Bayram Altuntaş - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Bayram Altuntaş
Tavşanlarda preoperatif kemoterapi ve beta glukanın bronş anastomozuna etkisi (Deneysel çalışma)A... more Tavşanlarda preoperatif kemoterapi ve beta glukanın bronş anastomozuna etkisi (Deneysel çalışma)Amaç: Onkolojik torasik cerrahide, hastaya preoperatif dönemde verilen neoadjuvan kemoterapi bronş anastomoz hattı veya güdüğünde yara iyileşmesini bozabilir. Yara iyileşmesinde rol alan periferik kan elemanlarının fonksiyonlarının bozulması kötü yara iyileşme sebeplerinden biridir. Beta glukan, kanser kemoterapisinde kemoterapiyle kombine edilerek kullanılabilen, ayrıca immün sistemle ilgili bir çok çalışmaya konu olmuş olan immünstümülan bir ajandır. İmmünstimülan etkisi nedeniyle yara iyileşmesini olumlu yönde etkilemektedir. Bizim amacımız preoperatif verilen kemoterapinin bronşiyal yara iyileşmesini bozduğunu ve bu etkinin beta glukan ile azaltılacağını görmektir.Gereç ve yöntem: Çalışmada 45 adet Yeni Zelanda türü albino erkek tavşan kullanıldı. Tavşanlar üç gruba ayrıldı her bir grup eşit sayıda tavşandan oluşuyordu (N=15). Birinci grup kontrol, ikinci grup kemoterapi ve üçüncü gru...
WOS:000348962500034Kist hidatik, sestodların neden olduğu infeksiyöz bir hastalıktır. En sık tutu... more WOS:000348962500034Kist hidatik, sestodların neden olduğu infeksiyöz bir hastalıktır. En sık tutulan organlar karaciğer ve akciğerdir (sırasıyla %70 ve %25). Diğer organlar %10dan daha az etkilenir. Dalak, böbrekler, safra yolları, mezenter, kalp, beyin, vertebral kolon, yumurtalıklar, pankreas, safra kesesi, troid bezi, meme ve kas-iskelet sistemi veya yumuşak doku daha az tutulur. Bu yazıda, histopatolojik olarak ispatlanan, sağ torasik outlet bölgesinde kist hidatiği olan 49 yaşında bir kadın hasta sunuldu. Bilgilerimize göre, torasik outlette çevre dokulara yayılmayan bir kist hidatik daha önce sunulmamıştır.Hydatid cyst is an infectious disease caused by cestodes. The organs most frequently involved are the liver and lung (70% and 25%, respectively). The other organs are affected by less than 10%. The spleen, kidneys, bile ducts, mesentery, heart, brain, vertebral column, ovaries, pancreas, gallbladder, thyroid gland, breast and muscloskeletal system or soft tissue are less fre...
WOS: 000376565500040Parabronşiyal ya da midözefagiyal divertiküller, özefagusun orta kesiminin pe... more WOS: 000376565500040Parabronşiyal ya da midözefagiyal divertiküller, özefagusun orta kesiminin periözefagiyal alana doğru kese şeklinde büyümesi sonucu ortaya çıkar. Bu büyüme genellikle mediastinel inflamasyona sekonder olarak oluşur. Biz, midözefagiyal divertikülü olan yirmibir yaşında erkek hastayı sunuyoruz. Literatür bilgileri eşliğinde bu özefagiyal patolojiyi tartışmayı amaçladık.Parabronchial or midesophageal diverticulum is a saclike bulging of the midesophageal wall into the periesophageal space. This bulging usually occur secondary to mediastinal inflammation. We report a case of a midesophageal diverticulum in a 21-year-old man. We discuss midesophageal diverticulum and review the literature findings
Background: This study aims to investigate the effects of an immunostimulant, beta glucan, on the... more Background: This study aims to investigate the effects of an immunostimulant, beta glucan, on the bronchial anastomosis in rabbits that received chemotherapy in preoperative period. Methods: Forty-five New Zealand male rabbits were used in this study. The rabbits were divided into three groups as group 1 (control), group 2 (chemotherapy), and group 3 (chemotherapy beta glucan) with 15 rabbits in each group. The left main bronchus was incised completely and then end- to-end anastomosis was performed in all groups. Cisplatin was administered on the preoperative first day and etoposide was administered on the preoperative first, second, and third days in group 2. In group 3, in addition to the same chemotherapy protocol, 10 mg/kg/day beta glucan was administered via enteral route starting from seven days before operation until one day before sacrifications. The rabbits were sacrificed at postoperative third, fifth, and seventh days by groups of five. The bronchial anastomosis lines wer...
The Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery, 2016
Bu çalışmada cerrahi ile tedavi edilen primer mediastinal kist hidatikli, nispeten geniş bir hast... more Bu çalışmada cerrahi ile tedavi edilen primer mediastinal kist hidatikli, nispeten geniş bir hasta grubunun sonuçları değerlendirildi. Ça lış ma pla nı: Ocak 1985-Ocak 2015 tarihleri arasında tanısı konulan ve kliniğimizde cerrahi olarak tedavi edilen primer mediastinal kist hidatikli 24 hasta (14 erkek, 10 kadın; ort. yaş 32 yıl; dağılım 11-73 yıl) retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların dokuzuna sağ torakotomi, yedisine sol torakotomi, beşine video yardımlı torakoskopik cerrahi, üçüne ise median sternotomi uygulandı. En sık uygulanan işlem total kistektomi idi (n=19, %79.2). Vital yapılara ciddi adezyon nedeni ile beş hastada kistotomi ve parsiyel kistektomi gerekti (%20.8). Bul gu lar: Ameliyat sonrası dönemde bir hastada plevral efüzyon gelişti. Medyan hastanede kalış süresi 6.5 gün idi (dağılım, 1-13 gün). Kistlerin cerrahi tedavi sonuçları tatmin edici idi. Ameliyat sonrasında hastalara günde iki kez bölünmüş dozlarda 10 mg/kg/gün oral albendazol verildi. Ameliyat sonrası morbidite, mortalite ve nüks gözlenmedi. So nuç:Primer mediastinal kist hidatikler nadir görülmesine rağmen özellikle endemik bölgelerde mediastinal kistlerin ayırıcı tanısında akılda tutulmalıdır. Son zamanlarda mediastinal kist hidatiklerin torakoskopik tedavisi etkili ve güvenli bir şekilde uygulanabilmektedir.
The Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery, 2017
Bu çalışmada kliniğimizde yenidoğan (yaşamın ilk 28 günü) ve bebeklerde (bir yaşına kadar olan dö... more Bu çalışmada kliniğimizde yenidoğan (yaşamın ilk 28 günü) ve bebeklerde (bir yaşına kadar olan dönem) uygulanan majör göğüs cerrahisi girişimlerinin sonuçları değerlendirildi. Ça lış ma pla nı: Kliniğimizde Ocak 2000-Aralık 2014 tarihleri arasında göğüs cerrahisi girişimleri uygulanan ardışık 27 yenidoğan ve bebek (14 erkek, 13 kız) retrospektif olarak incelendi. Hastaların 10'u (%37) yeni doğan (ort. yaş 98.4±103.1 gün; dağılım 2-340 gün) idi. Hastaların yaşı, cinsiyeti, tanısı, cerrahi işlemi, ameliyat sonrası yatış süresi, komplikasyonları ve mortalite oranları gözden geçirildi. Neonatal pnömotoraks nedeni ile tüp torakostomi uygulanan veya herhangi bir nedenden dolayı bronkoskopi uygulanan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Bul gu lar: Cerrahi endikasyon 10 hastada (%37) doğuştan kistik pulmoner malformasyon (altı lober amfizem, dört kistik adenomatoid malformasyon), dört hastada (%14.8) mediastinal kist (üç gastroenterik kist, bir kistik teratom), dört hastada (%14.8) doğuştan diyafragma hernisi (üç Morgagni hernisi, bir Bochdalek hernisi), üç hastada (%11.2) diyafragma evantrasyonu, iki hastada (%7.4) mediastinal kavernöz hemanjiom ve birer hastada (%3.7) Jeune sendromu, kleft sternum, doğuştan şilotoraks ve göğüs duvarı tümörü (lipoblastom) idi. Ameliyat sonrası iki hastada (%7.4) atelektazi gözlendi. Jeune sendromlu bir hastada (%3.7) hastane mortalitesi gözlendi. Ortalama ameliyat sonrası yatış süresi 6.9 gün (dağılım 1-30 gün) idi. So nuç: Yenidoğan ve bebeklerde göğüs cerrahisi için endikasyonlar nadir olmasına rağmen, hastaların çoğunda bu girişim hayat kurtarıcı olup başarılı bir şekilde uygulanabilmektedir.
Uzamış entübasyon sonrası görülen trakeal stenoz, halen önemli bir klinik sorun oluşturmaktadır. ... more Uzamış entübasyon sonrası görülen trakeal stenoz, halen önemli bir klinik sorun oluşturmaktadır. Etyolojisinin daha iyi anlaşılması, entübasyon tüpü ve trakeostomi kanüllerinin modifiye edilmesiyle beraber insidansı azalmıştır. Kırkaltı yaşında erkek hastada, uzamış entübasyon sonrasında üç boyutlu tomografi ve bronkoskopi ile trakea stenozu saptandı ve bronkoskopik dilatsayon işlemi uygulandı. Dilatasyon sonrası stenozu nüks eden hastaya trakeal sleeve rezeksiyonu uygulandı. Uzamış entübasyona bağlı trakeal stenozlarda tanı ve tedaviyi vurgulamayı amaçladık. Anahtar kelimeler: Entübasyon, trakeal stenoz, trakeostomi Tracheal stenosis related to prolonged intubation is a important clinical problem, currently. Its incidence has decreased with recognition of its etiology and modifications in the endotracheal and tracheostomy tubes. A tracheal stenosis related to prolonged intubation was detected by three dimension computed tomography and bronchoscopy in a 46-year-old man. Although the...
Solitary fibrous tumor is a rare mesenchymal malignancy that may be found in many locations other... more Solitary fibrous tumor is a rare mesenchymal malignancy that may be found in many locations other than the pleura. The major-ity of these tumors have benign features, but some have malignant potential. We report a histologically proven case of a solitary fibrous tumor in a 52-year-old woman that was incidentally detected by chest radiography during a routine health check. Left pos-
Tracheal stenosis related to prolonged intubation is a important clinical problem, currently. Its... more Tracheal stenosis related to prolonged intubation is a important clinical problem, currently. Its incidence has decreased with recognition of its etiology and modifications in the endotracheal and tracheostomy tubes. A tracheal stenosis related to prolonged intubation was detected by three dimension computed tomography and bronchoscopy in a 46-year-old man. Although the bronchoscopic dilatation, stenosis recurred. Therefore the tracheal sleeve resection was performed. We aimed to emphasize the diagnosis and treatment in the tracheal stenosis related to prolonged intubation.
