Dilara Yıldırım - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Dilara Yıldırım
Journal of Global Antimicrobial Resistance, 2020
Extracellular recordings have elucidated spatial neural representations without identifying under... more Extracellular recordings have elucidated spatial neural representations without identifying underlying microcircuits. We labeled neurons juxtacellularly in medial entorhinal cortex of freely moving rats with a friction-based, pipette-stabilization system. In a linear maze novel to the animals, spatial firing of superficial layer neurons was reminiscent of grid cell activity. Layer 2 stellate cells showed stronger theta modulation than layer 3 neurons, and both fired during the ascending phase of field potential theta. Deep-layer neurons showed little or no activity. Layer 2 stellate cells resided in hundreds of small patches. At the dorsomedial entorhinal border, we identified larger (putative parasubicular) patches, which contained polarized head-direction selective neurons firing during the descending theta phase. Three axon systems interconnected patches: centrifugal axons from superficial cells to single large patches, centripetal axons from large-patch cells to single small patches, and circumcurrent axons interconnecting large patches. Our microcircuit analysis during behavior reveals modularity of entorhinal processing.
Tigesiklin, yeni sınıf antibiyotiklerden olan glisilsiklinlerin ilk ticari üyesidir. Glisilsiklin... more Tigesiklin, yeni sınıf antibiyotiklerden olan glisilsiklinlerin ilk ticari üyesidir. Glisilsiklinler etkili Gram pozitif ve Gram negatif aktiviteyi olanaklı kılan yapısal değişiklikle tetrasiklin antibiyotiklerin türevidir. Bu çalışmada, klinik örneklerden soyutlanan 100 Escherichia coli ve 100 Klebsiella pneumoniae suşunun tigesikline direnci minimum inhibisyon konsantrasyon (MİK) yöntemi ile araştırılmıştır. Tigesiklinin MİK 50 ve MİK 90 değerleri E.coli suşları için 0.25 μg/ml ve 0.5 µg/ml, K.pneumoniae suşları için 0.5 μg/ml ve 1.0 µg/ml olarak saptanmıştır. Çalışmamızda elde edilen bulgular, tigesiklinin hem E.coli hem de K.pneumoniae suşlarına karşı güçlü antibakteriyel aktiviteye sahip olduğunu göstermiştir.
ANKEM Dergisi, 2009
... MRSA MİK aralığı ... 17. Laupland KB, Churche DL, Mucenski M, Sutherland LR, Dele Davies H: P... more ... MRSA MİK aralığı ... 17. Laupland KB, Churche DL, Mucenski M, Sutherland LR, Dele Davies H: Population based study of the epidemiology of and risk factors for invasive Staphylococcus aureus infections, J Infect Dis 2003;187(9):1452-9. 18. ...
Cumhuriyet medical journal, Dec 25, 2014
Özet Amaç. Cryptosporidium spp. ve Giardia intestinalis insanda ishal nedeni olabilen önemli prot... more Özet Amaç. Cryptosporidium spp. ve Giardia intestinalis insanda ishal nedeni olabilen önemli protozoonlardır. Bu parazitozların tanısında etkensel tanı yöntemlerinin yanında antijen tarama testleri de kullanılabilmektedir. Çalışmamızda ishalli hastalarda konvansiyonel yöntemlerle birlikte Direkt Fluoresan Antikor (DFA) yöntemi ile G.intestinalis ve Cryptosporidium spp. varlığının saptanması ve bu iki protozoonun gastroenterit olgularındaki rolünün araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem. Sivas il merkezindeki üç hastanenin (Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi, Sivas Numune ve Sivas Devlet Hastanesi) çeşitli servislerine enterit yakınmalarıyla başvuran 32'si kadın, 68'i erkek toplam 100 ishalli hastaya ait dışkı örneklerinde direkt inceleme ve asit-fast boyama yöntemi ile yapılan mikroskobik incelemelerde parazitlere ait kist ve/veya ookistler, DFA yöntemi ile parazitlere ait antijenler araştırılmıştır. İncelenen grupta yer alan hastalar 0-80 yaş aralığında bulunmaktadır. Bulgular. Çalışmada, ishalli 100 dışkı örneğinin 2'sinde direkt mikroskobide G.intestinalis görülmüştür. Asit-fast boyama ile birinde Cryptosporidium spp. görülürken, DFA ile 4'ünde (%4,0) Cryptosporidium spp., 2'sinde (%2,0) G. intestinalis antijenlerine rastlanmıştır. Cryptosporidium spp. saptanan hastaların erişkin yaş grubunda yer alması ilginç bulunmuştur. Sonuç. Cryptosporidium spp. ve G. intestinalis'in ikisini de içeren DFA testleri rutin çalışmalarda ve prevalans araştırmalarında kullanılabilen kolay, duyarlı ve güvenilir bir testtir. Diğer taraftan enterit nedenleri arasında sayılan bu iki protozoon incelenen hasta grubunda toplam %6 oranında bulunmuştur.
Acta parasitologica Turcica, 2008
The aim of this study was to determine the prevalence of intestinal parasites in primary school c... more The aim of this study was to determine the prevalence of intestinal parasites in primary school children in Sivas and to consider the changes in frequency and variety of intestinal parasites in the light of previous studies carried out since 1985. Specimens were examined by direct microscopy and staining. In addition, the relationship of intestinal parasites with physical development, success and socio-economic situation was investigated using surveys. Intestinal parasites were found in 191 (26.2%) of 730 stool specimens, 88 (12.9%) of cellophane tape specimens and parasites were found in both types of specimens obtained from 251 (37.1%) out of 677 students. The most common five parasite species were Giardia intestinalis (13.7%), Enterobius vermicularis (12.8%), Entamoeba coli (7.4%), Blastocystis hominis (2.2%) and Hymenolepis nana (1.2%). Intestinal parasites were most frequently detected in the Celtek Village Primary School (50.0%). This school was followed by Imranli YIBO School (45.7%), 60.Yil Primary School (36.3%) and Koyulhisar YIBO (21.3%) School. We found that there was no statistically important relationship between the occurrence of parasites with weight, length and success. It was related to the socioeconomic situation. Furthermore, in this region when the previous studies in similar age groups are considered, a decrease in intestinal parasites frequency and variety was revealed.
