Hanifi VURAL - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Hanifi VURAL
Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi
Bu çalışmada öncelikle, kimi eserlerde yer alan sebeb-i telif bölümlerinin oluşturulma gerekçeler... more Bu çalışmada öncelikle, kimi eserlerde yer alan sebeb-i telif bölümlerinin oluşturulma gerekçeleri üzerinde durulmuş, daha sonra da bu doğrultuda seçilen eserlerin konuları, muhtevaları ve müellifleri/mütercimleri hakkında bilgi verilmiştir. Ele alınan üç ayrı eserden her birinin farklı sebeb-i telifini bir yazı çerçevesinde bir arada görmek, konunun vuzuhiyetine ışık tutması, katkı sağlaması bakımından önemli olduğu düşünülmektedir. Ayrıca burada, bu tarzın yaygınlaşıp gelenek hâlini almasında müelliflerin/mütercimlerin kendi varlıklarını öne çıkarmama amaçlarını hangi sebeplere dayandırıp hikâyeleştirdiklerini, bu anlamda nasıl bir anlatım yolu tercih ettikleri hususları üzerinde durulmuştur.
DergiPark (Istanbul University), Jun 1, 2017
XI. asırdan itibaren gerçekleşen olaylar, bir yandan yeni bir vatan edinmemize bir yandan da müne... more XI. asırdan itibaren gerçekleşen olaylar, bir yandan yeni bir vatan edinmemize bir yandan da münevverlerimizin yazılı ve sözlü katkılarıyla kültür atlasımızın zenginleşmesine vesile olmuştur. Anadolu topraklarının yurt edilmesinden sonra önemli kültür merkezlerimizden biri olan Konya"da Mevlana"nın ve Konevî"nin sohbet aydınlığından geçenlerden biri de Fahreddîn Irakî"dir. Bu müellifin XIII. yüzyılda yazdığı Lemaât"ı tasavvuf çevrelerince önemsenen eserlerdendir. Bu yazıda; eserin müellifi, tercümeleri, nüshaları ve içeriğinden söz etmeğe çalışacağız.
Gerek insanlık tarihinde gerekse Türk tarihinde çok eski bir geçmişe sahip olan okçuluk geleneğin... more Gerek insanlık tarihinde gerekse Türk tarihinde çok eski bir geçmişe sahip olan okçuluk geleneğine ait bilgi ve tecrübe, hemen her dönemde yazının tanımış olduğu imkânlar doğrultusunda kayıtlara geçmiş, sonraki nesillere daha çok bu yolla aktarılagelmiştir. Türk dili ile yazılmış en eski eserlerden itibaren okçuluk sporunun, ok ve yayın izlerine rastlamak bizde bu geleneğin kadim bir kültürel ve sportif faaliyet olduğunu ortaya koymaktadır. Tarihsel sözlükler; dilin, yazıya geçirilmiş metinlerin söz varlığını temsil etmesi bakımından bazı tematik ve tarihsel araştırmalara malzeme vermeleri bakımından önemli bir görev üstlenirler. Bu bağlamda Türk okçuluk terimlerinin ele alınması alana katkı sağlayacaktır.The knowledge and experience of the archery tradition, which has a very old history in both human and Turkish history, was recorded in the direction of the opportunities provided by the writing in almost every period, and was transferred to the next generations in this way. From th...
Karabük Türkoloji dergisi, Dec 30, 2020
The tradition of Islamic sufism, which became a discipline in the early period, started to become... more The tradition of Islamic sufism, which became a discipline in the early period, started to become widespread and made its presence felt across the Turkish World in a short time. One of the preeminent names of Turkish Sufi tradition and culture is Ahmed Yesevī. Moreover, Ahmed Yesevī is the leading name in instigating Islamic way of living among the Turkish and in making it into a tradition transforming into a way and a sect. Both Yesevī's disciples and his own wise words that circulate by word of mouth have a great impact on the spreading of Islamic belief and morality among the huge masses across wide Turkish geography. Hence,it is a necessity to say that Ahmed Yesevī, who was a significant and influential man and figure of sufism in contributing the construction of sufi tradtion within Turkish-Islamic culture, should be brought forward, remembered and known on almost every occasion in terms of the values of our spiritual and cultural life in other words, Ahmed Yesevī, the founder of Turkish sufism, and his work Divan-ı Hikmet deserve to be emphasized at all times due to their effective guidance they still have despite all this time. This paper was prepared with this purpose in the center.
Sosyal bilimler araştırmaları dergisi, Oct 23, 2020
Öz-Gerek insanlık tarihinde gerekse Türk tarihinde çok eski bir geçmişe sahip olan okçuluk gelene... more Öz-Gerek insanlık tarihinde gerekse Türk tarihinde çok eski bir geçmişe sahip olan okçuluk geleneğine ait bilgi ve tecrübe, hemen her dönemde yazının tanımış olduğu imkânlar doğrultusunda kayıtlara geçmiş, sonraki nesillere daha çok bu yolla aktarılagelmiştir. Türk dili ile yazılmış en eski eserlerden itibaren okçuluk sporunun, ok ve yayın izlerine rastlamak bizde bu geleneğin kadim bir kültürel ve sportif faaliyet olduğunu ortaya koymaktadır. Tarihsel sözlükler; dilin, yazıya geçirilmiş metinlerin söz varlığını temsil etmesi bakımından bazı tematik ve tarihsel araştırmalara malzeme vermeleri bakımından önemli bir görev üstlenirler. Bu bağlamda Türk okçuluk terimlerinin ele alınması alana katkı sağlayacaktır.