Amaç: Bu çalışmada cerrahi ile tedavi edilen primer mediastinal kist hidatikli, nispeten geniş bi... more Amaç: Bu çalışmada cerrahi ile tedavi edilen primer mediastinal kist hidatikli, nispeten geniş bir hasta grubunun sonuçları değerlendirildi. Çalışma planı: Ocak 1985 Ocak 2015 tarihleri arasında tanısı konulan ve kliniğimizde cerrahi olarak tedavi edilen primer mediastinal kist hidatikli 24 hasta (14 erkek, 10 kadın; ort. yaş 32 yıl; dağılım 11-73 yıl) retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların dokuzuna sağ torakotomi, yedisine sol torakotomi, beşine video yardımlı torakoskopik cerrahi, üçüne ise median sternotomi uygulandı. En sık uygulanan işlem total kistektomi idi (n=19, %79.2). Vital yapılara ciddi adezyon nedeni ile beş hastada kistotomi ve parsiyel kistektomi gerekti (%20.8). Bul gu lar: Ameliyat sonrası dönemde bir hastada plevral efüzyon gelişti. Medyan hastanede kalış süresi 6.5 gün idi (dağılım, 1-13 gün). Kistlerin cerrahi tedavi sonuçları tatmin edici idi. Ameliyat sonrasında hastalara günde iki kez bölünmüş dozlarda 10 mg/kg/gün oral albendazol verildi. Ameli...
Amaç: Bu çalışmada kliniğimizde yenidoğan (yaşamın ilk 28 günü) ve bebeklerde (bir yaşına kadar o... more Amaç: Bu çalışmada kliniğimizde yenidoğan (yaşamın ilk 28 günü) ve bebeklerde (bir yaşına kadar olan dönem) uygulanan majör göğüs cerrahisi girişimlerinin sonuçları değerlendirildi. Çalışma planı: Kliniğimizde Ocak 2000 Aralık 2014 tarihleri arasında göğüs cerrahisi girişimleri uygulanan ardışık 27 yenidoğan ve bebek (14 erkek, 13 kız) retrospektif olarak incelendi. Hastaların 10’u (%37) yeni doğan (ort. yaş 98.4±103.1 gün; dağılım 2-340 gün) idi. Hastaların yaşı, cinsiyeti, tanısı, cerrahi işlemi, ameliyat sonrası yatış süresi, komplikasyonları ve mortalite oranları gözden geçirildi. Neonatal pnömotoraks nedeni ile tüp torakostomi uygulanan veya herhangi bir nedenden dolayı bronkoskopi uygulanan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Bul gu lar: Cerrahi endikasyon 10 hastada (%37) doğuştan kistik pulmoner malformasyon (altı lober amfizem, dört kistik adenomatoid malformasyon), dört hastada (%14.8) mediastinal kist (üç gastroenterik kist, bir kistik teratom), dört hastada (%14.8) d...
Uzamis entubasyon sonrasi gorulen trakeal stenoz, halen onemli bir klinik sorun olusturmaktadir. ... more Uzamis entubasyon sonrasi gorulen trakeal stenoz, halen onemli bir klinik sorun olusturmaktadir. Etyolojisinin daha iyi anlasilmasi, entubasyon tupu ve trakeostomi kanullerinin modifiye edilmesiyle beraber insidansi azalmistir. Kirkalti yasinda erkek hastada, uzamis entubasyon sonrasinda uc boyutlu tomografi ve bronkoskopi ile trakea stenozu saptandi ve bronkoskopik dilatsayon islemi uygulandi. Dilatasyon sonrasi stenozu nuks eden hastaya trakeal sleeve rezeksiyonu uygulandi. Uzamis entubasyona bagli trakeal stenozlarda tani ve tedaviyi vurgulamayi amacladik.
The Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery
Bu çalışmada, trakeal darlıkta mekanik ventilasyon süresi ve rezeke edilen segment uzunluğu arası... more Bu çalışmada, trakeal darlıkta mekanik ventilasyon süresi ve rezeke edilen segment uzunluğu arasındaki ilişki araştırıldı. Ça lış ma pla nı: Kliniğimizde cerrahi tedavi uygulanan trakeal darlıklı 17 hastanın (14 erkek, 3 kadın; ort. yaş 37.8 yıl; dağılım 11-69 yıl) hastane kayıtları retrospektif olarak değerlendirildi. Hastalar yaş, cinsiyet, semptomlar, tedavi yöntemi, darlığın yeri, rezeke edilen segment uzunluğu, mekanik ventilasyon süresi, ekstübasyon veya dekanülasyondan sonraki zaman aralığı, altta yatan hastalık ve cerrahinin komplikasyonlarına göre incelendi. Hastalar iki gruba ayrıldı. Grup 1'deki hastaların (n=10) entübasyon süresi 10 günden daha az, grup 2'deki hastaların (n=7) entübasyon süresi 10 günden daha çok idi. Mekanik ventilasyon süresi ve rezeke edilen trakeal segment uzunluğu arasındaki ilişki istatistiksel olarak araştırıldı. Bul gu lar: Ana semptom şiddetli dispne idi (n=17). Tüm hastalara daralmış trakea segmentinin rezeksiyonu ve uç-uca anastomoz uygulandı. Hastaların hepsinde darlıkların yerleşim yerleri tüp veya kanül kaf bölgeleri idi. Grup 1'de rezeksiyon materyalinin ortalama uzunluğu 2.2 cm idi (dağılım 1.43-3.1 cm) (n=10). Grup 2'de bu uzunluk ortalama 3.5 cm idi (dağılım 2.3-4.7 cm) (n=7). Grup 1 ve 2 arasındaki farklılık istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.05). En sık mekanik ventilasyon nedenleri koroner arter hastalığı (n=5) ve travma idi (n=5). İki hastada yara yeri enfeksiyonu görüldü. So nuç: Trakeal darlık insidansını ve daralmış segment uzunluğunu azaltmada mekanik ventilasyondan erken ayırma temel prensiptir. Anah tar söz cük ler: Endotrakeal entübasyon; mekanik ventilasyon; trakeal darlık; trakeotomi.
The Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery
Bu makalede trakeobronşiyal perforasyonlar ve bunların tedavisi ile ilgili deneyimlerimiz sunuldu... more Bu makalede trakeobronşiyal perforasyonlar ve bunların tedavisi ile ilgili deneyimlerimiz sunuldu. Ça lış ma pla nı: Ocak 1999 ve Mart 2015 tarihleri arasında trakeobronşiyal perforasyonu olan 16 hastanın kayıtları (9 erkek, 7 kadın; ort. yaş 46.6 yıl; dağılım 1-83 yıl) yaş, cinsiyet, semptomlar, radyolojik bulgular, tanı yöntemleri, tedavi seçenekleri, perforasyonun yeri, perfore alanın uzunluğu, entübasyon zorluğu, etyolojik nedenler, klinik seyir ve tedavinin komplikasyonlarına göre retrospektif olarak değerlendirildi. Bul gu lar: En sık radyolojik bulgu subkutan amfizem idi (n=6). Perforasyonların ortalama uzunluğu 2.6 cm (dağılım 0.5-8 cm) idi. Perforasyonların yerleri 12 hastada (%75) trakea, üç hastada (%18.8) sol ana bronş ve bir hastada (%6.2) trakea artı sağ ana bronş idi. On bir hastada (%68.7) tanı bronkoskopi ile desteklendi ve kalan beş hastada (%31.3) inspeksiyon bulguları yeterli idi. Trakeobronşiyal perforasyonların nedenleri 12 hastada (%75) iyatrojenik, iki hastada (%12.5) kendi kendine genişleyebilen metalik özofageal stent, birer hastada (%6.25) ateşli silah yaralanması ve kesici-delici alet yaralanması idi. On iki hastada cerrahi uygulandı ve iki hastada gözlem yeterli oldu. Özofageal stentli hastalara trakeal stent önerildi fakat bunlardan biri önerimizi kabul etmedi ve evinde öldü, diğer hasta ise trakeal stent alınmasını bekler iken hastanede öldü. Ameliyat sonrası dönemde bir hastada özofageal fistül, bir hastada ise sol akciğerde total atelektazi gelişti. Dört hasta kaybedildi fakat bunların hiçbiri bizim cerrahi işlemlerimiz ile ilgili değildi. So nuç: Hava yolu perforasyonlarının temel yönetimi erken tanı ve cerrahi tedavidir. Cerrahi düşük komplikasyon oranıyla uygulanabilir. Anah tar söz cük ler: Özofageal yaralanma; penetran travma; trakeobronşiyal perforasyon.
Chest, 1997
Background: The solitary fibrous tumor of the pleura (SFTP) is a rare primary tumor arising from ... more Background: The solitary fibrous tumor of the pleura (SFTP) is a rare primary tumor arising from mesenchymal cells in the areolar tissue subjacent to the mesothelial-lined pleura. Only about 800 cases have been reported in the medical literature. The tumor appears to be unrelated to malignant pleural mesothelioma, the most common primary tumor of the pleura. Methods: In just over half of these cases, the neoplasm presents as an asymptomatic mass, is often quite large, and is benign in 78% to 88% of patients. The initial evaluation and diagnosis, tumor classification, surgical treatment, results of therapy, and long-term prognosis are reviewed, based on a selective review of the literature from MEDLINE beginning 1980. Results: Complete en bloc surgical resection is the preferred treatment of benign and malignant varieties of the tumor. The pedunculated tumors attached to the visceral pleura can be effectively treated with a wedge resection of lung. Sessile tumors arising on the lung require a larger lung resection. Sessile tumors on the chest wall require wide local excision, often with chest wall resection because of their propensity for local recurrence. Adjuvant therapy remains controversial in SFTP. Conclusions: Benign SFTP has a high cure rate and an 8% local recurrence rate that is usually amenable to curative re-excision. Malignant SFTP, especially the more common sessile type, has a 63% recurrence rate even with complete resection. The majority of patients with recurrent disease die of the tumor within 2 years. Nevertheless, the overall long-term cure rate for all patients is 88% to 92%.
