Ayşin ÇETİNKAYA BÜYÜKBODUR - Academia.edu (original) (raw)

Conference Presentations by Ayşin ÇETİNKAYA BÜYÜKBODUR

Research paper thumbnail of YEREL YÖNETİMLERDE SOSYAL HİZMETLERİN MASLOW'UN İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ BAĞLAMINDA YAPILANDIRILMA SORUNSALI

Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi teori olarak eğitim, yönetim, davranış bilimleri gibi birçok far... more Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi teori olarak eğitim, yönetim, davranış bilimleri gibi birçok farklı disiplinde çalışılmaktadır (Freund&Lous, 2012; Roychowdhury, 2011).Hiyerarşi temel insan ihtiyaçlarının karşılanmasının önemine dikkat çekerek bu ihtiyaçların karşılanması ile bireylerin kendilerini gerçekleştirebileceklerini vurgulamaktadır. Hiyerarşiye göre; bireylerin temel düzeydeki ihtiyaçları; fizyolojik ihtiyaçlar (beslenme, hava, su, barınak gibi ) güvenlik ihtiyacı (her türlü şiddetten korunma), sevgi ve ait olma ihtiyacı (aile, iş yaşamı) bireyin yakın sosyal çevresindekilerle uyumlu ilişkiyi tanımlar (Zalenski, Raspa,2006),öz saygı ihtiyacı; başarı, statü, ilgi görme, sorumluluk, diğerlerinin saygısı ve özgürlük kavramsallaştırmalarını içerir ve son ihtiyaç kendini gerçekleştirme ihtiyacıdır. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre bir önceki ihtiyaca cevap verilmeden sonra ki ihtiyacın karşılanması zor olabilir (Zastrow, Ashman; 2015) ve bu ihtiyaçlar evrenseldir (Adiele, Abraham,2013).Bu çalışmada yerel yönetimler etrafında yapılandırılmaya çalışılan dezavantajlı gruplara yönelik ihtiyaç karşılayıcısı sosyal hizmet uygulamalarının nasıl yapılandırılabileceği ele alınacaktır.

Research paper thumbnail of YEREL YÖNETİMLERDE KLİENTALİST BAKIŞ AÇISININ HAK TEMELLİ SOSYAL HİZMET YAKLAŞIMI ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ

GİRİŞ Dünya ekseninde meydana gelen son değişimler ve gelişmeler, konjonktürel olarak yerelleşmen... more GİRİŞ Dünya ekseninde meydana gelen son değişimler ve gelişmeler, konjonktürel olarak yerelleşmenin ve yerel yönetimlerin önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Türkiye'de de, küreselleşme ve Avrupa Birliği sürecinde öne çıkan konulardan birisi olarak karşımıza çıkan yerel yönetimlerin yapılanmaları ve işlevlerindeki değişimler olmuştur. Avrupa Birliği'nin yerel yönetimlerin örgütsel yapılarına ve işleyişlerine yaklaşım biçimi Türk yerel yönetimlerindeki değişimi de hızlandırmaktadır (Çetin, 2009). Çalışmanın temelini oluşturan yerel yönetimlerin genel bir tanımına baktığımızda, Ökmen ve Dönmez (2005)'e göre, " belirli bir coğrafi alanda (kent, köy, il v.b) yaşayan yerel topluluğun bireylerine, bir arada yaşamaları nedeniyle kendilerini en çok ilgilendiren konularda hizmet üretmek amacı ile kurulan, karar organları yerel toplulukça seçilerek göreve getirilen, yasalarla belirlenmiş görevlere ve yetkilere, özel gelirlere, bütçeye ve personele sahip, üstlendiği hizmetler için kendi örgütsel yapısını kurabilen, merkez yönetimi ile ilişkilerinde idari özerklikten yararlanan kamu tüzel kişiler, " olarak açıklanmaktadır. Bu hususta Türkiye'de yerel yönetimlerin paylaşımı belediyeler, il özel idareleri ve muhtarlıklar olmak üzere 3 kademede gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmada yerel yönetim olarak daha çok belediyeler ele alınmıştır. Yerelin yapılanmasında ve dağılımında yaşanan bu değişim doğrultusunda, 5393 sayılı Belediye Kanunu ile Belediyelere sosyal hizmet ve yardım yapma görevinin devredilmeye başlandığı görülmektedir. Belediyeler, sundukları yerel kamu hizmetlerinde etkinliği ve verimliliği ön planda tutarak insan yaşamını doğrudan etkileyen ve insanların en yakından izledikleri ve değerlendirdikleri, halkın yönetimle ilişkisinin birçok alanda çok boyutlu olduğu özerk kuruluşlar olarak yerel düzeydeki sorumluluklarını ve görevlerini yerine getirmektedir. Bu açıdan belediyelerin günümüz yönetim anlayışı içinde, gereksinimlerin karşılanması ve ilerlemenin sağlanması için mikro, mezzo ve makro boyutlarda önemli bir yere sahip olduğu ifade edilebilir. Sosyal devlet olmanın gereklerinden biri olarak görülen sosyal politikaların yürütülmesi büyük ölçüde devletin sorumluluğunda iken, bu değişim ve dönüşüm ile bu sorumluluğu yerel düzeydeki örgütlenmelerin yani belediyelerin yerine getirdiği bilinmektedir. Bu doğrultuda Türkiye'de sosyal politika, sosyal politikanın dönüşümü, bu açıdan yerelleşmenin yeri ve önemi, yerelleşme sürecinde sosyal hizmetlerin konumunun tartışılması ve incelenmesi önem arz etmektedir.

Papers by Ayşin ÇETİNKAYA BÜYÜKBODUR

Research paper thumbnail of Sosyal Hizmet Uzmanlarında İkincil Travmatik Stres ve Psikolojik Dayanıklılık Üzerine Bir Araştırma

Research paper thumbnail of The Relationship Between The Self-Perceived Power and Fear of Childbirth Among Pregnant Women

Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), Oct 9, 2023

Research paper thumbnail of Stress, Anxiety, and Postpartum Depression in Parents with Premature Infants in Neonatal Intensive Care Unit

Research paper thumbnail of İntihar Girişimleri ve Retrospektif Sosyal İnceleme

Öz Bu çalışma bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilen ve çoklu nedenlerin etki ettiği intihar... more Öz Bu çalışma bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilen ve çoklu nedenlerin etki ettiği intihar davranışının önlenebilmesi için sosyal hizmet uygulamasının bir faaliyeti olan aynı zamanda müracaatçı sistemlerinin sorunlarının belirlenmesi, değerlendirilmesi ve sosyal hizmet müdahale planı oluşturulması için yapılan sosyal incelemenin ve hazırlanan sosyal inceleme raporunun içeriğini oluşturan bilgilerin bir araştırma aracı olan psikolojik otopsi ile karşılaştırılmasına odaklanmaktadır. Psikolojik otopsi intihar ya da diğer şüpheli ölüm olaylarını aydınlatabilmek için retrospektif (geçmişe dönük) bakış etrafında şekillenen sistemli bir araç iken; retrospektif bakış ile organize edilecek sosyal inceleme ve sonucunda oluşturulacak olan sosyal inceleme raporları ise intihar girişiminde bulunan ya da bulunma riski olan müracaatçı sistemlerinin sorunlarının belirlenmesi çözümlenmesine yönelik sosyal hizmet müdahalelerine katkı sağlayacaktır. Sosyal inceleme ve psikolojik otopsi intihar ve intihar girişimi olgularının araştırılmasında, değerlendirilmesinde ve intihar girişimlerinin önlenmesinde birbirlerini tamamlayıcı bir rolü birlikte yerine getirebilecek niteliktedir. Ayrıca bu çalışmada intihar davranışının ortaya çıkmasında etkili olan mikro, mezzo ve makro düzeylerde iç içe geçmiş farklı sistemlerin etkileşimlerine değinilmektedir.

