Harun Ün - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Harun Ün
Cukurova Medical Journal
We aimed to examine the potential protective effects of phloretin and phloridzin in indomethacin ... more We aimed to examine the potential protective effects of phloretin and phloridzin in indomethacin induced ulcer model in mice. Materials and Methods: In total 54 female Balb/C mice were separated into nine groups. Famotidine was used as standard antiulcer agent. The phloretin and phloridzin was given at the doses of 50 and 100 mg/kg as a pre-treatment. After experimental procedures stomach tissue oxidative parameters (SOD, GSH and MDA), inflammatory cytokine TNF-α, and COX1 and COX2 mRNA expressions were analyzed. In addition, to clarify antiulcer effect mechanism of phloretin and phloridzin, numerical densities of ulcerative areas were analyzed. Results: Phloretin and phloridzin inhibited indomethacininduced ulcer formation in dose dependent manner. Tissue inflammation and oxidative stress were increased after the indomethacin administration. Phloretin and phloridzin treatment normalized all parameters compared to indomethacin treated group. After the treatments, SOD activities and GSH levels were increased while MDA levels were decreased. Phloretin and phloridzin treatments decreased TNF-α, COX1 and COX2 mRNA expressions. Conclusion: Our results showed that phloretin and phloridzin may be an alternative treatment for peptic ulcer disease due to their potential regulatory effects against oxidative stress and inflammation. Amaç: Bu çalışmada farelerde indometazine bağlı ülser modelinde, floretin ve floridzinin potansiyel koruyucu etkilerini incelemeyi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Toplam 54 dişi Balb/C faresi dokuz gruba ayrıldı. Famotidin standart anti-ülser madde olarak kullanıldı. Floretin ve floridzin, tedavi gruplarına 50 ve 100 mg/kg dozlarında verildi. Deneysel prosedürlerden sonra, mide dokusunda oksidatif parametreleri (SOD, GSH ve MDA), enflamatuar sitokin TNF-α ve COX1 ve COX2 mRNA ekspresyonları analiz edildi. Ayrıca, floretin ve floridzinin anti-ülser etki mekanizmasını açıklığa kavuşturmak için ülserli alanların sayısal yoğunlukları analiz edilmiştir. Bulgular: Floretin ve floridzin, indometazine bağlı gelişen ülser oluşumunu doza bağımlı olarak azalttı. İndometazin uygulamasından sonra enflamasyon ve oksidatif stresin arttığı belirlendi. Floretin ve floridzin tedavisi indometazin ile tedavi edilen gruba kıyasla tüm parametreleri normalleştirmiştir. Tedavilerin ardından, indomethazin grubuna kıyasla, SOD aktiviteleri ve GSH düzeyleri yükselirken, MDA düzeyleri azalmıştır. Floretin ve floridzin uygulamarının TNF-α, COX1 ve COX2 mRNA ekspresyonlarını azalttığı tespit edildi. Sonuç: Sonuçlarımız oksidatif stres ve enflamasyona karşı potansiyel düzenleyici etkileri nedeniyle floretin ve floridzinin peptik ülser hastalığı için alternatif bir tedavi olabileceğini göstermiştir.