Tavşanlarda preoperatif kemoterapi ve beta glukanın bronş anastomozuna etkisi (Deneysel çalışma)A... more Tavşanlarda preoperatif kemoterapi ve beta glukanın bronş anastomozuna etkisi (Deneysel çalışma)Amaç: Onkolojik torasik cerrahide, hastaya preoperatif dönemde verilen neoadjuvan kemoterapi bronş anastomoz hattı veya güdüğünde yara iyileşmesini bozabilir. Yara iyileşmesinde rol alan periferik kan elemanlarının fonksiyonlarının bozulması kötü yara iyileşme sebeplerinden biridir. Beta glukan, kanser kemoterapisinde kemoterapiyle kombine edilerek kullanılabilen, ayrıca immün sistemle ilgili bir çok çalışmaya konu olmuş olan immünstümülan bir ajandır. İmmünstimülan etkisi nedeniyle yara iyileşmesini olumlu yönde etkilemektedir. Bizim amacımız preoperatif verilen kemoterapinin bronşiyal yara iyileşmesini bozduğunu ve bu etkinin beta glukan ile azaltılacağını görmektir.Gereç ve yöntem: Çalışmada 45 adet Yeni Zelanda türü albino erkek tavşan kullanıldı. Tavşanlar üç gruba ayrıldı her bir grup eşit sayıda tavşandan oluşuyordu (N=15). Birinci grup kontrol, ikinci grup kemoterapi ve üçüncü gru...
WOS:000348962500034Kist hidatik, sestodların neden olduğu infeksiyöz bir hastalıktır. En sık tutu... more WOS:000348962500034Kist hidatik, sestodların neden olduğu infeksiyöz bir hastalıktır. En sık tutulan organlar karaciğer ve akciğerdir (sırasıyla %70 ve %25). Diğer organlar %10dan daha az etkilenir. Dalak, böbrekler, safra yolları, mezenter, kalp, beyin, vertebral kolon, yumurtalıklar, pankreas, safra kesesi, troid bezi, meme ve kas-iskelet sistemi veya yumuşak doku daha az tutulur. Bu yazıda, histopatolojik olarak ispatlanan, sağ torasik outlet bölgesinde kist hidatiği olan 49 yaşında bir kadın hasta sunuldu. Bilgilerimize göre, torasik outlette çevre dokulara yayılmayan bir kist hidatik daha önce sunulmamıştır.Hydatid cyst is an infectious disease caused by cestodes. The organs most frequently involved are the liver and lung (70% and 25%, respectively). The other organs are affected by less than 10%. The spleen, kidneys, bile ducts, mesentery, heart, brain, vertebral column, ovaries, pancreas, gallbladder, thyroid gland, breast and muscloskeletal system or soft tissue are less fre...
WOS: 000376565500040Parabronşiyal ya da midözefagiyal divertiküller, özefagusun orta kesiminin pe... more WOS: 000376565500040Parabronşiyal ya da midözefagiyal divertiküller, özefagusun orta kesiminin periözefagiyal alana doğru kese şeklinde büyümesi sonucu ortaya çıkar. Bu büyüme genellikle mediastinel inflamasyona sekonder olarak oluşur. Biz, midözefagiyal divertikülü olan yirmibir yaşında erkek hastayı sunuyoruz. Literatür bilgileri eşliğinde bu özefagiyal patolojiyi tartışmayı amaçladık.Parabronchial or midesophageal diverticulum is a saclike bulging of the midesophageal wall into the periesophageal space. This bulging usually occur secondary to mediastinal inflammation. We report a case of a midesophageal diverticulum in a 21-year-old man. We discuss midesophageal diverticulum and review the literature findings
Background: This study aims to investigate the effects of an immunostimulant, beta glucan, on the... more Background: This study aims to investigate the effects of an immunostimulant, beta glucan, on the bronchial anastomosis in rabbits that received chemotherapy in preoperative period. Methods: Forty-five New Zealand male rabbits were used in this study. The rabbits were divided into three groups as group 1 (control), group 2 (chemotherapy), and group 3 (chemotherapy beta glucan) with 15 rabbits in each group. The left main bronchus was incised completely and then end- to-end anastomosis was performed in all groups. Cisplatin was administered on the preoperative first day and etoposide was administered on the preoperative first, second, and third days in group 2. In group 3, in addition to the same chemotherapy protocol, 10 mg/kg/day beta glucan was administered via enteral route starting from seven days before operation until one day before sacrifications. The rabbits were sacrificed at postoperative third, fifth, and seventh days by groups of five. The bronchial anastomosis lines wer...
The Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery, 2016
Bu çalışmada cerrahi ile tedavi edilen primer mediastinal kist hidatikli, nispeten geniş bir hast... more Bu çalışmada cerrahi ile tedavi edilen primer mediastinal kist hidatikli, nispeten geniş bir hasta grubunun sonuçları değerlendirildi. Ça lış ma pla nı: Ocak 1985-Ocak 2015 tarihleri arasında tanısı konulan ve kliniğimizde cerrahi olarak tedavi edilen primer mediastinal kist hidatikli 24 hasta (14 erkek, 10 kadın; ort. yaş 32 yıl; dağılım 11-73 yıl) retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların dokuzuna sağ torakotomi, yedisine sol torakotomi, beşine video yardımlı torakoskopik cerrahi, üçüne ise median sternotomi uygulandı. En sık uygulanan işlem total kistektomi idi (n=19, %79.2). Vital yapılara ciddi adezyon nedeni ile beş hastada kistotomi ve parsiyel kistektomi gerekti (%20.8). Bul gu lar: Ameliyat sonrası dönemde bir hastada plevral efüzyon gelişti. Medyan hastanede kalış süresi 6.5 gün idi (dağılım, 1-13 gün). Kistlerin cerrahi tedavi sonuçları tatmin edici idi. Ameliyat sonrasında hastalara günde iki kez bölünmüş dozlarda 10 mg/kg/gün oral albendazol verildi. Ameliyat sonrası morbidite, mortalite ve nüks gözlenmedi. So nuç:Primer mediastinal kist hidatikler nadir görülmesine rağmen özellikle endemik bölgelerde mediastinal kistlerin ayırıcı tanısında akılda tutulmalıdır. Son zamanlarda mediastinal kist hidatiklerin torakoskopik tedavisi etkili ve güvenli bir şekilde uygulanabilmektedir.
The Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery, 2017
Bu çalışmada kliniğimizde yenidoğan (yaşamın ilk 28 günü) ve bebeklerde (bir yaşına kadar olan dö... more Bu çalışmada kliniğimizde yenidoğan (yaşamın ilk 28 günü) ve bebeklerde (bir yaşına kadar olan dönem) uygulanan majör göğüs cerrahisi girişimlerinin sonuçları değerlendirildi. Ça lış ma pla nı: Kliniğimizde Ocak 2000-Aralık 2014 tarihleri arasında göğüs cerrahisi girişimleri uygulanan ardışık 27 yenidoğan ve bebek (14 erkek, 13 kız) retrospektif olarak incelendi. Hastaların 10'u (%37) yeni doğan (ort. yaş 98.4±103.1 gün; dağılım 2-340 gün) idi. Hastaların yaşı, cinsiyeti, tanısı, cerrahi işlemi, ameliyat sonrası yatış süresi, komplikasyonları ve mortalite oranları gözden geçirildi. Neonatal pnömotoraks nedeni ile tüp torakostomi uygulanan veya herhangi bir nedenden dolayı bronkoskopi uygulanan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Bul gu lar: Cerrahi endikasyon 10 hastada (%37) doğuştan kistik pulmoner malformasyon (altı lober amfizem, dört kistik adenomatoid malformasyon), dört hastada (%14.8) mediastinal kist (üç gastroenterik kist, bir kistik teratom), dört hastada (%14.8) doğuştan diyafragma hernisi (üç Morgagni hernisi, bir Bochdalek hernisi), üç hastada (%11.2) diyafragma evantrasyonu, iki hastada (%7.4) mediastinal kavernöz hemanjiom ve birer hastada (%3.7) Jeune sendromu, kleft sternum, doğuştan şilotoraks ve göğüs duvarı tümörü (lipoblastom) idi. Ameliyat sonrası iki hastada (%7.4) atelektazi gözlendi. Jeune sendromlu bir hastada (%3.7) hastane mortalitesi gözlendi. Ortalama ameliyat sonrası yatış süresi 6.9 gün (dağılım 1-30 gün) idi. So nuç: Yenidoğan ve bebeklerde göğüs cerrahisi için endikasyonlar nadir olmasına rağmen, hastaların çoğunda bu girişim hayat kurtarıcı olup başarılı bir şekilde uygulanabilmektedir.
Uzamış entübasyon sonrası görülen trakeal stenoz, halen önemli bir klinik sorun oluşturmaktadır. ... more Uzamış entübasyon sonrası görülen trakeal stenoz, halen önemli bir klinik sorun oluşturmaktadır. Etyolojisinin daha iyi anlaşılması, entübasyon tüpü ve trakeostomi kanüllerinin modifiye edilmesiyle beraber insidansı azalmıştır. Kırkaltı yaşında erkek hastada, uzamış entübasyon sonrasında üç boyutlu tomografi ve bronkoskopi ile trakea stenozu saptandı ve bronkoskopik dilatsayon işlemi uygulandı. Dilatasyon sonrası stenozu nüks eden hastaya trakeal sleeve rezeksiyonu uygulandı. Uzamış entübasyona bağlı trakeal stenozlarda tanı ve tedaviyi vurgulamayı amaçladık. Anahtar kelimeler: Entübasyon, trakeal stenoz, trakeostomi Tracheal stenosis related to prolonged intubation is a important clinical problem, currently. Its incidence has decreased with recognition of its etiology and modifications in the endotracheal and tracheostomy tubes. A tracheal stenosis related to prolonged intubation was detected by three dimension computed tomography and bronchoscopy in a 46-year-old man. Although the...
Solitary fibrous tumor is a rare mesenchymal malignancy that may be found in many locations other... more Solitary fibrous tumor is a rare mesenchymal malignancy that may be found in many locations other than the pleura. The major-ity of these tumors have benign features, but some have malignant potential. We report a histologically proven case of a solitary fibrous tumor in a 52-year-old woman that was incidentally detected by chest radiography during a routine health check. Left pos-
Tracheal stenosis related to prolonged intubation is a important clinical problem, currently. Its... more Tracheal stenosis related to prolonged intubation is a important clinical problem, currently. Its incidence has decreased with recognition of its etiology and modifications in the endotracheal and tracheostomy tubes. A tracheal stenosis related to prolonged intubation was detected by three dimension computed tomography and bronchoscopy in a 46-year-old man. Although the bronchoscopic dilatation, stenosis recurred. Therefore the tracheal sleeve resection was performed. We aimed to emphasize the diagnosis and treatment in the tracheal stenosis related to prolonged intubation.