Research paper thumbnail of Sosyal Hi̇zmet Bölümü Öğrenci̇leri̇nde Empati̇ Düzeyi̇ni̇n Sosyal Adalet Savunuculuğuna Etki̇si̇

The Journal of International Social Research, Apr 30, 2020

Öz Bu araştırmada sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin empati düzeylerinin sosyal adalet savunucul... more Öz Bu araştırmada sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin empati düzeylerinin sosyal adalet savunuculuğu üzerinde etkisinin olup olmadığının incelenmesi ve bazı demografik özelliklere göre empati düzeyinin ve sosyal adalet savunuculuğunun istatistiksel açıdan anlamlı farklılık gösterip gösterip göstermediğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma nicel araştırmanın ilişkisel tarama modelinde tasarlanmış kesitsel bir çalışmadır. Araştırmaya Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümünde öğrenim gören gönüllü 138 öğrenci katılmıştır. Veriler SPSS paket programında analiz edilmiştir. Araştırmada veri toplama araçları olarak Empati Düzeyi Belirleme Ölçeği, Sosyal Adalet Savunuculuğu Ölçeği ile Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre; empati düzeyinin sosyal adalet savunuculuğu üzerinde istatistiksel açıdan anlamlı etkide bulunduğu saptanmıştır (R=0,592, R2=0,350, F(1,136)=73,254, p<0,01). Empati Düzeyi Belirleme Ölçeğinin alt boyutlarından duygusal empati, bilişsel empatii sosyal beceriler ile sosyal adalet savunuculuğu arasında istatistiksel açıdan anlamlı ve pozitif ilişki saptanmıştır. Katılımcıların cinsiyetlerine göre duygusal empati [t(136)=3.394, p=0,001<0,01], müracaatçının güçlendirilmesi [t(136)= 0,642, p=0,017<0,05] ve sosyal/politik savunuculuğun [t(136)= 0,546, p=0,002<0,01] istatistiksel açıdan anlamlı farklılık gösterdiği saptanmıştır. Katılımcıların yaşları ile empati düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken (p>0,05), sosyal adalet savunuculuğunun alt boyutu olan müracaatçı/toplum savunuculuğu boyutu arasında negatif ve düşük düzeyde manidar ilişki bulunmaktadır (r=-0,181, p<0,05). Araştırma sonucunda empati becerilerinin arttırılmasına yönelik çalışmaların sosyal adalet savunuculuğunda artışı beraberinde getirebileceği ifade edilebilir.

Research paper thumbnail of The Effect of Psychological Resilience on Secondary Traumatic Stress in Social Workers

International Journal of Social Work and Human Services Practice, Dec 1, 2019

In this study, it is aimed to determine whether secondary traumatic stress as a result of the int... more In this study, it is aimed to determine whether secondary traumatic stress as a result of the interactions between social workers and clients is affected by psychological resilience. 191 social workers participated in the study. The data were obtained from the participants via e-mail and face-to-face interviews. Personal and professional information forms were filled out by the participants to determine their socio-demographic characteristics. The "Post Traumatic Stress Disorder Symptoms Scale-Self-Report Version" Form (PSS-SR) was used to measure secondary traumatic stress and "Psychological Resilience Scale for Adults" (PRSA) was used to measure psychological resilience. The SPSS package program was used to analyze the data. Multiple regression analysis was performed to determine the effect of psychological resilience on secondary traumatic stress. According to the findings obtained from the analyses, self-perception and social competence, which are among the sub-scales of psychological resilience, had an effect on total score of the PSS-SR and they were found to be significant negative predictors of arousal cluster. It was found that self-perception had a significant negative effect on re-experiencing and avoidance clusters. As a result of the study, it was found out that psychological resilience of social workers had an effect on secondary traumatic stress.

Research paper thumbnail of Secondary traumatic stress in social workers<p>Sosyal hizmet uzmanlarında ikincil travmatik stres

Journal of human sciences, Nov 21, 2017

Social workers work with children, with disabilities, with the elderly, with families. In short, ... more Social workers work with children, with disabilities, with the elderly, with families. In short, with all client systems in the individuals and groups with harmed capacities to cope with the life challenges, in hospitals, community mental health centers, prisons, justice palaces and various social service organizations.Such a study requires that the vulnerable individual, the family and the groups to listen to the life events that cause trauma, to observe the life of the application system, to ask for sadness witness and help, and all these are inevitably absorbed by social workers.As a result of the interaction with the client system and the issue emerge secondary traumatic stress, which represents a similar pattern to posttraumatic stress disorder.Secondary traumatic stress; is described as traumatization associated with emotions and behaviors that arise as a result of learn client's trauma knowledge and want to help clients who have suffered trauma experience or life difficulties. The purpose of this study is to examine the secondary traumatic stresses and dimensions in the context of the interaction of the social worker client system with the social work perspective on the factors that are effective in the emergence of secondary traumatic stress. 1 Bu çalışma "Farklı alanlarda çalışan sosyal hizmet uzmanlarının psikolojik dayanıklılık ve ikincil travmatik stres düzeylerini belirleyen değişkenlerin incelenmesi" adlı doktora tez çalışmasına katılan katılımcıların verileri kullanılmadan oluşturulmuştur

Research paper thumbnail of Hirpalanmiş Kadin Sendromuna Yöneli̇k Psi̇kososyal Müdahaleler

DergiPark (Istanbul University), Nov 24, 2022

Kadına yönelik şiddet, kadınların biyopsikososyal sağlığını tehdit eden, yaralanmalarına ve ölüml... more Kadına yönelik şiddet, kadınların biyopsikososyal sağlığını tehdit eden, yaralanmalarına ve ölümlerine neden olan en önemli halk sağlığı sorunları arasında yer almaktadır. Fiziksel şiddet, kadınların yaralanmaları ve hatta ölümlerine neden olabilmesinin yanı sıra hırpalanmış kadın sendromunun da kaynağı olabilmektedir. Uzun süre eşin/partnerin fiziksel şiddetine maruz kalan kadınlarda şiddet döngüsü içerisinde öğrenilmiş çaresizlik, kaygı, depresyon, bilişsel çarpıtmalar ve kişilerarası ilişkilerin bozulmasıyla görülen hırpalanmış kadın sendromu ortaya çıkabilmektedir. Bu çalışmanın amacı hırpalanmış kadın sendromu ve buna yönelik psikososyal müdahale yaklaşımlarının incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda öncelikli olarak hırpalanmış kadın sendromuna, şiddet döngüsüne, öğrenilmiş çaresizliğe, fiziksel şiddete maruz kalan kadınlara yönelik uygulamalarda yararlanılabilecek psikososyal müdahale yaklaşımlarından güçlendirme yaklaşımı, çözüm odaklı kısa süreli terapi ve feminist terapiye değinilmiştir. Bu yaklaşımlar çerçevesinde ele alınan psikososyal müdahalelerin şiddet döngüsünün sona erdirilmesinde, kadınların güçlendirilmelerinde önemli bir işlevlerinin bulunabileceği ifade edilebilir. Bunun yanı sıra feminist terapi ve çözüm odaklı kısa süreli terapi uygulamalar, şiddete maruz kalan ve hırpalanmış kadın sendromu yaşayan kadınlarda öz farkındalık, öz yeterlik gibi becerileri destekleyebilir. Şiddete maruz kalan kadınlara yönelik tedavi ve rehabilite edici sosyal hizmet müdahalelerinde bulunulurken hırpalanmış kadın sendromunun değerlendirilerek psikososyal müdahalelerin planlanması ve uygulanması önemli görülmektedir.

