemelerde bu hususlara dikkat edilmesinin istenmesi bakımından Rapor, bir bakıma Türk Jandarmasının geçirdiği dönemleri bürokratik bir bakış açısıyla ortaya koymakta ve sonuç bölümünde kanun layihası ve teklifi ile bir Jandarma Kanunu metni sunmaktadır. Nitekim hemen sonrasında yani 1930da ilk kez bir bütün olarak 1706 sayılı Jandarma Kanunu çıkarılarak yürürlüğe girmiştir.