Irfan Aleksiva Çağatay - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Irfan Aleksiva Çağatay
Pirtûka Migirdîç Dîkranyan a bi navê Labder Lusadu-Çirayê Irōnî ku bi ermenîkî û kurdî û 188 rûpe... more Pirtûka Migirdîç Dîkranyan a bi navê Labder Lusadu-Çirayê Irōnî ku bi ermenîkî û kurdî û 188 rûpel e, di sala 1866an de li Çapxaneya Muhendîsyan a Stenbolê hatiye çapkirin. Pirtûk bi navdankê dest pê dike ku rûpela yekem bi ermenîkî û rûpela duyem jî bi kurdî ye. Paşê nivîseke ji 8 xalan pêk tê û tê de bi kurtî pirtûk tê nasîn û spasiya navdarên ermen ên ku mesrefên çapkirina pirtûkê girtine ser milê xwe tê kirin. Li dû wê, ji aliyê Dîkranyan ve li ser Labder Lusaduyê helbestek bi ermenîkiya klasîk ku li ser temaya exlaq hatiye nivîsîn heye. Li pey vê beşeke tekstên her du zimanan heye ku li ser rûpeleke yekane, li kêleka hev hatine bicihkirin. Di navbera rûpelên 5 û 21ê de pêşgotina Dîkranyan a li gorî me gelek hêja ye, bi ermenîkî û kurdî bi sernavên “Haraçapan” û “Qisayê Awul” tê.
*
Mıgırdiç Dikranyan’ın Ermenice Labder Lusadu ve Kürtçe Çirayê Irōnî (Aydınlık Çırası) şeklinde adlandırılan kitabı, 1866 yılında İstanbul’daki Mühendisyan Matbaası’nda 188 sayfa olarak basılmıştır. Kitap, ilki Ermenice ve ikincisi Kürtçe olan künye sayfasıyla başlar. Sonrasında kitabı özetleyen 8 maddelik bir metin gelir ve devamında kitabın basım masraflarını üstlenen Ermeni ileri gelenlerine teşekkür edilir. Ardından Dikranyan tarafından Labder Lusadu üzerine kaleme alınmış ahlak temalı Klasik Ermenice bir şiir yer alır. Bunun sonrasında iki dile ait metinlerin tek sayfada bakışımlı olarak (yan yana) konulduğu kısımlara geçilir. Devamındaki 5-21 sayfaları arasında, Ermenice “Haraçapan” ve Kürtçe “Qisayê Awul” başlıklarını taşıyan Ermenice ve Ermeni harfli Kürtçe bakışımlı Dikranyan’ın -bizce- çok kıymetli önsözü gelir.
*
Mgrdich Dikranian’s 188-page book, bearing the title Labder Lusadu in Armenian and Çirayê Irōnî in Kurdish, was printed in 1866 at the Muhendisian Printing House in Istanbul. The book begins with an imprint page in Armenian and then right after this one, there is another imprint page in Kurdish. This is followed by an 8-item text summarizing the book, which contains an acknowledgement expressing gratitude to the Armenian dignitaries who undertook the basic expenses of the book. Then, a moral poem on Labder Lusadu written in Classical Armenian by Dikranian appears. After this, the sections begin where texts in two languages are placed symmetrically (side-by-side) on a single page. The following pages (5-21) include Dikranian’s –in our opinion– very valuable foreword, in Armenian (“Harachapan”) and Armeno-Kurdish (“Qisayê Awul”).
*
Մկրտիչ Տիգրանեանի հայերէնով Լապտեր լուսատու իսկ քրտերէնով Չըրայէ ըռօնի վերնագրեալ 188 էջնոց գիրքը 1886-ին կը տպուի Պոլիս՝ Յովհաննէս Միւհէնտիսեան տպարանի կողմէ։ Գիրքը կը սկսի նախ հայերէն եւ յետոյ քրտերէն տիտղոսաթերթով։ Այս մէկուն կը յաջորդէ 8 յօդուածէ բաղկացած բաժին մը՝ որու մէջ կ’ամփոփուի գիրքը եւ շնորհակալութիւն կը յայտնուի գիրքի տպագրութեան ծախսերուն համար ձեռնտուութիւն ընող հայ բարձրաստիճան անձաւորութեան: Յետոյ կը տեսնենք Տիգրանեանի կողմէ Լապտեր լուսատուին համար յօրինուած դասական հայերէն բանաստեղծութիւն մը՝ բարոյական բնանիւթով։ Բանաստեղծութեան աւարտին կ’անցնինք այն բաժիններուն, որոնց մէջ երկու լեզուներու գրութիւնները համադրուած են (կողք կողքի) մէկ էջի վրայ: Նախ՝ Տիգրանեանի հայերէն եւ հայատառ քրտերէն թանկագին յառաջաբանը՝ հայերէն «Յառաջաբան» եւ քրտերէն «Քըսայէ ավուլ» վերնագիրերով։ Այս նախաբանը 5–21 էջերուն միջեւ կը գտնուի։
Demir Elma: Doğa, İnsan, Kültür - Nature, Human, Culture, 2024
Geleneksel olarak eski zamanlardan beri aile içi tüketim için üretilen ve yörede Laz elması ya ... more Geleneksel olarak eski zamanlardan beri aile içi tüketim için üretilen ve
yörede Laz elması ya da demir elma (Lazca adı kă p̆etĭ şi uşkuri, çĕ releriş
uşkuri) adı verilen elma cinsi özellikle Pazar ilçesi civarında olmak
üzere, Doğu Karadeniz sahilinde Sürmene ile Hopa arasında, Borçka’ya
kadar uzanan sahada en yaygın yetiştirilen elma cinsidir.
xxx
The apple variety traditionally produced for family consumption since
old times, known as the Laz apple or Demir Elma (called kă p̆etĭ şi uşkuri,
ç̆ereleriş uşkuri in Laz language), is the most widely grown apple variety,
especially in the area around the Pazar district, along the Eastern Black
Sea coast between Sürmene and Hopa, extending to Borçka.
ქუთაისური საუბრები - VII სიმპოზიუმის მასალები KUTAISI DISCUSSIONS -VII, 2000
ზედსართავ სახელ წმინდის ძირითად მნიშვნელობას (შეურეველი ხალასი, ანკარა, სუფთა) მეგრულში გამოხატავ... more ზედსართავ სახელ წმინდის ძირითად მნიშვნელობას (შეურეველი ხალასი, ანკარა, სუფთა) მეგრულში გამოხატავს წკონდა, ხოლო წმინდანის ეპითეტი მეგრულის მიერ ქართული სალიტერატურო ენიდანაა დამკვიდრებული და, ტოპონიმიკური მასალის მიხედვით, გამოავლენს ასეთ ვარიანტებს: წმინდა, წინდა, წიმდა, წინა, წილანი. ვასახელებთ ეკლესიათა და ნაეკლესიართა სახელებს როგორც საილუსტრაციო მასალას: წმინდა ანდრიაშ ოხვამე, წმინდა ბარბალე, წმინდა გიორგი, წმინდა გიორგიშ ოხვამე, წმინდა კვირიკეშ ოხვამე, წმინდა ივლიტა, წმინდა სტეფანე, წმინდა გიორგი მეისარონი, წმინდა გიორგი ალერტი, წმინდა გიორგიშ ოხვამე, სტეფანეწმინდა... წინდა გოლა, თავარწინდა გიორგი...წიმდა ბარბალე,, წიმდა კვირკვე, ივლიტა... წინა გიორგი, წინა თედორე, წინა კვერკვე, წინა გიორგიშ ოხვამე, წინაგოლა, წილანგიორგი...
Gor, No: 10/11, 2019
Lazlar ve Hemşinlilerin komşuluğu VIII. yüzyıla kadar uzanır, belki bundan da eskiye. Sonraları ... more Lazlar ve Hemşinlilerin komşuluğu VIII. yüzyıla kadar uzanır, belki bundan da eskiye. Sonraları Hemşin olarak adlandırılacak olan ve o dönemde Doğu Roma İmparatorluğuna bağlı bu bölgeye Ermeniler, günümüzde Kaçkarlar olarak bilinen, Parhal dağlarını aşıp, bu dağ sırasının kuzey yamacına en geç VIII. yüzyılın sonlarına doğru yerleşmişlerdi. Muhtemelen yerleştikleri bu saha boştu ve tarım imkânları kısıtlıydı. Bu sebeple hayvancılığa yönelen halkın nüfusu yüzyıllar içerisinde pek artmamış, Hemşin sürekli göç veren bir yer olagelmiştir.
