Bülent Şener - Academia.edu (original) (raw)

Papers by Bülent Şener

Research paper thumbnail of KADINA YÖNELİK ŞİDDET OLGUSUNUN SOSYO-POLİTİK, SOSYO-EKONOMİK VE KÜLTÜREL-İDEOLOJİK KÖKLERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME: "TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ" VE "NAMUS" OLGULARI

DergiPark (Istanbul University), Sep 18, 2022

Kadına yönelik şiddet tüm dünyada yaygın olarak gözlenen oldukça eski ve önemli bir küresel sorun... more Kadına yönelik şiddet tüm dünyada yaygın olarak gözlenen oldukça eski ve önemli bir küresel sorundur. Özü itibariyle, insan topluluklarının yerleşik hayata geçişiyle birlikte, erkek egemenliğinin hâkim olduğu ataerkil toplumsal düzenle örtüşen toplumsal cinsiyet rolleri, ilişkileri ve örüntüleri çerçevesinde ortaya çıkan bu şiddet, kadının varlığının, bedeninin ve cinselliğinin denetlenmesinde ve sömürülmesinde kullanılan bir araç olagelmiştir. Bu gerçeklikten hareketle, bu çalışmanın temel savı, ataerkil toplumsal düzenlerde, kadına yönelik şiddetin üstü açık ya da örtük bir şekilde olağanlaşmasını, meşrulaşmasını ve yaygınlaşmasını sağlayan iki temel dinamiğin olduğudur. Bunlardan birincisi, kadına yönelik şiddettin sosyo-politik ve sosyo-ekonomik köklerini oluşturan "toplumsal cinsiyet eşitsizliği" olgusudur. İkincisi ise, kadına yönelik şiddettin kültürel-ideolojik köklerini oluşturan "namus" olgusudur. Bu çerçevede, birbirini bütünleyen bir şekilde, kadına yönelik şiddetin sosyal, politik, ekonomik, kültürel ve ideolojik köklerini oluşturduğu düşünülen "toplumsal cinsiyet eşitsizliği" ve "namus" olgularının bu süreçteki rolleri çalışmada genel hatlarıyla irdelenmeye çalışılmıştır. "Toplumsal cinsiyet eşitsizliği"ne ve kadına yönelik şiddete ilişkin dünya ve Türkiye ölçeğindeki verilerden de hareketle, "toplumsal cinsiyet eşitsizliği"nin yüksek ve "namus (şeref) kültürü"nün baskın olduğu ülkelerde kadına yönelik şiddetin de yaygın olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Research paper thumbnail of Securitisation of International Migration in the Context of Economic and Societal Security: The Case of the “Front National” Party of France

Sosyoekonomi

The phenomenon of international migration, which was encouraged by many European countries in the... more The phenomenon of international migration, which was encouraged by many European countries in the past to meet their workforce needs, as of the end of the 1990s, has been increasingly considered as an international security problem posing a threat to the national, societal and economic security of both the international system and developed and developing countries, and has become a subject securitized by far-right parties. Especially after the September 11, 2001 terrorist attack, the immigration and anti-immigrant sentiments and actions were concentrated in the Western world in general, and Europe in particular, reaching a pinnacle during the Arab Spring. Far-right parties have risen in response to migration and anti-immigration discourses, securitizing international migration by claiming that immigrants disrupt European society’s homogeneity, and increase integration problems, unemployment, and crime rates. In this study, in which the securitization of international migration on a...

Research paper thumbnail of The Relationship Between Foreign Policy and Domestic Rules of Law in Turkey: A General Evaluation Within the Framework of the 1982 Constitution of the Republic of Turkey

DOAJ: Directory of Open Access Journals - DOAJ, Aug 1, 2019

Research paper thumbnail of Turkey’s coercive diplomacy practice in the cyprus crisis of 1967 with its political, military and legal dimensions 1967 kıbrıs krizi’nde siyasi, askerî ve hukuki boyutlarıyla türkiye’nin zorlayıcı diplomasi uygulaması

Research paper thumbnail of Ağrı isyanı (1926-1930) ve Türkiye-İran krizi (1930):Türk dış politikası tarihinde bir zorlayıcı diplomasi uygulaması

Research paper thumbnail of Boğazlar: Türk Dış Politikasında Jeopolitik Bir İstikrar ve Güvenlik Unsuru

