Havva Tok Yıldız - Academia.edu (original) (raw)
Uploads
Papers by Havva Tok Yıldız
Belgradlı Vâlihî ve Dîvân’ı, 2024
Öz 16. yüzyılda yaşayan ve asıl adı Mehmed olan Belgradlı şair, Vâlihî mahlasıyla bilinmektedir. ... more Öz 16. yüzyılda yaşayan ve asıl adı Mehmed olan Belgradlı şair, Vâlihî mahlasıyla bilinmektedir. Vâlihî'nin hayatı hakkında edinilen bilgiler yalnızca Latîfî Tezkiresi'ne dayanmaktadır. Vâlihî'nin Mehmed-i Gâv-çeşm (öküz gözlü) lakabıyla anıldığını, aynı zamanda taklitçi, bilgisiz ve kusurlu olduğunu ifade eden Latîfî, şairin Ahmed-i Üştür-leb (deve dudaklı) lakaplı bir kardeşi olduğu bilgisini de verir. Latîfî, çağdaşı Vâlihî hakkında ağır eleştirilerde bulunur. Vâlihî'nin kendisi hakkında bir hiciv yazmasından dolayı şairi ahlakî ve edebî açıdan ağır bir şekilde yeren Latîfî, kardeş şairlerin kaleme aldıkları müşterek manzumelerden örnekler verir ve bu manzumelerin taklit edilmiş, manasız ve boş sözler olduğunu iddia eder. Bu çalışmada Vâlihî'nin kaynaklarda varlığından bahsedilmeyen dîvânı tanıtılmıştır. Belgradlı Vâlihî Dîvânı Berlin Eyalet Kütüphanesi, Doğu el yazmaları bölümde Diez A oct. 30 numarada kayıtlıdır. 1600 senesi not düşülerek kaydedilen nüsha, 58 varaktan müteşekkildir. Baştan ve sondan eksik olan nüsha şairin yalnızca gazellerini içermektedir. Nüshada tespit edilen 317 gazelden çoğu Fuzûlî, Zâtî, Necâtî, Ahmed Paşa gibi devrin tanınmış şairlerine ya da Âmrî gibi şairin çağdaşlarına yazılmış nazirelerdir. Gazeller muhteva yönünden incelendiğinde âşıkâne ve şûhâne gazellerin çoğunlukta olduğu görülür. Vâlihî'nin eğitim yönüyle ilgili herhangi bir bilgiye ulaşılamasa da gazelleri şekil yönünden değerlendirildiğinde şairin kafiye ve aruz tekniği açısından yetkin olduğu görülür. Bu çalışmada öncelikle kaynaklarda hayatı ve dîvânı hakkında sınırlı bilgiler bulunan Belgradlı Vâlihî Dîvânı'nının tespit edilen tek nüshası tanıtıldı. Akabinde Vâlihî'nin şiirlerinden örnekler verilerek Latîfî'nin mezkûr iddialarına karşı incelenen şiirler çerçevesinde şairin edebî yönüne değinildi.
Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2023
Mehmed Es‛ad Ağa 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında yaşamış, önemli devlet görevler... more Mehmed Es‛ad Ağa 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında yaşamış, önemli devlet görevlerinin yanı sıra dîvân tertip edecek kadar şiir kaleme almış bir şairdir. Hâne-i hâssa şairleri arasında değerlendirilen Enderunlu Mehmed Es‛ad Ağa'nın şiirlerindeki yer adları, sadece dîvân şiirinin metafor ve imgelerinden ibaret olmayıp şairin görevi ya da azledilmesi dolayısıyla bulunduğu yer ve mekân adlarını da içermektedir. 19. yüzyılda dîvân şiiri estetiğinin mahallîleşip soyuttan somuta doğru evrilmesiyle şiirde daha fazla yer bulan şehir ve mekân algısı, Es‛ad Dîvânı'nda da yerini almış, İstanbul'un semtleri, mekânları şairin gözlem istidadı ve tasvir yeteneğiyle de birleşerek şiirlerine çeşitlilik katmıştır. Aynı zamanda Es‛ad'ın şiirlerinde tespit edilen yer adları, özellikle şehirler dönemin sosyal, kültürel ve siyasal hayatı hakkında da izler barındıran tarihî birer vesika mahiyetindedir. Es‛ad, bulunduğu bu yerlerin tarihî dokusu, mimarisi, coğrafyası, tabiatı, kültürel farklılıkları gibi daha birçok ögesini şiirlerine yansıtmıştır. Erzurum gümrükçüsü olması hasebiyle şiirlerinde sıklıkla andığı Erzurum'un yanı sıra Mora, Yanya, Magosa, Gürcistan gibi birçok ülke, şehir, dağ gibi yer adlarından da faydalanan şair, bu coğrafyaların kendisine sunduğu bütün çağrışımlardan istifade etmiştir. Bu çalışmanın amacı Es‛ad Dîvânı'ndaki yer ve mekân adlarını tespit etmek ve tespit edilen bu adların dîvân şiirindeki kullanımıyla benzerlik ve farlılıklarını kaynaklar yardımıyla incelemektir. Bu noktada şairin coğrafya ve mekân algısını şiirlerine nasıl yansıttığı incelenirken üslup olarak yaşadığı çağın neresinde olduğu da tespit edilmiştir.
araştırma makalesi, 2023
Öz: 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında yaşamış Enderunlu Mehmed Es'ad Ağa, yaşamı b... more Öz: 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında yaşamış Enderunlu Mehmed Es'ad Ağa, yaşamı boyunca birçok resmî görevinin yanı sıra divan tertip edecek kadar şiir de kaleme almış bir divan şairidir. Hazine-i Hümayun şairleri arasında değerlendirilen ve Es'ad mahlasıyla şiirler yazan şairin çoğunluğu Türkçe şiirlerden oluşan divanında Farsça şiirleri de mevcuttur. Farsça şiir yazmanın hüner sayıldığı dönemde, divanında 10 Farsça şiire yer veren şair, Türkçe-Arapça-Farsça mülemma şiirlerde de kaleme almıştır. Bir nazire şairi olarak değerlendirilebilecek Es'ad Ağa, Ali Şîr Nevaî, Hâfız-ı Şîrâzî, Fuzûlî, Bâkî, Nâbî, Erzurumlu İbrahim Hakkı gibi yaşadıkları yüzyıla damgasını vuran şairlerin şiirlerine yaptığı tazmin ve tanzirler ile dikkat çekerken Farsça kaleme aldığı şiirlerinde de bu dile olan yatkınlığını ve yetkinliğini gösterir. Aynı zamanda Hâfız'ın Divanı'nda yer alan ve en çok nazire yazılan ilk gazelini tanzir ettiği mülemma tahmis de Es'ad'ın dikkate değer şiirlerindendir. Bahsi geçen bu tahmis, içerisinde Farsça mısralar barındırması açısından çalışmaya dahil edilmiştir. Divanda yer alan 10 Farsça şiir de gazel nazım şekliyle kaleme alınmış olup Hâfız'ın gazeline yapılan tazmin; tahmis nazım şekliyle tertip edilmiştir. Bu çalışmanın amacı, Enderunlu Mehmed Es'ad Ağa Divanı'nda yer alan Farsça şiirleri tespit etmek ve tespit edilen şiirlerin verilerini değerlendirmektir. Devamında ise söz konusu şiirlerin çeviri yazılı ve dil içi çevirili şekilleri verilerek şiirler hakkında genel bir değerlendirmede bulunmaktır..
