Makbule Tokur Kesgin - Academia.edu (original) (raw)
Papers by Makbule Tokur Kesgin
Cukurova Medical Journal, Mar 31, 2022
This study aims to evaluate the reliability and validity of the Turkish version of the Subjective... more This study aims to evaluate the reliability and validity of the Turkish version of the Subjective Health Complaints (SHC) inventory, which can be used to monitor health complaints experienced by the hospital support staff. Materials and Methods: In this methodological study, data were collected from 240 hospital support staff working in five different hospitals in Turkey. Participants were asked demographic questions and administered a Turkish translated SHC inventory. Construct validity was confirmed using exploratory and confirmatory factor analysis. Internal consistency was assessed by calculating the Cronbach's alpha and split-half reliability coefficients. Results: The Turkish SHC inventory with 29 items showed acceptable content validity, construct validity, and internal consistency reliability (Cronbach's alpha = 0.905). Confirmatory factor analysis confirmed the original fivedimensional structure of the scale. Model fit indices implied a good model-data fit: the normed chi-square value of 1.488 (χ2 = 513.423, df=345); error of root mean square approximation of 0.045; comparative fit index of 0.939 and standardized root mean square residuals of 0.060. Conclusion: The findings assert the reliability and validity of the Turkish SHC inventory, and recommend its use as a suitable tool for monitoring health complaints experienced by health service workers. Amaç: Bu çalışmanın amacı, hastane destek personelinin yaşadığı sağlık şikayetlerini izlemek için kullanılabilecek subjektif sağlık şikayetleri (SHC) envanterinin Türkçe versiyonunun güvenilirliğini ve geçerliliğini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Bu metodolojik çalışmada, Türkiye'de beş farklı hastanede görev yapan 240 hastane destek personelinden veri toplanmıştır. Katılımcılara demografik sorular ve Türkçe'ye çevrilmiş SHC envanteri uygulanmıştır. Yapı geçerliliği, açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri ile doğrulanmıştır. İç tutarlılık, Cronbach alfa ve iki yarı güvenirlik katsayıları hesaplanarak değerlendirilmiştir. Bulgular: 29 maddeden oluşan Türkçe SHC envanteri kabul edilebilir içerik geçerliliği, yapı geçerliliği ve iç tutarlılık güvenilirliği göstermiştir (Cronbach alfa = 0.905). Doğrulayıcı faktör analizi, ölçeğin orijinal beş boyutlu yapısını doğrulamıştır. Model uyum indeksleri, iyi bir model-veri uyumunu göstermiştir: normlu ki-kare değeri 1.488 (χ2 = 513.423, df=345); yaklaşık hataların ortalama karekökü 0.045; karşılaştırmalı uyum indeksi 0.939 ve standartlaştırılmış kök ortalama kare hatası 0.060 olarak elde edilmiştir. Sonuç: Bulgular, Türkçe SHC envanterinin güvenilirliğini ve geçerliliğini ortaya koymaktadır ve sağlık hizmeti çalışanlarının yaşadığı sağlık şikayetlerinin izlenmesi için uygun bir araç olarak kullanılmasını önerilmektedir
Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi dergisi, Jun 1, 2010
Amac: Bu calisma, ilkogretim 2. kademede ogrenim goren ogrencilerin uyku aliskanliklari ve uyku s... more Amac: Bu calisma, ilkogretim 2. kademede ogrenim goren ogrencilerin uyku aliskanliklari ve uyku sorunlarinin okul fonksiyonlari uzerine etkisini degerlendirmek amaciyla yapilmistir. Gerec ve Yontem: Kesitsel turdeki bu calisma Ankara ile Cankaya ilcesinde yer alan bir ilkogretim okulunun 2. kademesinde ogrenim goren 203 ogrenci ile yurutulmustur. Verilerin toplanmasinda arastirmacilar tarafindan hazirlanmis olan anket formu kullanilmistir. Veriler sinif ortaminda ogrencilerin oz bildirimine dayali olarak 14–16 Nisan 2008 tarihleri arasinda toplanmistir. Verilerin degerlendirilmesinde ortalama, yuzde degerleri ve lojistik regresyon (backward metodu) analizi kullanilmistir. Bulgular: Arastirmada her bir okul fonksiyonu icin farkli olmak uzere uyuma saatinin 22.00'dan sonra ve uyanma saatinin 08.00'dan once olmasi, uyuma saatine kendi karar vermeme, uyuma saatinden memnun olmama, sabah uyanmada destek alma, uykuya dalma sorunu yasama, gunduz uykululuk hissetme, uyunulan odada televizyon ve baska gurultu kaynaklarinin olmasi yani sira cinsiyet, kursa devam etme gibi demografik degiskenler okul fonksiyonlarini olumsuz etkileyen risk faktorleri olarak belirlenmistir. Sonuc: Arastirma sonunda ogrencilerin uyku aliskanliklarinin ve uyunulan cevrenin olumsuz ozelliklere sahip oldugu, ogrencilerin uyku sorunlari yasadiklari ve bu durumlarin okul fonksiyonlari uzerinde olumsuz etkisi oldugu saptanmistir.
Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, Sep 30, 2023
The aim of this study was; to define the anxiety and anxiety-related factors experienced by child... more The aim of this study was; to define the anxiety and anxiety-related factors experienced by children/adolescents during the Covid-19 pandemic on a global scale. Study data were collected between 15.04.2021 and 30.04.2021 by using keywords (child, children, adolescents, adolescents, mental health, anxiety, anxiety and stress) in Turkish and English. The data sources of this study are PubMed, Web of Science, and Google Scholar t. As a result of the evaluations, a total of n=6185 articles were reached from all databases. After the evaluation of the full texts, the study was completed with n=31 articles. Eleven of the articles evaluated in this study were published in China. The anxiety prevalence of children and adolescents varies between 1.84-45.0%. As a result of the evaluated studies; It has been observed that women, those with chronic-psychiatric diseases, those who are older, separated from family members, migrant children and adolescents are more likely to experience anxiety. Some of the anxiety symptoms of children and adolescents are nervousness, irritability, anxiety, and suicidal ideation. In conclusion, anxiety levels and anxiety-related factors of children and adolescents living in various countries of the world during the Covid-19 pandemic were determined.
Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, Dec 27, 2023
The aim of this study was to determine the attitudes of alcohol and substance dependent individua... more The aim of this study was to determine the attitudes of alcohol and substance dependent individuals towards violence against women. This cross-sectional study was completed with n=105 patients who were followed up in the Alcohol and Substance Addiction Treatment and Research Center of a state hospital. In this study, personal information form and ISKEBE attitudes towards violence against women scale were used as data collection tools. Among the patients diagnosed with alcohol-substance use disorder, n=53 (60.9%) were between the ages of 18-34 and n=70 (66.7%) were single. Of the patients, n=36 (52.2%) had been exposed to any type of domestic violence. The attitude scores of patients diagnosed with alcohol-substance use disorder towards violence against women were measured as 99.89 ± 22.1. In the current study, patients diagnosed with alcohol-substance use disorder who were male, lived in rural areas, had poor income status and had low educational level were found to have negatively low attitudes towards violence against women. In conclusion of this study, further studies and practices to determine and improve attitudes towards violence against women in patients diagnosed with alcohol-substance use disorder are recommended.
Yaşam Boyu Hemşirelik Dergisi, 2022
Thank you very much for the opportunity to review this article. There are many reasons for choosi... more Thank you very much for the opportunity to review this article. There are many reasons for choosing to use birth control method. In this study, the authors explained the reasons they determined very well. I just wrote two little notes on the PDF. Examination of fragile groups on this subject has provided valuable data for the scientific world. Thanks
Turkiye Klinikleri Journal of Nursing Sciences
Anaokulu çocuklarının annelerinin ev kazalarına yönelik aldıkları güvenlik önlemleri ile sağlık i... more Anaokulu çocuklarının annelerinin ev kazalarına yönelik aldıkları güvenlik önlemleri ile sağlık inancı arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla planlanmış kesitsel ve korelasyonel bir çalışmadır. Gereç ve Yöntemler: Araştırma 314 kişi ile tamamlandı. Bolu il merkezinde bulunan 11 devlet anaokulunda, 07.11.2017-18.01.2018 tarihleri arasında, anneler ile yürütülen araştırmanın verileri; "Kişi Bilgi Formu", "0-6 Yaş Çocuklarda Annenin Ev Kazalarına Yönelik Güvenlik Önlemlerini Tanımlama Ölçeği" ve "Ebeveyn Sağlık İnanç Ölçeği" kullanılarak toplandı. Bulgular: Araştırmaya katılan annelerin; %43,6'sının 35-40 arası yaş grubunda, %57,0'ının üniversite mezunu , %61,1'inin gelir getiren bir işte çalıştığı ve %67,5'inin gelirinin gidere eşit olduğu saptandı. Çocukların %62,4'ünün ev kazası geçirdiği bulundu. 0-6 Yaş Çocuklarda Annenin Ev Kazalarına Yönelik Güvenlik Önlemlerini Tanımlama Ölçeği puan ortalamasının 167,6±20,9, Ebeveyn Sağlık İnanç Ölçeği şans faktörlerinin 17,0±6,4, iç faktörlerinin 13,0±2,7, dış faktörlerinin 32,0±4,3 olduğu tespit edilmiştir. Annelerin yaşı arttıkça ev kazalarının önlenmesine yönelik aldıkları güvenlik önlemlerinin ve iç kontrol boyutunun arttığı belirlendi. Sonuç: Annelerin şans faktörleri inancı ne kadar az ise ev kazalarına yönelik aldıkları güvenlik önlemleri o kadar fazla olduğu sonucuna ulaşıldı. Genç annelerin, geniş ve parçalanmış ailelerin, erkek çocuğu olanların, çocuğu birden fazla ev kazası geçirenlerin, tanı konulmuş hastalığı olanların, ilk yardım bilgisi olmayanların, ev kazası riski oluşturacak durumlarla ilgili evde önlem almayan annelere ev kazalarının önlenmesine yönelik programlar oluşturulması önerilmektedir. Anah tar Ke li me ler: Kaza; güvenlik; okul öncesi; yaralanma; sağlık ABS TRACT Objective: It is a cross-sectional and correlational study designed to determine the relationship between the safety measures taken by mothers of kindergarten children for home accidents and health beliefs. Material and Methods: The research was completed with 314 people. The data of the research conducted with mothers between 07.11.2017-18.01.2018 in 11 public kindergartens in the city center of Bolu.; It was collected using the "Person Information Form", "Scale for Describing the Safety Precautions of the Mother for Home Accidents in Children aged 0-6" and "Parental Health Belief Scale". Results: The mothers participating in the study; It was determined that 43.6% of them were in the 35-40 age group, 57.0% of them were university graduates, 61.1% of them worked in an income-generating job and 67.5% of them had income equal to expenses. It was found that 62.4% of the children had a home accident. It was determined that the mean score of the Scale for Describing the Safety Precautions of the Mother for Home Accidents in Children aged 0-6 was 167.6±20.9, the chance factors of the Parental Health Belief Scale were 17.0±6.4, the internal factors were 13.0±2.7, and the external factors were 32.0±4.3. It was determined that as the age of the mothers increased, the safety measures they took to prevent home accidents and the dimension of internal control increased. Conclusion: It was concluded that the less chance factors belief of mothers is, the more safety precautions they take for home accidents. It is recommended to establish programs for the prevention of home accidents for young mothers, large and broken families, those with boys, those whose children have had more than one home accident, those with a diagnosed disease, those who do not have first aid knowledge, and mothers who do not take precautions at home about situations that may pose a risk of home accidents.