Research paper thumbnail of 1963-1964 Kıbrıs krizi: Türk dış politikası tarihinde askerî, siyasal ve hukuksal boyutlarıyla bir zorlayıcı diplomasi uygulaması

Türk Dünyası Araştırmaları, 2013

Research paper thumbnail of Türkiye - Sırbistan ve Karadağ İlişkileri

Research paper thumbnail of Asker Neden Darbe Yapar?: Kurumsallaşmasini Tamamlayamamiş Demokrasi̇lerde Si̇vi̇l–Asker İli̇şki̇leri̇ Üzeri̇ne Genel Bi̇r Değerlendi̇rme

Research paper thumbnail of Türkiye-Ermenistan İlişkileri

Research paper thumbnail of Uluslararasi İli̇şki̇lerde Hegemonya Olgusu Ve Abd Hegemonyasinin Si̇yasal Ve Kültü

The Journal of Academic Social Science Studies, 2014

Özet "Eleştirel Kuram"da kullanılan ve Robert Cox'un Antonio Gramsci'den alarak Uluslararası İliş... more Özet "Eleştirel Kuram"da kullanılan ve Robert Cox'un Antonio Gramsci'den alarak Uluslararası İlişkiler disiplinine uyarladığı hegemonya kavramı, uluslararası sistemde devletlerin zorlama sonucu değil, bir devletin etrafında onun etkisini kabul ederek kendi rızalarıyla oluşturdukları ilişki sistemini anlatmak için kullanılmaktadır. Uluslararası ilişkiler tarihine bakıldığında, bazı devletler ya da devlet toplulukları belli süreçler sonucunda güç ve kapasitelerini devletlerarası ilişkilerin işleyiş tarzını belirleyebilecek ölçüde geliştirebilmişlerdir. Bu devletler sistem içindeki diğer aktörlerin kendilerine karşı oluşturabilecekleri potansiyel koalisyonların toplamda yaratabileceğine yakın bir güce ve kapasiteye sahip olarak, hegemon konumlarını kendilerinin yerini alacak olan yeni bir büyük gücün yükselişine dek sürdürmüşlerdir. II. Dünya Savaşı'ndan sonra İngiltere'nin hegemonyasının sona ermesiyle birlikte onun halefi olarak uluslararası sistemin hegemon gücü haline gelen ABD, uluslararası sistemin kuralları ve normlarını kendi motivasyon ve isteklerine göre değiştirme gücüne ve yeteneğine sahip olma konumunu elde etmiştir. Bu bağlamda, ABD'nin günümüz uluslararası sistemindeki hegemonyasının kaynakları arasında sahip olduğu siyasal ve kültürel unsurlar temel önem arz etmektedir. Bu çalışmada, uluslararası ilişkilerde hegemonya olgusu ele alınarak, siyasal ve kültürel bağlamda ABD hegemonyasına kaynaklı eden "Açık/Kaçınılmaz Yazgı" (Manifest Destiny), diğer bir isimlendirmeyle "Amerikan İstisnacılığı" (American Exceptionalism) ele alınıp değerlendirilecektir.

Research paper thumbnail of KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE ULUS-DEVLET ve EGEMENLİK OLGULARI

Journal Of History School, 2014

Özet Küreselleşme olgusu ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda özellikle son çeyrek yüzyılda etki... more Özet Küreselleşme olgusu ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda özellikle son çeyrek yüzyılda etkisini hızla artıran önemli bir gelişme olmuştur. Küreselleşme, ekonomiden siyasete, kültürden sanata, hukuktan felsefeye ve çevreye kadar toplumsal yaşamın hemen hemen her alanını etkilemektedir. Bu etkileme süreci, birçok yapı, kurum ve kavramı da değiştirip dönüştürmektedir. Bu süreçte hiç şüphesiz en dikkate değer değişimi ve dönüşümü yaşayan unsurlardan başında da ulus-devlet ve egemenlik olguları gelmektedir. Küreselleşme sürecinde ulus-devlet ve egemenlik olgularının geçirmekte olduğu dönüşüm, günümüz dünyasında uluslararası alanda yaşanan siyasi, ekonomik ve kültürel değişimleri anlamak ve analiz edebilmek açısından son derece önemlidir. Bu bağlamda, iletişim teknolojilerinin gelişmesi, neoklasik düşüncenin dünyada hızla yayılması ile küçük devlet olgusu yükselmiş ve bu anlamda devletin egemenlik alanı bir taraftan kısıtlanırken diğer yandan büyük ölçüde dönüşüme uğramıştır. Keza, küreselleşme sürecinde ortaya çıkan pek çok gelişme sonucu egemenlik açısından da artık farklı bir noktaya gelinmiştir. Bu süreçte yaşanan pek çok gelişme ulus-devletlerin egemenliklerinin aşınımına neden olmuştur. Bu çalışmada küreselleşme, egemenlik ve ulus-devlet olguları ele alınarak, küreselleşme sürecinde ulus-devlet ve egemenlik olgularının ne şekilde değişime ve dönüşüme uğradığı değerlendirilmektedir.

