Abdurrahman Bulut - Profile on Academia.edu (original) (raw)
Uploads
Papers by Abdurrahman Bulut
Alâeddin el-Buhârî'nin dilimize İslâmiyet’in ve Dinî Hükümlerin Güzellikleri ismiyle kazandırılan... more Alâeddin el-Buhârî'nin dilimize İslâmiyet’in ve Dinî Hükümlerin Güzellikleri ismiyle kazandırılan bu eseri, İslam dininin temel ilkelerini derinlemesine keşfeden ve hikmetle açıklayan bir başyapıttır. Müellif, dinî hükümlerin felsefi temellerini ve mantığını, her okuyucunun kolayca benimseyeceği bir üslup ile sunar.
Eserde, İslâm’ın öğretilerinin insan fıtratıyla ne kadar uyumlu olduğuna vurgu yapılır ve bu dinin emir ve yasaklarının, insanın zorlanmadan yerine getirebileceği yükümlülükler olduğu vurgulanır.
Alâeddin el-Buhârî, bir yandan ayet ve hadisler ile dinî esasları pekiştirirken diğer yandan hikâye ve menkıbelerle okuyucuya ilham verir; nazik ve etkileyici teşbihler kullanarak da konuları somutlaştırır.
İslâmiyet’in ve Dinî Hükümlerin Güzellikleri, dinî hukuk ve ahlakın hayatta nasıl uygulanabileceği hakkında derinlemesine bir anlayış kazandırırken insanı hem dünyada hem de ahirette huzur bulmaya davet eder.
Bu çalışmada Hanefî fıkıh doktrininde ibadetler alanında ilk bakışta belki mükellefin mazur kabul... more Bu çalışmada Hanefî fıkıh doktrininde ibadetler alanında ilk bakışta belki mükellefin mazur kabul edilmesinin mümkün görüleceği bazı olaylarda gâlib kavramının mükellef lehine dikkate alınıp alınmayacağına dair tartışmaların harac-adem-i harac, kıyas-istihsan ve ihtiyat-mazeret kavram çiftleri ile irtibatlı bir üst bakış gözetiminde seyrettiği görülmüştür. Hükmü nasla tespit edilmiş olan bazı meselelerde ilgili olayın sıklıkla meydana gelmesinden dolayı insanlara zorluk olmaması için kolaylık hükmünün belirlenmiş olduğu tespitinden ilham alan Hanefî imâmlarının, hakkında nas bulunmayan meselelerde de benzer bir fıkhî akıl yürütmeyi gerçekleştirdikleri anlaşılmaktadır. Hanefî fakihlerinin gâlib-harac kavram çifti etrafındaki açıklamaları, Hanefî fıkhında benzer mahiyetteki bazı meselelerin bir kısmında mükellefin lehine diğer bir kısmında ise aleyhine hükümler verilmiş olmasının tutarlı bir izahı olduğunu göstermektedir.