Karabük Türkoloji Dergisi, 2021
Diğer diller gibi Türk dili de ilk konuşurundan itibaren tarihî süreçte gelişip büyüme ve yayılma... more Diğer diller gibi Türk dili de ilk konuşurundan itibaren tarihî süreçte gelişip büyüme ve yayılma yolunda çeşitli aşamalardan geçmiştir. Türk dilinin gelişim macerası, iç kümelenmeler ve dış temaslar olmak üzere iki ayrı yönden farklı görünüm ve nitelikler zemininde süregelmiştir. En eski devlet dillerinden biri olması bakımından erken dönemlerde başka kültürlerle alış veriş fırsatı bulmuş olan Türk dili, hem etkilemiş hem de etkiye açık konumda bulunmuştur. Canlı bir varlık olan dilin doğası çerçevesinde ve doğal bir seyir içinde sanatsal ve sosyal faaliyetlerin de etkisi ve katkısıyla yoluna devam etmiş olan Türk dili, özellikle Tanzimat'tan sonra kimi arayışlara ve hatta projelere konu edilmiş ve bir bakıma bazı düzenlemelere tabi tutulmuştur. Bu yazıda, söz konusu bağlamda 1935 yılında yayımlanan Türkçeden Osmanlıcaya Cep Kılavuzu adlı eser hakkında bilgi verilecek ve burada önerilen söz kadrosundan günümüze kadar gelemeyenler tespit edilip değerlendirilecektir.
Turkish Abstract: Halk ozanlarimiz da diger sair ve edebiyatcilarimiz gibi dusunen, ureten ve ure... more Turkish Abstract: Halk ozanlarimiz da diger sair ve edebiyatcilarimiz gibi dusunen, ureten ve urettiklerini soze donusturen onemli sahsiyetlerdir. Tarih icinde her gun yeni zenginliklere ulanarak tekâmul sinirlarini genisleten edebiyatimiz, hassaten sozlu edebiyatimiz ozanlarimizin “cevik dil”lerine cok sey borcludur. Halkin icinde, halkla beraber yasamis olan ozanlarimizdan biri de Almus’un Gorumlu Koyunden Kul Himmet’tir. Ozanimiz halk kulturuyl e beslenen biri olarak butunlestigi bu kulturu dile getirmede buyuk bir ustalik ornegi sergilemistir. Bu bildiride, sozlu anlatim gelenegimizde ve halkin dilinde yasayan kelimeleri, deyimleri sanatkârane bir edayla isleyen Kul Himmet’in kisaca hayati, sanati ve siirinin dili irdelenecektir.English Abstract: Bards, like other poets and woman of letters, are important figures who can think, produce and put their products into words. Our literature, especially oral literature, which broaden our horizon and prosper permanently owes a great dea...
1858 yilinda Hokand'da dogmus olan Zakircan Furkat, icinde yetistigi edebiyat ortaminin onde ... more 1858 yilinda Hokand'da dogmus olan Zakircan Furkat, icinde yetistigi edebiyat ortaminin onde gelen sair ve yazarlarindandir.
Fal gelenegi, insanlik tarihi kadar eskidir denebilir. Yasadiklarini, baska bir deyisle gecmiste... more Fal gelenegi, insanlik tarihi kadar eskidir denebilir. Yasadiklarini, baska bir deyisle gecmiste biraktiklarini tarihe tevdi eden insanlar, icinde bulunulan zamanda/hâlde bir tarafta ani soluklarken diger taraftan da yarini, gelecegi de merak ederler. Bu merak, onu kimi arayislara sevk etmistir. Bu arayislarin, gelecek kapilarini merak anahtariyla kurcalamalarin en eski yollarindan biri de ‘fal bakma’ gelenegidir. Burada soz konusu gelenekten soz edilecek ve bir fal metninin transkripsiyonlu aktarimi yapilacaktir.
Kisaca belirtmek gerekirse, daha cok ogreticiligi, bilgi aktarmayi on planda tuttugu icin Ahmed B... more Kisaca belirtmek gerekirse, daha cok ogreticiligi, bilgi aktarmayi on planda tuttugu icin Ahmed Bican, eserinde hem cumle yapisi hem de kelime dagarcigi bakimindan anlasilir olmayi, donemin sartlarina oranla ari bir dil kullanmayi tercih etmistir denebilir. Durr-i Meknun, konusu bakimindan oldugu kadar dil yonuyle de buyuk onem tasimaktadir. Butun yazmalari karsilastirilmak suretiyle eser uzerinde yapilacak bir calisma, Turk dili ve kultur varliklarina katkida bulunmak adina onemli bir gayret olacaktir.
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2017
XI. asırdan itibaren gerçekleşen olaylar, bir yandan yeni bir vatan edinmemize bir yandan da müne... more XI. asırdan itibaren gerçekleşen olaylar, bir yandan yeni bir vatan edinmemize bir yandan da münevverlerimizin yazılı ve sözlü katkılarıyla kültür atlasımızın zenginleşmesine vesile olmuştur. Anadolu topraklarının yurt edilmesinden sonra önemli kültür merkezlerimizden biri olan Konya"da Mevlana"nın ve Konevî"nin sohbet aydınlığından geçenlerden biri de Fahreddîn Irakî"dir. Bu müellifin XIII. yüzyılda yazdığı Lemaât"ı tasavvuf çevrelerince önemsenen eserlerdendir. Bu yazıda; eserin müellifi, tercümeleri, nüshaları ve içeriğinden söz etmeğe çalışacağız.