Research paper thumbnail of Sevr Fobisi/Sendromu: Türkiyenin Güvenlik Endişesini Anlamak Üzerine Düşünceler

Journal of Turkish Studies, 2014

Research paper thumbnail of Türki̇ye'De Diş Poli̇ti̇ka İle İç Hukuk Düzeni̇ Arasindaki̇ İli̇şki̇: T. C. 1982 Anayas

The Journal of Academic Social Science Studies, 2014

Devletler, uluslararası alanda değişik birimlerle ilgili dış politikalarını oluştururken ve uygul... more Devletler, uluslararası alanda değişik birimlerle ilgili dış politikalarını oluştururken ve uygularken, hukuk iki değişik düzeyde devreye girmektedir: Bunlardan birincisi, devletin bağlı olduğu kendi iç hukuk düzenlemeleri iken (ulusal hukuk); ikincisi, uluslararası ve uluslarüstü hukuktur. Günümüzde devletler dış politikalarını yönlendirirken kendi iç hukukları, uluslararası hukuk, ulusüstü hukuk ve ulusötesi hukuk kurallarını hesaba katarak hareket etmek zorundadırlar. Şurası bir gerçektir ki, devletlerin dış politikalarını oluştururken ve uygularken etkilendikleri ilk hukuk düzeni doğal olarak kendi iç hukuklarıdır ve bu nedenle devletler, dış politikalarını oluştururken ve uygularken kendi ulusal hukuk kurallarıyla bağlıdırlar. Bu bağlamda, Türk dış politikasının oluşturulması ve uygulanması sürecinde de yukarıda genel olarak dikkat çekilen durum ve yapılar geçerlidir. Bu çalışmada, Türk dış politikasının oluşturulması ve uygulanması süreçlerinde karar alıcılar ve uygulayıcıların T. C. 1982 Anayasası çerçevesinde uymaları gereken anayasal sınırlılıkların neler olduğu incelenmiştir. Bununla yanında, çalışmada, Türk dış politikasının oluşturulması ve uygulanması sürecinde, anayasal yetki ve sorumluluklar bakımından özellikle TBMM rolüne dikkat çekilerek, bu çerçevede yasama ve yürütme erkleri arasında zaman zaman yaşanan anayasal tartışmalara ve aykırılıklara da örneklerle yer verilmiştir.

Research paper thumbnail of Atatürk'Ün Diş Poli̇ti̇ka Anlayişinda Gerçekçi̇li̇k Ve Pragmati̇zm Olgulari Mi̇llî Mücadele Dönemi̇ Türki̇ye-Sovyetler Bi̇rli̇ği̇ …

ASKERÎ TARİH ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

... Uluslararası ilişkilerde, “tarihî dostluk” ve “tarihî düşmanlık” yerine değişen şartlar ve ka... more ... Uluslararası ilişkilerde, “tarihî dostluk” ve “tarihî düşmanlık” yerine değişen şartlar ve karşılıklı yarar ilişkilerini esas alan bu dış politika anlayışı ile Türkiye, Lozan Barış Antlaşması sonucunda Birinci Dünya Savaşı sonrası statükoyu değiştiren ilk ülke olarak tarihe geçmiştir. ...

