Ebru Aksoy - Academia.edu (original) (raw)

Papers by Ebru Aksoy

Research paper thumbnail of Orman Bir Kaç Ağaç Değildir

Son dönemde hızla yokedilen orman alanlarından ağaç sayısıyla "şu kadar (bin) ağaç kesildi" diye ... more Son dönemde hızla yokedilen orman alanlarından ağaç sayısıyla "şu kadar (bin) ağaç kesildi" diye sözedilmesi bile yokedilen koca orman ekosistemlerinin nasıl da algılanmadığını ortaya koyuyor.
Bu yazı akademik makale olma sorunsalından uzak, orman ekosistemini sadece bazı boyutlarıyla anımsatma amaçlıdır.

Research paper thumbnail of Eğlenceli Değilse, Sürdürülebilir Değildir_Aksoy

Lise son.. Bir dönemin sonu ve yaklaşan yeni dönemin verdiği heyecan. Tüm arkadaşlarda geleceğe y... more Lise son.. Bir dönemin sonu ve yaklaşan yeni dönemin verdiği heyecan. Tüm arkadaşlarda geleceğe yönelik hayaller, düşünceler. Umut dolu, değişim döneminin keyfini çıkartan, enerjik aylar. (Lise son benim için güzel bir yıldı gerçekten). Meslek seçimi telaşı. Her kafadan bir ses, bir de iç ses. Düşler. Bir şeyi "yapmak istiyorum" demenin verdiği benzersiz enerji. Yoğun, dolu dolu ama bereketli bir geçiş dönemi. Mimarlık 1. Sınıf.. Lisenin en kıdemlisi olmaktan, fakültenin en acemisi olmaya geçiş. Yepyeni bir ortam. Bir yandan "mimar olmak istiyorum" demiş ve amaca doğru ilk engeli aşıp yeni bir aşamaya umutla ulaşmış verdiği müthiş bir içsel güç ve güven. Diğer yandan, yeni bir mekânda, fiziksel ve daha da önemlisi sosyal ortamda yabancı, hatta "çaylak" hissetmenin verdiği tedirginlik. Liseden tanıdıklarla, lisedeyken yakın olunmasa bile, bu yeni ortamda hemen bir araya geliş. Farklı bir ilden geliniyorsa, memleketlilerin ilk günlerdeki dayanışması. Tasarım stüdyosunun o geniş, rahat, lise sınıfından çok farklı hali.. Heyecanla ve güvenle karışık büyük bir ilgiyle hocaları, kınuşulanları, istenenleri takip ve gayret.. Arkadaşlarla tanışma, grup projeleri, yeni bağların oluşması. Mezuniyet.. Okulun o ilk günlerindeki yapıcı ve parlak enerji ne yönde dönüşüp hangi yolu aydınlattıysa, onun ışığında yeni adımlar. Yaşamın sunduğu yollar arasından bir seçim..

Research paper thumbnail of DİKMEN VADİSİ_Sermayenin kent üzerinden çevrimine karşı bir başka dayanışma örneği _Aksoy

Research paper thumbnail of Dünyanın Bağışıklık Sistemi - Ekoköyler Kitabı Üzerine