Dicle Tıp Dergisi
Amaç: Diabetes mellitus (DM), tam veya kısmi insülin yokluğuyla ortaya çıkan bir metabolik hastal... more Amaç: Diabetes mellitus (DM), tam veya kısmi insülin yokluğuyla ortaya çıkan bir metabolik hastalıktır. Sepsis, konakçının enfeksiyona veya bir travmaya karşı göstermiş olduğu kompleks enflamatuvar yanıttır. Sepsisin klinik seyri diyabetli hastalarda normal bireylere nazaran daha ağır seyretmektedir. Nar kabuğu ekstresinin yüksek antioksidan kapasitesi, anti-kanser, antimikrobiyal, anti-enflamatuvar ve anti-diyabetik etkinliği vardır. Bu çalışmanın amacı, diyabetik şartlarda sepsis ile indüklenen akciğer hasarına karşı nar kabuğu ekstresinin anti-oksidan ve anti-sitokin özelliklerini araştırmaktır. Yöntemler: Nar meyvesinin kabukları soyularak kurutuldu. Ekstraksiyon işlemleri uygulandı. Ekstraksiyon çözücüsü olarak etanol kullanıldı. Ekstraksiyon işlemlerinden sonra çözücü buharlaştırıldı ve nar kabuk ekstresi elde edildi. Bu Çalışmada, 30 adet sıçan kullanıldı. Gruplar; Grup 1: Kontrol, Grup 2: Sepsis, Grup 3: DM+S (Diyabet + Sepsis), Grup 4: DM+S+NKE250 (Diyabet + Sepsis + Nar kabuğu ekstresi 250 mg/kg), Grup 5: DM+S+NKE500 (Diyabet + Sepsis + Nar kabuğu ekstresi 500 mg/kg). Diyabet Tek doz 55 mg/kg streptozosin ile oluşturuldu. 72 saat sonra açlık kan şekerleri ölçüldü açlık kan şekerleri 250 mg/dl'den yüksek çıkan sıçanlar diyabet oldukları kabul edildi. Diyabet tespitinden sonra 10 gün boyunca nar kabuğu ekstresi 250 mg/kg ve 500 mg/kg dozlarında oral olarak uygulandı. 10. gün sonunda 5 mg/kg dozunda lipopolisakkarit intraperitoneal uygulandı. 12 saat sonra akciğer dokusu elde edildi. SOD aktivitesi, GSH ve MDA seviyeleri ile TNF-α ve IL-1β mRNA ekspresyonu seviyeleri akciğer dokusunda ölçüldü. Bulgular: Kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, sepsis grubunda, SOD aktivitesi ve GSH seviyesinin azaldığı görüldü. Diyabet+sepsis grubundaki SOD aktivitesi ve GSH seviyesinin hem kontrol hem de sepsis grubuna göre düştüğü bulundu. Sepsis grubunda TNF-α ve IL-1β mRNA ekspresyonu ile MDA seviyesinin Kontrol grubuna göre yükseldiği görüldü. Diyabet+sepsis grubundaki TNF-α ve IL-1β mRNA ekspresyonu ile MDA seviyesinin hem kontrol hem de sepsis grubuna göre arttığı bulundu. Diyabet+sepsis grubuyla karşılaştırıldığında, nar kabuğu ekstresi uygulanan gruplarda doza bağlı olarak SOD aktivitesinin, GSH seviyesinin arttığı ve TNF-α ve IL-1β mRNA ekspresyonu ve MDA seviyelerinin düştüğü görüldü. Sonuç ve Yorum: Nar kabuğu ekstresi antioksidan ve oksidanlar arasındaki dengeyi düzenlemekte ve sitokin miktarını azaltmaktadır. Bu sebeplerle, antioksidan/oksidan dengesinin bozulduğu ve sitokin fırtınasının yoğun görüldüğü diyabet ve sepsis hastalıklarının birlikte olduğu durumlarda nar kabuğu ekstresinin kullanımı akciğer hasarında faydalı sonuçlar verecektir.
