Burak Gani Erol - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Burak Gani Erol
Asıl görevi şer?î ahkâm üzere adaleti tesis etmek olan kadı, İslam tarihi içinde dinî, malî, idar... more Asıl görevi şer?î ahkâm üzere adaleti tesis etmek olan kadı, İslam tarihi içinde dinî, malî, idarî vb. görevleri de üstlenmiş olan ve vazifesi itibarıyla da devletin işleyişinin en önemli unsurlarından olan bir makamı temsil eder. Kadıların bağlı olduğu, onları tayin ve azleden ve bizzat halife / sultan tarafından seçilen makam ise başkadılıktır. İslam tarihi içinde Abbâsîler döneminde tesis edilmiş olan başkadılık,zaman içinde müesseseleşmiş ve İslam devletlerinin tamamında vücut bularak çok önemli bir fonksiyonu meydana getirmiştir. Başkadıların tayinleri esnasında bulundukları İslam ülkesinin ağırlıklı mezhebi göz önüne alınmıştır. Mısır ve havalisinde ikamet eden Müslümanların pek çoğu Şâfî olduklarından mütevellit başkadılar da Şâfî olmuşlar, onların kendilerine nâip olarak seçtikleri kadılar arasında da Şâfîler diğer mezhep kadılarına, Hanefî, Mâlîkî ve Hanbelî, sayıca üstün gelmişlerdi. Memlûkler döneminde ise Sultan ez-Zâhir Baybars tarafından, tarihte ilk defa olmak üzere, ...
The Mamluks, who dominated the entire Middle East, including Egypt and Syria, between 1250 and 15... more The Mamluks, who dominated the entire Middle East, including Egypt and Syria, between 1250 and 1517, have signed events that will change the fate of both the Middle East and the world during their time, and have come to the fore in the Islamic world with their own institutions. One of the most important institutions that Mamluks brought to the Islamic world was the expansion of the chief kadis institution on the four Sunni sects. However, as it is understood from the practices, sometimes unlawful practices were applied during the appointment and dismissal of the chief kadis. During the appointments and dismissals of the cheaf kadis, activities such as bribery, favoritism, political interventions of powerful amirs have been shadowed by this authority. In this study, it will be tried to clarify the issue by giving clear examples of unlawful practices occurring during the appointment of chief kadis and their dismissal.
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, Jun 5, 2020
With Hz. Muhammad's migration to Medina, what would happen to the situation of non-Muslims within... more With Hz. Muhammad's migration to Medina, what would happen to the situation of non-Muslims within the Islamic society has emerged. As a result of the treaty (The Constitution of Medina) between Hz. Muhammed and non-Muslims living in three groups (Jews, Christians and pagans) in Medina in the meantime, non-Muslims, this problem was solved and some rights were granted to non-Muslims living in Islamic society. According to this, the communities that believed in the monotheistic religions that entered the sovereignty of the Islamic state as a result of jihad were protected by the Islamic state as a result of an agreement called "embezzlement" or a guarantee granted to them. Those who were protected by the Islamic State and who were exempted from military service without changing their religion were also called zimis. The rights, property, citizenship and belief rights of every person of Zimi status were protected by the natural and, of course, the care of the citizen as well as the care of the Muslim citizen. In the year 1250, the Mamelukes, who had established their state by killing Turanşah, the last Sultan of Eyyub II, kept the entire Middle East, including the Egyptian center, under the sovereignty and control of the Middle East, from the Anatolian to the Nubia, and in the Hedjaz region. The Mamluks were not only the Muslims living in the land but also the non-Muslims and the sultans of the non-Muslims. They established the state-citizen relationship with the non-Muslim subjects through the system of law and administration based on the laws of Islam. However, when the state's 267-year history is examined even without entering into details and individual events, it is observed that the state experienced problems with non-Muslim subjects and frequently applied sanctions against them. In general, the problems stemming from the non-Muslims living in the Islamic society and the fact that they were employed as civil servants in the Islamic state have often resulted in their dismissal.