Demodex türlerinin dermatozların etyolojisinde rolü olabileceği akılda tutulmalıdır. Bu durum erk... more Demodex türlerinin dermatozların etyolojisinde rolü olabileceği akılda tutulmalıdır. Bu durum erken teşhis ve uygun tedavi imkanı sağlayarak hem hastaya zaman kazandırmakta, hem de tedavi maliyetini düşürmektedir. Ayrıca dermatolojik şikayetlerle gelen ve demodikozis olgusuna rastlanan hastaların çoğunluğunu kadınların oluşturması, hastalığın patogenezinde cinsiyet hormonlarının ve benzer belirteçlerin rolü olabileceğine ve bu durumun incelenmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Objective: Our aim in this study, is to determine the frequency of human papilloma virus DNA and ... more Objective: Our aim in this study, is to determine the frequency of human papilloma virus DNA and its genotypes, and to evaluate the association between servical smear and results. Materials and Methods: Our study was realised with 140 women who is between 21 and 67 years. HPV DNA was researched with PCR method in servical smears of patients and HPV genotyping was carried out with reverse hybridization procedure in HybriMax (Hybribio). Then, smears taken with servical brush were spreaded on slides and they were sent to pathology department for examining. Results: In our study, % 6,4 of case have HPV positiveness. In our study, the most frequent genotype of HPV is HPV type 6 (%25). The second is HPV 16 (%16,6). The ratio for pathologic negativity and HPV positiveness is %77,8. It were detected that %94,7 of the patients with smear negative are HPV negative and %5,3 of them are HPV positive. %33,3 of the patients with condylomata accuminata are HPV negative, %66,7 of them are HPV posit...
OSMANGAZİ JOURNAL OF MEDICINE, 2019
Özet: Salmonella türleri, ülkemizde gastroenteritin sık görülen bakteriyel etkenlerinden olmakla ... more Özet: Salmonella türleri, ülkemizde gastroenteritin sık görülen bakteriyel etkenlerinden olmakla beraber, gastroenterit dışında tifoparatifo, bakteriyemi, metastatik enfeksiyonlar ve kronik taşıyıcılık gibi çeşitli enfeksiyon tablolarına neden olabilmektedir. Bu olgu sunumunda Salmonella paratyphi A 'ya bağlı nadir görülen pansitopeni, akut böbrek yetmezliği ve ileus tablosu olan olgumuzu paylaşmayı amaçladık. Bilinen hipertansiyon dışında kronik hastalık öyküsü olmayan, 77 yaşında erkek hasta, ateş yüksekliği, bulantı-kusma, karın ağrısı, ishal şikayetleri ile acil servise başvurdu. Hasta akut gastroenterit, akut böbrek yetmezliği (ABY) ve pansitopeni tanıları ile kliniğimize yatırıldı. Hastanın kan ve gayta kültürleri alınıp, hastaya ampirik olarak siprofloksasin tedavisi başlanıldı. Hastanın tedavi ile ishali ve pansitopenisi düzeldi. Ancak hastada yatışının 4. gününde ileus tablosu ve bilinç bulanıklığının gelişmesi üzerine hasta yoğun bakım ünitesine transfer edildi. Hastanın gayta kültüründe Salmonella-Shigella cinsi bakteri üremesi olmadı, ancak kan kültürlerinde ampisiline dirençli; seftriakson, sefotaksim, trimetoprim-sülfametoksazol, siprofloksasine duyarlı Salmonella paratyphi A üremesi oldu. Hastanın antibiyotik tedavisi değiştirilmedi. Hastaya 2 hafta süreyle intravenöz 2x200 mg/gün siprofloksasin tedavisi uygulandı. Hastanın hemodiyaliz ihtiyacı olmadan akut böbrek yetmezliği tablosu düzeldi ve yoğun bakım ünitesinden servisimize alındı ve hastamız şifa ile taburcu edildi. Anahtar kelime: Salmonella paratyphi A, enterik ateş, akut böbrek yetmezliği, pansitopeni, ileus.
OSMANGAZİ JOURNAL OF MEDICINE, 2019
Özet: Isırık yaralanmaları günlük pratiğimizde oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Literatürde... more Özet: Isırık yaralanmaları günlük pratiğimizde oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Literatürde hayvan tarafından ısırılma vakalarının; % 60-90'ının köpek, % 5-20'sinin kedi ve % 2-3'nün de fare gibi kemirgenler ve diğer kalan kısmının diğer hayvanlar tarafından oluşturulduğu bildirilmektedir. Fare ve sıçan ısırıkları ile insanlara Staphylococcus spp.,Corynebacterium spp., Pasteurella multocida, Leptospira spp.ve Fusabacterium spp. bulaşı olduğu bildirilmiştir. Olgumuz ulaşılabilen literatür incelenmesinde bir tane benzer olgunun olması ve ülkemizden benzer olgu bildiriminin olmaması nedeniyle sunulmuştur. Bu yazıda sunulan olgu, 32 yaşında bilinen kronik hastalığı olmayan erkektir. Olgumuzda fare ısırığı sonrası Corynebacterium spp.'nin etken olduğu sağ el 3. parmakta selülit ve sağ el 3. parmakta metakarpofalangeal eklemde septik artrit gelişmiştir. Olgumuz 2 hafta intravenöz klindamisin ve 2 hafta oral trimetoprim/sulfametoksazol tedavisi almış ve sekelsiz iyileşmiştir.