BENZETMEYE DAYALI EDEBÎ SANATLAR BAĞLAMINDA MEHMED ESʽAD AĞA DÎVÂNI , 2022
Şiirin birincil amacı güzeli ve güzelliği yansıtmaktır. Bunu yaparken estetik zevke hitap etmesi ... more Şiirin birincil amacı güzeli ve güzelliği yansıtmaktır. Bunu yaparken estetik zevke hitap etmesi gerektiğini bilen şairler, muhayyileleri ve istidâdları doğrultusunda sıklıkla benzetmelerden yararlanmışlardır. Aynı zamanda şiirdeki derin anlamsal yapıyı ortaya çıkarmak ve onu kavramsallaştırmak için de benzetmeler en önemli unsurlar olmuştur. Benzetme söz konusu olduğunda ise şairlerin en sık kullandığı sanatların başında teşbîh ve istiâre sanatları yer almıştır. Dîvân şiiri geleneğinde belirli mazmunlar etrafında şekillenen benzetmeye dayalı bu sanatlar, 19. yüzyıla gelindiğinde değişen zihniyet yapısı ve her alanda yaşanan gelişmeler eşliğinde birtakım değişikliklere uğramıştır. Esasında önceki yüzyıllarda Sebk-i Hindî'nin de etkisiyle mevcut mazmunların imge dünyasındaki değişim teşebbüsleri ve öze dokunmadan yaşanan değişimler 19. yüzyılda teâmülün dışına çıkmıştır. Sanayi devriminin izdüşümleri de şairlerin teşbîh dünyasında yerini almış ve dolayısıyla sevgilinin saçlarının telgraf tellerine, âşığın yanan yüreğinin vapur ocağına benzetildiği. Bu çalışmada Enderun'da yetişmiş Hazine-i Hümayûn şairlerinden Mehmed Esʽad Ağa ve dîvânı kısaca tanıtılmış, sonrasında dîvânında yer alan benzetmeye dayalı edebî sanatlardan teşbîh ve istiâre sanatı seçilerek çalışma sınırlandırılmıştır. Es'ad Ağa'nın benzetmeler dünyası tetkik edilirken onun, yaşadığı dönemdeki değişim ve gelişimlerin neresinde yer aldığı da tespit edilmeye çalışılmıştır.
BaĢta kutsal kitaplar olmak üzere bütün din ve mitlerde söz mefhumuna önemli bir değer atfedilmiĢ... more BaĢta kutsal kitaplar olmak üzere bütün din ve mitlerde söz mefhumuna önemli bir değer atfedilmiĢtir. Antik Yunan"dan günümüze değin söz, yazar ve Ģairlerin odak noktası olmuĢ, retorik ve belâgat hakkında yüzlerce eser kaleme alınmıĢtır. Ġlk baĢlarda kutsal kitapları anlamlandırabilmek adına geliĢtirilen bu sanatlar, sonrasında estetik zevke hitap etmek adına Ģiirin konusu olmuĢtur. Yazar ve Ģairler eserlerinde muhataplarını etkilemek, onları kendi anlam dünyalarına çekebilmek için sözün fasîh ve belîğ olmasına çaba göstermiĢler, eserlerinde sıklıkla söz hakkındaki poetikalarından bahsetmiĢlerdir. Bu çalıĢmada 18. yüzyıla damgasını vuran ve etkileri günümüze kadar süren Sebk-i Hindî"nin en baĢarılı Ģairi ġeyh Gâlib"in dîvânındaki söz ve sözün müterâdifi olan kavramlara değinilecek, onun söz hakkındaki poetikası incelenecektir. Bu çalıĢma ġeyh Gâlib Dîvânı"ndan seçilen 40 beyit ve bu beyitlerdeki söz ve sözün müteradifi olan; elfâz, lafz/lafız, güftâr, güft-gû, kelâm, kavl, lâf, lisân, makâl, nazm, nutk,
Türk Edeb yatı Eserler Sözlüğü tees.yesev .edu.tr/madde-detay/d van-merz fonlu-brah m-cud 1/2 DÎV... more Türk Edeb yatı Eserler Sözlüğü tees.yesev .edu.tr/madde-detay/d van-merz fonlu-brah m-cud 1/2 DÎVÂN (MERZİFONLU İBRÂHÎM CÛDÎ)
Proust'a göre okuma, insanların en bilgesiyle yapılan sohbet olsa bile, konuşmaya benzemez. Çünkü... more Proust'a göre okuma, insanların en bilgesiyle yapılan sohbet olsa bile, konuşmaya benzemez. Çünkü ona göre bir kitapla bir dost arasındaki en mühim fark, iletişim kurma biçimidir. İşte bu iletişim kurma biçimi; metin, okur ve mesaj zemini üzerinde tek taraflı olmayan bir şekilde cereyan eder. Böyle de olmalıdır; zira edebi metinler hemencecik kendilerini ele vermezler. Her okuma; hatta okuma biçimi ve düzlemi, metni anlamak üzerine yeni bir adımdır ve onu yeniden anlamlandırmaya ve inşa etmeye yeni kapılar açar.