Turk Kulturu Ve Haci Bektas Veli-arastirma Dergisi, Sep 15, 2018
Asil gorevi ser‛i ahkâm uzere adaleti tesis etmek olan kadi, Islam tarihi icinde dini, mali, idar... more Asil gorevi ser‛i ahkâm uzere adaleti tesis etmek olan kadi, Islam tarihi icinde dini, mali, idari vb. gorevleri de ustlenmis olan ve vazifesi itibariyla da devletin isleyisinin en onemli unsurlarindan olan bir makami temsil eder. Kadilarin bagli oldugu, onlari tayin ve azleden ve bizzat halife / sultan tarafindan secilen makam ise baskadiliktir. Islam tarihi icinde Abbâsiler doneminde tesis edilmis olan baskadilik,zaman icinde muesseselesmis ve Islam devletlerinin tamaminda vucut bularak cok onemli bir fonksiyonu meydana getirmistir. Baskadilarin tayinleri esnasinda bulunduklari Islam ulkesinin agirlikli mezhebi goz onune alinmistir. Misir ve havalisinde ikamet eden Muslumanlarin pek cogu Şâfi olduklarindan mutevellit baskadilar da Şâfi olmuslar, onlarin kendilerine nâip olarak sectikleri kadilar arasinda da Şâfiler diger mezhep kadilarina, Hanefi, Mâliki ve Hanbeli, sayica ustun gelmislerdi. Memlukler doneminde ise Sultan ez-Zâhir Baybars tarafindan, tarihte ilk defa olmak uzere, diger uc Sunni mezhep kadilarindan da birer baskadi tayin edilmisti. Ancak ayni unvani paylasan baskadilar arasinda Şâfi baskadisi yetki, itibar ve kendisine bagli vekiller bakimindan digerlerinden temayuz etmeye devam etmisti. Baskadiligin Şâfi mezhebinin tekelinden cikartilip diger mezheplerden de baskadi tayinlerinin yapilmasinin muspet sonuclari oldugu gibi menfi sonuclari da olmus, farkli mezheplere mensup kadilar, zaman zaman birbirleriyle ihtilafa dusmuslerdi. Memluk sultan ve emirlerinin pek cogunun da Hanefi mezhebine mensup olmasi sebebiyle, onlar da bazen mezhep taassubuyla hareket etmislerdir. Bazen sultan ve emirler, Islam anlayisina uygun olmayan sekilde, adalet teskilatinin isleyisine mudahale etmislerdir. Bu calismada Sultan Baybars'in baskadilik muessesesi ile ilgili reformunun sebeplerini, Şâfi baskadisinin gorev ve yetkilerini, mezhep baskadilarinin birbirleriyle olan munasebetlerini ve siyasi mekanizmanin baskadilik uzerindeki etkisini, donemin kaynaklarini kullanmak suretiyle ele almaya alip ornekleriyle aciklamaya calistik.
Sosyal bilimler araştırmaları dergisi, Jun 24, 2020
The Mamluks, who dominated the entire Middle East, including Egypt and Syria, between 1250 and 15... more The Mamluks, who dominated the entire Middle East, including Egypt and Syria, between 1250 and 1517, have signed events that will change the fate of both the Middle East and the world during their time, and have come to the fore in the Islamic world with their own institutions. One of the most important institutions that Mamluks brought to the Islamic world was the expansion of the chief kadis institution on the four Sunni sects. However, as it is understood from the practices, sometimes unlawful practices were applied during the appointment and dismissal of the chief kadis. During the appointments and dismissals of the cheaf kadis, activities such as bribery, favoritism, political interventions of powerful amirs have been shadowed by this authority. In this study, it will be tried to clarify the issue by giving clear examples of unlawful practices occurring during the appointment of chief kadis and their dismissal.
Recep tayyip erdoğan üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi, Dec 20, 2019
Memlûkler Zamanında Mısır Hac Güzergâhı-Kâhire'den Mekke'ye Uzanan Kutsal Yolculuk Öz: Hac ibadet... more Memlûkler Zamanında Mısır Hac Güzergâhı-Kâhire'den Mekke'ye Uzanan Kutsal Yolculuk Öz: Hac ibadeti İslâm dininin temel ibadetlerinden birisi olup hicretin 8. yılında (M. 630), Mekke'nin fethinden bir sene sonra müminler üzerine farz kılınmıştır. Hac kelimesi, Arapça "gitmek, yönelmek; ziyaret etmek" anlamlarına gelir. Ancak haccın ifa edilebilmesi için bireyin hususi şartlarının kâmil olmasının haricinde, yaşadığı coğrafyanın ve tabisi olduğu devletin de uzun ve tehlikelerle dolu güzergâhta bireyin hac ibadetini ifada asgari şartları sağlaması gerekliydi. Bundan mütevellit hacı adayları, bu uzun ve zahmetli yolculuğa, devletin düzenlediği organizasyonlara dâhil olarak iştirak ederlerdi. 1250-1517 yılları arasında Mısır merkezli kurulmuş bir Türk devleti olan Memlûkler de hac emîrinin sorumluluğu altında bir organizasyon tertip etmişlerdir. Mısır'dan Kâhire merkezli olmak üzere yola çıkan Mısırlı ve Mısır üzerinden hac görevini ifa edecek diğer ülke hacı adayları, güvenlik ve kuraklık gibi sebeplerden dolayı Güney Mısır güzergâhını takip ettikleri yaklaşık 200 senelik süreç hariç, Mısır'ın kuzeyine düşen rotayı takip etmişlerdir. Sina çölünü aşmak ve buradan Mekke şehrine ulaşmak şeklinde belirlenen bu rota Osmanlı Devleti zamanında da takip edilen esas hac güzergâhını oluşturmuştur. Bu çalışmada Memlûkler Devleti döneminde Kuzey ve Güney Mısır hac rotası, menzilleri, bu menzillerin birbirlerine uzaklıkları ve coğrafi özellikleri ile ele alınacaktır.