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2008
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2013
Bartın Üniversitesi Bartın ve Yöresi Tarih-Kültür Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (BA... more Bartın Üniversitesi Bartın ve Yöresi Tarih-Kültür Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (BAYTAM) AHMED RÂŞİD'İN PEND-NÂME-İ LOKMAN HEKİM TERCEME-İ MANZUMESİ ADLI MESNEVİSİ İlyas KAYAOKAY* Öz: Pend-nâme; muhtevasını, öğütlerin teşkil ettiği dinî-ahlâkî mahiyetteki eserlere verilen genel addır. Edebiyatımızda bu alanda yazılan sayısı yüzü aşkın pek çok eser mevcuttur. Özellikle pendnâme/nasihat-nâme geleneğinin ortaya çıkmasının müsebbiblerinden biri olarak kabul gören Hz. Lokman'ın uyarı, tavsiye ve vasiyetlerini, gerek eser içinde bir bölüm gerek müstakil olarak ele alan manzum ve mensur bir takım eserlerin varlığı söz konusudur. Peygamber mi yoksa velî mi olduğu hususunda bazı tartışmaların olduğu Hz. Lokman, Kur'an-ı Kerim'in 31. suresine ad olmuş, oğluna verdiği nasihatler ile hikmet sahibi örnek bir mümin olarak taltif edilmiştir. İslam dışındaki diğer din ve inanışlarda da karşımıza çıkan Hz. Lokman, Türk kültüründe bilgeliğin ve tabibliğin zirvesi olarak bilinmektedir. Onun bu özellikleri edebî metinlere de aksetmiş ve Hz. Lokman'ın nasihat ve vasiyetlerini içeren, ekseriyeti tercüme olmak üzere manzum, mensur bazı pend-nâmeler yazılmıştır. Son dönem şairlerinden Ahmed Râşid'in (1844-1934 sonrası), Medine kadılığı yaptığı dönemde Şeyhülislam Arif Hikmet'in (ö.1859) kütüphanesinde rastladığı "Pend-nâme-i Lokmân Hekîm Cihet-i Ferzend" adlı Farsça eserdeki 32 nasihati beşer beyit halinde Türkçe'ye tercüme ettiği "Pend-nâme-i Lokman Hekim Terceme-i Manzûmesi" adlı mesnevisi bu edebî ürünlerden biridir. Çalışmamızda, şahsî kütüphanemizde bulunan, H.1324/M.1906 yılında İstanbul'da basılmış bu eserin tanıtımı ve Arap harflerinden Latin alfabesine aktarımı yapılacaktır.
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2013
Türkçede Yardımcı Fiil-Ek Fiil Meselesi ve Bir Terim Önerisi Hanifi Vural 1 Özet Türkçemiz için h... more Türkçede Yardımcı Fiil-Ek Fiil Meselesi ve Bir Terim Önerisi Hanifi Vural 1 Özet Türkçemiz için hazırlanmış olan gramer kitaplarında geçen ve Türkçenin öğretiminde kullanılan kimi kavramlar, terimler zaman zaman birbirinin kesişen alanlarından/özelliklerinden hareketle biri diğerinin yerine kullanılarak bazı kavram kargaşalarına yol açmaktadırlar. Bu iç içe gibi duran terimlerden iki tanesi de 'yardımcı fiil' ve 'ek fiil2 terimleridir. Bu yazıda bu iki terimin kapsam alanları tartışılacak ve yeni bir terim önerilecektir: i-yardımcı fiili.
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2016
Susamak fiilinin kimi zamanlara göre çekimi, sözdizimsel anlamda bir belirsizlik veya anlam bulan... more Susamak fiilinin kimi zamanlara göre çekimi, sözdizimsel anlamda bir belirsizlik veya anlam bulanıklığı terimlerinin içerik ve kapsamına denk düşen bir durum oluşturmaktadır. Bu yazıda bu durumun oluşmasına yol açan ana etkenden söz edilerek adı geçen fiilin Anadolu ağızlarındaki karşılığı üzerinde durulacak ardından bu karşılığın Türkçe Sözlük'e madde başı olarak aktarılması hususu tartışmaya açılacaktır.
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2014
Osmanlı toplumunda gündelik hayatın zaman zaman birtakım görünümleri söz konusudur. Devletin resm... more Osmanlı toplumunda gündelik hayatın zaman zaman birtakım görünümleri söz konusudur. Devletin resmî törenleri, sarayın çevresinde gelişen olaylarla eş zamanlı olarak farklı, renkli eğlencelere kapı aralarken, toplumun diğer katmanlarında da sosyal ve kültürel kimi durumlar vesile kılınarak sıralı veya sıradışı bazı eğlencelerin, kutlamaların, törenlerin yapıldığı/yaşandığı bilinen bir gerçektir. Bütün bu olup bitenler, bir taraftan devletin bağlı bulunduğu dünya görüşüne aykırılık göstermezken, diğer taraftan da insanların meşru dairede kalarak eğlenme, hoşça zaman geçirme ihtiyaçlarına cevap verme amacını taşımıştır. Bu anlamda hemen her kesim, tabii üyesi olduğu sosyal tabakanın sınırları içinde kalarak, belki daha çok kendi mesleğine uygun bir tarzda günlük hayatın sıkboğaz eden karmaşıklığından uzaklaşma gayretiyle bir tür ‘eğlence’ olarak niteleyebileceğimiz kimi etkinlikler oluşturmuş, öyle veya böyle bunların içinde yer almakla hayatını anlamlı kılmaya çalışmıştır. Cülûs merasimleri, Hırka-i şerif ziyaretleri, Surre-i Hümayun Alayları’nın tertibi ve yolculanmaları, hacıların dönüş törenleri, ramazanın 26., 27. günü törenleri, ulufe dağıtım törenleri ve benzerleri resmî olanları işaretlerken; mesire yerlerindeki eğlenceler, Hıdırellez şölenleri, kahvehanelerdeki sohbetler, anlatılan meddah hikâyeleri, zevkle izlenen gölge oyunları ve uzun kış gecelerindeki helva sohbetleri, daha çok halk merkezli eğlentilerin ifadesiydi. Diğer taraftan, şuara meclisleri ve