Gor, No: 10/11, 2019
Ardahan, Ardanuç ve Göle il sınırlarını teşkil eden dağ sırtlarındaki zengin bir mera alanı olan ... more Ardahan, Ardanuç ve Göle il sınırlarını teşkil eden dağ sırtlarındaki zengin bir mera alanı olan Bilbilan (Bulbulan yada devletin koyduğu yeni adıyla Bülbülhan ) yaylası, 40’a yakın yaylanın ortak adı gibi kullanılır. Bu yayla yerleşimlerinin merkezi Xan ya da Dere Xanı adı verilen bir kaç dükkandan ve hayvan pazarından müteşekkil yapılar topluluğudur.
Bu yaylalar yaz mevsiminde oldukça kozmopolit bir insan kitlesini bir araya getirir. Türkiye sınırları dışından, eski Gürcistan SSC’nde Batum dolaylarındaki Hemşinliler başta olmak üzere, bazı köylerin bu yaylalarda tasarruf hakkı uluslararası anlaşmalara bile konu olmuştur.
Muvahhid Zeki Artvin Vilayeti Hakkında Malumat-ı Umumiye adlı raporunda Bulbulan’ın (بلبلان) altı ay mütemadiyen hayvanların otlamasına yetecek 20000 dönümlük doğal bir otlak olduğunu, Batum civarındaki kışlaklarda mevsim-i şitayı geçiren hayme-nişin Hemşin aşiretleri ile vilayet dahilinde Çoruh nehrinin sevahilindeki derin vadilerde kışın tagdiye edilen (beslenen) ağnam sürüleri mayısın on beşinden itibaren ray edilmek (otlatmak) üzere salifü’l-arz (yukarıda anılan) yaylalara geçtiklerini yazar.
Asıl Hemşinlilerin Bilbilan Arsian dağlarında yayla hakkı yokken, sadece Hopa Hemşinlilerinin Hopa’dan oldukça uzak bu yaylalarda hak sahibi olmaları bu incelememizin temel tartışma konusu olacaktır.
DergiPark (Istanbul University), Oct 26, 2018
Bu makalede, Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü'nde yer alan Lazca unsurlar incelenmiştir. ... more Bu makalede, Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü'nde yer alan Lazca unsurlar incelenmiştir. Söz konusu bu 30 kelime, aşağıda değinileceği gibi, daha çok Lazca konuşulan Rize ve Artvin illerinin sahil kesiminden derlenip Derleme Sözlüğü'ne eklenmiştir. Anadolu ağızlarına girmiş Lazca unsurların oldukça sınırlı olduğu, Derleme Sözlüğü'nde yer alsa bile bazı kelimelerin aslında Türkçeye geçmiş sayılamayacağı da tartışılan bir başka konudur.
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten, Jun 1, 2019
չինչավատ formu da mevcuttur. Bu Ermenice kelime čʿnčʿ-ve havat հավատ unsurlarından oluşmuştur (*č... more չինչավատ formu da mevcuttur. Bu Ermenice kelime čʿnčʿ-ve havat հավատ unsurlarından oluşmuştur (*čʿnčʿ-a-havat). čʿnčʿ-unsuru bir tür privatif ön ekidir, havat ise "faith, belief, creed; trust, confidence; fidelity, faithfulness, good faith, sincerity; proof, testimony, evidence; creed" anlamına gelmektedir. Kelime anlamının "imansız"dan, Türkçe ağız derleme çalışmalarında karşılaştığımız "cimri, bencil, geçimsiz, pasaklı" vs.ye doğru evirilmesinin sebebi, kelimenin aynı zamanda etnonim olarak da kullanılmasıdır.
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten, Dec 31, 2017
In this article it will be analyzed words that have either not been subject to etymological analy... more In this article it will be analyzed words that have either not been subject to etymological analyses at all or have only been dealt with insufficiently and where it can make a new contribution regarding the understanding of the etymology of those.
Beyond Tea: From Field to Pot, Tea in Space and Memory, 2021
In this article, we will try to analyze the change and development of agricultural activities fro... more In this article, we will try to analyze the change and development of agricultural activities from the past to the present, on the basis of agricultural products, in the narrow coastal areas of Rize and Artvin provinces in the easternmost part of the Eastern Black Sea Region. First of all, we will handle the agricultural activities in the region date back the Ottoman period in the narrations of the limited number of classical era writers, and then we will summarize the agricultural products of this century through the land registry books of the 16th century. Afterwards, we will try to form a framework of the agricultural tradition in the Eastern Black Sea region from the ancient times to the present by summarizing the traditional agricultural activities, diversity and products promoted by the state, from the last period of the Ottoman Empire to the 1980s, when tea farming became widespread.
Çaydan Öte: Tarladan Demliğe Mekânda ve Bellekte Çay, 2021
Bu yazıda Doğu Karadeniz’in en doğusundaki Rize ve Artvin illerinin dar sahil kesiminde yapılan t... more Bu yazıda Doğu Karadeniz’in en doğusundaki Rize ve Artvin illerinin dar sahil kesiminde yapılan tarımsal faaliyetlerin geçmişten günümüze değişim ve gelişimini, tarımsal ürünler bazında incelemeye çalışacağız. Öncelikle kısıtlı olan klasik çağ yazarlarının aktarımlarından Osmanlı dönemine kadar bölgedeki tarımsal faaliyetleri ele alacak, sonrasında 16. yüzyıla ait tapu tahrir defterleri üzerinden bu yüzyıldaki tarımsal ürünleri özetleyeceğiz. Sonrasında Osmanlı’nın son dönemlerinden çay tarımının yaygınlaştığı 1980’lere kadar olan dönemde gerçekleştirilen geleneksel tarım faaliyetleri, çeşitliliği ve devlet eliyle teşvik edilen ürünleri özetleyerek ilkçağdan günümüze Doğu Karadeniz’deki tarım geleneğinin bir portresini çıkarmaya çalışacağız.
Laz Kültür Derneği, 2021
2012 yılında Türkiye toplumunun gündemine giren Yaşayan Diller ve Lehçeler (YDL) kapsamında Seçme... more 2012 yılında Türkiye toplumunun gündemine giren Yaşayan Diller ve Lehçeler (YDL) kapsamında Seçmeli Dil Dersleri (SDD), MEB’e bağlı ortaokullarda Türkiye’de konuşulan dillerin öğretimini amaçlayan bir projeydi. Bugüne kadar Abazaca, Arnavutça, Boşnakça, Gürcüce, Kiril Alfabesi ve Latin Alfabesi esaslı Adiğece, Kurmancca, Lazca ve Zazaca müfredatların hazırlanması ile bu dillerin ortaokullarda öğretilmesine başlanmış, ancak çeşitli sebeplerle dersleri seçen öğrencilerin sayısı yıldan yıla azalmıştır. (Bu raporda dil isimleri, MEB tarafından hazırlanan belgelerdeki şekliyle yazılmıştır.)
Elinizdeki bu rapor, dil hakları bağlamında bu süreci Lazca özelinde incelemeye çalışmaktadır. Konu, hukuki ve tarihi arkaplanıyla ve tüm boyutlarıyla incelenmeye çalışılmıştır. Türkiye’deki anadili sorunu ve tartışmaları, insan hakları açısından anadili öğretimi ve anadilinde eğitim ve uluslararası ve ulusal mevzuat gibi konular, rapor kapsamında değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Literatür taraması, çalıştay ve saha çalışmaları aracılığıyla söz konusu süreci izleyerek, elde edilen bilgi ve deneyimleri sistemli bir şekilde bir araya toplayan bu rapor, son yıllarda iyice gündemden düşen YDL kapsamında SDD sorununu Lazca örneğine odaklanılarak dil hakları bağlamında yeniden hatırlatmayı ve seçmeli derslerin bu sorunun çözümüne sunduğu veya sunacağı olası katkıyı tartışmaya açmayı amaçlamaktadır.
Bir izleme, belgeleme ve raporlama (İBR) çalışmasının nihai ürünü olan bu rapor, YDL kapsamında SDD derslerinin sekiz yıla yakın süreçte ortaya çıkış, hazırlık ve özellikle uygulama aşamasında gündeme gelen (olumlu ve olumsuz) her meseleyi izlemeyi, elde edilen vaka ve gelişmeleri belgelemeyi ve ortaya çıkan veri ve bulguları farklı boyutlarıyla sistemli bir şekilde bir araya getirerek paylaşmayı (raporlamayı) amaçlamaktadır. Ancak bu konuda yapılmış ilk çalışmalardan biri olarak, ulaşılmak istenen her bilgiye ulaşılması ve yapılması gereken her şeyin yapılması iddiasından uzaktır. Hâlâ yapılması gereken çok şey bulunduğu ve benzer raporlarının sayısı arttıkça buna biraz daha yaklaşılacağı bilinciyle, benzer çalışmalara ilham olması ve bulgularıyla, kavramsal-teorik çerçevesiyle, metodolojisiyle vs. bu alana küçük bir katkı sunması bile yazarları için mutluluk kaynağı olacaktır. Daha büyük mutluluk kaynağı, konunun tüm muhataplarının ve aktörlerinin bu vesileyle dilsel çoğulluk bağlamında dil hakları konusundaki çalışmalarına katkı sunması olacaktır.