Cumhuriyet Medical Journal, 2016
Rotavirus and adenovirus are important infectious agents that occurs in children with severe diar... more Rotavirus and adenovirus are important infectious agents that occurs in children with severe diarrhea and could have high morbidity and mortality because of water and electrolyte loss. Our aim in this study, is to determine the frequency of rotavirus and adenovirus according to age groups and seasons in children applied pediatry polyclinics with diarrhea complaint. Method: Between march 2013 and april 2014, 426 fecal sample taken from the patients applied to pediatry and infection disease polyclinics in Sivas Numune Hospital with diarrhea complaint were incorporated to study. This study performed on only one card covered monoclonal antibodies included both two virus with rotavirus and adenovirus quantitative immunochromatographic procedure from fresh fecal samples. Results: From 426 fecal sample tested in this research, 48 (%11.3) rotavirus positivities and 11 (%2.6) adenovirus positivities were detected. The patients were classified as 0-1 age, 2-5 age and olders. There is no difference between seasons and months for the positivity of rotavirus and adenovirus. Additionally, there is no statistical significant difference between rotavirus positivity and adenovirus positivity in 0-1 age, 2-5 age and olders. Conclusions: Rotavirus and adenovirus infections occur in every season and every age groups. Rotavirus and adenovirus ratios of positivity in our study are similar to other studies in our country. Viral agents must consider in childhood diarrheas and rapid antigen screening tests must be used.
ANKEM Dergisi, 2015
Demodex türlerinin dermatozların etyolojisinde rolü olabileceği akılda tutulmalıdır. Bu durum erk... more Demodex türlerinin dermatozların etyolojisinde rolü olabileceği akılda tutulmalıdır. Bu durum erken teşhis ve uygun tedavi imkanı sağlayarak hem hastaya zaman kazandırmakta, hem de tedavi maliyetini düşürmektedir. Ayrıca dermatolojik şikayetlerle gelen ve demodikozis olgusuna rastlanan hastaların çoğunluğunu kadınların oluşturması, hastalığın patogenezinde cinsiyet hormonlarının ve benzer belirteçlerin rolü olabileceğine ve bu durumun incelenmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Cumhuriyet Medical Journal, 2014
Özet Amaç. Cryptosporidium spp. ve Giardia intestinalis insanda ishal nedeni olabilen önemli prot... more Özet Amaç. Cryptosporidium spp. ve Giardia intestinalis insanda ishal nedeni olabilen önemli protozoonlardır. Bu parazitozların tanısında etkensel tanı yöntemlerinin yanında antijen tarama testleri de kullanılabilmektedir. Çalışmamızda ishalli hastalarda konvansiyonel yöntemlerle birlikte Direkt Fluoresan Antikor (DFA) yöntemi ile G.intestinalis ve Cryptosporidium spp. varlığının saptanması ve bu iki protozoonun gastroenterit olgularındaki rolünün araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem. Sivas il merkezindeki üç hastanenin (Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi, Sivas Numune ve Sivas Devlet Hastanesi) çeşitli servislerine enterit yakınmalarıyla başvuran 32'si kadın, 68'i erkek toplam 100 ishalli hastaya ait dışkı örneklerinde direkt inceleme ve asit-fast boyama yöntemi ile yapılan mikroskobik incelemelerde parazitlere ait kist ve/veya ookistler, DFA yöntemi ile parazitlere ait antijenler araştırılmıştır. İncelenen grupta yer alan hastalar 0-80 yaş aralığında bulunmaktadır. Bulgular. Çalışmada, ishalli 100 dışkı örneğinin 2'sinde direkt mikroskobide G.intestinalis görülmüştür. Asit-fast boyama ile birinde Cryptosporidium spp. görülürken, DFA ile 4'ünde (%4,0) Cryptosporidium spp., 2'sinde (%2,0) G. intestinalis antijenlerine rastlanmıştır. Cryptosporidium spp. saptanan hastaların erişkin yaş grubunda yer alması ilginç bulunmuştur. Sonuç. Cryptosporidium spp. ve G. intestinalis'in ikisini de içeren DFA testleri rutin çalışmalarda ve prevalans araştırmalarında kullanılabilen kolay, duyarlı ve güvenilir bir testtir. Diğer taraftan enterit nedenleri arasında sayılan bu iki protozoon incelenen hasta grubunda toplam %6 oranında bulunmuştur.
Türkiye parazitolojii dergisi / Türkiye Parazitoloji Derneği = Acta parasitologica Turcica / Turkish Society for Parasitology, 2008
The aim of this study was to determine the prevalence of intestinal parasites in primary school c... more The aim of this study was to determine the prevalence of intestinal parasites in primary school children in Sivas and to consider the changes in frequency and variety of intestinal parasites in the light of previous studies carried out since 1985. Specimens were examined by direct microscopy and staining. In addition, the relationship of intestinal parasites with physical development, success and socio-economic situation was investigated using surveys. Intestinal parasites were found in 191 (26.2%) of 730 stool specimens, 88 (12.9%) of cellophane tape specimens and parasites were found in both types of specimens obtained from 251 (37.1%) out of 677 students. The most common five parasite species were Giardia intestinalis (13.7%), Enterobius vermicularis (12.8%), Entamoeba coli (7.4%), Blastocystis hominis (2.2%) and Hymenolepis nana (1.2%). Intestinal parasites were most frequently detected in the Celtek Village Primary School (50.0%). This school was followed by Imranli YIBO School...