yine bu merkezlere yaslanan nazire geleneği, tarih düşürmeler, ebced oyunları yüksek ve edebî zevk sahiplerinin zevk u safa ile zaman geçirmeleri cümlesindendi. Hatta Osmanlı Edebiyatı’nın azımsanmayacak bir kısmının, bu son malzemelerden damıtılmış ürünler olduğu söylenebilir. Tekke, dergâh, zaviye ve medreselerde yapılan ‘mülâtefeler’ de bir bakıma tasavvuf ve ilim erbabının ‘dünya zevkleri’ adına kılıp eylediklerindendi. Bütün bunları bize çağrıştıran ve düşündüren, bir eğlence aracı olsun diye kaleme alınmış olan sekiz varaklık bir risaleciktir. Hicri 1272/Milâdi 1855’te yazılmış olan “Tasnifü Beyne’z-Zürefâ” adlı bu eserin müellifi belli değildir. Temelde, zihinde bir isim tutturma ve kimi sorularla ipucu oluşturarak söz konusu ismi bulmaya yönelik yöntemi içeren eser, bu anlamda farklı bir konuyu işlemektedir. Falnâmelerden, lügaz ve muammalardan farklı bir içerik ve yönteme dayanmasından dolayı bu risaleyi, öteden beri bildiğimiz/varlığından haberdar olduğumuz herhangi bir geleneğe dâhil etmek çok rahat gözükmese de Uygur Türkçesi ile yazılmış Irk Bitig’deki fallara dair teknikleri hatırlatması bakımından önemlidir. Başka bir
Ataturk Universitesi Turkiyat Arastırmaları Enstitusu Dergisi, 2011
Ahmet Vefik Pasa hem devlet kademesinde aldigi gorevler hem Turk dili karsisindaki tavri hem de T... more Ahmet Vefik Pasa hem devlet kademesinde aldigi gorevler hem Turk dili karsisindaki tavri hem de Turk dili sahasinda ortaya koydugu eserler ile doneminin onemli isimlerinden birisidir. Ahmet Vefik Pasa, devrindeki diger sozluk-lerden farkli olarak, Lehce-i Osmani’ye Arapca ve Farsca kelimeler yaninda Turkce kelimeleri de almis, Zor Nik}hi adli eserinde zamanin aydinlarini dil tutumlari bakimindan zor duruma sokan ignelemeler yapmaktan cekin-memis ve Zoraki Tabip’te cagdaslarinin agdali bilim dili anlayisiyla gunluk konusma dili arasindaki ayriligi bir komedi unsuru olarak islemis ve boylelikle dilimiz karsisindaki hassa-siyetini gostererek kendinden sonra gelecekler icin ornek teskil etmistir. Bu calismada Ahmet Vefik Pasa’nin hayati uzerinde kisaca durulduktan sonra onun Turk diline katkilarindan bahsedilmis, ardindan Turk dili ile ilgili eserleri tanitilip soz konusu eserler hakkinda bilgiler verilmistir. Anahtar sozcukler: Ahmet Vefik Pasa, Lehce-i Osmani, Muntehabat-i Durub-i Emsal Ahmet Vefik Pasa is one of the important figures of his time in terms of both official government duties he undertook and his attitudes towards Turkish language, as well as works he published about Turkish language. Contrary to other contemporary dictiona-ries of the time, Ahmet Vefik Pasa included Turkish words in Lehce-i Osmani along with Arabic and Persian words. In Zor Nik}hi, he did not hold back his sarcastic critisism of contemporary intellectuals’ attitude towards language. In Zoraki Tabip, he used the diffe-rence between his contemporaries’ heavy science language and daily language as a comedic element and thereby set an example for the future generations by showing his sensitivity for our language. In this study, we briefly touched upon Ahmet Vefik Pasa’s life and disscussed his contributions to theTurkish language. We then introduced his works on Turkish langua-ge and gave information about these works. Key words: Ahmet Vefik Pasa, Lehce-i Osmani, Muntehabat-i Durub-i Emsal.
Yazicizade Ahmed-i Bican both in his period and later periods is an important personality who pro... more Yazicizade Ahmed-i Bican both in his period and later periods is an important personality who produced significant works for Turkish cultural life. Durr-i Meknun which has many manuscripts in national and international libraries, signifies an important level and is important in terms of geography. In this article, we will discuss Durr-i Meknun based on Vienna manuscript and analyze a work
Journal of Turkish Research Institute, 2011
hem devlet kademesinde aldığı görevler hem Türk dili karşısındaki tavrı hem de Türk dili sahasınd... more hem devlet kademesinde aldığı görevler hem Türk dili karşısındaki tavrı hem de Türk dili sahasında ortaya koyduğu eserler ile döneminin önemli isimlerinden birisidir. Ahmet Vefik Paşa, devrindeki diğer sözlüklerden farklı olarak, Lehce-i Osmani'ye Arapça ve Farsça kelimeler yanında Türkçe kelimeleri de almış, Zor Nik}hı adlı eserinde zamanın aydınlarını dil tutumları bakımından zor duruma sokan iğnelemeler yapmaktan çekinmemiş ve Zoraki Tabip'te çağdaşlarının ağdalı bilim dili anlayışıyla günlük konuşma dili arasındaki ayrılığı bir komedi unsuru olarak işlemiş ve böylelikle dilimiz karşısındaki hassasiyetini göstererek kendinden sonra gelecekler için örnek teşkil etmiştir. Bu çalışmada Ahmet Vefik Paşa'nın hayatı üzerinde kısaca durulduktan sonra onun Türk diline katkılarından bahsedilmiş, ardından Türk dili ile ilgili eserleri tanıtılıp söz konusu eserler hakkında bilgiler verilmiştir.
Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi
Bu çalışmada öncelikle, kimi eserlerde yer alan sebeb-i telif bölümlerinin oluşturulma gerekçeler... more Bu çalışmada öncelikle, kimi eserlerde yer alan sebeb-i telif bölümlerinin oluşturulma gerekçeleri üzerinde durulmuş, daha sonra da bu doğrultuda seçilen eserlerin konuları, muhtevaları ve müellifleri/mütercimleri hakkında bilgi verilmiştir. Ele alınan üç ayrı eserden her birinin farklı sebeb-i telifini bir yazı çerçevesinde bir arada görmek, konunun vuzuhiyetine ışık tutması, katkı sağlaması bakımından önemli olduğu düşünülmektedir. Ayrıca burada, bu tarzın yaygınlaşıp gelenek hâlini almasında müelliflerin/mütercimlerin kendi varlıklarını öne çıkarmama amaçlarını hangi sebeplere dayandırıp hikâyeleştirdiklerini, bu anlamda nasıl bir anlatım yolu tercih ettikleri hususları üzerinde durulmuştur.
DergiPark (Istanbul University), Jun 1, 2017
XI. asırdan itibaren gerçekleşen olaylar, bir yandan yeni bir vatan edinmemize bir yandan da müne... more XI. asırdan itibaren gerçekleşen olaylar, bir yandan yeni bir vatan edinmemize bir yandan da münevverlerimizin yazılı ve sözlü katkılarıyla kültür atlasımızın zenginleşmesine vesile olmuştur. Anadolu topraklarının yurt edilmesinden sonra önemli kültür merkezlerimizden biri olan Konya"da Mevlana"nın ve Konevî"nin sohbet aydınlığından geçenlerden biri de Fahreddîn Irakî"dir. Bu müellifin XIII. yüzyılda yazdığı Lemaât"ı tasavvuf çevrelerince önemsenen eserlerdendir. Bu yazıda; eserin müellifi, tercümeleri, nüshaları ve içeriğinden söz etmeğe çalışacağız.
Gerek insanlık tarihinde gerekse Türk tarihinde çok eski bir geçmişe sahip olan okçuluk geleneğin... more Gerek insanlık tarihinde gerekse Türk tarihinde çok eski bir geçmişe sahip olan okçuluk geleneğine ait bilgi ve tecrübe, hemen her dönemde yazının tanımış olduğu imkânlar doğrultusunda kayıtlara geçmiş, sonraki nesillere daha çok bu yolla aktarılagelmiştir. Türk dili ile yazılmış en eski eserlerden itibaren okçuluk sporunun, ok ve yayın izlerine rastlamak bizde bu geleneğin kadim bir kültürel ve sportif faaliyet olduğunu ortaya koymaktadır. Tarihsel sözlükler; dilin, yazıya geçirilmiş metinlerin söz varlığını temsil etmesi bakımından bazı tematik ve tarihsel araştırmalara malzeme vermeleri bakımından önemli bir görev üstlenirler. Bu bağlamda Türk okçuluk terimlerinin ele alınması alana katkı sağlayacaktır.The knowledge and experience of the archery tradition, which has a very old history in both human and Turkish history, was recorded in the direction of the opportunities provided by the writing in almost every period, and was transferred to the next generations in this way. From th...
Karabük Türkoloji dergisi, Dec 30, 2020
The tradition of Islamic sufism, which became a discipline in the early period, started to become... more The tradition of Islamic sufism, which became a discipline in the early period, started to become widespread and made its presence felt across the Turkish World in a short time. One of the preeminent names of Turkish Sufi tradition and culture is Ahmed Yesevī. Moreover, Ahmed Yesevī is the leading name in instigating Islamic way of living among the Turkish and in making it into a tradition transforming into a way and a sect. Both Yesevī's disciples and his own wise words that circulate by word of mouth have a great impact on the spreading of Islamic belief and morality among the huge masses across wide Turkish geography. Hence,it is a necessity to say that Ahmed Yesevī, who was a significant and influential man and figure of sufism in contributing the construction of sufi tradtion within Turkish-Islamic culture, should be brought forward, remembered and known on almost every occasion in terms of the values of our spiritual and cultural life in other words, Ahmed Yesevī, the founder of Turkish sufism, and his work Divan-ı Hikmet deserve to be emphasized at all times due to their effective guidance they still have despite all this time. This paper was prepared with this purpose in the center.
Sosyal bilimler araştırmaları dergisi, Oct 23, 2020
Öz-Gerek insanlık tarihinde gerekse Türk tarihinde çok eski bir geçmişe sahip olan okçuluk gelene... more Öz-Gerek insanlık tarihinde gerekse Türk tarihinde çok eski bir geçmişe sahip olan okçuluk geleneğine ait bilgi ve tecrübe, hemen her dönemde yazının tanımış olduğu imkânlar doğrultusunda kayıtlara geçmiş, sonraki nesillere daha çok bu yolla aktarılagelmiştir. Türk dili ile yazılmış en eski eserlerden itibaren okçuluk sporunun, ok ve yayın izlerine rastlamak bizde bu geleneğin kadim bir kültürel ve sportif faaliyet olduğunu ortaya koymaktadır. Tarihsel sözlükler; dilin, yazıya geçirilmiş metinlerin söz varlığını temsil etmesi bakımından bazı tematik ve tarihsel araştırmalara malzeme vermeleri bakımından önemli bir görev üstlenirler. Bu bağlamda Türk okçuluk terimlerinin ele alınması alana katkı sağlayacaktır.
