Özge Güven Akdoğan - Academia.edu (original) (raw)

Papers by Özge Güven Akdoğan

Research paper thumbnail of Dönüşen Kentler, Nesli Tükenenler: Anadolu Leoparı Filminde Mekânsal Üretim Transforming Cities, Extinction: Spatial Production In The Anatolian Leopard Movie

Akdeniz Sanat Dergisi, 2024

Starting from the question of what cinematic texts say about urban transformations, this study fo... more Starting from the question of what cinematic texts say about urban transformations, this study focuses on the political, social and nostalgic meanings of spaces and considers the tension between the old and the new through movie heroes. The Anatolian Leopard movie has been chosen as the object of study in terms of its currentness with its purposeful sampling technique from the universe of Turkish cinema, and a narrative that refers to the socio-ecological transformation of the capital Ankara and the perpetrators of this transformation. The aim of the study is to reveal that the transformation of spaces through the cinema narrative can create intense spiritual dissolution while breaking the sense of urban belonging in individuals. The film, which reveals the transformation of historical places with an urban design enthusiasm towards consumption and tourism, provides a suitable ground for examining issues such as social justice, urban belonging and urban memory. The film is analyzed through textual analysis through criticism of the city and capitalism. The first chapter following the introduction discusses the production of space in the Lefebvrean sense including its construction, establishment and destruction as well as its political and social organization. In the second part, studies on the city and cinema are examined where the film narrative is analyzed through text analysis. As a result, the study shows, through filmic narrative, how the individual whose urban values is taken away can become isolated, also with the contribution of political inertia.

Research paper thumbnail of Bir Haber Metninin İdeolojik Analizi: "Bir Anlık Gaflete Düştüm, Pişmanım"

SSDJournal, 2021

Stuart Hall ve Kültürel Çalışmalar yaklaşımı, toplumsal formasyondaki güç ve iktidar ilişkileri v... more Stuart Hall ve Kültürel Çalışmalar yaklaşımı, toplumsal formasyondaki güç ve iktidar ilişkileri ve ideoloji kavramsallaştırmasını teorik bir miras çerçevesinde ortaya koymakta; sosyal teorinin özellikle feminizm ve ırk meselesi ile kesintiye uğratılabilecek alanında, kişisel olanın politik olduğu, iktidarın salt sınıf çelişkisinden kaynaklanmayan toplumsal cinsiyet, cinsellik, ırk alanında tahakküm altına alınan ve alınmayan konumlar içerisinde biçimlendiğine vurgu yapmaktadır. Kültürel çalışmalar yaklaşımında kültür politikalarını incelemek ve kültürün politikleştirilmesinde ırk ve toplumsal cinsiyet meselesini gündeme getirmek önemli bir politik mücadele alanıdır. Toplumdaki egemen ideolojilerin üretimi ve yeniden üretiminin ele alınıp incelenmesinde medya metinleri temel göstergeler olmaktadır. Bu çalışmada, anlamın üretimi ve tüketimi ideoloji bağlamında incelenmektedir. Egemen ideolojinin üretiminde egemen söylem yapılarının metne nasıl iliştirildiğine, metinde nasıl yapılandırıldığına ve alımlayanın bu söylemi nasıl yeniden ürettiğine ya da kendi direniş kültürünü/dilini nasıl yarattığına bakılmaktadır. Ardından da toplumsal düzende medya metni aracılığıyla üretilen söylemin okuyucu tarafından ne şekillerde alımlandığı araştırılmaktadır. Böylelikle, haberdeki ideolojinin söylemsel çözümlemesi, öznelerin hangi anlam yapıları/kodlar çerçevesinde çağrıldığı ve bu hegemonik yapıya eklemlenmenin olup olmadığı/nasıl olduğu dilsel ifadelerden yola çıkılarak ortaya konacaktır. Çalışmada, "Tecavüze Uğrayan Eşini Bıçaklayan Koca: 'Bir Anlık Gaflete Düştüm, Pişmanım'" 2 başlıklı haber metnindeki ideolojinin, okuyucu yorumlarını da içerdiğinden haberin üretim, tüketim ve yeniden üretim süreçlerini kapsayacak biçimde değerlendirmektedir. Söylemin alımlanmasına ilişkin Hall, başat-hegemonik okuma, müzakereci okuma, karşıt okuma biçiminde üç farklı okumadan söz etmektedir. Burada, izleyicinin, başat kod içinde mi yoksa ona karşıt ya da profesyonel kodların yanı sıra bazı karşıt yollarla da mı anlamlandırılmayı gerçekleştirdiği araştırılmaktadır.

Research paper thumbnail of Oryantalist Bakış Yeniden: Djam (Aman Doktor) Filminde İstanbul

Sinefilozofi Dergisi, 2021

This study explores the movie Djam (Aman Doktor, Tony Gatlif, 2017) focusing on orientalism studi... more This study explores the movie Djam (Aman Doktor, Tony Gatlif, 2017) focusing on orientalism studies that examine the power position in the discourses that the West produces about places and cultures outside of itself. Istanbul has an important place in examining the representations of the West's artistic, scientific and academic texts about the East, as it is seen as the entry point of exotic lands in the journeys between Europe and the East. In the study, while focusing on the images of Istanbul in the movie Aman Doktor, Eastern fantasies that find their place in the orientalist theory are used. In the film, the hero's journey to look for the missing / missing object, the connecting rod, raises the question of how the traveler uses differences. This missing object, which cannot be found in Greece located in the east of the European continent, is also analyzed in the Lacanian sense. Accordingly, in the film, it is emphasized that Istanbul as the object of desire originates from the fantasy of the inaccessible. As a result, it is said that the film contains orientalist marginalizing features produced for the East.