Bu rapor hazırlık sürecinde hem bir hak kazanımı olarak dil haklarıyla ilişkili yasal düzenleme hem de bu hakkın kullanımı söz konusu olduğunda karşılaşılan sorunlar ele alınmıştır. Bu konular ele alınırken, söz konusu hakkın yeterli olup olmadığı ve hangi amaçla nasıl elde edildiği veya verildiği meselesini unutmamak şartıyla, bizzat hak sahipleri ve hak savunucularının olumlu ve olumsuz tavırları, en az uygulayıcı konumdaki yetkililerin olumlu ve olumsuz tavırları kadar raporda yer almıştır
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten, 2019
Çinçavat kelimesi Türkiye’nin özellikle Kars, Iğdır, Ardahan ve Artvin bölgelerinde kullanılan “k... more Çinçavat kelimesi Türkiye’nin özellikle Kars, Iğdır, Ardahan ve
Artvin bölgelerinde kullanılan “kötü huylu, cimri, bencil, kavgacı, mızıkçı, geçimsiz, yüzsüz, pasaklı, dedikoducu” gibi menfi birtakım anlamlara sahip bir sözdür. Kelime, sadece Türkiye ve Türkçede değil, Ermenice başta olmak üzere, Azerice ve Gürcücede de benzer anlamlarda
kullanılmaktadır. Çıldır-Iğdır hattında, yerleşik köy hayatı yaşayan,
meyvecilik ve sebzecilik yapan halka, konargöçerlerin aşağılayıcı bir
tabir olarak Çinçavat dedikleri, XVII. yüzyıldan bu yana takip edilebilmektedir. Bu kelime, Türkiye’de Iğdır ve Çıldır’da, Ermenistan’da ise
Vedi bölgesinde köy adı olarak da karşımıza çıkmaktadır.
Bölge tarihi hakkındaki iddialı çalışmalarıyla bilinen M. Fahrettin Kırzıoğlu, Çinçavatların 1071 öncesinde bölgeye yerleşen Kıpçak
Türkleri olduğunu iddia etmekte ve kelimeyi “Çin+Çavat” şeklinde
bölerek birinci unsuru malum Çin ülkesine bağlamaktadır. İkinci unsuru ise Cavak (Cavax) ile birleştiren Kırzıoğlu, kelime bitimlerindeki -t
ve -k seslerinin çoğul eki olduğunu ileri sürmüştür. Kırzıoğlu, neticede
kelimeyi “Çin-Çav-lar”, yani “Çin’den gelen Çav’lar” olarak açıklamış ve Çav adını “Çavuldur” ya da “Çavdar-Tatar” adlı Türk boylarına
bağlamıştır. Kırzıoğlu’nun bu önerisi ekseri tarihçiler ve araştırmacılar
tarafından kabul görmüş ve bölgenin 1071 öncesi Türklüğü için argüman olarak kullanılmıştır. Ancak onun bu önerisi açıkça bir halk etimolojisidir.
Çinçavat kelimesi Ermeni dilinden ödünçlenmiştir. Ermenice
čʿnčʿahavat չնչահավատ “imansız, inançsız” anlamında olup, bu kelimenin yerel ağızlarda farklı telaffuzlarının yanında direkt čʿinčʿavat չինչավատ formu da mevcuttur. Bu Ermenice kelime čʿnčʿ- ve havat
հավատ unsurlarından oluşmuştur (*čʿnčʿ-a-havat). čʿnčʿ- unsuru bir
tür privatif ön ekidir, havat ise “faith, belief, creed; trust, confidence;
fidelity, faithfulness, good faith, sincerity; proof, testimony, evidence;
creed” anlamına gelmektedir. Kelime anlamının “imansız”dan, Türkçe
ağız derleme çalışmalarında karşılaştığımız “cimri, bencil, geçimsiz,
pasaklı” vs.ye doğru evirilmesinin sebebi, kelimenin aynı zamanda etnonim olarak da kullanılmasıdır.
Acta Turcica, 2014
Özet Doğu Karadeniz'de Trabzon, Rize ve Artvin illerinde yaygın olarak kullanılan-a soneki ile bi... more Özet Doğu Karadeniz'de Trabzon, Rize ve Artvin illerinde yaygın olarak kullanılan-a soneki ile biten sığır adlarının ele alındığı bu makalede, söz konusu ek ve bu ekle türetilmiş adların etimolojileri incelenmektedir. Makalede bu tür isimlerin sadece Türkçede değil Trabzon Rumcası, Lazca ve Gürcücenin Acara diyalektinde de kullanıldığı, ekin köken olarak Rumca olmakla birlikte, Karadeniz'deki bu yayılışının Türkçe vasıtasıyla olduğu örnekler ışığında öne sürülmektedir. Abstract This article analyzes the etymology of cow names ending with the suffix-a and all its derivatives in the Eastern Black Sea cities of Trabzon, Rize and Artvin. This article shows that this type of structure exhists not only in Turkish but also in the Trabzon Greek, Laz and the Adjarian dialect of Georgian, and even though the suffix is of Greek origin, its spread in the Black Sea is due to Turkish. Anahtar Kelimeler Doğu Karadeniz'de sığır adları, inek adları, zoonyme, Lazca, Gürcüce, Trabzon Rumcası, Rize, Trabzon, Artvin. Doğu Karadeniz halkı için sığır farklı ve kendine has bir yere sahiptir. Sığır yetiştiriciliğinin köy ve aile ekonomisindeki yeri, sığırı kültürel bir fenomen olarak ortaya koyar. Çeşitli yerel geleneklerde önemli bir aktör olarak yer bulan sığır, köy toplumundaki 1
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-BELLETEN, 2018
Özet Bu makalede, Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü'nde yer alan Lazca unsurlar incelenmiş... more Özet Bu makalede, Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü'nde yer alan Lazca unsurlar incelenmiştir. Söz konusu bu 30 kelime, aşağıda değinileceği gibi, daha çok Lazca konuşulan Rize ve Artvin illerinin sahil kesiminden derlenip Derleme Sözlüğü'ne eklenmiştir. Anadolu ağızlarına girmiş Lazca unsurların oldukça sınırlı olduğu, Derleme Sözlüğü'nde yer alsa bile bazı kelimelerin aslında Türkçeye geçmiş sayılamayacağı da tartışılan bir başka konudur. Abstract In this article, elements belonging to the Laz language within the "Dictionary of Word Collection of Colloquial Speech in Turkey" are investigated. These approximately 29 elements in question were collected, as mentioned below, in the Laz-speaking coastal regions of Rize and Artvin provinces and included in the "Dictionary of Word Collection". Although included in the "Dictionary of Word Collection" it is controversial whether these words belonging to the Laz language found in a limited way in the Anatolian colloquial speech could actually be considered integrated within the Turkish language or not.
Laz yazar, pedagog ve aktivist Iskender Chitaşi'nin (Искандер Демирович (Теймурович ya da Теймура... more Laz yazar, pedagog ve aktivist Iskender Chitaşi'nin (Искандер Демирович (Теймурович ya da Теймуразович) Циташи (Циташвили) pek bilinmeyen hayatı ve mücadelesi incelenmeye çalışılmıştır.
Özet: Bu yazıda, günümüze değin yapılan etimoloji çalışmalarına konu olmamış veya olmuşsa da etim... more Özet: Bu yazıda, günümüze değin yapılan etimoloji çalışmalarına konu olmamış veya olmuşsa da etimolojisine yeni katkılar sunabileceği düşünülen bazı kelimeler incelenmiştir. Anadolu ağızlarından veya standart Türkçeden seçilen söz konusu kelimeler şunlardır: balavurt, bücür, çeçil, garamsa (lames), lenza, marsık ve suhra.
Etymology of the Words balavurt, bücür, çeçil, garamsa (lames), lenza, marsık and suhra
Abstract: In this article it will be analyzed words that have either not been subject to etymological analyses at all or have only been dealt with insufficiently and where it can make a new contribution regarding the understanding of the etymology of those. The words in question are chosen from the Anatolian dialect or Standard-Turkish and are the following: balavurt, bücür, çeçil, garamsa (lames), lenza, marsık and suhra.