EKOKÖYLER Z. Ebru Aksoy 1750 yılında bir milyon olduğu söylenen dünya nüfusunun 2011 Ekim ayında ... more EKOKÖYLER Z. Ebru Aksoy 1750 yılında bir milyon olduğu söylenen dünya nüfusunun 2011 Ekim ayında 7 milyara ulaşacağı hesaplanıyor. Bu süreçte gıdanüfus dengesi bozularak sürdürülemez hale geldi. Yaklaşık 1 milyar insan obez, 1 milyar insan da yetersiz beslenme sınırında. 1750 -2000 yılları arasındaki 250 yıllık süreçte, dünyanın tüm tarihi boyunca oluşmuş fosil yakıtların %50'sini tükettiğimiz hesaplanıyor. Kaynaklar hızla tükeniyor. Suya erişim giderek büyüyen bir sorun halini aldı. 1 km lik bir yarı çap içinde temiz suya erişimi bulunmayan milyonlarca insan yaşıyor.. Buna rağmen, mevcut temiz su döngülerini alt üst etmeye, kirletmeye ve kaybetmeye devam ediyoruz. İklim değişikliği artık yerkürenin her noktasında kendini gösteriyor. İklim giderek tahmin edilemez hale geliyor. Adeta iklim kaosuna doğru gidiyoruz. Küresel eşitsizlik artmaya devam ediyor. Gelişmiş ülkeler, kapitalizm çarkının kendi ülkelerinde yarattığı sorunları gelişmemiş ülkelere ihraç etmeye devam ediyorlar. Çeşitlilik her anlamda yok oluyor. Biyolojik, kültürel ve sosyal çeşitliliğe sahip evrimin ileri aşamalarındaki, esnek, dirençli, zengin sistemler sürekli baltalanıyor. Yerlerini tek kültürlü ve bu tek kültürlülük nedeniyle dış etkilere, hastalıklara, darbelere daha dayanıksız sistemlere bırakıyor. Endüstriyel tarlalarda (çim parklarda ve golf sahalarında), izole edilmiş bitki ve hayvan topluluklarında olduğu kadar insan topluluklarında da.. Genetiği ile oynanmış, tek türlü endüstriyel tarım alanları ile sosyal dokusu "gelişim / dönüşüm" adına bilinçli olarak tahrip edilmiş tek kültürlü kentlerimiz, 2 / 10 kırılganlık, krize yatkınlık, yetersiz beslenme, kaynakların sisteme geri dönüşü olmadan tüketimi gibi pek çok açıdan aynı ölçüde sürdürülemez yaşam ortamları sunuyorlar.. Doğadan kopuş / doğaya yabancılaşma farkında olmadan hepimizi etkiliyor, başkalaştırıyor. Kentli nüfusunun tarihte ilk defa kırsal nüfusu geçtiği günümüzde, kentlilerin ancak %50'sinin doğaya erişiminin olduğu aktarılıyor. Başka bir insan oluşuyor. Sosyal birliktelik / bağlantı giderek zayıflıyor. Bireyler ve topluluklar arasındaki güven, dostluk, sevgi duyguları çürüyor, insanları yalnızlığa itiyor. Bu sistemin yürümediğini görmek için artık kılavuza ihtiyaç yok.. Artık sadece elmayı değil, elma ağacının kendisini yiyoruz.. 3 / 10

Research paper thumbnail of Orman Bir Kaç Ağaç Değildir

Son dönemde hızla yokedilen orman alanlarından ağaç sayısıyla "şu kadar (bin) ağaç kesildi" diye ... more Son dönemde hızla yokedilen orman alanlarından ağaç sayısıyla "şu kadar (bin) ağaç kesildi" diye sözedilmesi bile yokedilen koca orman ekosistemlerinin nasıl da algılanmadığını ortaya koyuyor.
Bu yazı akademik makale olma sorunsalından uzak, orman ekosistemini sadece bazı boyutlarıyla anımsatma amaçlıdır.

Research paper thumbnail of Eğlenceli Değilse, Sürdürülebilir Değildir_Aksoy

Lise son.. Bir dönemin sonu ve yaklaşan yeni dönemin verdiği heyecan. Tüm arkadaşlarda geleceğe y... more Lise son.. Bir dönemin sonu ve yaklaşan yeni dönemin verdiği heyecan. Tüm arkadaşlarda geleceğe yönelik hayaller, düşünceler. Umut dolu, değişim döneminin keyfini çıkartan, enerjik aylar. (Lise son benim için güzel bir yıldı gerçekten). Meslek seçimi telaşı. Her kafadan bir ses, bir de iç ses. Düşler. Bir şeyi "yapmak istiyorum" demenin verdiği benzersiz enerji. Yoğun, dolu dolu ama bereketli bir geçiş dönemi. Mimarlık 1. Sınıf.. Lisenin en kıdemlisi olmaktan, fakültenin en acemisi olmaya geçiş. Yepyeni bir ortam. Bir yandan "mimar olmak istiyorum" demiş ve amaca doğru ilk engeli aşıp yeni bir aşamaya umutla ulaşmış verdiği müthiş bir içsel güç ve güven. Diğer yandan, yeni bir mekânda, fiziksel ve daha da önemlisi sosyal ortamda yabancı, hatta "çaylak" hissetmenin verdiği tedirginlik. Liseden tanıdıklarla, lisedeyken yakın olunmasa bile, bu yeni ortamda hemen bir araya geliş. Farklı bir ilden geliniyorsa, memleketlilerin ilk günlerdeki dayanışması. Tasarım stüdyosunun o geniş, rahat, lise sınıfından çok farklı hali.. Heyecanla ve güvenle karışık büyük bir ilgiyle hocaları, kınuşulanları, istenenleri takip ve gayret.. Arkadaşlarla tanışma, grup projeleri, yeni bağların oluşması. Mezuniyet.. Okulun o ilk günlerindeki yapıcı ve parlak enerji ne yönde dönüşüp hangi yolu aydınlattıysa, onun ışığında yeni adımlar. Yaşamın sunduğu yollar arasından bir seçim..