Journal Of History School, 2019
Arapça'da "gitmek, yönelmek; ziyaret etmek" anlamlarına gelen hac kelimesi, fıkıh terimi olarak i... more Arapça'da "gitmek, yönelmek; ziyaret etmek" anlamlarına gelen hac kelimesi, fıkıh terimi olarak imkânı olan her Müslümanın belirlenmiş zaman içinde Kâbe'yi, Arafat, Müzdelife ve Mina'yı ziyaret etmek ve belli bazı dîni görevleri yerine getirmek suretiyle yaptığı ibadeti ifade eder. Bu ibadeti yerine getirenlere Arapça'da hac (çoğulu huccâc), Türkçe'de hacı denir. Ali İmran suresinin 97. ayetinde " Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır" şeklinde tanımlanan hac ibadeti, çeşitli hadis-i şeriflerde de Hz. Peygamber tarafından İslam'ın beş şartından birisi olarak zikredilmiş ve tehir edilmeksizin yapılması tavsiye olunmuştur. Hac ibadeti, hacca gitme şartlarını sağlayan her Müslüman üzerlerine farz kılınmış, sultanlar yani devlet yöneticileri de ondan muaf tutulmamıştır. Ancak genel olarak bakıldığı vakit, Hicaz bölgesine yakın devletlerin yöneticilerinin bazıları hariç bu ibadeti, İslam/Türk-İslam devletlerinin yöneticileri çeşitli sebeplerle yerine getirmemişlerdir. Örneğin; Büyük Selçuklu Devleti ve Türkiye Selçuklu Devleti sultanları, Osmanlı Devleti padişahlarından hiç birisi hacca gitmemişlerdir. Mısır merkezli olmak üzere 1250-1517 yılları arasında tüm Orta Doğu'yu kontrol eden Memlûkler Devleti sultanlarından ise Baybars, Muhammed b. Kalavun, ve Kayıtbay hac ibadetlerini yerine getirmiş, el-Melîkü'l-Eşref Şa'bân ise hacca giderken çıkan isyan neticesi tahtını kaybetmiş ve öldürülmüştür. Bu çalışmada ismi anılan Memlûk sultanlarının hacları detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
Ortaçağ araştırmaları dergisi, Dec 26, 2020
Öz-Sel baskınları tarihin her döneminde ortaya çıkan ve büyük zararlara sebep olan doğal afetlerd... more Öz-Sel baskınları tarihin her döneminde ortaya çıkan ve büyük zararlara sebep olan doğal afetlerden birisidir. Dinî olarak Müslümanların en kutsal şehri olan Mekke, coğrafî konumu ve de doğal özellikleri bakımından daha kurulduğu tarihlerden itibaren pek çok sel felaketine maruz kalmış ve büyük tahribatlara uğramıştır. 1250 senesinde kurulmalarının hemen akabinde Hicaz'a hâkim olan Memlûkler zamanında Mekke şehri yaklaşık kırk kadar sel baskınına uğramış, bu baskınlarda dinî mekânlar ve Mekke halkının yaşadığı meskenler büyük zarar görmüş, hac vazifelerini ifa etmek üzere Mekke'de bulunan Müslümanlar da dâhil olmak üzere can kayıpları yaşanmıştır. Meydana gelen seller esnasında en büyük zararı Kâbe ve çevresi görmüş, can kayıpları da buralarda olmuştur. Seller şehirde sosyal ve iktisadî hayat üzerinde olumsuz tesirlere yol açmış ve yaşanan ani fiyat artışları Mekkelileri ve hacıları zor durumda bırakmıştır. Sel felaketlerinin yaşandığı günlerde ve hemen sonrasında ibadetlerin yapılması kesintiye uğramıştır.