Cumhuriyet Medical Journal, 2013
Toxoplasmoz şüpheli hastalarda Toxoplasma gondii seropozitifliğinin kemilüminesan mikropartikül i... more Toxoplasmoz şüpheli hastalarda Toxoplasma gondii seropozitifliğinin kemilüminesan mikropartikül immunolojik test (CMIA) yöntemi ile araştırılması Investigation of Toxoplasma gondii seropositivity in toxoplasmosis suspected patients by chemiluminescent microparticle immunological test (CMIA)
Turkish Journal of Parasitology, 2014
Bu çalışmada ishal şikayeti ile hastanemize başvurmuş olan hastaların bir yıllık retrospektif inc... more Bu çalışmada ishal şikayeti ile hastanemize başvurmuş olan hastaların bir yıllık retrospektif incelemesinde, intestinal amebiyazis sıklığının araştırılması ve bu araştırmada kullanılan "direkt mikroskopik inceleme" ve "Entamoeba histolytica ya özgün Enzyme-Linked ImmunoSorbent Assay (ELISA) adezin antijen testi" yöntemlerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntemler: Şubat 2012-Mart 2013 tarihleri arasında, Sivas Numune Hastanesi Mikrobiyoloji Laboratuvarına intestinal amebiyazis ön tanısıyla başvuran 259 ishalli hastanın dışkı örneği çalışmaya alınmıştır. Örnekler direkt mikroskobik inceleme ve Entamoeba histolytica adezin antijen testi (E. histolytica II, Techlab, Blacksburg, ABD) ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Laboratuvarımıza bir yıllık sürede amebiyaz ön tanısıyla başvuran hastalarda yaş ortalaması 40,12±19, E. histolytica adezin antijen testi pozitiflik oranı %25,1 (n=65) olarak tespit edimiştir. ELISA adezin antijen testi pozitif %24,6 (n=16) hastada mikroskopik incelemede; trofozoit, kist, bol lökosit ve eritrosit görülürken, %3,1 (n=6) hastada ELISA adezin antijen testi negatif olarak belirlenmiş, cinsiyetler arasında hastalık açısından fark görülmezken (p>0,05), mevsimler arasında fark tespit edilmiştir (p<0,05). Sonuç: Direkt mikroskobik inceleme E. histolytica / E. dispar ayrıcı tanısında ve Entamoeba kist ve/veya trofozoit yapılarının başta lökositler olmak üzere diğer hücresel elemanlardan ayrımında yetersiz kalabilmektedir. Ayrıca patojenik E. histolytica ile patojen olmayan E. dispar'ın ayrımının yapılabilmesi E. histolytica monoklonal ELISA adezin antijen testinin yapılmasının yararlı olduğu kanısına varılmıştır.
Cumhuriyet Medical Journal, 2013
Özet Amaç. Brucella spp. türü bakterilerin neden olduğu Bruselloz, tüm dünyada olduğu gibi ülkemi... more Özet Amaç. Brucella spp. türü bakterilerin neden olduğu Bruselloz, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de endemik olarak bulunmaktadır. Bu çalışmada 2011 Haziran, 2012 Ocak ayları arasında ateş, eklem ağrısı, halsizlik ve yorgunluk şikayeti ile çeşitli servislerden laboratuvarımıza başvuran 1429 hastada, brucellacapt testi sonuçları ve sedimentasyon sonuçlarının retrospektif olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem. Testte Coombs test antijeni (Metser, İSTANBUL) kullanılarak brucellacapt yöntemi uygulandı. Sedimentasyon (Vacoplus, ESR120) değerlerine autoanalyzer cihazında fotometrik tüp yöntemi ile bakıldı. Bulgular. Çalışmamızda toplamda 103 hastada %7,2 lik bir pozitiflik oranı görüldü. Pozitif hastaların %6,2'si (n=49) kadın, %8,5'i (n=54) erkekti. Brusella pozitif ve brusella negatif hastalar arasında sedimentasyon değeri açısından doğrudan bir ilişki bulunmadı (p≥0,195). Sonuç. Morbiditesi yüksek bir hastalık olan bruselloz, bölgemizde sık denilecek bir oranda görülmektedir. Nonspesifik semptomları olan hastalarda, akılda tutulması ve araştırılması gerekmektedir.
Cumhuriyet Medical Journal, 2014
Özet Amaç. Mycobacterium tuberculosis enfeksiyonu dünya üzerinde ciddi bir halk sağlığı sorunudur... more Özet Amaç. Mycobacterium tuberculosis enfeksiyonu dünya üzerinde ciddi bir halk sağlığı sorunudur. T-helper 1 hücreleri tüberküloz patogenezinde önemli bir rol oynamaktadır. Ailesel Akdeniz Ateşi (FMF) hastaları ve taşıyıcılarında T-helper 1'in artmış aktivitesi söz konusudur. Bu çalışmayı, bağışıklık temelinde, MEFV gen mutasyonlarıyla tüberküloza karşı direnç arasında olası ilişkiyi değerlendirmek üzere yaptık. Yöntem. Bu çalışma 2007-2009 yılları arasında Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı'na başvuran ve fizik muayene, mikrobiyolojik ve radyolojik tetkiklerle tüberküloz tanısı alan 51 hasta (23 kadın, 28 erkek) ve 57 kişilik kontrol grubuyla (26 kadın, 31 erkek) gerçekleştirilmiştir. Her iki grupta revers hibridizasyon FMF Strip Assay (ViennaLab Labordiagnostika, Vienna, Austria) tekniği kullanılarak 12 yaygın MEFV gen mutasyonu araştırılmıştır. Bulgular. MEFV mutasyonlarının dağılımı açısından hasta ve kontrol grupları arasında önemli bir fark saptanmamıştır (p>0,05). Hasta grubunda 22 MEFV gen mutasyonu (%43,1) vardı. Homozigot mutasyon tespit edilmedi. Hasta grubundaki mutasyonların tamamı heterozigottu. Kontrol grubunda da homozigot mutasyona rastlanmazken, toplam 29 (%50,8) heterozigot mutasyona rastlandı. Sonuç. Elde edilen veriler tüberküloz hastalarında MEFV geni mutasyon sıklığının sağlıklı populasyona oranla önemli bir farklılık göstermediğini düşündürmektedir. FMF mutasyonları tüberküloza yakalanmakta değil ama hastalığın seyrinde etkili olabilir.