Research paper thumbnail of Examination of the Effect of Family Sense of Cohesion Perceived by Individuals in the COVID-19 Process on the Status of Conflict and Unity in the Family

Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi

Bu araştırmanın amacı; bireylerin algıladıkları aile bütünlüğü duygusunun Covid-19 pandemi süreci... more Bu araştırmanın amacı; bireylerin algıladıkları aile bütünlüğü duygusunun Covid-19 pandemi sürecinde ailelerdeki çatışma ve birlik durumlarına etkisinin incelenmesidir. Ayrıca, bireylerin bazı sosyodemografik özellikleriyle birlikte pandemi döneminde yaşanan iş ve sağlık sorunları ile aile bütünlük duygusu ve ailede yaşanan çatışma ve birlik durumu arasındaki ilişkilerin incelenmesi de alt amaçları oluşturmaktadır. Çalışma grubunda bulunan 18 yaş üstünde uygun örnekleme yöntemiyle ulaşılan 137 katılımcıdan elde edilen veriler araştırma sonuçlarına dâhil edilmiştir. Veriler 2021 yılının Ocak, Şubat ve Mart aylarında elektronik ortamda toplanmıştır. Araştırmada Kişisel Bilgi Formu, Covid-19 Hane Halkı Çevre Ölçeği (CHÇÖ), Aile Bütünlük (Tutarlılık) Duygusu Ölçeği (ABDÖ-K) Kısa Formu kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre; bireylerin algıladıkları aile bütünlük duygusunun aile içi çatışmayı anlamlı bir şeklide yordadığı belirlenirken, aile içi birlik/beraberliğin anlamlı bir yorday...

Research paper thumbnail of The Relationship Between Sociotelist Behavior Tendencies in Individuals and Family Role Performance

DergiPark (Istanbul University), Oct 31, 2021

İnsanlar arasındaki etkileşimi olumsuz yönde etkileyen bu araştırmada ele alınan sosyotelist davr... more İnsanlar arasındaki etkileşimi olumsuz yönde etkileyen bu araştırmada ele alınan sosyotelist davranış önemli bir sorun olarak değerlendirilmektedir. Evli olan bireylerin aile rol performansları ile sosyotelist davranış eğilimleri arasındaki ilişkinin belirlenmesinin amaçlandığı bu araştırma nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modelinde tasarlanmıştır. Araştırmaya 151 kişi katılmıştır. Araştırmada veriler sosyodemografik bilgi formu, genel sosyotelist ve aile rol performansı ölçekleriyle elektronik ortamda toplanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; cinsiyet ve yaşa göre genel sosyotelist davranış özellikleriyle aile rol performansının farklılık gösterdiği belirlenmiştir p<0,05. Araştırma sonucunda aile rol performansı ölçeği toplamıyla GSÖ toplamı, GSÖ alt boyutlarından nomofobi, kişilerarası çatışma, kendini yalnızlaştırma, problem farkındalığı arasında yüksek düzeyde anlamlı negatif ilişki saptanmıştır p<0,01. Aile rol performansı ölçeğinin görev performansı alt boyutuyla GSÖ toplamı, nomofobi, kişiler arası çatışma, kendini yalnızlaştırma, problem farkındalığı arasında yüksek düzeyde negatif, aile rol performansı ölçeğinin ilişki performansı alt boyutuyla GSÖ toplamı, nomofobi, kişiler arası çatışma, kendini yalnızlaştırma, problem farkındalığı arasında orta düzeyde negatif anlamlı ilişki belirlenmiştir p<0,01. Sonuçlar değerlendirildiğinde genel sosyotelist özellikler arttıkça aile rol performansının azalacağı ifade edilebilir. Aile sistemindeki üyelerde sosyotelist davranışların önlenmesine yönelik sosyal hizmet uygulamaları aile refahına katkı sunabilir.

Research paper thumbnail of Kadina Yönelik Şiddetin Önlenmesinde Topluluk Temelli Sosyal Hizmet Uygulamalari

the Journal of Academic Social Sciences

Research paper thumbnail of Şizofreni Tanısı Olan Annelerin Bebekleri İle İlişkisi

Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar

Şizofreni, kadınların ebeveynlik rol ve sorumluluklarını gerçekleştirmelerinde çeşitli engellerin... more Şizofreni, kadınların ebeveynlik rol ve sorumluluklarını gerçekleştirmelerinde çeşitli engellerin ortaya çıkmasına ve anne bebek etkileşiminde sorunlara neden olan önemli bir ruh sağlığı sorunudur. Şizofreni tanısı olan annelerin doğum sonrasında tedaviye uyumsuzluğu olabileceği gibi bunun ortaya çıkardığı riskler nedeniyle çocuk koruma sisteminde yer alan profesyoneller bebekler hakkında koruma kararı verebilmektedir. Ancak şizofreni tanısı olan anneler ile doğum sonrası tedaviye uyum ve sağlıklı anne bebek ilişkisinin kurulması gibi konularda profesyonel psikososyal destek hizmetleri sağlanarak bu riskler en aza indirilebilir. Bu çerçevede, bu çalışma ile şizofreni tanısı olan annelerin bebekleri ile etkileşimlerinde ortaya çıkabilecek sorunlara ve müdahalelere değinilmesi amaçlanmıştır.

Research paper thumbnail of Sosyotelist Davranış Eğilimleri ile Aile Rol Performansı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

Toplum ve sosyal hizmet, Oct 31, 2021

Research paper thumbnail of Sosyal Hi̇zmet Bölümü Öğrenci̇leri̇nde Empati̇ Düzeyi̇ni̇n Sosyal Adalet Savunuculuğuna Etki̇si̇

Journal of International Social Research, 2020

Öz Bu araştırmada sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin empati düzeylerinin sosyal adalet savunucul... more Öz Bu araştırmada sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin empati düzeylerinin sosyal adalet savunuculuğu üzerinde etkisinin olup olmadığının incelenmesi ve bazı demografik özelliklere göre empati düzeyinin ve sosyal adalet savunuculuğunun istatistiksel açıdan anlamlı farklılık gösterip gösterip göstermediğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma nicel araştırmanın ilişkisel tarama modelinde tasarlanmış kesitsel bir çalışmadır. Araştırmaya Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümünde öğrenim gören gönüllü 138 öğrenci katılmıştır. Veriler SPSS paket programında analiz edilmiştir. Araştırmada veri toplama araçları olarak Empati Düzeyi Belirleme Ölçeği, Sosyal Adalet Savunuculuğu Ölçeği ile Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre; empati düzeyinin sosyal adalet savunuculuğu üzerinde istatistiksel açıdan anlamlı etkide bulunduğu saptanmıştır (R=0,592, R2=0,350, F(1,136)=73,254, p<0,01). Empati Düzeyi Belirleme Ölçeğinin alt boyutlarından duygusal empati, bilişsel empatii sosyal beceriler ile sosyal adalet savunuculuğu arasında istatistiksel açıdan anlamlı ve pozitif ilişki saptanmıştır. Katılımcıların cinsiyetlerine göre duygusal empati [t(136)=3.394, p=0,001<0,01], müracaatçının güçlendirilmesi [t(136)= 0,642, p=0,017<0,05] ve sosyal/politik savunuculuğun [t(136)= 0,546, p=0,002<0,01] istatistiksel açıdan anlamlı farklılık gösterdiği saptanmıştır. Katılımcıların yaşları ile empati düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken (p>0,05), sosyal adalet savunuculuğunun alt boyutu olan müracaatçı/toplum savunuculuğu boyutu arasında negatif ve düşük düzeyde manidar ilişki bulunmaktadır (r=-0,181, p<0,05). Araştırma sonucunda empati becerilerinin arttırılmasına yönelik çalışmaların sosyal adalet savunuculuğunda artışı beraberinde getirebileceği ifade edilebilir.