Research paper thumbnail of Toni Erdmann Filminde Modern Yaşam Paradoksları Alt Politika ve Oyun

Sinefilozofi, 2019

Bu çalışmada, Maren Ade'nin yönetmenliğini yaptığı Toni Erdmann (2016) filmi, modernizmin parado... more Bu çalışmada, Maren Ade'nin yönetmenliğini yaptığı Toni Erdmann (2016) filmi, modernizmin paradoksal unsurlarına odaklanılarak ele alınmaktadır. Rekabetçi iş ilişkileri, modern bireyin duygusal karmaşaları, bireyselleşme ve akılcılığın en uç noktada geldiği paradoksal noktalar, gündelik yaşamda oyunsallığın ve mizahın kaybolmasına neden olabilmektedir. Çalışmada, filmde bu noktalarla ilişkilendirilebilecek sinematik imajlar, James S. Scott'ın vurguladığı alt politika kavramı bağlamında incelenmektedir. Modern yaşamda üst politika iktidarı, kurumsal yapıları ve maddiyatı odağa alırken, alt politika mizahı, oyunu, karnaval dünyasını ve sıradan olanı odağa almaktadır. Bu noktada, filmdeki sinematografik imajlar, Johan Huizinga'nın yaşamın içindeki oyunsal unsurları araştırdığı kavramsal çerçeve bağlamında da çözümlenmektedir. Çalışma, sinematografik imajlarla ortaya konan modernizmin paradokslarına odaklanması bakımından önem taşımaktadır. Sonuç olarak, filmin tematik ve sinematografik tercihleriyle akıl yürütme ve oyunsallığı yani üst politika ile altpolitikayı paradoksal bir birlik içinde sunduğu; kurumsal dünya içinde görüşlerini biçimlendirmiş bireylerin, gülmeye dahi mesafelenen yapısını gösterdiği vurgulanmaktadır.

Research paper thumbnail of Düş, Paranoya ve Mizah: Ahh Belinda Filminde Gerçeküstücülük

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Araştırmaları Hakemli E-Dergisi, 2019

ÖZ Bu çalışmada, Atıf Yılmaz'ın Ahh Belinda (1986) filmi, yirminci yüzyılın başlarında dünyada ya... more ÖZ Bu çalışmada, Atıf Yılmaz'ın Ahh Belinda (1986) filmi, yirminci yüzyılın başlarında dünyada yaşanan insanlık sarsıntılarına karşı, şiirde, resimde ve sinemada, manifestolarda açıklanan belli bir politika anlayışı çerçevesinde gelişen gerçeküstücü akım çerçevesinde analiz edilmektedir. Gerçeküstücülük, bireyin ve iç dünyasının irdelenmesini amaçlarken, kimliğe, bilince, akla ve bedene ilişkin soruları temel alır. Türk sinemasında, 1980 sonrası çoğunluğu Atıf Yılmaz tarafından yönetilen kadın filmlerinde de, kadınların kimlik sorunu ve toplumsal yaşamda karşılaştıkları zorluklar gerçeküstücülükle bağlantılı biçimde dile getirilir. Bu çalışmada ele alınan Ahh Belinda filmi, gerçeküstücülük çerçevesinde analiz edilirken, Duplessis'in çalışmasında belirlediği tekniklerin filmde yer alış biçimine odaklanılmaktadır. Filmin anlatısal, tematik ve sinematografik unsurları bu çalışmada belirlenen teknikler doğrultusunda araştırılmaktadır. Sonuçta filmin, gerçeküstücü bir anlatım benimserken, Duplessis'in vurguladığı unsurlardan düşleri, paranoyayı, mizahı ve kimlik geçişini kullandığı ortaya konmaktadır. ABSTRACT In this study, the surrealist narrative in Atıf Yılmaz's film Ahh Belinda (1986) is analyzed. The surrealist movement in poetry, painting and cinema developed as a response to tragedies of humanity in the early twentieth century in the framework of a certain political view expressed through manifestos. In surrealism, the issues of identity, mind and body are taken as the basis to examine the individual and the inner world thereof. After 1980, in Turkish cinema, the problem of woman identity and the difficulties women face in social life were narrated in a surrealist fashion, especially in the woman's films, most of which were directed by Atıf Yılmaz. This study focuses on how the techniques of surrealist narrative determined by Duplessis were used in the film Ahh Belinda. The narrative, thematic and cinematographic elements in the film are explored through these techniques. The study concludes that the film uses some of the surrealist narrative elements emphasized by Duplessis such as dreams, paranoia, humour and identy transition.

Research paper thumbnail of Özge Güven Akdoğan- KENT, KİMLİK VE SANAT: ANAFARTALAR ÇARŞISI VE KAMUSAL SANAT ÜZERİNE BİR İNCELEME/City, Identity and Art: An Investigation on the Anafartalar Bazaar and the Public Art

Research paper thumbnail of Kadınların Finansal Okuryazarlığı ve Finansal Becerileri Üzerine Bir Yerli Dizi Analizi

Selçuk İletişim. Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi., 2019

Bu çalışma, Türk televizyonlarında yayınlanan bir dizinin finansal beceriler ve cinsiyet tasarıml... more Bu çalışma, Türk televizyonlarında yayınlanan bir dizinin finansal beceriler ve cinsiyet tasarımları üzerinden ortaya koyduğu temsilleri tartışmaktadır. Bu doğrultuda çalışmanın amacı, dizi söyleminde bu becerilerin nasıl yer aldığını dilsel ve ideolojik açıdan değerlendirmektir. Çalışmada bu ana amaç çerçevesinde Kalbimdeki Deniz (Aysun Akyüz 2016) dizisinin ilk 13 bölümü incelenerek şu araştırma sorularının cevapları aranmıştır: Kadın kahraman, finansal gücünü hangi kaynaklara yönlendirmektedir? Finansal gücü elinde bulundurmak isteyen kadın kahramana verilen tepkinin niteliği nasıldır? Çözümlemenin analiz birimlerini, kadınların finansal bilgi birikimlerine ve harcama kalemlerine ilişkin ifade ve görüntüler oluşturmaktadır. Bu ifade ve görüntüler, dizilerin hem metinsel özellikleri içinde hem de paranın eril erkeklik ve dişillikle kurulan geleneksel bağlantıları temelinde incelenmektedir. Çalışma, kadın kahramanın finansal bilgi alanında yetersiz; ancak bütçe yapma ve finansal karar alma süreçlerinde etkin olarak resmedildiğini göstermektedir. Bu bağlamda, anlatının, finansal bilgi düzleminde erkeklere göre zayıf olmalarına rağmen kadınların, parayı ihtiyaca uygun ve riske girmeden harcadıkları yönündeki finansal verileri desteklediği söylenmektedir. Bununla birlikte, dizinin, kadın kadının kurdudur mitinden ve beyaz atlı prens mitinden beslenen yapısının toplumsal cinsiyet alanındaki ön yargıların kırılmasını güçleştirdiği vurgulanmaktadır.
AN ANALYSIS OF A NATIONAL TELEVISION SERIES ON THE
FINANCIAL LITERACY AND FINANCIAL SKILLS OF WOMEN
ABSTRACT
This study discusses representations of financial skills and gender in the Turkish television series Kalbimdeki Deniz (Aysun Akyüz 2016 Chapters 1 to 13). The aim of the study is to evaluate how does the the text treats these issues linguistically and ideologically. The research questions are: How does the female protagonist direct her financial power? How does the female protagonist with the financial power treated? The analysis includes the expressions and images regarding the financial knowledge of women and her spending behavior. These expressions and images are studied both within the textual features of the series and on the traditional connections of money established by the masculinity and femininity. The study shows that the female protagonist is inadequate in terms of financial knowledge but is careful in budgeting and financialdecision-making processes and feels responsible for her family and children. In this context, it is argued that despite the fact that the women have less financial knowledge than men, they have sound and risk-averse spending patterns, in line with the previous surveys. Nevertheless, it is emphasized that the series, which is fed from the myth of the“woman is wolf to woman” and the prince on a white horse and hence makes it harder to break the prejudices in the gender field.