Hanefî mezhebinde, ilgili delilin sübût-delâlet yönünden zannî-katî olması ve talebin bağlayıcı o... more Hanefî mezhebinde, ilgili delilin sübût-delâlet yönünden zannî-katî olması ve talebin bağlayıcı olup olmaması dikkate alınarak teklifî hükümler farklı kategorilerde tespit edilmiştir. Usûl eserlerinde genel bir ifadeyle katî delille sabit olan emir ve yasakların farz ve haram, delilinde zannîlik ve şüphe bulunan emir ve yasakların ise vâcip ve tahrîmen mekruh olduğu ifade edilmektedir. Bununla birlikte Hanefî fürû fıkıh doktrininde "vâcip"ten daha güçlü etkileri olup delilinde zannîlik ve şüphe söz konusu olan ve bundan dolayı fıkıh âlimleri arasında hükmü hakkında ihtilaf edilen bazı "farz"lar tespit edilmiştir. Sonraki dönem Hanefî fakihleri bu tür hükümler için "amelî (zannî) farz" kavramını benimsemişlerdir. Ayrıca Hanefî usûl literatüründe teklifî hükümler incelenirken vâcip, genelde farz ile mukayese edilerek incelenmektedir. Bununla birlikte geç dönem bazı usûl eserlerinde ve fürû fıkıhtaki pek çok meselede vâcip, müekked sünnet ile de mukayese edilmekte ve vâcibin sünnet ile irtibatı veya sünnetten ayırt edilmesi önemli bir mesele olarak ele alınmaktadır. Bu makalede Hanefi mezhebindeki teklifî hükümler tasnifinde ara bir kategoriyi ifade eden "amelî farz"ın mahiyetinin belirginleştirilmesi amaçlanmış ve benzer şekilde Hanefî mezhebi doktrininde, delilinde zannîlik ve şüphe bulunan bazı "haram"ların varlığına dikkat çekilmiştir. Vâcip-sünnet ayrımına dair Hanefî fakihleri tarafından delilin niteliği dikkate alınarak yapılan bazı değerlendirmeler ele alınmış ve özellikle ilgili delilin mahiyetine bağlı olarak yapılan teklifî hüküm tasniflerinde çoğu zaman açık bir şekilde yer verilmeyen müekked sünnetin terk edilmesinin hükmünün ne olduğu tahkik edilmiştir. Bu araştırmada Hanefî mezhebi usûl ve fürû eserleri arasında mukayeseli ve kronolojik bir okuma yapılmaya çalışılmıştır.
'a yakınlaşmak için ibadet maksadıyla fedakârlık nişanesi ve şükran ifadesi olmak üzere hayvan ke... more 'a yakınlaşmak için ibadet maksadıyla fedakârlık nişanesi ve şükran ifadesi olmak üzere hayvan kesimi" olarak tarif edilmektedir. 1 Kurban, taabbüdî niteliği baskın olan mâlî bir ibadettir. Bu ibadetin toplumun farklı kesimlerini ilgilendiren sosyal yönü de bulunmaktadır. "Kurban çeşitleri" üzerinde tefekkür ederken kurban ibadetinin bu özelliklerinin hatırda tutulması faydalı olacaktır. Hanefî fıkıh kitaplarında mâlî ibâdetler iki tür olarak tasnif edilmektedir: a-temlîk yolu ile eda edilen tasarruflar b-itlâf yolu ile eda edilen tasarruflar. Temlîk türü tasarruflar sadaka, zekât gibi, bir başkasına mülk edindirme şeklinde gerçekleştirilen ibadetler iken itlâf türü tasarruflar ise köle azad etme, bir malı vakfetme vb. "ibadet niyeti ile bir mülkü feda etme" şeklinde gerçekleştirilmektedir. Şemsüleimme es-Serahsî (öl. 483/1090), el-Mebsût isimli eserinde, mâlî ibadetleri zikredilen iki tür olarak tasnif etmekte, örnek olarak ilk türe sadaka vermeyi, ikinci türe ise köle azad etmeyi zikrettikten sonra kurban ibadetinin her iki manayı da ihtiva ettiğini söylemektedir. Buna gerekçesi kurbanın Allah'a yakınlaşmak üzere kan akıtma yolu ile yapılan bir ibadet olmasıdır. Bu, kurbanın itlâf niteliğine işaret eder. Yani bu şekilde kişi malını (canlı hayvan) Allah için feda etmektedir. Daha sonra ise kesilen kurbanın eti(nin bir kısmı) tasadduk edilir. Bu ise kurbanın temlîk yönüne işaret eder. 2 Mâlî ibadetlere dair bu ikili tasnife ilişkin örneklendirme daha sonraki bazı Hanefî fakihleri tarafından kısmen değiştirilmiştir. Mesela Zeylaî mâlî ibadetleri aynı şekilde temlîk ve itlâf türü olmak üzere ikiye tasnif ettikten sonra ikinci türe yani itlâf yolu ile yapılan mâlî ibadetlere örnek olarak köle azad etme ve kurbanı zikretmiş daha sonra ise kurbanda her iki mananın da bir araya geldiğini ifade etmiştir. 3 Burada kurban ibadeti için itlâf niteliğinin-Serahsî'nin açıklamalarına nispetle-daha baskın olarak takdim edilmesi söz konusudur. Bu da kurbanın, sadaka ve zekât vb. temlîk türü olan diğer mâlî ibadetlerden farkını daha açık göstermektedir.