Danışman: Prof. Dr. Yavuz BAYRAM 18. yüzyılda çözülmeye başlayan dîvân edebiyatı geleneğinin 19. ... more Danışman: Prof. Dr. Yavuz BAYRAM 18. yüzyılda çözülmeye başlayan dîvân edebiyatı geleneğinin 19. yüzyılda birkaç şairden başka neredeyse takipçisi kalmamıştır. Her alanda hızlı bir değişimin yaşandığı 19. yüzyılda, dîvân edebiyatı geleneğini kısmen de olsa devam ettiren ender şairlerden biri de Merzifonlu Muallim İbrahim Cûdî'dir. Cûdî Efendi, 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başları arasında yaşamış, öğretmen, şair ve siyaset adamıdır. Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Amasya milletvekili olarak seçilmiştir. Cûdî Efendi Selanik'te öğretmenlik yaptığı dönemde, Mustafa Kemal Atatürk'e kavaîd ve ilmihâl dersleri vermiştir. Ali Canip Yöntem, Nabizâde Nazım gibi birçok meşhur ismin de yetişmesine katkı sağlamıştır. Arapça, Farsça ve Fransızca'yı tercüme yapıp te'lif yazacak derecede hakimdir. Cûdî Efendi, yaşadığı dönemlerin de etkisinde kalarak hem dîvân edebiyatı geleneğini sürdürmüş hem de yenilik yanlısı bir tavır sergilemiştir. Cûdî Dîvânı'nda, Osmanlı kültür ve medeniyet izleri yanında yeni edebiyatın şekil ve içerik özelliklerine de rastlanmaktadır. Cûdî Dîvânı bu özelliklerinden dolayı sentez bir dîvân özelliği göstermektedir. Çalışmamızda dîvân edebiyatının bir bakıma son, yeni edebiyatın da ilk temsilcilerinden olan Merzifonlu Muallim İbrahim Cûdî'nin hayatına, edebi şahsiyetine, dîvânının çevriyazılı metnine ve sözlük çalışmasına yer verilmiştir. Ayrıca Cûdî Dîvânı'nda yer almayan, çeşitli kaynaklardan derlenen şiirlerine de yer verilmiştir.
Özet 18. yüzyılda çözülmeye başlayan dîvân edebiyatı geleneğinin 19. yüzyılda birkaç şairden başk... more Özet 18. yüzyılda çözülmeye başlayan dîvân edebiyatı geleneğinin 19. yüzyılda birkaç şairden başka neredeyse takipçisi kalmamıştır. Her alanda hızlı bir değişimin yaşandığı 19. yüzyılda, dîvân edebiyatı geleneğini kısmen de olsa devam ettiren ender şairlerden biri de Merzifonlu Muallim İbrahim Cûdî"dir. Cûdî Efendi, 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başları arasında yaşamış, öğretmen, şair ve siyaset adamıdır. Son Osmanlı Mebusan Meclisi"ne Amasya milletvekili olarak seçilmiştir. Cûdî Efendi Selanik"te öğretmenlik yaptığı dönemde, Mustafa Kemal Atatürk"e kavaîd ve ilmihâl dersleri vermiştir. Ali Canip Yöntem, Nabizâde Nazım gibi birçok meşhur ismin de yetişmesine katkı sağlamıştır. Arapça, Farsça ve Fransızca"ya; tercüme yapıp te"lif yazacak derecede hâkimdir. Cûdî Efendi, yaşadığı dönemlerin de etkisinde kalarak hem dîvân edebiyatı geleneğini sürdürmüş hem de yenilik yanlısı bir tavır sergilemiştir. Cûdî Dîvânı"nda, Osmanlı kültür ve medeniyet izleri yanında yeni edebiyatın şekil ve içerik özelliklerine de rastlanmaktadır. Cûdî Dîvânı bu özelliklerinden dolayı sentez bir dîvân özelliği göstermektedir.