The European Research Journal, 2020
Objectives: Sleep quality and perceived stress of nursing students affects both their personal he... more Objectives: Sleep quality and perceived stress of nursing students affects both their personal health and nursing care. The aim of this study is to identify nursing students' sleep quality and perceived stress and the sleeping habits affecting them. Methods: This descriptive cross-sectional study was carried out with 446 nursing students. The data were collected through a questionnaire involving some questions aiming to identify sleeping habits and perceived stress, Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI) and Perceived Stress Scale for Nursing Students (PSSNS). Results: The average score of PSQI was 7.71 ± 3.27 while scale of PSSNS was 63.50 ± 26.65. According to PSSNS, female students perceived stress level more than males (p = 0.005). However, there was no statistically significant difference between female students and male students in terms of total PSQI scores (p = 0.113). Students with poor sleeping quality showed some signs of sleep deprivation during the day. There was a w...
Hacettepe Universitesi Hemsirelik Fakultesi Dergisi, 2012
Sigaranın her yaş grubundan insanın sağlığına zarar veren bir madde olduğu bilinmektedir. Çocukla... more Sigaranın her yaş grubundan insanın sağlığına zarar veren bir madde olduğu bilinmektedir. Çocuklar için çok daha riskli bir maddedir sigara; çünkü büyüme ve gelişmenin paralelinde, sağlıklı yaşam alışkanlıkları ile ilgili öğrenme süreci de devam etmektedir. Çocukların sağlığının geliştirilmesi, korunması ve edindikleri olumlu yaşam alışkanlıkları, sağlıklı bir çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık sürecini beraberinde getirecektir. Sağlıklı çocuklar geleceğin sağlıklı bireylerini ve toplumunu oluşturacağı için ele alınması gereken önemli bir gruptur. Sigara ile mücadelede yasa yapıcılara, sivil toplum örgütlerine birçok meslek grubuna önemli görevler düşmektedir. Halk sağlığı hemşireleri de bu gruplardan biridir. Bu yazıda birinci basamak sağlık hizmetlerinde anne karnından okul dönemine kadar çocukların sigaranın zararlarından korunmasına yönelik halk sağlığı hemşiresinin sorumluluklarının neler olduğunun ortaya konması amaçlanmaktadır.
Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi dergisi, Mar 1, 2011
Hemşireler, yaptıkları iş nedeniyle günlük yaşam alışkanlıklarının çoğunu ertelemekte, çalışma çe... more Hemşireler, yaptıkları iş nedeniyle günlük yaşam alışkanlıklarının çoğunu ertelemekte, çalışma çevresinden kaynaklanan olumsuz koşulların etkisiyle birçok sağlık sorunu yaşamaya başlamaktadır. Bu çalışma hemşirelerin yaşam alışkanlıklarının belirlenmesi ve çalışma koşullarından kaynaklanan sağlık sorunlarının değerlendirilmesi amacıyla tanımlayıcı olarak planlanmıştır. Araştırma, özel bir hastanede çalışan toplam 198 hemşireden çalışmaya katılmayı kabul eden 158 hemşire ile yapılmıştır. Hemşirelerin uyku ve dinlenme, yeterli ve dengeli beslenme, fizik aktivite yapma konularında olumsuz yaşam alışkanlıkları olduğu, sağlık sorunlarının bir boyutunun da çalışma koşullarından kaynaklandığı belirlenmiştir. Sonuç olarak; hemşirelerin vardiya düzenlemeleri günlük yaşam alışkanlıklarını en az etkileyecek şekilde yapılmalı, hemşirelerin sağlığını ve sağlık alışkanlıklarını değerlendiren iş sağlığı uygulamaları olmalıdır.
Yaşam Boyu Hemşirelik Dergisi
Yaşam Boyu Hemşirelik Dergisi
Ahi Evran Medical Journal
Amaç: Antibiyotiklerin aşırı ve uygunsuz kullanımı günümüzde toplum sağlığını tehdit eden bir boy... more Amaç: Antibiyotiklerin aşırı ve uygunsuz kullanımı günümüzde toplum sağlığını tehdit eden bir boyuta ulaşmıştır. Bu sebeple toplumda antibiyotik kullanım düzeyinin ve uygun olmayan antibiyotik kullanımının varlığının belirlenmesi önemlidir. Bu araştırma, XXX yaşayan kişilerin antibiyotik kullanım düzeyinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araçlar ve Yöntem: Araştırma toplum temelli, kesitsel bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini il merkezindeki 23 mahallede yaşayan kişiler oluşturdu. Örneklem büyüklüğü 584 olarak belirlendi. Örneklem büyüklüğüne ulaşmak için basit rastgele yöntem ile üç mahalle seçildi. Bu mahallerden nüfus yoğunluğuna göre tabakalı seçim yöntemi ile katılımcılar belirlendi. 47 kişi araştırmaya katılmayı kabul etmediği için toplam 537 kişiyle araştırma tamamlandı. Araştırmanın verileri Haziran 2017- Mart 2018 tarihleri arasında araştırmacılar tarafından literatür taraması ile oluşturulan anket formu ile toplandı. Bulgular: Katılımcıların %73.0’ı kadın ve ...