Research paper thumbnail of Sosyal Hi̇zmet Bölümü Öğrenci̇leri̇ni̇n Özgeci̇li̇k Özelli̇kleri̇ İle Damgalama (Stigma) Eği̇li̇mleri̇ Arasindaki̇ İli̇şki̇

Toplum ve Sosyal Hizmet, 2020

Bu araştırmanın amacı sosyal hizmet lisans öğrenimine devam eden öğrencilerin damgalamaya ilişkin... more Bu araştırmanın amacı sosyal hizmet lisans öğrenimine devam eden öğrencilerin damgalamaya ilişkin eğilimleri ile özgecilik özellikleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Çalışma kesitsel bir araştırmadır. Araştırmaya 138 sosyal hizmet bölümü öğrencisi katılmıştır. Araştırmada veriler kişisel bilgi formu, damgalama ve özgecilik ölçekleri ile toplanmıştır. Veriler SPSS paket programında analiz edilmiştir. Sonuçlara göre; cinsiyete göre damgalama ölçeğinin alt boyutları puan ortalamalarının anlamlı şekilde farklılaştığı; erkeklerin ayrımcılık ve dışlanma, etiketleme, psikolojik sağlık ve ön yargı puan ortalamalarının kadınlardan daha yüksek olduğu saptanmıştır. Katılımcıların yaşları ile özgecilik ölçeğinin alt boyutlarından yardım etme boyutu ile düşük ve pozitif anlamlı ilişki olduğu (r=0,220, p<0,01), sınıf düzeyine göre özgeciliğin yardım etme (F3;134= 23,613; p< 0.01) ve bağışçılık (F3;134=14.305 ;p<0.01) alt boyut puan ortalamalarının anlamlı farklılık gösterdiği, katılımcıların annelerinin eğitim durumuna göre özgecilik ölçeğinin yardım etme boyutundan aldıkları puan ortalamalarının anlamlı farklılık gösterdiği saptanmıştır (F2;135=3,86;p<0,05). Katılımcıların özgecilik ile damgalama ölçeklerinin toplamından aldıkları puanlar arasında negatif ve düşük (r=-0,192,p<0,05), damgalama ölçeğinin alt boyutlarından ayrımcılık ve dışlanma ile özgeciliğin alt boyutu yardım etme arasında negatif ve düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur (r=-0,180,p<0,05). Sosyal hizmet bölümü öğrencilerinde özgeci davranışların arttırılması ve damgalama eğiliminin önlenmesine yönelik çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Research paper thumbnail of Secondary traumatic stress in social workersSosyal hizmet uzmanlarında ikincil travmatik stres

Journal of Human Sciences

Social workers work with children, with disabilities, with the elderly, with families. In short, ... more Social workers work with children, with disabilities, with the elderly, with families. In short, with all client systems in the individuals and groups with harmed capacities to cope with the life challenges, in hospitals, community mental health centers, prisons, justice palaces and various social service organizations.Such a study requires that the vulnerable individual, the family and the groups to listen to the life events that cause trauma, to observe the life of the application system, to ask for sadness witness and help, and all these are inevitably absorbed by social workers.As a result of the interaction with the client system and the issue emerge secondary traumatic stress, which represents a similar pattern to posttraumatic stress disorder.Secondary traumatic stress; is described as traumatization associated with emotions and behaviors that arise as a result of learn client’s trauma knowledge and want to help clients who have suffered trauma experience or life difficultie...

Research paper thumbnail of Gölgede Kalan Bir Sorun Alanı: Kadın Evsizliği

Turk Turizm Arastirmalari Dergisi

Research paper thumbnail of İntihar Girişimleri ve Retrospektif Sosyal İnceleme

Bu calisma bir halk sagligi sorunu olarak kabul edilen ve coklu nedenlerin etki ettigi intihar da... more Bu calisma bir halk sagligi sorunu olarak kabul edilen ve coklu nedenlerin etki ettigi intihar davranisinin onlenebilmesi icin sosyal hizmet uygulamasinin bir faaliyeti olan ayni zamanda muracaatci sistemlerinin sorunlarinin belirlenmesi, degerlendirilmesi ve sosyal hizmet mudahale plani olusturulmasi icin yapilan sosyal incelemenin ve hazirlanan sosyal inceleme raporunun icerigini olusturan bilgilerin bir arastirma araci olan psikolojik otopsi ile karsilastirilmasina odaklanmaktadir. Psikolojik otopsi intihar ya da diger supheli olum olaylarini aydinlatabilmek icin retrospektif (gecmise donuk) bakis etrafinda sekillenen sistemli bir arac iken; retrospektif bakis ile organize edilecek sosyal inceleme ve sonucunda olusturulacak olan sosyal inceleme raporlari ise intihar girisiminde bulunan ya da bulunma riski olan muracaatci sistemlerinin sorunlarinin belirlenmesi cozumlenmesine yonelik sosyal hizmet mudahalelerine katki saglayacaktir. Sosyal inceleme ve psikolojik otopsi intihar ve ...

Research paper thumbnail of YEREL YÖNETİMLERDE SOSYAL HİZMETLERİN MASLOW'UN İHTİYAÇLAR HİYERARŞİSİ BAĞLAMINDA YAPILANDIRILMA SORUNSALI

Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi teori olarak eğitim, yönetim, davranış bilimleri gibi birçok far... more Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi teori olarak eğitim, yönetim, davranış bilimleri gibi birçok farklı disiplinde çalışılmaktadır (Freund&Lous, 2012; Roychowdhury, 2011).Hiyerarşi temel insan ihtiyaçlarının karşılanmasının önemine dikkat çekerek bu ihtiyaçların karşılanması ile bireylerin kendilerini gerçekleştirebileceklerini vurgulamaktadır. Hiyerarşiye göre; bireylerin temel düzeydeki ihtiyaçları; fizyolojik ihtiyaçlar (beslenme, hava, su, barınak gibi ) güvenlik ihtiyacı (her türlü şiddetten korunma), sevgi ve ait olma ihtiyacı (aile, iş yaşamı) bireyin yakın sosyal çevresindekilerle uyumlu ilişkiyi tanımlar (Zalenski, Raspa,2006),öz saygı ihtiyacı; başarı, statü, ilgi görme, sorumluluk, diğerlerinin saygısı ve özgürlük kavramsallaştırmalarını içerir ve son ihtiyaç kendini gerçekleştirme ihtiyacıdır. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre bir önceki ihtiyaca cevap verilmeden sonra ki ihtiyacın karşılanması zor olabilir (Zastrow, Ashman; 2015) ve bu ihtiyaçlar evrenseldir (Adiele, Abraham,2013).Bu çalışmada yerel yönetimler etrafında yapılandırılmaya çalışılan dezavantajlı gruplara yönelik ihtiyaç karşılayıcısı sosyal hizmet uygulamalarının nasıl yapılandırılabileceği ele alınacaktır.

Research paper thumbnail of YEREL YÖNETİMLERDE KLİENTALİST BAKIŞ AÇISININ HAK TEMELLİ SOSYAL HİZMET YAKLAŞIMI ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ

GİRİŞ Dünya ekseninde meydana gelen son değişimler ve gelişmeler, konjonktürel olarak yerelleşmen... more GİRİŞ Dünya ekseninde meydana gelen son değişimler ve gelişmeler, konjonktürel olarak yerelleşmenin ve yerel yönetimlerin önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Türkiye'de de, küreselleşme ve Avrupa Birliği sürecinde öne çıkan konulardan birisi olarak karşımıza çıkan yerel yönetimlerin yapılanmaları ve işlevlerindeki değişimler olmuştur. Avrupa Birliği'nin yerel yönetimlerin örgütsel yapılarına ve işleyişlerine yaklaşım biçimi Türk yerel yönetimlerindeki değişimi de hızlandırmaktadır (Çetin, 2009). Çalışmanın temelini oluşturan yerel yönetimlerin genel bir tanımına baktığımızda, Ökmen ve Dönmez (2005)'e göre, " belirli bir coğrafi alanda (kent, köy, il v.b) yaşayan yerel topluluğun bireylerine, bir arada yaşamaları nedeniyle kendilerini en çok ilgilendiren konularda hizmet üretmek amacı ile kurulan, karar organları yerel toplulukça seçilerek göreve getirilen, yasalarla belirlenmiş görevlere ve yetkilere, özel gelirlere, bütçeye ve personele sahip, üstlendiği hizmetler için kendi örgütsel yapısını kurabilen, merkez yönetimi ile ilişkilerinde idari özerklikten yararlanan kamu tüzel kişiler, " olarak açıklanmaktadır. Bu hususta Türkiye'de yerel yönetimlerin paylaşımı belediyeler, il özel idareleri ve muhtarlıklar olmak üzere 3 kademede gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmada yerel yönetim olarak daha çok belediyeler ele alınmıştır. Yerelin yapılanmasında ve dağılımında yaşanan bu değişim doğrultusunda, 5393 sayılı Belediye Kanunu ile Belediyelere sosyal hizmet ve yardım yapma görevinin devredilmeye başlandığı görülmektedir. Belediyeler, sundukları yerel kamu hizmetlerinde etkinliği ve verimliliği ön planda tutarak insan yaşamını doğrudan etkileyen ve insanların en yakından izledikleri ve değerlendirdikleri, halkın yönetimle ilişkisinin birçok alanda çok boyutlu olduğu özerk kuruluşlar olarak yerel düzeydeki sorumluluklarını ve görevlerini yerine getirmektedir. Bu açıdan belediyelerin günümüz yönetim anlayışı içinde, gereksinimlerin karşılanması ve ilerlemenin sağlanması için mikro, mezzo ve makro boyutlarda önemli bir yere sahip olduğu ifade edilebilir. Sosyal devlet olmanın gereklerinden biri olarak görülen sosyal politikaların yürütülmesi büyük ölçüde devletin sorumluluğunda iken, bu değişim ve dönüşüm ile bu sorumluluğu yerel düzeydeki örgütlenmelerin yani belediyelerin yerine getirdiği bilinmektedir. Bu doğrultuda Türkiye'de sosyal politika, sosyal politikanın dönüşümü, bu açıdan yerelleşmenin yeri ve önemi, yerelleşme sürecinde sosyal hizmetlerin konumunun tartışılması ve incelenmesi önem arz etmektedir.

Research paper thumbnail of Sosyal Hizmet Uzmanlarında İkincil Travmatik Stres ve Psikolojik Dayanıklılık Üzerine Bir Araştırma

Research paper thumbnail of The Relationship Between The Self-Perceived Power and Fear of Childbirth Among Pregnant Women

Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), Oct 9, 2023

Research paper thumbnail of Stress, Anxiety, and Postpartum Depression in Parents with Premature Infants in Neonatal Intensive Care Unit

Research paper thumbnail of İntihar Girişimleri ve Retrospektif Sosyal İnceleme

Öz Bu çalışma bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilen ve çoklu nedenlerin etki ettiği intihar... more Öz Bu çalışma bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilen ve çoklu nedenlerin etki ettiği intihar davranışının önlenebilmesi için sosyal hizmet uygulamasının bir faaliyeti olan aynı zamanda müracaatçı sistemlerinin sorunlarının belirlenmesi, değerlendirilmesi ve sosyal hizmet müdahale planı oluşturulması için yapılan sosyal incelemenin ve hazırlanan sosyal inceleme raporunun içeriğini oluşturan bilgilerin bir araştırma aracı olan psikolojik otopsi ile karşılaştırılmasına odaklanmaktadır. Psikolojik otopsi intihar ya da diğer şüpheli ölüm olaylarını aydınlatabilmek için retrospektif (geçmişe dönük) bakış etrafında şekillenen sistemli bir araç iken; retrospektif bakış ile organize edilecek sosyal inceleme ve sonucunda oluşturulacak olan sosyal inceleme raporları ise intihar girişiminde bulunan ya da bulunma riski olan müracaatçı sistemlerinin sorunlarının belirlenmesi çözümlenmesine yönelik sosyal hizmet müdahalelerine katkı sağlayacaktır. Sosyal inceleme ve psikolojik otopsi intihar ve intihar girişimi olgularının araştırılmasında, değerlendirilmesinde ve intihar girişimlerinin önlenmesinde birbirlerini tamamlayıcı bir rolü birlikte yerine getirebilecek niteliktedir. Ayrıca bu çalışmada intihar davranışının ortaya çıkmasında etkili olan mikro, mezzo ve makro düzeylerde iç içe geçmiş farklı sistemlerin etkileşimlerine değinilmektedir.

Research paper thumbnail of Sosyal Hi̇zmet Bölümü Öğrenci̇leri̇nde Empati̇ Düzeyi̇ni̇n Sosyal Adalet Savunuculuğuna Etki̇si̇

The Journal of International Social Research, Apr 30, 2020

Öz Bu araştırmada sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin empati düzeylerinin sosyal adalet savunucul... more Öz Bu araştırmada sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin empati düzeylerinin sosyal adalet savunuculuğu üzerinde etkisinin olup olmadığının incelenmesi ve bazı demografik özelliklere göre empati düzeyinin ve sosyal adalet savunuculuğunun istatistiksel açıdan anlamlı farklılık gösterip gösterip göstermediğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma nicel araştırmanın ilişkisel tarama modelinde tasarlanmış kesitsel bir çalışmadır. Araştırmaya Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümünde öğrenim gören gönüllü 138 öğrenci katılmıştır. Veriler SPSS paket programında analiz edilmiştir. Araştırmada veri toplama araçları olarak Empati Düzeyi Belirleme Ölçeği, Sosyal Adalet Savunuculuğu Ölçeği ile Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre; empati düzeyinin sosyal adalet savunuculuğu üzerinde istatistiksel açıdan anlamlı etkide bulunduğu saptanmıştır (R=0,592, R2=0,350, F(1,136)=73,254, p<0,01). Empati Düzeyi Belirleme Ölçeğinin alt boyutlarından duygusal empati, bilişsel empatii sosyal beceriler ile sosyal adalet savunuculuğu arasında istatistiksel açıdan anlamlı ve pozitif ilişki saptanmıştır. Katılımcıların cinsiyetlerine göre duygusal empati [t(136)=3.394, p=0,001<0,01], müracaatçının güçlendirilmesi [t(136)= 0,642, p=0,017<0,05] ve sosyal/politik savunuculuğun [t(136)= 0,546, p=0,002<0,01] istatistiksel açıdan anlamlı farklılık gösterdiği saptanmıştır. Katılımcıların yaşları ile empati düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken (p>0,05), sosyal adalet savunuculuğunun alt boyutu olan müracaatçı/toplum savunuculuğu boyutu arasında negatif ve düşük düzeyde manidar ilişki bulunmaktadır (r=-0,181, p<0,05). Araştırma sonucunda empati becerilerinin arttırılmasına yönelik çalışmaların sosyal adalet savunuculuğunda artışı beraberinde getirebileceği ifade edilebilir.

Research paper thumbnail of The Effect of Psychological Resilience on Secondary Traumatic Stress in Social Workers

International Journal of Social Work and Human Services Practice, Dec 1, 2019

In this study, it is aimed to determine whether secondary traumatic stress as a result of the int... more In this study, it is aimed to determine whether secondary traumatic stress as a result of the interactions between social workers and clients is affected by psychological resilience. 191 social workers participated in the study. The data were obtained from the participants via e-mail and face-to-face interviews. Personal and professional information forms were filled out by the participants to determine their socio-demographic characteristics. The "Post Traumatic Stress Disorder Symptoms Scale-Self-Report Version" Form (PSS-SR) was used to measure secondary traumatic stress and "Psychological Resilience Scale for Adults" (PRSA) was used to measure psychological resilience. The SPSS package program was used to analyze the data. Multiple regression analysis was performed to determine the effect of psychological resilience on secondary traumatic stress. According to the findings obtained from the analyses, self-perception and social competence, which are among the sub-scales of psychological resilience, had an effect on total score of the PSS-SR and they were found to be significant negative predictors of arousal cluster. It was found that self-perception had a significant negative effect on re-experiencing and avoidance clusters. As a result of the study, it was found out that psychological resilience of social workers had an effect on secondary traumatic stress.