Research paper thumbnail of Türkiye-Suriye İlişkileri

Research paper thumbnail of Türkiye-Ermenistan İlişkileri

Research paper thumbnail of Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasında Çok Yönlü Bir İnce Diplomasi Uygulaması: Siyasal, Hukuksal ve Askerî Boyutlarıyla Hatay’ın Türkiye’ye Katılma Süreci (1921-1939)

Misak-i Milli sinirlari icerisinde yer alan Iskenderun Sancagi (Hatay), gerek Milli Mucadele don... more Misak-i Milli sinirlari icerisinde yer alan Iskenderun Sancagi (Hatay), gerek Milli Mucadele doneminde gerekse Lozan Baris Antlasmasi sirasinda ve sonrasinda Turk dis politikasinin hassasiyet noktalarindan birini olusturmustur. Icerisinden gecilen donemin sartlarinin zorlamasi sonucunda Ankara Itilafnamesi (1921) ve Lozan Baris Antlasmasi’yla (1923) Misak-i Milli sinirlari disinda kalan Hatay, 1930’lu yillarin ikinci yarisiyla birlikte Turkiye’nin dis politikasinda birincil oncelige haiz bir mesele haline gelmistir. Bu cercevede, Hatay’in Turkiye’ye dahil edilmesi surecinde uluslararasi ortamda uygulamaya konan dis politikanin temelinde yer alan caydirici diplomasi stratejisi, buyuk olcude Mustafa Kemal Ataturk’un kisisel hassasiyeti ve uluslararasi konjonkturu iyi tahlil edip; konuyla ilgili olarak ortaya koydugu gercekci, pragmatist ve mesruiyete dikkat eden tutum ve davranislar cercevesinde sekillenerek, uluslararasi hukuk ve diplomasi yoluyla Turk dis politikasi tarih...

Research paper thumbnail of Güç Geçişleri Teorisi Ve Uzun Döngüler Teorisi Çerçevesinde Uluslararası İlişkilerde Hegemonya Ve Büyük Güçler: 21. Yüzyıl İçin Bir Projeksiyon Denemesi

Research paper thumbnail of “Kanal İstanbul” Projesi̇ni̇n Montrö Boğazlar Reji̇mi̇ne Olasi Etki̇leri̇:Karadeni̇z’De Jeopoli̇ti̇k Bi̇r Çilginlik (MI?)

Research paper thumbnail of KADINA YÖNELİK ŞİDDET OLGUSUNUN SOSYO-POLİTİK, SOSYO-EKONOMİK VE KÜLTÜREL-İDEOLOJİK KÖKLERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME: "TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ" VE "NAMUS" OLGULARI

DergiPark (Istanbul University), Sep 18, 2022

Kadına yönelik şiddet tüm dünyada yaygın olarak gözlenen oldukça eski ve önemli bir küresel sorun... more Kadına yönelik şiddet tüm dünyada yaygın olarak gözlenen oldukça eski ve önemli bir küresel sorundur. Özü itibariyle, insan topluluklarının yerleşik hayata geçişiyle birlikte, erkek egemenliğinin hâkim olduğu ataerkil toplumsal düzenle örtüşen toplumsal cinsiyet rolleri, ilişkileri ve örüntüleri çerçevesinde ortaya çıkan bu şiddet, kadının varlığının, bedeninin ve cinselliğinin denetlenmesinde ve sömürülmesinde kullanılan bir araç olagelmiştir. Bu gerçeklikten hareketle, bu çalışmanın temel savı, ataerkil toplumsal düzenlerde, kadına yönelik şiddetin üstü açık ya da örtük bir şekilde olağanlaşmasını, meşrulaşmasını ve yaygınlaşmasını sağlayan iki temel dinamiğin olduğudur. Bunlardan birincisi, kadına yönelik şiddettin sosyo-politik ve sosyo-ekonomik köklerini oluşturan "toplumsal cinsiyet eşitsizliği" olgusudur. İkincisi ise, kadına yönelik şiddettin kültürel-ideolojik köklerini oluşturan "namus" olgusudur. Bu çerçevede, birbirini bütünleyen bir şekilde, kadına yönelik şiddetin sosyal, politik, ekonomik, kültürel ve ideolojik köklerini oluşturduğu düşünülen "toplumsal cinsiyet eşitsizliği" ve "namus" olgularının bu süreçteki rolleri çalışmada genel hatlarıyla irdelenmeye çalışılmıştır. "Toplumsal cinsiyet eşitsizliği"ne ve kadına yönelik şiddete ilişkin dünya ve Türkiye ölçeğindeki verilerden de hareketle, "toplumsal cinsiyet eşitsizliği"nin yüksek ve "namus (şeref) kültürü"nün baskın olduğu ülkelerde kadına yönelik şiddetin de yaygın olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Research paper thumbnail of Securitisation of International Migration in the Context of Economic and Societal Security: The Case of the “Front National” Party of France