Journal of Global Antimicrobial Resistance, 2020
Extracellular recordings have elucidated spatial neural representations without identifying under... more Extracellular recordings have elucidated spatial neural representations without identifying underlying microcircuits. We labeled neurons juxtacellularly in medial entorhinal cortex of freely moving rats with a friction-based, pipette-stabilization system. In a linear maze novel to the animals, spatial firing of superficial layer neurons was reminiscent of grid cell activity. Layer 2 stellate cells showed stronger theta modulation than layer 3 neurons, and both fired during the ascending phase of field potential theta. Deep-layer neurons showed little or no activity. Layer 2 stellate cells resided in hundreds of small patches. At the dorsomedial entorhinal border, we identified larger (putative parasubicular) patches, which contained polarized head-direction selective neurons firing during the descending theta phase. Three axon systems interconnected patches: centrifugal axons from superficial cells to single large patches, centripetal axons from large-patch cells to single small patches, and circumcurrent axons interconnecting large patches. Our microcircuit analysis during behavior reveals modularity of entorhinal processing.
Tigesiklin, yeni sınıf antibiyotiklerden olan glisilsiklinlerin ilk ticari üyesidir. Glisilsiklin... more Tigesiklin, yeni sınıf antibiyotiklerden olan glisilsiklinlerin ilk ticari üyesidir. Glisilsiklinler etkili Gram pozitif ve Gram negatif aktiviteyi olanaklı kılan yapısal değişiklikle tetrasiklin antibiyotiklerin türevidir. Bu çalışmada, klinik örneklerden soyutlanan 100 Escherichia coli ve 100 Klebsiella pneumoniae suşunun tigesikline direnci minimum inhibisyon konsantrasyon (MİK) yöntemi ile araştırılmıştır. Tigesiklinin MİK 50 ve MİK 90 değerleri E.coli suşları için 0.25 μg/ml ve 0.5 µg/ml, K.pneumoniae suşları için 0.5 μg/ml ve 1.0 µg/ml olarak saptanmıştır. Çalışmamızda elde edilen bulgular, tigesiklinin hem E.coli hem de K.pneumoniae suşlarına karşı güçlü antibakteriyel aktiviteye sahip olduğunu göstermiştir.
ANKEM Dergisi, 2009
... MRSA MİK aralığı ... 17. Laupland KB, Churche DL, Mucenski M, Sutherland LR, Dele Davies H: P... more ... MRSA MİK aralığı ... 17. Laupland KB, Churche DL, Mucenski M, Sutherland LR, Dele Davies H: Population based study of the epidemiology of and risk factors for invasive Staphylococcus aureus infections, J Infect Dis 2003;187(9):1452-9. 18. ...
Cumhuriyet medical journal, Dec 25, 2014
Özet Amaç. Cryptosporidium spp. ve Giardia intestinalis insanda ishal nedeni olabilen önemli prot... more Özet Amaç. Cryptosporidium spp. ve Giardia intestinalis insanda ishal nedeni olabilen önemli protozoonlardır. Bu parazitozların tanısında etkensel tanı yöntemlerinin yanında antijen tarama testleri de kullanılabilmektedir. Çalışmamızda ishalli hastalarda konvansiyonel yöntemlerle birlikte Direkt Fluoresan Antikor (DFA) yöntemi ile G.intestinalis ve Cryptosporidium spp. varlığının saptanması ve bu iki protozoonun gastroenterit olgularındaki rolünün araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem. Sivas il merkezindeki üç hastanenin (Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi, Sivas Numune ve Sivas Devlet Hastanesi) çeşitli servislerine enterit yakınmalarıyla başvuran 32'si kadın, 68'i erkek toplam 100 ishalli hastaya ait dışkı örneklerinde direkt inceleme ve asit-fast boyama yöntemi ile yapılan mikroskobik incelemelerde parazitlere ait kist ve/veya ookistler, DFA yöntemi ile parazitlere ait antijenler araştırılmıştır. İncelenen grupta yer alan hastalar 0-80 yaş aralığında bulunmaktadır. Bulgular. Çalışmada, ishalli 100 dışkı örneğinin 2'sinde direkt mikroskobide G.intestinalis görülmüştür. Asit-fast boyama ile birinde Cryptosporidium spp. görülürken, DFA ile 4'ünde (%4,0) Cryptosporidium spp., 2'sinde (%2,0) G. intestinalis antijenlerine rastlanmıştır. Cryptosporidium spp. saptanan hastaların erişkin yaş grubunda yer alması ilginç bulunmuştur. Sonuç. Cryptosporidium spp. ve G. intestinalis'in ikisini de içeren DFA testleri rutin çalışmalarda ve prevalans araştırmalarında kullanılabilen kolay, duyarlı ve güvenilir bir testtir. Diğer taraftan enterit nedenleri arasında sayılan bu iki protozoon incelenen hasta grubunda toplam %6 oranında bulunmuştur.
Acta parasitologica Turcica, 2008
The aim of this study was to determine the prevalence of intestinal parasites in primary school c... more The aim of this study was to determine the prevalence of intestinal parasites in primary school children in Sivas and to consider the changes in frequency and variety of intestinal parasites in the light of previous studies carried out since 1985. Specimens were examined by direct microscopy and staining. In addition, the relationship of intestinal parasites with physical development, success and socio-economic situation was investigated using surveys. Intestinal parasites were found in 191 (26.2%) of 730 stool specimens, 88 (12.9%) of cellophane tape specimens and parasites were found in both types of specimens obtained from 251 (37.1%) out of 677 students. The most common five parasite species were Giardia intestinalis (13.7%), Enterobius vermicularis (12.8%), Entamoeba coli (7.4%), Blastocystis hominis (2.2%) and Hymenolepis nana (1.2%). Intestinal parasites were most frequently detected in the Celtek Village Primary School (50.0%). This school was followed by Imranli YIBO School (45.7%), 60.Yil Primary School (36.3%) and Koyulhisar YIBO (21.3%) School. We found that there was no statistically important relationship between the occurrence of parasites with weight, length and success. It was related to the socioeconomic situation. Furthermore, in this region when the previous studies in similar age groups are considered, a decrease in intestinal parasites frequency and variety was revealed.