Pirtûka Migirdîç Dîkranyan a bi navê Labder Lusadu-Çirayê Irōnî ku bi ermenîkî û kurdî û 188 rûpe... more Pirtûka Migirdîç Dîkranyan a bi navê Labder Lusadu-Çirayê Irōnî ku bi ermenîkî û kurdî û 188 rûpel e, di sala 1866an de li Çapxaneya Muhendîsyan a Stenbolê hatiye çapkirin. Pirtûk bi navdankê dest pê dike ku rûpela yekem bi ermenîkî û rûpela duyem jî bi kurdî ye. Paşê nivîseke ji 8 xalan pêk tê û tê de bi kurtî pirtûk tê nasîn û spasiya navdarên ermen ên ku mesrefên çapkirina pirtûkê girtine ser milê xwe tê kirin. Li dû wê, ji aliyê Dîkranyan ve li ser Labder Lusaduyê helbestek bi ermenîkiya klasîk ku li ser temaya exlaq hatiye nivîsîn heye. Li pey vê beşeke tekstên her du zimanan heye ku li ser rûpeleke yekane, li kêleka hev hatine bicihkirin. Di navbera rûpelên 5 û 21ê de pêşgotina Dîkranyan a li gorî me gelek hêja ye, bi ermenîkî û kurdî bi sernavên “Haraçapan” û “Qisayê Awul” tê.
*
Mıgırdiç Dikranyan’ın Ermenice Labder Lusadu ve Kürtçe Çirayê Irōnî (Aydınlık Çırası) şeklinde adlandırılan kitabı, 1866 yılında İstanbul’daki Mühendisyan Matbaası’nda 188 sayfa olarak basılmıştır. Kitap, ilki Ermenice ve ikincisi Kürtçe olan künye sayfasıyla başlar. Sonrasında kitabı özetleyen 8 maddelik bir metin gelir ve devamında kitabın basım masraflarını üstlenen Ermeni ileri gelenlerine teşekkür edilir. Ardından Dikranyan tarafından Labder Lusadu üzerine kaleme alınmış ahlak temalı Klasik Ermenice bir şiir yer alır. Bunun sonrasında iki dile ait metinlerin tek sayfada bakışımlı olarak (yan yana) konulduğu kısımlara geçilir. Devamındaki 5-21 sayfaları arasında, Ermenice “Haraçapan” ve Kürtçe “Qisayê Awul” başlıklarını taşıyan Ermenice ve Ermeni harfli Kürtçe bakışımlı Dikranyan’ın -bizce- çok kıymetli önsözü gelir.
*
Mgrdich Dikranian’s 188-page book, bearing the title Labder Lusadu in Armenian and Çirayê Irōnî in Kurdish, was printed in 1866 at the Muhendisian Printing House in Istanbul. The book begins with an imprint page in Armenian and then right after this one, there is another imprint page in Kurdish. This is followed by an 8-item text summarizing the book, which contains an acknowledgement expressing gratitude to the Armenian dignitaries who undertook the basic expenses of the book. Then, a moral poem on Labder Lusadu written in Classical Armenian by Dikranian appears. After this, the sections begin where texts in two languages are placed symmetrically (side-by-side) on a single page. The following pages (5-21) include Dikranian’s –in our opinion– very valuable foreword, in Armenian (“Harachapan”) and Armeno-Kurdish (“Qisayê Awul”).
*
Մկրտիչ Տիգրանեանի հայերէնով Լապտեր լուսատու իսկ քրտերէնով Չըրայէ ըռօնի վերնագրեալ 188 էջնոց գիրքը 1886-ին կը տպուի Պոլիս՝ Յովհաննէս Միւհէնտիսեան տպարանի կողմէ։ Գիրքը կը սկսի նախ հայերէն եւ յետոյ քրտերէն տիտղոսաթերթով։ Այս մէկուն կը յաջորդէ 8 յօդուածէ բաղկացած բաժին մը՝ որու մէջ կ’ամփոփուի գիրքը եւ շնորհակալութիւն կը յայտնուի գիրքի տպագրութեան ծախսերուն համար ձեռնտուութիւն ընող հայ բարձրաստիճան անձաւորութեան: Յետոյ կը տեսնենք Տիգրանեանի կողմէ Լապտեր լուսատուին համար յօրինուած դասական հայերէն բանաստեղծութիւն մը՝ բարոյական բնանիւթով։ Բանաստեղծութեան աւարտին կ’անցնինք այն բաժիններուն, որոնց մէջ երկու լեզուներու գրութիւնները համադրուած են (կողք կողքի) մէկ էջի վրայ: Նախ՝ Տիգրանեանի հայերէն եւ հայատառ քրտերէն թանկագին յառաջաբանը՝ հայերէն «Յառաջաբան» եւ քրտերէն «Քըսայէ ավուլ» վերնագիրերով։ Այս նախաբանը 5–21 էջերուն միջեւ կը գտնուի։
Demir Elma: Doğa, İnsan, Kültür - Nature, Human, Culture, 2024
Geleneksel olarak eski zamanlardan beri aile içi tüketim için üretilen ve yörede Laz elması ya ... more Geleneksel olarak eski zamanlardan beri aile içi tüketim için üretilen ve
yörede Laz elması ya da demir elma (Lazca adı kă p̆etĭ şi uşkuri, çĕ releriş
uşkuri) adı verilen elma cinsi özellikle Pazar ilçesi civarında olmak
üzere, Doğu Karadeniz sahilinde Sürmene ile Hopa arasında, Borçka’ya
kadar uzanan sahada en yaygın yetiştirilen elma cinsidir.
xxx
The apple variety traditionally produced for family consumption since
old times, known as the Laz apple or Demir Elma (called kă p̆etĭ şi uşkuri,
ç̆ereleriş uşkuri in Laz language), is the most widely grown apple variety,
especially in the area around the Pazar district, along the Eastern Black
Sea coast between Sürmene and Hopa, extending to Borçka.
ქუთაისური საუბრები - VII სიმპოზიუმის მასალები KUTAISI DISCUSSIONS -VII, 2000
ზედსართავ სახელ წმინდის ძირითად მნიშვნელობას (შეურეველი ხალასი, ანკარა, სუფთა) მეგრულში გამოხატავ... more ზედსართავ სახელ წმინდის ძირითად მნიშვნელობას (შეურეველი ხალასი, ანკარა, სუფთა) მეგრულში გამოხატავს წკონდა, ხოლო წმინდანის ეპითეტი მეგრულის მიერ ქართული სალიტერატურო ენიდანაა დამკვიდრებული და, ტოპონიმიკური მასალის მიხედვით, გამოავლენს ასეთ ვარიანტებს: წმინდა, წინდა, წიმდა, წინა, წილანი. ვასახელებთ ეკლესიათა და ნაეკლესიართა სახელებს როგორც საილუსტრაციო მასალას: წმინდა ანდრიაშ ოხვამე, წმინდა ბარბალე, წმინდა გიორგი, წმინდა გიორგიშ ოხვამე, წმინდა კვირიკეშ ოხვამე, წმინდა ივლიტა, წმინდა სტეფანე, წმინდა გიორგი მეისარონი, წმინდა გიორგი ალერტი, წმინდა გიორგიშ ოხვამე, სტეფანეწმინდა... წინდა გოლა, თავარწინდა გიორგი...წიმდა ბარბალე,, წიმდა კვირკვე, ივლიტა... წინა გიორგი, წინა თედორე, წინა კვერკვე, წინა გიორგიშ ოხვამე, წინაგოლა, წილანგიორგი...
Gor, No: 10/11, 2019
Lazlar ve Hemşinlilerin komşuluğu VIII. yüzyıla kadar uzanır, belki bundan da eskiye. Sonraları ... more Lazlar ve Hemşinlilerin komşuluğu VIII. yüzyıla kadar uzanır, belki bundan da eskiye. Sonraları Hemşin olarak adlandırılacak olan ve o dönemde Doğu Roma İmparatorluğuna bağlı bu bölgeye Ermeniler, günümüzde Kaçkarlar olarak bilinen, Parhal dağlarını aşıp, bu dağ sırasının kuzey yamacına en geç VIII. yüzyılın sonlarına doğru yerleşmişlerdi. Muhtemelen yerleştikleri bu saha boştu ve tarım imkânları kısıtlıydı. Bu sebeple hayvancılığa yönelen halkın nüfusu yüzyıllar içerisinde pek artmamış, Hemşin sürekli göç veren bir yer olagelmiştir.
Gor, No: 10/11, 2019
Ardahan, Ardanuç ve Göle il sınırlarını teşkil eden dağ sırtlarındaki zengin bir mera alanı olan ... more Ardahan, Ardanuç ve Göle il sınırlarını teşkil eden dağ sırtlarındaki zengin bir mera alanı olan Bilbilan (Bulbulan yada devletin koyduğu yeni adıyla Bülbülhan ) yaylası, 40’a yakın yaylanın ortak adı gibi kullanılır. Bu yayla yerleşimlerinin merkezi Xan ya da Dere Xanı adı verilen bir kaç dükkandan ve hayvan pazarından müteşekkil yapılar topluluğudur.