Research paper thumbnail of İşe Yarar Bir Şey'de Yolculuk, Hareket ve Zaman

Sinefilozofi, 2018

Bu çalışmada, İşe Yarar Bir Şey (Pelin Esmer, 2017) filmi, Deleuze'ün sinemada irdelediği hareke... more Bu çalışmada, İşe Yarar Bir Şey (Pelin Esmer, 2017) filmi, Deleuze'ün sinemada irdelediği hareket ve zaman imgesi kavramlarından yararlanılarak analiz edilmektedir. Çalışmanın amacı, Pelin Esmer'in filminin hareket imge ve zaman imge sineması sınıflamaları içerisindeki yerini irdelemektir. Yolculuk, zaman ve hareket arasındaki ilişkiyi güncel Türk sineması örneklerinden biri çerçevesinde ele alan bu çalışmada, filmin Deleuze'ün görme sineması olarak tanımladığı sinemasal yapının özelliklerini taşıdığı ve aşkın ve içkin felsefi gelenek arasındaki bağlantı noktalarını keşfetmemizi sağlayabilecek alanlar sunduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca filmde kahramanın aktif bir yaşamsal evreye geçerek yardım etme ve çözüm üretme amacıyla harekete geçmesi nedeniyle dönüşümsel bir gerçekçilik ortaya konduğu belirtilmektedir.

Research paper thumbnail of KENT, KİMLİK VE SANAT: ANAFARTALAR ÇARŞISI VE KAMUSAL SANAT ÜZERİNE BİR İNCELEME

Moment Dergi. Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Kültürel Çalışmalar Dergisi, 2018

Son yıllarda kentsel dönüşümün yaygın olarak gerçekleştiği Ankara’da Ulus Tarihi Kent Projesi kap... more Son yıllarda kentsel dönüşümün yaygın olarak gerçekleştiği Ankara’da Ulus Tarihi Kent Projesi kapsamında yıkılması planlanan yerlerden biri de Anafartalar Çarşısı’dır. Bu makalede, Ulus Meydanı’nın tarihsel dönüşümü ve Anafartalar Çarşısı incelenmektedir. Ankara’da siyasal kamusallığın yerini ticari bir kamusallığın almasının istendiği bir dönemin ürünü olan çarşı, dönemin önde gelen sanatçılarına ait olan birçok kamusal sanat eserini barındırmaktadır. Bu anlamda çarşı, 1960’larda ortaya çıkan ve şehir mekânlarını sanatı her sınıftan bireyin etkileşimine sunacak şekilde etkin kılmayı amaçlayan kamusal sanat akımının etkisini içeren bir anlayışla tasarlanmıştır. Çarşı’da seramik sanatının Türkiye’deki öncü isimlerinin eserleri yer almaktadır. Bu çerçevede özellikle orta ve dar gelirli bireylerin ticaret alanı olarak kurgulanan Anafartalar Çarşısı’nın yıkılması, orta ve dar gelirlilerin ulaşabileceği nadir kamusal sanat alanlarından birinin ortadan kalkmasına neden olacaktır. Çalışmada kentsel dönüşümün bu anlamda kentsel hafızayı ve kamusal sanatı da içeren bütüncül bir yaklaşımla planlanması önerilmektedir.
Anafartalar Bazaar is one of the buildings which will be demolished within the scope of the Ulus Historical City Project in Ankara as a part of the widespread urban transformation projects in recent years. This article examines primarily the historical transformation of the publicness of the Ulus region and the Anafartalar Bazaar. The bazaar is the product of a period in Ankara when commercial publicness is desired to take the place of political publicness. It is the home for many works of public art belonging to the leading artists of the time. In this sense, the bazaar was designed under the influence of the public art movement that emerged in the 1960s, aiming interaction with all classes of society. The bazaar hosts ceramic art works of the leading Turkish artists. The demolishment of the Anafartalar Bazaar, which is designed as a trade area for especially middle-income and low-income individuals in this framework, will cause one of the rare areas of public art to be abolished. In this sense, this study suggests the urban transformation projects to be planned with a inclusive approach taking into account the urban memory and the public art.

Research paper thumbnail of Babalar ve Oğullar: Ahlat Ağacı Üzerine Psikanalitik Bir İnceleme. Fathers and Sons: A Psychoanalytic Analysis on The Wild Pear Tree

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, 2018

Öz Bu çalışmada, Nuri Bilge Ceylan'ın Ahlat Ağacı (2018) adlı filmi, erkek kahramanın babasıyla i... more Öz Bu çalışmada, Nuri Bilge Ceylan'ın Ahlat Ağacı (2018) adlı filmi, erkek kahramanın babasıyla ilişkisindeki psikanalitik konumlanış bakımından analiz edilmekte; Freudyen psikanalitik yaklaşım çerçevesinde filmdeki baba-oğul ilişkisi filmin olay örgüsü, karakterler, zaman ve mekan kurgusu, diyaloglar ve kültürel evrene odaklanılarak araştırılmaktadır. Sonuç olarak, filmde anlatılan öykünün, baba-oğul ilişkisi çerçevesinde, Freudyen psikanalizin çizdiği yolu takip ettiği belirtilmektedir. Abstract In this study, Nuri Bilge Ceylan's The Wild Pear Tree (2018) is analyzed in terms of the psychoanalytic position of the hero with his father. The father-son-relationship in the film is examined using Freudian psychoanalytic approach, with a focus on the plot, characters, time and space, dialogues and cultural conventions. It is argued that the plot follows the Freudian psychoanalysis in picturing the father-son relationship.