Belgradlı Vâlihî ve Dîvân’ı, 2024
Öz 16. yüzyılda yaşayan ve asıl adı Mehmed olan Belgradlı şair, Vâlihî mahlasıyla bilinmektedir. ... more Öz 16. yüzyılda yaşayan ve asıl adı Mehmed olan Belgradlı şair, Vâlihî mahlasıyla bilinmektedir. Vâlihî'nin hayatı hakkında edinilen bilgiler yalnızca Latîfî Tezkiresi'ne dayanmaktadır. Vâlihî'nin Mehmed-i Gâv-çeşm (öküz gözlü) lakabıyla anıldığını, aynı zamanda taklitçi, bilgisiz ve kusurlu olduğunu ifade eden Latîfî, şairin Ahmed-i Üştür-leb (deve dudaklı) lakaplı bir kardeşi olduğu bilgisini de verir. Latîfî, çağdaşı Vâlihî hakkında ağır eleştirilerde bulunur. Vâlihî'nin kendisi hakkında bir hiciv yazmasından dolayı şairi ahlakî ve edebî açıdan ağır bir şekilde yeren Latîfî, kardeş şairlerin kaleme aldıkları müşterek manzumelerden örnekler verir ve bu manzumelerin taklit edilmiş, manasız ve boş sözler olduğunu iddia eder. Bu çalışmada Vâlihî'nin kaynaklarda varlığından bahsedilmeyen dîvânı tanıtılmıştır. Belgradlı Vâlihî Dîvânı Berlin Eyalet Kütüphanesi, Doğu el yazmaları bölümde Diez A oct. 30 numarada kayıtlıdır. 1600 senesi not düşülerek kaydedilen nüsha, 58 varaktan müteşekkildir. Baştan ve sondan eksik olan nüsha şairin yalnızca gazellerini içermektedir. Nüshada tespit edilen 317 gazelden çoğu Fuzûlî, Zâtî, Necâtî, Ahmed Paşa gibi devrin tanınmış şairlerine ya da Âmrî gibi şairin çağdaşlarına yazılmış nazirelerdir. Gazeller muhteva yönünden incelendiğinde âşıkâne ve şûhâne gazellerin çoğunlukta olduğu görülür. Vâlihî'nin eğitim yönüyle ilgili herhangi bir bilgiye ulaşılamasa da gazelleri şekil yönünden değerlendirildiğinde şairin kafiye ve aruz tekniği açısından yetkin olduğu görülür. Bu çalışmada öncelikle kaynaklarda hayatı ve dîvânı hakkında sınırlı bilgiler bulunan Belgradlı Vâlihî Dîvânı'nının tespit edilen tek nüshası tanıtıldı. Akabinde Vâlihî'nin şiirlerinden örnekler verilerek Latîfî'nin mezkûr iddialarına karşı incelenen şiirler çerçevesinde şairin edebî yönüne değinildi.
Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2023
Mehmed Es‛ad Ağa 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında yaşamış, önemli devlet görevler... more Mehmed Es‛ad Ağa 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında yaşamış, önemli devlet görevlerinin yanı sıra dîvân tertip edecek kadar şiir kaleme almış bir şairdir. Hâne-i hâssa şairleri arasında değerlendirilen Enderunlu Mehmed Es‛ad Ağa'nın şiirlerindeki yer adları, sadece dîvân şiirinin metafor ve imgelerinden ibaret olmayıp şairin görevi ya da azledilmesi dolayısıyla bulunduğu yer ve mekân adlarını da içermektedir. 19. yüzyılda dîvân şiiri estetiğinin mahallîleşip soyuttan somuta doğru evrilmesiyle şiirde daha fazla yer bulan şehir ve mekân algısı, Es‛ad Dîvânı'nda da yerini almış, İstanbul'un semtleri, mekânları şairin gözlem istidadı ve tasvir yeteneğiyle de birleşerek şiirlerine çeşitlilik katmıştır. Aynı zamanda Es‛ad'ın şiirlerinde tespit edilen yer adları, özellikle şehirler dönemin sosyal, kültürel ve siyasal hayatı hakkında da izler barındıran tarihî birer vesika mahiyetindedir. Es‛ad, bulunduğu bu yerlerin tarihî dokusu, mimarisi, coğrafyası, tabiatı, kültürel farklılıkları gibi daha birçok ögesini şiirlerine yansıtmıştır. Erzurum gümrükçüsü olması hasebiyle şiirlerinde sıklıkla andığı Erzurum'un yanı sıra Mora, Yanya, Magosa, Gürcistan gibi birçok ülke, şehir, dağ gibi yer adlarından da faydalanan şair, bu coğrafyaların kendisine sunduğu bütün çağrışımlardan istifade etmiştir. Bu çalışmanın amacı Es‛ad Dîvânı'ndaki yer ve mekân adlarını tespit etmek ve tespit edilen bu adların dîvân şiirindeki kullanımıyla benzerlik ve farlılıklarını kaynaklar yardımıyla incelemektir. Bu noktada şairin coğrafya ve mekân algısını şiirlerine nasıl yansıttığı incelenirken üslup olarak yaşadığı çağın neresinde olduğu da tespit edilmiştir.