Bu yaylalar yaz mevsiminde oldukça kozmopolit bir insan kitlesini bir araya getirir. Türkiye sınırları dışından, eski Gürcistan SSC’nde Batum dolaylarındaki Hemşinliler başta olmak üzere, bazı köylerin bu yaylalarda tasarruf hakkı uluslararası anlaşmalara bile konu olmuştur.
Muvahhid Zeki Artvin Vilayeti Hakkında Malumat-ı Umumiye adlı raporunda Bulbulan’ın (بلبلان) altı ay mütemadiyen hayvanların otlamasına yetecek 20000 dönümlük doğal bir otlak olduğunu, Batum civarındaki kışlaklarda mevsim-i şitayı geçiren hayme-nişin Hemşin aşiretleri ile vilayet dahilinde Çoruh nehrinin sevahilindeki derin vadilerde kışın tagdiye edilen (beslenen) ağnam sürüleri mayısın on beşinden itibaren ray edilmek (otlatmak) üzere salifü’l-arz (yukarıda anılan) yaylalara geçtiklerini yazar.
Asıl Hemşinlilerin Bilbilan Arsian dağlarında yayla hakkı yokken, sadece Hopa Hemşinlilerinin Hopa’dan oldukça uzak bu yaylalarda hak sahibi olmaları bu incelememizin temel tartışma konusu olacaktır.
DergiPark (Istanbul University), Oct 26, 2018
Bu makalede, Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü'nde yer alan Lazca unsurlar incelenmiştir. ... more Bu makalede, Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü'nde yer alan Lazca unsurlar incelenmiştir. Söz konusu bu 30 kelime, aşağıda değinileceği gibi, daha çok Lazca konuşulan Rize ve Artvin illerinin sahil kesiminden derlenip Derleme Sözlüğü'ne eklenmiştir. Anadolu ağızlarına girmiş Lazca unsurların oldukça sınırlı olduğu, Derleme Sözlüğü'nde yer alsa bile bazı kelimelerin aslında Türkçeye geçmiş sayılamayacağı da tartışılan bir başka konudur.
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten, Jun 1, 2019
չինչավատ formu da mevcuttur. Bu Ermenice kelime čʿnčʿ-ve havat հավատ unsurlarından oluşmuştur (*č... more չինչավատ formu da mevcuttur. Bu Ermenice kelime čʿnčʿ-ve havat հավատ unsurlarından oluşmuştur (*čʿnčʿ-a-havat). čʿnčʿ-unsuru bir tür privatif ön ekidir, havat ise "faith, belief, creed; trust, confidence; fidelity, faithfulness, good faith, sincerity; proof, testimony, evidence; creed" anlamına gelmektedir. Kelime anlamının "imansız"dan, Türkçe ağız derleme çalışmalarında karşılaştığımız "cimri, bencil, geçimsiz, pasaklı" vs.ye doğru evirilmesinin sebebi, kelimenin aynı zamanda etnonim olarak da kullanılmasıdır.
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı - Belleten, Dec 31, 2017
In this article it will be analyzed words that have either not been subject to etymological analy... more In this article it will be analyzed words that have either not been subject to etymological analyses at all or have only been dealt with insufficiently and where it can make a new contribution regarding the understanding of the etymology of those.
Beyond Tea: From Field to Pot, Tea in Space and Memory, 2021
In this article, we will try to analyze the change and development of agricultural activities fro... more In this article, we will try to analyze the change and development of agricultural activities from the past to the present, on the basis of agricultural products, in the narrow coastal areas of Rize and Artvin provinces in the easternmost part of the Eastern Black Sea Region. First of all, we will handle the agricultural activities in the region date back the Ottoman period in the narrations of the limited number of classical era writers, and then we will summarize the agricultural products of this century through the land registry books of the 16th century. Afterwards, we will try to form a framework of the agricultural tradition in the Eastern Black Sea region from the ancient times to the present by summarizing the traditional agricultural activities, diversity and products promoted by the state, from the last period of the Ottoman Empire to the 1980s, when tea farming became widespread.
Çaydan Öte: Tarladan Demliğe Mekânda ve Bellekte Çay, 2021
Bu yazıda Doğu Karadeniz’in en doğusundaki Rize ve Artvin illerinin dar sahil kesiminde yapılan t... more Bu yazıda Doğu Karadeniz’in en doğusundaki Rize ve Artvin illerinin dar sahil kesiminde yapılan tarımsal faaliyetlerin geçmişten günümüze değişim ve gelişimini, tarımsal ürünler bazında incelemeye çalışacağız. Öncelikle kısıtlı olan klasik çağ yazarlarının aktarımlarından Osmanlı dönemine kadar bölgedeki tarımsal faaliyetleri ele alacak, sonrasında 16. yüzyıla ait tapu tahrir defterleri üzerinden bu yüzyıldaki tarımsal ürünleri özetleyeceğiz. Sonrasında Osmanlı’nın son dönemlerinden çay tarımının yaygınlaştığı 1980’lere kadar olan dönemde gerçekleştirilen geleneksel tarım faaliyetleri, çeşitliliği ve devlet eliyle teşvik edilen ürünleri özetleyerek ilkçağdan günümüze Doğu Karadeniz’deki tarım geleneğinin bir portresini çıkarmaya çalışacağız.
Laz Kültür Derneği, 2021
2012 yılında Türkiye toplumunun gündemine giren Yaşayan Diller ve Lehçeler (YDL) kapsamında Seçme... more 2012 yılında Türkiye toplumunun gündemine giren Yaşayan Diller ve Lehçeler (YDL) kapsamında Seçmeli Dil Dersleri (SDD), MEB’e bağlı ortaokullarda Türkiye’de konuşulan dillerin öğretimini amaçlayan bir projeydi. Bugüne kadar Abazaca, Arnavutça, Boşnakça, Gürcüce, Kiril Alfabesi ve Latin Alfabesi esaslı Adiğece, Kurmancca, Lazca ve Zazaca müfredatların hazırlanması ile bu dillerin ortaokullarda öğretilmesine başlanmış, ancak çeşitli sebeplerle dersleri seçen öğrencilerin sayısı yıldan yıla azalmıştır. (Bu raporda dil isimleri, MEB tarafından hazırlanan belgelerdeki şekliyle yazılmıştır.)
Elinizdeki bu rapor, dil hakları bağlamında bu süreci Lazca özelinde incelemeye çalışmaktadır. Konu, hukuki ve tarihi arkaplanıyla ve tüm boyutlarıyla incelenmeye çalışılmıştır. Türkiye’deki anadili sorunu ve tartışmaları, insan hakları açısından anadili öğretimi ve anadilinde eğitim ve uluslararası ve ulusal mevzuat gibi konular, rapor kapsamında değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Literatür taraması, çalıştay ve saha çalışmaları aracılığıyla söz konusu süreci izleyerek, elde edilen bilgi ve deneyimleri sistemli bir şekilde bir araya toplayan bu rapor, son yıllarda iyice gündemden düşen YDL kapsamında SDD sorununu Lazca örneğine odaklanılarak dil hakları bağlamında yeniden hatırlatmayı ve seçmeli derslerin bu sorunun çözümüne sunduğu veya sunacağı olası katkıyı tartışmaya açmayı amaçlamaktadır.
Bir izleme, belgeleme ve raporlama (İBR) çalışmasının nihai ürünü olan bu rapor, YDL kapsamında SDD derslerinin sekiz yıla yakın süreçte ortaya çıkış, hazırlık ve özellikle uygulama aşamasında gündeme gelen (olumlu ve olumsuz) her meseleyi izlemeyi, elde edilen vaka ve gelişmeleri belgelemeyi ve ortaya çıkan veri ve bulguları farklı boyutlarıyla sistemli bir şekilde bir araya getirerek paylaşmayı (raporlamayı) amaçlamaktadır. Ancak bu konuda yapılmış ilk çalışmalardan biri olarak, ulaşılmak istenen her bilgiye ulaşılması ve yapılması gereken her şeyin yapılması iddiasından uzaktır. Hâlâ yapılması gereken çok şey bulunduğu ve benzer raporlarının sayısı arttıkça buna biraz daha yaklaşılacağı bilinciyle, benzer çalışmalara ilham olması ve bulgularıyla, kavramsal-teorik çerçevesiyle, metodolojisiyle vs. bu alana küçük bir katkı sunması bile yazarları için mutluluk kaynağı olacaktır. Daha büyük mutluluk kaynağı, konunun tüm muhataplarının ve aktörlerinin bu vesileyle dilsel çoğulluk bağlamında dil hakları konusundaki çalışmalarına katkı sunması olacaktır.