Research paper thumbnail of Temsile Yansıyan Bilinç ve Kolonyal Söylem.pdf

Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Dergisi, 2003

Research paper thumbnail of Bir Roman Uyarlaması Olarak Tersine Dünya Filmindeki Toplumsal Cinsiyet Güldürüsü. A Review On Gender Comedy In World Upside Down As a Novel Adaptation

Gazi Üniversitesi İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, 2017

Öz Bu çalışmada Orhan Kemal'in Tersine Dünya (2014) romanından uyarlanan Tersine Dünya (Ersin Per... more Öz
Bu çalışmada Orhan Kemal'in Tersine Dünya (2014) romanından uyarlanan Tersine Dünya (Ersin Pertan, 1993) filmi, toplumsal cinsiyet alanındaki sorunların güldürü ile dile getirilmesi bağlamında analiz edilmektedir. Mihail Bahtin gibi karnaval pratikleri ile güldürünün eleştirel politik gücüne ve Slavoj Zizek gibi çağdaş toplumlarda gülmenin eleştirel gücüne rağmen totaliter olabileceğine odaklanan kuramcıların görüşlerinden yararlanılan bu çalışmada, toplumsal cinsiyetle ilgili ataerkil sınırlar, bu sınırları yıkan bir güldürü dili ile ortaya konduğunda neler olur sorusu Tersine Dünya filmi çerçevesinde sorgulanmaktadır. Çalışmanın amacı toplumsal cinsiyet üzerine mizahi bir romandan uyarlanan filmin anlatısal ve tematik tercihleriyle bu alandaki eşitsizlikler üzerine ne tür bir söylem ortaya koyduğunu metin analizi tekniği ile araştırmaktır. Çalışma, filmin toplumsal cinsiyet ve cinsellikle ilişkili olarak gündelik yaşamda kadınların iç içe olduğu önyargılar, tacizler ve aşağılamalar üzerine eleştirel bir vurgu barındırmasına rağmen, izleyiciye bunlarla uzlaşma yolunu önerdiğini söylemektedir.
Abstract
This study analyses the film Tersine Dünya (Ersin Pertan, 1993) that is adapted from the Tersine Dünya (2014) novel of Orhan Kemal, with a focus on the treatment of the gender issues using comedy. The study utilizes the views of thetheoreticians, such as Mihail Bahtin, which focuses on the carnival practices as well as the critical and political power of comedy; and Slavoj Zizek which argues that laughter could be totalitarian as well. The question of what happens if the patriarchal borders are displayed with the language of comedy that reverses these borders is examined within the framework of Tersine Dünya film. The aim of the study is to investigate what kind of discourse the film, which is an adaptation of a satiric novel on gender, has produced through its narrative and thematic preferences, employing technique of textual analysis. It is argued that even though the film has a critical view on the prejudicies, harrasment and humiliation that are faced by the women in their daily lives; it also suggest the viewer are concilation with all these problems.

Research paper thumbnail of Popüler Sinemada Oedipus. Vay Arkadaş ve Düğün Dernek'te Babalar ve Oğullar Üzerine.pdf

Sinecine Sinema Araştırmaları Dergisi, 2017

Bu çalışmada, Vay Arkadaş (Kemal Uzun, 2010) ve Düğün Dernek (Selçuk Aydemir, 2013) filmleri, erk... more Bu çalışmada, Vay Arkadaş (Kemal Uzun, 2010) ve Düğün Dernek (Selçuk Aydemir, 2013) filmleri, erkek kahramanların babalarıyla ilişkilerindeki psikanalitik konumlanışa vurgu yapılarak analiz edilmektedir. Baba-oğul ilişkisinin kuramsal alanı, Freud’un Oedipus karmaşası üzerine kurulmaktadır. Bu psikanalitik kuram çerçevesinde baba-oğul ilişkileri; filmlerin olay örgüsü, karakterleri, zaman ve mekân kurgusu, diyaloglar ve kültürel evren odağında metin analizi tekniği ile incelenmektedir. Sonuç olarak, bu filmlerde babalık meselesi üzerine dönen bir krizin var olduğu gösterilmektedir.

Research paper thumbnail of Comedy and Women The Problem of Gender in Hokkabaz

Sinecine Sinema Araştırmaları Dergisi, 2016

This study argues that representations of the female protagonist in the Turkish film Hokkabaz (T... more This study argues that representations of the female protagonist in the Turkish film Hokkabaz (The Magician, Cem Yılmaz & Ali Taner Baltacı, 2006) reproduce gendered masculine hegemony. Using the concept of hegemonic masculinity and genre theory, we suggest that Hokkabaz contributes to the inequality of gender through its treatment of the father and son relationship. We first examine the formation of gender roles by means of the conventions of the comedy genre and then analyse the key impacts of the father on the son in a patriarchal society and the concept of hegemonic masculinity. The main elements of the essay, which utilises the technique of textual analysis, are the collective discourses about women produced in mainstream comedies and the hegemonic relationships between men generated in the literature of hegemonic masculinity.