araştırma makalesi, 2023
Öz: 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında yaşamış Enderunlu Mehmed Es'ad Ağa, yaşamı b... more Öz: 18. yüzyılın sonları ile 19. yüzyılın başlarında yaşamış Enderunlu Mehmed Es'ad Ağa, yaşamı boyunca birçok resmî görevinin yanı sıra divan tertip edecek kadar şiir de kaleme almış bir divan şairidir. Hazine-i Hümayun şairleri arasında değerlendirilen ve Es'ad mahlasıyla şiirler yazan şairin çoğunluğu Türkçe şiirlerden oluşan divanında Farsça şiirleri de mevcuttur. Farsça şiir yazmanın hüner sayıldığı dönemde, divanında 10 Farsça şiire yer veren şair, Türkçe-Arapça-Farsça mülemma şiirlerde de kaleme almıştır. Bir nazire şairi olarak değerlendirilebilecek Es'ad Ağa, Ali Şîr Nevaî, Hâfız-ı Şîrâzî, Fuzûlî, Bâkî, Nâbî, Erzurumlu İbrahim Hakkı gibi yaşadıkları yüzyıla damgasını vuran şairlerin şiirlerine yaptığı tazmin ve tanzirler ile dikkat çekerken Farsça kaleme aldığı şiirlerinde de bu dile olan yatkınlığını ve yetkinliğini gösterir. Aynı zamanda Hâfız'ın Divanı'nda yer alan ve en çok nazire yazılan ilk gazelini tanzir ettiği mülemma tahmis de Es'ad'ın dikkate değer şiirlerindendir. Bahsi geçen bu tahmis, içerisinde Farsça mısralar barındırması açısından çalışmaya dahil edilmiştir. Divanda yer alan 10 Farsça şiir de gazel nazım şekliyle kaleme alınmış olup Hâfız'ın gazeline yapılan tazmin; tahmis nazım şekliyle tertip edilmiştir. Bu çalışmanın amacı, Enderunlu Mehmed Es'ad Ağa Divanı'nda yer alan Farsça şiirleri tespit etmek ve tespit edilen şiirlerin verilerini değerlendirmektir. Devamında ise söz konusu şiirlerin çeviri yazılı ve dil içi çevirili şekilleri verilerek şiirler hakkında genel bir değerlendirmede bulunmaktır..