Sosyoekonomi

The phenomenon of international migration, which was encouraged by many European countries in the... more The phenomenon of international migration, which was encouraged by many European countries in the past to meet their workforce needs, as of the end of the 1990s, has been increasingly considered as an international security problem posing a threat to the national, societal and economic security of both the international system and developed and developing countries, and has become a subject securitized by far-right parties. Especially after the September 11, 2001 terrorist attack, the immigration and anti-immigrant sentiments and actions were concentrated in the Western world in general, and Europe in particular, reaching a pinnacle during the Arab Spring. Far-right parties have risen in response to migration and anti-immigration discourses, securitizing international migration by claiming that immigrants disrupt European society’s homogeneity, and increase integration problems, unemployment, and crime rates. In this study, in which the securitization of international migration on a...

Research paper thumbnail of The Relationship Between Foreign Policy and Domestic Rules of Law in Turkey: A General Evaluation Within the Framework of the 1982 Constitution of the Republic of Turkey

DOAJ: Directory of Open Access Journals - DOAJ, Aug 1, 2019

Research paper thumbnail of Turkey’s coercive diplomacy practice in the cyprus crisis of 1967 with its political, military and legal dimensions 1967 kıbrıs krizi’nde siyasi, askerî ve hukuki boyutlarıyla türkiye’nin zorlayıcı diplomasi uygulaması

Research paper thumbnail of Ağrı isyanı (1926-1930) ve Türkiye-İran krizi (1930):Türk dış politikası tarihinde bir zorlayıcı diplomasi uygulaması

Research paper thumbnail of Boğazlar: Türk Dış Politikasında Jeopolitik Bir İstikrar ve Güvenlik Unsuru

Research paper thumbnail of 1963-1964 Kıbrıs krizi: Türk dış politikası tarihinde askerî, siyasal ve hukuksal boyutlarıyla bir zorlayıcı diplomasi uygulaması

Türk Dünyası Araştırmaları, 2013

Research paper thumbnail of Türkiye - Sırbistan ve Karadağ İlişkileri

Research paper thumbnail of Asker Neden Darbe Yapar?: Kurumsallaşmasini Tamamlayamamiş Demokrasi̇lerde Si̇vi̇l–Asker İli̇şki̇leri̇ Üzeri̇ne Genel Bi̇r Değerlendi̇rme

Research paper thumbnail of Türkiye-Ermenistan İlişkileri

Research paper thumbnail of Uluslararasi İli̇şki̇lerde Hegemonya Olgusu Ve Abd Hegemonyasinin Si̇yasal Ve Kültü

The Journal of Academic Social Science Studies, 2014

Özet "Eleştirel Kuram"da kullanılan ve Robert Cox'un Antonio Gramsci'den alarak Uluslararası İliş... more Özet "Eleştirel Kuram"da kullanılan ve Robert Cox'un Antonio Gramsci'den alarak Uluslararası İlişkiler disiplinine uyarladığı hegemonya kavramı, uluslararası sistemde devletlerin zorlama sonucu değil, bir devletin etrafında onun etkisini kabul ederek kendi rızalarıyla oluşturdukları ilişki sistemini anlatmak için kullanılmaktadır. Uluslararası ilişkiler tarihine bakıldığında, bazı devletler ya da devlet toplulukları belli süreçler sonucunda güç ve kapasitelerini devletlerarası ilişkilerin işleyiş tarzını belirleyebilecek ölçüde geliştirebilmişlerdir. Bu devletler sistem içindeki diğer aktörlerin kendilerine karşı oluşturabilecekleri potansiyel koalisyonların toplamda yaratabileceğine yakın bir güce ve kapasiteye sahip olarak, hegemon konumlarını kendilerinin yerini alacak olan yeni bir büyük gücün yükselişine dek sürdürmüşlerdir. II. Dünya Savaşı'ndan sonra İngiltere'nin hegemonyasının sona ermesiyle birlikte onun halefi olarak uluslararası sistemin hegemon gücü haline gelen ABD, uluslararası sistemin kuralları ve normlarını kendi motivasyon ve isteklerine göre değiştirme gücüne ve yeteneğine sahip olma konumunu elde etmiştir. Bu bağlamda, ABD'nin günümüz uluslararası sistemindeki hegemonyasının kaynakları arasında sahip olduğu siyasal ve kültürel unsurlar temel önem arz etmektedir. Bu çalışmada, uluslararası ilişkilerde hegemonya olgusu ele alınarak, siyasal ve kültürel bağlamda ABD hegemonyasına kaynaklı eden "Açık/Kaçınılmaz Yazgı" (Manifest Destiny), diğer bir isimlendirmeyle "Amerikan İstisnacılığı" (American Exceptionalism) ele alınıp değerlendirilecektir.