Keywords: Comedy films and women, hegemonic masculinity, Turkish cinema

Conference Presentations by Özge Güven Akdoğan

Research paper thumbnail of Yeni Küresel Medya Ortamında Habercilik Anlayışı ve Etik

Books by Özge Güven Akdoğan

Research paper thumbnail of The Film Manifesto on the Frame of Walter Benjamin's Thoughts

RESEARCH AND DEVELOPMENT ON SOCIAL SCIENCES, 2018

Research paper thumbnail of The Parody of Byzantium in the Turkish Cinema. The Perfidious Byzantium and Byzantine Intrigues

Research & Reviews in Social, Human and Administrative Sciences - Summer, 2019, 2019

Research paper thumbnail of Belgeselden Kurmacaya. Vittorio De Sica Sinemasında Gerçeklik, Zaman ve Mekân

Sosyal, Beşeri Ve İdari Bilimler Alanında Araştırma ve Değerlendirmeler-2019 / Haziran CİLT 2, 2019

Research paper thumbnail of Uzay Yolunda Bir Aylak Turist Ömer

Kahkaha ve Hüzün: Sadri Alışık, Dost Kitabevi Yayınları, 2006

Research paper thumbnail of Dönüşen Kentler, Nesli Tükenenler: Anadolu Leoparı Filminde Mekânsal Üretim Transforming Cities, Extinction: Spatial Production In The Anatolian Leopard Movie

Akdeniz Sanat Dergisi, 2024

Starting from the question of what cinematic texts say about urban transformations, this study fo... more Starting from the question of what cinematic texts say about urban transformations, this study focuses on the political, social and nostalgic meanings of spaces and considers the tension between the old and the new through movie heroes. The Anatolian Leopard movie has been chosen as the object of study in terms of its currentness with its purposeful sampling technique from the universe of Turkish cinema, and a narrative that refers to the socio-ecological transformation of the capital Ankara and the perpetrators of this transformation. The aim of the study is to reveal that the transformation of spaces through the cinema narrative can create intense spiritual dissolution while breaking the sense of urban belonging in individuals. The film, which reveals the transformation of historical places with an urban design enthusiasm towards consumption and tourism, provides a suitable ground for examining issues such as social justice, urban belonging and urban memory. The film is analyzed through textual analysis through criticism of the city and capitalism. The first chapter following the introduction discusses the production of space in the Lefebvrean sense including its construction, establishment and destruction as well as its political and social organization. In the second part, studies on the city and cinema are examined where the film narrative is analyzed through text analysis. As a result, the study shows, through filmic narrative, how the individual whose urban values is taken away can become isolated, also with the contribution of political inertia.

Research paper thumbnail of Bir Haber Metninin İdeolojik Analizi: "Bir Anlık Gaflete Düştüm, Pişmanım"

SSDJournal, 2021

Stuart Hall ve Kültürel Çalışmalar yaklaşımı, toplumsal formasyondaki güç ve iktidar ilişkileri v... more Stuart Hall ve Kültürel Çalışmalar yaklaşımı, toplumsal formasyondaki güç ve iktidar ilişkileri ve ideoloji kavramsallaştırmasını teorik bir miras çerçevesinde ortaya koymakta; sosyal teorinin özellikle feminizm ve ırk meselesi ile kesintiye uğratılabilecek alanında, kişisel olanın politik olduğu, iktidarın salt sınıf çelişkisinden kaynaklanmayan toplumsal cinsiyet, cinsellik, ırk alanında tahakküm altına alınan ve alınmayan konumlar içerisinde biçimlendiğine vurgu yapmaktadır. Kültürel çalışmalar yaklaşımında kültür politikalarını incelemek ve kültürün politikleştirilmesinde ırk ve toplumsal cinsiyet meselesini gündeme getirmek önemli bir politik mücadele alanıdır. Toplumdaki egemen ideolojilerin üretimi ve yeniden üretiminin ele alınıp incelenmesinde medya metinleri temel göstergeler olmaktadır. Bu çalışmada, anlamın üretimi ve tüketimi ideoloji bağlamında incelenmektedir. Egemen ideolojinin üretiminde egemen söylem yapılarının metne nasıl iliştirildiğine, metinde nasıl yapılandırıldığına ve alımlayanın bu söylemi nasıl yeniden ürettiğine ya da kendi direniş kültürünü/dilini nasıl yarattığına bakılmaktadır. Ardından da toplumsal düzende medya metni aracılığıyla üretilen söylemin okuyucu tarafından ne şekillerde alımlandığı araştırılmaktadır. Böylelikle, haberdeki ideolojinin söylemsel çözümlemesi, öznelerin hangi anlam yapıları/kodlar çerçevesinde çağrıldığı ve bu hegemonik yapıya eklemlenmenin olup olmadığı/nasıl olduğu dilsel ifadelerden yola çıkılarak ortaya konacaktır. Çalışmada, "Tecavüze Uğrayan Eşini Bıçaklayan Koca: 'Bir Anlık Gaflete Düştüm, Pişmanım'" 2 başlıklı haber metnindeki ideolojinin, okuyucu yorumlarını da içerdiğinden haberin üretim, tüketim ve yeniden üretim süreçlerini kapsayacak biçimde değerlendirmektedir. Söylemin alımlanmasına ilişkin Hall, başat-hegemonik okuma, müzakereci okuma, karşıt okuma biçiminde üç farklı okumadan söz etmektedir. Burada, izleyicinin, başat kod içinde mi yoksa ona karşıt ya da profesyonel kodların yanı sıra bazı karşıt yollarla da mı anlamlandırılmayı gerçekleştirdiği araştırılmaktadır.

Research paper thumbnail of Oryantalist Bakış Yeniden: Djam (Aman Doktor) Filminde İstanbul

Sinefilozofi Dergisi, 2021

This study explores the movie Djam (Aman Doktor, Tony Gatlif, 2017) focusing on orientalism studi... more This study explores the movie Djam (Aman Doktor, Tony Gatlif, 2017) focusing on orientalism studies that examine the power position in the discourses that the West produces about places and cultures outside of itself. Istanbul has an important place in examining the representations of the West's artistic, scientific and academic texts about the East, as it is seen as the entry point of exotic lands in the journeys between Europe and the East. In the study, while focusing on the images of Istanbul in the movie Aman Doktor, Eastern fantasies that find their place in the orientalist theory are used. In the film, the hero's journey to look for the missing / missing object, the connecting rod, raises the question of how the traveler uses differences. This missing object, which cannot be found in Greece located in the east of the European continent, is also analyzed in the Lacanian sense. Accordingly, in the film, it is emphasized that Istanbul as the object of desire originates from the fantasy of the inaccessible. As a result, it is said that the film contains orientalist marginalizing features produced for the East.