Cukurova Medical Journal
Öz Purpose: Paclitaxel, is one of the most commonly used chemotherapeutic, causes neuron damage w... more Öz Purpose: Paclitaxel, is one of the most commonly used chemotherapeutic, causes neuron damage with some serious side effects such as neutropenia and peripheral neuropathy. In current study, we used phloretin and phloridzin to investigate their neuroprotective effects on paclitaxel-induced neuronal damage. Materials and Methods: The neuroprotective effects of phloretin and phloridzin has been analyzed on cell culture of primary neuron cells and evaluated by testing cell viability, total oxidant and total antioxidant capacities and expression of caspase-3, caspase-9 and TNF-α. Paclitaxel administration caused cell death and significant increase of total oxidant levels and activation of apoptotic genes such as caspase-3, caspase-9 and TNF-α. Results: Phloretin and phloridzin treatments at micromolar concentrations reduced paclitaxel-induced cell death by increasing total antioxidant levels. Also these two flavonoids protect neuron cells from apoptosis by decreasing caspase-3, caspase-9 and TNF-α gene expression. For this reason, these molecules may recover the oxidative damage, and restore normal cellular conditions. Conclusion: This study shows the promising neuroprotective ability of the phloretin and phloridzin able to protect neuron cells from injury induced by paclitaxel, actively increasing antioxidant capacity, normalizing oxidant levels and consequently avoiding cell death. Amaç: Kemoterapide sıklıkla kullanılan ilaçlardan biri olan paklitaksel, nötropeni ve periferik nöropati gibi bazı ciddi yan etkilerle nöron hasarına neden olur. Biz bu çalışmada, floretin ve floridzin' in paklitaksel kaynaklı nöronal hasar üzerindeki nöroprotektif etkilerini araştırdık. Gereç ve Yöntem: Floretin ve floridzin' in nöroprotektif etkileri primer nöron hücreleri üzerindeki etkileri, hücre canlılığı, total oksidan ve antioksidan kapasiteleri ve kaspaz-3, kaspaz-9 ve TNF-α ekspresyonu test edilerek değerlendirilmiştir. Bulgular: Paklitaksel uygulaması hücre ölümüne, toplam oksidan seviyelerinin önemli ölçüde artmasına ve kaspaz-3, kaspaz-9 ve TNF-α gibi apoptotik genlerin aktivasyonuna neden oldu. Mikromolar konsantrasyonlardaki floretin ve floridzin tedavileri, toplam antioksidan seviyelerini artırarak paklitaksel kaynaklı hücre ölümünü azalttı. Ayrıca bu iki flavonoid, kaspaz-3, kaspaz-9 ve TNF-α gen ekspresyonlarını azaltarak nöron hücrelerini apoptozdan korudu. Bu nedenle, bu moleküller oksidatif hasardan geri kazanımı indükleyebilir ve normal hücresel koşulları düzenleyebilir. Sonuç: Bu çalışma, floretin ve floridzin' in nöron hücrelerini paklitaksel kaynaklı hücre hasarından koruyabilen, antioksidan kapasitesini aktif olarak arttıran, oksidan seviyelerini normalleştiren ve sonuç olarak hücre ölümünü önlemede umut verici nöroprotektif potansiyelini göstermektedir.
Kafkas Journal of Medical Sciences
Cukurova Medical Journal
We aimed to examine the potential protective effects of phloretin and phloridzin in indomethacin ... more We aimed to examine the potential protective effects of phloretin and phloridzin in indomethacin induced ulcer model in mice. Materials and Methods: In total 54 female Balb/C mice were separated into nine groups. Famotidine was used as standard antiulcer agent. The phloretin and phloridzin was given at the doses of 50 and 100 mg/kg as a pre-treatment. After experimental procedures stomach tissue oxidative parameters (SOD, GSH and MDA), inflammatory cytokine TNF-α, and COX1 and COX2 mRNA expressions were analyzed. In addition, to clarify antiulcer effect mechanism of phloretin and phloridzin, numerical densities of ulcerative areas were analyzed. Results: Phloretin and phloridzin inhibited indomethacininduced ulcer formation in dose dependent manner. Tissue inflammation and oxidative stress were increased after the indomethacin administration. Phloretin and phloridzin treatment normalized all parameters compared to indomethacin treated group. After the treatments, SOD activities and GSH levels were increased while MDA levels were decreased. Phloretin and phloridzin treatments decreased TNF-α, COX1 and COX2 mRNA expressions. Conclusion: Our results showed that phloretin and phloridzin may be an alternative treatment for peptic ulcer disease due to their potential regulatory effects against oxidative stress and inflammation. Amaç: Bu çalışmada farelerde indometazine bağlı ülser modelinde, floretin ve floridzinin potansiyel koruyucu etkilerini incelemeyi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Toplam 54 dişi Balb/C faresi dokuz gruba ayrıldı. Famotidin standart anti-ülser madde olarak kullanıldı. Floretin ve floridzin, tedavi gruplarına 50 ve 100 mg/kg dozlarında verildi. Deneysel prosedürlerden sonra, mide dokusunda oksidatif parametreleri (SOD, GSH ve MDA), enflamatuar sitokin TNF-α ve COX1 ve COX2 mRNA ekspresyonları analiz edildi. Ayrıca, floretin ve floridzinin anti-ülser etki mekanizmasını açıklığa kavuşturmak için ülserli alanların sayısal yoğunlukları analiz edilmiştir. Bulgular: Floretin ve floridzin, indometazine bağlı gelişen ülser oluşumunu doza bağımlı olarak azalttı. İndometazin uygulamasından sonra enflamasyon ve oksidatif stresin arttığı belirlendi. Floretin ve floridzin tedavisi indometazin ile tedavi edilen gruba kıyasla tüm parametreleri normalleştirmiştir. Tedavilerin ardından, indomethazin grubuna kıyasla, SOD aktiviteleri ve GSH düzeyleri yükselirken, MDA düzeyleri azalmıştır. Floretin ve floridzin uygulamarının TNF-α, COX1 ve COX2 mRNA ekspresyonlarını azalttığı tespit edildi. Sonuç: Sonuçlarımız oksidatif stres ve enflamasyona karşı potansiyel düzenleyici etkileri nedeniyle floretin ve floridzinin peptik ülser hastalığı için alternatif bir tedavi olabileceğini göstermiştir.