Karabük Türkoloji Dergisi, 2021
Diğer diller gibi Türk dili de ilk konuşurundan itibaren tarihî süreçte gelişip büyüme ve yayılma... more Diğer diller gibi Türk dili de ilk konuşurundan itibaren tarihî süreçte gelişip büyüme ve yayılma yolunda çeşitli aşamalardan geçmiştir. Türk dilinin gelişim macerası, iç kümelenmeler ve dış temaslar olmak üzere iki ayrı yönden farklı görünüm ve nitelikler zemininde süregelmiştir. En eski devlet dillerinden biri olması bakımından erken dönemlerde başka kültürlerle alış veriş fırsatı bulmuş olan Türk dili, hem etkilemiş hem de etkiye açık konumda bulunmuştur. Canlı bir varlık olan dilin doğası çerçevesinde ve doğal bir seyir içinde sanatsal ve sosyal faaliyetlerin de etkisi ve katkısıyla yoluna devam etmiş olan Türk dili, özellikle Tanzimat'tan sonra kimi arayışlara ve hatta projelere konu edilmiş ve bir bakıma bazı düzenlemelere tabi tutulmuştur. Bu yazıda, söz konusu bağlamda 1935 yılında yayımlanan Türkçeden Osmanlıcaya Cep Kılavuzu adlı eser hakkında bilgi verilecek ve burada önerilen söz kadrosundan günümüze kadar gelemeyenler tespit edilip değerlendirilecektir.
Turkish Abstract: Halk ozanlarimiz da diger sair ve edebiyatcilarimiz gibi dusunen, ureten ve ure... more Turkish Abstract: Halk ozanlarimiz da diger sair ve edebiyatcilarimiz gibi dusunen, ureten ve urettiklerini soze donusturen onemli sahsiyetlerdir. Tarih icinde her gun yeni zenginliklere ulanarak tekâmul sinirlarini genisleten edebiyatimiz, hassaten sozlu edebiyatimiz ozanlarimizin “cevik dil”lerine cok sey borcludur. Halkin icinde, halkla beraber yasamis olan ozanlarimizdan biri de Almus’un Gorumlu Koyunden Kul Himmet’tir. Ozanimiz halk kulturuyl e beslenen biri olarak butunlestigi bu kulturu dile getirmede buyuk bir ustalik ornegi sergilemistir. Bu bildiride, sozlu anlatim gelenegimizde ve halkin dilinde yasayan kelimeleri, deyimleri sanatkârane bir edayla isleyen Kul Himmet’in kisaca hayati, sanati ve siirinin dili irdelenecektir.English Abstract: Bards, like other poets and woman of letters, are important figures who can think, produce and put their products into words. Our literature, especially oral literature, which broaden our horizon and prosper permanently owes a great dea...
1858 yilinda Hokand'da dogmus olan Zakircan Furkat, icinde yetistigi edebiyat ortaminin onde ... more 1858 yilinda Hokand'da dogmus olan Zakircan Furkat, icinde yetistigi edebiyat ortaminin onde gelen sair ve yazarlarindandir.
Fal gelenegi, insanlik tarihi kadar eskidir denebilir. Yasadiklarini, baska bir deyisle gecmiste... more Fal gelenegi, insanlik tarihi kadar eskidir denebilir. Yasadiklarini, baska bir deyisle gecmiste biraktiklarini tarihe tevdi eden insanlar, icinde bulunulan zamanda/hâlde bir tarafta ani soluklarken diger taraftan da yarini, gelecegi de merak ederler. Bu merak, onu kimi arayislara sevk etmistir. Bu arayislarin, gelecek kapilarini merak anahtariyla kurcalamalarin en eski yollarindan biri de ‘fal bakma’ gelenegidir. Burada soz konusu gelenekten soz edilecek ve bir fal metninin transkripsiyonlu aktarimi yapilacaktir.
Kisaca belirtmek gerekirse, daha cok ogreticiligi, bilgi aktarmayi on planda tuttugu icin Ahmed B... more Kisaca belirtmek gerekirse, daha cok ogreticiligi, bilgi aktarmayi on planda tuttugu icin Ahmed Bican, eserinde hem cumle yapisi hem de kelime dagarcigi bakimindan anlasilir olmayi, donemin sartlarina oranla ari bir dil kullanmayi tercih etmistir denebilir. Durr-i Meknun, konusu bakimindan oldugu kadar dil yonuyle de buyuk onem tasimaktadir. Butun yazmalari karsilastirilmak suretiyle eser uzerinde yapilacak bir calisma, Turk dili ve kultur varliklarina katkida bulunmak adina onemli bir gayret olacaktir.
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2017
XI. asırdan itibaren gerçekleşen olaylar, bir yandan yeni bir vatan edinmemize bir yandan da müne... more XI. asırdan itibaren gerçekleşen olaylar, bir yandan yeni bir vatan edinmemize bir yandan da münevverlerimizin yazılı ve sözlü katkılarıyla kültür atlasımızın zenginleşmesine vesile olmuştur. Anadolu topraklarının yurt edilmesinden sonra önemli kültür merkezlerimizden biri olan Konya"da Mevlana"nın ve Konevî"nin sohbet aydınlığından geçenlerden biri de Fahreddîn Irakî"dir. Bu müellifin XIII. yüzyılda yazdığı Lemaât"ı tasavvuf çevrelerince önemsenen eserlerdendir. Bu yazıda; eserin müellifi, tercümeleri, nüshaları ve içeriğinden söz etmeğe çalışacağız.