Tüm hakları yazarına aittir. Yazarın izni alınmadan kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik,... more Tüm hakları yazarına aittir. Yazarın izni alınmadan kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, çoğaltılması yapılamaz. Yalnızca kaynak gösterilerek kullanılabilir.
DergiPark (Istanbul University), Dec 25, 2021
The good faith, which is the basis of some important provisions in Turkish Civil Law, is briefly ... more The good faith, which is the basis of some important provisions in Turkish Civil Law, is briefly described as "ignorance of the current legal deficiencies". The fact that the person is not aware of the current legal deficiency regarding his legal action indicates that this person does not intend to violate the rules of law or harm anyone else. Therefore, this situation of the person who is not aware of the legal deficiency is expressed with the concept of "good faith", which indicates a moral feature, and in some cases more advan
Tahâvi Muhtasar ’inda Hanefi imâmlari arasindaki ihtilafli meseleleri nakletmekte ve bu meseleler... more Tahâvi Muhtasar ’inda Hanefi imâmlari arasindaki ihtilafli meseleleri nakletmekte ve bu meselelerde Hanefi imâmlarinin gorusleri arasindan birini وبه نأخذ ifadesiyle acikca tercih etmektedir. Bu calismada Tahâvi’nin Muhtasar ’inda sarih ifadelerle yapmis oldugu tercihleri incelenmis, ozellikle bu tercihlerin muhtasar telif gelenegi icerisinde Muhtasaru’t-Tahâvi ’nin edinmis oldugu yere etkisi arastirilmistir. Tahâvi’nin tercihleri Hanefi imâmlarinin gorusleriyle mukâyese edildiginde daha cok Ebu Yusuf ve Imâm Muhammed’in goruslerini tercih ettigi gorulmektedir. Nitekim Tahâvi, naklettigi ihtilafli meselelerin yaklasik %75’inde Ebu Hanife’ye muhâlefet etmektedir. Muhtasaru’t-Tahâvi ’nin Hanefi mezhebi icerisinde yaygin olarak kullanilan ve mutemed kabul edilen muhtasarlarda esas kaynak olarak kullanilmadigi ve mezhep icerisindeki etkisinin nispeten zayif oldugu gorulmektedir. Buna etki eden onemli sebeplerden biri olarak Tahâvi’nin sarâhaten yapmis oldugu tercihlerinin buyuk kisminin...
Calismada mezheplerin, isimleriyle anildiklari imamlar tarafindan bastan ve bilincli olarak kurul... more Calismada mezheplerin, isimleriyle anildiklari imamlar tarafindan bastan ve bilincli olarak kuruldugu gorusu benimsenmektedir. Ozellikle son donem arastirmalarinda mezheplerin isimlerine nispet edildikleri muctehitlerden daha sonraki surecte tesekkul ettiginin yaygin olarak kabul edildigi dikkate alindiginda bu eserde yapilan tespitlerin ve ortaya konulan gerekcelerin degerlendirilmesi onem arz etmektedir. Yazar muntesip fakihin, intisap etmis oldugu mezhebin imamina muhalefet edebilmesinin mezheplerin dinamik bir yapiya sahip oldugunu ve zamanin ihtiyaclarina gore farkli cozumlerin yine mezhep icerisinden belli bir sistematik icerisinde ortaya konulabilecegini gosterdigini ifade etmektedir. Bunun da kurucu imamin tesis etmis oldugu usul ve kavaid cercevesinde yapilmasinin mezhep ici muhalefetin en onemli unsuru oldugunu vurgulamaktadir.