Bu rapor hazırlık sürecinde hem bir hak kazanımı olarak dil haklarıyla ilişkili yasal düzenleme hem de bu hakkın kullanımı söz konusu olduğunda karşılaşılan sorunlar ele alınmıştır. Bu konular ele alınırken, söz konusu hakkın yeterli olup olmadığı ve hangi amaçla nasıl elde edildiği veya verildiği meselesini unutmamak şartıyla, bizzat hak sahipleri ve hak savunucularının olumlu ve olumsuz tavırları, en az uygulayıcı konumdaki yetkililerin olumlu ve olumsuz tavırları kadar raporda yer almıştır
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı Belleten, 2019
Çinçavat kelimesi Türkiye’nin özellikle Kars, Iğdır, Ardahan ve Artvin bölgelerinde kullanılan “k... more Çinçavat kelimesi Türkiye’nin özellikle Kars, Iğdır, Ardahan ve
Artvin bölgelerinde kullanılan “kötü huylu, cimri, bencil, kavgacı, mızıkçı, geçimsiz, yüzsüz, pasaklı, dedikoducu” gibi menfi birtakım anlamlara sahip bir sözdür. Kelime, sadece Türkiye ve Türkçede değil, Ermenice başta olmak üzere, Azerice ve Gürcücede de benzer anlamlarda
kullanılmaktadır. Çıldır-Iğdır hattında, yerleşik köy hayatı yaşayan,
meyvecilik ve sebzecilik yapan halka, konargöçerlerin aşağılayıcı bir
tabir olarak Çinçavat dedikleri, XVII. yüzyıldan bu yana takip edilebilmektedir. Bu kelime, Türkiye’de Iğdır ve Çıldır’da, Ermenistan’da ise
Vedi bölgesinde köy adı olarak da karşımıza çıkmaktadır.
Bölge tarihi hakkındaki iddialı çalışmalarıyla bilinen M. Fahrettin Kırzıoğlu, Çinçavatların 1071 öncesinde bölgeye yerleşen Kıpçak
Türkleri olduğunu iddia etmekte ve kelimeyi “Çin+Çavat” şeklinde
bölerek birinci unsuru malum Çin ülkesine bağlamaktadır. İkinci unsuru ise Cavak (Cavax) ile birleştiren Kırzıoğlu, kelime bitimlerindeki -t
ve -k seslerinin çoğul eki olduğunu ileri sürmüştür. Kırzıoğlu, neticede
kelimeyi “Çin-Çav-lar”, yani “Çin’den gelen Çav’lar” olarak açıklamış ve Çav adını “Çavuldur” ya da “Çavdar-Tatar” adlı Türk boylarına
bağlamıştır. Kırzıoğlu’nun bu önerisi ekseri tarihçiler ve araştırmacılar
tarafından kabul görmüş ve bölgenin 1071 öncesi Türklüğü için argüman olarak kullanılmıştır. Ancak onun bu önerisi açıkça bir halk etimolojisidir.
Çinçavat kelimesi Ermeni dilinden ödünçlenmiştir. Ermenice
čʿnčʿahavat չնչահավատ “imansız, inançsız” anlamında olup, bu kelimenin yerel ağızlarda farklı telaffuzlarının yanında direkt čʿinčʿavat չինչավատ formu da mevcuttur. Bu Ermenice kelime čʿnčʿ- ve havat
հավատ unsurlarından oluşmuştur (*čʿnčʿ-a-havat). čʿnčʿ- unsuru bir
tür privatif ön ekidir, havat ise “faith, belief, creed; trust, confidence;
fidelity, faithfulness, good faith, sincerity; proof, testimony, evidence;
creed” anlamına gelmektedir. Kelime anlamının “imansız”dan, Türkçe
ağız derleme çalışmalarında karşılaştığımız “cimri, bencil, geçimsiz,
pasaklı” vs.ye doğru evirilmesinin sebebi, kelimenin aynı zamanda etnonim olarak da kullanılmasıdır.
Acta Turcica, 2014
Özet Doğu Karadeniz'de Trabzon, Rize ve Artvin illerinde yaygın olarak kullanılan-a soneki ile bi... more Özet Doğu Karadeniz'de Trabzon, Rize ve Artvin illerinde yaygın olarak kullanılan-a soneki ile biten sığır adlarının ele alındığı bu makalede, söz konusu ek ve bu ekle türetilmiş adların etimolojileri incelenmektedir. Makalede bu tür isimlerin sadece Türkçede değil Trabzon Rumcası, Lazca ve Gürcücenin Acara diyalektinde de kullanıldığı, ekin köken olarak Rumca olmakla birlikte, Karadeniz'deki bu yayılışının Türkçe vasıtasıyla olduğu örnekler ışığında öne sürülmektedir. Abstract This article analyzes the etymology of cow names ending with the suffix-a and all its derivatives in the Eastern Black Sea cities of Trabzon, Rize and Artvin. This article shows that this type of structure exhists not only in Turkish but also in the Trabzon Greek, Laz and the Adjarian dialect of Georgian, and even though the suffix is of Greek origin, its spread in the Black Sea is due to Turkish. Anahtar Kelimeler Doğu Karadeniz'de sığır adları, inek adları, zoonyme, Lazca, Gürcüce, Trabzon Rumcası, Rize, Trabzon, Artvin. Doğu Karadeniz halkı için sığır farklı ve kendine has bir yere sahiptir. Sığır yetiştiriciliğinin köy ve aile ekonomisindeki yeri, sığırı kültürel bir fenomen olarak ortaya koyar. Çeşitli yerel geleneklerde önemli bir aktör olarak yer bulan sığır, köy toplumundaki 1
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-BELLETEN, 2018
Özet Bu makalede, Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü'nde yer alan Lazca unsurlar incelenmiş... more Özet Bu makalede, Türkiye'de Halk Ağzından Derleme Sözlüğü'nde yer alan Lazca unsurlar incelenmiştir. Söz konusu bu 30 kelime, aşağıda değinileceği gibi, daha çok Lazca konuşulan Rize ve Artvin illerinin sahil kesiminden derlenip Derleme Sözlüğü'ne eklenmiştir. Anadolu ağızlarına girmiş Lazca unsurların oldukça sınırlı olduğu, Derleme Sözlüğü'nde yer alsa bile bazı kelimelerin aslında Türkçeye geçmiş sayılamayacağı da tartışılan bir başka konudur. Abstract In this article, elements belonging to the Laz language within the "Dictionary of Word Collection of Colloquial Speech in Turkey" are investigated. These approximately 29 elements in question were collected, as mentioned below, in the Laz-speaking coastal regions of Rize and Artvin provinces and included in the "Dictionary of Word Collection". Although included in the "Dictionary of Word Collection" it is controversial whether these words belonging to the Laz language found in a limited way in the Anatolian colloquial speech could actually be considered integrated within the Turkish language or not.
Laz yazar, pedagog ve aktivist Iskender Chitaşi'nin (Искандер Демирович (Теймурович ya da Теймура... more Laz yazar, pedagog ve aktivist Iskender Chitaşi'nin (Искандер Демирович (Теймурович ya da Теймуразович) Циташи (Циташвили) pek bilinmeyen hayatı ve mücadelesi incelenmeye çalışılmıştır.
Özet: Bu yazıda, günümüze değin yapılan etimoloji çalışmalarına konu olmamış veya olmuşsa da etim... more Özet: Bu yazıda, günümüze değin yapılan etimoloji çalışmalarına konu olmamış veya olmuşsa da etimolojisine yeni katkılar sunabileceği düşünülen bazı kelimeler incelenmiştir. Anadolu ağızlarından veya standart Türkçeden seçilen söz konusu kelimeler şunlardır: balavurt, bücür, çeçil, garamsa (lames), lenza, marsık ve suhra.
Etymology of the Words balavurt, bücür, çeçil, garamsa (lames), lenza, marsık and suhra
Abstract: In this article it will be analyzed words that have either not been subject to etymological analyses at all or have only been dealt with insufficiently and where it can make a new contribution regarding the understanding of the etymology of those. The words in question are chosen from the Anatolian dialect or Standard-Turkish and are the following: balavurt, bücür, çeçil, garamsa (lames), lenza, marsık and suhra.
İletişim Yayınları, 2024
İrfan Çağatay Aleksiva, Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminde Lazlar 1877-1923 başlıklı çalışma... more İrfan Çağatay Aleksiva, Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminde Lazlar 1877-1923 başlıklı çalışmasıyla, Osmanlı İmparatorluğu’nu konu edinen tarihyazımında oldukça eksik bırakılmış bir alan olan Lazlar ve Lazistan üzerine detaylı bir inceleme sunuyor. Dönemin gazete ve arşivlerinden yararlanan Çağatay Aleksiva, Lazistan’ın 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda bölünmesinin canlandırdığı Laz hareketinin evrimini, Laz aydınlarının ortaya çıkışı, cemiyet ve derneklerinin kuruluşu üzerinden takip ediyor.
Sovyet Arşivlerinde İskender Chitaşi, 2022
Sovyet Arşivlerinde günümüze ulaşmış İskender Chitaşi’nin kaleme aldığı mektup, yazı ve kurum evr... more Sovyet Arşivlerinde günümüze ulaşmış İskender Chitaşi’nin kaleme aldığı mektup, yazı ve kurum evraklarının Rusçadan tercümelerinin yer aldığı bu kitap, Chitaşi’nin eserlerinin yanı sıra 1929-38 yılları arasında Sovyetlerdeki Laz hareketini, Lazca çalışmalarını da gün yüzüne çıkarmayı hedeflemektedir.
Türkiye’de bilinmeyen bu süreç, Laz Kültür Otonomisi olarak seyretmiş, Lazca alfabe, Laz okulları, Kızıl Lazistan kolhozu, Lazca gazete ve kitaplarla parlak bir dönem yaşanmıştır.
Bütün bu süreçler hakkında daha önce yayınlanmamış arşiv belgeleri, ilk kez bu çalışma ile Türkçe çevirileri de yapılarak okuyucuyla buluşturulmuştur.
KİTA, 2022
1996 yılında kabul edilen Dil Hakları Evrensel Bildirgesi’nde açıkça belirtildiği üzere dilsel ha... more 1996 yılında kabul edilen Dil Hakları Evrensel Bildirgesi’nde açıkça belirtildiği üzere dilsel haklar insanın doğuştan gelen hakları arasındadır. Türkiye’de bu konuda yapılan çalışmaların sayısı ve kalitesi Türkiye’deki dilsel çeşitlilik ile maalesef ters orantılıdır. Yirminci yüzyılda Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş süresi sonrası Türkçe dışı dillerin inkarına dayalı milliyetçi dil politikaları bu çalışmaların her anlamda eksikliğindeki ana nedenlerden biridir. Ancak bu politikaların kıs- men gevşediği belli dönemlerde diller hakkında çalışmaların sayısı artsa da insan haklarının bir parçası olarak dil haklarının aynı oranda ilgi görmediğini söyleyebiliriz. 1990lardan itibaren, özellikle 2015 öncesi AKP hükümeti döneminde yaşanan önemli ‘açılım’ ve kısmi demokratikleşme süreçlerinin parçası olarak karşımıza çıkan dilsel çoğulcu faaliyet ve üretim patlaması, bunda belirleyici rol oynayan sivil toplum aktörlerinin çabası ve AB uyum süreci sayesinde Türkiye’de dilsel çoğulluğu kısmen de olsa ortaya çıkarmaya adaydı. Bu sürecin önemli parçası olan hukuki ve idari düzenlemelerden birini de ‘Yaşayan Diller ve Lehçeler’ (YDL) adı altında Millî Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlı ortaokullarda (5-8. sınıflar- da) seçmeli dil dersleri (SDD) verilmeye başlanması oluşturuyordu. Hem Türkçe-dışı Türkiye dillerinin resmen kabulü hem de tekçi ve inkarcı ulus inşa sürecinin en önemli kurumlarından MEB okullarında öğretilmesinin önünün açılması, aslında Türkiye’de yaşanan dil haklarıyla ilgili inkar ve hak ihlallerine karşı devrim niteliğinde bir adım olarak görülebileceği gibi, devletin zaten sahip olduğu anadilini öğrenme hakkını kullandırma yükümlülüğünü yerine getirmeye başlaması bağlamında ‘normalleşme’ sürecinin parçası olarak da görülebilir.
Bu kadar önemli bir hakkın ortaya çıkışı, mevzuatının oluşması ve uygulan- ması sürecini konunun bağlamı olarak dikkate alan bu rapor, içerik analizi üzerinden bu meselenin medyada nasıl ele alındığını ve anket üzerinden konuyla ilgili aktivistlerin bu konudaki algısını/ tavrını analiz ederken, diğer yandan bu dersleri veren öğretmenlerle yapılan mülakatlar aracılığıyla uygulamada karşılaşılan sorunları ve bunları aşma mekanizmalarını ele almaya çalışmaktadır. Devletin bizzat kendisinin sunduğu hakkı yeterince sahiplenmediğini ve hatta mümkün olduğunca görünmez kılarak bazen uygulanmasını engellediğini ortaya çıkaran bu rapor, aynı zamanda medyanın, aktivistlerin ve okullardaki sorumluların bu hakkın yeterince ve gereğince kullanılmamasında büyük sorumluluk sahibi olduklarını göstermektedir.
2012’den günümüze Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda Yaşayan Diller ve Lehçeler adı altında okutulan seçmeli dersler (MEB tarafından kullanılan isimlendirmeyle ve alfabetik sırayla) şunlardır: Abazaca, Adiğece, Arnavutça, Boşnakça, Gürcüce, Kurmançça, Lazca, ve Zazaca.
2021 Mayıs ve Haziran aylarında bu derslere giren öğretmenlerle Zoom üzerinden görüşmeler gerçekleştirdik. YDL’nin asıl yükünü üzerinde taşıyan öğretmenlerle yapılan görüşmeler aracılığıyla dersin işleyişini, uygulamadaki sorunları, bu sorunların aşılmasında kullanılan yöntemleri, Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki öğretmenlerin ortaklaştıkları ya da ayrıştıkları olguları anlamayı düşündük. Bu görüşmelerde ayrıca kendi kişisel hikayelerini ve tecrübelerini dinledik. Bu diller için sürecin nasıl geliştiğini raporumuzda okuyucuya aktarmaya çalıştık.
Anadilinde eğitim hakkı uluslararası hukuk tarafından korunan temel bir haktır. Bu normun bir çeşit yansıması olarak Türkiye’de gündeme alınan YDL seçmeli dersi bu evrensel hakkın gereklerini karşılamadığı gibi aslında hiçbir şekilde ‘anadilinde eğitim’ olarak görülemez. Bu sebeple bu derslerin açılması Türkiye’de azınlık dilleri üzerinde dil politikalarında iyileşme yönünde önemli bir adım olarak görülse de bu konuda yapılacak çok iş vardır. Bunların en önemlisi de yasal değişikliklerle anadili kavramının yeniden tanımlanması, Türkiye’deki tüm dillerin korunması ve desteklenmesi için gerekli duyarlığın gösterilmesi ve dünyadaki olumlu örneklerden yararlanarak anadilinde eğitim konusunda ciddi, sonuç verici ve kalıcı adımlar atılmasıdır.
***
Elective Courses For ‘Living Languages and Dialects’ in The Schools of Ministry of Education in Turkey From the Perspective of Teachers, Activists and Media
As it is clearly indicated in the Universal Declaration of Linguistic Rights, which was adopted in 1996, the linguistic rights are one of the natural rights of a person. Unfortunately the number and the quality of the studies made on this topic are inversely proportional with the linguistic diversity of Turkey. One of the main reasons for the scantiness of these kinds of studies is the nationalistic language policies based on the denial of languages other than Turkish during the transformation period from the Ottoman Empire to the Republic of Turkey in twentieth century. Even tough the number of studies on languages increases when these policies partially relaxed, it is possible to say that linguistic rights as part of human rights did not draw similar attention. Linguistic pluralist activities and production boom beginning from the 1990s, especially as part of the significant “opening” and period of partial democratization during the JDP term of government before 2015, are candidates for uncovering the linguistic plurality in Turkey together with the effort of the nongovernmental actors which has a determinative role and thanks to EU harmonization process. One of the legal and administrative arrangements, which is an important part of this process was the introduction of the elective language courses (ELC) in the secondary schools (5-8. Grades) attached to Ministry of National Education (MNE) named as “Living Languages and Dialects” (LLD). Both the official recognition of Turkeys’ languages other than Turkish and the possibility of teaching them in the schools of MNE which is one of the most prominent institutions of monistic and rejectionist nation building process can actually be seen as a revolutionary step for the denial and violation of rights about linguistic rights in Turkey but also can be seen as part of a “normalization” process as the state starting to fulfill the obligation of teaching the mother tongue. While this report considers the emergence of such an important right, the preparation of its legislation and process of its implementation, it analyzes how this issue is taken into account in the media via content analysis and the perception/positioning of the related activists through the survey and on the other hand, by the interviews made with the teachers giving these courses discusses the problems faced during its implementation and mechanisms to overcome them. This report reveals that the state does not embrace the rights that it grants itself and preventing the implementation of it as making it invisible. At the same time, this report shows that media, activists and the principals of the schools has a great share for not using of it sufficiently and as required.