Research paper thumbnail of Toni Erdmann Filminde Modern Yaşam Paradoksları Alt Politika ve Oyun

Sinefilozofi, 2019

Bu çalışmada, Maren Ade'nin yönetmenliğini yaptığı Toni Erdmann (2016) filmi, modernizmin parado... more Bu çalışmada, Maren Ade'nin yönetmenliğini yaptığı Toni Erdmann (2016) filmi, modernizmin paradoksal unsurlarına odaklanılarak ele alınmaktadır. Rekabetçi iş ilişkileri, modern bireyin duygusal karmaşaları, bireyselleşme ve akılcılığın en uç noktada geldiği paradoksal noktalar, gündelik yaşamda oyunsallığın ve mizahın kaybolmasına neden olabilmektedir. Çalışmada, filmde bu noktalarla ilişkilendirilebilecek sinematik imajlar, James S. Scott'ın vurguladığı alt politika kavramı bağlamında incelenmektedir. Modern yaşamda üst politika iktidarı, kurumsal yapıları ve maddiyatı odağa alırken, alt politika mizahı, oyunu, karnaval dünyasını ve sıradan olanı odağa almaktadır. Bu noktada, filmdeki sinematografik imajlar, Johan Huizinga'nın yaşamın içindeki oyunsal unsurları araştırdığı kavramsal çerçeve bağlamında da çözümlenmektedir. Çalışma, sinematografik imajlarla ortaya konan modernizmin paradokslarına odaklanması bakımından önem taşımaktadır. Sonuç olarak, filmin tematik ve sinematografik tercihleriyle akıl yürütme ve oyunsallığı yani üst politika ile altpolitikayı paradoksal bir birlik içinde sunduğu; kurumsal dünya içinde görüşlerini biçimlendirmiş bireylerin, gülmeye dahi mesafelenen yapısını gösterdiği vurgulanmaktadır.

Research paper thumbnail of Düş, Paranoya ve Mizah: Ahh Belinda Filminde Gerçeküstücülük

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Medya ve İletişim Araştırmaları Hakemli E-Dergisi, 2019

ÖZ Bu çalışmada, Atıf Yılmaz'ın Ahh Belinda (1986) filmi, yirminci yüzyılın başlarında dünyada ya... more ÖZ Bu çalışmada, Atıf Yılmaz'ın Ahh Belinda (1986) filmi, yirminci yüzyılın başlarında dünyada yaşanan insanlık sarsıntılarına karşı, şiirde, resimde ve sinemada, manifestolarda açıklanan belli bir politika anlayışı çerçevesinde gelişen gerçeküstücü akım çerçevesinde analiz edilmektedir. Gerçeküstücülük, bireyin ve iç dünyasının irdelenmesini amaçlarken, kimliğe, bilince, akla ve bedene ilişkin soruları temel alır. Türk sinemasında, 1980 sonrası çoğunluğu Atıf Yılmaz tarafından yönetilen kadın filmlerinde de, kadınların kimlik sorunu ve toplumsal yaşamda karşılaştıkları zorluklar gerçeküstücülükle bağlantılı biçimde dile getirilir. Bu çalışmada ele alınan Ahh Belinda filmi, gerçeküstücülük çerçevesinde analiz edilirken, Duplessis'in çalışmasında belirlediği tekniklerin filmde yer alış biçimine odaklanılmaktadır. Filmin anlatısal, tematik ve sinematografik unsurları bu çalışmada belirlenen teknikler doğrultusunda araştırılmaktadır. Sonuçta filmin, gerçeküstücü bir anlatım benimserken, Duplessis'in vurguladığı unsurlardan düşleri, paranoyayı, mizahı ve kimlik geçişini kullandığı ortaya konmaktadır. ABSTRACT In this study, the surrealist narrative in Atıf Yılmaz's film Ahh Belinda (1986) is analyzed. The surrealist movement in poetry, painting and cinema developed as a response to tragedies of humanity in the early twentieth century in the framework of a certain political view expressed through manifestos. In surrealism, the issues of identity, mind and body are taken as the basis to examine the individual and the inner world thereof. After 1980, in Turkish cinema, the problem of woman identity and the difficulties women face in social life were narrated in a surrealist fashion, especially in the woman's films, most of which were directed by Atıf Yılmaz. This study focuses on how the techniques of surrealist narrative determined by Duplessis were used in the film Ahh Belinda. The narrative, thematic and cinematographic elements in the film are explored through these techniques. The study concludes that the film uses some of the surrealist narrative elements emphasized by Duplessis such as dreams, paranoia, humour and identy transition.

Research paper thumbnail of Özge Güven Akdoğan- KENT, KİMLİK VE SANAT: ANAFARTALAR ÇARŞISI VE KAMUSAL SANAT ÜZERİNE BİR İNCELEME/City, Identity and Art: An Investigation on the Anafartalar Bazaar and the Public Art

Research paper thumbnail of Kadınların Finansal Okuryazarlığı ve Finansal Becerileri Üzerine Bir Yerli Dizi Analizi

Selçuk İletişim. Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Akademik Dergisi., 2019