Dicle Tıp Dergisi
Amaç: Diabetes mellitus (DM), tam veya kısmi insülin yokluğuyla ortaya çıkan bir metabolik hastal... more Amaç: Diabetes mellitus (DM), tam veya kısmi insülin yokluğuyla ortaya çıkan bir metabolik hastalıktır. Sepsis, konakçının enfeksiyona veya bir travmaya karşı göstermiş olduğu kompleks enflamatuvar yanıttır. Sepsisin klinik seyri diyabetli hastalarda normal bireylere nazaran daha ağır seyretmektedir. Nar kabuğu ekstresinin yüksek antioksidan kapasitesi, anti-kanser, antimikrobiyal, anti-enflamatuvar ve anti-diyabetik etkinliği vardır. Bu çalışmanın amacı, diyabetik şartlarda sepsis ile indüklenen akciğer hasarına karşı nar kabuğu ekstresinin anti-oksidan ve anti-sitokin özelliklerini araştırmaktır. Yöntemler: Nar meyvesinin kabukları soyularak kurutuldu. Ekstraksiyon işlemleri uygulandı. Ekstraksiyon çözücüsü olarak etanol kullanıldı. Ekstraksiyon işlemlerinden sonra çözücü buharlaştırıldı ve nar kabuk ekstresi elde edildi. Bu Çalışmada, 30 adet sıçan kullanıldı. Gruplar; Grup 1: Kontrol, Grup 2: Sepsis, Grup 3: DM+S (Diyabet + Sepsis), Grup 4: DM+S+NKE250 (Diyabet + Sepsis + Nar kabuğu ekstresi 250 mg/kg), Grup 5: DM+S+NKE500 (Diyabet + Sepsis + Nar kabuğu ekstresi 500 mg/kg). Diyabet Tek doz 55 mg/kg streptozosin ile oluşturuldu. 72 saat sonra açlık kan şekerleri ölçüldü açlık kan şekerleri 250 mg/dl'den yüksek çıkan sıçanlar diyabet oldukları kabul edildi. Diyabet tespitinden sonra 10 gün boyunca nar kabuğu ekstresi 250 mg/kg ve 500 mg/kg dozlarında oral olarak uygulandı. 10. gün sonunda 5 mg/kg dozunda lipopolisakkarit intraperitoneal uygulandı. 12 saat sonra akciğer dokusu elde edildi. SOD aktivitesi, GSH ve MDA seviyeleri ile TNF-α ve IL-1β mRNA ekspresyonu seviyeleri akciğer dokusunda ölçüldü. Bulgular: Kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, sepsis grubunda, SOD aktivitesi ve GSH seviyesinin azaldığı görüldü. Diyabet+sepsis grubundaki SOD aktivitesi ve GSH seviyesinin hem kontrol hem de sepsis grubuna göre düştüğü bulundu. Sepsis grubunda TNF-α ve IL-1β mRNA ekspresyonu ile MDA seviyesinin Kontrol grubuna göre yükseldiği görüldü. Diyabet+sepsis grubundaki TNF-α ve IL-1β mRNA ekspresyonu ile MDA seviyesinin hem kontrol hem de sepsis grubuna göre arttığı bulundu. Diyabet+sepsis grubuyla karşılaştırıldığında, nar kabuğu ekstresi uygulanan gruplarda doza bağlı olarak SOD aktivitesinin, GSH seviyesinin arttığı ve TNF-α ve IL-1β mRNA ekspresyonu ve MDA seviyelerinin düştüğü görüldü. Sonuç ve Yorum: Nar kabuğu ekstresi antioksidan ve oksidanlar arasındaki dengeyi düzenlemekte ve sitokin miktarını azaltmaktadır. Bu sebeplerle, antioksidan/oksidan dengesinin bozulduğu ve sitokin fırtınasının yoğun görüldüğü diyabet ve sepsis hastalıklarının birlikte olduğu durumlarda nar kabuğu ekstresinin kullanımı akciğer hasarında faydalı sonuçlar verecektir.