Amaç: Bu çalışmada cerrahi ile tedavi edilen primer mediastinal kist hidatikli, nispeten geniş bi... more Amaç: Bu çalışmada cerrahi ile tedavi edilen primer mediastinal kist hidatikli, nispeten geniş bir hasta grubunun sonuçları değerlendirildi. Çalışma planı: Ocak 1985 Ocak 2015 tarihleri arasında tanısı konulan ve kliniğimizde cerrahi olarak tedavi edilen primer mediastinal kist hidatikli 24 hasta (14 erkek, 10 kadın; ort. yaş 32 yıl; dağılım 11-73 yıl) retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların dokuzuna sağ torakotomi, yedisine sol torakotomi, beşine video yardımlı torakoskopik cerrahi, üçüne ise median sternotomi uygulandı. En sık uygulanan işlem total kistektomi idi (n=19, %79.2). Vital yapılara ciddi adezyon nedeni ile beş hastada kistotomi ve parsiyel kistektomi gerekti (%20.8). Bul gu lar: Ameliyat sonrası dönemde bir hastada plevral efüzyon gelişti. Medyan hastanede kalış süresi 6.5 gün idi (dağılım, 1-13 gün). Kistlerin cerrahi tedavi sonuçları tatmin edici idi. Ameliyat sonrasında hastalara günde iki kez bölünmüş dozlarda 10 mg/kg/gün oral albendazol verildi. Ameli...
Amaç: Bu çalışmada kliniğimizde yenidoğan (yaşamın ilk 28 günü) ve bebeklerde (bir yaşına kadar o... more Amaç: Bu çalışmada kliniğimizde yenidoğan (yaşamın ilk 28 günü) ve bebeklerde (bir yaşına kadar olan dönem) uygulanan majör göğüs cerrahisi girişimlerinin sonuçları değerlendirildi. Çalışma planı: Kliniğimizde Ocak 2000 Aralık 2014 tarihleri arasında göğüs cerrahisi girişimleri uygulanan ardışık 27 yenidoğan ve bebek (14 erkek, 13 kız) retrospektif olarak incelendi. Hastaların 10’u (%37) yeni doğan (ort. yaş 98.4±103.1 gün; dağılım 2-340 gün) idi. Hastaların yaşı, cinsiyeti, tanısı, cerrahi işlemi, ameliyat sonrası yatış süresi, komplikasyonları ve mortalite oranları gözden geçirildi. Neonatal pnömotoraks nedeni ile tüp torakostomi uygulanan veya herhangi bir nedenden dolayı bronkoskopi uygulanan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Bul gu lar: Cerrahi endikasyon 10 hastada (%37) doğuştan kistik pulmoner malformasyon (altı lober amfizem, dört kistik adenomatoid malformasyon), dört hastada (%14.8) mediastinal kist (üç gastroenterik kist, bir kistik teratom), dört hastada (%14.8) d...
Uzamis entubasyon sonrasi gorulen trakeal stenoz, halen onemli bir klinik sorun olusturmaktadir. ... more Uzamis entubasyon sonrasi gorulen trakeal stenoz, halen onemli bir klinik sorun olusturmaktadir. Etyolojisinin daha iyi anlasilmasi, entubasyon tupu ve trakeostomi kanullerinin modifiye edilmesiyle beraber insidansi azalmistir. Kirkalti yasinda erkek hastada, uzamis entubasyon sonrasinda uc boyutlu tomografi ve bronkoskopi ile trakea stenozu saptandi ve bronkoskopik dilatsayon islemi uygulandi. Dilatasyon sonrasi stenozu nuks eden hastaya trakeal sleeve rezeksiyonu uygulandi. Uzamis entubasyona bagli trakeal stenozlarda tani ve tedaviyi vurgulamayi amacladik.
The Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery
Bu çalışmada, trakeal darlıkta mekanik ventilasyon süresi ve rezeke edilen segment uzunluğu arası... more Bu çalışmada, trakeal darlıkta mekanik ventilasyon süresi ve rezeke edilen segment uzunluğu arasındaki ilişki araştırıldı. Ça lış ma pla nı: Kliniğimizde cerrahi tedavi uygulanan trakeal darlıklı 17 hastanın (14 erkek, 3 kadın; ort. yaş 37.8 yıl; dağılım 11-69 yıl) hastane kayıtları retrospektif olarak değerlendirildi. Hastalar yaş, cinsiyet, semptomlar, tedavi yöntemi, darlığın yeri, rezeke edilen segment uzunluğu, mekanik ventilasyon süresi, ekstübasyon veya dekanülasyondan sonraki zaman aralığı, altta yatan hastalık ve cerrahinin komplikasyonlarına göre incelendi. Hastalar iki gruba ayrıldı. Grup 1'deki hastaların (n=10) entübasyon süresi 10 günden daha az, grup 2'deki hastaların (n=7) entübasyon süresi 10 günden daha çok idi. Mekanik ventilasyon süresi ve rezeke edilen trakeal segment uzunluğu arasındaki ilişki istatistiksel olarak araştırıldı. Bul gu lar: Ana semptom şiddetli dispne idi (n=17). Tüm hastalara daralmış trakea segmentinin rezeksiyonu ve uç-uca anastomoz uygulandı. Hastaların hepsinde darlıkların yerleşim yerleri tüp veya kanül kaf bölgeleri idi. Grup 1'de rezeksiyon materyalinin ortalama uzunluğu 2.2 cm idi (dağılım 1.43-3.1 cm) (n=10). Grup 2'de bu uzunluk ortalama 3.5 cm idi (dağılım 2.3-4.7 cm) (n=7). Grup 1 ve 2 arasındaki farklılık istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.05). En sık mekanik ventilasyon nedenleri koroner arter hastalığı (n=5) ve travma idi (n=5). İki hastada yara yeri enfeksiyonu görüldü. So nuç: Trakeal darlık insidansını ve daralmış segment uzunluğunu azaltmada mekanik ventilasyondan erken ayırma temel prensiptir. Anah tar söz cük ler: Endotrakeal entübasyon; mekanik ventilasyon; trakeal darlık; trakeotomi.
The Turkish Journal of Thoracic and Cardiovascular Surgery
Bu makalede trakeobronşiyal perforasyonlar ve bunların tedavisi ile ilgili deneyimlerimiz sunuldu... more Bu makalede trakeobronşiyal perforasyonlar ve bunların tedavisi ile ilgili deneyimlerimiz sunuldu. Ça lış ma pla nı: Ocak 1999 ve Mart 2015 tarihleri arasında trakeobronşiyal perforasyonu olan 16 hastanın kayıtları (9 erkek, 7 kadın; ort. yaş 46.6 yıl; dağılım 1-83 yıl) yaş, cinsiyet, semptomlar, radyolojik bulgular, tanı yöntemleri, tedavi seçenekleri, perforasyonun yeri, perfore alanın uzunluğu, entübasyon zorluğu, etyolojik nedenler, klinik seyir ve tedavinin komplikasyonlarına göre retrospektif olarak değerlendirildi. Bul gu lar: En sık radyolojik bulgu subkutan amfizem idi (n=6). Perforasyonların ortalama uzunluğu 2.6 cm (dağılım 0.5-8 cm) idi. Perforasyonların yerleri 12 hastada (%75) trakea, üç hastada (%18.8) sol ana bronş ve bir hastada (%6.2) trakea artı sağ ana bronş idi. On bir hastada (%68.7) tanı bronkoskopi ile desteklendi ve kalan beş hastada (%31.3) inspeksiyon bulguları yeterli idi. Trakeobronşiyal perforasyonların nedenleri 12 hastada (%75) iyatrojenik, iki hastada (%12.5) kendi kendine genişleyebilen metalik özofageal stent, birer hastada (%6.25) ateşli silah yaralanması ve kesici-delici alet yaralanması idi. On iki hastada cerrahi uygulandı ve iki hastada gözlem yeterli oldu. Özofageal stentli hastalara trakeal stent önerildi fakat bunlardan biri önerimizi kabul etmedi ve evinde öldü, diğer hasta ise trakeal stent alınmasını bekler iken hastanede öldü. Ameliyat sonrası dönemde bir hastada özofageal fistül, bir hastada ise sol akciğerde total atelektazi gelişti. Dört hasta kaybedildi fakat bunların hiçbiri bizim cerrahi işlemlerimiz ile ilgili değildi. So nuç: Hava yolu perforasyonlarının temel yönetimi erken tanı ve cerrahi tedavidir. Cerrahi düşük komplikasyon oranıyla uygulanabilir. Anah tar söz cük ler: Özofageal yaralanma; penetran travma; trakeobronşiyal perforasyon.
Chest, 1997
Background: The solitary fibrous tumor of the pleura (SFTP) is a rare primary tumor arising from ... more Background: The solitary fibrous tumor of the pleura (SFTP) is a rare primary tumor arising from mesenchymal cells in the areolar tissue subjacent to the mesothelial-lined pleura. Only about 800 cases have been reported in the medical literature. The tumor appears to be unrelated to malignant pleural mesothelioma, the most common primary tumor of the pleura. Methods: In just over half of these cases, the neoplasm presents as an asymptomatic mass, is often quite large, and is benign in 78% to 88% of patients. The initial evaluation and diagnosis, tumor classification, surgical treatment, results of therapy, and long-term prognosis are reviewed, based on a selective review of the literature from MEDLINE beginning 1980. Results: Complete en bloc surgical resection is the preferred treatment of benign and malignant varieties of the tumor. The pedunculated tumors attached to the visceral pleura can be effectively treated with a wedge resection of lung. Sessile tumors arising on the lung require a larger lung resection. Sessile tumors on the chest wall require wide local excision, often with chest wall resection because of their propensity for local recurrence. Adjuvant therapy remains controversial in SFTP. Conclusions: Benign SFTP has a high cure rate and an 8% local recurrence rate that is usually amenable to curative re-excision. Malignant SFTP, especially the more common sessile type, has a 63% recurrence rate even with complete resection. The majority of patients with recurrent disease die of the tumor within 2 years. Nevertheless, the overall long-term cure rate for all patients is 88% to 92%.