This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. / ... more This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. / Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi.
Alâeddin el-Buhârî'nin dilimize İslâmiyet’in ve Dinî Hükümlerin Güzellikleri ismiyle kazandırılan... more Alâeddin el-Buhârî'nin dilimize İslâmiyet’in ve Dinî Hükümlerin Güzellikleri ismiyle kazandırılan bu eseri, İslam dininin temel ilkelerini derinlemesine keşfeden ve hikmetle açıklayan bir başyapıttır. Müellif, dinî hükümlerin felsefi temellerini ve mantığını, her okuyucunun kolayca benimseyeceği bir üslup ile sunar.
Eserde, İslâm’ın öğretilerinin insan fıtratıyla ne kadar uyumlu olduğuna vurgu yapılır ve bu dinin emir ve yasaklarının, insanın zorlanmadan yerine getirebileceği yükümlülükler olduğu vurgulanır.
Alâeddin el-Buhârî, bir yandan ayet ve hadisler ile dinî esasları pekiştirirken diğer yandan hikâye ve menkıbelerle okuyucuya ilham verir; nazik ve etkileyici teşbihler kullanarak da konuları somutlaştırır.
İslâmiyet’in ve Dinî Hükümlerin Güzellikleri, dinî hukuk ve ahlakın hayatta nasıl uygulanabileceği hakkında derinlemesine bir anlayış kazandırırken insanı hem dünyada hem de ahirette huzur bulmaya davet eder.
Bu çalışmada Hanefî fıkıh doktrininde ibadetler alanında ilk bakışta belki mükellefin mazur kabul... more Bu çalışmada Hanefî fıkıh doktrininde ibadetler alanında ilk bakışta belki mükellefin mazur kabul edilmesinin mümkün görüleceği bazı olaylarda gâlib kavramının mükellef lehine dikkate alınıp alınmayacağına dair tartışmaların harac-adem-i harac, kıyas-istihsan ve ihtiyat-mazeret kavram çiftleri ile irtibatlı bir üst bakış gözetiminde seyrettiği görülmüştür. Hükmü nasla tespit edilmiş olan bazı meselelerde ilgili olayın sıklıkla meydana gelmesinden dolayı insanlara zorluk olmaması için kolaylık hükmünün belirlenmiş olduğu tespitinden ilham alan Hanefî imâmlarının, hakkında nas bulunmayan meselelerde de benzer bir fıkhî akıl yürütmeyi gerçekleştirdikleri anlaşılmaktadır. Hanefî fakihlerinin gâlib-harac kavram çifti etrafındaki açıklamaları, Hanefî fıkhında benzer mahiyetteki bazı meselelerin bir kısmında mükellefin lehine diğer bir kısmında ise aleyhine hükümler verilmiş olmasının tutarlı bir izahı olduğunu göstermektedir.