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2008
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2013
Bartın Üniversitesi Bartın ve Yöresi Tarih-Kültür Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (BA... more Bartın Üniversitesi Bartın ve Yöresi Tarih-Kültür Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (BAYTAM) AHMED RÂŞİD'İN PEND-NÂME-İ LOKMAN HEKİM TERCEME-İ MANZUMESİ ADLI MESNEVİSİ İlyas KAYAOKAY* Öz: Pend-nâme; muhtevasını, öğütlerin teşkil ettiği dinî-ahlâkî mahiyetteki eserlere verilen genel addır. Edebiyatımızda bu alanda yazılan sayısı yüzü aşkın pek çok eser mevcuttur. Özellikle pendnâme/nasihat-nâme geleneğinin ortaya çıkmasının müsebbiblerinden biri olarak kabul gören Hz. Lokman'ın uyarı, tavsiye ve vasiyetlerini, gerek eser içinde bir bölüm gerek müstakil olarak ele alan manzum ve mensur bir takım eserlerin varlığı söz konusudur. Peygamber mi yoksa velî mi olduğu hususunda bazı tartışmaların olduğu Hz. Lokman, Kur'an-ı Kerim'in 31. suresine ad olmuş, oğluna verdiği nasihatler ile hikmet sahibi örnek bir mümin olarak taltif edilmiştir. İslam dışındaki diğer din ve inanışlarda da karşımıza çıkan Hz. Lokman, Türk kültüründe bilgeliğin ve tabibliğin zirvesi olarak bilinmektedir. Onun bu özellikleri edebî metinlere de aksetmiş ve Hz. Lokman'ın nasihat ve vasiyetlerini içeren, ekseriyeti tercüme olmak üzere manzum, mensur bazı pend-nâmeler yazılmıştır. Son dönem şairlerinden Ahmed Râşid'in (1844-1934 sonrası), Medine kadılığı yaptığı dönemde Şeyhülislam Arif Hikmet'in (ö.1859) kütüphanesinde rastladığı "Pend-nâme-i Lokmân Hekîm Cihet-i Ferzend" adlı Farsça eserdeki 32 nasihati beşer beyit halinde Türkçe'ye tercüme ettiği "Pend-nâme-i Lokman Hekim Terceme-i Manzûmesi" adlı mesnevisi bu edebî ürünlerden biridir. Çalışmamızda, şahsî kütüphanemizde bulunan, H.1324/M.1906 yılında İstanbul'da basılmış bu eserin tanıtımı ve Arap harflerinden Latin alfabesine aktarımı yapılacaktır.
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2013
Türkçede Yardımcı Fiil-Ek Fiil Meselesi ve Bir Terim Önerisi Hanifi Vural 1 Özet Türkçemiz için h... more Türkçede Yardımcı Fiil-Ek Fiil Meselesi ve Bir Terim Önerisi Hanifi Vural 1 Özet Türkçemiz için hazırlanmış olan gramer kitaplarında geçen ve Türkçenin öğretiminde kullanılan kimi kavramlar, terimler zaman zaman birbirinin kesişen alanlarından/özelliklerinden hareketle biri diğerinin yerine kullanılarak bazı kavram kargaşalarına yol açmaktadırlar. Bu iç içe gibi duran terimlerden iki tanesi de 'yardımcı fiil' ve 'ek fiil2 terimleridir. Bu yazıda bu iki terimin kapsam alanları tartışılacak ve yeni bir terim önerilecektir: i-yardımcı fiili.
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2016
Susamak fiilinin kimi zamanlara göre çekimi, sözdizimsel anlamda bir belirsizlik veya anlam bulan... more Susamak fiilinin kimi zamanlara göre çekimi, sözdizimsel anlamda bir belirsizlik veya anlam bulanıklığı terimlerinin içerik ve kapsamına denk düşen bir durum oluşturmaktadır. Bu yazıda bu durumun oluşmasına yol açan ana etkenden söz edilerek adı geçen fiilin Anadolu ağızlarındaki karşılığı üzerinde durulacak ardından bu karşılığın Türkçe Sözlük'e madde başı olarak aktarılması hususu tartışmaya açılacaktır.
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2014
Osmanlı toplumunda gündelik hayatın zaman zaman birtakım görünümleri söz konusudur. Devletin resm... more Osmanlı toplumunda gündelik hayatın zaman zaman birtakım görünümleri söz konusudur. Devletin resmî törenleri, sarayın çevresinde gelişen olaylarla eş zamanlı olarak farklı, renkli eğlencelere kapı aralarken, toplumun diğer katmanlarında da sosyal ve kültürel kimi durumlar vesile kılınarak sıralı veya sıradışı bazı eğlencelerin, kutlamaların, törenlerin yapıldığı/yaşandığı bilinen bir gerçektir. Bütün bu olup bitenler, bir taraftan devletin bağlı bulunduğu dünya görüşüne aykırılık göstermezken, diğer taraftan da insanların meşru dairede kalarak eğlenme, hoşça zaman geçirme ihtiyaçlarına cevap verme amacını taşımıştır. Bu anlamda hemen her kesim, tabii üyesi olduğu sosyal tabakanın sınırları içinde kalarak, belki daha çok kendi mesleğine uygun bir tarzda günlük hayatın sıkboğaz eden karmaşıklığından uzaklaşma gayretiyle bir tür ‘eğlence’ olarak niteleyebileceğimiz kimi etkinlikler oluşturmuş, öyle veya böyle bunların içinde yer almakla hayatını anlamlı kılmaya çalışmıştır. Cülûs merasimleri, Hırka-i şerif ziyaretleri, Surre-i Hümayun Alayları’nın tertibi ve yolculanmaları, hacıların dönüş törenleri, ramazanın 26., 27. günü törenleri, ulufe dağıtım törenleri ve benzerleri resmî olanları işaretlerken; mesire yerlerindeki eğlenceler, Hıdırellez şölenleri, kahvehanelerdeki sohbetler, anlatılan meddah hikâyeleri, zevkle izlenen gölge oyunları ve uzun kış gecelerindeki helva sohbetleri, daha çok halk merkezli eğlentilerin ifadesiydi. Diğer taraftan, şuara meclisleri ve