Yaşam Boyu Hemşirelik Dergisi, 2022
Perspectives in Psychiatric Care
Asean Journal of Psychiatry, 2021
Aim: This study aimed to find out which group is most affected by psychological distress during t... more Aim: This study aimed to find out which group is most affected by psychological distress during the pandemic and determination of MHL level. Methods: This is cross sectional study. Research sample consisted of 814 voluntary people. The study used descriptive data form, Kessler psychological distress scale and mental health literacy scale. Before the study was conducted, permission was obtained from necessary institutions and then research ethics committee approval was obtained. Also, individuals who were contacted through online platforms were informed about the study and provided informed consent forms by clicking "yes" option which showed their voluntary participation. The data were analyzed using descriptive statistics, t-test, analysis of variance, and Mann Whitney U and Kruskal Wallis tests. To detect correlations, the correlation and regression analyses were used. Results: The study results showed that 28% of the participants had diagnosable psychological distress (30-50) and individuals who received COVID-19 treatment at hospital had the highest median score (30). The mental health literacy of the participants was low (106) and the lowest scores belonged to individuals under treatment of COVID-19 at hospital. The highest psychological distress was in the Black Sea region and the lowest mental health literacy was in Southeastern Anatolia region. There was a significant very weak positive correlation between psychological distress scale and mental health literacy. Conclusion: Individuals who had COVID-19 disease had high psychological distress and low mental health literacy. After the pandemic, the community should be screened for mental illnesses and mental health literacy training should be organized to improve mental health. Nurses need to use their collaborative and advocacy roles regarding mental evaluation, providing consultancy and treatment during nursing care to patients with COVID-19.importance.
Perspectives in Psychiatric Care, 2020
This study aimed to assess university students' levels of psychological distress and mental healt... more This study aimed to assess university students' levels of psychological distress and mental health literacy. Design and Methods: This descriptive and cross-sectional study using selfassessment instruments with 417 volunteer university students was conducted in the fall semester of the 2019-2020 academic year. Findings: More than half of the participants had diagnosable psychological distress in terms of mental illness. The participants had a low level of mental health literacy, females and people with a mental illness had higher mental health literacy scores. Practice Implications: The results indicated that the scales could be used to develop interventions to assist Turkish students' transition to healthy adulthood. Determining individuals' psychological distress allows early detection of mental problems.
Social Sciences Studies Journal, 2018
Bu çalışma hemşirelik bölümü son sınıf öğrencilerinin genel uygulama dersine ilişkin görüşlerini ... more Bu çalışma hemşirelik bölümü son sınıf öğrencilerinin genel uygulama dersine ilişkin görüşlerini belirlemek için yapılmıştır. Araştırma 2010-2014 yılları arasında genel uygulama dersi alan toplam 177 son sınıf hemşirelik öğrencisi ile longitudinal ve tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Veriler araştırmacılar tarafından geliştirilen anket formları ile toplanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, McNemar testi ve Ki kare testi kullanılmıştır. Öğrencilerin %84,2'si kadın olup, yaş ortalaması 22,50 ±1,15'tir. Öğrencilerin genel uygulama dersi öncesi ve sonrası eğitimcilerden en fazla beklentisi kendilerine "danışmanlık yapması" iken, sağlık personelinden kendilerine "meslek üyesi olarak davranması" yönündedir. Öğrencilerin genel uygulama dersi öncesi %23,2'si ve uygulama sonunda % 48,5'i genel uygulama dersini gereksiz bulduğunu belirtmiştir (p=0,0001). Genel uygulama dersinden en fazla erkeklerin yarar gördüğü belirlenmiştir (%85,7; p=0,008). Öğrencilerin genel uygulama dersine ilişkin en fazla ifade ettiği sorunlar uygulama alanı için; vaka sayısı ve çeşitliliğinin az olması (%40,7), sağlık personeli için; öğrenci değerlendirme süreçlerinde objektif olmamaları (%45.4), eğitimcilere ilişkin; öğrenciye ayrılan vakitte yetersizlik (%83,0) ve uygulama saatine ilişkin; uygulama süresinin fazla (% 86,0) olmasıdır. Öğrenciler uygulama alanına, sağlık personeline, eğitimcilere ve uygulama saatlerine yönelik sorun yaşamaktadır. Genel uygulama dersinden yarar sağladığını düşünenlerin oranı düşüktür.
Sosyal Bilimler Elektronik Dergisi / Electronic Journal of Social Sciences, 2021
Araştırmanın amacı vardiyalı çalışmanın ebe ve hemşirelerin sosyal yaşamları üzerine etkisini bel... more Araştırmanın amacı vardiyalı çalışmanın ebe ve hemşirelerin sosyal yaşamları üzerine etkisini belirlemektir. Tanımlayıcı tipte olan çalışmaya Ankara'da bir kadın sağlığı eğitim ve araştırma hastanesinde vardiyalı çalışan 310 ebe ve hemşire katılmıştır. Veriler anketle toplanmıştır. Değerlendirmede sayı, yüzde ve ki-kare testleri kullanılmıştır. Katılımcılar aileleriyle çok fazla zaman geçiremediklerini (%87,7), yoğun ve düzensiz çalışma saatleri (%56,0), yorgunluk (%19,6), vardiyalı çalışma (%17,3) ve zaman yetersizliği (%7,1) sebebiyle çocuklarına yeterince vakit ayıramadıklarını (%91,3) belirtmiştir. Katılımcıların % 11,9'u dergi ve gazete okurken, % 44,5'i çalışmadan önceki ay hiç kitap okumamıştır. Sonuç olarak, vardiyalı çalışma ebe ve hemşireleri sosyal yaşamdan uzaklaştırmaktadır. Kurumlar vardiyalı çalışanlar için sosyal faaliyetleri destekleyici düzenlemeler yapabilir. Kurum içinde, çalışanlar için rekreasyonel alanlar oluşturulabilir. Vardiyalar çalışanların sosyal aktivitelerine zaman kalacak şekilde ayarlanabilir.
Cukurova Medical Journal, Mar 31, 2022
This study aims to evaluate the reliability and validity of the Turkish version of the Subjective... more This study aims to evaluate the reliability and validity of the Turkish version of the Subjective Health Complaints (SHC) inventory, which can be used to monitor health complaints experienced by the hospital support staff. Materials and Methods: In this methodological study, data were collected from 240 hospital support staff working in five different hospitals in Turkey. Participants were asked demographic questions and administered a Turkish translated SHC inventory. Construct validity was confirmed using exploratory and confirmatory factor analysis. Internal consistency was assessed by calculating the Cronbach's alpha and split-half reliability coefficients. Results: The Turkish SHC inventory with 29 items showed acceptable content validity, construct validity, and internal consistency reliability (Cronbach's alpha = 0.905). Confirmatory factor analysis confirmed the original fivedimensional structure of the scale. Model fit indices implied a good model-data fit: the normed chi-square value of 1.488 (χ2 = 513.423, df=345); error of root mean square approximation of 0.045; comparative fit index of 0.939 and standardized root mean square residuals of 0.060. Conclusion: The findings assert the reliability and validity of the Turkish SHC inventory, and recommend its use as a suitable tool for monitoring health complaints experienced by health service workers. Amaç: Bu çalışmanın amacı, hastane destek personelinin yaşadığı sağlık şikayetlerini izlemek için kullanılabilecek subjektif sağlık şikayetleri (SHC) envanterinin Türkçe versiyonunun güvenilirliğini ve geçerliliğini değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Bu metodolojik çalışmada, Türkiye'de beş farklı hastanede görev yapan 240 hastane destek personelinden veri toplanmıştır. Katılımcılara demografik sorular ve Türkçe'ye çevrilmiş SHC envanteri uygulanmıştır. Yapı geçerliliği, açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri ile doğrulanmıştır. İç tutarlılık, Cronbach alfa ve iki yarı güvenirlik katsayıları hesaplanarak değerlendirilmiştir. Bulgular: 29 maddeden oluşan Türkçe SHC envanteri kabul edilebilir içerik geçerliliği, yapı geçerliliği ve iç tutarlılık güvenilirliği göstermiştir (Cronbach alfa = 0.905). Doğrulayıcı faktör analizi, ölçeğin orijinal beş boyutlu yapısını doğrulamıştır. Model uyum indeksleri, iyi bir model-veri uyumunu göstermiştir: normlu ki-kare değeri 1.488 (χ2 = 513.423, df=345); yaklaşık hataların ortalama karekökü 0.045; karşılaştırmalı uyum indeksi 0.939 ve standartlaştırılmış kök ortalama kare hatası 0.060 olarak elde edilmiştir. Sonuç: Bulgular, Türkçe SHC envanterinin güvenilirliğini ve geçerliliğini ortaya koymaktadır ve sağlık hizmeti çalışanlarının yaşadığı sağlık şikayetlerinin izlenmesi için uygun bir araç olarak kullanılmasını önerilmektedir
Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi dergisi, Jun 1, 2010
Amac: Bu calisma, ilkogretim 2. kademede ogrenim goren ogrencilerin uyku aliskanliklari ve uyku s... more Amac: Bu calisma, ilkogretim 2. kademede ogrenim goren ogrencilerin uyku aliskanliklari ve uyku sorunlarinin okul fonksiyonlari uzerine etkisini degerlendirmek amaciyla yapilmistir. Gerec ve Yontem: Kesitsel turdeki bu calisma Ankara ile Cankaya ilcesinde yer alan bir ilkogretim okulunun 2. kademesinde ogrenim goren 203 ogrenci ile yurutulmustur. Verilerin toplanmasinda arastirmacilar tarafindan hazirlanmis olan anket formu kullanilmistir. Veriler sinif ortaminda ogrencilerin oz bildirimine dayali olarak 14–16 Nisan 2008 tarihleri arasinda toplanmistir. Verilerin degerlendirilmesinde ortalama, yuzde degerleri ve lojistik regresyon (backward metodu) analizi kullanilmistir. Bulgular: Arastirmada her bir okul fonksiyonu icin farkli olmak uzere uyuma saatinin 22.00'dan sonra ve uyanma saatinin 08.00'dan once olmasi, uyuma saatine kendi karar vermeme, uyuma saatinden memnun olmama, sabah uyanmada destek alma, uykuya dalma sorunu yasama, gunduz uykululuk hissetme, uyunulan odada televizyon ve baska gurultu kaynaklarinin olmasi yani sira cinsiyet, kursa devam etme gibi demografik degiskenler okul fonksiyonlarini olumsuz etkileyen risk faktorleri olarak belirlenmistir. Sonuc: Arastirma sonunda ogrencilerin uyku aliskanliklarinin ve uyunulan cevrenin olumsuz ozelliklere sahip oldugu, ogrencilerin uyku sorunlari yasadiklari ve bu durumlarin okul fonksiyonlari uzerinde olumsuz etkisi oldugu saptanmistir.
Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, Sep 30, 2023
The aim of this study was; to define the anxiety and anxiety-related factors experienced by child... more The aim of this study was; to define the anxiety and anxiety-related factors experienced by children/adolescents during the Covid-19 pandemic on a global scale. Study data were collected between 15.04.2021 and 30.04.2021 by using keywords (child, children, adolescents, adolescents, mental health, anxiety, anxiety and stress) in Turkish and English. The data sources of this study are PubMed, Web of Science, and Google Scholar t. As a result of the evaluations, a total of n=6185 articles were reached from all databases. After the evaluation of the full texts, the study was completed with n=31 articles. Eleven of the articles evaluated in this study were published in China. The anxiety prevalence of children and adolescents varies between 1.84-45.0%. As a result of the evaluated studies; It has been observed that women, those with chronic-psychiatric diseases, those who are older, separated from family members, migrant children and adolescents are more likely to experience anxiety. Some of the anxiety symptoms of children and adolescents are nervousness, irritability, anxiety, and suicidal ideation. In conclusion, anxiety levels and anxiety-related factors of children and adolescents living in various countries of the world during the Covid-19 pandemic were determined.
Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, Dec 27, 2023
The aim of this study was to determine the attitudes of alcohol and substance dependent individua... more The aim of this study was to determine the attitudes of alcohol and substance dependent individuals towards violence against women. This cross-sectional study was completed with n=105 patients who were followed up in the Alcohol and Substance Addiction Treatment and Research Center of a state hospital. In this study, personal information form and ISKEBE attitudes towards violence against women scale were used as data collection tools. Among the patients diagnosed with alcohol-substance use disorder, n=53 (60.9%) were between the ages of 18-34 and n=70 (66.7%) were single. Of the patients, n=36 (52.2%) had been exposed to any type of domestic violence. The attitude scores of patients diagnosed with alcohol-substance use disorder towards violence against women were measured as 99.89 ± 22.1. In the current study, patients diagnosed with alcohol-substance use disorder who were male, lived in rural areas, had poor income status and had low educational level were found to have negatively low attitudes towards violence against women. In conclusion of this study, further studies and practices to determine and improve attitudes towards violence against women in patients diagnosed with alcohol-substance use disorder are recommended.
Yaşam Boyu Hemşirelik Dergisi, 2022
Thank you very much for the opportunity to review this article. There are many reasons for choosi... more Thank you very much for the opportunity to review this article. There are many reasons for choosing to use birth control method. In this study, the authors explained the reasons they determined very well. I just wrote two little notes on the PDF. Examination of fragile groups on this subject has provided valuable data for the scientific world. Thanks
Turkiye Klinikleri Journal of Nursing Sciences
Anaokulu çocuklarının annelerinin ev kazalarına yönelik aldıkları güvenlik önlemleri ile sağlık i... more Anaokulu çocuklarının annelerinin ev kazalarına yönelik aldıkları güvenlik önlemleri ile sağlık inancı arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla planlanmış kesitsel ve korelasyonel bir çalışmadır. Gereç ve Yöntemler: Araştırma 314 kişi ile tamamlandı. Bolu il merkezinde bulunan 11 devlet anaokulunda, 07.11.2017-18.01.2018 tarihleri arasında, anneler ile yürütülen araştırmanın verileri; "Kişi Bilgi Formu", "0-6 Yaş Çocuklarda Annenin Ev Kazalarına Yönelik Güvenlik Önlemlerini Tanımlama Ölçeği" ve "Ebeveyn Sağlık İnanç Ölçeği" kullanılarak toplandı. Bulgular: Araştırmaya katılan annelerin; %43,6'sının 35-40 arası yaş grubunda, %57,0'ının üniversite mezunu , %61,1'inin gelir getiren bir işte çalıştığı ve %67,5'inin gelirinin gidere eşit olduğu saptandı. Çocukların %62,4'ünün ev kazası geçirdiği bulundu. 0-6 Yaş Çocuklarda Annenin Ev Kazalarına Yönelik Güvenlik Önlemlerini Tanımlama Ölçeği puan ortalamasının 167,6±20,9, Ebeveyn Sağlık İnanç Ölçeği şans faktörlerinin 17,0±6,4, iç faktörlerinin 13,0±2,7, dış faktörlerinin 32,0±4,3 olduğu tespit edilmiştir. Annelerin yaşı arttıkça ev kazalarının önlenmesine yönelik aldıkları güvenlik önlemlerinin ve iç kontrol boyutunun arttığı belirlendi. Sonuç: Annelerin şans faktörleri inancı ne kadar az ise ev kazalarına yönelik aldıkları güvenlik önlemleri o kadar fazla olduğu sonucuna ulaşıldı. Genç annelerin, geniş ve parçalanmış ailelerin, erkek çocuğu olanların, çocuğu birden fazla ev kazası geçirenlerin, tanı konulmuş hastalığı olanların, ilk yardım bilgisi olmayanların, ev kazası riski oluşturacak durumlarla ilgili evde önlem almayan annelere ev kazalarının önlenmesine yönelik programlar oluşturulması önerilmektedir. Anah tar Ke li me ler: Kaza; güvenlik; okul öncesi; yaralanma; sağlık ABS TRACT Objective: It is a cross-sectional and correlational study designed to determine the relationship between the safety measures taken by mothers of kindergarten children for home accidents and health beliefs. Material and Methods: The research was completed with 314 people. The data of the research conducted with mothers between 07.11.2017-18.01.2018 in 11 public kindergartens in the city center of Bolu.; It was collected using the "Person Information Form", "Scale for Describing the Safety Precautions of the Mother for Home Accidents in Children aged 0-6" and "Parental Health Belief Scale". Results: The mothers participating in the study; It was determined that 43.6% of them were in the 35-40 age group, 57.0% of them were university graduates, 61.1% of them worked in an income-generating job and 67.5% of them had income equal to expenses. It was found that 62.4% of the children had a home accident. It was determined that the mean score of the Scale for Describing the Safety Precautions of the Mother for Home Accidents in Children aged 0-6 was 167.6±20.9, the chance factors of the Parental Health Belief Scale were 17.0±6.4, the internal factors were 13.0±2.7, and the external factors were 32.0±4.3. It was determined that as the age of the mothers increased, the safety measures they took to prevent home accidents and the dimension of internal control increased. Conclusion: It was concluded that the less chance factors belief of mothers is, the more safety precautions they take for home accidents. It is recommended to establish programs for the prevention of home accidents for young mothers, large and broken families, those with boys, those whose children have had more than one home accident, those with a diagnosed disease, those who do not have first aid knowledge, and mothers who do not take precautions at home about situations that may pose a risk of home accidents.
The European Research Journal, 2020
Objectives: Sleep quality and perceived stress of nursing students affects both their personal he... more Objectives: Sleep quality and perceived stress of nursing students affects both their personal health and nursing care. The aim of this study is to identify nursing students' sleep quality and perceived stress and the sleeping habits affecting them. Methods: This descriptive cross-sectional study was carried out with 446 nursing students. The data were collected through a questionnaire involving some questions aiming to identify sleeping habits and perceived stress, Pittsburgh Sleep Quality Index (PSQI) and Perceived Stress Scale for Nursing Students (PSSNS). Results: The average score of PSQI was 7.71 ± 3.27 while scale of PSSNS was 63.50 ± 26.65. According to PSSNS, female students perceived stress level more than males (p = 0.005). However, there was no statistically significant difference between female students and male students in terms of total PSQI scores (p = 0.113). Students with poor sleeping quality showed some signs of sleep deprivation during the day. There was a w...
Hacettepe Universitesi Hemsirelik Fakultesi Dergisi, 2012
Sigaranın her yaş grubundan insanın sağlığına zarar veren bir madde olduğu bilinmektedir. Çocukla... more Sigaranın her yaş grubundan insanın sağlığına zarar veren bir madde olduğu bilinmektedir. Çocuklar için çok daha riskli bir maddedir sigara; çünkü büyüme ve gelişmenin paralelinde, sağlıklı yaşam alışkanlıkları ile ilgili öğrenme süreci de devam etmektedir. Çocukların sağlığının geliştirilmesi, korunması ve edindikleri olumlu yaşam alışkanlıkları, sağlıklı bir çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık sürecini beraberinde getirecektir. Sağlıklı çocuklar geleceğin sağlıklı bireylerini ve toplumunu oluşturacağı için ele alınması gereken önemli bir gruptur. Sigara ile mücadelede yasa yapıcılara, sivil toplum örgütlerine birçok meslek grubuna önemli görevler düşmektedir. Halk sağlığı hemşireleri de bu gruplardan biridir. Bu yazıda birinci basamak sağlık hizmetlerinde anne karnından okul dönemine kadar çocukların sigaranın zararlarından korunmasına yönelik halk sağlığı hemşiresinin sorumluluklarının neler olduğunun ortaya konması amaçlanmaktadır.
Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi dergisi, Mar 1, 2011
Hemşireler, yaptıkları iş nedeniyle günlük yaşam alışkanlıklarının çoğunu ertelemekte, çalışma çe... more Hemşireler, yaptıkları iş nedeniyle günlük yaşam alışkanlıklarının çoğunu ertelemekte, çalışma çevresinden kaynaklanan olumsuz koşulların etkisiyle birçok sağlık sorunu yaşamaya başlamaktadır. Bu çalışma hemşirelerin yaşam alışkanlıklarının belirlenmesi ve çalışma koşullarından kaynaklanan sağlık sorunlarının değerlendirilmesi amacıyla tanımlayıcı olarak planlanmıştır. Araştırma, özel bir hastanede çalışan toplam 198 hemşireden çalışmaya katılmayı kabul eden 158 hemşire ile yapılmıştır. Hemşirelerin uyku ve dinlenme, yeterli ve dengeli beslenme, fizik aktivite yapma konularında olumsuz yaşam alışkanlıkları olduğu, sağlık sorunlarının bir boyutunun da çalışma koşullarından kaynaklandığı belirlenmiştir. Sonuç olarak; hemşirelerin vardiya düzenlemeleri günlük yaşam alışkanlıklarını en az etkileyecek şekilde yapılmalı, hemşirelerin sağlığını ve sağlık alışkanlıklarını değerlendiren iş sağlığı uygulamaları olmalıdır.
Yaşam Boyu Hemşirelik Dergisi
Yaşam Boyu Hemşirelik Dergisi
Ahi Evran Medical Journal
Amaç: Antibiyotiklerin aşırı ve uygunsuz kullanımı günümüzde toplum sağlığını tehdit eden bir boy... more Amaç: Antibiyotiklerin aşırı ve uygunsuz kullanımı günümüzde toplum sağlığını tehdit eden bir boyuta ulaşmıştır. Bu sebeple toplumda antibiyotik kullanım düzeyinin ve uygun olmayan antibiyotik kullanımının varlığının belirlenmesi önemlidir. Bu araştırma, XXX yaşayan kişilerin antibiyotik kullanım düzeyinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araçlar ve Yöntem: Araştırma toplum temelli, kesitsel bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini il merkezindeki 23 mahallede yaşayan kişiler oluşturdu. Örneklem büyüklüğü 584 olarak belirlendi. Örneklem büyüklüğüne ulaşmak için basit rastgele yöntem ile üç mahalle seçildi. Bu mahallerden nüfus yoğunluğuna göre tabakalı seçim yöntemi ile katılımcılar belirlendi. 47 kişi araştırmaya katılmayı kabul etmediği için toplam 537 kişiyle araştırma tamamlandı. Araştırmanın verileri Haziran 2017- Mart 2018 tarihleri arasında araştırmacılar tarafından literatür taraması ile oluşturulan anket formu ile toplandı. Bulgular: Katılımcıların %73.0’ı kadın ve ...