History Studies International Journal of History
İslâm dininin temel ibadetlerinden olan hac ibadeti, muayyen vakitlerde ve hususî yerlerde farzla... more İslâm dininin temel ibadetlerinden olan hac ibadeti, muayyen vakitlerde ve hususî yerlerde farzlarını yerine getirmekten ibarettir. 1250-1517 yılları arasında Mısır merkezli kurulmuş bir Türk devleti olan Memlûkler, Hicaz bölgesinin hâkimi olma sıfatıyla hac işlerinden de mesul olmuşlardır. Memlûkler devletinin kudretli sultanlarından ez-Zâhir Baybars, Mısır'dan Mekke'ye, ilk defa olmak kaydıyla, mahmil göndererek Hicaz'ın ve de Müslümanların koruyucusu olduğunu ilan etmişti. Mahmil uygulaması her ne kadar devletin temsili ile alakadar olsa, uygulanmaya başlamasından kısa bir süre sonra bir rekabet unsuru haline gelmiş ve Memlûkler Devleti'nin Mısır'dan sonra ikinci büyük merkezi olan Şâm'dan da Mekke'ye mahmil gönderilmeye başlanmıştır. Böylece, Bilâdu'ş-Şâm bölgesi hacılarıyla birlikte Türk, Moğol ve İranlı hacıların Hicaz'a gitmek için takip ettikleri Dımaşk merkezli Şâm hac yolu, Kâhire merkezli Mısır hac güzergâhından sonra en önemli yol olmuştur. Bu çalışmada dönemin kaynakları esas alınarak Şâm mahmilinin teşkilinden, mahmil törenlerinden, hac emîrliği müessesesinden, hacıların Hicaz'a olan yolculuklarında karşılaştıkları sıkıntılardan, hac yolu güzergâhlarından ve mezillerinden bahsedilecektir.
TÜRKİYAT MECMUASI, 2019
İslâm dininin temel ibadetlerinden birisi olan ve hicretin 8. yılında (M. 630) Mekke'nin fethinde... more İslâm dininin temel ibadetlerinden birisi olan ve hicretin 8. yılında (M. 630) Mekke'nin fethinden bir sene sonra müminler üzerine farz kılınan hac ibadeti, farz kılındığı ilk yıldan günümüze kadar, şartlarına gücü yeten her müslümanın gerçekleştirmek istediği bir ibadettir. Ancak haccın ifa edilebilmesi için bireyin hususi şartlarının kâmil olmasının haricinde, yaşadığı coğrafyanın ve tâbisi olduğu devletin de uzun ve tehlikelerle dolu güzergâhta hac ibadetini ifada asgari şartları sağlaması gerekliydi. Bundan mütevellid hacı adayları, bu uzun ve zahmetli yolculuğa, devletin düzenlediği organizasyonlara dâhil olarak iştirak ederlerdi. Müslüman devletler için de vatandaşlarını hacca sağ salim götürmek ve getirmek bir meşruiyet meselesi olduğu için oldukça önemliydi. Memlûk Devleti'nin hakiki anlamda kurucusu olarak kabul edilen ez-Zâhir Baybars, mahmil adı verilen ve bir devenin üzerine yerleştirilmiş koni şeklinde süslü bir çadırı, büyük bir törenle Mısır hac kafilesiyle birlikte Kâhire'den Mekke'ye göndererek hem İslâm âleminde daha önce var olmayan bir âdeti başlatmış oldu hem de bu suretle hem Hicaz bölgesinin hem de tüm Müslümanların hamisi olduğu mesajını tüm Müslüman devletlere iletmiş oldu. Bir diğer meşruiyet meselesi de, kisve adı verilen Kâbe örtüsünün dokunup gönderilmesiydi. Kâbe örtüsünün gönderilmesi gibi şerefli bir görev, Mekke ve Medine'yi siyasî olarak kontrol altında tutan devletlerin bir imtiyazı olmuştu. Aynı zamanda bu imtiyaz, İslâm âleminin en güçlü devleti olunduğunun da bir göstergesi olması bakımından devletler bu işe ziyadesi ile ehemmiyet göstermişlerdi. Bu çalışmada, Memlûkler zamanında hac mahmili ve mahmil kutlamalarından, Kâbe örtüsünden, hac kafilesinden ve görevlilerinden ve hac kafilesinin güvenliğinin sağlanmasından bahsedilecektir.