Research paper thumbnail of KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE ULUS-DEVLET ve EGEMENLİK OLGULARI

Journal Of History School, 2014

Özet Küreselleşme olgusu ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda özellikle son çeyrek yüzyılda etki... more Özet Küreselleşme olgusu ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda özellikle son çeyrek yüzyılda etkisini hızla artıran önemli bir gelişme olmuştur. Küreselleşme, ekonomiden siyasete, kültürden sanata, hukuktan felsefeye ve çevreye kadar toplumsal yaşamın hemen hemen her alanını etkilemektedir. Bu etkileme süreci, birçok yapı, kurum ve kavramı da değiştirip dönüştürmektedir. Bu süreçte hiç şüphesiz en dikkate değer değişimi ve dönüşümü yaşayan unsurlardan başında da ulus-devlet ve egemenlik olguları gelmektedir. Küreselleşme sürecinde ulus-devlet ve egemenlik olgularının geçirmekte olduğu dönüşüm, günümüz dünyasında uluslararası alanda yaşanan siyasi, ekonomik ve kültürel değişimleri anlamak ve analiz edebilmek açısından son derece önemlidir. Bu bağlamda, iletişim teknolojilerinin gelişmesi, neoklasik düşüncenin dünyada hızla yayılması ile küçük devlet olgusu yükselmiş ve bu anlamda devletin egemenlik alanı bir taraftan kısıtlanırken diğer yandan büyük ölçüde dönüşüme uğramıştır. Keza, küreselleşme sürecinde ortaya çıkan pek çok gelişme sonucu egemenlik açısından da artık farklı bir noktaya gelinmiştir. Bu süreçte yaşanan pek çok gelişme ulus-devletlerin egemenliklerinin aşınımına neden olmuştur. Bu çalışmada küreselleşme, egemenlik ve ulus-devlet olguları ele alınarak, küreselleşme sürecinde ulus-devlet ve egemenlik olgularının ne şekilde değişime ve dönüşüme uğradığı değerlendirilmektedir.

Research paper thumbnail of Sevr Fobisi/Sendromu: Türkiyenin Güvenlik Endişesini Anlamak Üzerine Düşünceler

Journal of Turkish Studies, 2014

Research paper thumbnail of Türki̇ye'De Diş Poli̇ti̇ka İle İç Hukuk Düzeni̇ Arasindaki̇ İli̇şki̇: T. C. 1982 Anayas