Bu çalışma, Türk televizyonlarında yayınlanan bir dizinin finansal beceriler ve cinsiyet tasarıml... more Bu çalışma, Türk televizyonlarında yayınlanan bir dizinin finansal beceriler ve cinsiyet tasarımları üzerinden ortaya koyduğu temsilleri tartışmaktadır. Bu doğrultuda çalışmanın amacı, dizi söyleminde bu becerilerin nasıl yer aldığını dilsel ve ideolojik açıdan değerlendirmektir. Çalışmada bu ana amaç çerçevesinde Kalbimdeki Deniz (Aysun Akyüz 2016) dizisinin ilk 13 bölümü incelenerek şu araştırma sorularının cevapları aranmıştır: Kadın kahraman, finansal gücünü hangi kaynaklara yönlendirmektedir? Finansal gücü elinde bulundurmak isteyen kadın kahramana verilen tepkinin niteliği nasıldır? Çözümlemenin analiz birimlerini, kadınların finansal bilgi birikimlerine ve harcama kalemlerine ilişkin ifade ve görüntüler oluşturmaktadır. Bu ifade ve görüntüler, dizilerin hem metinsel özellikleri içinde hem de paranın eril erkeklik ve dişillikle kurulan geleneksel bağlantıları temelinde incelenmektedir. Çalışma, kadın kahramanın finansal bilgi alanında yetersiz; ancak bütçe yapma ve finansal karar alma süreçlerinde etkin olarak resmedildiğini göstermektedir. Bu bağlamda, anlatının, finansal bilgi düzleminde erkeklere göre zayıf olmalarına rağmen kadınların, parayı ihtiyaca uygun ve riske girmeden harcadıkları yönündeki finansal verileri desteklediği söylenmektedir. Bununla birlikte, dizinin, kadın kadının kurdudur mitinden ve beyaz atlı prens mitinden beslenen yapısının toplumsal cinsiyet alanındaki ön yargıların kırılmasını güçleştirdiği vurgulanmaktadır.
AN ANALYSIS OF A NATIONAL TELEVISION SERIES ON THE
FINANCIAL LITERACY AND FINANCIAL SKILLS OF WOMEN
ABSTRACT
This study discusses representations of financial skills and gender in the Turkish television series Kalbimdeki Deniz (Aysun Akyüz 2016 Chapters 1 to 13). The aim of the study is to evaluate how does the the text treats these issues linguistically and ideologically. The research questions are: How does the female protagonist direct her financial power? How does the female protagonist with the financial power treated? The analysis includes the expressions and images regarding the financial knowledge of women and her spending behavior. These expressions and images are studied both within the textual features of the series and on the traditional connections of money established by the masculinity and femininity. The study shows that the female protagonist is inadequate in terms of financial knowledge but is careful in budgeting and financialdecision-making processes and feels responsible for her family and children. In this context, it is argued that despite the fact that the women have less financial knowledge than men, they have sound and risk-averse spending patterns, in line with the previous surveys. Nevertheless, it is emphasized that the series, which is fed from the myth of the“woman is wolf to woman” and the prince on a white horse and hence makes it harder to break the prejudices in the gender field.

Research paper thumbnail of İşe Yarar Bir Şey'de Yolculuk, Hareket ve Zaman

Sinefilozofi, 2018

Bu çalışmada, İşe Yarar Bir Şey (Pelin Esmer, 2017) filmi, Deleuze'ün sinemada irdelediği hareke... more Bu çalışmada, İşe Yarar Bir Şey (Pelin Esmer, 2017) filmi, Deleuze'ün sinemada irdelediği hareket ve zaman imgesi kavramlarından yararlanılarak analiz edilmektedir. Çalışmanın amacı, Pelin Esmer'in filminin hareket imge ve zaman imge sineması sınıflamaları içerisindeki yerini irdelemektir. Yolculuk, zaman ve hareket arasındaki ilişkiyi güncel Türk sineması örneklerinden biri çerçevesinde ele alan bu çalışmada, filmin Deleuze'ün görme sineması olarak tanımladığı sinemasal yapının özelliklerini taşıdığı ve aşkın ve içkin felsefi gelenek arasındaki bağlantı noktalarını keşfetmemizi sağlayabilecek alanlar sunduğu vurgulanmaktadır. Ayrıca filmde kahramanın aktif bir yaşamsal evreye geçerek yardım etme ve çözüm üretme amacıyla harekete geçmesi nedeniyle dönüşümsel bir gerçekçilik ortaya konduğu belirtilmektedir.

Research paper thumbnail of KENT, KİMLİK VE SANAT: ANAFARTALAR ÇARŞISI VE KAMUSAL SANAT ÜZERİNE BİR İNCELEME

Moment Dergi. Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Kültürel Çalışmalar Dergisi, 2018

Son yıllarda kentsel dönüşümün yaygın olarak gerçekleştiği Ankara’da Ulus Tarihi Kent Projesi kap... more Son yıllarda kentsel dönüşümün yaygın olarak gerçekleştiği Ankara’da Ulus Tarihi Kent Projesi kapsamında yıkılması planlanan yerlerden biri de Anafartalar Çarşısı’dır. Bu makalede, Ulus Meydanı’nın tarihsel dönüşümü ve Anafartalar Çarşısı incelenmektedir. Ankara’da siyasal kamusallığın yerini ticari bir kamusallığın almasının istendiği bir dönemin ürünü olan çarşı, dönemin önde gelen sanatçılarına ait olan birçok kamusal sanat eserini barındırmaktadır. Bu anlamda çarşı, 1960’larda ortaya çıkan ve şehir mekânlarını sanatı her sınıftan bireyin etkileşimine sunacak şekilde etkin kılmayı amaçlayan kamusal sanat akımının etkisini içeren bir anlayışla tasarlanmıştır. Çarşı’da seramik sanatının Türkiye’deki öncü isimlerinin eserleri yer almaktadır. Bu çerçevede özellikle orta ve dar gelirli bireylerin ticaret alanı olarak kurgulanan Anafartalar Çarşısı’nın yıkılması, orta ve dar gelirlilerin ulaşabileceği nadir kamusal sanat alanlarından birinin ortadan kalkmasına neden olacaktır. Çalışmada kentsel dönüşümün bu anlamda kentsel hafızayı ve kamusal sanatı da içeren bütüncül bir yaklaşımla planlanması önerilmektedir.
Anafartalar Bazaar is one of the buildings which will be demolished within the scope of the Ulus Historical City Project in Ankara as a part of the widespread urban transformation projects in recent years. This article examines primarily the historical transformation of the publicness of the Ulus region and the Anafartalar Bazaar. The bazaar is the product of a period in Ankara when commercial publicness is desired to take the place of political publicness. It is the home for many works of public art belonging to the leading artists of the time. In this sense, the bazaar was designed under the influence of the public art movement that emerged in the 1960s, aiming interaction with all classes of society. The bazaar hosts ceramic art works of the leading Turkish artists. The demolishment of the Anafartalar Bazaar, which is designed as a trade area for especially middle-income and low-income individuals in this framework, will cause one of the rare areas of public art to be abolished. In this sense, this study suggests the urban transformation projects to be planned with a inclusive approach taking into account the urban memory and the public art.