BENZETMEYE DAYALI EDEBÎ SANATLAR BAĞLAMINDA MEHMED ESʽAD AĞA DÎVÂNI , 2022
Şiirin birincil amacı güzeli ve güzelliği yansıtmaktır. Bunu yaparken estetik zevke hitap etmesi ... more Şiirin birincil amacı güzeli ve güzelliği yansıtmaktır. Bunu yaparken estetik zevke hitap etmesi gerektiğini bilen şairler, muhayyileleri ve istidâdları doğrultusunda sıklıkla benzetmelerden yararlanmışlardır. Aynı zamanda şiirdeki derin anlamsal yapıyı ortaya çıkarmak ve onu kavramsallaştırmak için de benzetmeler en önemli unsurlar olmuştur. Benzetme söz konusu olduğunda ise şairlerin en sık kullandığı sanatların başında teşbîh ve istiâre sanatları yer almıştır. Dîvân şiiri geleneğinde belirli mazmunlar etrafında şekillenen benzetmeye dayalı bu sanatlar, 19. yüzyıla gelindiğinde değişen zihniyet yapısı ve her alanda yaşanan gelişmeler eşliğinde birtakım değişikliklere uğramıştır. Esasında önceki yüzyıllarda Sebk-i Hindî'nin de etkisiyle mevcut mazmunların imge dünyasındaki değişim teşebbüsleri ve öze dokunmadan yaşanan değişimler 19. yüzyılda teâmülün dışına çıkmıştır. Sanayi devriminin izdüşümleri de şairlerin teşbîh dünyasında yerini almış ve dolayısıyla sevgilinin saçlarının telgraf tellerine, âşığın yanan yüreğinin vapur ocağına benzetildiği. Bu çalışmada Enderun'da yetişmiş Hazine-i Hümayûn şairlerinden Mehmed Esʽad Ağa ve dîvânı kısaca tanıtılmış, sonrasında dîvânında yer alan benzetmeye dayalı edebî sanatlardan teşbîh ve istiâre sanatı seçilerek çalışma sınırlandırılmıştır. Es'ad Ağa'nın benzetmeler dünyası tetkik edilirken onun, yaşadığı dönemdeki değişim ve gelişimlerin neresinde yer aldığı da tespit edilmeye çalışılmıştır.
BaĢta kutsal kitaplar olmak üzere bütün din ve mitlerde söz mefhumuna önemli bir değer atfedilmiĢ... more BaĢta kutsal kitaplar olmak üzere bütün din ve mitlerde söz mefhumuna önemli bir değer atfedilmiĢtir. Antik Yunan"dan günümüze değin söz, yazar ve Ģairlerin odak noktası olmuĢ, retorik ve belâgat hakkında yüzlerce eser kaleme alınmıĢtır. Ġlk baĢlarda kutsal kitapları anlamlandırabilmek adına geliĢtirilen bu sanatlar, sonrasında estetik zevke hitap etmek adına Ģiirin konusu olmuĢtur. Yazar ve Ģairler eserlerinde muhataplarını etkilemek, onları kendi anlam dünyalarına çekebilmek için sözün fasîh ve belîğ olmasına çaba göstermiĢler, eserlerinde sıklıkla söz hakkındaki poetikalarından bahsetmiĢlerdir. Bu çalıĢmada 18. yüzyıla damgasını vuran ve etkileri günümüze kadar süren Sebk-i Hindî"nin en baĢarılı Ģairi ġeyh Gâlib"in dîvânındaki söz ve sözün müterâdifi olan kavramlara değinilecek, onun söz hakkındaki poetikası incelenecektir. Bu çalıĢma ġeyh Gâlib Dîvânı"ndan seçilen 40 beyit ve bu beyitlerdeki söz ve sözün müteradifi olan; elfâz, lafz/lafız, güftâr, güft-gû, kelâm, kavl, lâf, lisân, makâl, nazm, nutk,
Türk Edeb yatı Eserler Sözlüğü tees.yesev .edu.tr/madde-detay/d van-merz fonlu-brah m-cud 1/2 DÎV... more Türk Edeb yatı Eserler Sözlüğü tees.yesev .edu.tr/madde-detay/d van-merz fonlu-brah m-cud 1/2 DÎVÂN (MERZİFONLU İBRÂHÎM CÛDÎ)
Proust'a göre okuma, insanların en bilgesiyle yapılan sohbet olsa bile, konuşmaya benzemez. Çünkü... more Proust'a göre okuma, insanların en bilgesiyle yapılan sohbet olsa bile, konuşmaya benzemez. Çünkü ona göre bir kitapla bir dost arasındaki en mühim fark, iletişim kurma biçimidir. İşte bu iletişim kurma biçimi; metin, okur ve mesaj zemini üzerinde tek taraflı olmayan bir şekilde cereyan eder. Böyle de olmalıdır; zira edebi metinler hemencecik kendilerini ele vermezler. Her okuma; hatta okuma biçimi ve düzlemi, metni anlamak üzerine yeni bir adımdır ve onu yeniden anlamlandırmaya ve inşa etmeye yeni kapılar açar.