The Journal of Academic Social Science Studies, 2014

Devletler, uluslararası alanda değişik birimlerle ilgili dış politikalarını oluştururken ve uygul... more Devletler, uluslararası alanda değişik birimlerle ilgili dış politikalarını oluştururken ve uygularken, hukuk iki değişik düzeyde devreye girmektedir: Bunlardan birincisi, devletin bağlı olduğu kendi iç hukuk düzenlemeleri iken (ulusal hukuk); ikincisi, uluslararası ve uluslarüstü hukuktur. Günümüzde devletler dış politikalarını yönlendirirken kendi iç hukukları, uluslararası hukuk, ulusüstü hukuk ve ulusötesi hukuk kurallarını hesaba katarak hareket etmek zorundadırlar. Şurası bir gerçektir ki, devletlerin dış politikalarını oluştururken ve uygularken etkilendikleri ilk hukuk düzeni doğal olarak kendi iç hukuklarıdır ve bu nedenle devletler, dış politikalarını oluştururken ve uygularken kendi ulusal hukuk kurallarıyla bağlıdırlar. Bu bağlamda, Türk dış politikasının oluşturulması ve uygulanması sürecinde de yukarıda genel olarak dikkat çekilen durum ve yapılar geçerlidir. Bu çalışmada, Türk dış politikasının oluşturulması ve uygulanması süreçlerinde karar alıcılar ve uygulayıcıların T. C. 1982 Anayasası çerçevesinde uymaları gereken anayasal sınırlılıkların neler olduğu incelenmiştir. Bununla yanında, çalışmada, Türk dış politikasının oluşturulması ve uygulanması sürecinde, anayasal yetki ve sorumluluklar bakımından özellikle TBMM rolüne dikkat çekilerek, bu çerçevede yasama ve yürütme erkleri arasında zaman zaman yaşanan anayasal tartışmalara ve aykırılıklara da örneklerle yer verilmiştir.

Research paper thumbnail of Atatürk'Ün Diş Poli̇ti̇ka Anlayişinda Gerçekçi̇li̇k Ve Pragmati̇zm Olgulari Mi̇llî Mücadele Dönemi̇ Türki̇ye-Sovyetler Bi̇rli̇ği̇ …

ASKERÎ TARİH ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

... Uluslararası ilişkilerde, “tarihî dostluk” ve “tarihî düşmanlık” yerine değişen şartlar ve ka... more ... Uluslararası ilişkilerde, “tarihî dostluk” ve “tarihî düşmanlık” yerine değişen şartlar ve karşılıklı yarar ilişkilerini esas alan bu dış politika anlayışı ile Türkiye, Lozan Barış Antlaşması sonucunda Birinci Dünya Savaşı sonrası statükoyu değiştiren ilk ülke olarak tarihe geçmiştir. ...

Research paper thumbnail of Türkiye-Suriye İlişkileri

Research paper thumbnail of Türkiye-Ermenistan İlişkileri

Research paper thumbnail of Atatürk Dönemi Türk Dış Politikasında Çok Yönlü Bir İnce Diplomasi Uygulaması: Siyasal, Hukuksal ve Askerî Boyutlarıyla Hatay’ın Türkiye’ye Katılma Süreci (1921-1939)

Misak-i Milli sinirlari icerisinde yer alan Iskenderun Sancagi (Hatay), gerek Milli Mucadele don... more Misak-i Milli sinirlari icerisinde yer alan Iskenderun Sancagi (Hatay), gerek Milli Mucadele doneminde gerekse Lozan Baris Antlasmasi sirasinda ve sonrasinda Turk dis politikasinin hassasiyet noktalarindan birini olusturmustur. Icerisinden gecilen donemin sartlarinin zorlamasi sonucunda Ankara Itilafnamesi (1921) ve Lozan Baris Antlasmasi’yla (1923) Misak-i Milli sinirlari disinda kalan Hatay, 1930’lu yillarin ikinci yarisiyla birlikte Turkiye’nin dis politikasinda birincil oncelige haiz bir mesele haline gelmistir. Bu cercevede, Hatay’in Turkiye’ye dahil edilmesi surecinde uluslararasi ortamda uygulamaya konan dis politikanin temelinde yer alan caydirici diplomasi stratejisi, buyuk olcude Mustafa Kemal Ataturk’un kisisel hassasiyeti ve uluslararasi konjonkturu iyi tahlil edip; konuyla ilgili olarak ortaya koydugu gercekci, pragmatist ve mesruiyete dikkat eden tutum ve davranislar cercevesinde sekillenerek, uluslararasi hukuk ve diplomasi yoluyla Turk dis politikasi tarih...

Research paper thumbnail of Güç Geçişleri Teorisi Ve Uzun Döngüler Teorisi Çerçevesinde Uluslararası İlişkilerde Hegemonya Ve Büyük Güçler: 21. Yüzyıl İçin Bir Projeksiyon Denemesi

Research paper thumbnail of “Kanal İstanbul” Projesi̇ni̇n Montrö Boğazlar Reji̇mi̇ne Olasi Etki̇leri̇:Karadeni̇z’De Jeopoli̇ti̇k Bi̇r Çilginlik (MI?)