Demodex türlerinin dermatozların etyolojisinde rolü olabileceği akılda tutulmalıdır. Bu durum erk... more Demodex türlerinin dermatozların etyolojisinde rolü olabileceği akılda tutulmalıdır. Bu durum erken teşhis ve uygun tedavi imkanı sağlayarak hem hastaya zaman kazandırmakta, hem de tedavi maliyetini düşürmektedir. Ayrıca dermatolojik şikayetlerle gelen ve demodikozis olgusuna rastlanan hastaların çoğunluğunu kadınların oluşturması, hastalığın patogenezinde cinsiyet hormonlarının ve benzer belirteçlerin rolü olabileceğine ve bu durumun incelenmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Objective: Our aim in this study, is to determine the frequency of human papilloma virus DNA and ... more Objective: Our aim in this study, is to determine the frequency of human papilloma virus DNA and its genotypes, and to evaluate the association between servical smear and results. Materials and Methods: Our study was realised with 140 women who is between 21 and 67 years. HPV DNA was researched with PCR method in servical smears of patients and HPV genotyping was carried out with reverse hybridization procedure in HybriMax (Hybribio). Then, smears taken with servical brush were spreaded on slides and they were sent to pathology department for examining. Results: In our study, % 6,4 of case have HPV positiveness. In our study, the most frequent genotype of HPV is HPV type 6 (%25). The second is HPV 16 (%16,6). The ratio for pathologic negativity and HPV positiveness is %77,8. It were detected that %94,7 of the patients with smear negative are HPV negative and %5,3 of them are HPV positive. %33,3 of the patients with condylomata accuminata are HPV negative, %66,7 of them are HPV posit...
OSMANGAZİ JOURNAL OF MEDICINE, 2019
Özet: Salmonella türleri, ülkemizde gastroenteritin sık görülen bakteriyel etkenlerinden olmakla ... more Özet: Salmonella türleri, ülkemizde gastroenteritin sık görülen bakteriyel etkenlerinden olmakla beraber, gastroenterit dışında tifoparatifo, bakteriyemi, metastatik enfeksiyonlar ve kronik taşıyıcılık gibi çeşitli enfeksiyon tablolarına neden olabilmektedir. Bu olgu sunumunda Salmonella paratyphi A 'ya bağlı nadir görülen pansitopeni, akut böbrek yetmezliği ve ileus tablosu olan olgumuzu paylaşmayı amaçladık. Bilinen hipertansiyon dışında kronik hastalık öyküsü olmayan, 77 yaşında erkek hasta, ateş yüksekliği, bulantı-kusma, karın ağrısı, ishal şikayetleri ile acil servise başvurdu. Hasta akut gastroenterit, akut böbrek yetmezliği (ABY) ve pansitopeni tanıları ile kliniğimize yatırıldı. Hastanın kan ve gayta kültürleri alınıp, hastaya ampirik olarak siprofloksasin tedavisi başlanıldı. Hastanın tedavi ile ishali ve pansitopenisi düzeldi. Ancak hastada yatışının 4. gününde ileus tablosu ve bilinç bulanıklığının gelişmesi üzerine hasta yoğun bakım ünitesine transfer edildi. Hastanın gayta kültüründe Salmonella-Shigella cinsi bakteri üremesi olmadı, ancak kan kültürlerinde ampisiline dirençli; seftriakson, sefotaksim, trimetoprim-sülfametoksazol, siprofloksasine duyarlı Salmonella paratyphi A üremesi oldu. Hastanın antibiyotik tedavisi değiştirilmedi. Hastaya 2 hafta süreyle intravenöz 2x200 mg/gün siprofloksasin tedavisi uygulandı. Hastanın hemodiyaliz ihtiyacı olmadan akut böbrek yetmezliği tablosu düzeldi ve yoğun bakım ünitesinden servisimize alındı ve hastamız şifa ile taburcu edildi. Anahtar kelime: Salmonella paratyphi A, enterik ateş, akut böbrek yetmezliği, pansitopeni, ileus.
OSMANGAZİ JOURNAL OF MEDICINE, 2019
Özet: Isırık yaralanmaları günlük pratiğimizde oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Literatürde... more Özet: Isırık yaralanmaları günlük pratiğimizde oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Literatürde hayvan tarafından ısırılma vakalarının; % 60-90'ının köpek, % 5-20'sinin kedi ve % 2-3'nün de fare gibi kemirgenler ve diğer kalan kısmının diğer hayvanlar tarafından oluşturulduğu bildirilmektedir. Fare ve sıçan ısırıkları ile insanlara Staphylococcus spp.,Corynebacterium spp., Pasteurella multocida, Leptospira spp.ve Fusabacterium spp. bulaşı olduğu bildirilmiştir. Olgumuz ulaşılabilen literatür incelenmesinde bir tane benzer olgunun olması ve ülkemizden benzer olgu bildiriminin olmaması nedeniyle sunulmuştur. Bu yazıda sunulan olgu, 32 yaşında bilinen kronik hastalığı olmayan erkektir. Olgumuzda fare ısırığı sonrası Corynebacterium spp.'nin etken olduğu sağ el 3. parmakta selülit ve sağ el 3. parmakta metakarpofalangeal eklemde septik artrit gelişmiştir. Olgumuz 2 hafta intravenöz klindamisin ve 2 hafta oral trimetoprim/sulfametoksazol tedavisi almış ve sekelsiz iyileşmiştir.