Hanefî mezhebinde, ilgili delilin sübût-delâlet yönünden zannî-katî olması ve talebin bağlayıcı o... more Hanefî mezhebinde, ilgili delilin sübût-delâlet yönünden zannî-katî olması ve talebin bağlayıcı olup olmaması dikkate alınarak teklifî hükümler farklı kategorilerde tespit edilmiştir. Usûl eserlerinde genel bir ifadeyle katî delille sabit olan emir ve yasakların farz ve haram, delilinde zannîlik ve şüphe bulunan emir ve yasakların ise vâcip ve tahrîmen mekruh olduğu ifade edilmektedir. Bununla birlikte Hanefî fürû fıkıh doktrininde "vâcip"ten daha güçlü etkileri olup delilinde zannîlik ve şüphe söz konusu olan ve bundan dolayı fıkıh âlimleri arasında hükmü hakkında ihtilaf edilen bazı "farz"lar tespit edilmiştir. Sonraki dönem Hanefî fakihleri bu tür hükümler için "amelî (zannî) farz" kavramını benimsemişlerdir. Ayrıca Hanefî usûl literatüründe teklifî hükümler incelenirken vâcip, genelde farz ile mukayese edilerek incelenmektedir. Bununla birlikte geç dönem bazı usûl eserlerinde ve fürû fıkıhtaki pek çok meselede vâcip, müekked sünnet ile de mukayese edilmekte ve vâcibin sünnet ile irtibatı veya sünnetten ayırt edilmesi önemli bir mesele olarak ele alınmaktadır. Bu makalede Hanefi mezhebindeki teklifî hükümler tasnifinde ara bir kategoriyi ifade eden "amelî farz"ın mahiyetinin belirginleştirilmesi amaçlanmış ve benzer şekilde Hanefî mezhebi doktrininde, delilinde zannîlik ve şüphe bulunan bazı "haram"ların varlığına dikkat çekilmiştir. Vâcip-sünnet ayrımına dair Hanefî fakihleri tarafından delilin niteliği dikkate alınarak yapılan bazı değerlendirmeler ele alınmış ve özellikle ilgili delilin mahiyetine bağlı olarak yapılan teklifî hüküm tasniflerinde çoğu zaman açık bir şekilde yer verilmeyen müekked sünnetin terk edilmesinin hükmünün ne olduğu tahkik edilmiştir. Bu araştırmada Hanefî mezhebi usûl ve fürû eserleri arasında mukayeseli ve kronolojik bir okuma yapılmaya çalışılmıştır.
'a yakınlaşmak için ibadet maksadıyla fedakârlık nişanesi ve şükran ifadesi olmak üzere hayvan ke... more 'a yakınlaşmak için ibadet maksadıyla fedakârlık nişanesi ve şükran ifadesi olmak üzere hayvan kesimi" olarak tarif edilmektedir. 1 Kurban, taabbüdî niteliği baskın olan mâlî bir ibadettir. Bu ibadetin toplumun farklı kesimlerini ilgilendiren sosyal yönü de bulunmaktadır. "Kurban çeşitleri" üzerinde tefekkür ederken kurban ibadetinin bu özelliklerinin hatırda tutulması faydalı olacaktır. Hanefî fıkıh kitaplarında mâlî ibâdetler iki tür olarak tasnif edilmektedir: a-temlîk yolu ile eda edilen tasarruflar b-itlâf yolu ile eda edilen tasarruflar. Temlîk türü tasarruflar sadaka, zekât gibi, bir başkasına mülk edindirme şeklinde gerçekleştirilen ibadetler iken itlâf türü tasarruflar ise köle azad etme, bir malı vakfetme vb. "ibadet niyeti ile bir mülkü feda etme" şeklinde gerçekleştirilmektedir. Şemsüleimme es-Serahsî (öl. 483/1090), el-Mebsût isimli eserinde, mâlî ibadetleri zikredilen iki tür olarak tasnif etmekte, örnek olarak ilk türe sadaka vermeyi, ikinci türe ise köle azad etmeyi zikrettikten sonra kurban ibadetinin her iki manayı da ihtiva ettiğini söylemektedir. Buna gerekçesi kurbanın Allah'a yakınlaşmak üzere kan akıtma yolu ile yapılan bir ibadet olmasıdır. Bu, kurbanın itlâf niteliğine işaret eder. Yani bu şekilde kişi malını (canlı hayvan) Allah için feda etmektedir. Daha sonra ise kesilen kurbanın eti(nin bir kısmı) tasadduk edilir. Bu ise kurbanın temlîk yönüne işaret eder. 2 Mâlî ibadetlere dair bu ikili tasnife ilişkin örneklendirme daha sonraki bazı Hanefî fakihleri tarafından kısmen değiştirilmiştir. Mesela Zeylaî mâlî ibadetleri aynı şekilde temlîk ve itlâf türü olmak üzere ikiye tasnif ettikten sonra ikinci türe yani itlâf yolu ile yapılan mâlî ibadetlere örnek olarak köle azad etme ve kurbanı zikretmiş daha sonra ise kurbanda her iki mananın da bir araya geldiğini ifade etmiştir. 3 Burada kurban ibadeti için itlâf niteliğinin-Serahsî'nin açıklamalarına nispetle-daha baskın olarak takdim edilmesi söz konusudur. Bu da kurbanın, sadaka ve zekât vb. temlîk türü olan diğer mâlî ibadetlerden farkını daha açık göstermektedir.