Between 1250-1517 the Mamluks in Egypt, Syria and Hejaz in the political, military and economic a... more Between 1250-1517 the Mamluks in Egypt, Syria and Hejaz in the political, military and economic authority have established. 267 years of managing these areas have their military orders. The Mamluks, a military structure, which is based on ground troops had essentially. Maritime activities, as well, according to their importance, can be said to perform great success the coast of the Mediterranean and the Red Sea. Mamluks have performed maritime activities (military and commercial) in the Nile River, Mediterranian and Red Sea, they have used various ships in these activities. n this study, ships that used by Mamluks era has been classifies and describe as explanatory
Asıl görevi şer?î ahkâm üzere adaleti tesis etmek olan kadı, İslam tarihi içinde dinî, malî, idar... more Asıl görevi şer?î ahkâm üzere adaleti tesis etmek olan kadı, İslam tarihi içinde dinî, malî, idarî vb. görevleri de üstlenmiş olan ve vazifesi itibarıyla da devletin işleyişinin en önemli unsurlarından olan bir makamı temsil eder. Kadıların bağlı olduğu, onları tayin ve azleden ve bizzat halife / sultan tarafından seçilen makam ise başkadılıktır. İslam tarihi içinde Abbâsîler döneminde tesis edilmiş olan başkadılık,zaman içinde müesseseleşmiş ve İslam devletlerinin tamamında vücut bularak çok önemli bir fonksiyonu meydana getirmiştir. Başkadıların tayinleri esnasında bulundukları İslam ülkesinin ağırlıklı mezhebi göz önüne alınmıştır. Mısır ve havalisinde ikamet eden Müslümanların pek çoğu Şâfî olduklarından mütevellit başkadılar da Şâfî olmuşlar, onların kendilerine nâip olarak seçtikleri kadılar arasında da Şâfîler diğer mezhep kadılarına, Hanefî, Mâlîkî ve Hanbelî, sayıca üstün gelmişlerdi. Memlûkler döneminde ise Sultan ez-Zâhir Baybars tarafından, tarihte ilk defa olmak üzere, ...
The Mamluks, who dominated the entire Middle East, including Egypt and Syria, between 1250 and 15... more The Mamluks, who dominated the entire Middle East, including Egypt and Syria, between 1250 and 1517, have signed events that will change the fate of both the Middle East and the world during their time, and have come to the fore in the Islamic world with their own institutions. One of the most important institutions that Mamluks brought to the Islamic world was the expansion of the chief kadis institution on the four Sunni sects. However, as it is understood from the practices, sometimes unlawful practices were applied during the appointment and dismissal of the chief kadis. During the appointments and dismissals of the cheaf kadis, activities such as bribery, favoritism, political interventions of powerful amirs have been shadowed by this authority. In this study, it will be tried to clarify the issue by giving clear examples of unlawful practices occurring during the appointment of chief kadis and their dismissal.
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, Jun 5, 2020
With Hz. Muhammad's migration to Medina, what would happen to the situation of non-Muslims within... more With Hz. Muhammad's migration to Medina, what would happen to the situation of non-Muslims within the Islamic society has emerged. As a result of the treaty (The Constitution of Medina) between Hz. Muhammed and non-Muslims living in three groups (Jews, Christians and pagans) in Medina in the meantime, non-Muslims, this problem was solved and some rights were granted to non-Muslims living in Islamic society. According to this, the communities that believed in the monotheistic religions that entered the sovereignty of the Islamic state as a result of jihad were protected by the Islamic state as a result of an agreement called "embezzlement" or a guarantee granted to them. Those who were protected by the Islamic State and who were exempted from military service without changing their religion were also called zimis. The rights, property, citizenship and belief rights of every person of Zimi status were protected by the natural and, of course, the care of the citizen as well as the care of the Muslim citizen. In the year 1250, the Mamelukes, who had established their state by killing Turanşah, the last Sultan of Eyyub II, kept the entire Middle East, including the Egyptian center, under the sovereignty and control of the Middle East, from the Anatolian to the Nubia, and in the Hedjaz region. The Mamluks were not only the Muslims living in the land but also the non-Muslims and the sultans of the non-Muslims. They established the state-citizen relationship with the non-Muslim subjects through the system of law and administration based on the laws of Islam. However, when the state's 267-year history is examined even without entering into details and individual events, it is observed that the state experienced problems with non-Muslim subjects and frequently applied sanctions against them. In general, the problems stemming from the non-Muslims living in the Islamic society and the fact that they were employed as civil servants in the Islamic state have often resulted in their dismissal.
Turk Kulturu Ve Haci Bektas Veli-arastirma Dergisi, Sep 15, 2018
Asil gorevi ser‛i ahkâm uzere adaleti tesis etmek olan kadi, Islam tarihi icinde dini, mali, idar... more Asil gorevi ser‛i ahkâm uzere adaleti tesis etmek olan kadi, Islam tarihi icinde dini, mali, idari vb. gorevleri de ustlenmis olan ve vazifesi itibariyla da devletin isleyisinin en onemli unsurlarindan olan bir makami temsil eder. Kadilarin bagli oldugu, onlari tayin ve azleden ve bizzat halife / sultan tarafindan secilen makam ise baskadiliktir. Islam tarihi icinde Abbâsiler doneminde tesis edilmis olan baskadilik,zaman icinde muesseselesmis ve Islam devletlerinin tamaminda vucut bularak cok onemli bir fonksiyonu meydana getirmistir. Baskadilarin tayinleri esnasinda bulunduklari Islam ulkesinin agirlikli mezhebi goz onune alinmistir. Misir ve havalisinde ikamet eden Muslumanlarin pek cogu Şâfi olduklarindan mutevellit baskadilar da Şâfi olmuslar, onlarin kendilerine nâip olarak sectikleri kadilar arasinda da Şâfiler diger mezhep kadilarina, Hanefi, Mâliki ve Hanbeli, sayica ustun gelmislerdi. Memlukler doneminde ise Sultan ez-Zâhir Baybars tarafindan, tarihte ilk defa olmak uzere, diger uc Sunni mezhep kadilarindan da birer baskadi tayin edilmisti. Ancak ayni unvani paylasan baskadilar arasinda Şâfi baskadisi yetki, itibar ve kendisine bagli vekiller bakimindan digerlerinden temayuz etmeye devam etmisti. Baskadiligin Şâfi mezhebinin tekelinden cikartilip diger mezheplerden de baskadi tayinlerinin yapilmasinin muspet sonuclari oldugu gibi menfi sonuclari da olmus, farkli mezheplere mensup kadilar, zaman zaman birbirleriyle ihtilafa dusmuslerdi. Memluk sultan ve emirlerinin pek cogunun da Hanefi mezhebine mensup olmasi sebebiyle, onlar da bazen mezhep taassubuyla hareket etmislerdir. Bazen sultan ve emirler, Islam anlayisina uygun olmayan sekilde, adalet teskilatinin isleyisine mudahale etmislerdir. Bu calismada Sultan Baybars'in baskadilik muessesesi ile ilgili reformunun sebeplerini, Şâfi baskadisinin gorev ve yetkilerini, mezhep baskadilarinin birbirleriyle olan munasebetlerini ve siyasi mekanizmanin baskadilik uzerindeki etkisini, donemin kaynaklarini kullanmak suretiyle ele almaya alip ornekleriyle aciklamaya calistik.
Sosyal bilimler araştırmaları dergisi, Jun 24, 2020
The Mamluks, who dominated the entire Middle East, including Egypt and Syria, between 1250 and 15... more The Mamluks, who dominated the entire Middle East, including Egypt and Syria, between 1250 and 1517, have signed events that will change the fate of both the Middle East and the world during their time, and have come to the fore in the Islamic world with their own institutions. One of the most important institutions that Mamluks brought to the Islamic world was the expansion of the chief kadis institution on the four Sunni sects. However, as it is understood from the practices, sometimes unlawful practices were applied during the appointment and dismissal of the chief kadis. During the appointments and dismissals of the cheaf kadis, activities such as bribery, favoritism, political interventions of powerful amirs have been shadowed by this authority. In this study, it will be tried to clarify the issue by giving clear examples of unlawful practices occurring during the appointment of chief kadis and their dismissal.
Recep tayyip erdoğan üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi, Dec 20, 2019
Memlûkler Zamanında Mısır Hac Güzergâhı-Kâhire'den Mekke'ye Uzanan Kutsal Yolculuk Öz: Hac ibadet... more Memlûkler Zamanında Mısır Hac Güzergâhı-Kâhire'den Mekke'ye Uzanan Kutsal Yolculuk Öz: Hac ibadeti İslâm dininin temel ibadetlerinden birisi olup hicretin 8. yılında (M. 630), Mekke'nin fethinden bir sene sonra müminler üzerine farz kılınmıştır. Hac kelimesi, Arapça "gitmek, yönelmek; ziyaret etmek" anlamlarına gelir. Ancak haccın ifa edilebilmesi için bireyin hususi şartlarının kâmil olmasının haricinde, yaşadığı coğrafyanın ve tabisi olduğu devletin de uzun ve tehlikelerle dolu güzergâhta bireyin hac ibadetini ifada asgari şartları sağlaması gerekliydi. Bundan mütevellit hacı adayları, bu uzun ve zahmetli yolculuğa, devletin düzenlediği organizasyonlara dâhil olarak iştirak ederlerdi. 1250-1517 yılları arasında Mısır merkezli kurulmuş bir Türk devleti olan Memlûkler de hac emîrinin sorumluluğu altında bir organizasyon tertip etmişlerdir. Mısır'dan Kâhire merkezli olmak üzere yola çıkan Mısırlı ve Mısır üzerinden hac görevini ifa edecek diğer ülke hacı adayları, güvenlik ve kuraklık gibi sebeplerden dolayı Güney Mısır güzergâhını takip ettikleri yaklaşık 200 senelik süreç hariç, Mısır'ın kuzeyine düşen rotayı takip etmişlerdir. Sina çölünü aşmak ve buradan Mekke şehrine ulaşmak şeklinde belirlenen bu rota Osmanlı Devleti zamanında da takip edilen esas hac güzergâhını oluşturmuştur. Bu çalışmada Memlûkler Devleti döneminde Kuzey ve Güney Mısır hac rotası, menzilleri, bu menzillerin birbirlerine uzaklıkları ve coğrafi özellikleri ile ele alınacaktır.