Research paper thumbnail of Secondary traumatic stress in social workers<p>Sosyal hizmet uzmanlarında ikincil travmatik stres

Journal of human sciences, Nov 21, 2017

Social workers work with children, with disabilities, with the elderly, with families. In short, ... more Social workers work with children, with disabilities, with the elderly, with families. In short, with all client systems in the individuals and groups with harmed capacities to cope with the life challenges, in hospitals, community mental health centers, prisons, justice palaces and various social service organizations.Such a study requires that the vulnerable individual, the family and the groups to listen to the life events that cause trauma, to observe the life of the application system, to ask for sadness witness and help, and all these are inevitably absorbed by social workers.As a result of the interaction with the client system and the issue emerge secondary traumatic stress, which represents a similar pattern to posttraumatic stress disorder.Secondary traumatic stress; is described as traumatization associated with emotions and behaviors that arise as a result of learn client's trauma knowledge and want to help clients who have suffered trauma experience or life difficulties. The purpose of this study is to examine the secondary traumatic stresses and dimensions in the context of the interaction of the social worker client system with the social work perspective on the factors that are effective in the emergence of secondary traumatic stress. 1 Bu çalışma "Farklı alanlarda çalışan sosyal hizmet uzmanlarının psikolojik dayanıklılık ve ikincil travmatik stres düzeylerini belirleyen değişkenlerin incelenmesi" adlı doktora tez çalışmasına katılan katılımcıların verileri kullanılmadan oluşturulmuştur

Research paper thumbnail of Hirpalanmiş Kadin Sendromuna Yöneli̇k Psi̇kososyal Müdahaleler

DergiPark (Istanbul University), Nov 24, 2022

Kadına yönelik şiddet, kadınların biyopsikososyal sağlığını tehdit eden, yaralanmalarına ve ölüml... more Kadına yönelik şiddet, kadınların biyopsikososyal sağlığını tehdit eden, yaralanmalarına ve ölümlerine neden olan en önemli halk sağlığı sorunları arasında yer almaktadır. Fiziksel şiddet, kadınların yaralanmaları ve hatta ölümlerine neden olabilmesinin yanı sıra hırpalanmış kadın sendromunun da kaynağı olabilmektedir. Uzun süre eşin/partnerin fiziksel şiddetine maruz kalan kadınlarda şiddet döngüsü içerisinde öğrenilmiş çaresizlik, kaygı, depresyon, bilişsel çarpıtmalar ve kişilerarası ilişkilerin bozulmasıyla görülen hırpalanmış kadın sendromu ortaya çıkabilmektedir. Bu çalışmanın amacı hırpalanmış kadın sendromu ve buna yönelik psikososyal müdahale yaklaşımlarının incelenmesidir. Bu amaç doğrultusunda öncelikli olarak hırpalanmış kadın sendromuna, şiddet döngüsüne, öğrenilmiş çaresizliğe, fiziksel şiddete maruz kalan kadınlara yönelik uygulamalarda yararlanılabilecek psikososyal müdahale yaklaşımlarından güçlendirme yaklaşımı, çözüm odaklı kısa süreli terapi ve feminist terapiye değinilmiştir. Bu yaklaşımlar çerçevesinde ele alınan psikososyal müdahalelerin şiddet döngüsünün sona erdirilmesinde, kadınların güçlendirilmelerinde önemli bir işlevlerinin bulunabileceği ifade edilebilir. Bunun yanı sıra feminist terapi ve çözüm odaklı kısa süreli terapi uygulamalar, şiddete maruz kalan ve hırpalanmış kadın sendromu yaşayan kadınlarda öz farkındalık, öz yeterlik gibi becerileri destekleyebilir. Şiddete maruz kalan kadınlara yönelik tedavi ve rehabilite edici sosyal hizmet müdahalelerinde bulunulurken hırpalanmış kadın sendromunun değerlendirilerek psikososyal müdahalelerin planlanması ve uygulanması önemli görülmektedir.

Research paper thumbnail of Examination of the Effect of Family Sense of Cohesion Perceived by Individuals in the COVID-19 Process on the Status of Conflict and Unity in the Family

Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi

Bu araştırmanın amacı; bireylerin algıladıkları aile bütünlüğü duygusunun Covid-19 pandemi süreci... more Bu araştırmanın amacı; bireylerin algıladıkları aile bütünlüğü duygusunun Covid-19 pandemi sürecinde ailelerdeki çatışma ve birlik durumlarına etkisinin incelenmesidir. Ayrıca, bireylerin bazı sosyodemografik özellikleriyle birlikte pandemi döneminde yaşanan iş ve sağlık sorunları ile aile bütünlük duygusu ve ailede yaşanan çatışma ve birlik durumu arasındaki ilişkilerin incelenmesi de alt amaçları oluşturmaktadır. Çalışma grubunda bulunan 18 yaş üstünde uygun örnekleme yöntemiyle ulaşılan 137 katılımcıdan elde edilen veriler araştırma sonuçlarına dâhil edilmiştir. Veriler 2021 yılının Ocak, Şubat ve Mart aylarında elektronik ortamda toplanmıştır. Araştırmada Kişisel Bilgi Formu, Covid-19 Hane Halkı Çevre Ölçeği (CHÇÖ), Aile Bütünlük (Tutarlılık) Duygusu Ölçeği (ABDÖ-K) Kısa Formu kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre; bireylerin algıladıkları aile bütünlük duygusunun aile içi çatışmayı anlamlı bir şeklide yordadığı belirlenirken, aile içi birlik/beraberliğin anlamlı bir yorday...

Research paper thumbnail of The Relationship Between Sociotelist Behavior Tendencies in Individuals and Family Role Performance

DergiPark (Istanbul University), Oct 31, 2021

İnsanlar arasındaki etkileşimi olumsuz yönde etkileyen bu araştırmada ele alınan sosyotelist davr... more İnsanlar arasındaki etkileşimi olumsuz yönde etkileyen bu araştırmada ele alınan sosyotelist davranış önemli bir sorun olarak değerlendirilmektedir. Evli olan bireylerin aile rol performansları ile sosyotelist davranış eğilimleri arasındaki ilişkinin belirlenmesinin amaçlandığı bu araştırma nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modelinde tasarlanmıştır. Araştırmaya 151 kişi katılmıştır. Araştırmada veriler sosyodemografik bilgi formu, genel sosyotelist ve aile rol performansı ölçekleriyle elektronik ortamda toplanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; cinsiyet ve yaşa göre genel sosyotelist davranış özellikleriyle aile rol performansının farklılık gösterdiği belirlenmiştir p<0,05. Araştırma sonucunda aile rol performansı ölçeği toplamıyla GSÖ toplamı, GSÖ alt boyutlarından nomofobi, kişilerarası çatışma, kendini yalnızlaştırma, problem farkındalığı arasında yüksek düzeyde anlamlı negatif ilişki saptanmıştır p<0,01. Aile rol performansı ölçeğinin görev performansı alt boyutuyla GSÖ toplamı, nomofobi, kişiler arası çatışma, kendini yalnızlaştırma, problem farkındalığı arasında yüksek düzeyde negatif, aile rol performansı ölçeğinin ilişki performansı alt boyutuyla GSÖ toplamı, nomofobi, kişiler arası çatışma, kendini yalnızlaştırma, problem farkındalığı arasında orta düzeyde negatif anlamlı ilişki belirlenmiştir p<0,01. Sonuçlar değerlendirildiğinde genel sosyotelist özellikler arttıkça aile rol performansının azalacağı ifade edilebilir. Aile sistemindeki üyelerde sosyotelist davranışların önlenmesine yönelik sosyal hizmet uygulamaları aile refahına katkı sunabilir.