yine bu merkezlere yaslanan nazire geleneği, tarih düşürmeler, ebced oyunları yüksek ve edebî zevk sahiplerinin zevk u safa ile zaman geçirmeleri cümlesindendi. Hatta Osmanlı Edebiyatı’nın azımsanmayacak bir kısmının, bu son malzemelerden damıtılmış ürünler olduğu söylenebilir. Tekke, dergâh, zaviye ve medreselerde yapılan ‘mülâtefeler’ de bir bakıma tasavvuf ve ilim erbabının ‘dünya zevkleri’ adına kılıp eylediklerindendi. Bütün bunları bize çağrıştıran ve düşündüren, bir eğlence aracı olsun diye kaleme alınmış olan sekiz varaklık bir risaleciktir. Hicri 1272/Milâdi 1855’te yazılmış olan “Tasnifü Beyne’z-Zürefâ” adlı bu eserin müellifi belli değildir. Temelde, zihinde bir isim tutturma ve kimi sorularla ipucu oluşturarak söz konusu ismi bulmaya yönelik yöntemi içeren eser, bu anlamda farklı bir konuyu işlemektedir. Falnâmelerden, lügaz ve muammalardan farklı bir içerik ve yönteme dayanmasından dolayı bu risaleyi, öteden beri bildiğimiz/varlığından haberdar olduğumuz herhangi bir geleneğe dâhil etmek çok rahat gözükmese de Uygur Türkçesi ile yazılmış Irk Bitig’deki fallara dair teknikleri hatırlatması bakımından önemlidir. Başka bir
Ataturk Universitesi Turkiyat Arastırmaları Enstitusu Dergisi, 2011
Ahmet Vefik Pasa hem devlet kademesinde aldigi gorevler hem Turk dili karsisindaki tavri hem de T... more Ahmet Vefik Pasa hem devlet kademesinde aldigi gorevler hem Turk dili karsisindaki tavri hem de Turk dili sahasinda ortaya koydugu eserler ile doneminin onemli isimlerinden birisidir. Ahmet Vefik Pasa, devrindeki diger sozluk-lerden farkli olarak, Lehce-i Osmani’ye Arapca ve Farsca kelimeler yaninda Turkce kelimeleri de almis, Zor Nik}hi adli eserinde zamanin aydinlarini dil tutumlari bakimindan zor duruma sokan ignelemeler yapmaktan cekin-memis ve Zoraki Tabip’te cagdaslarinin agdali bilim dili anlayisiyla gunluk konusma dili arasindaki ayriligi bir komedi unsuru olarak islemis ve boylelikle dilimiz karsisindaki hassa-siyetini gostererek kendinden sonra gelecekler icin ornek teskil etmistir. Bu calismada Ahmet Vefik Pasa’nin hayati uzerinde kisaca durulduktan sonra onun Turk diline katkilarindan bahsedilmis, ardindan Turk dili ile ilgili eserleri tanitilip soz konusu eserler hakkinda bilgiler verilmistir. Anahtar sozcukler: Ahmet Vefik Pasa, Lehce-i Osmani, Muntehabat-i Durub-i Emsal Ahmet Vefik Pasa is one of the important figures of his time in terms of both official government duties he undertook and his attitudes towards Turkish language, as well as works he published about Turkish language. Contrary to other contemporary dictiona-ries of the time, Ahmet Vefik Pasa included Turkish words in Lehce-i Osmani along with Arabic and Persian words. In Zor Nik}hi, he did not hold back his sarcastic critisism of contemporary intellectuals’ attitude towards language. In Zoraki Tabip, he used the diffe-rence between his contemporaries’ heavy science language and daily language as a comedic element and thereby set an example for the future generations by showing his sensitivity for our language. In this study, we briefly touched upon Ahmet Vefik Pasa’s life and disscussed his contributions to theTurkish language. We then introduced his works on Turkish langua-ge and gave information about these works. Key words: Ahmet Vefik Pasa, Lehce-i Osmani, Muntehabat-i Durub-i Emsal.
Yazicizade Ahmed-i Bican both in his period and later periods is an important personality who pro... more Yazicizade Ahmed-i Bican both in his period and later periods is an important personality who produced significant works for Turkish cultural life. Durr-i Meknun which has many manuscripts in national and international libraries, signifies an important level and is important in terms of geography. In this article, we will discuss Durr-i Meknun based on Vienna manuscript and analyze a work
Journal of Turkish Research Institute, 2011
hem devlet kademesinde aldığı görevler hem Türk dili karşısındaki tavrı hem de Türk dili sahasınd... more hem devlet kademesinde aldığı görevler hem Türk dili karşısındaki tavrı hem de Türk dili sahasında ortaya koyduğu eserler ile döneminin önemli isimlerinden birisidir. Ahmet Vefik Paşa, devrindeki diğer sözlüklerden farklı olarak, Lehce-i Osmani'ye Arapça ve Farsça kelimeler yanında Türkçe kelimeleri de almış, Zor Nik}hı adlı eserinde zamanın aydınlarını dil tutumları bakımından zor duruma sokan iğnelemeler yapmaktan çekinmemiş ve Zoraki Tabip'te çağdaşlarının ağdalı bilim dili anlayışıyla günlük konuşma dili arasındaki ayrılığı bir komedi unsuru olarak işlemiş ve böylelikle dilimiz karşısındaki hassasiyetini göstererek kendinden sonra gelecekler için örnek teşkil etmiştir. Bu çalışmada Ahmet Vefik Paşa'nın hayatı üzerinde kısaca durulduktan sonra onun Türk diline katkılarından bahsedilmiş, ardından Türk dili ile ilgili eserleri tanıtılıp söz konusu eserler hakkında bilgiler verilmiştir.