Journal Of History School, 2019
Arapça'da "gitmek, yönelmek; ziyaret etmek" anlamlarına gelen hac kelimesi, fıkıh terimi olarak i... more Arapça'da "gitmek, yönelmek; ziyaret etmek" anlamlarına gelen hac kelimesi, fıkıh terimi olarak imkânı olan her Müslümanın belirlenmiş zaman içinde Kâbe'yi, Arafat, Müzdelife ve Mina'yı ziyaret etmek ve belli bazı dîni görevleri yerine getirmek suretiyle yaptığı ibadeti ifade eder. Bu ibadeti yerine getirenlere Arapça'da hac (çoğulu huccâc), Türkçe'de hacı denir. Ali İmran suresinin 97. ayetinde " Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır" şeklinde tanımlanan hac ibadeti, çeşitli hadis-i şeriflerde de Hz. Peygamber tarafından İslam'ın beş şartından birisi olarak zikredilmiş ve tehir edilmeksizin yapılması tavsiye olunmuştur. Hac ibadeti, hacca gitme şartlarını sağlayan her Müslüman üzerlerine farz kılınmış, sultanlar yani devlet yöneticileri de ondan muaf tutulmamıştır. Ancak genel olarak bakıldığı vakit, Hicaz bölgesine yakın devletlerin yöneticilerinin bazıları hariç bu ibadeti, İslam/Türk-İslam devletlerinin yöneticileri çeşitli sebeplerle yerine getirmemişlerdir. Örneğin; Büyük Selçuklu Devleti ve Türkiye Selçuklu Devleti sultanları, Osmanlı Devleti padişahlarından hiç birisi hacca gitmemişlerdir. Mısır merkezli olmak üzere 1250-1517 yılları arasında tüm Orta Doğu'yu kontrol eden Memlûkler Devleti sultanlarından ise Baybars, Muhammed b. Kalavun, ve Kayıtbay hac ibadetlerini yerine getirmiş, el-Melîkü'l-Eşref Şa'bân ise hacca giderken çıkan isyan neticesi tahtını kaybetmiş ve öldürülmüştür. Bu çalışmada ismi anılan Memlûk sultanlarının hacları detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
Ortaçağ araştırmaları dergisi, Dec 26, 2020
Öz-Sel baskınları tarihin her döneminde ortaya çıkan ve büyük zararlara sebep olan doğal afetlerd... more Öz-Sel baskınları tarihin her döneminde ortaya çıkan ve büyük zararlara sebep olan doğal afetlerden birisidir. Dinî olarak Müslümanların en kutsal şehri olan Mekke, coğrafî konumu ve de doğal özellikleri bakımından daha kurulduğu tarihlerden itibaren pek çok sel felaketine maruz kalmış ve büyük tahribatlara uğramıştır. 1250 senesinde kurulmalarının hemen akabinde Hicaz'a hâkim olan Memlûkler zamanında Mekke şehri yaklaşık kırk kadar sel baskınına uğramış, bu baskınlarda dinî mekânlar ve Mekke halkının yaşadığı meskenler büyük zarar görmüş, hac vazifelerini ifa etmek üzere Mekke'de bulunan Müslümanlar da dâhil olmak üzere can kayıpları yaşanmıştır. Meydana gelen seller esnasında en büyük zararı Kâbe ve çevresi görmüş, can kayıpları da buralarda olmuştur. Seller şehirde sosyal ve iktisadî hayat üzerinde olumsuz tesirlere yol açmış ve yaşanan ani fiyat artışları Mekkelileri ve hacıları zor durumda bırakmıştır. Sel felaketlerinin yaşandığı günlerde ve hemen sonrasında ibadetlerin yapılması kesintiye uğramıştır.