Research paper thumbnail of DİKMEN VADİSİ_Sermayenin kent üzerinden çevrimine karşı bir başka dayanışma örneği _Aksoy

Research paper thumbnail of Dünyanın Bağışıklık Sistemi - Ekoköyler Kitabı Üzerine

EKOKÖYLER Z. Ebru Aksoy 1750 yılında bir milyon olduğu söylenen dünya nüfusunun 2011 Ekim ayında ... more EKOKÖYLER Z. Ebru Aksoy 1750 yılında bir milyon olduğu söylenen dünya nüfusunun 2011 Ekim ayında 7 milyara ulaşacağı hesaplanıyor. Bu süreçte gıdanüfus dengesi bozularak sürdürülemez hale geldi. Yaklaşık 1 milyar insan obez, 1 milyar insan da yetersiz beslenme sınırında. 1750 -2000 yılları arasındaki 250 yıllık süreçte, dünyanın tüm tarihi boyunca oluşmuş fosil yakıtların %50'sini tükettiğimiz hesaplanıyor. Kaynaklar hızla tükeniyor. Suya erişim giderek büyüyen bir sorun halini aldı. 1 km lik bir yarı çap içinde temiz suya erişimi bulunmayan milyonlarca insan yaşıyor.. Buna rağmen, mevcut temiz su döngülerini alt üst etmeye, kirletmeye ve kaybetmeye devam ediyoruz. İklim değişikliği artık yerkürenin her noktasında kendini gösteriyor. İklim giderek tahmin edilemez hale geliyor. Adeta iklim kaosuna doğru gidiyoruz. Küresel eşitsizlik artmaya devam ediyor. Gelişmiş ülkeler, kapitalizm çarkının kendi ülkelerinde yarattığı sorunları gelişmemiş ülkelere ihraç etmeye devam ediyorlar. Çeşitlilik her anlamda yok oluyor. Biyolojik, kültürel ve sosyal çeşitliliğe sahip evrimin ileri aşamalarındaki, esnek, dirençli, zengin sistemler sürekli baltalanıyor. Yerlerini tek kültürlü ve bu tek kültürlülük nedeniyle dış etkilere, hastalıklara, darbelere daha dayanıksız sistemlere bırakıyor. Endüstriyel tarlalarda (çim parklarda ve golf sahalarında), izole edilmiş bitki ve hayvan topluluklarında olduğu kadar insan topluluklarında da.. Genetiği ile oynanmış, tek türlü endüstriyel tarım alanları ile sosyal dokusu "gelişim / dönüşüm" adına bilinçli olarak tahrip edilmiş tek kültürlü kentlerimiz, 2 / 10 kırılganlık, krize yatkınlık, yetersiz beslenme, kaynakların sisteme geri dönüşü olmadan tüketimi gibi pek çok açıdan aynı ölçüde sürdürülemez yaşam ortamları sunuyorlar.. Doğadan kopuş / doğaya yabancılaşma farkında olmadan hepimizi etkiliyor, başkalaştırıyor. Kentli nüfusunun tarihte ilk defa kırsal nüfusu geçtiği günümüzde, kentlilerin ancak %50'sinin doğaya erişiminin olduğu aktarılıyor. Başka bir insan oluşuyor. Sosyal birliktelik / bağlantı giderek zayıflıyor. Bireyler ve topluluklar arasındaki güven, dostluk, sevgi duyguları çürüyor, insanları yalnızlığa itiyor. Bu sistemin yürümediğini görmek için artık kılavuza ihtiyaç yok.. Artık sadece elmayı değil, elma ağacının kendisini yiyoruz.. 3 / 10