Danışman: Prof. Dr. Yavuz BAYRAM 18. yüzyılda çözülmeye başlayan dîvân edebiyatı geleneğinin 19. ... more Danışman: Prof. Dr. Yavuz BAYRAM 18. yüzyılda çözülmeye başlayan dîvân edebiyatı geleneğinin 19. yüzyılda birkaç şairden başka neredeyse takipçisi kalmamıştır. Her alanda hızlı bir değişimin yaşandığı 19. yüzyılda, dîvân edebiyatı geleneğini kısmen de olsa devam ettiren ender şairlerden biri de Merzifonlu Muallim İbrahim Cûdî'dir. Cûdî Efendi, 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başları arasında yaşamış, öğretmen, şair ve siyaset adamıdır. Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ne Amasya milletvekili olarak seçilmiştir. Cûdî Efendi Selanik'te öğretmenlik yaptığı dönemde, Mustafa Kemal Atatürk'e kavaîd ve ilmihâl dersleri vermiştir. Ali Canip Yöntem, Nabizâde Nazım gibi birçok meşhur ismin de yetişmesine katkı sağlamıştır. Arapça, Farsça ve Fransızca'yı tercüme yapıp te'lif yazacak derecede hakimdir. Cûdî Efendi, yaşadığı dönemlerin de etkisinde kalarak hem dîvân edebiyatı geleneğini sürdürmüş hem de yenilik yanlısı bir tavır sergilemiştir. Cûdî Dîvânı'nda, Osmanlı kültür ve medeniyet izleri yanında yeni edebiyatın şekil ve içerik özelliklerine de rastlanmaktadır. Cûdî Dîvânı bu özelliklerinden dolayı sentez bir dîvân özelliği göstermektedir. Çalışmamızda dîvân edebiyatının bir bakıma son, yeni edebiyatın da ilk temsilcilerinden olan Merzifonlu Muallim İbrahim Cûdî'nin hayatına, edebi şahsiyetine, dîvânının çevriyazılı metnine ve sözlük çalışmasına yer verilmiştir. Ayrıca Cûdî Dîvânı'nda yer almayan, çeşitli kaynaklardan derlenen şiirlerine de yer verilmiştir.
Özet 18. yüzyılda çözülmeye başlayan dîvân edebiyatı geleneğinin 19. yüzyılda birkaç şairden başk... more Özet 18. yüzyılda çözülmeye başlayan dîvân edebiyatı geleneğinin 19. yüzyılda birkaç şairden başka neredeyse takipçisi kalmamıştır. Her alanda hızlı bir değişimin yaşandığı 19. yüzyılda, dîvân edebiyatı geleneğini kısmen de olsa devam ettiren ender şairlerden biri de Merzifonlu Muallim İbrahim Cûdî"dir. Cûdî Efendi, 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başları arasında yaşamış, öğretmen, şair ve siyaset adamıdır. Son Osmanlı Mebusan Meclisi"ne Amasya milletvekili olarak seçilmiştir. Cûdî Efendi Selanik"te öğretmenlik yaptığı dönemde, Mustafa Kemal Atatürk"e kavaîd ve ilmihâl dersleri vermiştir. Ali Canip Yöntem, Nabizâde Nazım gibi birçok meşhur ismin de yetişmesine katkı sağlamıştır. Arapça, Farsça ve Fransızca"ya; tercüme yapıp te"lif yazacak derecede hâkimdir. Cûdî Efendi, yaşadığı dönemlerin de etkisinde kalarak hem dîvân edebiyatı geleneğini sürdürmüş hem de yenilik yanlısı bir tavır sergilemiştir. Cûdî Dîvânı"nda, Osmanlı kültür ve medeniyet izleri yanında yeni edebiyatın şekil ve içerik özelliklerine de rastlanmaktadır. Cûdî Dîvânı bu özelliklerinden dolayı sentez bir dîvân özelliği göstermektedir.