History Studies International Journal of History
İslâm dininin temel ibadetlerinden olan hac ibadeti, muayyen vakitlerde ve hususî yerlerde farzla... more İslâm dininin temel ibadetlerinden olan hac ibadeti, muayyen vakitlerde ve hususî yerlerde farzlarını yerine getirmekten ibarettir. 1250-1517 yılları arasında Mısır merkezli kurulmuş bir Türk devleti olan Memlûkler, Hicaz bölgesinin hâkimi olma sıfatıyla hac işlerinden de mesul olmuşlardır. Memlûkler devletinin kudretli sultanlarından ez-Zâhir Baybars, Mısır'dan Mekke'ye, ilk defa olmak kaydıyla, mahmil göndererek Hicaz'ın ve de Müslümanların koruyucusu olduğunu ilan etmişti. Mahmil uygulaması her ne kadar devletin temsili ile alakadar olsa, uygulanmaya başlamasından kısa bir süre sonra bir rekabet unsuru haline gelmiş ve Memlûkler Devleti'nin Mısır'dan sonra ikinci büyük merkezi olan Şâm'dan da Mekke'ye mahmil gönderilmeye başlanmıştır. Böylece, Bilâdu'ş-Şâm bölgesi hacılarıyla birlikte Türk, Moğol ve İranlı hacıların Hicaz'a gitmek için takip ettikleri Dımaşk merkezli Şâm hac yolu, Kâhire merkezli Mısır hac güzergâhından sonra en önemli yol olmuştur. Bu çalışmada dönemin kaynakları esas alınarak Şâm mahmilinin teşkilinden, mahmil törenlerinden, hac emîrliği müessesesinden, hacıların Hicaz'a olan yolculuklarında karşılaştıkları sıkıntılardan, hac yolu güzergâhlarından ve mezillerinden bahsedilecektir.
TÜRKİYAT MECMUASI, 2019
İslâm dininin temel ibadetlerinden birisi olan ve hicretin 8. yılında (M. 630) Mekke'nin fethinde... more İslâm dininin temel ibadetlerinden birisi olan ve hicretin 8. yılında (M. 630) Mekke'nin fethinden bir sene sonra müminler üzerine farz kılınan hac ibadeti, farz kılındığı ilk yıldan günümüze kadar, şartlarına gücü yeten her müslümanın gerçekleştirmek istediği bir ibadettir. Ancak haccın ifa edilebilmesi için bireyin hususi şartlarının kâmil olmasının haricinde, yaşadığı coğrafyanın ve tâbisi olduğu devletin de uzun ve tehlikelerle dolu güzergâhta hac ibadetini ifada asgari şartları sağlaması gerekliydi. Bundan mütevellid hacı adayları, bu uzun ve zahmetli yolculuğa, devletin düzenlediği organizasyonlara dâhil olarak iştirak ederlerdi. Müslüman devletler için de vatandaşlarını hacca sağ salim götürmek ve getirmek bir meşruiyet meselesi olduğu için oldukça önemliydi. Memlûk Devleti'nin hakiki anlamda kurucusu olarak kabul edilen ez-Zâhir Baybars, mahmil adı verilen ve bir devenin üzerine yerleştirilmiş koni şeklinde süslü bir çadırı, büyük bir törenle Mısır hac kafilesiyle birlikte Kâhire'den Mekke'ye göndererek hem İslâm âleminde daha önce var olmayan bir âdeti başlatmış oldu hem de bu suretle hem Hicaz bölgesinin hem de tüm Müslümanların hamisi olduğu mesajını tüm Müslüman devletlere iletmiş oldu. Bir diğer meşruiyet meselesi de, kisve adı verilen Kâbe örtüsünün dokunup gönderilmesiydi. Kâbe örtüsünün gönderilmesi gibi şerefli bir görev, Mekke ve Medine'yi siyasî olarak kontrol altında tutan devletlerin bir imtiyazı olmuştu. Aynı zamanda bu imtiyaz, İslâm âleminin en güçlü devleti olunduğunun da bir göstergesi olması bakımından devletler bu işe ziyadesi ile ehemmiyet göstermişlerdi. Bu çalışmada, Memlûkler zamanında hac mahmili ve mahmil kutlamalarından, Kâbe örtüsünden, hac kafilesinden ve görevlilerinden ve hac kafilesinin güvenliğinin sağlanmasından bahsedilecektir.
Between 1250-1517 the Mamluks in Egypt, Syria and Hejaz in the political, military and economic a... more Between 1250-1517 the Mamluks in Egypt, Syria and Hejaz in the political, military and economic authority have established. 267 years of managing these areas have their military orders. The Mamluks, a military structure, which is based on ground troops had essentially. Maritime activities, as well, according to their importance, can be said to perform great success the coast of the Mediterranean and the Red Sea. Mamluks have performed maritime activities (military and commercial) in the Nile River, Mediterranian and Red Sea, they have used various ships in these activities. n this study, ships that used by Mamluks era has been classifies and describe as explanatory