Cumhuriyet Medical Journal, 2016
Rotavirus and adenovirus are important infectious agents that occurs in children with severe diar... more Rotavirus and adenovirus are important infectious agents that occurs in children with severe diarrhea and could have high morbidity and mortality because of water and electrolyte loss. Our aim in this study, is to determine the frequency of rotavirus and adenovirus according to age groups and seasons in children applied pediatry polyclinics with diarrhea complaint. Method: Between march 2013 and april 2014, 426 fecal sample taken from the patients applied to pediatry and infection disease polyclinics in Sivas Numune Hospital with diarrhea complaint were incorporated to study. This study performed on only one card covered monoclonal antibodies included both two virus with rotavirus and adenovirus quantitative immunochromatographic procedure from fresh fecal samples. Results: From 426 fecal sample tested in this research, 48 (%11.3) rotavirus positivities and 11 (%2.6) adenovirus positivities were detected. The patients were classified as 0-1 age, 2-5 age and olders. There is no difference between seasons and months for the positivity of rotavirus and adenovirus. Additionally, there is no statistical significant difference between rotavirus positivity and adenovirus positivity in 0-1 age, 2-5 age and olders. Conclusions: Rotavirus and adenovirus infections occur in every season and every age groups. Rotavirus and adenovirus ratios of positivity in our study are similar to other studies in our country. Viral agents must consider in childhood diarrheas and rapid antigen screening tests must be used.
ANKEM Dergisi, 2015
Demodex türlerinin dermatozların etyolojisinde rolü olabileceği akılda tutulmalıdır. Bu durum erk... more Demodex türlerinin dermatozların etyolojisinde rolü olabileceği akılda tutulmalıdır. Bu durum erken teşhis ve uygun tedavi imkanı sağlayarak hem hastaya zaman kazandırmakta, hem de tedavi maliyetini düşürmektedir. Ayrıca dermatolojik şikayetlerle gelen ve demodikozis olgusuna rastlanan hastaların çoğunluğunu kadınların oluşturması, hastalığın patogenezinde cinsiyet hormonlarının ve benzer belirteçlerin rolü olabileceğine ve bu durumun incelenmesi gerektiğine işaret etmektedir.
Cumhuriyet Medical Journal, 2014
Özet Amaç. Cryptosporidium spp. ve Giardia intestinalis insanda ishal nedeni olabilen önemli prot... more Özet Amaç. Cryptosporidium spp. ve Giardia intestinalis insanda ishal nedeni olabilen önemli protozoonlardır. Bu parazitozların tanısında etkensel tanı yöntemlerinin yanında antijen tarama testleri de kullanılabilmektedir. Çalışmamızda ishalli hastalarda konvansiyonel yöntemlerle birlikte Direkt Fluoresan Antikor (DFA) yöntemi ile G.intestinalis ve Cryptosporidium spp. varlığının saptanması ve bu iki protozoonun gastroenterit olgularındaki rolünün araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem. Sivas il merkezindeki üç hastanenin (Cumhuriyet Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi, Sivas Numune ve Sivas Devlet Hastanesi) çeşitli servislerine enterit yakınmalarıyla başvuran 32'si kadın, 68'i erkek toplam 100 ishalli hastaya ait dışkı örneklerinde direkt inceleme ve asit-fast boyama yöntemi ile yapılan mikroskobik incelemelerde parazitlere ait kist ve/veya ookistler, DFA yöntemi ile parazitlere ait antijenler araştırılmıştır. İncelenen grupta yer alan hastalar 0-80 yaş aralığında bulunmaktadır. Bulgular. Çalışmada, ishalli 100 dışkı örneğinin 2'sinde direkt mikroskobide G.intestinalis görülmüştür. Asit-fast boyama ile birinde Cryptosporidium spp. görülürken, DFA ile 4'ünde (%4,0) Cryptosporidium spp., 2'sinde (%2,0) G. intestinalis antijenlerine rastlanmıştır. Cryptosporidium spp. saptanan hastaların erişkin yaş grubunda yer alması ilginç bulunmuştur. Sonuç. Cryptosporidium spp. ve G. intestinalis'in ikisini de içeren DFA testleri rutin çalışmalarda ve prevalans araştırmalarında kullanılabilen kolay, duyarlı ve güvenilir bir testtir. Diğer taraftan enterit nedenleri arasında sayılan bu iki protozoon incelenen hasta grubunda toplam %6 oranında bulunmuştur.
Türkiye parazitolojii dergisi / Türkiye Parazitoloji Derneği = Acta parasitologica Turcica / Turkish Society for Parasitology, 2008
The aim of this study was to determine the prevalence of intestinal parasites in primary school c... more The aim of this study was to determine the prevalence of intestinal parasites in primary school children in Sivas and to consider the changes in frequency and variety of intestinal parasites in the light of previous studies carried out since 1985. Specimens were examined by direct microscopy and staining. In addition, the relationship of intestinal parasites with physical development, success and socio-economic situation was investigated using surveys. Intestinal parasites were found in 191 (26.2%) of 730 stool specimens, 88 (12.9%) of cellophane tape specimens and parasites were found in both types of specimens obtained from 251 (37.1%) out of 677 students. The most common five parasite species were Giardia intestinalis (13.7%), Enterobius vermicularis (12.8%), Entamoeba coli (7.4%), Blastocystis hominis (2.2%) and Hymenolepis nana (1.2%). Intestinal parasites were most frequently detected in the Celtek Village Primary School (50.0%). This school was followed by Imranli YIBO School...