Research paper thumbnail of Kadina Yönelik Şiddetin Önlenmesinde Topluluk Temelli Sosyal Hizmet Uygulamalari

the Journal of Academic Social Sciences

Research paper thumbnail of Şizofreni Tanısı Olan Annelerin Bebekleri İle İlişkisi

Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar

Şizofreni, kadınların ebeveynlik rol ve sorumluluklarını gerçekleştirmelerinde çeşitli engellerin... more Şizofreni, kadınların ebeveynlik rol ve sorumluluklarını gerçekleştirmelerinde çeşitli engellerin ortaya çıkmasına ve anne bebek etkileşiminde sorunlara neden olan önemli bir ruh sağlığı sorunudur. Şizofreni tanısı olan annelerin doğum sonrasında tedaviye uyumsuzluğu olabileceği gibi bunun ortaya çıkardığı riskler nedeniyle çocuk koruma sisteminde yer alan profesyoneller bebekler hakkında koruma kararı verebilmektedir. Ancak şizofreni tanısı olan anneler ile doğum sonrası tedaviye uyum ve sağlıklı anne bebek ilişkisinin kurulması gibi konularda profesyonel psikososyal destek hizmetleri sağlanarak bu riskler en aza indirilebilir. Bu çerçevede, bu çalışma ile şizofreni tanısı olan annelerin bebekleri ile etkileşimlerinde ortaya çıkabilecek sorunlara ve müdahalelere değinilmesi amaçlanmıştır.

Research paper thumbnail of Sosyotelist Davranış Eğilimleri ile Aile Rol Performansı Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

Toplum ve sosyal hizmet, Oct 31, 2021

Research paper thumbnail of Sosyal Hi̇zmet Bölümü Öğrenci̇leri̇nde Empati̇ Düzeyi̇ni̇n Sosyal Adalet Savunuculuğuna Etki̇si̇

Journal of International Social Research, 2020

Öz Bu araştırmada sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin empati düzeylerinin sosyal adalet savunucul... more Öz Bu araştırmada sosyal hizmet bölümü öğrencilerinin empati düzeylerinin sosyal adalet savunuculuğu üzerinde etkisinin olup olmadığının incelenmesi ve bazı demografik özelliklere göre empati düzeyinin ve sosyal adalet savunuculuğunun istatistiksel açıdan anlamlı farklılık gösterip gösterip göstermediğinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma nicel araştırmanın ilişkisel tarama modelinde tasarlanmış kesitsel bir çalışmadır. Araştırmaya Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümünde öğrenim gören gönüllü 138 öğrenci katılmıştır. Veriler SPSS paket programında analiz edilmiştir. Araştırmada veri toplama araçları olarak Empati Düzeyi Belirleme Ölçeği, Sosyal Adalet Savunuculuğu Ölçeği ile Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre; empati düzeyinin sosyal adalet savunuculuğu üzerinde istatistiksel açıdan anlamlı etkide bulunduğu saptanmıştır (R=0,592, R2=0,350, F(1,136)=73,254, p<0,01). Empati Düzeyi Belirleme Ölçeğinin alt boyutlarından duygusal empati, bilişsel empatii sosyal beceriler ile sosyal adalet savunuculuğu arasında istatistiksel açıdan anlamlı ve pozitif ilişki saptanmıştır. Katılımcıların cinsiyetlerine göre duygusal empati [t(136)=3.394, p=0,001<0,01], müracaatçının güçlendirilmesi [t(136)= 0,642, p=0,017<0,05] ve sosyal/politik savunuculuğun [t(136)= 0,546, p=0,002<0,01] istatistiksel açıdan anlamlı farklılık gösterdiği saptanmıştır. Katılımcıların yaşları ile empati düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken (p>0,05), sosyal adalet savunuculuğunun alt boyutu olan müracaatçı/toplum savunuculuğu boyutu arasında negatif ve düşük düzeyde manidar ilişki bulunmaktadır (r=-0,181, p<0,05). Araştırma sonucunda empati becerilerinin arttırılmasına yönelik çalışmaların sosyal adalet savunuculuğunda artışı beraberinde getirebileceği ifade edilebilir.

Research paper thumbnail of Sosyal Hi̇zmet Bölümü Öğrenci̇leri̇ni̇n Özgeci̇li̇k Özelli̇kleri̇ İle Damgalama (Stigma) Eği̇li̇mleri̇ Arasindaki̇ İli̇şki̇

Toplum ve Sosyal Hizmet, 2020

Bu araştırmanın amacı sosyal hizmet lisans öğrenimine devam eden öğrencilerin damgalamaya ilişkin... more Bu araştırmanın amacı sosyal hizmet lisans öğrenimine devam eden öğrencilerin damgalamaya ilişkin eğilimleri ile özgecilik özellikleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Çalışma kesitsel bir araştırmadır. Araştırmaya 138 sosyal hizmet bölümü öğrencisi katılmıştır. Araştırmada veriler kişisel bilgi formu, damgalama ve özgecilik ölçekleri ile toplanmıştır. Veriler SPSS paket programında analiz edilmiştir. Sonuçlara göre; cinsiyete göre damgalama ölçeğinin alt boyutları puan ortalamalarının anlamlı şekilde farklılaştığı; erkeklerin ayrımcılık ve dışlanma, etiketleme, psikolojik sağlık ve ön yargı puan ortalamalarının kadınlardan daha yüksek olduğu saptanmıştır. Katılımcıların yaşları ile özgecilik ölçeğinin alt boyutlarından yardım etme boyutu ile düşük ve pozitif anlamlı ilişki olduğu (r=0,220, p<0,01), sınıf düzeyine göre özgeciliğin yardım etme (F3;134= 23,613; p< 0.01) ve bağışçılık (F3;134=14.305 ;p<0.01) alt boyut puan ortalamalarının anlamlı farklılık gösterdiği, katılımcıların annelerinin eğitim durumuna göre özgecilik ölçeğinin yardım etme boyutundan aldıkları puan ortalamalarının anlamlı farklılık gösterdiği saptanmıştır (F2;135=3,86;p<0,05). Katılımcıların özgecilik ile damgalama ölçeklerinin toplamından aldıkları puanlar arasında negatif ve düşük (r=-0,192,p<0,05), damgalama ölçeğinin alt boyutlarından ayrımcılık ve dışlanma ile özgeciliğin alt boyutu yardım etme arasında negatif ve düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur (r=-0,180,p<0,05). Sosyal hizmet bölümü öğrencilerinde özgeci davranışların arttırılması ve damgalama eğiliminin önlenmesine yönelik çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Research paper thumbnail of Secondary traumatic stress in social workersSosyal hizmet uzmanlarında ikincil travmatik stres

Journal of Human Sciences

Social workers work with children, with disabilities, with the elderly, with families. In short, ... more Social workers work with children, with disabilities, with the elderly, with families. In short, with all client systems in the individuals and groups with harmed capacities to cope with the life challenges, in hospitals, community mental health centers, prisons, justice palaces and various social service organizations.Such a study requires that the vulnerable individual, the family and the groups to listen to the life events that cause trauma, to observe the life of the application system, to ask for sadness witness and help, and all these are inevitably absorbed by social workers.As a result of the interaction with the client system and the issue emerge secondary traumatic stress, which represents a similar pattern to posttraumatic stress disorder.Secondary traumatic stress; is described as traumatization associated with emotions and behaviors that arise as a result of learn client’s trauma knowledge and want to help clients who have suffered trauma experience or life difficultie...

Research paper thumbnail of Gölgede Kalan Bir Sorun Alanı: Kadın Evsizliği

Turk Turizm Arastirmalari Dergisi

Research paper thumbnail of İntihar Girişimleri ve Retrospektif Sosyal İnceleme

Bu calisma bir halk sagligi sorunu olarak kabul edilen ve coklu nedenlerin etki ettigi intihar da... more Bu calisma bir halk sagligi sorunu olarak kabul edilen ve coklu nedenlerin etki ettigi intihar davranisinin onlenebilmesi icin sosyal hizmet uygulamasinin bir faaliyeti olan ayni zamanda muracaatci sistemlerinin sorunlarinin belirlenmesi, degerlendirilmesi ve sosyal hizmet mudahale plani olusturulmasi icin yapilan sosyal incelemenin ve hazirlanan sosyal inceleme raporunun icerigini olusturan bilgilerin bir arastirma araci olan psikolojik otopsi ile karsilastirilmasina odaklanmaktadir. Psikolojik otopsi intihar ya da diger supheli olum olaylarini aydinlatabilmek icin retrospektif (gecmise donuk) bakis etrafinda sekillenen sistemli bir arac iken; retrospektif bakis ile organize edilecek sosyal inceleme ve sonucunda olusturulacak olan sosyal inceleme raporlari ise intihar girisiminde bulunan ya da bulunma riski olan muracaatci sistemlerinin sorunlarinin belirlenmesi cozumlenmesine yonelik sosyal hizmet mudahalelerine katki saglayacaktir. Sosyal inceleme ve psikolojik otopsi intihar ve ...