Tüm hakları yazarına aittir. Yazarın izni alınmadan kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik,... more Tüm hakları yazarına aittir. Yazarın izni alınmadan kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, çoğaltılması yapılamaz. Yalnızca kaynak gösterilerek kullanılabilir.
DergiPark (Istanbul University), Dec 25, 2021
The good faith, which is the basis of some important provisions in Turkish Civil Law, is briefly ... more The good faith, which is the basis of some important provisions in Turkish Civil Law, is briefly described as "ignorance of the current legal deficiencies". The fact that the person is not aware of the current legal deficiency regarding his legal action indicates that this person does not intend to violate the rules of law or harm anyone else. Therefore, this situation of the person who is not aware of the legal deficiency is expressed with the concept of "good faith", which indicates a moral feature, and in some cases more advan
Tahâvi Muhtasar ’inda Hanefi imâmlari arasindaki ihtilafli meseleleri nakletmekte ve bu meseleler... more Tahâvi Muhtasar ’inda Hanefi imâmlari arasindaki ihtilafli meseleleri nakletmekte ve bu meselelerde Hanefi imâmlarinin gorusleri arasindan birini وبه نأخذ ifadesiyle acikca tercih etmektedir. Bu calismada Tahâvi’nin Muhtasar ’inda sarih ifadelerle yapmis oldugu tercihleri incelenmis, ozellikle bu tercihlerin muhtasar telif gelenegi icerisinde Muhtasaru’t-Tahâvi ’nin edinmis oldugu yere etkisi arastirilmistir. Tahâvi’nin tercihleri Hanefi imâmlarinin gorusleriyle mukâyese edildiginde daha cok Ebu Yusuf ve Imâm Muhammed’in goruslerini tercih ettigi gorulmektedir. Nitekim Tahâvi, naklettigi ihtilafli meselelerin yaklasik %75’inde Ebu Hanife’ye muhâlefet etmektedir. Muhtasaru’t-Tahâvi ’nin Hanefi mezhebi icerisinde yaygin olarak kullanilan ve mutemed kabul edilen muhtasarlarda esas kaynak olarak kullanilmadigi ve mezhep icerisindeki etkisinin nispeten zayif oldugu gorulmektedir. Buna etki eden onemli sebeplerden biri olarak Tahâvi’nin sarâhaten yapmis oldugu tercihlerinin buyuk kisminin...
Calismada mezheplerin, isimleriyle anildiklari imamlar tarafindan bastan ve bilincli olarak kurul... more Calismada mezheplerin, isimleriyle anildiklari imamlar tarafindan bastan ve bilincli olarak kuruldugu gorusu benimsenmektedir. Ozellikle son donem arastirmalarinda mezheplerin isimlerine nispet edildikleri muctehitlerden daha sonraki surecte tesekkul ettiginin yaygin olarak kabul edildigi dikkate alindiginda bu eserde yapilan tespitlerin ve ortaya konulan gerekcelerin degerlendirilmesi onem arz etmektedir. Yazar muntesip fakihin, intisap etmis oldugu mezhebin imamina muhalefet edebilmesinin mezheplerin dinamik bir yapiya sahip oldugunu ve zamanin ihtiyaclarina gore farkli cozumlerin yine mezhep icerisinden belli bir sistematik icerisinde ortaya konulabilecegini gosterdigini ifade etmektedir. Bunun da kurucu imamin tesis etmis oldugu usul ve kavaid cercevesinde yapilmasinin mezhep ici muhalefetin en onemli unsuru oldugunu vurgulamaktadir.
This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. / ... more This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. / Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi.