MURAT LEHİMLER - Academia.edu (original) (raw)

Conference Presentations by MURAT LEHİMLER

Research paper thumbnail of BOĞAZİÇİ ŞEHİR ÇALIŞTAYLARI 1

BOĞAZİÇİ ŞEHİR ÇALIŞTAYLARI 1, 2018

Research paper thumbnail of YEREL YÖNETİMLERİN, KENT KİMLİĞİNDE "YERLİ" "VE "YABANCI "ROLLERİNİ YÖNETİM MODELLERİ

KARTEPE ZİRVESİ SEMPOZYUM KİTABI, 2018

ÖZET Kent toplumsal yapısında "kentli" tanımı, bir "kimlik" olarak karşılık bulmaktadır. Kimlik a... more ÖZET Kent toplumsal yapısında "kentli" tanımı, bir "kimlik" olarak karşılık bulmaktadır. Kimlik açısından ele alındığında ise bireylerin kendi aralarında gerçekleşen ilişkileri aşan bir kapsam kazanmaktadır: Bireyden topluma ve bireyden kurumlara neredeyse tüm yapılarda, ilişkilere etkide bulunmaktadır. Kentli kimliği, bireyin kenti oluşturan toplum ve kurumlara yönelttiği tüm taleplerin niteliğini etkilemektedir: Kentliliğin benimsenme düzeyine göre, temel ihtiyaçlardan, yeni kuşak insan haklarına kadar geniş bir skalada kentlilik bilincine bağlı talep düzeyleri gözlemlenmektedir. Kimliğin geliştiği ve farkına varıldığı düzeylerde, kentlilik bilinci adı altında toplanabilecek, sosyal ve ekonomik refahtan kent yaşamında pay alma talepleri, kentlilik bilincinin ve kimliğin düşük seyrettiği birey ve toplumsal katmanlarda düşmektedir. Çoğu zaman sadece asgari ihtiyaçların talep edilmesiyle yetinilmekte, kültür, sanat, spor, eğitim gibi taleplerde çekingen davranılmaktadır. Bu durum, eğitim, aile yapısı gibi statü ya da davranış kalıpları ortaya çıkaran unsurlardan etkilenmektedir. Ancak günümüz kentlerinde karşılaşılan yeni bir durum da kentlilik sürecinde belirleyici olmaya başlamıştır. Kentli kimliği, "yerli" ve "yabancı" tanımlamalarına göre değişmekte, kimlik düzeyinde kalmadan, doğrudan statüye dönüşmektedir. Buna göre; "Kentin yerlisi olmak", sadece bir kimlik meselesi değildir, kent toplumundan, kurumlarından "yerli olmayanlara göre" daha fazla talepte bulunmaya istinat teşkil eden bir statü sağlamaktadır. Sanayileşme ve iç göçle birlikte gelişmeye başlayan bu kentsel değişim, kamu yönetimi alanında, iletişim eksenli yeni modellerin tartışılmasını zorunlu kılmaktadır. Kaldı ki Suriye krizi ile birlikte ortaya çıkan düzensiz göçmen akınlarıyla birlikte bu arayış, aciliyeti kazanmış durumdadır. Çalışmamızda, kentlerin temel kurumlarından, yerel yönetimler üzerinde, modeller ve yöntemler üzerine bir literatür taraması ve uygulamalar ışığında bir model tartışması yapılmaktadır.

Research paper thumbnail of sehir_calistay_01042016.pdf

Research paper thumbnail of Büyükcekmece 1.Uluslararası Yerel Yönetimler Kongresi - teblig.pdf

With the Municipal Law No. 5393 dated July 3, 2005, the removal of the legal personality of villa... more With the Municipal Law No. 5393 dated July 3, 2005, the removal of the legal personality of villages, their transformation into neighborhoods and inclusion in municipal administrative borders is regulated. With the Law No. 6360 dated Nov. 12, 2012, the scope of this regulation is enlarged.

As a result of these regulations, the number of villages falls to 18,335 from 34,247 with the new large city law enacted after the 2014 local elections in Turkey.

The "transformation of villages," which is aimed at by legal regulations, deals with two situations together. First is the inclusion of villages within administrative boundaries, which are defined as the authority and responsibility area of a municipality.

Second is "transformation into neighborhoods" and the abolition of the village legal entity and the inclusion of villages in the administrative system as a neighborhood.

As a result of legal regulations, the structural differences between villages and the neighborhoods, and the discontent with titling villages as “neighborhoods” within the public administration system point to a transformation that has both social and legal consequences: There is no village legal personality, which represents a village’s rules and practices, especially in the management of the common goods, as it has been abolished. The legal personality of municipalities defines and implements the corresponding rules.

The norms of law also guide the institutions and practices, which sometimes run through generations, in the social life where they are practiced. Villages are a sociological entity that emerges as a result of institutions and practices that are shaped by events and experiences through generations. It is therefore necessary for the norms of law to take into account the institutions and established practices. It is necessary to examine norms and legislations from the legal sociology perspective in order to measure their expected benefits.

“The 2014 Field Study on the Social Impacts of the Transformation of Villages to Neighborhoods” was conducted by the Association for Urban Development Studies and Practices, as it is called now, the Silivri Municipality and the Aydın University Turkey Research Center. The research results were announced in 2015. This research includes findings on the social impacts of legislative acts that reduce the number of villages in our country by half in a single legal regulation.
When the findings are assessed, the impacts of legislations enacted to “transform villages into neighborhoods”, as well as of “villager” and “urban” identities, on individuals, how these are understood, the orientation of change of identities and their effect on social relations can be observed.

This study tries to see the social effects of legal amendments made in the Sociology of Law in terms of General Sociology, Rural Sociology and Urban Sociology according to the research conducted with 1,437 respondents in 18 villages / neighborhoods of Istanbul’s Silivri district.

Research paper thumbnail of KENT KONSEYLERİNİN YEREL YÖNETİMLERDE İYİ YÖNETİŞİMİ SAĞLAMA ETKİSİ The Good Governance Effect of City Councils on Local Governments

ÖZET Yerel yönetim, ülke yönetiminin bütününü oluşturan ve çoğunlukla coğrafi kriterlere göre bel... more ÖZET Yerel yönetim, ülke yönetiminin bütününü oluşturan ve çoğunlukla coğrafi kriterlere göre belirlenmiş bölgesel alanlarda oluşturulan yönetim kademeleri olarak tanımlanmaktadır. Yerelin yönetiminde, ülkede geçerli hukuk mevzuatı ile şekillendirilmiş kurallar, prensipler geçerli kabul edilir. Bu kuralların ve prensiplerin bölgeden bölgeye değişmezliği kabul edilir. Bu yaklaşım, uygulama sırasında farklı sonuçlar doğurmaktadır. Özellikle ortaya çıkabilecek aksaklıkların giderilmesi için çeşitli öneriler sunulmaktadır. Önerilerden bir kısmı geçmişte veya günümüzde uygulanmış yerel yönetimlerin, ülkeye egemen genel hukuktan ayrı kurallara sahip olabilmesini savunmaktadır. Başka öneriler ise sorunların ilave hukuksal tedbirlerle aşılmasını, ilave kural ve prensiplerle giderimini amaçlamaktadır. 1839'dan günümüze 177 yıllık tarihimiz, bir bakıma, dönemlere göre değişen tanım ve hedefleriyle iyi bir yönetişim arayışı yolculuğudur. İlkinde tamamen siyasal, ikincisinde tamamen hukuksal bu iki kutup arasında, makul bir iyi yönetişim modeline ulaşabilmek için kent konseyleri katkı sağlayabilir. Bu makalede Türkiye'de bu modele ulaşmanın olasılığı tartışılmıştır. ABSTRACT Local government are mostly defined as administrative levels that reflecting the country's governance system and regional areas bordered by geographical criteria. The principles and rules of local administrative units are formed by the country's actual regulations and codes. These rules and principles are valid in every region of Turkey determined by geographical criteria without exception. This approach generates different perceptions and applications. Various suggestions are offered to remedy the actual and potential deficiencies in the system. One of the suggestion is to apply separate rules and regulations to local units different from prevailing common law. Another proposal aims at solving problems with not only additional legal measures but also new rules and principles. From 1839 to present 177 years of Turkish history is a journey to reach good governance with its changing definitions and objectives. Between these two poles of approaches, first one being completely political, the latter entirely legal, the city councils can be a solution to achieve s suitable and reasonable model of good governance. This article discusses the probability of reaching this model in Turkey.

Papers by MURAT LEHİMLER

Research paper thumbnail of ASKERİ VE BÜROKRATİK ELİTLERİN " İYİ PADİŞAHLAR KÜLTÜ "

... Asıl sorunsal, “iyi padişahlar kültü” nü, “Batılılaşma” çizgisini en çok savunan, dolayısıyla... more ... Asıl sorunsal, “iyi padişahlar kültü” nü, “Batılılaşma” çizgisini en çok savunan, dolayısıyla demokrasi ve cumhuriyet konusunda örnek katkı sunması gereken askerî ve bürokrat elitlerin sahiplenmeleridir. Ne yazık ki Türkiye’de Batılılaşma sosyal, iktisadi, kültürel alanlarda sahiplenilirken; “iyi padişahlar kültü” mirasçısı askerî ve bürokratik elitler, “kendilerine özgü” demokrasi ve cumhuriyet anlayışlarını günümüze kadar devam ettirmişlerdir. Gerekçeleri ise sadece “devletin bekâsı’’ gibi sınırsız ve soyut bir tespittir.

Books by MURAT LEHİMLER

Research paper thumbnail of 3cilt_icsayfalar.pdf

KARTEPE ZİRVESİ 2017 ULUSLARARASI 15 TEMMUZ VE DARBELER KÜRESEL ETKİLER, MEDYA VE DEMOKRASİ SEMPO... more KARTEPE ZİRVESİ 2017 ULUSLARARASI 15 TEMMUZ
VE DARBELER KÜRESEL ETKİLER, MEDYA VE
DEMOKRASİ SEMPOZYUMU TEBLİĞLER KİTABI

Research paper thumbnail of 2cilt_icsayfalar.pdf

KARTEPE ZİRVESİ 2017 ULUSLARARASI 15 TEMMUZ VE DARBELER KÜRESEL ETKİLER, MEDYA VE DEMOKRASİ SEMPO... more KARTEPE ZİRVESİ 2017 ULUSLARARASI 15 TEMMUZ
VE DARBELER KÜRESEL ETKİLER, MEDYA VE
DEMOKRASİ SEMPOZYUMU TEBLİĞLER KİTABI

Research paper thumbnail of 1cilt_icsayfalar.pdf

KARTEPE ZİRVESİ 2017 ULUSLARARASI 15 TEMMUZ VE DARBELER KÜRESEL ETKİLER, MEDYA VE DEMOKRASİ SEMPO... more KARTEPE ZİRVESİ 2017 ULUSLARARASI 15 TEMMUZ
VE DARBELER KÜRESEL ETKİLER, MEDYA VE
DEMOKRASİ SEMPOZYUMU TEBLİĞLER KİTABI

Book Reviews by MURAT LEHİMLER

Research paper thumbnail of SOĞUK SAVAŞ SONRASI TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ

M5 DERGİ, 2019

42 "Soğuk Savaş Sonrası Türkiye-Rusya İlişkileri" başlıklı ça-lışmada, söz konusu dönem iki temel... more 42 "Soğuk Savaş Sonrası Türkiye-Rusya İlişkileri" başlıklı ça-lışmada, söz konusu dönem iki temel ayrım çerçevesinde açıklanmak istenmiştir. Bu dönemsel ayrımın birinci bölü-münde, SSCB lağvedilmesinden yeni dönem olarak adlan-dırdığımız 2000'li yılların başına kadar olan süre ele alın-mıştır. Çalışmada "erken yeni dönem" olarak adlandırılan bu ayrımda Soğuk Savaş sonrası Rusya'da yaşanan dönü-şüm ve değişimin siyasi yansımalarıyla birlikte Türkiye'nin bu değişim karşısında geliştirdiği dış politika söylemi ele alınmıştır. Çalışmanın eksenini oluşturan ikinci ayrım ise "yeni dönem Türk-Rus ilişkileri" olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamada veya ayrımda özellikle "Rusya'da Putin, Türkiye'de ise Erdo-ğan iktidarlarının" dönemin dış politikasında ve iki ülke iliş-kilerinde temel belirleyici unsur olarak karşımıza çıkması etkili olmuştur. Ayrıca söz konusu bu dönemi ayrımlaştıran diğer bir unsur ise uluslararası siyasal ortamın 90'lardan önce çıkan "tek kutuplu" anlayıştan "çok kutuplu veya ku-tupsuz" bir yapıya doğru evrilmesi olmuştur. İKİ TEMEL TARİHSEL DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu arasındaki iliş-kileri günümüz açısından değerlendirebilmek ve geleceğe ışık tutabilmek ancak tarihsel ilişkilerin rekabeti ve yaşa-nanları iyi bilinmesi ve anlaşılmasıyla mümkündür. Kadim kavimler olan Türkler ve Slavların aynı coğrafyada-ki birliktelikleri milattan öncesine dayanmaktadır. Tarihte bilinen ilk Türk devletini kurmuş olan Hunların, kavimler göçüyle birlikte Doğu Avrupa'ya ilk ulaşan kuzey kanadının, Ukrayna bozkırlarına yerleşmesiyle Türklerin, Slav böl-gesinde varlığını göstermesine ve Slavlarla sıcak temasa geçmesine yol açmıştır. Söz konusu bu temas ve ilişki ağı daha sonra sırasıyla Göktürkler, Bulgarlar, Hazarlar, Avar-lar, Cengizhan hanedanlığı tarafından kurulan devletlerle ve son olarak Osmanlı Devleti'nin siyasal gücünün yayılma alanında gelişmiş ve süreklilik kazanmıştır. Türkler ve Ruslar arasındaki ilişkilerin görünümü savaş-lar, anlaşmazlıklar, işbirliği ve rekabettir. Rekabetin temel Avrasya coğrafyasının iki önemli aktörü olan Türkiye ve Rusya; Kafkasya, Orta Doğu, Orta Asya ve Karadeniz havzasında etkin bölgesel aktörlerdendir. İki ülke bütün bu alanlarda jeopolitik rakip konumundadır. Bu rekabet, tarih boyunca iki ülkenin dönemsel özellikleri ile paralel olarak gelişme göstermiştir. Bu bağlamda Türkiye-Rusya ilişkilerinin geleceğinden bahsedebilmek için iki devletin dünü, bugünü ve yarını arasındaki bağı rasyonel bakış açısıyla dikkate alarak olaylara ve olgulara yaklaşılmalıdır.

Research paper thumbnail of KENTLER, BİRLİKLER, PAKTLAR VE DOKTRİNLER

M5 Dergisi, 2019

Devletlerin varlıklarını sürdürebilme politikalarında, başka devletlerle işbirliği yapma arayışı,... more Devletlerin varlıklarını sürdürebilme politikalarında, başka devletlerle işbirliği yapma arayışı, tarihsel bir olgu olarak günümüzde de sürmektedir. İşbirliği alanı olarak öne çıkan temel alanlardan biri askeridir; antik çağlardan beri varlık-larından haberdar olabildiğimiz devlet olgusu günümüze kadar evrilerek organizasyonel açıdan daha karmaşık bir mekanizmaya dönüşmüştür. İlkleri, daha az nüfus ve top-rakla karşımıza çıkan kadim devletler daha "site" ölçeğinde kabul edildikleri zamanlarda başka devletlerle kümelenme, işbirliği yapma ihtiyacı duymuştur. Etnik ayniyetleri yanında dil, inanç ve kültürel kimlikleri bir-biriyle uyumlu Arkaik Yunan site (polis) devletlerinin bilinen tarihleri, sıklıkla birbirleriyle giriştikleri askeri mücadeleler ve ittifak hikayeleriyle doludur. MÖ 8. yy'dan MÖ 480'de ger-çekleşen Pers saldırısına kadar, Anadolu'yu da içine alan Arkaik Yunanistan, siyasal alanında başlangıçta proto-Grek kolonileri olarak ortaya çıkan ve zamanla Ege, Marmara, Karadeniz, Akdeniz kıyılarında Yunan (Grek) orjinli koloni-ler kurulmaya başlamıştır. Bu koloniler günümüzün devlet tanımıyla karşılaştırılamayacak, basit ve küçük ölçekte ve kralların yönetimindedir. Koloniler arası ticaret ekonomik zenginleşmeyle kolonileri güçlendirmiş ve nüfusun 700 bin-lerden 12 milyona ulaşmasına neden olmuştur. Zamanla gelişen her kolonide ortaya çıkan site devletlerin kendi ara-larında ve bulundukları coğrafyadaki komşularıyla yoğun rekabete girişmeleri, günümüze kadar izleyebildiğimiz sa-vaş tarihini başlatmaktadır. Arkaik Yunan (Grek) şehir devletleri başlarda bağımsız olsa-lar da Atina, Sparta, Korint ve Tebai gibi daha büyük olanlar diğerleri üzerinde bazen savaşa başvurularak elde edilmiş üstünlükler sağlamıştır. MÖ 650'de Sparta, Argos ve Achai şehir devletleri dışında tüm site devletleri üzerinde hakimi-yet kurmayı başarmıştı. Üstelik bu dönem, Arkaik Yunan alanında monarşinin zayıfladığı ve demokrasinin ortaya çık-tığı bir dönemdi. Kleisthnes MÖ 500'de Atinalı olmayanları ve köleleri kapsamayan demokrasisini ilan ettiğinde bile dış politikada diğer site devletlerini egemenliği altına alma ça-balarından taviz vermedi. İçine kapalı Arkaik Yunan alanında site devletler arasın-da birçok kanlı savaşa da yol açan rekabet, günümüzün KENTLER, BİRLİKLER, PAKTLAR VE DOKTRİNLER Dünya tarihi, bölgesel düzeyde aralarında sıkı rekabet yaşayan, didişen; temel özellikler bakımından aralarında pek de fark olmayan devletlerin, bölge dışı tehditlere karşı, aralarındaki bir ya da birkaç devletin etrafında birleşmesini anlatmaktadır. MAKALE

Research paper thumbnail of BOĞAZİÇİ ŞEHİR ÇALIŞTAYLARI 1

BOĞAZİÇİ ŞEHİR ÇALIŞTAYLARI 1, 2018

Research paper thumbnail of YEREL YÖNETİMLERİN, KENT KİMLİĞİNDE "YERLİ" "VE "YABANCI "ROLLERİNİ YÖNETİM MODELLERİ

KARTEPE ZİRVESİ SEMPOZYUM KİTABI, 2018

ÖZET Kent toplumsal yapısında "kentli" tanımı, bir "kimlik" olarak karşılık bulmaktadır. Kimlik a... more ÖZET Kent toplumsal yapısında "kentli" tanımı, bir "kimlik" olarak karşılık bulmaktadır. Kimlik açısından ele alındığında ise bireylerin kendi aralarında gerçekleşen ilişkileri aşan bir kapsam kazanmaktadır: Bireyden topluma ve bireyden kurumlara neredeyse tüm yapılarda, ilişkilere etkide bulunmaktadır. Kentli kimliği, bireyin kenti oluşturan toplum ve kurumlara yönelttiği tüm taleplerin niteliğini etkilemektedir: Kentliliğin benimsenme düzeyine göre, temel ihtiyaçlardan, yeni kuşak insan haklarına kadar geniş bir skalada kentlilik bilincine bağlı talep düzeyleri gözlemlenmektedir. Kimliğin geliştiği ve farkına varıldığı düzeylerde, kentlilik bilinci adı altında toplanabilecek, sosyal ve ekonomik refahtan kent yaşamında pay alma talepleri, kentlilik bilincinin ve kimliğin düşük seyrettiği birey ve toplumsal katmanlarda düşmektedir. Çoğu zaman sadece asgari ihtiyaçların talep edilmesiyle yetinilmekte, kültür, sanat, spor, eğitim gibi taleplerde çekingen davranılmaktadır. Bu durum, eğitim, aile yapısı gibi statü ya da davranış kalıpları ortaya çıkaran unsurlardan etkilenmektedir. Ancak günümüz kentlerinde karşılaşılan yeni bir durum da kentlilik sürecinde belirleyici olmaya başlamıştır. Kentli kimliği, "yerli" ve "yabancı" tanımlamalarına göre değişmekte, kimlik düzeyinde kalmadan, doğrudan statüye dönüşmektedir. Buna göre; "Kentin yerlisi olmak", sadece bir kimlik meselesi değildir, kent toplumundan, kurumlarından "yerli olmayanlara göre" daha fazla talepte bulunmaya istinat teşkil eden bir statü sağlamaktadır. Sanayileşme ve iç göçle birlikte gelişmeye başlayan bu kentsel değişim, kamu yönetimi alanında, iletişim eksenli yeni modellerin tartışılmasını zorunlu kılmaktadır. Kaldı ki Suriye krizi ile birlikte ortaya çıkan düzensiz göçmen akınlarıyla birlikte bu arayış, aciliyeti kazanmış durumdadır. Çalışmamızda, kentlerin temel kurumlarından, yerel yönetimler üzerinde, modeller ve yöntemler üzerine bir literatür taraması ve uygulamalar ışığında bir model tartışması yapılmaktadır.

Research paper thumbnail of sehir_calistay_01042016.pdf

Research paper thumbnail of Büyükcekmece 1.Uluslararası Yerel Yönetimler Kongresi - teblig.pdf

With the Municipal Law No. 5393 dated July 3, 2005, the removal of the legal personality of villa... more With the Municipal Law No. 5393 dated July 3, 2005, the removal of the legal personality of villages, their transformation into neighborhoods and inclusion in municipal administrative borders is regulated. With the Law No. 6360 dated Nov. 12, 2012, the scope of this regulation is enlarged.

As a result of these regulations, the number of villages falls to 18,335 from 34,247 with the new large city law enacted after the 2014 local elections in Turkey.

The "transformation of villages," which is aimed at by legal regulations, deals with two situations together. First is the inclusion of villages within administrative boundaries, which are defined as the authority and responsibility area of a municipality.

Second is "transformation into neighborhoods" and the abolition of the village legal entity and the inclusion of villages in the administrative system as a neighborhood.

As a result of legal regulations, the structural differences between villages and the neighborhoods, and the discontent with titling villages as “neighborhoods” within the public administration system point to a transformation that has both social and legal consequences: There is no village legal personality, which represents a village’s rules and practices, especially in the management of the common goods, as it has been abolished. The legal personality of municipalities defines and implements the corresponding rules.

The norms of law also guide the institutions and practices, which sometimes run through generations, in the social life where they are practiced. Villages are a sociological entity that emerges as a result of institutions and practices that are shaped by events and experiences through generations. It is therefore necessary for the norms of law to take into account the institutions and established practices. It is necessary to examine norms and legislations from the legal sociology perspective in order to measure their expected benefits.

“The 2014 Field Study on the Social Impacts of the Transformation of Villages to Neighborhoods” was conducted by the Association for Urban Development Studies and Practices, as it is called now, the Silivri Municipality and the Aydın University Turkey Research Center. The research results were announced in 2015. This research includes findings on the social impacts of legislative acts that reduce the number of villages in our country by half in a single legal regulation.
When the findings are assessed, the impacts of legislations enacted to “transform villages into neighborhoods”, as well as of “villager” and “urban” identities, on individuals, how these are understood, the orientation of change of identities and their effect on social relations can be observed.

This study tries to see the social effects of legal amendments made in the Sociology of Law in terms of General Sociology, Rural Sociology and Urban Sociology according to the research conducted with 1,437 respondents in 18 villages / neighborhoods of Istanbul’s Silivri district.

Research paper thumbnail of KENT KONSEYLERİNİN YEREL YÖNETİMLERDE İYİ YÖNETİŞİMİ SAĞLAMA ETKİSİ The Good Governance Effect of City Councils on Local Governments

ÖZET Yerel yönetim, ülke yönetiminin bütününü oluşturan ve çoğunlukla coğrafi kriterlere göre bel... more ÖZET Yerel yönetim, ülke yönetiminin bütününü oluşturan ve çoğunlukla coğrafi kriterlere göre belirlenmiş bölgesel alanlarda oluşturulan yönetim kademeleri olarak tanımlanmaktadır. Yerelin yönetiminde, ülkede geçerli hukuk mevzuatı ile şekillendirilmiş kurallar, prensipler geçerli kabul edilir. Bu kuralların ve prensiplerin bölgeden bölgeye değişmezliği kabul edilir. Bu yaklaşım, uygulama sırasında farklı sonuçlar doğurmaktadır. Özellikle ortaya çıkabilecek aksaklıkların giderilmesi için çeşitli öneriler sunulmaktadır. Önerilerden bir kısmı geçmişte veya günümüzde uygulanmış yerel yönetimlerin, ülkeye egemen genel hukuktan ayrı kurallara sahip olabilmesini savunmaktadır. Başka öneriler ise sorunların ilave hukuksal tedbirlerle aşılmasını, ilave kural ve prensiplerle giderimini amaçlamaktadır. 1839'dan günümüze 177 yıllık tarihimiz, bir bakıma, dönemlere göre değişen tanım ve hedefleriyle iyi bir yönetişim arayışı yolculuğudur. İlkinde tamamen siyasal, ikincisinde tamamen hukuksal bu iki kutup arasında, makul bir iyi yönetişim modeline ulaşabilmek için kent konseyleri katkı sağlayabilir. Bu makalede Türkiye'de bu modele ulaşmanın olasılığı tartışılmıştır. ABSTRACT Local government are mostly defined as administrative levels that reflecting the country's governance system and regional areas bordered by geographical criteria. The principles and rules of local administrative units are formed by the country's actual regulations and codes. These rules and principles are valid in every region of Turkey determined by geographical criteria without exception. This approach generates different perceptions and applications. Various suggestions are offered to remedy the actual and potential deficiencies in the system. One of the suggestion is to apply separate rules and regulations to local units different from prevailing common law. Another proposal aims at solving problems with not only additional legal measures but also new rules and principles. From 1839 to present 177 years of Turkish history is a journey to reach good governance with its changing definitions and objectives. Between these two poles of approaches, first one being completely political, the latter entirely legal, the city councils can be a solution to achieve s suitable and reasonable model of good governance. This article discusses the probability of reaching this model in Turkey.

Research paper thumbnail of ASKERİ VE BÜROKRATİK ELİTLERİN " İYİ PADİŞAHLAR KÜLTÜ "

... Asıl sorunsal, “iyi padişahlar kültü” nü, “Batılılaşma” çizgisini en çok savunan, dolayısıyla... more ... Asıl sorunsal, “iyi padişahlar kültü” nü, “Batılılaşma” çizgisini en çok savunan, dolayısıyla demokrasi ve cumhuriyet konusunda örnek katkı sunması gereken askerî ve bürokrat elitlerin sahiplenmeleridir. Ne yazık ki Türkiye’de Batılılaşma sosyal, iktisadi, kültürel alanlarda sahiplenilirken; “iyi padişahlar kültü” mirasçısı askerî ve bürokratik elitler, “kendilerine özgü” demokrasi ve cumhuriyet anlayışlarını günümüze kadar devam ettirmişlerdir. Gerekçeleri ise sadece “devletin bekâsı’’ gibi sınırsız ve soyut bir tespittir.

Research paper thumbnail of 3cilt_icsayfalar.pdf

KARTEPE ZİRVESİ 2017 ULUSLARARASI 15 TEMMUZ VE DARBELER KÜRESEL ETKİLER, MEDYA VE DEMOKRASİ SEMPO... more KARTEPE ZİRVESİ 2017 ULUSLARARASI 15 TEMMUZ
VE DARBELER KÜRESEL ETKİLER, MEDYA VE
DEMOKRASİ SEMPOZYUMU TEBLİĞLER KİTABI

Research paper thumbnail of 2cilt_icsayfalar.pdf

KARTEPE ZİRVESİ 2017 ULUSLARARASI 15 TEMMUZ VE DARBELER KÜRESEL ETKİLER, MEDYA VE DEMOKRASİ SEMPO... more KARTEPE ZİRVESİ 2017 ULUSLARARASI 15 TEMMUZ
VE DARBELER KÜRESEL ETKİLER, MEDYA VE
DEMOKRASİ SEMPOZYUMU TEBLİĞLER KİTABI

Research paper thumbnail of 1cilt_icsayfalar.pdf

KARTEPE ZİRVESİ 2017 ULUSLARARASI 15 TEMMUZ VE DARBELER KÜRESEL ETKİLER, MEDYA VE DEMOKRASİ SEMPO... more KARTEPE ZİRVESİ 2017 ULUSLARARASI 15 TEMMUZ
VE DARBELER KÜRESEL ETKİLER, MEDYA VE
DEMOKRASİ SEMPOZYUMU TEBLİĞLER KİTABI

Research paper thumbnail of SOĞUK SAVAŞ SONRASI TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİ

M5 DERGİ, 2019

42 "Soğuk Savaş Sonrası Türkiye-Rusya İlişkileri" başlıklı ça-lışmada, söz konusu dönem iki temel... more 42 "Soğuk Savaş Sonrası Türkiye-Rusya İlişkileri" başlıklı ça-lışmada, söz konusu dönem iki temel ayrım çerçevesinde açıklanmak istenmiştir. Bu dönemsel ayrımın birinci bölü-münde, SSCB lağvedilmesinden yeni dönem olarak adlan-dırdığımız 2000'li yılların başına kadar olan süre ele alın-mıştır. Çalışmada "erken yeni dönem" olarak adlandırılan bu ayrımda Soğuk Savaş sonrası Rusya'da yaşanan dönü-şüm ve değişimin siyasi yansımalarıyla birlikte Türkiye'nin bu değişim karşısında geliştirdiği dış politika söylemi ele alınmıştır. Çalışmanın eksenini oluşturan ikinci ayrım ise "yeni dönem Türk-Rus ilişkileri" olarak tanımlanmıştır. Bu tanımlamada veya ayrımda özellikle "Rusya'da Putin, Türkiye'de ise Erdo-ğan iktidarlarının" dönemin dış politikasında ve iki ülke iliş-kilerinde temel belirleyici unsur olarak karşımıza çıkması etkili olmuştur. Ayrıca söz konusu bu dönemi ayrımlaştıran diğer bir unsur ise uluslararası siyasal ortamın 90'lardan önce çıkan "tek kutuplu" anlayıştan "çok kutuplu veya ku-tupsuz" bir yapıya doğru evrilmesi olmuştur. İKİ TEMEL TARİHSEL DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM Türkiye Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu arasındaki iliş-kileri günümüz açısından değerlendirebilmek ve geleceğe ışık tutabilmek ancak tarihsel ilişkilerin rekabeti ve yaşa-nanları iyi bilinmesi ve anlaşılmasıyla mümkündür. Kadim kavimler olan Türkler ve Slavların aynı coğrafyada-ki birliktelikleri milattan öncesine dayanmaktadır. Tarihte bilinen ilk Türk devletini kurmuş olan Hunların, kavimler göçüyle birlikte Doğu Avrupa'ya ilk ulaşan kuzey kanadının, Ukrayna bozkırlarına yerleşmesiyle Türklerin, Slav böl-gesinde varlığını göstermesine ve Slavlarla sıcak temasa geçmesine yol açmıştır. Söz konusu bu temas ve ilişki ağı daha sonra sırasıyla Göktürkler, Bulgarlar, Hazarlar, Avar-lar, Cengizhan hanedanlığı tarafından kurulan devletlerle ve son olarak Osmanlı Devleti'nin siyasal gücünün yayılma alanında gelişmiş ve süreklilik kazanmıştır. Türkler ve Ruslar arasındaki ilişkilerin görünümü savaş-lar, anlaşmazlıklar, işbirliği ve rekabettir. Rekabetin temel Avrasya coğrafyasının iki önemli aktörü olan Türkiye ve Rusya; Kafkasya, Orta Doğu, Orta Asya ve Karadeniz havzasında etkin bölgesel aktörlerdendir. İki ülke bütün bu alanlarda jeopolitik rakip konumundadır. Bu rekabet, tarih boyunca iki ülkenin dönemsel özellikleri ile paralel olarak gelişme göstermiştir. Bu bağlamda Türkiye-Rusya ilişkilerinin geleceğinden bahsedebilmek için iki devletin dünü, bugünü ve yarını arasındaki bağı rasyonel bakış açısıyla dikkate alarak olaylara ve olgulara yaklaşılmalıdır.

Research paper thumbnail of KENTLER, BİRLİKLER, PAKTLAR VE DOKTRİNLER

M5 Dergisi, 2019

Devletlerin varlıklarını sürdürebilme politikalarında, başka devletlerle işbirliği yapma arayışı,... more Devletlerin varlıklarını sürdürebilme politikalarında, başka devletlerle işbirliği yapma arayışı, tarihsel bir olgu olarak günümüzde de sürmektedir. İşbirliği alanı olarak öne çıkan temel alanlardan biri askeridir; antik çağlardan beri varlık-larından haberdar olabildiğimiz devlet olgusu günümüze kadar evrilerek organizasyonel açıdan daha karmaşık bir mekanizmaya dönüşmüştür. İlkleri, daha az nüfus ve top-rakla karşımıza çıkan kadim devletler daha "site" ölçeğinde kabul edildikleri zamanlarda başka devletlerle kümelenme, işbirliği yapma ihtiyacı duymuştur. Etnik ayniyetleri yanında dil, inanç ve kültürel kimlikleri bir-biriyle uyumlu Arkaik Yunan site (polis) devletlerinin bilinen tarihleri, sıklıkla birbirleriyle giriştikleri askeri mücadeleler ve ittifak hikayeleriyle doludur. MÖ 8. yy'dan MÖ 480'de ger-çekleşen Pers saldırısına kadar, Anadolu'yu da içine alan Arkaik Yunanistan, siyasal alanında başlangıçta proto-Grek kolonileri olarak ortaya çıkan ve zamanla Ege, Marmara, Karadeniz, Akdeniz kıyılarında Yunan (Grek) orjinli koloni-ler kurulmaya başlamıştır. Bu koloniler günümüzün devlet tanımıyla karşılaştırılamayacak, basit ve küçük ölçekte ve kralların yönetimindedir. Koloniler arası ticaret ekonomik zenginleşmeyle kolonileri güçlendirmiş ve nüfusun 700 bin-lerden 12 milyona ulaşmasına neden olmuştur. Zamanla gelişen her kolonide ortaya çıkan site devletlerin kendi ara-larında ve bulundukları coğrafyadaki komşularıyla yoğun rekabete girişmeleri, günümüze kadar izleyebildiğimiz sa-vaş tarihini başlatmaktadır. Arkaik Yunan (Grek) şehir devletleri başlarda bağımsız olsa-lar da Atina, Sparta, Korint ve Tebai gibi daha büyük olanlar diğerleri üzerinde bazen savaşa başvurularak elde edilmiş üstünlükler sağlamıştır. MÖ 650'de Sparta, Argos ve Achai şehir devletleri dışında tüm site devletleri üzerinde hakimi-yet kurmayı başarmıştı. Üstelik bu dönem, Arkaik Yunan alanında monarşinin zayıfladığı ve demokrasinin ortaya çık-tığı bir dönemdi. Kleisthnes MÖ 500'de Atinalı olmayanları ve köleleri kapsamayan demokrasisini ilan ettiğinde bile dış politikada diğer site devletlerini egemenliği altına alma ça-balarından taviz vermedi. İçine kapalı Arkaik Yunan alanında site devletler arasın-da birçok kanlı savaşa da yol açan rekabet, günümüzün KENTLER, BİRLİKLER, PAKTLAR VE DOKTRİNLER Dünya tarihi, bölgesel düzeyde aralarında sıkı rekabet yaşayan, didişen; temel özellikler bakımından aralarında pek de fark olmayan devletlerin, bölge dışı tehditlere karşı, aralarındaki bir ya da birkaç devletin etrafında birleşmesini anlatmaktadır. MAKALE