Research paper thumbnail of Babalar ve Oğullar: Ahlat Ağacı Üzerine Psikanalitik Bir İnceleme. Fathers and Sons: A Psychoanalytic Analysis on The Wild Pear Tree

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, 2018

Öz Bu çalışmada, Nuri Bilge Ceylan'ın Ahlat Ağacı (2018) adlı filmi, erkek kahramanın babasıyla i... more Öz Bu çalışmada, Nuri Bilge Ceylan'ın Ahlat Ağacı (2018) adlı filmi, erkek kahramanın babasıyla ilişkisindeki psikanalitik konumlanış bakımından analiz edilmekte; Freudyen psikanalitik yaklaşım çerçevesinde filmdeki baba-oğul ilişkisi filmin olay örgüsü, karakterler, zaman ve mekan kurgusu, diyaloglar ve kültürel evrene odaklanılarak araştırılmaktadır. Sonuç olarak, filmde anlatılan öykünün, baba-oğul ilişkisi çerçevesinde, Freudyen psikanalizin çizdiği yolu takip ettiği belirtilmektedir. Abstract In this study, Nuri Bilge Ceylan's The Wild Pear Tree (2018) is analyzed in terms of the psychoanalytic position of the hero with his father. The father-son-relationship in the film is examined using Freudian psychoanalytic approach, with a focus on the plot, characters, time and space, dialogues and cultural conventions. It is argued that the plot follows the Freudian psychoanalysis in picturing the father-son relationship.

Research paper thumbnail of Temsile Yansıyan Bilinç ve Kolonyal Söylem.pdf

Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi İletişim Dergisi, 2003

Research paper thumbnail of Bir Roman Uyarlaması Olarak Tersine Dünya Filmindeki Toplumsal Cinsiyet Güldürüsü. A Review On Gender Comedy In World Upside Down As a Novel Adaptation

Gazi Üniversitesi İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi, 2017

Öz Bu çalışmada Orhan Kemal'in Tersine Dünya (2014) romanından uyarlanan Tersine Dünya (Ersin Per... more Öz
Bu çalışmada Orhan Kemal'in Tersine Dünya (2014) romanından uyarlanan Tersine Dünya (Ersin Pertan, 1993) filmi, toplumsal cinsiyet alanındaki sorunların güldürü ile dile getirilmesi bağlamında analiz edilmektedir. Mihail Bahtin gibi karnaval pratikleri ile güldürünün eleştirel politik gücüne ve Slavoj Zizek gibi çağdaş toplumlarda gülmenin eleştirel gücüne rağmen totaliter olabileceğine odaklanan kuramcıların görüşlerinden yararlanılan bu çalışmada, toplumsal cinsiyetle ilgili ataerkil sınırlar, bu sınırları yıkan bir güldürü dili ile ortaya konduğunda neler olur sorusu Tersine Dünya filmi çerçevesinde sorgulanmaktadır. Çalışmanın amacı toplumsal cinsiyet üzerine mizahi bir romandan uyarlanan filmin anlatısal ve tematik tercihleriyle bu alandaki eşitsizlikler üzerine ne tür bir söylem ortaya koyduğunu metin analizi tekniği ile araştırmaktır. Çalışma, filmin toplumsal cinsiyet ve cinsellikle ilişkili olarak gündelik yaşamda kadınların iç içe olduğu önyargılar, tacizler ve aşağılamalar üzerine eleştirel bir vurgu barındırmasına rağmen, izleyiciye bunlarla uzlaşma yolunu önerdiğini söylemektedir.
Abstract
This study analyses the film Tersine Dünya (Ersin Pertan, 1993) that is adapted from the Tersine Dünya (2014) novel of Orhan Kemal, with a focus on the treatment of the gender issues using comedy. The study utilizes the views of thetheoreticians, such as Mihail Bahtin, which focuses on the carnival practices as well as the critical and political power of comedy; and Slavoj Zizek which argues that laughter could be totalitarian as well. The question of what happens if the patriarchal borders are displayed with the language of comedy that reverses these borders is examined within the framework of Tersine Dünya film. The aim of the study is to investigate what kind of discourse the film, which is an adaptation of a satiric novel on gender, has produced through its narrative and thematic preferences, employing technique of textual analysis. It is argued that even though the film has a critical view on the prejudicies, harrasment and humiliation that are faced by the women in their daily lives; it also suggest the viewer are concilation with all these problems.

Research paper thumbnail of Popüler Sinemada Oedipus. Vay Arkadaş ve Düğün Dernek'te Babalar ve Oğullar Üzerine.pdf

Sinecine Sinema Araştırmaları Dergisi, 2017

Bu çalışmada, Vay Arkadaş (Kemal Uzun, 2010) ve Düğün Dernek (Selçuk Aydemir, 2013) filmleri, erk... more Bu çalışmada, Vay Arkadaş (Kemal Uzun, 2010) ve Düğün Dernek (Selçuk Aydemir, 2013) filmleri, erkek kahramanların babalarıyla ilişkilerindeki psikanalitik konumlanışa vurgu yapılarak analiz edilmektedir. Baba-oğul ilişkisinin kuramsal alanı, Freud’un Oedipus karmaşası üzerine kurulmaktadır. Bu psikanalitik kuram çerçevesinde baba-oğul ilişkileri; filmlerin olay örgüsü, karakterleri, zaman ve mekân kurgusu, diyaloglar ve kültürel evren odağında metin analizi tekniği ile incelenmektedir. Sonuç olarak, bu filmlerde babalık meselesi üzerine dönen bir krizin var olduğu gösterilmektedir.

Research paper thumbnail of Comedy and Women The Problem of Gender in Hokkabaz

Sinecine Sinema Araştırmaları Dergisi, 2016

This study argues that representations of the female protagonist in the Turkish film Hokkabaz (T... more This study argues that representations of the female protagonist in the Turkish film Hokkabaz (The Magician, Cem Yılmaz & Ali Taner Baltacı, 2006) reproduce gendered masculine hegemony. Using the concept of hegemonic masculinity and genre theory, we suggest that Hokkabaz contributes to the inequality of gender through its treatment of the father and son relationship. We first examine the formation of gender roles by means of the conventions of the comedy genre and then analyse the key impacts of the father on the son in a patriarchal society and the concept of hegemonic masculinity. The main elements of the essay, which utilises the technique of textual analysis, are the collective discourses about women produced in mainstream comedies and the hegemonic relationships between men generated in the literature of hegemonic masculinity.

Keywords: Comedy films and women, hegemonic masculinity, Turkish cinema