Cukurova Medical Journal
Öz Purpose: Paclitaxel, is one of the most commonly used chemotherapeutic, causes neuron damage w... more Öz Purpose: Paclitaxel, is one of the most commonly used chemotherapeutic, causes neuron damage with some serious side effects such as neutropenia and peripheral neuropathy. In current study, we used phloretin and phloridzin to investigate their neuroprotective effects on paclitaxel-induced neuronal damage. Materials and Methods: The neuroprotective effects of phloretin and phloridzin has been analyzed on cell culture of primary neuron cells and evaluated by testing cell viability, total oxidant and total antioxidant capacities and expression of caspase-3, caspase-9 and TNF-α. Paclitaxel administration caused cell death and significant increase of total oxidant levels and activation of apoptotic genes such as caspase-3, caspase-9 and TNF-α. Results: Phloretin and phloridzin treatments at micromolar concentrations reduced paclitaxel-induced cell death by increasing total antioxidant levels. Also these two flavonoids protect neuron cells from apoptosis by decreasing caspase-3, caspase-9 and TNF-α gene expression. For this reason, these molecules may recover the oxidative damage, and restore normal cellular conditions. Conclusion: This study shows the promising neuroprotective ability of the phloretin and phloridzin able to protect neuron cells from injury induced by paclitaxel, actively increasing antioxidant capacity, normalizing oxidant levels and consequently avoiding cell death. Amaç: Kemoterapide sıklıkla kullanılan ilaçlardan biri olan paklitaksel, nötropeni ve periferik nöropati gibi bazı ciddi yan etkilerle nöron hasarına neden olur. Biz bu çalışmada, floretin ve floridzin' in paklitaksel kaynaklı nöronal hasar üzerindeki nöroprotektif etkilerini araştırdık. Gereç ve Yöntem: Floretin ve floridzin' in nöroprotektif etkileri primer nöron hücreleri üzerindeki etkileri, hücre canlılığı, total oksidan ve antioksidan kapasiteleri ve kaspaz-3, kaspaz-9 ve TNF-α ekspresyonu test edilerek değerlendirilmiştir. Bulgular: Paklitaksel uygulaması hücre ölümüne, toplam oksidan seviyelerinin önemli ölçüde artmasına ve kaspaz-3, kaspaz-9 ve TNF-α gibi apoptotik genlerin aktivasyonuna neden oldu. Mikromolar konsantrasyonlardaki floretin ve floridzin tedavileri, toplam antioksidan seviyelerini artırarak paklitaksel kaynaklı hücre ölümünü azalttı. Ayrıca bu iki flavonoid, kaspaz-3, kaspaz-9 ve TNF-α gen ekspresyonlarını azaltarak nöron hücrelerini apoptozdan korudu. Bu nedenle, bu moleküller oksidatif hasardan geri kazanımı indükleyebilir ve normal hücresel koşulları düzenleyebilir. Sonuç: Bu çalışma, floretin ve floridzin' in nöron hücrelerini paklitaksel kaynaklı hücre hasarından koruyabilen, antioksidan kapasitesini aktif olarak arttıran, oksidan seviyelerini normalleştiren ve sonuç olarak hücre ölümünü önlemede umut verici nöroprotektif potansiyelini göstermektedir.
Kafkas Journal of Medical Sciences