Cumhuriyet Medical Journal, 2013
Toxoplasmoz şüpheli hastalarda Toxoplasma gondii seropozitifliğinin kemilüminesan mikropartikül i... more Toxoplasmoz şüpheli hastalarda Toxoplasma gondii seropozitifliğinin kemilüminesan mikropartikül immunolojik test (CMIA) yöntemi ile araştırılması Investigation of Toxoplasma gondii seropositivity in toxoplasmosis suspected patients by chemiluminescent microparticle immunological test (CMIA)
Turkish Journal of Parasitology, 2014
Bu çalışmada ishal şikayeti ile hastanemize başvurmuş olan hastaların bir yıllık retrospektif inc... more Bu çalışmada ishal şikayeti ile hastanemize başvurmuş olan hastaların bir yıllık retrospektif incelemesinde, intestinal amebiyazis sıklığının araştırılması ve bu araştırmada kullanılan "direkt mikroskopik inceleme" ve "Entamoeba histolytica ya özgün Enzyme-Linked ImmunoSorbent Assay (ELISA) adezin antijen testi" yöntemlerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntemler: Şubat 2012-Mart 2013 tarihleri arasında, Sivas Numune Hastanesi Mikrobiyoloji Laboratuvarına intestinal amebiyazis ön tanısıyla başvuran 259 ishalli hastanın dışkı örneği çalışmaya alınmıştır. Örnekler direkt mikroskobik inceleme ve Entamoeba histolytica adezin antijen testi (E. histolytica II, Techlab, Blacksburg, ABD) ile değerlendirilmiştir. Bulgular: Laboratuvarımıza bir yıllık sürede amebiyaz ön tanısıyla başvuran hastalarda yaş ortalaması 40,12±19, E. histolytica adezin antijen testi pozitiflik oranı %25,1 (n=65) olarak tespit edimiştir. ELISA adezin antijen testi pozitif %24,6 (n=16) hastada mikroskopik incelemede; trofozoit, kist, bol lökosit ve eritrosit görülürken, %3,1 (n=6) hastada ELISA adezin antijen testi negatif olarak belirlenmiş, cinsiyetler arasında hastalık açısından fark görülmezken (p>0,05), mevsimler arasında fark tespit edilmiştir (p<0,05). Sonuç: Direkt mikroskobik inceleme E. histolytica / E. dispar ayrıcı tanısında ve Entamoeba kist ve/veya trofozoit yapılarının başta lökositler olmak üzere diğer hücresel elemanlardan ayrımında yetersiz kalabilmektedir. Ayrıca patojenik E. histolytica ile patojen olmayan E. dispar'ın ayrımının yapılabilmesi E. histolytica monoklonal ELISA adezin antijen testinin yapılmasının yararlı olduğu kanısına varılmıştır.
Cumhuriyet Medical Journal, 2013
Özet Amaç. Brucella spp. türü bakterilerin neden olduğu Bruselloz, tüm dünyada olduğu gibi ülkemi... more Özet Amaç. Brucella spp. türü bakterilerin neden olduğu Bruselloz, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de endemik olarak bulunmaktadır. Bu çalışmada 2011 Haziran, 2012 Ocak ayları arasında ateş, eklem ağrısı, halsizlik ve yorgunluk şikayeti ile çeşitli servislerden laboratuvarımıza başvuran 1429 hastada, brucellacapt testi sonuçları ve sedimentasyon sonuçlarının retrospektif olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem. Testte Coombs test antijeni (Metser, İSTANBUL) kullanılarak brucellacapt yöntemi uygulandı. Sedimentasyon (Vacoplus, ESR120) değerlerine autoanalyzer cihazında fotometrik tüp yöntemi ile bakıldı. Bulgular. Çalışmamızda toplamda 103 hastada %7,2 lik bir pozitiflik oranı görüldü. Pozitif hastaların %6,2'si (n=49) kadın, %8,5'i (n=54) erkekti. Brusella pozitif ve brusella negatif hastalar arasında sedimentasyon değeri açısından doğrudan bir ilişki bulunmadı (p≥0,195). Sonuç. Morbiditesi yüksek bir hastalık olan bruselloz, bölgemizde sık denilecek bir oranda görülmektedir. Nonspesifik semptomları olan hastalarda, akılda tutulması ve araştırılması gerekmektedir.
Cumhuriyet Medical Journal, 2014
Özet Amaç. Mycobacterium tuberculosis enfeksiyonu dünya üzerinde ciddi bir halk sağlığı sorunudur... more Özet Amaç. Mycobacterium tuberculosis enfeksiyonu dünya üzerinde ciddi bir halk sağlığı sorunudur. T-helper 1 hücreleri tüberküloz patogenezinde önemli bir rol oynamaktadır. Ailesel Akdeniz Ateşi (FMF) hastaları ve taşıyıcılarında T-helper 1'in artmış aktivitesi söz konusudur. Bu çalışmayı, bağışıklık temelinde, MEFV gen mutasyonlarıyla tüberküloza karşı direnç arasında olası ilişkiyi değerlendirmek üzere yaptık. Yöntem. Bu çalışma 2007-2009 yılları arasında Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı'na başvuran ve fizik muayene, mikrobiyolojik ve radyolojik tetkiklerle tüberküloz tanısı alan 51 hasta (23 kadın, 28 erkek) ve 57 kişilik kontrol grubuyla (26 kadın, 31 erkek) gerçekleştirilmiştir. Her iki grupta revers hibridizasyon FMF Strip Assay (ViennaLab Labordiagnostika, Vienna, Austria) tekniği kullanılarak 12 yaygın MEFV gen mutasyonu araştırılmıştır. Bulgular. MEFV mutasyonlarının dağılımı açısından hasta ve kontrol grupları arasında önemli bir fark saptanmamıştır (p>0,05). Hasta grubunda 22 MEFV gen mutasyonu (%43,1) vardı. Homozigot mutasyon tespit edilmedi. Hasta grubundaki mutasyonların tamamı heterozigottu. Kontrol grubunda da homozigot mutasyona rastlanmazken, toplam 29 (%50,8) heterozigot mutasyona rastlandı. Sonuç. Elde edilen veriler tüberküloz hastalarında MEFV geni mutasyon sıklığının sağlıklı populasyona oranla önemli bir farklılık göstermediğini düşündürmektedir. FMF mutasyonları tüberküloza yakalanmakta değil ama hastalığın seyrinde etkili olabilir.