Since 2012 till today, elective courses under the name of Living Languages and Dialects in the schools attached to the MNE are Adige language, Abkhazian, Kurdish (Kurmanji and Zaza languages), Laz language, Georgian, Adyghe language (with Latin alphabet), Albanian, and Bosnian. We conducted interviews with the teachers via Zoom who give these courses in May and June 2021. Through the interviews with the teachers who carry the real burden of LLD courses, we thought about comprehending the functioning of the courses, problems in its implementation, the methods used to overcome these problems, the common and diverse matters that teachers encounter all over Turkey.
We also listened their personal stories and experiences. We tried to narrate how the process progressed for these languages in our report.
The right to mother tongue education is a fundamental right protected by international law. LLD elective courses in the Turkey’s agenda do not meet the requirements of this international right and by no means can be considered as “mother tongue education.” Even tough the opening of these courses can be seen as an important step for the amelioration of language policies for the minority languages in Turkey, there is plenty of work to do. The most important of them is the redefinition of the concept of mother tongue again, showing necessary awareness for the protection and support of all languages in Turkey and taking serious, fruitful and permanent steps for the mother tongue education by making use of the positive examples in the world.
LINCOM GmbH, 2020
Laz, a South Caucasian language, is spoken in the North East of Turkey. It is also the part of th... more Laz, a South Caucasian language, is spoken in the North East of Turkey. It is also the part of the country abundant with rain. Located at the eastern end of the Pontus mountain range, which is the continuation of the Caucasian mountains, this place was split with valleys stretching to the Kaçkar summit at an altitude of 3937 meters. Traditional corn farming in low and inefficient agricultural areas has been replaced by tea plantations.
The Laz language was classified as “clearly endangered” languages by UNESCO in 2008. Laz, whose speakers are decreasing from generation to generation, is largely abandoned by young Laz people. Factors such as the end of the traditional agricultural economy, urbanization, migration and the gradual withdrawal of Laz language from modern life has lead to the endangering of plant names in particular. This knowledge, which is preserved only in people who have a relationship with agriculture and animal husbandry over a certain age, will be forgotten with this generation.
This study aims to compile forgotten Laz plant names. For this purpose, 1022 Laz plant names belonging to about 320 taxa were collected and identified by interviewing more than one hundred people. The English and Turkish and when possible Latin names of the identified plants were included into the description.
Furthermore, the Mingrelian, Svan and Georgian plant names have been added to the lists, where possible, which enables the reader to compare, as these languages have linguistic and geographic relationships to Laz.
The book consists of two chapters. You’ll find plant names in Laz in the first part, and in the second part you will find indices in Turkish, English, Georgian, Svan, Mingrelian and Latin.
Laz Kültür Derneği, 2021
A project for teaching languages spoken in Turkey in the secondary schools governed by the Minist... more A project for teaching languages spoken in Turkey in the secondary schools governed by the Ministry of National Education (MNE), Elective Language Courses (ELCs) on Living Languages and Dialects (LLDs) became a topic of public discussion in Turkey in 2012 and was launched in the same year. Up until today, curriculums for Abkhaz, Adyghe (based on Cyrillic and Latin Alphabets), Albanian, Bosnian, Georgian, Kurmanci, Laz and Zazaki languages have been prepared and instruction began at secondary school level. However, for various reasons, enrollment numbers for the electives have been diminishing over the years.
This report examines the process in specific reference to Laz language within the context of language rights. It analyzes the legal and historical background to the issue. The report also evaluates related subjects such as the mother language problem and the debates thereupon, mother language teaching and education in mother language from a human rights perspective, and the relevant international and national regulations in Turkey.
Through literature reviews, workshops, and field studies, the report monitors the process mentioned above and brings together the knowledge and experience collected in a systematic way. It aims to bring the problem of ELCs on LLDs, which disappeared from the public agenda considerably in the last years, back into attention by focusing on the case of Laz language within the context of language rights and discuss the actual and potential solutions proposed by the elective courses.
Laz Kültür Derneği, 2021
2012 yılında Türkiye toplumunun gündemine giren Yaşayan Diller ve Lehçeler (YDL) kapsamında Seçme... more 2012 yılında Türkiye toplumunun gündemine giren Yaşayan Diller ve Lehçeler (YDL) kapsamında Seçmeli Dil Dersleri (SDD), MEB’e bağlı ortaokullarda Türkiye’de konuşulan dillerin öğretimini amaçlayan bir projeydi. Bugüne kadar Abazaca, Arnavutça, Boşnakça, Gürcüce, Kiril Alfabesi ve Latin Alfabesi esaslı Adiğece, Kurmancca, Lazca ve Zazaca müfredatların hazırlanması ile bu dillerin ortaokullarda öğretilmesine başlanmış, ancak çeşitli sebeplerle dersleri seçen öğrencilerin sayısı yıldan yıla azalmıştır. (Bu raporda dil isimleri, MEB tarafından hazırlanan belgelerdeki şekliyle yazılmıştır.)
Elinizdeki bu rapor, dil hakları bağlamında bu süreci Lazca özelinde incelemeye çalışmaktadır. Konu, hukuki ve tarihi arkaplanıyla ve tüm boyutlarıyla incelenmeye çalışılmıştır. Türkiye’deki anadili sorunu ve tartışmaları, insan hakları açısından anadili öğretimi ve anadilinde eğitim ve uluslararası ve ulusal mevzuat gibi konular, rapor kapsamında değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Literatür taraması, çalıştay ve saha çalışmaları aracılığıyla söz konusu süreci izleyerek, elde edilen bilgi ve deneyimleri sistemli bir şekilde bir araya toplayan bu rapor, son yıllarda iyice gündemden düşen YDL kapsamında SDD sorununu Lazca örneğine odaklanılarak dil hakları bağlamında yeniden hatırlatmayı ve seçmeli derslerin bu sorunun çözümüne sunduğu veya sunacağı olası katkıyı tartışmaya açmayı amaçlamaktadır.
Bir izleme, belgeleme ve raporlama (İBR) çalışmasının nihai ürünü olan bu rapor, YDL kapsamında SDD derslerinin sekiz yıla yakın süreçte ortaya çıkış, hazırlık ve özellikle uygulama aşamasında gündeme gelen (olumlu ve olumsuz) her meseleyi izlemeyi, elde edilen vaka ve gelişmeleri belgelemeyi ve ortaya çıkan veri ve bulguları farklı boyutlarıyla sistemli bir şekilde bir araya getirerek paylaşmayı (raporlamayı) amaçlamaktadır. Ancak bu konuda yapılmış ilk çalışmalardan biri olarak, ulaşılmak istenen her bilgiye ulaşılması ve yapılması gereken her şeyin yapılması iddiasından uzaktır. Hâlâ yapılması gereken çok şey bulunduğu ve benzer raporlarının sayısı arttıkça buna biraz daha yaklaşılacağı bilinciyle, benzer çalışmalara ilham olması ve bulgularıyla, kavramsal-teorik çerçevesiyle, metodolojisiyle vs. bu alana küçük bir katkı sunması bile yazarları için mutluluk kaynağı olacaktır. Daha büyük mutluluk kaynağı, konunun tüm muhataplarının ve aktörlerinin bu vesileyle dilsel çoğulluk bağlamında dil hakları konusundaki çalışmalarına katkı sunması olacaktır.
Bu rapor hazırlık sürecinde hem bir hak kazanımı olarak dil haklarıyla ilişkili yasal düzenleme hem de bu hakkın kullanımı söz konusu olduğunda karşılaşılan sorunlar ele alınmıştır. Bu konular ele alınırken, söz konusu hakkın yeterli olup olmadığı ve hangi amaçla nasıl elde edildiği veya verildiği meselesini unutmamak şartıyla, bizzat hak sahipleri ve hak savunucularının olumlu ve olumsuz tavırları, en az uygulayıcı konumdaki yetkililerin olumlu ve olumsuz tavırları kadar raporda yer almıştır.
Öğretmenlerin, Aktivistlerin ve Medyanın Gözünden Yaşayan Diller ve Lehçeler Seçmeli Dersi , 2022
Literatür taraması, çalıştay ve saha çalışmaları aracılığıyla söz konusu süreci izleyerek, elde... more Literatür taraması, çalıştay ve saha çalışmaları aracılığıyla söz konusu süreci izleyerek, elde edilen bilgi ve deneyimleri sistemli bir şekilde bir araya toplayan bu rapor, son yıllarda iyice gündemden düşen YDL kapsamında SDD sorununu Lazca örneğine odaklanılarak dil hakları bağlamında yeniden hatırlatmayı ve seçmeli derslerin bu sorunun çözümüne sunduğu veya sunacağı olası katkıyı tartışmaya açmayı amaçlamaktadır.