Research paper thumbnail of The Relationship Between Psychological Violence Against Women and Parental Attitudes: The Case of Gümüşhane Province

Turkish Journal of Child and Adolescent Mental Health, Mar 1, 2020

Bu çalışmada kadına yönelik psikolojik şiddet ile ebeveyn tutumları arasındaki ilişkinin incelenm... more Bu çalışmada kadına yönelik psikolojik şiddet ile ebeveyn tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırma genel tarama modelleri içinde ilişkisel tarama modeli türünde kesitsel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu 2-6 yaş arasında çocuğu olan eş/partnerleri ile Gümüşhane ili Merkez ilçesinde yaşayan, araştırmaya katılmaya gönüllü 22-45 yaş arası 159 kadın oluşturmaktadır. Katılımcıların özellikleri sosyo-demografik bilgi formu ile belirlenmiştir. Ebeveyn tutumları ebeveyn tutum ölçeği (ETÖ), eş/partnerlerinden algıladıkları psikolojik şiddet kadına psikolojik eziyet envanteri (KPEE) kısa formu ile ölçülmüştür. Verilerin analizinde SPSS 21.0 paket programı kullanılmıştır. ETÖ ile KPEE arasındaki ilişkinin belirlenmesinde Spearman korelasyon analizi, sosyodemografik özelliklere göre ölçeklerin alt boyutlarının farklılık gösterip göstermediğini belirleyebilmek için fark testleri uygulanmıştır. Bulgular: KPEE alt boyutu duygusal sözel şiddet ile ETÖ alt boyutlarından izin verici tutum (r=-0,360 p<0,01), aşırı koruyucu tutum (r=-0,467 p<0,01) ve demokratik tutum (r=-0,580 p<0,01) arasında negatif orta düzeyde, otoriter ebeveyn tutumu (r=0,753 p<0,01) arasında ise pozitif yüksek düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. KPEE alt boyutu sorumluluk ile ETÖ alt boyutlarından izin verici tutum (r=-0,527 p<0,01), demokratik tutum (r=-0,609 p<0,01) arasında negatif orta düzeyde, otoriter ebeveyn tutumu arasında (r=0,565 p<0,01) pozitif orta düzeyde anlamlı ilişki saptanmıştır. KPEE alt boyutu kısıtlama/suçlama tehdit ile koruyucu tutum (r=-0,594 p<0,01), demokratik tutum (r=-0,408 p<0,01) arasında orta düzeyde negatif, otoriter ebeveyn tutumu (r=0,294 p<0,01) arasında pozitif düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. Sonuç: Kadınların algıladıkları psikolojik şiddet ile ebeveyn tutumları arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur. KPEE ile ETÖ alt boyutlarının eğitim durumuna ve çocuk sayısına göre anlamlı biçimde farklılık gösterdiği saptanmıştır (p<0,05).

Research paper thumbnail of Kadina Yonelik Psikolojik Siddet Ebeveyn Tutumlari20200601 126586 102e0xf

Turk J Child Adolesc Ment Health, 2020

Amaç: Bu çalışmada kadına yönelik psikolojik şiddet ile ebeveyn tutumları arasındaki ilişkinin in... more Amaç: Bu çalışmada kadına yönelik psikolojik şiddet ile ebeveyn tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırma genel tarama modelleri içinde ilişkisel tarama modeli türünde kesitsel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu 2-6 yaş arasında çocuğu olan eş/partnerleri ile Gümüşhane ili Merkez ilçesinde yaşayan, araştırmaya katılmaya gönüllü 22-45 yaş arası 159 kadın oluşturmaktadır. Katılımcıların özellikleri sosyo-demografik bilgi formu ile belirlenmiştir. Ebeveyn tutumları ebeveyn tutum ölçeği (ETÖ), eş/partnerlerinden algıladıkları psikolojik şiddet kadına psikolojik eziyet envanteri (KPEE) kısa formu ile ölçülmüştür. Verilerin analizinde SPSS 21.0 paket programı kullanılmıştır. ETÖ ile KPEE arasındaki ilişkinin belirlenmesinde Spearman korelasyon analizi, sosyo-demografik özelliklere göre ölçeklerin alt boyutlarının farklılık gösterip göstermediğini belirleyebilmek için fark testleri uygulanmıştır. Bulgular: KPEE alt boyutu duygusal sözel şiddet ile ETÖ alt boyutlarından izin verici tutum (r=-0,360 p<0,01), aşırı koruyucu tutum (r=-0,467 p<0,01) ve demokratik tutum (r=-0,580 p<0,01) arasında negatif orta düzeyde, otoriter ebeveyn tutumu (r=0,753 p<0,01) arasında ise pozitif yüksek düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. KPEE alt boyutu sorumluluk ile ETÖ alt boyutlarından izin verici tutum (r=-0,527 p<0,01), demokratik tutum (r=-0,609 p<0,01) arasında negatif orta düzeyde, otoriter ebeveyn tutumu arasında (r=0,565 p<0,01) pozitif orta düzeyde anlamlı ilişki saptanmıştır. KPEE alt boyutu kısıtlama/suçlama tehdit ile koruyucu tutum (r=-0,594 p<0,01), demokratik tutum (r=-0,408 p<0,01) arasında orta düzeyde negatif, otoriter ebeveyn tutumu (r=0,294 p<0,01) arasında pozitif düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. Sonuç: Kadınların algıladıkları psikolojik şiddet ile ebeveyn tutumları arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur. KPEE ile ETÖ alt boyutlarının eğitim durumuna ve çocuk sayısına göre anlamlı biçimde farklılık gösterdiği saptanmıştır (p<0,05). Anahtar Kelimeler: Kadına yönelik psikolojik şiddet, ebeveyn tutumu, anne-çocuk ilişkisi Objectives: In this study, it was aimed to investigate the relationship between psychological violence against women and parental attitudes. Materials and Methods: The research is a cross-sectional study in relational screening model type among general screening models. The study group of the research consists of 159 women between the ages of 22-45 who are volunteers to participate in the study and living in the central district of Gümüşhane province with their spouse/partners and who have children between the ages of 2-6 years. The characteristics of the participants were determined by the Socio-demographic information form. Parental attitudes were measured with the Parental Attitude scale (PAS), the psychological violence perceived by their spouse/partners with the short form of psychological torment inventory (PMWI). SPSS 21.0 package program was used in the analysis of the data. Spearman correlation analysis was used to determine the relationship between PAS and PMWI, and difference tests were used to determine whether the sub-dimensions of the scales differed according to socio-demographic characteristics. Results: PMWI sub-dimension, emotional verbal violence, and permissive attitude (r=-0.360 p<0.01), overprotective attitude (r=-0.467 p<0.01) and democratic attitude (r=-0.580 p<0.01) negative, moderate, authoritarian parent attitude (r=0.753 p<0.01) positive correlation was found. Of the PMWI sub-dimensions, responsibility had negatively moderate relationship with authoritative attitude (r=-0.527 p<0.01) and democratic attitude (r=-0.609 p<0.01), and a positive moderately significant relationship with authoritarian parental attitude (r=0.565 p<0.01) was detected. PMWI sub-dimension/blame threat had a moderate negative relationship with protective attitude (r=-0.594 p<0.01) and democratic attitude (r=-0.408 p<0.01), and a positive low level significant relationship with authoritarian parental attitude (r=0.294 p<0.01). Conclusion: A statistically significant relationship was found between psychological violence perceived by women and parental attitudes. PMWI and PAS subscales were found to differ significantly according to the level of education and number of children (p<0.05).