Yaşam Boyu Hemşirelik Dergisi, 2022
Perspectives in Psychiatric Care
Asean Journal of Psychiatry, 2021
Aim: This study aimed to find out which group is most affected by psychological distress during t... more Aim: This study aimed to find out which group is most affected by psychological distress during the pandemic and determination of MHL level. Methods: This is cross sectional study. Research sample consisted of 814 voluntary people. The study used descriptive data form, Kessler psychological distress scale and mental health literacy scale. Before the study was conducted, permission was obtained from necessary institutions and then research ethics committee approval was obtained. Also, individuals who were contacted through online platforms were informed about the study and provided informed consent forms by clicking "yes" option which showed their voluntary participation. The data were analyzed using descriptive statistics, t-test, analysis of variance, and Mann Whitney U and Kruskal Wallis tests. To detect correlations, the correlation and regression analyses were used. Results: The study results showed that 28% of the participants had diagnosable psychological distress (30-50) and individuals who received COVID-19 treatment at hospital had the highest median score (30). The mental health literacy of the participants was low (106) and the lowest scores belonged to individuals under treatment of COVID-19 at hospital. The highest psychological distress was in the Black Sea region and the lowest mental health literacy was in Southeastern Anatolia region. There was a significant very weak positive correlation between psychological distress scale and mental health literacy. Conclusion: Individuals who had COVID-19 disease had high psychological distress and low mental health literacy. After the pandemic, the community should be screened for mental illnesses and mental health literacy training should be organized to improve mental health. Nurses need to use their collaborative and advocacy roles regarding mental evaluation, providing consultancy and treatment during nursing care to patients with COVID-19.importance.
Perspectives in Psychiatric Care, 2020
This study aimed to assess university students' levels of psychological distress and mental healt... more This study aimed to assess university students' levels of psychological distress and mental health literacy. Design and Methods: This descriptive and cross-sectional study using selfassessment instruments with 417 volunteer university students was conducted in the fall semester of the 2019-2020 academic year. Findings: More than half of the participants had diagnosable psychological distress in terms of mental illness. The participants had a low level of mental health literacy, females and people with a mental illness had higher mental health literacy scores. Practice Implications: The results indicated that the scales could be used to develop interventions to assist Turkish students' transition to healthy adulthood. Determining individuals' psychological distress allows early detection of mental problems.
Social Sciences Studies Journal, 2018
Bu çalışma hemşirelik bölümü son sınıf öğrencilerinin genel uygulama dersine ilişkin görüşlerini ... more Bu çalışma hemşirelik bölümü son sınıf öğrencilerinin genel uygulama dersine ilişkin görüşlerini belirlemek için yapılmıştır. Araştırma 2010-2014 yılları arasında genel uygulama dersi alan toplam 177 son sınıf hemşirelik öğrencisi ile longitudinal ve tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Veriler araştırmacılar tarafından geliştirilen anket formları ile toplanmıştır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler, McNemar testi ve Ki kare testi kullanılmıştır. Öğrencilerin %84,2'si kadın olup, yaş ortalaması 22,50 ±1,15'tir. Öğrencilerin genel uygulama dersi öncesi ve sonrası eğitimcilerden en fazla beklentisi kendilerine "danışmanlık yapması" iken, sağlık personelinden kendilerine "meslek üyesi olarak davranması" yönündedir. Öğrencilerin genel uygulama dersi öncesi %23,2'si ve uygulama sonunda % 48,5'i genel uygulama dersini gereksiz bulduğunu belirtmiştir (p=0,0001). Genel uygulama dersinden en fazla erkeklerin yarar gördüğü belirlenmiştir (%85,7; p=0,008). Öğrencilerin genel uygulama dersine ilişkin en fazla ifade ettiği sorunlar uygulama alanı için; vaka sayısı ve çeşitliliğinin az olması (%40,7), sağlık personeli için; öğrenci değerlendirme süreçlerinde objektif olmamaları (%45.4), eğitimcilere ilişkin; öğrenciye ayrılan vakitte yetersizlik (%83,0) ve uygulama saatine ilişkin; uygulama süresinin fazla (% 86,0) olmasıdır. Öğrenciler uygulama alanına, sağlık personeline, eğitimcilere ve uygulama saatlerine yönelik sorun yaşamaktadır. Genel uygulama dersinden yarar sağladığını düşünenlerin oranı düşüktür.
Sosyal Bilimler Elektronik Dergisi / Electronic Journal of Social Sciences, 2021
Araştırmanın amacı vardiyalı çalışmanın ebe ve hemşirelerin sosyal yaşamları üzerine etkisini bel... more Araştırmanın amacı vardiyalı çalışmanın ebe ve hemşirelerin sosyal yaşamları üzerine etkisini belirlemektir. Tanımlayıcı tipte olan çalışmaya Ankara'da bir kadın sağlığı eğitim ve araştırma hastanesinde vardiyalı çalışan 310 ebe ve hemşire katılmıştır. Veriler anketle toplanmıştır. Değerlendirmede sayı, yüzde ve ki-kare testleri kullanılmıştır. Katılımcılar aileleriyle çok fazla zaman geçiremediklerini (%87,7), yoğun ve düzensiz çalışma saatleri (%56,0), yorgunluk (%19,6), vardiyalı çalışma (%17,3) ve zaman yetersizliği (%7,1) sebebiyle çocuklarına yeterince vakit ayıramadıklarını (%91,3) belirtmiştir. Katılımcıların % 11,9'u dergi ve gazete okurken, % 44,5'i çalışmadan önceki ay hiç kitap okumamıştır. Sonuç olarak, vardiyalı çalışma ebe ve hemşireleri sosyal yaşamdan uzaklaştırmaktadır. Kurumlar vardiyalı çalışanlar için sosyal faaliyetleri destekleyici düzenlemeler yapabilir. Kurum içinde, çalışanlar için rekreasyonel alanlar oluşturulabilir. Vardiyalar çalışanların sosyal aktivitelerine zaman kalacak şekilde ayarlanabilir.